Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

ÜSKÜP'TE OSMANLI TİYATROSU

The object of this study is the establishment of the Skopje Ottoman Theatre in 1906, an event not even many people of Skopje know about. At the beginning of the 20th century, at a time when the power of the Ottoman government was weakening, Mahmut Sevket Pasa-governor of Skopje with a few select intellectuals, built a theatre. At that time, the theatre, its building, its design, as well as theatrical concepts, all represented a novel introduction of Westernisation to city life. Considering the rate of literacy of the period and believing that a theatre could be used as an effective means of communication for societal and cultural change, the bureaucratic elite initiated the foundation of the Ottoman theatre. The capacity of the theatre was 700 people. It was made with limited funds, so that there were no unnecessary decorations: it was a traditional wooden structure, representative of its time, yet also a modern building. There are no similar buildings of that category known to have been built in the Empire at that time. When the Skopje theatre started functioning in 1906, it hosted performances of various travelling groups and of schools in the area, as well as choir concerts and film viewings. Because the audience floor was level, the theatre was also used to hold balls and various spetial functions of foreign consulates. Plays by well-known Istanbul troupes such as Mınakyan, Seferiyan and Ahmet Fehmi, writers like Semsettin Sami Bey, and famous actor Burhaneddin Bey were put on. The pupils of the Skopje High School performed Namık Kemal's "Fatherland", a play that had previously been banned for a long time. With the support of the central Ottoman administration and with longterm vision, the Turks living in Macedonia created a theatre that allowed Turks, Macedonians and other peoples to come together and interact, without discrimination and regardlessof social and cultural status.

İNCELEME Üsküp’te Osmanlı Tiyatrosu Gunjul (Gönül) Bektaş M akedonya bölgesinde XX. yüzyılın başı Osmanlı devletinin egemenliğinin zayıfladığı bir dönemdir. Bir yandan içerdeki ayaklanmalar, öte yandan yabancı güçlerin kışkırttığı ayrılıkçı çeteler, bölgede içinden çıkılmaz bir durum yaratmaktadırlar. Can ve mal güvenliğini sağlamak amacı ile 1903 yılında, Rusya ve Avusturya tarafından hazırlanan Mürzsteg Tasarısı Osmanlı devletine kabul ettirilmiştir. Bu anlaşmayla, Makedonya’nın kimi bölgeleri yabancı devletlerin güvenlik denetimine girmekte, Üsküp kenti ise Avusturya jandarma taburunun denetimine bırakılmaktadır. Bu durum II. Meşrutiyetin ilanına (1908) dek sürmektedir.1 Osmanlı bütçeleri gözden geçirildiğinde Osmanlı devletinin o dönemki sosyal, siyasi ve mali portresi net olarak görülmektedir. 18871888 mali yılı verilerine göre, bütçe harcamalarının yarısı askeri giderlere (%50,90), dörtte biri borç ödemelerine (%25,00) ayrılmaktadır. Örneğin 1905-1906 yılları arasındaki askeri harcamaların payı düşme gösterirken (%36,20), borç ödemelerinde ar tış gör ülmektedir (%32,60). Bu dönemde en ciddi artış, sosyal güvenlik alanında görülmektedir. 1887-1888 mali yılında, %0,9 iken 1905-1906 yıllar için %3,40’a varmaktadır. Eğitim (kültür, sanat) alanındaki harcamalar, 1887-1888 mali yılında, %0,5 iken, 1905-1906 yıllarında %0,1’e düşmektedir. 