Papers by İbrahim Can Karaduman
ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi, Apr 23, 2020
Social sciences studies journal (sssjournal), 2018
Bu makalede medyanın kamu politikası yapım sürecine ilişkin katkısı (etkisi) değerlendirilmektedi... more Bu makalede medyanın kamu politikası yapım sürecine ilişkin katkısı (etkisi) değerlendirilmektedir. Kamu Politikası sürecinin resmi (birincil) aktörlerinden olan yürütme ve devletin özünden ayrılamayacak toplum ile medya arasındaki çok yönlü ve düzensiz ilişkinin ortaya konulduğu çalışmada, medya kavramı geleneksel (eski/konvansiyonel) medya aktörleri ile sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla 21. Yüzyılın önemli medya aktörlerinden olan sosyal medya bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Geleneksel medyanın kamu politikası sürecindeki rolünü, liberal kuram temelli CNN Etkisi ve markist kuram temelli Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli çerçevesinde değerlendiren bu çalışmada, bir model diğerine üstün tutulmamıştır. Makalede her iki modelinde farklı şartlar altında geçerliliğinin olduğu iddiası ileri sürülmektedir. Çalışmada medya ve kamu politikasına ilişkin kavramsal bir çerçeve sunulurken iki kavram arasındaki ilişkileri açıklamaya yönelik bazı kavramlarda ortaya konulmaktadır.
Uluslararası yönetim akademisi dergisi, May 17, 2020
Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 2020
Siyaset Bilimi alanyazınında, Thomas Hobbes ve onun yazarlık veriminin doruk noktası olarak kabul... more Siyaset Bilimi alanyazınında, Thomas Hobbes ve onun yazarlık veriminin doruk noktası olarak kabul gören Leviathan eseri üzerine, fazlaca çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle; doğa durumu, doğa yasaları, devlet, egemenlik, meşruiyet, iktidar, otorite gibi kavramların üzerinde durulmakta ve Hobbes'un ortaya koyduğu devlet anlayışının olma/oluşturulma boyutu ile birlikte devletin kökeni derinlemesine ele alınmaktadır. Hobbes ve Leviathan eseri üzerine çalışma yapmak, şüphesiz Siyaset Bilimi'ne ilişkin kavram setlerini ele almayı gerektirmektedir. Ancak bu haliyle Hobbes'un Leviathan eserinde, sözleşme ile oluşturulan yapay bir insan olarak tanımladığı devletin, işleyişine ve yönetimine ilişkin kısımlar eksik kalmaktadır. Dolayısıyla Hobbes'un Leviathan eseri üzerinden ortaya koyduğu devlet anlayışını çalışmak; bir yandan devlet, egemenlik, meşruiyet, iktidar, otorite gibi kavramlar üzerinde durmayı gerektirirken, diğer yandan Yönetim Bilimi'ne ilişkin kamusal kuruluşlar, kamu görevlileri, yetki, sorumluluk, emir-tavsiye, danışmanlık gibi kavramlar üzerine bir okumayı da gerektirmektedir. Diğer bir deyişle Hobbes'un devlet anlayışı üzerine çalışmak, hem "olma" hem de "yapma" boyutlarıyla eserde devletin oluşumunun ve işleyişinin temel ilkeleri üzerinde durmayı gerektirmektedir. Bu çalışmada, Hobbes'un devletin kökenine ilişkin getirdiği açıklamalar ile birlikte devletin varoluşsal nedeni ortaya konulmakta ve sonrasında, oluşturulan devletin işleyişine ilişkin kamusal kuruluşlar, devletin organları ve eklemleri olarak adlandırılan kamu görevlileri, bu organ ve eklemleri hareket ettiriciler olarak adlandırılan cezalar ve ödüller ile emir ve tavsiye sözcüklerinin analizi sonucunda çerçevesi çizilen danışmanlık olgusu ele alınmaktadır. Bunun nedeni, toplumsal sözleşme sonucu var edilen devletin işleyişinin hangi ilkelere göre kurgulandığını keşfetmektir. Çalışmada ayrıca, Hobbes'un hayatı ve yaşadığı dönemin tarihsel koşulları da ele alınmaktadır. Buradaki amaç, düşünür ve eserine ilişkin bütüncül bir yaklaşım geliştirmektir.
ASSAM Uluslararası Hakemli Dergisi, 2020
Çalışmada, ordunun demokratik kontrolünü inceleyen çalışmalardan farklı olarak, güvenliğin özelle... more Çalışmada, ordunun demokratik kontrolünü inceleyen çalışmalardan farklı olarak, güvenliğin özelleştirilmesi sonucu ortaya çıkan güvenlik sektörü bileşenlerinden, özel güvenlik şirketlerinin sundukları hizmetlerin demokratik kontrolünün sağlanmasına yönelik mekanizmalarının genel hatlarıyla betimlenmesi amaçlanmıştır. Modern devlet ile güvenlik arasındaki yaşanan değişim ve dönüşüme paralel şekilde, kamusal güvenlik örgütleri üzerinde gerçekleştirilen ve sivil otorite ile hesap verebilirlik ilişkilerine dayanan demokratik kontrolün niteliğinin de değiştiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan çalışmada, demokratik kontrol öznesinin devlet dışındaki tarafları da içerecek şekilde genişlemesinin yanında, kontrol konusunun da ordunun yanında özel güvenlik şirketlerini de içerecek şekilde çeşitlendiği görülmüştür. Kontrolün özelleşmesi olarak nitelenebilecek bu durum, demokratik kontrolü incelerken, devlet yanında devlet aygıtı dışında yer alan tarafların ve kamusal güvenlik örgütlenmeleri yanında kamusal olmayan güvenlik sağlayıcılarının da ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle kavram, kamu-özel ortaklığını içermektedir. Ancak genelde ordu üzerinden gelişen demokratik kontrol kavramının, devlet aygıtı dışında yer alan ve piyasa kurallarına tabi olan özel güvenlik şirketlerine doğrudan uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL , 2018
Bu makalede medyanın kamu politikası yapım sürecine ilişkin katkısı (etkisi) değerlendirilmektedi... more Bu makalede medyanın kamu politikası yapım sürecine ilişkin katkısı (etkisi) değerlendirilmektedir. Kamu Politikası sürecinin resmi (birincil) aktörlerinden olan yürütme ve devletin özünden ayrılamayacak toplum ile medya arasındaki çok yönlü ve düzensiz ilişkinin ortaya konulduğu çalışmada, medya kavramı geleneksel (eski/konvansiyonel) medya aktörleri ile sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla 21. Yüzyılın önemli medya aktörlerinden olan sosyal medya bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Geleneksel medyanın kamu politikası sürecindeki rolünü, liberal kuram temelli CNN Etkisi ve markist kuram temelli Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli çerçevesinde değerlendiren bu çalışmada, bir model diğerine üstün tutulmamıştır. Makalede her iki modelinde farklı şartlar altında geçerliliğinin olduğu iddiası ileri sürülmektedir. Çalışmada medya ve kamu politikasına ilişkin kavramsal bir çerçeve sunulurken iki kavram arasındaki ilişkileri açıklamaya yönelik bazı kavramlarda ortaya konulmaktadır.
