Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Düzce İlahiyat Dergisi 7/1 (Haziran 2023), 60-86 | Araştırma Makalesi Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri Halil İbrahim Aydın | 0000-0001-7600-2334 | berrhaya@gmail.com Dr. Öğr. Gör., Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri, Tefsir Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye ROR ID: 01dvabv26 Öz Kur’an, hem üslubu hem de muhtevâsı itibarıyla mu´ciz bir yapıda vahiy edilmiştir. Bu yapı tilâvet secdesi ile ilgili âyetlerde de kendini göstermektedir. Secde âyetlerinin lafızsal boyutu (üslubu) ve bu üsluba bağlı olarak ortaya çıkan muhtevâsı, ifade zenginliği açısından önem arz etmektedir. Zira secde âyetleri yalnızca secde etmeyi emreden, tavsiye eden veya secde etmeye teşvik eden bir üslup ve muhtevâya sahip değildir. Bu âyetlerin secde etmenin ötesinde ifade ettiği (şirk koşmamak, Al-lah’a kulluk etmek, yüklenilen misyonu yerine getirmek gibi) başka muhtevâları da vardır. Çalışma-da secde âyetlerinde kullanılan lafızsal üslup ve bu üslubun manaya katkıları incelenmiştir. Kur’an’da okunduğu vakit tilâvet secdesi yapılması gereken âyetler mevcuttur. Tefsir, fıkıh ve hadis ilimlerinin konusu olan ve hadis kaynaklarında kendileri için hususî bölümlerin açıldığı bu âyetler, çeşitli üslup ve muhtevâya sahiptirler. Bu üslup ve muhtevâlarından dolayı rivâyetler farklı şekilde yorumlanarak secde âyetlerinin sayısı değişebilmiştir. Ayrıca secde etmenin icabı veya istihbâbı, secde etmenin zaman-mekân cihetiyle durumları fıkıh eserlerinde genişçe ele alınmıştır. Yine fıkıh ilminde yoğunlukla üzerinde durulduğundan dolayı bunlar ibadet maksatlı âyetler olarak algılanmaktadır. Lakin ilgili âyetler, tefsir ilmi açısından incelendiğinde sağlam bir inanç oluşturmaya yö-nelik indirilmiş iman içerikli âyetler oldukları anlaşılmaktadır. Lakin bu âyetlerdeki secde lafızları ile ilgili hususi bir çalışma yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu sebeple “Secde âyetleri” olarak te-lakki edilen bu pasajların üslûp ve muhtevâ açısından incelenmesi ve âyetlerdeki secde lafızlarının ifade ettiği anlamın ortaya konulması önem arz etmektedir. Bundan dolayı çalışmada tefsir ilmi açısından tilâvet secdesi âyetleri üslup ve muhtevâları yönünden ele alınarak hem içerdikleri ifade zenginliği hem de secde emriyle ifade edilen anlamın alanı ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler Tefsir, Kur’an, Âyet, Secde Âyetleri, Muhtevâ, Üslup. Atıf Bilgisi Aydın, Halil İbrahim. “Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri”. Düzce İlahiyat Dergisi 7/1 (Haziran 2023), 60-86. https://doi.org/10.61272/duid.1321210 Geliş Tarihi Kabul Tarihi Yayım Tarihi Değerlendirme Etik Beyan Benzerlik Taraması Etik Bildirim Çıkar Çatışması Finansman Telif Hakkı & Lisans 07.04.2023 26.05.2023 30.06.2023 İki Dış Hakem / Çift Taraflı Körleme Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur. Yapıldı – iThenticate etik.duzceilahiyat@gmail.com Çıkar çatışması beyan edilmemiştir. Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır. Yazarlar dergide yayınlanan çalışmalarının telif hakkına sahiptirler ve çalışmaları CC BY-NC 4.0 lisansı altında yayımlanmaktadır. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 Düzce Divinity Journal 7/1 (June 2023), 60-86 | Research Article Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style Halil İbrahim Aydın | 0000-0001-7600-2334 | berrhaya@gmail.com Dr. Öğr. Gör., Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri, Tefsir Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye ROR ID: 01dvabv26 Abstract The Qur'an was revealed in a miraculous way in terms of both its style and content. This structure also shows itself in the verses about the prostration of recitation. The literal dimension (style) of the prostration verses and the content that emerges depending on this style are important in terms of richness of expression. Because the verses of prostration do not have a style and content that only orders, recommends or encourages to prostrate. These verses also have other contents that they exp-ress beyond prostrating (such as not committing polytheism, serving Allah, fulfilling the assigned mission). In the study, the literal style used in the prostration verses and the contribution of this style to the meaning were examined. There are verses in the Qur'an that need to be prostrated when recited. These verses, which are the subject of tafsir, fiqh and hadith sciences and for which special chapters are opened for them in hadith sources, have various styles and contents. Because of this style and content, the narrations were interpreted differently and the number of prostration verses could change. In addition, the necessity or means of prostrating, the situations of prostrating in terms of time and space have been extensively discussed in the works of fiqh. Again, since it is emp-hasized in the science of fiqh, these are perceived as verses for worship. However, when the relevant verses are examined in terms of the science of tafsir, it is understood that they are verses with the content of faith that were sent down to create a solid belief. However, it is noteworthy that there is no special study on the words of prostration in these verses. For this reason, it is important to examine these passages, which are considered as "prostration verses", in terms of style and content, and to reveal the meaning of the words of prostration in the verses. Therefore, in this study, both the richness of expression they contain and the area of meaning expressed by the order of prostration have been revealed by considering the verses of prostration of recitation in terms of tafsir science in terms of their style and content. Keywords Exegesis, Qur’an, Verse, Prostration Verses, Content, Style. Citation Aydin, Halil İbrahim. “Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style”. Düzce Divinity Journal 7/1 (June 2023), 60-86. https://doi.org/10.61272/duid.1321210 Date of Submission Date of Acceptance Date of Publication Peer-Review Ethical Statement Plagiarism Checks Conflicts of Interest Complaints Grant Support Copyright & License 07.04.2023 26.05.2023 30.06.2023 Double anonymized - Two External It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. Yes – iThenticate The author(s) has no conflict of interest to declare. etik.duzceilahiyat@gmail.com The author(s) acknowledge that they received no external funding in support of this research. Authors publishing with the journal retain the copyright to their work licensed under the CC BY-NC 4.0. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 62 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri Giriş Fıkıh eserlerinin namaz bölümlerinde incelenen bir konu olması ve bunun bir yansıması olarak Mushaflarda âyetin bulunduğu sayfanın kenarında secde edilmesi yönünde ikaz bulunması sebebiyle Kur’an’daki secde âyetleri ibadet odaklı âyetler olarak algılanmaktadır. Yine “Tilâvet secdesi âyetleri” veya “secde âyetleri” terimlerinin de namazla veya tilâvet secdesiyle özdeşleştirildiği görülmektedir.1 Ancak bu âyetler siyak-sibak, lafızsal üslûp ve muhtevaları bakımından incelendiğinde ibadet odaklı değil de inanç odaklı âyetler oldukları hatta Kur’an’ın ana konularından biri olan “ulûhiyet” konusuyla ilgili oldukları ve secde lafızlarının da bu yönde anlamlandırılması gerektiği dikkati çekmektedir. Ancak bu yönde bir çalışmanın yapılıp âyetlerdeki secde lafızlarının anlam alanının tespit edildiği bir çalışmaya rastlamadığımızı ifade etmek isteriz. Fâtıma Yûsuf Ömer Vâsıl’ın çalışmasını2 istisna edecek olursak3 tefsir ilmi açısından secde âyetleriyle ilgi hususi bir çalışmanın yapılmadığı, sadece Kur’an’daki secde kavramı ile ilgili genel içerikli çalışmaların yapıldığı dikkat çekmektedir.4 Yine secde âyetleriyle ilgili yapılan çalışmaların genelde hadis ve fıkıf ilmi çerçevesinde hazırlandığı için söz konusu âyetlerin hadis rivâyetlerindeki durumu, âyetlerin adedi, faziletleri, okundukları vakit secde etmenin hükmü ve secdenin keyfiyeti gibi konular ele alınmıştır.5 Çalışmada söz 1 Muhammed b Ahmed b. Mevdûd el-Mevsılî, el-İhtiyâr li-ta´lîli’l-muhtâr (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, ts.), 1/76-78; Nihat Dalgın, “Secde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV yayınları, 2009), 36/272; Abdurrahman Çetin, “Tilâvet Secdesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV yayınları, 2012), 41/157-159. 