Bu çalışmada kadın intiharlarının sebebi kadına yönelik şiddet açısından incelenmekle birlikte ka... more Bu çalışmada kadın intiharlarının sebebi kadına yönelik şiddet açısından incelenmekle birlikte kadın sağlığının kadın intiharları ile ilişkisi ele alınmıştır.Kadın intiharlarının sebebi bireysel bazda görünmekle birlikte kadınlarda daha çok sosyokültürel bazda toplumsal olduğu tespit edilmiştir.”Kadın intiharları” konusunda yapılan akademik çalışmaların ve istatistiki verilerin yetersizliği bu konuda çalışma yapılması gereklilliğini gözler önüne sermektedir.1997 yılından bu konuda çalışmalar ağırlıklı olarak yapılmakla birlikte bu konu güncel olarak nitelendirilebilir. Kadın intiharları,kadına yönelik şiddetin türü ne olursa olsun şiddetin en ağır getirilerinden biri olarak nitelendirilebilir.Bunun yanısıra kadın intiharları kadın sağlığındaki toplumsal bazlı psikososyal sorunlardan en önemlisi olarak nitelendirilebilmektedir.
Enerji tüketimi, dünya nüfusunun artması ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla artmakt... more Enerji tüketimi, dünya nüfusunun artması ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla artmaktadır. Gün geçtikçe artan enerji en yaygın enerji kaynağı olarak kullanılan petrol ve doğal gazın ekonomik ve stratejik değerlerinin artmasına neden olmaktadır. Dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin azalması enerji güvenliğini konusunu her zamankinden daha önemli hale getirmiştir.
Rusya, enerji sektörü üreticisi, tüketicisi ve geçiş ülkesi olmak üzere üç başlıklı bir ülkedir. Rusya dünya doğalgaz rezervlerinin üçte birine, petrol rezervlerinin onda birine, kömür rezervlerinin beşte birine ve uranyum rezervlerinin onda bir buçuğuna sahiptir. Piyasadaki payı dikkate alındığında Rusya’nın enerji alanında bir süper güç olduğu söylenebilir. Ayrıca Putin de enerji sektöründe dünya lideri olmak istediklerini belirtmiştir. Bu sektör ülkenin ekonomisin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırması sonucunda ülke için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış uzun dönemli enerji politikasına ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarının ekonomide giderek önem kazanmasında 2000 yılında başkan olan Vladimir Putin’in etkisi oldukça fazladır. Putin ‘Rus Ekonomisinin Kalkınma Stratejisinde Mineral Doğal Kaynaklar’ adlı tezinde Rusya’nın süper güç olarak devletin yeniden yapılandırılmasına vurgu yapmıştır.
Enerji sektörü Rusya’nın ekonomisinin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu büyük enerji kaynakları ile enerji kompleksi ekonomik gelişmesinin, iç ve dış politikasının temel aracıdır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırmaktadır. Ülke ve halk için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış, toplum ve kurumlar tarafından kabul edilen uzun dönemli bir enerji politikasına ihtiyacı vardır.
Global enerji piyasasının daralması nedeniyle artan enerji talebini karşılayacak çok az ülke bulunmaktadır. Özellikle dünyanın petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip Orta Doğu’da bölgesel istikrarsızlık dikkate alındığında enerji talebindeki artış büyük oranda Rusya’nın rezervlerinden karşılanmak zorunda kalınacaktır. Özellikle AB ve ABD için Rusya’nın enerji kaynaklarının önemi artmaktadır.
1990’lar sonrasında Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra dünyada egemen olan iki kutuplu sistem yıkılmış ve dünya güç dengeleri sarsılmıştır. Dünyada tek egemen güç ABD olarak görülmüştür. Ayrıca dünyada teknolojiyle beraber küreselleşme akımı başlamış, bazı çatışmalarda ülkelerin enerjiyi uluslararası ilişkilerde silah olarak kullanması dünyadaki enerji rezervlerinin azalmasına yol açmıştır. Özellikle petrol fiyatlarında yaşanan artış 2008 yılında dünyada ekonomik krize yol açmıştır.
