Avukat // Lawyer Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi '18 // Dokuz Eylul University Faculty of Law '18 İzmir Barosu // İzmir Bar Association 19'-21' Isparta Barosu // Isparta Bar Association İnsan Hakları, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Human Rights, Labour and Social Security Law Felsefe // Philosophy Sinefil // Cinephile
Türkiye’de basın özgürlüğü ve haber alma hakkı mücadelesine dayanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler G... more Türkiye’de basın özgürlüğü ve haber alma hakkı mücadelesine dayanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü geride bıraktık. Dün Anayasa Mahkemesi’nin(AYM olarak anılacaktır) 11/10/2023 tarihinde vermiş olduğu internet yoluyla yapılan yayınları, haberleşmeyi ve internette işlenen suçlarla mücadeleyi düzenleyen 5651 sayılı Kanun’da(İnternet Kanunu olarak anılacaktır) yapılan birtakım tartışmalı düzenlemenin iptaline ilişkin kararı1 Resmi Gazete’de yayınlandı.
Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve il... more Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve ilerlemiştir. Bu gelişmeler kapsamında önceden ihtiyari biçimde ta-raflarca uyuşmazlık çözümünde yararlanılabilen arabuluculuk yöntemi, mevzuatta yapılan değişikliklerle iş, ticaret ve tüketici hukuku uyuşmazlıklarının çoğu için dava şartı haline getirilmiştir. Bu çalışma kapsamında iş hukuku uyuşmazlıkları için ihtiyari ve zorunlu arabuluculuk süreçleri incelenecek, sözleşme niteliği taşıyan arabuluculuk anlaşma tutanaklarının geçerlilik şartları ve iptal edilmesine dair açıklamalar yapıla-caktır. ABSTRACT Mediation has developed and progressed very rapidly in recent years within alternative dispute resolution methods. In the context of these developments, the mediation method, which can be used in dispute resolution by the parties in a prior discretionary manner, has been made a case requirement for most labor and commercial law disputes by amendments to the legislation. Within the scope of this study, voluntary and compulsory mediation processes for labour law disputes will be examined and explainations on the validity conditions and cancellation of mediation agreement minutes which are of the nature of the contract will be made.
Türkiye'de avukatlık mesleğini yapmak isteyen kişiler, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra b... more Türkiye'de avukatlık mesleğini yapmak isteyen kişiler, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra bünyesinde bu mesleği yapmak istedikleri baroya avukatlık stajı için başvurarak avukatlığa ilk adımlarını atmaktadırlar. Staj başvurusu süreci her baro için aynı şekilde işliyor gibi görünse de barolar özellikle başvuran mezunlardan farklı taleplerde bulunabilmektedirler. Bu farklılık özellikle kayıt ücreti gibi maddi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Düşünün ki, ailesinin kendine sağlayabildiği kısıtlı imkânlarla veya bizzat kendi emeğiyle hayatını idame ettirip 4 yıl boyunca çoğunlukla başka bir şehirde eğitimini tamamlamış bir öğrencisiniz. Üniversiteden mezun oluyor ve avukat olarak hayata atılma sırasının size geldiğini hissediyorsunuz. Önünüzde öncelikle 1 yıl sürecek avukatlık stajı var. Kanunda yazılı olan tüm evraklarınız topluyorsunuz ve bir baroya başvuruyorsunuz. Evraklarınıza ek olarak sizden stajınızı yapacağınız baroya göre tutarı değişebilmekle beraber belli bir kayıt parası isteniyor. Hâlbuki siz yenice mezun olmuştunuz, avukatlığa para kazanmak için yönelmiştiniz. Belli bir yaşa gelip insanın ailesine hala maddi yönden büyük ölçüde bağımlı olması da gurur ve onur kırıcı bir durum tabi ki. Bu sebeple staja girmeden dahi durumunuz yeterince iyi değilse maddi koşullar sizi zorlamaya ve yıldırmaya başlıyor. Bazı barolarda staj kaydı için hiç ücret talep edilmiyorken başka barolarda az