Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Arap mitolojisi, Arapların İslamiyet öncesi çoktanrıcı inanç ve söylencelerini konu almakla birlikte Hristiyan, Yahudi ve İran dinlerinin de etkisinde kalmıştır. Samilerin bir kolu olan Arapların mitolojisinin bir özelliği de Sümer ve Mezopotamya mitolojisiyle devamlılık konumunda olmasıdır. Toplumların yaşamlarında bir sonraki kültür öncekileri yok etmez, Kutsal anlatılar alındıkları kaynaktan birtakım değişimlerle gelecek nesillere aktarılır ve devam ettirilir.[1] Ayrıca o dönemde çevre bölgelerde yaşayan toplulukların mitolojileri ve inançları da Arap mitolojisiyle büyük oranda etkileşim gösterir. Arapların inanç sistemlerini oluşturmada diğer semitik toplumlarla etkileşim çok önemli roller oynamıştır.[2]

Kenan yaratıcı tanrısı El'in yaldızlı heykeli, İ.Ö. 1400-1200 Megiddo. El, ilah ve Allah kelimelerinin kökeni kabul edilir ve Gabriel (Cebrail), Michael, Azrail, İsmail gibi bileşik isimlerde yer almaya devam etmektedir.

Arap mitolojisinde de putlar sembolize ettikleri tanrı veya tanrıçalar nedeniyle kutsal sayılan tapınım araçlarıydı. İslam öncesi Arap Yarımadası'nda çok sayıda kutsal mekan ve buralarda inşa edilen kübik ilah evleri (Kâbe) bulunduğu, kutsal kabul edilen mekanlar ve ilah evlerinin Araplarca haram aylar boyunca ziyaret edilerek buralarda değişik tapınmaların gerçekleştirildiği bilinmektedir.[3] Kutsal yerler hima, haram veya mahrem olarak bilinirdi. Bu yerler içinde tüm canlılar dokunulmaz kabul edilmiş ve şiddet yasaklanmıştır. Arabistan'ın çoğunda bu yerler, kaynaklar ve ormanlar gibi ayırt edici doğal özelliklere sahip açık hava kutsal alanları şeklindeydi. Şehirler, kutsal alanı duvarlarla çevreleyen süslü yapılara sahip tapınaklar içerirdi.[4]

İslami kaynaklar Arap mitolojisinin temelini monoteist bir yapıdan aldığını, dahası bu tanrıçalar gibi o dönemlerde tapılan çeşitli tanrı ve tanrıçaların isimlerinin kökeninin Allah sözcüğü olduğunu ve bu konuda bilimsel bir bulgu olmamasına rağmen Arap politeizminin monoteist bir yapının bozulmasıyla oluştuğunu ileri sürmektedirler.

Kaynaklar ve tarihçe

değiştir

Bu dönemde Arapların bir kısmı Arabistan yarımadasında koyun, keçi ve deve çobanlığı yaparak göçebe bir kısmı ise vahalarda tahıl ve hurma tarımı yaparak yerleşik olarak yaşamaktaydı.[5] Arapların dinleri hakkında, kitabeler ve arkeolojik eserlerin yanı sıra Asur, İbrani, Yunan ve Latin kaynakları ile İslam öncesi Arap toplumu hakkında doğrudan bilgi sunan Cahiliye şiiri ve atasözlerinden de istifade etmek mümkündür.[2]

Arap mitolojisinin ögeleri belirgin biçimde günümüze ulaşamamıştır, yine de daha sonra İslam döneminde bazı kaynaklarda çok kısa ve yalınca tanımlandıkları olmuştur. Kur'an'da dönemin Araplarının inançlarına dair bazı ipuçları bulunur. Kur'an'da Araplarının cinlere (34/41), meleklere (43/19) ve dişi tanrıçalara tapındıkları (4/117), Yaratıcı sıfatı bulunan belirli bir baş tanrıya tapındıkları fakat bunun dışında, bu baş tanrı ile kendileri arasında aracı olmaları için, çeşitli daha küçük tanrılara tapındıkları (29/61,63; 39/3 vd.) ifade edilir. Ayrıca bu tanrıların bir kısmını Allah'ın Kızları olarak gördüklerine ve onları Allah'ın onları affetmesine dair şefaatçi bildiklerine dair ifadeler vardır. Bu dönemden bugüne kadar ulaşan bazı şiir metinlerinde, "Allah" adıyla andıkları yüce bir Tanrı'ya dair bilgiler bulunmaktadır.[6] Ayrıca İbnu'l-Kelbî'nin kaleme almış olduğu "Kitabu'l Asnam"da Arapların Allah adıyla andıkları bir tanrının yanı sıra farklı tanrılara da tapındıklarına dair bilgiler mevcuttur.

