İMPARATORLUĞUN SON ASRINDA OSMANLILAR (Kurumlar, İnsanlar, Kaynaklar, 2021
Peygamber kıssaları genel olarak, peygamberlerin hayat hikâyeleri ve tebliğ
faaliyetlerini konu e... more Peygamber kıssaları genel olarak, peygamberlerin hayat hikâyeleri ve tebliğ faaliyetlerini konu edinmektedir. Osmanlı literatüründe başta tarih ve edebiyat konulu olmak üzere çeşitli türden eserler içerisinde peygamber kıssalarına yer verilmiştir. Kısas-ı enbiyâ olarak da tabir edilebilecek bu hikâyelerde, semâvî dinlere göre Hz. Âdem’in eşi ve insan neslinin annesi kabul edilen Hz. Havvâ, Hz. Îsâ’nın annesi Hz. Meryem, Hz. Süleyman ile birlikte anılan Sebe melikesi Belkıs ve Hz. Yûsuf ’a duyduğu aşk ile meşhur olan Züleyhâ öne çıkan kadınların başında gelmektedir. Hz. Muhammed’in hayatının anlatıldığı siyer türündeki eserlerde ise başta annesi Âmine, sütannesi Halîme, eşi Hatice, kızı Fâtıma ve peygamberin doğumundan vefatına kadar geçen sürede onun hayat hikâyesinin bir parçası olmuş başkaca kadınlardan bahsedilmektedir. Osmanlı Sanatında Enbiyânâme, Zübdetü’t-Tevârîh, Cem-i Tarih, Silsilenâme, Falnâme, Hadîkatü’s-Suadâ, Hümâyunnâme, Yûsuf u Züleyhâ’ da ve Siyer-i Nebî gibi eserlerin minyatürlü nüshaları içinde peygamber hikâyelerinin kadın kahramanlarından Havvâ, Meryem, Belkıs, Züleyhâ ve Hz. Muhammed’in yakın çevresindeki kadınlar betimlenmiştir. Bu araştırma peygamber kıssalarının tasvirlerinde mezkur kadınların nasıl resimlendiğini, metin-minyatür ilişkisi üzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bu araştırmada Osmanlı nakkaşlarının kıssanın metninden bağımsız hareket ettiği durumlarda, İslam kültüründen yola çıkarak bunun muhtemel nedenleri üzerine düşünmenin yolu aranmaktadır. Bu bağlamda Kur’an ve Ahid gibi kutsal metinlerdeki kıssalara ek olarak, yeri geldiğinde kısas-ı enbiyâ geleneğinin öne çıkan metinlerinden Salebî ve kıssaların tasavvufi bir bakış açısı ile yeniden yorumlandığı Mevlânâ Mesnevî’sine de başvurulmaktadır.
Öz
Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli... more Öz Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli eserin minyatürlü bir nüshasını konu edinmektedir. Bu yazma eser bugün Fransa Milli Kütüphanesi’nde (Bibliotheque Nationale de France PBNF Supplement Turc. Nr. 1055) muhafaza edilmektedir. Eser ilmü’l-firâset adı verilen ve kısaca aklî delil, tecrübe ve kıyas yolu ile insanın fiziki özelliklerinden hareket ederek onun huy ve ahlakının bilinmesi manasına gelen ilim dalı hakkındadır. Tâlikîzâde eserini Sultan III. Murad’a (1574-1595) sunmuştur. Üzerinde tarih kaydı taşımayan Firâsetnâme nüshasında hepsi aynı sanatçının elinden çıkmış beş minyatür bulunmaktadır. Minyatürlerin üslubu Nakkaş Hasan’ın üslubuna çok benzemektedir. Minyatürler yine Tâlikîzâde’nin kaleme aldığı ve Nakkaş Hasan’ın resimlediği Eğri Fetihnâmesi [TSMK H. 1609], Şehnâme-i Hümâyûn [TİEM 1965] ve Şemâilnâme-i Âl-i Osmân’da [TSMK A. 3592] yer alan minyatürler