Erdem Özdemir
Born in 1980 in Sakarya, Dr Özdemir graduated from the State Conservatoire of Turkish Music of Istanbul Technical University in 2003. He received his master’s degree with the thesis ‘Abdal Music’ in 2008 and his PhD with the thesis ‘Aşık Music’ in 2013. His first solo album was released in 2010.
After working as a researcher at Uppsala University in Sweden in 2011, Dr Özdemir finished his post-doctoral research on Uyghur music under the supervision of Dr Rachel Harris at SOAS University London. During his artistic and academic career, he has given many academic presentations and performed at numerous concerts - in Turkey as well as many countries in the world – as a bağlama instrumentalist and a vocalist. At present, he is teaching bağlama and ‘History of Traditional Turkish Music’ to undergraduates, and ‘Traditional Music in Central Asian Turkic Communities’, ‘Music in the Socio-Cultural Structures of Turkey’, and ‘Music in Ottoman Geography’ to post-graduates in the National Conservatoire of Uludağ University. Apart from the bağlama, he also plays and teaches the lavta and dutar.
1980 yılında Sakarya'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. 2003 yılında İ.T.Ü T.M.D.K Temel Bilimler bölümünden mezun oldu. 2006 yılında SAÜ Devlet Konservatuvarı'nda Araştırma Görevlisi oldu. 2008 Yılında SAÜ SBE'den Folklor ve Müzikoloji yüksek lisan programından "Emirdağ Abdalları" adlı tez ile mezun oldu. 2013 yılında "Türkiye Örneğinde Aşıklarda Müzik" adlı çalışmasıyla doktorasını tamamladı. 2010 yılında ilk solo albüm çalışmasını piyasaya sürdü. 2011 yılında İsveç Uppsala Üniversitesi'nde araştırmacı olarak görev yaptı. İsveç, Belçika, Fransa, İspanya, İngiltere ve Kırgızistan gibi ülkelerde bilimsel toplantılara katıldı ve sunum yaptı, uluslararası hakemli dergilerde makaleler yayınladı ve hakemlik yaptı. 2014 yılında Uludağ Üniversitesi'nde Yrd.Doç.Dr. olarak göreve başladı. 2015 yılında hazırladığı postdoc projesi için aldığı davet üzerine, kazandığı Tübitak bursu ile Londra Üniversitesi SOAS'ta Orta Asya Türk müzikleri alanında bir yıla yakın süre zarfında araştırma yaptı. Aynı kurumda Türkiye'de Aşık Müziği konulu seminer verdi. Aynı süre zarfında SOAS'ta Etnomüzikoloji Kuramları, Müzik ve Ritüel, Orta Doğu Müzikleri, Yahudi,Yiddish, Klezmer müzikleri, Müzikal Analiz konulu derslere katıldı. Tüm müzik hayatı boyunca bağlama ve vokal olarak sayısız konser verdi. Sakarya Büyükşehir ve Sakarya Üniversitesi THM Korolarının kurucu şefi olarak ikişer yıl görev yaptı. Aynı dönemde İstanbul Öğretmenler Korosunun üç yıl şefliğini yürüttü ve konserler verdi. Halen görev yaptığı Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği ASD'de Lisans seviyesinde Bağlama; Yüksek Lisans seviyesinde "Orta Asya Türk Toplumlarında Geleneksel Müzikler", "Türkiye'de sosyo Kültürel Yapılarda Müzik", " Osmanlı Coğrafyasında Müzik" dersleri vermektedir.
After working as a researcher at Uppsala University in Sweden in 2011, Dr Özdemir finished his post-doctoral research on Uyghur music under the supervision of Dr Rachel Harris at SOAS University London. During his artistic and academic career, he has given many academic presentations and performed at numerous concerts - in Turkey as well as many countries in the world – as a bağlama instrumentalist and a vocalist. At present, he is teaching bağlama and ‘History of Traditional Turkish Music’ to undergraduates, and ‘Traditional Music in Central Asian Turkic Communities’, ‘Music in the Socio-Cultural Structures of Turkey’, and ‘Music in Ottoman Geography’ to post-graduates in the National Conservatoire of Uludağ University. Apart from the bağlama, he also plays and teaches the lavta and dutar.