veya çok belli bir ücret ödenmeden avukatlık stajına kayıt yapılmıyor. "Kaydiye ücreti" adı verilen bu paranın hiçbir hukuki ve kanuni dayanağı bulunmuyor. Anayasa'da yer alan üniter devlet ilkesine aykırı şekilde sanki bir il barosu başka ülkede bir il barosu diğer bir ülkedeymişçesine stajyer avukatların barolara kabulü gerçekleşiyor. Bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumu'na yapılmış bir başvuru neticesinde çıkan bir tavsiye kararı da mevcuttur. (Kamu Denetçiliği Kurumu'nun 2016/5045 başvuru numaralı ve 20.06.2017 tarihli kararı) Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde avukatlık stajını ve stajyer avukatlık kurumu incelenmelidir. Avukatlık stajı; 1136 s. Avukatlık Kanunu'nun 15. ve 27. maddeleri arasında ve bu hükümler uyarınca çıkarılan TBB Avukatlık Staj Yönetmeliği'nde düzenlenmektedir. Av. Kanunu m. 15'e göre avukatlık stajı; ilk altı ay adliyede, ikinci altı ayı en az beş yıllık mesleki kıdemi olan bir avukatın yanında yapılır. Bu ikili ayrım kanunda yapılmış olsa da işleyişte pek bu ayrıma dikkat edilmesi mümkün değildir. Zira her gün yüzlerce insanla muhatap olan adliye memurları; kimin stajın hangi döneminde bulunduğunu ve neye yetkili olup olmadığını inceleyemezler, incelemeleri de
İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Pandemi Özel Bülteni, 2020
"Yiğit madenci Tahir Çetin'in ve yoldaşlarının yılmaz mücadelesine saygıyla"
Koronavirüs salgını... more "Yiğit madenci Tahir Çetin'in ve yoldaşlarının yılmaz mücadelesine saygıyla"
Koronavirüs salgını yüzünden birçok insan hayatını evine sığdırmak zorunda kalsa da geçinmek için bu dönemde de ye-rin metrelerce altında ömürlerini kömüre sığdırmak zorunda olan maden emekçileri sanki hiçbir şey olmamışçasına çalış-maya devam ediyorlar. Salgının madencilerin mevcutta çok zorlayıcı olan çalışma koşullarını nasıl etkilediğini Bağımsız Maden İş Genel Başkanı Tahir Çetin'e internet üzerinden yaptığımız görüşmede konuştuk: Tahir ÇETİN :Koronavirüsün Türkiye'de ilk görüldüğü 10 Mart tarihinde bilim insanlarının hastalığın en fazla akciğeri etkilediğine dair açıklamaları ve madencilerde çok sık görülen KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) vakalarını bildiğimiz için bütün maden sahiple-rini ve Çalışma Bakanlığı'nı üretimin durdurulması için yazılı şekilde uyardık. Fakat maalesef uyarılarımız dikkate alınmadı. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ve Soma'daki yerel basında madenlerde üretimin durdurulmayacağı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınarak üretime devam edileceği açıklandı. Maden işçisi arkadaşlarımız da ülke çapında vakaların arttığını gör-dükçe tedirgin olmaya başladılar. Madenciler arasında ilk koronavirüs vakasını Nisan ayının başında aldık. Bu durum arkadaşlarımızın tedirginliğini daha da arttırdı. İlk vakayla beraber madencilerde bir bilinç oluşmaya başladı. Av. Hıdır KIRKICI: İlk vaka Soma'daki bir ocakta mı görüldü? Tahir ÇETİN: Evet, ilk vaka Soma'daki İmbat Madencilik ocağında görüldü. Hastalığa ya-kalanan arkadaşımız uzak bir mahallede oturuyordu, dolayısıyla onunla aynı servisi, giyin-me-dinlenme yerlerini kullanan birçok madenci arkadaşımız da vardı. Neticede hastalanan arkadaşımızla yakın çalışmış birçok madenci arkadaşı tekrar işyerine(madene) almadılar. Son-rasında maden işçileri sendikamızı arayarak yeterli maske verilmediğini, madene inerken tak-tıkları maskeyi eve gittikleri serviste de taktıklarını, ardından aynı maskeyle ertesi gün evden işe geldiklerini, yeni maskenin ancak tekrar madene inerken kendilerine verildiğini, yani tek maskeyle yirmi dört saat idare ettiklerini anlattılar. İşçilere yeterli maske temin edilmesi için işverenleri Sendika olarak yazılı olarak uyardık ama maalesef yine aynı şekilde uyarımız dik-kate alınmadı, üretim zorlamasına aynen devam edildi.