Arap mitolojisini araştırmada dini kaynaklar da kullanılmaktadır.

 
II. Muâviye'nin ölümünden sonra İbni Zübeyr'in yaklaşık etki alanı

Arkeolojik araştırmalar: Müslümanların hac ritüelinde ziyaret ettiği yerlerden olan Muhammed'in doğum yeri, kıble ve Kâbe’nin yerinin neresi olduğu konusu 1970'li yıllardan bu yana tartışılmaktadır. Arkeolojik araştırmalarda Mekke'nin rivayetlerin aksine yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, bilinen tarih kaynaklarında ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[7] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında tarım açısından arazinin uygunsuz oluşu,[8] erken dönem İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile Mekke coğrafi yapısının uyuşmaması araştırmacıları İslamın kaynakları konusunda farklı arayışlara yöneltmiştir. Patricia Crone ve Michael Cook, metin ve arkeolojik araştırmalara dayanarak, "Mescid-i Haram"ın Mekke'de değil, Kuzeybatı Arap Yarımadası'nda bulunduğunu varsaydılar.[9]

Muaviye'nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe Yezid'in askerlerince mancınıklar kullanılarak taşa tutulmuş, isabet alan karataş üç parçaya bölünmüş, Kâbe yıkılmıştır.[10] Kanadalı arkeolog ve İslam tarihi araştırmacısı Dan Gibson'a göre sözü edilen yıkım bugünkü Mekke şehrinde değil, bundan yaklaşık 1200 kilometre kuzeyde, Petra'da gerçekleşmişti. Araştırmalarında ulaştığı en eski camilerin kıble duvarlarının Petra'yı göstermeleri nedeniyle, bu bulgularla ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki diğer ipuçlarını bir araya getiren Gibson Muhammed'in Petra'da yaşamış ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra'yı ifade ediyordu. Müslümanların ilk kıblesi de Kudüs'teki Mescid-i Aksa değil Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan kübik yapı olmalıydı. Gibson Petrada Haccın nasıl başladığını ve icra şeklini anlattığı bir video yayınladı.

Harici video
  A&I 14 Petra Pilgrimage (Dan Gibson Petra'da haccın yapılışını anlatıyor), İngilizce

Gorüşe göre bu yapı Müslümanların İkinci Fitne olarak adlandırdıkları Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmış, Mekke Müslümanların yeni hac merkezi olmuştur.[11][12]

Harici video
  The Sacred City (2016) (Kutsal Şehir), Türkçe

Altyapı, yerel inançlar

değiştir
 
Zekeriya el-Kazvinî'ye göre dünya haritası, evrenin (gök ve yer) onun bakış açısıyla yapılandırılışını göstermektedir.

Evren anlayışı: Dünya düzdür ve Kaf dağını da içeren ve mandal gibi yerlerini tutan bir dağ silsilesi ile çevrilmiştir. Dünya balığın (Bahamut) sırtında duran bir öküz tarafından ayakta tutulur. Bahamut evrensel bir okyanusta yüzmekte, okyanus bir kap içerisindedir ve kap bir meleğin veya cinin sırtında durmaktadır.[13]

İslam öncesi Arabistan'da kutsal sayılan çok sayıda tapınım ve ziyaret merkezi, dikili taşlar (sanem), putlar ve kutsal ağaçlar bulunmaktaydı. Ayrıca Zemzem kuyusu da kutsal kabul edilmekteydi.

