Su, yıllardan beri şairlerin ve yazarların eserlerinde yerini almış, su ile ilgili çağrışımlar ba... more Su, yıllardan beri şairlerin ve yazarların eserlerinde yerini almış, su ile ilgili çağrışımlar bazen alttan alta sezdirilerek bazen de apaçık bir şekilde okuyucuya verilmiştir. Suyun hissettirdiği özlemler, sevinçler ve kurdurduğu hayaller yazarların ve şairlerin eserlerinde kimi zaman bilerek kimi zaman ise farkında olmadan kullanılmış, yıllardan beri verilen bu eserler sayesinde su imajlarının kişisel ve kolektif bilinçaltındaki yeri ve anlamı incelenebilir olmuştur. Buna dayanarak her yazarın ve şairin suya bakışında benzer ve farklı özellikler bulmak mümkündür. İşte suyu eserlerine alıp kullanan bu yazarlardan Bodrum'a ve denize olan tutkunluğu ile bilinen ve Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, öykü ve romanlarında sık sık deniz tutkusunu işlemiş, karakterlerini de bu tutkuya bağlı olarak oluşturmuştur. Onun ilk romanı olan ve ismini bir denizcilik teriminden alan Aganta Burina Burinata'da yazar adeta denizin dilini konuşmuş, onu canlı bir varlıkmış gibi ele alarak romanın ana unsuru, bir roman karakteri haline getirmiştir. Deniz ve insanı bir ele alarak " deniz insanı " tabirini ortaya atmış ve denizin karakteristik özelliklerini, denizci Bodrum insanının özelliklerine katarak onunla beraber vermiştir. Bu makalede denizin, dolayısıyla suyun kitaptaki karakterler için ne ifade ettiği, insanda uyandırdığı duygular ve tüm bunların yazar tarafından nasıl ele alındığı incelenmiştir. Kendisi de bir Bodrum sevdalısı olan Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'a ve denize olan gönülden bağının, kitaptaki ana karakter olan deniz sevdalısı Mahmut'a nasıl yansıdığı, deniz insanı ve toprak insanı ayrımı, suyun insan içinde uyandırdığı özlemler, öfkeler, insana yaşattığı gelgitler, toprak ile çatışması ve ilişkisi ele alınarak, denizin kişinin yaş almasıyla değiştirdiği çehre ve roman karakterlerinin gözünden denize bakış incelenmiştir.
Çok yönlü kişiliğiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerini ... more Çok yönlü kişiliğiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerini kaleme alırken mekân olarak İstanbul’u seçmiştir. Doğduğu ve hayatının önemli bir kısmını geçirdiği şehir olan İstanbul’un Tanpınar’daki yeri ayrıdır. Deneme olarak kaleme aldığı Beş Şehir adlı kitabında en fazla yeri İstanbul bölümüne ayıran Tanpınar’ın, eski İstanbul dediği Türk İstanbul’a duyduğu özlem eserin dikkat çeken unsurlarındandır. Huzur romanı boyunca ana karakterlerini İstanbul’un semtlerinde dolaştıran Tanpınar, çok sevdiği bu şehre bambaşka bir gözle bakmıştır. Karakterlerin ruh halleriyle İstanbul’un çehresindeki uyumun ön plana çıktığı bu romanda, semtlerin de adeta bir ruhu vardır. Tanpınar, eserlerinde İstanbul’u da bir roman karakteri, canlı bir varlık gibi işlemiştir. Her semtine ayrı anlamlar yüklemiş, her birini karakteristik özellikleriyle birlikte ele almıştır. Semtlerin bu kendilerine has özellikleri insana da yansıyarak, kişinin bulunduğu semte göre hislerinin ve düşüncelerinin değişmesini sağlamıştır. Bu nedenle Tanpınar, kişinin bulunduğu semtten başka bir semte özlem duyabileceğini söylemiştir. Bu yazıda, Huzur romanında ve Beş Şehir’de, İstanbul’un ilçe ve semtlerinin ne şekilde ele alındığı ve Tanpınar’daki yeri incelenecektir.
