Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023
Bu çalışmada Fethiye Müzesi'nde sergilenen iki bronz kandil incelenmiştir. Her iki kandil de bronz döküm tekniği ile yapılmıştır. Bronzun içeriğinde %90 bakır, %10 kalay bulunur. Yüksek oranda tercih edilmesinin sebebi bakıra nazaran daha sağlam olması ve bakırın aksine eritildiği zaman kabarcık yapmamasıdır. Kullanım özelliğini kaybeden bronz kandiller eritilip tekrar tekrar kullanılmıştır. Bunun sonucunda günümüze az sayıda gelmelerine neden olmuştur. Dolayısıyla bugün müzelerde sergilenen bronz kandiller, müzelerin en nadide örnekleri arasında sayılırlar. Değerlendirilen kandillerden birisi Muğla-Köyceğiz Cumhuriyet Savcılığından hibe yolu ile (FK1), diğeri Niyazi Yıldırım'dan müsadere yolu ile müzeye kazandırılmıştır (FK2). Her ikisinin de buluntu yeri belli değildir. Buna karşın eldeki verilerle ikinci örneğin Kaunos'tan ele geçmiş olabileceği düşünülmüştür. Kazı konteksi olmadıkları için her iki kandil de yaygın bir çalışma metodu olan analojik benzer örnekleri vasıtasıyla, erken Bizans Dönemi'ne tarihlendirilmiştir (MS 6.-7. Yüzyıl). Bugün Türkiye Müzelerinde sergilenen bronz kandillerin büyük çoğunluğunun da Erken Bizans Döneminden olması dikkati çeker. Bu onların doğrudan dönem için popülerliğini gösterir.
2023 •
Bu çalışmada Fethiye Müzesi'nde sergilenen iki bronz kandil incelenmiştir. Her iki kandil de bronz döküm tekniği ile yapılmıştır. Bronzun içeriğinde %90 bakır, %10 kalay bulunur. Yüksek oranda tercih edilmesinin sebebi bakıra nazaran daha sağlam olması ve bakırın aksine eritildiği zaman kabarcık yapmamasıdır. Kullanım özelliğini kaybeden bronz kandiller eritilip tekrar tekrar kullanılmıştır. Bunun sonucunda günümüze az sayıda gelmelerine neden olmuştur. Dolayısıyla bugün müzelerde sergilenen bronz kandiller, müzelerin en nadide örnekleri arasında sayılırlar. Değerlendirilen kandillerden birisi Muğla-Köyceğiz Cumhuriyet Savcılığından hibe yolu ile (FK1), diğeri Niyazi Yıldırım'dan müsadere yolu ile müzeye kazandırılmıştır (FK2). Her ikisinin de buluntu yeri belli değildir. Buna karşın eldeki verilerle ikinci örneğin Kaunos'tan ele geçmiş olabileceği düşünülmüştür. Kazı konteksi olmadıkları için her iki kandil de yaygın bir çalışma metodu olan analojik benzer örnekleri vasıtasıyla, erken Bizans Dönemi'ne tarihlendirilmiştir (MS 6.-7. Yüzyıl). Bugün Türkiye Müzelerinde sergilenen bronz kandillerin büyük çoğunluğunun da Erken Bizans Döneminden olması dikkati çeker. Bu onların doğrudan dönem için popülerliğini gösterir.
Ilısu Barajı İnşaat Sahası Kurtarma Kazıları III. Roma İmparatorluk Dönemi ve Orta-Yakın Çağ Yerleşmeleri
Ilısu Barajı İnşaat Sahası Kurtarma Kazıları III-Sikkeler.pdf2018 •
Oluz Höyük, which is 2 km northwest of Gözlek Village and 5 km east of Toklucak (former Oluz), is located on 3 km south of Amasya-Çorum highway. It is 4 km north of Yeşilırmak’s (Classical Iris) important branch Çekerek River (Classical Skylax) and on the west side of the fertile Geldingen Plain. Oluz Höyük, which is almost round shaped, 280 x 260 m dimensioned and 15m higher than the plain level, has an area of 4,5 ha. As a result of the systematical archaeological excavations begun in 2007 by the present author four main culture strata were discovered. The first architectural layer is from the Hellenistic period (200-47 BC.). This layer is characterized by buildings representing a strong architectural tradition that were built with coarse skived quarry stones. Uncovered with its streets and roads, this layer’s most noticeably finds are an iron helmet, sandstone and terracotta candles, local and imported wares and bronze coins. Second layer belongs to the Iron Age (425-200 BC). Reflecting Persian (Achaemenid) traces on architecture, pottery and small finds, the second layer consists of two main phases called as “A” and “B”. In the phase A, the stratum is characterized by remains of a building located in the north of the site which shows properties of a small palace or mansion, and a monumental stone-paved path extending from southwest to