Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Elinizdeki kitabın temel iddiası da, en eski tarihî devirlerden ortaçağlara ve modern döneme, Türkler ve İskitlerin aynı halklar olduğudur. Bu iddia, atlı-savaşçı Türk-İskitlerin konar-göçer yaşam tarzı unsurları ve eklemeli dilleri üzerinden delillendirilmeye çalışılmıştır. Kıl çadırları, araba-evleri, ete dayalı beslenmeleri, kısrak sütü-kımız içmeleri, kadınların erkeklerle eşit konumu, Tûran taktiği, at üstündeyken geriye ok atmaları, giyim-kuşamları, yas törenleri, ölü gömme biçimleri, kanaatkârlık ve cesaretleri, bu çalışmada üstünde durulan karakteristik Türk-İskit yaşam tarzı unsurlarından bazılarıdır. Doğrusu, dünya üzerindeki tüm varlıklar gibi topluluklar da tanımlanıp adlandırılmak için bir “ötekiye” ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda konar-göçer Türk-İskitler ve yaşadıkları coğrafyayla ilgili ilk tanımlamalar, yerleşik eski İranlılardan da geriye, Sümer coğrafyasındaki yerleşik topluluklara kadar gitmektedir. Bununla beraber, tarih boyunca bir topluluğun, ötekisi saydığı bir diğerine karşı vehmettiği üstünlüğün zaman, mekân ve aidiyetle sınırlı olduğuna inanıyoruz. (Kitabın arka yazısı)
BELLETEN
İskit ve Türk-Moğol halklarina ait ayni gelenekler, kültler ve psikolojik özellikler. BELLETEN.2016 •
TARIH DERGISI, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
İskit etnoniminin okunuşu (Yunan – Skuth, Assur-Babil – İşkuz, Aşguz)2009 •
Yazar İskit etnoniminin doğru fonetik okunuşu problemini ele almaktadır. Antik yunanca gramerine ve “iskit” etnoniminin antik yunan ve sami dillerinde mevcut olan kayıtlarının kıyaslanmasına dayanarak, yazar “iskit” etnoniminin doğru yazılımının “skuth” (skuz) olduğu sonucuna varıyor. Antik yazılı kaynakların kıyalanması, antik yunan kaynaklarındaki “Scuth” (Skuz) etnonimi ile antik Sami kaynaklarındaki “Ashguz/İshkuz” etnonimi aynı kökü – “guz/kuz” kökünü içerir. Bu sonuç, “iskit” – “skyth” etnoniminin hiç bir zaman mevcut olmadığını savunan bilim adamlarının düşüncelerinde yanıldığını göstermektedir. “Skyth” etnonimini araştırarken, yazar antik yunanların yabancı isimleri kendi dillerine uygunlaştırmak amacıyla önüne “S” harfini eklediklerine dair örnekler sunmaktadır. Scyth, İskit, Shkuda, Ashguz, İshkuzai, Ashguzai etnonimlerinin temelinde Türk etnonimi Guz (Oğuz) ile aynı fonetik seslenme vardır. Bu çalışmanın temel tezi, Rus ve Azerbaycan biliminde skif, İingilizcede skyth, Yunancada Σκυθες, Türkçede İskit olarak kullanılan etnonimin Guz (Oğuz) etnoniminden başka bir şey olmadığıdır.
Tüm Kanıtlarıyla İskitlerin Türklüğü
Tüm Kanıtlarıyla İskitlerin Türklüğü (Doç. Dr. Eren Karakoç)2019 •
Tarihseverler arasında İskitlerin Türk olduğuna inanan veya inanmayan birçok kişi bulunmaktadır. İnanan veya inanmayan kişilerden kimi, okudukları çeşitli kaynaklar mantıklarına yatkın olduğu için görüşlerini savunmaktadır. Kimi ise katı ideolojilerinden ötürü, sadece tek taraflı görüşü savunan bir veya birkaç kaynağı okuyarak kesin yargıya varmakta ve bunu dayatmaktadır. Ben, uzmanlığı özellikle Eskiçağ olan bir akademisyenim. Dolayısıyla Eskiçağ'da büyük bir coğrafyaya yayılan ve hakim olan İskitler hakkında neredeyse tüm makaleleri ve kitapları inceleme fırsatına sahip oldum. Onlar hakkında ortaya atılan tüm görüşleri ve bu görüşlerin dayanaklarını inceledim. Sonuç olarak, İskitlerin İrani kavim olduklarını savunan tarihçilerin kaynaklarının gayet yetersiz ve sığ olduğuna şahit oldum.
KÂŞGARLI MAHMUD ANISINA TÜRKİYE VE TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI-VII, EDİTÖR: Y.E. TANSÜ, ANKARA 2020, 242-285.