1980 yılında Sakarya'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. 2003 yılında İ.T.Ü T.M.D.K Temel Bilimler bölümünden mezun oldu. 2006 yılında SAÜ Devlet Konservatuvarı'nda Araştırma Görevlisi oldu. 2008 Yılında SAÜ SBE'den Folklor ve Müzikoloji yüksek lisan programından "Emirdağ Abdalları" adlı tez ile mezun oldu. 2013 yılında "Türkiye Örneğinde Aşıklarda Müzik" adlı çalışmasıyla doktorasını tamamladı. 2010 yılında ilk solo albüm çalışmasını piyasaya sürdü. 2011 yılında İsveç Uppsala Üniversitesi'nde araştırmacı olarak görev yaptı. İsveç, Belçika, Fransa, İspanya, İngiltere ve Kırgızistan gibi ülkelerde bilimsel toplantılara katıldı ve sunum yaptı, uluslararası hakemli dergilerde makaleler yayınladı ve hakemlik yaptı. 2014 yılında Uludağ Üniversitesi'nde Yrd.Doç.Dr. olarak göreve başladı. 2015 yılında hazırladığı postdoc projesi için aldığı davet üzerine, kazandığı Tübitak bursu ile Londra Üniversitesi SOAS'ta Orta Asya Türk müzikleri alanında bir yıla yakın süre zarfında araştırma yaptı. Aynı kurumda Türkiye'de Aşık Müziği konulu seminer verdi. Aynı süre zarfında SOAS'ta Etnomüzikoloji Kuramları, Müzik ve Ritüel, Orta Doğu Müzikleri, Yahudi,Yiddish, Klezmer müzikleri, Müzikal Analiz konulu derslere katıldı. Tüm müzik hayatı boyunca bağlama ve vokal olarak sayısız konser verdi. Sakarya Büyükşehir ve Sakarya Üniversitesi THM Korolarının kurucu şefi olarak ikişer yıl görev yaptı. Aynı dönemde İstanbul Öğretmenler Korosunun üç yıl şefliğini yürüttü ve konserler verdi. Halen görev yaptığı Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği ASD'de Lisans seviyesinde Bağlama; Yüksek Lisans seviyesinde "Orta Asya Türk Toplumlarında Geleneksel Müzikler", "Türkiye'de sosyo Kültürel Yapılarda Müzik", " Osmanlı Coğrafyasında Müzik" dersleri vermektedir.
less
InterestsView All (9)
Uploads
Papers by Erdem Özdemir
centuries they have spent in this geography, and this preservation has been realised through
cultural isolation rather than a special effort. Even today, their music, which exists within their
traditional life style in the countryside, represents the Western branch of Turkish Music, which
is a part of Turkish Music. Ön the other hand, urban-centred music traditions are actively
maintained with mosque and tekke music in addition to the entertainment context such as
wedding and henna ceremonies, etc. The urban and rural contexts are combined to a certain
extent, but in the representation of rural-oriented religious music, the ceremonial musicality
that continues in Bektashi villağes comes to the fore and the Kanatlar Villağe of Pirlepe province,
which is the subject of our study, retains its representation ability in this respect.
Bektashism, which is centred in Anatolia and is known and maintained as a Turkish tariqa, came
to the Balkans toğether with the Türkmen Bektashi babas, who are also referred to as Gazi
Alperens, and the Türkmen people who followed them, and became effective to a significant
extent. Today, Bektashism, which is also represented in Macedonia in an institutional sense,
continues its religious representation in Kanatlar Villağe with periodic ceremonies in which
poems written by Bektashi elders to convey the ritual of the path, called nefes, and the melodies
of these poems are performed. This article aims to culturally analyse the ceremonial music
performed by the Bektashis of Macedonia and in particülar the members of the Dikmen Baba
Tekke of Kanatlar Villağe, namely the nefess, in the focus of music.
The focus of this study is the interpretation of the data obtained from the field research
conducted in August 2022. İn the study, in which methods such as chain interview, observation,
source and field cultural surface scanning come to the fore, some concepts directly and indirectly
related to the subject were also tried to be clarified.
The tradition of minstrelsy has survived to the present day with various name changes in the historical process and still continues its existence in the Anatolian field. The functional change that is constantly experienced in the transition from kam to ozan, from ozan to aşık can be attributed to the dif- ferent interactions experienced by Turkish societies. Although the existence of individual performer characters similar to minstrels is known through- out the Turkish world, the naming of aşık stands out in regions where Turks have lived for a long time, such as Turkey, Azerbaijan, Iran and Georgia in this wide cultural geography. A similar definition can be applied for Turkey, because although minstrelsy has a general spread conceptually in Anatolia, there are certain regions and provinces that originate the tradition and shape it with local characteristics. The comparison of the musicality processed in the practices of the minstrels of Kars and Erzurum, which are at the fore- front of these provinces, constitutes the starting point of this study.
By the middle of the 20th century, minstrelsy and minstrels, which started to become more visible with the opportunities provided by the media indus- try, experienced a functional transformation with the new performance en- vironments in which they found themselves to be expressed. In this process which was accelerated by nationalization, locality and individuality were again kept in the foreground, because the minstrels are professional performers of their regions after all. Although the ways of using music in the tradition are general and common, the music used, vocal and instrumental performance features have preserved their locality. Especially the dialect features and me- lodic structure used in vocal performance directly show the existence of some differences between the minstrels of Kars and Erzurum. In this study, the cultural and geographical reasons of these differences were mentioned and various judgments were reached about the results.