Türkiye’de basın özgürlüğü ve haber alma hakkı mücadelesine dayanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler G... more Türkiye’de basın özgürlüğü ve haber alma hakkı mücadelesine dayanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü geride bıraktık. Dün Anayasa Mahkemesi’nin(AYM olarak anılacaktır) 11/10/2023 tarihinde vermiş olduğu internet yoluyla yapılan yayınları, haberleşmeyi ve internette işlenen suçlarla mücadeleyi düzenleyen 5651 sayılı Kanun’da(İnternet Kanunu olarak anılacaktır) yapılan birtakım tartışmalı düzenlemenin iptaline ilişkin kararı1 Resmi Gazete’de yayınlandı.
Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve il... more Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve ilerlemiştir. Bu gelişmeler kapsamında önceden ihtiyari biçimde ta-raflarca uyuşmazlık çözümünde yararlanılabilen arabuluculuk yöntemi, mevzuatta yapılan değişikliklerle iş, ticaret ve tüketici hukuku uyuşmazlıklarının çoğu için dava şartı haline getirilmiştir. Bu çalışma kapsamında iş hukuku uyuşmazlıkları için ihtiyari ve zorunlu arabuluculuk süreçleri incelenecek, sözleşme niteliği taşıyan arabuluculuk anlaşma tutanaklarının geçerlilik şartları ve iptal edilmesine dair açıklamalar yapıla-caktır. ABSTRACT Mediation has developed and progressed very rapidly in recent years within alternative dispute resolution methods. In the context of these developments, the mediation method, which can be used in dispute resolution by the parties in a prior discretionary manner, has been made a case requirement for most labor and commercial law disputes by amendments to the legislation. Within the scope of this study, voluntary and compulsory mediation processes for labour law disputes will be examined and explainations on the validity conditions and cancellation of mediation agreement minutes which are of the nature of the contract will be made.
Türkiye'de avukatlık mesleğini yapmak isteyen kişiler, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra b... more Türkiye'de avukatlık mesleğini yapmak isteyen kişiler, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra bünyesinde bu mesleği yapmak istedikleri baroya avukatlık stajı için başvurarak avukatlığa ilk adımlarını atmaktadırlar. Staj başvurusu süreci her baro için aynı şekilde işliyor gibi görünse de barolar özellikle başvuran mezunlardan farklı taleplerde bulunabilmektedirler. Bu farklılık özellikle kayıt ücreti gibi maddi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Düşünün ki, ailesinin kendine sağlayabildiği kısıtlı imkânlarla veya bizzat kendi emeğiyle hayatını idame ettirip 4 yıl boyunca çoğunlukla başka bir şehirde eğitimini tamamlamış bir öğrencisiniz. Üniversiteden mezun oluyor ve avukat olarak hayata atılma sırasının size geldiğini hissediyorsunuz. Önünüzde öncelikle 1 yıl sürecek avukatlık stajı var. Kanunda yazılı olan tüm evraklarınız topluyorsunuz ve bir baroya başvuruyorsunuz. Evraklarınıza ek olarak sizden stajınızı yapacağınız baroya göre tutarı değişebilmekle beraber belli bir kayıt parası isteniyor. Hâlbuki siz yenice mezun olmuştunuz, avukatlığa para kazanmak için yönelmiştiniz. Belli bir yaşa gelip insanın ailesine hala maddi yönden büyük ölçüde bağımlı olması da gurur ve onur kırıcı bir durum tabi ki. Bu sebeple staja girmeden dahi durumunuz yeterince iyi değilse maddi koşullar sizi zorlamaya ve yıldırmaya başlıyor. Bazı barolarda staj kaydı için hiç ücret talep edilmiyorken başka barolarda az veya çok belli bir ücret ödenmeden avukatlık stajına kayıt yapılmıyor. "Kaydiye ücreti" adı verilen bu paranın hiçbir hukuki ve kanuni dayanağı bulunmuyor. Anayasa'da yer alan üniter