Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Kayseri’de Çingen Olmak Kayseri’de Çingen Olmak Hamit Yüksel* Giriş T ebliğimizde, şehir merkezinde elli-altmış yıldır yaşamakta olup halkın onları “Çingen” olarak algıladığı ancak onların kendilerini “Abdal” olarak tanımladıkları 15002000 kişilik bir alt kültür gurubunun kentsel dönüşüme tabi tutularak “yalıtılmış hâlde” merkezden uzak iskân edilmeleriyle birlikte, yeni yaşam alanlarındaki sosyalleşme çabalarını anlamaya yönelik bir saha araştırması konu edilmiştir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırmasına göre desenlenmiştir. Bununla toplumun Çingene olarak kabul ettiği Abdal vatandaşların “ötekileştirme” ve “kendini ötekileştirilmiş” sayma anlamında değerlendirilmesi, kentsel dönüşüm sürecinde mekânsal yaşam alışkanlıklarının değişimi ile yeni sosyal yaşama yansımasına bakılmıştır. Bu amaçla Abdal insanların sosyal yaşamdaki önemli ve sürekli muhataplarından olan belediye otobüs şoförleri ile yarı yapılandırılmış kapalı uçlu sorulardan oluşturulan derinlemesine yapılan görüşmelerden hareketle onların yeni mekânlarındaki tutum ve davranışlarının çözümlenerek ortaya konulması amaçlanmıştır. Görüşmecilere sorulan sorularda Bogardus’un Toplumsal Uzaklık Ölçeği esas alınmıştır. Bogardus bu ölçeği ilk olarak 1925 yılında geliştirmiştir. Bu ölçekte insanların diğer ırklar, diller, dinler ve sınılardan olan kişilerle ilişkilerinin kabul veya red derecelerinin kıyaslanması söz konusudur (Tavşancıl, 2005, s. 25). Bir diğer ifade ile bir kişinin yabancılardan psikolojik ve sosyal uzaklığını ifade eder. Şu maddelerden oluşur: Onlardan bir kişiyle evlenmek istiyorum, onlardan bir arkadaşım olmasını istiyorum, onlardan biriyle çalışmak istiyorum, on- * Uzman Sosyolog, Yüksek Lisans Öğrencisi, Erciyes Üniversitesi, Avrasya Araştırmaları Ana Bilim Dalı. 91 II. Türkiye Lisanüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I larla komşu olmakta sakınca yoktur, yoldan geçerken onlardan birisiyle tanışmakta sakınca yoktur, onları görmemek için uzak bir semte yerleşmek istiyorum, bana göre bunların hepsi ülkeden çıkarılmalıdır (Akın, 2002, s. 32). Bogardus’un sosyal mesafe ölçeğinden yararlanılarak oluşturulan, Abdallarla muhatap olan belediye otobüs şoförleri ve özel halk otobüs şoförlerinin algıları ile geliştirdikleri tutumu anlamaya yönelik sorular 6 Mart 2013 tarihinde Kayseri Büyükşehir Belediyesi Otobüs İşletmesi ve Özel Halk Otobüsleri Harekat Müdürlüğünde, 5’i onları direkt taşıyan şoförler olmak üzere 10 şoför ve 2 yönetici ile yapılan görüşmelerde sorulmuştur: “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşları iki yıldır taşıyorsunuz. Memnun musunuz?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşları nasıl tanırsınız? Onları diğerlerinden ayıran başlıca özellikler nelerdir?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların sizi en çok rahatsız eden yönleri nelerdir?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların en çok takdir ettiğiniz yönleri nelerdir?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşlardan komşunuz olsun ister miydiniz?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşlarla aynı sokakta yaşamak ister miydiniz?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşlarla aynı mahallede yaşar mıydınız?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşlarla kız-alıp verir miydiniz”?, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların misafiri olup sofralarına oturdunuz mu?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşlardan dolayı diğer yolculardan hiç şikâyet aldınız mı?”, “İlk günlerden bu yana, Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların otobüs içerisinde ya da otobüs şoförüne yönelik davranışlarında bir değişiklik gözlemliyor musunuz?