Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
Ceza Muhakemesi̇ Hukuku Özeli̇nde Yargida Di̇ji̇talleşme2021 •
2014 •
ÖZET Ceza hukukunda çok eski devirlerden beri uygulanan, hemen hemen bütün hukuk düzenlerinde bir müeyyide türü olarak rastlanan müsadere, işlenen bir suçtan dolayı belirli kanunî şartlar altında, kişinin bir şey üzerindeki mülkiyet hakkına son verilerek mülkiyetin kamusal karakter taşıyan bir teşekküle geçmesi sonucunu doğuran bir yaptırımdır. Kökeni Roma hukukuna dayanan müsadere, idealleri için ölümü göze alabilen insanların arkalarında aile fertlerini sefalet içinde bırakmayı göze alamayacakları düşüncesiyle ölüm cezasından bile daha etkili bir yaptırım olarak değerlendirilmiştir. Türk Ceza Kanunu'nda "Güvenlik Tedbirleri" başlığı altında düzenlenen yaptırımlardan biri de müsaderedir. Kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya müsadere edilecektir. Bunun mümkün olmaması halinde kanunda bunun değeri kadar para tutarının müsaderesi öngörülmüştür. Kanun, suç işlemenin bir kazanç kaynağı olarak görülemeyec...
İstanbul Hukuk Mecmuası
Ceza Mahkemesi Tarafından Ceza Verilmesine Yer Olmadığına İlişkin Kararın Hukuk Mahkemesi Kararlarına Tesiri2019 •
Nobel Akademik Yayınları
Anayasa Mahkemesinin Ceza Yargı Yetkisi (Divan-ı Âli'den yüce Divan'a)2020 •
Yüce Divan-Impeachment konsepti, temelde Anayasa Hukukuna ilişkin bir konudur ancak Ceza Hukuku ile oldukça girift bir şekilde bütünleşen bir hukuk alanıdır. Anayasa Mahkemesi son yıllarda ve özellikle 2017 yılında yapılan düzenlemelerle değişime uğrayan kurumlar arasında yer almaktadır. Anayasa Mahkemesinin kuruluşu dolayısıyla Yüce Divanın yapısı değişmiş, ayrıca yargı yetkisi, kişi ve makam bazında oldukça genişlemiştir. Kitap hem uluslararası hem de ulusal çerçevede üst düzey kamu görevlilerinin yargılanma metodolojilerini detaylı şekilde incelemektedir.
2019 •
Calismada hâkimin tarafsizligi kavrami ve hâkimin tarafsizliginin Anayasa ve uluslararasi insan haklari sozlesmelerinde nasil duzenlendigi uzerinde kisaca durulduktan sonra Ceza Muhakemesi Kanunu md. 22 ve 23’te duzenlenmis olan hâkimin gorev yasaklarinin kapsami doktrin ve uygulama isiginda detayli olarak ele alinip tartisilmistir. Benzer hukumlerin yer aldigi kaynak Alman Ceza Muhakemesi Kanunundaki duzenlemeler ile Alman doktrin ve uygulamasi da calismada goz onunde bulundurulmustur. Uygulamada sorun teskil ettigi ve farkli gorusler bulundugu icin md. 23 fik. 1’deki bir karar veya hukme katilan hâkimin, yuksek gorevli mahkemece bu hukme iliskin olarak verilecek karar veya hukme katilmasinin yasaklandigi haller ile md. 23 fik. 3’teki onceki yargilamada gorev yapan hâkimin, yargilamanin yenilenmesi surecinde gorev yapmasini yasaklayan duzenleme daha detayli olarak incelenmistir. Hakkinda yasaklilik hallerinden birisi soz konusu olan hâkim kanun geregi hicbir muhakeme islemi yapamaz...
