İNCELEME
Üsküp’te Osmanlı Tiyatrosu
Gunjul (Gönül) Bektaş
M
akedonya bölgesinde XX. yüzyılın başı
Osmanlı devletinin egemenliğinin zayıfladığı bir dönemdir. Bir yandan içerdeki ayaklanmalar, öte yandan yabancı güçlerin kışkırttığı
ayrılıkçı çeteler, bölgede içinden çıkılmaz bir
durum yaratmaktadırlar. Can ve mal güvenliğini
sağlamak amacı ile 1903 yılında, Rusya ve Avusturya tarafından hazırlanan Mürzsteg Tasarısı
Osmanlı devletine kabul ettirilmiştir. Bu anlaşmayla, Makedonya’nın kimi bölgeleri yabancı
devletlerin güvenlik denetimine girmekte,
Üsküp kenti ise Avusturya jandarma taburunun
denetimine bırakılmaktadır. Bu durum II. Meşrutiyetin ilanına (1908) dek sürmektedir.1
Osmanlı bütçeleri gözden geçirildiğinde
Osmanlı devletinin o dönemki sosyal, siyasi ve
mali portresi net olarak görülmektedir. 18871888 mali yılı verilerine göre, bütçe harcamalarının yarısı askeri giderlere (%50,90), dörtte biri
borç ödemelerine (%25,00) ayrılmaktadır.
Örneğin 1905-1906 yılları arasındaki askeri
harcamaların payı düşme gösterirken (%36,20),
borç ödemelerinde ar tış gör ülmektedir
(%32,60). Bu dönemde en ciddi artış, sosyal
güvenlik alanında görülmektedir. 1887-1888
mali yılında, %0,9 iken 1905-1906 yıllar için
%3,40’a varmaktadır. Eğitim (kültür, sanat) alanındaki harcamalar, 1887-1888 mali yılında,
%0,5 iken, 1905-1906 yıllarında %0,1’e düşmektedir. 1905-1906 yılları arasında gelirlerin
yaklaşık beşte ikisinin borçlara gitmesi, devletin
mali krizde olduğunu göstermektedir.2
Bu tabloya karşın ülkede birçok girişim,
imece usulü yardımlaşma, bağış ile yerel olanaklarla, İlber Ortaylı’nın deyimiyle “angaryamsı”
bir hizmetle yapılmaktadır.3
Bu ortamda 1905 yılında rütbesi birinci
ferikliğe (orgeneral) yükseltilerek Kosova
Vilayeti’ne vali olarak atanan4 Mahmut Şevket
Paşa,5 vilayetin merkezi olan Üsküp’e yerleşmektedir. Burada 1908’e değin, yaklaşık 40 ay
kadar görev yapan Mahmut Şevket Paşa, önce
büyük bir ciddiyetle çevreyi inceler; kısa bir süre
sonra, her şeyden önce asayişi sağlama adına
eşkıya çeteleri ile savaşıma koyulur.6 Bu arada,
78 mimar•ist 2015/3
Avusturya jandarma taburunu da denetim altına almaya çalışır.7
Daha sonra da Üsküp kentinin çağdaşlaşması için çaba harcar. Büyüyen Üsküp kentinin iki
yakasının ilişkilerini kurmak için bir demir
köprü ve düz geniş bir caddenin açılmasına ön
ayak olur8 (Bkz. Harita). Kentin çağına yakışır
biçimde aydınlatılması, su dağıtımı, ilk raylı-atlı
tramvayın çalışmaya başlaması, kentin sağlığını
doğrudan ilgilendiren temizlik düzeninin
kurulması, Mahmut Şevket Paşa’nın döneminin
başarılarıdır.9
Bu çalışmanın konusu olan, bugünkü Üsküp
halkınca bile çok az bilinen ilk Üsküp Osmanlı
Tiyatrosu’nun tamamlanması, hayata geçirilmesi
yine onun girişimidir. Girişimlerinde, o zorlu
dönemde, kimi Üsküplü seçkin aydınlar paşaya
destek olurlar. Bu aydınlardan başlıcaları öğretmen Hasan Şükrü,* öğretmen Ferit Bayram10 ve
daha sonra Atatürk’ün özel kalem müdürü ve
genel sekreteri olan Hasan Rıza Soyak’tır. Bu
aydınlar Üsküp’te “Şübban-ı Vatan” (Vatanın
Gençleri) adlı genç Türkler kulübünün kurucularıdır. Bu kulübün kuruluş nedeni, yetenekli
öğrencilerin eğitimine mali katkı sağlamaktır.11
Daha sonra da, kentin kültür ve eğitim alanında
gelişmesi için bu kişilerin büyük çabaları vardır.