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların diğer yolcularla münakaşa ya da kavgasına şahit oldunuz mu?”, “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan vatandaşların otobüs içerisinde kendi aralarında münakaşa, kavga ya da şikâyetlerine şahit oldunuz mu?” sorularını da içeren tutum belirleyici ve davranış analiz edici sorulara karşılık olarak onları dolaylı olarak taşıyan özel halk otobüs şoförleri ile yine onları günde üç kez şehir merkezine taşıyan belediye otobüs şoförlerinden içtenlikle cevaplar alınmıştır. Ayrıca bizzat yazar tarafından Abdal vatandaşların yeni yerleşim yerlerindeki yaşam deneyimlerini gözlemlemek amaçlı, onların şu an yaşadıkları sitede bulunan bakkalda 2011 yılında üç kez, 2012 yılında iki kez ve 2013 yılında da bir kez olmak üzere toplam altı kez, üç ila yedi saatlik sürelerde değişen “satış elemanı” görevi icra edilmiş ve katılımlı gözlem yöntemiyle onların tüketim alışkanlıkları, ekonomik, sosyal ve grup içi ilişkiler ile etnik davranışlarının temel dinamiklerini anlamaya yönelik çaba gerçekleştirilmiştir. Bunların dışında, Melikgazi Sosyal Konutları sakinlerinin Kümbet’te yaşarken 15-20 yıla yakındır hizmet aldıkları, kuaför, fotoğrafçı ve Kümbet bölgesine uzun yıllar dolmuşla yolcu taşımış birkaç şoför ile Melikgazi Sosyal Konutları’na bakan polis karakolu ve Melikgazi Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma Birimi ile de görüşmeler yapılarak sosyal yaşam pra- 92 Kayseri’de Çingen Olmak tikleri, geleneksel ritüellerdeki özgünlükler, adli kurumlardaki davranış biçimleri ile suç alışkanlıkları ve sosyal yardımlaşma imkânlarını kullanmadaki davranış kodlarını anlamaya yönelik bilgiler toplanmıştır. Yine aynı şekilde kentsel dönüşüm sürecinde görev alan ikisi mühendis, ikisi zabıta memuru ve ikisi de fen memuru olmak üzere toplam altı kişiyle hem derinlemesine görüşmeler yapılmış hem de onlardan yarı yapılandırılmış yirmi iki sorudan oluşan, daha çok yapılan işlerin teknik dökümü ile ilgili ve kişisel gözlemlerini yansıtabilecekleri cevapları hedeleyen anket formu doldurmaları istenmiş ve içtenlikle cevaplar alınmıştır. Yazar görüşmelerinde, muhataplarında herhangi bir yönlendirme, ön yargı, ötekileştirme ya da etiketleme oluşmaması için hassasiyet göstererek Abdal vatandaşların, Melikgazi Sosyal Konutları’na taşınmadan önceki yaşam deneyimlerinden bahsederken “Kümbet civarında oturan Abdal vatandaşlar” mevcut durumlarından bahsederken ise “Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan Abdal vatandaşlar” tabirlerini kullanarak görüşmecilere sorular yöneltmiştir. Abdallar ve Sosyal Değişim Oğuz Türklerinde yaygın olan Abdal sözü “şaşkın, sersem, ahmak, budala” anlamlarına da gelmekle birlikte bir kısım serseri, dilenci dervişlere verilen özel bir isimdir (Köprülü, 1989, s. 362). Günümüzde Abdallar, yaşamlarını daha çok müzisyenlik ve günübirlik işlerde çalışarak sürdürmektedirler (Gürsoy, 2006, s. 69). Abdalların en çok bilinen ve geleneksel olan mesleği çalgıcılıktır (Gürsoy, 2006, s. 70). Türkmen olan Abdallar, geçmiş dönemde Alevi bir dinsel gelenekten gelmektedirler (Gürsoy, 2006, s. 73). Abdalların bazen benzetilmekten/ karıştırılmaktan rahatsızlık duydukları bir konu; Çingenelerle yakınlaştırılmaları/ilişkilendirilmeleridir. Hâlbuki, Abdallar Orta Asya’dan kalkıp Anadolu’ya kadar gelmiş olan bir Türkmen topluluğudur. Çingeneler ise, kökleri Hindistan’daki paryalara kadar uzanan ve çeşitli nedenlerle ve yollarla dünyaya yayılmış bir topluluktur. Ancak her iki toplumda da çalgıcılığın önemli yer tutmasında Çingenelerle Abdalların aynı coğrafyada yaşamış olmalarının etkisi olduğu söylenebilir (Gürsoy, 2006, s. 77-78). Abdalların yemek kültürlerinde beyaz etin çok tüketildiği ve alkol kullanımının Abdal erkeklerinde çok yaygın olduğu gözlenmiştir (Gürsoy, 2006, s. 79) Kentsel dönüşümle ortaya çıkan