42 Âşık Sanatı Sempozyumu
This study includes the evaluation of the knowledge and impressions I gained from my research on minstrels’ music, which started academically with my doctoral study in 2008 and still continues, in order to make a com- parison between the musical performances of Kars and Erzurum minstrels.
Özet TÜRKÇE
Âşıklık geleneği tarihsel süreç içerisinde çeşitli ad değişimleriyle günü- müze kadar ulaşmış ve hâlen Anadolu sahasında varlığını sürdürmektedir. Kamlıktan ozanlığa, ozanlıktan âşıklığa geçişte sürekli olarak yaşanan işlev- sel değişim, Türk toplumlarının yaşamış olduğu farklı etkileşimlere bağlana- bilmektedir. Tüm Türk dünyasında âşık benzeri bireysel icracı karakterlerin varlığı bilinmekle birlikte âşık adlandırması bu geniş kültürel coğrafya içe- risinde Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan gibi Türklerin çok uzun za- mandır yaşadığı bölgelerde öne çıkmaktadır. Benzer durum Türkiye için de ölçeklenebilir zira Anadolu’da âşıklık her ne kadar kavramsal olarak genel bir yayılıma sahip olsa da geleneğe kaynaklık eden ve yöresel özelliklerle şe- killendiren belirli bölge ve iller mevcuttur. Bu illerin başında gelen Kars ve Erzurum illeri âşıklarının uygulamalarında işlenen müzikalitenin karşılaş- tırılması bu çalışmanın hareket noktasını teşkil etmektedir.
20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde medya endüstrisinin de sağladığı im- kânlarla daha görünür olmaya başlayan âşıklık ve âşıklar kendilerini ifade için buldukları yeni icra ortamlarıyla işlevsel bir dönüşüm yaşamışlardır. Ulu- sallaşmanın hızlandığı bu süreçte de yöresellik ve bireysellik yine ön planda tutulmuştur çünkü âşıklar sonuçta yörelerinin profesyonel sanatkârlarıdır. Gelenek içerisinde müziğin kullanılış biçimleri genellik arz etse de kullanı- lan müzikler, vokal ve çalgısal icra özellikleri yerelliğini korumuştur. Özellikle vokal icrada kullanılan ağız özellikleri ve ezgisel yapı, Kars ve Erzurum âşıkları arasında kimi farklılıkların varlığını doğrudan göstermektedir. Bu çalışmada bu farklılıkların kültürel ve coğrafi nedenlerine değinilmiş ve de sonuçları hakkında çeşitli hükümlere varılmıştır.
Bu çalışma, 2008 yılında doktora çalışması ile akademik anlamda baş- layan ve hâlen devam eden âşık müziği araştırmalarımdan edindiğim bilgi ve izlenimlerin Kars ve Erzurum âşıklarının müzikal edimleri arasında bir karşılaştırma yapma özelinde değerlendirilmesini içermektedir.
Âşıklık geleneği, Türk sözlü kültürünün temel ögelerinden biridir. Şiir, müzik, hikâye ve benzeri sözlü kültür öğelerini üretip icra eden âşıklar, tarih boyunca bilgi kaynağı ve kanaat önderi olma gibi vasıflara da sahip olmuştur. Günümüzde halen var olan âşıklık geleneği, bu çalışmada Türklerin benimsediği iki ana İslami ekol olan Sünnilik ve Alevilik başlıkları altında incelenmiştir. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında belirginleşen terminolojik farklılıkların, konunun esası içerisindeki kabullerin farklılaşmasından ileri geldiği görülmektedir. Bu bağlamda Türk halk müziği genel yapısı içerisinde âşıklar ve âşık müziği; Aleviler, Alevi âşıklar ve müzikleri, mevcut alt türleri ile ele alınmıştır. Bu süreçte etkin olan âşıkların, müzikal edimleri ve sürece katkıları değerlendirilmiştir. Kaynaklarda Alevi müzik uyanışı şeklinde yer alan hareketliliğin temel unsurlarını temsil eden âşık, ozan, yorumcu ve bunlara ait eserlerin etkileri irdelenmiştir. Sünni ve Alevi kültür evreninde, âşıklığın tanım ve konumlanmalarının farklı olduğu ve bu farkların, gerçekleştirilen uygulamalar ve âşıklığa yüklenen manevi anlam özelinde meydana geldiği sonucuna varılmıştır. Üretilen şiirlerde üslup ve içerik farklılıkları tespit edilmiş; müzikal yapılarda ise ilgili yörelerin sınırları içerisinde kalındığı ve iki ekol arasında büyük bir farklılığın olmadığı gözlenmiştir. Bu süreçte tekrar gündeme gelen bağlama düzeni ve üretilen kısa saplı bağlama türünün, işlevselliğe dayalı tercih edilme nedenleri, örneklerle izah edilmiştir. Çoğunlukla alan araştırması, gözlem ve görüşme yöntemleri ile hazırlanan bu çalışmada, yazılı, görsel ve işitsel kaynaklardan da faydalanılmıştır.