NATIONAL DEFENCE UNIVERSITY, 2014
We live in a huge world which is changing day by day in the 21st cen-tury. There are a lot of par... more We live in a huge world which is changing day by day in the 21st cen-tury. There are a lot of parameters of this big change which are directly connected. Most of us could realize these changes in our daily life but the most important part of this awareness is about perceiving their conse-quences. We cannot ignore that these alterations have some positive ef-fects (developments) on human beings. On the other hand, most of these effects can lead to the end of earth or/and human beings. Definitively all these effects are pointing out a term called globalization. We cannot deal with global challenges without defining globalization.
At least we know that globalization is a process that has been taking place for a hundred years. Actually, globalization is a natural condition for human beings. People benefit from the advantages offered by the world. Nevertheless, this kind of pragmatic activities may cause some problems for mankind. At that point, it is more important to regard negative effects of globalization than considering positive effects of it.
Today’s world is more chaotic and unpredictable than at any other pe-riod in history. Apprehensions about the future determine our present. If we want to live in a safe world at present, we should get ready for the future problems. Only if we do that, we can make this world better in the future and at present. From this point of view, we should find global solutions for global challenges not state centric solutions which are nominative solutions connected with different kinds of state. Since we should not forget that pri-marily we are the citizens of the world.
Conference Presentations by İbrahim Can Karaduman
USBİK, 2018
Alan yazında silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünün zamansal ve yöntemsel olarak farklı içere... more Alan yazında silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünün zamansal ve yöntemsel olarak farklı içerenleri olan bir kontrol
türü olduğu belirtilmektedir. Sivil toplumun güvenlik ile ilintili konularda bilgilendirilmesi yoluyla tartışmalara
katılabilmesi yönünde bir hizmet sunması beklenen medyanın, güvenlik sektörünün demokratik kontrolüne katkıda
bulunması gerektiği değerlendirilmektedir. Bağımsız, tarafsız ve etkin bir medya kontrolünü de içeren demokratik kontrol,
son yıllarda demokrasinin kalitesinin bir göstergesi haline gelmiş durumdadır. Demokratik kontrolün önemli bir parçası
olan yatay kontrol boyutunda karşımıza çıkan medyanın silahlı kuvvetler üzerindeki denetim/gözetim görevini yerine
getirirken, liberal medya teorilerine uygun düşecek şekilde bağımsızlığının, tarafsızlığının ve özgürlüğünün sağlanması
gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünde yazılı ve görsel
medyanın işlevini Herman ve Chomsky tarafından 1988 yılında ortaya konulan Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
çerçevesinde incelemektir. Rızanın İmalatı/Propaganda Modeline göre, medya organları liberal demokrasilerde gözetim,
bilgilendirme ve temsil etme işlevlerini olması gerektiği gibi yerine getirememekte ve bu nedenle bu işlevlerin beş filtre
çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu model, medyanın işlevlerinin “sahiplik ve kontrol”, “reklam gelirleri”,
“medyanın güç merkezleri tarafından üretilen bilgiye bağımlılığı”, “medyanın aldığı sert eleştiriler” ve “ideolojik kontrol
mekanizması” gibi yapısal etmenler tarafından belirlendiğini (filtrelendiğini) savunmaktadır. Çalışmanın temel varsayımı,
liberal yaklaşımda öngörülen medya işlevlerinin onun yapısal özelliklerinden bağımsız ele alınamayacağıdır. Bu çerçevede
medyanın demokratik kontrol işlevi, yapısal özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Demokratik kontrol ve
medyaya dair kavramsal bir inceleme içeren çalışmada, medyaya liberal medya kuramlarının dışında kalan Rıza
İmalatı/Propaganda Modeli ile yaklaşılmakta ve demokratik kontrol sürecindeki işlevini yerine getirip getiremeyeceği
sorgulanmaktadır. Bu noktada medyanın yapısal ve işlevsel durumu çevresiyle birlikte ele alınmakta ve böylece
demokratik kontrolün yatay boyutundan sorumlu medyanın tartışmalı olan bu rolüne ilişkin olgular ortaya konmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Silahlı Kuvvetler, Demokratik Kontrol, Medya, Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
USBİK, 2018
Alan yazında “Machiavelli modern siyaset anlayışının kurucusu sayılabilir mi?” sorusuna ilişkin b... more Alan yazında “Machiavelli modern siyaset anlayışının kurucusu sayılabilir mi?” sorusuna ilişkin birçok çalışma vardır. Bu
çalışmada da bu soru dert edinilerek Machiavelli’nin kavramları ele alışı incelenmektedir. Çalışma Machiavelli’nin
kavramları ele alışındaki özgünlük üzerine yoğunlaşmış olup; onun insan doğasına, devlete, fortuna-virtue ilişkisine, dine
ve orduya yaklaşımını anlamaya yöneliktir. Machiavelli’nin görüşlerinin bilimsel bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili
araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, alan yazınının iki uç kısmında kümelenmektedirler. Bir gruba göre Machiavelli’nin
çalışmalarında tarihi ele alış tarzı ve onu deneyselleştirmesi sebebiyle bilimsel nitelik öne çıkmakta ve bu durum
Machiavelli’nin kendisinden sonra gelecek olan siyaset düşünürlerine bıraktığı bilimsel bir miras olarak
değerlendirilmektedir. Diğer gruba göre ise Machiavelli’nin eserleri bilimsellikten uzaktır. Bunun en temel sebebi ise
eserlerinin pratik tavsiye düzeyinde kalmış olması ile genellenebilir ve insani değerler bakımından kabul edilebilir bir
siyaset kuramı oluşturamamasıdır Açıkçası bu kümeleniş; bir fil, bir grup gözleri bağlı insan ve insanların fili dokundukları
yerine göre tanımlama öyküsüne benzemektedir. Çalışmanın temel amacı, Machiavelli’nin özellikle Il Principe
(Hükümdar) eserindeki tespitlerine ve çıkarımlarına eğilerek koşul-davranış arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bunu
yaparken unutulmaması gereken nokta, Machiavelli’nin orta çağın karanlığı ile rönesansın aydınlığı arasında bir köprü
görevi görmüş olmasıdır. Nitekim Machiavelli, ne ortaçağ kilisesinin kabullerini kendine temel almış ne de rönesans etik
değerlerini sorgusuzca benimsemiştir. Şüphesiz rönesans döneminin insana ve akla biçtiği yüksek değer, Machiavelli’ye
yardımcı olmuştur. Ancak Machiavelli, kendisini etik değer bağımsız bir şekilde olguları incelemeye adamıştır. Bu hususta
özellikle Hükümdar eserinde tarihe ve onun yaşamış/halen yaşamakta olan aktörlerine mercek tutmuştur. Machiavelli
tarafından sistemli bir şekilde işlenen siyasetçilerin görece ahlaksız tutumlarının sorumlusu haksız bir şekilde Machiavelli
olarak gösterilmektedir. Oysaki Hükümdar eserinde üzerinde durulan konular ve örnekleri gerçekten de yaşanmış, tecrübe
edilmiş ve sonuçları görece herkesi etkilemiştir. Bunun yanında Machiavelli’yi mekân ve zaman bağımsız düşünmek, onun
eserlerinin arkasındaki sebepleri yok saymak olacaktır. Nitekim İtalyan birliğini kurma arzusu, Machiavelli’nin kavramları
ele alış tarzını da şekillendirmiştir.