1905-1906 yılları arasında gelirlerin yaklaşık beşte ikisinin borçlara gitmesi, devletin mali krizde olduğunu göstermektedir.2 Bu tabloya karşın ülkede birçok girişim, imece usulü yardımlaşma, bağış ile yerel olanaklarla, İlber Ortaylı’nın deyimiyle “angaryamsı” bir hizmetle yapılmaktadır.3 Bu ortamda 1905 yılında rütbesi birinci ferikliğe (orgeneral) yükseltilerek Kosova Vilayeti’ne vali olarak atanan4 Mahmut Şevket Paşa,5 vilayetin merkezi olan Üsküp’e yerleşmektedir. Burada 1908’e değin, yaklaşık 40 ay kadar görev yapan Mahmut Şevket Paşa, önce büyük bir ciddiyetle çevreyi inceler; kısa bir süre sonra, her şeyden önce asayişi sağlama adına eşkıya çeteleri ile savaşıma koyulur.6 Bu arada, 78 mimar•ist 2015/3 Avusturya jandarma taburunu da denetim altına almaya çalışır.7 Daha sonra da Üsküp kentinin çağdaşlaşması için çaba harcar. Büyüyen Üsküp kentinin iki yakasının ilişkilerini kurmak için bir demir köprü ve düz geniş bir caddenin açılmasına ön ayak olur8 (Bkz. Harita). Kentin çağına yakışır biçimde aydınlatılması, su dağıtımı, ilk raylı-atlı tramvayın çalışmaya başlaması, kentin sağlığını doğrudan ilgilendiren temizlik düzeninin kurulması, Mahmut Şevket Paşa’nın döneminin başarılarıdır.9 Bu çalışmanın konusu olan, bugünkü Üsküp halkınca bile çok az bilinen ilk Üsküp Osmanlı Tiyatrosu’nun tamamlanması, hayata geçirilmesi yine onun girişimidir. Girişimlerinde, o zorlu dönemde, kimi Üsküplü seçkin aydınlar paşaya destek olurlar. Bu aydınlardan başlıcaları öğretmen Hasan Şükrü,* öğretmen Ferit Bayram10 ve daha sonra Atatürk’ün özel kalem müdürü ve genel sekreteri olan Hasan Rıza Soyak’tır. Bu aydınlar Üsküp’te “Şübban-ı Vatan” (Vatanın Gençleri) adlı genç Türkler kulübünün kurucularıdır. Bu kulübün kuruluş nedeni, yetenekli öğrencilerin eğitimine mali katkı sağlamaktır.11 Daha sonra da, kentin kültür ve eğitim alanında gelişmesi için bu kişilerin büyük çabaları vardır. Tiyatronun işletmesini üstlenip, büyük özveriyle piyesler, sinema gösterileri düzenlerler. Elde edilen gelir ile bir yandan yoksul çocukların (Müslüman ve Hıristiyan) eğitimi için “Mekteb-i Edeb” in kurulmasını, öte yandan kendileri de idadi mektebini bitirenler olarak, okulun parasal yönetimini üstlenirler.12 O dönemde tiyatro, yapısı, biçimi, kavramları ile Batılılaşmanın kentsel yaşama kattığı yeni bir konudur.13 Batı dünyasında tiyatronun hem eğlendirme hem de bir öğretme sanatı (yaygın eğitim) olarak başarılı olması, Osmanlı aydınlarını da bu sanata eğilim göstermeye yönlendirmektedir. Bürokrat aydınlar, dönemin okuryazar oranı dikkate alındığında, reformların halka geçişinde, bir başka deyişle halkı uygarlaştırmada, edebiyat ya da basının tek başına yeterli olamayacağını görmektedirler. Bunun için tiyatronun, toplumsal ve İNCELEME kültürel dönüşümde etkili bir iletişim aracı olabileceğine inanarak, Osmanlı Tiyatrosu’nun kurulmasında öncülük etmektedirler.14 Üsküp Kenti Üsküp kenti Vardar ırmağının iki yakasında yer alır. Özeğinde, kentin iki yakasını bağlayan Osmanlı çağı yapıtı Taş Köprü, en önemli mimarlık yapısıdır. 15 Eski kent, güneye akış yönüne göre Vardar ırmağının sol yakasındadır. Kuzeydoğuda bulunan Serava Çayı koyağında, kale ile Gazi Baba Tepesi arasında kurulmuştur.16 Karşıyaka17 olarak bilinen sağ yakada ise XIX. yüzyılda inşa edilen demiryolu ve muhacir mahallesi vardır. Daha önce ağırlıklı olarak bahçelerden, gömütlüklerden, birkaç eski mahalleden oluşan bu yakanın yapısı demiryolunun gelmesiyle ve muhacir mahallesiyle değişmektedir.18 Üsküp nüfusu 1898 yılında yaklaşık 35.000 kişiden oluşur. Osmanlının yitirdiği bölgelerden göçle gelenler nüfusu her geçen gün artırırlar. Kentte Rus, İngiliz, Avusturya, Sırp, Bulgar ve Yunan konsolosluklar ı bulunmaktadır. Stefanovski’ye göre, o dönemde yerli ve yabancılarla birlikte başkent