active and current tradition. Additionally it can be said that it based on the Shamanist practises that utilized as a religious system at the pre-Islamic period of Turks. In the point of art, most different speciality of Ashiks, is telling improvised poem on their performance. The term of improvisation is utilized for lyrics of the pieces that are performed in the Ashik fasıls. The poem that is created with defined rhyme and syllable is performed with accompany of saz by Ashiks. Consequently ashiks show their talent to audiences. The melody which accompany to the improvised poem is chosen from the clichéd melodies, in the Ashiks’ memory. These types of melody are called as “Aşık havası”. Initially it can’t be mentioned about improvisation at the music part of performance but it can seen that this musical structure is changed because of concerning of the show talent, physiology of performance and affection of poem’s issue by Ashiks. The causes and results of these variations which are happened in the performance and

1 Uludağ Üniversitesi,Devlet Konservatuvarı,Türk Müziği Ana Sanat Dalı
1357
Performans Teori, Âşık Fasılları Ve Doğaçlama

its effection on Ashikliks’ tradition and musical structure define to scope of this work. Illustrations that were acquired from our fieldwork at 2012, will be introduced on this work. Additionally, the representation skill and importance of Ashiklik traditions will be examined in
this work.
since they had begun to appear in 16th century. These places that had many frequent visitors from
all the socio-cultural levels were sometimes called with the names of occupational groups, one of
which is “Aşıklar Coffe house”. Aşık coffee houses were initially founded in İstanbul but soon
after spread to the other cities.Many important “aşık”s had been cultivated in these places
especially big cities. The “Aşıklar Coffe house” in Bursa is one of the most interesting example
of them since it has been active for almost 60 years. It is not only a place where the musicians
perform but also functions as an oral and visual musical training centre. I also had attended to
performancesin there when I was a student at Conservatory between 1999 and 2004. The “Aşıklar
Coffeehouse” was founded in 1955 by an aşık named Mehmet Güneş who came to Bursa from
Erzurum. People who come to “Aşıklar Coffeehouse” for performing music are not only ashiks
but also amateur and professional musicians. The instrument most played at the aşıklar
coffeehouse is “bağlama” and basic source of repertoire is the corpus of TRT (The Turkish Radio
and Television Corporation), that contains thousands of Turkish folk music notes. These pieces
are played in a way that is appropriate to “TRT’s mentality” of solo and choir performing style.
The Aşıklar Coffeehouse in Bursa has also been a model for other new places opened in Bursa.
There are many attendances in fasıls that are performed in The Aşıklar Coffeehouse in Bursa”.
This situation can be associated with the historical perspective of Bursa as it was the first capital
of Ottoman Empire. It can also be associated with Bursa’s cosmopolitan populace. The Aşıklar
Coffeehouse in Bursa where musicans and audiences can gather and spend time is a rare place
that can mirror the cultural accumulation and musical taste of hundreds of years. The purpose of
this article is determination and analyzes the socio-cultural performance venues and performers
besides their position agains to had occured changes in courses.
Handling music in respect of its environment, taste, and timbre, as well as the conditions and logics that affect these three aspects, in addition to factors such as influences on musical production and performance along with other components that make up sound and music, makes the phenomenon of timbre available for investigation. This situation is applicable for instruments as well. Along with the significant differences between a “Gurbet havası” performed in the Teke region and a “Derbeder havası” sung in the Northeast, there is also a demonstrable difference in how we analyze them. We can draw a parallel to the differences between the reception of instrumental and vocal timbre within the same regions. That is, timbre is one of the defining factors in musical genre along with metrical structure, melodic form and direction, and style. For example, when describing a performer or performance the term “Bozlak” throat (Central Anatolia) refers not only to the style of singing but also the tone of the voice and the customary perception of taste.
This paper considers region, genre, and artists as organizing concepts for investigating this topic in Turkey and Turkish folk music. Additionally this paper considers the preferred tonal colors in a region, the reasons for these preferences, the preference of instruments, the geographic and ecological factors that affect the dimensions of instruments and playing style, the resulting general patterns of regional reception, the range of vocal resonances used, the transmission of playing style and timbre, and all such matters related to timbre that inform the delineation of genres.
