MALİYE POLİTİKASI
744. Bir ekonomide üretim ve istihdamın toplam talebe bağlı olduğunu ileri
süren iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) M. Friedman
B) A. Smith
C) J.B. Say
D) A. Marshall
E) J.M. Keynes
Çözüm: Bir ekonomide üretim ve istihdamın toplam talebe bağlı olduğunu ileri süren
iktisatçı J.M. Keynes’tir. Keynes’e göre, 1929 ekonomik buhranında baş gösteren
işsizliğin nedeni toplam talep yetersizliğidir.
ap
e
• Kapalı bir ekonomide, toplam talep (AD), özel kesim tüketim ve yatırım harcamaları
ile kamu kesimi harcamalarının toplamıdır.
C
• Dışa açık ekonomide; toplam talep (AD), özel kesim tüketim (C) ve yatırım harca
maları (I), kamu kesimi harcamaları (G) ve net ihracatın (X-M) toplamıdır. İşsizliğe
neden olan özel kesim tüketim ve yatırım harcamalarının yetersizliği, kamu harca
malarını arttırmak suretiyle giderilebilir. Cevap, E seçeneğidir. Y*= Tam istihdam milli
gelir düzeyi; AD=toplam talep;
AD<Y* (P l.Q l)
(Deflasyon: Toplam
talep yetersizliği)
Th
e
AD= Y* (P.Q*)
• Ekonomide toplam har
cama talebi tam istih
dam milli gelir düzeyine
eşittir.
• Milli gelir, tam istihdam
milli gelir düzeyindedir.
• Ekonomi tam istihdam
dengesindedir.
• İradi işsizlik vardır.
• Ekonomi dengededir.
• Ekonomide toplam har
cama talebi tam istih
dam milli gelir düzeyinin
altında gerçekleşmiştir.
• Milli gelir tam istihdam
milli gelir düzeyinin altın
dadır.
• Ekonomi eksik istihdam
dengesindedir.
• Gayri iradi işsizlik vardır.
• Ekonomide deflasyonist
bir eğilim vardır.
AD>Y* (ÎP.Q*)
(Enflasyon: Toplam
talep fazlalığı)
• Ekonomide toplam har
cama talebi tam istih
dam milli gelir düzeyinin
üzerinde gerçekleşmiştir.
• Milli gelir, tam istihdam
milli gelir (reel milli gelir)
düzeyini aşmıştır.
• Ekonomide toplam har
cama talebi tam istihda
mı aşmıştır.
• Enflasyon vardır.
• Ekonomide enflasyonist
bir eğilim vardır.
- Not 1: Keynesyen iktisatçılara göre, ekonomik problemlerin kaynağı toplam
talepteki dalgalanmalardır. Bir ekonomide toplam talebe bağlı iki problem baş
gösterebilir. Bunlar işsizlik, enflasyondur.
• Toplam talep yetersizliği sonucu işsizlik sorunu ortaya çıkar.
486
4T Maliye Soruları
• Toplam talep fazlalığı sonucu enflasyon sorunu ortaya çıkar.
- N ot 2: Bir ekonomide toplam talebe bağlı olarak ortaya çıkan problemlere karşı
iki tür politika uygulanır. Bunlar genişletici (gevşek) ve daraltıcı (sıkı) politikalardır.
• İşsizlik sorunu gidermek için genişletici politika uygulanır.
• Enflasyon sorunu gidermek için daraltıcı politika uygulanır.
- N o t 3: Genişletici tüm politikalar ekonomide üretim ve istihdamı artırarak ( Q î)
işsizlik sorunu gidermek için uygulanır. Bunlar genişletici maliye ve para poli
tikalarıdır. Toplam talebi artırıcı yönde etkiler. Genişletici tüm politikalar
ekonomiye satın alma gücünü yani “parayı” sürmeyi gerekli kılar. Örneğin;
• Genişletici maliye politikası: Vergilerin azaltılması, kamu harcamalarının artmlması,
bütçe açığı verilmesidir.
• Genişletici para politikası: Para arzının artırılmasıdır.
ap
e
- N o t 4: Daraltıcı tüm politikalar ise ekonomide enflasyonu düşürmek (P0) için
uygulanır. Bunlar daraltıcı maliye ve para politikalarıdır. Toplam talebi azaltıcı
yönde etkiler. Daraltıcı tüm politikalar ekonomiden satın alma gücünü yani
“parayı” çekmeyi gerekli kılar. Örneğin;
C
• Daraltıcı maliye politikası: Vergilerin artırılması, kamu harcamalarının kısılması, bütçe
fazlası verilmesidir.
• Daraltıcı para politikası: Para arzının kısılmadır.
Th
e
- N o t 5: Bir ekonomide 1973 petrol krizi sonrası olduğu gibi stagflasyon sorunu
baş gösterebilir. Stagflasyon, yüksek enflasyon ile işsizliğin bir arada görülmesidir.
Talep yanlı para ve maliye politikalan bu sorunun çözümünde yetersiz kalmıştır.
Çünkü 1970’li yıllarda yaşanan stagflasyon sorunu ekonominin arz yanından kay
naklı olarak ortaya çıkmıştır. Stagflasyonda yüksek enflasyonla işsizlik bir arada
görüldüğünden eşanlı olarak daraltıcı ve genişletici politika uygulanması tutarsızdır.
Bu sorunun çözümü için gelirler politikası veya arz yanlı politikalar önerilmiştir.
- Not 6: Para ve maliye politikaları ortadoks politikalardır. Ortadoks politikalar,
ekonomide fiyat mekanizmasına (fiyat, ücret veya döviz kuru gibi) müdahale et
meden toplam talebi yönlendirmek için uygulanan politikalardır. Gelirler politikası
ise heteredoks bir politikadır. Heteredoks politikalar; örneğin hükümetin, fiyat, üc
ret veya döviz kurunun oluşum sürecine doğrudan müdahale ettiği politikalardır.
745. Klasik iktisatçılar Büyük Buhran’m nedenini aşağıdakilerden hangisi
ile açıklamışlardır?
A) Efektif talep yetersizliği
B) Para arzının gereğinden az artırılması
C) Para arzının gereğinden fazla artırılması
D) Reel ücretlerin yüksek olması
E) Nominal ücretlerin yüksek olması
487
Maliye Politikası
Çözüm: 1929 Krizinin nedeni ile ilgili olarak iktisadi okulların farklı görüşleri söz
konusudur. Bunları şu şekilde sınıflandırmak mümkündür:
/ Klasik iktisatçılara göre, reel ücretlerin yüksek olması
/ Keynesyen iktisatçılara göre, efektif talep yetersizliği
/ Monetarist iktisatçılara göre, para arzının zamanında ve yeterince artırılmamasıdır.
Cevap, D seçeneğidir.
746. Aşağıdakilerden hangisi J. M. Keynes’in Genel Teori’de ortaya koydu
ğu varsayımlarından biri değildir?
A) Ekonomi eksik istihdam dengesindeyken, özel kesim harcamalarıyla kamu
harcamaları birbiriyle rekabet halinde değildir.
B) Piyasaya arz olunan her mal kendi talebini yaratır
e
C) Ekonomi her zaman tam istihdam düzeyinde dengede değildir.
ap
D) Faizler her zaman yatırım-tasarruf eşitliğini sağlamaz
E) Ücret düzeyinin düşmesiyle işsizliğin azalması beklenemez.
Çözüm: Keynes, Genel Teoride, Klasik görüşün tam aksine piyasaya arz olunan her
C
malın kendi talebini yaratmayacağını ileri sürmüştür. Keynes, say kanunu veya
mahreçler yasası olarak ifade edilen bu durumun geçerli olmadığını savunmuştur.
Cevap, B seçeneğidir.
e
• Klasik görüş ile Keynes’in görüşünün karşılaştırılması
Keynes
Th
Klasik Görüş
• Tam rekabet koşulları geçerlidir • Ücretler aşağı yönlü esnek de
ğildir
• Ücretler, fiyatlar ve faizler es
Ekonomiye
• Yatırım-tasarruf eşitsizliği söz
nektir
ilişkin
konusudur
• Her arz kendi talebini yaratır
varsayımları
• Her arz kendi talebini yaratmaz
• Miktar kuramı geçerlidir
• Miktar kuramı geçerli değildir
Ekonomik
problem
Devletin
rolü
Bu varsayımlar altında ekonomi
tam istihdamdadır. Ücretler, fiyat
lar ve faizler esnekliği ekonomiyi
tam istihdam dengesine getirir.
Problemler geçicidir.
Bu varsayımlar altında ekonomi
her zaman tam istihdam düzeyin
de dengede değildir. Ekonomi ek
sik istihdam koşullarında da den
geye gelebilir. İşsizliğin nedeni
toplam talep yetersizliğidir.
Devletin ekonomiye müdahale et Devlet, toplam talep yetersizliğini
gidermek, ekonomiyi tam istih
mesine gerek yoktur.
dam milli gelir düzeyine ulaştır
mak için kamu harcamaları ve
vergileri kullanmak suretiyle eko
nomiye müdahale etmelidir.
488
4T Maliye Sorulan
747. Aşağıdakilerden hangisi ekonomide “Likidite Tuzağı” olduğu varsayı
mında bulunarak, ekonomide denge m illi gelir düzeyinin belirlenme
sinde para politikasının etkin olmadığını, buna karşın maliye politika
sının kullanılması gerektiğini ileri sürmüştür?
A) Monetarist görüş
B) Klasik görüş
C) Neo-klasik görüş
D) Keynesyen görüş
E) Arz yanlı görüş
Çözüm: Durgunluk içindeki bir ekonomide “Likidite Tuzağı” olduğu varsayımında bulu
narak, ekonomide denge milli gelir düzeyinin belirlenmesinde para politikasının etkin
olmadığını, buna karşın maliye politikasının kullanılması gerektiğini ileri süren,
Keynesyen görüştür. Cevap, D seçeneğidir.
Klasik Görüş
Keynes
e
Para nötr değildir. Klasik dikoto
mi geçersizdir. Nominal değişken
olan para, kısa dönemde üretim
ve istihdam gibi reel değişkenleri
etkileyebilir.
ap
Para, nötrdür. Nominal değişken
olan para, üretim ve istihdam gi
bi reel değişkenleri etkilemez.
Paranın rolü
Klasik dikotomi geçerlidir. Para
sadece fiyatlar genel düzeyini be
lirler.
C
Th
e
Para talebi
Para, sadece işlem amaçlı talep Para, sadece işlem amaçlı değil,
edilir ve gelire karşı duyarlıdır.
ihtiyat ve spekülatif amaçlı da ta
lep edilir. İşlem amaçlı ve ihtiyat
para talebi gelire, spekülasyon
amaçlı para talebi ise faize karşı
duyarlıdır.
Politika
etkinliği
Devletin vergi veya borçlanmaya
yönelmesi, özel kesimdeki verim
li kaynakların etkin olmayan ka
mu kesimine transfer edilmesi
anlamına geleceğinden ekonomi
deki geçici problemler karşısın
da, maliye politikası değil para
politikası araçları kullanılmalıdır.
Spekülasyon amaçlı para talebi
nin faiz esnekliğinin “sonsuz” ol
duğu durumda ekonomide likidi
te tuzağı vardır. Bu durumda pa
ra politikasının etkin değildir.
Üretim ve istihdamı arttırmak
için maliye politikası araçlarını
kullanılmalıdır. (Para ekonomi
ye, para politikası değil maliye
politikası araçlarıyla girmelidir.)
748. K am u harcamalarının özel sektörün marjinal verimliliğini arttırıcı
yönde bir etki meydana getirmesi durumu aşağıdakilerden hangisi ile
ifade edilmektedir?
A) Crowding-in etkisi
B) Crowding-out etkisi
C) Kalabalıklaşma etkisi
D) Hızlandıran etkisi
E) Çarpan etkisi
489
Maliye Politikası
Çözüm : Kamu harcamalarının eğitim, alt-yapı, araştırma-geliştirme gibi alanlara yön
lenmesi durumunda özel sektörün verimliliğinde artış meydana gelir. Kamu sektörünün
özel sektörün marjinal verimliliğini arttırıcı yöndeki etkisi, özel sektör yatırımlarını
tamamlayıcı nitelikte olduğu için özel sektörü çekme etkisine sahiptir. Literatürde bu
duruma “Croıvding-irı etkisi” adı verilmektedir. Kamu harcamalarının gıda, konut,
sağlık hizmetleri gibi sektörlerde gerçekleşmesi ise, özel sektör yatırımlarını ikame edici
özelliğe sahip olduğu için özel sektör yatırımlarında bir daralmaya neden olacaktır. Bu
duruma “Croıvding-out etkisi ” (dışlama etkisi) adı verilmektedir. Cevap, A
seçeneğidir.
749. Milton Frİedman’a göre maliye politikası uygulamasının kaçınılmaz
olduğu durumda aşağıdaki politika uygulamalarından hangisi uygulan
malıdır?
B) Vergi politikası
ap
e
A) Kamu harcamaları
C) Borçlanma politikası
D) Açık bütçe uygulaması
E) Transfer harcamaları
Çözüm : Monetarist iktisatçılar ekonomi üzerinde en önemli rolü, paraya biçmişlerdir.
Th
e
C
Onlara göre, iktisadi istikrarsızlığın kaynağı yanlış uygulanan para politikalarıdır. İktisa
di istikrarın sağlanması için maliye politikasının kullanılması zaruret arzediyorsa, harca
ma politikası yerine vergi politikasının kullanılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Milli
gelirin azaldığı dönemlerde, vergi oranları düşürülüp, arttığı dönemlerde vergi
oranlarının arttırılması gereği üzerinde durmuşlardır. Frİedman’a göre, vergi yapısı
maliye politikasının gücünü belirler. En iyi vergi sistemi kaynaktan kesilen artan oranlı
gelir vergisidir. Böyle bir sistem, verginin tespitiyle toplanması arasındaki zaman farkını
kısaltarak, toplam vergiler içinde dolaylı vergilerin payını azaltır. Cevap, B seçeneğidir.
750. I. İstihdamı arttırmak
II. Vergi gelirlerini arttırmak
III. Gelir dağılımında adaleti sağlamak
IV. Kamu harcamalarını azaltmak
Yukarıdakilerden hangisi maliye politikasının am açlarından biri
değildir?
A) Yalnız I
B) Yalnız IV
D) I, II ve III
E) I, II, III ve IV
C) II ve IV
Çözüm : Maliye politikası, bir ülkede temel makroekonomik amaçlara ulaşmak için
kamu harcamaları ve gelirlerinin miktar ve bileşiminde yapılan düzenlemelerdir. Vergi
gelirlerini arttırmak veya kamu harcamalarını azaltmak maliye politikasının amacı değil,
çeşitli amaçlara ulaşmak için kullandığı bir aracıdır. Cevap, C seçeneğidir.
490
47 Maliye Soruları
Maliye Politikasının Amaçları
Maliye Politikasının Araçları
•
•
•
•
•
Kamu harcamaları
Kamu gelirleri (vergiler)
Bütçe açığı veya fazlası
Tam istihdam bütçe açığı veya fazlası
Borçlanma
C
ap
e
• Ekonomik istikrarın sağlanması
-Fiyat istikrarının sağlanması
-Tam istihdamın sağlanması
• Ekonomik kalkınmanın gerçekleştiril
mesi ve istikrarlı büyüme hızının sağ
lanması
• Gelir dağılımının düzeltilmesi
• Ödemeler bilançosu dengesinin sağlan
ması
• Bölgesel dengesizliklerin giderilmesi
• Sektörel teşviklerin gerçekleştirilmesi
• Çevre sorunlarının giderilmesi
Not: Maliye politikasının kısa dönemli
amacı, ekonomik istikrarın sağlanması
iken; uzun dönemli amacı ise istikrarlı bir
ekonomik büyüme hızının sürdürülmesi
dir. Günümüzdeki en önemli amacı ise fi
yat istikrarını sağlamakür.
751. Aşağıdakilerden hangisi maliye politikasının amaçları arasındaki çatış
maya bir örnektir?
e
A) Durgunluk döneminden talebi canlandırmak için arttırılan kamu cari harcama
larının tüketimi arttırması
Th
B) Enflasyonist dönemde talebi düşürmek için arttırılan dolaylı vergilerin tüketimi
kısması
C) Durgunluk dönemlerinde talebi artırmak için uygulanan genişletici maliye po
litikasının ekonomik büyümeyi hızlandırması
D) Enflasyonist dönemde talebin kontrol edilmesi amacıyla uygulanan sıkı maliye
politikasının ekonomik büyümeyi yavaşlatması
E) Enflasyonist dönemde talebi düşürmek için arttırılan dolaysız vergilerin tüketi
mi kısması
Çözüm: Mali araçları kullanmak suretiyle gerçekleştirilmek istenen bir amaç, başka bir
amaçla uyum içerisinde olmayabilir. Örneğin, fiyat istikrarının sağlanması için alman bir
mali önlem, tam istihdamı veya ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Cevap, D se
çeneğidir.
• Maliye politikasının amaçları arasındaki çatışmalar: Maliye politikası, hükü
metin belirli amaçlara ulaşmak için mali araçları kullanılmasıdır. Ancak vergi ve kamu
harcamaları gibi mali araçları kullanmak suretiyle amaçların eşanlı gerçekleştirilmesi
zordur.
491
Maliye Politikası
• Fiyat istikrarı (P) ile tam istihdamı sağlama (Q) amacı arasındaki çatışma:
İşsizliği azaltmak için uygulanan genişletici maliye politikası ekonomi tam istihdama
ulaştıktan sonra enflasyona neden olabilecektir. (Q’yu artırma yönünde uygulanan
bir politika, P’nin artmasına neden olabilecektir.)
• Fiyat istikrarını (P) sağlama ile ekonomik büyüme ve kalkınma (Q) ama
cı arasındaki çatışma: Enflasyonu düşürmek için uygulanan daraltıcı maliye poli
tikası, örneğin kurumlar vergisinin artırılması ekonomik büyüme ve kalkınmayı olum
suz etkileyebilecektir. (P’yi düşürmeye yönelik bir politika, Q ’nun azalmasına neden
olabilecektir.)
• Fiyat istikrarını (P) sağlama ile gelir dağılımını iyileştirme (S) amacı ara
sındaki çatışma: Enflasyonu düşürmek için artırılan dolaylı vergiler gelir dağılımın
daki eşitsizliği daha da kötüleştirebilecektir.
ap
e
752. Aşağıdakilerden hangisi maliye politikasının diğer politikalarla uyum
lu bir şekilde yürütülmesinde yaşanan sorunlardan biridir?
A) Uzun vadeli borçlanma ile düşürülmeye çalışılan likiditenin, daraltıcı para po
litikasıyla desteklenmesi
C
B) Enflasyonist dönemde arttırılan dolaylı vergilerle birlikte, ticari bankaların kre
di genişlemesine gitmesi
C) Deflasyonist dönemde likiditeyi arttırmaya yönelik bir borçlanmaya politikası
ile birlikte, genişletici para politikası uygulanması
Th
e
D) Deflasyonist dönemde genişletici maliye politikası ile birlikte, para arzının ve
kredi hacminin arttırılması
E) Enflasyonist dönemde azaltılan kamu harcamasının, kredi daralmasıyla des
teklenmesi
Çözüm : Maliye politikasının başarısı, önemli ölçüde ekonomik problemin doğru teşhis
edilmesine, önlemlerin zamanında alınmasına (gecikmeler sorununun minimize edilme
si), maliye politikasının diğer politikalarla uyumlu bir şekilde yürütülmesi ve desteklen
mesine bağlıdır. Bu bakımdan enflasyonist dönemde arttırılan, dolaylı vergilerle talep kı
sılmaya çalışılırken, ticari bankaların kredi genişlemesine gitmesi, talebi arttıracağından
maliye politikasının başarısını sınırlayacaktır. Cevap, B seçeneğidir.
• Maliye politikasının başarısını sınırlayan faktörler: Maliye politikasının başa
rılı bir şekilde yürütülmesi belli faktörlere bağlıdır. Bunlar aşağıya çıkarılmıştır;
- Ekonomik problemin doğru teşhis edilmesi: Ekonomik problemin doğru
teşhis edilmesi önemlidir. Örneğin enflasyonun (P) ekonominin arz yanından mı
yoksa talep yanından mı kaynakladığının iyi belirlenmesi gerekir. Aksi halde uygu
lanacak politika beklenen sonuçları vermemenin ötesinde sorunu daha da kötüleş
tirebilecektir.
- Ekonomik problemlere karşı politikanın zamanında uygulanması: Mali
ye politikası belli bir gecikmeyle uygulanabilmektedir. Örneğin, vergi oranlarının
492
47 Ma/iye Sorulan
değiştirilmesi parlamentonun onayına bağlıdır. Önlemlerin zamanında alınmaması
maliye politikasını başarısını sınırlar.
- Mali önlemin büyüklüğü ve bileşiminin belirlenmesi: Ekonomik problem
ler karşısında mali araçların bileşimi ve büyüklüğü iyi belirlenmelidir. Örneğin, enf
lasyonu önlemede hangi vergilere ne kadar ağırlık verileceğinin belirlenmesi gere
kir.
- Ekonomik problemin yapısal olup olmadığı: Ekonomik problem ülke eko
nomisinin yapısal özelliklerinden kaynaklı olabilir. Örneğin durgunluk veya enflas
yon belli sektörlerde ağırlıklı olarak ortaya çıkabilir. Bu durumda uygulanacak ma
liye politikası önlemleri belli sektörlere yönelik olmalıdır. Aksi halde diğer sektör
lerde veya ekonomi üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarabilir.
- Politik sınırlamalar: Maliye politikasının başarısını sınırlayan önemli bir faktör
ap
e
de politik sınırlamalardır. Kamu harcamaları ve vergiler ekonomik amaçlar yerine
politik amaçlara yönelik kullanılabilir. Örneğin, enflasyonist bir eğilim olsa bile po
litikacılar oylarını maksimize etmek için çoğu kez genişletici politikaları tercih et
me eğiliminde olacaklardır.
- Uyumlu diğer politikalarla desteklenmesi: Maliye politikasının başarısı
C
önemli ölçüde uyumlu diğer politikalarla desteklenmesine bağlıdır. Örneğin enflas
yonu önlemeye yönelik daraltıcı maliye politikası, sıkı para ve kredi politikasıyla
desteklenmelidir. Aksi halde maliye politikasının başarısı azalır.
- Kamuoyu tarafından desteklenmesi: Maliye politikasının başansını sınırlayan
e
bir diğer faktörde maliye politikası önlemlerinin kamuoyu desteğini almasıdır.
Th
753. Phillips eğrisi aşağıdakilerden hangisinde doğru tanımlanmıştır?
A) Vergi oranları ile vergi gelirleri arasındaki doğru yönlü, ancak istikrarsız ilişki
yi gösteren eğridir.
B) Enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki doğru yönlü ve istikrarlı ilişkiyi gösteren
eğridir.
C) Parasal ücretler ile ekonomik büyüme oranı arasındaki ters yönlü ve istikrarlı
ilişkiyi gösteren eğridir.
D) Vergi oranları ile vergi gelirleri arasındaki ters yönlü ilişkiyi gösteren eğridir.
E) Enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü ve istikrarlı ilişkiyi gösteren eğ
ridir.
Çözüm: Phillips eğrisi, enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü ve istikrarlı iliş
kiyi gösteren eğridir. A. Phillips 1958 yılında yayımlanan çalışmasında, parasal ücretler
ile işsizlik oranları arasındaki ters yönlü ilişkinin varlığına dikkati çekmiştir. Phillips’in bu
çalışmasına dayanarak, P.Samuelson ve R. Solow (1960) tarafından yapılan ortak çalış
mada, enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü ve istikrarlı bir ilişkinin var oldu
ğu ifade edilmiştir. Cevap, E seçeneğidir.
493
Maliye Politikası
• Phillips eğrisi: Phillips eğrisi, enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü ve is
tikrarlı ilişkiyi gösteren eğridir.
Philips Eğrisi
Genişletici Politika
e
Enflasyon
ap
Phillips eğrisi analizi, enflasyon pahasına işsizliği azaltma; işsizlik pahasına enflasyo
nu düşürme olanağı sunduğu için 1960 ile 1970’li yıllar arasında Keynesyen politi
kaların önemli bir aracı haline gelmiştir. Keynesyen yaklaşıma göre, genişletici poli
tikalarla toplam talebi arttırarak enflasyon pahasına işsizlik düşürebilir.
C
Phillips Eğrisi Analizine iktisat Okullarının Bakışı
Kısa Dönem
Uzun Dönem
• Keynesyen analiz, kısa
• Geçerlidir.
dönemlidir.
® Enflasyonla işsizlik arasında değiş-tokuş vardır.
• Phillips eğrisi negatif eğimlidir.
Monetarist
Yaklaşım
•
•
•
•
•
•
•
Geçerlidir.
Enflasyonla işsizlik arasında değiş-tokuş vardır.
Phillips eğrisi negatif eğimlidir.
Beklenen enflasyon değişmemiştir.
Adaptif beklentiler söz konusudur.
Doğal işsizlik oranı sabittir.
Gerçekleşen işsizlik oranı, doğal işsizlik oranının
altında veya üstünde olabilir.
• Genişletici para politikası söz konusu ise
gerçekleşen işsizlik oranı, doğal işsizlik oranının
altında olur.
• Daraltıcı para politikası sözkonusu ise
gerçekleşen işsizlik oranı, doğal işsizlik oranının
üstünde olur.
• Geçersizdir.
« Enflasyonla işsizlik arasında
değiş-tokuş yoktur.
• Phillips eğrisi diktir.
• Beklenen enflasyon değişmiştir.
• Adaptif beklentiler söz
konusudur.
• Doğal işsizlik oranı sabittir.
• Gerçekleşen işsizlik oranı, doğal
işsizlik oranına eşittir.
Yeni
Klasik
Yaklaşım
•
•
•
•
•
•
• Geçersizdir.
• Enflasyonla işsizlik arasında
değiş-tokuş yoktur.
• Phillips eğrisi diktir.
• Rasyonel beklentiler söz
konusudur.
• Doğal işsizlik oranı söz
konusudur.
• Gerçekleşen işsizlik oranı, doğal
işsizlik oranına eşittir.
Th
e
Keynesyen
Yaklaşım
Geçersizdir.
Enflasyonla işsizlik arasında değiş-tokuş yoktur.
Phillips eğrisi diktir.
Rasyonel beklentiler söz konusudur.
Doğal işsizlik oranı söz konusudur.
Gerçekleşen işsizlik oranı, doğal işsizlik oranına
eşittir.
494
4T Maliye Soruları
754. Aşağıdakilere!en hangisi Yeni Klasik yaklaşım ile Monetarist yaklaşı
mın Phillips eğrisi ile ilgili görüşleri arasındaki farklardan birisidir?
A) Monetarist yaklaşıma göre, Phillips eğrisi kısa dönemde negatif eğimleyken,
Yeni Klasik yaklaşım göre diktir.
B) Hem Monetarist, hem de Yeni Klasik yaklaşıma göre, Phillips eğrisi kısa dö
nemde negatif eğimli, uzun dönemde dik bir görünüm arz eder.
C) Monetarist yaklaşım, Phillips eğrisini sadece uzun dönemde negatif eğimli ola
rak kabul ederken; Yeni Klasik yaklaşım, hem uzun hem de kısa dönemde ne
gatif eğimli olarak kabul etmektedir.
D) Monetarist yaklaşım uzun dönemde dik Phillips eğrisinin varlığını kabul eder
ken, Yeni Klasik yaklaşım Phillips eğrisinin sadece uzun dönemde dik olacağı
nı ileri sürmektedir.
e
E) Hem Monetarist yaklaşım, hem de Yeni Klasik yaklaşım, uzun dönemde Phil
lips eğrisinin dik olduğunu ileri sürer.
ap
Çözüm: Phillips Eğrisi işsizlik ile enflasyon arasındaki ters yönlü ilişkiyi gösterir. Keynesyen, Monetarist ve Yeni Klasiklerin Phillips Eğrisine ilişkin yaklaşımları şu şekildedir:
C
/ Keynesyenlere göre Phillips eğrisi negatif eğimlidir ve enflasyon ile işsizlik arasında
ki bir değiş-tokuşu temsil etmektedir.
e
/ Monetaristler, Phillips eğrisinin kısa dönemde geçerli olacağını; yani kısa dönemde
negatif eğimli olabileceğini, uzun dönemde ise, adaptif beklentilerden dolayı dik ola
cağını ifade etmektedir. Yani, uzun dönemde Phillips eğrisi analizi geçerli değildir.
Th
/ Yeni Klasik Yaklaşım ise, iktisadi karar birimlerinin rasyonel beklentilere sahip oldu
ğunu varsaymak suretiyle Phillips eğrisi analizinin hem kısa hem de uzun dönemde
geçerli olmayacağını ileri sürmüşlerdir. Dolayısıyla Yeni Klasik Yaklaşım hem kısa,
hem de uzun dönem Phillips eğrisinin dik olacağını ileri sürer.
/ A seçeneği Yeni Klasikler ile Monetaristlerin Phillips Eğrisine bakışları konusundaki
farklılığı; E seçeneği benzerliği ifade etmektedir.
Cevap, A seçeneğidir.
755. Beklenen enflasyon oranının yükselmesinin kısa dönemli Phillips eğri
sine etkisi ne olur?
A) Konumu değişmez.
B) Dikey eksene paralel hâle gelir.
C) Yatay eksene paralel hâle gelir.
D) Bir bütün olarak aşağı kayar.
E) Bir bütün olarak yukarı kayar.
495
Maliye Politikası
Çözüm:
Enflasyon
e
Oranı
Th
e
C
ap
Şekilde dikey eksende enflasyon oranı, yatay eksende işsizlik oranı yer almaktadır. A
noktasında beklenen enflasyon oranı gerçekleşen enflasyon oranına eşittir ve aynı za
manda işsizlik oranı doğal seviyesindedir. Dolayısıyla PC^, sıfır enflasyon beklentisine
dayalı olarak çizilen kısa dönem Phillips Eğrisini ifade etmektedir. Böyle bir durumda
iken, politika yapıcının işsizliği doğal düzeyinin altına düşürmeyi hedeflediğini varsaya
lım. Bunun için gerçekleşen enflasyon oranının beklenen enflasyon oranını aşması ge
rekmektedir. Dolayısıyla politika yapıcının para arzını gerçekleşen enflasyon oranının
beklenen enflasyon oranını aşacak ölçüde arttırması gerekmektedir. Para arzının artma
sı ile birlikte toplam talepte bir artış meydana gelecektir. Toplam talepte meydana ge
len artış ise firmaların üretimi arttırmasına ve dolayısıyla da işçilere daha yüksek ücret
ödemelerine neden olacaktır. Ücretlerde meydana gelen artış ise cari ücret düzeyinden
iş bulma imkanına sahip iken, ücretleri yeterli bulmadığı için çalışmayan doğal işsizleri
çalışmaya teşvik edecektir. Böylece fiili işsizlik oranı doğal işsizlik oranının altına inecek
ve % 2 gibi bir değer alacaktır. Artık yeni denge B noktasında oluşmuştur. B noktasın
da işsizlik oranı % 2 iken enflasyon oranı % 4 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla kısa
dönemde Phillips Eğrisi analizi geçerliliğini korumuştur.
İşçiler bir süre sonra enflasyonun % 4 ’e yükseldiğini fark ettiklerinde yanıldıklarını anla
yacak ve enflasyon beklentilerini değiştireceklerdir. Beklenen enflasyon oranının % 4 ol
ması işçilerin daha yüksek ücretli iş aramak için işten çıkmalarına neden olacaktır. Do
layısıyla işsizlik oranı doğal seviyesine geri dönerken, enflasyon oranı % 4 düzeyinde ka
lacaktır. İşsizlik oranının doğal seviyesine geri dönmesi ile birlikte Kısa Dönem Phillips
Eğrisi}, sağa doğru kayacak ve Phillips Eğrisİ2 şeklini alacaktır. Yeni denge C noktasın
da oluşacaktır. C noktasında beklenen enflasyon oranı doğal işsizlik oranına eşit olduğu
için fiili işsizlik oranı doğal işsizlik oranına eşittir. Politika yapıcının, işsizliği doğal düze
yin altına düşürme yönünde ısrar etmesi durumunda işsizlik kısa dönemde tekrar düşe
cek (D noktası), enflasyon % 9’a yükselecektir. Uzun dönemde işsizlikteki düşme tekrar
ortadan kalkarken, yüksek enflasyon devam edecektir (E noktası). Şekilde A, C ve E
noktalarında beklenen enflasyon oranı, gerçekleşen enflasyon oranına eşit olduğu için
496
4T Maliye Soruları
işsizlik oranı doğal seviyesindedir. Bu noktalar birleştirilirse, Uzun Dönem Phillips Eğri
sine ulaşılır. Dolayısıyla dik bir görünüm arz eden Uzun Dönem Phillips Eğrisi, enflas
yon ile işsizlik arasında ilişki olmadığını göstermektedir.
Adaptif Beklentiler Varsayımı Altında Phillips Eğrisinin Yer Değiştirmesi
* Beklenen enflasyon oranı artarsa, Phillips Eğrisi sağa doğru kayar.
• Beklenen enflasyon oranı azalırsa, Phillips Eğrisi sola doğru kayar.
Cevap, E seçeneğidir.
756. Doğal işsizlik oranı görüşüne göre aşağıdaki koşulların hangisi altında
işsizlik ve enflasyon oranı arasında bir ilişki bulunmaktadır?
A) Kısa dönemde beklenen enflasyon oranı gerçekleşirse
ap
e
B) Kısa dönemde beklenmeyen enflasyon oranı gerçekleşirse
C) Uzun dönemde beklenen enflasyon oranı gerçekleşirse
D) Uzun dönemde beklenmeyen enflasyon oranı gerçekleşirse
E) işsizlik oranı doğal düzeyine eşit olursa
Çözüm: Doğal işsizlik oranı görüşüne göre enflasyon ile işsizlik arasındaki değiş tokuş
C
yalnızca kısa dönemde ve beklenmeyen enflasyon oranının gerçekleşmesi durumunda
söz konusudur.
Th
e
/ Kısa dönemde beklenen enflasyon oranı gerçekleşirse, işsizlik ve enflasyon oranı ara
sında bir değiş-tokuş olmayacaktır. Beklenen orana göre iktisadi karar birimleri zaten
kendini uyarlamışlardır.
/ Uzun dönemde beklenen enflasyon oranı gerçekleşirse, Phillips Eğrisi dikey olacak
tır. Yani enflasyon-işsizlik ilişkisi olmayacaktır.
/ Uzun dönemde, beklenmeyen enflasyon durumu söz konusu olmadığı için uzun dö
nem Phillips eğrisi dikey bir görünüm arz eder.
/ işsizlik oranı doğal düzeyine eşitken dikey görünümlü uzun dönem Phillips Eğrisi söz
konusudur.
Cevap, B seçeneğidir.
757. Adaptif beklentiler varsayımı altında kısa dönemli Phillips eğrisinin bir
bütün olarak yukarıya kaymasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gerçekleşen enflasyonun artması
B) Gerçekleşen enflasyonun düşmesi
C) Gerçekleşen enflasyonun beklenen enflasyondan büyük olması
D) Beklenen enflasyonun düşmesi
E) Beklenen enflasyonun artması
497
Maliye Politikası
Çözüm:
Adaptif Beklentiler Varsayımı Altında Phillips Eğrisinin Yer Değiştirmesi
• Beklenen enflasyon oranı artarsa, Phillips Eğrisi sağa doğru kayar.
• Beklenen enflasyon oranı azalırsa, Phillips Eğrisi sola doğru kayar.
Cevap, E seçeneğidir.
758. Kamu gerçek harcamalarında yapılan 50 milyar TL’lik bir artış, marji
nal tüketim eğilimi (c) 0,75, vergi oranı (t) %20 iken milli gelir üzerin
deki etkisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) 200 milyar TL genişletici
B) 250 milyar TL genişletici
C) 200 milyar TL daraltıcı
D) 50 milyar TL daraltıcı
125 milyar TL genişletici
e
E)
ap
Çözüm: Eksik istihdam varsayımı altında kamu gerçek harcamalarındaki bir artışın mil
li gelir üzerindeki etkisi genişleticidir. Vergilerin gelire bağlı olduğu, dışa kapalı bir eko
nomide kamu gerçek harcamaları (AG) çarpanı 1/1-c (l-t)’dir. Kamu gerçek harcama
larındaki bir artışın milli gelir üzerindeki etkisi;
C
AY= 1/1-c (l-t).AG den,
AY= 1/1-0,75 (1-0,20). (50 Milyar TL)
AY= 1/1-0,75 (0,8). (50 Milyar TL)
e
AY= 1/1-0,6. (50 Milyar TL)
Th
AY= 1/0,4. (50 Milyar TL)
AY= 2,5. (50 Milyar TL)
AY= 125 Milyar TL genişletici olacaktır. Cevap, E seçeneğidir.
Dışa kapalı ekonomide
Y=C+I+G
Dışa açık ekonomide
Y=C+I+G+(X-M)
Çarpan
Vergiler götürü
(T)
Vergiler gelire
bağlı (tY)
Vergiler götürü
(T)
Vergiler gelire
bağlı (tY)
Gerçek harcama (G)
1/1-c
l/l-c(l-t)
1/1-c+m
l/l-c(l-t)+m
Transfer harcaması (TR)
c/l-c
c/l-c(l-t)
c/l-c+m
c/l-c(l-t)+m
Vergi (T)
-c/l-c
-c/l-c(l-t)
-c/l-c+m
-c/l-c(l-t)+m
Denk bütçe çarpanı
1-c/l-c
k=l.AG
l-c/l-c(l-t)
kcl.AG
1-c/l-c+m
kcl.AG
l-c/l-c(l-t)+m
kcl.AG
Not: c=marjinal tüketim eğilimi; t, vergi oranı; m, marjinal ithalat eğilimidir.
75 9 . Aşağıdakilerden hangisi basit çarpanın cebirsel ifadesidir?
A) 1/1-c
B) l/l-c(l-t)
C) -c/l-c
498
4T Maliye Sorulan
D) c/l+c
E) c/l-c
Çözüm: B seçeneğinde verilen çarpan, vergilerin de dikkate alındığı durumdaki çarpa
nı ifade etmektedir. Ancak soruda basit çarpan formülü istendiği için doğru cevap, A se
çeneğidir.
Basit çarpan ya da kamu harcamaları çarpanı
1
1- c
vergi oranları dahil edildiğinde k =
1
1 - c (1- t) + m
Transfer ödemeleri çarpanı: k = —£—
1- c
e
açık ekonomi koşullarında k =
1
1 - c (1- t)
ap
k_
=
Vergi oranlan dahil edildiğinde k = --- £---
C
1 - c (1-f)
Th
e
açık ekonomi koşullarında k = ----- £----1 - c (1- t) + m
Otonom Vergi Çaıpanı k = - —£—
1- c
Vergi oranları dahil edildiğinde k =
Açık ekonomi koşullarında k = -
1 - c ( 1— t)
1 - c (1- t) + m
Dış ticaret çarpanı = k = --- i-—
1- c + m
760. M arjinal tüketim eğiliminin 0.4 ve vergi oranının da % 50 olduğu bir
ekonomide, vergi miktarındaki 10 liralık bir artışın milli gelirde mey
dana getireceği azalma ne kadar olacaktır?
A) 10
B) 11
C) 5
D) 1
E) 14
499
Maliye Politikası
Çözüm: Vergi miktarındaki bir değişmenin milli gelirde meydana getireceği değişme,
aşağıdaki formülasyon yardımı ile hesaplanmaktadır. Bu çarpan formülünde, hem oto
nom vergiler, hem de gelire duyarlı vergiler göz önüne alınmıştır.
04
A Y = ------- ------- -.10
1 - 0 ,4 . (1 - 0 ,5 )
M
A Y = ------1 - 0 ,4 . (0,5)
°;4
1 - 0,2
AY = - . 1 0
0,8
.10
= - 0 , 5 . 10 = - 5
C
Cevap, C seçeneğidir.
ap
e
AY~-
10
761. I. Vergi oranları yüksekse, çarpan büyüktür.
II. Vergi oranları küçükse, çarpan büyüktür.
e
III. Marjinal tüketim eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
Th
IV. Marjinal tüketim eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
V. Marjinal ithalat eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
VI. Marjinal ithalat eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
Çarpan ile ilgili olarak yukarıda verilen ifadelerden hangileri doğrudur?
A) I, III, V
B) II, IV, V
D) II, IV, VI
E) I, IV, VI
Çözüm :
C) II, III, VI
I. Vergi oranlan yüksekse, çarpan küçüktür.
II. Vergi oranları küçükse, çarpan büyüktür.
III. Marjinal tüketim eğilimi düşükse, çarpan küçüktür.
IV. Marjinal tüketim eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
V. Marjinal ithalat eğilimi büyükse, çarpan küçüktür.
VI. Marjinal ithalat eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
Vergilerin gelire bağlı ve dış ticaretin olduğu bir ekonomide çarpan şu şekilde hesapla
nır:
500
4T Maliye Sorulan
1 - c (1 - t) + m
/
cf, kf
c i, k i
I \
tf, k i
t i, kî
mî, k i
m i, kî
Cevap, D seçeneğidir.
762. Aşağıdakilerden hangisi denk bütçe kuramının varsayımlarından biri
değildir?
A) Kamu harcamalarındaki artışın milli gelir üzerindeki genişletici etkisinin yapı
lan kamu harcamasından daha fazla olması
ap
e
B) Kamu harcamalarından yararlanılanlar ile vergiyi yüklenenlerin marjinal tüke
tim eğilimlerinin aynı olması
C) Ekonomide faiz oranlarının değişmemesi
D) Kamu harcamalarındaki bir artış, özel kesim harcamalarını azaltmaması
E) Kamu harcamalarının tamamının mal ve hizmet alımına yönelmesi
Th
e
C
Çözüm : J.M. Keynes (1936) tarafından “Genel Teori’”de ileri sürülen denk bütçe
kuramı, kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda artan vergilerle finanse
edilmesi halinde toplam talep ve milli gelir üzerindeki etkinin yapılan kamu harca
ması kadar genişletici olduğunu ileri sürer. Ancak denk bütçe kuramı (çarpanı) be
lirli varsayımlar altında geçerlidir. Kamu harcamalarındaki artışın milli gelir üzerin
deki genişletici etkisinin yapılan kamu harcamasından daha fazla olması bu varsa
yımlardan biri değildir.