İslam öncesinde çok sayıda putu barındıran Kâbe'nin bulunduğu Mekke kenti Araplarca kutsal kabul edilmekteydi. Ayrıca Arap tanrılarını barındıran başka kült merkezleri de vardı. Mekke'deki Kâbe'de, İslam öncesi devirde, farklı kabilelerin tanrılarının putlarını da içeren yüzlerce put bulunduğu rivayet edilmiştir. Böylece bölgeye çeşitli amaçlarla (ticaret vb.) gelen farklı kabilelere mensup kişiler kendi kabilelerinin inandığı tanrılara, bu putlar sayesinde tapabilmekteydi.[14]

Kâbe iki katlı bir mimari yapı idi. Kâbe'nin ilk katında 360, ikinci katında ise Lât, Uzza ve Menat olarak isimlendiriliren üç put ve onların üzerinde hepsinden daha büyük Lâh isminde bir put ile tapınak tamamlanmaktaydı. Üç put, Kâbe'nin içinde Hannan, Mennan ve Deyyan olarak isimlendirilen üç sütun üzerine yerleştirilmişlerdi. Bir dördüncü sütunun daha olduğu, bunun da adının da Sûbhan kaydedilmiştir.[15]

Arafat Dağı İslam öncesi Araplarda da bir ziyaret yeri idi.[16]

Taif Kâbesi: Al Lat Taif'te dört köşeli düz bir kaya parçası ile temsil ediliyordu ve etrafında bir ev inşa edilmişti. Bu ev Taif Kâbesi olarak biliniyordu. Lat Kâbesi ve putu etrafında İslam öncesi Kâbesinde bulunan kült ve görevlere benzer görevler ihdas edilmiş ve burası Araplar arasında Mekke'deki Kâbe'ye eşdeğer bir konuma yükseltilmişti. Bazı oryantalistler benzer şekilde Hacerü'l-esved’in de ibadet edilen taşlardan biri olduğunu, Kâbe'nin sadece onu korumak için inşa edildiğini ifade etmişlerdir.[17][18]

Tapınım şekilleri

değiştir

İslam öncesi Araplarda hemen her evde bireysel-ailevi tapınmalarda kullanılan bir put köşesi bulunurdu. Arapların yolculuğa çıkmadan önce yaptıkları son ve yolculuk dönüşlerinde yaptıkları ilk iş bu puta dokunmak olurdu.[19]

Toplu tapınımlarda çok sayıda putun bulunduğu tapınaklara, meydanlara ve Kâbe’ye giderlerdi. Tapınaklara Araplar Beyt derlerdi. Küp şeklindeki tapınaklara da "kâbe" adı verirlerdi. En büyük kâbe ise Mekke'deki Kâbe'dir.[20]

Arapların ibadetlerinin en görünür olanı putlara tapmak ve onların adına kurban kesmekten ibaretti. Putlara hem kurban kesme hem de onları hayvanlara tavaf ettirme adetleri vardı. Mukaddes telakki edildikleri için çevresinde savaş ve kavga yapılmazdı.[21]

Tüm kabileler; savaşın yasak olduğu hac mevsiminde, bayram havası içerisinde düzenlenen panayıra, festivale katılırlar, kendi putlarına dua, secde ve tazimde bulunurlar, kendi putları etrafında tavaf ederler, kurban keserler, sadaka verirlerdi. Daha sonra her kabile Kâbe'yi tavaf ederlerdi. Bu tavaf genellikle çıplak olarak gerçekleştirilirdi.[20] Söz konusu ziyaretlerde tanrılara çeşitli hediyeler sunarlar, güzel kokular serperler, adak hayvanlarını kurban ederler, hatta bu ziyaretlerin öncesinde oruç tutarlardı. Bu dönem Arapların, ölüleri gusül ettirdikleri, yıkadıkları ve kefenledikleri de bilinmektedir. Putların önünde fal okları çekerler, kuşların uçuşuna göre kehanette bulunurlar, nazardan korunmak için muska ve tılsımlara başvururlardı. Hac ve tapınım, kendileri için bir korunma olarak kabul edilirdi.[20] Ayrıca şeytan taşlama, telbiye gibi eylemleri gerçekleştirirler, Hacerü'l-esved'e de büyük saygı duyarlardı.[2][22][23] Araplar Safa ve Merve tepelerine konumlandırılan İsaf ve Naile isimli putlara da saygı ziyaretleri yaparlardı.[24]

İslam öncesi tapınmalardan Sabiiliğin bir yıldız tapınımı olduğunu kaydedilir. Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin de yıldızlardan farkı yoktur ve Sabiilikte bu gezegenlere de kendi günlerinde ibadet yapılır. Musa İbni Meymun'a göre Sabiilerde Yıldızlar birer tanrı idi ve en büyük tanrı Güneş idi. Sonra Ay ve diğer gezegenler veya yıldızlar geliyordu. Sabiiler günlük tapınmalarını (Namaz) güneşin gökyüzündeki yerine göre planlarlardı ve öncesinde su ile temizlenme ritüelleri bulunmaktaydı.[25]