"İskitlerin Kökeni Üzerine Değerlendirmeler: Coğrafi Yorum", Kitap bölümü2020 •
2011 •
Damgalar, bir dilin alfabeleri ve aynı zamanda ait oldukları sosyal grupların kendileri için tarihe miras bıraktığı ilk anlatı metinleri biçiminde tanımlanabilirler. Bu sebeple damgalar, sosyo-kültürel araştırmalarda başvurulması gereken öncelikli vesikalardır. Tabiat bilimlerinde olayları ve nesneleri görme veya onlara bakma eylemi, bazen araçların ve özel bilgilerin varlığını zaruri kılar. İnsan ve kültür bilimlerinde ise, insanlar her baktıklarını bilmiş, dahası anlamış sanırlar. Oysa durum hiç de sanıldığı gibi değildir; zira her görülenin bütünüyle anlaşılması mümkün olmamaktadır. Örneğin, insanların kullandıkları "semboller, kolektif amaçları ve değer biçimleri belirtmeleri sebebiyle, düşüncenin kişisel olma-yan ve emir kipli (imperative) belirleyicileridirler". Bu durumda sembol, ferdî olmanın ötesinde sosyal bir hizmet de görür. Sosyo-kültürel bir değeri anlamak; araç kullan-maktan öte, derin bir sezgi gücünü, empati (duygudaşlık) kurabilme becerisini ve uygun yöntemlerin kullanılmasını zorunlu kılar. Mesela, bir kültür unsuru sadece tarih, antropoloji, halk bilimi, sosyoloji ve benzeri bilim dallarından biri esas alınarak yeterince anlaşılamaz; çünkü kültür unsurları tarihî süreç için-de sosyal ve fziki coğrafyada oluşur ve değişir. Bu süreçte onları etkileyen amiller daima birden daha fazladır. Dolayısıyla, sosyo-kültürel olaylar zannedildiğinin aksine en zor anlaşılan olguların başında gelir. Damgaların kullanımı açısından bakıldığında, halı ve kilim yapımı/dokuması, ilk bakışta belki düşünüleceği gibi basit bir sosyal faaliyet değildir. Bunlar, bir sosyal grubun veya bir milletin sosyal tarihini açıklayabilme gücüne sahip bilgiler ve deneyimlerin yanı sıra, duygu ve düşüncelerin ifadesini, bireylerin ve sosyal grupların estetik/beğeni algılamasını bünyelerinde taşırlar. Dolayısıyla, damgalar, birer sanat eseri olmaktan öte, her biri bir duygunun, bir sosyo-kültürel hayatın/hayatların, başka bir ifadeyle, sosyal yapıların dile getirildiği yazılı anlatı metinleri, yazılı tarih vesikaları kıymetindedir. Bu belgeler resmi kurumlar tarafından değil, bizzat halk tarafından meydana getirildiği için de, bu tür metinler, halkın en sade duygu ve düşüncelerini ifade ederler. Dolayısıyla, tarih yazıcılarının, sanatla ilgilenenlerin ve sosyo-kültürel kavramlar hakkında çalışanların, etnografya eserlerindeki damgaları dikkate almamaları düşünülemez. Türkiye'de halı, kilim konusunda yazılan eserler-de damga kavramı yerine sembol, özellikle de motif kavramı kullanılmıştır.
Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi E-Dergisi
Türk Ulusunun İnşası Ortak Tarih Söylemi2022 •
Oral, kaleme almış olduğu “Türk Ulusunun İnşası Ortak Tarih Söylemi” adlı eserde, Türkiye’de, imparatorluğun yıkılışı ve cumhuriyetin kuruluş sürecinde ulus temelli yeni devletin inşa sürecinde ortak bir söylem olarak Türk Tarih Tezi ve bu tezle doğrudan veya dolaylı yönden ilişkili konuları mütekâmil bir bakış açısıyla derinlemesine analiz, tahlil ve tenkit etmiştir. Yazar, eserin temel tartışma konusunun okuyucu tarafından çok daha iyi kavranabilmesi amacıyla Türk Tarih Tezi’nden önceki dönemlerde gelişen tarihçilik anlayışını eserinin giriş bölümünde doyurucu bir metinle değerlendirmiştir. “Osmanlı Döneminde Romantik Tezler” başlıklı söz konusu giriş bölümünde özellikle 19. Yüzyılda Osmanlı Devlet’inde ve Batı dünyasında Türk tarihi ve tarih anlayışı üzerine çalışan ve eserler veren düşünce adamlarının fikirlerinden hareketle, Türkiye’de tarih anlayışının cumhuriyet dönemine kadar hangi süreçlerden geçtiğini anlatmıştır. Yazar, Osmanlı döneminden itibaren tarihçilik araştırmaları ve uluslaşma düşüncesinin birbirini güdüleyerek gelişim kaydettiğini, bunun da tarih anlayışında köklü değişimleri beraberinde getirdiğini belirtmiştir. Diğer bir ifadeyle Oral, Türk tarih tezini sadece 1930’lu yıllarla sınırlamamış, bir önceki yüzyıldan devralınan mirası da göz ardı etmemiştir.