Tiyatronun işletmesini üstlenip, büyük özveriyle
piyesler, sinema gösterileri düzenlerler. Elde edilen gelir ile bir yandan yoksul çocukların (Müslüman ve Hıristiyan) eğitimi için “Mekteb-i Edeb”
in kurulmasını, öte yandan kendileri de idadi
mektebini bitirenler olarak, okulun parasal yönetimini üstlenirler.12
O dönemde tiyatro, yapısı, biçimi, kavramları
ile Batılılaşmanın kentsel yaşama kattığı yeni bir
konudur.13 Batı dünyasında tiyatronun hem
eğlendirme hem de bir öğretme sanatı (yaygın
eğitim) olarak başarılı olması, Osmanlı aydınlarını
da bu sanata eğilim göstermeye yönlendirmektedir. Bürokrat aydınlar, dönemin okuryazar oranı
dikkate alındığında, reformların halka geçişinde,
bir başka deyişle halkı uygarlaştırmada, edebiyat ya
da basının tek başına yeterli olamayacağını görmektedirler. Bunun için tiyatronun, toplumsal ve
İNCELEME
kültürel dönüşümde etkili bir iletişim aracı olabileceğine inanarak, Osmanlı Tiyatrosu’nun kurulmasında öncülük etmektedirler.14
Üsküp Kenti
Üsküp kenti Vardar ırmağının iki yakasında yer
alır. Özeğinde, kentin iki yakasını bağlayan
Osmanlı çağı yapıtı Taş Köprü, en önemli
mimarlık yapısıdır. 15 Eski kent, güneye akış
yönüne göre Vardar ırmağının sol yakasındadır.
Kuzeydoğuda bulunan Serava Çayı koyağında,
kale ile Gazi Baba Tepesi arasında kurulmuştur.16 Karşıyaka17 olarak bilinen sağ yakada ise
XIX. yüzyılda inşa edilen demiryolu ve muhacir
mahallesi vardır. Daha önce ağırlıklı olarak bahçelerden, gömütlüklerden, birkaç eski mahalleden oluşan bu yakanın yapısı demiryolunun gelmesiyle ve muhacir mahallesiyle değişmektedir.18
Üsküp nüfusu 1898 yılında yaklaşık 35.000
kişiden oluşur. Osmanlının yitirdiği bölgelerden
göçle gelenler nüfusu her geçen gün artırırlar.
Kentte Rus, İngiliz, Avusturya, Sırp, Bulgar ve
Yunan konsolosluklar ı bulunmaktadır.
Stefanovski’ye göre, o dönemde yerli ve yabancılarla birlikte başkent Üsküp’ün 50.000 oturanı bulunmaktadır.19
Tiyatro Öncesi Gösteri Yaşamı
Makedonya’ya yerleşen Türkler, kendi geleneksel tiyatroları olan Meddah ve Karagöz oyunlarını da birlikte getirirler. Yalnızca Üsküp’te birçok Karagöz tiyatrosu olduğu bilinmektedir. Bu
tiyatrolar Türklerin toplandıkları kahvehanelerde gösteriler sunarlar. Karagözün yanı sıra
Makedonya’da halkın ilgisini çeken ortaoyunudur. Panayırlarda, Batı Avrupa’dan gelen, çadır
tiyatrosu denilen topluluklar da XIX. yüzyılın
ilk yarısında Makedonya’daki kültürel varsıllığa
katkı sağlamaktadır.20
Metin And, Türk Karagöz’ünün Balkan
ülkelerini de etkilediğini yazmakta, özellikle
Türk kesimlerinde oynatıldığını söylemektedir.21
1897 yılında “Boges”22 adlı büyük bir Ermeni tiyatro topluluğu gösteri yapmak için
Üsküp’e gelmiştir. Temsillerini Vardar kıyısı ile
kalenin arasında bulunan Yahudi mahallesinde,
Üsküp Belediyesi binasının alt katındaki kahvehane bölümünde vermektedirler. Halk tarafından çok sıcak karşılanan topluluk, daha sonra
gösterilerini Vardar nehrinin kıyısındaki Ada
Kahvehanesi’nde de yaparlar. Zamanla buraya
“Boges Tiyatrosu” denilmiştir.
Gösterileri şarkı, dans, oyun, kısa piyesler ve
olmazsa olmaz Karagöz’den oluşmaktadır.