ile üslup açısından benzerdir. Firâsetnâme de Nakkaş Hasan ve tarihçi Tâlikîzâde işbirliği ile üretilmiş olmalıdır. Eserin son sayfasında yer alan III. Murad’ı işaret eden ithaf ve üslup benzerlikleri yazma eserin resimlerinin 1585 ve 1595 yılları arasında yapıldığını düşündürür. Bu makalede, resim-metin ilişkisinden hareketle Firâsetnâme minyatürlerinin ikonografik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Resimlerin konularına bakıldığında, firâset ilminin teorik boyutunu bir hikâye üzerinden anlatan temaların özellikle seçildiği anlaşılmaktadır. Büyük İskender ve Filozof Aristoteles’in betimlendiği minyatürler sâdece Osmanlı sanatı değil, İslam resminde ikonografya açısından da ender örnekleri temsil etmektedir. Firâsetnâme’de yer alan tüm minyatürler Osmanlı resminde bu türe ait ikonografyanın orijinal ve nâdir örnekleridir. Anahtar Sözcükler: Osmanlı Minyatürü, İkonografya, Nakkaş Hasan, Resimli Osmanlı Firâsetnâmesi, Tâlikîzâde Mehmed
İMPARATORLUĞUN SON ASRINDA OSMANLILAR (Kurumlar, İnsanlar, Kaynaklar, 2021
Peygamber kıssaları genel olarak, peygamberlerin hayat hikâyeleri ve tebliğ
faaliyetlerini konu e... more Peygamber kıssaları genel olarak, peygamberlerin hayat hikâyeleri ve tebliğ faaliyetlerini konu edinmektedir. Osmanlı literatüründe başta tarih ve edebiyat konulu olmak üzere çeşitli türden eserler içerisinde peygamber kıssalarına yer verilmiştir. Kısas-ı enbiyâ olarak da tabir edilebilecek bu hikâyelerde, semâvî dinlere göre Hz. Âdem’in eşi ve insan neslinin annesi kabul edilen Hz. Havvâ, Hz. Îsâ’nın annesi Hz. Meryem, Hz. Süleyman ile birlikte anılan Sebe melikesi Belkıs ve Hz. Yûsuf ’a duyduğu aşk ile meşhur olan Züleyhâ öne çıkan kadınların başında gelmektedir. Hz. Muhammed’in hayatının anlatıldığı siyer türündeki eserlerde ise başta annesi Âmine, sütannesi Halîme, eşi Hatice, kızı Fâtıma ve peygamberin doğumundan vefatına kadar geçen sürede onun hayat hikâyesinin bir parçası olmuş başkaca kadınlardan bahsedilmektedir. Osmanlı Sanatında Enbiyânâme, Zübdetü’t-Tevârîh, Cem-i Tarih, Silsilenâme, Falnâme, Hadîkatü’s-Suadâ, Hümâyunnâme, Yûsuf u Züleyhâ’ da ve Siyer-i Nebî gibi eserlerin minyatürlü nüshaları içinde peygamber hikâyelerinin kadın kahramanlarından Havvâ, Meryem, Belkıs, Züleyhâ ve Hz. Muhammed’in yakın çevresindeki kadınlar betimlenmiştir. Bu araştırma peygamber kıssalarının tasvirlerinde mezkur kadınların nasıl resimlendiğini, metin-minyatür ilişkisi üzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bu araştırmada Osmanlı nakkaşlarının kıssanın metninden bağımsız hareket ettiği durumlarda, İslam kültüründen yola çıkarak bunun muhtemel nedenleri üzerine düşünmenin yolu aranmaktadır. Bu bağlamda Kur’an ve Ahid gibi kutsal metinlerdeki kıssalara ek olarak, yeri geldiğinde kısas-ı enbiyâ geleneğinin öne çıkan metinlerinden Salebî ve kıssaların tasavvufi bir bakış açısı ile yeniden yorumlandığı Mevlânâ Mesnevî’sine de başvurulmaktadır.
