Bu çalışmada “optimal kent büyüklüğü” olgusu tartışılmış; bu konuda ölçek ekonomilerine dayalı ya... more Bu çalışmada “optimal kent büyüklüğü” olgusu tartışılmış; bu konuda ölçek ekonomilerine dayalı yaklaşım eleştirilmiştir. Optimal kent büyüklüğüne demokrasi ve katılım bakımından da yaklaşılmalıdır. Küreselleşme süreciyle demokrasi, yerelleşme, katılım ve yönetişim gibi olgular gündeme gelmiştir. Bu yeni olguların uygulanabilmesi bakımından kentlerin büyüklüğü çok belirleyicidir. Bir diğer deyişle, belli nüfus eşiklerinin üstündeki kentlerde bu olguların uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu gerekçelerle çalışmada optimal kent büyüklüğü ile demokrasi ilişkisi ele alınmıştır. Çalışma, literatür taramasına dayalıdır ve optimal kent büyüklüğünün tartışılması demokrasi ve katılım olgularıyla sınırlıdır. Belirlenen konuda Prof.Dr. Ruşen Keleş’in düşünceleri de değerlendirilmiştir. Çünkü Keleş, Türkiye’de kentbilimi biçimlendiren bir bilim insanıdır ve görüşleri önemlidir. Çalışmada demokrasi ve katılım süreçlerinin işlemesi için kentlerin çok büyük olmaması gerektiği tespit edilmiştir. Bu n...
Küreselleşme döneminde “çok aktörlülük” yaklaşımı ön plandadır. Kent konseyleri, çok aktörlü kuru... more Küreselleşme döneminde “çok aktörlülük” yaklaşımı ön plandadır. Kent konseyleri, çok aktörlü kurumlar olarak, tüm paydaşları bir araya getiren bir örgütlenme olarak tasarlanmıştır. Kent konseylerinin temel varlık amaçlarından birisi, mevcut yönetim sistemine daha katılımcı bir karakter kazandırmaktır. Söz konusu amacın, ancak kent konseylerinin etkin olabilmesiyle gerçekleşeceği açıktır. Ülkemizde kent konseyleri etkin çalışmakta mıdır? Bu soru, farklı kesimlerin sübjektif bakışlarına göre farklı biçimlerde cevaplanabilir. Bununla birlikte yukarıdaki soru, kent konseylerinin yakın ilişkide olduğu “belediyeler” bağlamında ele alındığında farklı değerlendirmeler yapılabildiği görülmüştür. Mevzuat ve akçal olanaklar nedeniyle, kent konseylerinin etkinliği bakımından belediye ölçeğinde bu kurumlara nasıl bakıldığı önemlidir.Ülkemizde yerel siyasetin asli karar verici mekanizması belediye başkanlarıdır. Bunun yanında belediyenin karar organı da belediye meclisidir. Dolayısıyla her iki or...
Doğadan canlıların veya onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan yurt dışına çıkartı... more Doğadan canlıların veya onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan yurt dışına çıkartılarak bunlarla moleküler düzeyde araştırmalar sonucunda tıbbi, zirai ve endüstriyel ürünler elde edilmektedir. Bu durum, genetik kaynakların kökenine sahip ülkeleri ekonomik, kültürel, ekolojik olarak tahribata uğratmaktadır. Biyokaçakçılık olarak adlandıran bu sorun, biyokorsanlığın birinci basamağını oluşturmaktadır. Genellikle çok uluslu şirketler tarafından gelişmekte olan ülkelerdeki yerli halkların geleneksel bilgileri, genetik kaynakları, tohum ve bitki hakkındaki yüzyıllara dayanan birikimleri, izinsiz ve tazminat ödenmeksizin patent ve fikri mülkiyet aracılığıyla mülkiyete dönüştürmeleri biyokorsanlığa neden olmaktadır. Biyokorsanlık sorunu biyokaçakçılıktan daha geniş ve çok boyutlu bir konudur. Türkiye, biyoçeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliğine sahiptir ve bu sahip olduğu zenginlik nedeniyle bilimsel araştırma, koleksiyon ve ticari amaçlar için birçok ülkenin vatandaş...