İslam öncesi Araplarda bulunan değişik tapınım şekillerinin bir kısmı İslamiyet tarafından korunmuş, bazıları yeniden düzenlemiş, bazıları ise kaldırılmıştır.[26]

Tanrılar ve etkileşimler

değiştir

Allah anlayışı Mekke dininde belirsiz bir anlama sahipti.[27][28] Bu dönemde El İlah teriminin baştanrı Hubel'i işaret eden bir unvan olarak kullanıldığı düşünülmektedir.[29]

İslam öncesi Mekke'yi de içine alan Arabistan bölgesinde Al ilah kelimesinden türetilen Allah yaratıcı veya politeistik bir panteonun baştanrısı olarak değerlendirilmekteydi. Allah veya ilah sözcüğü bir isim veya unvandan daha çok bir sıfat olarak kullanılmış olabilirdi.[27][30]

Hubel: İslam öncesi Mekke toplumunda tapınılan bir "ay tanrısı" idi.[31] Al ilah (Al Lah) isminin Kâbe'de baş tanrı[32] olan Hubel'e verilen bir unvan olduğu iddiası Wellhausen'e kadar dayanmaktadır.

 
El-Lât

El-Lât: İleri sürülen başka bir teze göre ise Allah isminin El-Laht, El-Lat veya el Lahat gibi isimlerin maskulinizasyonu ile türemiş olması muhtemeldir.[33] Arap dilinde kelimelerin “erkek” ve dişi” halleri bulunmakta, dişil kelime olan “LAT”, “Eril” yapıldığında “LAH” olmakta, başına belirlilik eki “El” getirildiğinde de “El llah” ortaya çıkmaktadır. Karataş İslam öncesi dönemde Petra'da bir adı da Kaab olan tanrıça Al-lat'ın sembolü durumundaydı.[34]

El (tanrı): İsmail Hakkı Altuntaş Allah isminin kökeni için "Bazı araştırmacılar Eloah kelimesinin Arapçada Allah kelimesine dönüştüğünü ileri sürerler. Allah kelimesinin ‘İlah’tan türetilmiş olduğu, bunun da Sami dinlerin ortak kullanımı olan El/İl’den türetilmiş olduğu daha kabul edilebilir bir görüştür. Pagan baş Tanrısı ölümsüz El’in isminin geçirdiği linguistik değişmelerin Hem Yahudilere hem Müslümanların hem de diğer birçok dinin Tanrı isimlerinin oluşumunda katkıda bulunmuş olacağı ihtimali kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Bütün dinler bir önceki dinlerin inanç, dil, kültür, yaşam, dünya görüşü gibi birçok ögelerinden beslenerek gelişmişlerdir. Aramca-Süryanice konuşan İsa da Tanrı'ya Eli diyordu. Aramca ifadeyle İsa son nefesinde şöyle diyordu: “Eli, Eli, lama şevaktani” (Tanrım, Tanrım beni neden terk ettin?)[35]

 
Lee Lawrie, Nabu (1939). Library of Congress John Adams Building, Washington, D.C.

Diğer tanrılar

değiştir

Arap mitolojisinde büyük bir çeşitlilik mevcuttu ve çoğu tanrının hangi nesne, kavram veya iş ile bağdaştırıldığı bugün bilinmemektedir. Arapların yüzden fazla putları olduğu[36] göz önüne alınırsa, büyük ihtimalle bu putların simgelediği büyük sayıda tanrılar mevcuttu.

MÖ 5. Yüzyılda Yunan tarihçi Herodot Arap tanrılarını Orotalt ve Alilat 'tanrıça' (Yunanca: Ἀλιλάτ) adlarıyla anmıştır.[37] Bunlar Güney Arabistan tanrıları olup, tanınan ve Kur'an'da da adı geçen[38] üç tanesi, zaman zaman Tanrı (Al İlah)'nın kızları olarak da anılmış olan el-Lât, el-Uzzâ ve el-Menâtdır.

Baalshamin veya Baal Šamem[39] anlamı 'Cennetin Efendisi(leri)', bir Kuzeybatı Sami tanrısı ve özellikle Kenan / Fenike ve Suriye eski Ortadoğu kitabelerinde farklı yerlerde veya zamanlarda, farklı tanrılara uygulanan bir başlıktır. Sadece Ba'al olarak da anılır. Palmira da gökyüzü tanrısı idi.[40] Oradaki Baalshamin işaretleri kartal ve şimşekti.