• -Denk bütçe çarpanı:
Kamu harcamaları (AG) çarpanı, 1/1-c; vergi çarpanı (AT) -c/l-c ise kamu harcamalar
rındaki bir artışın eşit miktarda artan vergilerle finanse edilmesi halinde (AG=AT) ola
cağından; milli gelir üzerindeki değişim:
AY= [ (1/1-c) - (c/l-c)] (AG) den,
AY= [1-c/l-c] (AG)
AY= [1] (AG) Denk bütçe çarpanı “1” olacaktır. Böylece toplam talep ve milli gelir üze
rindeki etkisi yapılan kamu harcamasına eşit ve genişletici olacaktır. Cevap, A seçene
ğidir.
763. Kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda vergilerle finanse
edilmesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Denk bütçe çarpanı sıfırdır.
501
Maliye Politikası
B) Vergilerin daraltıcı etkisi kamu harcamalarının genişletici etkisine eşittir.
C) Denk bütçe çarpanı birden büyüktür.
D) Vergilerin daraltıcı etkisi kamu harcamalarının genişletici etkisinden büyüktür.
E) Denk bütçe çarpanı, vergiler gelire bağlı ise birden küçüktür.
Çözüm: Kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda vergilerle finanse edilmesi
“denk bütçe çarpanı” ile ifade edilir. Bu durumda kamu harcamalarının genişletici etki
si, vergilerin daraltıcı etkisinden daha büyüktür. Örneğin, kamu harcamalarındaki 100
milyar TL’lik bir artış marjinal tüketim eğilimi (c) 0,8 iken eşit miktarda vergilerle finan
se edilmesi halinde milli gelir üzerindeki etkisi ve denk bütçe çarpanı şu şekilde hesap
lanır:
Kamu harcamalarının genişleti Eşit
miktarda
vergilerin
Denk bütçe etkisi: Toplam etki
daraltıcı etkisi:
AY= 1/1-c .a G den,
AY= -c/l-c.AG den,
AY= 1/1-0,8.(100 Milyar TL)
AY= -c/1-0,8.(100 Milyar TL)
AY= 1/0,2.(100 Milyar TL)
AY= -0,8/0,2.(100 Milyar TL)
AY= 1.(100 Milyar TL)
AY= 5.(100 Milyar TL)
AY= -4.(100 Milyar TL)
AY= 100 Milyar TL genişleticidir.
AY= 500 Milyar TL genişleticidir.
AY= -400 Milyar TL daraltıcıdır.
Denk bütçe çarpanı k=“l"dir.
e
ci etkisi:
AY= 1-c/l-c.AG den,
C
ap
AY= 1-0,8/1-0,8.(100 Milyar TL)
Th
e
Denk bütçe çarpanı, vergiler gelire bağlı ise birden küçük olacaktır. Örneğin
kamu harcamalarındaki 100 milyar TL’lik bir artış marjinal tüketim eğilimi (c) 0,8, ver
gi oranı (t) 0,2 iken eşit miktarda vergilerle finanse edilmesi halinde milli gelir üzerinde
ki etkisi ve denk bütçe çarpanı şu şekilde hesaplanır:
Kam u harcamalarının genişleti Eşit miktarda vergilerin daraltı
ci etkisi:
AY= l/l-c(l-t).AG den,
cı etkisi:
AY= -c/l-c(l-t).AG den,
Denk bütçe etkisi: Toplam etki
AY= l-c/l-c(l-t).AG den,
AY= 1/1-0,8(1-0,2).(100 Milyar AY= -0,8/1-0,8(1-0,2).(100 Milyar AY= 1-0,8/1-0,8(1-0,2).(100
TL)
TL)
Milyar TL)
AY= 1/0,36.(100 Milyar TL)
AY= -0,8/0,36.(100 Milyar TL)
AY= 0,2/0,36.(100 Milyar TL)
AY= 2,77.(100 Milyar TL)
AY= -2,22.(100 Milyar TL)
AY= 0,55.(100 Milyar TL)
AY= 277 Milyar TL genişleticidir.
AY= -222 Milyar TL daraltıcıdır.
AY= 55 Milyar TL genişleticidir.
Denk bütçe çarpanı “k=0,55” dir. .
Kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda vergilerle finanse edilmesi halinde
“denk bütçe çarpanı k = l’dir. Vergiler gelire bağlı ise denk bütçe çarpanı k=0,55 yani
l ’den küçük olacaktır. Cevap, E seçeneğidir.
502
4T Maliye Soruları
Dışa kapalı ekonomide
Y=C+I+G
Çarpan
Dışa açık ekonomide
Y=C+1+G+(X-M)
Vergiler götürü Vergiler gelire Vergiler götürü Vergiler gelire
(T)
(T)
bağlı (tY)
bağlı (tY)
Gerçek harcama (G)
1/1-c
l/l-c(l-t)
1/1-c+m
l/l-c(l-t)+m
Transfer harcaması (TR)
c/l-c
c/l-c(l-t)
c/l-c+m
c/l-c(l-t)+m
Vergi (T)
Denk bütçe çarpanı
-c/l-c
-c/l-c(l-t)
-c/l-c+m
-c/l-c(l-t)+m
1-c/l-c
k=l.AG
l-c/l-c(l-t)
kcl.AG
1-c/l-c+m
kcl.AG
l-c/l-c(l-t)+m
kcl.AG
764. Kamu harcamalarındaki bir artışın, merkez bankası kaynaklarıyla fi
nanse edilmesi halinde IS-LM eğrilerinin konumu nasıl etkilenir?
e
A) Hem IS eğrisi, hem de LM eğrisinin konumu sağa kayar
B) LM eğrisi sola kayarken, IS eğrisinin konumu değişmez
ap
C) IS eğrisinin konumu sola kayarken, LM eğrisinin sağa kayar
D) Hem IS eğrisi, hem de LM eğrisinin konumu sola kayar
E) LM eğrisinin konumu değişmez iken, IS eğrisi sağa kayar
C
Çözüm: Kamu harcamalarındaki bir artışın, merkez bankası kaynaklarıyla finanse edil
e
mesi (para arzının arttırılması) halinde hem IS eğrisi, hem de LM eğrisinin konumu sa
ğa kayar. Eğer kamu harcamalarındaki bir artış, vergileme veya özel kesime borçlanma
biçinde finanse edilecek olursa, sadece IS eğrisinin konumu sağa kaymakta, LM eğrisi
nin konumu değişmemektedir. Cevap, A seçeneğidir.
Th
• Açıklama: J.R. Hicks ve A. Hansen (1937) tarafından geliştirilen IS-LM eğrileri ana
lizi, Klasik görüş ile Keynes’in ve 1936 yılında yayımlanan kitabı “Genel Teori”’nin
bir yorumu niteliğindedir. Bu analizde IS eğrisi, mal piyasasını dengede tutan, LM eğ
risi ise para piyasası dengede tutan faiz oranı ve gelir düzeyini gösteren eğridir. ISLM modeli, ekonominin nominal yönü (para piyasası) ile reel yönünü (mal piyasası)
ele alarak, ekonomik dengenin eşanlı olarak sağlanabileceğini gösterir265.
265 Ancak eşanlı denge, yani bir ekonomide para ve mal piyasasının birlikte dengede olması, o ekonominin her za
man tam istihdam milli gelir düzeyinde dengede olduğunu ifade etmemektedir.
503
Maliye Politikası
Genişletici etki:
(+ ADÎ,YÎ)
Maliye ve Para Politikası
Daraltıcı etki (-ADİ, Y İ)
Kamu harcamalarının arttırıl Kamu harcamalannın azaltıl
ması, vergilerin azaltılması ha ması, vergilerin artırılması ha
linde,
linde,
IS eğrisi: Mal piyasası
dengesi
IS sağa kayar
IS sola kayar.
Ekonomik denge
Faizler artar (Ait),
Gelir düzeyi artar (AYÎ).
Faizler düşer (Aii),
Gelir düzeyi azalır (AYİ).
Para politikası araçlan:
LM’in konumunu etkiler
Para arzının arttırılması
Para arzının azaltılması
LM eğrisi: Para piyasası den
gesi
LM sağa kayar
LM sola kayar
Ekonom ik denge
Faizler düşer (Aii),
Gelir düzeyi artar (AYÎ).
Faizler yükselir (Ait),
Gelir düzeyi düşer (AYİ).
e
Maliye politikası araçları:
IS’in konumunu etkiler
ap
• Not: Kapalı bir ekonomide, toplam talep (AD), özel kesim tüketim ve yatırım harca
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Deflasyon: Toplam talep
yetersizliği
Th
e
Ekonomik sorun
C
maları ile kamu kesimi harcamalarının toplamıdır. Dışa açık ekonomide; toplam ta
lep (AD), özel kesim tüketim (C) ve yatırım harcamaları (I), kamu kesimi harcamaları
(G) ve net ihracatın (X-M) toplamıdır. Y*= Tam istihdam milli gelir düzeyi; AD=toplam talep;
İktisat politikası
Genişletici maliye ve para
politikası
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep fazlalığı
Daraltıcı maliye ve para politikası
765 . IS-LM modeli çerçevesinde kamu harcamalarındaki artış IS ve LM eğ
rileri üzerinde nasıl bir etki meydana getirir?
A) IS eğrisi sola, LM eğrisi sağa kayar
B) IS ve LM eğrileri birlikte sağa kayar
C) IS eğrisi sağa LM, eğrisi sola kayar
D) IS eğrisi değişmez, LM eğrisi sağa kayar
E) LM eğrisi değişmez, IS eğrisi sağa kayar
Çözüm : Kamu harcamaları artışı maliye politikası uygulamaları içerisinde yer almakta
dır. Dolayısıyla değişmesi halinde mal piyasasında bir değişim söz konusu olacaktır. Mal
piyasası dengesi IS eğrisi ile gösterildiğine göre, etki IS eğrisinin sağa veya sola kayma
sı şeklinde görülecektir. LM eğrisi üzerinde doğrudan bir etki gözlenmez. Yani LM eğri
si değişmez. Kamu harcamalarındaki artış toplam harcamaların artışına yol açarak top
lam talebi arttırır. Bu durum milli gelir atışma yol açacaktır. Dolayısıyla IS eğrisi sağa
doğru kayar.
504
4T Maliye Soruları
Cevap, E seçeneğidir.
e
766. IS-LM modeline göre, genişletici bir maliye politikası, kendisinden da
ha küçük genişletici bir para politikası ile birlikte uygulandığında aşağıdakilerden hangisi ortaya çıkar?
ap
A) Faiz oranı değişmezken, milli gelir düzeyi artar.
B) Faiz oranı ve milli gelir düzeyi aynı oranda artar.
C) Faiz oranındaki artış, milli gelir düzeyindeki artıştan küçüktür.
C
D) Faiz oranındaki artış, milli gelir düzeyindeki artıştan büyüktür.
E) Faiz oranı kesinlikle artarken, milli gelir düzeyindeki değişme belirsizdir.
Th
e
Çözüm: Uygulanan genişletici bir maliye politikası, kendisinden daha küçük genişletici
bir para politikası ile birlikte uygulandığında, hem faiz oranları, hem de gelir düzeyi ar
tacaktır. Genişletici maliye politikası faiz oranlarını yükseltirken, genişletici para politi
kası faiz oranlarını düşürmektedir. Ancak maliye politikasının faiz oranını arttırıcı etkisi,
para politikasının faiz oranını azaltıcı etkisinden büyük olduğu için net etki faiz oranının
yükselmesi şeklinde olacaktır. Diğer taraftan, hem genişletici para, hem de maliye poli
tikası milli geliri arttıracaktır. Bu yüzden milli gelirdeki artış, faiz oranındaki artıştan bü
yük olacaktır. Bu durumu şekil yardımıyla görmek mümkündür.
r
Genişletici Maliye Politikasının Genişletici Para
Politikasından Büyük Olduğu Durum
Cevap, C seçeneğidir.
505
Maliye Politikası
767. Aşağıdaki hangi iktisadi yaklaşım “dik bir LM ve yatık bir IS ” varsayı
mında bulunarak para politikasının etkinliğini savunmaktadır?
A) Post Keynesyen yaklaşım
B) Neo-klasik yaklaşım
C) Monetarist yaklaşım
D) Keynesyen yaklaşım
E) Yeni klasik yaklaşım
Çözüm: Para arzındaki bir artışın, toplam talep ve denge milli gelir düzeyi üzerindeki
ap
e
etkisi, spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz esnekliği ile faizlerin düşmesine bağlı
olarak yatırımların gerçekleşip gerçekleşmediğine yani yatırım talebinin faiz esnekliğine
bağlıdır. Monetarist yaklaşım, spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz esnekliğinin dü
şük (dik bir LM) ile faizlerin düşmesine bağlı olarak yatırım talebinin faiz esnekliğinin ise
yüksek (yatık bir IS) olduğunu ileri sürerek para politikasının etkinliğini266 savunmakta
dır. Cevap, C seçeneğidir.
Politika etkinliği
LM ve IS eğrilerine ilişkin varsayımı
Keynesyen
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
esnekliği sonsuz: Yatık bir LM
(ii)Yatırım talebinin faiz esnekliği düşük (sıfır):
D ik bir IS
Maliye politikası etkin:
Üretim ve istihdam ancak ma
liye politikası araçları kullanı
larak arttırılabilir.
M onetarist
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
esnekliği düşük: D ik bir LM
(ii)Yatırım talebinin faiz esnekliği yüksek:
Yatık bir IS
Para politikası etkin: Üre
tim ve istihdam para politikası
araçları kullanılarak arttırılabi
lir.
Th
e
C
İktisadi görüş
768 . Maliye politikasının tam etkin olduğu durumda aşağıdakilerden hangi
si söz konusudur?
A) Para talebinin faiz esnekliği sıfırdır.
B) Para talebinin faiz esnekliği sonsuzdur.
C) Para yalnızca işlem amacıyla talep edilmektedir.
D) LM eğrisi pozitif eğimlidir.
E) Para talebinin gelir esnekliği sonsuzdur.
Çözüm : Maliye politikasının tam etkin olduğu durumda, LM eğrisi üzerinde Keynesyen
bölge durumu söz konusudur. Keynesyen bölgede iken, LM eğrisi yatay eksene paralel,
eğimi sıfır, esnekliği sonsuz, para talebinin faiz esnekliği sonsuz (likidite tuzağı) ve para
spekülasyon güdüsüyle talep edilmektedir.
266 Buradaki etkinlikten, uygulanan makro ekonomik politikanın üretim, istihdam veya denge milli gelir düzeyini ar
tırması anlaşılmaktadır.
506
4T Maliye Soruları
r
Cevap, B seçeneğidir.
e
769. Yatıranın faize duyarlılığı sıfır ise, ise para ve maliye politikalarının et
kinliği ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
ap
A) Para politikası etkinken maliye politikası etkin değildir.
B) Para politikası etkin değilken maliye politikası etkindir.
C) Para politikası, maliye politikasından daha fazla etkindir.
C
D) Hem para hem de maliye politikası etkin değildir.
E) Hem para hem de maliye politikası etkindir.
Th
e
Çözüm: Yatırımın faize duyarlılığı sıfırken yatırım talep eğrisi dikeydir. Yatırımın faize
duyarlılığı ise, IS eğrisinin eğimi üzerinde belirleyicidir. Yatırımın faize duyarlılığı sıfır
iken, IS eğrisinin eğimi sonsuzdur. Yani, IS eğrisi dikey eksene paraleldir. IS eğrisinin di
key eksene paralel olduğu bir durumda maliye politikası tam etkindir. Çünkü yatırımla
rın faize duyarlılığı sıfır olduğu için faiz oranında meydana gelen arüş, yatırımların azal
masına yol açmayacaktır. Diğer bir ifadeyle, dışlama etkisi ortaya çıkmayacaktır. IS eğ
risinin dikey eksene paralel olduğu durumu hem para politikası hem de maliye politika
sı açısından şekil çizerek görmek mümkündür.
IS eğrisi dikey eksene paralel iken genişletici para politikası uygulanması durumunda
LM eğrisi sağa doğru kayacak ve faiz oranı düşecektir. Ancak yatırımların faize duyarlı
507
Maliye Politikası
lığı sıfır olduğu için faiz oranında meydana gelen düşme yatırım miktarını artırmayacak
tır. Dolayısıyla çıktı ve hasıla düzeyinde de bir değişme meydana gelmeyeceği için para
politikası etkin değildir.
IS eğrisi dikey eksene paralel iken genişletici bir maliye politikası uygulanması durumun
da, IS eğrisi sağa doğru kayacak, yeni denge B noktasında oluşurken faizlerde artış mey
dana gelecektir. Ancak yatırımların faize duyarlılığı sıfır olduğu için faiz oranında mey
dana gelen artış özel kesim yatırımları üzerinde dışlama etkisine neden olmayacaktır.
Genişletici maliye politikası sonucunda -kamu harcamalarının arttırıldığı varsayımı altın
da- yatırımların faize duyarlılığı sıfır olduğu için hasıla çarpan kadar artacaktır. Dolayısıy
la maliye politikası tam etkindir. Cevap, B seçeneğidir.
A) Yatırımların azalması
B) Net ihracatın azalması
C) Parasal daralma
D) Döviz kurunun yükselmesi
ap
e
770. Mundel Fleming Modeline göre esnek kur sisteminin uygulandığı bir
ekonomide yurt içi faiz oranları dünya faiz oranlarından yüksekse aşağıdakilerden hangisi m ali genişlemenin etkisiz olmasının nedenidir?
C
E) Otonom tüketim harcamalarının artması
Çözüm: Tam sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru varsayımında yurt içi faiz oran
Th
e
ları dünya faiz oranlarının üstünde ise, ülkeye sermaye girişi olur. Ödemeler bilançosu
fazla verir, ulusal paranın değeri artar. Yurtiçi mallar görece pahalı hale gelir, ihracat aza
lır, ithalat artar. IS eğrisi sola kayar. Diğer bir ifadeyle böyle bir durumda IS eğrisinin so
la kayma nedeni olarak IS eğrisini sola kaydıran diğer unsurları değil, net ihracattaki
azalmayı ele almak gerekir. Yani, dışlamanın nedeni, yüksek faiz oranlarının ulusal pa
ranın değerini arttırmak suretiyle ihracatı azaltıp, ithalatı arttırması; yani net ihracatı
azaltmasıdır. Cevap, B seçeneğidir.
771. Dışa açık bir ekonomide uygulanan politika uygulamaları ile ilgili ola
rak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Sınırlı sermaye hareketliliği ve sabit döviz kuru sisteminde maliye politikası BP
eğrisi LM eğrisine kıyasla dikken, yatık olduğu duruma göre daha etkilidir
B) Sınırlı sermaye hareketliliği ve sabit döviz kuru sisteminde maliye politikası BP
eğrisi LM eğrisine kıyasla dikken, yatık olduğu duruma göre daha az etkilidir
C) Sınırlı sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde maliye politikası BP
eğrisi LM eğrisine kıyasla dikken, yatık olduğu duruma göre daha az etkilidir
D) Sınırlı sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde maliye politikası
BP eğrisi LM eğrisine kıyasla yaükken, dik olduğu duruma göre daha etkilidir
E) Sınırlı sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde para politikası kıs
mi olarak etkilidir; çünkü hem faiz oranı hem de gelir düzeyi yükselir
508
4T Maliye Soruları
Çözüm:
Esnek Döviz Kuru Sistemi
Sermaye
Har.
Düzeyi
Tam
Sermaye
Hareketliliği
Para
Politikası
Etkili
Maliye Politikası
Para
Politikası
Etkisiz
BPcLM
Kısa
dönemli
Sınırlı Etkili
Faiz oranı yükselir, etkilidir
ancak gelir artışı
BP>LM durumuna
göre daha fazla
olur
Maliye Politikası
Etkili
BP>LM
iken,
BPcLM
durumuna
göre daha
etkili
BPcLM iken,
BP>LM
durumuna
göre daha az
etkili
e
Sınırlı
Etkili
BP>LM
Sermaye
Çünkü faiz Sınırlı
Hareketliliği oranı düşer, etkilidir
gelir artar. ancak
gelir artışı
BPcLM
durumuna
göre daha
az olur
Sabit Döviz Kuru Sistemi
ap
Not: BP>LM, BP eğrisinin LM’ye göre daha yatık olduğunu; BPcLM, BP eğrisinin LM’ye göre dik
olduğunu ifade eder.
Cevap, B seçeneğidir.
C
772. Aşağıdakilerden hangisi tam sermaye hareketliliği ve sabit döviz kuru
varsayımı altında uygulanan genişletici bir maliye politikasının sonuç
larından birisi değildir?
e
A) Ödemeler bilançosu fazla verir
C) Ulusal para arzı artar
Çözüm:
Döviz kuru düşer
Th
E)
r
B) Ulusal paraya talep artar
D) Faiz oranları yükselir
509
Maliye Politikası
Yeni denge e1,
gelir Y
yurtiçi faiz rd olur
Genişietici
Maliye
Politikası
->
Yurtiçi faiz oranı
yurt dışı faiz oranından
daha yüksek olur.
Sermaye girişi olur.
Ödemeler bilançosu
fazla verir.
Ulusal
paraya
talep artar.
—»
Ulusal
paranın
değeri artar.
Döviz alıp
ulusal para
satar.
ap
e
MB döviz
piyasasına
müdahale eder.
Yeni denge e2,gelir düzeyi Y 2
ve faiz oranı yurtdışı faiz
oranlarına eşit olur.
C
Ulusal para arzı
artınca LMQeğrisi
LMj şeklinde sağa kayar.
Ancak sabit Döv. Kur.
olduğu için ulusal para
değerinin artmaması gerekir.
Th
e
Sonuç olarak faiz oranı tekrar yurtdışı faiz oranlarına eşitlenirken gelir düzeyinde artış
meydana gelir. Maliye politikası tam etkindir.
Cevap, E seçeneğidir.
773. Tam istihdam bütçe dengesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğ
rudur?
A) Ekonominin her zaman tam istihdamda olması mümkün olmadığından eksik
istihdam düzeyinde bütçe fazlası verilmesi halinde maliye politikası genişletici,
açık vermesi halinde daraltıcı etki yaratır.
B) Tam istihdam düzeyinde bütçe fazlası verilmesi halinde para politikası daraltı
cı etki yaratırken, açık vermesi halinde genişletici etki yaratır.
C) Eksik istihdam düzeyinde bütçe fazlası verilmesi halinde maliye politikası ge
nişletici, açık vermesi halinde daraltıcı etki yaratır.
D) Tam istihdam düzeyinde bütçe fazlası verilmesi halinde maliye politikası deflasyonist, açık vermesi halinde enflasyonist etki yaratır.
E) Ekonominin her zaman tam istihdamda olması mümkün olmadığından eksik
istihdam düzeyinde bütçenin açık veya fazla vermesinin ekonomi üzerindeki
etkisi önemsizdir.
510
4T Maliye Soruları
Çözüm : Ekonomi tam istihdamda267 olduğu varsayımından hareketle elde edilecek mil
li gelir düzeyinde, kamu harcamaları ile vergiler arasındaki fark, tam istihdam bütçe den
gesini vermektedir. Maliye politikasının ekonomi üzerindeki etkileri, ekonominin tam is
tihdam düzeyinde olup olmamasına bağlıdır. Eğer tam istihdam düzeyinde bütçe fazlası
verilmesi halinde maliye politikası daraltıcı, açık vermesi halinde genişletici etki yarata
caktır. Bir başka ifadeyle, tam istihdam düzeyinde bütçe açığı verilmesi halinde maliye
politikası enflasyonist, fazla vermesi halinde ise deflasyonist etki yaratacaktır. Cevap, D
seçeneğidir.
K onjonktür
Maliye politikası: Bütçe dengesi Ekonom i üzerindeki etkisi
Eksik istihdam Bütçe açığı (+G>-T)
Daraltıcı, deflasyonist
Bütçe açığı (+G>-T)
Genişletici ancak enflasyonist
Bütçe fazlası (-T>+G)
Daraltıcı, deflasyonist
e
Bütçe fazlası (-T>+G)
ap
Tam istihdam
Genişletici ancak enflasyonist değil
A) Klasik okul
C
774. Aşağıdaki iktisat okullarından hangisi borçlanmanın daha enflasyonist
olduğunu ileri sürmektedir?
B) Neo-klasik Okul
C) Keynesyen Okul
D) Monetarist Okul
Th
Çözüm:
e
E) Yeni Klasik Okul
/ Klasik ve Neo-klasik okul, borçlanmaya karşı çıkmakla birlikte enflasyonun temel kay
nağını para arzındaki artışa bağlamışlardır. Miktar teorisi gereğince para arzındaki bir
artış aynı yönde ve aynı oranda enflasyon oranlarını arttıracaktır.
/ Keynesyen okul, enflasyonu tam istihdamdan sonraki bir olgu olarak ele almıştır. Bu
nun doğal sonucu tam istihdama kadar yapılacak bir borçlanma politikası enflasyo
nist olmayacaktır. Çünkü Keynesyenler ekonomiyi eksik istihdamda kabul etmekte
dirler.
/ Monetarist Okulun en önemli temsilcisi Milton Friedman’a göre, “enflasyon her za
man ve her yerde parasal bir olgudur.” Monetarist okul, modern miktar teorisi çev
resinde para arzında meydana gelen bir artışın fiyatlar genel düzeyini aynı yönde fa
kat daha yüksek oranda arttırdığını ileri sürmüştür.
/ Yeni Klasik Okulun önemli temsilcilerinden Thomas Sargent ve Neil Wallace tarafın
dan ortaya konulan “Hoş Olmayan Monetarist Aritmetik” çerçevesinde borçlanma
267 Tam istihdam dar anlamda, cari ücret düzeyinde çalışma isteği ve yeteneğinde olan herkesin iş bulabilmesi; geniş
anlamda ise bir ekonomide bütün üretim faktörlerinin üretime katılması anlamına gelir. Ekonomi tam istihdamda
iken milli gelir düzeyi maksimum olmaktadır.
511
Maliye Politikası
nın para arzı artışına göre daha enflasyonist olduğu ortaya konulmuştur. Şöyle ki,
bütçe açığının derhal para arzı artışı ile finansmanının, nihayetinde para arzı artışı ile
finanse edilecek bir borçlanma politikasına göre daha az enflasyonist olduğunu ileri
sürmektedir.
Cevap, E seçeneğidir.
775. Toplam talepte ortaya çıkacak bir istikrarsızlığı, iradi bir değişikliğe
gerek kalmadan ortadan kaldırmak veya gelir düzeyi üzerindeki etki
sini azatlamak için m ali sistemin yapısına yerleştirilmiş kamu harca
maları ve vergilere ilişkin araçlara ne denir?
A) Mali sürüklenme
B) Mali kaldıraç
C) Otomatik stabilizator
D) Mali engel
ap
e
E) Formül esnekliği
Çözüm: Toplam talepte ortaya çıkacak bir istikrarsızlığı, iradi bir değişikliğe gerek kal
madan ortadan kaldırmak veya gelir düzeyi üzerindeki etkisini azatlamak için mali siste
me konulan kamu harcamaları ve vergilere ilişkin araçlara “otomatik stabilizator (istik
rar sağlayıcı)” denir. Cevap, C seçeneğidir.
C
• Otom atik istikrar sağlayıcılar (stabilizatörler): Toplam talepte ortaya çıkacak
e
bir istikrarsızlığı, iradi bir değişikliğe gerek kalmadan ortadan kaldırmak veya gelir dü
zeyi üzerindeki etkisini azatlamak için mali sisteme konulan kamu harcamaları ve ver
gilere ilişkin araçlara “otomatik stabilizator (istikrar sağlayıcı)” denir.
Th
• Ekonomik istikrarın sağlanması önemlidir. Otomatik stabilizator, hiçbir iradi ve yasal
işleme gerek kalmadan, durgunluk dönemlerinde otomatik olarak bütçe açığının ve
ya enflasyon dönemlerinde otomatik olarak bir bütçe fazlası oluşturacak mali araçla
rın kullanılmasıdır.
Otomatik Stabilizatörler
Kamu Mali Sistemine İlişkin
Özel Kesime İlişkin
• Artan oranlı gelir vergisi
• Düz oranlı kurumlar vergisi
® işsizlik sigortası
• Tarımsal destekleme alımlan
• Gelir ve fiyat düzeyindeki değişmelerden kaynaklı
bütçe açıkları veya fazlalan
• Gelir ve fiyat düzeyindeki değişmelerden kaynaklı
vergi gelirlerindeki artış ve azalışlar
• Birey ve firmalann tasarrufla
rı
• Sigorta primleri
• İşsizlik tazminatı
• Firmaların stoklardaki artış
veya azalışlar
512
4T Maliye Soruları
776. Aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri otomatik istikrar sağlayıcıları
dır?
II. Artan oranlı vergi
I. İşsizlik sigortası
III. Sigorta primleri
IV. Faiz oranı
V. Servet
A) Yalnız II
B) i veli
D) II, III ve IV
E) I, II ve V
C) I, II ve III
Çözüm: Ekonomiyi otomatik olarak herhangi bir müdahale olmaksızın denge yönüne
ap
e
iten bir takım güçler vardır. Bunlar; işsizlik sigortası, artan oranlı vergi, sigorta primi, şir
ketlerin kar payı ödemeleri, hanehalklannın tasarruflarıdır. Bunlara “otomatik istikran
sağlayıcılar” denilmektedir. Otomatik istikrarı sağlayıcı politikalar, herhangi bir istikrar
sızlık olması durumunda kendiliğinden devreye girerler ve istikrarsızlığın şiddetini azaltır
lar.
/ İssizlik sigortası: Eğer ekonomide bir durgunluk sözkonusu ise, işsizlik sigortası
Th
e
C
devreye girecektir. Çünkü durgunluk zamanlarında işsizlerin sayısında artış meydana
gelir, işsizliğin artması, bir ekonomide gelir elde eden harcama birimlerinin gelirlerin
den mahrum kalmaları anlamına gelmektedir. Gelir elde edemeyen harcama birimle
ri doğal olarak harcamalarını kısmak zorunda kalacaklardır. Bu durum ise, durgunlu
ğu daha da derinleştirecektir. Oysaki işsizlik sigortasının uygulandığı ekonomide, har
cama birimleri işsiz kaldıkları esnada işsizlik sigortasından yardım alacaklar ve harca
ma düzeylerini çok kısmak zorunda kalmayacaklardır. Bu durum durgunluktan çıkış
sürecine olumlu katkıda bulunacaktır. Tersine, ekonominin genişleme aşamalarında
çalışanların gelirlerinin bir kısmı, işsizlik sigortası primi olarak kesileceği için harcama
birimlerinin kullanılabilir gelirinde bir azalma meydana gelecek ve talep baskısı neti
cesinde oluşabilecek enflasyonist bir sürecin frenlenmesine olumlu bir katkıda bulu
nacaktır.
/ Artan oranlı vergi. Gelir vergisi artan oranlı olarak uygulandığı zaman, ekonomi
nin içinde bulunduğu duruma göre otomatik olarak istikran sağlayıcı bir rol üstlenir.
Örneğin ekonomi canlanma sürecinde ise, üretim, istihdam ve gelirde bir artış yaşa
nacaktır. Gelirde meydana gelen artışa paralel olarak, vergi politikası artan oranlı ol
duğu için ortalama vergi oranında da bir artış yaşanacaktır. Böylece hem devlet ge
lirlerinde bir artış yaşanmış olacak, hem de gelir artışından dolayı oluşabilecek bir ta
lep baskısı ve sonrasında enflasyonist sürecin önlenmesine olumlu katkı yapılmış olu
nacaktır. Tersine ekonomi işsizliğin arttığı, üretimin azaldığı bir daralma aşamasında
ise, vergi miktarında da bir düşme yaşanmaktadır. Dolayısıyla gelir azalışına paralel
olarak, vergi miktarında da bir azalma yaşanacak ve harcanabilir gelirde büyük oran
da azalma olması önlenecektir. Böylece tüketimdeki azalma çok fazla olmayacaktır.
Bu durum GSMH’da meydana gelen düşüşün duraklaması anlamına gelmektedir.
513
Maliye Politikası
/ Hanehalklarıram tasarrufları: Hanehalkları ekonominin genişleme döneminde
gelirlerinde bir artış meydana geldiği için bu gelirin bir kısmını tasarruf etme eğilimi
içine girerler. Bu durum gelir artışından dolayı meydana gelebilecek bir talep baskısı
nı engellediği için enflasyonist bir sürece girilmesini önlemeye yardımcı olur. Diğer ta
raftan ekonomi, üretimin azaldığı, işsizliği arttığı bir daralma sürecinde ise, daha ön
ceden yapılmış tasarruflar kullanılmak suretiyle harcama düzeylerini devam ettirme
ye çalışırlar. Dolayısıyla daralmadan dolayı tüketimde çok hızlı bir azalma olması en
gellenmiş olur.
Cevap, C seçeneğidir.
777. Aşağıdakilerden hangisinin otomatik stabilizator gücü en fazla olduğu
kabul edilen bir vergidir?
e
A) Kişisel gelir vergisi
C) Veraset ve intikal vergisi
D) Harcama vergisi
E) Servet vergisi
ap
B) Kurumlar vergisi
Th
e
C
Çözüm: Bir verginin otomatik stabilizator gücü, gelir düzeyindeki değişmeler karşısın
da vergi gelirlerinin esnekliğine bağlıdır. Bu bakımdan esnekliği yüksek olan bir verginin
otomatik istikrar sağlama gücü de yüksektir. Özellikle artan oranlı tarife yapısına sahip
olması nedeniyle esnekliği en yüksek vergi, kişisel gelir vergidir. Düz oranlı tarife yapı
sına sahip olması nedeniyle kurumlar vergisi otomatik stabilizator gücü daha azdır268
Harcama vergileri mal ve hizmetlerin fiyatları üzerinden alındıkları için gelirdeki değişik
likleri takip edemezler. Ancak tüketimin gelir ve fiyat düzeyine bağlı olduğu düşünüldü
ğünde bu vergilerin de esnekliği söz konusu olabilecektir. Buna rağmen harcama vergi
lerinin otomatik stabilizator gücü nispeten azdır. Servet vergilerinin ise esnekliği olduk
ça düşüktür, dolayısıyla otomatik stabilizator gücünün olmadığı kabul edilir. Cevap, A se
çeneğidir.
778. Aşagıdakilerden hangisi kişisel gelir vergisinin otomatik stabilizator
gücünü arttıran özelliklerden biri değildir?
A) Vergi tarifesinin dik artan oranlı olması
B) Fazla kaçakçılık olmaması
C) Verginin götürü usulle tarh edilmesi
D) Genel bir vergi olması
268 Kişisel gelir vergisinde verginin esnekliği, hem tarife yapısına hem de matraha bağlı iken, kurumlar vergisinin es
nekliği sadece matraha bağlıdır.
514
4T Maliye Soruları
E)
Her çeşit gelir ve kazancı vergilendirmesi
Çözüm: Bir verginin otomatik stabilizator gücü,
• Genel bir vergi olup olmamasına,
• Artan oranlı tarife yapısının derecesine,
• Muafiyet ve istisnalara yer verilip verilmediğine,
• Vergi kaçakçılığındaki yaygınlık ve verginin tahsil edilme biçimine bağlıdır.
Kişisel gelir vergisinin, genel bir vergi olması, vergi tarifesinin dik artan oranlı olması,
bu verginin beyan ve kaynakta kesinti (stopaj) usulüyle tahsil edilmesi ve fazla kaçakçılı
ğın söz konusu olmaması otomatik stabilizator gücünü arttırmaktadır. Cevap, C seçene
ğidir.
e
779. Aşağıdakilerden hangisinin otomatik stabilizator gücü olduğu kabul
edilen bir kamu harcamasıdır?
B) işsizlik sigortası ödemeleri
C) Gerçek harcamalar
C
D) Emekli memur maaşları
ap
A) Tüketim sübvansiyonları
E) Memur ve işçilere yapılan ödemeler
Th
e
Çözüm: Vergi sistemi karşısında kamu harcama sistemin otomatik stabilizator gücü nis
peten azdır. Ancak işsizlik sigortası ödemeleri, tarımsal destekleme ödemeleri gibi bazı
tür kamu harcamaları mali sisteme bir esneklik kazandırmaktadır269. Örneğin, ekono
minin genişleme (enflasyonist), dönemlerinde artan sigorta primi ödemeleri ile toplam
talep düşerken, durgunluk (deflasyonist) dönemlerinde artan işsizlik ödemeleri ile toplam
talep artmaktadır. Böylece herhangi bir iradi değişikliğe gerek kalmadan toplam talep
istikrara gelmekte ve gelir düzeyi üzerindeki etkileri azaltmaktadır. Cevap, B seçeneği
dir.
780. Toplam arz eğrisinin üç bölgesi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Keynesyen bölgede genişletici politikalar sadece hasılayı arttırır.
B) Klasik bölgede genişletici politikalar fiyatlar genel düzeyini etkilemez.
C) Ara bölgede genişletici politikalar fiyatlar genel düzeyini düşürür, hasıla düze
yini arttırır.
D) Klasik bölgede, toplam arz eğrisinin esnekliği sonsuzdur.
E) Keynesyen bölgede toplam arz eğrisinin eğimi sonsuzdur.
0f \Q
Savunma harcamaları ekonomik konjonktüre karşı duyarlı değildir. Bu nedenle savunma harcamalarının otoma
tik istikrar sağlayıcı özelliğinin olmadığı unutulmamalıdır.
515
Maliye Politikası
Çözüm:
P
P
_____Maliye Politikası
Klasik Bölge
/ AS eğrisi dikey eksene
paraleldir. (Yatay eksene
/ AD’yi arttmcı politikalar, hem
diktir.)
fiyatları hem de hasılayı
/ AS eğrisinin esnekliği sıfırdır.
arttırır.
/ AS eğrisinin eğimi sonsuzdur.
/ Ekonomi tam istihdama
/ Ekonomi tam istihdamdadır
yönelmiştir.
/ Ücretler ve fiyatlar esnektir.
/ Çarpan etkisi azalmaya
/ Genişletici politikalar, sadece
başlar.
fiyatlar genel düzeyini arttırır.
/ Genişletici politikalar, hasıla
düzeyini değiştirmez.
/ Çarpan mekanizması işlemez.
/ Genişletici para ve maliye
politikaları ile çıktıyı arttırmak
mümkün değildir.
/ Devlet müdahalesi etkin
değildir.
Ara Bölge
ap
e
/ AS eğrisi pozitif eğimlidir.
Th
e
Keynesyen Bölge
/ AS eğrisi yatay eksene
paraleldir. (Dikey eksene
diktir.)
/ AS eğrisinin esnekliği
sonsuzdur.
/ AS eğrisinin eğimi sıfırdır.
/ Ekonomi eksik istihdamdadır.
/ Ücretler ve fiyatlar rijittir.
/ Genişletici politikalar, sadece
hasılayı arttırır.
/ Çarpan mekanizması etkin
biçimde işler.
/ Genişletici politikalar,
fiyatlarda değişme meydana
getirmez.
/ Enflasyon problemi yoktur.
Bu yüzden Keynesyen
iktisatçılar enflasyonu tam
istihdamdan sonraki bir olay
olarak kabul etmektedirler.
/ Genişletici politikalar ile
enflasyona yol açmadan
çıktıyı arttırmak mümkündür.
/ Devlet müdahalesi etkindir.
Genişletici Para ve
Maliye Politikası
C
Maliye Politikası
Cevap, A seçeneğidir.
781. Aşağıdakilerden hangisi toplam talep eğrisinin negatif eğimli olması
nın nedenlerinden birisi değildir?
A) Reel balans etkisi
B) Reel servet etkisi
C) Gelir-ikame etkisi
D) Faiz oranı etkisi
E) Açık ekonomi etkisi
Çözüm : Toplam talep eğrisinin negatif eğimli olmasının nedenleri şunlardır:
Reel Balans (Servet) Etkisi: Fiyatlarda meydana gelen bir değişmenin reel servet
miktarını arttırmak suretiyle tüketimi, yatınmı ve toplam talebi arttırmasıdır.
516
47 Maliye Sorulan
/ Fiyatlarda meydana gelen bir düşme, reel servet miktarını arttırır. Reel servet mikta
rının artması, tüketimi ve yatırımı arttırmak suretiyle toplam talebi arttırır.
/ Fiyatlarda meydana gelen bir yükselme, reel servet miktarını azaltır. Reel servet mik
tarının azalması, tüketimi ve yaürımı azaltmak suretiyle toplam talebi azaltır.
Faiz Oram Etkisi: Fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen bir değişmenin faiz oran
larını etkilemek suretiyle borçlanma maliyetlerini arttırması, bireylerin tüketimlerini,
firmaların yatırımlarını değiştirmesine yol açtığı için toplam talebin değişmesine ne
den olacaktır.
/ Fiyatlarda meydana gelen bir yükselme, faiz oranlarının artmasına neden olur. Faiz
oranlarında meydana gelen artış, borçlanma maliyetlerini arttırır. Borçlanma maliyet
lerinin artması sonucunda bireyler tüketimlerini, firmalar yatırımlarını azaltırlar ve
toplam talepte azalma meydana gelir.
C
ap
e
/ Fiyatlarda meydana gelen bir düşme, faiz oranlarının düşmesine neden olur. Faiz
oranlarının düşmesi, borçlanma maliyetlerini azaltır. Borçlanma maliyetlerinin azal
ması sonucunda bireylerin tüketim harcamaları, firmaların yatırım harcamaları artar
ve toplam talepte artış meydana gelir.
Açık Ekonomi Etkisi: Fiyatlarda meydana gelen bir değişme, yurtiçi malların fiyatla
rının yurt dışı malların fiyatlarına göre değişmesine neden olacaktır. Bu durum ise, ihra
catı ve ithalatı etkilemek suretiyle toplam talebi etkileyecektir.
e
/ Fiyatlarda meydana gelen yükselme, yurtiçi malların fiyatlarının yurtdışı malların fi
yatlarına göre artmasına neden olur. Dolayısıyla ihracat azalır, ithalat artar; yani, net
ihracat azalır. Net ihracatta meydana gelen azalma sonucunda toplam talepte azalma
meydana gelir.
Th
/ Fiyatlarda meydana gelen düşme, yurtiçi malların fiyatlarının yurtdışı malların fiyatla
rına göre azalmasına neden olur. Dolayısıyla ihracat artar, ithalat azalır; yani, net ih
racat artar. Net ihracatta meydana gelen artma sonucunda toplam talepte artma
meydana gelir.