2 Fâtıma Yûsuf Ömer Vâsıl, Âyâtü sücûdi’t-tilâve dirâsetün te’sîliyyetün tahlîliyyetün (Malezya: Uluslararası Medine Üniversitesi, İslâmî İlimler Fakültesi, Tefsir ve Kur’an İlimleri Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 2012), 19-180. 3 Vâsıl, çalışmasında secde âyetlerinin meal-yorumlarını serdetmiş, âyetler içerisndeki bazı kelimelerin tahlilini yapmış, kelimeler arasındaki irtibat ve bazı belagat nüktelerini incelemiştir. Ancak çalışmada âyetlerin bütüncül açıdan taşıdığı özelliklere değinilmemiştir. Yine -birkaç âyet dışında- âyetlerin muhtevasının “secde” lafzının anlamına etkisi de incelenmemiştir. Çalışmamız bu boşluğu doldurmaya yönelik hazırlanmıştır. 4 Numan Çakır, Kur’an-ı Kerim’de Secde (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi) 2007; Mekkî Solmaz, “Rükû ve Secdenin Kur’an’daki Semantiği”, Kesit Akademi Dergisi 8, 380-404. 5 Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, el-Asl, (Katar: Dâru İbn Hazm, 2012) 1/271-286; Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/76-78; Ebü’l-Abbâs Takıyyüddîn Ahmed b. Abdilhalîm b. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 63 konusu araştırmalardan farklı olarak secde âyetlerinin bütüncül olarak üslup ve muhtevaları açısından değerlendirilmesi yapılmış ve bu üslup ve muhtevadan kaynaklı olarak “secde” lafızlarının ifade ettiği anlamın alanı incelenmiştir. 1. Tilâvet Secdesi Okumak, takip etmek, izlemek, peşi sıra gitmek, uymak anlamındaki tilâvet6 ve tevazu göstermek, başını eğmek, itaat etmek, eğilmek, ibadet maksadıyla alnı yere koymak manasındaki secde7 kelimelerinin birleşiminden meydana gelen bir terim olan tilâvet secdesi, Kur’an’daki belirli âyetlerin okunması (tilâvet), dinlenilmesi (sema´) akabinde veya aynı ortamda bulunulması halinde (iktidâ) gerekli olan secde ibadetini ifade etmektedir. 8 Kur’an’da yaklaşık altmış âyette9 secde emredilmiş, secde etmeyenler kınanmış ve secde etmeye teşvik edilmiştir. Lakin kaynaklarda bu emirlerin veya kınamaların hepsinin ardından secde edilmesinin gerekliliği ile ilgili bir hüküm söz konusu değildir. Zira Kur’an’da bulunan secde âyetlerinin tespiti ve secdenin yerine getirilmesi Hz. Peygamber’in hem emir ve teşvik ifade eden sözleriyle hem de bizzat uygulamasıyla sabittir.10 Hadis kaynaklarındaki ilgili rivâyetler incelendiğinde secde âyetlerinin sayısının on yedi âyete kadar çıktığı görülmektedir.11 Ancak rivâyetler arasında bulunan bu on yedi secde âyetinin on tanesi12 ittifâken tilâvet secdesi âyeti olarak kabul görmüş iken beş tanesi13 Mecdiddîn Abdisselâm el-Harrânî, Sücûdü’t-tilâve meânîhi ve ahkâmühü (Katar: Dâru İbn Hazm, 2005), 15-99; Dalgın, “Secde”, 36/272-273; Çetin, “Tilâvet Secdesi”, 41/157. 6 Ebü’l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal er-Râgıb, Müfredâtü elfâzi’l-Kur’an (Beyrut: Dâru’l-Kalem, 2009), 167. 7 İsfehânî, Müfredât, 396. 8 Çetin, “Tilâvet Secdesi”, 41/157-158. 9 Abdulbâkî, Muhammed Fuâd b. Abdilbâkî b. Sâlih el-Mısrî, el-Mu´cemü’l-müfehres lielfâzi’l-Kur’ân (Kahire: Dâru’l-Hadîs, 1945), 344-345. 10 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî, el-Câmiʿu’lmüsnedü’s-saḥîḥu’l-muḫtasar min umûri resûlillâh sallallâhü ʿaleyhi ve sellem ve sünenihî ve eyyâmih (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), “Kitâbü Sücûdi’l-Kur’ân” 6-10; Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî, el-Câmiʿu’ṣ-saḥîḥ (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), “Kitâbü’l-Mesâcid”, 106. 11 Buhârî, “Sücûdü’l-Kur’an”, 6, 10; Müslim, “Mesâcid”, 106. 12 el-A´râf 6/296; er-Ra´d 13/15; en-Nahl 16/49; el-İsrâ 17/10; Meryem 19/58; el-Hac 22/18; el-Furkân 25/60; en-Neml 27/25; es-Secde 32/15; Sâd 38/24; Fussilet 41/37; en-Necm 53/62; el-İnşikâk 84/2; el-Alak 96/19. 13 el-Hac 22/77; Sâd 38/24; en-Necm 53/62; el-İnşikâk 84/21; el-Alak 96/19. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 64 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri çeşitli sebeplerden ötürü şükür secdesi âyeti olarak kabul edilmiştir. 14 Geriye kalan iki âyet ise genel kabule göre secde âyeti değildir.15 İslâm âlimlerinin genel kabulü on dört âyetin tilâvet secdesi ile ilgili olduğu yönündedir.16 Çalışmada bu on dört âyetteki secde lafızlarının anlam alanı tespit edilmiştir. Secde âyetlerinin tamamı veya bir kısmı okunduğunda veya dinlenildiğinde secde icap edip etmeyeceği konusu da farklı şekilde yorumlanmıştır. Genel kabule göre secde etmeyi ifade eden kelime, önceki veya sonraki kelimeyle birlikte telaffuz edilirse secde gerekmektedir.17 Bu yorumun ardındaki sebep ise muhtemelen âyetin secde âyeti olarak anlaşılması durumudur. Zira âyetteki secde ifade eden kelime, öncesi veya sonrasıyla okunduğunda hangi âyet olduğu anlaşılacak ve rivâyetler arasında bulunan secde âyetlerinden biri ise secde yapılması icap edecektir. İlgili âyetler okunduğunda secde yapılmasının vakti de mezheplerce incelenmiş ve nihâyetinde terâhî ile secde icap ettiği hükmü kabul görmüştür.18 Hz. Peygamber’in söz konusu âyetler okunduğunda secde etmesi ve secde etmeyi emretmesinin sebepleri/hikmetleri de önem arz etmektedir. Bundan dolayı secde âyetleri üslup ve muhtevâ yönünden incelenerek bu sebep ve hikmetleri izah edilecektir. Çalışma, nitel araştırma yöntemine göre hazırlanmış olup ilgili âyetler ve bu âyetlerin yorumları tefsir eserlerinden taranarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Ayrıca istifade edilen kaynakların atıf ve alıntı kurallarına uygunluğu, bilimsel araştırma ve yayın etiği gibi akademik kural ve ilkelere dikkat edilmiştir. 14 bk. Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/76-78. 15 el-Hicr 15/98; el-Furkân 25/64. 16 Ebû Muhammed Alî b. Ahmed b. Saîd b. Hazm el-Endelüsî el-Kurtubî, el-Muḥallâ bi’lâs̱âr fî şerḥi’l-mücellâ bi’l-iḫtiṣâr (Mısır: İdâratü’Tabâ´ati’l-Minîre, 1352), 5/105; Ebû Bekr Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Meâfirî, Ahkâmü’l-Kur’ân (Beyrut: Dâru’lKitâbi’l-´Ilmiyye, 2003), 4/368; Ebû Muhammed Muvaffakuddîn Abdullâh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisî, el-Muḳniʿ fî fıḳhi İmâmi’s-Sünne Aḥmed b. Hanbel eş-Şeybânî (Riyad: Dâru ´Âlemi’l-Kütüb, 1997), 2/353-372; Mevslî, elİhtiyâr, 1/76-78. 17 İbn Kudâme, el-Mukni´, 2/361; Mevslî, el-İhtiyâr, 1/78. 18 İbn Kudâme, el-Mukni´, 2/353-354. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 65 2. Tilâvet Secdesi ile İlişkilendirilen Âyetlerin Muhtevâsı 2.1. el-A´râf 7/206 Kur’an’ın sûre kronolojisi dikkate alındığında secde âyetlerinin ilki A´râf sûresindedir.19 Genel hatları itibarıyla bakıldığında, sûrenin Mekkî olup fâsılasının20 nûn (‫ )ن‬harfi olmasından hareketle tek seferde indirildiğini söylemek mümkündür. Bazı âyetlerinin Medenî olduğunu söyleyenler de olmuştur.21 Helak olan toplumların kıssalarına yer verilmesi, müşriklerin cehennem ve azap ile tehdit edilmesi, Hz. Peygamber’e ve müminlere teselli ve motivasyon sağlayan âyetlerin zikredilmesi sebebiyle Mekke döneminin son yıllarında indiği anlaşılmaktadır.22 Secde âyetinin de içerisinde bulunduğu sûrenin son bölümünde Allah’ın yaratma vasfına vurgu yapılarak onun yagâne ilah olduğu, Allah dışında kendisine tapınılanların iradesiz ve güçsüz olduğu ifade edilerek şirkin yanlışlığı ve çirkinliği ortaya konulmaktadır.23 Yine Hz. Peygamber ve müminler, âyette “cahiller” olarak nitelenen müşrik toplumdan uzak durmaları, onların kışkırtmalarına kulak asmamaları, teennî ile hareket etmeleri, Kur’an’a kulak vermeleri, her zaman ve zeminde Allah’ı hatırlamaları ve günahsız ve hatasız olan melekler gibi Allah’a ibadet etmeleri24 yönünde ikaz edilmektedir.25 Secde lafzının zikredildiği son âyette, “Rabbinin katında bulunanlar bile O’na kulluk etmek hususunda kibre kapılmazlar, O’nu tesbih ederler ve yalnız O’na secde ederler.”26 buyrularak Hz. Peygamber, müminler ve hatta cahiller olarak 19 el-A´râf 7/206. 20 Fâsıla: Kur’an’da iki âyet arasını ayırdığı için âyetlerin en son harfine fâsıla veya harfü’l-fâsıla denilir. bk., Abdurrahman Çetin - Tevfik Rüştü Topuzoğlu, “Fâsıla”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV yayınları, 1995), 21/209. 