devlet ilkesine aykırı şekilde sanki bir il barosu başka ülkede bir il barosu diğer bir ülkedeymişçesine stajyer avukatların barolara kabulü gerçekleşiyor. Bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumu'na yapılmış bir başvuru neticesinde çıkan bir tavsiye kararı da mevcuttur. (Kamu Denetçiliği Kurumu'nun 2016/5045 başvuru numaralı ve 20.06.2017 tarihli kararı) Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde avukatlık stajını ve stajyer avukatlık kurumu incelenmelidir. Avukatlık stajı; 1136 s. Avukatlık Kanunu'nun 15. ve 27. maddeleri arasında ve bu hükümler uyarınca çıkarılan TBB Avukatlık Staj Yönetmeliği'nde düzenlenmektedir. Av. Kanunu m. 15'e göre avukatlık stajı; ilk altı ay adliyede, ikinci altı ayı en az beş yıllık mesleki kıdemi olan bir avukatın yanında yapılır. Bu ikili ayrım kanunda yapılmış olsa da işleyişte pek bu ayrıma dikkat edilmesi mümkün değildir. Zira her gün yüzlerce insanla muhatap olan adliye memurları; kimin stajın hangi döneminde bulunduğunu ve neye yetkili olup olmadığını inceleyemezler, incelemeleri de
İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Pandemi Özel Bülteni, 2020
"Yiğit madenci Tahir Çetin'in ve yoldaşlarının yılmaz mücadelesine saygıyla"
Koronavirüs salgını... more "Yiğit madenci Tahir Çetin'in ve yoldaşlarının yılmaz mücadelesine saygıyla"
Koronavirüs salgını yüzünden birçok insan hayatını evine sığdırmak zorunda kalsa da geçinmek için bu dönemde de ye-rin metrelerce altında ömürlerini kömüre sığdırmak zorunda olan maden emekçileri sanki hiçbir şey olmamışçasına çalış-maya devam ediyorlar. Salgının madencilerin mevcutta çok zorlayıcı olan çalışma koşullarını nasıl etkilediğini Bağımsız Maden İş Genel Başkanı Tahir Çetin'e internet üzerinden yaptığımız görüşmede konuştuk: Tahir ÇETİN :Koronavirüsün Türkiye'de ilk görüldüğü 10 Mart tarihinde bilim insanlarının hastalığın en fazla akciğeri etkilediğine dair açıklamaları ve madencilerde çok sık görülen KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) vakalarını bildiğimiz için bütün maden sahiple-rini ve Çalışma Bakanlığı'nı üretimin durdurulması için yazılı şekilde uyardık. Fakat maalesef uyarılarımız dikkate alınmadı. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ve Soma'daki yerel basında madenlerde üretimin durdurulmayacağı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınarak üretime devam edileceği açıklandı. Maden işçisi arkadaşlarımız da ülke çapında vakaların arttığını gör-dükçe tedirgin olmaya başladılar. Madenciler arasında ilk koronavirüs vakasını Nisan ayının başında aldık. Bu durum arkadaşlarımızın tedirginliğini daha da arttırdı. İlk vakayla beraber madencilerde bir bilinç oluşmaya başladı. Av. Hıdır KIRKICI: İlk vaka Soma'daki bir ocakta mı görüldü? Tahir ÇETİN: Evet, ilk vaka Soma'daki İmbat Madencilik ocağında görüldü. Hastalığa ya-kalanan arkadaşımız uzak bir mahallede oturuyordu, dolayısıyla onunla aynı servisi, giyin-me-dinlenme yerlerini kullanan birçok madenci arkadaşımız da vardı. Neticede hastalanan arkadaşımızla yakın çalışmış birçok madenci arkadaşı tekrar işyerine(madene) almadılar. Son-rasında maden işçileri sendikamızı arayarak yeterli maske verilmediğini, madene inerken tak-tıkları maskeyi eve gittikleri serviste de taktıklarını, ardından aynı maskeyle ertesi gün evden işe geldiklerini, yeni maskenin ancak tekrar madene inerken kendilerine verildiğini, yani tek maskeyle yirmi dört saat idare ettiklerini anlattılar. İşçilere yeterli maske temin edilmesi için işverenleri Sendika olarak yazılı olarak uyardık ama maalesef yine aynı şekilde uyarımız dik-kate alınmadı, üretim zorlamasına aynen devam edildi.