Yabancı gezici tiyatro truplarının sayısı zamanla
artar. Başkent Üsküp için bir tiyatro yapısı
gereksinimi doğar.23
Tiyatronun Yapım Süreci
Üsküp Belediyesi 1869 yılında kurulur. Müslüman ve Müslüman olmayan üyelerden oluşan
meclis ile yönetilir.24 Ancak, bina yapımına karar
vermek gibi görevlerin bir bölümü çeşitli
nedenlerle yerine getirilemediğinden, bu konularla uygulamada merkezi hükümetin organları
ilgilenirler. Bu nedenle, yardım isteme amacıyla
belediye sıkça merkez bürokrasisine başvurur.25
Üsküp’te kimi yabancı uyruklularca piyes
sahneleme izni almak üzere yapılan başvurulara
olumlu yanıt verebilmek için, belediye adına
hükümet bir baraka inşa eder ve burası başvuru
yapan kumpanyalara kiralanır. Zaman zaman da
Üsküp’e gelen tiyatro toplulukları gözlenip
denetlenmektedir.26
Durum böyleyken Üsküp’te 90 bin kuruş
harcanarak bir tiyatro yapısı yapılması için irade
çıkar.27 Sadrazamlık, binanın yapılmasında, İngiliz ve İtalyan danışmanların önerilerinin etkileyici
olduklarını düşünür. Üsküp’ün imarına hizmet
19. yüzyılın son çeyreğinde
çizilen Üsküp haritasının
bir bölümü üzerine yazarca
işlenmiştir (Bogoyeviç,
2008): 1. Taş Köprü,
2. Vardar Nehri, 3. Kale,
4. Serava Çayı,
5. Karşıyaka, 6. İstasyon
Caddesi, 7. İstasyon
Binası, 8. Muhacir
Mahallesi, 9. M. Şevket
Paşa Demir Köprüsü,
10. Yeni açılan cadde,
11. Eski çarşı bölgesi,
12. Yahudi Mahallesi,
13. Ada Kahve (Boges),
14. Tiyatro.
Eski bir kartpostalda
Üsküp ve tiyatro binası.
mimar•ist 2015/3
79
İNCELEME
ta, eksikler vali Mahmut Şevket Paşa döneminde
tamamlanmaktadır.29
Bulgaristan’da bir gazetede yayımlanan yazıya göre tiyatro yapma düşüncesi, yüksek öğrenimli birkaç Türk aydını gençten kaynaklanmaktadır. Bunların arasında askeri müfettiş
İzzet Bey’in de adı geçmektedir.30
4
13
1a
1
5a
12
5
3
7
14
11
2
15
6
16
10
8
9
17
Üsküp Belediye Dairesince yaptırılan tiyatro, gazino ve kıraathaneyi gösteren 1/1000 ölçekli
durum planı. 26 Kânunuevvel 1322 (8 Ocak 1907) tarihinde Ali Zühdi bin Şemseddin tarafından
çizilmiştir (BOA.BEO.2955/221594): 1. Tiyatro Evi, 1a. Tiyatro Bahçesi, 2. Taş Köprü, 3. Vardar
Nehri, 4. Ago Paşa Köprüsü, 5. Gazino, 5a. Gazino Bahçesi, 6. Kıraathane ve bahçesi, 7. Yeni
rıhtım, 8. Rampa, 9. Yeni rıhtım, 10. İbn-i Payko Mahallesi, 11. Tahte’l-kal’a Caddesi, 12.
Yahudi Mahallesi, 13. Gazi Menteş Mahallesi, 14. Burmalı Cami’-i Şerifi, 15. İstasyon Caddesi,
16. Haraççı Selahaddin Mahallesi, 17. Kuzey oku.
edecek ve gereksinmelerini karşılayacak pek çok
şey yapılabilecekken bir tiyatro yapısı için böylesine büyük bir giderin harcanmasını yerinde bulmamaktadır. Bu nedenle Rumeli Müfettişliğinden tiyatro binası inşa etme gerekçeleri ve aynı
dönemde yapılan yol, kemer, geçit gibi bayındırlık hizmetlerinin miktarı üzerine ayrıntılı bilgi
ister.28 Müfettişliğin yanıtına göre, tiyatronun
yapımına, Vali Şakir Paşa döneminde başlanmak80 mimar•ist 2015/3
Tiyatronun Konumu ve Yapısı
Yeni yapılacak tiyatronun yeri, daha önce tiyatro
etkinliklerinin yapıldığı yerlere çok yakındır.
Eski Üsküp’ün kurulduğu yakada, Vardar ırmağının kıyısında, Ada Kahvehanesi’nin çok yakınında, kalenin altındaki Yahudi mahallesinin
bitişiğindedir. Harita ve devlet belgeliğinde
bulunan durum planı incelendiğinde tiyatro
yapısı iki yakayı birleştiren ve kentin en işlek yeri
olan Taş Köprü’nün çok yakınındadır.