Rusya bu krizden enerji rezervleri açısından zengin bölgelere sahip olmasıyla, enerji fiyatlarındaki artıştan yararlanarak ekonomik krizden kurtulmuştur. Uluslararası ilişkilerde hedeflerine ulaşmak amacıyla enerjiyi diplomasi aracı olarak kullanmaktadır. Böylece Rusya tekrar uluslararası boyutta yer edinmiş önemli bir aktör olarak görülmeye başlanmıştır.
Üç bölüm olarak belirlenen çalışmanın ilk bölümünde; Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynakların genel bir profili çizilecektir. Petrol, doğalgaz, kömür, uranyum ve yenilenebilir enerji kaynakları ve rezervleri hakkında bilgiler verilecektir. Enerji politikasının anlaşılması için Rus enerji sektöründe öne çıkan doğal kaynakların bir analizi yapılacaktır.
İkinci bölümünde; Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’nın bazı diğer ülkelerde izlediği enerji politikaları hakkında bilgi verilecek ve politikalarda rol alan karar alıcıların rolleri incelenmektedir.
Son bölümde ise; Rusya’nın AB, Çin, ABD ve Türkiye ile olan enerji ilişkileri ele alınacaktır. Bu aktörler arasındaki ilişkilerin kurulmasında etkili olan unsurlar ve bu unsurlar üzerindeki Rus etkisi değerlendirilecektir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılacaktır.
Bu çalışmada kadın intiharlarının sebebi kadına yönelik şiddet açısından incelenmekle birlikte ka... more Bu çalışmada kadın intiharlarının sebebi kadına yönelik şiddet açısından incelenmekle birlikte kadın sağlığının kadın intiharları ile ilişkisi ele alınmıştır.Kadın intiharlarının sebebi bireysel bazda görünmekle birlikte kadınlarda daha çok sosyokültürel bazda toplumsal olduğu tespit edilmiştir.”Kadın intiharları” konusunda yapılan akademik çalışmaların ve istatistiki verilerin yetersizliği bu konuda çalışma yapılması gereklilliğini gözler önüne sermektedir.1997 yılından bu konuda çalışmalar ağırlıklı olarak yapılmakla birlikte bu konu güncel olarak nitelendirilebilir. Kadın intiharları,kadına yönelik şiddetin türü ne olursa olsun şiddetin en ağır getirilerinden biri olarak nitelendirilebilir.Bunun yanısıra kadın intiharları kadın sağlığındaki toplumsal bazlı psikososyal sorunlardan en önemlisi olarak nitelendirilebilmektedir.
Enerji tüketimi, dünya nüfusunun artması ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla artmakt... more Enerji tüketimi, dünya nüfusunun artması ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla artmaktadır. Gün geçtikçe artan enerji en yaygın enerji kaynağı olarak kullanılan petrol ve doğal gazın ekonomik ve stratejik değerlerinin artmasına neden olmaktadır. Dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin azalması enerji güvenliğini konusunu her zamankinden daha önemli hale getirmiştir.
Rusya, enerji sektörü üreticisi, tüketicisi ve geçiş ülkesi olmak üzere üç başlıklı bir ülkedir. Rusya dünya doğalgaz rezervlerinin üçte birine, petrol rezervlerinin onda birine, kömür rezervlerinin beşte birine ve uranyum rezervlerinin onda bir buçuğuna sahiptir. Piyasadaki payı dikkate alındığında Rusya’nın enerji alanında bir süper güç olduğu söylenebilir. Ayrıca Putin de enerji sektöründe dünya lideri olmak istediklerini belirtmiştir. Bu sektör ülkenin ekonomisin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırması sonucunda ülke için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış uzun dönemli enerji politikasına ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarının ekonomide giderek önem kazanmasında 2000 yılında başkan olan Vladimir Putin’in etkisi oldukça fazladır. Putin ‘Rus Ekonomisinin Kalkınma Stratejisinde Mineral Doğal Kaynaklar’ adlı tezinde Rusya’nın süper güç olarak devletin yeniden yapılandırılmasına vurgu yapmıştır.