Conference Presentations by Erdem Özdemir
Books by Erdem Özdemir
Âşıks are the primary musicians of the Northeastern Anatolian provinces, where they are common today, both in the past and today, and there are many examples of Uzun Hava and Kırık Hava in the general melody called Âşık Havaları. These specimens have not been classified as a genre in the THM genre classifications made to date. Some of the stereotypical melodies in the repertoire of the âşıks are considered as a type of THM as a result of the frequ- ent processing by different âşıks and with different lyrics, these words and melodies becoming folk songs and forming a cluster of folk songs.
In this paper, Derbeder Havası, which I recommend to be in the genre classification and which almost all of the Northeast Anatolian âşıks enrich with at least one example, and which also has folk songs, will be discussed in all its aspects, especially its musical and poetic texture, and why it should be classified as a genre will be explained.
This paper is based on the analysis and interpretation to data obtained in my field studies of up to fifteen years in the field of Âşık Music, and the methods of interview, observation by participation and resource scanning.
Özet
Âşıkların temel uygulama unsurlarından biri olan müzik, aynı zamanda Türk Halk Müzi- ği genel başlığı altında değerlendirilmektedir. Âşıkların fasıllardaki performans esnasında veya bireysel kayıt ortamlarında icra ettikleri ezgileri için genel bir adlandırmayla âşık müziği üst başlığını kullanıyor olsak da tüm Anadolu âşıklığını kuşatan türdeş bir âşık müziği yoktur. Yani âşık hangi yörenin kültür çevresinde yetişmiş ise müziksel kimliği de öncelikle o yörenin etkisinde gelişmektedir. Müziksel bir tür sınıflandırmasının öncelikli esaslarından biri yöre- selliktir ve bu halde âşık müziği dağarı birden çok il hatta bölgeyi kapsamaktadır. Bununla birlikte âşıklar gerek yörelerinin gerekse komşu ve seyahat edilen yörelerin ezgilerini, ilgi ve becerileri nispetinde icra etmektedirler.
Âşıklar özellikle bugün yaygın olarak varlık sürdürdükleri Kuzeydoğu Anadolu illerinin hem geçmişte hem de günümüzde öncelikli müzisyenleridir ve âşık havaları olarak adlandırılan genel ezgi dağarı içerisinde pek çok uzun hava ve kırık hava örnekleri mevcuttur. Bu örnekler günümüze değin yapılmış Türk Halk Müziği tür sınıflandırmalarında bir tür olarak sınıflandı- rılmaya alınmamıştır. Âşık dağarlarındaki kalıp ezgilerin bazıları farklı âşıklarca ve farklı sözlerle sıklıkla işlenme, bu işlenen söz ve ezgilerin türküleşmesi ve türküleşmiş öğelerin bir öbek oluş- turması sonucu bir Uzun Hava türü olarak değerlendirilmeye aday durumdadır.
Bu çalışmada tür sınıflandırması içerisinde olmasını önerdiğim ve Kuzeydoğu Anadolu âşıklarının hemen hepsinin en az bir örnekle zenginleştirdiği, türküleşmiş örneklere de sahip olan Derbeder Havası, başta müziksel ve şiirsel doku olmak üzere tüm yönleriyle ele alınmış ve neden bir tür olarak sınıflandırılması gerektiği konusunda izahlar getirilmiştir.
Bu yazı, Âşık müziği alanında on beş yıla varan saha çalışmalarımda elde ettiğim verilerin analiz ve yorumuna, buna bağlı olarak gerçekleştirilen görüşme, katılarak gözlem ve kaynak taraması yöntemlerine dayanmaktadır.
Talks by Erdem Özdemir
centuries they have spent in this geography, and this preservation has been realised through
cultural isolation rather than a special effort. Even today, their music, which exists within their
traditional life style in the countryside, represents the Western branch of Turkish Music, which
is a part of Turkish Music. Ön the other hand, urban-centred music traditions are actively
maintained with mosque and tekke music in addition to the entertainment context such as
wedding and henna ceremonies, etc. The urban and rural contexts are combined to a certain
extent, but in the representation of rural-oriented religious music, the ceremonial musicality
that continues in Bektashi villağes comes to the fore and the Kanatlar Villağe of Pirlepe province,
which is the subject of our study, retains its representation ability in this respect.
Bektashism, which is centred in Anatolia and is known and maintained as a Turkish tariqa, came
to the Balkans toğether with the Türkmen Bektashi babas, who are also referred to as Gazi
Alperens, and the Türkmen people who followed them, and became effective to a significant
extent. Today, Bektashism, which is also represented in Macedonia in an institutional sense,
continues its religious representation in Kanatlar Villağe with periodic ceremonies in which
poems written by Bektashi elders to convey the ritual of the path, called nefes, and the melodies
of these poems are performed. This article aims to culturally analyse the ceremonial music
performed by the Bektashis of Macedonia and in particülar the members of the Dikmen Baba
Tekke of Kanatlar Villağe, namely the nefess, in the focus of music.