Su, yıllardan beri şairlerin ve yazarların eserlerinde yerini almış, su ile ilgili çağrışımlar ba... more Su, yıllardan beri şairlerin ve yazarların eserlerinde yerini almış, su ile ilgili çağrışımlar bazen alttan alta sezdirilerek bazen de apaçık bir şekilde okuyucuya verilmiştir. Suyun hissettirdiği özlemler, sevinçler ve kurdurduğu hayaller yazarların ve şairlerin eserlerinde kimi zaman bilerek kimi zaman ise farkında olmadan kullanılmış, yıllardan beri verilen bu eserler sayesinde su imajlarının kişisel ve kolektif bilinçaltındaki yeri ve anlamı incelenebilir olmuştur. Buna dayanarak her yazarın ve şairin suya bakışında benzer ve farklı özellikler bulmak mümkündür. İşte suyu eserlerine alıp kullanan bu yazarlardan Bodrum'a ve denize olan tutkunluğu ile bilinen ve Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, öykü ve romanlarında sık sık deniz tutkusunu işlemiş, karakterlerini de bu tutkuya bağlı olarak oluşturmuştur. Onun ilk romanı olan ve ismini bir denizcilik teriminden alan Aganta Burina Burinata'da yazar adeta denizin dilini konuşmuş, onu canlı bir varlıkmış gibi ele alarak romanın ana unsuru, bir roman karakteri haline getirmiştir. Deniz ve insanı bir ele alarak " deniz insanı " tabirini ortaya atmış ve denizin karakteristik özelliklerini, denizci Bodrum insanının özelliklerine katarak onunla beraber vermiştir. Bu makalede denizin, dolayısıyla suyun kitaptaki karakterler için ne ifade ettiği, insanda uyandırdığı duygular ve tüm bunların yazar tarafından nasıl ele alındığı incelenmiştir. Kendisi de bir Bodrum sevdalısı olan Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'a ve denize olan gönülden bağının, kitaptaki ana karakter olan deniz sevdalısı Mahmut'a nasıl yansıdığı, deniz insanı ve toprak insanı ayrımı, suyun insan içinde uyandırdığı özlemler, öfkeler, insana yaşattığı gelgitler, toprak ile çatışması ve ilişkisi ele alınarak, denizin kişinin yaş almasıyla değiştirdiği çehre ve roman karakterlerinin gözünden denize bakış incelenmiştir.
Çok yönlü kişiliğiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerini ... more Çok yönlü kişiliğiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerini kaleme alırken mekân olarak İstanbul’u seçmiştir. Doğduğu ve hayatının önemli bir kısmını geçirdiği şehir olan İstanbul’un Tanpınar’daki yeri ayrıdır. Deneme olarak kaleme aldığı Beş Şehir adlı kitabında en fazla yeri İstanbul bölümüne ayıran Tanpınar’ın, eski İstanbul dediği Türk İstanbul’a duyduğu özlem eserin dikkat çeken unsurlarındandır. Huzur romanı boyunca ana karakterlerini İstanbul’un semtlerinde dolaştıran Tanpınar, çok sevdiği bu şehre bambaşka bir gözle bakmıştır. Karakterlerin ruh halleriyle İstanbul’un çehresindeki uyumun ön plana çıktığı bu romanda, semtlerin de adeta bir ruhu vardır. Tanpınar, eserlerinde İstanbul’u da bir roman karakteri, canlı bir varlık gibi işlemiştir. Her semtine ayrı anlamlar yüklemiş, her birini karakteristik özellikleriyle birlikte ele almıştır. Semtlerin bu kendilerine has özellikleri insana da yansıyarak, kişinin bulunduğu semte göre hislerinin ve düşüncelerinin değişmesini sağlamıştır. Bu nedenle Tanpınar, kişinin bulunduğu semtten başka bir semte özlem duyabileceğini söylemiştir. Bu yazıda, Huzur romanında ve Beş Şehir’de, İstanbul’un ilçe ve semtlerinin ne şekilde ele alındığı ve Tanpınar’daki yeri incelenecektir.
Uploads
Papers by Bigesu Özdeniz