Enerji sektörü Rusya’nın ekonomisinin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu büyük enerji kaynakları ile enerji kompleksi ekonomik gelişmesinin, iç ve dış politikasının temel aracıdır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırmaktadır. Ülke ve halk için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış, toplum ve kurumlar tarafından kabul edilen uzun dönemli bir enerji politikasına ihtiyacı vardır.
Global enerji piyasasının daralması nedeniyle artan enerji talebini karşılayacak çok az ülke bulunmaktadır. Özellikle dünyanın petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip Orta Doğu’da bölgesel istikrarsızlık dikkate alındığında enerji talebindeki artış büyük oranda Rusya’nın rezervlerinden karşılanmak zorunda kalınacaktır. Özellikle AB ve ABD için Rusya’nın enerji kaynaklarının önemi artmaktadır.
1990’lar sonrasında Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra dünyada egemen olan iki kutuplu sistem yıkılmış ve dünya güç dengeleri sarsılmıştır. Dünyada tek egemen güç ABD olarak görülmüştür. Ayrıca dünyada teknolojiyle beraber küreselleşme akımı başlamış, bazı çatışmalarda ülkelerin enerjiyi uluslararası ilişkilerde silah olarak kullanması dünyadaki enerji rezervlerinin azalmasına yol açmıştır. Özellikle petrol fiyatlarında yaşanan artış 2008 yılında dünyada ekonomik krize yol açmıştır.
Rusya bu krizden enerji rezervleri açısından zengin bölgelere sahip olmasıyla, enerji fiyatlarındaki artıştan yararlanarak ekonomik krizden kurtulmuştur. Uluslararası ilişkilerde hedeflerine ulaşmak amacıyla enerjiyi diplomasi aracı olarak kullanmaktadır. Böylece Rusya tekrar uluslararası boyutta yer edinmiş önemli bir aktör olarak görülmeye başlanmıştır.
Üç bölüm olarak belirlenen çalışmanın ilk bölümünde; Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynakların genel bir profili çizilecektir. Petrol, doğalgaz, kömür, uranyum ve yenilenebilir enerji kaynakları ve rezervleri hakkında bilgiler verilecektir. Enerji politikasının anlaşılması için Rus enerji sektöründe öne çıkan doğal kaynakların bir analizi yapılacaktır.
İkinci bölümünde; Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’nın bazı diğer ülkelerde izlediği enerji politikaları hakkında bilgi verilecek ve politikalarda rol alan karar alıcıların rolleri incelenmektedir.
Son bölümde ise; Rusya’nın AB, Çin, ABD ve Türkiye ile olan enerji ilişkileri ele alınacaktır. Bu aktörler arasındaki ilişkilerin kurulmasında etkili olan unsurlar ve bu unsurlar üzerindeki Rus etkisi değerlendirilecektir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılacaktır.
Uploads
Papers by Eda Akdemir
Kadın intiharları,kadına yönelik şiddetin türü ne olursa olsun şiddetin en ağır getirilerinden biri olarak nitelendirilebilir.Bunun yanısıra kadın intiharları kadın sağlığındaki toplumsal bazlı psikososyal sorunlardan en önemlisi olarak nitelendirilebilmektedir.