The focus of this study is the interpretation of the data obtained from the field research
conducted in August 2022. İn the study, in which methods such as chain interview, observation,
source and field cultural surface scanning come to the fore, some concepts directly and indirectly
related to the subject were also tried to be clarified.
The tradition of minstrelsy has survived to the present day with various name changes in the historical process and still continues its existence in the Anatolian field. The functional change that is constantly experienced in the transition from kam to ozan, from ozan to aşık can be attributed to the dif- ferent interactions experienced by Turkish societies. Although the existence of individual performer characters similar to minstrels is known through- out the Turkish world, the naming of aşık stands out in regions where Turks have lived for a long time, such as Turkey, Azerbaijan, Iran and Georgia in this wide cultural geography. A similar definition can be applied for Turkey, because although minstrelsy has a general spread conceptually in Anatolia, there are certain regions and provinces that originate the tradition and shape it with local characteristics. The comparison of the musicality processed in the practices of the minstrels of Kars and Erzurum, which are at the fore- front of these provinces, constitutes the starting point of this study.
By the middle of the 20th century, minstrelsy and minstrels, which started to become more visible with the opportunities provided by the media indus- try, experienced a functional transformation with the new performance en- vironments in which they found themselves to be expressed. In this process which was accelerated by nationalization, locality and individuality were again kept in the foreground, because the minstrels are professional performers of their regions after all. Although the ways of using music in the tradition are general and common, the music used, vocal and instrumental performance features have preserved their locality. Especially the dialect features and me- lodic structure used in vocal performance directly show the existence of some differences between the minstrels of Kars and Erzurum. In this study, the cultural and geographical reasons of these differences were mentioned and various judgments were reached about the results.
42 Âşık Sanatı Sempozyumu
This study includes the evaluation of the knowledge and impressions I gained from my research on minstrels’ music, which started academically with my doctoral study in 2008 and still continues, in order to make a com- parison between the musical performances of Kars and Erzurum minstrels.
Özet TÜRKÇE
Âşıklık geleneği tarihsel süreç içerisinde çeşitli ad değişimleriyle günü- müze kadar ulaşmış ve hâlen Anadolu sahasında varlığını sürdürmektedir. Kamlıktan ozanlığa, ozanlıktan âşıklığa geçişte sürekli olarak yaşanan işlev- sel değişim, Türk toplumlarının yaşamış olduğu farklı etkileşimlere bağlana- bilmektedir. Tüm Türk dünyasında âşık benzeri bireysel icracı karakterlerin varlığı bilinmekle birlikte âşık adlandırması bu geniş kültürel coğrafya içe- risinde Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan gibi Türklerin çok uzun za- mandır yaşadığı bölgelerde öne çıkmaktadır. Benzer durum Türkiye için de ölçeklenebilir zira Anadolu’da âşıklık her ne kadar kavramsal olarak genel bir yayılıma sahip olsa da geleneğe kaynaklık eden ve yöresel özelliklerle şe- killendiren belirli bölge ve iller mevcuttur. Bu illerin başında gelen Kars ve Erzurum illeri âşıklarının uygulamalarında işlenen müzikalitenin karşılaş- tırılması bu çalışmanın hareket noktasını teşkil etmektedir.
20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde medya endüstrisinin de sağladığı im- kânlarla daha görünür olmaya başlayan âşıklık ve âşıklar kendilerini ifade için buldukları yeni icra ortamlarıyla işlevsel bir dönüşüm yaşamışlardır. Ulu- sallaşmanın hızlandığı bu süreçte de yöresellik ve bireysellik yine ön planda tutulmuştur çünkü âşıklar sonuçta yörelerinin profesyonel sanatkârlarıdır. Gelenek içerisinde müziğin kullanılış biçimleri genellik arz etse de kullanı- lan müzikler, vokal ve çalgısal icra özellikleri yerelliğini korumuştur. Özellikle vokal icrada kullanılan ağız özellikleri ve ezgisel yapı, Kars ve Erzurum âşıkları arasında kimi farklılıkların varlığını doğrudan göstermektedir. Bu çalışmada bu farklılıkların kültürel ve coğrafi nedenlerine değinilmiş ve de sonuçları hakkında çeşitli hükümlere varılmıştır.
Bu çalışma, 2008 yılında doktora çalışması ile akademik anlamda baş- layan ve hâlen devam eden âşık müziği araştırmalarımdan edindiğim bilgi ve izlenimlerin Kars ve Erzurum âşıklarının müzikal edimleri arasında bir karşılaştırma yapma özelinde değerlendirilmesini içermektedir.