Anahtar Kelimeler: Niccolo Machiavelli, Il Principe, Modern Siyaset
Thesis Chapters by İbrahim Can Karaduman
Bu çalışma, Türkiye’de özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrol durumunu incelemektedir. Te... more Bu çalışma, Türkiye’de özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrol durumunu incelemektedir. Tezde, ordunun demokratik kontrolünü inceleyen çalışmalardan farklı olarak, güvenliğin özelleştirilmesi sonucu ortaya çıkan güvenlik sektörü bileşenlerinden, özel güvenlik şirketlerinin sundukları hizmetlerin demokratik kontrolünün sağlanmasına yönelik kontrol mekanizmalarının genel hatlarıyla betimlenmesi amaçlanmıştır.
Bu kapsamda, modern devletin varoluşsal işlevi ve nedeni olan güvenliğin, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak geçirdiği değişim ve dönüşüm ile bunun modern devlet kavramsallaştırmasına etkisi, çeşitli kuramsal çerçeveler üzerinden bütüncül bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Buradaki amaç, geleneksel güvenlik anlayışı olarak adlandırılan; modern devletin, devletin kendisine odaklanan güvenlik anlayışının, zaman içerisindeki ele alınış biçimindeki farklılaşmanın ortaya konulmasıdır. Bu bakımdan modern devletin, güvenlik alanındaki meşru şiddet kullanabilme tekelini piyasa ile paylaştığı ve buna bağlı olarak güvenlik hizmeti sunumunda kullanılan teknik ve yöntemlerin de çeşitlendiği görülmektedir.
Modern devlet ile güvenlik arasındaki yaşanan değişim ve dönüşüme paralel şekilde, kamusal güvenlik örgütleri üzerinde gerçekleştirilen ve sivil otorite ile hesap verebilirlik ilişkilerine dayanan demokratik kontrolün niteliğinin de değiştiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan tezde, demokratik kontrol öznesinin devlet dışındaki tarafları da içerecek şekilde genişlemesinin yanında, kontrol konusunun da ordunun yanında özel güvenlik şirketlerini de içerecek şekilde çeşitlendiği görülmüştür. Kontrolün özelleşmesi olarak nitelenebilecek bu durum, demokratik kontrolü incelerken, devlet yanında devlet aygıtı dışında yer alan tarafların ve kamusal güvenlik örgütlenmeleri yanında kamusal olmayan güvenlik sağlayıcılarının da ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle kavram, kamu-özel ortaklığını içermektedir. Ancak genelde ordu üzerinden gelişen demokratik kontrol kavramının, devlet aygıtı dışında yer alan ve piyasa kurallarına tabi olan özel güvenlik şirketlerine doğrudan uygulanamayacağı anlaşılmıştır. Tez kapsamında demokratik kontrolün konusunun özel güvenlik hizmetleri ile sınırlı olması sebebiyle, özel güvenlik hizmetlerini küresel seviyede düzenleme amacı taşıyan bazı girişimler içerisinde demokratik kontrol ile ilişkilendirilebilecek olanları üzerine de çalışma yapılmıştır.
Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrol durumunun incelenebilmesi amacıyla, hem 1981’den bugüne gelişen özel güvenlik mevzuatı hem de mevzuat dışı demokratik kontrol ilişkilerini ilgilendirebilecek kaynaklar tez kapsamında analiz edilmiştir. Nitel veri toplama yöntemlerinden doküman analizine dayanan tezde, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolüne dair kamusal ve kamusal olmayan kontrol ilişkileri, demokratik kontrolün boyutları olan dikey, yatay ve öz kontrol boyutlarına göre incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolünün sağlanmasına ilişkin hem mevzuatta hem de mevzuat dışında bazı kontrol bileşenlerinin yer aldığı anlaşılmıştır. Ayrıca tezde, demokratik kontrol durumuna katkı sunma potansiyeline sahip bazı önerilerde de bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Modern Devlet, Güvenlik, Türkiye, Özel Güvenlik Hizmetleri, Demokratik Kontrol
Books by İbrahim Can Karaduman
Kapadokya Ekonomi Toplantıları V: Kamu Yönetimi Eğitim Programlarının Sorgulanması, 2023
Yönetim Bilimini Yeniden Düşünmek: Durum Değerlendirmesi, 2021
Kamu Yönetimi çalışma alanında faaliyet gösteren Türkiye adresli bilimsel dergilerin tam dökümü v... more Kamu Yönetimi çalışma alanında faaliyet gösteren Türkiye adresli bilimsel dergilerin tam dökümü ve değerlendirilmesi işi, Kamu Yönetimi ile ilişkili dergilerin bilimsel dergiler dünyası içerisindeki konumunu, yalnızca “an itibariyle” ortaya koyma potansiyeline sahiptir. Nitekim özelde Kamu Yönetimi ile ilişkili dergiler genelde de bilimsel dergiler dünyası, günden güne niceliksel ve/veya niteliksel boyutlarıyla değişkenlik gösterebilmektedir. Dolayısıyla bu çalışma kapsamında kullanılan dinamik veriler ve onlara bağlı değerlendirmeler, ana özgüdür. Ancak anı yakalamak, geleceğin belirlenen amaçlar çerçevesinde güdümlü ve bilinçli bir şekilde dizayn edilebilmesi bakımından olmazsa olmaz niteliktedir. Bu açıdan döküm ve değerlendirme işi hem araştırmacılara hem de yayımcılara mevcut durumu ve gelinen son noktayı göstererek, bir anlamda gelecek için kılavuzluk yapma girişimi olarak düşünülebilir.