Üsküp’ün 50.000 oturanı bulunmaktadır.19 Tiyatro Öncesi Gösteri Yaşamı Makedonya’ya yerleşen Türkler, kendi geleneksel tiyatroları olan Meddah ve Karagöz oyunlarını da birlikte getirirler. Yalnızca Üsküp’te birçok Karagöz tiyatrosu olduğu bilinmektedir. Bu tiyatrolar Türklerin toplandıkları kahvehanelerde gösteriler sunarlar. Karagözün yanı sıra Makedonya’da halkın ilgisini çeken ortaoyunudur. Panayırlarda, Batı Avrupa’dan gelen, çadır tiyatrosu denilen topluluklar da XIX. yüzyılın ilk yarısında Makedonya’daki kültürel varsıllığa katkı sağlamaktadır.20 Metin And, Türk Karagöz’ünün Balkan ülkelerini de etkilediğini yazmakta, özellikle Türk kesimlerinde oynatıldığını söylemektedir.21 1897 yılında “Boges”22 adlı büyük bir Ermeni tiyatro topluluğu gösteri yapmak için Üsküp’e gelmiştir. Temsillerini Vardar kıyısı ile kalenin arasında bulunan Yahudi mahallesinde, Üsküp Belediyesi binasının alt katındaki kahvehane bölümünde vermektedirler. Halk tarafından çok sıcak karşılanan topluluk, daha sonra gösterilerini Vardar nehrinin kıyısındaki Ada Kahvehanesi’nde de yaparlar. Zamanla buraya “Boges Tiyatrosu” denilmiştir. Gösterileri şarkı, dans, oyun, kısa piyesler ve olmazsa olmaz Karagöz’den oluşmaktadır. Yabancı gezici tiyatro truplarının sayısı zamanla artar. Başkent Üsküp için bir tiyatro yapısı gereksinimi doğar.23 Tiyatronun Yapım Süreci Üsküp Belediyesi 1869 yılında kurulur. Müslüman ve Müslüman olmayan üyelerden oluşan meclis ile yönetilir.24 Ancak, bina yapımına karar vermek gibi görevlerin bir bölümü çeşitli nedenlerle yerine getirilemediğinden, bu konularla uygulamada merkezi hükümetin organları ilgilenirler. Bu nedenle, yardım isteme amacıyla belediye sıkça merkez bürokrasisine başvurur.25 Üsküp’te kimi yabancı uyruklularca piyes sahneleme izni almak üzere yapılan başvurulara olumlu yanıt verebilmek için, belediye adına hükümet bir baraka inşa eder ve burası başvuru yapan kumpanyalara kiralanır. Zaman zaman da Üsküp’e gelen tiyatro toplulukları gözlenip denetlenmektedir.26 Durum böyleyken Üsküp’te 90 bin kuruş harcanarak bir tiyatro yapısı yapılması için irade çıkar.27 Sadrazamlık, binanın yapılmasında, İngiliz ve İtalyan danışmanların önerilerinin etkileyici olduklarını düşünür. Üsküp’ün imarına hizmet 19. yüzyılın son çeyreğinde çizilen Üsküp haritasının bir bölümü üzerine yazarca işlenmiştir (Bogoyeviç, 2008): 1. Taş Köprü, 2. Vardar Nehri, 3. Kale, 4. Serava Çayı, 5. Karşıyaka, 6. İstasyon Caddesi, 7. İstasyon Binası, 8. Muhacir Mahallesi, 9. M. Şevket Paşa Demir Köprüsü, 10. Yeni açılan cadde, 11. Eski çarşı bölgesi, 12. Yahudi Mahallesi, 13. Ada Kahve (Boges), 14. Tiyatro. Eski bir kartpostalda Üsküp ve tiyatro binası. mimar•ist 2015/3 79 İNCELEME ta, eksikler vali Mahmut Şevket Paşa döneminde tamamlanmaktadır.29 Bulgaristan’da bir gazetede yayımlanan yazıya göre tiyatro yapma düşüncesi, yüksek öğrenimli birkaç Türk aydını gençten kaynaklanmaktadır. Bunların arasında askeri müfettiş İzzet Bey’in de adı geçmektedir.30 4 13 1a 1 5a 12 5 3 7 14 11 2 15 6 16 10 8 9 17 Üsküp Belediye Dairesince yaptırılan tiyatro, gazino ve kıraathaneyi gösteren 1/1000 ölçekli durum planı. 