 
Aglibol, Baalshamin (ortada) ve Malakbel (1. yy; Palmira, Suriye)

Baal, Malakbel ve Agribol bir üçleme oluşturmaktaydı.[5] Palmirlilerin 60 kadar Tanrıları vardı ve onları genel olarak insan suretinde tasvir ediyorlardı. Aglibol ve Malakbel adlarındaki çift Tanrılar ötekilerden daha fazla bir saygı görüyorlardı. Bel tapınağı Palmir'in resmi ibadethanesi idi. Baal Sonsuzlukların yahut dünyanın sahibi diye vasıflandırılmıştır. Palmirada El-Lât, el-Uzza ve elMenat'a da tapılıyordu. Tali' Tanrısı Nemesis, sabah ve akşam yıldızlarını temsil eden ilâhlar Arş ve A z i z da Palmir Tanrıları arasında idi.[41] Suriyelilerde de Venüs'ü sembolize eden el-Uzzâ göğün kraliçesi olarak benimsenmişti.[42] Tapınaklarda topluca ibadet edip, şarap içip kurbanlar keserek yemek suretiyle büyük toplantılar yapıyorlar ve bu toplantıları genel olarak "Komar" adı verilen özel din adamları idare ediyordu.[43][44][45]

Güney Arabistan'ın eski dini aya, güneşe ve yıldızlara tapma olup, bunlar arasında, erkek bir tanrı sayılan aya tapma, dişi tanrı sayılan güneşe tapmadan daha üstündü. Aştar', Vedd, Sin (Tanrı), Nekruh, Anbay (Nebo, tanrılar elçisi), Şems en önemli tanrılardı.[43]

Diğer önemli Arap tanrıları şunlardır:

 
Şamaş
  • Er-Rahman / Rahmanan ((Arapça)) Yemame ve Orta Arabistan'da baş tanrı için kullanılan bir isim idi.[46] İslam sonrasında bile Allah ile Rahman arasındaki farkı vurgulayan ifadeler kayıtlara geçmiştir. Yemameli şair Bişr B. Jarud "Biz Allah'ın dininden her yönüyle memnunuz. ve biz Allah'ı ve Rahman'ı tanrı olarak kabul etmeye razıyız"[47]
  • İsaf ve Naile: Efsaneye göre Cürhüm kabilesinden İsâf, Zeyd'in kızı Nâile'ye âşık olmuştu. Kâbe'de baş başa kaldıkları bir sırada cinsel ilişkide bulunmuş ve taş haline gelmişlerdi. Ertesi sabah onları Kâbe'den çıkaranlar halka ibret olsun diye birini Kâbe'nin yanına, diğerini Zemzem kuyusu'na yakın bir yere dikmiştir. Huzâa ve Kureyş ile Mekke dışındaki Araplardan hacca gelenler tarafından bunlara da tapınılmaya başlanmıştır. Diğer bir rivayete göre ise Allah onların günah işlemelerine fırsat vermeden her ikisini taş yapmıştır; bunun üzerine İsâf Safâ'ya, Nâile Merve'ye dikilmiştir, putlara bu tepelerde ziyaret ve tapınılmaya devam edilmiştir.[48]
  • Menâf (Arapça مناف‎‎): Tasvirleri kadınlar tarafından taşınan bir Mekke tanrısı olup Muhammed'in dedesinin dedesi Abdümenâf'ın adı 'Menâf'ın kölesi' anlamına gelmekteydi. Kimi araştırmacıların güneş tanrısı olduğuna inandığı Menâf'ın put ve tasvirlerine adet kanaması geçiren kadınların dokunması hatta yakınlaşması bile yasaktı.[49]
  • Dhul Khalasa (Arapça: ذو الخلصة‎‎) Yemen'de tapınılan bir kehanet tanrısıydı. Beyaz taştan yapılan tapınağı Yemen'in Kâbesi olarak anılmaktaydı.[50]
  • Ta'lab (Arapça تألب‎‎) Güney Arabistan'da tapınılan bir ay tanrısı olup, Riyam'da bir tapınağı bulunmaktaydı.[51]
  • Wadd (Arapça ود‎‎) Ma'in'de tapınılan bir ay tanrısı olup adı 'aşk' anlamına gelmekteydi[52] İnsan şeklinde olan Vedd, erkeklerden uzun boylu bir adamın heykeli idi. Bu heykele izar, diğeri ise rida şeklinde bugünkü ihram uygulamasına benzer elbiseler giydirilirdi.[53]
  • Shams, Şumes veya Shamsum Aşk tanrıçası olup güneş ile ilişkilendirilmekteydi[54]
 