Vardar kıyısındaki, daha önce düzenlenmiş
ve aydınlatılmış rıhtımlardan kolaylıkla tiyatroya
ulaşılabilmektedir. Tiyatronun hemen yanında,
iki yakayı bu kez başka bir noktadan birleştiren
ahşap bir köprü (Üsküp ağzıyla “tahta köprü”)
daha bulunmaktadır (Ago Paşa Köprüsü). Bu
köprü de, Karşıyaka’daki çok sayıda öğrencinin
bulunduğu yatılı idadiyi, sanayi mektebini,
mahalleleri ve yeni yapılan büyük parkı bağlayarak, izleyicilerinin ulaşması kolaylaştırmaktadır.
Plan Düzeni
Tiyatronun yapısı 20 m genişliğinde, 37 m
uzunluğunda ve 14,5 m yüksekliğindedir.
Resmi merciler yapının boyutlarına tepki olarak,
oylumun ikiye bölünmesini isterler. Bir bölümü
tiyatro, diğer bölümü otel işlevi görecek şekilde
düzenlenmesini, bir de gazino eklenmesini
isterler. Vardar nehrinin zaman zaman taşmasından, yapının zarar görebileceği düşünülür, yapının yanına ve önüne bir rıhtım yapılarak, böylece kazanılan arsanın üzerine bir kıraathane ve
gazino yapılması uygun görülür. Kıraathane ve
gazino ile birlikte 4.000 liraya mal olan tiyatronun, belediyeye yıllık getirisinin yaklaşık 487,5
lira olabileceği hesaplanmaktadır. Bölgeden
verilen bu bilgiler hükümet merkezince değerlendirilir ve ikna edici bulunur.31
Üsküp Belediyesince inşa edilen tiyatro binası
dikdörtgen büyük bir salondan ve geniş bir sahneden oluşmaktadır. Tiyatronun ön girişinde yer
alan holden merdivenlerle galeriye çıkılıp döşemesi düz olan tiyatro salonuna girilmektedir.
Dikdörtgen salonun çevresinde bir galeri yer
almaktadır. Bu durum, yapıya dışardan bakıldığında, pencerelerdeki kat arası döşemenin görül-
İNCELEME
mesinden de anlaşılır. Salonda on üç loca bulunmaktadır. Bayanlara özel localar ahşap kafeslidir.
Geniş sahnenin yanlarına iş odaları yerleştirilmiştir. Tiyatro sahnesi, Almanya’da özel hazırlanan
zengin süslemelerle bezenmiştir.32 Bir başka kaynakta ise, tiyatronun, parter ve iki galeriden oluştuğundan söz edilmektedir.33
Tiyatronun ön cephesinde düzgün bir bahçe
ve görkemli bir şadırvan bulunmaktadır. Şadırvanın çevresinde kurulan ahşap sedirlerde tiyatro
meraklıları oturup sohbet eder, kahvelerini
yudumlarlar. Bu anıtsal yapı, o dönemlerde
Osmanlı ülkesinin genelinde yapılmış tek “modern
tiyatro binası” sayılmaktadır.34
Tiyatronun sığasının yaklaşık 700 kişi olduğu
sanılmaktadır.35 Yapım sırasında çekilen bir fotoğraftan, yapının ahşap çatkı (iskelet) üzerine bağdadi sıva tekniğinde yapıldığı görülmektedir.
Süleyman Hüseyin yapıdan söz ederken:
“Tiyatro binası kereste ile yapılmış olup, gayet
süslü ve oldukça büyüktü”, demektedir.36
Ünlü Branislav Nüşiç’in37 kızı Gita Prediç’in
1957 yılında Üsküp Nova Makedonija gazetesine tiyatro ile ilgili söyledikleri şöyledir: “Tiyatro
binası hafif inşaat gereçleri ile yapılmış ve oldukça çok ahşap kullanılmış olmasına karşın, binanın genel görünümü görkemli ve Belgrad Halk
Tiyatrosu binasından38 daha çok seyirci kapasitesine sahiptir.”39
Yapının ışıklandırılması gaz lambalarıyla,
ısıtması ise sobalarla sağlanmaktadır. Kimi soğuk
günlerde ısıtma mangallarla desteklenmektedir.
İzleyici bundan yararlanarak bağdaş kurup mangallarda kahve pişirmektedir.40
Yapılar niteliklidir. Kiralamak için istekler
gelmeye başlamıştır. Yılda 400 lira kira vermeyi
önerenler vardır. Dolayısıyla birkaç yıl sonra,
belediyenin 4.000 liralık harcaması geriye dönebilecektir.41
Yapı 1912 yılında, Osmanlı’nın ülkeyi terk
edişinden sonra, 3 Şubat 1914’teki yangına
değin yeni gelen Sırp yöneticilerince çalıştırılır.