Cevap, C seçeneğidir.
782. D ışa açık bir ekonomide uygulanan iktisat politika uygulamaları ile il
gili olarak aşagıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) Tam sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde para politikası etki
lidir
B) Tam sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde maliye politikası et
kisizdir
C) Tam sermaye hareketliliği ve sabit döviz kuru sisteminde maliye politikası et
kilidir
D) Sınırlı sermaye hareketliliği ve sabit döviz kuru sisteminde maliye politikası BP
eğrisi LM eğrisine kıyasla dikken, yatık olduğu duruma göre daha az etkilidir.
517
Maliye Politikası
E) Sınırlı sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde maliye politikası
BP eğrisi LM eğrisine kıyasla yatıkken, dik olduğu duruma göre daha etkilidir
Çözüm:
Para
Politikası
Etkili
Etkili
Sınırlı
Çünkü faiz
Sermaye
Hareketliliği oranı düşer,
gelir artar.
Para
Politikası
Etkisiz
Maliye Politikası
BP>LM
Sınırlı
etkilidir
ancak
gelir artışı
BPcLM
durumuna
göre daha
az olur
BPcLM
Kısa
dönemli
Sınırlı Etkili
Faiz oranı yükselir, etkilidir
ancak gelir artışı
BP>LM durumuna
göre daha fazla
olur
Maliye Politikası
Etkili
BP>LM
iken,
BPcLM
durumuna
göre daha
etkili
BPcLM iken,
BP>LM
durumuna
göre daha az
etkili
e
Tam
Sermaye
Hareketliliği
Sabit Döviz Kuru Sistemi
Esnek Döviz Kuru Sistemi
ap
Sermaye
Har.
Düzeyi
Cevap, E seçeneğidir.
C
Not: BP>LM, BP eğrisinin LM’ye göre daha yatık olduğunu; BPcLM, BP eğrisinin LM’ye göre dik
olduğunu ifade eder.
783 . “Fiscal Drag” ne demektir?
Th
e
A) Daralma dönemine giren bir ekonomide, özel kesim borçlarındaki artışların
ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesidir.
B) Esnek bir vergi sistemine sahip olan ve genişleme dönemine giren bir ekono
mide, vergi gelirlerindeki otomatik artışların ekonomik büyümeyi olumsuz et
kilemesidir.
C) Genişleme dönemine giren bir ekonomide, kamu kesim borçlarındaki artışla
rın ekonomik büyümeyi olumlu etkilemesidir.
D) Esnek bir harcama sistemine sahip olan ve daralma dönemine giren bir eko
nomide, vergi gelirlerindeki azalışların ekonomik büyümeyi olumsuz etkileme
sidir.
E) Esnek olmayan bir vergi ve harcama sistemine sahip olan bir ekonomide, ver
gi gelirlerindeki azalışların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemesidir.
Çözüm : Esnek bir vergi sistemine sahip olan ve genişleme dönemine giren bir ekono
mide, vergi gelirlerindeki otomatik artışların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemesine
“Fiscal Drag” veya mali sürüklenme (mali engel) denir270.
2
Otomatik stabilizatörler olarak vergiler, ekonomiyi istikrara getiren önemli bir araçtır. Ancak genişleme dönemle
rinde vergi gelirlerinde otomatik artışlann bütçe fazlasına neden olarak ekonomiye daraltıcı bir eğilim vereceği hu
susunda eleştirilmektedir.
518
47 Maliye Sorulan
784. Enflasyonla mücadelede hükümetin uygulanacağı bütçe politikası aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Kamu harcamalarını değiştirmeden vergilerin azaltılması
B) Kamu harcamalarının ve vergilerin artırılması
C) Kamu harcamalarının azaltılması ve vergilerin artırılması
D) Kamu harcamalarını ve vergileri azaltılması
E) Bütçenin açık vermesini sağlamak
Çözüm: Enflasyonla mücadelede toplam talep fazlalığını gidermek için kamu harcama
ları azaltılmalı ve vergiler arttırılmalıdır271. Enflasyonist bir ortamda bütçe fazlası verile
rek daraltıcı maliye politikası uygulanmalıdır. Cevap, C seçeneğidir.
İktisat politikası
Genişletici maliye ve
para politikası
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep
fazlalığı
e
AD<Y* (P-İ.Qİ)
Deflasyon: Toplam talep
yetersizliği
Daraltıcı maliye ve
para politikası
ap
E k o n o m ik sorun
• Not: Kapalı bir ekonomide, toplam talep (AD), özel kesim tüketim ve yatırım harca
C
maları ile kamu kesimi harcamalarının toplamıdır. Dışa açık ekonomide; toplam ta
lep (AD), özel kesim tüketim (C) ve yatırım harcamaları (I), kamu kesimi harcamaları
(G) ve net ihracatın (X-M) toplamıdır. Y*= Tam istihdam milli gelir düzeyi; AD=toplam taleptir.
• Enflasyon: Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışları ifade eder. Günü
Th
e
müzde en önemli ekonomik sorundur272. Bir ekonomide talep yanlı, arz yanlı ve ya
pısal olmak üzere üç tür enflasyondan bahsedilebilir.
- Talep enflasyonu: Ekonominin talep (harcama) yanından kaynaklanan enflas
yondur. Toplam talebin tam istihdam milli gelir düzeyini aşan kısmını ifade eder.
Toplam talep fazlalığını ifade eder. Para ve maliye politikası önlenmeye çalışılan
enflasyon, talep enflasyonudur.
- Maliyet enflasyonu: Ekonominin arz (üretim) yanından kaynaklanan enflasyon
dur. Girdi fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanır. Örneğin petrol fiyatlarının artma
sı sonucu maliyet enflasyonu belirgin hale gelir.
- Yapısal enflasyon: Ülkedeki nitelikli işgücü, hammadde kıtlığı gibi yapısal ne
denlerden kaynaklanan enflasyondur.
• Enflasyonla mücadelede maliye politikası: Daraltıcı maliye politikası uygulanır.
Enflasyonla mücadelede kullanılacak mali araçların bileşimi aşağıya çıkarılmıştır.
271 Enflasyonla mücadelede talebi kısıcı etkileri daha belirgin ortaya çıktığı için dolaylı vergilerin arttınlması gerekir.
OHO
Yüksek enflasyondan annmış ve %2-3 gibi düşük ve istikrarlı oranlannın yakalandığı ekonomilerde başta makro
ekonomik performansın olumlu etkilendiği bilinmektedir.
519
Maliye Politikası
Ekonomik sorun
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep fazlalığı
C+I+G+ (X-M): AD>Y* (ÎP.Q*)
Maliye politikası
Daraltıcı maliye politikası
Vergiler artınlmalı (ATÎ)
Muafiyet ve istisnalar daraltılmak
Kamu harcamalan azaltılmalı (AG-İ)
Vergiler
Kamu harcamaları
Bütçe politikası
Bütçe fazlası verilmelidir. Denk bütçe ve bütçe açığı politikası
uygulanmamalıdır.
Borçlanma
Bütçe fazlası verilme amacıyla borçlanma kişi ve firmalardan,
uzun vadeli ve yüksek faizli olmalıdır.
Merkez bankasına borçlanmamalıdır.
ap
e
785. Enflasyonist bir ortamda borçlanma politikasını başarılı olabilmesi için
aşağıdakilerden hangisi gereklidir?
A) Devlet borç senetlerinin kişilere değil, firmalara satılması
B) Firmaların yatırım yapmak yerine devlet tahvili alması
C
C) Merkez bankasının devlet tahvillerini satın alması
D) Kişilerin ve firmaların tüketimlerini kısarak devlet tahvili satın almaları
E) Hâzinenin doğrudan ticari bankalara borçlanması
e
Çözüm : Enflasyonda, toplam talep fazlalığını gidermek için devlet tahvilleri kişi ve fir
Th
malara satılmalıdır. İç borçlanma yoluyla kişilerin ve firmaların tüketim veya yatırım har
camalarını kısmak suretiyle devlet tahvili satın almaları borçlanma politikasının başarısı
için gereklidir273. Cevap, D seçeneğidir.
786. Enflasyonist dönemlerde vergilerin tarh ve tahsili arasındaki sürenin
uzaması sonucu, vergi gelirlerinin reel değerinin azalmasına ne denir?
A) Figou etkisi
B) Tanzi etkisi
D) Fisher etkisi
E) Keynes etkisi
C) Servet etkisi
Çözüm : Enflasyonist dönemlerde vergilerin tarh ve tahsili arasındaki sürenin uzaması,
vergi gelirlerinin reel değerinin azalmasına neden olur. Kamu kesiminin reel satın alama
gücü kaybına uğradığı bu duruma “Tanzi Etkisi” denir274. Cevap, B seçeneğidir.
7 8 7 . Konjonktür dalgalanmalara uygun bir bütçe politikası aşağıdakilerden
hangisinde doğru verilmiştir?
273 Borç geri ödemesinin ise ekonomi durgunluğa girdiği dönemde yapılması, borçlanma politikasının başansının di
ğer yanı olduğu unutulmamalıdır.
on a
'
Olivera’nm çalışmaya olan katkılarından dolayı “Olivera-Tanzi Etkisi” olarak da bilinir,
520
4T Maliye Soruları
A) Daralma dönemlerinde bütçe fazlası, genişleme dönemlerinde bütçe açığı ve
rilmelidir.
B) Daralma dönemlerinde bütçe denk olmalı, genişleme dönemlerinde bütçe açı
ğı verilmelidir.
C) Genişleme dönemlerinde bütçe denk olmalı, daralma dönemlerinde bütçe faz
lası verilmelidir.
D) Ekonomi tam istihdamda iken bütçe denk olmalı, eksik istihdam da iken büt
çe fazlası verilmelidir.
E) Genişleme dönemlerinde bütçe fazlası, daralma dönemlerinde bütçe açığı ve
rilmelidir.
e
Çözüm: Genişleme dönemlerinde bütçe fazlası, daralma dönemlerinde bütçe açığı ve
rilmelidir. Konjonktür dalgalanmaların olumsuz etkilerini azaltmak, toplam talebi istikra
ra kavuşturmak için izlenen bu politikaya “Fine Tuning” denir. Cevap, E seçeneğidir.
A) Sıkı para ve maliye politikası
C) Daraltıcı maliye politikası
ap
788. Aşağıdakilerden hangisi durgunlukta uygulanacak bir maliye politika
sıdır?
B) Genişletici maliye politikası
D) Gevşek para politikası
C
E) Bütçe fazlası veren bir maliye politikası
Çözüm: Durgunlukta toplam talep yetersizliğini gidermek için kamu harcamaları arttı
Th
e
rılmalı ve vergiler azaltılmalıdır. Bir başka ifadeyle deflasyonist (durgunluk) bir ortamda
bütçe açığı verilerek genişletici maliye politikası uygulanmalıdır. Cevap, B seçeneğidir.
E k o n o m ik sorun
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Deflasyon (durgunluk): Toplam
talep yetersizliği
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep
fazlalığı
ik tisat p o litik a sı
Genişletici maliye ve
para politikası
Daraltıcı maliye ve
para politikası
Not: Kapalı bir ekonomide, toplam talep (AD), özel kesim tüketim ve yatırım harcama
ları ile kamu kesimi harcamalarının toplamıdır. Dışa açık ekonomide; toplam talep (AD),
özel kesim tüketim (C) ve yatırım harcamaları (I), kamu kesimi harcamaları (G) ve net ih
racatın (X-M) toplamıdır. Y*= Tam istihdam milli gelir düzeyi; AD=toplam taleptir.
• Durgunluk: Toplam talep yetersizliği sonucu milli gelirin tam istihdam milli gelir dü
zeyinin altına inmesidir. Bu durumda ekonomide üretim ve çıktı azalır. Gayri iradi iş
sizlik oluşur. Keynesyen iktisatçılara göre, 1929 Büyük buhran ve sonrasında ortaya
çıkan gayri iradi işsizliğin nedeni özel kesim tüketim ve yatırım harcama talebindeki
yetersizliktir. Onlara göre, hükümet kamu harcamalan ve vergilerle ekonomiye mü
dahale ederek toplam talepteki bu yetersizliği giderebilir. Böylece işsizlik sorunu çö
zülebilir.
521
Maliye Politikası
• Durgunlukla mücadelede maliye politikası: Genişletici maliye politikası uygulanır.
Durgunlukla mücadelede kullanılacak mali araçların bileşimi aşağıya çıkarılmıştır.
Ekonomik sorun
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Durgunluk: Toplam talep yetersizliği
C+I+G+ (X-M): AD<Y* (Pİ.Qİ)
Maliye politikası
Genişletici maliye politikası
Vergiler
Vergiler azaltılmalı (AT-İ)
Muafiyet ve istisnalar genişletilmeli
Kamu harcamaları
Kamu harcamalan artırılmalı (AGÎ)
Bütçe açığı verilmelidir. Denk bütçe politikası da genişleticidir.
Bütçe fazlası politikası uygulanmamalıdır.
Borçlanma
Merkez bankasından borçlanılmalıdır. Bu tür borçlanma her
durumda harcama talebini artmr. Kişi ve firmalardan da
borçlanılabilir. Ancak bu tür borçlanma özel kesimde kişi ve fir
maların kullanmadığı atıl fonlan harekete geçirmek için yapılır.
ap
e
Bütçe politikası
C
789. Deflasyonla mücadelede borçlanma politikasını başarılı olabilmesi için
aşağıdakilerden hangisi gereklidir?
A) Devlet borç senetlerinin kişilere değil, firmalara satılması
B) Firmaların yatırım yapmak yerine devlet tahvili alması
e
C) Merkez bankasının devlet tahvillerini satın alması
D) Hâzinenin doğrudan ticari bankalara borçlanması
Th
E) Kişilerin tüketimlerini kısarak devlet tahvili satın almaları
Çözüm : Durgunlukta toplam talep yetersizliğini gidermek için kamu harcamaları arttı
rılmalı ve vergiler azaltılmalıdır. Oluşacak bütçe açığını, kişi ve firmalar, kurumlar veya
ticari bankalar yerine merkez bankası kaynaklarına başvurularak finanse edilmesi halin;
de maliye politikası daha genişletici olacaktır. Cevap, C seçeneğidir.
790. Aşağıdakilerden hangisi durgunluk içindeki bir ekonomiyi canlandır
maya yönelik kullanılan politika araçlarından biridir?
A) Dolaylı vergilerin artırılması
B) Kamu yatırım harcamalarının azaltılması
C) Para arzının azaltılması
D) Kamu cari harcamalarının azaltılması
E) Dolaysız vergilerin azaltılması
Çözüm : Durgunluk içindeki bir ekonomiyi canlandırmak için toplam talebi artıncı po
litikaların uygulanması gerekir. Toplam talep artışını sağlamak için genişletici para ve
maliye politikaları uygulanabilir.
522
4T Maliye Soruları
• Vergilerin azaltılması, harcanabilir geliri artırmak suretiyle tüketimi ve toplam talebi
artırır. Vergilerin artırılması, harcanabilir gelir azaltma suretiyle tüketimi ve toplam ta
lebi azaltır.
• Kamu harcamalarının artırılması, tüketim ve yatırımı artırmak suretiyle toplam talebi
artırır. Kamu harcamalarının azaltılması, tüketim ve yatırım harcamalarını azaltmak
suretiyle toplam talebi azaltmaktadır.
• Para arzının daraltılması, faiz oranlarını yükselterek, yatırımların ve istihdamın azal
tılması suretiyle toplam talebi azaltmaktadır. Para arzının artırılması, faiz oranlarını
düşürerek, yatırımların ve istihdamın artması suretiyle toplam talebi artırır. Cevap, E
seçeneğidir.
A) Gelirler politikası
C) İndeksleme
D) Arz yanlı teşvik politikaları
E) Genişletici maliye politikası
ap
B) Vergi temelli gelirler politikası
e
791. Aşağıdakilerden hangisi stagflasyon sorunun çözümde uygulanacak
bir politika değildir?
Th
e
C
Çözüm : Stagflasyon, yüksek enflasyon ile işsizliğin bir arada görülmesidir. 1973 petrol
krizi sonrası ekonomilerde stagflasyon sorunu baş göstermiştir. Stagflasyon sorunu eko
nominin arz yanından kaynaklı ortaya çıktığı için talep yanlı Keynesyen para ve maliye
politikaları bu sorunun çözümünde yetersiz kalmıştır. Çünkü talep yanlı politikalar; işsiz
lik sorunun çözümüne yönelik genişletici yönde, enflasyon sorunun çözümüne yönelik
daraltıcı yönde uygulanabilir. Yüksek enflasyon ile işsizliğin bir arada görülmesi halinde
ise hem daraltıcı hem de genişletici politikanın aynı anda uygulanması olanaksızdır. Bu
sorunun çözümü için gelirler politikası, vergi temelli gelirler politikası veya arz yanlı teş
vik politikaları önerilmiştir. Cevap, E seçeneğidir.
• Stagflasyon: Yüksek enflasyon ile işsizliğin bir arada görülmesidir. Stagflasyon so
rununun baş göstermesi Keynesyen yaklaşımla ileri sürülen Phillips eğrisi analizinin
sorgulanmasına neden olmuştur.
• Stagflasyon sorunun çözümüne yönelen politikalar: Stagflasyon sorunun çö
zümü için gelirler politikası, vergi temelli gelirler politikası veya arz yanlı teşvik poli
tikaları önerilmiştir.
- G elirler politikası: Devletin ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan müda
hale etmesidir. Gelirler politikası daha çok ücret ve fiyat artışlarını düşürme yönün
de uygulanır275.
275 Gelirler politikası, kamu harcamaları ve vergileri değiştirmeksizin enflasyonist baskıları önlemek amacıyla piyasa
mekanizmasına müdahale edilmesidir. Heteredoks bir politikadır. Heteredoks politikalar; örneğin hüküm etin, fi
yat, ücret veya döviz kurunun oluşum sürecine doğrudan müdahale ettiği politikalardır. Para ve maliye politikala
rı ise ortadoks politikalardır. Ortadoks politikalar, ekonomide fiyat mekanizmasına müdahale etmeden to p lam ta
lebi yönlendirmek için uygulanan politikalardır.
523
Maliye Politikası
* Ücret ve fiyat artışlarının sınırlandırılması (tavan belirlenmesi),
* Ücret ve fiyatların dondurulması,
* Ücret ve fiyat artışları için kabul edilebilir göstergeler belirlemesi,
* Not: Gelirler politikasının başarısı, kamuoyu desteğiyle birlikte uyumlu para ve
maliye ve kredi politikasıyla yürütülmesine bağlıdır. Örneğin İsrail ve Meksi
ka’da 1980’lerde uygulanan gelirler politikası, bu dönemde mali disiplinin sağ
lanması nedeni ile başarılı olmuştur. Diğer yandan Brezilya ve Arjantin’de gibi
ülkelerde uygun politikalarla desteklenmediğinden başarılı sonuçlar alınamamıştır.
- Vergi temelli gelir politikası: Vergi temelli gelir politikaları, ücret ve fiyat ar
e
tışlarını sınırlandırmak için vergi sisteminin kullanmasını öneren politikalardır. Ör
neğin, düşük ücret artışını kabul eden firmalar ve işçilerin vergi sistemiyle mali yük
lerinin azaltılması; tersi durumda ise mali yüklerinin artırılmasıdır. Bu politika uy
gulama alanı bulamamıştır.
ap
- İndeksleme: Her türlü nominal sözleşmenin cari enflasyon oranına indekslenmesidir. Örneğin, vergiler, ücretler ve kira sözleşmeleri, işsizlik tazminatları gibi her
türlü nominal sözleşme cari enflasyon oranına göre indekslenir. Böylece enflasyon
beklentisinden doğan işsizlik maliyeti ortadan kalkar. İşsizlik oranı düşer.
Th
e
C
- Arz yanlı üretim teşvik politikaları: Arz yanlı iktisatçılar, üretim faaliyetleri
üzerinden alınan yüksek oranlı vergilerin toplam arzı olumsuz etkilediğini ileri sü
rerler. Üretim ve üretim faaliyetleri üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması, üretimi,
yatırımı teşvik eder. Böylece bu politikanın uygulanması stagflasyon soruna çözüm
olabilecektir.
792. Aşağıdakilerden hangisi bütçe açığının finansmanı için para arzının
arttırılmasının sonuçlarından biridir?
A) Ekonomik büyüme oranında para arzı artışı devlet için gelir olmakla birlikte
enflasyonist bir eğilim verecektir.
B) Para arzının arttırılması her zaman devletin önemli bir gelir kaynağı olmakla
birlikte daha çok kamu yatırım harcamalarının finansmanı için kullanılmakta
dır.
C) Ekonomik büyüme oranında para arzı artışı devlet için gelir olmakla birlikte
enflasyonist baskı yaratmayacaktır.
D) Ekonomik büyüme oranından daha düşük para arzı artışları devlet için gelir ol
makla birlikte daha çok enflasyona neden olacaktır.
E) Büyüme oranından daha fazla para arzı artışı devlet için gelir olmakla birlikte
ekonomiyi durgunluğa sürükleyecektir.
Çözüm : Bütçe açıklarının finansmanı için para arzının artırılması, Hazine tarafından ih
raç edilen devlet tahvillerinin Merkez Bankasına satılması anlamına gelir. Devlet, para
524
4T Maliye Soruları
basmak suretiyle reel gelir elde edebilir276. Büyüme oranından para arzı artışı devlet için
gelir olmakla birlikte enflasyonist baskı yaratmayacaktır. Ancak büyüme oranından da
ha fazla para arzı artışlarıyla bütçe açıklan finanse edildiğinde sonuç enflasyonist olacak
tır277. Cevap, C seçeneğidir.
793. Operasyon el açık ya da fazla aşağıdakilerden hangisini gösterir?
A) Geleneksel açık - faiz ödemelerinin enflasyondan aşınan kısmı
B) Kamu gelirleri ile kamu harcamaları arasındaki farka
C) Ekonomi potansiyel GSYİH düzeyinde olsaydı ortaya çıkacak olan açık ya da
fazlayı
D) Kamu gelirleri ile kamu harcamaları arasındaki farka
e
E) Kamu kesimi borçlanma gereği ile toplam borç faiz ödemeleri arasındaki far
ka
ap
Çözüm: Geleneksel açık, kamu kesimi borçlanma gereği olarak ifade edilmektedir. Ka
mu harcamaları He kamu gelirleri arasındaki fark, geleneksel açığa ya da kamu kesimi
borçlanma gereğine eşittir.
KKBG = Kamu Gelirleri - Kamu Harcamaları
• Faiz dışı açık: Birincil açık (primary deficit), faiz ödemelerinin kamu harcamaları
C
dışında tutulması suretiyle hesaplanmaktadır.
Birincil Açık = KKBG - Toplam Borç Faiz Ödemeleri
e
• İşlevsel Açık. İşlevsel Açık = Birincil açık + reel faiz ödemeleri
Işleusel Açık = Geleneksel açık - faiz ödemelerinin enflasyondan aşınan kısmı
Th
• Yapısal Açık: Ekonomi potansiyel GSYIH düzeyinde olsaydı ortaya çıkacak olan
açığı ifade etmektedir. Kamu harcamaları vergi gelirlerinden büyük olmak koşuluyla
yapısal açık şu şekilde ifade edilebilir:
Yapısal Açık = G - T(Y*,t)
Cevap, A seçeneğidir.
794. Vergi oranlan düşürülüp kamu açıklan borçlanma ile finanse edildiğin
de, vergi indirimlerinin tüketim üzerine bir etkisinin olmayacağını sa
vunan hipotez aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hoş olmayan monetarist aritmetik
B) Tasarruf paradoksu
C) Ricardo-Barro hipotezi
276 Senyoraj devlet için bir gelir kaynağı olmakla beraber enflasyona neden olursa, vergi toplamadaki gecikmeler
(Tanzi etkisi) nedeniyle beklenen reel gelir artışı sağlanamayabilir.
277 Ekonomik büyüme gerçekleşirken para arzının sabit kalması ekonomik daralmaya neden olabilir. Ekonomik ıstikrann sağlanması için para arzının ekonominin büyüme oranı kadar artırılması, ” sabit parasal artış kuralı“ ilk kez
Monetarist iktisatçı M. Friedman tarafından önerilmiştir.
525
Maliye Politikası
D) Dönemler arası bütçe sınırlaması hipotezi
E) Bütçe denkliği hipotezi
Çözüm: Ricardo-Barro hipotezine göre, kamu açıkları borçlanmayla finanse edilirse,
vergiler gelecek döneme kaydırılacaktır. Kamu borçlanması nedeniyle ortaya çıkan ver
giler, cari dönemdeki özel kesim tarafından tam olarak algılanır ve bugünkü değerine iskonto edilirse cari dönemdeki vergi indirimi veya kamu harcamalarının artışı özel kesim
tasarruflarını gelecekteki vergileri ödemeye yetecek düzeyde artıracaktır. Böylece kamu
borçlanması ekonomi üzerinde herhangi bir reel etki meydana getirmeden emilecektir.
Diğer bir ifadeyle açık finansman karşısında bireyler, dönemler arası dengeyi sağlayabi
lecek biçimde tasarruflarını artıracaklardır.
ap
e
Ricardo-Barro hipotezine göre, bütçe açıklarının ekonomik birimlerin tüketim ve tasar
ruf kararlarını verirken tüm yaşam boyu gelirlerini dikkate aldıklarını varsaymaktadır.
Eğer devlet cari vergileri düşürürse, bireyler tüketim kalıplarını değiştirmeden tasarrufla
rını artıracaktırlar. Çünkü rasyonel bireyler cari vergilerde meydana gelen bir düşüşün
gelecekte bütçe açıkları olarak karşılarına çıkacağını bilmektedirler. Böylece bugünden
tasarruflarını artırarak gelecek dönemlerde bütçe açığını finanse etmek için konulacak
yüksek vergi yükünü karşılamaya çalışacaklardır. Cevap, C seçeneğidir.
C
795. Birincil gelir dağılım ı ne demektir?
A) Devletin mali araçlarla müdahalesi sonucu ortaya çıkan gelir dağılımı
B) Piyasanın işleyiş mekanizması sonucunda ortaya çıkan gelir dağılımı
e
C) Milli gelirin, nüfusa göre dağılımı
Th
D) Milli gelirin, bölgelere göre dağılımı
E) Milli gelirin, sosyal gruplara göre dağılımı
Çözüm : Piyasanın işleyiş mekanizması sonucunda ortaya çıkan gelir dağılımına birincil
gelir dağılımı; devletin mali araçlarla müdahalesi sonucu ortaya çıkan gelir dağılımına
ikincil gelir dağılımı denir. Cevap, B seçeneğidir.
• Piyasa ekonomisi ve gelir dağılımı: Piyasa ekonomisinde gelir, tam rekabet ko
şulları altında üretime katılan faktörler marjinal verimliliğine bağlı olarak dağılır. Üre
tim faktörlerinin bu şekilde elde ettiği payın adil olduğu kabul edilir. Ancak tam reka
bet koşulları geçerli değilse piyasanın ortaya çıkardığı gelir dağılımı adaletli olmaya
bilir ve devletin gelir dağılımı iyileştirme gereği ortaya çıkabilir. Bu noktada birincil ve
ikincil gelir dağılımı olmak üzere iki tür gelir dağılımından bahsedilebilir.
- Birincil gelir dağılımı: Piyasanın işleyiş mekanizması sonucunda ortaya çıkan
gelir dağılımındır. Piyasanın ortaya çıkardığı gelir dağılımı her zaman adaletli olma
yabilir.
- ikincil gelir dağılımı: Devletin mali araçlarla müdahalesi sonucu ortaya çıkan
gelir dağılımıdır. Bu gelir dağılımı da her zaman adaletli olmayabilir. Devlet vergi
ve harcama araçlarını kullanma yönüne göre gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltabi
leceği gibi artırabileceği unutulmamalıdır.
526
4T Maliye Sorulan
796. Milli gelirin ücret, faiz, kar ve kira şeklinde dağılım ına ne denir?
A) Kişisel gelir dağılımı
B) Bölgesel gelir dağılımı
C) Sektörel gelir dağılımı
D) ikincil gelir dağılımı
E) Fonksiyonel gelir dağılımı
Çözüm: Milli gelirin ücret, faiz, kar ve kira şeklinde dağılımına, fonksiyonel veya faktÖrel gelir dağılımı denir. Cevap, E seçeneğidir.
• Gelir dağılımı: Gelir dağılımı, bir ülkedeki üretilen mal ve hizmetlerin veya elde edi
len gelirin toplumun çeşitli kesimlerine dağılımı ifade eder.
• Gelir dağılımı türleri: Bir ülkede elde edilen gelir, bu gelirin elde edilmesinde kul
e
lanılan faktörlere ve kişilere göre dağılacağı gibi bölgelere ve sektörlere göre de da
ğılabilir.
- Faktörel gelir dağılımı: Bu gelir dağılımı türüne “fonksiyonel gelir dağılımı da
ap
denir. Bir ülkede elde edilen gelirin, bu gelirin elde edilmesinde kullanılan üretim
faktörlerine göre dağılımı ifade eder. Fonksiyonel gelir dağılımı, gelirin ücret, faiz,
kar ve kira şeklinde dağılımıdır. Maliye politikasının amacı bu gelir dağılımını etki
lemek değildir.
C
- Kişisel gelir dağılımı: Bir ülkede elde edilen gelirin, toplumdaki kişilere, tüketi
cilere veya nüfusa göre dağılımı ifade eder. Maliye politikasının amacı bu gelir da
ğılımını etkilemektir.
e
- Bölgesel gelir dağılımı: Bir ülkede elde edilen gelirin, bölgelere göre dağılımı
Th
ifade eder. Bu gelir dağılımı türü maliye politikasının büyüme ve kalkınma amacı
na yönelik kullanılır.
- Sektörel gelir dağılımı: Bir ülkede elde edilen gelirin, sektörlere göre dağılımı
ifade eder. Bu gelir dağılımı türü de maliye politikasının büyüme ve kalkınma ama
cına yönelik kullanılır.
797. Kamu harcamalarının gelir dağılım ını iyileştirici özellikte olmasıyla il
gili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Kamu harcamalarının yüksek gelirli sosyal sınıfların yararlandığı mal ve hiz
metlere yapılması
B) Kamu harcamalarının tüm sosyal sınıfların yararlandığı mal ve hizmetlere ya
pılması
C) Kamu harcamalarının sadece düşük gelirli sosyal sınıfların yararlandığı mal ve
hizmetlere yapılması
D) Kamu harcamalarının sadece ekonomik transfer harcamalarına yönelmesi
E) Kamu harcamalarının tüm sosyal sınıfların yararlandığı olağanüstü harcamala
ra yapılması .
527
Maliye Politikası
Çözüm: Kamu harcamaları düşük gelirli sosyal sınıfların yararlandığı mal ve hizmetlere
yapılması halinde gelir dağılımı iyileştirir. Gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltır. Cevap, C
seçeneğidir.
• Gelir dağılım ı ve maliye politikası: Gelir dağılımında adaletin sağlanması maliye
politikasının sosyal amacıdır. Günümüzde devletler kamu harcamaları ve vergiler gibi
mali araçları kullanmak suretiyle gelir ve servetin yeniden dağılımında önemli rol üst
lenir. Gelir dağılımın iyileştirilmesi için devletin yüksek gelirli kimselerden düşük gelir
li kimseler lehine gelir transfer eden vergi ve harcama politikası uygulaması gere
kir278. Gelir dağılımını iyileştirme yönünde mali araçların kullanılması:
- Vergiler: Gelir dağılımı vergileri kullanmak suretiyle iyileştirilebilir. Vergi politika
* Artan oranlı tarifenin uygulanması,
e
sı, yüksek gelirlilerin vergi yüklerini artırmalı; düşük gelirlilerin vergi yükünü azalt
malıdır. Vergi sistemi, mükelleflerin ödeme gücünü gözeten araçlarla donatıldığı
sürece gelir dağılımı iyileşir. Bu amaçla vergi politikası;
ap
* Gelir ve servet artışlarının vergilendirilmesi,
* Fizyolojik geçim düzeyinde gelir elde edenlerden vergi alınmaması,
* Zorunlu tüketim harcamalarının düşük vergilendirilmesi veya alınan vergilerin
iade edilmesi,
C
* Ayırma ilkesinin uygulanması, yani emek gelirinin sermaye gelirine göre daha
düşük tarifeyle vergilendirilmesi,
* Vergi muafiyet ve istisnaların kapsamının amaca yönelmesi gözetmelidir.
e
- Kamu harcamaları: Gelir dağılımı kamu harcamalannı kullanmak suretiyle iyi
Th
leştirilebilir. Kamu harcama politikası, kamu kaynakları düşük gelirlilere yönlendi
rildiği sürece gelir dağılımı iyileşir279. Bu amaçla kamu harcama politikasında;
* Kamu cari ve kamu yatırım harcamaları düşük gelirlilerim yararlandığı mal ve
hizmetlere yönlendirilmelidir. Örneğin, okulu veya sağlık ocağı olmayan bir böl
geye yapılan kamu harcamaları gelir dağılımında eşitsizliği azaltır (progresif et
ki).
* Kamu transfer harcamaları düşük gelirlilere veya hiç geliri olmayanlara yönlen
dirilmelidir. Emekli memur maaşları, işsizlik sigortası ödemeleri, yaşlılık, sakat
lık maaşları gibi sosyal transfer ödemelerinin artırılması gelir dağılımını iyileşti
rir. Diğer yandan borç faiz ödemeleri azaltılmalıdır. Çünkü bu ödemeler gelir da
ğılımındaki eşitsizliği yükseltir (regresif etki).
278 Devletin düşük gelirli sosyal sınıflardan yüksek gelirli sosyal sınıflara doğru gelir transfer etmesi gelir dağılımında
eşitsizliği yükseltir. Örneğin, devletin tüm sosyal sınıflardan vergilemeyle elde ettiği kaynaklan borç faiz ödemesi
şeklinde yüksek gelirli sosyal sınıflara yönlendirmesi gelir dağılımında eşitsizliği yükseltir.
979
Gelir dağılımında eşitsizliği azaltıcı (progresif) özellikte kullanılmalıdır.
528
47 Maliye Sorulan
798. Lorenz eğrisiyle aşağıdaki hangi değişkenler arasındaki ilişki ele alı
nır?
A) Gelirin yüzdesi-nüfusun yüzdesi
B) Vergi oranlan-vergi gelirleri
C) Kamu giderleri-kamu gelirleri
D) Gelirin yüzdesi-verginin yüzdesi
E) Vergi oranları-kamu gelirleri
Çözüm: Lorenz eğrisi, bir ülkedeki kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde
yararlanılan bir araçtır. Milli gelirin, o ülkedeki kişilere göre dağılımını gösterir. Bir baş
ka ifadeyle milli gelirin yüzde kaçının, nüfusun yüzde kaçına dağıldığını gösterir. Cevap,
A seçeneğidir.
• Kişisel gelir dağılım ındaki eşitsizliğin ölçülmesi: Kişisel gelir dağılımındaki
e
adaletsizlik; Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı yardımıyla ölçülebilir.
ap
- Lorenz eğrisi: Lorenz eğrisi, bir ülkedeki milli gelirin o ülkedeki kişilere göre da
ğılımını gösterir. Bir başka ifadeyle milli gelirin yüzde kaçının, nüfusun yüzde kaçı
na dağıldığını gösterir.
Th
e
C
Lorenz Eğrisi
* A noktası: Mutlak eşitlik doğrusu üzerindeki A noktasında milli gelirin %10’unu,
nüfusun %10 almaktadır. Bu doğru üzerindeki A, B, C gibi her noktada milli
gelirin yüzdesi, nüfusun yüzdesine eşittir. Kişisel gelir dağılımında mutlak adale
tin sağlandığı anlamına gelir. Bir ülkede gelir dağılımında mutlak eşitliğin olma
sı durumunda Lorenz eğrisi 45°’lik eğri yani OM arasında düz bir çizgidir. An
cak mutlak eşitlik bir ülke için neredeyse imkânsızdır.
* K noktası: Bir ülkede eşitliğin sağlanamadığı durumda ise Lorenz eğrisi, 45°’lik
mutlak eşitlik OM doğrusunun altında kalan kavisli bir eğri konumundadır. K
noktasında milli gelirin %10’nunu, nüfusun %60’ı almaktadır.
529
Maliye Politikası
* Lorenz eğrisi ile eşitsizliğin ölçülmesi: Bir ülkenin Lorenz eğrisi mutlak eşitlik
doğrusuna yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik azalırken, mutlak eşit
lik doğrusundan uzaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik artar.
- G in i k atsa y ıs ı: Kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde bir diğer araç
Gini katsayısıdır. Lorenz eğrisini temel alınarak hesaplanır. Örneğin, bir ülkenin
Gini katsayısı, OKM’nin alanın, OMN’nin alanına oranlanmasıyla hesaplanır. Gini
katsayısı 0 ile 1 arasında bir değer alır.
* Gini katsayısı ile eşitsizliğin ölçülmesi: Bir ülkenin Gini katsayısı “0”’a yaklaştık
ça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik azalırken, “l ’”e yaklaştıkça kişisel gelir da
ğılımındaki eşitsizlik artar. 2004 yılı için İsveç’in Gini katsayısı 0,25, Türki
ye’nin 0.40 olarak hesaplanmıştır.
ap
e
799. Sosyal kayıtsızlık eğrisi ile ortalama gelir doğrusu arasında kalan ge
lir farkı arttıkça, gelir dağılım ında eşitliği sağlamanın maliyetinin arta
cağını ileri süren iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lorenz
B) Gini
D) Dalton
E) Atkinson
C) Sen
C
Çözüm: Nobel ödüllü Hintli iktisatçı Amartya Sen, ortalama gelir farkı arttıkça gelir da
ğılımında eşitliği sağlamanın maliyetinin artacağını ileri sürmüştür. Cevap, C seçeneği
dir.
e
• Gelir dağılım ında eşitsizliğin ölçülmesinde alternatif ölçütler: Gelir dağılı
Th
mında eşitsizliğin ölçülmesinde Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı dışında ileri sürülen iki
ölçütten bahsedilebilir. Bunlar;
- Dalton- Atkinson Eşitsizlik ölçütü: Bu ölçü, toplumların daha eşitlikçi bir da
ğılımı tercih ettikleri varsayımına dayanır. Bir ülkenin gari gelir dağılımı ile eşitlik
çi gelir dağılımı arasındaki fark eşitsizliği ifade eder. Eşitlikçi dağılıma ancak top
lam gelirin bir kısmı feda edilerek ulaşılır. Feda edilecek bu kısım(miktar) sosyal re
fah fonksiyonuna bağlıdır280. Bu ölçü devlet müdahalesinin eşitsizlik üzerindeki et
kisini ölçmede kullanılabilir.
- Amartya Sen Eşitsizlik ölçütü: İki farklı gelir düzeyine sahip iki kişinin olduğu
bir toplumda eşitsizlik; sosyal kayıtsızlık(refah) eğrisi ile ortalama gelir doğrusu ara
sında kalan ortalama gelir farkına bağlıdır. Ortalama gelir farkı arttıkça gelir dağı
lımında eşitliği sağlamanın maliyeti de artar.
8 0 0 . Gelir dağılım ı ve vergi kapasitesi arasındaki ilişki ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
OOA
Ravvlsa sosyal refah fonksiyonu ile feda edilecek bu miktar, Benthamcı(faydaa) sosyal refah fonksiyonuna göre
daha büyüktür.
530
4T Maliye Soruları
A) Artan oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde daha eşitlikçi bir gelir dağılı
mı vergi kapasitesini artırır.
B) Artan oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde gelir dağılımındaki çarpıklık
vergi kapasitesini artınr.
C) Düz oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde daha eşitlikçi bir gelir dağılımı
vergi kapasitesini azaltır.
D) Düz oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde gelir dağılımındaki çarpıklık
vergi kapasitesini azaltır.
E) Sadece gider vergisinin uygulandığı bir vergi sisteminde gelir dağılımındaki
çarpıklık vergi kapasitesini etkilemez.
Çözüm: Vergi kapasitesini etkileyen önemli faktörlerden biri de gelir dağılımıdır. Artan
Tarife
0-2000
%20
Vergi kapasitesi (T)
(eşitlikçi bir dağılımda)
Vergi kapasitesi (T)
(çarpık bir dağılımda)
A: 2000x%20=400
B: 2000x%20=400
A: 1000%20=200
C
Matrah (TL)
ap
e
oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde gelir dağılımındaki çarpıklık vergi kapasitesi
ni artırır. Şöyle ki, A ve B bireylerinin olduğu iki kişinin ve toplam gelirin 4000 TL ol
duğu bir ülkede, artan oranlı tarife, eşitlikçi ve çarpık gelir dağılımı varsayımları altında
vergi kapasitesini şu şekilde etkiler. Basitleştirmek için sınıf artan oranlı tarife esas alın
mıştır. Cevap, B seçeneğidir.
T(A+B)=800 TL
%30
Th
e
2001-4000
B:3000%30=900
T(A+B)=1100 TL
801. Yaygın büyüme ile yoğun büyüme arasındaki farkla ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Bir ülkede nüfusun artması yaygın büyüme iken, ülke sınırlarının genişlemesi
yoğun büyümedir.
B) Bir ülkenin sınırlarının genişleme yaygın büyüme iken, ülke nüfusunun artma
sı yoğun büyümedir.
C) Bir ülkedeki mal ve hizmetlerin miktarının artması yaygın büyüme iken, kişi
başına düşen mal ve hizmet miktarının artması yoğun büyümedir.
D) Bir ülkedeki kişi başına düşen mal ve hizmet miktarının artması yaygın büyü
me iken, mal ve hizmetlerin miktarının artması yoğun büyümedir.
E) Bir ülkedeki kişi başına nominal gelirin artması yaygın büyüme iken, kişi başı
na reel gelirin artması yoğun büyümedir.
Çözüm: Bir ülkedeki mal ve hizmetlerin miktarının artması yaygın büyüme iken, kişi ba
şına düşen mal ve hizmet miktarının artması yoğun büyümedir. Cevap, C seçeneğidir.
531
Maliye Politikası
• Ekonomik büyüme: Maliye politikasının uzun döneli amacı olan ekonomik büyü
me, bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin reel olarak artmasıdır. Bir başka ifadeyle
reel GSMH’daki artışlardır.
- GSMH, belli bir dönemde bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin(Q) o dönemin ca
ri fiyatları(P) ile hesaplanan toplam parasal değeridir.