sosyokültürel ve ekonomik değişim süreçlerinden Abdalların sosyal ve kültürel hayatları da etkilenmiştir ve bu durum dinsel tutum ve davranışlarda da kendini göstermektedir (Gürsoy, 2006, s. 239). Çalışma kapsamında görüşme yaptığımız kişiler kendilerini “Biz Çingen değiliz, Abdalız.” diyerek tanımlamışlardır. Kümbet civarında oturulurken grup homojen bir yapıda olmayıp kısmi olarak Alevi inancını paylaşan vatandaşlar çoğunluktadır, Alevi ya da Çingen olmadığı hâlde orada uzun yıllar önce yerleşmiş 93 II. Türkiye Lisanüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I düşünce, yaşayış biçimi ve davranış kalıbı olarak Çingen olmayı özümsemiş insanlara da rastlamak mümkündür. Aynı şekilde Melikgazi Sosyal Konutları’na taşınılırken de halkla bütünleşmiş, kendine özgü ahlaki komşuluk şekli, toplum içerisinde davranış normları taşıyan insanların birçoğu grup içerisinden ayrılarak başka mahallelere taşınmışlardır. Melikgazi Sosyal Konutları’nın yeni sakinleri karmadır. Burası Adana ve civar illerden meskene kavuşmak için evlerin taksiminden hemen önce gelip yerleşenlerin de yaşam alanı olmuştur. Böyle bir durumda homojen bir yapıdan söz etmek mümkün değildir. Melikgazi Sosyal Konutları sakinleri ile yaptığımız görüşmelerde ve saha gözlemlerimizde Abdal’lığın ya da Aleviliğin sadece sembolik olarak yaşandığı, davranış, yaşayış, hâl ve hareketleri denetleyici bir yaptırım işlevini taşımadığı gözlenmiştir. Ancak Abdal vatandaşların, düzenli olarak 12 İmam Orucu tuttukları ve Hacı Bektaş Kasabası’nda her yıl düzenlenen şenliklere iştirakleri dışında aşure ayında aşure kaynatıp dağıtmak, evlerde Hz. Ali posterleri asmak, Zülfikar kolyeleri takmak gibi rituellerde bulunmayı önemsedikleri görülmüştür. Ancak grup içerisinde Sünni İslam’a yakınlaşmaların olduğu, en yakın mahalledeki camiden sağlanan bağlantıyla beş vakit ezanın dinlenmek istendiği, kutsal gecelerin önemsendiği gözlenmiştir. Bu gözlemlerimiz Ş. Gürsoy’un Kırşehir-Kaman Abdalları üzerine yaptığı çalışmadaki bulgularla örtüşmektedir (Gürsoy, 2006, s. 239-244). Ayrıca grup önderlerince yerleşim alanına cami-mescit, Kur’an kursu, hamam, iş ve meslek kazandırma yerlerinin yapılması taleplerini ilgili belediyeye ilettikleri bilgisiyle de karşılaştık. Ayrıca grup içi dayanışma ya da geleneksel Çingene/Teber/Abdal toplumsal dokusu içerisindeki “Çeribaşı”lık sisteminin de işlevsiz hâle geldiği, merkezî otoriteyle ilişkilerde grubun bir şekilde itaat ettiği ya da saydığı üç kişinin ön plana çıktığı gözlenmektedir. Yerel yönetimler, kaymakamlık, eğitim kurumları ile diğer resmî kurumların, bürokratik işlemlerde ve Melikgazi Sosyal Konutları sakinlerini ilgilendiren diğer konularda bahse konu bu üç kişinin muhatap/aracı kabul edildiği, bu durumun da onların grup içerisindeki etkinliğini üstü örtük de olsa pekiştirdiği aşikârdır. Yazarın bu çalışmayı yürütmesinde bahse konu üç kişi ile olan sağlıklı iletişimin etkin olduğu unutulmamalıdır. Öteki kavramını sosyal bilimler kapsamında irdeleyen Foucault’dur. Foucault’a göre ötekiler; kendine iktidar alanı tanımlayan sistemin var ettiği toplumsal gruplardır ve hâkim iktidar yapısının sistem dışı bıraktığı deliler, suçlular gibi alt grupları kapsamaktadır (Giddens, 2008). Baudrillard’a göre “öteki” her şeyin doğru, her ilişkinin meşru olduğu bir dünyada farklılaşmak adına edinilen bir partnerdir. Öznenin yapısal şizofrenisinin süreksizliği üzerine geliştirilen bir konstrüksiyondur ve günümüzde “öteki” yok edilmek için değil, “sonsuz-benzeşikler” dünyasında, iktidar talebiyle ortaya çıkan öznenin, farklılaşma çabasının bir ürünü olarak yaratılır (Baudrillard, 2012). Tekeli’ye göre ötekileştirme bir tür toplumsal ön yargının sonucu olarak belirmektedir (Tekeli, 1998). Öteki, anlamını kendi yapısal davranış motile- 94 Kayseri’de Çingen Olmak rinin