Selcuk Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi
Haksiz Fi̇i̇lden Doğan Davalarda Ortak Yetki̇li̇ Mahkeme Sorunu2019 •
Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Çelişme ve Silahların Eşitliği
Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Çelişme ve Silahların Eşitliği2019 •
Giriş AİHM’nin, adil yargılanma hakkını tanımlarken kullandığı iki temel unsur çelişme ve silahların eşitliğidir. Bu nedenle bu iki temel ilkenin, adil yargılanma hakkının özünü oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. AİHM tarafından, AİHS’nin 6. maddesinde geçen “fair hearing” (adil bir şekilde dinlenilme) kavramından türetilen ve Sözleşme’de açıkça yer verilmeyen bu iki ilke, hukuk dalından bağımsız olarak her türlü muhakemede ve hatta bireyin devlet otoritesiyle karşılaştığı muhakeme dışı safhalarda büyük önem taşımakta, kişinin iddia ve savunma hakkının korunmasına ve muhakemeye yön vermesine hizmet etmektedir. Bu ilkelerin somut birer güven-ce haline gelmesinde, AİHM’nin bu ilkelere yüklediği anlamın katkısı büyüktür. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun Türk hukuk sistemine girmesiyle, adil yargılanma hakkının çekirdeğinde yer alan çelişme ve silah-ların eşitliği ilkeleri çok daha önemli hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin de bireysel başvuru içtihadında, büyük ölçüde AİHM tarafından çizilen yolu izlediği görülmektedir. Bu çalışma, insan hakları hukukuyla doğrudan ilişkili bir ceza muhakemesi hukuku monografisidir. Aslına bakılırsa, bugünün hukuk dünyasında, en azından adil yargılanma hakkı konusunda, insan hakları hukuku ile muhakeme hukukuna ilişkin kuralları birbirinden ayırmak mümkün değil-dir. Eğer bir farktan söz etmek gerekiyorsa, olsa olsa insan hakları hukuku-nun genel ilkeleri belirlediği, ceza muhakemesi hukukunda ise bu ilkelerin somut kurallara dönüştüğü söylenebilir. İnsan hakları hukuku konusunda yapılan bireysel başvuruları karara bağlayan AİHM ve Anayasa Mahkemesi, adil yargılanma hakkı konusunda önemli bir içtihada sahiptir. Bu içtihat, Türkiye’deki ceza muhakemesi hu-kuku standardının yükselmesine yönelik pek çok değişikliğin de temel ge-rekçesidir. Ancak belirtmek gerekir ki bu durum, bu çalışmanın yapılmasını bir yandan desteklerken, bir yandan da oldukça güçleştirmektedir. Zira in-san hakları hukuku bakımından adil yargılanma hakkına ilişkin çizilen kav-ramsal çerçeve ve oluşturulan terminolojiyi, temelde iç hukuku konu alan bir monografiye oturtmak her durumda kolay değildir; ancak, gereklidir. Öte yandan AİHM’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı, uygulama için her zaman yeterli ölçüde somut değildir. Zira uygulamada temel sorun, var olan kuralın ne şekilde uygulanacağıdır ve bu konu öncelikle yerel mahkemeleri ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, bir sorunu tartışırken, bireysel başvuru yolunda verilen ihlal kararlarının yanında, konu-nun kanun yollarında ne şekilde ele alınması gerektiğini de tartışacağız. Ümit ediyoruz ki bu çaba, iç hukuk yolları tüketilirken, bazı sorunların da tükenmesine katkıda bulunacaktır. Ceza muhakemesinde çelişme denildiğinde, akla ilk gelenin “çelişme yöntemi” olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak bu çalışmanın konusu, çelişme yöntemiyle sınırlı değildir. AİHM ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen anlam bağlamında, çelişme ilkesinin hukukumuzdaki