Âşıklık geleneği, Türk sözlü kültürünün temel ögelerinden biridir. Şiir, müzik, hikâye ve benzeri sözlü kültür öğelerini üretip icra eden âşıklar, tarih boyunca bilgi kaynağı ve kanaat önderi olma gibi vasıflara da sahip olmuştur. Günümüzde halen var olan âşıklık geleneği, bu çalışmada Türklerin benimsediği iki ana İslami ekol olan Sünnilik ve Alevilik başlıkları altında incelenmiştir. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında belirginleşen terminolojik farklılıkların, konunun esası içerisindeki kabullerin farklılaşmasından ileri geldiği görülmektedir. Bu bağlamda Türk halk müziği genel yapısı içerisinde âşıklar ve âşık müziği; Aleviler, Alevi âşıklar ve müzikleri, mevcut alt türleri ile ele alınmıştır. Bu süreçte etkin olan âşıkların, müzikal edimleri ve sürece katkıları değerlendirilmiştir. Kaynaklarda Alevi müzik uyanışı şeklinde yer alan hareketliliğin temel unsurlarını temsil eden âşık, ozan, yorumcu ve bunlara ait eserlerin etkileri irdelenmiştir. Sünni ve Alevi kültür evreninde, âşıklığın tanım ve konumlanmalarının farklı olduğu ve bu farkların, gerçekleştirilen uygulamalar ve âşıklığa yüklenen manevi anlam özelinde meydana geldiği sonucuna varılmıştır. Üretilen şiirlerde üslup ve içerik farklılıkları tespit edilmiş; müzikal yapılarda ise ilgili yörelerin sınırları içerisinde kalındığı ve iki ekol arasında büyük bir farklılığın olmadığı gözlenmiştir. Bu süreçte tekrar gündeme gelen bağlama düzeni ve üretilen kısa saplı bağlama türünün, işlevselliğe dayalı tercih edilme nedenleri, örneklerle izah edilmiştir. Çoğunlukla alan araştırması, gözlem ve görüşme yöntemleri ile hazırlanan bu çalışmada, yazılı, görsel ve işitsel kaynaklardan da faydalanılmıştır.
active and current tradition. Additionally it can be said that it based on the Shamanist practises that utilized as a religious system at the pre-Islamic period of Turks. In the point of art, most different speciality of Ashiks, is telling improvised poem on their performance. The term of improvisation is utilized for lyrics of the pieces that are performed in the Ashik fasıls. The poem that is created with defined rhyme and syllable is performed with accompany of saz by Ashiks. Consequently ashiks show their talent to audiences. The melody which accompany to the improvised poem is chosen from the clichéd melodies, in the Ashiks’ memory. These types of melody are called as “Aşık havası”. Initially it can’t be mentioned about improvisation at the music part of performance but it can seen that this musical structure is changed because of concerning of the show talent, physiology of performance and affection of poem’s issue by Ashiks. The causes and results of these variations which are happened in the performance and

1 Uludağ Üniversitesi,Devlet Konservatuvarı,Türk Müziği Ana Sanat Dalı
1357
Performans Teori, Âşık Fasılları Ve Doğaçlama

its effection on Ashikliks’ tradition and musical structure define to scope of this work. Illustrations that were acquired from our fieldwork at 2012, will be introduced on this work. Additionally, the representation skill and importance of Ashiklik traditions will be examined in
this work.
since they had begun to appear in 16th century. These places that had many frequent visitors from
all the socio-cultural levels were sometimes called with the names of occupational groups, one of
which is “Aşıklar Coffe house”. Aşık coffee houses were initially founded in İstanbul but soon
after spread to the other cities.Many important “aşık”s had been cultivated in these places
especially big cities. The “Aşıklar Coffe house” in Bursa is one of the most interesting example
of them since it has been active for almost 60 years. It is not only a place where the musicians
perform but also functions as an oral and visual musical training centre. I also had attended to
performancesin there when I was a student at Conservatory between 1999 and 2004. The “Aşıklar
Coffeehouse” was founded in 1955 by an aşık named Mehmet Güneş who came to Bursa from
Erzurum. People who come to “Aşıklar Coffeehouse” for performing music are not only ashiks
but also amateur and professional musicians. The instrument most played at the aşıklar
coffeehouse is “bağlama” and basic source of repertoire is the corpus of TRT (The Turkish Radio
and Television Corporation), that contains thousands of Turkish folk music notes. These pieces
are played in a way that is appropriate to “TRT’s mentality” of solo and choir performing style.
The Aşıklar Coffeehouse in Bursa has also been a model for other new places opened in Bursa.
There are many attendances in fasıls that are performed in The Aşıklar Coffeehouse in Bursa”.
This situation can be associated with the historical perspective of Bursa as it was the first capital
of Ottoman Empire. It can also be associated with Bursa’s cosmopolitan populace. The Aşıklar
Coffeehouse in Bursa where musicans and audiences can gather and spend time is a rare place
that can mirror the cultural accumulation and musical taste of hundreds of years. The purpose of
this article is determination and analyzes the socio-cultural performance venues and performers
besides their position agains to had occured changes in courses.