aksine ötekileştirme eylemini gündemine getiren iktidarın zihinsel kavrayışı ve değişim talebi üzerinden edinir. Bunun iki sonucu olabilir: Ya “öteki” tamamen sindirilmeye ve sistemin içerisine dâhil edilmeye yani öteki kimliğinden arındırılıp “biz” içerisine katılmaya çalışılır ya da mutlak bir nefret ile gündelik hayata dâhil olmasına bile tahammül edilmeyen “öteki”nin yok edilmesi hedelenir (Altın, 2003, s. 11). Bu bağlamda Ömer Rıza Yedigün de şöyle yazmaktadır: “Çingeneler gerçi musikiyi sever, hür yaşamak isterlerse de pis, ahlaksız oldukları gibi her muhitte hırsızlık, eşkıyalık yaptıkları için bunları toplayıp okyanusların birindeki boş bir adaya gönderilmeleri düşünülmektedir.” (Ömer Rıza, 1934). Bir diğer gözlemimiz de Aleviliğin ve Abdallığın ötekileşmek için kullanıldığıdır. Çevreye karşı üstünlük kurma, resmî kurumlarda “ayrıcalıklı” olma, resmî sosyal yardım kuruluşları ile gönüllü sivil toplum kuruluşlarından maksimum seviyede yararlanma gibi avantajlı durumlar sağlamakta gönüllü bir ötekileşme yaratıldığı ve bu davranışın içselleştirildiği bariz olarak görülüyor denilebilir. Kural dışılık, yasal ve normatif yaptırımlara karşı durma ve akabinde adli mercilerle sıkça muhatap olmanın kanıksanmış olduğu gözlenmektedir. Yukarıda sıralanan davranış kalıplarının zaten toplumda var olan ötekileştirmeyi, ön yargıyı pekiştirdiği, arttırdığı ve yaygınlaştırdığı söylenebilir. Çingenelere yönelik mevcut literatür tarandığında, Çingenelere karşı toplumda var olan ötekileştirmeden (Altın, 2003, s. 1) ve ön yargıdan (Topuz, 2010, s. 52) çokça bahsedildiği, gönüllü ötekileşmeden hiç bahsedilmediği görülmektedir. Ancak Abdal vatandaşların gerek Kümbet civarında yaşarken gerekse Melikgazi Sosyal Konutları’na taşınmalarından sonra da sergiledikleri -yeri geldikçe bahsedilecek- tavır ve hareketlerinden çıkarım yapıldığında gönüllü ötekileşmenin sürdürülmesinde ısrarlı oldukları görülmektedir. Şöyle ki; Abdal vatandaşlar Kümbet civarında otururken elverişsiz mekân, altyapısız sokaklar, mutfak, banyo, tuvalet vs. olmayan yaşam alanlarını kullanmak zorunluluğu içinde idiler. Hâliyle beden temizliği, giysi temizliği ve steril bir yaşam imkânları yoktu. Çevreyle, okulla ilişkilerinde “itici” olmaktaydılar denilebilir. Yazarın da bizzat gezip görme, misafir olma, sofralarına oturma, tanışıp konuşma “onlardan biri” olabilme çabası sergilediği Melikgazi Sosyal Konutları’ndaki binalar son derece moderndir. Tuvalet, banyo, mutfak, yatak odaları, balkon vs. vardır, mutfak dolaplarının yerleşik olduğu, zeminin halıleksle kaplı olduğu iç ve dış kapıların, pencerelerin muntazam bir şekilde yapıldığı gözlenmektedir. Bu şartlarda, hâlâ çocuklarının ve kendilerinin kişisel temizliklerine dikkat etmemelerinin, çevre ve okulla ilişkilerinde eski alışkanlıklarını sürdürmelerinin gönüllü ötekileşmekten başka izahı var mıdır? Gerek Melikgazi Sosyal Konutları’nda Abdalların gerekse şehrin diğer mahallelerinde taşınılan evlerde ‘kültürel yapılarını ve barınma ilkelerini kullandıkları teknolojiye yansıttıkları’(Akgül, 2006, s. 130) rahatlıkla gözlemlenmektedir. 95 II. Türkiye Lisanüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I Kümbet’ten Melikgazi Sosyal Konutları’na: Bir Kentsel Dönüşüm Hikâyesi1 Evde oturan ölür2 Çingene Atasözü Kentsel dönüşümü konu edinen literatüre baktığımızda sadece olayın birkaç yüzeysel sosyal boyutu ile ele alındığı (Yılgür, 2008) ve ajitasyonla geçiştirildiği (Uğurlu-Duru, 2010), olayın sosyolojik ve felsefi derinliğinde yoğunlaşıldığı ve teknik bilgilere yer verilmediği (Çubukçu, 2011) ya da kapitalist ranta (Özkan-Sıdal, 2008) ve etnik dışlamaya (Uçum, 2008, s. 4) odaklanıldığı gözlenmiştir. Yazar bu çalışmada farklı bir yol izleyerek olayın sosyal boyutu, sosyolojik altyapısı ve kentsel dönüşümde şimdiye kadar hiç ele