Öz
Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli... more Öz Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli eserin minyatürlü bir nüshasını konu edinmektedir. Bu yazma eser bugün Fransa Milli Kütüphanesi’nde (Bibliotheque Nationale de France PBNF Supplement Turc. Nr. 1055) muhafaza edilmektedir. Eser ilmü’l-firâset adı verilen ve kısaca aklî delil, tecrübe ve kıyas yolu ile insanın fiziki özelliklerinden hareket ederek onun huy ve ahlakının bilinmesi manasına gelen ilim dalı hakkındadır. Tâlikîzâde eserini Sultan III. Murad’a (1574-1595) sunmuştur. Üzerinde tarih kaydı taşımayan Firâsetnâme nüshasında hepsi aynı sanatçının elinden çıkmış beş minyatür bulunmaktadır. Minyatürlerin üslubu Nakkaş Hasan’ın üslubuna çok benzemektedir. Minyatürler yine Tâlikîzâde’nin kaleme aldığı ve Nakkaş Hasan’ın resimlediği Eğri Fetihnâmesi [TSMK H. 1609], Şehnâme-i Hümâyûn [TİEM 1965] ve Şemâilnâme-i Âl-i Osmân’da [TSMK A. 3592] yer alan minyatürler ile üslup açısından benzerdir. Firâsetnâme de Nakkaş Hasan ve tarihçi Tâlikîzâde işbirliği ile üretilmiş olmalıdır. Eserin son sayfasında yer alan III. Murad’ı işaret eden ithaf ve üslup benzerlikleri yazma eserin resimlerinin 1585 ve 1595 yılları arasında yapıldığını düşündürür. Bu makalede, resim-metin ilişkisinden hareketle Firâsetnâme minyatürlerinin ikonografik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Resimlerin konularına bakıldığında, firâset ilminin teorik boyutunu bir hikâye üzerinden anlatan temaların özellikle seçildiği anlaşılmaktadır. Büyük İskender ve Filozof Aristoteles’in betimlendiği minyatürler sâdece Osmanlı sanatı değil, İslam resminde ikonografya açısından da ender örnekleri temsil etmektedir. Firâsetnâme’de yer alan tüm minyatürler Osmanlı resminde bu türe ait ikonografyanın orijinal ve nâdir örnekleridir. Anahtar Sözcükler: Osmanlı Minyatürü, İkonografya, Nakkaş Hasan, Resimli Osmanlı Firâsetnâmesi, Tâlikîzâde Mehmed
Uploads
faaliyetlerini konu edinmektedir. Osmanlı literatüründe başta tarih ve
edebiyat konulu olmak üzere çeşitli türden eserler içerisinde peygamber
kıssalarına yer verilmiştir. Kısas-ı enbiyâ olarak da tabir edilebilecek bu
hikâyelerde, semâvî dinlere göre Hz. Âdem’in eşi ve insan neslinin annesi
kabul edilen Hz. Havvâ, Hz. Îsâ’nın annesi Hz. Meryem, Hz. Süleyman ile
birlikte anılan Sebe melikesi Belkıs ve Hz. Yûsuf ’a duyduğu aşk ile meşhur
olan Züleyhâ öne çıkan kadınların başında gelmektedir. Hz. Muhammed’in
hayatının anlatıldığı siyer türündeki eserlerde ise başta annesi Âmine, sütannesi
Halîme, eşi Hatice, kızı Fâtıma ve peygamberin doğumundan
vefatına kadar geçen sürede onun hayat hikâyesinin bir parçası olmuş
başkaca kadınlardan bahsedilmektedir. Osmanlı Sanatında Enbiyânâme,
Zübdetü’t-Tevârîh, Cem-i Tarih, Silsilenâme, Falnâme, Hadîkatü’s-Suadâ,
Hümâyunnâme, Yûsuf u Züleyhâ’ da ve Siyer-i Nebî gibi eserlerin minyatürlü
nüshaları içinde peygamber hikâyelerinin kadın kahramanlarından
Havvâ, Meryem, Belkıs, Züleyhâ ve Hz. Muhammed’in yakın çevresindeki
kadınlar betimlenmiştir.