- Yaygın büyüme: Bir ülkedeki mal ve hizmetlerin miktarının artmasıdır.
- Yoğun büyüme: Bir ülkedeki kişi başına düşen mal ve hizmet miktarının artma
sıdır. Şu halde yaygın büyümeden bahsedebilmemiz için bir ülkede mal ve hizmet
lerin artışının nüfus artışından fazla olması gerekir.
• Ekonomik büyümenin yararları:
- Yüksek istihdam düzeyinin yakalanmasını sağlar. Yüksek istihdam toplumsal huzu
ru sağlar. Toplumsal refahı artırır.
e
- Yapısal dönüşümü kolaylaştırır281.
- Gelir dağılımı adaletsizliğinden kaynaklanan sorunları azaltır.
ap
- Sosyal güvenlik sisteminin gelişmesine yardımcı olur.
- Ekonomik, sosyal ve çevre sorunlanyla ilgilenecek güçlü bir kamü mâliyesinin ge
lişmesini sağlar.
C
• Ekonomik büyümeyi belirleyen stratejik faktörler:
- Emek(L)
- Sermaye(C)
e
- Teknolojik gelişmedir.
Th
- Not: Ekonomik istikrar maliye politikasının kısa dönemli amacıdır. Maliye politikası
nın uzun dönemli amacı ise bu üç faktörü mali araçlarla etkilemek suretiyle ekono
mik büyümeyi sağlamak ve sürdürmektir.
• Ekonomik kalkınma: Ekonomik büyümeden daha geniş kavramdır. Ekonomik kal
kınma, reel GSMH’daki artışlarla birlikte sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal yapıda
da toplumsal refah artışının sağlanmasıdır.
- Ekonomik istikrardan farklı olarak büyüme ve kalkınmada uzun dönemli refah ar
tışı gözetilir.
- Ekonomik büyümede ekonomide niceliksel unsurları öne çıkarırken, kalkınma ni
celiksel unsurların yanında niteliksel unsurlarda öne çıkar.
- Reel GSMH artması, her zaman ülke refahının da artması anlamına gelmez. Bu
bakımdan kalkınma kavramı öne çıkar282.
Yapısal dönüşüm: Kalkınma sürecinde mevcut kaynaklann bir üretim sektöründen bir başka üretim sektörüne
transfer edilmesidir. Yapısal dönüşümle kaynak kullanımında verimliliği artırmak suretiyle ekonomik kalkınmayı
hızlandırmak amaçlanır
282 Gelişmişliğin ölçütü kişi başına gelirdir. Kişi başına geliri yüksek olan petrol zengini bazı ülkelerde toplumsal refa
hın fazla olduğu söylenemez. Hatta bu ülkeler az gelişmiş ülke olarak kabul edilir.
532
4T Maliye Soruları
802. Aşağıdakilerden hangisi azgelişmiş ülkelerin kamu m ali sistemiyle ilgi
li aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) İşsizliği azaltmak ve toplumsal hoşnutsuzluğu gidermek amacıyla kamu harca
malarında personel ve savunma harcamaları önemli bir yer tutması
B) Gelirin önemli ölçüde tarımsal üretime bağlı olması nedeniyle vergi kapasite
sinin düşüklüğü
C) Vergi kapasitesini artıracak etkin bir vergi idaresinin bulunmaması
D) Vergi sistemiyle üretimin teşvik edilememesi
E) Vergi sisteminde dolaysız vergilerin önemli bir yer tutması
e
Çözüm: Az gelişmiş ülkelerde kamu mali sistemine ilişkin önemli sorunlar bulunur. A,
B, C ve D şıklarında bunlar özetlenmiştir. Bununla birlikte az gelişmiş ülkelerin vergi sis
temlerinde dolaysız vergiler değil daha çok dolaylı vergiler önemli bir yer tutmaktadır.
Vergi sisteminde dış ticaretten elde edilen vergiler ağırlıklıdır. Cevap, E seçeneğidir.
ap
803. Kalkınma sürecindeki ekonomilerin geleneksel/tarım-modern/sanayi
şeklinde en az iki alt sektöre ayrılması gerektiği ileri süren iktisatçı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) W.A. Lewis
B) N. Kaldor
D) W. Rostow
E) A.O. Hirschman
C
C) A. Sen
Çözüm: W.A. Lewis(1954), yapısal dönüşümün gerçekleşmesi için kalkınma sürecin
Th
e
deki ekonomilerin geleneksel/tarım/kırsal-modern/sanayi/kentsel şeklinde en az iki alt
sektöre ayrılması gerektiği ileri sürmüştür.
• Yapısal dönüşüm: Kalkınma sürecinde mevcut kaynakların bir üretim sektöründen
bir başka üretim sektörüne transfer edilmesidir. Yapısal dönüşümle kaynak kullanı
mında verimliliği artırmak suretiyle ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amaçlanır.
W.A. Lewis(1954), yapısal dönüşümün gerçekleşmesi için kalkınma sürecindeki
ekonomilerin geleneksel/tarım/kırsal-modern/sanayi/kentsel şeklinde en az iki alt
sektöre ayrılması gerektiği ileri sürmüştür. Emeğin marjinal verimliliği düşük gelenek
sel tarım kesiminden marjinal verimliliği yüksek modern sanayi sektörüne kaydırılma
sı halinde sanayide üretim artışı tarımdaki üretim azalmasından daha fazla olacağın
dan toplam üretim de artacaktır. Üretim artışı sonucu elde edilen kaynaklar yatırım
lara dönüşmesi halinde daha fazla istihdam ve modern sanayi sektörüne daha fazla
işgücü geçecektir. Böylece yapısal dönüşüm gerçekleşebilecektir.
- Kalkınma sürecinin temelinde yapısal dönüşüm vardır. Yapısal dönüşüm dengeli
büyüme veya dengesiz büyüme stratejileri çerçevesinde açıklanabilir.
- Dengeli kalkınma modelinin öncülerinden R. Nurkse. az gelişmiş ekonomilerin
geri kalmışlığını yine kendisine bağlar. Ona göre, bu ülkelerde düşük gelir dü
zeyi—> düşük tasarruf-* düşük yatırım-» düşük gelir düzeyi şeklinde kısır
533
Maliye Politikası
döngü vardır(fakirliğin kısır döngüsü). Az gelişmiş ekonomilerde, yatırımların birbi
rini tamamlayıcı şekilde farklı sektörler arasında dağıtılması halinde dengeli kalkın
manın gerçekleşeceğini ileri sürer. Bu model talep yetersizliği varsayımına dayanır.
Her üretim artışı ise talebini yaratır. Ancak talep yetersizliği yatırımların çeşitli sek
törlere aynı anda yapılması halinde giderilebilir.
- A.O. Hirschman’a göre, kalkınma sürecindeki gelişmekte olan ülke ekonomi
leri bütün sektörlerde eşanlı gelişmeyi sağlayacak dengeli bir büyüme için yeterli
kaynağa sahip değillerdir. Dengesiz büyüme stratejisinin öncüsü Hirschman’a qöre, bazı öncelikli sektörler veya sanayi kolları belirlenir. Bu kollarındaki hızlı geliş
me283, diğer sektörleri de harekete geçirerek ekonomide lokomotif işlevi görür.
Son dönemde ülkemizde inşaat sektörü buna örnek gösterilebilir.
e
804. Optim al büyüme ile dengeli büyüme arasındaki farkla ilgili aşağıdakilerden hangisinde doğrudur?
ap
A) Optimal büyüme bir ülkedeki kişi başına düşen mal ve hizmet miktarının art
ması iken, dengeli büyüme toplam mal ve hizmet miktarının artmasıdır.
B) Optimal büyüme bir ülkedeki reel milli gelirdeki artışlar iken, dengeli büyüme
nominal artışlardır.
C
C) Optimal büyüme sosyal refahı maksimize eden büyüme iken, dengeli büyüme,
tüketim, yatırım harcamaları ile istihdamdaki büyüme oranının milli gelirin bü
yüme oranına eşit olmasıdır.
e
D) Optimal büyüme pareto optimallik koşulları altında gerçekleşene büyüme
iken, dengeli büyüme ikinci en iyi büyümedir.
Th
E) Optimal büyüme tüketim, yatırım harcamaları ile istihdamdaki büyüme oranı
nın milli gelirin büyüme oranına eşit olması iken, dengeli büyüme sosyal refa
hı maksimize eden büyümedir.
Çözüm : Optimal büyüme sosyal refahı maksimize eden büyüme iken, dengeli büyüme,
tüketim, yatırım harcamaları ile istihdamdaki büyüme oranının milli gelirin büyüme ora
nına eşit olmasıdır. Cevap, C seçeneğidir.
• Ekonomik büyüme: Bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin reel olarak artmasıdır.
Bir başka ifadeyle reel GSMH’daki artışlardır.
- Eğer büyüme belli bir dönem esas alınarak yani sabit fiyatlarla hesaplanıyorsa re
el büyümeyi ifade eder. Cari fiyatlarla hesaplanıyorsa nominal büyümeyi ifade
eder.
- Optimal büyüme: Sosyal refahı maksimize eden büyümedir. Bir başka ifadeyle
çalışan birey başına tüketimin maksimum olduğu optimal noktadaki büyümedir284.
OQO
00 Bu gelişme devletin katkısıyla planlı bir şekilde de olabilir.
QQA
Sermaye birikiminin altın kuralı: Optimal nokta; nüfustaki büyüme oranının sermayenin marjinal verimliliği
ne eşit olduğu noktada gerçekleşir. Bir başka ifadeyle sermaye birikiminin altın kuralı tasarruf oranının kar oranı
na eşit olduğu noktada gerçekleşir.
534
4T Maliye Soruları
- Dengeli büyüme: Tüketim, yatırım harcamaları ile istihdamdaki büyüme oranı
nın milli gelirin büyüme oranına eşit olmasıdır. Ekonominin bütün sektörlerindeki
büyüme oranın milli gelirin büyüme oranına eşit olmasıdır. R. Nurkse, az gelişmiş
ekonomilerde, yatırımların birbirini tamamlayıcı şekilde farklı sektörler arasında
dağıtılması halinde dengeli kalkınmanın gerçekleşeceğini ileri sürer.
- Dengesiz büyüme: Ekonomideki bazı sektörlerin büyüme oranın diğer sektörle
rin ve milli gelirin büyüme oranından fazla olmasıdır. A. O. Hirschman; az geliş
miş ülkelerde dengeli büyüme yerine, seçilen bazı sektörlerin sırçama şeklinde ge
lişmesini ifade eden dengesiz büyümenin daha uygun olduğunu savunmuştur.
805. Artan oranlı gelir vergisi yerine genel bir harcama vergisinin ikame
edilmesi halinde ekonomik büyümenin hızlanacağını ileri süren iktisat
çı aşağıdakilerden hangisidir?
B) A.O. Hirschman
D) N. Kaldor
E) R. Lucas ve P. Romer
C) R. Solow
e
A) W.A. Lewis
ap
Çözüm: Artan oranlı gelir vergisi yerine genel bir harcama vergisinin ikame edilmesi
C
halinde ekonomik büyümenin hızlanacağını ileri süren iktisatçı N. Kaldor’dur. Ona gö
re, yüksek artan oranlı gelir vergisi tüketim vergilerine göre özel tasarruflara daha zarar
vermektedir. Aynca bu tür verginin ikame etkisi daha belirgin ortaya çıkmaktadır.
Cevap, D seçeneğidir.
Th
A) R. Malthus
e
806. Belli bir dönemdeki sermaye birikiminin sonraki dönemdeki büyüme
nin kaynağı olacağını ileri süren iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?
C) R.F. Harrod ve E.D. Domar
B) J. M. Keynes
D) R. Solow
E) R. Lucas ve P. Romer
Çözüm: Belli bir dönemdeki sermaye birikiminin sonraki dönemdeki çıktının(büyüme)
kaynağı olacağını ileri süren iktisatçılar R.F. Harrod ve E.D. Domar’dır.
• Ekonomik teorileri: Dışsal büyüme teorileri ve içsel büyüme teorileri olmak üzere
iki başlık altında incelenebilir.
535
Maliye Politikası
A. Dışsal büyüme
Açıklama
teorileri
Not
• A.Smith, D. Ricardo, J.S. Mili ve R. Malthus
tarafından savunulur.
• Kıt üretim faktörü olan toprağın sabit, nüfu
sun giderek artması karlı yatırım alanlarını
azalır.
• Yatırımların kapasite etkisi azalır.
• Azalan verimler kanunu geçerli olduğundan
büyüme son bulur.
Klasik teori, arz yanlı
dır. Sadece yatınmların üretim kapasitesini
artırıcı
etkilerine
önem verir. Yatırımla
rın toplam talep yanlı
gelir artırıcı etkisi ih
mal edilir.
Keynes’in
büyüme teorisi
• Keynes’in (1936) Genel Teoride ortaya koy
duğu teoridir.
• Kısa dönemde tam istihdam milli gelir düzeyi
ne ulaşılması önemlidir ve bu nedenle yatırım
ların milli gelir üzerindeki etkisine önem verilir.
• Büyüme, ekonomik istikrar yani tam istihdam
denge milli gelir düzeyinin korunması için ge
reklidir.
Keynes’in teorisi ise,
talep yanlıdır. Sadece
yatırımlann gelir artırı
cı etkisine önem veri
lir. Yatırımların gele
cek dönemlere yayılan
kapasite artırıcı etkisi
ihmal edilir.
Harrod-Domar’ın
büyüm e teorisi
• R.F. Harrod (1939) ve E.D. Domar’m (1944)
ayrı ayrı ele alarak geliştirdiği teoridir.
• Yatırımların hem gelir artırıcı hem de ülkenin
üretim kapasitesini artırıcı etkisi dikkate alınır.
• Büyüme sermaye birikimiyle (stokuyla)
çıktı arasındaki ilişkiyle açıklanır.
• Büyüme hızı marjinal tasarruf oranı ile serma
ye/çıktı katsayısına bağlıdır.
• Büyüme için marjinal tasarruf oranı yüksek;
sermaye/çıktı katsayısına ise düşük olmalıdır.
• Belli bir dönemdeki sermaye birikimi sonraki
dönemdeki çıktının kaynağıdır.
Klasik teori ile Key
nes’in sentezi niteliği
ni taşır.
Keynes’ten farklı ola
rak model dinamik ya
pıdadır ve büyüme ko
şullarını uzun dönemli
ele alır.
Yatıranların hem üre
tim kapasitesini artırıcı
hem de gelir artırıcı
etkisi gözetilir. Büyü
me sermaye biriki
miyle açıklanır.
• R. Solow (1956) un öncülüğünü yaptığı ve
sonraları değişik iktisatçılar tarafından gelişti
rilen teoridir.
• Bu modelde büyüme hızı teknolojik gelişme
ve nüfus artışı tarafından belirlenir.
• Teknolojik gelişme, büyüme için etkisi yadsınamayan dışsal bir güçtür. Beşeri sermayenin
hiçbir katkısı olmaksızın güneş ve yağmur gibi
olan bu güç, emek ve sermeyenin verimliliği
ni artırarak büyümeyi hızlandırır285.
• Emekten daha yüksek oranda artan sermeye
birikimi, sermayenin getirisini azaltır ve büyü
meyi yavaşlatır.
Solow öncesi dönem
de büyümenin kayna
ğı yatırımlardır. Emek
ve sermaye olmak
üzere iki üretim faktö
rü vardır.
Harrod-Domar’ın mo
delinde, nüfus (emek
potansiyeli) ve tekno
lojik gelişme ihmal
edilmiştir.
Büyüme otonom tek
nolojik gelişme ve nü
fus artışıyla açıklanır.
Th
e
C
ap
e
Klasik büyüme
teorisi
Neo-klasik
büyüm e teorisi
285 Solour artığı: Ekonomik büyümenin emek ve sermaye artışıyla açıklanamayan kısmını ifade eden teknolojik ge
lişmedir. Solovv’un katkısıyla ekonomik büyümeyi belirleyen üç faktörün emek, sermeye ve teknolojik geliş
me olduğu kabul edilmiştir.
536
4T Maliye Sorulan
Açıklama
Not
® 1980’li yıllarda R. Lucas, P. Romer ve R. Bar- Neo-klasik kuramda
gelişme
ro’nun öncülüğünde geliştirilen teorilerdir286. teknolojik
• Bu teoriler teknolojik gelişmenin nasıl sağla otonomdur. Yani Eği
tim, AR-GE ve organi
nacağı konusunda açıklama getiriler.
• Büyüme oranını içselleştirilmesi, makroeko- zasyonlara ilişkin yatınomik politikalarla büyüme oranın artırılabile rımlann teknolojik ge
lişme üzerindeki etkisi
ceği anlamına gelir.
• Teknolojik gelişme ve tasarruflar içselleştirildi- ihmal edilmiştir.
Halbuki insana yapı
ği ölçüde büyüme içselleştirilebilecektir.
• Tasarruf oranı artmlarak, eğitim, sağlık, ulaş lan yatırımlarla(maliye
tırma, haberleşme ve AR-GE yatırımlarına politikası burada dev
önem verilerek yüksek büyüme oranlan yaka reye girer) teknolojik
gelişme uyarılabilir. İç
lanabilir.
• Asya kaplanları287 olarak ifade edilen ülkeler sel büyüme teorileri
de yüksek büyüme oranları teknolojik gelişme nin katkısı bu noktada
ve tasarruflar içselleştirilmesiyle yakalanmıştır. olmuştur.
e
B. İçsel büyüme
teorileri
içsel büyüme
teorileri
ap
Büyüme, insana ya
pılan yatırımlarla,
uyarılmış teknolojik
gelişme ile açıklanır.
C
• Büyüme teorileri ve maliye politikası: Neo-klasik büyüme teorisine göre, eko
Th
e
nomik büyüme uzun dönemde teknolojik gelişme ve nüfus artış oranına bağlıdır. Ve
rimli harcamalar ve saptırıcı olmayan vergiler, maddi veya beşeri tüm sermeye unsur
larını yatırımlara teşvik edebilir. Ancak bu teşvikler uzun dönemde ekonomik büyü
meyi değil sermaye/çıktı oranını etkileyebilir. İçsel büyüme teorine göre ise, Verimli
harcamalar ve saptırıcı olmayan vergiler uzun dönemde büyüme oranı üzerinde etki
li olabilmektedir.
- Verimli-verimsiz harcamalar: Üretim kapasitesini artıran harcamalar verimli,
artırmayanlar ise verimsizdir. Eğitim-sağlık, ulaştırma, haberleşme, AR-GE harca
maları verimli sayılırken, sosyal güvenlik harcamaları verimsiz harcama grubunda
sayılmaktadır.
- Saptırıcı - saptırıcı olmayan vergiler: Verginin ikame etkisinin ortaya çıktığı
vergiler saptırıcı iken, çıkmadığı vergiler saptırıcı olmayan vergilerdir. Gelir vergi
si saptırıcı bir vergi sayılırken, gider(tüketim) vergileri saptırıcı olmayan vergilerden
sayılır.
- Genel olarak: Verimli kamu harcamaların ekonomik büyümeyi hızlandırdığı; sap
tırıcı vergilerin ise yavaşlattığı ileri sürülür. Şu halde verimli kamu harcamaları sap
tırıcı olmayan vergilerle finanse edilmesi halinde ekonomik büyümeyi hızlandıra
cağı açıktır.
286 içse] büyüme teorilerinde; Lucas, beşeri sermaye yatırımlarının önemine; Borro, AR-GE yatırımlarının önemine;
Romer ise sermaye yatırırdan ve teknik bilginin önemine dikkat çekmiştir.
o on
Asya kaplanları: Hong Kong, Singapur, Güney Kore ve Tayvan 1965-1990 yıllarında yüksek büyüme oranları yakalayan ülkelerdir.
537
Maliye Politikası
807. (I) .............. Modelinde emekten daha yüksek oranda artan sermeye bi
rikimi, sermayenin getirisini azaltır ve büyümeyi yavaşlatırken, (II)
.............. göre yatırımların pozitif dışsallıklan yeterince büyükse sermeyenin azalan getirisi ortaya çıkmayabilir. Yukarıdaki paragrafta boşluk
lara uygun gelen model aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) Klasik-Harrod-Domar yaklaşımı
B) Solow- Neo-klasik yaklaşım
C) İçsel büyüme- Solow yaklaşımı
D) Harrod-Domar- Keynes yaklaşımı
E)
Solow- İçsel büyüme yaklaşımı
Çözüm: Solow modelinde (neo-klasik) emekten daha yüksek oranda artan sermeye bi
rikimi, sermayenin getirisini azaltır ve büyümeyi yavaşlatırken, içsel büyüme yaklaşımı
na göre yatırımların pozitif dışsallıklan yeterince büyükse sermeyenin azalan getirisi or
taya çıkmayabilir. Cevap, E seçeneğidir.
A) Büyümeyi olumlu etkiler.
ap
e
808. Kamu tasarruflarının büyüme üzerindeki etkisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
C) Büyümeyi olumlu etkilemez.
E) Nominal büyüme azalır.
B) Büyümeyi olumsuz etkiler.
D) Reel büyüme azalır.
C
Çözüm: Kamu tasarrufları ekonomik büyümeyi olumlu etkiler. Çünkü kamu tasarrufla
rı yurt içi tasarrufları artırmakta ve bu gelişmekte olan ülkeler için büyüme için gerekli
kaynağı ifade etmektedir. Birçok çalışma kamu tasarrufları ile ekonomik büyüme arasın
da pozitif bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Cevap, A seçeneğidir.
e
• Kamu tasarrufları ve büyüme: Toplam kamu gelirleri ile yatırım hariç kamu gi
Th
derleri arasındaki farktır. Kamu tasarrufları, devletin ilave yatırım gücünü gösterir. İla
ve yatırım gücü kamu yatırımı şeklinde olabileceği gibi özel kesime kredi verme şek
linde de olabilir. Kamu tasarruflan yurt içi tasarrufları artırmakta ve bu gelişmekte
olan ülkelerde büyüme için gerekli kaynağı ifade etmektedir.
• Kalkınmacı devlet teorisi: Kamu tasarruflannın ekonomik büyüme üzerindeki
olumlu etkisi “kalkınmacı devlet teorisiyle” açıklanabilir. Bu teori, yüksek büyüme
oranlarının devletin finansal kaynakları stratejik sanayi sektörlerine yönlendirmesiyle(tahsis etmesiyle) mümkün olabileceğini savunur. 1960’lı yıllarda hızla sanayileşme
ye başlayan Asya Kaplanları (Hong Kong, Singapur, Güney Kore ve Tayvan) buna
örnek gösterilebilir.
709. Kamu harcamalarının özel yatırımlar üzerindeki etkisiyle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Harcamalar özel sektörün maliyetini düşüren kamu hizmetlerine yöneldiği sü
rece özel kesim yatırımları üzerinde olumlu etki yaratır.
B) Harcamalar banka kredileriyle finanse edilirse özel sektörün yatırımlarını üze
rinde olumlu etki yaratır.
C) Harcamalar özel sektörün maliyetini düşüren kamu hizmetlerine yöneldiği sü
rece karlar üzerinde olumlu etki yaratır.
538
4T Maliye Soruları
D) Harcamalar banka kredileriyle finanse edilirse özel sektörün yatmmlannı üze
rinde olumsuz etki yaratır.
E) Harcamalar borçlanmayla finanse edilirse karlar üzerinde olumsuz etki yaratır.
Çözüm: Kamu harcamaları özel sektörün maliyetini düşüren kamu hizmetlerine yönel
diği sürece özel kesim yatırımları üzerinde olumlu etki yaratır. Diğer yandan kamu har
camaları banka kredileriyle finanse edilmesi halinde ise özel sektörün yatırımlarını üze
rinde olumlu değil olumsuz etki yaratır. Cevap, B seçeneğidir.
810. Bütçe açıklarındaki bir artışın, dış borçla finanse edilmediği bir durum
da aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Yabancı tasarruflar artar.
B) Net özel tasarruflar artar.
C) Özel yatırımlar artar.
D) Yabancı yatıranlar azalır.
E) Net özel tasarruflar azalır.
e
Çözüm: Bütçe açığı (G-T), net özel tasarruflar(S-I) ve yabancı tasarruflar(M-X) şeklinde ifa
C
ap
de edilecek olursa; (G-T)= (S~I)+ (M-X) iken; bütçe açıklarındaki bir artış, dış borçla finan
se edilmediği takdirde net özel tasarruflar artar. Faiz ödemesi nedeniyle kamu tasarrufları
azalırken net özel tasarruflar artar. Ülke tasarruflan değişmez. Bütçe açıklarındaki bir artış,
iç borçla finanse edilmediği takdirde ise yabancı tasarruflar artar. Faiz ödemesi nedeniyle
kamu tasarruflan azalırken, kaynak akışı yabancılara doğru olur. Cevap, B seçeneğidir.
e
811. Gelişmekte olan ülkelerde kaynak dağılım ı bozan politikaların uygu
lanm ası halinde, uzun dönemde ekonomik büyümenin olumsuz etkile
yeceğini ileri süren yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
B) Yapısalcı yaklaşım
C) Kalkınmacı devlet yaklaşımı
D) Telafi edici maliye yaklaşımı
Th
A) Parasalcı yaklaşım
E) Heteredoks yaklaşım
Çözüm: Parasalcı (monetarist-ortadoks) yaklaşım, gelişmekte olan ülkelerde
kaynak dağılımı bozan politikaların uygulanması halinde, uzun dönemde ekonomik bü
yümenin olumsuz etkileyeceğini ileri sürer. Bu yaklaşıma göre, uzun dönemde serbest
ticaret ve müdahaleci olmayan politikalarla büyüme sağlanabilir. Yapısalcı yaklaşım
ise, gelişmekte olan ülkeler arasında yapısal farklılıklar olduğundan farklı kalkınma mo
dellerinin kullanılması gerektiğini ileri sürer. Cevap, A seçeneğidir.
812. Aşağıdakilerden hangisi IMF ve Dünya Bankası tarafından desteklenen
yapısal uyum programıyla gündeme gelen değişikliklerden biri değildir?
A) Devalüasyon
B) Dışa açık ekonomi politikası
C) Finansal reformların gerçekleştirilmesi
D) Fiyat kontrollerinin azaltılması ve kaldırılmasın'
E) Düzenleme (regülâsyon) artırılması
539
Maliye Politikası
Çözüm: Gelişmekte olan ülkelerde iç ve dış dengenin sağlanması ve sürdürülebilir bir bü
yüme amacıyla IMF ve Dünya Bankası tarafından desteklenen yapısal uyum programıyla
önemli değişiklikler gündeme gelmiştir288. A, B, C ve D seçenekleri ile düzenleme(regülâsyon) artınlması değil azaltılması bu değişikliklerden biridir. Cevap, E seçeneğidir.
• Yapısal uyum politikaları: Kalkınma politikası çerçevesinde piyasa aksaklıklarını gi
dermek suretiyle ekonominin arz yanını güçlendirmeyi amaçlayan politikalardır. Yapısal
uyum politikalan ile kalkınma politikalan aynı anlama gelmek üzere kullanılmaktadır.
• • Ekonomik istikrar politikaları: Ekonomi politikası çerçevesinde toplam talebi
kontrol altına almaya yönelen politikalardır.
• Yapısal uyum ve maliye politikası- IMF ve Dünya Bankası tarafından destekle
nen yapısal uyum programlarının başarısı kamu kesiminin m ali uyumuyla yakından
ap
e
ilgilidir. IMF’in önemli iktisatçılarından Vito Tanzi’ye göre, gelişmekte olan ülkelerde
Polak modeli gibi yapısal uyum programlarının uygulanabilmesi bir dizi mali reform
larla mümkün olabilir. Tanzi, mali reformlara ilişkin dört başlık öne çıkarmıştır. Bun
lar, (I) öncelikle mevcut mali dengesizliğin ölçülmesi, (II) mali uyumun miktarı belir
lenmesi, (ili) mali uyumun içeriği, (IV) mali uyumun zamanlanmasıdır.
- Mali dengesizliğin ölçülmesi: Mali uyumun miktarının doğru belirlenmesi açısın
Th
e
C
dan mali dengesizliğin ölçülmesi önemlidir. Tartışmalı bir konu olmakla birlikte mali
dengesizliğin ölçülmesinde, bütçe açığı, birincil açık, operasyonel açık kavramlan öne
çıkar. Gelişmekte olan ülkelerde yüksek ve kronik enflasyon nedeniyle operasyonel
açık iyi bir ölçü olmaktan uzaktır289. Bu nedenle mali dengesizliğin ölçülmesinde bi
rincil açık daha doğru bir ölçüdür. Birincil açık, faiz hariç kamu giderlerinin kamu ge
lirlerini aşan kısmıdır. Not: Sürekli birincil açık veren ülkelerde kamu borçları artıraca
ğından, mali uyum açısından maliye politikası önerilerinin daraltıcı olacağı açıktır.
- Mali uyumun miktarı: Mali uyumu sağlamak için bütçe açıklannın, birincil açı
ğın ne kadar azaltılacağı veya ne kadar faiz dışı bütçe fazlası verileceği önemlidir.
Ortadoks kural, bütçe açıklarının tamamen kapatılması ve bütçe denkliğinin
sağlanmasını ifade eder. Keynesyen telafi edici yaklaşım ise, ortadoks kura
lın aksine bütçe açıklarını kapatarak bütçe denkliğini sağlama çabasının kısa dö
nemde daraltıcı etkilerinin olabileceğini savunur. Bütçe açıklarının enflasyonist so
nuç çıkarmadan (kişi ve firmalardan elde edilen gelirlerle veya dış kaynaklarla) azal
tılması kısa dönemde mali uyumu sağlayabilecektir.
- Mali uyumun içeriği: Bütçe açıklannın azaltılması, her şeyden önce kamu gelir
lerin artırılması ve kamu harcamalarının kısılmasına bağlıdır. îlke olarak saptırıcı ol
mayan vergi gelirleri artırılırken, verimsiz harcamalar kısılmalıdır.
- Mali uyumun zamanlaması: Mali uyumu sağlamaya yönelik politikalar zaman
laması ve en az gecikmeyle uygulanması gerekir.
• Yapısal uyum ve heteredoks politikalar: Yapısal uyum ile ekonomik istikrann
tedrici olarak gerçekleştirilmesi için heteredoks politikalar önerilmiştir. Bu politikala
rın temel amacı, gelişmekte olan ülkelerde enflasyonu kontrol altına almaktır. 1980’li
yıllarda Meksika, Arjantin, İsrail ve Brezilya’da uygulanmıştır. Döviz kurunun sabitlen
288 îMF’in yapısal uyum modellerinden biri de J.J. Polak(1957)’ın finansal programlama modeline dayanır.
289 Operasyonel açık, birincil açık + reel faiz ödemelerinin toplamıdır. Bu açıkta, faiz ödemelerinin enflasyonda aşı
nan kısmının düşülür. Yüksek ve kronik enflasyonun olduğu ülkelerde bu açığın ölçülmesi güçleşir.
540
4T Maliye Soruları
mesi veya belli bir düzeyde tutulması, ücret ve fiyat artış oranlarının doğrudan sınır
landırılması veya uzlaşma ile belirlenmesi, kamu dengelerinin gözetilmesi şeklinde or
taya çıkmıştır. Bu politikaların başarısı mali disiplinin sağlanmasına ve kamuoyu tara
fından benimsenmesine bağlıdır. Bu politikaların İsrail ve Meksika’da başarılı sonuç
lar vermesinin ardında bu iki unsur vardır.
813. Kredi genişlemesinin ödemeler dengesi üzerindeki etkisiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Reel geliri azalttığından ödemeler dengesini olumsuz etkiler.
B) Reel geliri azalttığından ödemeler dengesini olumlu etkiler.
C) Nominal geliri azalttığından ödemeler dengesini olumlu etkiler.
D) Nominal geliri artırdığından ödemeler dengesini olumsuz etkiler.
E) Yatırımları azalttığından dış fazlaya neden olur.
e
Çözüm: IMF’in yapısal uyum290 modellerinden biri de J.J. Polak(1957)’ın finansal
ap
programlama modeline dayanır. Polak modeline göre, kredi genıslemesi nominal geliri
artırdığından ödemeler dengesini olumsuz etkiler. Diğer yandan dışsal olarak artan dö
viz gelirleri İse. ödemeler dengesini olumlu etkiler. Cevap, D seçeneğidir.
C
814. Bütçe açıklarını azaltmanın etkilerine ilişkin Ortadoks kural ile Yapı
salcı yaklaşım arasındaki temel fark aşağıdakilerden hangisidir?
e
A) Ortadoks kural bütçe açıklarını azaltmanın üretim daralmasına neden olacağı
nı savunurken, yapısalcı yaklaşım ise toplam talep yüksek olduğundan bütçe
açıklarını azaltarak ekonominin stabilize edilmesi gerektiğini savunur.
Th
B) Ortadoks kural bütçe açıklarını azaltmanın daraltıcı olduğunu savunurken, ya
pısalcı yaklaşım ise genişletici olduğunu savunur.
C) Ortadoks kural bütçe açıklarını azaltmanın deflasyonist, yapısalcı yaklaşım ise
enflasyonist olacağını savunur.
D) Ortadoks kural toplam talep yüksek olduğundan bütçe açıklarını azaltarak eko
nominin stabilize edilmesi gerektiğini savunurken, yapısalcı yaklaşım ise bütçe
açıklarını azaltmanın üretim daralmasına neden olacağını savunur.
E) Ortadoks kural bütçe açıklarını uzun dönemde azaltmanın enflasyonist olacağını
savunurken, yapısalcı yaklaşım ise kısa dönemde enflasyonist olacağını savunur.
Çözüm: Bütçe açıklarını azaltmanın etkilerine ilişkin Ortadoks kural ve Yapısalcılar olmak
üzere iki yaklaşımdan bahsedilebilir. Ortadoks kural toplam talep yüksek olduğundan büt
çe açıklarını azaltarak ekonominin stabilize edilmesi gerektiğini savunur. Ekonomide top
lam talep fazlası olduğundan bütçe açıklannı azaltma üretim azalmasına neden olmayacak
tır. Yapısalcı yaklaşım ise bütçe açıklarını azaltmanın üretim daralmasına neden olacağını
savunur. Daraltıcı bir politika üretim talebini de azaltacaktır. Cevap, D seçeneğidir.
Yapısal uyum, kalkınma politikası çerçevesinde piyasa aksaklıklarını gidermek suretiyle ekonominin arz yanını
güçlendirmeyi amaçlayan politikalardır. Yapısal uyum politikalan ile kalkınma politikalan aynı anlama gelmek üze
re kullanılmaktadır.
Ekonomik
problemin
kaynağı
ÇAĞDAŞ KEYNESYEN
KEYNESYEN
KLASİK
Tüm piyasalarda, (i)Tam rekabet
koşullan geçerlidir. (ii) Her arz kendi
talebini yaratır{Say yasası). (iii)Ücret,
faiz ve fiyatlar esnektir.(Görünmez
el) (iv)Paranın miktar kuramı
geçerlidir. [M.V =P.Y*(Q*)]
Bu varsayımlar altında ekonomi
tam istihdam dengesindedir.
Ekonomik ve sosyal sorunlar
geçicidir. İşsizlik iradidir. Bu nedenle
devletin ekonomiye müdahalesi
gereksizdir.
(i)Ücretler aşağı yönde esnek değildir. (ii)Ücretler Ekonomideki talep dalgalan-malannm
düşse bile gelir azalır. (Tüketim cari gelirin çoğunun özel sektörün harcama
fonksiyonudur.) Tüketim ve buna bağlı olan isteğindeki değişmelerden kaynaklan
yatırım talebi azalır. Toplam talep azalır. maktadır.
(iii)Belirsizlik ortamında faiz oranlan düşse bile
yatıranlar artmayabilir. (Yatnm-tasarruf eşitsizliği
vardır.) (iv)Ekonomi eksik istihdamda da
dengeye gelebilir.
Her şey toplam talebe bağlıdır. Toplam talep
yetersizliği, gayri iradi İŞSİZLİĞE; toplam talep
fazlalığı ise ENFLASYONA neden olur. Devlet
ekonomiye müdahale ederek toplam talebi
yönlendirebilir.
C
Geçici problemlerin çözümünde Problemlerin çözümünde maliye politikası Devletin, durgunluk döne-minde: bütçe
p ara p o litik a s ı a r a ç la rı
araçları kullanılmalıdır. Ç ünkü kamu açığıyla birlikte parasal genişleme
Ekonomik
kullanılmalıdır.
harcamaları/vergiler toplam talebi belirleyen programı uygulaması; yüksek
probleme ilişkin
önemli bir unsurdur. Ayrıca durgunlukta para enflasyon dönemde ise bütçe fazlası
çözüm
politikası, likidite tuzağı nedeniyle etkin değildir. programıyla birlikte daraltıcı para
politikası uygulanması doğru olacaktır
Diğer
Ekonomiyi istikrara kavuşturmak için aktif
maliye ve para politikası uygulamasının
karşısmdadırlar. Ekonominin istikrarı, büyük
ölçüde, para arzının sabit bir oranda
arttırılmasına bağlıdır. Para arzı artışları
ekonominin büyüme oranına sabitlenmelidir.
Serbest piyasa varsayımı altında devlet
faaliyetleri sınırlandırılmalıdır. Hükümetin
genişletici para ve maliye politikası, kısa
dönemde işsizliği düşürse de, sürekli olarak,
işsizlik oranını DOĞAL İŞSİZLİK oranının
altına indiremez.
Para kısa dönemde Q'yu etkiler, uzun
dönemde ise bu etki kalkar P(fiyatları)’yi
etkiler. (Uyumcu(adaptif) beklentiler)
Klasik Dikotomi geçerlidir. Para
ekonomide sadece nom inal
değişken P(fiyatlan)’yi etkiler. Reel
değişken
Q { ç ı k t ı y ı ) ’ yu
etkilemez.(Çünkü ekonomi tam
istihdamdadır.)
Para sadece işlem amaçlı talep
edilir.
Para P(fiyatları)’yi etkiler. Nötrdür.
Klasik Dikotomi geçerli değildir. Para
ekonomide reel değişken Q(çıktıyı)’yu etkiler.
(Çünkü ekonomi eksik istihdamdadır.)
Para Q ’yi etkiler. Nötr değildir.
Para sadece işlem amaçlı değil, ihtiyat ve
spekülasyon amacıyla da talep edilir.
Çağdaş miktar kuramcılara göre, maliye
politikasının ekonomik faaliyet düzeyindeki
etkisi kamu harcamalarının nasıl finanse
edildiğine bağlıdır. Kişi ve firmalardan finanse
edilirse dışlama etkisi ortaya çıkar. Merkez
bankasından finanse edilirse milli gelir
üzerindeki etki en fazladır. Bu da esasen
para politikası olayıdır.
e
Keynesyen görüşte devletin rolü önemlidir.
Devlet kamu harcamalan ve vergileri kullanarak
toplam talebi yeterli düzeye ulaştırabilir.
Ekonomi tam istihdam denge düzeyine ulaşır.
İşsizlik/enflasyon sorunu çözülür. (Taraflı Maliye:
Müdahaleci)
541
Klasikler devlete karşı güvensizdirler.
Devletin rolü sınırlıdır. Jandarma
devlettir. Kamu harcamaları temel
hizmetlere yönelmeli ve sınırlı
tutulmalıdır. Vergiler ise düşük oranlı
ve objektif esaslara göre alınmalıdır.
B ü tçe si kü çü k ve denk
olmalıdır.(Tarafsız Maliye),
Th
Devletin
ekonomideki
rolü
MONETARIST
Tüketim, sürekli gelirin bir fonksiyonudur.
Bu nedenle cari gelirde ver-gi yoluyla
yapılacak deği-şikliklerin toplam talep
düzeyini belirleme etkisi az ve önemsizdir.
Dolayısıyla maliye politikasının uygulama
alanı oldukça sınırlı olacaktır.
Hem maliye hem para politi-kası Ekonomik dalgalanmaların temel nedeni
araçları kullanılmalıdır.
uygulanan yanlış para politikalarıdır. Yani
yalnızca para arzındaki düzensiz dalgalan
malardan kaynaklanır. Büyüme oranından
daha fazla para arzı artışları ENFLAS
YONA; daha düşük para arzı artışları ise
DEFLASYONA (işsizlik) neden olur.
ap
e
Görüş
Temel
Varsayımları
Maliye Politikası
EKONOMİK PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜNDE MAKROEKONOMİK YAKLAŞIMLAR
EKONOMİK PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜNDE MİKROEKONOMİK YAKLAŞIMLAR
YENİ KLASİK
YENİ KEYNESYEN
POST KEYNESYEN
Varsayımları
En önemli varsayımı (i)Rasyonel beklentiler
kuramıdır, (ii) Tam esnek fiyatlar piyasayı
temizler. Emek dahil tüm piyasalar dengededir.
Yeni klasiklerin aksine, (i)Ücret ve fiyatlardaki yavaş ayarlanma
nedeniyle piyasalar temizlenmez. (ii)Yeni Keynesyenlerin
çoğu Yeni Klasik ekonomistler gibi beklentilerin rasyonel
olduğunu varsayar.
Belirsizliği temel alarak, geleceğin bilinemeyeceğini
ve hesaplanamayacağını ileri sürerler ve ekonomik
krize belirsizlik temelinde yaklaşırlar.
Ekonomik
problemin
kaynağı
Bir ekonomideki ekonomik dalgalanmalar,
kişilerin fiyat düzeyini öngörmedeki natalanndan
kaynaklanmaktadır. Ancak bu hatalar tesadüfidir.
Ekonomik problemin en önemli nedeni ücret ve fiyatların
rijit olmasıdır. Ücretlerin rijitli(katılığı) etkin ücret, içerdekilerdışarıdakiler, zımni sözleşmeler teoremiyle açıklanır. Fiyat
rijitliği ise katalog maliyetlerine bağlanır.
Ekonomik problemler, çeşitli gruplar arasında
gelirdenfücret ve karlar) daha fazla pay almak için
yapılan mücadele sonucu olarak ortaya çıkar. Bir
ekonomide ücret ve karlar arasındaki dağılımın
tüketim ve yatırım kararlarını etkilemede önemli
rol oynar.
Ekonomik
probleme ilişkin
çözüm
Ekonomiyi istikrara kavuşturmak için devletin
aktif para ve maliye politikaları uygulamasına
gerek yoktur.