Bu calismada ekolojik sorunlarla ilgili yaklasimlarin iki farkli bicimi olarak ele alinan ekoloji... more Bu calismada ekolojik sorunlarla ilgili yaklasimlarin iki farkli bicimi olarak ele alinan ekolojik dusunce ile cevre korumaciligin ideolojilerinin karsilastirilmasi amaclanmistir. Bu baglamda, ekolojik dusunce icin Toplumsal Ekoloji akimi ve cevre korumacilik icin de Surdurulebilir Gelisme dusuncesi ornek olarak secilmistir. Calismanin genel cercevesine uygun olarak, Toplumsal Ekoloji ve Surdurulebilir Gelisme’nin ideolojileri karsilastirilmistir. Once, Toplumsal Ekoloji ve Surdurulebilir gelisme’nin ideolojik kaynaklari irdelenmis ve bu baglamda ekolojik dusunce ve cevre korumaciligin farkliligi ortaya konulmustur. Daha sonra her iki yaklasim, ideolojik yapilari (ekonomik, siyasal, toplumsal ve kulturel ve yonetsel olarak) bakimindan karsilastirilmistir. Buna gore Toplumsal Ekoloji’nin ideolojisinin temel unsurlari olan ozgurluk sorunu, egemen yonetim yapilarina bakis, yerel yonetimler uzerinde durulmustur. Benzer sekilde, Surdurulebilir Gelisme’de de yonetim yaklasimi olarak yonet...
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olmaması, uzun yıllardan beri çalışıl... more Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olmaması, uzun yıllardan beri çalışılan konuların başında gelmektedir. Yapılan çalışmaların çoğu üniversitelerin beklentilerini ve algılarını ele almış ancak sanayi kesiminin üniversite-sanayi işbirliğine yönelik algı ve beklentilerinin üzerinde yeterince durulmamıştır. Bu kapsamda araştırmanın amacı, Samsun’daki sanayi kesimi ile üniversite arasında karşılıklı ve etkin bir ilişki/etkileşim kurabilmesi ve üniversite-sanayi işbirliğinin daha da geliştirilebilmesi için sanayi kesiminin üniversite algısını belirlemek ve beklentileri hakkında çıkarımlar yapmaktır. Çalışmanın verileri, Samsun’un Tekkeköy ilçesinde faaliyette bulunan 243 sanayiciden toplanmış ve analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, sanayi kesiminin üniversiteyi görece olumlu niteliklere sahip olan, ama şehirden ve sanayi sektöründen kopuk bir kurum olarak algıladıkları söylenebilir. Yine katılımcılara göre üniversite ile sanayi sektörü arasındaki ilişki...
12. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu, Oct 25, 2018
20. yüzyıl başlarında çevre sorunları küresel boyutta tartışılmaya başlanmıştır. Sanayi devrimini... more 20. yüzyıl başlarında çevre sorunları küresel boyutta tartışılmaya başlanmıştır. Sanayi devriminin toplumsal, siyasal, ekonomik ve insan merkezli etkisi, insanlığın binlerce yılda yaptığından daha fazla tahribatına yol açmıştır. Bu yol ve yöntemler, çevre ve doğal kaynaklar üzerinde doğrudan yıkıcı sonuçlara yol açtığı gibi ulusları da mevcut kaynakları kaybetmemek ve sürdürülebilirliği sağlama konusunda yarışa sürüklemektedir. Bundan dolayı son dönemde dünyada gen bankaları oluşturulmakta ve biyoçeşitlilik ulusların doğal kaynaklar açısından zenginlik ve kaybedilemez bir değer/hak olarak görülmektedir. Biyoçeşitlilik, karasal, deniz, okyanus ve diğer su ekosistemleri, ekosistem toplulukları, türlerin kendi içinde, türler arasında ve ekosistemler arasında çeşitliliği ifade eder. Nüfus artışı, ormansızlaşma, kapitalist kentlerin rekabeti ve büyüme talepleri, toprak ve su kirliliği, teknoloji bağımlılığı ve tüketim endeksli insan kimliği biyoçeşitliliğin yok olmasına ve ekosistemdeki dengenin sarsılmasıyla sonuçlanmasına hız katmaktadır. Bununla beraber teknolojideki yeni gelişmeler, ekosistemden yararlanma boyutunu arttırarak biyoçeşitliliğin sağladığı kaynaklar açısından değerlenmesine yol açmıştır. Günümüzde genetik mühendisliği ve biyoteknolojilerin geliştirilmesi, genlerin, canlı türlerin sürdürülebilirliği ve çeşitliliğini sağlama konusunda önemli mekanizmalar olarak yaygınlaşmaktadır. Öte yandan biyoçeşitlilik, insanların