northeast. Thought to be inhabited between 500-425 BC., the third architectural layer indicates the interactions between Anatolia and the elements of a new culture with the increase of floral and figurative decoration and the continuity of the tradition of decorative painting on the basis of pottery. In the fourth architectural layer dating back to 600-500 BC., the site is in the position of a late Iron Age city bearing upon the Phrygian culture in Kashku Land. The undecorated or painted pottery featuring the Late Phrygian style, the ivory stamp depicting the struggle of a lion and gazelle on the print surface and the stone pedestal of a Kubaba statuette unequivocally prove the Phrygian characteristic of the fourth architectural layer. The fifth (7th century BC.) and sixth (9th and 8th century BC.) layers date back to Early and Classical Phrygian periods. Gözlek Köyü’nün 2 km kuzeybatısında, Toklucak (eski Oluz) Köyü’nün ise yaklaşık 5 km doğusunda bulunan Oluz Höyük, Amasya-Çorum karayolunun 3 km güneyinde yer almaktadır. Yeşilırmak’ın (antik Iris) önemli kollarından Çekerek Irmağı’nın (Hitit metinlerinde Zuliya, antik Skylax) 4 km kuzeyinde ve verimli Geldingen Ovası’nın batı kenarında konumlanmıştır. 280 x 260 m boyutunda, hemen hemen yuvarlak şekilli, ova seviyesinden yaklaşık 15 m yüksekliğindeki Oluz Höyük yaklaşık 45 dönümlük bir alana sahiptir. “Yassı Höyük” ve “Tepetarla Höyüğü” olarak da bilinen Oluz Höyük’te şu ana kadar gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalarda dokuz mimari tabaka tespit edilmiştir. Bu tabakalardaki tarihlendirme Erken Tunç Çağı – Ortaçağ/Yeniçağ arasında değişmektedir. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi adına Doç. Dr. Şevket Dönmez tarafından başlatılan sistematik arkeolojik kazılar sonucunda, ilk belirlemelere göre Oluz Höyük’te İÖ. 1. Binyıla ait 6 yapı katı saptanmıştır. 1. Mimari Tabaka Hellenistik Dönem’e (İÖ. 2. yüzyıl – İÖ. 1. yüzyılın ilk yarısı) tarihlenmiştir. Kabaca yontulmuş moloz taşlarla inşa edilmiş konut türü yapılarla karakterize olan güçlü bir mimari geleneğin, sokak ve caddeleri ile birlikte ortaya çıkarılmaya başlandığı bu kültür katı, demir miğfer, kumtaşı ve pişmiş toprak kandiller, sikkeler ve çanak-çömleklerle dikkati çekmektedir. 2. Mimari Tabaka ise, İÖ. 5. yüzyılın son çeyreği ile İÖ. 3. yüzyıl sonları arasındaki döneme tarihlenebilir. İÖ. 5. yüzyılın başlarından itibaren Kızılırmak kavsi içinde geleneksel özelliklerini sürdüren, ancak bir yanda da dış etkileri bünyesinde toplayan kimi çanak-çömlek atölyelerinin üretim yapmaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Amisos/Kara Samsun, Maşat Höyük, Boğazköy, Alaca Höyük, Eskiyapar, Hacı Bektaş Höyük, Kaman Kalehöyük, Kırşehir Höyük, Alişar Höyük ve Tavium/Büyüknefesköy’de ele geçmiş olan açık renk zeminli bezemeye sahip çanak-çömlekler bu durumu açıkça belgelemektedir. Oluz Höyük 2007-2010 dönemi çalışmalarında ele geçirilen çanak-çömlekler, Kızılırmak kavsi Geç Demir Çağı ve Hellenistik Çağ kronolojisi ile çanak-çömlek terminolojisinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini açıkça ortaya koymuştur. Uzun bir süreden beri Araştırmacıların ilgilerini çekmiş bulunan söz konusu boya bezekli çanak-çömlek grubu için “Galat Seramiği”, “Galat denilen Seramik”, “Hellenistik Çağ’da Kızılırmak Havzası Boyalı Kapları/Seramikleri”, “Hellenistik Çağ’da Kızılırmak Havzası Boyalı Yerli Seramiği” ve “Kızılırmak Havzası Kapları” terimler kullanılmıştır. Bu çanak-çömleğin Orta Karadeniz Bölgesi’ndeki türevleri için ise “Pontus Yerli Seramiği” terimi önerilmiştir. Önceleri Hellenistik Çağ’da Orta Anadolu Bölgesi’nde yani Galatia’da yaşadıkları bilinen Orta Avrupa kökenli Galatlar’la ilişkilendirilen bu çanak-çömlek grubu için bu doğrultuda bir isim verilmeye çalışılmıştır. Özellikle Oluz Höyük 2. Mimari Tabaka’da ele geçen çanak-çömlek parçaları değerlendirildiğinde, ayrıntılardaki bazı motif değişimlerine karşın Geç Demir Çağı geleneğinin İÖ. 3. yüzyılın ortalarına yani Hellenistik Çağ içlerine kadar güçlü bir şekilde devam etmiş olduğu gözlenmektedir. Bu