Saba rahibesi güneş tanrıçasına tapınırken, (muhtemelen MS 1. yüzyıl)
  • Sin İslam öncesi Arabistan'da Hadramut bölgesinde tapınılan bir ay ve zenginlik tanrısıdır.[55]
  • Bes (veya Bisu) Mısır'da tapınılan bir tanrıdır. Ev halkını, kadın, çocuk ve yeni doğanları koruyucu bir tanrıdır. Daha sonra iyiliklerin koruyucusu ve kötülüklerin savunmacısı olarak tapınıldı.
  • Al-Qaum (Veya El kaim) Nebatilerde Gece ve savaş tanrısı, kervanların koruyucusu idi.

Yemen'de Hunyar kabilesi Güneş, Kinâne kabilesi Ay, Temin kabilesi ed-deberân adı verilen iki yıldıza, Kaya kabilesi Şi'ra, Esed Utarid'e, Lahm ve Cüzam kabileleri Müşteri yıldızına tapınırlardı.[56]

Etkileşimler ve güncel etkiler

değiştir
 
Anath'ın Suriyede bulunmuş olan, M.Ö. 1200-1400 yıllarına tarihlenen bronz figürü

G. Ryckmans'a göre tanrıça el-Lât, Semûd, Safaî ve Lihyanî kavimlerine ait kitabelerde adı geçen tanrıça İlât ile aynıdır. el-Lât'ın ismi Palmira ve Nabat kitabelerinde de geçmektedir. Güney Arabistan'da rastlanan ve el-Lât'a gönderme yapan kişi isimleri güney Arabistan'da da el-Lât'a tapıldığına dair kanıt olabilir.[57]

Menât Adı Nabat kitabelerinde geçer ve Semud kavmi tarafından da bilinirdi.[58]

  • Arap mitolojisinde ve daha geniş bir ifade ile Orta ve yakın doğu politeizminde yer verilen değişik tapınım şekilleri ve tanrı figürlerinin kısmi değişikliklerle tek tanrılı dinlerde yaşatıldığı bilinmektedir.[59][60] Âmin ve Nebi deyimleri, Hızır-İlyas, İdris inançları, Malik, Melek, Harut ve Marut, Arş, Havva gibi tanımlamalar yanında Allah, Rahman, Hakem, El-Hâkim, El- Kaim, El-Malik, Ahad, Samed, Aziz, Şafi, Hüda, Rab, Vedud, Kuddüs gibi Allah'a verilen bazı isimler veya bunların kökleri İslam öncesi Arabistan ve Ortadoğu bölgesinde tapınılmakta olan tanrılara ait isim veya unvanlarla yakın etimolojik-fonetik ilişki içerisinde bulunmaktadırlar.[2][15] Tek tanrılı dinlerde bile bu putların isimleri gibi tapınım yerleri ve tapınım şekilleri günümüze kadar belirli değişiklikler yapılarak korunup devam ettirilmiştir.[20][23]
  • Allahumme: İslam öncesi Araplarda da dua başlangıcında kullanılan deyim bazı yazarlarca Al Lah'ümme şeklinde, ayrı bir tanrı adı gibi değerlendirilir. Kelimenin Arapça olmadığı, İbranice Elohim (tanrılar) kelimesinin Arapça telaffuzundan ibaret, zaman içerisinde "Ey Allahım" şeklinde anlam yüklenen bir deyim olduğu Müslüman olmayan bilginlerce ifade edilmiştir.