gıda, ilaç, sanayi gibi ihtiyaçlarının sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenlerle, genetik kaynaklar üzerindeki hakların kime ait olduğu tartışması yaygınlaşarak “Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” ile devletlerin kendi sınırları içindeki genetik kaynaklar üzerinde hakları kabul edilmiştir. Söz konusu hakların gelişme sürecinde ortaya çıkan en önemli sorun “biyokaçakçılık”tır. Biyokaçakçılık, endemik türlerin ve genetik çeşitliliğin yüksek olduğu alanlarda, canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamlardan izin alınmadan toplanarak, yurt dışına çıkartılması girişimleridir. Türkiye, endemik türler ve genetik çeşitlilik bakımından dünyanın sayılı biyoçeşitlilik alanlarından birisi durumundadır. Bundan dolayı biyokaçakçılık riski oldukça yüksektir. Buna karşılık, ülkemizde yönetim ve mevzuat düzleminde biyokaçakçılıkla ilgili yeterli bilinç ve donanımın olduğu söylenemez. Bu araştırmanın konusu, Türkiye’de biyoçeşitlilik ve biyokaçakçılıktır. Araştırma konusu, Küre Dağları Milli Parkı özelinde işlenmiştir. Araştırmanın problemi, Türkiye’de biyokaçakçılığa karşı alınan hukuki-idari tedbirler ile bu konudaki farkındalığın yeterliliğidir. Alan araştırmasına dayalı olarak gerçekleştirilen araştırmanın evreni, Karabük ve Bartın’daki Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlükleri ile Küre Dağları Milli Park Şube Müdürlüğü’dür. Araştırmanın örneklemi ise sözkonusu kurumların yetkilileridir. Araştırma, nitel araştırma yöntemine dayanmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına göre ülkemizde biyokaçakçılıkla mücadele hususunda yeterli bir örgütlenme ve hukuki düzenlemeden söz etmek olanaklı değildir. Bu çerçevede ülkemizde biyoçeşitliliğin korunması ve önemi hususunda yönetsel düzlemde farkındalık ve bilincin artırılması ile biyokaçakçılıkla mücadeleye yönelik etkin bir mevzuat oluşturulması gereği tespit edilmişti
Siyaset ve kadin tartismalarindaki genel tespitlerden birisi, kadinin siyasetin belirleyici bir a... more Siyaset ve kadin tartismalarindaki genel tespitlerden birisi, kadinin siyasetin belirleyici bir aktor olmadigiyla ilgilidir. Siyaset, eril bir nitelik tasimaktadir. Bu durum, geleneksel toplumsal yapinin yani sira modern siyasal dusunceden de kaynaklanmaktadir. Boyle bir sorunun cozumu icin genellikle kadinlarin siyasette daha fazla sayida yer almasi gerektigi ileri surulmektedir. Ote yandan kadinin siyasette “niteliksel yeri” ile ilgili tartismalar cok ciliz bicimde yapilmaktadir. Oysa siyasetin eril karakterinin degisebilmesi icin kadinin siyasetteki niceliksel yeri kadar niteliksel yeri de tartisilmalidir. Nitekim bu calismada da kadinin siyasetteki yeri niteliksel bakimdan sorgulanmaktadir. Calisma, literatur taramasina dayalidir.
Özet Kadınların siyasal katılımını ele alan bu çalışmada, özellikle toplumsal yaşam içinde aktif ... more Özet Kadınların siyasal katılımını ele alan bu çalışmada, özellikle toplumsal yaşam içinde aktif olarak yer almayan (evdeki) kadınların "özgüven eksikliği"nin siyasal katılımlarını engellediği ve "mahalle muhtarlığı" gibi bir yöntemin, söz konusu özgüven eksikliğinin ortadan kalkmasına katkı sağlayabileceği savunulmaktadır. Çalışmanın amacı, kadınların siyasal katılımını artırmaya yönelik yöntemlere katkı sağlamaktır. Çalışma, kadının siyasal katılımının artırılmasına yönelik literatür içinde "mahalle muhtarlığı"nı önermesi bakımından farklılık taşımaktadır. Literatür tarama ve gözlem tekniğinin kullanıldığı çalışmada "mahalle muhtarlığı, kadının siyasal katılımını artırıcı bir işlev görebilir mi?" sorusuna cevap aranmıştır. Yapılan irdelemeler sonucunda, mahalle muhtarlığının, kadınlara siyasal özgüven kazandırabilecek nitelikler taşıdığı ortaya çıkmıştır. Çalışma, kadınların toplumsal statülerinin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlaması ...
AİD TODAİE’s Review of Public Administration, 2007
The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in co... more The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in contemplation of administration. Local cultures and ethnic identities are important actors, which take role in the erosion of nation-state. During the globalization process, local cultures and ethnic identities are a grave socio-politic problem. Therefore, this problem is closely related with Turkey. This article discusses local cultures and ethnic identities in Turkey.
AİD TODAİE’s Review of Public Administration, 2007
The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in co... more The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in contemplation of administration. Local cultures and ethnic identities are important actors, which take role in the erosion of nation-state. During the globalization process, local cultures and ethnic identities are a grave socio-politic problem. Therefore, this problem is closely related with Turkey. This article discusses local cultures and ethnic identities in Turkey.
The subject of this study is administration ideas prevailing in the ap-proaches towards ecologica... more The subject of this study is administration ideas prevailing in the ap-proaches towards ecological problems. The study aims to compare ad-ministration ideas of ecological thought and environmental protection-ism that are considered as two different types of approaches to ecological problems. The first section of the study will focus on the basic concepts re-lating to the issues discussed in the study. In the second part, the problem of the difference between ecological thought and environmental protec-tionism will be scrutinized. Thirdly, the relationship between ecological problems and administration ideas will be discussed. Then, these two viewpoints will be examined in respect of their ideational structures, principles, approaches towards ecological problems as well as their goals and objectives. The study has been conducted on a common systematic that involves the basic problem in administration thinking, an outlook to the sovereign system and the principles of administration approach. Ac-cordingly, the status of the state in the administrative process and the outlook on its functioning have been discussed along with the various lev-els of administration policies.
Bu çalışmada “optimal kent büyüklüğü” olgusu tartışılmış; bu konuda ölçek ekonomilerine dayalı ya... more Bu çalışmada “optimal kent büyüklüğü” olgusu tartışılmış; bu konuda ölçek ekonomilerine dayalı yaklaşım eleştirilmiştir. Optimal kent büyüklüğüne demokrasi ve katılım bakımından da yaklaşılmalıdır. Küreselleşme süreciyle demokrasi, yerelleşme, katılım ve yönetişim gibi olgular gündeme gelmiştir. Bu yeni olguların uygulanabilmesi bakımından kentlerin büyüklüğü çok belirleyicidir. Bir diğer deyişle, belli nüfus eşiklerinin üstündeki kentlerde bu olguların uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu gerekçelerle çalışmada optimal kent büyüklüğü ile demokrasi ilişkisi ele alınmıştır. Çalışma, literatür taramasına dayalıdır ve optimal kent büyüklüğünün tartışılması demokrasi ve katılım olgularıyla sınırlıdır. Belirlenen konuda Prof.Dr. Ruşen Keleş’in düşünceleri de değerlendirilmiştir. Çünkü Keleş, Türkiye’de kentbilimi biçimlendiren bir bilim insanıdır ve görüşleri önemlidir. Çalışmada demokrasi ve katılım süreçlerinin işlemesi için kentlerin çok büyük olmaması gerektiği tespit edilmiştir. Bu n...
Küreselleşme döneminde “çok aktörlülük” yaklaşımı ön plandadır. Kent konseyleri, çok aktörlü kuru... more Küreselleşme döneminde “çok aktörlülük” yaklaşımı ön plandadır. Kent konseyleri, çok aktörlü kurumlar olarak, tüm paydaşları bir araya getiren bir örgütlenme olarak tasarlanmıştır. Kent konseylerinin temel varlık amaçlarından birisi, mevcut yönetim sistemine daha katılımcı bir karakter kazandırmaktır. Söz konusu amacın, ancak kent konseylerinin etkin olabilmesiyle gerçekleşeceği açıktır. Ülkemizde kent konseyleri etkin çalışmakta mıdır? Bu soru, farklı kesimlerin sübjektif bakışlarına göre farklı biçimlerde cevaplanabilir. Bununla birlikte yukarıdaki soru, kent konseylerinin yakın ilişkide olduğu “belediyeler” bağlamında ele alındığında farklı değerlendirmeler yapılabildiği görülmüştür. Mevzuat ve akçal olanaklar nedeniyle, kent konseylerinin etkinliği bakımından belediye ölçeğinde bu kurumlara nasıl bakıldığı önemlidir.Ülkemizde yerel siyasetin asli karar verici mekanizması belediye başkanlarıdır. Bunun yanında belediyenin karar organı da belediye meclisidir. Dolayısıyla her iki or...