Yönetim Bilimini Yeniden Düşünmek: Durum Değerlendirmesi, 2021
Bu bibliyografya araştırması, Yönetim Bilimi/Kamu Yönetimi alanının disipliner görünümünü sunmak ... more Bu bibliyografya araştırması, Yönetim Bilimi/Kamu Yönetimi alanının disipliner görünümünü sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Türkiye’de daha önce yapılmış olan bibliyografya çalışmalarına bakıldığında Kamu Yönetimi alanında disipline özgülenmiş bir esere rastlanmamaktadır. Nitekim alandaki ilk bibliyografya çalışmaları olan Türk Amme İdaresi Bibliyografyası: 1928-1957 ve Kısa Amme İdaresi Bibliyografyası: 1958-1966 incelendiğinde kuram ve disipline ilişkin bir bölümleme de yoktur.
Bibliyografya, Yönetim Bilimi/Kamu Yönetimi alanında disiplini inceleyen, değerlendiren ve tartışan toplam 182 telif ve çeviri makale, kitap, kitap bölümü, tez ve bildiri metnini kapsamaktadır. Seçilen eserler, 20. yüzyılın başından bu yana Türk akademisyenler tarafından kaleme alınmış ya da çevrilmiş metinlerdir. Bibliyografya çalışmasında farklı yaklaşımları inceleyen; yönetsel olgu incelemesi yapan; karşılaştırmalı yönetim, kamu politikası, kamu örgütlenmesi, personel, reform gibi alanın alt dallarına ilişkin olan yazılar kapsam dışında bırakılmıştır.
Bibliyografya çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Disiplin Üzerine Araştırmalar başlığı altında doğrudan disiplinin gelişimi ve başlıca sorunları üzerine yapılmış olan 100 çalışma yer almaktadır. Alanyazın Üzerine İncelemeler başlığı altında alanyazını çözümleyen 35 nicel ve nitel araştırma bulunmaktadır. Alanın Üniversite Düzeyinde Eğitimi ve Öğretimi Üzerine İncelemeler başlığı, öğretim boyutu ile birlikte akademik kurumlaşmayı ele alan 47 çalışmadan oluşmaktadır.
Güncel Maliye ve Kamu Yönetimi Çalışmaları, 2020
Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte, modern devlete ilişkin güvenlik anlayışının de... more Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte, modern devlete ilişkin güvenlik anlayışının değişime uğramaya başladığını belirtmek mümkündür. Güvenlik anlayışındaki bu değişim, çeşitli kavramsal/kuramsal çerçevelerde incelenebilir. Güvenlik anlayışında yaşanan değişimi incelemenin, modern devlet kavramsallaştırmasının
yaşadığı dönüşümü de göstermeye yaradığı ifade edilebilir. Nitekim
modern devletin varoluşsal nedeni, güvenlik üzerinden açıklanabilir. Dolayısıyla, güvenlik anlayışının değişimini incelemek, aynı zamanda modern devletin niteliklerinin zaman içerisindeki değişimini açıklamaya yönelik bir incelemedir. Bununla birlikte, modern devlette güvenlik anlayışının değişimini ele alan tüm literatürü incelemenin mümkün olmadığı savunulabilir. Bu nedenle, güvenlik anlayışındaki değişim, bazı temel kuramsal/kavramsal tezler çerçevesinde ele alınmaktadır. Buradaki temel amaç, güvenlik anlayışındaki değişimin hangi kavram ve yaklaşımlar çerçevesinde ortaya çıktığını göstererek, modern devlet
kavramsallaştırması bağlamında ne ifade ettiğini incelemektir. Böylece, güvenlik alanında yaşanan değişimin ana hatları ortaya konulabilecek ve modern devlet ile güvenlik arasındaki varoluşsal ilişkinin zaman içerisinde geçirdiği dönüşüm, bazı yönleriyle anlatılabilecektir. Bu kapsamda, modern devletin varlık sebebini oluşturan güvenlik anlayışının
1980’li yıllardan itibaren yaşadığı değişim, güvenlik anlayışının genişlemesi ile güvenlik ile ilgili analiz biriminin devlet dışındaki tarafları da içermeye başlaması yönünde bir değişimdir. Bu doğrultudaki güvenlik anlayışı değişimi; devletin yanında devlet dışı aktörlerin, askeri yöntem ve araçlar yanında askeri olmayan yöntem ve araçların geleneksel güvenlik anlayışını dönüştürmesini ifade etmektedir.
Yaşanan bu değişiklik aynı zamanda, modern devletin şiddet kullanabilme üzerindeki meşru tekeli açısından da bir değişimi işaret etmektedir. Güvenlik anlayışında yaşanan bu değişiklikler ile modern devlet kavramsallaştırmasına etkileri, çeşitli kuramsal yaklaşımlar çerçevesinde incelenebilir. Bu çalışmada, güvenlik alanında yaşanan değişime ilişkin bazı ana kuramsal açıklamalara yer verilmesi hedeflenmektedir. Böylece, yaşanan değişimin hangi doğrultuda gerçekleştiği ve ana yönü ortaya konulabilir. Bu kapsamda çalışmada, yaşanan değişimin farklı düşünürler tarafından hangi boyutta değerlendirildiği, 1980’lerden bugüne tarihsel olarak incelenmektedir.
Düşünsel bir arka plan oluşturabilmek amacıyla gerçekleştirilen bu inceleme kapsamında; Foucault, Beck, Giddens ve Neocleous’un modern devlet ile güvenlik bağlamında ortaya koydukları bazı savlar değerlendirilmektedir. 1980’lerden itibaren güvenliğe ilişkin eleştirel çalışmalarda bulunmuş olan düşünürler çalışma kapsamında, konuyla ilgili yapmış oldukları çalışmaların tarihsel sıralamasına uygun olacak şekilde (Foucault, Beck, Giddens, Neocleous sırasıyla) ele alınmaktadır.
Uploads
Papers by İbrahim Can Karaduman
At least we know that globalization is a process that has been taking place for a hundred years. Actually, globalization is a natural condition for human beings. People benefit from the advantages offered by the world. Nevertheless, this kind of pragmatic activities may cause some problems for mankind. At that point, it is more important to regard negative effects of globalization than considering positive effects of it.
Today’s world is more chaotic and unpredictable than at any other pe-riod in history. Apprehensions about the future determine our present. If we want to live in a safe world at present, we should get ready for the future problems. Only if we do that, we can make this world better in the future and at present. From this point of view, we should find global solutions for global challenges not state centric solutions which are nominative solutions connected with different kinds of state. Since we should not forget that pri-marily we are the citizens of the world.