26 Kânunuevvel 1322 (8 Ocak 1907) tarihinde Ali Zühdi bin Şemseddin tarafından çizilmiştir (BOA.BEO.2955/221594): 1. Tiyatro Evi, 1a. Tiyatro Bahçesi, 2. Taş Köprü, 3. Vardar Nehri, 4. Ago Paşa Köprüsü, 5. Gazino, 5a. Gazino Bahçesi, 6. Kıraathane ve bahçesi, 7. Yeni rıhtım, 8. Rampa, 9. Yeni rıhtım, 10. İbn-i Payko Mahallesi, 11. Tahte’l-kal’a Caddesi, 12. Yahudi Mahallesi, 13. Gazi Menteş Mahallesi, 14. Burmalı Cami’-i Şerifi, 15. İstasyon Caddesi, 16. Haraççı Selahaddin Mahallesi, 17. Kuzey oku. edecek ve gereksinmelerini karşılayacak pek çok şey yapılabilecekken bir tiyatro yapısı için böylesine büyük bir giderin harcanmasını yerinde bulmamaktadır. Bu nedenle Rumeli Müfettişliğinden tiyatro binası inşa etme gerekçeleri ve aynı dönemde yapılan yol, kemer, geçit gibi bayındırlık hizmetlerinin miktarı üzerine ayrıntılı bilgi ister.28 Müfettişliğin yanıtına göre, tiyatronun yapımına, Vali Şakir Paşa döneminde başlanmak80 mimar•ist 2015/3 Tiyatronun Konumu ve Yapısı Yeni yapılacak tiyatronun yeri, daha önce tiyatro etkinliklerinin yapıldığı yerlere çok yakındır. Eski Üsküp’ün kurulduğu yakada, Vardar ırmağının kıyısında, Ada Kahvehanesi’nin çok yakınında, kalenin altındaki Yahudi mahallesinin bitişiğindedir. Harita ve devlet belgeliğinde bulunan durum planı incelendiğinde tiyatro yapısı iki yakayı birleştiren ve kentin en işlek yeri olan Taş Köprü’nün çok yakınındadır. Vardar kıyısındaki, daha önce düzenlenmiş ve aydınlatılmış rıhtımlardan kolaylıkla tiyatroya ulaşılabilmektedir. Tiyatronun hemen yanında, iki yakayı bu kez başka bir noktadan birleştiren ahşap bir köprü (Üsküp ağzıyla “tahta köprü”) daha bulunmaktadır (Ago Paşa Köprüsü). Bu köprü de, Karşıyaka’daki çok sayıda öğrencinin bulunduğu yatılı idadiyi, sanayi mektebini, mahalleleri ve yeni yapılan büyük parkı bağlayarak, izleyicilerinin ulaşması kolaylaştırmaktadır. Plan Düzeni Tiyatronun yapısı 20 m genişliğinde, 37 m uzunluğunda ve 14,5 m yüksekliğindedir. Resmi merciler yapının boyutlarına tepki olarak, oylumun ikiye bölünmesini isterler. Bir bölümü tiyatro, diğer bölümü otel işlevi görecek şekilde düzenlenmesini, bir de gazino eklenmesini isterler. Vardar nehrinin zaman zaman taşmasından, yapının zarar görebileceği düşünülür, yapının yanına ve önüne bir rıhtım yapılarak, böylece kazanılan arsanın üzerine bir kıraathane ve gazino yapılması uygun görülür. Kıraathane ve gazino ile birlikte 4.000 liraya mal olan tiyatronun, belediyeye yıllık getirisinin yaklaşık 487,5 lira olabileceği hesaplanmaktadır. Bölgeden verilen bu bilgiler hükümet merkezince değerlendirilir ve ikna edici bulunur.31 Üsküp Belediyesince inşa edilen tiyatro binası dikdörtgen büyük bir salondan ve geniş bir sahneden oluşmaktadır. Tiyatronun ön girişinde yer alan holden merdivenlerle galeriye çıkılıp döşemesi düz olan tiyatro salonuna girilmektedir. Dikdörtgen salonun çevresinde bir galeri yer almaktadır. Bu durum, yapıya dışardan bakıldığında, pencerelerdeki kat arası döşemenin görül- İNCELEME mesinden de anlaşılır. Salonda on üç loca bulunmaktadır. Bayanlara özel localar ahşap kafeslidir. Geniş sahnenin yanlarına iş odaları yerleştirilmiştir. Tiyatro sahnesi, Almanya’da özel hazırlanan zengin süslemelerle bezenmiştir.32 Bir başka kaynakta ise, tiyatronun, parter ve iki galeriden oluştuğundan söz edilmektedir.33 Tiyatronun ön cephesinde düzgün bir bahçe ve görkemli bir şadırvan bulunmaktadır. Şadırvanın çevresinde kurulan ahşap sedirlerde tiyatro meraklıları oturup sohbet eder, kahvelerini yudumlarlar. Bu anıtsal yapı, o dönemlerde Osmanlı ülkesinin genelinde yapılmış tek “modern tiyatro binası” sayılmaktadır.34 Tiyatronun sığasının yaklaşık 700 kişi olduğu sanılmaktadır.35 Yapım sırasında çekilen bir fotoğraftan, yapının ahşap çatkı (iskelet) üzerine bağdadi sıva tekniğinde yapıldığı görülmektedir. Süleyman Hüseyin yapıdan söz ederken: “Tiyatro binası kereste ile yapılmış olup, gayet süslü ve oldukça büyüktü”, demektedir.36 Ünlü Branislav Nüşiç’in37 kızı Gita Prediç’in 1957 yılında Üsküp Nova Makedonija gazetesine