POSTA SANATINDA YARATICI SERGİLEME VE KURULUM

MAİL ART, POSTA SANATI, mail art, bienal, biennial, curator, küratör, big exhibition, mcevata.com, mustafa cevat atalay, fine art, dada, dadaism, fluxus

ÖZET Bu araştırmanın amacı sanat eğitiminde yaratıcı bir takım süreçler sonucunda ortaya çıkan günümüz Posta Sanatı’nın, sanat eğitimi sürecinde hangi nedenlerle öğretilmesi gerektiğini açıklamak ve öğretim süreci hakkında önerilerde bulunmaktır. Günümüzde internet ve posta ağının bileşkesinin birçok imkânını kullanan Posta Sanatı, herhangi bir fiziksel ve sosyal sınırlama olmadan, küresel olarak, yaygınlaşmakta ve gelişmektedir. Posta Sanatı’nın yönelimi, sanat üretmek isteyen herkes için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Kendi içinde nadiren yazılı kuralları olan Posta Sanatı’nın özünü de var eden paylaşma, yaratıcılık, hediye etme, buluş yapma, kes yap, atık malzemeden yararlanma vb. gibi imkânları vardır. Ayrıca dünyanın herhangi bir yerine kolay transfer edilebilmesi de önemlidir. Sanatçının işinde buluşan yaratıcılık, herhangi bir sınırlama olmadan özgün bir biçimde sanatçılarla ve izleyenlerle buluşmakta ve bu sayede sanatın amaçlarından olan, insanın duygu ve düşüncelerini paylaşma ortamları oluşmaktadır. Sanat eğitiminde Posta Sanatı'nın kullanılması ve öğretilmesinin çıktıları değerlendirildiğinde, öğrencilerin sanatsal yaratıcılıklarının geliştiği, eserlerini sergileyebilecekleri yeni fırsatlar yakalayabildikleri, uluslararası sanat ağında yeni sanatçılarla tanıştıkları ve kendi sergi projelerini yapabilecekleri görülmüştür. Bu araştırmada yöntem olarak gözlem metodu tercih edilmiştir. Bunun için öncelikle Namık Kemal Üniversitesi’nde sanat eğitimi alan öğrencilerle bir çalıştay yapılmıştır. Çalıştay gözlemleri, üretilen işler ve literatür üzerinden veri analizi yapılmıştır. Sonuç olarak, sanat eğitimi sürecinde Posta Sanatı öğretimi ile yapılan işler incelendiğinde öğrencilerde yaratıcılık imkânlarının arttığı, farklı sanatsal deneyimler ile sanat ve estetik yönlerinin geliştiği söylenebilir. Bu nedenlerle Posta Sanatı’nın, sanat eğitiminde çeşitli şekillerde öğretilmesi ve uygulanması önerilebilir. Anahtar kelimeler: Sanat eğitimi, Posta Sanatı, Yaratıcılık ABSTRACT The purpose of this study is to clarify the necessity of teaching Mail Art which shows up during some creative process in art education, why it should be taught at schools and recommendations about its teaching process. In our day, Mail Art which uses many possibilities of internet and postal web intersection, without any physical and social limitation, globally becomes widespread and improves. The tendency of Mail Art provides an appropriate basis for anyone who wants to make art. Mail Art which has seldom rules in itself, has been into existence and has opportunities as sharing, creativity, donating, inventing, cut collage, utilization of waste materials etc. Its ability to be transfered to any place on earth is also important. Creativity which meets at the artist’s work, without any limitations in a unique way which meets with artists and audiences, so that places for sharing emotions and thoughts are created. When the outcomes of using Mail Art in art education are evaluated, it can be seen that the artistic creativity of the students are improved, they take new opportunities to exhibit their works, meet new artists from the international art network and be able to carry out their own exhibition projects. At this study observation method used as a research technique. For this, firstly a workshop has been made with the students who take artistic education at Namık Kemal University. Data analysis is made through workshop observations, produced works and literature research. Consequently, when the works made by Mail Art education produced during art education process are examined, it has been seen that the creativity potentiality is increased and with different artistic experiences their artistic and aesthetical sides are improved. For these reasons it may be suggested that Mail Art can be applied and taught by various ways. Keywords: Art Education, Mail Art, Creativity.

Bingöl Araştırmaları Dergisi, 2023

Posta sanatı bağlamında Bingöl’ü odağına alan bu çalışma ile Bingöl temalı filatelik nesnelerin belirlenmesi ve alanyazına kazandırılması amaçlanmıştır. Nitel araştırma yönteminin esas alındığı bu çalışmada toplanan veriler, veri analiz yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi yaklaşımıyla elde edilmiştir. 7 farklı araştırma konusu üzerinden oluşturulan bu çalışmada 1840-2005 yılları arasına tarihlendirilen toplam 28 adet filatelik nesneye ulaşılmıştır. Filatelik nesnelerin tür dağılımı ise 1 adet posta damgası, 1 adet damga pulu, 3 adet posta pulu, 3 adet kişisel pul, 3 adet ilk gün zarfı, 16 adet posta kartı ve 1 adet fotokart içimindedir. Posta pullarına benzerlikleri nedeniyle hatalı olarak posta işlemlerinde kullanılan damga pulları, çoğu zaman mezat ve müzayedelerde diğer filatelik ürünlerle birlikte işlem görmektedir. Bu nedenle Bingöl temalı 1 adet damga pulu da çalışma kapsamına dâhil edilmiştir. Sonuç olarak emisyon programı ve kişisel pul uygulaması kapsamında hazırlanan çalışmalarda Bingöl temasının gerektiği gibi kullanılamadığı, posta kartları kategorisinde ise kentin seçilmiş mekânsal alanlarının tekrarı biçiminde bir etkinin oluştuğu görülmüştür. Bu nedenle kamu kurumları başta olmak üzere konuya duyarlı çevreler tarafından gerekli farkındalığın oluşturulması ve kentin ayırt edici yönlerini ön plana çıkartacak yeni tasarımlar için çalışmalara başlanması önerisinde bulunulmuştur