Tiyatro, yangında tümüyle yok olan tiyatronun
yerine 42 Sırp yönetimince 1927 yılında aynı
yerde ve aynı büyüklükte neoklasik biçemde
yeni bir tiyatro binası inşa edilir.43 Bu yapı 1963
Üsküp depremine değin kullanılır. Depremde
yıkılan tiyatro, 2013 yılında aynı biçemde yeniden tasarımlanarak, (eski tiyatronun bir kopyası) inşa edilir. Bugün de kullanılmaktadır.44
Tiyatro Etkinlikleri
Metin And, Osmanlı yönetimin yaptığı siyasal
ve anayasal değişikliklere göre Osmanlı tiyatro-
sunu iki döneme ayırmaktadır: 1839-1908 yılları arasında Tanzimat tiyatrosu ve 1908 den sonraki II. Meşrutiyet tiyatrosu. Birinci dönem II.
Abdülhamit’in sıkı denetimi nedeniyle tiyatro
etkinliğinin durma noktasına gelmesi, buna
koşut olarak oyun yazarlığının gelişememesidir.
İkinci dönem ise “Hürriyet İlanı”ndan sonra
hemen ilk haftalarda tiyatro etkinliklerinin başlaması ve yazarların baş döndürücü bir hızda
oyunlar yazdıkları bir dönemdir.45
Üsküp Tiyatrosu etkinliklerine bakıldığında
da Metin And’ın sözleri doğrulanır.
Üsküp Tiyatrosu 1906 yılında çalışmaya
başlar. Başta, çeşitli gezgin gurupların gösterileri, Üsküp genelinde, eğitime hizmet veren okulların müsamereleri, koro, film gösterileri gibi
etkinlikler düzenlenmektedir. Salon düz döşemeli olduğu için, balolar ve Üsküp’te görevli
olan yabancı ülke konsolosluklarının çeşitli
nedenlerle düzenledikleri üst düzey törenler de
yapılmaktadır. Avrupa’dan gelen opera temsillerinden de söz edilmektedir.46
1906/7 yıllarında tiyatro belediye yönetimince İstanbul ve Selanik’ten gelen kumpanyalara kiraya verilerek, genellikle komik oyunlar
oynatılmaktadır. O dönem İstanbul’un tanınmış Mınakyan ve Seferiyan kumpanyaları burada Fransızcadan tercüme edilen oyunları ve
“Altın İğne” adlı piyesi ilk kez sergilerler.47
“Şübban-ı Vatan” grubu, “Hürriyet İlanı”ndan sonra idadi okulunun öğrencileriyle,
uzun süre yasaklı olan Namık Kemal’in yazdığı
“Vatan yahut Silistre” oyununu sergilemiştir.48
Sahnede Namık Kemal’in portresi, iki antik
eseri yansıtan tablonun arasına yerleştirilerek,
dekor olarak kullanılmaktadır. Salon Türk seyircilerle dolmaktadır. Gösteri başlamadan önce,
askeri orkestra “Hamidiye Marşı” yerine ilk kez
“Hürriyet Marşı”nı çalmaktadır. Perde kalkınca
Eski bir kartpostalda
Vardar kıyısında tiyatro
binası.