Bu çalışmada, İskitler’in gerek siyasi gerek kültürel tarihi konu edilerek İskit Medeniyeti’nin hatları çizilmek istenmektedir. Bu taslak hazırlanırken ilk olarak İskitler’in faklı devletlerle olan siyasi ilişkileri belirtilip İskitler’in siyasi tarihteki rolü belirtilmektedir. Nitekim sonrasında da İskitler’in idari sistemi, yaşayış biçimi, gelenek ve görenek, inanç sistemi ve sanat anlayışı üzerinde durularak İskit Uygarlığı’na işaret edilmektedir. Bozkır kavimleri arasında önemli bir yer tutan İskitler’in menşeinde görüş birliği olmayıp hala tartışmalara konu olmaktadır. Bu çalışmada köken meselesi üzerinde durularak kabul gören İranîlik, İslavlık ve Ural-Altay ırk nazariyelerinden Ural-Altay ırk nazariyesi içeresinden özellikle de İskitler’in Türk ırkı ile yakınlığı belirtilmeye çalışılmaktadır. İskitler ve Türkler arasındaki dil, din, gelenek ve görenek, sanat anlayışı gibi ögeler incelenerek iki topluluğun benzerliklerine dikkat çekilmek istenmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalarda köken meselesi genelde araştırmaların ilk bölümünde yer almakta; ancak bu çalışmada ilk olarak İskitler’in siyasi ve sosyo-kültürel hayatını vererek İskitler hakkında bilgi edinilmesini sağlayıp köken meselesinde İskitler’in Türk ırkıyla olan yakınlığının daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir.
2018 •
Turk Dokumacılık Geleneginde Kilim Ile Halk Muzigi Orneklerinin Bicimsel Benzerligi
Turk Dokumacılık Geleneginde Kilim Ile Halk Muzigi Orneklerinin Bicimsel Benzerligi2019 •
What could be the similarities between two different branches of art that one is for the eye and the other is for the ear? What kind of interaction could you think about music with plastic arts, whose language of expression or development is sharply separated from each other? These kind of questions have been interested particularly artists, art critics and thinkers for more than a century. One such search is the new point of view and methodology that the famous Azerbaijan scientist HuduMemedov brought to the problem of visualization of music. H. Memedov (1927-1988), as a crystallograph and mineralogist, suggested that the atoms and molecules are repeated in an infinite and a periodic manner with the maximum frequency in the formation of crystals.And the ornaments which have a special place in Turkish art are in compliance with these principles and system.Memedov called as “crystallite embroideries” the examples that confirmed this thesis. Memedov advocated that this principle is a multifaceted key to investigate all the visual forms of Turkish culture, and decided to test whether it applies to non-visual arts. In order to prove his thesis, he tried to make a visual translation of the forms of Turkish folk music by UzeyirHajibeyov. The structural constructions between the visual and non-visual branches of Turkish culture are compared by obtaining the visual description of the samples of Turkish folk music. At this point, there are concrete similarities between traditional carpet-rug art and folk songs. The demonstration of structural similarities between the visual and nonvisual arts of the national cultures is of practical and theoretical importance for the future development of national cultures. Key words: Music, carpet-rug, interdisciplinary art
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Psychology and Education: A Multidisciplinary Journal
Knowledge and Frequency of Playing Traditional Filipino Games2018 •
L'industria delle costruzioni
Mitigazione del rischio urban flooding. Sei strategie per intervenire lungo i fiumi / Urban Flooding Risk Mitigation. Six Strategies for intervening along Rivers2023 •
Acta Theologica
Exegetical analyses and spiritual readings of the story of the annunciation (Luke 1:26-38)2011 •
2019 7th International Symposium on Digital Forensics and Security (ISDFS)
Digital Forensics: Focusing on Image ForensicsSociological Theory and Methods
An online survey with a large sample-size: A case of the survey for demonstrators after the Great East Japan Earthquake2020 •
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals)
Análise das propagandas dos medicamentos isentos de prescrição veiculadas em revistas para prescritores na área médica2023 •
2013 •
Imagen Viva: Ensayos sobre mediología, vitalismo y representación.
Vida de las imágenes. Consideraciones desde el vínculo entre el giro biopictorial y el giro material2023 •
The Journal of Neuroscience
Calcium Binding to PICK1 Is Essential for the Intracellular Retention of AMPA Receptors Underlying Long-Term Depression2010 •