Piyasaların temizlenmediği durumda, ekonomide sürekli bir
eksik istihdam olacaktır. Bu nedenle, genişletici makro
politikaların reel çıktı ve istihdam üzerinde etkileri söz konusu
olacaktır.
ap
e
Görüş
Temel
C
Para Q ’yi etkiler.
Devletin üretim ve istihdamı arttırmak için para Eksik istihdamı gidermek için devlet, para ve maliye
Devletin
ekonomideki rolü ve maliye politikalanna başvurması gereksizdir. politikalarına başvurabilir
Para kısa dönemde de uzun dönemde
de P(fiyatları)’yi etkiler. Nötrdür.
‘Ancak devletin uygulayacağı (genişletici para
ve maliye) politika, ekonomik birimler tarafından
önceden tahmin edilemeyen veya beklenmedik
bir politika ise KISA DÖNEMDE üretim ve
istihdam (Q’yu) artabilecektir.
Ekonomik büyüme ve gelir dağılımını belirleyen
temel unsur YATIRIM ORANI’DIR. Onlara göre,
talepteki değişiklikler nispi fiyatlara göre değil de
gelire daha duyarlıdır ve yatmmlar daha çok gelir
etkisini ortaya çıkaracağı için önemlidir.
4T Maliye Soruları
Diğer
Th
e
Çünkü makro politikalarını önceden tahmin
eden rasyonel bireyler, devletin bu politika
uygulamaları karşısında aktif bir tavır alarak
politikayı etkisiz bırakacaklardır.(Politika
etkinsizliği)
Toplam talep politikaları 1970’Ii yıllarda petrol
krizi sonrası ekonomilerde baş gösteren Stagflasyon
sorununu önlemede tek başına yeterli değildir. Bu
nedenle, bu politikalar yanında mutlaka GELİRLER
POLİTİKASI gibi heteredoks politikalarda
uygulanmalıdır.
MALİYE POLİTİKASI KONU DENETLEYİCİSİ
815. Aşağıdakilerden hangisi toplam talep yetersizliğine neden olmaz?
A) Firmaların yatırımlarını ertelemesi
B) Tüketim hacminin daralması
C) Kredi hacminin daralması
D) Vergilerin düşürülmesi
E) Bütçe açıklarının merkez bankasından finanse edilmesi
ap
e
Çözüm: Dışa açık bir ekonomide; toplam talep (AD), özel kesim tüketim (C) ve yatırım
harcamaları (I), kamu kesimi harcamaları (G) ve net ihracatın (X-M) toplamıdır. Toplam
talebi azaltan her unsur toplam talep yetersizliğine bir başka ifadeyle durgunluğa neden
olabilir. Durgunlukta genişletici para ve maliye politikası uygulanır. Vergilerin düşürülme
si genişletici bir politikadır. Toplam talebi artırır. Cevap, D seçeneğidir.
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Deflasyon: Toplam talep
yetersizliği
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep
fazlalığı
iktisat politikası
Genişletici maliye ve
para politikası
Daraltıcı maliye ve
para politikası
e
C
Ekonomik sorun
Th
816. Artan oranlı bir gelir vergisi sisteminde çarpık bir gelir dağılım ı ile ver
gi kapasitesi arasındaki ilişki ile ilgili aşagıdakilerden hangisi doğru
dur?
A) Gelir dağılımındaki çarpıklık vergi kapasitesini artırır.
B) Gelir dağılımındaki çarpıklık vergi kapasitesini azaltır.
C) Gelir dağılımındaki çarpıklık vergi kapasitesini etkilemez.
D) Daha eşitlikçi bir gelir dağılımı vergi kapasitesini artırır.
E) Daha eşitlikçi bir gelir dağılımı vergi kapasitesini azaltır.
Çözüm: Vergi kapasitesini etkileyen önemli faktörlerden biri de gelir dağılımıdır. Artan
oranlı bir gelir vergisi uygulanması halinde gelir dağılımındaki çarpıklık vergi kapasitesi
ni artırır. Şöyle ki, A ve B bireylerinin olduğu iki kişinin ve toplam gelirin 4000 TL ol
duğu bir ülkede, artan oranlı tarife, eşitlikçi ve çarpık gelir dağılımı varsayımları altında
vergi kapasitesini şu şekilde etkiler. Basitleştirmek için sınıf artan oranlı tarife esas alın
mıştır. Cevap, A seçeneğidir.
544
4T Maliye Soruları
Matrah (TL) Tarife
0-2000
%20
Vergi kapasitesi (T)
(eşitlikçi bir dağılımda)
Vergi kapasitesi (T)
(çarpık bir dağılımda)
A: 2000x%20=400
B: 2000x%20=400
A: 1000%20=200
T(A+B)=800 TL
2001-4000
B:3000%30=900
%30
T(A+B)=1100 TL
817. Aşağıdakilerden hangisi bütçe açıklarının finansmanında kullanılan
yollardan birisi değildir?
A) Merkez Bankasının kamu kesimi tahvillerini ikinci el piyasalardan satın alma
sı
ap
e
B) Merkez Bankasının emisyon hacmini artırması
C) Gelir vergisi oranlarının yükseltilmesi
D) Dış borçlanmaya gidilmesi
E) Bütçe emanetlerine başvurulması
C
Çözüm: Devlet bütçesinin finansmanında kullanılan yollar şunlardır: Kamu gelirlerinin
artırılması, emisyona gidilmesi ve iç-dış borçlanma oranlarının yükseltilmesidir. Merkez
bankaları emisyon hacmini ilave para basıp piyasaya çıkarmak suretiyle genişletecektir.
e
Yine gelir vergisi oranlarının artırılması, dış borçlanmaya gidilmesi ve bütçe emanetleri
ne başvurulması devletin bütçe açıklarının finansmanında kullanılan yöntemler arasında
dır.
Th
Kamu kesimi tahvillerini ikinci el piyasalardan satın alınması durumunda piyasadaki pa
ra miktarında bir artış olacaktır. Ancak bu piyasaları fonlamak amacıyla uygulanan bir
politikadır. Oysa ki, bütçe açıklarına sahip olan bir devlet hazine bonosu ya da devlet
tahvili satmak suretiyle borç bulma yoluna gidecektir. Bu durumda para arzı azalmış ola
caktır. Ancak kamu kesimi açıklarını finanse edecek fonu temin etmiş olacaktır. (Bu ay
rıma dikkat etmek gerekir) Cevap, A seçeneğidir.
818. Denk bütçe çarpanı bire eşit olma koşulu ile ilgili aşağıdakilerden han
gisi doğrudur?
,
A) Transfer harcama artışı, vergi artışından büyük ve ekonomi dışa açıktır.
B) Transfer harcama artışı, gelire bağlı vergi artışına eşit ve ekonomi dışa kapalı
dır.
C) Gerçek harcama artışı, gelire bağlı vergi artışına eşit ve ekonomi dışa kapalı
dır.
D) Gerçek harcama artışı, gelire bağlı vergi artışından büyük ve ekonomi dışa
açıktır.
545
Maliye Politikası
E) Gerçek harcama artışı, vergi artışına eşit ve ekonomi dışa kapalıdır.
Çözüm: Kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda vergilerle finanse edilmesi
“denk bütçe çarpanı” ile ifade edilir. Bu durumda kamu harcamalarının genişletici etki
si, vergilerin daraltıcı etkisinden daha büyüktür. Denk bütçe çarpanı(k) 0>k<l olacaktır.
Gerçek harcama artışı, vergi artışına eşit ve ekonomi dışa kapalı iken denk bütçe çar
panı “k= 1”’dir. Bu durumda denk bütçenin milli gelir üzerindeki etkisi her zaman geniş
leticidir.
Çarpan
Dışa açık ekonomide
Dışa kapalı ekonomide
Y=C+I+G+(X-M)
Y=C+I+G
Vergiler götürü Vergiler gelire Vergiler götürü Vergiler gelire
bağh(tY)
(T)
(T)
bağlı (tY)
1/1-c
l/l-c(l-t)
1/1-c+m
l/l-c(l-t)+m
Transfer harcaması (TR)
c/l-c
c/l-c(l-t)
c/l-c+m
c/l-c(l-t)+m
Vergi (T)
-c/l-c
-c/l-c(l-t)
-c/l-c+m
Denk bütçe çarpanı
1-c/l-c
k=l.AG
ap
e
Gerçek harcama (G)
l-c/l-c(l-t)
k<l.AG
1-c/l-c+m
k<l.AG
-c/l-c(l-t)+m
l-c/l-c(l-t)+m
kcl.AG
C
Not: c=marjinal tüketim eğilimi; t, vergi oranı; m, marjinal ithalat eğilimidir.
Th
e
Lorenz Eğrisi
819. Yukarıda Lorenz eğrileri verilen A, B, C ve D ülkelerinin gelir dağılı
mında eşitsizliği yüksek olandan düşük olana doğru sıralaması aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
A) A>B>C>D
B) D>B>C>A
D) D>C>B>A
E) C>B>A>D
C) C>B>A>D
Çözüm : Lorenz eğrisi, bir ülkedeki kişisel gelir dağılımındaki adaletsizliği ölçülmesinde
yararlanılan bir araçtır. Milli gelirin, o ülkedeki kişilere göre dağılımını gösterir. Bir ülke
546
4T Maliye Soruları
nin Lorenz eğrisi mutlak eşitlik doğrusuna yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki adalet
sizlik azalırken, mutlak eşitlik doğrusundan uzaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsiz
lik artar. Mutlak eşitlik doğrusundan en uzak olan ülke, gelir dağılımının en adaletsiz ol
duğu ülkedir. D>C>B>A sırlaması doğrudur. Cevap, D seçeneğidir.
820. Keynes’e göre, ekonominin tam istihdama ulaşmasını engelleyen en
önemli unsur aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geleceğin belirsiz olması
B) Nominal ücretlerin rijitliği
C) Spekülasyon güdüsüyle para talebi
D) Parasal aldanma
E) Keynes etkisi
Th
e
C
ap
e
Çözüm : Keynes’e göre, Klasiklerin ileri sürdüğü gibi ekonominin tam istihdamda olma
sı mutlu bir rastlantı sonucu olabilir. Ancak tam istihdam özel bir durumdur. Tam istih
damdan bir sapma olması durumunda, örneğin işsizliğin olması durumunda, ücretler ve
fiyatlar esnek olmadığı için ekonomi tam istihdam dengesine geri dönmeyecek; yeni
denge eksik istihdam da oluşacaktır. Şöyle ki, Klasiklere göre işsizlik olması durumunda
tüm işsizler iş bulana kadar ücretler düşecektir. Keynes bu duruma karşı çıkar. İşsizlik ol
ması durumunda ücretlerin aşağıda doğru düşmesine, sendikalar, asgari ücret yasaları,
vb. kurumsal düzenlemeler engel olduğu için nominal ücretler aşağı doğru düşmeyecek
ve ekonomi eksik istihdamda dengeye gelecektir. Ekonomiyi eksik istihdamda oluşan
dengeden tam istihdama yönlendirmek için devletin genişletici politikalarla müdahale et
mesi gerekmektedir. Cevap, B seçeneğidir.
821. Kalkınma sürecindeki ülkelerde, emeğin marjinal verimliliği düşük ta
rım sektöründen, m arjinal verimliliği yüksek sanayi sektörüne kaydırıl
m ası halinde, toplam üretimin artacağını ve yapısal dönüşüm ün ger
çekleşebileceğini ileri süren iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) N. Kaldor
B) A. Sen
D) W. Rostow
E) A.O. Hirschman
C) W.A. Lewis
Çözüm: Yapısal dönüşüm, kalkınma sürecinde mevcut kaynakların bir üretim sektörün
den bir başka üretim sektörüne transfer edilmesidir. Yapısal dönüşümle kaynak kullanı
mında verimliliği artırmak suretiyle ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amaçlanır. W.A.
Lewis(1954), yapısal dönüşümün gerçekleşmesi için kalkınma sürecindeki ekonomiler
de, emeğin marjinal verimliliği düşük geleneksel tarım sektöründen, marjinal verimliliği
yüksek modern sanayi sektörüne kaydırılması halinde sanayide üretim artışı tanmdaki
üretim azalmasından daha fazla olacağından toplam üretim de artacaktır. Üretim artışı
sonucu elde edilen kaynaklar yatırımlara dönüşmesi halinde daha fazla istihdam ve mo
dern sanayi sektörüne daha fazla işgücü geçecektir. Böylece yapısal dönüşüm gerçekle
şebilecektir. Cevap, C seçeneğidir.
547
Maliye Politikası
822. Yatık bir LM eğrisi varsayımında bulunarak maliye politikasının etkin
liğini savunan iktisadi yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yaklaşım
B) Neo-klasik yaklaşım
C) Monetarist yaklaşım
D) Keynesyen yaklaşım
E) Yeni klasik yaklaşım
Çözüm: Yatık bir LM eğrisi varsayımında bulunarak maliye politikasının etkinliğini sa
vunan Keynesyen yaklaşımdır. Cevap, D seçeneğidir.
kası etkin: Üretim ve istihdam para politikası araçları kullanılarak arttırılabilir
LM ve IS eğrilerine ilişkin varsayımı
İktisadi görüş
Maliye politikası etkin:
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
Üretim ve istihdam ancak ma
esnekliği sonsuz: Yatık bir LM
(ii)Yatırım talebinin faiz esnekliği düşük (sıfır): liye politikası araçları kullanı
larak arttırılabilir.
Dik bir IS
e
Keynesyen
Politika etkinliği
Yatık bir IS
Para politikası etkin: üre
tim ve istihdam para politikası
araçları kullanılarak arttırılabi
lir.
C
ap
Monetarist
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
esnekliği düşük: Dik bir LM
(ii)Yatırım talebinin faiz esnekliği yüksek:
823. Aşağıdakilerden hangileri IS eğrisinin şekilde görüldüğü gibi hareket
etmesine yol açar?
e
I. Kamu harcamalarının arttırılması
Th
II. Kamu harcamalarının azaltılması
III. Vergi miktarının yükseltilmesi
IV. Vergi miktarının düşürülmesi
i
A) Yalnız I
B) II ve IV
D) I ve IV
E) II ve III
Çözüm : Şekilde IS eğrisi sağa kaymıştır.
C) I ve III
548
4T Maliye Soruları
IS eğrisini sola kaydıran nedenler
Talepte meydana gelen artış
Talepte meydana gelen azalma
Tüketimin artması
Tüketimin azalması
Kamu harcamalarının artması
Kamu harcamalarının azalması
Vergilerde meydana gelen azalma
Vergilerde meydana gelen artış
Transfer ödemelerinin artması
Transfer ödemelerinin azalması
Ülke parasının değer yitirmesi
Ülke parasının değer kazanması
Yatırımların artması
Yatırımların azalması
İhracatın artması
İthalatın artması
Olumlu beklentiler
Olumsuz beklentiler
ap
e
IS eğrisini sağa kaydıran nedenler
Denk bütçe çarpanı
Cevap, E seçeneğidir.
C
824. I. Kamu cari harcamaların artmlması
II. Transfer harcamalarının artırılması
e
III. Vergi muafiyet ve istisnaların azaltılması
IV. Dolaylı vergilerin artırılması
Th
V. Gelir vergisi oranlarının düşürülmesi
Yukarıdaki maliye politikalarından hangisi durgunluk döneminde uy
gulanması uygundur?
A) II ve III
B) I, II ve III
D) II, IV ve V
E) I, II, IV ve V
C) I, II ve V
Çözüm: Durgunlukta toplam talep yetersizliğini gidermek için genişletici maliye politi
kası uygulanması uygun olur. Vergi muafiyet ve istisnaların azaltılması ve dolaylı vergile
rin artırılması daraltıcıdır. Cevap, C seçeneğidir.
• Durgunlukla mücadelede maliye politikası: Genişletici maliye politikası uygu
lanır. Durgunlukla mücadelede kullanılacak mali araçların bileşimi aşağıya çıkanlmıştır.
549
Maliye Politikası
Ekonomik sorun
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Durgunluk: Toplam talep yetersizliği
C+I+G+ (X-M): AD<Y* (Pİ.Qİ)
Maliye politikası
Genişletici maliye politikası
Vergiler
Vergiler azaltılmalı (ATİ)
Muafiyet ve istisnalar genişletilmeli
Kamu harcamaları
Kamu harcamalan artırılmalı (AGÎ)
Bütçe politikası
Merkez bankasından borçlanılmalıdır. Bu tür borçlanma her
durumda harcama talebini artırır. Kişi ve firmalardan da
borçlanılabilir. Ancak bu tür borçlanma özel kesimde kişi ve
firmaların kullanmadığı atıl fonları harekete geçirmek için
yapılır.
ap
e
Borçlanma
Bütçe açığı verilmelidir. Denk bütçe politikası da genişleti
cidir. Bütçe fazlası politikası uygulanmamalıdır.
825. Toplam arz eğrisinin üç bölgesi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
C
A) Keynesyen bölgede genişletici politikalar sadece hasılayı arttırır.
B) Klasik bölgede genişletici politikalar fiyatlar genel düzeyini etkilemez.
e
C) Ara bölgede genişletici politikalar fiyatlar genel düzeyini düşürür, hasıla düze
yini arttırır.
Th
D) Klasik bölgede, toplam arz eğrisinin esnekliği sonsuzdur.
E) Keynesyen bölgede toplam arz eğrisinin eğimi sonsuzdur.
Çözüm :
550
4T Maliye Sorulan
P
P
Maliye Politikası
Keyncsyen Bölge
Maliye Politikası
Ara Bölge
Genişletici Para ve
Maliye Politikası
Klasik Bölge
/ AS eğrisi dikey eksene
paraleldir. (Yatay eksene
diktir.)
/ AS eğrisinin esnekliği sıfırdır.
/ AS eğrisinin eğimi sonsuzdur.
/ Ekonomi tam istihdamdadır.
S Ücretler ve fiyatlar esnektir.
/ Genişletici politikalar, sadece
fiyatlar genel düzeyini arttırır.
/ Genişletici politikalar, hasıla
düzeyini değiştirmez.
/ Çarpan mekanizması işlemez.
/ Genişletici para ve maliye
politikaları ile çıktıyı arttırmak
mümkün değildir.
/ Devlet müdahalesi etkin
değildir.
Th
e
C
ap
e
/ AS eğrisi yatay eksene
</AS eğrisi pozitif eğimlidir.
paraleldir. (Dikey eksene
/ A D ’yi arttmcı politikalar, hem
diktir.)
fiyatları hem de hasılayı
/ AS eğrisinin esnekliği
arttırır.
sonsuzdur.
/ Ekonomi tam istihdama
/ AS eğrisinin eğimi sıfırdır,
yönelmiştir.
/ Ekonomi eksik istihdamdadır.
/ Ücretler ve fiyatlar rijittir.
/ Çarpan etkisi azalmaya
başlar.
/ Genişletici politikalar, sadece
hasılayı arttırır.
/ Çarpan mekanizması etkin
biçimde işler.
/ Genişletici politikalar,
fiyatlarda değişme meydana
getirmez.
/ Enflasyon problemi yoktur.
Bu yüzden Keynesyen
iktisatçılar enflasyonu tam
istihdamdan sonraki bir olay
olarak kabul etmektedirler,
/ Genişletici politikalar ile
enflasyona yol açmadan
çıktıyı arttırmak mümkündür.
/ Devlet müdahalesi etkindir.
Cevap, A seçeneğidir.
826. Aşağıdakilerden hangisi genişletici bir maliye politikasının sonucudur?
A) Tüketimi artırır, yatırımı azaltır
B) Yatırımı artırır, geliri azaltır
C) Tüketim ve yatırım azaltır
D) Tüketim ve yatırımı artırır
E) İstihdamı azaltır, geliri artırır
Çözüm: Genişletici bir maliye politikasının amacı, ekonomideki harcama düzeyini artı
rarak tüketimi, yatırımı, istihdamı ve milli geliri artırmaktır. Dolayısıyla en doğru seçe
nek hem tüketimdeki artışa hem de yatırımdaki artışa vurgu yapan D seçeneğidir.
827. ikincil gelir dağılımı ne demektir?
A) Devletin mali araçlarla müdahalesi sonucu ortaya çıkan gelir dağılımı
551
Maliye Politikası
B) Piyasanın işleyiş mekanizması sonucunda ortaya çıkan gelir dağılımı
C) Milli gelirin, nüfusa göre dağılımı
D) Milli gelirin, bölgelere göre dağılımı
E) Milli gelirin, sosyal gruplara göre dağılımı
Çözüm: Piyasanın işleyiş mekanizması sonucunda ortaya çıkan gelir dağılımına birincil
gelir dağılımı; devletin mali araçlarla müdahalesi sonucu ortaya çıkan gelir dağılımına
ikincil gelir dağılımı denir. Cevap, B seçeneğidir.
828. Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri Klasik iktisatçıların savunduğu
görüşlerden birisi değildir?
I-Ekonomide Say Kanunu geçerlidir.
III-Yatırımlar tasarrufa eşittir.
ap
IV-Ücretler ve fiyatlar esnek değildir.
e
II-Ekonomi genelde tam istihdamdadır.
V-Devlet maliye ya da para politikası ile ekonomiye müdahale etmelidir.
A) I, II ve III
B) I ve V
D) I, III ve V
E) I, II, IV
C
Çözüm :
C) IV ve V
e
/ Klasik iktisatçılara göre “her arz kendi talebini yaratır” şeklinde ifade edilen “Say Ka
nunu” geçerlidir. Çünkü üretim esnasında o ürünü talep edecek gelirde yaratılmakta
dır.
Th
/ Ekonomi tam istihdamdadır. Tam istihdamdan geçici sapmalar olabilir. Ancak piyasa
mekanizması sayesinde hiçbir müdahaleye gerek kalmaksızın derhal tam istihdam
denge düzeyine dönülecektir.
/ Ekonomide harcanmayan ve tasarruf edilerek sızıntıya neden olan tasarruflar, yatırım
olarak geri dönmektedir. Dolayısıyla yatırımlar, tasarruflara eşittir.
/ Klasikler ücret ve fiyatların esnek olduğunu savunurlar.
/ Devlet müdahalesine kesinlikle karşıdırlar. Çünkü devletin ekonomiye müdahale et
mesine gerek yoktur. Piyasa mekanizması varolan bir istikrarsızlığı çözecektir. Eğer
devlet ekonomiye müdahale ederse, daha büyük istikrarsızlığa neden olacaktır.
Cevap, C seçeneğidir.
8 2 9 . Devletin ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan müdahale ede
rek ücret ve fiyat artışlarını düşürme yönünde uyguladığı politikalara
ne denir?
A) Daraltıcı maliye politikası
B) Sıkı para politikası
C) Gelirler politikası
D) îndeksleme
552
4T Maliye Soruları
E) Arz yanlı politika
Çözüm : Gelirler politikası, devletin ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan mü
dahale etmesidir. Gelirler politikası daha çok ücret ve fiyat artışlarını düşürme yönünde
uygulanır291.
* Ücret ve fiyat artışlarının sınırlandırılması (tavan belirlenmesi),
* Ücret ve fiyatların dondurulması,
* Ücret ve fiyat artışları için kabul edilebilir göstergeler belirlemesi,
Not: Gelirler politikasının başarısı, kamuoyu desteğiyle birlikte uyumlu para ve maliye
ve kredi politikasıyla yürütülmesine bağlıdır. Örneğin İsrail ve Meksika’da 1980’lerde
uygulanan gelirler politikası, bu dönemde mali disiplinin sağlanması nedeni ile başarılı
olmuştur. Diğer yandan Brezilya ve Arjantin’de gibi ülkelerde uygun politikalarla destek
lenmediğinden başarılı sonuçlar alınamamıştır.
ap
e
830. Monetarist iktisatçılara göre uzun dönem Philips eğrisinin şekli nasıl
dır?
A) Negatif eğimlidir
B) Pozitif eğimlidir
C) Yatay eksene düşeydir
D) Yatay eksene paraleldir
E) Önce azalan sonra artan eğimlidir
Th
e
C
Çözüm : Monetarist iktisatçılara göre, Philips Eğrisi analizi yalnız kısa dönemler için geçerlidir. Uzun dönemde enflasyon ile işsizlik arasında değiş-tokuş ilişkisi yoktur. Dolayı
sıyla uzun dönem Philips eğrisinin şekli yatay eksene düşeydir. Diğer bîr ifadeyle, dikey
eksene paraleldir. Cevap, C seçeneğidir.
831. Aşağıdakilerden hangisi maliye politikasının amaçlarından biri değil
dir?
A) Enflasyonun düşürülesi
B) Gelir dağılımının düzeltilmesi
C) İşsizliğin azaltılası
D) Bütçe açığının azaltılması
E) Ödemeler bilançosu dengesinin sağlanması
Çözüm: Maliye politikası, hükümetin belli ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşmak için
kamu harcamaları ve gelirlerinin miktar ve bileşiminde yapılan düzenlemelerdir. Büt
çe açığını azaltılması veya artırılması maliye politikasının amacı değil, A, B, C ve E
seçeneklerinde belirtilen amaçlara ulaşmada kullandığı bir aracıdır. Cevap, D seçene
ğidir.
OQl
Gelirler politikası, kamu harcamaları ve vergileri değiştirmeksizin enflasyonist baskıları önlemek amacıyla piyasa
mekanizmasına müdahale edilmesidir. Heteredoks bir politikadır. Heteredoks politikalar; örneğin hükümetin, fi
yat, ücret veya döviz kurunun oluşum sürecine doğrudan müdahale ettiği politikalardır. Para ve maliye politikalan ise ortadoks politikalardır. Ortadoks politikalar, ekonomide fiyat mekanizmasına müdahale etmeden toplam ta
lebi yönlendirmek için uygulanan politikalardır.
553
Maliye Politikası
832. Enflasyonist bir ekonomide izlenmesi gereken politika aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Kamu harcamaları azaltılır ve vergiler azaltılır
B) Kamu harcamaları arttırılır ve vergiler arttırılır
C) Kamu harcamaları arttırılır ve vergiler azaltılır
D) Kamu harcamaları azaltılır ve vergiler arttırılır
E) Kamu harcamaları azaltılır ve para arzı arttırılır
ap
e
Çözüm: Ekonomide enflasyonist bir durum mevcut ise, bunun nedeni aşırı taleptir. Ya
ni talep fazlasından kaynaklanan bir talep baskısı söz konusudur. Devletin izlemesi ge
reken politika, daraltıcı para ve maliye politikasıdır. Bunun için kamu harcamalarını azal
tarak ve tüketicilerin elindeki alım gücünü azaltmak için vergi oranlarını yükselterek ta
lep kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır. Cevap, D seçeneğidir.
833. Toplam talebin tam istihdam m illi gelir düzeyinin altında gerçekleştiği
bir ekonomiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Toplam harcama talebi yetersizdir.
B) Gayri iradi işsizlik vardır.
C
C) Milli gelir tam istihdam milli gelir düzeyinin altındadır.
D) Ekonomi eksik istihdam dengesindedir.
Th
e
E) Ekonomide enflasyonist bir eğilim vardır.
Çözüm: Toplam talebin tam istihdam milli gelir düzeyinin altında gerçekleştiği bir eko
nomide deflasyonist bir eğilim vardır. Ekonomide toplam talep yetersizliği söz konusu
dur. Gayri iradi işsizlik vardır. Cevap, E seçeneğidir.
• Keynesyen iktisatçılara göre, ekonomik problemlerin kaynağı toplam talepteki dalga
lanmalardır. Bir ekonomide toplam talebe bağlı iki problem baş gösterebilir. Bunlar
işsizlik ve enflasyondur.
- Toplam talep yetersizliği sonucu işsizlik sorunu ortaya çıkar.
- Toplam talep fazlalığı sonucu enflasyon sorunu ortaya çıkar.
• Bir ekonomide toplam talebe bağlı olarak ortaya çıkan problemlere karşı iki tür po
litika uygulanır. Bunlar genişletici(gevşek) ve daraltıcı (sıkı) politikalardır.
- İşsizlik sorunu gidermek için genişletici politika uygulanır.
- Enflasyon sorunu gidermek için daraltıcı politika uygulanır.
8 3 4 . Likidite tuzağında aşağıdaki durumlardan hangisi söz konusudur?
A) Para arzının faiz esnekliğinin sonsuz olması
B) Para politikasının etkisiz olması
C) İşlem güdüsüyle para talebinin faiz oranını düşürmesi
554
4T Maliye Soruları
D) Spekülatif para talebinin sınırlı olması
E) Para politikasının etkin olması
e
Çözüm: Likidite tuzağı durumunda, para talebinin faiz esnekliği sonsuzdur. Yani para
talebi eğrisi, yatay eksene paralel bir görünüm sergiler. Para talep eğrisinin yatay ekse
ne paralel olduğu durumda, para arzında meydana gelecek bir artış, faiz oranlarında bir
düşmeye neden olmayacaktır. Çünkü Keynes’e göre, faizlerin düşebileceği asgari bir dü
zey vardır. Bu asgari düzeyden sonra, para arzındaki artışlar, faiz oranlarını düşürmeye
cektir. Para arzı artışları ise, spekülasyon güdüsüyle atıl ankeslere gidecektir. Dolayısıy
la böyle bir durumda para politikası etkisiz, maliye politikası etkilidir. Bu durumu şekil
yardımıyla görmekte mümkündür. Şekilde Para talebinin yatay eksene paralel olduğu
noktada, para arzının Ms ı’den Ms2’ye çıkarılması, faiz oranlarında herhangi bir düşüşe
neden olmamaktadır. Para politikasının etkisiz olduğu açıkça görülmektedir. Cevap, B
seçeneğidir.
ap
835. Gini katsayısı verilen aşağıdaki ülkelerden hangisinde kişisel gelir da
ğılım ındaki eşitsizlik en azdır?
A) Almanya- 0,25
B) Fransa- 0,35
C) Türkiye- 0,42
C
E) Norveç- 0,21
D) İsveç- 0,22
Th
e
Çözüm: Gini katsayısı, kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde kullanılan bir
araçtır. Lorenz eğrisini temel alınarak hesaplanır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir de
ğer alır. Bir ülkenin Gini katsayısı “0”’a yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik
azalırken, “l ”’e yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik artar. Gini katsayısı sıfıra
en yakın 0,21 olan Norveç’te kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik en azdır. Cevap, E se
çeneğidir.
836. Enflasyonist bir ekonomide izlenmesi gereken politika aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Kamu harcamaları azaltılır ve vergiler azaltılır
B) Kamu harcamaları arttırılır ve vergiler arttırılır
C) Kamu harcamaları arttırılır ve vergiler azaltılır
D) Kamu harcamaları azaltılır ve vergiler arttırılır
E) Kamu harcamaları azaltılır ve para arzı arttırılır
Çözüm: Ekonomide enflasyonist bir durum mevcut ise, bunun nedeni aşın taleptir. Ya
ni talep fazlasından kaynaklanan bir talep baskısı söz konusudur. Devletin izlemesi ge
reken politika, daraltıcı para ve maliye politikasıdır. Bunun için kamu harcamalarını azal
tarak ve tüketicilerin elindeki alım gücünü azaltmak için vergi oranlarını yükselterek ta
lep kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır.
Cevap, D seçeneğidir.
555
Maliye Politikası
837. Kalkınma sürecindeki ekonomilerde, yatırımların birbirini tamamlayıcı
şekilde farklı sektörler arasında dağıtılması halinde dengeli kalkınma
nın gerçekleşeceğini ileri süren iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) N. Kaldor
B) R. Nurkse
C) W A. Lewis
D) W. Rostow
E) A.O. Hirschman
Çözüm: Kalkınma sürecinin temelinde yapısal dönüşüm vardır. Yapısal dönüşüm den
C
ap
e
geli büyüme veya dengesiz büyüme stratejileri çerçevesinde açıklanabilir. Dengeli kalkın
ma modelinin öncülerinden R. Nurkse göre, az gelişmiş ekonomilerde, yatırımlann bir
birini tamamlayıcı şekilde farklı sektörler arasında dağıtılması halinde dengeli kalkınma
nın gerçekleşeceğini ileri sürer. Dengesiz büyüme stratejisinin öncüsü Hirschman’a göre, bu ekonomilerde bazı öncelikli sektörler veya sanayi kolları belirlenir. Bu kollarında
ki hızlı gelişme292, diğer sektörleri de harekete geçirerek ekonomide lokomotif işlevi gö
rür. Cevap, B seçeneğidir.
838. Aşağıdakilerden hangisi Klasik iktisadi görüşün ekonomiye ilişkin var
sayımlarından biri değildir?
A) Ekonomik problemlerin geçicidir.
B) Ekonomi eksik istihdamda da dengeye gelebilir.
e
C) Ücretler ve fiyatlar esnektir.
Th
D) Faiz oranlarının her zaman yatırım-tasarruf eşitsizliğini sağlar.
E) Say yasasının geçerlidir.
Çözüm : Klasik iktisadi görüşe, ücretler, fiyatlar ve faizler esnekliği ekonomiyi tam istih
dam dengesine getirir. Ekonomik problemler geçicidir. Devletin ekonomiye müdahale
etmesine gerek yoktur. Ekonomi eksik istihdamda da dengeye gelebileceği Keynes’in
görüşüdür. Cevap B seçeneğidir.
839. Aşağıdakilerden hangisi enflasyonist bir ortamda başarı şansı düşük
olan bir iktisat politikası aracıdır?
A) Vergi oranlarını yükseltme
B) Bireylerden borçlanma
C) Kamu harcamalarının kısılması
D) Faiz oranlarını yükseltme
E) Reeskont oranlarını düşürme
29^ Bu gelişme devletin katkısıyla planlı bir şekilde de olabilir.
556
4T Maliye Sorulan
Çözüm : Enflasyonist bir ortamda önerilen politika genellikle toplam talebi kısmaya yö
nelik politikalardır. Toplam talep bilindiği gibi, tüketim, yatırım, devlet harcamaları ve
net ihracattan oluşmaktadır.
/ Vergi oranlarının yükseltilmesi, kullanılabilir geliri azaltmak suretiyle tüketimin kısıl
masına neden olacak ve enflasyonu baskı altına alacaktır.
/ Bireylerden borçlanma, özel kesimin elindeki kullanılabilir fonların azalması anlamı
na gelmektedir. Bu durumda bireylerin tüketim imkânını azaltacaktır. Çünkü tüketim
yapmak yerine, ellerindeki fonları faiz karşılığında borç vermeyi tercih edeceklerdir.
/ Kamu harcamaları, toplam talebin bir bileşenidir. Kamu harcamaların kısılması doğ
rudan toplam talepte bir azalmaya neden olacak ve enflasyonun baskı altına alınma
sına yardımcı olacaktır.
C
ap
e
/ Yüksek faiz oranlarında bireyler tüketim ya da yatırım yapmak yerine faiz geliri kar
şılığında borç vermeyi yeğleyeceklerdir. Çünkü yüksek faiz oranlarında bugünkü tü
ketimi ertelemek, gelecekte daha çok tüketim yapmak anlamına gelmektedir. Diğer
taraftan yüksek faiz oranlarında yatırım yapmak risklidir. Hiçbir risk almadan yüksek
faiz elde etmek ise, çok daha kolaydır. Dolayısıyla yatırıma gidecek fonlar, faize gide
cektir. Bu durum ise, toplam talebin önemli bir bileşeni olan yatırımların ve tüketimin
azalması suretiyle enflasyonun baskı altına alınmasına neden olacaktır.
Th
e
/ Reeskont oranları yükseltildiği zaman, Merkez Bankasına ellerindeki senetleri kırdır
mak isteyen ticari bankalar için maliyet artacaktır. Yüksek iskonto oranlarında elle
rindeki senetleri kırdırmak istemeyeceklerdir. Çünkü vadesinden önce bir senedi nak
de dönüştürmenin maliyetinde bir artış olacaktır. Düşük reeskont oranlan uygulandı
ğında ise, bankalar vadesi gelmemiş senetlerini Merkez Bankasına getirerek düşük bir
maliyetle nakde dönüştüreceklerdir. Dolayısıyla ekonomideki para miktarında bir ar
tış yaşanacaktır. Para miktarındaki artış ise, enflasyonun daha da şiddetlenmesine ne
den olacaktır.
Cevap, E seçeneğidir.
840. Kamu harcamalarının regresif etki göstermesi ne demektir?
A) Gelir dağılımını etkilememesi
B) Gelir dağılımında eşitsizliği yükseltmesi
C) Gelir dağılımında eşitsizliği azaltması
D) Gelirin üretim faktörleri arasında dengeli dağıtılması
E) Kamu harcamalarının düşük gelirlilere yönelmesi
Çözüm: Gelir dağılımı kamu harcamalarını kullanmak suretiyle iyileştirilebilir. Kamu
harcama politikası, kamu kaynaklan düşük gelirlilere yönlendirildiği sürece gelir dağılı
mı iyileşir293. Bu amaçla kamu harcama politikasında;
Kamu cari ve kamu yatırım harcamaları düşük gelirlilerim yararlandığı mal ve hizmet293 Gelir dağılımında eşitsizliği azaltıcı(progresif) özellikte kullanılmalıdır.
557
Maliye Politikası
1ere yönlendirilmelidir. Örneğin, okulu veya sağlık ocağı olmayan bir bölgeye yapılan
kamu harcamaları gelir dağılımında eşitsizliği azaltır. Bu etkiye progresif etki denir.
* Kamu transfer harcamaları düşük gelirlilere veya hiç geliri olmayanlara yönlendiril
melidir. Emekli memur maaşları, işsizlik sigortası ödemeleri, yaşlılık, sakatlık maaşla
rı gibi sosyal transfer ödemelerinin artırılması gelir dağılımını iyileştirir. Diğer yandan
borç faiz ödemeleri azaltılmalıdır. Çünkü bu ödemeler gelir dağılımındaki eşitsizliği
yükseltir. Bu etkiye regresif etki denir.
841. Mali genişlemenin sadece milli geliri arttırdığı durumda aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?
A) Maliye politikası kısmi etkindir.
B) Para politikası kısmi etkindir.
e
C) Ekonomi likidite tuzağındadır.
D) Spekülasyon güdüsüyle para talebi sıfırdır.
ap
E) Klasik bölge koşulları söz konusudur.
Çözüm: Mali genişlemenin faiz oranlarını etkilemeyip, sadece milli geliri arttırdığı du
Th
e
C
rumda, ekonomi likidite tuzağında olduğu için para talebinin faiz esnekliği sonsuz ve
LM eğrisi üzerinde Keynesyen bölge durumu söz konusudur. Yani, LM eğrisini yatay
eksene paralel, esnekliği sonsuz ve eğimi sıfırdır. Keynesyen bölgede, para politikası
tam etkisiz, maliye politikası tam etkindir. Bu durumu şekil yardımıyla görmek müm
kündür.
r
Cevap, C seçeneğidir.
742. Likidite tuzağında olan bir ekonomi için aşağıdakilerden hangisi doğ
rudur?
A) İşlem amaçlı para talebinin gelir esnekliği yüksektir.
B) Spekülasyon amaçlı para talebinin faiz esnekliği düşüktür.
558
4T Maliye Sorulan
C) İhtiyat amaçlı para talebinin gelir esnekliği düşüktür.
D) Spekülasyon amaçlı para talebinin faiz esnekliği sonsuzdur.
E) İşlem amaçlı para talebinin faiz esnekliği sonsuzdur.
Çözüm: Keynes’e göre, para nötr değildir. Klasik dikotomi geçersizdir. Para, kısa dö
nemde üretim ve istihdam gibi reel değişkenleri etkileyebilir. Para, sadece işlem amaçlı
değil, ihtiyat ve spekülatif amaçlı da talep edilir. İşlem amaçlı ve ihtiyat para talebi geli
re, spekülasyon amaçlı para talebi ise faize karşı duyarlıdır. Spekülasyon amaçlı para ta
lebinin faiz esnekliğinin “sonsuz” olduğu durumda ekonomide likidite tuzağı vardır. Bu
durumda para politikasının etkin değildir. Üretim ve istihdamı arttırmak için maliye po
litikası araçlarını kullanılmalıdır. Cevap, D seçeneğidir.
843. LM eğrisinin üç bölgesi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
C
ap
e
A) Keynesyen bölgede mali genişleme sadece faiz oranlarını arttırır.
B) Klasik bölgede mali genişleme sadece hasılayı arttırır.
C) Ara bölgede mali genişleme, faiz oranlarını düşürür, hasılayı arttırır.
D) Klasik bölgede dışlama etkisi sıfırdır.
Çözüm:
Th
e
E) Keynesyen bölgede dışlama etkisi sıfırdır.
559
Maliye Politikası
Ara Bölge
Klasik Bölge
/ LM eğrisi pozitif eğimlidir.
/ Mali genişleme hem faiz
oranlannı hem de hasılayı
arttırır.
/ Maliye politikası kısmi etkindir.
/ Parasal genişleme faiz
oranlarını düşürür, hasılayı
arttırır.
/ Para politikası kısmi etkindir.
/ LM eğrisi dikey eksene
paraleldir. (Yatay eksene diktir.)
/ LM eğrisinin esnekliği sıfırdır.
/ LM eğrisinin eğimi sonsuzdur.
/ Para talebinin faiz esnekliği
sıfırdır.
/ Spekülatif para talebinin faiz
esnekliği sıfırdır.
/ Para yalnızca işlem amacıyla
talep edilir.
/ Mali genişleme, sadece faiz
oranlarını arttırır.
/ Tam dışlama söz konusudur.
/ Mali genişleme, hasılayı
etkilemez.
/ Maliye politikası tam etkisizdir.
/ Parasal genişleme faiz oranını
düşürür, hasıla düzeyini arttırır.
/ Para politikası tam etkindir.
/ Yatırımların faiz esnekliği
yüksektir.
C
e
Cevap, E seçeneğidir.
ap
e
Kcyncsycn Bölge
/ LM eğrisi yatay eksene paralel
dir. (Dikey eksene diktir.)
/ LM eğrisinin esnekliği
sonsuzdur.
/ LM eğrisinin eğimi sıfırdır.
/ Para talebinin faiz esnekliği
sonsuzdur.
/ Spekülatif para talebinin faiz
esnekliği sonsuzdur.
/ Likidite tuzağı söz konusudur.
/ Faiz oranlan asgari seviyesinde
olduğu için tahvil fiyatları
yüksektir.
/ Mali genişleme sadece hasılayı
arttırır.
/ Mali genişleme faiz oranlarını
etkilemez.
/ Dışlama etkisi sıfırdır.
/ Maliye politikası tam etkindir.
/ Parasal genişleme denge faiz
ve hasıla düzeyini değiştirmez.
/ Para politikası tam etkisizdir.