21 Ebû Abdillâh (Ebü’l-Fazl) Fahrüddîn Muhammed b. Ömer b. Hüseyn er-Râzî etTaberistânî, Mefâtihu’l-gayb (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1981), 15/115; Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh, el-Câmiu´ li-ahkâmi’l-Kur’an (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006), 9/436. 22 Ayrıca Tâif Seferi (M.620) ile ilintili olan Cin sûresinden önce indiği dikkate alındığında Hicrî 9. veya 10. yılda indiğini söylemek mümkündür. 23 el-A´râf 7/189-198. 24 el-A´râf 7/199-206. 25 Muhammed Ali es-Sâbûnî, Safvetü’t-Tefâsîr (Beyrut: Dâru’l-Kur’ân’i’l-Kerîm, 1981), 1/434-435. 26 el-A´râf 7/206. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 66 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri vasfedilen müşriklerin Allah’a secde etmeleri ihbârî kelâm 27 ile (‫ن‬ َ ‫ج ُدو‬ ُ ‫يَس‬ ْ َُ‫) ََو لَه‬ emredilmektedir. Zemahşerî, âyetteki secde lafzının tariz ifade ettiğini, ikazın meleklerden ziyade mükellef müminlere yönelik olduğunu aktarır.28 Ayrıca âyetin bulunduğu bölüm, Allah’a imanla ilgili olduğundan dolayı buradaki secdenin “Allah’a inanmak, O’na şirk koşmamak.”, “Düşünce ve eylemde Allah’ın emir ve tavsiyelerine uymak.” anlamına da gelebileceği yorumunu yapmak mümkündür.29 2.2. er-Ra´d 13/15 Diğer bir secde âyeti de Ra´d sûresindedir.30 Sûre, kudret-i ilâhîden, sünnetullâhtan, va´d ve va´îdden bahsettiği için Mekkî sûrelerle aynı üsluba sahip görünmektedir. Sûrede Mekkî sûrelerde sık karşılaşılan mümin-müşrik ayrımı üzerinde durulması Mekkî olduğu kanaatine yönlendirmektedir. 31 Kurtubî, Saîd b. Cübeyr, İkrime ve Atâ b. Ebî Rabâh’a isnad ederek sûrenin Mekkî olduğunu kaydetmektedir.32 Secde âyetinin bulunduğu sekiz ilâ on sekizinci âyetlerde Allah’ın kudretinin sınırsızlığı ilim sıfatı üzerinden ifade edilip rahimlerdekini dahi bilebilecek;33 yapılanı; 34 gizli ve aşikâr olanı, gece karanlığında ve gizli bir bölgede gayb ve şahâdet âlemindeki her şeyi bilebilecek kudrete sahip olduğu ِّ ‫لَه‬ vurgulanarak izah edilmiştir. İnsan üzerinde çeşitli takipçiler koyarak (َ‫ات‬ ٌ َ‫َم َعقب‬ ُُ ِّ ِّ ِّ ‫ ) ِّمنَب‬kudretini ortaya koyduğu ifade edilmiştir.35 ‫َخلْ ِّفه‬ َْ ْ َ ‫ْيَيَ َديْه ََوم ْن‬ Şimşek, yıldırım ve gök gürültüsü gibi harika olayları kudretiyle meydana getirenin Allah 27 İhbârî kelam: Muhataba herhangi bir durumu veya eylemi bildirmek için kullanılan kalıptır. bk. Ebü’l-Meâlî Celâlüddîn el-Hatîb Muhammed b. Abdirrahmân b. Ömer b. Ahmed el-Kazvînî eş-Şâfiî, Telhîsu’l-miftâh (Pakistan: Mektebetü’l-Büşrâ, 2010), 12. 28 Ebü’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî, el-Keşşâf ʿan hakâʾikı gavâmizi’t-tenzîl ve ʿuyûni’l-ekâvîl fî vücûhi’t-teʾvîl (Riyad: Mektebetü’l´Ubeykân, 1998), 2/548. 29 Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 17/115; Kurtubî, el-Câmi´u li-ahkâmi’l-Kur’an, 9/436. 30 er-Ra´d 13/15. 31 er-Ra´d 13/7, 14-16, 18-25, 28-30, 32, 35-36, 42-43. 32 Kurtubî, el-Câmi´u li-ahkâmi’l-Kur’an, 12/5, 44. 33 er-Ra´d 13/8-9. 34 er-Ra´d 13/9-10. 35 er-Ra´d 13/11. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 67 olduğu vurgulanmıştır.36 Ayrıca gök gürültüsünün, meleklerin, yeryüzü ve gökyüzündekilerin tesbih ve secde ettiği ifade edilerek müminler secdeye, müşrikler de imana davet edilmiştir.37 Bu bölümde şimşek, yıldırım, gök gürültüsü, yağmur gibi tabiat olaylarını Allah’ın meydana getirdiği dile getirilerek aracı put ve tanrıların aciz varlıklar olduğu ve bunlara tapmanın sapkınlık ve şirk olduğu; vahyin muhataplarının bu hususa kör kalmamaları, akıllarını doğru kullanmaları gerektiği ifade edilmiştir.38 Secde âyetinde ise, “Göklerde ve yerde bulunanlar ve bunların gölgeleri sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah’a secde ederler.”39 buyurularak şimşek, yıldırım, gök gürültüsü, bulutlar ve yağmur başta olmak üzere göklerdeki tüm varlıkların ve en küçüğünden en büyüğüne yeryüzündeki her şeyin secde ettiği ifade edilmektedir. Âyette canlı varlıkları ifade etmek için kullanılan ism-i mevsûl olan “men” (‫ن‬ َْ ‫ ) َم‬lafzının zikredilmesi sebebiyle sadece yeryüzü ve gökyüzündeki canlı varlıkların kastedildiğini söyleyenler de olmuştur.40 ِّ ‫َالس ٰمو‬ Âyetteki secde lafzı terim anlamında41 kullanıldığı gibi (‫ض‬ َِّ ‫ات َو ْاْلَْر‬ َّ ‫) َم ْن َِِّف‬ َ َ kaydı sebebiyle boyun eğmek, emre itaat etmek, kendilerine yüklenilen misyonu yerine getirmek anlamında da kullanılmıştır.42 2.3. en-Nahl 16/49 İçerisinde secde âyeti bulunan Nahl sûresi de çeşitli ihtilâflar olmakla beraber Mekkî sûreler arasındadır. Hicretten bahseden kırk birinci ve yüz onuncu âyetler de bunu teyit etmektedir. Nitem Habeşistan’a hicret edenlerle veya Hz. Peygamber’in hicretinin hemen öncesinde bazı müminlerin Medine’ye gönderilmesiyle ilgili olan bu iki âyet sebebiyle sûrenin hicretin hemen öncesinde indiğini söyleyenler de olmuştur.43 Sûre, ilk âyetiyle birlikte Allah’ın 36 er-Ra´d 13/12-13. 37 er-Ra´d 13/13-14. 38 Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/335-343. 39 er-Ra´d 13/15. 40 Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/343; Ebû Abdillâh Muhammed b. Alî b. Muhammed es-San‘ânî el-Yemenî, Fethu’l-kadîr (Kahire: Dâru’l-Vefâ, 1994), 3/203. 41 Âyette (َ‫ )طَ ْوعا‬kaydıyla isteyerek secde edenlerden maksadın müminler olduğu, (َ‫) َك ْرها‬ kaydıyla zoraki secde edenlerin ise münâfıklar ve kâfirler olduğu yorumu yapılmıştır. bk., Kurtubî, el-Câmi´u li-ahkâmi’l-Kur’an, 12/45. 42 Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/343. 43 Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesîr el-Kaysî elDüzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 68 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri emrinin/azabının iman etmeyen kimseler için olacağını, şirkin ve müşriklerin kötülüğünü haber vermektedir.44 Allah’ın nimetlerinin düşünülerek O’nun kudretinin farkına varılması gerektiği ve yer ve gökteki canlı-cansız tüm varlıkların ona itaat ettiği, yegâne ilah olarak O’na kulluk edilmesinin zorunlu olduğu gibi konular işlemektedir.45 Ayrıca türlü zorlukla hicret edenlere dünya ve ukbâda mükâfat verileceği vaat edilmekte, müminlere her türlü zulmü revâ gören müşriklere de çeşitli vaîdlerde bulunulmaktadır.46 Secde âyetinin bulunduğu pasaj, hicret edenleri müjdeleyen âyetlerle başlamaktadır.47 Müşriklerin Hz. Peygamber ile alay ederek “Allah bir insanı mı peygamber olarak gönderdi?”48 sorularına kırk üçüncü ve kırk dördüncü âyetlerle mukabele edilmiştir. Müşriklerin dûçâr olacakları akibet haber verildikten sonra Allah’ın yarattıkları nesnelerin dahi O’na secde/itaat ettiklerinden bahsedildikten sonra secde lafzının zikredildiği “Göklerdekiler, yerdeki canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler.”49 âyetiyle yeryüzü ve gökyüzündeki tüm canlıların ve meleklerin kibre kapılmadan secde ettikleri, onların bile Allah’tan korktukları ve O’nun emrettiklerini eksiksiz yaptıkları haber verilerek bir yandan müşriklerin akılsızlıkları ortaya konulurken diğer yandan Allah’ın kudreti ortaya konulmaktadır. Bu bağlamdan ötürü âyetteki secde lafzına da “boyun eğmek, emre itaat etmek.” ve “kendilerine yüklenilen misyonu yerine getirmek.” anlamları verilmiştir.50 2.4. el-İsrâ 17/107 Secde âyeti içeren sûrelerden biri de İsrâ’dır. İsrâ sûresi, Mekkî sûreler arasındadır. İsrâ hadisesinden bahsetmesi51 ve yahudilere yönelik ihtâr ve Kureşî el-Busrâvî ed-Dımaşkî eş-Şâfiî, Tefsîru’l-Kur’an’i’l-´Azîm (Kahire: Müessesetü Kurtuba, 2000), 8/289; Şevkânî, Fethu’l-kadîr, 3/203. 44 en-Nahl 16/1-2. 45 en-Nahl 16/3-23. 46 Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd el-Âmülî el-Bağdâdî, Câmi´u’l-beyân an te’vîli âyi’l-Kur’an (Beyrut: Müessetü’r-Risâle, 1994), 4/499, 525. 47 en-Nahl 16/41-42. 48 en-Nahl 16/33-34, 36. 49 en-Nahl 16/49. 50 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân’i’l-Azîm, 8/317; Şevkânî, Fethu’l-kadîr, 3/230; Seyyid b. Kutb b. İbrâhîm b. Hüseyn eş-Şâzilî, Fî zılâli’l-Kur’an (Kahire: Minberu’t- Tevhîd ve’l-Cihâd, ts.), 16/23. 51 el-İsrâ 17/1. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 69 hükümleri içermesi52 bunu teyit etmektedir. Sûrede ilk olarak nübüvvet müessesesi izah edilip sonra Allah’a iman ile devam edilmektedir. 