yansımaları üzerinde bir tartışma yürütmek, bu çalışmanın temel amaçlarından biridir. Çelişme; maddi içeriği olan, dolayısıyla bünyesinde birtakım haklar barındı-ran bir ilkedir. Ceza muhakemesinde, çelişme ilkesine doğrudan veya dolay-lı yoldan hizmet eden pek çok hak ve teminat vardır. Bunlar, CMK’nın so-ruşturma ve kovuşturma evresine ilişkin hükümlerine dağılmış vaziyettedir. Çalışmanın birinci bölümde daha çok adil yargılanma hakkı bağlamında çelişme ve silahların eşitliği ilkeleriyle, bunlarla ilgili kavramlar üzerinde durulacaktır. Burada öncelikle ele alınması gereken kavram, şüphesiz ki adil yargılanma hakkıdır. Zira adil yargılanma hakkına ilişkin temel esaslar ortaya konulmadan, bu hakkın altında yer alan hiçbir teminat anlaşılamaz. Konunun adil yargılanma hakkıyla ilişkisi ortaya konulduktan sonra, çeliş-me ve silahların eşitliği önce ayrı ayrı, sonrasında ise karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Böylelikle zaman zaman AİHM ve Anayasa Mahkemesi içti-hatlarında dahi birbirine karışabilen bu ilkelerin, birbirinden net bir şekilde ayrılması amaçlanmaktadır. Bölümün devamında çelişme ve silahların eşitliği ilkeleriyle, ceza muhakemesinde geçerli olan diğer hak ve ilkeler arasın-daki ilişki ele alınarak, ceza muhakemesi hukukunun sistemi bağlamında bilgi verilecektir. Birinci bölüm, söz konusu ilkelerin, tarihsel olarak ceza muhakemesi sistemlerinin gelişiminde sahip olduğu rolün ele alınmasıyla son bulmaktadır. İkinci ve üçüncü bölümde ise, Türk ceza muhakemesi sisteminde yer alan çelişmeye ilişkin kurallar, mümkün olduğunca sistematik bir şekilde ele alınacaktır. Bu yapılırken, çalışmanın diğer yapı taşı olan silahların eşit-liği ilkesine başvurularak, incelenen kuralın taraflar arasında mevcut olması gereken adil dengeyi bozup bozmadığı gözetilecektir. Zira çelişmenin gerektiği gibi olmasını sağlayan ilk teminat, silahların eşitliğidir. Nadiren ise bunun tam tersi yapılacak ve konunun neden çelişme ilkesiyle ilgili olmadı-ğı, ancak silahların eşitliği ilkesini hangi sebeple ilgilendirdiği açıklanacaktır. İkinci bölümde ele alınan temel konular arasında soruşturma evresi bağlamında; isnadın bildirilmesi hakkı, müdafi yardımından faydalanma hakkı, dosya inceleme hak ve yetkisi, tutuklama talebi halinde adil yargı-lanma hakkı ve özgürlük ve güvenlik hakkı kesişiminde doğan sorunlar, tercüman yardımından faydalanma hakkı, erken dinleme ve iddianamenin değerlendirilmesi süreci yer almaktadır. Üçüncü bölüm kovuşturma evresine ayrılmıştır. Burada muhakemenin yürüyüşüne paralel olarak; duruşma hazırlığı, duruşma ve kanun yolları şeklindeki sıra izlenecektir. Duruşma hazırlığında ele alınan konular, iddia-namenin tebliği, erken dinleme, ve bu süreçte delil toplanması talepleridir. Bölümün önemli bir kısmı, duruşma devresine ve bu devrede delillerin or-taya konulması ve tartışılmasına ayrılmıştır. Delillerin ortaya konulması bağlamında tek veya belirleyici delil ölçütü, duruşmaya getirilemeyen tanık-ların durumu, gizli tanıklık, kırılgan tanıklar, devlet sırlarına ilişkin tanıklık konuları ele alınan önemli konular arasındadır. Buna ek olarak yine üçüncü bölümde kovuşturma evresinde kendi kendini savunma, müdafi yardımın-dan faydalanma ve duruşmada hazır bulunma hakları, SEGBİS kullanımının duruşmaya katılma ve müdafiin hukuki yardımından faydalanma konu-sunda ortaya çıkarttığı dezavantajlar, asliye ceza