/ Yatıranların faiz esnekliği sıfırdır.
Çünkü ekonomi likidite
tuzağmdadır. Yatırımların faiz
esnekliğinin IS eğrisini
dikleştirici etkisiyle
karıştırılmamalıdır.
Th
844. Aşağıdakilerden hangisi Keynesyen iktisatçıların mali araçlar ile ilgili
yaklaşımlarından biri değildir?
A) Mali araçlar ekonomiyi etkileyen güçlü bir araçtır
B) Mali araçlar parasal araçlardan bağımsız uygulanmaması gerekir.
C) Mali araçlar ekonomik istikrarsızlığı önlemede yararlı araçlardır.
D) Mali araçlar toplam talebi doğrudan etkileyebilir.
E) Mali araçlar toplam talebi dolaylı etkileyebilir
Çözüm : Mali araçlar parasal araçlardan bağımsız uygulanmaması gerektiği fikri Monetaristlerin maliye politikası ile ilgili yaklaşımlarından biridir. Cevap, B seçeneğidir.
8 4 5 . Klasik büyüme teorisiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Ekonomik büyüme, yatırımların sadece üretim kapasitesini artırıcı etkisiyle
açıklanır.
B) Ekonomik büyüme, yatırımların sadece milli geliri artırıcı etkisiyle açıklanır.
C) Ekonomik büyüme, yatırımların hem üretim kapasitesini artırıcı hem de milli
geliri artırıcı etkisiyle açıklanır.
D) Ekonomik büyüme, sermaye birikimiyle açıklanır.
560
4T Mal ipe Soruları
E) Ekonomik büyüme, otonom teknolojik gelişme ve nüfus artışıyla açıklanır.
Çözüm: Klasik büyüme teorisi arz yanlıdır. Sadece yatırımların üretim kapasitesini artı
rıcı etkilerine Önem verilir. Yatırımların toplam talep yanlı gelir artırıcı etkisi ihmal edilir.
A seçeneği, Klasik büyüme teorisini; B seçeneği, Keynesyen büyüme teorisini; C ve D
seçeneği, Harrod-Domar büyüme teorisini; E seçeneği ise Neo-klasik büyüme teorisini
açıklar. Cevap, A seçeneğidir.
846. Aşağıdakilerden hangisi Keynesyen yaklaşımın maliye politikası açısın
dan ileri sürdüğü görüşlerden birisi değildir?
A) Kamu harcamalarının toplam talep üzerinde etkili olması
B) Kamu harcamalarındaki artışın ekonomiyi canlandırması
C) Toplam talebi etkilemede vergilerin kamu harcamalarına tercih edilmesi
e
D) Ekonomik istikrarsızlığı önlemede bütçe açıklarına sıcak bakılması
E) Ekonomik istikrarsızlığı önlemede borçlanma politikasına sıcak bakılması
ap
Çözüm: Keynesyen yaklaşım, maliye politikalarının para politikalarına göre daha etki
Th
Cevap, C seçeneğidir.
e
C
li olduğunu ileri sürmektedirler. Maliye politikası çerçevesinde kamu harcamaları, vergi
politikaları ve borçlanma bulunmaktadır. Bilindiği gibi Keynesyen iktisat Büyük Buhran’m temel nedeni olarak efektif talep yetersizliğini göstermektedir. Bunun için devle
tin bireylerin harcamadığı tasarruflarını onlardan borçlanarak harcaması gerektiğini sa
vunmaktadırlar. Çünkü kamu harcamalarında meydana gelen bir artış, denk bütçe çar
panından dolayı kendisine eş düzey bir gelir artışına neden olacaktır. Dolayısıyla Key
nesyen iktisat, vergi politikalarını dışlamamakla birlikte en büyük payeyi kamu harcama
larına biçmiştir.
847. Gini katsayısı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Gini katsayısı, kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde kullanılan bir
araçtır.
B) Gini katsayısı, Lorenz eğrisini temel alınarak hesaplanır.
C) Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir değer alır.
D) Bir ülkenin Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik
artar.
E) Bir ülkenin Gini katsayısı bir’e yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik
artar.
Çözüm: Gini katsayısı, kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde kullanılan bir
araçtır. Lorenz eğrisini temel alınarak hesaplanır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir de
ğer alır. Bir ülkenin Gini katsayısı “0”’a yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik
azalırken, “ l ”’e yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik artar. Gini katsayısı sıfıra
en yakın 0,21 olan Norveç’te kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlik en azdır. Cevap, D se
çeneğidir.
561
Maliye Politikası
848. Aşağıdakilerden hangisi maliye politikasının amaçlarından biridir?
A) Kamu borçlarının azaltılması
B) Vergi gelirlerinin artırılması
C) Gelir dağılımının iyileştirilmesi
D) Kamu harcamalarının azaltılması
E) Muafiyet ve istisnaların kapsamını daraltılması
Çözüm: Maliye politikası, hükümetin belli ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşmak için ka
mu harcamaları ve gelirleri kullanmasıdır. Vergi gelirlerinin artırılması, muafiyet ve istis
naların kapsamının daraltılması, kamu borçlarının azaltılması, kamu harcamalarının azal
tılması maliye politikasının amacı değil, belli amaçlara ulaşmada kullandığı araçlarıdır. Ge
lir dağılımının iyileştirilmesi maliye politikasının sosyal amacıdır. Cevap, C seçeneğidir.
Maliye Politikasının Araçları
ap
e
Maliye Politikasının Amaçları
•
•
•
•
•
Kamu harcamaları
Kamu gelirleri (vergiler)
Bütçe açığı veya fazlası
Tam istihdam bütçe açığı veya fazlası
Borçlanma
Th
e
C
• Ekonomik istikrarın sağlanması
- Fiyat istikrarının sağlanması
- Tam istihdamın sağlanması
• Ekonomik kalkınmanın gerçekleştiril
mesi ve istikrarlı büyüme hızının sağ
lanması
• Gelir dağılımının düzeltilmesi
• Ödemeler bilançosu dengesinin sağlan
ması
• Bölgesel dengesizliklerin giderilmesi
® Sektörel teşviklerin gerçekleştirilmesi
• Çevre sorunlarının giderilmesi
Not: Maliye politikasının kısa dönemli
amacı, ekonomik istikrarın sağlanması
iken; uzun dönemli amacı ise istikrarlı bir
ekonomik büyüme hızının sürdürülmesi
dir. Günümüzdeki en önemli amacı ise fi
yat istikrarını sağlamaktır.
8 4 9 . Keynesyen iktisatçılara göre, toplam talep fazlalığı aşağıdaki hangi
ekonomik probleme neden olur?
A) İşsizlik
B) Belirsizlik
D) Enflasyon
E) Friksiyonel işsizlik
C) Gayri iradi işsizlik
Çözüm : Keynesyen iktisatçılara göre, ekonomik problemlerin kaynağı toplam talepte
ki dalgalanmalardır. Bir ekonomide toplam talebe bağlı iki problem baş gösterebilir.
Bunlar işsizlik ve enflasyondur.
- Toplam talep yetersizliği sonucu işsizlik sorunu ortaya çıkar.
- Toplam talep fazlalığı sonucu enflasyon sorunu ortaya çıkar. Cevap, D seçeneğidir.
562
4T Maliye Sorulan
850. Bütçe açıklarının merkez bankası kaynaklarıyla finanse edilmesi halin
de IS-LM eğrilerinin konumu nasıl etkilenir?
A) LM eğrisi sola kayarken, IS eğrisinin konumu değişmez
B) IS eğrisi sola kayarken, LM eğrisi sağa kayar
C) Hem IS eğrisi, hem de LM eğrisi sola kayar
D) Hem IS eğrisi, hem de LM eğrisi sağa kayar
E) LM eğrisinin konumu değişmez iken, IS eğrisi sağa kayar
e
Çözüm: Bütçe açıklarının merkez bankası kaynaklarıyla finanse edilmesi(para arzının
arttırılması) halinde hem IS eğrisi, hem de LM eğrisinin konumu sağa kayar. Eğer kamu
harcamalarındaki bir artış, vergileme veya özel kesime borçlanmayla finanse edilecek
olursa, sadece IS eğrisinin konumu sağa kaymakta, LM eğrisinin konumu değişmemektedir. Cevap, D seçeneğidir.
A) Neo-klasik büyüme teorisi
C) Solow’un büyüme teorisi
B) Keynesyen büyüme teorisi
D) Harrod-Domar büyüme teorisi
C
E) Lucas-Romer büyüme teorisi
ap
851. Yatırımların hem üretim kapasitesini artırıcı hem de m illi geliri artırıcı
etkisine önem verildiği, ekonomik büyümenin sermaye birikimiyle
açıklandığı dışsal büyüme teorisi aşağıdakilerden hangisidir?
Th
e
Çözüm: Büyüme teorileri, dışsal büyüme teorileri ve içsel büyüme teorileri olmak üze
re iki başlık altında incelenebilir. Harrod-Domar büyüme modelinde, yatırımların hem
üretim kapasitesini artırıcı hem de milli geliri artırıcı etkisine önem verilir. Ekonomik bü
yüme sermaye birikimiyle açıklanır. (İçsel büyüme teorileri, R. Lucas, P. Romer ve R.
Barro’nun öncülüğünde geliştirilmiştir.) Cevap, D seçeneğidir.
Lorenz Eğrisi
852. Yukarıda Lorenz eğrileri verilen A, B ve C ülkeleriyle ilgili aşağıdakiterden hangisi doğrudur?
563
Maliye Politikası
A) Gelir dağılımında adaletsizliğin en fazla olduğu ülke A ülkesidir.
B) B ülkesinde A ülkesine göre daha adil bir gelir dağılımı vardır.
C) C ülkesinde B ülkesine göre daha adil bir gelir dağılımı vardır.
D) Gelir dağılımının en adaletsiz olduğu ülke C ülkesidir.
E) Gelir dağılımında adaletsizliğin en düşük olduğu ülke B ülkesidir.
Çözüm: Lorenz eğrisi, bir ülkedeki kişisel gelir dağılımındaki adaletsizliği ölçülmesinde
yararlanılan bir araçtır. Milli gelirin, o ülkedeki kişilere göre dağılımını gösterir. Bir ülke
nin Lorenz eğrisi mutlak eşitlik doğrusuna yaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki adalet
sizlik azalırken, mutlak eşitlik doğrusundan uzaklaştıkça kişisel gelir dağılımındaki eşitsiz
lik artar. Mutlak eşitlik doğrusundan en uzak olan ülke C ülkesi olduğundan, gelir dağı
lımının en adaletsiz olduğu ülke C ülkesidir. Cevap, D seçeneğidir.
ap
e
853. Kapalı bir ekonomide IS eğrisinin sağa kayması ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Kamu harcamaları arttırılmıştır.
B) Vergilerin azaltılmıştır.
C) Ekonomide faizler yükselir.
D) Milli gelir azalır.
E) Milli gelir artar.
Th
e
C
Çözüm : Kapalı bir ekonomide, kamu harcamalannm artırılması veya vergilerin azal
tılması yönünde uygulanan genişletici maliye politikası IS eğrisinin sağa kaymasına ne
den olur. Sonuçta, ekonomide faizler yükselirken, milli gelir artar. Cevap, E seçeneği
dir.
Maliye ve Para Politikası
Genişletici etki:
(+ADÎ,YÎ)
Daraltıcı etki (-ADİ, Y İ)
Maliye politikası araçları:
IS’in konumunu etkiler
Kamu harcamalarının arttınl- Kamu harcamalarının azaltıl
ması, vergilerin azaltılması ha ması, vergilerin artırılması ha
linde,
linde,
IS eğrisi: Mal piyasası
dengesi
IS sağa kayar
IS sola kayar.
Ekonomik denge
Faizler artar (Ait),
Gelir düzeyi artar (AYÎ).
Faizler düşer (Aii),
Gelir düzeyi azalır (AYİ).
Para politikası araçları:
L M ’in konumunu etkiler
Para arzının arttırılması
Para arzının azaltılması
L M eğrisi: Para piyasası den
gesi
LM sağa kayar
LM sola kayar
Ekonom ik denge
Faizler düşer (A ii),
Gelir düzeyi artar (AYÎ).
Faizler yükselir (Aiî),
Gelir düzeyi düşer (AY-l).
564
4T Maliye Soruları
854. Solow’un büyüme teorisiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Ekonomik büyüme, yatırımların sadece üretim kapasitesini artırıcı etkisiyle
açıklanır.
B) Ekonomik büyüme, yatırımların sadece milli geliri artırıcı etkisiyle açıklanır.
C) Ekonomik büyüme, yatırımların hem üretim kapasitesini artırıcı hem de milli
geliri artırıcı etkisiyle açıklanır.
D) Ekonomik büyüme, sermaye birikimiyle açıklanır.
E) Ekonomik büyüme, otonom teknolojik gelişme ve nüfus artışıyla açıklanır.
ap
e
Çözüm: Klasik büyüme teorisi arz yanlıdır. Sadece yatırımların üretim kapasitesini artı
rıcı etkilerine önem verilir. Yatırımların toplam talep yanlı gelir artırıcı etkisi ihmal edilir.
A seçeneği, Klasik büyüme teorisini; B seçeneği, Keynesyen büyüme teorisini; C ve D
seçeneği, Harrod-Domar büyüme teorisini; E seçeneği ise Neo-klasik(Solow) büyüme te
orisini açıklar. Cevap, E seçeneğidir.
855. Kapalı bir ekonomide spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz es
nekliğinin sıfır olduğu durumda, m illi gelir düzeyini arttırmak için izle
necek iktisat politikası aşağıdakilerden hangisidir?
B) Para arzının kısılması
C
A) Para arzının arttırılması
C) Kamu harcamaların arttırılması
D) Kamu harcamaların kısılması
Th
e
E) Vergi oranlarının arttırılması
Çözüm: Kapalı bir ekonomide spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz esnekliğinin
düşük(sıfır) olduğu durumda, para politikası etkindir. Milli gelir düzeyini arttırmak için iz
lenecek iktisat politikası genişletici yönde olmalıdır. Para arzının artırılması genişletici
yönde bir politikadır. Cevap, A seçeneğidir.
856. Kam u harcamaları ve vergileri değiştirmeye gerek kalmadan, durgun
luk dönemlerinde kendiliğinden bütçe açığı veya enflasyon dönemle
rinde kendiliğinden bütçe fazlası oluşturan mali araçlara ne denir?
A) Mali sürüklenme
B) Mali kaldıraç
C) Mali engel
D) Formül esnekliği
E) Otomatik stabilizatör
Çözüm: Ekonomik istikrarsızlıkların çözümünde iradi maliye politikasına gerek kalma
dan, durgunluk dönemlerinde otomatik olarak bütçe açığı veya enflasyon dönemlerinde
otomatik olarak bütçe fazlası oluşturan mali araçlara, otomatik stabilizatörler denir. İş
sizlik sigortası ödemeleri, artan oranlı vergiler, tarımsal destekleme ödemeleri otomatik
stabilizatörlerdir. Cevap, E seçeneğidir.
565
Ma/iye Politikası
8 5 7 . 1. Artan oranlı gelir vergisi
II. İşsizlik sigortası
III. Tarımsal destekleme alımları
IV. Birey ve firmaların tasarrufları
V. Emekli memur maaşları
Yukarıdakilerden hangileri otomatik stabilizatörlerden biridir?
A) I ve U
B) II ve III
C) III, IV ve V
D) I, II, III ve IV
E) I, II, III, IV ve V
Çözüm: Ekonomik istikrarsızlıkların çözümünde iradi maliye politikasına gerek kalma
dan, durgunluk dönemlerinde otomatik olarak bütçe açığı veya enflasyon dönemlerinde
otomatik olarak bütçe fazlası oluşturan mali araçlara, otomatik stabilizatörler denir.
Emekli memur maaşları otomatik stabilizatörlerden biri değildir. Cevap, D seçeneğidir.
Özel Kesime İlişkin
ap
Kamu Mali Sistemine İlişkin
e
Otom atik Stabilizatörler
• Birey ve firmaların tasarrufla
rı
• Sigorta primleri
■İşsizlik tazminatı
• Firmaların stoklardaki artış
veya azalışlar
Th
e
C
• Artan oranlı gelir vergisi
• Düz oranlı kurumlar vergisi
• işsizlik sigortası
• Tarımsal destekleme alımları
8 Gelir ve fiyat düzeyindeki değişmelerden kaynaklı
bütçe açıkları veya fazlaları
• Gelir ve fiyat düzeyindeki değişmelerden kaynaklı
vergi gelirlerindeki artış ve azalışlar
858 . Kurumlar vergisinin kişisel gelir vergisine göre otomatik stabilizator
gücünün düşük olmasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Artan oranlı tarife yapısına sahip olması
B) Düz oranlı tarife yapısına sahip olması
C) Genel bir vergi olmaması
D) Muafiyet ve istisnalara yer verilememesi
E) Stopaj usulüyle tahsil edilememesi
Çözüm : Bir verginin otomatik stabilizator gücü, gelir düzeyindeki değişmeler karşısın
da vergi gelirlerinin esnekliğine bağlıdır. Bu bakımdan esnekliği yüksek olan bir verginin
otomatik istikrar sağlama gücü de yüksektir. Özellikle artan oranlı tarife yapısına sahip
olması nedeniyle esnekliği en yüksek vergi, kişisel gelir vergidir. Düz oranlı tarife yapı
sına sahip olması nedeniyle kurumlar vergisi otomatik stabilizator gücü daha azdır294.
Cevap, B seçeneğidir.
294 Kişisel gelir vergisinde verginin esnekliği, hem tarife yapısına hem de matraha bağlı iken, kurumlar vergisinin es
nekliği sadece matraha bağlıdır. Verginin esnekliği, gelire bağlı olarak artması veya azalmasıdır.
566
47 Maliye Soruları
859. Tam istihdam düzeyinde olan bir ekonomide aşağıdakilerden hangisi
bir deflasyonist açık meydana getirir?
A) Tüketim harcamalarındaki bir artış
B) Otonom vergilerdeki bir artış
C) Yatırım harcamalarındaki bir artış
D) Net ihracattaki bir artış
E) Para arzındaki bir artış
ap
e
Çözüm: Deflasyonist açık, ekonominin dengesinin tam istihdam denge milli gelirinin
altında bir noktada oluşması durumunda söz konusudur. Tam istihdam düzeyinde olan
bir ekonomide deflasyonist bir açığın oluşabilmesi için daraltıcı bir etkinin olması gerek
lidir. Otonom vergilerde meydana gelen bir artış, toplam talebi azaltıcı bir nitelik taşıdı
ğı için deflasyonist açığa yol açabilir. Cevap, B seçeneğidir.
860. Aşağıdakilerden hangisi orjinal Phillips eğrisiyle ilgili doğru bir ifade
dir?
A) Enflasyon oranı ile işsizlik arasındaki doğru yönlü ilişki
B) Nominal ücret artışı ile enflasyon arasındaki ters yönlü ilişki
C
C) Enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasındaki ters yönlü ilişki
D) Ücret artışları ile açık iş sayısı arasındaki ters yönlü ilişkiyi
E) Ücret artışları ile enflaayon arasındaki ters yönlü ilişki
Th
e
Çözüm: Phillips eğrisinin çıkış noktası, ücret artışları ile enflasyon oranı arasındaki ters
yönlü ilişki üzerine şekillenmiştir. Dolayısıyla orjinal philips eğrisi, ücret artışı ile enflas
yon oranı arasındaki ters yönlü ilişkiyi ifade etmektedir. Ancak daha sonra Philips eğri
siyle ilgili Samuelsan ve Solow’un yorumu, enflasyon ve işsizlik arasındaki ters yönlü iliş
kiye dikkat çekmiştir. Buna göre, bir ekonomide daha düşük işsizlik oranı, ancak daha
yüksek enflasyon oranı pahasına gerçekleşecektir. Ya da daha düşük enflasyon, daha
yüksek işsizlik oranı pahasına gerçekleşecektir. Cevap, E seçeneğidir.
861. A şağıdaki gelir dağılımı türlerinden hangisi bir ülkede elde edilen ge
lirin tüketicilere göre dağılımı ifade eder?
A) Kişisel gelir dağılımı
B) Bölgesel gelir dağılımı
C) Sektörel gelir dağılımı
D) İkincil gelir dağılımı
E) Fonksiyonel gelir dağılımı
Çözüm: Gelir dağılımı, bir ülkedeki üretilen mal ve hizmetlerin veya elde edilen gelirin
toplumun çeşitli kesimlerine dağılımı ifade eder. Kişisel gelir dağılımı, bir ülkede elde edi
len gelirin toplumdaki kişilere, tüketicilere veya nüfusa göre dağılımı ifade eder. Maliye
politikasının amacı bu gelir dağılımını etkilemektir. Cevap, A seçeneğidir.
567
Maliye Politikası
862. Aşağıdakilerden hangisi Keynes’in görüşlerinden birisi değildir?
A) Kamu harcamaları arttırılarak toplam talep arttırılmalı
B) Ekonomi tam istihdamda da dengede olabilir
C) Say yasası geçersizdir
D) Denge faiz oranı, para talebi ve arzının dengede olduğu noktada belirlenir
E) Fiyatlar ve ücretler tam esnektir
Çözüm: Seçenekler incelendiğinde,
/ Kamu harcamalarının artırılması, Keynes’in Büyük Buhrandan çıkmak için sunduğu
bir çözümdür.
e
/ Keynes ekonominin tam istihdamda da dengeye geleceğini ileri sürmektedir. Keynes’e göre ekonomi tam istihdam da dengeye gelebilir. Ancak tam istidam dengesi,
özel bir durumdur. Genel olan, eksik istihdam dengesidir.
ap
/ Say yasası, Büyük Buhran Döneminde seçerliliğini yitirmiştir ve Keynes’e göre
önemli olan arz değil, taleptir.
C
/ Denge faiz oranı klasiklerde olduğu gibi tasarrufların yatırımlara eşit olduğu düzeyde
değil, para piyasasının dengede olduğu noktada belirlenir. Çünkü Keynes’e göre ta
sarrufların tamamı yatırıma dönüşmeyebilir.
/ Fiyat ve ücretlerin esnek olmadığını savunan Keynes bu durumu şu şekilde ifade et
Th
e
mektedir. Fiyatlar ve ücretler aşağı rijittir (yapışkan). Aşağı inmesine engel olan işçi
sendikası gibi kurum ve kuruluşlar-bulunmaktadır.
Cevap, E seçeneğidir.
863. Aşağıdakilerden hangisinin otomatik stabilizatör gücü olduğu kabul
edilen bir kamu harcamasıdır?
A) Tarımsal destekleme ödemeleri
B) Gerçek harcamalar
C) Emekli memur maaşları
D) Memur maaşları
E) Borç verme
Çözüm : Vergi sistemi karşısında kamu harcama sistemin otomatik stabilizatör gücü nis
peten azdır. Ancak işsizlik sigortası ödemeleri, tarımsal destekleme ödemeleri gibi bazı
tür kamu harcamaları mali sisteme bir esneklik kazandırmaktadır295. Cevap, A seçene
ğidir.
864. Aşağıdakilerden hangisi genişletici maliye politikasının işsizlik oranın
da bir azalmaya neden olacağını ileri sürer?
A) Neo-klasik okul
B) Klasik Okul
295 Savunma harcamaları ekonomik konjonktüre karşı duyarlı değildir. Bu nedenle savunma harcamalarının otoma
tik istikrar sağlayıcı özelliğinin olmadığı unutulmamalıdır.
568
4T Maliye Sorulan
C) Keynesyen Okul
E)
D) Rasyonel Beklentiler Okulu
Arz Yanlı İktisatçılar Okulu
Çözüm: Genişletici maliye politikalarının etkin olduğunu talep yanlı bir iktisadi anla
yış gösteren Keynesyen okul ileri sürmüştür. İlk Keynesyenler, para politikasının kesin
likle etkisiz olduğunu (ekonomi likidite tuzağında olduğu için) ileri sürerken çağdaş Key
nesyenler para politikasının da etkin olduğunu; ancak maliye politikasının daha etkin ol
duğunu ileri sürmüşlerdir. Çağdaş Keynesyenlerin para politikasına bakış açılarındaki bu
yumuşama, Keynes’in İkinci Dünya Savaşı Sonrası beklediği durgunluk hipotezinin ger
çekleşmemesi yatmaktadır.
Cevap, C seçeneğidir.
e
865. Aşağıdakilerden hangisi enflasyonla mücadelede borçlanma politikası
nın başarı şansını daha olumlu etkiler?
ap
A) Devlet borç senetlerinin kişilere kısa vadeli ve düşük faizle satılması
B) Devlet borç senetlerinin kurumlara kısa vadeli ve düşük faizle satılması
C) Devlet borç senetlerinin kişi ve firmalara uzun vadeli ve yüksek faizle satılması
C
D) Devlet borç senetlerinin merkez bankasına satılması
E) Devlet borç senetlerinin ticari bankalara satılması
Çözüm: Enflasyonla mücadelede maliye politikası daraltıcı yönde uygulanır. Borçlanma
Th
e
politikasının, kişi ve firmalardan, uzun vadeli ve yüksek faizli olması enflasyonla müca
delede başarı sansını daha olumlu etkiler. Borçlanma politikasında amaç bütçe fazlası
vermektir. Cevap, C seçeneğidir.
E konom ik sorun
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep fazlalığı
C+I+G+ (X-M): AD>Y* (ÎP.Q*)
M aliye politikası
Daraltıcı maliye politikası
Vergiler
Kam u harcam aları
Vergiler artınlmalı (ATÎ)
Muafiyet ve istisnalar daraltılmalı
Kamu harcamalan azaltılmalı (AGİ)
Bütçe p olitikası
Bütçe fazlası verilmelidir. Denk bütçe ve bütçe açığı politikası
uygulanmamalıdır.
Borçlanma
Bütçe fazlası verilme amacıyla borçlanma kişi ve firmalardan,
uzun vadeli ve yüksek faizli olmalıdır.
Merkez bankasına borçlanmamalıdır.
569
Maliye Politikası
866. IS-LM eğrileri vasıtasıyla iç dengenin sağlandığı bir durumda vergi
miktarında meydana gelen bir azalma aşağıdakilerden hangisine yol
açar?
A) IS eğsinin sola kaymasına, faiz oranında ve gelir düzeyinde azalmaya neden
olur.
B) IS eğrisinin sağa kaymasına, faiz oranında ve gelir düzeyinde artışa neden
olur.
C) IS eğrisinin sağa kaymasına gelir düzeyinde azalışa ve faiz oranında artışa ne
den olur.
D) IS eğrisinin sola kaymasına, gelir düzeyinde artışa ve faiz oranlarında artışa
neden olur.
e
E) LM eğrisinin sağa kaymasına, gelir düzeyinde artışa ve faiz oranında azalma
ya neden olur.
ap
Çözüm: Vergi miktarında (otonom vergilerde) meydana gelen bir azalma, IS eğrisinin
sağa kaymasına neden olur. IS eğrisinin sağa kaymasıyla birlikte, denge faiz ve gelir dü
zeyinde artış meydana gelir.
Th
e
C
r
Cevap, B seçeneğidir.
867. I. Artan oranlı tarifenin uygulanması
II. Gelir ve servet artışlarının vergilendirilmesi
III. Fizyolojik geçim düzeyinde gelir elde edenlerden vergi alınması
IV. Zorunlu tüketim harcamaların vergilendirilmesi
V. Emek gelirinin sermaye gelirine göre daha yüksek tarifeyle vergilendirilmesi
Yukarıdakilerden hangileri vergilerin gelir dağılım ını iyileştirici özellik
te olmasıyla ilgilidir?
A) I ve II
B) II ve III
D) II, III, IV ve V
E) I, II, III ve IV
C) I, II ve IV
570
4T Maliye Soruları
Çözüm : Gelir dağılımı vergileri kullanmak suretiyle iyileştirilebilir. Vergi politikası, yük
sek gelirlilerin vergi yüklerini artırmalı; düşük gelirlilerin vergi yükünü azaltmalıdır. Ver
gi sistemi, mükelleflerin ödeme gücünü gözeten araçlarla donatıldığı sürece gelir dağılı
mı iyileşir. Bu amaçla vergi politikası;
- Artan oranlı tarifenin uygulanması,
- Gelir ve servet artışlarının vergilendirilmesi,
- Fizyolojik geçim düzeyinde gelir elde edenlerden vergi alınmaması,
- Zorunlu tüketim harcamalarının düşük vergilendirilmesi veya alınan vergilerin iade
edilmesi,
- Ayırma ilkesinin uygulanması, yani emek gelirinin sermaye gelirine göre daha düşük
tarifeyle vergilendirilmesi,
e
- Vergi muafiyet ve istisnaların kapsamının amaca yönelmesi gözetmelidir. Cevap, A
seçeneğidir.
C
ap
868. Büyüme için etkisi yadsınamayan, beşeri sermayenin hiçbir katkısı ol
maksızın güneş ve yağmur gibi olan bu güç, emek ve sermeyenin ve
rim liliğini artırarak büyümeyi hızlandırır. Neo-klasik büyüme modeli
çerçevesinde ileri sürülen güneş ve yağmur gibi olan bu güç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tasarruflar
B) Teknolojik gelişme
D) Uyarılmış yatırımlar
e
C) Nüfus artışı
E) Beşeri sermaye
Th
Çözüm: Neo-klasik büyüme modeli, R. Solow(1956)’un öncülüğünü yaptığı ve sonraları değişik iktisatçılar tarafından geliştirilmiştir. Bu modelde büyüme hızı teknolojik ge
lişme ve nüfus artışı tarafından belirlenir. Teknolojik gelişme, büyüme için etkisi yadsınamayan dışsal bir güçtür. Beşeri sermayenin hiçbir katkısı olmaksızın güneş ve yağmur
gibi olan bu güç, emek ve sermeyenin verimliliğini artırarak büyümeyi hızlandırır296. Ce
vap, B seçeneğidir.
869. Diğer koşullar sabitken, Keynesçi çarpan analizine göre, m arjinal tü
ketim eğiliminin 0,8 olduğu bir durumda hem devlet harcamalarında,
hem de vergilerde ortaya çıkacak 7,5 birimlik bir düşüşün m illî gelir
üzerindeki net etkisi nasıl olur?
A) 7,5 birim artar.
B) 7,5 birim düşer.
C) 37,5, birim düşer.
D) 30 birim artar.
E) Değişme olmaz.
Solo w artığı: Ekonomik büyümenin emek ve sermaye artışıyla açıklanamayan kısmını ifade eden teknolojik ge
lişmedir.
571
Maliye Politikası
Çözüm : Kamu harcamalarında ve vergilerde meydana gelen azalmanın milli gelir
üzerinde meydana getirdiği etkiyi bulabilmek için kamu harcamalarında meydana ge
len 7,5 birimlik azalmanın milli gelir üzerindeki azaltıcı etkisini, vergilerde meydana
gelen 7,5 birimlik azalmanın milli gelir üzerindeki arttırıcı etkisinden çıkartmak gerek
mektedir.
A Yi = JL AG = —İ— . -7,5
1-c
1-0,8
A Y ı = 5 .-7,5 =-37,5
A'Y? = — AT - - M - . -7,5
1-c
1-0,8
A Y 2 = -4 . -7,5 = 30
ap
e
AY =-37,5 + 30
AY = -7,5
870 .
C
Cevap, B seçeneğidir.
I. Kamu harcamalarını
II. Vergilerin artırılması
Th
e
III. Merkez bankasından borçlanılması
IV. Bütçe fazlası verilmesi
V. Para arzının artırılması
Yukandakilerden hangisi enflasyonla mücadelede alınacak önlemler
den biri değildir?
A) Yalnız I
B) I ve III
D) I, III ve V
E) II, III, IV ve V
C) II ve IV
Çözüm : Enflasyonla mücadelede ekonomideki toplam talep fazlalığını gidermek için
daraltıcı para ve maliye politikası uygulanmalıdır. I, III ve V. maddelerde toplam talebi
genişletici ifadeler yer almaktadır. Cevap, D seçeneğidir.
871. Aşağıdakilerden hangisi transfer harcaması çarpanının cebirsel ifadesidir?
A) 1/1-c
B) l/l-c(l-t)
D) c/l+c
E) c/l-c
C) -c/l-c
Çözüm : Transfer harcamaları çarpanı, kamu harcamaları çarpanından farklı ve küçük
tür. Çünkü transfer harcamalarından yararlanan yardıma muhtaç kişiler, ellerine geçen
572
4T Maliye Soruları
paranın tamamını harcamazlar, bir kısmını tasarruf ederler. Devletin yapmış olduğu
transfer harcamaları, transfer harcamalarından yararlanan kişilerin marjinal tüketim eği
limine bağlı olarak milli gelirde bir artışa neden olur. Örneğin ATH kadarlık bir transfer
ödemesi yapıldığında bunun marjinal tüketim eğilimine bağlı olarak cATH kadarlık bir
kısmı toplam talepte artışa neden olur. Bu durumda kamu harcamaları çarpanında AG
yerine, cATH yazılarak transfer harcaması çarpanı elde edilir.
Transfer ödemeleri çarpanı: k = —-— cATH - —^— ATH
1 -c
1
-
c
j—i —> -S—1yani kamu harcamaları çarpanı, transfer ödemeleri çarpanından
V1—c 1-c/
büyüktür.
ap
e
Cevap, E seçeneğidir.
872. Aşağıdakilerden hangisi toplam talep düzeyini düşürmek amacıyla iz
lenebilecek bir politika değildir?
A) Zorunlu karşılık oranlarının arttırılması
C
B) Merkez bankasının para arzını kısması
C) Faiz oranlarının düşürülmesi
e
D) Vergilerin artırılması
E). Kamu harcamalarının kısılması
Th
Çözüm : Toplam talep düzeyini düşürme politikası enflasyonla mücadelede uygulanır.
Enflasyonla mücadelede daraltıcı para ve maliye politikası uygulanır. Faiz oranlarının dü
şürülmesi genişletici bir para politikasıdır. Cevap, C seçeneğidir.
873. Kapalı bîr ekonomide tüketim fonksiyonu C = 50 + 0,75(Y-T) ise oto
nom vergi çarpanı kaçtır? (C:tüketim, Y:gelir, T:vergiler)
A) - /
B) -4
C) -2
D) -5
E) -6
Çözüm: Tüketim fonksiyonundaki 0,75 değeri marjinal tüketim eğilimidir. Buna göre,
otonom vergi çarpanı şu şekilde hesaplanır:
k=
c 1-c
0,75
1 - 0,75
k = - 2 » Z ! = _3
q 25
Cevap, A seçeneğidir.
573
Maliye Politikası
874. Aşağıdakilerden hangisi toplam talep eğrisinin negatif eğimli olması
mn nedenlerinden birisi değildir?
A) Reel balans etkisi
B) Reel servet etkisi
C) Gelir-ikame etkisi
D) Faiz oranı etkisi
E) Açık ekonomi etkisi
Çözüm: Toplam talep eğrisinin negatif eğimli olmasının nedenleri şunlardır:
Reel Balans (Servet) Etkisi: Fiyatlarda meydana gelen bir değişmenin reel servet
miktarını arttırmak suretiyle tüketimi, yatırımı ve toplam talebi arttırmasıdır.
/ Fiyatlarda meydana gelen bir düşme, reel servet miktarını arttmr. Reel servet mikta
rının artması, tüketimi ve yatırımı arttırmak suretiyle toplam talebi arttırır.
/ Fiyatlarda meydana gelen bir yükselme, reel servet miktarını azaltır. Reel servet mik
tarının azalması, tüketimi ve yatırımı azaltmak suretiyle toplam talebi azaltır.
e
Faiz Oram Etkisi: Fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen bir değişmenin faiz oran
ap
larını etkilemek suretiyle borçlanma maliyetlerini arttırması, bireylerin tüketimlerini,
firmaların yatırımlarını değiştirmesine yol açtığı için toplam talebin değişmesine ne
den olacaktır.
C
/ Fiyatlarda meydana gelen bir yükselme, faiz oranlarının artmasına neden olur. Faiz
oranlarında meydana gelen artış, borçlanma maliyetlerini arttırır. Borçlanma maliyet
lerinin artması sonucunda bireyler tüketimlerini, firmalar yatırımlarını azaltırlar ve
toplam talepte azalma meydana gelir.
Th
e
/ Fiyatlarda meydana gelen bir düşme, faiz oranlarının düşmesine neden olur. Faiz
oranlarının düşmesi, borçlanma maliyetlerini azaltır. Borçlanma maliyetlerinin azal
ması sonucunda bireylerin tüketim harcamaları, firmaların yatırım harcamaları artar
ve toplam talepte artış meydana gelir.
A cık Ekonomi Etkisi: Fiyatlarda meydana gelen bir değişme, yurtiçi mallann fiyatla
rının yurt dışı malların fiyatlarına göre değişmesine neden olacaktır. Bu durum ise, ih
racatı ve ithalatı etkilemek suretiyle toplam talebi etkileyecektir.
/ Fiyatlarda meydana gelen yükselme, yurtiçi malların fiyatlarının yurtdışı malların fi
yatlarına göre artmasına neden olur. Dolayısıyla ihracat azalır, ithalat artar; yani, net
ihracat azalır. Net ihracatta meydana gelen azalma sonucunda toplam talepte azalma
meydana gelir.
/ Fiyatlarda meydana gelen düşme, yurtiçi malların fiyatlarının yurtdışı malların fiyatla
rına göre azalmasına neden olur. Dolayısıyla ihracat artar, ithalat azalır; yani, net ih
racat artar. Net ihracatta meydana gelen artma sonucunda toplam talepte artma
meydana gelir.
Cevap, C seçeneğidir.
8 7 5 . Aşağıdakilerden hangisi toplam talep fazlalığına neden olmaz?
A) Kredi politikasının tüketim hacmini artırması
B) Vergilerin azaltılması
574
4T Maliye Sorutan
C) İşçi ücretlerinin yükselmesi
D) Kamu transfer harcamalarının azaltılması
E) Ülkeye gelen turist sayısının artması
Çözüm: Dışa açık bir ekonomide; toplam talep(AD), özel kesim tüketim(C) ve yatırım
harcamaları (I), kamu kesimi harcamaları (G) ve net ihracatm(X-M) toplamıdır. Toplam
talebi artıran her unsur toplam talep fazlalığına bir başka ifadeyle enflasyona neden ola
bilir. Enflasyonla mücadelede daraltıcı para ve maliye politikası uygulanır. Kamu trans
fer harcamalarının azaltılaması genişletici bir politikadır. Cevap, D seçeneğidir.
AD<Y* (Pİ.Qİ)
Deflasyon: Toplam talep
yetersizliği
AD>Y* (ÎP.Q*)
Enflasyon: Toplam talep
fazlalığı
İktisat politikası
Genişletici maliye ve
para politikası
Daraltıcı maliye ve
para politikası
ap
e
Ekonomik sorun
876. I. Vergi oranları yüksekse, çarpan büyüktür.
II. Vergi oranları küçükse, çarpan büyüktür.
Marjinal tüketim eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
C
III.
IV. Marjinal tüketim eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
V. Marjinal ithalat eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
e
VI. Marjinal ithalat eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
Çarpan ile ilgili olarak yukarıda verilen ifadelerden hangilen doğrudur?
B) II, IV, V
Th
A) I, III, V
D) II, IV, VI
Çözüm:
C) II, III, VI
E) I, IV, VI
I. Vergi oranları yüksekse, çarpan küçüktür.
II. Vergi oranları küçükse, çarpan büyüktür.
III. Marjinal tüketim eğilimi düşükse, çarpan küçüktür.
IV. Marjinal tüketim eğilimi büyükse, çarpan büyüktür.
V. Marjinal ithalat eğilimi büyükse, çarpan küçüktür.
VI. Marjinal ithalat eğilimi düşükse, çarpan büyüktür.
Vergilerin gelire bağlı ve dış ticaretin olduğu bir ekonomide çarpan şu şekilde hesaplanır:
1______
k _______
1 - c (1 - 1) + m
/
cf, kî
c l, k i
I
tj, k İ
t i, kt
\
mf, k İ
m İ, kt
Cevap, D seçeneğidir.
575
Maliye Politikası
877. Gelişmekte olan ülkelerde eğitim, sağlık, ulaştırma, haberleşme ve
AR-GE yatırımlarına önem verilerek uzun dönemde yüksek büyüme
oranlarının yakalanabileceğini ileri süren büyüme teorisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik büyüme teorisi
B) Keynesyen büyüme teorisi
C) Harrod-Domar büyüme teorisi
D) İçsel büyüme teorisi
E)
Dışsal büyüme teorisi
Çözüm: İçsel büyüme teorileri, 1980’li yıllarda R. Lucas, P. Romer ve R. Barro’nun
e
öncülüğünde geliştirilmiştir. Bu teoriler teknolojik gelişmenin nasıl sağlanacağı konusun
da açıklama getiriler. Büyüme oranını içselleştirilmesi, makroekonomik politikalarla bü
yüme oranın artırılabileceği anlamına gelir. Gelişmekte olan ülkelerde teknolojik gelişme
ve tasarruflar içselleştirildiği ölçüde büyüme içselleştirilebilecektir. Bu ülkelerde tasarruf
oranı artırılarak, eğitim, sağlık, ulaştırma, haberleşme ve AR-GE yatırımlarına önem ve
rilerek uzun dönemde yüksek büyüme oranları yakalanabilir. Cevap, D seçeneğidir.
C
ap
878. Fonksiyonel gelir dağılım ı aşağıdakilerden hangisinde doğru tanımlan
mıştır?
A) Bir ülkede elde edilen gelirin, toplumdaki kişilere, tüketicilere veya nüfusa gö
re dağılımı ifade eder
B) Bir ülkede elde edilen gelirin, bu gelirin elde edilmesinde kullanılan üretim fak
törlerine göre dağılımıdır.
e
C) Bir ülkede elde edilen gelirin, bölgelere göre dağılımıdır.
D) Bir ülkede elde edilen gelirin, sektörlere göre dağılımıdır.
Th
E) Hükümetin maliye politikası önlemleri sonucu ortaya çıkan gelir dağılımıdır.
Çözüm : Fonksiyonel(faktörel) gelir dağılımı, bir ülkede elde edilen gelirin, bu gelirin el
de edilmesinde kullanılan üretim faktörlerine göre dağılımı ifade eder. Milli gelirin ücret,
faiz, kar ve kira şeklinde dağılımıdır. Maliye politikasının amacı bu gelir dağılımını etki
lemek değildir. Cevap, B seçeneğidir.