53 Yine İsrâ hadisesinden ve zalimleşmiş İsrâiloğullarından bahsedilmektedir.54 Onların inkârcı tutumları ve mucize istekleri dile getirilerek Mekke müşrikleri ile yahudiler Kur’an’a ve İslâm’a davet edilmektedir.55 Secde âyetinin zikredildiği bölümde İsrâiloğullarının Hz. Musa’yı inkâr ettikleri ve sihirbaz muamelesi yaptıkları aktarılıp kendini güçlü zanneden Firavun’un Hz. Musa ve inananları yurtlarından çıkarmayı istediğini ama bunu başaramadığı gibi kendisinin ve avenelerinin boğulmaktan kurtulamadıkları haber verilerek asıl güç ve iktidar sahibinin Allah olduğu vurgulanmaktadır.56 Ayrıca İsrâiloğullarına ikinci bir şans verilerek yurtlarında ahireti hesaba katarak iyi bir ömür yaşamaları tavsiye edilmekte, Mekke yahudilerine atalarının akibeti haber verildiği gibi müşriklere de Kur’an’ın Allah katından inen hak kitap olduğu, okunması ve hayata tatbik edilmesinin gerekliliği izah edilerek onların hatalı inanç, tutum ve davranışları bildirilip imana davet edilmektedirler.57 Secde kelimesinin zikredildiği “De ki: ‘Siz ona inanın veya inanmayın, şu bir gerçektir ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere (Allah’ın kelâmı) okununca derhal eğilerek secdeye kapanırlar.”58 âyetinde Mekke müşriklerine inzâr ve tehdit üslubuyla secde etmeleri emredilmektedir. Âyette önceki ümmetlerin veya Tevrat’a inananların secde ettiğinden bahsedilerek asr-ı saadetteki yahudilerin ve müşriklerin de Kur’an’a inanıp hükümleriyle amel etmeleri tavsiye edilmektedir. Zaten sonraki âyetlerde Hz. Peygamber’in iki farklı ilaha taptığını ima eden müşriklere Allah tarafından cevap verildiği dikkate alındığında âyetteki secdenin (َ‫جدا‬ َّ ‫“ ) ُس‬İnkârdan vaz geçmek, iman etmek, inanmak.” anlamlarına geldiği anlaşılmaktadır.59 52 el-İsrâ 17/2, 4-7,101-104. 53 el-İsrâ 17/1-22. 54 el-İsrâ 17/2, 4-7,101-104. 55 Sâbûnî, Safvetü’t-tefâsîr, 2/150. 56 el-İsrâ 88/104. 57 el-İsrâ 17/100-104, 106-111. 58 el-İsrâ 17/107. 59 Ebû Muhammed Muhyissünne el-Hüseyn b. Mes‘ûd b. Muhammed el-Ferrâ’ elBeğavî, Me´âlimü’t-Tenzîl (Riyad: Dâr-u Taybe, 1989), 5/136; Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmûd, Medârikü’t-Tenzîl ve hakâiku’t-tevîl (Beyrut: Dâru’lKelimi’t-Tayyib, 1998), 2/282; Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed elDüzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 70 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri 2.5. Meryem 19/58 Bir diğer secde âyetinin bulunduğu Meryem sûresi, Huruf-u mukatta´a ile başlayan yirmi dokuz sûreden biridir. Mekkî sûrelerdendir. Sûreyi, Cafer b. Ebî Tâlib’in Habeş kralının huzurunda okuduğu rivâyeti dikkate alındığında Habeşistan hicreti (M. 615) öncesinde indiği anlaşılmaktadır.60 Sûrede, Hz. Zekeriyyâ ile Hz. Yahya’dan ve Hz. İbrahim peygamberden bahsedilmekte olup bu üç ailenin sunulmaktadır. 61 hayatlarında gelişen bazı olaylar anlatılarak ibretler Hz. Zekeriyyâ ibretlik odak mesabesindedir. İkinci âyet bunu teyit etmektedir. Sûrenin geneline bakıldığında Hz. Zekeriyyâ başta olmak üzere Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem, Hz. İdris, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Nûh, Hz. Yahya, Hz. Musa, Hz. Harun ve Hz. Peygamber üzerinden çeşitli ders, emir ve öğütler verilmektedir.62 Tilâvet secdesinin bulunduğu elli sekizinci âyette de bu peygamberler üzerinden verilen ibret ve öğüt üslubu devam ettirilmektedir. “İşte bunlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu, Âdem’in soyundan gelen peygamberler; Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımız, İbrahim ve İsrail’in (Yakûb’un) soyundan gelenler ve doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerden olup, kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğunda ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlar.”63 Âyette iki ism-i işaret ile (‫ين‬ َ ‫َالَّ ِّذ‬ َ ،َ‫ك‬ َ ِّ‫)اَُوٰلَئ‬ yukarıda zikri geçen peygamberlere ve Hz. Meryem’e işaret edilerek hepsinin Âdem peygamberin nesli oldukları ve Nuh kavmi sonrasında yeryüzünde kalıp devam eden kimseler olarak İbrahim, İsmail ve İshak peygamberlerin nesli olduklarına vurgu yapılarak birlik, vahdet ve ümmetlik çağrısı yapılmaktadır. Bu çağrı akabinde vahdetin en belirgin alametlerinden ikisi olan “birlikte secde etmek.” ve “aynı uğurda ağlayarak yere kapanmak.” özellikleri zikredilerek kinâye üslubuyla ümmete birlik ve beraberlik tavsiye edilirken aynı zamanda birliği tesis etmenin yolunun “Rahmân’a secde etmek.” ve “Aynı uğurda olmak.” ile mümkün olacağı beyan edilmektedir.64 Görüldüğü gibi âyette secde, “İbadet Kelbî el-Gırnâtî, et-Teshîl li-´ulûmi’t-Tenzîl (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1995), 1/499; Muhammed et-Tâhir b. Muhammed b. Muhammed et-Tâhir et-Tûnisî, et-Tahrîr ve’t-tenvîr (Tunus: Dâru’t-Tunûsiyye, 1984), 15/232-233; Seyyid Kutub, Fî zılâli’lKur’an, 17/66. 60 Buhârî, “Kitâbü’l-Meğâzî”, 38; Müslim, “Kitâbü Fedâilu’s-Sahâbe”, 169. 61 Sâbûnî, Safvetü’t-tefâsîr, 2/221. 62 Meryem 19/1-15, 16-39, 40-51. 63 Meryem 19/58. 64 Meryem 19/58. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 71 maksadıyla alın ile burnu yere koymak” anlamını ifade edebileceği gibi genel manada Allah’a kulluk etmek anlamını da ifade etmektedir. Hatta buradaki secde lafzında “Kulluk etmek.” anlamı daha belirgindir.65 2.6. el-Hac 22/18 Hac Sûresi de içerisinde secde âyeti barındırmaktadır. Bu sûre, hicretin hemen öncesinde nazil olması münasebetiyle kısmî veya tamamen MekkîMedenî oluşu konusunda ihtilâf edilmiştir. Genel kabule göre bazı âyetleri Medenî olmakla birlikte sûre Mekkîdir.66 Zira sûrenin ilk bölümü üslup olarak Mekkî sûrelere benzemektedir. Zaten bu bölümün Mekkî olduğunda iftilafın olmadığını söylemek mümkündür.67 Tilâvet secdesinin bulunduğu on sekizinci âyet de sûrenin ilk bölümü içerisindedir. Bu bölümde insanın ebedî istikbâli ile ilgili bilgiler aktarılarak yaratılış amacına uygun hareket etmesi tavsiye edilmektedir. Bu sadette sûre, Allah’ın eşsiz gücünün bir alameti olan kıyametin en çarpıcı bir şekilde ele alındığı âyetlerle başlamaktadır.68 Hemen ardından Allah’ın kudretini ortaya koyan en büyük işaretlerden biri olan insanın elementer ve embriyolojik yaratılışı anlatılmaktadır.69 Bu âyetlerde insanın yaratılış amacına da atıfta bulunulmakta ve mümin, yahudi, sabîi, nasârâ, müşrik ve ateşe tapanlar teker teker zikredilerek bu amacın ucundan, kıyısından tutanların ziyanla sonuçlanacak akıbetleri haber verilirken hedefe sımsıkı yapışanları bekleyen güzel netice müjdelenmektedir.70 Hemen ardından bu amacı pekiştiren hatta son noktayı koyan tilâvet secdesinin bulunduğu âyet gelmektedir. “Görmez misin göklerde ve yeryüzünde bulunanlar; güneş, ay, yıldızlar, 65 Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 11/235; Ebü’s-Senâ Şihâbüddîn Mahmûd b. Abdillâh b. Mahmûd el-Hüseynî el-Âlûsî, Rûhu’l-me´ânî (Kahire: İdâratü’t-Tabâtü’l-Münîriyye, ts.), 16/56-57. 66 Sûrenin baş tarafı hem konu hem de lafızsal üslup açısından Mekkî sûrelerle aynı muhtevâ ve üsluptadır. Yirmi beşinci âyetten sonra üslup değiştiği için yirmi beş ilâ kırk birinci âyetler ve elli sekizinci âyetten sonrasının Medenî olduğunu söyleyenler de olmuştur. bk. Ebü’l-Hasen Mukâtil b. Süleymân b. Beşîr el-Ezdî el-Belhî, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân (Beyrut: Müessesetü’t-Târîhi’l-´Arabî, 2002), 3/111; Zemahşerî, elKeşşâf, 4/173; Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed elBağdâdî, Zâdü’l-mesîr fî ´ilmi’t-tefsîr (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1983), 5/400-402. 67 Ebû Muhammed Abdülhak b. Gālib b. Abdirrahmân b. Gālib el-Muhâribî el-Gırnâtî el-Endelüsî, el-Muharraru’l-vecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-azîz, (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 2001), 4/105, 107, 110, 111. 68 el-Hac 22/1-3. 69 el-Hac 22/1-5. 70 el-Hac 22/11, 17-23. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 72 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hep O’na secde etmektedir! Niceleri de azabı hak etmiştir. Allah’ın hakir kıldığı kimseyi onurlandırabilecek kimse yoktur. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.”71 Âyette A´râf sûresinde mücmelen zikredilen yeryüzü ve gökyüzündekilerin secde etmesi hususu detaylandırılarak yeryüzündeki dağ ve ağaçlar gibi tabiatın öne çıkan nesnelerinin secde ettiği zikredilerek mümine yeryüzündeki cansız algılanan her nesnenin dahi kendince secdesinin olduğu aynı zamanda gökyüzünün en belirgin varlıkları olan güneş, ay ve yıldızlar zikredilerek gökyüzündeki her şeyin kendine özgü bir secdesi olduğu da beyan edilmiştir. Bu şekilde mümine yaşam alanının mükemmelliğinin farkına varması ve bu mükemmelliği bahşeden Allah’a genel anlamda kulluğunu özel anlamda da secdesini ihmal etmemesi öğütlenmektedir. Bundan dolayı âyette secde lafzının “Yaratılış gayesine uygun hareket etmek.” anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple Hz. Peygamber’in bu âyeti okuduğunda secde etmesi ve secde edilmesini tavsiye etmesinin aslî gayesi de müminin imanının şuurunda olup yaratılış gayesinin farkına varmasını sağlamak ve bu farkındalığı temsilî bir üslupla (alın ve burnu yere koyarak) ortaya koymasını temin etmektir.72 Ayrıca bu sûrenin yetmiş yedinci âyeti Şâfiî mezhebine göre tilâvet secdesi âyeti, Maliki mezhebine göre ise şükür secdesi âyeti olarak değerlendirilmiştir.73 Âyette müminlere hususi bir hitapla secde etmeleri emredilmektedir. “Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, Rabbinize ibadet edin, dünya ve âhiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.”74 Burada rükû ve secdenin ardından kulluğun da emredilmesi sebebiyle secde lafzının “Namaz içinde veya dışında ibadet maksadıyla alın ile birlikte burnu yere koymak.” anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Hitabın yalnızca müminlere olması ve secdenin terimsel anlamda kullanılması yönüyle âyetin diğer secde âyetlerinden ayrıldığını söylemek mümkündür. 71 el-Hac 22/18. 72 Buhârî, “Kitâbü’t-Tevhîd”, 30; Msülim, “Kitabü Sıfati’l-Kıyâmeti ve’l-Cenneti ve’nNâr”, 38; Ebü’l-Leys İmâmü’l-Hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm, Bahru’l-´ulûm (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1993), 2/388; Şevkânî, Fethu’l-kadîr, 604; Muhammed Ebussuûd Efendi, İrşâdü’l-´akli’s-selîm ilâ mezâye’l-Kur’an’i’l-Kerîm (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabiyye, ts.), 6/100-101. 73 Buradaki ihtilâf –daha önce değindiğimiz üzere- rivâyetlerdeki ifade kalıplarının cevâz ve vucûba elverişli olmasından kaynaklanmaktadır. 74 el-Hac 22/77. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 73 2.7. el-Furkân 25/60 Diğer bir secde âyetinin bulunduğu Furkân sûresi, Mekkî sûrelerdendir. Sûrede mahiyeti, sebep/illeti, maksat ve hikmeti itibarıyla vahiy/Kur’an ele alınmaktadır.75 Zaten Furkân lafzı, Kur’an’ın bir ismi/vasfıdır.76 Sûrede vahiy/Kur’an üzerinden tevhid konusu işlenmektedir. İnsanlardan kendini soyutlayan, aşırı ego sahibi, bencil ve hodbin bir psikoloji içerisinde olan toplumun kendi psikolojik durumlarına uygun bir peygamber beklentisi içerisinde olduklarından vahye/Kur’an’a inanmama ve tâbi olamama hastalıkları beyan edildiği gibi77 bu hasta hallerinin farkına varmaları ve iyileşme/şifa vesilesi olan vahye/Kur’an’a bağlanmaları aklî ve kevnî mucize, olay ve olgular üzerinden aktarılmıştır.78 Secde âyetinin bulunduğu pasaja bakıldığında bu kesimin (Mekke müşikleri) akıllarını doğru kullanamadıkları için inkârda ısrarcı oldukları anlaşılmaktadır.79 Tilâvet secdesi icap ettiği rivâyet edilen altmışıncı âyette inkârcı toplumun bu hastalıklı hali en üst perdeden haber verilmektedir. “Onlara, ‘Rahmân’a secde edin’ denildiğinde, ‘Rahmân da neymiş! Biz, senin istediğin şeye secde eder miyiz?’ derler ve bu istek onları haktan daha da uzaklaştırır.”80 Âyetteki secde lafzının siyak-sibak itibarıyla “Kulluk etmek, Allah’a boyun eğmek.” anlamına geldiği anlaşıldığı gibi âyetin kendi üslubundan da (inkâr ve istihzâ ifade eden lafızlardan) bu anlam anlaşılmaktadır. Sûresinin son pasajında iman eden ve kendilerine sunulan aklî ve kevnî tüm delilleri inceleyerek imanını sağlamlaştıran kişi/toplumun dünya ve ukbâdaki güzel, ahlakî tavır ve davranışları beyan edilerek tevhidin dünya ve ahiret mutluğunu temin eden yegâne olgu olduğu ifade edilmektedir. 81 Sûredeki secde âyeti de bu olguyu destekler mahiyette zikredilmiştir. 2.8. en-Neml 26/84 Secde âyeti bulunan sûrelerden biri de Neml’dir. Nüzûlün Mekke döneminde Şuarâ sûresinden sonra nazil olan bu sûrede, Kur’an’ın Allah’ın 75 el-Furkân 25/1-6, 9-19. 76 Halil İbrahim Aydın, Kur’an’ın Vasıfları Bağlamında Şifa Kavramı (Karabük: Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Temel İslâm Bilimleri, Doktora Tezi, 2022), 116-117. 77 el-Furkân 25/6-21. 78 el-Furkân 25/20-59. 79 el-Furkân 25/48-57. 80 el-Furkân 25/60. 81 el-Furkân 25/61-77. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 74 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri vahyi olduğu ve şirkin yanlış bir tutum olduğu vurgulanmaktadır.82 Ardından Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Lût ve Hz. Sâlih üzerinden peygamberlere iman ve itaat öğütlenmektedir.83 Bu bölümde tilâvet secdesi âyeti de yer almaktadır. “(Şeytan bunu) göklerde ve yerde gizli olanı açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah’a secde etmesinler, diye yapmış.”84 Bu âyetteki secde ifadesi (َ‫ج ُدوا‬ ُ ‫اََّْلَيَ ْس‬ َِِّّٰ) önceki âyette geçen secde kelimesiyle irtibatlı olarak anlamlandırıldığından ‫ِل‬ “Allah’ın yegâne ilâh olduğuna inanmak ve O’na kulluk etmek.” anlamlarına geldiği belirtilmiştir.85 2.9. es-Secde 32/15 Secde sûresinde bulunan “Âyetlerimize yürekten inananlar ancak o kimselerdir ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.”86 âyeti de tilâvet secdesiyle ilişkilendirilmiştir. Bu âyette zikredilen secdenin de literal anlamın ötesinde 87 başka bir mana ifade ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim âyetin bağlamından kaynaklı olarak buradaki secde, Allah’a olan imanı hem dil hem de bedenle göstermeye odaklı bir eylem olarak zikredilmiştir.88 Zira sûrenin ilk bölümünde kâinatı eşsiz güzellikte yaratanın, insan türünü var edenin ve devamını sağlayanın tek olan Allah olduğuna vurgu yapılarak ona inanılması, ondan başkasından yardım istenmemesi telkin edilmekte ve Allah’a ve ahirete inanmayanların düçâr olacakları kötü akıbet bildirildikten sonra89 müminlerin karşılaşacakları mükafât secde âyetinin de içerisinde bulunduğu bölümde haber ِّ ‫ )اََِّّّنَاَي ْؤَِّمن‬secdenin verilmektedir.90 Bu âyette inananlara vurgu yapılması (‫َِبٰ ََيتِّنَا‬ ُ ُ imanı ispat sadedinde yerine getirilmesi gereken bir eylem olması gerektiğine 82 en-Neml 27/1-6. 83 en-Neml 27/7-58. 84 en-Neml 27/25. 85 Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdrîs er-Râzî, Tefsîru’l-Kur’an’i’l´Azîm (Suud: Mektebetü’l-Arabiyye es-Suûdiyye, 1997), 9/2868-2869; Râzî, Mefâtihu’lgayb, 24/191-192; Ebü’l-Hasen Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nîsâbûrî, el-Vecîz fî Kitâbi’l-Azîz (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1994), 1/802-803. 86 87 es-Secde 32/15. Mevsılî, el-İhtiyâr li-ta´lîli’l-muhtâr, 1/76-78; 88 İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, 21/227-228. 89 es-Secde 32/1-14. 90 es-Secde 32/15-19. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 75 işaret ettiğinden hem literal anlamdaki secdenin hem de “Allah’a kulluğun gereklerini yerine getirmek.” manasının kastedilmesi mümkündür. 2.10. Sâd 39/24 Sâd sûresinin yirmi dördüncü âyeti de tilâvet secdesiyle ilişkilendirilmektedir. Âyette sınandığını anlayan Hz. Dâvûd’un91 Allah’a olan imanını ispat etmek maksadıyla secde ettiği aktarılmaktadır.92 Yine bu dönemde alnı yere koymak sûretiyle yapılan secde âdetinin mevcut olmadığı da zikredilmiştir.93 Bundan dolayı âyetteki secdenin “Allah’a imanın gereğini yapmak.” anlamında olduğunu söylemek mümkündür. 2.11. Fussilet 41/37 Secde kelimesinin kinevî üslupta zikredildiği en belirgin âyetlerden biri Fussılet sûresindedir.94 Bu âyette, “Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun işaretlerindendir. Eğer gerçekten Allah’a kul iseniz güneşe de aya da secde etmeyin, onları yaratan Allah’a secde edin.”95 buyurularak secde emrinden maksadın “Şirkten kurtulup Allah’a iman etmek.” anlamını ihtiva ettiği anlaşılmaktadır. Zira Allah dışındakilere yapılan secde şirk kapsamında değerlendirildiğinden Allah’a secde etmek, O’na inanmak anlamına gelmektedir. sûresinde zikredilen secde kelimesi 96 Yine Necm de literal manadaki secdeden kinaye edilerek “Şirkten uzak olup Allah’a kulluk etmek.” anlamında kullanılmıştır. Nitekim âyette secde emrinin hemen akabinde Allah’a kulluğun emredilmesi bu söz konusu kinevî anlamı desteklemektedir.97 2.12. el-İnşikâk 84/21 İnşikâk sûresinde zikredilen secdenin iman ile ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Zira âyette “Kendilerine Kur’an okunduğu zaman 91 Hz. Dâvûd’un sınandığı hususla ilgili bilgiler için bk. Kurtubî, el-Câmi´u li ahkâmi’lKur’an, 18/173-176; İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, 23/238-240. 