mimar•ist 2015/3
81
İNCELEME
sahneye beyazlar giymiş bir kız öğrenci, bir elinde Türk bayrağı, ötekinde kılıç tutarak çıkmaktadır. İkinci perdede ise tüm aktörler oyun yazarının portresinin çevresinde çember olurlar. Onunla ilgili kısa bir konuşma yapılır. Oyun, izleyicilerce büyük ilgiyle izlenmektedir. İzleyenler uzun
süre oyunu ayakta alkışlamaktadırlar. Sloganlar
atılmaktadır. Amatör oyuncularla olsa da ilk kez
konusu vatanseverlik olan bir oyun oynanmakta,
gösteri çok başarılı geçmektedir.49 Kazanılan 240
Osmanlı altını eğitim için kullanılır.50 Tiyatro o
dönemden sonra “Şübban-ı Vatan Şehir Tiyatrosu” olarak adlandırılmaktadır.51
12.9.1908 tarihinde Veçerna Poşta (“Akşam
Postası”) adlı gazetenin 144 No’lu sayısında oyun
ile ilgili olarak, “Üsküp’te görev yapan İngiltere,
Avusturya, Rusya, Yunanistan ve Sırbistan konsolosları yanı sıra, Avrupa sömürge topluluğunun
üst düzey temsilcileri - Avusturya jandarma ve
subaylarıyla, Türk memurlarıyla, üst düzey yöneticilerinin” de izlediği yazılmaktadır.52
“Vatan yahut Silistre” oyununun başarısı
genç girişimcileri yüreklendirmektedir. Dönemin
ünlü dram aktörlerinden Burhaneddin Beye gelmesi için çağrı yaparlar. Burhaneddin Bey
“Napoleon Bonapart”, “Nasıl oldu”, “Genç
Osman” ve “Tarık” oyunlarını gençlerle birlikte
sahneler.53
Yine 1908 yılının ramazan ayında, İstanbul’dan
gelen Ahmet Fehmi Topluluğu tiyatroda temsiller
verir.54
Aynı yılın son aylarında Şemsettin Sami
Bey’in büyük beğeni toplayan “Besa” adlı
oyunu sahnelenir.55
“Hürriyet”in ilanından sonra tiyatro etkinliklerinin yanı sıra şu gösteri ve tiyatro temsileriyle Üsküp’ün kültür ve sanat yaşamı varsıllaşır:
Sinema-film gösterileri, Vardar Korosu temsilleri, lise öğrencilerinin kutlamaları, Belgrad ve
Sofya halk tiyatroları sanatçılarının ziyaretleri,
Voydan Çernodrinski topluluğunun sunduğu
temsiller, seyyar tiyatroların gösterileri, sirk
guruplarının gösterileri, Karagöz oyunları…56
Hüseyin Süleyman, Osmanlı hükümdarlığının son yıllarına doğru fanatik dini yöneticilerden “Şübban-ı Vatan” kulübünün tiyatro çalışmalarına tepkiler gelmeye başladığını yazmaktadır. Hüseyin Süleyman halktan bir bölümünün
bu yöneticilerin etkisinde kalarak tiyatroyu,
ahlakı bozucu olarak gördüklerini, sempati ile
bakmadıklarını belirtmektedir.57
19 Mayıs 1911 tarihinde Vardar gazetesinde çıkan bir habere göre, Belediye Tiyatrosu’nda
ünlü gazeteci ve yayıncı Ethem Ruhi (Balkan)
82 mimar•ist 2015/3
Bey, tiyatronun iç ve dış politikası üzerine bir
konuşma yapmıştır.58
Bu yazıda özetle şu dile getirilmektedir:
Tiyatronun çalışması, Makedonya’da yaşayan
Türklerin bir araya gelmesinin, aralarında sosyal
ve toplumsal statü gözetmeksizin kaynaşmasının yanı sıra, topluca milli duygularını dile getirmeleri bakımından önemli olmaktadır.59
Sonuç
XX. yüzyılın başında sona ermekte olan Osmanlı
İmparatorluğu’nun koşullarında Makedonya’da
yaşayan Türklerin Osmanlı merkez yönetiminin
desteğiyle gerçekleştirdikleri tiyatroda, ayırımcılığa düşmeden, sosyal ve toplumsal statü gözetmeden, Türklerin, Makedonların ve öteki halkların bir araya gelmeleri, kaynaşmaları için çaba
harcamaları önemlidir. Çünkü halkı uygarlık
sürecine katmak, bütüncül bir kent kültürü oluşturabilmek için, kent aydınları üzerlerine düşen
sorumluluğu yerine getirmektedirler.
Üsküp tiyatrosunun yapım süreci, yerel yönetimin hükümet ile yazışmalarından, belediyece
gerçekleştirilmiş durum planından izlenebilmektedir. Belediyenin her ne kadar imar yasasına
göre inşaatlara karar verme yetkisi varsa da, uygulamanın merkezi yönetim organlarınca yerine
getirildiği Üsküp örneğinde görülmektedir.
Üsküp Tiyatrosunun gerçekleştirilmesi girişimi tepeden gelen buyruğun değil, bir gereksinimin sonucudur. Sınırlı olanaklarla yapılan
tiyatro binası, çağ koşullarına göre gereksiz süslemelerden uzak, geleneksel ahşap çatkı üzerine
bağdadi sıva yapım yönteminde, çok yalın bir
yapı görünümündedir. O döneme değin imparatorlukta yapılan bu kategorideki yapıların60
arasında benzeri bilinmemektedir.
Ancak çatı biçimi, yapım düzgünlüğü, tiyatro sahnesi için Almanya’da hazırlattırılıp getirilen özel süslemeler (o günlerde Üsküp’te Avusturya taburunun varlığı), Batıdan devşirilmiş
kimi özelliklerin kullanılıp kullanılmadığı sorusunu akla getirmektedir. Bu soruları açıklığa
kavuşturacak kanıtların yetersizliği açıktır.