Bu araştırma peygamber kıssalarının tasvirlerinde mezkur kadınların
nasıl resimlendiğini, metin-minyatür ilişkisi üzerinden değerlendirmeyi
amaçlamaktadır. Ayrıca bu araştırmada Osmanlı nakkaşlarının kıssanın metninden bağımsız hareket ettiği durumlarda, İslam kültüründen yola çıkarak
bunun muhtemel nedenleri üzerine düşünmenin yolu aranmaktadır.
Bu bağlamda Kur’an ve Ahid gibi kutsal metinlerdeki kıssalara ek olarak,
yeri geldiğinde kısas-ı enbiyâ geleneğinin öne çıkan metinlerinden Salebî
ve kıssaların tasavvufi bir bakış açısı ile yeniden yorumlandığı Mevlânâ
Mesnevî’sine de başvurulmaktadır.
Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli eserin minyatürlü bir nüshasını konu edinmektedir. Bu yazma eser bugün Fransa Milli Kütüphanesi’nde (Bibliotheque Nationale de France PBNF Supplement Turc. Nr. 1055) muhafaza
edilmektedir. Eser ilmü’l-firâset adı verilen ve kısaca aklî delil, tecrübe ve kıyas yolu ile insanın fiziki özelliklerinden hareket ederek onun huy ve ahlakının bilinmesi manasına gelen ilim dalı hakkındadır. Tâlikîzâde eserini Sultan III. Murad’a (1574-1595) sunmuştur.
Üzerinde tarih kaydı taşımayan Firâsetnâme nüshasında hepsi aynı
sanatçının elinden çıkmış beş minyatür bulunmaktadır. Minyatürlerin üslubu Nakkaş Hasan’ın üslubuna çok benzemektedir. Minyatürler yine Tâlikîzâde’nin kaleme aldığı ve Nakkaş Hasan’ın resimlediği Eğri
Fetihnâmesi [TSMK H. 1609], Şehnâme-i Hümâyûn [TİEM 1965] ve
Şemâilnâme-i Âl-i Osmân’da [TSMK A. 3592] yer alan minyatürler ile üslup
açısından benzerdir. Firâsetnâme de Nakkaş Hasan ve tarihçi Tâlikîzâde işbirliği ile üretilmiş olmalıdır. Eserin son sayfasında yer alan III. Murad’ı işaret eden ithaf ve üslup benzerlikleri yazma eserin resimlerinin 1585 ve 1595
yılları arasında yapıldığını düşündürür.
Bu makalede, resim-metin ilişkisinden hareketle Firâsetnâme minyatürlerinin ikonografik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Resimlerin
konularına bakıldığında, firâset ilminin teorik boyutunu bir hikâye üzerinden anlatan temaların özellikle seçildiği anlaşılmaktadır. Büyük İskender ve
Filozof Aristoteles’in betimlendiği minyatürler sâdece Osmanlı sanatı değil, İslam resminde ikonografya açısından da ender örnekleri temsil etmektedir. Firâsetnâme’de yer alan tüm minyatürler Osmanlı resminde bu türe
ait ikonografyanın orijinal ve nâdir örnekleridir.
Anahtar Sözcükler: Osmanlı Minyatürü, İkonografya, Nakkaş Hasan, Resimli Osmanlı Firâsetnâmesi, Tâlikîzâde Mehmed
faaliyetlerini konu edinmektedir. Osmanlı literatüründe başta tarih ve
edebiyat konulu olmak üzere çeşitli türden eserler içerisinde peygamber
kıssalarına yer verilmiştir. Kısas-ı enbiyâ olarak da tabir edilebilecek bu
hikâyelerde, semâvî dinlere göre Hz. Âdem’in eşi ve insan neslinin annesi
kabul edilen Hz. Havvâ, Hz. Îsâ’nın annesi Hz. Meryem, Hz. Süleyman ile
birlikte anılan Sebe melikesi Belkıs ve Hz. Yûsuf ’a duyduğu aşk ile meşhur
olan Züleyhâ öne çıkan kadınların başında gelmektedir. Hz. Muhammed’in
hayatının anlatıldığı siyer türündeki eserlerde ise başta annesi Âmine, sütannesi
Halîme, eşi Hatice, kızı Fâtıma ve peygamberin doğumundan
vefatına kadar geçen sürede onun hayat hikâyesinin bir parçası olmuş
başkaca kadınlardan bahsedilmektedir. Osmanlı Sanatında Enbiyânâme,
Zübdetü’t-Tevârîh, Cem-i Tarih, Silsilenâme, Falnâme, Hadîkatü’s-Suadâ,
Hümâyunnâme, Yûsuf u Züleyhâ’ da ve Siyer-i Nebî gibi eserlerin minyatürlü
nüshaları içinde peygamber hikâyelerinin kadın kahramanlarından
Havvâ, Meryem, Belkıs, Züleyhâ ve Hz. Muhammed’in yakın çevresindeki
kadınlar betimlenmiştir.