Uploads
Koronavirüs salgını yüzünden birçok insan hayatını evine sığdırmak zorunda kalsa da geçinmek için bu dönemde de ye-rin metrelerce altında ömürlerini kömüre sığdırmak zorunda olan maden emekçileri sanki hiçbir şey olmamışçasına çalış-maya devam ediyorlar. Salgının madencilerin mevcutta çok zorlayıcı olan çalışma koşullarını nasıl etkilediğini Bağımsız Maden İş Genel Başkanı Tahir Çetin'e internet üzerinden yaptığımız görüşmede konuştuk: Tahir ÇETİN :Koronavirüsün Türkiye'de ilk görüldüğü 10 Mart tarihinde bilim insanlarının hastalığın en fazla akciğeri etkilediğine dair açıklamaları ve madencilerde çok sık görülen KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) vakalarını bildiğimiz için bütün maden sahiple-rini ve Çalışma Bakanlığı'nı üretimin durdurulması için yazılı şekilde uyardık. Fakat maalesef uyarılarımız dikkate alınmadı. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ve Soma'daki yerel basında madenlerde üretimin durdurulmayacağı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınarak üretime devam edileceği açıklandı. Maden işçisi arkadaşlarımız da ülke çapında vakaların arttığını gör-dükçe tedirgin olmaya başladılar. Madenciler arasında ilk koronavirüs vakasını Nisan ayının başında aldık. Bu durum arkadaşlarımızın tedirginliğini daha da arttırdı. İlk vakayla beraber madencilerde bir bilinç oluşmaya başladı. Av. Hıdır KIRKICI: İlk vaka Soma'daki bir ocakta mı görüldü? Tahir ÇETİN: Evet, ilk vaka Soma'daki İmbat Madencilik ocağında görüldü. Hastalığa ya-kalanan arkadaşımız uzak bir mahallede oturuyordu, dolayısıyla onunla aynı servisi, giyin-me-dinlenme yerlerini kullanan birçok madenci arkadaşımız da vardı. Neticede hastalanan arkadaşımızla yakın çalışmış birçok madenci arkadaşı tekrar işyerine(madene) almadılar. Son-rasında maden işçileri sendikamızı arayarak yeterli maske verilmediğini, madene inerken tak-tıkları maskeyi eve gittikleri serviste de taktıklarını, ardından aynı maskeyle ertesi gün evden işe geldiklerini, yeni maskenin ancak tekrar madene inerken kendilerine verildiğini, yani tek maskeyle yirmi dört saat idare ettiklerini anlattılar. İşçilere yeterli maske temin edilmesi için işverenleri Sendika olarak yazılı olarak uyardık ama maalesef yine aynı şekilde uyarımız dik-kate alınmadı, üretim zorlamasına aynen devam edildi.
Koronavirüs salgını yüzünden birçok insan hayatını evine sığdırmak zorunda kalsa da geçinmek için bu dönemde de ye-rin metrelerce altında ömürlerini kömüre sığdırmak zorunda olan maden emekçileri sanki hiçbir şey olmamışçasına çalış-maya devam ediyorlar. Salgının madencilerin mevcutta çok zorlayıcı olan çalışma koşullarını nasıl etkilediğini Bağımsız Maden İş Genel Başkanı Tahir Çetin'e internet üzerinden yaptığımız görüşmede konuştuk: Tahir ÇETİN :Koronavirüsün Türkiye'de ilk görüldüğü 10 Mart tarihinde bilim insanlarının hastalığın en fazla akciğeri etkilediğine dair açıklamaları ve madencilerde çok sık görülen KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) vakalarını bildiğimiz için bütün maden sahiple-rini ve Çalışma Bakanlığı'nı üretimin durdurulması için yazılı şekilde uyardık. Fakat maalesef uyarılarımız dikkate alınmadı. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ve Soma'daki yerel basında madenlerde üretimin durdurulmayacağı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınarak üretime devam edileceği açıklandı. Maden işçisi arkadaşlarımız da ülke çapında vakaların arttığını gör-dükçe tedirgin olmaya başladılar. Madenciler arasında ilk koronavirüs vakasını Nisan ayının başında aldık. Bu durum arkadaşlarımızın tedirginliğini daha da arttırdı. İlk vakayla beraber madencilerde bir bilinç oluşmaya başladı. Av. Hıdır KIRKICI: İlk vaka Soma'daki bir ocakta mı görüldü? Tahir ÇETİN: Evet, ilk vaka Soma'daki İmbat Madencilik ocağında görüldü. Hastalığa ya-kalanan arkadaşımız uzak bir mahallede oturuyordu, dolayısıyla onunla aynı servisi, giyin-me-dinlenme yerlerini kullanan birçok madenci arkadaşımız da vardı. Neticede hastalanan arkadaşımızla yakın çalışmış birçok madenci arkadaşı tekrar işyerine(madene) almadılar. Son-rasında maden işçileri sendikamızı arayarak yeterli maske verilmediğini, madene inerken tak-tıkları maskeyi eve gittikleri serviste de taktıklarını, ardından aynı maskeyle ertesi gün evden işe geldiklerini, yeni maskenin ancak tekrar madene inerken kendilerine verildiğini, yani tek maskeyle yirmi dört saat idare ettiklerini anlattılar. İşçilere yeterli maske temin edilmesi için işverenleri Sendika olarak yazılı olarak uyardık ama maalesef yine aynı şekilde uyarımız dik-kate alınmadı, üretim zorlamasına aynen devam edildi.