Conference Presentations by İbrahim Can Karaduman
türü olduğu belirtilmektedir. Sivil toplumun güvenlik ile ilintili konularda bilgilendirilmesi yoluyla tartışmalara
katılabilmesi yönünde bir hizmet sunması beklenen medyanın, güvenlik sektörünün demokratik kontrolüne katkıda
bulunması gerektiği değerlendirilmektedir. Bağımsız, tarafsız ve etkin bir medya kontrolünü de içeren demokratik kontrol,
son yıllarda demokrasinin kalitesinin bir göstergesi haline gelmiş durumdadır. Demokratik kontrolün önemli bir parçası
olan yatay kontrol boyutunda karşımıza çıkan medyanın silahlı kuvvetler üzerindeki denetim/gözetim görevini yerine
getirirken, liberal medya teorilerine uygun düşecek şekilde bağımsızlığının, tarafsızlığının ve özgürlüğünün sağlanması
gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünde yazılı ve görsel
medyanın işlevini Herman ve Chomsky tarafından 1988 yılında ortaya konulan Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
çerçevesinde incelemektir. Rızanın İmalatı/Propaganda Modeline göre, medya organları liberal demokrasilerde gözetim,
bilgilendirme ve temsil etme işlevlerini olması gerektiği gibi yerine getirememekte ve bu nedenle bu işlevlerin beş filtre
çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu model, medyanın işlevlerinin “sahiplik ve kontrol”, “reklam gelirleri”,
“medyanın güç merkezleri tarafından üretilen bilgiye bağımlılığı”, “medyanın aldığı sert eleştiriler” ve “ideolojik kontrol
mekanizması” gibi yapısal etmenler tarafından belirlendiğini (filtrelendiğini) savunmaktadır. Çalışmanın temel varsayımı,
liberal yaklaşımda öngörülen medya işlevlerinin onun yapısal özelliklerinden bağımsız ele alınamayacağıdır. Bu çerçevede
medyanın demokratik kontrol işlevi, yapısal özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Demokratik kontrol ve
medyaya dair kavramsal bir inceleme içeren çalışmada, medyaya liberal medya kuramlarının dışında kalan Rıza
İmalatı/Propaganda Modeli ile yaklaşılmakta ve demokratik kontrol sürecindeki işlevini yerine getirip getiremeyeceği
sorgulanmaktadır. Bu noktada medyanın yapısal ve işlevsel durumu çevresiyle birlikte ele alınmakta ve böylece
demokratik kontrolün yatay boyutundan sorumlu medyanın tartışmalı olan bu rolüne ilişkin olgular ortaya konmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Silahlı Kuvvetler, Demokratik Kontrol, Medya, Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
çalışmada da bu soru dert edinilerek Machiavelli’nin kavramları ele alışı incelenmektedir. Çalışma Machiavelli’nin
kavramları ele alışındaki özgünlük üzerine yoğunlaşmış olup; onun insan doğasına, devlete, fortuna-virtue ilişkisine, dine
ve orduya yaklaşımını anlamaya yöneliktir. Machiavelli’nin görüşlerinin bilimsel bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili
araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, alan yazınının iki uç kısmında kümelenmektedirler. Bir gruba göre Machiavelli’nin
çalışmalarında tarihi ele alış tarzı ve onu deneyselleştirmesi sebebiyle bilimsel nitelik öne çıkmakta ve bu durum
Machiavelli’nin kendisinden sonra gelecek olan siyaset düşünürlerine bıraktığı bilimsel bir miras olarak
değerlendirilmektedir. Diğer gruba göre ise Machiavelli’nin eserleri bilimsellikten uzaktır. Bunun en temel sebebi ise
eserlerinin pratik tavsiye düzeyinde kalmış olması ile genellenebilir ve insani değerler bakımından kabul edilebilir bir
siyaset kuramı oluşturamamasıdır Açıkçası bu kümeleniş; bir fil, bir grup gözleri bağlı insan ve insanların fili dokundukları
yerine göre tanımlama öyküsüne benzemektedir. Çalışmanın temel amacı, Machiavelli’nin özellikle Il Principe
(Hükümdar) eserindeki tespitlerine ve çıkarımlarına eğilerek koşul-davranış arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bunu
yaparken unutulmaması gereken nokta, Machiavelli’nin orta çağın karanlığı ile rönesansın aydınlığı arasında bir köprü
görevi görmüş olmasıdır. Nitekim Machiavelli, ne ortaçağ kilisesinin kabullerini kendine temel almış ne de rönesans etik
değerlerini sorgusuzca benimsemiştir. Şüphesiz rönesans döneminin insana ve akla biçtiği yüksek değer, Machiavelli’ye
yardımcı olmuştur. Ancak Machiavelli, kendisini etik değer bağımsız bir şekilde olguları incelemeye adamıştır. Bu hususta
özellikle Hükümdar eserinde tarihe ve onun yaşamış/halen yaşamakta olan aktörlerine mercek tutmuştur. Machiavelli
tarafından sistemli bir şekilde işlenen siyasetçilerin görece ahlaksız tutumlarının sorumlusu haksız bir şekilde Machiavelli
olarak gösterilmektedir. Oysaki Hükümdar eserinde üzerinde durulan konular ve örnekleri gerçekten de yaşanmış, tecrübe
edilmiş ve sonuçları görece herkesi etkilemiştir. Bunun yanında Machiavelli’yi mekân ve zaman bağımsız düşünmek, onun
eserlerinin arkasındaki sebepleri yok saymak olacaktır. Nitekim İtalyan birliğini kurma arzusu, Machiavelli’nin kavramları
ele alış tarzını da şekillendirmiştir.
Anahtar Kelimeler: Niccolo Machiavelli, Il Principe, Modern Siyaset
Thesis Chapters by İbrahim Can Karaduman
Bu kapsamda, modern devletin varoluşsal işlevi ve nedeni olan güvenliğin, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak geçirdiği değişim ve dönüşüm ile bunun modern devlet kavramsallaştırmasına etkisi, çeşitli kuramsal çerçeveler üzerinden bütüncül bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Buradaki amaç, geleneksel güvenlik anlayışı olarak adlandırılan; modern devletin, devletin kendisine odaklanan güvenlik anlayışının, zaman içerisindeki ele alınış biçimindeki farklılaşmanın ortaya konulmasıdır. Bu bakımdan modern devletin, güvenlik alanındaki meşru şiddet kullanabilme tekelini piyasa ile paylaştığı ve buna bağlı olarak güvenlik hizmeti sunumunda kullanılan teknik ve yöntemlerin de çeşitlendiği görülmektedir.
Modern devlet ile güvenlik arasındaki yaşanan değişim ve dönüşüme paralel şekilde, kamusal güvenlik örgütleri üzerinde gerçekleştirilen ve sivil otorite ile hesap verebilirlik ilişkilerine dayanan demokratik kontrolün niteliğinin de değiştiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan tezde, demokratik kontrol öznesinin devlet dışındaki tarafları da içerecek şekilde genişlemesinin yanında, kontrol konusunun da ordunun yanında özel güvenlik şirketlerini de içerecek şekilde çeşitlendiği görülmüştür. Kontrolün özelleşmesi olarak nitelenebilecek bu durum, demokratik kontrolü incelerken, devlet yanında devlet aygıtı dışında yer alan tarafların ve kamusal güvenlik örgütlenmeleri yanında kamusal olmayan güvenlik sağlayıcılarının da ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle kavram, kamu-özel ortaklığını içermektedir. Ancak genelde ordu üzerinden gelişen demokratik kontrol kavramının, devlet aygıtı dışında yer alan ve piyasa kurallarına tabi olan özel güvenlik şirketlerine doğrudan uygulanamayacağı anlaşılmıştır. Tez kapsamında demokratik kontrolün konusunun özel güvenlik hizmetleri ile sınırlı olması sebebiyle, özel güvenlik hizmetlerini küresel seviyede düzenleme amacı taşıyan bazı girişimler içerisinde demokratik kontrol ile ilişkilendirilebilecek olanları üzerine de çalışma yapılmıştır.
Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrol durumunun incelenebilmesi amacıyla, hem 1981’den bugüne gelişen özel güvenlik mevzuatı hem de mevzuat dışı demokratik kontrol ilişkilerini ilgilendirebilecek kaynaklar tez kapsamında analiz edilmiştir. Nitel veri toplama yöntemlerinden doküman analizine dayanan tezde, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolüne dair kamusal ve kamusal olmayan kontrol ilişkileri, demokratik kontrolün boyutları olan dikey, yatay ve öz kontrol boyutlarına göre incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolünün sağlanmasına ilişkin hem mevzuatta hem de mevzuat dışında bazı kontrol bileşenlerinin yer aldığı anlaşılmıştır. Ayrıca tezde, demokratik kontrol durumuna katkı sunma potansiyeline sahip bazı önerilerde de bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Modern Devlet, Güvenlik, Türkiye, Özel Güvenlik Hizmetleri, Demokratik Kontrol
Books by İbrahim Can Karaduman
Bibliyografya, Yönetim Bilimi/Kamu Yönetimi alanında disiplini inceleyen, değerlendiren ve tartışan toplam 182 telif ve çeviri makale, kitap, kitap bölümü, tez ve bildiri metnini kapsamaktadır. Seçilen eserler, 20. yüzyılın başından bu yana Türk akademisyenler tarafından kaleme alınmış ya da çevrilmiş metinlerdir. Bibliyografya çalışmasında farklı yaklaşımları inceleyen; yönetsel olgu incelemesi yapan; karşılaştırmalı yönetim, kamu politikası, kamu örgütlenmesi, personel, reform gibi alanın alt dallarına ilişkin olan yazılar kapsam dışında bırakılmıştır.
Bibliyografya çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Disiplin Üzerine Araştırmalar başlığı altında doğrudan disiplinin gelişimi ve başlıca sorunları üzerine yapılmış olan 100 çalışma yer almaktadır. Alanyazın Üzerine İncelemeler başlığı altında alanyazını çözümleyen 35 nicel ve nitel araştırma bulunmaktadır. Alanın Üniversite Düzeyinde Eğitimi ve Öğretimi Üzerine İncelemeler başlığı, öğretim boyutu ile birlikte akademik kurumlaşmayı ele alan 47 çalışmadan oluşmaktadır.
yaşadığı dönüşümü de göstermeye yaradığı ifade edilebilir. Nitekim
modern devletin varoluşsal nedeni, güvenlik üzerinden açıklanabilir. Dolayısıyla, güvenlik anlayışının değişimini incelemek, aynı zamanda modern devletin niteliklerinin zaman içerisindeki değişimini açıklamaya yönelik bir incelemedir. Bununla birlikte, modern devlette güvenlik anlayışının değişimini ele alan tüm literatürü incelemenin mümkün olmadığı savunulabilir. Bu nedenle, güvenlik anlayışındaki değişim, bazı temel kuramsal/kavramsal tezler çerçevesinde ele alınmaktadır. Buradaki temel amaç, güvenlik anlayışındaki değişimin hangi kavram ve yaklaşımlar çerçevesinde ortaya çıktığını göstererek, modern devlet
kavramsallaştırması bağlamında ne ifade ettiğini incelemektir. Böylece, güvenlik alanında yaşanan değişimin ana hatları ortaya konulabilecek ve modern devlet ile güvenlik arasındaki varoluşsal ilişkinin zaman içerisinde geçirdiği dönüşüm, bazı yönleriyle anlatılabilecektir. Bu kapsamda, modern devletin varlık sebebini oluşturan güvenlik anlayışının
1980’li yıllardan itibaren yaşadığı değişim, güvenlik anlayışının genişlemesi ile güvenlik ile ilgili analiz biriminin devlet dışındaki tarafları da içermeye başlaması yönünde bir değişimdir. Bu doğrultudaki güvenlik anlayışı değişimi; devletin yanında devlet dışı aktörlerin, askeri yöntem ve araçlar yanında askeri olmayan yöntem ve araçların geleneksel güvenlik anlayışını dönüştürmesini ifade etmektedir.
Yaşanan bu değişiklik aynı zamanda, modern devletin şiddet kullanabilme üzerindeki meşru tekeli açısından da bir değişimi işaret etmektedir. Güvenlik anlayışında yaşanan bu değişiklikler ile modern devlet kavramsallaştırmasına etkileri, çeşitli kuramsal yaklaşımlar çerçevesinde incelenebilir. Bu çalışmada, güvenlik alanında yaşanan değişime ilişkin bazı ana kuramsal açıklamalara yer verilmesi hedeflenmektedir. Böylece, yaşanan değişimin hangi doğrultuda gerçekleştiği ve ana yönü ortaya konulabilir. Bu kapsamda çalışmada, yaşanan değişimin farklı düşünürler tarafından hangi boyutta değerlendirildiği, 1980’lerden bugüne tarihsel olarak incelenmektedir.
Düşünsel bir arka plan oluşturabilmek amacıyla gerçekleştirilen bu inceleme kapsamında; Foucault, Beck, Giddens ve Neocleous’un modern devlet ile güvenlik bağlamında ortaya koydukları bazı savlar değerlendirilmektedir. 1980’lerden itibaren güvenliğe ilişkin eleştirel çalışmalarda bulunmuş olan düşünürler çalışma kapsamında, konuyla ilgili yapmış oldukları çalışmaların tarihsel sıralamasına uygun olacak şekilde (Foucault, Beck, Giddens, Neocleous sırasıyla) ele alınmaktadır.
At least we know that globalization is a process that has been taking place for a hundred years. Actually, globalization is a natural condition for human beings. People benefit from the advantages offered by the world. Nevertheless, this kind of pragmatic activities may cause some problems for mankind. At that point, it is more important to regard negative effects of globalization than considering positive effects of it.