tiyatro ile ilgili söyledikleri şöyledir: “Tiyatro binası hafif inşaat gereçleri ile yapılmış ve oldukça çok ahşap kullanılmış olmasına karşın, binanın genel görünümü görkemli ve Belgrad Halk Tiyatrosu binasından38 daha çok seyirci kapasitesine sahiptir.”39 Yapının ışıklandırılması gaz lambalarıyla, ısıtması ise sobalarla sağlanmaktadır. Kimi soğuk günlerde ısıtma mangallarla desteklenmektedir. İzleyici bundan yararlanarak bağdaş kurup mangallarda kahve pişirmektedir.40 Yapılar niteliklidir. Kiralamak için istekler gelmeye başlamıştır. Yılda 400 lira kira vermeyi önerenler vardır. Dolayısıyla birkaç yıl sonra, belediyenin 4.000 liralık harcaması geriye dönebilecektir.41 Yapı 1912 yılında, Osmanlı’nın ülkeyi terk edişinden sonra, 3 Şubat 1914’teki yangına değin yeni gelen Sırp yöneticilerince çalıştırılır. Tiyatro, yangında tümüyle yok olan tiyatronun yerine 42 Sırp yönetimince 1927 yılında aynı yerde ve aynı büyüklükte neoklasik biçemde yeni bir tiyatro binası inşa edilir.43 Bu yapı 1963 Üsküp depremine değin kullanılır. Depremde yıkılan tiyatro, 2013 yılında aynı biçemde yeniden tasarımlanarak, (eski tiyatronun bir kopyası) inşa edilir. Bugün de kullanılmaktadır.44 Tiyatro Etkinlikleri Metin And, Osmanlı yönetimin yaptığı siyasal ve anayasal değişikliklere göre Osmanlı tiyatro- sunu iki döneme ayırmaktadır: 1839-1908 yılları arasında Tanzimat tiyatrosu ve 1908 den sonraki II. Meşrutiyet tiyatrosu. Birinci dönem II. Abdülhamit’in sıkı denetimi nedeniyle tiyatro etkinliğinin durma noktasına gelmesi, buna koşut olarak oyun yazarlığının gelişememesidir. İkinci dönem ise “Hürriyet İlanı”ndan sonra hemen ilk haftalarda tiyatro etkinliklerinin başlaması ve yazarların baş döndürücü bir hızda oyunlar yazdıkları bir dönemdir.45 Üsküp Tiyatrosu etkinliklerine bakıldığında da Metin And’ın sözleri doğrulanır. Üsküp Tiyatrosu 1906 yılında çalışmaya başlar. Başta, çeşitli gezgin gurupların gösterileri, Üsküp genelinde, eğitime hizmet veren okulların müsamereleri, koro, film gösterileri gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Salon düz döşemeli olduğu için, balolar ve Üsküp’te görevli olan yabancı ülke konsolosluklarının çeşitli nedenlerle düzenledikleri üst düzey törenler de yapılmaktadır. Avrupa’dan gelen opera temsillerinden de söz edilmektedir.46 1906/7 yıllarında tiyatro belediye yönetimince İstanbul ve Selanik’ten gelen kumpanyalara kiraya verilerek, genellikle komik oyunlar oynatılmaktadır. O dönem İstanbul’un tanınmış Mınakyan ve Seferiyan kumpanyaları burada Fransızcadan tercüme edilen oyunları ve “Altın İğne” adlı piyesi ilk kez sergilerler.47 “Şübban-ı Vatan” grubu, “Hürriyet İlanı”ndan sonra idadi okulunun öğrencileriyle, uzun süre yasaklı olan Namık Kemal’in yazdığı “Vatan yahut Silistre” oyununu sergilemiştir.48 Sahnede Namık Kemal’in portresi, iki antik eseri yansıtan tablonun arasına yerleştirilerek, dekor olarak kullanılmaktadır. Salon Türk seyircilerle dolmaktadır. Gösteri başlamadan önce, askeri orkestra “Hamidiye Marşı” yerine ilk kez “Hürriyet Marşı”nı çalmaktadır. Perde kalkınca Eski bir kartpostalda Vardar kıyısında tiyatro binası. mimar•ist 2015/3 81 İNCELEME sahneye beyazlar giymiş bir kız öğrenci, bir elinde Türk bayrağı, ötekinde kılıç tutarak çıkmaktadır. İkinci perdede ise tüm aktörler oyun yazarının portresinin çevresinde çember olurlar. Onunla ilgili kısa bir konuşma yapılır. Oyun, izleyicilerce büyük ilgiyle izlenmektedir. İzleyenler uzun süre oyunu ayakta alkışlamaktadırlar. Sloganlar atılmaktadır. Amatör oyuncularla olsa da ilk kez konusu vatanseverlik olan bir oyun