Rusya, enerji sektörü üreticisi, tüketicisi ve geçiş ülkesi olmak üzere üç başlıklı bir ülkedir. Rusya dünya doğalgaz rezervlerinin üçte birine, petrol rezervlerinin onda birine, kömür rezervlerinin beşte birine ve uranyum rezervlerinin onda bir buçuğuna sahiptir. Piyasadaki payı dikkate alındığında Rusya’nın enerji alanında bir süper güç olduğu söylenebilir. Ayrıca Putin de enerji sektöründe dünya lideri olmak istediklerini belirtmiştir. Bu sektör ülkenin ekonomisin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırması sonucunda ülke için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış uzun dönemli enerji politikasına ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarının ekonomide giderek önem kazanmasında 2000 yılında başkan olan Vladimir Putin’in etkisi oldukça fazladır. Putin ‘Rus Ekonomisinin Kalkınma Stratejisinde Mineral Doğal Kaynaklar’ adlı tezinde Rusya’nın süper güç olarak devletin yeniden yapılandırılmasına vurgu yapmıştır.
Enerji sektörü Rusya’nın ekonomisinin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu büyük enerji kaynakları ile enerji kompleksi ekonomik gelişmesinin, iç ve dış politikasının temel aracıdır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırmaktadır. Ülke ve halk için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış, toplum ve kurumlar tarafından kabul edilen uzun dönemli bir enerji politikasına ihtiyacı vardır.
Global enerji piyasasının daralması nedeniyle artan enerji talebini karşılayacak çok az ülke bulunmaktadır. Özellikle dünyanın petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip Orta Doğu’da bölgesel istikrarsızlık dikkate alındığında enerji talebindeki artış büyük oranda Rusya’nın rezervlerinden karşılanmak zorunda kalınacaktır. Özellikle AB ve ABD için Rusya’nın enerji kaynaklarının önemi artmaktadır.
1990’lar sonrasında Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra dünyada egemen olan iki kutuplu sistem yıkılmış ve dünya güç dengeleri sarsılmıştır. Dünyada tek egemen güç ABD olarak görülmüştür. Ayrıca dünyada teknolojiyle beraber küreselleşme akımı başlamış, bazı çatışmalarda ülkelerin enerjiyi uluslararası ilişkilerde silah olarak kullanması dünyadaki enerji rezervlerinin azalmasına yol açmıştır. Özellikle petrol fiyatlarında yaşanan artış 2008 yılında dünyada ekonomik krize yol açmıştır.
Rusya bu krizden enerji rezervleri açısından zengin bölgelere sahip olmasıyla, enerji fiyatlarındaki artıştan yararlanarak ekonomik krizden kurtulmuştur. Uluslararası ilişkilerde hedeflerine ulaşmak amacıyla enerjiyi diplomasi aracı olarak kullanmaktadır. Böylece Rusya tekrar uluslararası boyutta yer edinmiş önemli bir aktör olarak görülmeye başlanmıştır.
Üç bölüm olarak belirlenen çalışmanın ilk bölümünde; Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynakların genel bir profili çizilecektir. Petrol, doğalgaz, kömür, uranyum ve yenilenebilir enerji kaynakları ve rezervleri hakkında bilgiler verilecektir. Enerji politikasının anlaşılması için Rus enerji sektöründe öne çıkan doğal kaynakların bir analizi yapılacaktır.
İkinci bölümünde; Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’nın bazı diğer ülkelerde izlediği enerji politikaları hakkında bilgi verilecek ve politikalarda rol alan karar alıcıların rolleri incelenmektedir.
Son bölümde ise; Rusya’nın AB, Çin, ABD ve Türkiye ile olan enerji ilişkileri ele alınacaktır. Bu aktörler arasındaki ilişkilerin kurulmasında etkili olan unsurlar ve bu unsurlar üzerindeki Rus etkisi değerlendirilecektir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılacaktır.
Kadın intiharları,kadına yönelik şiddetin türü ne olursa olsun şiddetin en ağır getirilerinden biri olarak nitelendirilebilir.Bunun yanısıra kadın intiharları kadın sağlığındaki toplumsal bazlı psikososyal sorunlardan en önemlisi olarak nitelendirilebilmektedir.