92 Sâd 38/24. 93 Bekir Topaloğlu, “Sâd Sûresi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul, TDV yayınları, 2008), 35/376-377. 94 Fussilet 41/37. 95 Fussilet 41/37. 96 en-Necm 53/62. 97 Taberî, Câmi´u’l-beyân, 22/102; Zemahşerî, el-Keşşâf, 5/650. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 76 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri secde etmiyorlar.”98 buyurulduğundan Kur’an’a inanmayanlar kınanarak ona inanmaya teşvik edilmektedir. 2.13. el-´Alak 94/19 ´Alak sûresinde ise “Sakın onun isteğine uyma! Secdeye kapan ve Allah’a yakınlaş.”99 buyurulduğundan şirkten uzak olmak anlamı üzerinde yoğunlaşıldığı anlaşılmaktadır.100 3. Secde Âyetlerinin Üslubu Anlatma biçimi manasına gelen üslup,101 Arap dilinde kelimelerdeki manaya etki etsin veya etmesin sarf, nahv ve belagat ilmi açısından kelime tercihi manasına gelmektedir.102 Belagat ve fesahatın en güzelini ihtiva eden Kur’an’ın da kendine has üslubu mevcuttur. Kur’an içerisindeki tilâvet secdesiyle ilişkilendirilen âyetler de manaya etki eden bazı lafızsal özelliklere sahiptirler. Bu bölümde secde âyetleri lafızsal özellikleri itibarıyla (üslup yönünden) ele alınarak içerdikleri ifade zenginliği ortaya konulmaya çalışılacaktır. 3.1. Sade ve Net İfadelerin Kullanılması Secde âyetlerinin üslubunu belirlemek için ilk olarak âyetlerin MekkîMedenî olarak tasnifini yapmak önem arz etmektedir. Secde âyetlerinin bulunduğu sûrelerden Hac Sûresinin dışındakiler ittifaken Mekkîdir. Dolayısıyla secde âyetlerinin -iki âyet hariç- Mekkî olduklarını söylemek mümkündür. Mekkî sûrelerin özelliklerinden biri de dolaylı anlatım sanatlarının nadiren kullanılmış olması, sade ve net bir dille meramın ifade edilmesidir.103 Secde âyetlerinde de genelde aynı üslup mevcuttur. Bu âyetlerde secde emri,104 secde etmeyenlerin kınanması,105 98 secde edilmemesi gereken el-İnşikâk 84/21. 99 el-´Alak 94/19. 100 Zemahşerî, el-Keşşâf, 6/407; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’an’i’l-´Azîm, 14/402. 101 İsmail Durmuş, “Üslûp”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul, TDV yayınları, 2012), 42/283. 102 Muhammed Abdulhâlik Azîme, Dirâsât li üslûbi’l-Kur’an’i’l-Kerîm (Kahire: Dâru’lHadîs, ts.), 1/3-4. 103 el-Hac 22/18, 77. 104 en-Necm 53/62; ´Alak 94/19. 105 en-Neml 27/25; es-Secde 32/15. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 77 varlıklar,106 Allah’ın yegâne secde makamı olduğu107 bizzat secde lafzı telaffuz edilerek net bir üslup ile ifade edilmiştir. 3.2. Haber Kipinin Kullanılması Tilâvet secdesi olarak tavsif edilen âyetlerde secde emri/tavsiyesi 108 genellikle haber kipi (‫سج ُدوا‬ َ ‫سج ُدو َن‬ ُ َ‫َ–َْلَي‬ ُ َ‫سج ُدَ–َي‬ ُ َ‫ )ي‬ile ifade edilmiştir. Haber kipi, muhataba herhangi bir durumu veya eylemi bildirmek için kullanılan kalıptır.109 Secde âyetlerinin dört tanesi dışındakilerde ihbârî kip ile secde talep edilmiştir.110 Bu secde âyetlerinde yer ve göklerin, yerdekilerin ve göklerdekilerin, meleklerin, ilim sahiplerinin, güneşin, ayın, yıldızların, tüm canlıların secde ettiği bildirilmektedir.111 Meânî ilminden öğrenildiği gibi ihbârî cümleler bazı durumlarda inşâ ve talep anlamı ifade eder.112 Bu âyetlerdeki haber kipleri de salt durum belirten bir üsluba sahip değildir. Aksine bu kipler, secde edenleri/etmeyenleri bildirmekle birlikte muhataba ya secdeyi ifa etmesini (inşâ) ya da secde etmesini emretmektedirler (talep). Bunların yanı sıra meânî ilminde ihbârî cümlelerin bazı faydalarından da (ihbarî cümle söyleme sebeplerinden) bahsedilmektedir.113 İhbâr kipinin kullanıldığı secde âyetlerinde bu faydaları da görmek mümkündür. Nitekim âyetlerin muhtevâsı incelenirken izah edilen bu durum, mütekellimin (Allah) muhataba (kullara) kudretini 106 el-Hac 22/18; el-Furkân 25/60 107 el-´Alak 94/19. 108 er-Ra´d 13/15; en-Nahl 16/49; el-İsrâ 17/107; Meryem 19/58; el-Hac 22/18; en-Neml 27/26; es-Secde 32/15; el-İnşikâk 84/21. 109 Kazvînî, Telhîsu’l-miftâh, 12. 110 el-Furkân 25/60; Fussilet 41/37; en-Necm 53/62; el-´Alak 94/19. 111 el-A´râf 6/206; er-Ra´d 13/15; en-Nahl 16/49; el-İsrâ 17/107; Meryem 19/58; el-Hac 22/18, 77; en-Neml 27/25; es-Secde 32/15; Sâd 38/24; el-İnşikâk 84/21. 112 Cümlenin sıyak-sibakından anlaşılan bu durumun Kur’an’da örnekleri çoktur. bk, 113 ِّ َ ‫ )والْواِّ َلد‬el-Bakara 2/233; (َ‫َْل ََيََ ُّسه َاَِّّْل‬ (‫ن‬ ََ ‫ص‬ ْ َّ‫ات َيََََتب‬ ُ ‫ ) َوال ُْمطَلَّ َق‬el-Bakara 2/228; (‫ات َيُْرض ْع َن ََاَْوَْل َد ُه ََّن‬ ُ ُ َ َ‫ )ال ُْمطَ َّه ُرون‬el-Vâkıa 58/79; vd. َ İhbârî cümle muhataba bir durumu haber vermek veya muhatabın bildiği bir şeyi söyleyenin kendisin de bildiğini muhataba ifade etmek maksadıyla kurulur. Bu iki sebep dışında üzüntü, keder, sevinç, neşe gibi hisleri belirtmek; bir işe, eyleme teşvik; muhatabı övmek, yermek, uyarmak, azarlamak, tehdit etmek için de kullanılır. bk. Mehmet Akif Doğan, “Arap Dilinde Muhâtabı İkna Etme Açısından Haberî Cümlede Tekîd Edatlarının Rolü”, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi 17/2011, 4-11. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 78 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri göstermesi,114 muhatabın acizliğini ortaya koymak,115 muhatabı teşvik etmek116 veya korkutmak117 şeklinde ortaya çıkmaktadır.118 3.3. Emir Sîgasının Kullanılması Tilâvet secdesi ile ilgili âyetlerde bazen emir sîgası (‫د‬ َْ ‫سج‬ ُ ُ‫ ا‬- ‫سجدوا‬ ُ ُ‫)ا‬ kullanılmıştır.119 Emir kipi, muhataptan bir şeyin yapılmasının kendisiyle istenildiği kalıptır.120 S-c-d kökünün emir kipiyle kullanıldığı bu âyetler, üslup olarak da secde etmenin gerekliliğine işaret etmektedir. Ayrıca bu âyetlerde kâfirlerin secde emrine itaat etmedikleri, güneş ve ay gibi mahlûkat cihetinden olan şeylere secde etmenin nehiy edilmesi gibi konulardan bahsedilerek şirk koşulmaması ve yalnızca Allah’a secde edilmesinin gerekliliğine vurgu yapılmıştır.121 Furkân (‫ن‬ َِّ ‫ْح‬ ٰ ْ ‫لِّ َّلر‬ ‫) َو ْاعبُ ُدوا‬124 ‫ج َُدوا‬ ْ ),122 ُ ‫اس‬ َِِّّٰ Fussilet (‫ِل‬ ‫ج ُدوا‬ ْ ),123 ُ ‫اس‬ ِِّّٰ ‫فَاسج ُدو‬ Necm (َ‫اَِل‬ ُْ ve ´Alak (‫ب‬ َْ ‫ج ْد َواقََِّْت‬ ْ ‫)و‬125 sûrelerindeki secde âyetlerinde emir sîgası ُ ‫اس‬ َ َ kullanılarak muhataptan secde talep edilmiştir. Daha önce ifade edildiği gibi bu âyetlerde emredilen secde, “İbadet maksadıyla alnı yere koymak.” anlamından ziyade “İbadet etmek, kulluk etmek, şirk koşmamak.” manalarına gelmektedir. 3.4. Itnâb Üslubunun Kullanılması İlmi meânîde söylenilen sözün fasîh ve belîğ olması açısından kelam/cümle, kelime-anlam veya lafız-mefhûm cihetiyle îcâz, musâvât ve ıtnâb şeklinde üçlü tasnife tabi tutulmuştur. Az kelimeyle/lafızla çok anlam/mefhum 114 er-Ra´d 13/15. 115 Meryem 19/58. 116 en-Nahl 16/49. 117 el-İsrâ 17/107. 118 Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ebî Bekr b. Eyyûb ez-Züraî ed-Dımaşkî elHanbelî, ez-Zav’ü’l-münîr ´ale’t-tefsîr (Riyad: Mektebetü Dâri’s-Selâm, ts.), 1/19; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’an’i’l-´Azîm, 6/506. 119 el-Furkân 25/60; Fussilet 41/37; en-Necm 53/62; el-´Alak 94/19. 120 Mehmet Akif Doğan, “Arap Dilinde Muhâtabı İkna Etme Açısından Haberî Cümlede Tekîd Edatlarının Rolü”, 4-11. 121 el-Furkân 25/60; Fussilet 41/37; en-Necm 53/62; el-´Alak 94/19. 122 el-Furkân 25/60. 123 Fussilet 41/37. 124 en-Necm 53/62. 125 el-´Alak 94/19. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 79 ifade etmeye îcâz; meramda kelime-anlam veya lafız-mefhum eşit ise musâvât; gereğinden fazla kelime/lafız ile manayı/mefhumu ifade etmeye ıtnâb denilmektir.126 Belirli sebeplere/hikmetlere binaen kelam, bu üç üsluptan biriyle ifade edilmektedir.127 Tümüyle fesîh ve beliğ olan Kur’an’da da bu üç üslup yer almaktadır. Nitekim elindeki asaya işaret edilerek onun ne olduğu? sorulan Hz. Musâ’nın işlevleriyle birlikte cevap vererek uzunca anlattığı asası, Kur’an’daki ıtnâb örneklerinden biridir.128 bulunmaktadır. 