alınmayan teknik detaylara girmeyi uygun bulmuştur. Bahse konu Kümbet yöresi 96 parselden oluşan, bunun içeriğinde belediyenin 2 tam bir hisseli arsası olan, üzerinde bina olmayan dokuz parselin bulunduğu, 6 parselin tam kullanıldığı, 47 ailenin mirasçısı olduğu hâlde 21 parseli kullanılan,123 kiracı ya da işgalci ailenin kullandığı 56 parsele haiz bir alanı kapsamaktadır. Bu bölgede 176 parsel üzerinde yaklaşık 1200 kişi yaşamakta idi (K.1). Bölgede ilk yerleşime 1950’li yıllarda başlandığını, bölgenin daha çok Nevşehir-Hacı Bektaş Kasabası, Sivas-Gemerek ile Yozgat-Çayıralan ve Akdağmadeni İlçelerinden göç aldığını mahalle sakinlerinden öğrenilmiştir (K.2). Bir diğer görüşmeciye göre de; bölgeye ilk yerleşim 1930 yılında Adana’dan gelerek yerleşen on aileyle olmuştur (K.3). Bölge kentsel dönüşüme uğrarken 3194 sayılı İmar Kanunu 39. maddesinde belirtilen, insan sağlığı için tehlikeli ve uygun olmayan meskenlerin yıkımını mümkün kılan “mahalli inhidam raporu” ile yıkılabilmiştir (K.4). Ancak 1950’lerden 2010’lara kadar var olan sağlıksız ve insan sağlığına elverişli olmayan yapılardan oluşmuş, altyapısı olmayan bölge nasıl olup da birden mahalli inhidamlık olmuştur? Sebebi araştırıldığında “Kümbet civarının; Köşk, Melikgazi, Yıldırım Beyazıt ve Gültepe mahalleleri ile çevrili olup adı geçen mahallelerde oturan Kayseri’nin “yerli”lerinin rahatsızlık duymaları ve en önemlisi adı geçen mahallelerin lüks konutlarla dolarak hızlı yapılaşması ve Kümbet civarının rant değeri kazanması, Abdal vatandaşlarının varlığıyla da bu lüks konutların alıcı bulmakta zorlanması” (K.3) gibi etkenler göze çarpmaktadır. Kümbet etrafında oturanların tespitinde çekirdek aile prensibine başvurulmuştur. Proje işlevselleşince çevre illerden gelen daha önce orada oturmayanların ayıklanması için de 1 Bu bölümdeki bazı bilgiler, Melikgazi Belediyesinin imar, park-bahçe, zabıta ve basın-yayın müdürlüklerinden 2009-2012 yılları arasında Kentsel Dönüşüm Projesi’nde bölgede görev yapmış kişilerin (isimleri zikredilmeksizin K: Katılımcı numarası verilerek) beyanları doğrultusunda hazırlanmıştır. 2 Yours, (2005 , s. 9). 96 Kayseri’de Çingen Olmak nüfus ve ikametgâh süreleri dikkate alınmıştır. Bahçelievler 2180. Caddedeki konutların Melikgazi Belediyesine maliyeti 5 milyon 500 bin TL’dir. 2012 yılı içerisinde yapılacak mescit, hamam, mesleki beceri kazandırma merkezi sınıları gibi sosyal birimlere de yaklaşık 1 milyon TL harcanması planlanmıştır (K.3, K.6). Bahçelievler’de 40 metrekare 48 daire, 60 metrekare 120 daire, 100 metrekare de 32 daire olmak üzere toplam 200 daire inşa edilmiştir (K.3). Bu dairelerin metrekare ihtiyacı ve sayısı oturacak hak sahiplerinin fert sayıları göz önünde bulundurularak tespit edilmiştir. Abdal vatandaşların Kümbet’ten ayrı yere nakledilmeleri sonucu yerleştirildikleri sosyal konutlara yönelik gösterilen tepkilere verilecek ilk örnek; 200 daire için toplam 220 bin TL sıhhi tesisat harcaması yapılırken Abdal vatandaşların taşınmasından bu yana geçen 3 ay içerisindeki sıhhi tesisat tamir masrafının 78 bin TL olmasıdır (K.5). Bu durumu şöyle açıklıyor ilgili katılımcı; “İmar müdürümüz bize; “Onlar kıracak biz tamir edeceğiz, onlar kıracak biz tamir edeceğiz, onlar kıracak biz tamir edeceğiz, ta ki onlar kırmaktan yorulana kadar.” dedi. Eh kardeşim yeter yahu. Sabrın ötesinde, vallahi sıtkımız sıyrıldı be!” (K.5). Ayrıca belediye kanal bedeli, elektrik ve su abone bedellerini de karşılamıştır (K.1, K.2). Dört aylık biriken su faturalarının Melikgazi Belediyesi tarafından “belediye encümen kararıyla” bir defaya mahsus ödendiğine (Kasım 2011) bizzat yazar şahit olmuştur. Belediye yıkımlara başladıktan sonra bin TL ila 36 bin TL arasında değişen enkaz bedelleri ödemiş, hak sahiplerinin eşyalarının Bahçelievler veya diledikleri başka mahallelere