oynanmakta, gösteri çok başarılı geçmektedir.49 Kazanılan 240 Osmanlı altını eğitim için kullanılır.50 Tiyatro o dönemden sonra “Şübban-ı Vatan Şehir Tiyatrosu” olarak adlandırılmaktadır.51 12.9.1908 tarihinde Veçerna Poşta (“Akşam Postası”) adlı gazetenin 144 No’lu sayısında oyun ile ilgili olarak, “Üsküp’te görev yapan İngiltere, Avusturya, Rusya, Yunanistan ve Sırbistan konsolosları yanı sıra, Avrupa sömürge topluluğunun üst düzey temsilcileri - Avusturya jandarma ve subaylarıyla, Türk memurlarıyla, üst düzey yöneticilerinin” de izlediği yazılmaktadır.52 “Vatan yahut Silistre” oyununun başarısı genç girişimcileri yüreklendirmektedir. Dönemin ünlü dram aktörlerinden Burhaneddin Beye gelmesi için çağrı yaparlar. Burhaneddin Bey “Napoleon Bonapart”, “Nasıl oldu”, “Genç Osman” ve “Tarık” oyunlarını gençlerle birlikte sahneler.53 Yine 1908 yılının ramazan ayında, İstanbul’dan gelen Ahmet Fehmi Topluluğu tiyatroda temsiller verir.54 Aynı yılın son aylarında Şemsettin Sami Bey’in büyük beğeni toplayan “Besa” adlı oyunu sahnelenir.55 “Hürriyet”in ilanından sonra tiyatro etkinliklerinin yanı sıra şu gösteri ve tiyatro temsileriyle Üsküp’ün kültür ve sanat yaşamı varsıllaşır: Sinema-film gösterileri, Vardar Korosu temsilleri, lise öğrencilerinin kutlamaları, Belgrad ve Sofya halk tiyatroları sanatçılarının ziyaretleri, Voydan Çernodrinski topluluğunun sunduğu temsiller, seyyar tiyatroların gösterileri, sirk guruplarının gösterileri, Karagöz oyunları…56 Hüseyin Süleyman, Osmanlı hükümdarlığının son yıllarına doğru fanatik dini yöneticilerden “Şübban-ı Vatan” kulübünün tiyatro çalışmalarına tepkiler gelmeye başladığını yazmaktadır. Hüseyin Süleyman halktan bir bölümünün bu yöneticilerin etkisinde kalarak tiyatroyu, ahlakı bozucu olarak gördüklerini, sempati ile bakmadıklarını belirtmektedir.57 19 Mayıs 1911 tarihinde Vardar gazetesinde çıkan bir habere göre, Belediye Tiyatrosu’nda ünlü gazeteci ve yayıncı Ethem Ruhi (Balkan) 82 mimar•ist 2015/3 Bey, tiyatronun iç ve dış politikası üzerine bir konuşma yapmıştır.58 Bu yazıda özetle şu dile getirilmektedir: Tiyatronun çalışması, Makedonya’da yaşayan Türklerin bir araya gelmesinin, aralarında sosyal ve toplumsal statü gözetmeksizin kaynaşmasının yanı sıra, topluca milli duygularını dile getirmeleri bakımından önemli olmaktadır.59 Sonuç XX. yüzyılın başında sona ermekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun koşullarında Makedonya’da yaşayan Türklerin Osmanlı merkez yönetiminin desteğiyle gerçekleştirdikleri tiyatroda, ayırımcılığa düşmeden, sosyal ve toplumsal statü gözetmeden, Türklerin, Makedonların ve öteki halkların bir araya gelmeleri, kaynaşmaları için çaba harcamaları önemlidir. Çünkü halkı uygarlık sürecine katmak, bütüncül bir kent kültürü oluşturabilmek için, kent aydınları üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedirler. Üsküp tiyatrosunun yapım süreci, yerel yönetimin hükümet ile yazışmalarından, belediyece gerçekleştirilmiş durum planından izlenebilmektedir. Belediyenin her ne kadar imar yasasına göre inşaatlara karar verme yetkisi varsa da, uygulamanın merkezi yönetim organlarınca yerine getirildiği Üsküp örneğinde görülmektedir. Üsküp Tiyatrosunun gerçekleştirilmesi girişimi tepeden gelen buyruğun değil, bir gereksinimin sonucudur. Sınırlı olanaklarla yapılan tiyatro binası, çağ koşullarına göre gereksiz süslemelerden uzak, geleneksel ahşap çatkı üzerine bağdadi sıva yapım yönteminde, çok yalın bir yapı görünümündedir. O döneme değin imparatorlukta yapılan bu kategorideki yapıların60 arasında benzeri bilinmemektedir. Ancak çatı