mahkemelerinde Cumhuriyet savcılarının duruşmaya çıkmamaları, son sözün sanığa verilmesi ve ek savunma hakkı üzerinden durulan önemli konular arasında sayılabilir. Kanun yollarına ilişkin olarak konu, hem olağan hem de olağanüstü kanun yolları bağlamında ele alınacaktır. Tüm bu incelemeyi yaparken özellikle AİHM ve onu izleyen Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru içtihatlarını doğru biçimde aktarabilmeyi ve bunlarla iç hukuk arasında tutarlı bir ilişki kurabilmeyi amaçlıyoruz. Çalışmada yer alan AİHM kararlarının tamamı, AİHM’nin resmî içtihat karar veri tabanı olan HUDOC’da (https://hudoc.echr.coe.int) yer alan İngilizce ve Fransızca kararlardan Türkçeye çevrilmiştir. Bazı yerlerde ise, Fransızca ve İngilizce metinler karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve var olan anlam farklılıkları üzerinde durulmuştur. Son dönemde Türkiye hakkında verilen kararların önemli bir kısmı Fransız dilinde olduğundan; İngilizceye kıyasla daha az kişi tarafından bili-nen bu dilde verilen kararlar, Adalet Bakanlığı tarafından Türkçeye çevril-mediği sürece, hukukçuların büyük bir çoğunluğu, kararlarda ortaya çıkan gelişmelerden uzak kalmaktadır. Bu nedenle çalışmada, mümkün olduğun-ca bu kararlara öncelik verilmesine gayret gösterilmiştir. Sonuç olarak ka-rar veya sözleşme çevirilerinde bir hata olmuşsa, bu hata da yazara aittir. İlgili yerlerde mümkün olduğunca çok AİHM kararına gönderme yapa-rak; bu kararların, adil yargılanma hakkına ilişkin ihlallere yönelik Anayasa Mahkemesi ve AİHM önünde yapılacak başvurulara katkıda bulunmasını arzu ediyoruz. Ancak asıl önem verilmesi gereken husus, bu kararların de-rece mahkemeleri önünde kullanılarak, ihlalin ortaya çıkmasının önlenme-sidir. Bu bağlamda çalışma, sadece bireysel başvuru yapacak veya kanun yoluna başvuracak kişilere değil, tüm hukukçulara hitap etmektedir. Zira söz konusu kararlarda ortaya konan ilkeleri bilmesi ve buna uygun dav-ranması gerekenler, öncelikle yargılama makamı ve savcılıktır. Son olarak bu çalışmanın, yalnızca AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıyla çizdiği çerçeveyle sınırlı olmayacağını ifade etmek gerekir. Bu bağlamda, söz konusu mahkemeler önüne gitmemiş ancak Türk hukukunda sorun yaratmaya aday pek çok düzenleme de ele alınacaktır. Böylelikle ihlal konusu uygulamaların ilk derece mahkemeleri önünde veya kanun yolla-rında ileri sürülmesine ya da yapılacak yeni bireysel başvurulara destek olmak, başlıca dileğimizdir.
Ljubostinjska prinošenja 9
Župa Rasina i njene granice (Kratka studija iz istorijske geografije)2024 •
Fronteras, rutas y horizontes en las músicas populares en América Latina. Actas del XV Congreso IASPM-AL
La formación de la sociología de la música y sus desafíos en América Latina2023 •
Attachment Project at Harare Power Station
A MODEL BASED DESIGN OF A STEAM TURBINE GENERATOR LOAD FREQUENCY CONTROL SYSTEM2020 •
2024 •
Cultural Anthropology
Anti-Blackness and Moral Repair: The Curse of Ham, Biblical Kinship, and the Limits of Liberalism2024 •
BMJ Open Respiratory Research
ERK and AKT phosphorylation status in lung cancer and emphysema using nanocapillary isoelectric focusing2016 •
National Journal of Community Medicine
PERCEPTION AND PRACTICES REGARDING FIRST-AID AMONG SCHOOL TEACHERS IN MYSORE2012 •
2006 •
Вісник науки та освіти
СТАТУС ЖІНКИ В ЕПОХУ СЕРЕДНЬОВІЧЧЯ: УПОСЛІДЖЕННЯ ТА ДИСКРИМІНАЦІЯ2023 •
2023 •