Doğaüstü varlıklar ve kehânet

değiştir

Arap mitolojisinde yaygın bir cin inancı vardı. İslam öncesi Arap toplumunda şair ve kâhinlere ilhamı getiren cinlere inanılmaktaydı. İslam'dan sonra cinlerin haber getirme görevi meleklere devredilmiştir: “Hâlbuki daha önce biz göğün bazı kısımlarında haber dinlemek için oturacak yerler bulup oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev bulur.” (Cin Suresi, 9)[61]

Bazı hayvanların cinlerle ilgileri olduğunu düşünmekteydiler. Ayrıca gûl diye adlandırdıkları dişi cinlerin varlığına inanırlardı. Haklarında ve uygulamalarında çok bir bilgi bulunmasa da topluluklarda büyücü ve kahinlerin var olduğu bilinmektedir. Bu kişilerin cinlerle ilgileri olduğuna inanıldığı için genel olarak insanlar bu kişilerden çekinirlerdi. Cinlerin bu kahinlere gizli şeyleri haber verdiği, kehanetlerde bulunduğu düşünülürdü. Bu nedenledir ki kahinler topluluk içinde sıklıkla hakem rolü üstlenirlerdi.[62][63]

Diğer doğaüstü yaratıklar: İfrit, mariz. Canavarlar: Gul (Gulyabani), Bahamut, Kujata.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2017. 
  2. ^ a b c d "Arşivlenmiş kopya". 1 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2017. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 18 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 5 Mayıs 2022. 
  4. ^ Hoyland, Robert G. (2002), Arabia and the Arabs: From the Bronze Age to the Coming of Islam, p;157-158, Routledge, ISBN 978-1-134-64634-0
  5. ^ a b Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016. s.171 ISBN 978-605-8389199
  6. ^ H.İbrahim Hasan, I., s. 70-71; M. Şemseddin, s. 152; Maurice Gaudefroy-Demombynes, Mahomet, Paris, 1969, s.53.
  7. ^ Holland, Tom; In the Shadow of the Sword; Little, Brown; 2012; s. 303: ‘Otherwise, in all the vast corpus of ancient literature, there is not a single reference to Mecca – not one’
  8. ^ Crone, Patricia; Meccan Trade and the Rise of Islam, 1987, s. 7
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 24 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2021. 
  10. ^ Orhan Gökdemir, Din ve Devrim, İstanbul: Destek Yayınları. 2010. s. 64
  11. ^ Data on Gibson's biography taken from his Web pages, his book Qur'ānic Geography and the Amazon author information to this book: [1] 21 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., [2] 8 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., [3] 26 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., [4] 31 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  12. ^ Dan Gibson: Qur'ānic Geography (2011)
  13. ^ Zakariya al-Qazwini. ʿAjā'ib al-makhlūqāt wa gharā'ib al-mawjūdāt (The Wonders of Creation). Original published in 1553 AD
  14. ^ C. 'alî, a.g.e, VI, s.316-317.
  15. ^ a b "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 6 Şubat 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2017. 
  16. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 11 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2017. 
  17. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2017. 
  18. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 22 Mart 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2017. 
  19. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 29 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Mart 2017. 
  20. ^ a b c d "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 16 Şubat 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2017. 
  21. ^ dergipark.ulakbim.gov.tr/neuifd/article/download/5000125318/5000115149
  22. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 21 Ekim 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2017. 
  23. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 13 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2017. 
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 24 Ekim 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ekim 2020. 
  25. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2017. 
  26. ^ tubaked.tuba.gov.tr/index.php/tubaked/article/download/107/105
  27. ^ a b L. Gardet, Allah, Encyclopaedia of Islam, ed. by Sir H.A.R. Gibb
  28. ^ Gerhard Böwering, God and his Attributes, Encyclopedia of the Qur'an, ed. by Jane Dammen McAuliffe