8 7 9 . Monetarist iktisatçılara göre aşağıdaki durumların hangisinde dışlama
(crowding-out) etkisi görülür?
A) Genişletici maliye politikası uygulandığında
B) Genişletici para ve gelirler politikası uygulandığında
C) Savunma harcamalarındaki artış, tüketimde azalmaya neden olduğunda
D) Daraltıcı maliye politikası özel harcamaların düşmesine neden olduğunda
E) Aşırı daraltıcı hükümet politikalan sonucunda ekonomik durgunluk yaşandı
ğında
Çözüm : Monetarist iktisatçılara göre dışlama etkisi genişletici para politikası uygulama
larında değil, genişletici maliye politikası uygulamalarında görülür. Zira genişletici para
576
4T Maliye Sorulan
politikası uygulamalarının klasik iktisatçılara göre, özellikle de monetarist iktisatçılara
göre meydana getireceği sonuç, para arzı artışı reel büyümeden (nominal büyümeden
değil) daha fazla olursa enflasyon şeklinde olacağıdır. Diğer taraftan genişletici bir mali
ye politikası, kamu harcamalarının artırılması suretiyle ortaya çıkar. Ancak burada asıl
önemli husus, genişletici maliye politikasının nasıl finanse edileceği ile ilgilidir. Örneğin
borçlanma ile finanse edildiğinde ödünç verilebilir fonlar piyasasında, ödünç verilebilir
fon talep eğrisi devletin ekonomiye yapmış olduğu borçlanma miktarı kadar artacaktır.
Bu durum ise, ödünç verilebilir fonlar piyasasında faiz oranlarının yükselmesine neden
olacaktır. Faiz oranlarındaki artış ise, özel kesimin borçlanma imkânını azaltarak dışla
ma (crowding out) etkisine neden olacaktır.
Savunma harcamalarındaki artış, borçlanma ile finanse edildiğinde yine bir dışlama et
kisine neden olur. Ancak burada tüketim üzerindeki etkisi üzerinde durulduğundan doğ
ru yanıt olarak düşünmek mümkün değildir.
C
ap
e
D ve E seçeneklerinde uygulanan daraltıcı maliye politikaları ödünç verilebilir fonlar pi
yasasında faiz oranlannın artmasına neden olmayacağı için dışlama etkisine neden ol
maz. Aksine uygulanan daraltıcı maliye politikasının kamu harcamalarının azaltılması su
retiyle gerçekleştirildiği düşünüldüğünde devletin borçlanma piyasasına girerek ödünç
verilebilir fon talep eğrisini sağa kaydırmasının faiz oranlarını yükseltmek gibi bir sonu
ca neden olması mümkün değildir. Cevap, A seçeneğidir.
880. Aşağıdakilerden hangisi durgunlukta uygulanacak bir maliye politika
sı önlemi değildir?
e
A) Kamu transfer harcamalarının artırılması
B) Bütçe açığı verilmesi
Th
C) Denk bütçe politikası
D) Vergilerin artırılması
E) Vergi muafiyetlerinin genişletilmesi
Çözüm: Durgunlukta genişletici maliye politikası uygulanmalıdır. Durgunlukta, hükü
met toplam talep yetersizliğini gidermek için kamu harcamalarını arttırılmalı, vergileri
azaltılmalı ve vergi muafiyeti ve istisnaları genişletilmelidir. Bütçe açığı verilmelidir. Denk
bütçe politikasının da toplam talep üzerindeki etkisi genişleticidir. Vergilerin artırılması
durgunlukta uygulanacak bir maliye politikası değildir. Cevap, D seçeneğidir.
881. Toplam arz eğrisinin ara bölgesi için aşağıdakilerden hangisi doğru
dur?
A) Toplam arz eğrisinin eğimi sıfırdır.
B) Toplam arz eğrisinin eğimi sonsuzdur.
C) Toplam arz eğrisi pozitif eğimlidir.
D) Ekonomi tam istihdamdadır.
E) Toplam talebi genişletici politikalar faizleri düşürür, hasılayı arttırır.
577
Maliye Politikası
Çözüm:
P
Ara Bölge
İi
Toplam Talebi Genişletici ve
Daraltıcı Politikalar
•
AS eğrisi pozitif eğimlidir.
•
AD’yi arttırıcı politikalar, hem
fiyatlar genel düzeyini, hem de
hasılayı arttırır.
•
AD’yi daraltıcı politikalar, hem
fiyatları hem de hasılayı azaltır.
•
E konom i tam
yönelmiştir.
•
Çarpan etkisi tam istihdama
yaklaştıkça azalır.
istihdam a
e
Cevap, C seçeneğidir.
ap
882. İsrail ve Meksika’da 1980’lerde uygulanan gelirler politikasının başa
rılı olmasında aşağıdakilerden hangisi önemli olmuştur?
A) Bütçe açığı politikasıyla desteklenmesi
C
B) Gevşek para politikasıyla desteklenmesi
C) Kamu harcamalarının artırılması
D) Mali disiplinin sağlanması
Th
e
E) Politikacıların kararlılıkla uygulaması
Çözüm : Gelirler politikası, devletin ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan müda
hale etmesidir. Gelirler politikasının başarısı, kamuoyu desteğiyle birlikte uyumlu para ve
maliye ve kredi politikasıyla yürütülmesine bağlıdır. Örneğin İsrail ve Meksika’da
1980’lerde uygulanan gelirler politikası, bu dönemde mali disiplinin sağlanması nedeni
ile başarılı olmuştur. Diğer yandan Brezilya ve Arjantin’de gibi ülkelerde uygun politika
larla desteklenmediğinden başarılı sonuçlar alınamamıştır. Cevap, D seçeneğidir.
883 . Toplam gelirdeki her bir birimlik artışın vergilerde 0,4 birimlik artış
yarattığı durumda, m arjinal tüketim eğilimi 0,75 ise vergilerdeki 10
birimlik bir artış denge gelir düzeyini nasıl etkiler?
A) 12,1 birim artırır.
B) 18,2 birim azaltır.
C) 16 birim artırır.
D) 13,6 birim artırır.
E) 13,6 birim azaltır.
Ç özüm : Toplam gelirdeki her bir birimlik artışın vergilerde 0,4 birim artış meydana getir
diği durumda marjinal vergi oranı (t), 0,4’dir. Marjinal vergi oranı şu şekilde hesaplanabilir:
DT
0,4
578
4T Maliye Soruları
t, marjinal vergi oranını, vergilerdeki 10 birimlik artış ise otonom vergi miktarını ifade
etmektedir. Dolayısıyla vergilerde meydana gelen artışın milli geliri ne kadar azaltacağı
nı tespit etmek için yararlanılacak çarpan vergilerin hem otonom, hem de gelire bağlı
olduğu durumdaki çarpan yardımıyla bulunabilir:
DY = k x DT t
DY = k x DT î
DY = -- ----- x DT î
l-c(l-t)
-0,75
DY -------------- x 10
1-0,75 (1-0,4)
C
ap
-0,75
DY = ------- x 10
1-0,45
- 0,75
DY -------- x 10
0,55
Th
Cevap, E seçeneğidir.
e
DY = - 1,36 x 10
DY = - 13,6
e
-0,75
DY ------------ x 10
1-0,75 (0,6)
884. Keynes, ekonomideki talep yetersizliğinin giderilmesi ve tam istihdam
düzeyinin sağlanabilmesi için aşağıdaki politikalardan hangisini öner
m iştir?
A) Genişletici para politikası
B) Genişletici maliye politikası
C) Daraltıcı para politikası
D) Daraltıcı maliye politikası
E) Bütçe fazlası politikası
Çözüm : Keynes, eksik istihdamda olan bir ekonomide durgunluktan çıkmak ve tam is
tihdam düzeyine ulaşmak genişletici maliye politikası uygulanmasını önermiştir. Cevap,
B seçeneğidir.
885. B ir ülkedeki milli gelirin o ülkedeki kişilere göre dağılımını gösteren
eğri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Laffer eğrisi
B) Kayıtsızlık eğrisi
C) Lorenz eğrisi
D) Dönüşüm eğrisi
579
Maliye Politikası
E)
Mutlak eşitlik eğrisi
Çözüm: Lorenz eğrisi, bir ülkedeki kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde
yararlanılan bir araçtır. Milli gelirin, o ülkedeki kişilere göre dağılımını gösterir. Bir baş
ka ifadeyle milli gelirin yüzde kaçının, nüfusun yüzde kaçma dağıldığını gösterir. Cevap,
C seçeneğidir.
886. Tam istihdamın geçerli olduğu bir ekonomide, vergilerde meydana ge
len bir azalma, kısa dönemde fiyatlar genel düzeyi ile çıktı düzeyini na
sıl etkiler?
Fiyatlar genel düzeyi
Çıktı düzeyi
Düşer
Değişmez
B)
Artar
Değişmez
C)
Artar
Düşer
D)
Düşer
Artar
E)
Artar
Artar
ap
e
A)
Çözüm: Tam istihdamda olan bir ekonomide kısa dönemde çıktı düzeyini arttırmak müm
Th
P
e
C
kün değildir. Çıktı düzeyi, uzun dönemde ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesiyle arttı
rılabilir. Tam istihdamda olan bir ekonomi için toplam arz eğrisi dikey eksene paraleldir.
Şekilde başlangıç dengesi eQ noktasında oluşmuş ve bu noktaya tekabül eden fiyat düzeyi
P0, gelir düzeyi Y o ’dır. Vergi miktarında meydana gelen bir azalma toplam talep eğrisi
AD^ şeklinde sağa kaymasına neden olur. Yeni denge noktası e^’de oluşurken, fiyatlar ge
nel düzeyi P^’e çıkmakta; ancak çıktı düzeyinde herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
ADX
------»*Y
Cevap, B seçeneğidir.
8 8 7 . Aşağıdakilerden hangisi maliye politikasının başarısını sınırlayan fak
törlerden biri değildir?
A) Ekonomik problemin doğru teşhis edilememesi
B) Maliye politikası önlemlerin zamanında alınamaması
C) Maliye politikası araçların bileşiminin ve büyüklüğünün iyi belirlenememesi
D) Daraltıcı maliye politikasının uyumlu diğer para ve kredi politikasıyla destek
lenmesi
580
4T Maliye Soruları
E) Kamu harcamaları ve vergilerin ekonomik amaçlardan ziyade politik amaçla
ra yönelmesi
Çözüm: Maliye politikasının başarısı, önemli ölçüde ekonomik problemin doğru teşhis
edilmesine, önlemlerin zamanında alınmasına(gecikmeler sorununun minimize edilmesi),
maliye politikasının diğer politikalarla uyumlu bir şekilde yürütülmesi ve desteklenmesine
bağlıdır. A, B, C ve E seçenekleri maliye politikasının başarısını sınırlayan faktörlerdir. Da
raltıcı maliye politikasının uyumlu diğer para ve kredi politikasıyla desteklenmesi maliye
politikasının başanlı bir şekilde yürütülmesine yardımcı olur. Cevap, D seçeneğidir.
888. Kamu transfer harcamalannda meydana gelen 100 birimlik bir artışı
nın eşit bir vergi artışı ile finanse edilmesi durumunda denge gelir dü
zeyinde nasıl bir değişme meydana gelir? (mpc =0,8)
A) 100
B) 200
C) 500
0,2
0,2
e
Aff = 4.100-4.100
C
AY = —° ’8 .100- -’8 .100
1-0,8
1-0.8
ap
AY = —S— .ATR-- ^— .AT
1- c
1- c
AY = M . . 100-5»?-. 100
E) 1000
e
Çözüm:
D) 0
AY = 0
Th
Not: Bu soru denk bütçe çarpanı ile karıştırılmamalıdır. Denk bütçe çarpanının değeri
l ’e eşittir. Kamu harcamalannda bir artışın (kamu transfer harcam aları değil)
eşit miktarda vergi artışı ile finanse edilmesi durumunda yapılan kamu harcamasına eşit
bir milli gelir artışı meydana geleceğini ifade etmektedir.
Cevap, D seçeneğidir.
889. 1965-1990 yıllarında Asya Kaplanları olarak ifade edilen Hong Kong,
Singapur, Güney Kore ve Tayvan’ın yakaladıkları yüksek büyüme per
form ansı aşağıdaki hangi büyüme teorisiyle açıklanır?
A) İçsel büyüme teorisi
B) Dışsal büyüme teorisi
C) Klasik büyüme teorisi
D) Keynesyen büyüme teorisi
E) Solow’un büyüme teorisi
Çözüm: 1965-1990 yıllarında Asya Kaplanlan olarak ifade edilen Hong Kong, Singa
pur, Güney Kore ve Tayvan’ın yakaladıkları yüksek büyüme performansı içsel büyüme
teorileriyle açıklanır. 1980’li yıllarda R. Lucas, P. Romer ve R. Barro’nun öncülüğünde
geliştirilen bu teoriye göre, gelişmekte olan ülkelerde tasarruf oranı artırılarak, eğitim,
581
Maliye Politikası
sağlık, ulaştırma, haberleşme ve AR-GE yatırımlarına önem verilerek uzun dönemde
yüksek büyüme oranları yakalanabilir. Cevap, A seçeneğidir.
890. Aşağıdakilerden hangisi enflasyonla mücadelede hükümetin uygulana
cağı maliye politikası önlemlerinden biri olabilir?
A) Muafiyet ve istisnaların kapsamının genişletilmesi
B) Kamu cari harcamaları artırılmalı
C) Bütçe denkliği sağlanmalı
D) Bütçe açığı verilmeli
E) Bütçe fazlası verilmeli
Çözüm: Enflasyonla mücadelede toplam talep fazlalığını gidermek için kamu harcama
e
ları azaltılmalı ve vergiler arttırılmalıdır297. Enflasyonist bir ortamda bütçe fazlası verile
rek daraltıcı maliye politikası uygulanmalıdır. Cevap, E seçeneğidir.
ap
891. Kamu harcamaları ve vergilerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisiy
le ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
C
A) Verimli harcamalar saptırıcı vergilerle finanse edildiği takdirde büyümeyi hız
landırır.
B) Verimsiz harcamalar saptırıcı olmayan vergilerle finanse edildiği takdirde bü
yümeyi hızlandırır.
e
C) Verimsiz harcamalar saptırıcı vergilerle finanse edildiği takdirde büyümeyi ya
vaşlatır.
Th
D) Verimli harcamalar saptırıcı olmayan vergilerle finanse edildiği takdirde büyü
meyi hızlandırır.
E) Verimli harcamalar saptırıcı olmayan vergilerle finanse edildiği takdirde büyü
meyi yavaşlatır.
Çözüm : Verimli kamu harcamaların ekonomik büyümeyi hızlandırdığı; saptırıcı vergile
rin ise yavaşlattığı ileri sürülür. Şu halde verimli kamu harcamaları saptırıcı olmayan ver
gilerle finanse edilmesi halinde ekonomik büyümeyi hızlandıracağı açıktır. Cevap, D se
çeneğidir.
8 9 2 . Aşagıdakilerden hangisi Monetarist yaklaşımın IS-LM eğrilerine ve po
litika etkinliğine ilişkin görüşlerinden biri değildir?
A) Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz esnekliği düşüktür.
B) LM eğrisi dik konumdadır.
C) Yatınm talebinin faiz esnekliği yüksektir.
D) IS eğrisi yatık konumdadır.
E) Üretim ve istihdam maliye ve para politikası araçları kullanılarak arttmlabilir.
297 Enflasyonla mücadelede talebi kısıcı etkileri daha belirgin ortaya çıktığı için dolaylı vergilerin arttırılması gerekir.
582
4T Maliye Soruları
Çözüm: Monetarist yaklaşıma göre, üretim ve istihdam para politikası araçlan kullanı
larak arttırılabilir. Cevap, E seçeneğidir.
İktisadi görüş
LM ve IS eğrilerine ilişkin varsayımı
Maliye politikası etkin:
Keynesyen
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
esnekliği sonsuz: Yatık bir LM
(ii)Yatırım talebinin faiz esnekliği düşük
(sıfır): Dik bir IS
(i)Spekülasyon güdüsüyle para talebinin faiz
esnekliği düşük: Dik bir LM
(ii)Yatmm talebinin faiz esnekliği yüksek:
Para politikası etkin: Üre
Monetarist
Yatık bir IS
Politika etkinliği
Üretim ve istihdam ancak
maliye politikası araçlan kul
lanılarak arttmlabilir.
tim ve istihdam para politika
sı araçları kullanılarak arttırılabilir.
ap
e
893. İçsel büyüme teorisine göre, aşağıdakilerden hangisi verimli harcama
değildir?
A) Eğitim harcaması
B) Sağlık harcaması
C) Sosyal güvenlik harcaması
D) Ulaştırma-Haberleşme harcaması
E) AR-GE harcaması
Çözüm: İçsel büyüme teorine göre ise, verimli harcamalar ve saptırıcı olmayan vergiler
Th
e
C
uzun dönemde büyüme oranı üzerinde etkili olabilmektedir. Üretim kapasitesini artıran
harcamalar verimli, artırmayanlar ise verimsizdir. Eğitim-sağlık, ulaştırma, haberleşme,
AR-GE harcamalan verimli sayılırken, sosyal güvenlik harcamalan verimsiz harcama gru
bunda sayılmaktadır. Diğer yandan verginin ikame etkisinin ortaya çıktığı vergiler saptıncı
iken, çıkmadığı vergiler saptıncı olmayan vergilerdir. Gelir vergisi saptırıcı bir vergi sayılır
ken, gider (tüketim) vergileri saptıncı olmayan vergilerden sayılır. Cevap, C seçeneğidir.
894. Tüketim fonksiyonu C=80+0,8Yd olan kapalı bir ekonomide hükümet
harcam alan 250, planlanmış yatırımlar 120 ve vergiler de 250 birim
ise, bu ekonomiye ilişkin denk bütçe çoğaltanı kaçtır? (Yd =Harcanabilir
gelir)
A) 10
B) 5
C) -1
D) 1
E) 0
Çözüm : Denk bütçe çarpanı l ’e eşittir ve şu şekilde formüle etmek mümkündür:
AG = AT
A Y = -J— A G ---- AT
1-c
1-c
A Y = - i — A G — — AG =
1-c
1-c
A Y = A Q _ cAG = AG —cAG
1-c
1-c
1-c
AY =AG ( i l i ) = AG=AT
\l-c/
Cevap, D seçeneğidir.
VERGİ HUKUKU
ÖĞRETİCİ SORULAR
895. Aşagıdakilerden hangisinde vergi hukukunun anlamı doğru olarak ve
rilmiştir?
A) Yürürlükte bulunan yazılı vergi kurallarını ifade eder.
B) Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının gelir elde etmesine ilişkin faaliyetlerini
düzenleyen hukuk kurallannın bütünüdür.
ap
e
C) Vergi ilişkilerinden doğan hak ve yükümlülüklerle, bunların belirlenmesini, hu
kuken korunmasını ve gerçekleşmesini düzenleyen kurallar bütünüdür.
D) Devlet ya da kamu kuruluşlarına yapacakları giderler için izin ve gelir toplama
sına yetki veren kurallar bütünüdür.
E) Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının gider yapmasına ilişkin faaliyetlerini dü
zenleyen hukuk kurallarının bütünüdür
Th
e
C
Çözüm: Mevzuat, yürürlükte bulunan yazılı hukuk kurallarının bütünüdür. Bu anlam
da vergi mevzuatı vergi konusunda yürürlükte bulunan kanun, tüzük ve yönetmelik gi
bi yazılı hukuk kurallarından oluşur. Hukuk ise toplum hayatında, kişilerin birbiri ile olan
ilişkilerini düzenleyen ve yaptırım gücünü devletten alan, uyulması zorunlu olan düzen
leyici kuralların tümüne denir. Mevzuat adı verilen yazılı hukuk kurallarını da kapsayan
ve inceleme konusu yapan hukuk bilimi, bu kurallan sistematikleştirmeye ve olması ge
reken hukuka en uygun hale getirmeye çalışır. Vergi hukuku da vergi ile ilgili yürür
lükteki kurallan ele almakla birlikte, onların hazırlanmasında ve uygulanmasında dikka
te alınması gereken ilkeleri de belirlemeye çalışır. Bu bağlamda vergi hukuku; devletle
kişiler arasındaki vergi ilişkilerinden doğan hak ve ödevleri düzenleyen bir hukuk dalı
olarak ortaya çıkmaktadır. Vergi hukuku; vergi ilişkilerinden doğan hak ve yükümlülük
lerle, bunlann belirlenmesini, hukuken korunmasını ve gerçekleşmesini düzenleyen ku
rallar bütünüdür298. Cevap, C seçeneğidir.
8 9 6 . Aşağıdakilerden hangisi Vergi Hukukunun, hukuk sisteminde kamu
hukuku içerisinde yer almasına neden olan unsurlardan birisi olamaz?
A) Verginin cebren alınması
B) Verginin karşılıksız olması
C) Ödeme gücüne göre alınması
D) Vergide taraflardan birinin devlet olması
E) Alacak ve borçlunun eşit olması
298 Sadjk KIRBAŞ, Vergi Hukuku, Siyasal Kitabevi, Ekim 1997, syf 23.
584
4T Maliye Sorulan
ap
e
Çözüm : Kamu hukuku, devletin kuruluş ve işleyişi ile egemen bir tüzel kişi olarak, kişi
lerle veya devletlerle olan ilişkilerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının dü
zenlediği ilişiler hukuksal yönden eşit kişiler arasındaki bir ilişki değildir. Bir tarafta ege
menlik sahibi devlet, diğer tarafta da buna uymak zorunda olan kişiler vardır. Özel hu
kuk ise, bir toplum içerisinde eşit hak ve yetkilerle donatılmış kişiler arasındaki ilişkileri
düzenleyen hukuk dalıdır. Burada söz konusu olan hukuksal eşitliktir, bu nedenle de bir
astlık, üstlük yoktur299. Vergi hukuku da kamu hukuku içerisinde yer almaktadır. Bura
da vergi; devletin ve yetkisini devrettiği kamu kurumlarının cebren ve karşılıksız olarak,
ödeme güçlerine göre kamu giderlerini karşılamak üzere aldığı ekonomik değerlerdir.
Alacaklı olan devlet ile borçlu durumda bulunan mükellef arasında kamu hukukundan
kaynaklanan bir eşitlik söz konusu değildir, aksine devlet egemenlik gücüne sahiptir ve
alacağını gerektiğinde Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil
edebilmektedir. Cevap, E seçeneğidir.
897. Vergi Hukukunun özerkliği neyi ifade etmektedir?
A) Hukuk sistemi içerisinde kendine özgü bir takım kavram ve kurallarının olma
sı
B) Özel hukukun bir parçası olması
C
C) Hukuk bütünlüğünün dışına çıkılması
D) Hukuk sisteminin dışında kendine özgü bir takım kavram ve kurallarının bu
lunması
e
E) Hukuk sistemi içinde kendine özgü bir takım kavram ve kurallarının bulunma
ması
Th
Çözüm : Bir hukuk dalının özerkliği denildiğinde, ayrı niteliği olan toplumsal ilişkileri dü
zenlemesi, kendine özgü bir takım kavram ve kurallarının olması anlaşılmaktadır. Hukuk
ise değişik nitelikteki bu kavram ve kuralları bir araya getiren bir bütündür. Vergi huku
kunun da örneğin, tarh, tahakkuk, matrah vb. gibi kendine özgü kavram ve kuralları var
dır. İşte bu husus vergi hukukunun özerkliğini ifade etmektedir300. Ancak bir hukuk da
lının özerkliği, hiçbir şekilde hukuk bütünlüğünün dışına çıkılması anlamına gelmez. Ver
gi hukuku, kamu hukuku ana kolu içerisinde maliye hukukunun bir kolu olarak yer al
maktadır. Cevap, A seçeneğidir.
898. Vergi Hukukunun aşağıdaki hukuk dallarından hangisiyle olan ilişkisi
diğerlerinden farklıdır?
A) Anayasa Hukuku
B) İdare Hukuku
C) Borçlar Hukuku
D) Ceza Hukuku
E) Yargılama Hukuku
299 KIRBA Ş a.g.e syf 25.
300 KIRBA Ş a.g.e syf 27-28.
585
Vergi Hukuku
Çözüm: Hukuk bilimi, özel hukuk ve kamu hukuku olmak üzere iki ana dala ayrılmakta
dır. Özel hukukta taraflar eşit durumdadırlar; kamu hukukunda ise devletin egemen
lik gücü söz konusudur ve taraflar arasında eşitlik bulunmamaktadır. Vergi hukuku da ka
mu hukukunun bir dalı olduğu için kamu hukuku içerisinde yer alan; anayasa hukuku, ida
re hukuku, ceza hukuku, yargılama hukuku ve uluslararası hukuk ile doğrudan ilişki içeri
sindedir. Vergi hukuku, kamu hukuku ile olan bu yoğun ilişkisinin yanı sıra bazı durum
larda özel hukukun (medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku vb.) bazı kavram ve
kurumlarından da yararlanmaktadır. Örneğin özel hukukun inceleme alanına giren ika
metgah, evlilik, sözleşme vb. kavramlar ve ilkeler vergi hukuku tarafından da esas alın
maktadır301. Yukarıdaki soru bu açıdan değerlendirildiğinde; anayasa hukuku, idare hu
kuku, ceza hukuku ve yargılama hukukunun kamu hukukunun bir dalı olduğu, borçlar ka
nununun ise özel hukukun bir dalı olduğu ortaya çıkmaktadır. Cevap, C seçeneğidir.
e
899. ‘Verginin kanuniliği ilkesi’ neyi ifade etmektedir?
ap
A) Vergilendirme yetkisine yürütme organının sahip olmasıdır.
B) Vergilendirme yetkisine yargı organının sahip olmasıdır.
C) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir,
kaldırılır.
C
D) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Bakanlar Kurulu Kararı ile
konulur, değiştirilir, kaldırılır.
e
E) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Maliye Bakanlığı tarafından
konulur, değiştirilir, kaldırılır.
Th
Çözüm: Verginin kanuniliği ilkesinin anlamı, çağdaş demokratik ülkelerde güçler ayrı
lığı veya güçler dengesi ilkeleri çerçevesinde, vergilendirme yetkisine, yasama organının
sahip olmasıdır302. Buna göre Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanun
la konulur, değiştirilir, kaldmlır. Diğer taraftan ‘Kanunsuz vergi olmaz’ biçiminde de
ifade edilen bu kural Anayasanın 73. maddesin 3. fıkrasında yer alan “vergi, resim, harç
ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, kaldırılır ve değiştirilir. ” ifadesiyle hükme bağ
lanmıştır. Bu ilke gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler yasama or
ganı (TBMM) tarafından konulup, kaldırılabilir veya değiştirilebilir. Yasama organı bu
yetkisinden vazgeçemez, bu yetkisini yürütme organına bırakamaz veya devredemez ve
ya böyle bir sonucu doğuracak bir tasarrufta bulunamaz. Cevap, C seçeneğidir.
900 . Vergi sistemi içerisinde yer alan vergi türlerine ilişkin özel ilke ve ku
ralları inceleyen vergi hukuku dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Genel vergi hukuku
B) Maliye hukuku
C) Şekli vergi hukuku
D) Maddi vergi hukuku
E) Özel vergi hukuku
301 ¡vfua]|a ÖNCEL, Ahmet KUMRULU, Nami ÇAĞAN, Vergi Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara 1999, syf, 4-5.
302 KIRBAŞ a.g.e syf 30.
586
4T Maliye Soruları
Çözüm : Vergi hukuku genellik - özellik, maddilik - şeklilik ve alt dallan açısından ol
mak üzere üç farklı şekilde sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmalar neticesinde aşağıda
ki vergi hukuku kavramları ortaya çıkmaktadır303: Genellik ve özellik açısından, genel
vergi hukuku - Özel vergi hukuku; maddilik, şeklilik açısından, maddi vergi hu
kuku - şekli vergi hukuku ve alt dalları açısından ise vergi icra hukuku, vergi ce
za hukuku, vergi yargılama hukuku, uluslararası vergi hukuku, vergi usul
hukuku. Bu kapsamda vergi sistemi içerisinde yer alan vergi türlerine ilişkin özel ilke
C
ap
e
ve kuralları inceleyen vergi hukuku dalı, özel vergi hukuku olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel Vergi Hukuku: Vergi hukukunun tamamını ilgilendiren ve sistemde yer alan
bütün vergi türlerine uygulanabilecek ilke ve kuralları, vergi borcunun doğması ve sona
ermesine ilişkin hükümleri düzenler. Vergi hukukunun tümüne ilişkin ve bütün vergiler
de uygulanacak temel ilkeler ve kurallar, vergi borcu ve vergi ilişkisinin niteliği, vergi bor
cunun doğması ve sona ermesi, vergilendirme alanında çıkan uyuşmazlıklar ve çözüm
yollan incelenir. Genel kavramlar ele alınır. Genel vergi hukuku; vergilendirmeye ilişkin
temel kurallara yer verir ve çerçeve niteliğindedir. Özel Vergi Hukuku: Vergi sistemi
içerisinde yer alan vergi türlerine ilişkin özel ilke ve kuralları içerir. Burada Konularına
göre tek tek vergiler ve bunları düzenleyen yasalar incelenir. Örneğin; Gelir Vergisi Ka
nunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu vb. kanunlar özel vergi
hukuku içerisinde yer almaktadır. Özel vergi hukuku, genel vergi hukukunun hükümle
rine uygun olarak oluşturulur. Aynı konuda genel vergi hukuku ile özel vergi hukukunun
her ikisinde de hüküm bulunması halinde özel vergi hukukunun hükmü uygulanır.
Cevap, E seçeneğidir.
Th
e
901. ‘Kişileri belirli bir verginin borçlusu durumuna sokan kurallardan olu
şur. Vergi alacağının doğması, vergi alacağının uğrayacağı esaslı deği
şiklikler ve vergi alacağının sona ermesi bu hukukun konusuna girer.’
Yukarıda tanımı yapılan hukuk kavramı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mevzu hukuk
B) Maliye hukuku
C) Şekli vergi hukuku
D) Maddi vergi hukuku
E) Vergi icra hukuku
Çözüm : Vergi alacağının doğması, vergi alacağının uğrayacağı esaslı değişiklikler ve
vergi alacağının sona ermesi bu hukukun konusuna giren ve kişileri belirli bir verginin
borçlusu durumuna sokan kurallardan oluşan hukuk, vergi hukukunun maddi vergi hu
kuku dalıdır. Mevzu hukuk (Mevzuat Hukuku, Pozitif Hukuk): Yürürlükteki huku
kun yazılı olan bölümüdür. Yazısız bölümüne töre hukuku denir. Maliye hukuku: Dev
letin ve diğer kamu kurumlarının gelirlerinin elde edilmesine, giderlerinin yapılmasına ve
malvarlıklarının yönetilmesine ilişkin faaliyetlerini düzenleyen hukuk kurallannın bütünü
dür. M addi vergi hukuku: Kişileri belli bir verginin borçlusu durumuna sokan kural
lardır. Vergi alacağının doğması ile esaslı değişiklikleri ve sona ermesi maddi vergi hu
kukunun konusuna girer. Vergi borcu konusunda hak ve ödevlerin doğumunu, sona er303 Hilmi Ü NSAL, Vergi Hukuku Türk Vergi Sistemi, Detay Yayıncılık, Ankara 2009, syf 3.
587
Vergi Hukuku
meşini ve bunların içeriğine ilişkin hukuki ilkeleri inceleyen daldır. Maddi vergi hukuku,
vergi alacağının konusunu, yöneldiği kişiyi, vergi idaresinin yükümlü ve sorumlu karşı
sında yetkilerini belirler. Sekli vergi hukuku: Maddi hukukça belirlenen vergi ilişkisin
de hak ve yükümlülüklerin gerçekleştirilme usullerini düzenleyen daldır. Başka bir deyiş
le; devletle kişiler arasında vergi kanunları nedeniyle ortaya çıkan hukuki ilişkinin yön
lerini düzenler. Bu anlamda, verginin tarh, tahakkuk, tahsili; uyuşmazlıkların çözümlen
mesi ve vergilerin cebri icra yoluyla tahsil edilmesi şekli vergi hukukunun alanına girer.
Cevap, D seçeneğidir.
902. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun alt dallarından biri değildir?
A) Vergi ceza hukuku
B) Vergi usul hukuku
C) Uluslararası vergi hukuku
D) Vergi icra hukuku
e
E) Vergi iflas hukuku
ap
Çözüm: Vergi Hukukunun alt dalları şunlardır; Vergi Ceza Hukuku, Vergi Usul Huku
ku, Uluslararası Vergi Hukuku, Vergi Yargılama Hukuku ve Vergi İcra Hukuku. Diğer ta
raftan vergi hukukunun vergi iflas hukuku gibi bir dalı bulunmamaktadır. Cevap, E
seçeneğidir.
• Vergi ceza hukuku: Devlet egemenlik gücüne dayanarak, mükelleflerden bazı
C
ödevleri yerine getirmelerini, bazı şeyleri yapmalarını istemektedir. Bunlar yapılmadı
ğı takdirde suç ve ceza kavramları karşımıza çıkmaktadır. İşte vergi hukukunun suç ve
cezalarla uğraşan dalı vergi ceza hukukunu oluşturur.
e
• Vergi usul hukuku: Genel anlamda vergi ilişkilerinden doğan hak, yetki ve görev
Th
lerin gerçekleştirilme ve kullanılma şekillerini gösteren kurallardan oluşur. Bu anlam
da vergilerin başlıca tarh ve tahakkuku, süreler, tebliğ, zamanaşımı, defter tutma, ver
gi uyuşmazlıkları, vergi yargısı vergi usul hukukunun konusuna girer. 213 sayılı Ver
gi Usul Kanunu ile düzenlenmiştir.
• Uluslararası vergi hukuku: İki ya da daha fazla devleti ilgilendiren vergi ve vergi
den doğan ilişkileri düzenleyen ve bu amaçla uluslar arası hukuk ilkelerine göre ge
rekli anlaşmalan sağlayan kuralları inceleyen vergi hukuku dalıdır.
• Vergi Yargılama Hukuku: Mükellef ile idare arasındaki vergi anlaşmazlıklarının
yargı organlarında çözümüne ilişkin hukuki düzenlemeleri içermektedir. Örneğin,
vergi mahkemelerinde, Danıştay’da ve Bölge İdare Mahkemelerinde görülen vergi
davalan vergi yargılama hukukunun konusuna girmektedir. İdari Yargılama Usulü Ka
nunu ile düzenlenmiştir.
• Vergi İcra hukuku: Bilindiği üzere alacaklının, devlet kuvveti yardımıyla alacağına
nasıl kavuşacağını düzenleyen hukuk dalına icra iflas hukuku ya da cebri icra hukuku
denir. Bu anlamda vergi icra hukuku da devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamu
gücüne dayanan gelirlerinin zorla (cebren) tahsilini düzenleyen bir vergi hukuku dalı
dır. Vergi icra hukukunun kaynağını 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkında Kanun oluşturmaktadır.
588
4T Maliye Soruları
903. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun hükümlerine uyulması zo
runlu kaynaklarından değildir?
A) Anayasa
B) Kanun
C) Vergi kanunu
D) Uluslararası vergi anlaşmaları
E) Örf ve adet
ap
e
Çözüm: Vergi Hukuku; kaynağını yasama, yürütme veya yargı organından alabilmek
tedir. Ayrıca örf ve adetler ile bilimsel çalışmalar da vergi hukukunun kaynağı olabilmek
tedir. Vergi hukukunun bu kaynaklarından bazıları asli kaynak niteliğindedir. Asli kay
nakların hükümlerine uymak zorunlu olup, aksi takdirde cezai müeyyidelerle karşılaşıla
bilir. Vergi hukukunun asli kaynakları; Anayasa, Kanun, Uluslararası Anlaşmalar, İçtiha
dı Birleştirme Kararları, Kanun Hükmünde Kararnameler, Bakanlar Kurulu Kararları,
Tüzük, Yönetmelik ve Tebliğlerdir. Bazı kaynaklar ise yardımcı (tali) kaynaklardır.
Bunların hükümlerine uyulması ise zorunlu değildir. Bunlar sadece yol gösterici nitelik
tedirler. Vergi hukukunun yardımcı kaynakları; Mukteza (Özelge), Genelge, Genel Yazı
lar, Sirküler, Yargı Kararları, Bilimsel Görüşler, Örf ve adetlerdir. Cevap, E seçeneğidir.
904. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun yasama organından doğan
kaynakları arasında ver almaz?
B) Kanun
C) Vergi kanunu
C
A) Anayasa
D) Uluslararası vergi anlaşmaları
E) Kanun hükmünde kararname
Th
e
Çözüm : Vergi Hukukunun Yasama Organından Doğan Kaynakları Anayasa, Ka
nun, Uluslararası Vergi Anlaşmalarıdır. Yürütme Organından Doğan Kaynaklan
Kanun Hükmünde Kararname, Bakanlar Kurulu Kararı, Tüzük, Yönetmelik, Genel Teb
liğ, Özelge (Mukteza), Genelge, Sirkülerdir. Yargı Organından Doğan Kaynaklan
Anayasa Mahkemesi Kararları, İçtihadı Birleştirme Kararları, Diğer Yargı Kararlarıdır.
Ayrıca Ö rf ve Adetten Doğan Kaynaklar ve Bilimsel Öğretiden (Doktrin) Do
ğan Kaynaklan bulunmaktadır. Görüldüğü üzere Kanun hükmünde kararnameler ver
gi hukukun yasama organdan doğan kaynaklarından değil, yürütme organından doğan
kaynakları arasındadır. Cevap, E seçeneğidir.
905. Aşağıdakilerden hangisine Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulana
m az?
A) Gelir vergisi
B) Emlak vergisi
C) Motorlu taşıtlar vergisi
D) Gümrük vergisi
E) Tapu harcı
Çözüm: Vergi Usul Kanunu, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel
idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanır. Ayrıca bu ver
gi, resim ve harçlara bağlı olan vergi, resim ve zamlar da bu kanuna tabidir. Buna göre
589
Vergi Hukuku
e
örneğin, gelir vergisi, kurumlar vergisi, gecikme faizi, emlak vergisi, tapu harcı
V.U.K’nun uygulama alanına girecektir. Ayrıca V.U.K’nun uygulanacağı vergi, resim ve
harçların, genel bütçeli kuruluşlar ile İl Özel İdareleri ve Belediyelere ait olması gerek
mektedir304. Bu kuruluşların neler olduğuna ise 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’na ekli 1. sayılı cetvelde yer verilmiştir. Dolayısıyla bu cetvelde sayılan
genel bütçeli kuruluşlara ait vergi, resim ve harçlar için V.U.K uygulanmayacaktır. Buna
göre örneğin, özel bütçeli idareler arasında yer alan üniversiteler ve diğer özel bütçeli
idarelere ait vergi, resim ve harçlar için V.U.K uygulanmayacaktır. Diğer taraftan Güm
rük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler V.U.K’a tabi değildir. Bu vergi ve resim
lerle ilgili olarak 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümleri uygulanır. Buna göre örneğin,
gümrük vergisi ve ithalde alınan KDV, VUK kapsamına girmemekte, dahilde alman
KDV, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi VUK kapsamına girmektedir. Cevap, D
seçeneğidir.
ap
906. Vergi kanunlarının yer bakımından uygulanması ile anlatılmak istenen
husus aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Bir ülkenin vergi kanunlarının o ülke sınırları içindeki yabancıların bütün hu
kuksal işlemlerine uygulanmasıdır.
C
B) Bir ülkenin vergi kanunlarının sadece o ülke sınırları içindeki vatandaşlarına
uygulanmasıdır.
Th
e
C) Bir ülkenin kanunlarının o ülkenin sınırları içindeki yerli ve yabancı herkese ve
bütün hukuksal işlemlere uygulanması ile bir ülke vatandaşının hem ülke için
de hem de ülke dışında elde ettiği tüm vergi unsurlannın, kendi ülkesinin ver
gi kanunlarına göre vergilendirilmesidir.
D) Bir ülke vatandaşının sadece ülke içinde elde ettiği vergi konusunu oluşturan
tüm unsurlardan kendi ülkesinin kanunlarına göre vergilendirilmesidir
E) Bir ülke vatandaşının sadece ülke dışında elde ettiği vergi konusunu oluşturan
tüm unsurlardan kendi ülkesinin kanunlarına göre vergilendirilmesidir
Çözüm : Kanunların yer bakımından uygulanmasında esas olarak kanunu çıkaran dev
letin egemenlik gücü ifade edilir. Burada iki temel ilke söz konusudur: vergi kanunları
nın mülkiliği ve vergi kanunlarının şahsiliği ilkesi. Vergi kanunlarının mülkiliği (verselljği) ilkesine göre; her ülkenin kanunları o ülkenin sınırları içindeki yerli ve yaban
cı herkese ve bütün hukuksal işlemlere uygulanır. Dolayısıyla vergiyi doğuran olayı ya
ratan kişinin o ülke vatandaşı olup olmaması önemli değildir. Vergi kanunlarının şah
siliği (kişiselliği) ilkesine göre ise, bir ülke vatandaşının hem ülke içinde hem de ül
ke dışında elde ettiği tüm vergi unsurlarının, kendi ülkesinin vergi kanunlarına göre ver
gilendirilmesidir305. Bir başka deyişle, aynı vergi kanunlarım ülke dışında yaşayan vatan
daşlara da uygulanmasına ise “şahsilik ilkesi” denir. Buna göre vergi kanunlarının yer
bakımından uygulanması ile anlatılmak istenen husus; bir ülkenin kanunlarının o ülke sı
30^ Mahmut K ALENDEROĞLU, Vergi Hukuku Türk Vergi Sistemi, Agon Bilgi Akademisi, Ankara 2010, syf, 32.
30 5 KIRBAŞ, a.g.e, syf 60-61.
590
4T Maliye Soruları
nırları içindeki yerli ve yabancı herkese ve bütün hukuksal işlemlere uygulanması ile bir
ülke vatandaşının hem ülke içinde hem de ülke dışında elde ettiği tüm vergi unsurlannın, kendi ülkesinin vergi kanunlarına göre vergilendirilmesidir. Cevap, C seçeneğidir.
907. Aşağıdakilerden hangisi vergi kanunlarının zaman bakımından uygu
lanmasını ihtiva etmez?