biçimi, yapım düzgünlüğü, tiyatro sahnesi için Almanya’da hazırlattırılıp getirilen özel süslemeler (o günlerde Üsküp’te Avusturya taburunun varlığı), Batıdan devşirilmiş kimi özelliklerin kullanılıp kullanılmadığı sorusunu akla getirmektedir. Bu soruları açıklığa kavuşturacak kanıtların yetersizliği açıktır. Bahçedeki sedir biçimi oturma yerleri, tiyatro içinde mangalların varlığı ve bağdaş kurarak oturma biçimi yanında Avrupa tarzı sandalyelerin kullanımı, geleneksel ve çağdaş öğelerin bir arada, iç içe kullanıldığını göstermektedir. Tiyatronun yeni mekânsal fonksiyonu ve içinde gelişen yeni davranış biçimleri, sahnelenen oyunların renkliliği, kullanılan eşyanın çeşitliliği, Üsküp’te yaşamın kaçınılmaz değişiminin kanıtlarıdır. Gunjul (Gönül) Bektaş, Y. Müh. Mimar İNCELEME Dipnotlar * Bir gazetenin de kurucusu olan bu kişi, bu makalenin yazarının dedesidir. 1. N. Özbek, “Osmanlı İmparatorluğu’nda İç Güvenlik, Siyaset ve Devlet 1876-1909”, Türklük Araştırmaları Dergisi, 16, 2004, s. 83. 2. T. Güran, “Osmanlı Mali İstatistikleri Bütçeler 18411918”, Tarihi İstatistikler Dizisi, Cilt 7, DİE Yayını, Ankara, 2003, s. 14. 3. İ. Ortaylı, Batılılaşma Yolunda, Merkez Kitaplar, İstanbul, 2007, s. 81. 4. M. Bardakçı, Mahmud Şevket Paşa’nın Sadaret Günlüğü, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2014, s. 10. 5. Silahlar üzerine uzmanlaşması için 1891’de beş seneliğine Almanya’ya gönderilmiştir. Çeşitli konularda kitaplar yazıp, çeviriler yapmıştır (Bardakçı, age, s. 10). 6. Z. Şakir, Mahmut Şevket Paşa, Akıl Fikir Yayınları, İstanbul, 2011, s. 65. 7. G. Swanson, Mahmud Şevket Paşa, İndiana University, Ph.D., 1970, s. 27. 8. L. Bogoyeviç, Üsküp’te Osmanlı Mimarî Eserleri, Mas Matbaacılık, İstanbul, 2008, s. 403. 9. J. Pavlovski, Sto Makedonski godini, 1903-2003, Mi-An, Skopje, 2004, s. 86, 93, 103. 10. Üsküp’te Marx ve Engels’in Manifesto’sunu ilk kez Türkçeye çeviren kişi (K. Seyfullah, Devrimci Ferit Bayram, Tan Yayınevi, Priştine, 1978, s. 23-37). 11. J. Pavlovski, age, s.100. 12. H. Süleyman, Üsküp’te Osmanlı Mirası, Yeni Balkan Yayınları, Üsküp, s. 71-72; Pavlovski, J., age, s.104. 13. A. Batur, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 4, İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s. 1066. 14. D. Ö. Koçak, 19. Yüzyıl İstanbul’unda Kültürel Dönüşümün Sahnesi Osmanlı Tiyatrosu, Parşömen, İstanbul, 2011, s.292 15. L. K. Bogoyeviç, age, s. 388. 16. N. Hoca, “Üsküb”, İslam Ansiklopedisi, c. XIII, 1993, Ankara, s. 123. 17. 19. yüzyıla değin Üsküp dendiğinde sol taraftaki olan eski kent anlaşılmaktadır. Sağ yaka için ise “Karşıyaka” denilirdi (D. Gorgiev, “Muhacır mahala u Skoplju krajem 19. veka”, SANU, 2011, Beograd, s. 496). 18. M. Nedeljkoviç, “Almanah opştine grada Skoplja 19181928 godine”, Opştina Grada Skoplja, 1928, s. 7. 19. R. Stefanovski, Türk Tiyatrosu-Monografi, Milli Kurum Türk Tiyatrosu, 2009, Üsküp, s. 8. 20. M. Pars, “Çağdaş Makedon Tiyatrosu ve Vojdan Çernodrinski’nin ‘Kanlı Makedon Düğünü’ Dram Eserinde Türk İmgesi”, Hikmet İlmi Araştırma Dergisi, ADEKSAM, Gostivar, 2011, s. 11. 21. M. And, Başlangıcından 1983’e Türk Tiyatro Tarihi, İletişim, İstanbul, 2014, s. 44-45. 22. Pars, age, s.11’de “Boges” yerine “Borges” kullanmaktadır. 23. Stefanovski, 2009, age, s. 25. 24. R. Kirjazovski, “Osnovanjeto i Organizacijata na Turskata Opştina vo Skopje vo 1869 Godina”, Glasnik, God. XV, Br. 2, Skopje, 1971, s. 187-193. 25. İ. Ortaylı, “Belediye”, İslam Ansiklopedisi, Cilt 5, TDV, İstanbul, 1992, s. 400-401. 26. M. Ünlü, “II. Abdülhamit Döneminde Üsküp’te İmar Faaliyetleri”, Gamer, I, 1, Ankara, 2012, s. 176. 