Rusya, enerji sektörü üreticisi, tüketicisi ve geçiş ülkesi olmak üzere üç başlıklı bir ülkedir. Rusya dünya doğalgaz rezervlerinin üçte birine, petrol rezervlerinin onda birine, kömür rezervlerinin beşte birine ve uranyum rezervlerinin onda bir buçuğuna sahiptir. Piyasadaki payı dikkate alındığında Rusya’nın enerji alanında bir süper güç olduğu söylenebilir. Ayrıca Putin de enerji sektöründe dünya lideri olmak istediklerini belirtmiştir. Bu sektör ülkenin ekonomisin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırması sonucunda ülke için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış uzun dönemli enerji politikasına ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarının ekonomide giderek önem kazanmasında 2000 yılında başkan olan Vladimir Putin’in etkisi oldukça fazladır. Putin ‘Rus Ekonomisinin Kalkınma Stratejisinde Mineral Doğal Kaynaklar’ adlı tezinde Rusya’nın süper güç olarak devletin yeniden yapılandırılmasına vurgu yapmıştır.
Enerji sektörü Rusya’nın ekonomisinin kalbini ve yabancı gelirlerin ana kaynağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu büyük enerji kaynakları ile enerji kompleksi ekonomik gelişmesinin, iç ve dış politikasının temel aracıdır. Ekonomik büyüme ülkede enerji kaynaklarına talebi artırmaktadır. Ülke ve halk için bütün enerji türlerinin sağlanması için Rusya’nın iyi tasarlanmış, toplum ve kurumlar tarafından kabul edilen uzun dönemli bir enerji politikasına ihtiyacı vardır.
Global enerji piyasasının daralması nedeniyle artan enerji talebini karşılayacak çok az ülke bulunmaktadır. Özellikle dünyanın petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip Orta Doğu’da bölgesel istikrarsızlık dikkate alındığında enerji talebindeki artış büyük oranda Rusya’nın rezervlerinden karşılanmak zorunda kalınacaktır. Özellikle AB ve ABD için Rusya’nın enerji kaynaklarının önemi artmaktadır.
1990’lar sonrasında Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra dünyada egemen olan iki kutuplu sistem yıkılmış ve dünya güç dengeleri sarsılmıştır. Dünyada tek egemen güç ABD olarak görülmüştür. Ayrıca dünyada teknolojiyle beraber küreselleşme akımı başlamış, bazı çatışmalarda ülkelerin enerjiyi uluslararası ilişkilerde silah olarak kullanması dünyadaki enerji rezervlerinin azalmasına yol açmıştır. Özellikle petrol fiyatlarında yaşanan artış 2008 yılında dünyada ekonomik krize yol açmıştır.
Rusya bu krizden enerji rezervleri açısından zengin bölgelere sahip olmasıyla, enerji fiyatlarındaki artıştan yararlanarak ekonomik krizden kurtulmuştur. Uluslararası ilişkilerde hedeflerine ulaşmak amacıyla enerjiyi diplomasi aracı olarak kullanmaktadır. Böylece Rusya tekrar uluslararası boyutta yer edinmiş önemli bir aktör olarak görülmeye başlanmıştır.
Üç bölüm olarak belirlenen çalışmanın ilk bölümünde; Rusya’nın sahip olduğu enerji kaynakların genel bir profili çizilecektir. Petrol, doğalgaz, kömür, uranyum ve yenilenebilir enerji kaynakları ve rezervleri hakkında bilgiler verilecektir. Enerji politikasının anlaşılması için Rus enerji sektöründe öne çıkan doğal kaynakların bir analizi yapılacaktır.
İkinci bölümünde; Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya’nın bazı diğer ülkelerde izlediği enerji politikaları hakkında bilgi verilecek ve politikalarda rol alan karar alıcıların rolleri incelenmektedir.
Son bölümde ise; Rusya’nın AB, Çin, ABD ve Türkiye ile olan enerji ilişkileri ele alınacaktır. Bu aktörler arasındaki ilişkilerin kurulmasında etkili olan unsurlar ve bu unsurlar üzerindeki Rus etkisi değerlendirilecektir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılacaktır.