I graduated from the University of Ankara, Faculty of Languages and History -Geography faculty (DTCF) in 2009. I received my Ph.D in history from the Anadolu University in 2020. I'm member of the department of history at Siirt University. My research focuses on 19th century Ottoman social and economic history, production of carpet and its exporting, manufacturing sector in Anatolia Geography partcularly in 19th and early 20th Century, Railways, urban transformation and German 19th and early 20th centuries History. Address: Siirt Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Kezer Kampüsü, 56100 /SİİRT.
8th INTERNATIONAL CONFERENCE ON HISTORY & CULTURE October 14-15, 2024 Ankara / TÜRKİYE. Ed. Prof. Dr. Ilgaz AKDOĞAN. UBAK Publication. , 2024
ÖZET
Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir... more ÖZET Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir canlanma görülmüş ve bu dönemde hem yerli hem de yabancı birçok dergi ve gazete Osmanlı basın - yayın hayatına yeni bir ivme kazandırmıştır. II. Meşrutiyet döneminin özgürlük ortamında yayın faaliyetlerine başlayan önemli bir dergi de Amerikan Doğu Akdeniz /Levant Ticaret Odası tarafından İstanbul merkezli olmak üzere 1911 yılından itibaren yayınlanan The Levant Trade Review [LTR]’ dir. Yayın hayatına Haziran 1911’deki ilk sayısıyla başlayan dergi, Osmanlı coğrafyasında İngilizce yayın faaliyetlerinde bulunan dergi ve gazeteler arasında kısa bir süre içerisinde önemli bir yer edinebilmiştir. Dergi, bu gelişimine paralel olarak hem II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi hakkında hem de Osmanlı – Amerikan ticari ilişkileri için istatistiksel bilgiler sunan değerli bir kaynak grubunu oluşturmaktadır. Araştırmamız, The Levant Trade Review Dergisi’ni genel hatlarıyla tanıttıktan sonra derginin özellikle 1911 – 1914 yılları arasında yayımlanan makalelerinin içerik analizini yaparak I. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Osmanlı’nın ekonomik tarihine ilişkin birtakım istatistiksel veri ve bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Amerikan’ın Yakın Doğu pazarına ilgi gösterdiği ve bu yönde birtakım somut adımlar – Chester Projesi gibi – attığı dönemde yayın hayatına başlayan The Levant Trade Review Dergisi, Osmanlı’nın hem Anadolu Balkan hem de Arap coğrafyasındaki yerel ekonomik koşullar, fırsatlar ve gelecek vaat eden üretim alanları hakkında detaylı rapor ve makaleler yayımlamıştır. Araştırmamızda bu istatistiksel veri setleri kullanılarak özellikle Anadolu coğrafyasının ekonomik gelişim trendi de açıklanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Dergi, Anadolu, Amerika, Ticari İlişkiler, İhracat – İthalat
THE LEVANT TRADE REVIEW AND ITS IMPORTANCE FOR THE LATE OTTOMAN SOCIO – ECONOMIC HISTORY (1911 – 1914) ABSTRACT In the Ottoman Empire, with the Second Constitutionalist Period, a serious revival was seen in the press activities, and in this period, many domestic and foreign magazines and newspapers gave a new impetus to the Ottoman press life. Another essential journal that started its publishing activities in the freedom environment of the Second Constitutionalist Period is The Levant Trade Review [LTR], which has been published since 1911 by the American Chamber of Commerce for Turkey headquartered in Istanbul. The magazine, which gained an important place in a short time among the magazines and newspapers published in English in the Ottoman geography, started its publication life with its first page in June 1911. In parallel with this development, the journal constitutes a valuable resource group that provides statistical information about the Ottoman social and economic history of the Second Constitutionalist Period and Ottoman-American trade relations. After introducing The Levant Trade Review Magazine in general terms, our study aims to present some statistical data and information about the economic history of the Ottoman Empire just before the First World War by analyzing the content of the articles published in the journal, especially between the years 1911-1914. The Levant Trade Review Magazine, which started its publication life at a time when the USA showed interest in the Near East market and took some concrete steps (such as the Chester Project) in this direction, has published detailed reports and articles on the local economic conditions, opportunities and promising production areas of the Ottoman Empire in both Anatolian, Balkan and Arabian geographies. In our study, especially the economic development trend of Anatolian geography will be explained using these statistical data sets.
MEHMET GENÇ ANISINA OSMANLI TARİHİ SEMPOZYUMU. 12-13 EKİM 2023 ARTVİN., 2023
İngiltere’de ortaya çıkan ve ilk nüvelerini bu ülkede veren Sanayi Devrimi,
kendisiyle beraber he... more İngiltere’de ortaya çıkan ve ilk nüvelerini bu ülkede veren Sanayi Devrimi, kendisiyle beraber hem deniz hem de demiryollarında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Sanayi Devrimi’nin 19. yüzyıldaki birer simgesi olan buharlı gemiler ve demiryolları dünyayı daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaştırmış ve dünya ticaret hacminde de kayda değer bir artışa sebep olmuşlardır. Buharlı gemiler, 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya deniz ticaretinde önemli bir rol oynayarak uzun mesafeli deniz taşımacılığının ticaret hadlerinde yelkenli gemilere oranla ciddi bir artış kaydetmiştir. Bu artış trendi, 1850’lerden sonra görünürlük kazanmaya başlamakla beraber yüzyılın ilerleyen yıllarında buharlı gemiler lehine bir sürecin evrildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada, 19. yüzyılda Osmanlı Anadolusu’nun önemli bir ihracat limanı olan İzmir Limanı da buharlı gemi şirket ve acentelerinin uğrak noktalarından biri olmuş ve başta İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya bandıralı buharlı gemi şirketleri olmak üzere İzmir Limanı’na seferler düzenlenmeye başlanmıştır. Düzenlenen seferler ilk zamanlarda daha seyrek ve düzensiz iken 1870’lerden itibaren sefer sayılarında artış kaydedilmiş ve seferler daha düzenli yapılmaya başlanarak İzmir Limanı başta Avrupa olmak üzere dünya ticaret limanlarıyla daha yoğun ticari ilişkiler içine girmiştir. Araştırmamızda, Osmanlı’nın önemli ihracat limanlarından biri olan İzmir Limanı’na 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren giren buharlı gemilerin hangi ülkelere ait oldukları, bu gemilerin yük taşıma kapasiteleri/tonaj ve kaynaklar elverdiği sürece ihraç veya ithal edilen ticari emtianın nelerden ibaret olduğu üzerinde durulacaktır. Bu anlamda araştırma, özellikle İngiliz konsolosluk raporları ve diğer kaynaklardan yararlanarak İzmir Limanı’nın 19. yüzyılın son çeyreğinden I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ticari kapasitesini ve 1914’e kadar Anadolu’nun önemli bir ihraç limanı olmasında bu ticaret hadlerinin ne kadar etkili olduğunu açıklamaya çalışacaktır. Anahtar Kelimeler: İzmir, Liman, Sanayi Devrimi, Buharlı Gemi, Taşıma Kapasitesi.
TÜRK HUKUK TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 25 - 27 Ekim 2021, Ankara, Türkiye Adalet Akademisi Yayınları. , 2023
Batı’da özellikle Sanayi Devrimi sonrasında görülen sosyal ve ekonomik
gelişmelerle ilişkili olar... more Batı’da özellikle Sanayi Devrimi sonrasında görülen sosyal ve ekonomik gelişmelerle ilişkili olarak gelişme gösteren şirketleşme olgusu, Osmanlı’da daha çok bir tür emek ve sermaye ortaklığı olan Mudârebe sistemine dayanmaktaydı. Bununla beraber 19. yüzyılda yaşanan gelişmelere bağlı olarak Tanzimat Dönemi’nden itibaren şirketleşme hukuki bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu iktibas edilerek Ticaret Kanunu (Kanunnâme-i Ticaret) meydana getirilmiştir. Ticaret Kanunu’nda şirketler kolektif, komandit ve anonim olmak üzere üç gruba ayrılıp bunların işlev ve tanımlamaları yapılırken yabancı şirketlerle ilgili hukuki mevzuata ne ticaret kanununda ne de Mecelle’de yer verilmiştir. Osmanlı hukuki mevzuatında yabancı şirketlere yer verilmemesi yabancı şirketlerin kapitülasyonlar kaldırılıncaya kadar devletin onay ve iznine gerek duymaksızın Osmanlı coğrafyasında faaliyette bulunabilmesine zemin hazırlamıştır. Bildirimiz bu tür yabancı şirketlerden biri olan ve halıcılıkta bir tekel haline gelen The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM]’i incelemektedir. 1907 yılında bir İngiliz şirketi olarak Londra’da kurulan OCM, 1 Ocak 1908 tarihi itibariyle Anadolu coğrafyasındaki ticari faaliyetlerine başlamakla beraber Osmanlı Devleti tarafından gayr-i musaddak addedilmiş ve bu durum bu önemli şirket için hukuki anlamda ciddi sorunlara sebep olmuştur. Osmanlı Devleti, her ne kadar yürürlüğe koyduğu yönetmelik ve nizamnamelerle OCM’yi Osmanlı hukukunun normlarına uygun bir şirket haline getirmeye çalışmışsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla bunu 1918 yılına kadar yapamamıştır. Bildirimizde OCM’nin yabancı bir şirket olarak Osmanlı’nın hukuki norm ve değerlerine uymadan ve resmi anlamda kayıtlı olmadan Osmanlı topraklarında nasıl ve ne şekilde varlığını devam ettirdiği ve Osmanlı Devleti’yle olan ilişkileri de incelenecektir. Bu şekilde bir şirket özelinden yola çıkarak, yabancı şirketlerin Osmanlı’da hukuki statülerinin genel özellikleri ortaya çıkarılmaya ve devletin son yıllarına kadar tüzel kişiliğe sahip olmadan Anadolu topraklarında varlıklarını nasıl devam ettirdikleri açıklanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Şirket, Yabancı Şirketler, Nizamname, OCM, Tüzel Kişilik
Çaka Bey'den Günümüze İzmir Sempozyumu [Bildiri Özetleri Kitapçığı], 2022
İzmir, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok yabancı şirketin Doğu Akdeniz’deki merkezi ... more İzmir, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok yabancı şirketin Doğu Akdeniz’deki merkezi konumundaydı ve süreç 20. yüzyılın ilk yıllarında da artarak devam etmiştir. 1914 yılına kadar olan zaman diliminde, İzmir merkezli olmak üzere ve farklı üretim alanlarında faaliyette bulunan birçok – The Oriental Carpet Manufacturers Ltd, The Smyrna Fig Packers gibi – yabancı şirketin İzmir’de konuşlandığı gözlemlenmektedir. Bu dikkate değer yabancı şirketlerden biri de Osmanlı Aba Şirketi veya diğer bir ismiyle Ottoman Cloth Company [OCC] idi. 1910 yılında Londra merkezli bir İngiliz limitet şirket olarak kurulan OCC, İzmir Halkapınar’da bir kumaş fabrikası tesis ederek hem İzmir’in hem de Osmanlı’nın da önemli kumaş üreticilerinden biri haline gelmiştir. Araştırmamız, öncelikle şirketin kuruluş sürecini ve Halkapınar’daki fabrikanın İzmir merkezli dokuma sanayisindeki önemini açıkladıktan sonra OCC’nin 1914 yılı itibariyle The Oriental Carpet Manufacturers Limited’e tâbi olmasını ve bu tâbi olmanın Osmanlı ordusunun kumaş, yün ve diğer ihtiyaçlarını nasıl ve ne şekilde karşıladığına odaklanmaktadır. Araştırmamız ayrıca şirketin birincil el kaynaklarına dayanarak özellikle 1914 – 1915 yılları arasında Osmanlı Devleti ile OCC arasında yapılan ve ordunun kumaş ve yün ihtiyacının karşılanması gibi bir dizi antlaşmayı ve bu antlaşmaların önemini I. Dünya Savaşı’nın siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Nihai noktada bu araştırma, OCC üzerinden Osmanlı’nın bu tür yabancı şirketlerle olan ve bugüne kadar pek de bilinmeyen sosyal ve ekonomik ilişkilerini kaynaklar ışığında gün yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir.
UŞAK'IN İŞGALDEN KURTULUŞUNUN 100. YILI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, ÖZET BİLDİRİLER KİTABI, 30 Mayıs 1 Haziran 2022, UŞAK., 2022
Konargöçer bir hayat tarzına sahip olan ve orta kuşak iklim özelliklerinin hüküm sürdüğü bir coğr... more Konargöçer bir hayat tarzına sahip olan ve orta kuşak iklim özelliklerinin hüküm sürdüğü bir coğrafyada yaşayan Türk boylarında halıcılık yüzyıllar boyunca önemli bir ekonomik faaliyet olarak devam etmiştir. Türk boylarının Orta Asya’dan Anadolu’nun içlerine doğru göçleri sonucu halıcılık Anadolu’nun birçok mahallinde gelişme göstermiştir. Bu noktada Uşak ve çevresine Kaçar aşireti başta olmak üzere Karakeçili, Kızılkeçili, Kınıklı ve Tekeli gibi Türkmen boylarının yerleşmesi Uşak’ı erken dönemlerden itibaren önemli bir dokumacılık merkezi haline getirmiştir. Uşak, 16. yüzyıldan başlayarak önemli bir dokuma merkezi olmakla birlikte özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halı endüstrisinin hem eve iş verme [putting –out] hem de atölye tarzı üretim biçiminin yaygınlaştığı ve üretim hacminin artış gösterdiği bir mahal olarak dikkat çekmektedir. 1850’lerden itibaren yabancı halı ticaret evleri ve halı şirketleri Uşak’ta atölyeler tesis ederek halı üretimini merkezileştirmiş ve Uşak halıları yüzyılın ilerleyen zamanlarında üretim hacmi açısından artış kaydederek yurt dışına ihraç edilen önemli bir meta haline gelmiştir. Araştırmamız bu anlamda 1850’lerden itibaren belli bir ivme kazanan ticari halıcılığın gelişmesinde etkin rol oynayan W. Griffitt Company, Maple and Company Ltd, The Oriental Carpet Manufacturers Ltd gibi yabancı halı şirketlerini ele alarak bu tür şirketlerin Uşak ve çevresindeki üretim faaliyetlerine ve önemine değinecektir. Böyle bir yaklaşımla Uşak’ta özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari halıcılığın neden yaygınlaştığı ve bunun I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ne şekilde devam ettiği üzerinde durulacaktır. Nihai olarak, Uşak’taki halı üretimi 1850 - 1914 yılları arasında hem üretim biçimi ve potansiyeli hem de iş gücü açısından analiz edilerek bölgenin sosyo – ekonomik tarihine katkı sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Uşak, halı üretimi, ticari halıcılık, yabancı halı ticaret evleri, işgücü.
Bildirimizin konusu Konya'ya 1896 Temmuz'unda ulaşan Anadolu Demiryolları'nın, Konya Ovasını sula... more Bildirimizin konusu Konya'ya 1896 Temmuz'unda ulaşan Anadolu Demiryolları'nın, Konya Ovasını sulamak, tarımsal üretimi, ürün çeşitliliğini ve ekilebilir alanları arttırmak için giriştiği ve gerçekleştirdiği Konya Ovası Sulama Projesi'ni ve sulama projenin Konya kent merkezine ve çevresine etkilerini incelemektir. Bu bağlamda, Bozkır – Seydişehir arasında yer alan Karaviran (Suğla) Gölü'nün kurutulması ve Beyşehir Çayı'nın suları ile Çarşamba Suyu'nu Konya Ovası'na akıtılması maksadını taşıyan bu proje, Anadolu Demiryolu Şirketi tarafından yapımına 1908'de başlanmış ve 1913 yılının sonunda bitirilmiştir. Sulama projesi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk modern ve 20. yüzyıl genelinde de yapılan önemli sulama projelerinden biri olarak bilinmektedir. Araştırmamızda sulama projesinin etkilerini incelemek amacıyla, Konya Demiryolları ve demiryolunun Konya'ya ulaşması, ihale süreci, inşaatı ve uluslararası sermayenin demiryolları için verdiği mücadele açıklanmıştır. Daha sonra sulama proje öncesinde Konya Ovası'nda yapılan sulama girişimleri incelenmiş, Konya'daki mahalli yönetimlerin proje öncesi yaptıkları teşebbüsler değerlendirilmiştir. Projenin ihale süreci, yapımı ve inşaatından sonra ne şekilde işletileceği ve demiryolları ile sulama projesinin Konya ve mülhakatına etkileri çalışmamızda ele alınmıştır. Bu yönüyle projenin Konya'da tarımsal üretimin arttırılması ve kentsel doku ve yapının gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. • Anahtar Kelimeler Almanya, Anadolu Demiryolları Şirketi, Konya, Kentsel değişim, Konya Ovası Sulama Projesi • Abstract The aim of this paper is to study the influence of Konya Plain İrrigation Project on Konya and its vicinity. Conducted by means of Anatolia Railways that reached Konya in July, 1896, Konya Plain Irrigation Project, aiming to irrigate Konya Plain as well as to enhance agricultural production and extend the cultivable land, is known as one of the most important irrigation projects worldwide in the 20th century, besides being the first modern irrigation project to have been carried out in Turkey, in the first quarter of the 20th century. The idea of the irrigation of Konya Plain actually dates back to the late 18th century and the first quarter of the 19th century. The project was given to Anatolia Railway Company and the agreement was signed on the 20th of November, 1907-14. L. 1325 in Islamic Calendar-. The agreement, which was approved by Abdulhamid II with the promise that the project was going to be given to a company which has rendered significant services to the country and the government, was confirmed by him on the date of April the 30th, 1908.
Abstract
This paper studies the central Anatolian city named Konya and its
transformation into a ... more Abstract This paper studies the central Anatolian city named Konya and its transformation into a pioneering city of the Ottoman Empire by the establishment of the railways. During the Era of Sultan Abdülhamit II, Konya was a traditional Anatolian city. Towards the end of the 19th century, by the arrival of the Anatolia Railway Line (July 1896), its destiny changed. Comparisons of the developments within the city during the period of Abdülhamit II and after the establishment of the railways showed that the first transformation began with the city’s structure. The traditional structure quickly began to change by the construction of the Eskisehir-Konya railway line. New businesses and localities, which haven’t been in the city before, began to be established. The existence of these new localities and the construction of the railway opened doors not only to nearby cities but also to other nations and countries within the borders of the Empire, and also to the international world. Thus, a population movement, especially an internal migration, began eventually as Konya was surrounded with modern structures. In addition, by the arrival of the Railways to Konya, cereal transport, which was minimal before, showed an increase, and Konya began to meet the cereal demand of the capital city of Istanbul partially. The Konya Plain Irrigation Project started and was conducted by the Anatolia Railways Company in order to increase the variety of products, and the arable lands made Konya and its vicinity one of the pioneer places of the Ottoman Empire’s development. This paper studies how the structure of a city changed by the establishment of railways. Keywords: Konya, Germany, Anatolia Railways Company, Changing.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi [Van Yüzüncü Yıl University The Journal of Social Sciences Institute] Yıl / Year: 2024 - Sayı / Issue: 65, p. 183 - 199. , 2024
Until the 18th century, human history used a technology that had been going on for thousands of y... more Until the 18th century, human history used a technology that had been going on for thousands of years and was characterised by its mechanical features, and social life was shaped accordingly. This process, which has been going on for thousands of years, witnessed significant changes in the 19th century, especially in transport technologies - railways and steamships - and this century witnessed the birth of today's modern technology. This process, which started in the field of transport, continued to gain momentum with developments in the fields of chemistry and electricity. In the 19th century, a period of rapid change and transformation, Ottoman society, as a technology importer, imported this technology from abroad. The product range and volume of the technology imported from abroad varied according to the years and the needs of the society. At this point, our research will try to examine how and in what way the Ottoman Empire, as a technology importer, used the imported technology by selecting samples from different neighbourhoods of Anatolia. As it is known, railways and steamships are among the most important technologies imported from the early period. Firstly, the use and effects of these transport technologies in the late Ottoman society will be investigated, and then the use and spread of agricultural tools such as threshing machines and ploughs will be emphasised depending on the developments in the agricultural field. Then we will focus on sewing machines, which had a significant impact on household production and became visible in the second half of the 19th century. Our research will try to investigate the use of technology in the late Ottoman society through such examples. Keywords: Technology, late Ottoman society, railways, sewing Machine
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 29 (2024). s. 115-139., 2024
İzmir became one of the most important export ports of the Eastern Mediterranean in the second h... more İzmir became one of the most important export ports of the Eastern Mediterranean in the second half of the 19th century. The Izmir-Kasaba (Turgutlu) and Izmir-Aydin railway lines, the first railway lines to be put into operation in Anatolia, played an important role in the Izmir Port becoming a remarkable export port as of the second half of the 19th century. These railway lines, which were put into operation in the same year, not only caused a significant increase in the terms of trade of İzmir, but also served the process of peripheralisation, or in other words peripheralisation of the Ottoman Empire. As is well known, railways brought rural production areas into the process of commodity production, while at the same time, more developed economies connected the economies of peripheral countries to them. In this sense, the neighbourhoods in the hinterland of Izmir played an important role in the supply of agricultural products and foodstuffs, in other words primary products, to the Izmir Port from the mid-1860s onwards, which created an economic relationship based on the export of primary products in the trade relations of Izmir and naturally the Ottoman economy with Europe and other Western states. At this point, our research will attempt to explain the agricultural products, foodstuffs and commercial commodities transported by railways from the İzmir hinterland to the İzmir Port from the early years of the 20th century until the Second Constitutional Period and their total annual volumes. From this point of view, the research will address how much products were transported to the Port of Izmir by railways in these years and the importance of these products in making Izmir an export-oriented port. In addition, by using the export figures of Izmir in the relevant years, the relationship between the commodities transported by railways and the products exported from Izmir Port will be tried to be determined. Key Words: Railways, İzmir, Export, Port, Commodity
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi.Sayı: 55, Nisan 2022, s. 1 - 20., 2022
Bu araştırma, Anadolu'nun merkezi platosunda yer alan Konya şehir merkezine 1896 yılında Anadolu-... more Bu araştırma, Anadolu'nun merkezi platosunda yer alan Konya şehir merkezine 1896 yılında Anadolu-Bağdat Demiryolu hattının inşa edilmesinden sonra kent içi ulaşım sisteminde bir alternatif olarak gelişen atlı tramvayı incelemektedir. Konya'ya demiryollarının gelişinden sonra kent merkezi ile mülhakatında önemli ekonomik ve sosyal gelişmeler yaşanırken kent içi ulaşımda da bir modernleşme pratiği izlenmiştir. Konya tren istasyonunun ilgili dönemde kent merkezine belli bir mesafede inşa edilmesi yolcu ve ticari emtianın taşınma sorununu beraberinde getirmiş ve bu durum o döneme kadar Konya ve çevresinde tecrübe edilmeyen atlı tramvayın ortaya çıkış sürecini hazırlamıştır. Atlı tramvay öncesi Konya kent merkezinde yolcu taşımacılığı için tek atlı yaylı arabalar ile faytonlar kullanılırken ticari eşya nakli için de genellikle at arabaları kullanılmaktaydı. Atlı tramvayın inşa edilmesi ve işletmeye açılmasıyla birlikte bu sürecin değişim yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu değişim sürecini anlamak adına araştırmamızda atlı tramvay şirketinin kuruluşu, hat inşaatı ve hattın işletmeye açılması ve hattın kentsel mekâna etkisi gibi bir dizi etkenler incelenmiş ve atlı tramvayın kent tarihindeki önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Bu arastirma, 16 Aralik 1907 tarihinde Londra’da kurulup tuzel bir kisilik kazanan The Oriental C... more Bu arastirma, 16 Aralik 1907 tarihinde Londra’da kurulup tuzel bir kisilik kazanan The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] veya diger bir ismiyle Şark Hali Kumpanyasi’nin 20. yuzyilin basinda kurulusuna giden sureci ve sirketin kurulusuyla beraber Anadolu cografyasinda 1908 yilindan itibaren uyguladigi eve is verme sistemini [putting – out ] ne sekilde organize ettigini aciklamayi amaclamaktadir. Arastirmamiz ayrica sirketin eve is verme sistemi dâhilinde yuruttugu hali uretim faaliyetleri sonucu Anadolu cografyasinda istihdam ettigi, ettirdigi hali dokuma iscilerinin sayisini tespit edip, uygulanan ucret politikasini ve hali dokuma iscilerinin calisma kosullarini ele alarak Osmanli imalat sektorunun onemli uretim alanlarindan biri olan haliciligin Osmanli isci tarihindeki onemini incelemektedir. 1908’den 1914 yilina kadar sadece Anadolu cografyasinda 50 – 60 bin arasinda hali dokuma iscisi istihdam edip eve is verme sistemi sayesinde kayda deger kârlar elde eden OCM, bu yon...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bu araştırma, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli siyasal, ekonomik ve sosyal değişimler yaşadığı 19... more Bu araştırma, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli siyasal, ekonomik ve sosyal değişimler yaşadığı 19. yüzyılın ikinci yarısından – 1864 yılı – itibaren Anadolu menşeli Osmanlı halılarının İzmir Limanı üzerinden yurt dışına ihracatını incelemektedir. Araştırma, Osmanlı halılarının özellikle de Batı Anadolu'daki üretim merkezlerinin üretim miktarları üzerine bir değerlendirmede bulunduktan sonra Osmanlı halılarının yüzyılın ikinci yarısından 1908 yılına kadar olan dönemdeki ihracatını istatistiksel veriler üzerinden değerlendirmektedir. Bu değerlendirme yapılırken İngiltere'nin Osmanlı halılarının önemli bir alıcısı olduğu ve bu önemini uzun yıllar sürdürmesindeki etkenler üzerinde durulmuş ve İzmir Limanı'nın bu anlamdaki önemi incelenmeye çalışılmıştır. Anadolu menşeli halıların İzmir Limanı üzerinden yapılan ihracatının istatistiksel değerlendirilmesi yapılırken esas kaynak grubu olarak İngiliz konsolosluk raporları kullanılmıştır. Osmanlı dış ticaret istatistiklerinin ilk defa 1878 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında 1878'den önceki tarihsel sürecin takip edilebilmesi ve Osmanlı halılarının ihracatını anlamak ve değerlendirmek adına İngiliz konsolosluk raporlarının önemli bir kaynak grubunu teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Bu önemli kaynak grubu kullanılarak Anadolu – Osmanlı halılarının 1908 yılına kadar olan süreçteki ihracatı seçili yıllar bazında miktar ve değer olarak açıklanmaya ve bu şekilde halı ihracatının 1864 – 1908 yılları arasındaki dökümü çıkarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anadolu – Osmanlı Halıları, İzmir Limanı, ihracat, dış ticaret, İngiltere.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 27, s. 360 - 388., 2021
Halı üretimi Osmanlı coğrafyasında kuşkusuz önemli bir yere sahipti ve Osmanlı coğrafyasında halı... more Halı üretimi Osmanlı coğrafyasında kuşkusuz önemli bir yere sahipti ve Osmanlı coğrafyasında halıcılık merkezi olarak Anadolu'nun bariz bir üstünlüğü söz konusuydu ki Konya ve çevresi de bu önemli üretim merkezlerinden biriydi. Konya'da halı dokuma kültürünün geçmişi Selçuklu dönemine kadar uzanmakla beraber 19. yüzyılın son on yıllarından itibaren ticari halıcılık önemli bir gelişme göstermiştir. Araştırmamızda öncelikle ticari halıcılığın 1890'larda Konya ve çevresinde gösterdiği gelişmeyi açıkladıktan sonra 20. yüzyılın ilk yıllarında Konya merkez sancağı, Sille, Akşehir ve Bermende gibi mahallerdeki halı üretim süreci incelenmiştir. Halı üretim yapısı ve üretim örüntüleri incelenirken ayrıca 1914 yılına kadar sayıları on binleri bulan halı dokuma işçilerinin işçi ücretleri ve çalışma koşulları da incelenmiştir. İşçi ücretleri ile çalışma koşullarının bölgeler arası niteliklerini anlamak adına Anadolu'daki diğer halı üretim merkezleriyle karşılaştırma yoluna gidilmiştir. Konya ve çevresinde halı üretimi 20. yüzyılın ilk yıllarında gelişme gösterirken bu gelişmeye paralel olarak 1908 yılından sonra hem tezgâh sayıları hem de işçi sayısında gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Konya, Sille, Akşehir ve Akşehir kırsalında gelişme gösteren ticari halıcılıkta The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] veya diğer bir ismiyle Şark Halı Kumpanyası'nın önemli bir etkisi olmuştur. OCM, 1908 yılından sonra eve iş verme sistemi çerçevesinde parça başı iş yaptırarak üretimi devam ettirmiş ve bu nokta da Konya ve çevresi şirket için önemli bir üretim alanı haline gelmiştir. Konya'daki halıcılık faaliyetlerinin yanında araştırmamızda ayrıca 1901 yılında Konya'da açılan Konya halı ve kilim sergisi incelenmiştir. 20. yüzyılın hemen başında organize edilen bu sergi Konya ve çevresinde dokuma kültürünün çeşitlilik ve zenginliğini göstermesi açısından önemli olmakla beraber yerel üretimi teşvik etmek ve geliştirmek adına başta Konya valisi Avlonyalı Ferid Paşa olmak üzere yerel yöneticilerin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir. Anadolu coğrafyasında 20. yüzyılın başında ilk defa Konya'da açılan halı ve kilim sergisi, hazırlık safhası, düzenlenmesi ve dereceye giren dokuma ürünlerinin ödüllendirilmesi ve serginin etkileri açısından incelenmiş ve bu açıdan hem bölge için hem de Osmanlı İmparatorluğu için önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Konya, Halıcılık, İşçi, Ferid Paşa, Sergi
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 21, 2021 Bahar. , 2021
Abstract
This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacture... more Abstract This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] or aka Şark Halı Kumpanyası founded in England [London] on December 16, 1907 and acquired a legal personality from the beginning of the 20th century to its establishment and how the company has organized the home-employment system [putting – out ] it has been implementing in the Anatolian geography since 1908. Our study also determines the number of carpet weaving workers that the company has employed in the Anatolian geography as a result of the carpet production activities carried out within the home employment system, and it examines the importance of carpet weaving, which is one of the important production areas of the Ottoman manufacturing sector, in the history of Ottoman workers by considering the wage policy applied and the working conditions of carpet weaving workers. From 1908 until 1914, OCM employed 50 - 60 thousand carpet weaving workers in Anatolia alone and made significant profits thanks to the home employment system, it monopolized the Ottoman carpet weaving in this respect and at the same time it became one of the most important exporters of Anatolian - Ottoman carpets by continuing its carpet production activities until just before the First World War.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, Aralık 2020., 2020
Bu araştırma, Osmanlı halıcılığının hem üretim ve ticaret hem de Anadolu halılarının yurt dışı pi... more Bu araştırma, Osmanlı halıcılığının hem üretim ve ticaret hem de Anadolu halılarının yurt dışı piyasalarına pazarlanma ve ihracatında önemli bir rol oynayan The Oriental Carpet Manufacturers Limited’i [OCM] konu edinmektedir. OCM, Anadolu halıcılığında 1908’den I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde etkin bir rol oynamış ve Anadolu’nun birçok muhtelif yerinde tesis ettiği acenteler ve atölyeler sayesinde bu süreçte dikkate değer bir üretim hacmine ulaşmayı başarabilmiştir. OCM’nin bu başarısında şirketi meydana getiren altı kurucu şirket ile OCM’nin halı üretiminde uyguladığı eve iş verme sisteminin önemli bir rolü vardır. OCM, Bandırma Beyköy ve İzmir Mortakya’da kurduğu üretim tesisleriyle halı ham maddelerini de hegemonyasına almış ve bu anlamda halıcılıkta bir tekel olmuştur.
Konya Kitabı XVII. Geçmişten Günümüze Göçler. (Ed: Alaatin Aköz, Doğan Yörük ve Haşim Karpuz)., 2019
This research was conducted based on the field research conducted on June – July months of 2019 i... more This research was conducted based on the field research conducted on June – July months of 2019 in Bulduk, Yeniceoba, Gölyazı, Taşpınar [Cihanbeyli] and Celep, Ömeranlı /Tavşançalı [Kulu] villages in Cihanbeyli and Kulu districts of Konya province. In-depth interviews were conducted with a total of 25 migrants, 7 females and 18 males who migrated to European countries - mainly Sweden, Denmark, Austria and Germany - in the 1960s. For in-depth interviews, immigrants were reached by the snowball method. The findings of the study point to the differences in the migration experiences of the first, second and third generation of migrants and the differences in their attitudes towards the living conditions in Europe and the cultural, economic and social connections they have established with Turkey. Almost all of the first-generation immigrants who migrated to Europe from Konya were surrounded by the sentiment of cultural distance, social and cultural divide and traumas of the migration experience as a result of the hardship they faced and in order to materialize the idea of “returning” to their homeland, they saw investing in Turkey as the most important and primary choice. Despite everything, as a result of the “hospitality” they were welcomed with in the locations they migrated to, first-generation immigrants tend to be altruistic, harmonious and conciliatory in order to provide a better future for themselves and their children, instead of developing a confrontational and reactive identity. The second-generation, who were mostly actors in the services sector, lacking in qualified training and education, underlined the discipline and the challenges of the education and working life in Europe and even though they showed an indecisive attitude towards economically investing in Turkey, they still viewed it as valuable. Although a significant proportion of the second generation immigrants, who are indecisive about the matter of cultural distance, have acquired language skills afterwards, they seem to have contradictory and reactive feelings about integration into the society they migrated to. The second-generation tends to develop a more “reactive identity” compared to other generations due to the difficulties they faced during the migration process, lack of education, immigration in their older ages, and lack of social acceptance. A significant portion of the third and subsequent generations, as a result of being born and educated there, usually emphasis the advantages and benefits of living in Europe and the richness of the multi-cultural environment in Europe. They still thought of visits to Turkey as meaningful but they showcased an ambiguous attitude that viewed economical investments as unimportant. As a result of the uncertainty of the career conditions and social acceptance environments in their respective societies, a certain part of the third-generation youth wishes to return to Turkey but it should be emphasized that this wish is not materialized in anyway and does not go beyond a “planning” state. Keywords: Migration to Europe, generational gap, cultural distance, Cihanbeyli, Kulu.
8th INTERNATIONAL CONFERENCE ON HISTORY & CULTURE October 14-15, 2024 Ankara / TÜRKİYE. Ed. Prof. Dr. Ilgaz AKDOĞAN. UBAK Publication. , 2024
ÖZET
Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir... more ÖZET Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir canlanma görülmüş ve bu dönemde hem yerli hem de yabancı birçok dergi ve gazete Osmanlı basın - yayın hayatına yeni bir ivme kazandırmıştır. II. Meşrutiyet döneminin özgürlük ortamında yayın faaliyetlerine başlayan önemli bir dergi de Amerikan Doğu Akdeniz /Levant Ticaret Odası tarafından İstanbul merkezli olmak üzere 1911 yılından itibaren yayınlanan The Levant Trade Review [LTR]’ dir. Yayın hayatına Haziran 1911’deki ilk sayısıyla başlayan dergi, Osmanlı coğrafyasında İngilizce yayın faaliyetlerinde bulunan dergi ve gazeteler arasında kısa bir süre içerisinde önemli bir yer edinebilmiştir. Dergi, bu gelişimine paralel olarak hem II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi hakkında hem de Osmanlı – Amerikan ticari ilişkileri için istatistiksel bilgiler sunan değerli bir kaynak grubunu oluşturmaktadır. Araştırmamız, The Levant Trade Review Dergisi’ni genel hatlarıyla tanıttıktan sonra derginin özellikle 1911 – 1914 yılları arasında yayımlanan makalelerinin içerik analizini yaparak I. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Osmanlı’nın ekonomik tarihine ilişkin birtakım istatistiksel veri ve bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Amerikan’ın Yakın Doğu pazarına ilgi gösterdiği ve bu yönde birtakım somut adımlar – Chester Projesi gibi – attığı dönemde yayın hayatına başlayan The Levant Trade Review Dergisi, Osmanlı’nın hem Anadolu Balkan hem de Arap coğrafyasındaki yerel ekonomik koşullar, fırsatlar ve gelecek vaat eden üretim alanları hakkında detaylı rapor ve makaleler yayımlamıştır. Araştırmamızda bu istatistiksel veri setleri kullanılarak özellikle Anadolu coğrafyasının ekonomik gelişim trendi de açıklanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Dergi, Anadolu, Amerika, Ticari İlişkiler, İhracat – İthalat
THE LEVANT TRADE REVIEW AND ITS IMPORTANCE FOR THE LATE OTTOMAN SOCIO – ECONOMIC HISTORY (1911 – 1914) ABSTRACT In the Ottoman Empire, with the Second Constitutionalist Period, a serious revival was seen in the press activities, and in this period, many domestic and foreign magazines and newspapers gave a new impetus to the Ottoman press life. Another essential journal that started its publishing activities in the freedom environment of the Second Constitutionalist Period is The Levant Trade Review [LTR], which has been published since 1911 by the American Chamber of Commerce for Turkey headquartered in Istanbul. The magazine, which gained an important place in a short time among the magazines and newspapers published in English in the Ottoman geography, started its publication life with its first page in June 1911. In parallel with this development, the journal constitutes a valuable resource group that provides statistical information about the Ottoman social and economic history of the Second Constitutionalist Period and Ottoman-American trade relations. After introducing The Levant Trade Review Magazine in general terms, our study aims to present some statistical data and information about the economic history of the Ottoman Empire just before the First World War by analyzing the content of the articles published in the journal, especially between the years 1911-1914. The Levant Trade Review Magazine, which started its publication life at a time when the USA showed interest in the Near East market and took some concrete steps (such as the Chester Project) in this direction, has published detailed reports and articles on the local economic conditions, opportunities and promising production areas of the Ottoman Empire in both Anatolian, Balkan and Arabian geographies. In our study, especially the economic development trend of Anatolian geography will be explained using these statistical data sets.
MEHMET GENÇ ANISINA OSMANLI TARİHİ SEMPOZYUMU. 12-13 EKİM 2023 ARTVİN., 2023
İngiltere’de ortaya çıkan ve ilk nüvelerini bu ülkede veren Sanayi Devrimi,
kendisiyle beraber he... more İngiltere’de ortaya çıkan ve ilk nüvelerini bu ülkede veren Sanayi Devrimi, kendisiyle beraber hem deniz hem de demiryollarında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Sanayi Devrimi’nin 19. yüzyıldaki birer simgesi olan buharlı gemiler ve demiryolları dünyayı daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaştırmış ve dünya ticaret hacminde de kayda değer bir artışa sebep olmuşlardır. Buharlı gemiler, 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya deniz ticaretinde önemli bir rol oynayarak uzun mesafeli deniz taşımacılığının ticaret hadlerinde yelkenli gemilere oranla ciddi bir artış kaydetmiştir. Bu artış trendi, 1850’lerden sonra görünürlük kazanmaya başlamakla beraber yüzyılın ilerleyen yıllarında buharlı gemiler lehine bir sürecin evrildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada, 19. yüzyılda Osmanlı Anadolusu’nun önemli bir ihracat limanı olan İzmir Limanı da buharlı gemi şirket ve acentelerinin uğrak noktalarından biri olmuş ve başta İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya bandıralı buharlı gemi şirketleri olmak üzere İzmir Limanı’na seferler düzenlenmeye başlanmıştır. Düzenlenen seferler ilk zamanlarda daha seyrek ve düzensiz iken 1870’lerden itibaren sefer sayılarında artış kaydedilmiş ve seferler daha düzenli yapılmaya başlanarak İzmir Limanı başta Avrupa olmak üzere dünya ticaret limanlarıyla daha yoğun ticari ilişkiler içine girmiştir. Araştırmamızda, Osmanlı’nın önemli ihracat limanlarından biri olan İzmir Limanı’na 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren giren buharlı gemilerin hangi ülkelere ait oldukları, bu gemilerin yük taşıma kapasiteleri/tonaj ve kaynaklar elverdiği sürece ihraç veya ithal edilen ticari emtianın nelerden ibaret olduğu üzerinde durulacaktır. Bu anlamda araştırma, özellikle İngiliz konsolosluk raporları ve diğer kaynaklardan yararlanarak İzmir Limanı’nın 19. yüzyılın son çeyreğinden I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ticari kapasitesini ve 1914’e kadar Anadolu’nun önemli bir ihraç limanı olmasında bu ticaret hadlerinin ne kadar etkili olduğunu açıklamaya çalışacaktır. Anahtar Kelimeler: İzmir, Liman, Sanayi Devrimi, Buharlı Gemi, Taşıma Kapasitesi.
TÜRK HUKUK TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 25 - 27 Ekim 2021, Ankara, Türkiye Adalet Akademisi Yayınları. , 2023
Batı’da özellikle Sanayi Devrimi sonrasında görülen sosyal ve ekonomik
gelişmelerle ilişkili olar... more Batı’da özellikle Sanayi Devrimi sonrasında görülen sosyal ve ekonomik gelişmelerle ilişkili olarak gelişme gösteren şirketleşme olgusu, Osmanlı’da daha çok bir tür emek ve sermaye ortaklığı olan Mudârebe sistemine dayanmaktaydı. Bununla beraber 19. yüzyılda yaşanan gelişmelere bağlı olarak Tanzimat Dönemi’nden itibaren şirketleşme hukuki bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu iktibas edilerek Ticaret Kanunu (Kanunnâme-i Ticaret) meydana getirilmiştir. Ticaret Kanunu’nda şirketler kolektif, komandit ve anonim olmak üzere üç gruba ayrılıp bunların işlev ve tanımlamaları yapılırken yabancı şirketlerle ilgili hukuki mevzuata ne ticaret kanununda ne de Mecelle’de yer verilmiştir. Osmanlı hukuki mevzuatında yabancı şirketlere yer verilmemesi yabancı şirketlerin kapitülasyonlar kaldırılıncaya kadar devletin onay ve iznine gerek duymaksızın Osmanlı coğrafyasında faaliyette bulunabilmesine zemin hazırlamıştır. Bildirimiz bu tür yabancı şirketlerden biri olan ve halıcılıkta bir tekel haline gelen The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM]’i incelemektedir. 1907 yılında bir İngiliz şirketi olarak Londra’da kurulan OCM, 1 Ocak 1908 tarihi itibariyle Anadolu coğrafyasındaki ticari faaliyetlerine başlamakla beraber Osmanlı Devleti tarafından gayr-i musaddak addedilmiş ve bu durum bu önemli şirket için hukuki anlamda ciddi sorunlara sebep olmuştur. Osmanlı Devleti, her ne kadar yürürlüğe koyduğu yönetmelik ve nizamnamelerle OCM’yi Osmanlı hukukunun normlarına uygun bir şirket haline getirmeye çalışmışsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla bunu 1918 yılına kadar yapamamıştır. Bildirimizde OCM’nin yabancı bir şirket olarak Osmanlı’nın hukuki norm ve değerlerine uymadan ve resmi anlamda kayıtlı olmadan Osmanlı topraklarında nasıl ve ne şekilde varlığını devam ettirdiği ve Osmanlı Devleti’yle olan ilişkileri de incelenecektir. Bu şekilde bir şirket özelinden yola çıkarak, yabancı şirketlerin Osmanlı’da hukuki statülerinin genel özellikleri ortaya çıkarılmaya ve devletin son yıllarına kadar tüzel kişiliğe sahip olmadan Anadolu topraklarında varlıklarını nasıl devam ettirdikleri açıklanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Şirket, Yabancı Şirketler, Nizamname, OCM, Tüzel Kişilik
Çaka Bey'den Günümüze İzmir Sempozyumu [Bildiri Özetleri Kitapçığı], 2022
İzmir, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok yabancı şirketin Doğu Akdeniz’deki merkezi ... more İzmir, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok yabancı şirketin Doğu Akdeniz’deki merkezi konumundaydı ve süreç 20. yüzyılın ilk yıllarında da artarak devam etmiştir. 1914 yılına kadar olan zaman diliminde, İzmir merkezli olmak üzere ve farklı üretim alanlarında faaliyette bulunan birçok – The Oriental Carpet Manufacturers Ltd, The Smyrna Fig Packers gibi – yabancı şirketin İzmir’de konuşlandığı gözlemlenmektedir. Bu dikkate değer yabancı şirketlerden biri de Osmanlı Aba Şirketi veya diğer bir ismiyle Ottoman Cloth Company [OCC] idi. 1910 yılında Londra merkezli bir İngiliz limitet şirket olarak kurulan OCC, İzmir Halkapınar’da bir kumaş fabrikası tesis ederek hem İzmir’in hem de Osmanlı’nın da önemli kumaş üreticilerinden biri haline gelmiştir. Araştırmamız, öncelikle şirketin kuruluş sürecini ve Halkapınar’daki fabrikanın İzmir merkezli dokuma sanayisindeki önemini açıkladıktan sonra OCC’nin 1914 yılı itibariyle The Oriental Carpet Manufacturers Limited’e tâbi olmasını ve bu tâbi olmanın Osmanlı ordusunun kumaş, yün ve diğer ihtiyaçlarını nasıl ve ne şekilde karşıladığına odaklanmaktadır. Araştırmamız ayrıca şirketin birincil el kaynaklarına dayanarak özellikle 1914 – 1915 yılları arasında Osmanlı Devleti ile OCC arasında yapılan ve ordunun kumaş ve yün ihtiyacının karşılanması gibi bir dizi antlaşmayı ve bu antlaşmaların önemini I. Dünya Savaşı’nın siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Nihai noktada bu araştırma, OCC üzerinden Osmanlı’nın bu tür yabancı şirketlerle olan ve bugüne kadar pek de bilinmeyen sosyal ve ekonomik ilişkilerini kaynaklar ışığında gün yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir.
UŞAK'IN İŞGALDEN KURTULUŞUNUN 100. YILI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, ÖZET BİLDİRİLER KİTABI, 30 Mayıs 1 Haziran 2022, UŞAK., 2022
Konargöçer bir hayat tarzına sahip olan ve orta kuşak iklim özelliklerinin hüküm sürdüğü bir coğr... more Konargöçer bir hayat tarzına sahip olan ve orta kuşak iklim özelliklerinin hüküm sürdüğü bir coğrafyada yaşayan Türk boylarında halıcılık yüzyıllar boyunca önemli bir ekonomik faaliyet olarak devam etmiştir. Türk boylarının Orta Asya’dan Anadolu’nun içlerine doğru göçleri sonucu halıcılık Anadolu’nun birçok mahallinde gelişme göstermiştir. Bu noktada Uşak ve çevresine Kaçar aşireti başta olmak üzere Karakeçili, Kızılkeçili, Kınıklı ve Tekeli gibi Türkmen boylarının yerleşmesi Uşak’ı erken dönemlerden itibaren önemli bir dokumacılık merkezi haline getirmiştir. Uşak, 16. yüzyıldan başlayarak önemli bir dokuma merkezi olmakla birlikte özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halı endüstrisinin hem eve iş verme [putting –out] hem de atölye tarzı üretim biçiminin yaygınlaştığı ve üretim hacminin artış gösterdiği bir mahal olarak dikkat çekmektedir. 1850’lerden itibaren yabancı halı ticaret evleri ve halı şirketleri Uşak’ta atölyeler tesis ederek halı üretimini merkezileştirmiş ve Uşak halıları yüzyılın ilerleyen zamanlarında üretim hacmi açısından artış kaydederek yurt dışına ihraç edilen önemli bir meta haline gelmiştir. Araştırmamız bu anlamda 1850’lerden itibaren belli bir ivme kazanan ticari halıcılığın gelişmesinde etkin rol oynayan W. Griffitt Company, Maple and Company Ltd, The Oriental Carpet Manufacturers Ltd gibi yabancı halı şirketlerini ele alarak bu tür şirketlerin Uşak ve çevresindeki üretim faaliyetlerine ve önemine değinecektir. Böyle bir yaklaşımla Uşak’ta özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari halıcılığın neden yaygınlaştığı ve bunun I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ne şekilde devam ettiği üzerinde durulacaktır. Nihai olarak, Uşak’taki halı üretimi 1850 - 1914 yılları arasında hem üretim biçimi ve potansiyeli hem de iş gücü açısından analiz edilerek bölgenin sosyo – ekonomik tarihine katkı sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Uşak, halı üretimi, ticari halıcılık, yabancı halı ticaret evleri, işgücü.
Bildirimizin konusu Konya'ya 1896 Temmuz'unda ulaşan Anadolu Demiryolları'nın, Konya Ovasını sula... more Bildirimizin konusu Konya'ya 1896 Temmuz'unda ulaşan Anadolu Demiryolları'nın, Konya Ovasını sulamak, tarımsal üretimi, ürün çeşitliliğini ve ekilebilir alanları arttırmak için giriştiği ve gerçekleştirdiği Konya Ovası Sulama Projesi'ni ve sulama projenin Konya kent merkezine ve çevresine etkilerini incelemektir. Bu bağlamda, Bozkır – Seydişehir arasında yer alan Karaviran (Suğla) Gölü'nün kurutulması ve Beyşehir Çayı'nın suları ile Çarşamba Suyu'nu Konya Ovası'na akıtılması maksadını taşıyan bu proje, Anadolu Demiryolu Şirketi tarafından yapımına 1908'de başlanmış ve 1913 yılının sonunda bitirilmiştir. Sulama projesi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk modern ve 20. yüzyıl genelinde de yapılan önemli sulama projelerinden biri olarak bilinmektedir. Araştırmamızda sulama projesinin etkilerini incelemek amacıyla, Konya Demiryolları ve demiryolunun Konya'ya ulaşması, ihale süreci, inşaatı ve uluslararası sermayenin demiryolları için verdiği mücadele açıklanmıştır. Daha sonra sulama proje öncesinde Konya Ovası'nda yapılan sulama girişimleri incelenmiş, Konya'daki mahalli yönetimlerin proje öncesi yaptıkları teşebbüsler değerlendirilmiştir. Projenin ihale süreci, yapımı ve inşaatından sonra ne şekilde işletileceği ve demiryolları ile sulama projesinin Konya ve mülhakatına etkileri çalışmamızda ele alınmıştır. Bu yönüyle projenin Konya'da tarımsal üretimin arttırılması ve kentsel doku ve yapının gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. • Anahtar Kelimeler Almanya, Anadolu Demiryolları Şirketi, Konya, Kentsel değişim, Konya Ovası Sulama Projesi • Abstract The aim of this paper is to study the influence of Konya Plain İrrigation Project on Konya and its vicinity. Conducted by means of Anatolia Railways that reached Konya in July, 1896, Konya Plain Irrigation Project, aiming to irrigate Konya Plain as well as to enhance agricultural production and extend the cultivable land, is known as one of the most important irrigation projects worldwide in the 20th century, besides being the first modern irrigation project to have been carried out in Turkey, in the first quarter of the 20th century. The idea of the irrigation of Konya Plain actually dates back to the late 18th century and the first quarter of the 19th century. The project was given to Anatolia Railway Company and the agreement was signed on the 20th of November, 1907-14. L. 1325 in Islamic Calendar-. The agreement, which was approved by Abdulhamid II with the promise that the project was going to be given to a company which has rendered significant services to the country and the government, was confirmed by him on the date of April the 30th, 1908.
Abstract
This paper studies the central Anatolian city named Konya and its
transformation into a ... more Abstract This paper studies the central Anatolian city named Konya and its transformation into a pioneering city of the Ottoman Empire by the establishment of the railways. During the Era of Sultan Abdülhamit II, Konya was a traditional Anatolian city. Towards the end of the 19th century, by the arrival of the Anatolia Railway Line (July 1896), its destiny changed. Comparisons of the developments within the city during the period of Abdülhamit II and after the establishment of the railways showed that the first transformation began with the city’s structure. The traditional structure quickly began to change by the construction of the Eskisehir-Konya railway line. New businesses and localities, which haven’t been in the city before, began to be established. The existence of these new localities and the construction of the railway opened doors not only to nearby cities but also to other nations and countries within the borders of the Empire, and also to the international world. Thus, a population movement, especially an internal migration, began eventually as Konya was surrounded with modern structures. In addition, by the arrival of the Railways to Konya, cereal transport, which was minimal before, showed an increase, and Konya began to meet the cereal demand of the capital city of Istanbul partially. The Konya Plain Irrigation Project started and was conducted by the Anatolia Railways Company in order to increase the variety of products, and the arable lands made Konya and its vicinity one of the pioneer places of the Ottoman Empire’s development. This paper studies how the structure of a city changed by the establishment of railways. Keywords: Konya, Germany, Anatolia Railways Company, Changing.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi [Van Yüzüncü Yıl University The Journal of Social Sciences Institute] Yıl / Year: 2024 - Sayı / Issue: 65, p. 183 - 199. , 2024
Until the 18th century, human history used a technology that had been going on for thousands of y... more Until the 18th century, human history used a technology that had been going on for thousands of years and was characterised by its mechanical features, and social life was shaped accordingly. This process, which has been going on for thousands of years, witnessed significant changes in the 19th century, especially in transport technologies - railways and steamships - and this century witnessed the birth of today's modern technology. This process, which started in the field of transport, continued to gain momentum with developments in the fields of chemistry and electricity. In the 19th century, a period of rapid change and transformation, Ottoman society, as a technology importer, imported this technology from abroad. The product range and volume of the technology imported from abroad varied according to the years and the needs of the society. At this point, our research will try to examine how and in what way the Ottoman Empire, as a technology importer, used the imported technology by selecting samples from different neighbourhoods of Anatolia. As it is known, railways and steamships are among the most important technologies imported from the early period. Firstly, the use and effects of these transport technologies in the late Ottoman society will be investigated, and then the use and spread of agricultural tools such as threshing machines and ploughs will be emphasised depending on the developments in the agricultural field. Then we will focus on sewing machines, which had a significant impact on household production and became visible in the second half of the 19th century. Our research will try to investigate the use of technology in the late Ottoman society through such examples. Keywords: Technology, late Ottoman society, railways, sewing Machine
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 29 (2024). s. 115-139., 2024
İzmir became one of the most important export ports of the Eastern Mediterranean in the second h... more İzmir became one of the most important export ports of the Eastern Mediterranean in the second half of the 19th century. The Izmir-Kasaba (Turgutlu) and Izmir-Aydin railway lines, the first railway lines to be put into operation in Anatolia, played an important role in the Izmir Port becoming a remarkable export port as of the second half of the 19th century. These railway lines, which were put into operation in the same year, not only caused a significant increase in the terms of trade of İzmir, but also served the process of peripheralisation, or in other words peripheralisation of the Ottoman Empire. As is well known, railways brought rural production areas into the process of commodity production, while at the same time, more developed economies connected the economies of peripheral countries to them. In this sense, the neighbourhoods in the hinterland of Izmir played an important role in the supply of agricultural products and foodstuffs, in other words primary products, to the Izmir Port from the mid-1860s onwards, which created an economic relationship based on the export of primary products in the trade relations of Izmir and naturally the Ottoman economy with Europe and other Western states. At this point, our research will attempt to explain the agricultural products, foodstuffs and commercial commodities transported by railways from the İzmir hinterland to the İzmir Port from the early years of the 20th century until the Second Constitutional Period and their total annual volumes. From this point of view, the research will address how much products were transported to the Port of Izmir by railways in these years and the importance of these products in making Izmir an export-oriented port. In addition, by using the export figures of Izmir in the relevant years, the relationship between the commodities transported by railways and the products exported from Izmir Port will be tried to be determined. Key Words: Railways, İzmir, Export, Port, Commodity
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi.Sayı: 55, Nisan 2022, s. 1 - 20., 2022
Bu araştırma, Anadolu'nun merkezi platosunda yer alan Konya şehir merkezine 1896 yılında Anadolu-... more Bu araştırma, Anadolu'nun merkezi platosunda yer alan Konya şehir merkezine 1896 yılında Anadolu-Bağdat Demiryolu hattının inşa edilmesinden sonra kent içi ulaşım sisteminde bir alternatif olarak gelişen atlı tramvayı incelemektedir. Konya'ya demiryollarının gelişinden sonra kent merkezi ile mülhakatında önemli ekonomik ve sosyal gelişmeler yaşanırken kent içi ulaşımda da bir modernleşme pratiği izlenmiştir. Konya tren istasyonunun ilgili dönemde kent merkezine belli bir mesafede inşa edilmesi yolcu ve ticari emtianın taşınma sorununu beraberinde getirmiş ve bu durum o döneme kadar Konya ve çevresinde tecrübe edilmeyen atlı tramvayın ortaya çıkış sürecini hazırlamıştır. Atlı tramvay öncesi Konya kent merkezinde yolcu taşımacılığı için tek atlı yaylı arabalar ile faytonlar kullanılırken ticari eşya nakli için de genellikle at arabaları kullanılmaktaydı. Atlı tramvayın inşa edilmesi ve işletmeye açılmasıyla birlikte bu sürecin değişim yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu değişim sürecini anlamak adına araştırmamızda atlı tramvay şirketinin kuruluşu, hat inşaatı ve hattın işletmeye açılması ve hattın kentsel mekâna etkisi gibi bir dizi etkenler incelenmiş ve atlı tramvayın kent tarihindeki önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Bu arastirma, 16 Aralik 1907 tarihinde Londra’da kurulup tuzel bir kisilik kazanan The Oriental C... more Bu arastirma, 16 Aralik 1907 tarihinde Londra’da kurulup tuzel bir kisilik kazanan The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] veya diger bir ismiyle Şark Hali Kumpanyasi’nin 20. yuzyilin basinda kurulusuna giden sureci ve sirketin kurulusuyla beraber Anadolu cografyasinda 1908 yilindan itibaren uyguladigi eve is verme sistemini [putting – out ] ne sekilde organize ettigini aciklamayi amaclamaktadir. Arastirmamiz ayrica sirketin eve is verme sistemi dâhilinde yuruttugu hali uretim faaliyetleri sonucu Anadolu cografyasinda istihdam ettigi, ettirdigi hali dokuma iscilerinin sayisini tespit edip, uygulanan ucret politikasini ve hali dokuma iscilerinin calisma kosullarini ele alarak Osmanli imalat sektorunun onemli uretim alanlarindan biri olan haliciligin Osmanli isci tarihindeki onemini incelemektedir. 1908’den 1914 yilina kadar sadece Anadolu cografyasinda 50 – 60 bin arasinda hali dokuma iscisi istihdam edip eve is verme sistemi sayesinde kayda deger kârlar elde eden OCM, bu yon...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bu araştırma, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli siyasal, ekonomik ve sosyal değişimler yaşadığı 19... more Bu araştırma, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli siyasal, ekonomik ve sosyal değişimler yaşadığı 19. yüzyılın ikinci yarısından – 1864 yılı – itibaren Anadolu menşeli Osmanlı halılarının İzmir Limanı üzerinden yurt dışına ihracatını incelemektedir. Araştırma, Osmanlı halılarının özellikle de Batı Anadolu'daki üretim merkezlerinin üretim miktarları üzerine bir değerlendirmede bulunduktan sonra Osmanlı halılarının yüzyılın ikinci yarısından 1908 yılına kadar olan dönemdeki ihracatını istatistiksel veriler üzerinden değerlendirmektedir. Bu değerlendirme yapılırken İngiltere'nin Osmanlı halılarının önemli bir alıcısı olduğu ve bu önemini uzun yıllar sürdürmesindeki etkenler üzerinde durulmuş ve İzmir Limanı'nın bu anlamdaki önemi incelenmeye çalışılmıştır. Anadolu menşeli halıların İzmir Limanı üzerinden yapılan ihracatının istatistiksel değerlendirilmesi yapılırken esas kaynak grubu olarak İngiliz konsolosluk raporları kullanılmıştır. Osmanlı dış ticaret istatistiklerinin ilk defa 1878 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında 1878'den önceki tarihsel sürecin takip edilebilmesi ve Osmanlı halılarının ihracatını anlamak ve değerlendirmek adına İngiliz konsolosluk raporlarının önemli bir kaynak grubunu teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Bu önemli kaynak grubu kullanılarak Anadolu – Osmanlı halılarının 1908 yılına kadar olan süreçteki ihracatı seçili yıllar bazında miktar ve değer olarak açıklanmaya ve bu şekilde halı ihracatının 1864 – 1908 yılları arasındaki dökümü çıkarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anadolu – Osmanlı Halıları, İzmir Limanı, ihracat, dış ticaret, İngiltere.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 27, s. 360 - 388., 2021
Halı üretimi Osmanlı coğrafyasında kuşkusuz önemli bir yere sahipti ve Osmanlı coğrafyasında halı... more Halı üretimi Osmanlı coğrafyasında kuşkusuz önemli bir yere sahipti ve Osmanlı coğrafyasında halıcılık merkezi olarak Anadolu'nun bariz bir üstünlüğü söz konusuydu ki Konya ve çevresi de bu önemli üretim merkezlerinden biriydi. Konya'da halı dokuma kültürünün geçmişi Selçuklu dönemine kadar uzanmakla beraber 19. yüzyılın son on yıllarından itibaren ticari halıcılık önemli bir gelişme göstermiştir. Araştırmamızda öncelikle ticari halıcılığın 1890'larda Konya ve çevresinde gösterdiği gelişmeyi açıkladıktan sonra 20. yüzyılın ilk yıllarında Konya merkez sancağı, Sille, Akşehir ve Bermende gibi mahallerdeki halı üretim süreci incelenmiştir. Halı üretim yapısı ve üretim örüntüleri incelenirken ayrıca 1914 yılına kadar sayıları on binleri bulan halı dokuma işçilerinin işçi ücretleri ve çalışma koşulları da incelenmiştir. İşçi ücretleri ile çalışma koşullarının bölgeler arası niteliklerini anlamak adına Anadolu'daki diğer halı üretim merkezleriyle karşılaştırma yoluna gidilmiştir. Konya ve çevresinde halı üretimi 20. yüzyılın ilk yıllarında gelişme gösterirken bu gelişmeye paralel olarak 1908 yılından sonra hem tezgâh sayıları hem de işçi sayısında gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Konya, Sille, Akşehir ve Akşehir kırsalında gelişme gösteren ticari halıcılıkta The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] veya diğer bir ismiyle Şark Halı Kumpanyası'nın önemli bir etkisi olmuştur. OCM, 1908 yılından sonra eve iş verme sistemi çerçevesinde parça başı iş yaptırarak üretimi devam ettirmiş ve bu nokta da Konya ve çevresi şirket için önemli bir üretim alanı haline gelmiştir. Konya'daki halıcılık faaliyetlerinin yanında araştırmamızda ayrıca 1901 yılında Konya'da açılan Konya halı ve kilim sergisi incelenmiştir. 20. yüzyılın hemen başında organize edilen bu sergi Konya ve çevresinde dokuma kültürünün çeşitlilik ve zenginliğini göstermesi açısından önemli olmakla beraber yerel üretimi teşvik etmek ve geliştirmek adına başta Konya valisi Avlonyalı Ferid Paşa olmak üzere yerel yöneticilerin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir. Anadolu coğrafyasında 20. yüzyılın başında ilk defa Konya'da açılan halı ve kilim sergisi, hazırlık safhası, düzenlenmesi ve dereceye giren dokuma ürünlerinin ödüllendirilmesi ve serginin etkileri açısından incelenmiş ve bu açıdan hem bölge için hem de Osmanlı İmparatorluğu için önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Konya, Halıcılık, İşçi, Ferid Paşa, Sergi
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 21, 2021 Bahar. , 2021
Abstract
This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacture... more Abstract This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] or aka Şark Halı Kumpanyası founded in England [London] on December 16, 1907 and acquired a legal personality from the beginning of the 20th century to its establishment and how the company has organized the home-employment system [putting – out ] it has been implementing in the Anatolian geography since 1908. Our study also determines the number of carpet weaving workers that the company has employed in the Anatolian geography as a result of the carpet production activities carried out within the home employment system, and it examines the importance of carpet weaving, which is one of the important production areas of the Ottoman manufacturing sector, in the history of Ottoman workers by considering the wage policy applied and the working conditions of carpet weaving workers. From 1908 until 1914, OCM employed 50 - 60 thousand carpet weaving workers in Anatolia alone and made significant profits thanks to the home employment system, it monopolized the Ottoman carpet weaving in this respect and at the same time it became one of the most important exporters of Anatolian - Ottoman carpets by continuing its carpet production activities until just before the First World War.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, Aralık 2020., 2020
Bu araştırma, Osmanlı halıcılığının hem üretim ve ticaret hem de Anadolu halılarının yurt dışı pi... more Bu araştırma, Osmanlı halıcılığının hem üretim ve ticaret hem de Anadolu halılarının yurt dışı piyasalarına pazarlanma ve ihracatında önemli bir rol oynayan The Oriental Carpet Manufacturers Limited’i [OCM] konu edinmektedir. OCM, Anadolu halıcılığında 1908’den I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde etkin bir rol oynamış ve Anadolu’nun birçok muhtelif yerinde tesis ettiği acenteler ve atölyeler sayesinde bu süreçte dikkate değer bir üretim hacmine ulaşmayı başarabilmiştir. OCM’nin bu başarısında şirketi meydana getiren altı kurucu şirket ile OCM’nin halı üretiminde uyguladığı eve iş verme sisteminin önemli bir rolü vardır. OCM, Bandırma Beyköy ve İzmir Mortakya’da kurduğu üretim tesisleriyle halı ham maddelerini de hegemonyasına almış ve bu anlamda halıcılıkta bir tekel olmuştur.
Konya Kitabı XVII. Geçmişten Günümüze Göçler. (Ed: Alaatin Aköz, Doğan Yörük ve Haşim Karpuz)., 2019
This research was conducted based on the field research conducted on June – July months of 2019 i... more This research was conducted based on the field research conducted on June – July months of 2019 in Bulduk, Yeniceoba, Gölyazı, Taşpınar [Cihanbeyli] and Celep, Ömeranlı /Tavşançalı [Kulu] villages in Cihanbeyli and Kulu districts of Konya province. In-depth interviews were conducted with a total of 25 migrants, 7 females and 18 males who migrated to European countries - mainly Sweden, Denmark, Austria and Germany - in the 1960s. For in-depth interviews, immigrants were reached by the snowball method. The findings of the study point to the differences in the migration experiences of the first, second and third generation of migrants and the differences in their attitudes towards the living conditions in Europe and the cultural, economic and social connections they have established with Turkey. Almost all of the first-generation immigrants who migrated to Europe from Konya were surrounded by the sentiment of cultural distance, social and cultural divide and traumas of the migration experience as a result of the hardship they faced and in order to materialize the idea of “returning” to their homeland, they saw investing in Turkey as the most important and primary choice. Despite everything, as a result of the “hospitality” they were welcomed with in the locations they migrated to, first-generation immigrants tend to be altruistic, harmonious and conciliatory in order to provide a better future for themselves and their children, instead of developing a confrontational and reactive identity. The second-generation, who were mostly actors in the services sector, lacking in qualified training and education, underlined the discipline and the challenges of the education and working life in Europe and even though they showed an indecisive attitude towards economically investing in Turkey, they still viewed it as valuable. Although a significant proportion of the second generation immigrants, who are indecisive about the matter of cultural distance, have acquired language skills afterwards, they seem to have contradictory and reactive feelings about integration into the society they migrated to. The second-generation tends to develop a more “reactive identity” compared to other generations due to the difficulties they faced during the migration process, lack of education, immigration in their older ages, and lack of social acceptance. A significant portion of the third and subsequent generations, as a result of being born and educated there, usually emphasis the advantages and benefits of living in Europe and the richness of the multi-cultural environment in Europe. They still thought of visits to Turkey as meaningful but they showcased an ambiguous attitude that viewed economical investments as unimportant. As a result of the uncertainty of the career conditions and social acceptance environments in their respective societies, a certain part of the third-generation youth wishes to return to Turkey but it should be emphasized that this wish is not materialized in anyway and does not go beyond a “planning” state. Keywords: Migration to Europe, generational gap, cultural distance, Cihanbeyli, Kulu.
This study focuses on The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM], which plays
an important r... more This study focuses on The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM], which plays an important role in the production and trade of Ottoman carpets as well as the marketing and export of Anatolian carpets to foreign markets. OCM, played an active role in the Anatolian Carpets from 1908 to the First World War and was able to reach a remarkable production volume in this process thanks to the agencies and workshops it established in various parts of Anatolia. In this success of OCM, six founding companies that make up this company and OCM's home employment system [putting – out], which is applied in carpet production, have an important role. Although founding companies started to form from the second quarter of the 19th century, they were among the important companies holding Ottoman carpet business later in the same century and in the first years of the 20th century. These founding companies created the OCM on December 16, 1907 being aware of the demand for Ottoman carpets in the European and American markets and also in order to eliminate the competition in the carpet trade. Having acquired a legal personality as of December 16, 1907, OCM was able to stay outside the Ottoman laws and regulations by showing itself a British limited company registered in London and continued this process until 1918. Although it was constituted outside the Ottoman laws, OCM started carpet production activities in Anatolian geography as of January 1, 1908 and played an active role in carpet production until 1914. OCM, also took the carpet raw materials into hegemony with the production facilities it established in Bandırma Beyköy and Izmir Mortakia and in this sense, it became a monopoly in carpet making. As a direct result of this monopolization, OCM employed carpet weavers ranging from 50 to 60 thousand in Anatolia and in this process, it increased its capital to £ 500.000 in 1910 and to £ 1.000.000 in 1912. Key Words: OCM, Anatolia, Ottoman Carpets, Carpet Production and Trade
Uploads
Conference Presentations by Emrah YILMAZ
Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir canlanma görülmüş ve bu dönemde hem yerli hem de yabancı birçok dergi ve gazete Osmanlı basın - yayın hayatına yeni bir ivme kazandırmıştır. II. Meşrutiyet döneminin özgürlük ortamında yayın faaliyetlerine başlayan önemli bir dergi de Amerikan Doğu Akdeniz /Levant
Ticaret Odası tarafından İstanbul merkezli olmak üzere 1911 yılından itibaren yayınlanan The Levant Trade Review [LTR]’ dir. Yayın hayatına Haziran 1911’deki ilk sayısıyla başlayan dergi, Osmanlı coğrafyasında İngilizce yayın faaliyetlerinde bulunan dergi ve gazeteler arasında kısa bir süre içerisinde önemli bir yer edinebilmiştir. Dergi, bu gelişimine paralel
olarak hem II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi hakkında hem de Osmanlı – Amerikan ticari ilişkileri için istatistiksel bilgiler sunan değerli bir kaynak grubunu oluşturmaktadır. Araştırmamız, The Levant Trade Review Dergisi’ni genel hatlarıyla tanıttıktan sonra derginin özellikle 1911 – 1914 yılları arasında yayımlanan makalelerinin
içerik analizini yaparak I. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Osmanlı’nın ekonomik tarihine ilişkin birtakım istatistiksel veri ve bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Amerikan’ın Yakın Doğu pazarına ilgi gösterdiği ve bu yönde birtakım somut adımlar – Chester Projesi gibi – attığı dönemde yayın hayatına başlayan The Levant Trade Review Dergisi, Osmanlı’nın hem
Anadolu Balkan hem de Arap coğrafyasındaki yerel ekonomik koşullar, fırsatlar ve gelecek vaat eden üretim alanları hakkında detaylı rapor ve makaleler yayımlamıştır. Araştırmamızda bu istatistiksel veri setleri kullanılarak özellikle Anadolu coğrafyasının ekonomik gelişim trendi de açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dergi, Anadolu, Amerika, Ticari İlişkiler, İhracat – İthalat
THE LEVANT TRADE REVIEW AND ITS IMPORTANCE FOR THE LATE
OTTOMAN SOCIO – ECONOMIC HISTORY (1911 – 1914)
ABSTRACT
In the Ottoman Empire, with the Second Constitutionalist Period, a serious revival was seen in the press activities, and in this period, many domestic and foreign magazines and newspapers gave a new impetus to the Ottoman press life. Another essential journal that started its publishing activities in the freedom environment of the Second Constitutionalist
Period is The Levant Trade Review [LTR], which has been published since 1911 by the American Chamber of Commerce for Turkey headquartered in Istanbul. The magazine, which gained an important place in a short time among the magazines and newspapers published in English in the Ottoman geography, started its publication life with its first page in June 1911. In parallel with this development, the journal constitutes a valuable resource group that provides statistical information about the Ottoman social and economic history of the Second Constitutionalist Period and Ottoman-American trade relations. After introducing The Levant
Trade Review Magazine in general terms, our study aims to present some statistical data and information about the economic history of the Ottoman Empire just before the First World War by analyzing the content of the articles published in the journal, especially between the years 1911-1914. The Levant Trade Review Magazine, which started its publication life at a time when the USA showed interest in the Near East market and took some concrete steps (such as the Chester Project) in this direction, has published detailed reports and articles on the local economic conditions, opportunities and promising production areas of the Ottoman Empire in both Anatolian, Balkan and Arabian geographies. In our study, especially the economic development trend of Anatolian geography will be explained using these statistical data sets.
Keywords: Magazine, Anatolia, America, Trade Relations, Export- Import
kendisiyle beraber hem deniz hem de demiryollarında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Sanayi Devrimi’nin 19. yüzyıldaki birer simgesi olan buharlı gemiler ve demiryolları dünyayı daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaştırmış ve dünya ticaret hacminde de kayda değer bir artışa sebep olmuşlardır. Buharlı gemiler, 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya deniz ticaretinde önemli bir rol oynayarak uzun mesafeli deniz taşımacılığının ticaret hadlerinde yelkenli gemilere oranla ciddi
bir artış kaydetmiştir. Bu artış trendi, 1850’lerden sonra görünürlük kazanmaya başlamakla beraber yüzyılın ilerleyen yıllarında buharlı gemiler lehine bir sürecin evrildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada, 19. yüzyılda Osmanlı Anadolusu’nun önemli bir ihracat limanı olan İzmir Limanı da buharlı gemi şirket ve acentelerinin uğrak noktalarından biri olmuş ve başta İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya bandıralı buharlı gemi şirketleri olmak üzere İzmir Limanı’na seferler düzenlenmeye başlanmıştır. Düzenlenen seferler ilk zamanlarda daha seyrek ve düzensiz iken
1870’lerden itibaren sefer sayılarında artış kaydedilmiş ve seferler daha düzenli yapılmaya başlanarak İzmir Limanı başta Avrupa olmak üzere dünya ticaret limanlarıyla daha yoğun ticari ilişkiler içine girmiştir. Araştırmamızda, Osmanlı’nın önemli ihracat limanlarından biri olan İzmir Limanı’na 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren giren buharlı gemilerin hangi ülkelere ait oldukları, bu gemilerin yük taşıma kapasiteleri/tonaj ve kaynaklar elverdiği sürece ihraç veya ithal edilen ticari emtianın nelerden ibaret olduğu üzerinde durulacaktır. Bu anlamda araştırma, özellikle İngiliz
konsolosluk raporları ve diğer kaynaklardan yararlanarak İzmir Limanı’nın 19. yüzyılın son çeyreğinden I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ticari kapasitesini ve 1914’e kadar Anadolu’nun önemli bir ihraç limanı olmasında bu ticaret hadlerinin ne kadar etkili olduğunu açıklamaya çalışacaktır.
Anahtar Kelimeler: İzmir, Liman, Sanayi Devrimi, Buharlı Gemi, Taşıma Kapasitesi.
gelişmelerle ilişkili olarak gelişme gösteren şirketleşme olgusu, Osmanlı’da daha çok bir tür emek ve sermaye ortaklığı olan Mudârebe sistemine dayanmaktaydı. Bununla beraber 19. yüzyılda yaşanan gelişmelere bağlı olarak Tanzimat Dönemi’nden itibaren şirketleşme hukuki bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu iktibas edilerek Ticaret Kanunu (Kanunnâme-i
Ticaret) meydana getirilmiştir. Ticaret Kanunu’nda şirketler kolektif, komandit ve anonim olmak üzere üç gruba ayrılıp bunların işlev ve tanımlamaları yapılırken yabancı şirketlerle ilgili hukuki mevzuata ne ticaret kanununda ne de Mecelle’de yer verilmiştir. Osmanlı hukuki mevzuatında yabancı şirketlere yer verilmemesi yabancı şirketlerin kapitülasyonlar kaldırılıncaya kadar devletin onay ve iznine gerek
duymaksızın Osmanlı coğrafyasında faaliyette bulunabilmesine zemin hazırlamıştır. Bildirimiz bu tür yabancı şirketlerden biri olan ve halıcılıkta bir tekel haline gelen The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM]’i incelemektedir. 1907 yılında bir İngiliz şirketi olarak Londra’da kurulan OCM, 1 Ocak 1908 tarihi itibariyle Anadolu coğrafyasındaki ticari faaliyetlerine başlamakla beraber Osmanlı Devleti tarafından gayr-i musaddak addedilmiş ve bu durum bu önemli şirket için hukuki
anlamda ciddi sorunlara sebep olmuştur. Osmanlı Devleti, her ne kadar yürürlüğe koyduğu yönetmelik ve nizamnamelerle OCM’yi Osmanlı hukukunun normlarına uygun bir şirket haline getirmeye çalışmışsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla bunu 1918 yılına kadar yapamamıştır. Bildirimizde OCM’nin yabancı bir şirket olarak Osmanlı’nın hukuki norm ve değerlerine uymadan ve resmi anlamda kayıtlı olmadan Osmanlı topraklarında nasıl ve ne şekilde varlığını devam ettirdiği ve Osmanlı
Devleti’yle olan ilişkileri de incelenecektir. Bu şekilde bir şirket özelinden yola çıkarak, yabancı şirketlerin Osmanlı’da hukuki statülerinin genel özellikleri ortaya çıkarılmaya ve devletin son yıllarına kadar tüzel kişiliğe sahip olmadan Anadolu topraklarında varlıklarını nasıl devam ettirdikleri açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Şirket, Yabancı Şirketler, Nizamname, OCM, Tüzel Kişilik
ismiyle Ottoman Cloth Company [OCC] idi. 1910 yılında Londra merkezli bir İngiliz limitet şirket olarak kurulan OCC, İzmir Halkapınar’da bir kumaş fabrikası tesis ederek hem İzmir’in hem de Osmanlı’nın da önemli kumaş üreticilerinden biri haline gelmiştir. Araştırmamız, öncelikle şirketin kuruluş sürecini ve Halkapınar’daki fabrikanın İzmir merkezli dokuma sanayisindeki önemini açıkladıktan sonra OCC’nin 1914 yılı itibariyle The Oriental Carpet Manufacturers Limited’e tâbi olmasını ve bu tâbi olmanın Osmanlı ordusunun kumaş, yün ve diğer ihtiyaçlarını nasıl ve ne şekilde karşıladığına odaklanmaktadır.
Araştırmamız ayrıca şirketin birincil el kaynaklarına dayanarak özellikle 1914 – 1915 yılları arasında Osmanlı Devleti ile OCC arasında yapılan ve ordunun kumaş ve yün ihtiyacının karşılanması gibi bir dizi antlaşmayı ve bu antlaşmaların önemini I. Dünya Savaşı’nın siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Nihai noktada bu araştırma, OCC üzerinden Osmanlı’nın bu tür yabancı şirketlerle olan ve bugüne kadar pek de bilinmeyen sosyal ve ekonomik ilişkilerini kaynaklar ışığında gün
yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir.
noktada Uşak ve çevresine Kaçar aşireti başta olmak üzere Karakeçili, Kızılkeçili, Kınıklı ve Tekeli gibi Türkmen boylarının yerleşmesi Uşak’ı erken dönemlerden itibaren önemli bir dokumacılık merkezi haline getirmiştir. Uşak, 16. yüzyıldan başlayarak önemli bir dokuma merkezi olmakla birlikte özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halı endüstrisinin hem eve iş verme [putting –out] hem de atölye tarzı üretim biçiminin yaygınlaştığı ve üretim hacminin artış gösterdiği bir mahal olarak dikkat çekmektedir.
1850’lerden itibaren yabancı halı ticaret evleri ve halı şirketleri Uşak’ta atölyeler tesis ederek halı üretimini merkezileştirmiş ve Uşak halıları yüzyılın ilerleyen zamanlarında üretim hacmi açısından artış kaydederek yurt dışına ihraç edilen önemli bir meta haline gelmiştir. Araştırmamız bu anlamda 1850’lerden itibaren belli bir ivme kazanan ticari halıcılığın gelişmesinde etkin rol oynayan W. Griffitt Company, Maple and Company Ltd, The Oriental Carpet Manufacturers Ltd gibi yabancı halı şirketlerini ele alarak bu tür şirketlerin Uşak ve çevresindeki üretim faaliyetlerine ve önemine değinecektir. Böyle bir yaklaşımla Uşak’ta özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari halıcılığın neden yaygınlaştığı ve bunun I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ne şekilde devam ettiği üzerinde durulacaktır. Nihai olarak, Uşak’taki halı üretimi 1850 - 1914 yılları arasında
hem üretim biçimi ve potansiyeli hem de iş gücü açısından analiz edilerek bölgenin sosyo – ekonomik tarihine katkı sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Uşak, halı üretimi, ticari halıcılık, yabancı halı ticaret evleri, işgücü.
This paper studies the central Anatolian city named Konya and its
transformation into a pioneering city of the Ottoman Empire by the
establishment of the railways. During the Era of Sultan Abdülhamit II, Konya was a traditional Anatolian city. Towards the end of the 19th century, by the arrival of the Anatolia Railway Line (July 1896), its destiny changed.
Comparisons of the developments within the city during the period of
Abdülhamit II and after the establishment of the railways showed that the first transformation began with the city’s structure. The traditional structure quickly began to change by the construction of the Eskisehir-Konya railway line. New businesses and localities, which haven’t been in the city before, began to be established. The existence of these new localities and the construction of the railway opened doors not only to nearby cities but also to other nations and countries within the borders of the Empire, and also to the international world.
Thus, a population movement, especially an internal migration, began
eventually as Konya was surrounded with modern structures. In addition, by the arrival of the Railways to Konya, cereal transport, which was minimal before, showed an increase, and Konya began to meet the cereal demand of the capital city of Istanbul partially. The Konya Plain Irrigation Project started and was conducted by the Anatolia Railways Company in order to increase the variety of products, and the arable lands made Konya and its vicinity one of the pioneer places of the Ottoman Empire’s development. This paper studies how the structure of a city changed by the establishment of railways.
Keywords: Konya, Germany, Anatolia Railways Company, Changing.
Papers by Emrah YILMAZ
Keywords: Technology, late Ottoman society, railways, sewing Machine
into operation in Anatolia, played an important role in the Izmir Port becoming a remarkable export port as of the second half of the 19th century. These railway lines, which were put into operation in the same year, not only caused a significant increase in the terms of trade of İzmir, but also served the process of peripheralisation, or in other words
peripheralisation of the Ottoman Empire. As is well known, railways brought rural production areas into the process of commodity production, while at the same time, more developed economies connected the economies of peripheral countries to them. In this sense, the neighbourhoods in the hinterland of Izmir played an important role in the supply of agricultural products and foodstuffs, in other words primary products, to the Izmir Port from the mid-1860s onwards, which created an economic relationship based on the export of primary products in the trade relations of Izmir and naturally the Ottoman economy with Europe and other Western states. At this point, our research will attempt to explain the agricultural products, foodstuffs and commercial commodities transported by railways from the İzmir hinterland to the İzmir Port from the early years of the 20th century until the Second Constitutional Period and
their total annual volumes. From this point of view, the research will address how much products were transported to the Port of Izmir by railways in these years and the importance of these products in making Izmir an export-oriented port. In addition, by using the export figures of Izmir in the relevant years, the relationship between the commodities transported by railways and the products exported from Izmir Port will be tried to be determined.
Key Words: Railways, İzmir, Export, Port, Commodity
ihracatını istatistiksel veriler üzerinden değerlendirmektedir. Bu değerlendirme yapılırken İngiltere'nin Osmanlı halılarının önemli bir alıcısı
olduğu ve bu önemini uzun yıllar sürdürmesindeki etkenler üzerinde durulmuş ve İzmir Limanı'nın bu anlamdaki önemi incelenmeye çalışılmıştır. Anadolu menşeli halıların İzmir Limanı üzerinden yapılan
ihracatının istatistiksel değerlendirilmesi yapılırken esas kaynak grubu olarak İngiliz konsolosluk raporları kullanılmıştır. Osmanlı dış ticaret
istatistiklerinin ilk defa 1878 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında 1878'den önceki tarihsel sürecin takip edilebilmesi ve Osmanlı halılarının
ihracatını anlamak ve değerlendirmek adına İngiliz konsolosluk raporlarının önemli bir kaynak grubunu teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Bu önemli kaynak grubu kullanılarak Anadolu – Osmanlı halılarının 1908
yılına kadar olan süreçteki ihracatı seçili yıllar bazında miktar ve değer olarak açıklanmaya ve bu şekilde halı ihracatının 1864 – 1908 yılları arasındaki dökümü çıkarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anadolu – Osmanlı Halıları, İzmir Limanı, ihracat, dış ticaret, İngiltere.
Anahtar Kelimeler: Konya, Halıcılık, İşçi, Ferid Paşa, Sergi
This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] or aka Şark Halı Kumpanyası founded in England [London] on December 16, 1907 and acquired a legal personality from the beginning of the 20th century to its establishment and how the company has organized the home-employment system [putting – out ] it has been implementing in the Anatolian geography since 1908. Our study also determines the number of carpet weaving workers that the company has employed in the Anatolian geography as a result of the carpet production activities carried out within the home employment system, and it examines the importance of carpet weaving, which is one of the important production areas of the Ottoman manufacturing sector, in the history of Ottoman workers by considering the wage policy applied and the working conditions of carpet weaving workers. From 1908 until 1914, OCM employed 50 - 60 thousand carpet weaving workers in Anatolia alone and made significant profits thanks to the home employment system, it monopolized the Ottoman carpet weaving in this respect and at the same time it became one of the most important exporters of Anatolian - Ottoman carpets by continuing its carpet production activities until just before the First World War.
Keywords: OCM, Anatolia, Ottoman Carpet, Worker, Fee Policy
the snowball method. The findings of the study point to the differences in the migration experiences of the first, second and third generation of migrants and the differences in their attitudes towards the living conditions in Europe and the cultural, economic and social connections they have established with Turkey. Almost all of the first-generation immigrants who migrated to Europe from Konya were surrounded by the sentiment of cultural distance, social and cultural divide and traumas of the migration experience as a result of the hardship they faced and in order to materialize the idea of “returning” to their homeland, they saw investing in Turkey as the most important and primary choice. Despite everything, as a result of the “hospitality” they were welcomed with in the locations they migrated to, first-generation immigrants tend to be altruistic, harmonious and conciliatory in order to provide a better future for themselves and their children, instead of developing a confrontational and reactive identity. The second-generation, who were mostly actors in the services sector, lacking in qualified training and education, underlined the discipline and the challenges of the education and working life in Europe and even though they showed an indecisive attitude towards economically investing in Turkey, they still viewed it as valuable. Although a significant proportion of the second generation immigrants, who are indecisive about the matter of cultural distance, have acquired language skills afterwards, they seem to have contradictory and reactive feelings about integration into the society they migrated to. The second-generation tends to develop a more “reactive identity” compared to other generations due to the difficulties they faced during the migration process, lack of education, immigration in their older ages, and lack of social acceptance. A significant portion of the third and subsequent generations, as a result of being born and educated there, usually emphasis the advantages and benefits of living in Europe and the richness of the multi-cultural environment in Europe. They still thought of visits to Turkey as meaningful but they showcased an ambiguous attitude that viewed economical investments as unimportant. As a result of the uncertainty of the career conditions and social acceptance environments in their respective societies, a certain part of the third-generation youth wishes to return to Turkey but it should be emphasized that this wish is not materialized in anyway and does not go beyond a “planning” state.
Keywords: Migration to Europe, generational gap, cultural distance, Cihanbeyli, Kulu.
Books by Emrah YILMAZ
Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Meşrutiyet’le birlikte basın – yayın faaliyetlerinde ciddi bir canlanma görülmüş ve bu dönemde hem yerli hem de yabancı birçok dergi ve gazete Osmanlı basın - yayın hayatına yeni bir ivme kazandırmıştır. II. Meşrutiyet döneminin özgürlük ortamında yayın faaliyetlerine başlayan önemli bir dergi de Amerikan Doğu Akdeniz /Levant
Ticaret Odası tarafından İstanbul merkezli olmak üzere 1911 yılından itibaren yayınlanan The Levant Trade Review [LTR]’ dir. Yayın hayatına Haziran 1911’deki ilk sayısıyla başlayan dergi, Osmanlı coğrafyasında İngilizce yayın faaliyetlerinde bulunan dergi ve gazeteler arasında kısa bir süre içerisinde önemli bir yer edinebilmiştir. Dergi, bu gelişimine paralel
olarak hem II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi hakkında hem de Osmanlı – Amerikan ticari ilişkileri için istatistiksel bilgiler sunan değerli bir kaynak grubunu oluşturmaktadır. Araştırmamız, The Levant Trade Review Dergisi’ni genel hatlarıyla tanıttıktan sonra derginin özellikle 1911 – 1914 yılları arasında yayımlanan makalelerinin
içerik analizini yaparak I. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Osmanlı’nın ekonomik tarihine ilişkin birtakım istatistiksel veri ve bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Amerikan’ın Yakın Doğu pazarına ilgi gösterdiği ve bu yönde birtakım somut adımlar – Chester Projesi gibi – attığı dönemde yayın hayatına başlayan The Levant Trade Review Dergisi, Osmanlı’nın hem
Anadolu Balkan hem de Arap coğrafyasındaki yerel ekonomik koşullar, fırsatlar ve gelecek vaat eden üretim alanları hakkında detaylı rapor ve makaleler yayımlamıştır. Araştırmamızda bu istatistiksel veri setleri kullanılarak özellikle Anadolu coğrafyasının ekonomik gelişim trendi de açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Dergi, Anadolu, Amerika, Ticari İlişkiler, İhracat – İthalat
THE LEVANT TRADE REVIEW AND ITS IMPORTANCE FOR THE LATE
OTTOMAN SOCIO – ECONOMIC HISTORY (1911 – 1914)
ABSTRACT
In the Ottoman Empire, with the Second Constitutionalist Period, a serious revival was seen in the press activities, and in this period, many domestic and foreign magazines and newspapers gave a new impetus to the Ottoman press life. Another essential journal that started its publishing activities in the freedom environment of the Second Constitutionalist
Period is The Levant Trade Review [LTR], which has been published since 1911 by the American Chamber of Commerce for Turkey headquartered in Istanbul. The magazine, which gained an important place in a short time among the magazines and newspapers published in English in the Ottoman geography, started its publication life with its first page in June 1911. In parallel with this development, the journal constitutes a valuable resource group that provides statistical information about the Ottoman social and economic history of the Second Constitutionalist Period and Ottoman-American trade relations. After introducing The Levant
Trade Review Magazine in general terms, our study aims to present some statistical data and information about the economic history of the Ottoman Empire just before the First World War by analyzing the content of the articles published in the journal, especially between the years 1911-1914. The Levant Trade Review Magazine, which started its publication life at a time when the USA showed interest in the Near East market and took some concrete steps (such as the Chester Project) in this direction, has published detailed reports and articles on the local economic conditions, opportunities and promising production areas of the Ottoman Empire in both Anatolian, Balkan and Arabian geographies. In our study, especially the economic development trend of Anatolian geography will be explained using these statistical data sets.
Keywords: Magazine, Anatolia, America, Trade Relations, Export- Import
kendisiyle beraber hem deniz hem de demiryollarında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Sanayi Devrimi’nin 19. yüzyıldaki birer simgesi olan buharlı gemiler ve demiryolları dünyayı daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaştırmış ve dünya ticaret hacminde de kayda değer bir artışa sebep olmuşlardır. Buharlı gemiler, 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya deniz ticaretinde önemli bir rol oynayarak uzun mesafeli deniz taşımacılığının ticaret hadlerinde yelkenli gemilere oranla ciddi
bir artış kaydetmiştir. Bu artış trendi, 1850’lerden sonra görünürlük kazanmaya başlamakla beraber yüzyılın ilerleyen yıllarında buharlı gemiler lehine bir sürecin evrildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada, 19. yüzyılda Osmanlı Anadolusu’nun önemli bir ihracat limanı olan İzmir Limanı da buharlı gemi şirket ve acentelerinin uğrak noktalarından biri olmuş ve başta İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya bandıralı buharlı gemi şirketleri olmak üzere İzmir Limanı’na seferler düzenlenmeye başlanmıştır. Düzenlenen seferler ilk zamanlarda daha seyrek ve düzensiz iken
1870’lerden itibaren sefer sayılarında artış kaydedilmiş ve seferler daha düzenli yapılmaya başlanarak İzmir Limanı başta Avrupa olmak üzere dünya ticaret limanlarıyla daha yoğun ticari ilişkiler içine girmiştir. Araştırmamızda, Osmanlı’nın önemli ihracat limanlarından biri olan İzmir Limanı’na 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren giren buharlı gemilerin hangi ülkelere ait oldukları, bu gemilerin yük taşıma kapasiteleri/tonaj ve kaynaklar elverdiği sürece ihraç veya ithal edilen ticari emtianın nelerden ibaret olduğu üzerinde durulacaktır. Bu anlamda araştırma, özellikle İngiliz
konsolosluk raporları ve diğer kaynaklardan yararlanarak İzmir Limanı’nın 19. yüzyılın son çeyreğinden I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ticari kapasitesini ve 1914’e kadar Anadolu’nun önemli bir ihraç limanı olmasında bu ticaret hadlerinin ne kadar etkili olduğunu açıklamaya çalışacaktır.
Anahtar Kelimeler: İzmir, Liman, Sanayi Devrimi, Buharlı Gemi, Taşıma Kapasitesi.
gelişmelerle ilişkili olarak gelişme gösteren şirketleşme olgusu, Osmanlı’da daha çok bir tür emek ve sermaye ortaklığı olan Mudârebe sistemine dayanmaktaydı. Bununla beraber 19. yüzyılda yaşanan gelişmelere bağlı olarak Tanzimat Dönemi’nden itibaren şirketleşme hukuki bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu iktibas edilerek Ticaret Kanunu (Kanunnâme-i
Ticaret) meydana getirilmiştir. Ticaret Kanunu’nda şirketler kolektif, komandit ve anonim olmak üzere üç gruba ayrılıp bunların işlev ve tanımlamaları yapılırken yabancı şirketlerle ilgili hukuki mevzuata ne ticaret kanununda ne de Mecelle’de yer verilmiştir. Osmanlı hukuki mevzuatında yabancı şirketlere yer verilmemesi yabancı şirketlerin kapitülasyonlar kaldırılıncaya kadar devletin onay ve iznine gerek
duymaksızın Osmanlı coğrafyasında faaliyette bulunabilmesine zemin hazırlamıştır. Bildirimiz bu tür yabancı şirketlerden biri olan ve halıcılıkta bir tekel haline gelen The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM]’i incelemektedir. 1907 yılında bir İngiliz şirketi olarak Londra’da kurulan OCM, 1 Ocak 1908 tarihi itibariyle Anadolu coğrafyasındaki ticari faaliyetlerine başlamakla beraber Osmanlı Devleti tarafından gayr-i musaddak addedilmiş ve bu durum bu önemli şirket için hukuki
anlamda ciddi sorunlara sebep olmuştur. Osmanlı Devleti, her ne kadar yürürlüğe koyduğu yönetmelik ve nizamnamelerle OCM’yi Osmanlı hukukunun normlarına uygun bir şirket haline getirmeye çalışmışsa da tespit edebildiğimiz kadarıyla bunu 1918 yılına kadar yapamamıştır. Bildirimizde OCM’nin yabancı bir şirket olarak Osmanlı’nın hukuki norm ve değerlerine uymadan ve resmi anlamda kayıtlı olmadan Osmanlı topraklarında nasıl ve ne şekilde varlığını devam ettirdiği ve Osmanlı
Devleti’yle olan ilişkileri de incelenecektir. Bu şekilde bir şirket özelinden yola çıkarak, yabancı şirketlerin Osmanlı’da hukuki statülerinin genel özellikleri ortaya çıkarılmaya ve devletin son yıllarına kadar tüzel kişiliğe sahip olmadan Anadolu topraklarında varlıklarını nasıl devam ettirdikleri açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Şirket, Yabancı Şirketler, Nizamname, OCM, Tüzel Kişilik
ismiyle Ottoman Cloth Company [OCC] idi. 1910 yılında Londra merkezli bir İngiliz limitet şirket olarak kurulan OCC, İzmir Halkapınar’da bir kumaş fabrikası tesis ederek hem İzmir’in hem de Osmanlı’nın da önemli kumaş üreticilerinden biri haline gelmiştir. Araştırmamız, öncelikle şirketin kuruluş sürecini ve Halkapınar’daki fabrikanın İzmir merkezli dokuma sanayisindeki önemini açıkladıktan sonra OCC’nin 1914 yılı itibariyle The Oriental Carpet Manufacturers Limited’e tâbi olmasını ve bu tâbi olmanın Osmanlı ordusunun kumaş, yün ve diğer ihtiyaçlarını nasıl ve ne şekilde karşıladığına odaklanmaktadır.
Araştırmamız ayrıca şirketin birincil el kaynaklarına dayanarak özellikle 1914 – 1915 yılları arasında Osmanlı Devleti ile OCC arasında yapılan ve ordunun kumaş ve yün ihtiyacının karşılanması gibi bir dizi antlaşmayı ve bu antlaşmaların önemini I. Dünya Savaşı’nın siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Nihai noktada bu araştırma, OCC üzerinden Osmanlı’nın bu tür yabancı şirketlerle olan ve bugüne kadar pek de bilinmeyen sosyal ve ekonomik ilişkilerini kaynaklar ışığında gün
yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir.
noktada Uşak ve çevresine Kaçar aşireti başta olmak üzere Karakeçili, Kızılkeçili, Kınıklı ve Tekeli gibi Türkmen boylarının yerleşmesi Uşak’ı erken dönemlerden itibaren önemli bir dokumacılık merkezi haline getirmiştir. Uşak, 16. yüzyıldan başlayarak önemli bir dokuma merkezi olmakla birlikte özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halı endüstrisinin hem eve iş verme [putting –out] hem de atölye tarzı üretim biçiminin yaygınlaştığı ve üretim hacminin artış gösterdiği bir mahal olarak dikkat çekmektedir.
1850’lerden itibaren yabancı halı ticaret evleri ve halı şirketleri Uşak’ta atölyeler tesis ederek halı üretimini merkezileştirmiş ve Uşak halıları yüzyılın ilerleyen zamanlarında üretim hacmi açısından artış kaydederek yurt dışına ihraç edilen önemli bir meta haline gelmiştir. Araştırmamız bu anlamda 1850’lerden itibaren belli bir ivme kazanan ticari halıcılığın gelişmesinde etkin rol oynayan W. Griffitt Company, Maple and Company Ltd, The Oriental Carpet Manufacturers Ltd gibi yabancı halı şirketlerini ele alarak bu tür şirketlerin Uşak ve çevresindeki üretim faaliyetlerine ve önemine değinecektir. Böyle bir yaklaşımla Uşak’ta özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari halıcılığın neden yaygınlaştığı ve bunun I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde ne şekilde devam ettiği üzerinde durulacaktır. Nihai olarak, Uşak’taki halı üretimi 1850 - 1914 yılları arasında
hem üretim biçimi ve potansiyeli hem de iş gücü açısından analiz edilerek bölgenin sosyo – ekonomik tarihine katkı sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Uşak, halı üretimi, ticari halıcılık, yabancı halı ticaret evleri, işgücü.
This paper studies the central Anatolian city named Konya and its
transformation into a pioneering city of the Ottoman Empire by the
establishment of the railways. During the Era of Sultan Abdülhamit II, Konya was a traditional Anatolian city. Towards the end of the 19th century, by the arrival of the Anatolia Railway Line (July 1896), its destiny changed.
Comparisons of the developments within the city during the period of
Abdülhamit II and after the establishment of the railways showed that the first transformation began with the city’s structure. The traditional structure quickly began to change by the construction of the Eskisehir-Konya railway line. New businesses and localities, which haven’t been in the city before, began to be established. The existence of these new localities and the construction of the railway opened doors not only to nearby cities but also to other nations and countries within the borders of the Empire, and also to the international world.
Thus, a population movement, especially an internal migration, began
eventually as Konya was surrounded with modern structures. In addition, by the arrival of the Railways to Konya, cereal transport, which was minimal before, showed an increase, and Konya began to meet the cereal demand of the capital city of Istanbul partially. The Konya Plain Irrigation Project started and was conducted by the Anatolia Railways Company in order to increase the variety of products, and the arable lands made Konya and its vicinity one of the pioneer places of the Ottoman Empire’s development. This paper studies how the structure of a city changed by the establishment of railways.
Keywords: Konya, Germany, Anatolia Railways Company, Changing.
Keywords: Technology, late Ottoman society, railways, sewing Machine
into operation in Anatolia, played an important role in the Izmir Port becoming a remarkable export port as of the second half of the 19th century. These railway lines, which were put into operation in the same year, not only caused a significant increase in the terms of trade of İzmir, but also served the process of peripheralisation, or in other words
peripheralisation of the Ottoman Empire. As is well known, railways brought rural production areas into the process of commodity production, while at the same time, more developed economies connected the economies of peripheral countries to them. In this sense, the neighbourhoods in the hinterland of Izmir played an important role in the supply of agricultural products and foodstuffs, in other words primary products, to the Izmir Port from the mid-1860s onwards, which created an economic relationship based on the export of primary products in the trade relations of Izmir and naturally the Ottoman economy with Europe and other Western states. At this point, our research will attempt to explain the agricultural products, foodstuffs and commercial commodities transported by railways from the İzmir hinterland to the İzmir Port from the early years of the 20th century until the Second Constitutional Period and
their total annual volumes. From this point of view, the research will address how much products were transported to the Port of Izmir by railways in these years and the importance of these products in making Izmir an export-oriented port. In addition, by using the export figures of Izmir in the relevant years, the relationship between the commodities transported by railways and the products exported from Izmir Port will be tried to be determined.
Key Words: Railways, İzmir, Export, Port, Commodity
ihracatını istatistiksel veriler üzerinden değerlendirmektedir. Bu değerlendirme yapılırken İngiltere'nin Osmanlı halılarının önemli bir alıcısı
olduğu ve bu önemini uzun yıllar sürdürmesindeki etkenler üzerinde durulmuş ve İzmir Limanı'nın bu anlamdaki önemi incelenmeye çalışılmıştır. Anadolu menşeli halıların İzmir Limanı üzerinden yapılan
ihracatının istatistiksel değerlendirilmesi yapılırken esas kaynak grubu olarak İngiliz konsolosluk raporları kullanılmıştır. Osmanlı dış ticaret
istatistiklerinin ilk defa 1878 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında 1878'den önceki tarihsel sürecin takip edilebilmesi ve Osmanlı halılarının
ihracatını anlamak ve değerlendirmek adına İngiliz konsolosluk raporlarının önemli bir kaynak grubunu teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Bu önemli kaynak grubu kullanılarak Anadolu – Osmanlı halılarının 1908
yılına kadar olan süreçteki ihracatı seçili yıllar bazında miktar ve değer olarak açıklanmaya ve bu şekilde halı ihracatının 1864 – 1908 yılları arasındaki dökümü çıkarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anadolu – Osmanlı Halıları, İzmir Limanı, ihracat, dış ticaret, İngiltere.
Anahtar Kelimeler: Konya, Halıcılık, İşçi, Ferid Paşa, Sergi
This study aims to explain the process of British origin The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] or aka Şark Halı Kumpanyası founded in England [London] on December 16, 1907 and acquired a legal personality from the beginning of the 20th century to its establishment and how the company has organized the home-employment system [putting – out ] it has been implementing in the Anatolian geography since 1908. Our study also determines the number of carpet weaving workers that the company has employed in the Anatolian geography as a result of the carpet production activities carried out within the home employment system, and it examines the importance of carpet weaving, which is one of the important production areas of the Ottoman manufacturing sector, in the history of Ottoman workers by considering the wage policy applied and the working conditions of carpet weaving workers. From 1908 until 1914, OCM employed 50 - 60 thousand carpet weaving workers in Anatolia alone and made significant profits thanks to the home employment system, it monopolized the Ottoman carpet weaving in this respect and at the same time it became one of the most important exporters of Anatolian - Ottoman carpets by continuing its carpet production activities until just before the First World War.
Keywords: OCM, Anatolia, Ottoman Carpet, Worker, Fee Policy
the snowball method. The findings of the study point to the differences in the migration experiences of the first, second and third generation of migrants and the differences in their attitudes towards the living conditions in Europe and the cultural, economic and social connections they have established with Turkey. Almost all of the first-generation immigrants who migrated to Europe from Konya were surrounded by the sentiment of cultural distance, social and cultural divide and traumas of the migration experience as a result of the hardship they faced and in order to materialize the idea of “returning” to their homeland, they saw investing in Turkey as the most important and primary choice. Despite everything, as a result of the “hospitality” they were welcomed with in the locations they migrated to, first-generation immigrants tend to be altruistic, harmonious and conciliatory in order to provide a better future for themselves and their children, instead of developing a confrontational and reactive identity. The second-generation, who were mostly actors in the services sector, lacking in qualified training and education, underlined the discipline and the challenges of the education and working life in Europe and even though they showed an indecisive attitude towards economically investing in Turkey, they still viewed it as valuable. Although a significant proportion of the second generation immigrants, who are indecisive about the matter of cultural distance, have acquired language skills afterwards, they seem to have contradictory and reactive feelings about integration into the society they migrated to. The second-generation tends to develop a more “reactive identity” compared to other generations due to the difficulties they faced during the migration process, lack of education, immigration in their older ages, and lack of social acceptance. A significant portion of the third and subsequent generations, as a result of being born and educated there, usually emphasis the advantages and benefits of living in Europe and the richness of the multi-cultural environment in Europe. They still thought of visits to Turkey as meaningful but they showcased an ambiguous attitude that viewed economical investments as unimportant. As a result of the uncertainty of the career conditions and social acceptance environments in their respective societies, a certain part of the third-generation youth wishes to return to Turkey but it should be emphasized that this wish is not materialized in anyway and does not go beyond a “planning” state.
Keywords: Migration to Europe, generational gap, cultural distance, Cihanbeyli, Kulu.
an important role in the production and trade of Ottoman carpets as well as the marketing and export of Anatolian carpets to foreign markets. OCM, played an active role in the Anatolian Carpets from 1908 to the First World War and was able to reach a remarkable production volume in this process thanks to the agencies and workshops it established in various parts of Anatolia. In this success of OCM, six founding companies that make up this company and OCM's home employment system [putting – out], which is applied in carpet production, have an important role. Although founding companies started to form from the second quarter of the 19th century, they were among the important companies holding Ottoman carpet business later in
the same century and in the first years of the 20th century. These founding companies created the OCM on December 16, 1907 being aware of the demand for Ottoman carpets in the European and American markets and also in order to eliminate the competition in the carpet trade. Having acquired a legal personality as of December 16, 1907, OCM was able to stay outside the Ottoman laws and regulations by showing itself a British limited company registered in London and continued this process until 1918. Although it was constituted outside the Ottoman laws, OCM started carpet production activities in Anatolian geography as of January 1, 1908 and played an active role in carpet production until 1914. OCM, also took the carpet raw materials into hegemony with the production facilities it established in Bandırma Beyköy and Izmir Mortakia and in this sense, it became a monopoly in carpet making. As a direct result of this monopolization, OCM employed carpet weavers ranging from 50 to 60 thousand in Anatolia and in this process, it increased its capital to £ 500.000 in 1910 and to £ 1.000.000 in 1912.
Key Words: OCM, Anatolia, Ottoman Carpets, Carpet Production and Trade