Uşak Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2020
Eğitim, içinde bulunduğu toplumsal koşullar, çağın ihtiyaç ve beklentilerinden bağımsız değildir.... more Eğitim, içinde bulunduğu toplumsal koşullar, çağın ihtiyaç ve beklentilerinden bağımsız değildir. Tarihsel süreçte yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi değişimler yanında, çağın düşünce, inanç ve felsefi düşünce biçimleri, eğitim üzerinde etkili olmaktadır. 21. yüzyılda yaşanan değişimler eğitim anlayışında önemli bir değişim yaratmaktadır. 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan eğitim anlayışının, yüzyılın ihtiyaçları doğrultusunda geliştiği düşünülmektedir. Amacımız yüzyılın eğitim anlayışı olarak geliştirilen ve standartları uluslararası boyutta meşruiyet kazanan 21. yüzyıl becerilerinin incelenmesidir. 21. yüzyıl becerilerinin şekillenmesinde, küreselleşme, Endüstri 4.0 Devrimi ve bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan değişimin etkili olduğu düşünülmektedir. 21. yüzyılda yetiştirilmek istenen insana özgü niteliklerin belirlenmesinde yaşanan değişimlerin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verilmesi ve piyasa taleplerinin karşılanması için yeni düzenin st...
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağl... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır
Milli Devletler, Küreselleşme ve Avrupa Birliği, 2006
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme, postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır. Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
Milli Devletler, Küreselleşme ve Avrupa Birliği, 2006
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme, postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır. Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
Uşak Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2020
Eğitim, içinde bulunduğu toplumsal koşullar, çağın ihtiyaç ve beklentilerinden bağımsız değildir.... more Eğitim, içinde bulunduğu toplumsal koşullar, çağın ihtiyaç ve beklentilerinden bağımsız değildir. Tarihsel süreçte yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi değişimler yanında, çağın düşünce, inanç ve felsefi düşünce biçimleri, eğitim üzerinde etkili olmaktadır. 21. yüzyılda yaşanan değişimler eğitim anlayışında önemli bir değişim yaratmaktadır. 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan eğitim anlayışının, yüzyılın ihtiyaçları doğrultusunda geliştiği düşünülmektedir. Amacımız yüzyılın eğitim anlayışı olarak geliştirilen ve standartları uluslararası boyutta meşruiyet kazanan 21. yüzyıl becerilerinin incelenmesidir. 21. yüzyıl becerilerinin şekillenmesinde, küreselleşme, Endüstri 4.0 Devrimi ve bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan değişimin etkili olduğu düşünülmektedir. 21. yüzyılda yetiştirilmek istenen insana özgü niteliklerin belirlenmesinde yaşanan değişimlerin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verilmesi ve piyasa taleplerinin karşılanması için yeni düzenin st...
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağl... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır
Milli Devletler, Küreselleşme ve Avrupa Birliği, 2006
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme, postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır. Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
Milli Devletler, Küreselleşme ve Avrupa Birliği, 2006
Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon
toplumuna geçişle bağlı... more Bu çalışmada tarım toplumundan sanayi toplumuna ve son olarak enformasyon toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme, postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır. Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
Uploads
Papers by Selim Uçak
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.
toplumuna geçişle bağlı olarak zamanla değişen iktidarın kaynağı da Tanrı’dan
insana yani milli-ulus devlete ardından da son dönemde adına küreselleşme,
postmodernizm ya da dünya vatandaşlığı denilen ve henüz tam olarak
yerleşmemiş tartışma konusu olmaya devam eden bir düzene doğru kaymaktadır.
Milli devletlerin sonunun gelip gelmediği ya da küreselleşmenin ne kadar
anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda en
somut örneklerde ulus üstü organizasyonlardan biri olan siyasi-ekonomik ve
kültürel birliktelik yolunda ilerleyen AB incelenmektedir. Dünyanın kapitalist
ekonomi anlayışıyla yalnızca bir pazar olarak görülmesinin insanlığın temel
değerlerinde yaratmış olduğu erozyon vurgulanmaktadır.