27. M. Ünlü, age, s. 176. 28. BOA. BEO. Nr. 2937/220243; M. Ünlü, age, s. 176. 29. M. Ünlü, age, s. 176. 30. http://www.turskiteatar.mk/index.php/tr/tarihce. html?showall=1 (Üsküp Türk Tiyatrosu resmi sayfa adresi). 31. M. Ünlü, age, s. 177. 32. R. Stefanovski, age, s. 8; H. Süleyman, age, s.70. 33. R. Stefanovski, Teatarot vo Makedonija, Misla, Skopje, 1990, s. 53. 34. R. Stefanovski, 2009, s. 8. 35. J. Pavlovski, age, s. 86. 36. H. Süleyman, age, s. 70. 37. Ünlü Sırp güldürü yazarı. 1913 yılında Üsküp Tiyatrosunda müdür olarak çalışmaktadır (R. Stefanovski, 1990, s. 82; https://sr.wikipedia.org). 38. Eski Belgrad Halk Tiyatrosunun kapasitesi 800 kişiliktir (http://www.narodnopozoriste.rs). 39. R. Stefanovski, 2009, s. 8. 40. age, s.8 41. M. Ünlü, age, s. 176. 42. R. Stefanovski, 1990, s. 73. 43. age, s. 69. 44. www.mnt.mk (Makedon Halk Tiyatrosu’nun internet adresi). 45. M. And, “Tanzimat ve Meşrutiyet Tiyatrosu”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, Cilt 6, İstanbul, s. 1608. 46. R. Stefanovski, 2009, s. 8. 47. H. Süleyman, age, s. 70. 48. age, s. 72. 49. R. Stefanovski, 2009, s. 9. 50. H. Süleyman, age, s. 72. 51. R. Stefanovski, 2009, s. 9. 52. age, s. 9. 53. H. Süleyman, age, s. 72; R. Stefanovski, 2009, s. 10. 54. R. A. Sevengil, Meşrutiyet Tiyatrosu, MEB, İstanbul, 1968, s. 19. 55. R. Stefanovski, 2009, s. 10. 56. age, s. 10. 57. H. Süleyman, age, s. 70. 58. R. Stefanovski, 2009, s. 10. 59. age, s. 8. 60. İstanbul’da, Bursa’da, Selanik’te XIX. yüzyılda yapılan tiyatrolardan çoğu neoklasik üsluptadır. Skopje Ottoman Theatre The object of this study is the establishment of the Skopje Ottoman Theatre in 1906, an event not even many people of Skopje know about. At the beginning of the 20th century, at a time when the power of the Ottoman government was weakening, Mahmut Şevket Paşa was appointed governor of Skopje. Together with a few select intellectuals, the Paşa built a theatre. At that time, the theatre, its building, its design, as well as theatrical concepts, all represented a novel introduction of Westernisation to city life. Considering the rate of literacy of the period and believing that a theatre could be used as an effective means of communication for societal and cultural change, the bureaucratic elite initiated the foundation of the Ottoman theatre. The capacity of the theatre was 700 people. It was made with limited funds, so that there were no unnecessary decorations; it was a traditional wooden structure, representative of its time, yet also a modern building. There are no similar buildings of that category known to have been built in the Empire at that time. When the Skopje theatre started functioning in 1906, it hosted performances of various travelling groups and of schools in the area, as well as choir concerts and film viewings. Because the audience floor was level, the theatre was also used to hold balls and various special functions of foreign consulates. Plays by well-known Istanbul troupes such as Mınakyan, Seferiyan and Ahmet Fehmi, writers like Şemsettin Sami Bey, and famous actor Burhaneddin Bey were put on. The pupils of the Skopje High School performed Namık Kemal’s “Fatherland”, a play that had previously been banned for a long time. With the support of the central Ottoman administration and with longterm vision, the Turks living in Macedonia created a theatre that allowed Turks, Macedonians and other peoples to come together and interact, without discrimination and regardless of social and cultural status. mimar•ist 2015/3 83