Doğadan canlıların veya onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan yurt dışına çıkartı... more Doğadan canlıların veya onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan yurt dışına çıkartılarak bunlarla moleküler düzeyde araştırmalar sonucunda tıbbi, zirai ve endüstriyel ürünler elde edilmektedir. Bu durum, genetik kaynakların kökenine sahip ülkeleri ekonomik, kültürel, ekolojik olarak tahribata uğratmaktadır. Biyokaçakçılık olarak adlandıran bu sorun, biyokorsanlığın birinci basamağını oluşturmaktadır. Genellikle çok uluslu şirketler tarafından gelişmekte olan ülkelerdeki yerli halkların geleneksel bilgileri, genetik kaynakları, tohum ve bitki hakkındaki yüzyıllara dayanan birikimleri, izinsiz ve tazminat ödenmeksizin patent ve fikri mülkiyet aracılığıyla mülkiyete dönüştürmeleri biyokorsanlığa neden olmaktadır. Biyokorsanlık sorunu biyokaçakçılıktan daha geniş ve çok boyutlu bir konudur. Türkiye, biyoçeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliğine sahiptir ve bu sahip olduğu zenginlik nedeniyle bilimsel araştırma, koleksiyon ve ticari amaçlar için birçok ülkenin vatandaş...
Bu calismada ekolojik sorunlarla ilgili yaklasimlarin iki farkli bicimi olarak ele alinan ekoloji... more Bu calismada ekolojik sorunlarla ilgili yaklasimlarin iki farkli bicimi olarak ele alinan ekolojik dusunce ile cevre korumaciligin ideolojilerinin karsilastirilmasi amaclanmistir. Bu baglamda, ekolojik dusunce icin Toplumsal Ekoloji akimi ve cevre korumacilik icin de Surdurulebilir Gelisme dusuncesi ornek olarak secilmistir. Calismanin genel cercevesine uygun olarak, Toplumsal Ekoloji ve Surdurulebilir Gelisme’nin ideolojileri karsilastirilmistir. Once, Toplumsal Ekoloji ve Surdurulebilir gelisme’nin ideolojik kaynaklari irdelenmis ve bu baglamda ekolojik dusunce ve cevre korumaciligin farkliligi ortaya konulmustur. Daha sonra her iki yaklasim, ideolojik yapilari (ekonomik, siyasal, toplumsal ve kulturel ve yonetsel olarak) bakimindan karsilastirilmistir. Buna gore Toplumsal Ekoloji’nin ideolojisinin temel unsurlari olan ozgurluk sorunu, egemen yonetim yapilarina bakis, yerel yonetimler uzerinde durulmustur. Benzer sekilde, Surdurulebilir Gelisme’de de yonetim yaklasimi olarak yonet...
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olmaması, uzun yıllardan beri çalışıl... more Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olmaması, uzun yıllardan beri çalışılan konuların başında gelmektedir. Yapılan çalışmaların çoğu üniversitelerin beklentilerini ve algılarını ele almış ancak sanayi kesiminin üniversite-sanayi işbirliğine yönelik algı ve beklentilerinin üzerinde yeterince durulmamıştır. Bu kapsamda araştırmanın amacı, Samsun’daki sanayi kesimi ile üniversite arasında karşılıklı ve etkin bir ilişki/etkileşim kurabilmesi ve üniversite-sanayi işbirliğinin daha da geliştirilebilmesi için sanayi kesiminin üniversite algısını belirlemek ve beklentileri hakkında çıkarımlar yapmaktır. Çalışmanın verileri, Samsun’un Tekkeköy ilçesinde faaliyette bulunan 243 sanayiciden toplanmış ve analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, sanayi kesiminin üniversiteyi görece olumlu niteliklere sahip olan, ama şehirden ve sanayi sektöründen kopuk bir kurum olarak algıladıkları söylenebilir. Yine katılımcılara göre üniversite ile sanayi sektörü arasındaki ilişki...
12. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu, Oct 25, 2018
20. yüzyıl başlarında çevre sorunları küresel boyutta tartışılmaya başlanmıştır. Sanayi devrimini... more 20. yüzyıl başlarında çevre sorunları küresel boyutta tartışılmaya başlanmıştır. Sanayi devriminin toplumsal, siyasal, ekonomik ve insan merkezli etkisi, insanlığın binlerce yılda yaptığından daha fazla tahribatına yol açmıştır. Bu yol ve yöntemler, çevre ve doğal kaynaklar üzerinde doğrudan yıkıcı sonuçlara yol açtığı gibi ulusları da mevcut kaynakları kaybetmemek ve sürdürülebilirliği sağlama konusunda yarışa sürüklemektedir. Bundan dolayı son dönemde dünyada gen bankaları oluşturulmakta ve biyoçeşitlilik ulusların doğal kaynaklar açısından zenginlik ve kaybedilemez bir değer/hak olarak görülmektedir. Biyoçeşitlilik, karasal, deniz, okyanus ve diğer su ekosistemleri, ekosistem toplulukları, türlerin kendi içinde, türler arasında ve ekosistemler arasında çeşitliliği ifade eder. Nüfus artışı, ormansızlaşma, kapitalist kentlerin rekabeti ve büyüme talepleri, toprak ve su kirliliği, teknoloji bağımlılığı ve tüketim endeksli insan kimliği biyoçeşitliliğin yok olmasına ve ekosistemdeki dengenin sarsılmasıyla sonuçlanmasına hız katmaktadır. Bununla beraber teknolojideki yeni gelişmeler, ekosistemden yararlanma boyutunu arttırarak biyoçeşitliliğin sağladığı kaynaklar açısından değerlenmesine yol açmıştır. Günümüzde genetik mühendisliği ve biyoteknolojilerin geliştirilmesi, genlerin, canlı türlerin sürdürülebilirliği ve çeşitliliğini sağlama konusunda önemli mekanizmalar olarak yaygınlaşmaktadır. Öte yandan biyoçeşitlilik, insanların gıda, ilaç, sanayi gibi ihtiyaçlarının sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenlerle, genetik kaynaklar üzerindeki hakların kime ait olduğu tartışması yaygınlaşarak “Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” ile devletlerin kendi sınırları içindeki genetik kaynaklar üzerinde hakları kabul edilmiştir. Söz konusu hakların gelişme sürecinde ortaya çıkan en önemli sorun “biyokaçakçılık”tır. Biyokaçakçılık, endemik türlerin ve genetik çeşitliliğin yüksek olduğu alanlarda, canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamlardan izin alınmadan toplanarak, yurt dışına çıkartılması girişimleridir. Türkiye, endemik türler ve genetik çeşitlilik bakımından dünyanın sayılı biyoçeşitlilik alanlarından birisi durumundadır. Bundan dolayı biyokaçakçılık riski oldukça yüksektir. Buna karşılık, ülkemizde yönetim ve mevzuat düzleminde biyokaçakçılıkla ilgili yeterli bilinç ve donanımın olduğu söylenemez. Bu araştırmanın konusu, Türkiye’de biyoçeşitlilik ve biyokaçakçılıktır. Araştırma konusu, Küre Dağları Milli Parkı özelinde işlenmiştir. Araştırmanın problemi, Türkiye’de biyokaçakçılığa karşı alınan hukuki-idari tedbirler ile bu konudaki farkındalığın yeterliliğidir. Alan araştırmasına dayalı olarak gerçekleştirilen araştırmanın evreni, Karabük ve Bartın’daki Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlükleri ile Küre Dağları Milli Park Şube Müdürlüğü’dür. Araştırmanın örneklemi ise sözkonusu kurumların yetkilileridir. Araştırma, nitel araştırma yöntemine dayanmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına göre ülkemizde biyokaçakçılıkla mücadele hususunda yeterli bir örgütlenme ve hukuki düzenlemeden söz etmek olanaklı değildir. Bu çerçevede ülkemizde biyoçeşitliliğin korunması ve önemi hususunda yönetsel düzlemde farkındalık ve bilincin artırılması ile biyokaçakçılıkla mücadeleye yönelik etkin bir mevzuat oluşturulması gereği tespit edilmişti
Siyaset ve kadin tartismalarindaki genel tespitlerden birisi, kadinin siyasetin belirleyici bir a... more Siyaset ve kadin tartismalarindaki genel tespitlerden birisi, kadinin siyasetin belirleyici bir aktor olmadigiyla ilgilidir. Siyaset, eril bir nitelik tasimaktadir. Bu durum, geleneksel toplumsal yapinin yani sira modern siyasal dusunceden de kaynaklanmaktadir. Boyle bir sorunun cozumu icin genellikle kadinlarin siyasette daha fazla sayida yer almasi gerektigi ileri surulmektedir. Ote yandan kadinin siyasette “niteliksel yeri” ile ilgili tartismalar cok ciliz bicimde yapilmaktadir. Oysa siyasetin eril karakterinin degisebilmesi icin kadinin siyasetteki niceliksel yeri kadar niteliksel yeri de tartisilmalidir. Nitekim bu calismada da kadinin siyasetteki yeri niteliksel bakimdan sorgulanmaktadir. Calisma, literatur taramasina dayalidir.