Today’s world is more chaotic and unpredictable than at any other pe-riod in history. Apprehensions about the future determine our present. If we want to live in a safe world at present, we should get ready for the future problems. Only if we do that, we can make this world better in the future and at present. From this point of view, we should find global solutions for global challenges not state centric solutions which are nominative solutions connected with different kinds of state. Since we should not forget that pri-marily we are the citizens of the world.
türü olduğu belirtilmektedir. Sivil toplumun güvenlik ile ilintili konularda bilgilendirilmesi yoluyla tartışmalara
katılabilmesi yönünde bir hizmet sunması beklenen medyanın, güvenlik sektörünün demokratik kontrolüne katkıda
bulunması gerektiği değerlendirilmektedir. Bağımsız, tarafsız ve etkin bir medya kontrolünü de içeren demokratik kontrol,
son yıllarda demokrasinin kalitesinin bir göstergesi haline gelmiş durumdadır. Demokratik kontrolün önemli bir parçası
olan yatay kontrol boyutunda karşımıza çıkan medyanın silahlı kuvvetler üzerindeki denetim/gözetim görevini yerine
getirirken, liberal medya teorilerine uygun düşecek şekilde bağımsızlığının, tarafsızlığının ve özgürlüğünün sağlanması
gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolünde yazılı ve görsel
medyanın işlevini Herman ve Chomsky tarafından 1988 yılında ortaya konulan Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
çerçevesinde incelemektir. Rızanın İmalatı/Propaganda Modeline göre, medya organları liberal demokrasilerde gözetim,
bilgilendirme ve temsil etme işlevlerini olması gerektiği gibi yerine getirememekte ve bu nedenle bu işlevlerin beş filtre
çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu model, medyanın işlevlerinin “sahiplik ve kontrol”, “reklam gelirleri”,
“medyanın güç merkezleri tarafından üretilen bilgiye bağımlılığı”, “medyanın aldığı sert eleştiriler” ve “ideolojik kontrol
mekanizması” gibi yapısal etmenler tarafından belirlendiğini (filtrelendiğini) savunmaktadır. Çalışmanın temel varsayımı,
liberal yaklaşımda öngörülen medya işlevlerinin onun yapısal özelliklerinden bağımsız ele alınamayacağıdır. Bu çerçevede
medyanın demokratik kontrol işlevi, yapısal özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Demokratik kontrol ve
medyaya dair kavramsal bir inceleme içeren çalışmada, medyaya liberal medya kuramlarının dışında kalan Rıza
İmalatı/Propaganda Modeli ile yaklaşılmakta ve demokratik kontrol sürecindeki işlevini yerine getirip getiremeyeceği
sorgulanmaktadır. Bu noktada medyanın yapısal ve işlevsel durumu çevresiyle birlikte ele alınmakta ve böylece
demokratik kontrolün yatay boyutundan sorumlu medyanın tartışmalı olan bu rolüne ilişkin olgular ortaya konmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Silahlı Kuvvetler, Demokratik Kontrol, Medya, Rızanın İmalatı/Propaganda Modeli
çalışmada da bu soru dert edinilerek Machiavelli’nin kavramları ele alışı incelenmektedir. Çalışma Machiavelli’nin
kavramları ele alışındaki özgünlük üzerine yoğunlaşmış olup; onun insan doğasına, devlete, fortuna-virtue ilişkisine, dine
ve orduya yaklaşımını anlamaya yöneliktir. Machiavelli’nin görüşlerinin bilimsel bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili
araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, alan yazınının iki uç kısmında kümelenmektedirler. Bir gruba göre Machiavelli’nin
çalışmalarında tarihi ele alış tarzı ve onu deneyselleştirmesi sebebiyle bilimsel nitelik öne çıkmakta ve bu durum
Machiavelli’nin kendisinden sonra gelecek olan siyaset düşünürlerine bıraktığı bilimsel bir miras olarak
değerlendirilmektedir. Diğer gruba göre ise Machiavelli’nin eserleri bilimsellikten uzaktır. Bunun en temel sebebi ise
eserlerinin pratik tavsiye düzeyinde kalmış olması ile genellenebilir ve insani değerler bakımından kabul edilebilir bir
siyaset kuramı oluşturamamasıdır Açıkçası bu kümeleniş; bir fil, bir grup gözleri bağlı insan ve insanların fili dokundukları
yerine göre tanımlama öyküsüne benzemektedir. Çalışmanın temel amacı, Machiavelli’nin özellikle Il Principe
(Hükümdar) eserindeki tespitlerine ve çıkarımlarına eğilerek koşul-davranış arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bunu
yaparken unutulmaması gereken nokta, Machiavelli’nin orta çağın karanlığı ile rönesansın aydınlığı arasında bir köprü
görevi görmüş olmasıdır. Nitekim Machiavelli, ne ortaçağ kilisesinin kabullerini kendine temel almış ne de rönesans etik
değerlerini sorgusuzca benimsemiştir. Şüphesiz rönesans döneminin insana ve akla biçtiği yüksek değer, Machiavelli’ye
yardımcı olmuştur. Ancak Machiavelli, kendisini etik değer bağımsız bir şekilde olguları incelemeye adamıştır. Bu hususta
özellikle Hükümdar eserinde tarihe ve onun yaşamış/halen yaşamakta olan aktörlerine mercek tutmuştur. Machiavelli
tarafından sistemli bir şekilde işlenen siyasetçilerin görece ahlaksız tutumlarının sorumlusu haksız bir şekilde Machiavelli
olarak gösterilmektedir. Oysaki Hükümdar eserinde üzerinde durulan konular ve örnekleri gerçekten de yaşanmış, tecrübe
edilmiş ve sonuçları görece herkesi etkilemiştir. Bunun yanında Machiavelli’yi mekân ve zaman bağımsız düşünmek, onun
eserlerinin arkasındaki sebepleri yok saymak olacaktır. Nitekim İtalyan birliğini kurma arzusu, Machiavelli’nin kavramları
ele alış tarzını da şekillendirmiştir.
Anahtar Kelimeler: Niccolo Machiavelli, Il Principe, Modern Siyaset
Bu kapsamda, modern devletin varoluşsal işlevi ve nedeni olan güvenliğin, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak geçirdiği değişim ve dönüşüm ile bunun modern devlet kavramsallaştırmasına etkisi, çeşitli kuramsal çerçeveler üzerinden bütüncül bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Buradaki amaç, geleneksel güvenlik anlayışı olarak adlandırılan; modern devletin, devletin kendisine odaklanan güvenlik anlayışının, zaman içerisindeki ele alınış biçimindeki farklılaşmanın ortaya konulmasıdır. Bu bakımdan modern devletin, güvenlik alanındaki meşru şiddet kullanabilme tekelini piyasa ile paylaştığı ve buna bağlı olarak güvenlik hizmeti sunumunda kullanılan teknik ve yöntemlerin de çeşitlendiği görülmektedir.