süreç, İÖ. 7. yüzyılın başlarından devam eden bezeme özellikleri nedeniyle Geç Demir Çağı’nın Geç Evresi olarak düşünülebilir. Çünkü, Geç Demir Çağı ile Hellenistik Çağ arasında herhangi bir zaman boşluğunun gerçekte olmadığı, özellikle çanak-çömlek gelişimi temelinde izlenen bir kültür devamlılığının bulunduğu ve Orta Demir Çağı’ndan beri var olan çanak-çömlek atölyelerinin varlıklarını Hellenistik Çağ içlerine kadar kesintisiz olarak sürdürmüş oldukları Amasya yöresi yüzey Araştırmaları ile Oluz Höyük çanak-çömleklerinin varlıkları ile açık bir biçimde kanıtlanmış olmaktadır. Bu durumda doğal olarak Geç Demir Çağı’nın zamansal alt sınırı İÖ. 3. yüzyıl ortalarına değin uzanmaktadır. “Kızılırmak Kavsi Geç Demir Çağı Geç Evre Boya Bezekli Çanak-Çömleği” olarak isimlendirebileceğimiz söz konusu bu çanak-çömlek grubunun yayılım alanı dikkate alındığında ise, Kırşehir (Hacı Bektaş Höyük ve Kırşehir Höyük), Çorum (Boğazköy, Alaca Höyük, Eskiyapar), Yozgat (Alişar Höyük, Tavium/Büyüknefesköy ve Çengeltepe), Tokat (Maşat Höyük) ve Amasya (Oluz Höyük, Müze örnekleri) ile Samsun (Amisos/Karasamsun) illerini kapsayan oldukça geniş bir coğrafi alan karşımıza çıkmaktadır. Kızılırmak kavsinin çok büyük bir bölümünü kapsayan bir bölgede yayılım bulmuş olan bu çanak-çömlek grubunun, Orta Demir Çağı’ndan beri üretim yapan ve yukarıda adı geçen yerleşmelerin çanak-çömlek atölyelerinin imalatlarını kesintisiz olarak sürdürmüş olduklarına da işaret etmektedir. Geç Demir Çağı Geç Evre sürecinin devamında, özellikle İÖ. 3. yüzyılın ikinci yarısından İÖ. 1. yüzyıl içlerine kadar, Kızılırmak kavsi içinde yer alan söz konusu bu çanak-çömlek atölyeleri, bezemelerde Demir Çağları gelenekleri ile yerel özelliklerini tümüyle kaybetmeden kimi motif ile boya renklerini kullanarak üretimlerini büyük ölçüde sürdürmüşlerdir. Bu nedenle de söz konusu çanak çömleğe “Kızılırmak Kavsi Hellenistik Çağ Boya Bezekli Çanak-Çömleği” gibi bir isimlendirme yapılması doğru bir yaklaşım olacaktır.
Studies in honour of Eugenia Equini Schneider
The Roman and Byzantine Glass Finds From Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Excavations2019 •
Osmanlı Araştırmaları
Osmanlı Tarım Sektörünün Dünya Pazarlarına Oryantasyonu: Bölgelerarası Bir Karşılaştırma (1844)2016 •
Osmanlı esnaf teşekkülü içinde önemli yere haiz olan esirci esnafına dair bilgiler bulunmakla beraber konunun mahiyetinin anlaşılmasında yetersizdir. Literatürde dağınık ve az olan bilgiler esirci esnafına dair doyurucu bilgiler sunmaz. Esirci esnafı sıklıkla Osmanlı Şeriyye Sicilleri’nde davalı ve nadiren davacı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada bu zümrenin kefalet sistemleri için tutulmuş 1640, 1710 ve 1749 tarihli üç arşiv kaydı ışığında esirci esnafının kefalet sistemi, esnaf teşkilatındaki görevliler, esnaf teşekkülünü oluşturanların sosyal statüleri ve kefaleti gerekli kılan sebeplere dair bilgiler ele alınarak değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca, bu esnaf grubunun sebep olduğu problemler ve mahkemeye yansıyan şikâyetler de arşiv belgeleri ve şeriye sicilleri ışığında incelenmiştir.
ALLIMANT-VERDILLON (A.) Les jardins sous l'oeil de l'archéologue, in Dossiers d'Archéologie
ALLIMANT-VERDILLON (A.), Les jardins sous l’œil de l'archéologue, in Dossiers d'Archéologie, 2016, p. 12-132016 •
Environmental Earth Sciences
Groundwater quality and contamination: an application of GIS2023 •
2015 •
Realidad Empresarial
Prácticas mercadológicas de los emprendedores artesanales y textiles de los municipios de Antiguo Cuscatlán y Santa Tecla2020 •
Alzheimer's & Dementia: Diagnosis, Assessment & Disease Monitoring
CSF total tau levels are associated with hippocampal novelty irrespective of hippocampal volume2018 •
2003 •
Engineering Structures
Optimization of a design code for wind-turbine rotor blades in fatigue2001 •
Cancer Research
Calcineurin Inhibitors Activate the Proto-Oncogene Ras and Promote Protumorigenic Signals in Renal Cancer Cells2009 •
Radiotherapy and Oncology
Clinical results of TBI for bone marrow transplantation at Sevilla1990 •