taşınmasını da sağlamıştır (K.1, K.2). Yıkılan evlerine karşılık enkaz bedeli alarak Bahçelievler’e taşınmak istemeyenlere de taşınmak istedikleri mahalleye eşyalarının taşınması belediye imkânlarıyla yapılmıştır (K.2). Kümbet civarı arsa sahipliği dağılımı; % 30 mal sahibi, % 35 kiracı, % 35 işgalci (K.3) şeklindedir. Dolayısıyla Abdal vatandaşların zorla yerlerinden edilmesi ve arazilerinin “ucuza kapatıldığı” görüşünü savunmak mümkün olmuyor denilebilir. Abdal vatandaşların buradaki kaybı çöp toplamaya dönük kazanç imkânlarındadır. Kümbet civarı şehrin merkezindeydi. Yüz-iki yüz metre ilerde çöp toplayabilecekleri yüksek katlı binalar ve mahalleler vardı. İş imkânları ve gelir getirici sahalarını yürüme mesafesinde el arabaları ile taramak zor değildi. Ancak Bahçelievler’den kalkıp şehir merkezine gelmek iki saatlik yürüme (el arabası ile), yol üzeri ıssız ve karanlıktır, kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu çöp toplayıcılarının bu durumda çöpe gidebilmeleri imkânsızlaşmaktadır (K.7, K.8, K.9). Görüşmelerde bazı itiralarda olmadı değil: “Mezbele, izbe yerlerden kurtulup tertemiz modern evlere kavuştular ama diğer taraftan da gelir getiren kaynaklarından oldular. Aslında onlara iyilik mi yaptık, kötülük mü? Bazen kendi kendime sormuyor değilim!” (K.3, K.1, K.2). Katılımcılar Bahçelievler’deki bazı binalarda inşaat esnasında soba bacası büzleri gerektiği şekilde yerleştirilmediğinden alt kattakinin sobasının dumanının, üst kattaki komşusunun mutfak gider deliğinden çıktığını bu durumun zehirlenmelere sebebiyet verdiğini ilettiler (K.9). 97 II. Türkiye Lisanüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I Abdal vatandaşların yatay sıkışık informal ve illegal mekânlaşmadan, dikey, formal ve legal mekânlaşmaya geçmeleri ile yaşamlarında “özel alan” sahibi oldukları gözlenmiştir. Bunun da kendilerini özel ve birey olarak hissetmelerine vesile olduğu söylenebilir. “Biz mahvolduk, bari çocuklarımız adam olsun.” (K.9) niyeti taşıdıkları ve bunun sohbetlerinde yer almaya başladığı sıkça görülmektedir. Taşınmanın akabinde ilk haftalarda gençlerin hep Kümbet civarına gidip orada vakit geçirdikleri ancak artık Bahçelievler’e alışmaya başladıkları da Abdallarca belirtilmektedir (K.9). Bahçelievler’deki gençlerin çalışmaya 2-3 saatlik süre olarak katlanabildikleri, birçok iş imkânı yaratıldığı hâlde “sebat” etmedikleri, bu sebeple kadınların ve çocukların çok zor durumda oldukları kendi öz eleştirileri olarak dillendirilmektedir (K.8). Ayrıca gençlerin büyük çoğunluğunun ya hapiste ya da mezarda oldukları dolayısıyla kadınların hem annelik hem de evi geçindirmek gibi yükümlülüklerinin olduğu verilen bilgiler arasındadır (K.8). Abdal vatandaşların büyük bir kısmı müzisyen (kendi tabirleriyle müziksiyen) olup düğünlerde davul zurna, Ramazan aylarında da davul çalmak kaydıyla geçimlerini sağlama imkânlarına sahipti. Fakat Kayseri Büyükşehir Belediyesi son yıllarda düğünlerde sokakta davul zurna çalınmasını yasakladı. Dolayısıyla Abdal vatandaşlar bir ekmek kapılarından da oldular (K.7). Abdal vatandaşların ailelerinde sakat çocuk olması, anne ya da babanın bakıma muhtaç olması onlara ek gelir olarak yansıdığından “memnuniyet verici” olarak görülmektedir. Evli gençler reşit yaşa gelene kadar dünyaya getirdikleri çocuklarını dedelerinin üzerine yazdırmak zorunda kalmaktadırlar. Aynı şekilde reşit yaşa gelip de resmî nikah yaptıranlar bir süre sonra boşanarak dul ve yetim maaşı alma peşine düşmektedirler (K.1, K.2). Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma Merkezinden yardım alanların dosyalarında yapılan incelemelerde “psikiyatrik rahatsızlık taşıdıkları” yönünde heyet raporlarına yazar tarafından sıkça rastlanmıştır.3 Raporun içeriğine ve iş kaybı oluşturma oranına göre üç ayda bir 4 yüz ila 9 yüz TL arasında değişen engelli maaşı alabilmektedirler (K.10). Yazarın bir diğer gözleminde ise; yeni evlenen, Bahçelievler’e yeni taşınan ya da ebeveynleri ile otururken ayrı ev açan bir çift sivil yardım kuruluşunu arayarak “Benim evimde oturacak koltuk, yatak, yorgan, ocak ya da kanepem yok, çocuklarım ailem ve ben mağduruz.” dediği anda ilgili yardım kuruluşu yardım talebinde bulunan ailenin ‘gerçek’ durumunu yerinde görüp incelemek için bir ekip yollar. Yalnız yardım talebinde bulunan şahıs hemen bir kamyonet temin ederek evindeki işe yarar bütün eşyaları başka yere inceleme ekibi gelmeden önce nakleder. İnceleme ekibi bomboş evle karşılanır ve gerekli ajitasyon çekilir ve gelen ekip yardıma muhtaç olunduğuna ikna edilir. Akabinde gelen ekip bir ‘ihtiyaç listesi’ hazırlar ve bu listede yer alan eşyaların anılan eve ulaştırılmasını sağlar. Yardım alan şahıs da gönderdiği eşyalarla gelen eşyalar arasında nakde dönüşebilecekleri seçer ve yok pahasına satar. 3 98 D.A.: Kronik psikoz, kişilik bozukluğu, sınırlı zekâ. B.A.: İnipolar depresyon, rapor tarih ve no’su: 03.11.2008/7836. H.A.: Hafif mentalretardasyon, rapor tarih ve no’su:13.10.2008/70014. Aynı şahsın şizofren raporu tarih ve no’su: 20.07.2009/B7371. Kayseri’de Çingen Olmak Bulgular ve Değerlendirme Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan sakinlerin oraya taşınmasından önceki var olan sosyal doku, taşınma ile birlikte değişikliğe uğramış ve yeniden oluşması 2 yıla yakın zaman almıştır denilebilir. Taşınmanın gerçekleştiği ilk aylarda çoğu sakinin bölgeye direkt çalışan otobüslere ve şoförlerine normal, legal ve formal yaklaştığı ancak gün geçtikçe anormal, illegal ve formal olmayan davranışlar içerisinde bulunmaya başladıkları ve normal davranmak isteyen diğer sakinlerin de engellendiği katılımcılar tarafından aktarılmıştır. Ancak bölgeye endirekt çalışan belediye otobüslerinde ise Abdal vatandaşların seyahatleri esnasında sergiledikleri davranışların yalnız olma ya da grup hâlinde olma durumlarına göre farklılıklar gösterdiği katılımcılardan edinilen bilgilerden anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Abdal vatandaşların yalnızken farklılaşma ihtiyacı hissetmediği ve topluma uyum sağlamaya gayret ettikleri, birkaç kişi bir arada olduklarında ise ötekileşme ihtiyacı hissettikleri gözlenmektedir. Burada kanaatimizce “Yalnızken kendini güçsüz ve savunmasız hissettiği için sinmiş hâlde kalırlarken grup hâlinde kendilerini güçlü hissetmekte ve üzerlerinde otokontrol hissetmemektedirler.” denilebilir. Abdal vatandaşlara gerek belediye gerekse STK’lar tarafından sağlanan iş imkânları, onlar için çoğunlukla -sürekli bir istihdam istemedikleri için olsa gerek- kısa ömürlü olmaktadır. Bu durumun sebepleri araştırıldığında çeşitli bulgulara rastlanmıştır. Yazarın saha içerisindeki sakinlerle sohbetlerinde; “Sizlere iş bulunduğu hâlde neden çalışmıyorsunuz?” sorusuna karşılık çoğu sakinin cevabı; “…buradan organizeye kadar 2 araba değiştireceğim, ayda 300 TL yola gidecek, alacağım 6 ila 7 yüz lira, 3-4 yüz lira için her sabah erken kalkıp gidemem.” şeklinde olmaktadır. Bu bulgu, S. Kolukırık’ın Tarlabaşı Çingeneleri için tespit ettiği; ‘“Sürekli işler, kendileri için uygun olmayan işlerdir.” “Çingeneler disiplin ve sıkıntıya gelemez.” tespitiyle de paralellik arz etmektedir. Diğer yerlerde olduğu gibi Melikgazi Sosyal Konutları’nda oturan Abdal vatandaşlarda da esnek ve sezonluk çalışmayı içeren bir iş ahlakının varlığı söz konusudur (Kolukırık, 2006, s. 12-13). Ancak Kolukırık (2006, s. 14)’ın ‘farklılaşma’ olarak tanımladığı “Bizi hakir görüyorlar” ve “Bizi çekemiyorlar” şeklindeki değerlendirmesinin buradaki Abdal vatandaşlarca ‘ötekileştirilme’ şeklinde algılandığına rastlanmıştır denilebilir. Melikgazi Belediyesinin tanıdığı 3 yıllık -kira ödemeksizin oturma- sürenin ilk yılı dolmuş olduğu hâlde, Sosyal konutlardaki Abdal vatandaşların “sosyalleşme”, topluma adapte olma, istihdamı ve “izole yaşamları” bağlamındaki sorunlu serüvenleri sürüp gitmektedir ve geleceğin ne göstereceği beklenip görülecektir. Kaynakça Akgül, A. (2006). Mimarlıkta mobilite kavramı: Göçebe Çingeneler ve sirk yaşamı üzerine bir inceleme.. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Aksu, M. (2003). Türkiye’de Çingene olmak. İstanbul: Kesit Yayınları. Altın, E. (2003). Erken Cumhuriyet Dönemi mimarlığında “öteki” sorunu (1923-1950). Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 99 II. Türkiye Lisanüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I Ayata, S. (2006). Kırşehir Yöresi Abdallarının dinî inançları üzerine bir araştırma. Yayımlanmamış doktora tezi, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri. Baudrillard, J. (2012). Kötülüğün şefalığı: Aşırı fenomenler üzerine bir deneme (Çev. I. Ergüden). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Bozkurt, V. (2007). Değişen dünyada sosyoloji. Bursa: Ekin Kitabevi. Çubukçu, S. U. (Mart, 2011). Mekânın iz düşümünde ‘toplumsal cinsiyet’: Sulukule Mahallesi ve Romanlar”. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 44, 83-106. Fichter, J.H. (1957). Sociology. Chicago & London: University of Chicago Press. Giddens, A. (2008). Siyaset, sosyoloji ve toplumsal teori (Çev. T. Birkan). İstanbul: Metis Yayınları. Gürsoy, Ş. (2006). Sosyal ve dinî yaşam açısından Orta Anadolu Abdalları-Kırşehir Örneği. Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Havighurst, H. R., & Neugarten, B. L. (1975). Society and education (the 4th edition). USA Kaygılı, O. C. (1972). Çingeneler. İstanbul: Bilgi Yayınevi. Kolukırık, S. (2006). Sosyolojik perspektiften Türk(iye) Çingeneleri: İzmir Çingeneleri üzerine bir araştırma. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 3(1). 15.03.2013 tarihinde www.insanbilimleri.com adresinden edinilmiştir. Köprülü, M. F. (1989). Abdal. Edebiyat Araştırmaları, 2, 362-417. Lundberg G. A, Larsen, O. M., & Schrag, C. H. (1954). Sosyoloji Cilt 2 (Çev. Ö. Ozankaya & Ü. Gürkan). Ankara: Ayyıldız Matbaası. Okumuş, E. (2005). Türkiye’de marjinal bir grup olarak Abdallar. Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 3(6), 489-512. Ozankaya, Ö. (1975). Toplumbilime giriş. Ankara: S.B.F. Yayını. Ömer, R. (1934). Çingeneler beynelmilel bir mesele oldular. Yedigün, 3(53), 20-21. Özhan, M. (Temmuz-Eylül, 1991). Kırşehir Abdallarında sosyal yaşam. Anadolu Folkloru, 2(11), 452-455. Özkan, A. R. (2000). Türkiye Çingeneleri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. Özkan, E. Y. & Sıdal, S. (Güz, 2008). Kentin dönüşümü ve yoksulluk. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 6(24), 22-49. Tavşancıl, E. (2005). Tutumların ölçülmesi ve SPSS ile veri analizi. Ankara: Nobel Yayınları. Tekeli, İ. (1998). Tarih yazıcılığı ve öteki kavramı üzerine düşünceler. Tarih eğitimi ve tarihte “öteki” sorunu (2. bs). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Tokel, B. B. (2004). Neşet Ertaş kitabı (4. bs.). Ankara: Akçağ Yayınları. Topuz, S. K. (2010). Yurttaşlık kavramı ve Türkiye’de yurttaşlık: Edirne Çingenelerinin/Romanlarının yurttaşlık algısı üzerine bir araştırma. Yayımlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Uçum, Ö. (2008). Kocaeli Çingenelerinde evlenme geleneği. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli. Uğurlu, Ö. & Duru, B. (Haziran, 2011). Kriz ve kentsel yerinden edilme sürecinde Çingeneler, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Bülteni, 90, 71-79. Yıldız, H. (Güz, 2007). Türkçede Çingeneler için kullanılan kelimeler ve bunların etimolojileri. Dil Araştırmaları Dergisi, 1(1), 61-82. Yours, J. (2005). Çingeneler. İstanbul: Çivi Yazıları Mjola Kitaplığı. 100