Modern devlet ile güvenlik arasındaki yaşanan değişim ve dönüşüme paralel şekilde, kamusal güvenlik örgütleri üzerinde gerçekleştirilen ve sivil otorite ile hesap verebilirlik ilişkilerine dayanan demokratik kontrolün niteliğinin de değiştiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan tezde, demokratik kontrol öznesinin devlet dışındaki tarafları da içerecek şekilde genişlemesinin yanında, kontrol konusunun da ordunun yanında özel güvenlik şirketlerini de içerecek şekilde çeşitlendiği görülmüştür. Kontrolün özelleşmesi olarak nitelenebilecek bu durum, demokratik kontrolü incelerken, devlet yanında devlet aygıtı dışında yer alan tarafların ve kamusal güvenlik örgütlenmeleri yanında kamusal olmayan güvenlik sağlayıcılarının da ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle kavram, kamu-özel ortaklığını içermektedir. Ancak genelde ordu üzerinden gelişen demokratik kontrol kavramının, devlet aygıtı dışında yer alan ve piyasa kurallarına tabi olan özel güvenlik şirketlerine doğrudan uygulanamayacağı anlaşılmıştır. Tez kapsamında demokratik kontrolün konusunun özel güvenlik hizmetleri ile sınırlı olması sebebiyle, özel güvenlik hizmetlerini küresel seviyede düzenleme amacı taşıyan bazı girişimler içerisinde demokratik kontrol ile ilişkilendirilebilecek olanları üzerine de çalışma yapılmıştır.
Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrol durumunun incelenebilmesi amacıyla, hem 1981’den bugüne gelişen özel güvenlik mevzuatı hem de mevzuat dışı demokratik kontrol ilişkilerini ilgilendirebilecek kaynaklar tez kapsamında analiz edilmiştir. Nitel veri toplama yöntemlerinden doküman analizine dayanan tezde, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolüne dair kamusal ve kamusal olmayan kontrol ilişkileri, demokratik kontrolün boyutları olan dikey, yatay ve öz kontrol boyutlarına göre incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye özelinde özel güvenlik hizmetlerinin demokratik kontrolünün sağlanmasına ilişkin hem mevzuatta hem de mevzuat dışında bazı kontrol bileşenlerinin yer aldığı anlaşılmıştır. Ayrıca tezde, demokratik kontrol durumuna katkı sunma potansiyeline sahip bazı önerilerde de bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Modern Devlet, Güvenlik, Türkiye, Özel Güvenlik Hizmetleri, Demokratik Kontrol
Bibliyografya, Yönetim Bilimi/Kamu Yönetimi alanında disiplini inceleyen, değerlendiren ve tartışan toplam 182 telif ve çeviri makale, kitap, kitap bölümü, tez ve bildiri metnini kapsamaktadır. Seçilen eserler, 20. yüzyılın başından bu yana Türk akademisyenler tarafından kaleme alınmış ya da çevrilmiş metinlerdir. Bibliyografya çalışmasında farklı yaklaşımları inceleyen; yönetsel olgu incelemesi yapan; karşılaştırmalı yönetim, kamu politikası, kamu örgütlenmesi, personel, reform gibi alanın alt dallarına ilişkin olan yazılar kapsam dışında bırakılmıştır.
Bibliyografya çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Disiplin Üzerine Araştırmalar başlığı altında doğrudan disiplinin gelişimi ve başlıca sorunları üzerine yapılmış olan 100 çalışma yer almaktadır. Alanyazın Üzerine İncelemeler başlığı altında alanyazını çözümleyen 35 nicel ve nitel araştırma bulunmaktadır. Alanın Üniversite Düzeyinde Eğitimi ve Öğretimi Üzerine İncelemeler başlığı, öğretim boyutu ile birlikte akademik kurumlaşmayı ele alan 47 çalışmadan oluşmaktadır.
yaşadığı dönüşümü de göstermeye yaradığı ifade edilebilir. Nitekim
modern devletin varoluşsal nedeni, güvenlik üzerinden açıklanabilir. Dolayısıyla, güvenlik anlayışının değişimini incelemek, aynı zamanda modern devletin niteliklerinin zaman içerisindeki değişimini açıklamaya yönelik bir incelemedir. Bununla birlikte, modern devlette güvenlik anlayışının değişimini ele alan tüm literatürü incelemenin mümkün olmadığı savunulabilir. Bu nedenle, güvenlik anlayışındaki değişim, bazı temel kuramsal/kavramsal tezler çerçevesinde ele alınmaktadır. Buradaki temel amaç, güvenlik anlayışındaki değişimin hangi kavram ve yaklaşımlar çerçevesinde ortaya çıktığını göstererek, modern devlet
kavramsallaştırması bağlamında ne ifade ettiğini incelemektir. Böylece, güvenlik alanında yaşanan değişimin ana hatları ortaya konulabilecek ve modern devlet ile güvenlik arasındaki varoluşsal ilişkinin zaman içerisinde geçirdiği dönüşüm, bazı yönleriyle anlatılabilecektir. Bu kapsamda, modern devletin varlık sebebini oluşturan güvenlik anlayışının
1980’li yıllardan itibaren yaşadığı değişim, güvenlik anlayışının genişlemesi ile güvenlik ile ilgili analiz biriminin devlet dışındaki tarafları da içermeye başlaması yönünde bir değişimdir. Bu doğrultudaki güvenlik anlayışı değişimi; devletin yanında devlet dışı aktörlerin, askeri yöntem ve araçlar yanında askeri olmayan yöntem ve araçların geleneksel güvenlik anlayışını dönüştürmesini ifade etmektedir.
Yaşanan bu değişiklik aynı zamanda, modern devletin şiddet kullanabilme üzerindeki meşru tekeli açısından da bir değişimi işaret etmektedir. Güvenlik anlayışında yaşanan bu değişiklikler ile modern devlet kavramsallaştırmasına etkileri, çeşitli kuramsal yaklaşımlar çerçevesinde incelenebilir. Bu çalışmada, güvenlik alanında yaşanan değişime ilişkin bazı ana kuramsal açıklamalara yer verilmesi hedeflenmektedir. Böylece, yaşanan değişimin hangi doğrultuda gerçekleştiği ve ana yönü ortaya konulabilir. Bu kapsamda çalışmada, yaşanan değişimin farklı düşünürler tarafından hangi boyutta değerlendirildiği, 1980’lerden bugüne tarihsel olarak incelenmektedir.
Düşünsel bir arka plan oluşturabilmek amacıyla gerçekleştirilen bu inceleme kapsamında; Foucault, Beck, Giddens ve Neocleous’un modern devlet ile güvenlik bağlamında ortaya koydukları bazı savlar değerlendirilmektedir. 1980’lerden itibaren güvenliğe ilişkin eleştirel çalışmalarda bulunmuş olan düşünürler çalışma kapsamında, konuyla ilgili yapmış oldukları çalışmaların tarihsel sıralamasına uygun olacak şekilde (Foucault, Beck, Giddens, Neocleous sırasıyla) ele alınmaktadır.