129 Kur’an’da daha birçok ıtnâb örneği Tilâvet secdesi ile ilişkilendirilen âyetlerde de ıtnâb yollu bir anlatım söz konusudur. Zira genellikle secde âyetlerinde direkt olarak secde emredilmemiş, insan dışındaki bazı varlıkların secde ettiği ifade edildikten sonra inananların da secde etmesinin akıllıca ve fıtrata uygun bir davranış olacağı beyan edilmiştir. Nitekim meleklerin secde etmekten imtina etmeyecekleri ve usanmayacakları;130 yer ve göklerin, yer ve göklerdeki canlıcansız varlıkların secde ettikleri;131 ilim sahibi kimselerin secde edeceği;132 Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gibi peygamberlerin secde ettikleri;133 kâfir ve müşriklerin secde etmekten kaçındıkları, inananların ise secde ettiği;134 güneş ve ay gibi varlıklara değil de Allah’a secde edilmesi gerektiği135 ıtnâb üslubuyla ifade edildikten sonra secde emredilmiştir. Secde âyetlerindeki bu ıtnâb üslubuyla secdenin salt “İbadet maksadıyla alnı yere koymak.” anlamından ziyade “Yegâne kudret sahibi olan Allah’a kulluk etmek.” manasının kastedildiği anlaşılmaktadır. 126 Ebû Muhammed Abdullâh b. Muhammed b. Saîd el-Hafâcî el-Halebî, Sırru’l-fesâha (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1982), 207. 127 İsmail Durmuş, “Itnâb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul, TDV yayınları, 1999), 19/215-219. 128 Tâhâ 20/ 17-18. 129 bk. el-Bakara 2/49, 98, 238, 255, 272; Tâhâ 20/120; Lokmân 31/14; el-Vâkıa 56/75-77; esSâf 61/10-11; el-Meâric 70/19-21. 130 el-A´râf 6/206. 131 er-Ra´d 13/15; Nahl 16/49; Hac 22/18, 77; Sâd 38/24; İnşikâk 84/21. 132 el-İsrâ 17/107. 133 Meryem 19/58. 134 en-Neml 27/25; Secde 32/15. 135 Fussilet 41/37. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 80 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri 3.5. Kinâye Üslubunun Kullanılması Sekkâkî, kinâyeyi “Zikredilenden terk edilene intikal etmek için, bir şeyi zikrederek onunla gerekli olan şeyi anlatmak için tasrihi terk etmektir.” şeklinde tanımlamıştır.136 Kazvînî’ye göre kinaye, “Aslî manasının kastedilmesi caiz olmakla birlikte bu aslî manasının gereği kastedilen bir lafızdır.”137 Burada dikkati çeken husus, kinevî anlam kullanılırken aynı zamanda hakiki mananın da kullanılabilme imkânıdır. Bu hususiyyeti sebebiyle kinaye mecazdan ayrılmaktadır. Zira mecazî anlamla birlikte hakikî anlamı da kastetmek mümkün değildir. Mecazda hakiki anlamı engelleyen bir ilgeç, kolerasyon ve bağdaşıklık şarttır.138 Bazı müfessirler secde âyetlerinde geçen secde lafızlarının ( َ،‫سج ُد‬ ُ َ‫ي‬ ‫سجدوا‬ َ ‫سج ُدو َن‬ ُ ُ‫َا‬،‫سج ْد‬ ُ ُ‫َا‬،‫سج ُدوا‬ ُ َ‫َْلَي‬، ُ َ‫ )ي‬kinevî lafızlar olduklarını ve bu lafızlarla secde emredildiği gibi genel anlamda kulluğun da emredilmiş olabileceği yorumunu yapmışlardır.139 Âyetlerin siyak-sibakı ile muhtevâsı dikkate alındığında ve secde kelimesinin anlamlarından birinin de genel anlamda itaat etmek olduğu düşünüldüğünde bu kiplerle salt secde etmek anlamı kast edilebileceği gibi “Allah’a kulluk etmek.” anlamının da uygun olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim A´râf sûresindeki secde âyeti siyak-sibak itibarıyla incelendiğinde buradaki secdenin Hz. Peygamber’in ve ümmetin Allah’ı zikre ve kulluğa devam etmeye davet sadedinde zikredildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple âyette ihbâri üslup ile emredilen secdeden (‫ن‬ َ ‫ )لَهُ َيَ ْس ُج ُدو‬maksadın Allah’a kulluk etmek olduğu anlaşılmaktadır. Bundan dolayı hakiki anlam olan “Dizleri, elleri, alın ile burnu yere koyarak icra edilen rükûn.” değil de hakiki secdeyi de içeren “Allah’a kulluk etmek.” anlamındaki kinevî mananın kastedildiği yorumu yapılmıştır.140 Diğer âyetlerde de ayni kinevî üslup söz konusudur.141 136 Ebû Ya‘kûb Sirâcüddîn Yûsuf b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Alî el-Hârizmî es-Sekkâkî, Miftâhu’l-´ulûm (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1987), 402. 137 Kazvînî, Telhîsu’l-miftâh, 111. 138 Galip Yavuz, “Akıl ve Yan Anlam İlişkisi Açısından Mecazî Anlatım”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 6/4 (2006), 101-103. 139 Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/548; Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 15/115, 116; Sâbûnî, Safvetü’t-tefâsîr, 2/77. 140 Râzî, Mefâtihu’l-gayb, 15/115, 116. 141 el-A´râf 6/206; er-Ra´d 13/15; en-Nahl 16/49; el-İsrâ 17/107; Meryem 19/58; el-Hac 22/18; el-Furkân 25/60; en-Neml 27/25; es-Secde 32/15; Sâd 38/24; Fussılet 41/37; enhttps://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 81 3.6. Ta´riz (İstiâre-i Mekniyye) Üslubunun Tercih Edilmesi Hafâci’nin Rummânî’den naklen “İzah için (müstear lehin halini benzetme yoluyla açıklığa kavuşturmak için) ibarenin lügat anlamından başka anlama aktarılması” şeklinde tanımladığı istiâre sonraki dönemde ta´riz olarak edebiyatta yerini almış olan, istiârenin bir türü olarak da ifade edilen edebî sanata öncülük etmiştir. Söz söyleme sanatlarından biri olan ta´riz, orta yerde söylenen sözün bir ucunun söz sahibinin kastettiği kişiye dokundurulması ve onu iğnelemesi anlamında bir kinaye türüdür.142 Secde âyetlerinin bazılarında bu istiâre-i mekniyye/ta´riz üslubu dikkati çekmektedir.143 Rahmân’a secdenin emredildiği Furkân Sûresi altmışıncı âyette ta´riz ifade eden bir kalıp kullanılmıştır. Âyette muhatap Mekke müşrikleridir. Ancak âyetin bulunduğu pasaj dikkate alındığında altmışıncı âyetten önceki ve sonraki âyetlerde asıl muhatabın Hz. Peygamber ve onun özelinde müslümanlar olduğu dikkati çekmektedir. Bu sebeple âyette Rahmân’a secde ile emir olunanlar lafızsal bağlamda Mekke müşrikleri olsa da aslen (ta´riz üslubu sebebiyle) Hz. Resûlullâh ve müminlerdir.144 “Rabbinin yanında olanların”145 yani meleklerin secde ettiklerinden bahseden A´râf Sûresi iki yüz altıncı âyette de ta´riz yoluyla dünyada oldukları için Allah’ın yanında olmayan, onu şu an göremeyen kulların da secde etmeleri emir/tavsiye edilmiştir. Bu âyette melekler üzerinden insanoğluna ve hususiyle ümmete Allah’a kulluk ve onu tesbih etmek hususunda usanmamaları, kibirlenmemeleri ve secde etmeleri istiâre/ta´riz yoluyla emir/tavsiye edilmiştir. 146 Sonuç Hadis ve fıkıh ilminde detaylıca incelenen secde âyetleri, günümüzdeki Mushaflarda da çeşitli işaretlerle belirtildiği için ibadet odaklı âyetler olarak algılanabilmektedir. Ancak bu âyetlerin bulunduğu sûreler Mekkî olup içerik olarak Allah’a iman ile ilgili olduklarından ve üslup olarak da farklı anlam Necm 53/62; el-İnşikâk 84/21; el-´Alak 96/19. 142 İsmail Durmuş - İskender Pala, “İstiare”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul, TDV yayınları, 2001), 23/316. 143 Hafâcî, Sırru’l-fesâha, 118. 144 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ani’l-´Azîm, 10/317. 145 el-A´râf/206. 146 İbn ´Arabî, Ahkâmü’l-Kur’an, 4/368. Düzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 82 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri içeriğine sahip oldukları vurgulandığından dolayı bu âyetlerin sadece ibadet odaklı olmayıp sahih iman oluşturmaya yönelik zikredildikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeple çalışma neticesinde âyetlerdeki secde lafızlarının literal anlamın ötesinde daha derin manalar içerdiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Nitekim âyetlerdeki secde lafızları (‫سجدوا‬ ُ ُ‫ا‬ ،‫سج ْد‬ َ ‫سج ُدو َن‬ ُ ُ‫َا‬،‫سج ُدوا‬ ُ َ‫َْل َي‬، ُ َ‫َي‬،‫سج ُد‬ ُ َ‫)ي‬, salt literal anlam olan “İbadet maksadıyla alnı yere koymak.” manasını ifade etmemektedir. Aksine “Allah’a kulluk etmek, O’na şirk koşmamak, insanın yaratılış maksadına aykırı davranmaması ve insanın/müminin kendisine yüklenilen misyonu yerine getirmesi.” gibi daha kapsamlı bir anlam içeriğine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Âyetlerin ve âyetlerdeki secde kelimelerinin edebî üslupları da bu anlamları teyit etmektedir. Bundan dolayı tilâvet secdesi ile ilgili âyetler muhtevâ ve üslup cihetiyle incelendiğinde bu âyetlerdeki secde ifadeleri ile sahih Allah tasavvuru oluşturmak, Allah’ın kudretini izhar etmek buna mukabil kulların acziyetini ortaya koymak, kulluk bilinci oluşturmak gibi bir takım hususların gaye edinildiği tespit edilmiştir. Âyetler okunduğunda gerekli olan secde ibadetinin de bu gayeleri tekit mahiyeti taşıdığı anlaşılmıştır. Netice olarak; bu âyetlerde geçen secde lafızlarının literal olarak anlamlandırılmasının yorum zenginliğini sekteye uğratan noksan bir anlamlandırma olduğu hatta tefsirde literal anlama odaklanmanın bazen aslî anlamdan uzaklaştırdığı sonucuna varıldığından bağlam göz ardı edilmeden âyet içerisindeki kelimelerin anlamlandırılmasının önemi de bir kez daha anlaşılmıştır. Ayrıca bu bağlamsal anlam, herbir secde âyeti akabinde yapılan secde ibadetinin de farklı mana taşıdığını ortaya koyduğundan ibadetin ruhu açısından niyyet esnasında bu farklı anlamın da dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 83 Kaynakça | References Abdulbâkî, Muhammed Fuâd b. Abdilbâkî b. Sâlih el-Mısrî. el-Mu’cemu’l-müfehres li-elfâzı’l-Kur’âni’l-Kerîm. Kahire: Dâru’l-Hadîs, 1945. Âlûsî, Ebü’s-Senâ Şihâbüddîn Mahmûd b. Abdillâh b. Mahmûd el-Hüseynî elÂlûsî. Rûhu’l-me´ânî. Kahire: İdâratü’t-Tabâtü’l-Münîre, ts. Aydın, Halil İbrahim. Kur’an’ın Vasıfları Bağlamında Şifa Kavramı. Karabük: Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Temel İslâm Bilimleri, Doktora Tezi, 2022. http://acikerisim.karabuk.edu.tr:8080/xmlui/handle/123456789/1964 Azîme, Muhammed Abdulhâlik, Dirâsât li uslûbi’l-Kur’an’i’l-Kerîm. Kahire: Dâru’lHadîs, ts. Beğavî, Ebû Muhammed Muhyissünne el-Hüseyn b. Mes‘ûd b. Muhammed elFerrâ’ el-Beğavî, Me´âlimü’t-Tenzîl. Riyad: Dâr-u Taybe, 1989. Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî. elCâmiʿu’l-müsnedü’ṣ-saḥîḥu’l-muḫtasar min ´umûri resûlillâh sallallâhü ʿaleyhi ve sellem ve sünenihî ve eyyâmih. Dâru’l-Fikr, Beyrut, ts. Çetin, Abdurrahman. “Tilâvet Secdesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 41/157-159. İstanbul: TDV Yayınları, 2012. Çetin, Abdurrahman – Topuzoğlu, Tevfik Rüştü. “Fâsıla”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 12/209-210. İstanbul, TDV Yayınları, 1995. Dalgın, Nihat. “Secde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 36/271-272. İstanbul: TDV yayınları, 2009. Doğan, Mehmet Akif. “Arap Dilinde Muhâtabı İkna Etme Açısından Haberî Cümlede Tekîd Edatlarının Rolü”. KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17/2011. https://docplayer.biz.tr/209952683-Arap-dili-ve-grameri-arastirmalari.html Durmuş, İsmail. “Itnâb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 19/215-219. İstanbul: TDV Yayınları, 1999. Durmuş, İsmail. “Üslûp”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 42/383-385. İstanbul: TDV Yayınları, 2012. Durmuş, İsmail - Pala, İskender. “İstiare”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansikloıpedisi. İstanbul: TDV Yayınları, 2001. Ebussuûd Efendi, Muhammed Ebussuûd Efendi. İrşâdü’l-´akli’s-selîm ilâ mezâye’lKur’an’i’l-Kerîm. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabiyye, ts. Hafâcî, Ebû Muhammed Abdullâh b. Muhammed b. Saîd el-Hafâcî el-Halebî. Sırru’l-fesâha. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1982. İbn ´Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Meâfirî. Ahkâmü’lDüzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 84 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri Kur’an. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 2003. İbn Âşûr, Muhammed et-Tâhir b. Muhammed b. Muhammed et-Tâhir et-Tûnisî. et-Tahrîr ve’t-tenvîr. Tunus: Dâru’t-Tunûsiyye, 1984. İbn ´Atıyye, Ebû Muhammed Abdülhak b. Gālib b. Abdirrahmân b. Gālib elMuhâribî el-Gırnâtî el-Endelüsî. el-Muharraru’l-vecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-ş azîz. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 2001. İbn Cüzey, Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kelbî el-Gırnâtî. et-Teshîl li-´ulûmi’t-Tenzîl. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1995. İbn Ebû Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdrîs er-Râzî. Tefsîru’l-Kur’an’i’l-´Azîm. Suud: Mektebetü’l-Arabiyye es-Suûdiyye, 1997. İbn Hazm, Ebû Muhammed Alî b. Ahmed b. Saîd b. Hazm el-Endelüsî el-Kurtubî. el-Muḥallâ bi’l-âs̱âr fî şerḥi’l-mücellâ bi’l-iḫtiṣâr. Mısır: İdâratü’t-Tabâ´ati’lMünîre, 1352. İbn Kayyım, Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ebî Bekr b. Eyyûb ez-Züraî ed-Dımaşkî el-Hanbelî. ez-Zav’ü’l-münîr ´ale’-tefsîr. Riyad: Mektebetü Dâri’s-Selâm, ts. İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesîr el-Kaysî el-Kureşî el-Busrâvî ed-Dımaşkî eş-Şâfiî. Tefsîru’l-Kur’an’i’l´Azîm. Kahire: Müessesetü Kurtuba, 2000. İbn Kudâme, Ebû Muhammed Muvaffakuddîn Abdullâh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisî. el-Muḳniʿ fî fıḳhi İmâmi’sSünne Aḥmed b. Ḥanbel eş-Şeybânî, Dâru Riyad: ´Âlemi’l-Kütüb, 1997. İbn Teymiye, Ebü’l-Abbâs Takıyyüddîn Ahmed b. Abdilhalîm b. Mecdiddîn Abdisselâm el-Harrânî. Sücûdü’t-tilâve meânîhi ve ahkâmühü. Katar: Dâru İbn Hazm, 2005. İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed elBağdâdî. Zâdü’l-mesîr fî ilmi’t-tefsîr. Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1983. İsfehânî, Ebü’l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal er-Râgıb. Müfredât-ü elfâzi’l-Kur’an. Beyrut: Dâru’l-Kalem, 2009. Karaçam, İsmail. Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri ve Okunma Kaideleri. İstanbul: İFAV, 2002. Kazvînî, Ebü’l-Meâlî Celâlüddîn el-Hatîb Muhammed b. Abdirrahmân b. Ömer b. Ahmed el-Kazvînî eş-Şâfiî. Telhîsu’l-miftâh. Pakistan: Mektebetü’l-Büşrâ, 2010. Kurtubî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh. el-Câmiu´ liahkâmi’l-Kur’ân. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006. Mevsılî, Ebü’l-Fazl Mecdüddîn Abdullâh b. Mahmûd b. Mevdûd el-Mevsılî. elhttps://dergipark.org.tr/tr/pub/duid Verses of Prostration in the Qur'an in Terms of Content and Style • 85 İhtiyâr li-t´alîli’l-muhtâr. Dımeşk: Dâru’r-Risâleti’l-´Âlemiyye, 2009. Mukâtil b. Süleyman. Ebü’l-Hasen Mukâtil b. Süleymân b. Beşîr el-Ezdî el-Belhî. Tefsîru Mukâtil b. Süleymân. Beyrut: Müessesetü’t-Târîhi’l-´Arabî, 2002. Müslim, Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî. el-Câmiʿu’ssaḥîḥ. Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts. Nesefî, Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmûd. Medârikü’tTenzîl ve hakâiku’t-tevîl. Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1998. Râzî, Ebû Abdillâh (Ebü’l-Fazl) Fahrüddîn Muhammed b. Ömer b. Hüseyn erRâzî et-Taberistânî. Mefâtihu’l-gayb. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1981. Sâbûnî, Muhammed Ali es-Sâbûnî. Safvetü’t-tefâsîr. Beyrut: Dâru’l-Kur’ân’i’lKerîm, 1981. Sekkâkî, Ebû Ya‘kûb Sirâcüddîn Yûsuf b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Alî elHârizmî es-Sekkâkî. Miftâhu’l-´ulûm. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1987. Semerkandî, Ebü’l-Leys İmâmü’l-Hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm. Bahru’l-´ulûm. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1993. Seyyid Kutub, Seyyid b. Kutb b. İbrâhîm b. Hüseyn eş-Şâzilî. Fî zılâli’l-Kur’an. Kahire: Minberu’t- Tevhîd ve’l-Cihâd, ts. Sîbeveyh, Ebû Bişr Ebû Osmân Amr b. Osmân b. Kanber el-Hârisî. el-Kitâb. Kahire: Mektebetü’l-Hancî, 1982. Şevkânî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Alî b. Muhammed es-San‘ânî el-Yemenî. Fethu’l-kadîr. Kahire: Dâru’l-Vefâ, 1994. Şeybânî, Muhammed b. Hasen. el-Asl. Katar: Dâru İbn Hazm, 2012. Taberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd el-Âmülî el-Bağdâdî. Câmi´u’lbeyân an te’vîli âyi’l-Kur’an. Beyrut: Müessetü’r-Risâle, 1994. Topaloğlu, Bekir. “Sâd Sûresi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 35/376377. İstanbul: TDV yayınları, 2008. Vâhidî, Ebü’l-Hasen Alî b. Ahmed b. Muhammed en-Nîsâbûrî. el-Vecîz fî Kitâbi’lAzîz. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-İlmiyye, 1994. Yûsuf Ömer Vâsıl, Fâtıma. Âyâtü sücûdi’t-tilâve dirâsetün te’sîliyyetün tahlîliyyetün. Malezya: Uluslararası Medine Üni-versitesi, İslâmî İlimler Fakültesi, Tefsir ve Kur’ân İlimleri Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 2012. https://ia904507.us.archive.org/26/items/quraan00001/quran00040.pdf Yavuz, Galip. “Akıl ve Yan Anlam İlişkisi Açısından Mecazî Anlatım”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi 6/4 (2006). https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/52472 Zemahşerî, Ebü’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ezZemahşerî. el-Keşşâf ʿan haḳâʾiḳı gavâmiżi’t-tenzîl ve ʿuyûni’l-eḳâvîl fî vücûhi’tDüzce İlahiyat Dergisi | e-ISSN: 2980-2814 86 • Muhtevâ ve Üslup Açısından Kur’an’da Secde Âyetleri teʾvîl. Riyad: Mektebetü’l-´Ubeykân, 1998. https://dergipark.org.tr/tr/pub/duid