Özet Kadınların siyasal katılımını ele alan bu çalışmada, özellikle toplumsal yaşam içinde aktif ... more Özet Kadınların siyasal katılımını ele alan bu çalışmada, özellikle toplumsal yaşam içinde aktif olarak yer almayan (evdeki) kadınların "özgüven eksikliği"nin siyasal katılımlarını engellediği ve "mahalle muhtarlığı" gibi bir yöntemin, söz konusu özgüven eksikliğinin ortadan kalkmasına katkı sağlayabileceği savunulmaktadır. Çalışmanın amacı, kadınların siyasal katılımını artırmaya yönelik yöntemlere katkı sağlamaktır. Çalışma, kadının siyasal katılımının artırılmasına yönelik literatür içinde "mahalle muhtarlığı"nı önermesi bakımından farklılık taşımaktadır. Literatür tarama ve gözlem tekniğinin kullanıldığı çalışmada "mahalle muhtarlığı, kadının siyasal katılımını artırıcı bir işlev görebilir mi?" sorusuna cevap aranmıştır. Yapılan irdelemeler sonucunda, mahalle muhtarlığının, kadınlara siyasal özgüven kazandırabilecek nitelikler taşıdığı ortaya çıkmıştır. Çalışma, kadınların toplumsal statülerinin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlaması ...
AİD TODAİE’s Review of Public Administration, 2007
The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in co... more The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in contemplation of administration. Local cultures and ethnic identities are important actors, which take role in the erosion of nation-state. During the globalization process, local cultures and ethnic identities are a grave socio-politic problem. Therefore, this problem is closely related with Turkey. This article discusses local cultures and ethnic identities in Turkey.
AİD TODAİE’s Review of Public Administration, 2007
The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in co... more The "local cultures and ethnic identities" dimension of governance is of great significance in contemplation of administration. Local cultures and ethnic identities are important actors, which take role in the erosion of nation-state. During the globalization process, local cultures and ethnic identities are a grave socio-politic problem. Therefore, this problem is closely related with Turkey. This article discusses local cultures and ethnic identities in Turkey.
The subject of this study is administration ideas prevailing in the ap-proaches towards ecologica... more The subject of this study is administration ideas prevailing in the ap-proaches towards ecological problems. The study aims to compare ad-ministration ideas of ecological thought and environmental protection-ism that are considered as two different types of approaches to ecological problems. The first section of the study will focus on the basic concepts re-lating to the issues discussed in the study. In the second part, the problem of the difference between ecological thought and environmental protec-tionism will be scrutinized. Thirdly, the relationship between ecological problems and administration ideas will be discussed. Then, these two viewpoints will be examined in respect of their ideational structures, principles, approaches towards ecological problems as well as their goals and objectives. The study has been conducted on a common systematic that involves the basic problem in administration thinking, an outlook to the sovereign system and the principles of administration approach. Ac-cordingly, the status of the state in the administrative process and the outlook on its functioning have been discussed along with the various lev-els of administration policies.
It is an article on trademarks and persons representing Ankara in the historical process. The art... more It is an article on trademarks and persons representing Ankara in the historical process. The article is important in terms of defining the urban identity of Ankara.
Uploads
Papers by Ahmet Mutlu