  29. ^ Christian Julien Robin (2012). Arabia and Ethiopia. In The Oxford Handbook of Late Antiquity. OUP USA. ss. 304-305. 16 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2017. 
  30. ^ Zeki Saritopak, Allah, The Qu'ran: An Encyclopedia, ed. by Oliver Leaman, p. 34
  31. ^ The New Encyclopedia of Islam. Cyril Glassé, Huston Smith. ISBN 0-7591-0190-6. 24-07-2016
  32. ^ Orhan Gökdemir, Din ve Devrim, s. 48
  33. ^ Walker, Barbara G. (15 Şub 1983). "The woman's encyclopedia of myths and secrets". San Francisco : Harper & Row – Internet Archive vasıtasıyla. 
  34. ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020. 
  35. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2017. 
  36. ^ Ryckmans, a.g.e, s. 15-16.
  37. ^ Herodotus. The Histories. Perseus Digital Library. 1.131.3
  38. ^ Necm; 53/19-20
  39. ^ Bu adlar onun, sırasıyla kitaplarda en sık olarak Suriyeli tanrı ve bir Fenike tanrısı olarak adının geçtiği şeklidir. Sık kullanılan diğer sürümleri şunlardır: Baal Shamin, Ba'al Samin, Ba'al-Shamem, Ba'al Shamim, Baal Shamem, Ba'alsamem, Baal Shamin, Baal-samin, Beelsamen, Ba'alsamin, Baal-Samen Baal-Shamen, Baalsamin, Baalsamen, Baal-shamim, Ba'alshamin, Baal-Samim, Baal-Samem, Baalsamem, Baalsamim, Baalshamem, Beelsamin, Beel-Samen, Beelshamen, Baal-Shamayim, Ba'alsamen, Beel-Samin, Baalshamim, Baalshamen, gibi daha birçok adı daha az olarak da olsa kullanılmaktadır.
  40. ^ Dirven, Lucinda (1999). The Palmyrenes of Dura-Europos: A Study of Religious Interaction in Roman Syria. BRILL. s. 76. ISBN 978-90-04-11589-7. 16 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2012. 
  41. ^ Ryckmans, a.g.e, s. 15, 21, 22.
  42. ^ Çağatay, a.g.e, s. 57.
  43. ^ a b "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 23 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Ocak 2017. 
  44. ^ "Arşivlenmiş kopya". 14 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Şubat 2017. 
  45. ^ Bu şiirlerden örnekler için Dr. Cevâd 'Alî, Târihu'l 'Arab Kable'l İslâm, Bağdâd, 1375/1956, VI, 297 vdd.; Prof. Dr. Toshihikô Izutsu, Kur'ân'da Allah ve İnsan, Çev. Doç. Dr. Süleyman Ateş, Ankara 1975, s. 83-113 ve özellikle 103-110.
  46. ^ The Encyclopaedia of Islam. New Edition.Bd. 8, S. 399. 3) The meaning of Raḥman
  47. ^ G. E. von Grunebaum: Der Islam im Mittelalter. Artemis-Verlag. Zürich und Stuttgart 1963. S. 151 und S. 492, Anm. 31
  48. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Şubat 2017. 
  49. ^ Ibn al-Kalbi (Çev: Nabith Amin Faris) (2015). Book of Idols. Princeton University Press. pp. 27, 28. ISBN 9781400876792.
  50. ^ Robertson Smith, William (2010). Kinship and Marriage in Early Arabia. Forgotten Books. p. 297. ISBN 978-1-4400-8379-2
  51. ^ St. John Simpson (2002). Queen of Sheba: treasures from ancient Yemen. British Museum Press. ss. 162, 163. ISBN 9780714111513.
  52. ^ Jane Dammen McAuliffe (2005). Encyclopaedia of the Qurʼān: Si-Z. Brill Publishers. s. 86. ISBN 9789004123564.
  53. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017. 
  54. ^ Julian Baldick (1998). Black God. Syracuse University Press. s. 20. ISBN 0815605226.
  55. ^ Manfred Lurker (2015). A Dictionary of Gods and Goddesses, Devils and Demons. Routledge. s. 227. 14 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017. 
  56. ^ Orhan Gökdemir, Din ve Devrim s 48
  57. ^ G. Ryckmans, Les Religions Arabes Préislamiques, 2. baskı, Louvain, 1951, s. 15; Prof. Dr. Neş'et Çağatay, İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, 3. baskı, Ankara, 1971, s. 57.
  58. ^ İbn el Kelbî, Putlar Kitabı, n.131'de Wellhausen, Reste, s.41'den.
  59. ^ Orhan Gökdemir, Din ve Devrim s 25-32
  60. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2017. 
  61. ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2017. 
  62. ^ Ryckmans, a.g.e, s. 12, 15-16; Prof. Dr. H. İbrahim Hasan, Târihu'l-İslâm es-Siyasi ve'd-Dinî... 7. baskı, el-Kahire, 1964, I, s.71 (Menat hakkında).
  63. ^ Cin inancı hakkında bkz. M. Şükri el-Alusi, Bülûğu'l-Ereb, II, s.360 vdd.; II, s.325-326; Çağtay, a.g.e, s.103; Gaudefroy-Demombynes, a.g.e, s.32 vdd.

Ayrıca oku

değiştir

Ayrıca bakınız

değiştir

Dış bağlantılar

değiştir

Gods and goddess of polytheistic Arabia 8 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. İslam öncesi devirde Arap tanrıları