Bu araştırma peygamber kıssalarının tasvirlerinde mezkur kadınların
nasıl resimlendiğini, metin-minyatür ilişkisi üzerinden değerlendirmeyi
amaçlamaktadır. Ayrıca bu araştırmada Osmanlı nakkaşlarının kıssanın metninden bağımsız hareket ettiği durumlarda, İslam kültüründen yola çıkarak
bunun muhtemel nedenleri üzerine düşünmenin yolu aranmaktadır.
Bu bağlamda Kur’an ve Ahid gibi kutsal metinlerdeki kıssalara ek olarak,
yeri geldiğinde kısas-ı enbiyâ geleneğinin öne çıkan metinlerinden Salebî
ve kıssaların tasavvufi bir bakış açısı ile yeniden yorumlandığı Mevlânâ
Mesnevî’sine de başvurulmaktadır.
Bu makale Osmanlı saray tarihçisi Tâlikîzâde Mehmed Suphi’nin kaleme aldığı Firâsetnâme isimli eserin minyatürlü bir nüshasını konu edinmektedir. Bu yazma eser bugün Fransa Milli Kütüphanesi’nde (Bibliotheque Nationale de France PBNF Supplement Turc. Nr. 1055) muhafaza
edilmektedir. Eser ilmü’l-firâset adı verilen ve kısaca aklî delil, tecrübe ve kıyas yolu ile insanın fiziki özelliklerinden hareket ederek onun huy ve ahlakının bilinmesi manasına gelen ilim dalı hakkındadır. Tâlikîzâde eserini Sultan III. Murad’a (1574-1595) sunmuştur.
Üzerinde tarih kaydı taşımayan Firâsetnâme nüshasında hepsi aynı
sanatçının elinden çıkmış beş minyatür bulunmaktadır. Minyatürlerin üslubu Nakkaş Hasan’ın üslubuna çok benzemektedir. Minyatürler yine Tâlikîzâde’nin kaleme aldığı ve Nakkaş Hasan’ın resimlediği Eğri
Fetihnâmesi [TSMK H. 1609], Şehnâme-i Hümâyûn [TİEM 1965] ve
Şemâilnâme-i Âl-i Osmân’da [TSMK A. 3592] yer alan minyatürler ile üslup
açısından benzerdir. Firâsetnâme de Nakkaş Hasan ve tarihçi Tâlikîzâde işbirliği ile üretilmiş olmalıdır. Eserin son sayfasında yer alan III. Murad’ı işaret eden ithaf ve üslup benzerlikleri yazma eserin resimlerinin 1585 ve 1595
yılları arasında yapıldığını düşündürür.
Bu makalede, resim-metin ilişkisinden hareketle Firâsetnâme minyatürlerinin ikonografik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Resimlerin
konularına bakıldığında, firâset ilminin teorik boyutunu bir hikâye üzerinden anlatan temaların özellikle seçildiği anlaşılmaktadır. Büyük İskender ve
Filozof Aristoteles’in betimlendiği minyatürler sâdece Osmanlı sanatı değil, İslam resminde ikonografya açısından da ender örnekleri temsil etmektedir. Firâsetnâme’de yer alan tüm minyatürler Osmanlı resminde bu türe
ait ikonografyanın orijinal ve nâdir örnekleridir.
Anahtar Sözcükler: Osmanlı Minyatürü, İkonografya, Nakkaş Hasan, Resimli Osmanlı Firâsetnâmesi, Tâlikîzâde Mehmed