Yirmibirinci yüzyılın başında “modernite” çağdaş kültürü tanımlamada, belirleyici bir referans noktası haline gelmiştir. Ortaçağdan sonra, Batı tarihi için Antik Yunan-Roma tarihinin oynadığı belirleyici rol, günümüzde modernitenin tarihine atfedilmektedir. Tarihselleştirme ve yeniden canlandırma tartışmaları altında modernite, karşı, diğer, alter, meta gibi birçok biçimde karşımıza çıkmaktadır. Akademik bir disiplin olarak sanat tarihinin ve modernizmin ortaya çıkışındaki kökensel ilişki nedeniyle, sanatın sunumu olarak sergileme pratiklerinde de benzer modernist sunumların yansımaları görülmektedir. Modernitenin tartışılan, bu geri dönüşlü yapısı, sanat uygulamaları ve sergileme pratikleri açısından, içinde yaşadığımız kültürden bağımsız değildir. Bu nedenle kültürün akış yönü içerisinde modernitenin yansımalarının günümüzde de devam ediyor olması, modernitenin ne gibi etkileri olduğunu sorgulamamızı kaçınılmaz hale getirmektedir. Sanat yapıtı ile paralel değişimler gösteren sergileme pratikleri çerçevesinde modernite tartışmalarını merkezine alan, Documenta 12 ve 4. Tate Trienali etkinlikleri, teori ve uygulamadaki yeni yaklaşımları ortaya koyan iki belirleyici sergidir. Modernitenin yeni görünümlerini, sergileme pratiklerinin sanat yapıtıyla olan dinamik ilişkisi çerçevesinde ele alan bu iki etkinlik, günümüz sanat ortamı konusunda da fikir vericidir. Bu kapsamda, sanat yapıtıyla sergileme pratikleri arasındaki değişen konumlar, içinde yaşadığımız kültür-sanat ortamının moderniteyle olan ilişkisi, güncel bir tartışma alanı açmaktadır.

Kalem İşi Dergisi , 2019

ÖZ ''Yaratmak'' kelimesi anlam bakımından iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. İlk akla gelen anlam; gerçek yaratıcı olan Allah'ın yaratmasıdır ki bu durumyoktan yaratma olarak tabir edebileceğimiz "KÜN" yani Allah'ın ol demesiyle olan yaratmadır. Diğer anlamı ise insanı ilgilendiren daha çok sanat literatüründe kullanılan manadadır. Yaratma sözcüğü, içerisinde ortaya koymak, meydana getirmek, bulmak, türetmek, oynamak, yorumlamak, kurmak, doğurmak ve var etmek gibi anlamları taşımaktadır. Yaratıcılık ise daha çok sezgiye dayalı çözümleme girişimi ya da etkinliğidir. Sanatta yaratıcılık, bir tür sorun çözme yeteneği olarak görülür, yaratıcı süreç için diğer alanlarda olduğu gibi beynin bütününün kullanılması gereklidir. Bu iç etkinlik, ortaya konan obje somut olsa bile kavramsal olarak soyut dünyaya hitap ettiğinden günümüzde bilim insanları tarafından açık ve kesin bir tanımı yapılamamaktadır. Bazılarına göre yaratıcılık bir süreç, bazılarına göre ise bir üründür. Fakat varılan ortak fikir; yaratıcılığın bulunmamış ve farklı bir şey yapmak olduğu ya da gözlenebilen bir ürüne bağlı olarak yaratıcılığın değerlendirilebileceği şeklindedir.Bu çalışmanın amacı sanat-yaratma ilişkisini ve bunun doğal sonucu olarak yaratma kavramının bizde bıraktığı mana üzerine fikir beyan etmektir. Yaratıcı düşüncenin ortaya çıkabilmesi için gerekli şartlardan, yaratıcı kişilik özelliklerine kadar sanatçı ve sanat eleştirmenlerinin görüş ve araştırmalarına değinilmiştir. Yine bu çalışmada; yaratıcı düşünce yeteneğinin gelişiminde eğitim, fıtrat, aile ve diğer çevresel etkenler üzerinde durulmuştur. Sonunda ise sanatçının mevcut şartlara bağlı olarak neyi, niçin arayıp ortaya koyduğu ve ne koymaya çalıştığı meselesi incelenmiştir.

II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU GÜZEL SANATLAR TAM METİN KİTABI, 2017