Bahçedeki sedir biçimi oturma yerleri, tiyatro içinde mangalların varlığı ve bağdaş kurarak
oturma biçimi yanında Avrupa tarzı sandalyelerin kullanımı, geleneksel ve çağdaş öğelerin bir
arada, iç içe kullanıldığını göstermektedir.
Tiyatronun yeni mekânsal fonksiyonu ve
içinde gelişen yeni davranış biçimleri, sahnelenen oyunların renkliliği, kullanılan eşyanın
çeşitliliği, Üsküp’te yaşamın kaçınılmaz değişiminin kanıtlarıdır.
Gunjul (Gönül) Bektaş, Y. Müh. Mimar
İNCELEME
Dipnotlar
* Bir gazetenin de kurucusu olan bu kişi, bu makalenin
yazarının dedesidir.
1. N. Özbek, “Osmanlı İmparatorluğu’nda İç Güvenlik,
Siyaset ve Devlet 1876-1909”, Türklük Araştırmaları Dergisi, 16, 2004, s. 83.
2. T. Güran, “Osmanlı Mali İstatistikleri Bütçeler 18411918”, Tarihi İstatistikler Dizisi, Cilt 7, DİE Yayını, Ankara, 2003, s. 14.
3. İ. Ortaylı, Batılılaşma Yolunda, Merkez Kitaplar, İstanbul, 2007, s. 81.
4. M. Bardakçı, Mahmud Şevket Paşa’nın Sadaret Günlüğü,
Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2014, s. 10.
5. Silahlar üzerine uzmanlaşması için 1891’de beş seneliğine Almanya’ya gönderilmiştir. Çeşitli konularda kitaplar
yazıp, çeviriler yapmıştır (Bardakçı, age, s. 10).
6. Z. Şakir, Mahmut Şevket Paşa, Akıl Fikir Yayınları, İstanbul, 2011, s. 65.
7. G. Swanson, Mahmud Şevket Paşa, İndiana University,
Ph.D., 1970, s. 27.
8. L. Bogoyeviç, Üsküp’te Osmanlı Mimarî Eserleri, Mas
Matbaacılık, İstanbul, 2008, s. 403.
9. J. Pavlovski, Sto Makedonski godini, 1903-2003, Mi-An,
Skopje, 2004, s. 86, 93, 103.
10. Üsküp’te Marx ve Engels’in Manifesto’sunu ilk kez
Türkçeye çeviren kişi (K. Seyfullah, Devrimci Ferit Bayram,
Tan Yayınevi, Priştine, 1978, s. 23-37).
11. J. Pavlovski, age, s.100.
12. H. Süleyman, Üsküp’te Osmanlı Mirası, Yeni Balkan
Yayınları, Üsküp, s. 71-72; Pavlovski, J., age, s.104.
13. A. Batur, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”,
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 4,
İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s. 1066.
14. D. Ö. Koçak, 19. Yüzyıl İstanbul’unda Kültürel Dönüşümün Sahnesi Osmanlı Tiyatrosu, Parşömen, İstanbul,
2011, s.292
15. L. K. Bogoyeviç, age, s. 388.
16. N. Hoca, “Üsküb”, İslam Ansiklopedisi, c. XIII, 1993,
Ankara, s. 123.
17. 19. yüzyıla değin Üsküp dendiğinde sol taraftaki olan
eski kent anlaşılmaktadır. Sağ yaka için ise “Karşıyaka” denilirdi (D. Gorgiev, “Muhacır mahala u Skoplju krajem 19.
veka”, SANU, 2011, Beograd, s. 496).
18. M. Nedeljkoviç, “Almanah opştine grada Skoplja 19181928 godine”, Opştina Grada Skoplja, 1928, s. 7.
19. R. Stefanovski, Türk Tiyatrosu-Monografi, Milli Kurum
Türk Tiyatrosu, 2009, Üsküp, s. 8.
20. M. Pars, “Çağdaş Makedon Tiyatrosu ve Vojdan
Çernodrinski’nin ‘Kanlı Makedon Düğünü’ Dram Eserinde
Türk İmgesi”, Hikmet İlmi Araştırma Dergisi, ADEKSAM,
Gostivar, 2011, s. 11.
21. M. And, Başlangıcından 1983’e Türk Tiyatro Tarihi,
İletişim, İstanbul, 2014, s. 44-45.
22. Pars, age, s.11’de “Boges” yerine “Borges” kullanmaktadır.
23. Stefanovski, 2009, age, s. 25.
24. R. Kirjazovski, “Osnovanjeto i Organizacijata na Turskata Opştina vo Skopje vo 1869 Godina”, Glasnik, God.
XV, Br. 2, Skopje, 1971, s. 187-193.
25. İ. Ortaylı, “Belediye”, İslam Ansiklopedisi, Cilt 5,
TDV, İstanbul, 1992, s. 400-401.
26. M. Ünlü, “II. Abdülhamit Döneminde Üsküp’te İmar
Faaliyetleri”, Gamer, I, 1, Ankara, 2012, s. 176.
27. M. Ünlü, age, s. 176.
28. BOA. BEO. Nr. 2937/220243; M. Ünlü, age, s. 176.
29. M. Ünlü, age, s. 176.
30. http://www.turskiteatar.mk/index.php/tr/tarihce.
html?showall=1 (Üsküp Türk Tiyatrosu resmi sayfa adresi).
31. M. Ünlü, age, s. 177.
32. R. Stefanovski, age, s. 8; H. Süleyman, age, s.70.
33. R. Stefanovski, Teatarot vo Makedonija, Misla, Skopje,
1990, s. 53.
34. R. Stefanovski, 2009, s. 8.
35. J. Pavlovski, age, s. 86.
36. H. Süleyman, age, s. 70.
37. Ünlü Sırp güldürü yazarı. 1913 yılında Üsküp Tiyatrosunda müdür olarak çalışmaktadır (R. Stefanovski, 1990, s.
82; https://sr.wikipedia.org).
38. Eski Belgrad Halk Tiyatrosunun kapasitesi 800 kişiliktir
(http://www.narodnopozoriste.rs).
39. R. Stefanovski, 2009, s. 8.
40. age, s.8
41. M. Ünlü, age, s. 176.
42. R. Stefanovski, 1990, s. 73.
43. age, s. 69.
44. www.mnt.mk (Makedon Halk Tiyatrosu’nun internet
adresi).
45. M. And, “Tanzimat ve Meşrutiyet Tiyatrosu”,
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İletişim
Yayınları, Cilt 6, İstanbul, s. 1608.
46. R. Stefanovski, 2009, s. 8.
47. H. Süleyman, age, s. 70.
48. age, s. 72.
49. R. Stefanovski, 2009, s. 9.
50. H. Süleyman, age, s. 72.
51. R. Stefanovski, 2009, s. 9.
52. age, s. 9.
53. H. Süleyman, age, s. 72; R. Stefanovski, 2009, s. 10.
54. R. A. Sevengil, Meşrutiyet Tiyatrosu, MEB, İstanbul,
1968, s. 19.
55. R. Stefanovski, 2009, s. 10.
56. age, s. 10.
57. H. Süleyman, age, s. 70.
58. R. Stefanovski, 2009, s. 10.
59. age, s. 8.
60. İstanbul’da, Bursa’da, Selanik’te XIX. yüzyılda yapılan
tiyatrolardan çoğu neoklasik üsluptadır.
Skopje Ottoman Theatre
The object of this study is the establishment of the Skopje Ottoman
Theatre in 1906, an event not even many people of Skopje know about.
At the beginning of the 20th century, at a time when the power of the
Ottoman government was weakening, Mahmut Şevket Paşa was
appointed governor of Skopje. Together with a few select intellectuals,
the Paşa built a theatre. At that time, the theatre, its building, its design,
as well as theatrical concepts, all represented a novel introduction of
Westernisation to city life. Considering the rate of literacy of the period
and believing that a theatre could be used as an effective means of
communication for societal and cultural change, the bureaucratic elite
initiated the foundation of the Ottoman theatre. The capacity of the
theatre was 700 people. It was made with limited funds, so that there
were no unnecessary decorations; it was a traditional wooden structure,
representative of its time, yet also a modern building. There are no
similar buildings of that category known to have been built in the Empire
at that time. When the Skopje theatre started functioning in 1906, it
hosted performances of various travelling groups and of schools in the
area, as well as choir concerts and film viewings. Because the audience
floor was level, the theatre was also used to hold balls and various
special functions of foreign consulates. Plays by well-known Istanbul
troupes such as Mınakyan, Seferiyan and Ahmet Fehmi, writers like
Şemsettin Sami Bey, and famous actor Burhaneddin Bey were put on.
The pupils of the Skopje High School performed Namık Kemal’s
“Fatherland”, a play that had previously been banned for a long time.
With the support of the central Ottoman administration and with longterm vision, the Turks living in Macedonia created a theatre that allowed
Turks, Macedonians and other peoples to come together and interact,
without discrimination and regardless of social and cultural status.
mimar•ist 2015/3
83