Handling music in respect of its environment, taste, and timbre, as well as the conditions and logics that affect these three aspects, in addition to factors such as influences on musical production and performance along with other components that make up sound and music, makes the phenomenon of timbre available for investigation. This situation is applicable for instruments as well. Along with the significant differences between a “Gurbet havası” performed in the Teke region and a “Derbeder havası” sung in the Northeast, there is also a demonstrable difference in how we analyze them. We can draw a parallel to the differences between the reception of instrumental and vocal timbre within the same regions. That is, timbre is one of the defining factors in musical genre along with metrical structure, melodic form and direction, and style. For example, when describing a performer or performance the term “Bozlak” throat (Central Anatolia) refers not only to the style of singing but also the tone of the voice and the customary perception of taste.
This paper considers region, genre, and artists as organizing concepts for investigating this topic in Turkey and Turkish folk music. Additionally this paper considers the preferred tonal colors in a region, the reasons for these preferences, the preference of instruments, the geographic and ecological factors that affect the dimensions of instruments and playing style, the resulting general patterns of regional reception, the range of vocal resonances used, the transmission of playing style and timbre, and all such matters related to timbre that inform the delineation of genres.
Âşıks are the primary musicians of the Northeastern Anatolian provinces, where they are common today, both in the past and today, and there are many examples of Uzun Hava and Kırık Hava in the general melody called Âşık Havaları. These specimens have not been classified as a genre in the THM genre classifications made to date. Some of the stereotypical melodies in the repertoire of the âşıks are considered as a type of THM as a result of the frequ- ent processing by different âşıks and with different lyrics, these words and melodies becoming folk songs and forming a cluster of folk songs.
In this paper, Derbeder Havası, which I recommend to be in the genre classification and which almost all of the Northeast Anatolian âşıks enrich with at least one example, and which also has folk songs, will be discussed in all its aspects, especially its musical and poetic texture, and why it should be classified as a genre will be explained.
This paper is based on the analysis and interpretation to data obtained in my field studies of up to fifteen years in the field of Âşık Music, and the methods of interview, observation by participation and resource scanning.
Özet
Âşıkların temel uygulama unsurlarından biri olan müzik, aynı zamanda Türk Halk Müzi- ği genel başlığı altında değerlendirilmektedir. Âşıkların fasıllardaki performans esnasında veya bireysel kayıt ortamlarında icra ettikleri ezgileri için genel bir adlandırmayla âşık müziği üst başlığını kullanıyor olsak da tüm Anadolu âşıklığını kuşatan türdeş bir âşık müziği yoktur. Yani âşık hangi yörenin kültür çevresinde yetişmiş ise müziksel kimliği de öncelikle o yörenin etkisinde gelişmektedir. Müziksel bir tür sınıflandırmasının öncelikli esaslarından biri yöre- selliktir ve bu halde âşık müziği dağarı birden çok il hatta bölgeyi kapsamaktadır. Bununla birlikte âşıklar gerek yörelerinin gerekse komşu ve seyahat edilen yörelerin ezgilerini, ilgi ve becerileri nispetinde icra etmektedirler.
Âşıklar özellikle bugün yaygın olarak varlık sürdürdükleri Kuzeydoğu Anadolu illerinin hem geçmişte hem de günümüzde öncelikli müzisyenleridir ve âşık havaları olarak adlandırılan genel ezgi dağarı içerisinde pek çok uzun hava ve kırık hava örnekleri mevcuttur. Bu örnekler günümüze değin yapılmış Türk Halk Müziği tür sınıflandırmalarında bir tür olarak sınıflandı- rılmaya alınmamıştır. Âşık dağarlarındaki kalıp ezgilerin bazıları farklı âşıklarca ve farklı sözlerle sıklıkla işlenme, bu işlenen söz ve ezgilerin türküleşmesi ve türküleşmiş öğelerin bir öbek oluş- turması sonucu bir Uzun Hava türü olarak değerlendirilmeye aday durumdadır.
Bu çalışmada tür sınıflandırması içerisinde olmasını önerdiğim ve Kuzeydoğu Anadolu âşıklarının hemen hepsinin en az bir örnekle zenginleştirdiği, türküleşmiş örneklere de sahip olan Derbeder Havası, başta müziksel ve şiirsel doku olmak üzere tüm yönleriyle ele alınmış ve neden bir tür olarak sınıflandırılması gerektiği konusunda izahlar getirilmiştir.
Bu yazı, Âşık müziği alanında on beş yıla varan saha çalışmalarımda elde ettiğim verilerin analiz ve yorumuna, buna bağlı olarak gerçekleştirilen görüşme, katılarak gözlem ve kaynak taraması yöntemlerine dayanmaktadır.