A) Vergi kanunlarının yürürlüğe girmesi
B) Vergi kanunlarının yürürlükten kalkması
C) Vergi kanunlannın geriye yürümesi
D) Vergi kanunlarının ileriye yürümesi
E) Vergi kanunlarının mülkiliği
C
ap
e
Çözüm: Vergi kanunlarının zaman bakımından uygulanması, en geniş manasıyla bir
vergi kanunun uygulanabileceği zaman boyutunun ortaya konmasını ifade etmektedir.
Buna göre, bir vergi kanunun ne zaman yürürlüğe gireceği, ne zaman yürürlükten kal
kacağı, yürürlüğe girdikten önceki veya yürürlüğe girdikten sonraki olaylara uygulanıp
uygulanamayacağı, vergi kanunlarının zaman bakımından uygulanmasının konusunu
oluşturur. Vergi kanunlarının mülkiliği ise vergi kanunlarının yer bakımından uygulanma
sının konusudur. Cevap, E seçeneğidir.
e
908. Vergi kanunlarının yürürlüğe girmesi ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi yanlıştır?
A) Vergi kanunlarının yürürlüğe girmesi için yayımlanmaları şarttır.
Th
B) Vergi kanunlannın yürürlüğe girmesi için yayımlanması şart değildir.
C) Vergi kanunlan resmi gazetede yayımlandıklarında yürürlüğe girerler.
D) Vergi kanunlarına yürürlük tarihini belirleyen maddeler konulabilir.
E) Vergi kanunlarında yürürlük tarihi belirlenmemişse, resmi gazetede yayımlan
dıktan 45 gün sonra yürürlüğe girer.
Çözüm: Vergi kanunlannın, diğer bütün kanunlarda olduğu gibi yürürlüğe girebilmele
ri için birinci koşul, bunların yayımlanmalarıdır. Çünkü yazılı hukuk kuralları resmi gaze
tede yayımlanmadıkça yürürlüğe girmezler. Buna göre ilke olarak vergi kanunları da res
mi gazetede yayımlandıklarında yürürlüğe girerler. Ancak bazen kanunlara yürürlük
maddesi adı verilen bir madde konularak, ne zaman yürürlüğe girecekleri kararlaştırıla
bilir. Bu gibi durumlarda vergi kanunlan o tarihte yürürlüğe girerler. Yürürlük maddesi
vergi kanununun tüm maddeleri için getirilebileceği gibi, çeşitli maddeler için de ayrı ay
rı belirlenebilir. Vergi kanunlarında yürürlük tarihine ilişkin olarak, herhangi bir yürürlük
maddesi konulmamış olabilir. Böyle durumlarda ise vergi kanunları resmi gazetede ya
yımlandıktan 45 gün sonra yürürlüğe girer. Cevap, B seçeneğidir.
591
Vergi Hukuku
909. Aşağıdaki durumların hangisinde vergi kanunları yürürlükten kalk
maz?
t
A) Yeni bir kanun çıkması.
A
B) Anayasa Mahkemesinin vergi kanununu iptal etmesi.
C) Süreli olarak çıkmış olan vergi kanununun süresinin dolması.
D) Vergi kanunlarının bir maddesine ilişkin yürürlük süresinin dolması.
E) Genel nitelikteki yeni çıkan vergi kanununun, genel nitelikteki eski kanunu yü
rürlükten kaldırması.
Th
e
C
ap
e
Çözüm : Vergi kanunlarının yürürlükten kalkması çeşitli şekillerde olabilmektedir. Bunla
rın birincisi ve en sık rastlanılanı, başka bir kanunla yürürlükten kalkmasıdır. Burada ge
nel kural yeni çıkan kanunun eski kanunu yürürlükten kaldırmasıdır. Ancak kanunların
genel ve özel nitelikte olmaları bu genel kuralın işleyişini engellemektedir. Buna göre iki
genel ya da iki özel kanun söz konusu ise bu kural geçerli olur, yani yeni kanun eskisini
yürürlükten kaldınr. Ancak kanunlardan birisi genel diğeri özel ise; eğer genel kanun özel
kanundan önce çıkmışsa, özel kanun genel kanunun o kısmını yürürlükten kaldınr. Eğer
genel kanun özel kanundan sonra çıkmışsa, bu durumda kanun koyucunun iradesinin
araştırılması gerekmektedir. Kanunların yürürlükten kalkmasının İkincisi yolu, yargı karar
ları ile yürürlükten kalkmadır. Bu daha çok Anayasa mahkemesinin kanunu iptal etmesi
şeklinde olur. Kanunların yürürlükten kalkmasının üçüncü şekli, süreli olarak çıkarılan ka
nunun, süresinin dolmasıyla yürürlükten kalkmasıdır. Ancak vergi kanunlarının herhangi
bir maddesine yönelik yürürlük süresinin dolması sadece o maddeyi yürürlükten kaldırır,
tüm vergi kanununu yürürlükten kaldırmaz. Cevap, D seçeneğidir.
91 0 . Vergi kanunlarının geriye ve ileriye yürümesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Vergi kanunlarının geriye yürümemesi, bir vergi kanununun yürürlüğe girdik
ten önceki olay ve işlemlere uygulanmasıdır.
B) Vergi kanunlarının geriye yürümemesi, bir vergi kanununun yürürlüğe girdik
ten sonraki olay ve işlemlere uygulanmasıdır.
C) Yeni çıkan kanun, kendinden önceki kanun döneminde başlamış fakat sonuç
lanmamış olaylara uygulanıyorsa, gerçek olmayan geriye yürüme söz konusu
dur.
D) Yeni çıkan kanunun kendinden önceki zamanlarda tamamlanmış olaylara uy
gulanması gerçek geriye yürümeyi ifade eder.
E) Vergi kanunlannm yürürlükten kalktıktan sonraki olay ve işlemlere uygulanamaması, ileriye yürümeyi ifade eder.
Çözüm : Vergi kanunları kural olarak, yürürlüğe girdikleri tarih ile yürürlükten katlıkları
tarihler arasında uygulanmaktadır. Aynı şekilde yürürlüğe girdikten önceki ve yürürlük
ten kalktıktan sonraki olaylara ya da işlemlere uygulanamazlar. Literatürde buna kanun
ların geriye ve ileriye yürümemsi adı verilmektedir. Vergi kanunlarının geriye yürüme
592
4T Maliye Soruları
C
ap
e
mesi, bir vergi kanununun yürürlüğe girdikten sonraki olay ve işlemlere uygulanmasıdır.
Buna göre yürürlük tarihinden önceki olay ve işlemlere, o tarihte yürürlükte bulunan ka
nunlar uygulanır. Bu kuralın benimsenmesindeki belli başlı amaç, kanun koyucunun key
fi hareketlerini engellemek ve hukuk kurallanna karşı toplumun güven duymasını sağla
maktır306. Vergi kanunlarının özellikle vergi yükünü artırıcı niteliklerinden dolayı, geç
mişe yürütülmemesi, hukuki güvenlik ilkesi açısından önem taşır. Vergi kanunlarının
geçmişe yürütülmesi ekonomik düzene zarar verir307. Vergi kanunlarının geriye yürü
memesi konusunda bazı istisnai durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu istisnai durumlarda
yeni çıkarılan vergi kanununun hükümlerinin geçmişe doğru yürütüldüğü görülmektedir.
Bu şekilde ortaya çıkan geriye yürümeyi, gerçek geriye yürüme ve gerçek olmayan ge
riye yürüme olarak iki başlık altında inceleyebiliriz. Gerçek geriye yürüme; yeni çıka
rılmış bir yasanın, bu yasa çıkarılmadan önceki dönemlerde hukuki sonuç ve durumla
rın eski yasaya göre tamamlanmış olaylara ve durumlara uygulanmasıdır. Yani yeni çı
kan yasa kendinden önceki zamanlarda tamamlanmış olaylara uygulanıyorsa bu gerçek
geriye yürümedir. Gerçek olmayan geriye yürüme; yeni çıkarılmış olan bir yasanın,
bu yasa çıkarılmadan önceki dönemlerde başlamış fakat hukuki sonuçlarını doğurmamış
olaylara uygulanmasıdır. Yani yeni çıkan yasa, kendinden Önceki yasa döneminde baş
lamış fakat sonuçlanmamış olaylara uygulanıyorsa gerçek olmayan geriye yürüme söz
konusudur308. Vergi kanunlarının ileriye yürümesi: Bu kurala göre, kanunlar yü
rürlükten kalktıktan sonraki olay ve işlemlere uygulanamaz. Cevap, A seçeneğidir.
A) Kıyas
Th
B) Yorum
e
911. Aşağıdakilerden hangisi bir vergi kanununun objektif olarak anlamının
ortaya konulmasını ifade eder?
C) Atıf
D) Vergi kanunlarının geriye yürümemesi
E) Vergi kanunlarının ileriye yürümemesi
Çözüm: Vergi kanunlannın objektif olarak anlamının ortaya konulması; vergi kanunla
rının anlam bakımından uygulanmasını, başka bir deyişle yorumlanmasını ifade eder.
Kanunların yorumu, soyut hükümler içeren kanunların somut olaylara uygulanabilmesi
için anlamının belirlenmesidir. Kanunları doğru olarak uygulanması isabetli bir biçimde
yorumlanmasına bağlıdır. Cevap, B seçeneğidir.
912. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda yorum türlerinden birisi
değildir?
A) Bilimsel yorum
306 KIRBAŞ, a.g.e, syf,65.
307 UNSAL, a.g.e, syf, 13.
308 K A LEN D E R O ĞLU , a.g.e, syf 33.
B) Tarihi yorum
593
Vergi Hukuku
C) İdari yorum
D) Yasama yorumu
E) Yargısal yorum
Th
e
C
ap
e
Çözüm : Vergi kanunlarının yorumlanması, yorumu yapanın kimliğine göre; bilimsel yo
rum, idari yorum, yasama yorumu ve yargısal yorum olarak sınıflandırılır ve bulara yo
rum türleri (çeşitleri) adı verilir. Tarihi yorum ise, bir yorum türü değil, bir yorumlama
yöntemidir. Vergi hukukunda yorum türleri: 1) Bilimsel Yorum: Bilim adamla
rınca yapılan yorumlardır. Bu başta akademisyenler olmak üzere uzmanlar tarafından
yapılır. Yargısal yorum gibi bağlayıcı değildir. Ondan farkı kuramsal ve genel oluşudur.
Bilimsel yorum, yasama, yürütme ve yargı organına yorum ve uygulamalarında ışık tu
tar. Bu tür yorumlar yargı kararları ile idari karar ve işlemler üzerinde etkili olmaktadır.
2) İdari Yorum: Vergi idaresinin vergi kanunlarının nasıl uygulanması konusunda yap
tığı yorumdur. Vergi uygulamasında bu çeşit yorum, her ne kadar vergi memurları tara
fından yapılır ise de, vergi idaresinin tamamını ilgilendiren yorumlar Maliye Bakanlığı ta
rafından genel tebliğler çıkarılmak suretiyle gerçekleştirilmektedir. İdari yorum yargı or
ganlarını bağlamaz. Ancak idarenin kendi yorumu neticesinde yaptığı idari işlemler yar
gı denetimine tabi olabilecektir. Bu sebeple idare yorum yaparken yargı organlarını dik
kate alarak titiz davranmalıdır. 3) Yasama Yorumu: Kanun hükmünün yasama orga
nı tarafından yorumlanmasıdır. Yasama organı tarafından böyle bir yorumun yapılabil
mesi için anayasada yetki verilmesi gerekir. Ancak 1924 Anayasası yorumu kabul et
mişken, 1961 ile 1982 Anayasalarında yasama yorumu kabul edilmemiştir. 4) Yargı
sal Yorum: Mahkemeler tarafından yapılan yoruma yargı yorumu denir. Vergi uygula
malarında bu çeşit yorum, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde yargı organları tarafından
yapılır. Hiçbir yorum diğer hakimi bağlamadığı gibi hakimin daha önce yapmış olduğu
yorumlar dahi kendisini bağlamaz. Ancak Danıştay’ın içtihadı birleştirme kararları için
aynı şey söylenemez. Yorum çeşitlerinden en geçerli olanı, yargı yorumudur. Cevap, B
seçeneğidir.
91 3 . Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda yorum yöntemlerinden biri
si değildir?
A) Lafzi (deyimsel) yorum
B) Tarihi Yorum
C) Sistematik yorum
D) Yargısal yorum
E) Gai (amaçsal) yorum
Çözüm : Kanunların doğru olarak uygulanması, isabetli bir biçimde yorumlanmasına
bağlıdır. Hukukta yorum kadar bu konuda seçilecek yöntem ve usuller de çok önemlidir.
Uygulamada hangi yönteme göre sonuç elde edilirse o yöntem dikkate alınmakta; an
cak diğer yorum yöntemleri de dışlanmadan çözüm yoluna gidilmektedir. Bu çerçevede
vergi kanunlarının yorumlanmasında kullanılabilecek yöntemler; lafzi (deyimse veya sö
zel) yorum, gai (amaçsal) yorum, tarihsel yorum ve sistematik yorumdur. Vergi huku
kunda yorum yöntemleri: 1) Lafzi (Deyimsel veya Sözel) Yorum: Bu yorum
yöntemine lâfzi, sözel, teknik, sistematik yorum da denmektedir. Bu yorum yöntemin
de kanun hükümleri maddeler, fıkralar, bentler, cümleler, sözcükler, yan ve bölüm baş
594
4T Maliye Sorulan
C
ap
e
lıkları dış görünüşleriyle yorumlanır. Her yorumun temelinde kelimelerden yararlanmak
vardır. Ancak, sözel yorum dışındaki yöntemler kelimelere sözlük anlamlarının ötesine
geçerek başka anlamlar yüklemeye çahşmalan sebebiyle sözel yorumdan ayrılırlar. Ka
nunun sözlerinden hareketle anlamının belirlenmesi her zaman mümkün olmayabilir.
Çünkü kanunun sözü ile konuluş maksadı arasında önemli farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu
nedenle, kanunun yorumunda, sözlerinin yanında konuluş maksadının veya gayesinin
araştırılması gerekir. 2) Amaçsa! Yorum: Bu yönteme gaye yorum, amaca uygun yo
rum, mantıki yorum, ruhsal yorum adları da verilmektedir. Amaçsal yorum yönteminde
kanunlarının zamanının ihtiyaca göre yorumlanması esastır. Burada kanun koyucunun
iradesinden ziyade kanunun amacı önemlidir. Bu yorumlama yöntemi kanunların zama
na ve koşullara uymasını sağlayacak ortamı hazırlamaktır. 3) Tarihsel Yorum: Tarih
sel yorum yöntemi, kanun koyucunun kanunu koyduğu zamandaki iradesinin veya ama
cının ortaya çıkanlması için yapılan bir yorumdur. Kanunun hazırlık aşamasından kanunlaşmcaya kadar geçirdiği tüm aşamalar( kanun tasarı veya teklifleri, gerekçeler, komis
yon tutanaklan ve meclis görüşmeleri v.b.) dikkate alınarak yapılır. 4) Sistematik Yo
rum: Sistematik yorum kanun hükmü araştırılırken, hukuk sistemini bir bütün olarak ele
alır ve araştırılacak konunun sistem bağlantılarını dikkate alır. Bu yorum yönteminde yo
rumlanmak istenen kanun hükmünün, kanun yapısı içindeki yerine ve diğer kanun hü
kümleri ile bağlantısına bakılarak yorumunun yapılmasıdır. Yargısal yorum ise bir yorum
yöntemi değil, yorum türüdür. Cevap, D seçeneğidir.
A) Yorum
B) Atıf
C) İspat
E) İstisna
Th
D) Kıyas
e
914. Vergi kanunlarında yer alan bir kuralın, kanun tarafından öngörülm e
yen benzer bir olaya uygulanması aşağıdakilerden hangisidir?
Çözüm: Vergi kanunlarının yorumlanması; vergi kanunlarının objektif olarak anlamının
ortaya konulmasını, vergi kanunlarının anlam bakımından uygulanmasını ifade eder. Ka
nunların yorumlanması, bir hukuk kuralının vergi ile ilgili olaya en uygun anlamını tes
pit etmeyi amaçlar. Kıyas ise, bir olay hakkında yasada yer alan kuralın, nitelikleri ve
koşulları ona benzeyen ve fakat yasada düzenlenmemiş diğer bir olaya uygulanmasıdır.
Vergi hukukunda hakimin kıyas yapma yasağı vardır. Bunun nedeni ise hukuk güvenli
ği ve verginin yasallığı ilkesine aykırılıktır309. Bir diğer tanıma göre kıyas, nedenlerde
ki benzerliğe dayanarak, öngörülen bir kuralın kanun tarafından öngörülmüş olmayan
bir olaya uygulanması demektir. Kıyas kanunun anlamını ortaya koymak için değil, ka
nundaki boşlukları ortaya koymak için yapılan genişletici bir işlemdir310. Vergi hukukun
da kıyas yasaktır, çünkü verginin kanuniliği ilkesi kıyas yapmayı engellemektedir. Cevap,
D seçeneğidir.
309 Ö N C E L , KUMRULU, Ç AĞA N , a.g.e, syf, 39.
310 Sadık K JR B A Ş , a.g.e syf, 69.
595
Vergi Hukuku
915. Verginin kanuniliği ilkesinin neyi ifade ettiği aşağıdakilerden hangisin
de doğru olarak verilmiştir?
A) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin Yürütme organı tarafından
konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasıdır.
B) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin Bakanlar Kurulu Kararı ile
konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasıdır.
C) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin Yargı kararlan ile konulma
sı, değiştirilmesi veya kaldırılmasıdır.
D) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulması, değiş
tirilmesi veya kaldırılmasıdır.
E) Hiçbiri.
ap
e
Çözüm : Vergi alacaklısı, vergilendirme yetkisine sahip olandır. Vergilendirme yetkisi,
devletin ülkesi zerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu
hukuki ve fiili gücüdür. Bu kural vergilerin kanuniliği olarak da adlandırılır. Verginin ka
nuniliği Anayasanın ‘Vergi Ödevi’ başlıklı 73. maddesinde yer almaktadır. Buna göre;
herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü
dür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
C
Vergi, resim, harç ve benzeri m alî yükümlülükler kanunla konulur, değişti
rilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istis
Th
e
nalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı
sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir. Cevap, D
seçeneğidir.
9 1 6 . Vergi Usul Kanunu’na göre ‘mükellef’ aşağıdakilerden hangisinde doğ
ru tanımlanmıştır?
A) Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel
kişidir.
B) Vergi kanunlarına göre kendisine vergi alacağı terettüp eden gerçek veya tü
zel kişidir.
C) Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan ki
şidir.
D) Verginin ödenmesi bakımından, borçlu vergi dairesine karşı muhatap olan ki
şidir.
E) Verginin tahsil edilmesi bakımından, borçlu vergi dairesine karşı muhatap olan
kişidir.
Çözüm : Mükellef; vergi kanunlanna göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek
veya tüzel kişidir (VUK Mad.8). Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından,
alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller
istisna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel mukaveleler ver
gi dairelerini bağlamaz. Vergi Usul Kanunu’nda geçen mükellef tabiri vergi sorumluları
596
4T Maliye Soruları
nı da kapsamaktadır. Yukarıdaki tanımda vergi mükellefinin en önemli unsuru olarak
vergi borcunun ödenmesi vurgulanmaktadır. Buna aynı zamanda maddi vergi mükel
lefiyeti de denilmektedir. Oysaki mükelleflerin vergi borcunun ödenmesinin yanı sıra
bazı biçimsel ve usule ilişkin ödevleri de vardır. Sekli vergi mükellefiyeti: Mükellefle
rin biçimsel ve şekle ilişkin ödevlerini kapsamaktadır. İşletmelerin büyüklüğüne göre bu
ödev ve sorumlulukların yoğunluğu değişmektedir. Biçimsel vergi ödevlerini yerine ge
tirmeyen mükellefler cezalandırılırlar. Bu nedenle de ‘mükellef’ tabirini geniş olarak dü
şünmek ve hem vergi borcu ödeyen hem de kanunlarla kendisine verilen biçimsel ve
usule ilişkin ödevleri yerine getiren kişi olarak algılamak gerekmektedir311. Mükellefiyet
yasadan doğmaktadır, bu nedenle de başkasına devredilemez. Vergiyi doğuran olayın
kanunlarla yasaklanmış olması da mükellefiyetin doğumuna engel teşkil etmez. Cevap,
A seçeneğidir.
e
917. Verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap
olan ve mâliyenin fahri tahsildarı olarak nitelendirilen kişi kimdir?
B) Vergi taşıyıcısı
ap
A) Vergi mükellefi
C) Vergi sorumlusu
D) Vergi dairesi
E) Vergi yüklenicisi
C
Çözüm: Vergi mükellefi: vergi kanunlanna göre kendisine vergi borcu terettüp eden
gerçek veya tüzel kişilerdir. Vergi sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, alacak
Th
e
lı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller dışın
da, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini bağ
lamaz (VUK Mad.8). Vergi dairesi: Mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk
ettiren ve tahsil eden dairedir. Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi
dairesine bağlı oldukları vergi kanunları ile belirlenir. Cevap, C seçeneğidir.
918. Vergi sonucunda mal varlığında azalma olan kişi kimdir?
A) Vergi memuru
B) Vergi taşıyıcısı
C) Vergi sorumlusu
D) Vergi dairesi
E) Vergi alacaklısı
Çözüm: Vergi memurlan, vergi işlerinde görevli devlet memurlarıdır. Vergi taşıyıcısı
(yüklenicisi): Vergiyi ödeyen ile sonuç olarak mal varlığında azalma olan kişi farklı ola
bilir. Eğer, kanuni mükellef vergiyi ödedikten sonra, yansıma ve benzeri şekillerde baş
kasına aktarmış ise, kendisi aracı mükellef durumuna girecek, vergi soncu mal varlığın
da azalma olan kişi ise yüklenici olacaktır312. Bir başka deyişle vergiyi en son ödeyen
ve artık başkasına yansıtamayan bu nedenle de fiilen mal varlığında alma olan kişiye ver
gi taşıyıcısı (yüklenicisi) denir. Vergi sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, ala
caklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller dı311 K IR B A Ş, a.g.e, syf 77.
312 A bdurrahm an A K D O Ğ A N , Kamu Mâliyesi, Gazi Kitabevi. Kasım 1999, Syf 146.
597
Vergi Hukuku
şmda, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini
bağlamaz. Vergi dairesi: Mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve
tahsil eden dairedir. Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine
bağlı oldukları vergi kanunları ile belirlenir. Vergi alacaklısı, devlettir. Cevap, B seçene
ğidir.
919. ‘Vergi ehliyeti’ kavramı aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak ta
nımlanmıştır?
A) Mükellef olmak için gerekli ehliyet
B) Vergi tahsil edebilmek için gerekli ehliyet
C) Mükellef veya vergi sorumlusu olmak için gerekli ehliyet
D)} Vergi kesmek için gerekli ehliyet
e
E) Hiçbiri
Çözüm: Vergi ehliyeti, mükellef veya vergi sorumlusu olmak için gerekli ehliyettir. Ver
Th
e
C
ap
gi mükellefi ve vergi sorumlusu olmak için kanuni ehliyet şart değildir. Vergiyi doğuran
olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması, mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan
kaldırmaz. Medeni Kanunda gerçek kişiler için iki türlü ehliyet söz konusudur. Bunlar
dan birincisi, haklara sahip olma ve borç altına girebilmeyi ifade eden hak ehliyetidir.
Sağ doğmuş olmak koşulu ile ceninlerin de hak ehliyeti vardır. İkincisi ise, hakları kulla
nabilme ve kendi fiil ve hareketleri ile borç atıma girebilmeyi ifade eden fiil ehliyetidir.
Vergi ehliyeti için fiil ehliyetine sahip olunması şart değildir. Vergi ödeme gücüne sahip
olunması yeterlidir. Çünkü vergi ödevleri kanuni temsilciler vasıtasıyla yerine getirilebi
lir313. Vergi ehliyetinde kanuni ehliyet şartının aranmamasının nedeni ise verginin gü
vence altına alınmasıdır. Buna göre bir kişi fiil ehliyetine sahip olmadığını ileri sürerek
vergi mükellefiyetinden kaçamayacaktır. Cevap, C seçeneğidir.
9 2 0 . Vergi borcunun doğabilmesi için kanunlarda belirtilen vergi mükellef
leri ile vergi konusunun kurduğu ilişki, vergi hukukunun hangi kavra
mını ifade eder?
A) Vergiyi doğuran olay
B) Verginin konusu
C) Verginin kapsamı
D) Verginin stopajı
E) Vergi yansıması
Çözüm : Vergi borcunun doğabilmesi için kanunlarda belirtilen vergi mükellefleri ile ver
gi konusunun kurduğu ilişki vergiyi doğuran olay kavramını ifade etmektedir. Vergiyi
doğuran olay; vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın gerçekleşme
si veya hukuki durumun ortaya çıkması ile doğar. Örneğin, gelir vergisi kanununa göre
gelirin elde edilmesi halinde vergiyi doğan olay gerçekleşmiş olacaktır. Vergi alacağı,
mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder. Cevap, A seçeneğidir.
3 1 3 K ALENDEROĞLU, a.g.e, syf 40.
598
4T Maliye Sorulan
921. Üzerine vergi konulan ve bu nedenle de doğrudan ya da dolaylı olarak
verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsurlara ne ad verilir?
A) Verginin konusu
B) Vergiyi doğuran olay
C) Verginin yansıması
D) Vergi muafiyeti
E) Vergi mükellefiyeti
Çözüm: Verginin konusu, üzerine vergi konulan ve bu nedenle doğrudan ya da do
ap
e
laylı bir şekilde verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsurdur. Vergi borcunun doğu
muna neden olan ekonomik unsurlar verginin konusunu oluşturmaktadır. Verginin ko
nusu genel ve soyut bir kavramdır. Vergi kanunları genellikle vergi kavramlarını tanım
lamaktadır. Ancak verginin konusunu belirleyen genel bir tanım getirilmemiştir. Kanun
koyucu her vergi için konuyu belirtmeyi uygun bulmuştur. Böylece her vergi kanunun
genellikle ilk maddelerinde o verginin konusu belirtilmiştir. Verginin kanuniliği ilkesi ge
reği verginin konusunun belirtilmesi şarttır. Vergi kanunları genellikle konularına uygun
adlar taşımaktadırlar314. Örneğin, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu,
Damga Vergisi Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Kat
ma Değer Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu gibi. Cevap, A seçeneğidir.
A) Matrah
C
922. Verginin hesaplanmasında esas alman değer ya da miktara ne ad veri
lir?
B) Vergi tarifesi
C) Vergi muafiyeti
D) Vergi istisnası
e
E) Verginin konusu
Th
Çözüm: Verginin hesaplanmasında esas alman değer ya da miktara verginin matra
hı denir. Bu matrahın üzerine bir vergi tarifesi uygulanarak vergi borcu hesaplanır. Ör
neğin gelir vergisinin matrahı bir takvim yılı içerisinde elde edilen kazanç ve iratların sa
fi tutarıdır. Cevap, A seçeneğidir.
923. Vergi konusunun verginin hesaplanmasında esas alınan değer ya da
m iktarına matrah adı verilir. Aşağıdakilerden hangisi vergi matrahının
saptanm asına ilişkin usullerden birisi değildir?
A) Beyan usulü
B) Karineler usulü
C) idarece takdir usulü
D) Götürü usul
E) Hiçbiri
Çözüm: Verginin hesaplanmasında esas alman değer ya da miktara verginin matrahı
denir. Bu matrahın üzerine bir vergi tarifesi uygulanarak vergi borcu hesaplanır. Vergi
matrahının belirlenmesinde dikkate alman usuller; beyan usulü, karineler usulü, idarece
takdir usulü ve götürü usuldür315. Beyan Usulü: Bu usule göre, mükellef ya da vergi
314 K IRBAÇ, a.g.e, syf 96-97.
315 K IRB A Ş, a.g.e, syf 107-108.
599
Vergi Hukuku
ap
e
sorumlusu vergi matrahını kanunda belirtilen esaslara göre saptayarak vergi dairesine
yazılı olarak bildirmektedir. Vergi dairesi sadece beyanname ile bildirilen matrahın doğ
ruluğunu denetlemekle yetinmektedir. Karineler (Pis Göstergeler) Usulü: Bilinen
değerlerden bilinmeyen bir değerin varlığını belirlemektir. Bu usulde mükellefin gelir ve
servetinin ölçüsü olarak bazı dış belirtilerden yararlanılır. Örneğin, işçi sayısı, makine ve
alet sayısı ise mükellefin vergi ödeme gücü belirlenir. Adaletsiz ve verimsiz bir usuldür.
İdarece Takdir Usulü: Vergi matrahı vergi idaresince tek taraflı olarak saptanmakta
dır. Takdir komisyonları Vergi Usul Kanununun öngördüğü hallerde ve belirttiği prose
düre göre matrahı saptamaktadır. Ayrıca ortalama kâr hadleri ile zirai kazançlar merkez
ve il komisyonları da matrahın saptanmasına yönelik hizmetler görmektedir. Götürü
Usul: Bu usulde de matrah idarece saptanmaktadır. Ancak karineler ve idarece takdir
usullerinde olduğu gibi her mükellef için ayrı ayrı değil, yükümlüler gruplandırılarak ya
pılmaktadır. Bu bakımdan diğerlerine göre daha genel ve objektiftir. Gerçek olarak sap
tanamayan gelir ya da kazançlar bazı belirti ya da karinelerden yararlanarak tahminen
saptanmaktadır. Cevap, E seçeneğidir.
924. ‘Vergi matrahının ne kadarından vergi alınacaktır?’ sorusunun karşılı
ğı olan ve matraha uygulanacak bir takım ölçüleri ifade eden kavram
aşağıdakilerden hangisidir?
B) Vergi tarifesi
C) Vergi matrahı
D) Vergi tarhiyatı
e
E) Vergi endeksi
C
A) Beyan
Çözüm: Vergi tarifesi: Vergi tutarını hesaplayabilmek için matraha uygulanması ge
Th
reken ölçüye veya ölçülerin oluşturduğu bütüne vergi tarifesi adı verilir. Bir vergi kanu
nunun, vergisel yükü gösteren kısmını oluşturan tarifenin, vergileme açısından taşıdığı
büyük önem, ayrı bir tarife teorisinin gelişmesine yol açmıştır. Vergi tarifesinin en esas
lı unsuru vergi oranı (nispeti)’dir. Bu oran, bünyesi itibariyle spesifik (fiziki ölçülere da
yanan) veya advalorem (kıymete dayanan) olabilir. Belirli bir verginin oranı da mutla
ka tek bir anlamı ifade etmez; bir başka deyişle bir verginin birden fazla oranı olabilir.
Ayrıca, vergi oranı ile vergi matrahı arasındaki ilişkiler, oranın sabit kalmasına ya da
azalmasına sebep olabilir. Bu takdirde vergiler oran açısından; nispi (oranı sabit olan)
vergiler, ric’i nitelikli (miktarı sabit olan) vergiler, artan oranlı (müterakki) vergiler ve
azalan oranlı (mütedenni) vergiler şeklinde bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Ülkemizde
uygulanan vergi oranı, gelir vergisi için artan oranlı olup, kurumlar vergisi açısından ise
sabit oranlıdır. Cevap, B seçeneğidir.
9 2 5 . Vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
A) Muafiyette, gerçek ve tüzel kişiler vergi dışı bırakılırken, istisnada bazı vergi
konuları vergi dışı bırakılmaktadır. Vergi indirimleri ise, geliri elde etmek için
yapılan giderlerin indirilmesidir.
600
4T Maliye Sorulan
B) Muafiyette, bazı vergi konuları vergi dışı bırakılırken, istisnada gerçek ve tüzel
kişiler vergi dışı bırakılmaktadır. Vergi indirimleri ise, geliri elde etmek için ya
pılan giderlerin indirilmesidir.
C) Muafiyette, gerçek ve tüzel kişiler vergi dışı bırakılırken, istisna, geliri elde et
mek için yapılan giderlerin indirilmesidir. Vergi indirimleri ise, bazı vergi ko
nularının vergi dışı bırakılmasıdır.
D) Muafiyette, geliri elde etmek için yapılan giderler indirilmekte iken, istisnada
bazı vergi konulan vergi dışı bırakılmaktadır. Vergi indirimleri ise, gerçek ve tü
zel kişilerin vergi dışı bırakılmasıdır.
E) Hiçbiri
Çözüm : Muafiyet: Aslında vergi mükellefi olması gereken bir gerçek veya tüzel kişi
e
C
ap
e
nin, kanunda yazılı hükümler gereğince vergi dışında kalmasıdır. Dolayısıyla muafiyet ki
şi ya da kurumlar için geçerlidir. İstisna: Burada ise aslında vergiye tabi olması gere
ken bir vergi konusunun, yine kanunda yazılı hükümler gereğince vergi dışında kalması
söz konusudur. Dolayısıyla istisnalar verginin konusu için geçerlidir. indirimler: Vergi
matrahını küçülten etkenlerden birisidir. Bunlar aslında vergi konusunun ölçülmesi için
yapılan bir takım işlemlerdir. Burada net gelir hesaplanırken, geliri elde etmek için ya
pılmış olan giderlerin indirilmesi söz konusudur. Vergi kanunlarında, vergi toplamanın
maliyetinin yüksek olması, vergi adaletinin sağlanması, ekonomik nedenler, siyasi ne
denler ve uluslararası hukuka ilişkin bir takım nedenlerle vergi indirimleri, muafiyet ve
istisnalara yer verilmektedir316. Görüldüğü üzere; muafiyette, gerçek ve tüzel kişiler ver
gi dışı bırakılırken, istisnada bazı vergi konuları vergi dışı bırakılmaktadır. Vergi indirim
leri ise, geliri elde etmek için yapılan giderlerin indirilmesidir. Cevap, A seçeneğidir.
Th
926. Aşağıdakilerden hangisi vergilendirme sürecinin (4T) aşamalarından
birisi değildir?
A) Verginin tarhı
B) Verginin tebliği
C) Verginin tahakkuku
D) Verginin tahsili
E) Verginin terkini
Çözüm: Vergilendirme süreci 4T ile ifade edilmekte olup bunlar sırasıyla, Tarh, Tebliğ,
Tahakkuk ve Tahsil aşamalarından oluşur. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunların
da gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu ala
cağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir. Verginin tebliği, vergilendirmeyi il
gilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya
ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir
verginin Ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir. Mahiyetleri itibariyle tahakkuku tah
sile bağlı vergilerde, verginin tahsili tahakkuku da içine alır. Verginin kesinleşmesi,
tahakkuk etmiş olan vergilere, sözgelimi dava açılması vb durumlarında davanın netice
lenmesi ve artık vergi borcunun kesinleşmiş olmasını ifade eder. Verginin tahsili, ka
316 K IR B A Ş , a.g.e, syf 102-103.
601
Vergi Hukuku
nuna uygun surette ödenmesidir. Verginin terkini tahakkuk veya tahsil edilmiş bir ver
ginin veya cezanın, tahakkuk kaydının iptal edilmesi veya tahsil edilen vergi/cezanın
idarece red ve iade edilmesidir. Mükellefler yönünden amme borcundan kurtulma, ida
re yönünden ise; amme alacağından vazgeçmedir. Terkinin kelime anlamı, silinmedir.
Bu yolla vergi alacağı ve vergi cezası, kısmen veya tamamen, bütün hukuksal sonuçlan
ile ortadan kalkmaktadır. Cevap, E seçeneğidir.
927. Vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerin
den vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle
tespit eden İdari muamele aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak
verilmiştir?
B) Verginin tebliği
C) Verginin tahakkuku
D) Verginin tahsili
e
A) Verginin tarhı
E) Verginin takdiri
C
ap
Çözüm: Verginin tarhı; vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve oranlar
e
üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle tespit eden
idari işlemdir. Tarh işlemi idari bir işlem olup, vergi dairesi tarafından yapılır. Tarh idari
işlemi; sübjektif (bireysel), belirtici, yürütülmesi zorunlu, asli bir idari işlemdir. Dolayısıy
la her idari işlemde olduğu gibi tarh işleminin de yetki, sebep, konu, şekil ve maksat un
surları yönünden idari işlemlere uygun olmalı ve bu unsurlar yönünden sakat olmamalı
dır317. Cevap, A seçeneğidir.
Th
928. Vergi kanunlarındaki tarha ilişkin hükümler göz önünde bulunduruldu
ğunda aşağıdakilerden hangisi tarh şekillerinden biri değildir?
A) Beyannameye dayanan tarh
B) îkmalen vergi tarhı
C) Re’sen vergi tarhı
D) Verginin idarece tarhı
E) Verginin mükelleflerce tarhı
Çözüm : Tarh usulleri; beyannameye dayanan tarhiyat, ikmalen tarhiyat, re’sen tarhiyat, idarece tarhiyat ve düzeltme yoluyla tarhiyattır. Beyannameye Davalı Tarh: Ver
gi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler Tahakkuk fişi’ ile tarh ve tahakkuk
ettirilir. Vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişi düzenlenir ve
bir nüshası mükellefe verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mü
kellefe verilen nüshası aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçer. İkmalen
Vergi Tarhı: Her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra, bu vergiye iliş
kin olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak
miktarı tespit edilen bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edil
mesidir Düzeltme Yoluyla Tarhı: Vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede ya
pılan hatalar nedeniyle haksız yere fazla ya da eksik tarh edilmiş olan vergilerin düzel
tilmesine yönelik tarhiyatür. Cevap, E seçeneğidir.
317 M ahm ut K ALENDEROĞLU, a.g.e, syf 52.
602
4T Maliye Sorulan
929. Vergi beyannamesi kanuni süresi içinde verilmiş; ancak beyannamede vergi mat
rahına ilişkin bir kısım bilgiler gösterilmemiştir. Beyannamede gösterilmeyen mat
rah kısmı vergi inceleme elemanlannca tespit edilerek ve vergi inceleme raporla
rında belirtilmiştir.
Buna göre vergi inceleme raporunda belirlenen matrah farkına ilişkin
tarhiyatm türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Beyannameye dayanan tarh
B) İkmalen vergi tarhı
C) Re’sen vergi tarhı
D) Verginin idarece tarhı
E) Verginin mükelleflerce tarhı
Çözüm: Re’sen Vergi Tarhı: Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve
ap
e
belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde, takdir
komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca
düzenlenmiş vergi inceleme raporlannda belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden
vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda belirlenen matrah veya matrah farkı re’sen
takdir olunmuş sayılır. Cevap, C seçeneğidir.
A) Vergi yansıtanın tarhı
C
930. Verginin kanunlarındaki tarha ilişkin hükümler göz önünde bulundu
rulduğunda aşağıdakilerden hangisi tarh şekillerinden birisidir?
C) Verginin sorumlularca tarhı
B) Verginin taşıyıcılarca tarhı
D) Verginin idarece tarhı
E) Verginin mükelleflerce tarhı
Th
e
Çözüm: Verginin İdarece Tarhı: ikmalen ve re’sen vergi tarhını gerektiren haller dı
şında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile belirtilen zaman
larda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla düzenlenen mecburiyetleri yerine ge
tirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üze
rinden idarece tarh edilmesidir. Bu takdirde vergi, yoklama fişine istinaden tarh olunur.
Bu şekilde tarh edilen vergilerle cezalarına ilişkin ihbarnameler bir taraftan, mükellefin
bilinen adresine posta ile yollanır; diğer taraftan mükellefin adını, soyadını, hesap nu
marasını, işini, adresini tarh edilen verginin ve kesilen cezanın miktar ve cinsini göste
rir bir ilan vergi dairesine asılır. Verginin tahakkuku ve cezanın kesinleşmesi için geçme
si gereken vergi mahkemesinde dava açma süresi; mükellefin bilinen adresinde tebligat
yapıldığı hallerde tebliğ tarihinden, aksi halde tutanakla tespit olunan ilan tarihinden
başlar. Cevap, D seçeneğidir.
931. Vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların mükelle
fe ya da vergi sorumlusuna yazı ile bildirilmesine ne ad verilir?
A) Tarhiyat
B) Tahakkuk
D) Düzeltme
E) Tahakkuk Fişi
C) Tebliğ
Çözüm: Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve oranlar
üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden
603
Vergi Hukuku
idari işlemdir. Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gere
ken bir safhaya gelmesidir. Verginin Tebliği, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifa
de eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı
ile bildirilmesidir. Düzeltme, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan
hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması durumunda
mükellefler, vergi muamelelerindeki hatalann düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile is
teyebilirler. Bu gibi durumlarda eğer vergi hatası varsa, yapılan bu hatanın telafi edilme
si için yapılan işleme düzeltme denir. Vergi hatalannın düzeltilmesine, ilgili vergi dairesi
müdürü karar verir. Bu hatalar düzeltme fişine dayanılarak düzeltilir. Tahakkuk Fişi,
Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alman vergilerin tarh ve tahakkuk ettirilmesi
için kullanılan belgedir. Doğru cevap C seçeneğidir.
9 3 2 . Aşağıdakilerden hangisi tebliğ yapılacak kimselerden değildir?
ap
e
A) Mükellef
B) Mükelleflerin kanuni temsilcileri
C) Mükelleflerin umumi vekilleri
D) Vergi cezası kesilenler
E) Hiçbiri
Th
e
C
Çözüm : Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine
veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunlann başkan,
müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşek
küllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin birden fazla mü
dür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir. Tebliğ, kendisine
tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan
veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Bu şekilde kendisine
tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir su
rette ehliyetsiz bulunmaması gerekir). Cevap, E seçeneğidir.
93 3 . Tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir aşamaya gel
mesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Verginin tarhı
B) Verginin tebliği
C) Verginin tahakkuku
D) Verginin tahsili
E) Verginin kesinleşmesi
Çözüm : Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve oranlar üze
rinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden ida
ri işlemdir. Verginin Tebliği, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususla
rın yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.
Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gel
mesidir. Mahiyetleri itibariyle tahakkuku tahsile bağlı vergilerde, verginin tahsili tahak
kuku da içine alır. Verginin kesinleşmesi, tahakkuk etmiş olan vergilere, sözgelimi dava
604
4T Maliye Soruları
açılması vb durumlarında davanın neticelenmesi ve artık vergi borcunun kesinleşmiş ol
masını ifade eder. Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir. Cevap, C
seçeneğidir.
934. Aşağıdakilerden hangisi vergi borcunu sona erdiren hallerden değil
dir?
A) Ödeme
B) Terkin
C) Tahakkuktan Vazgeçme
D) Takas
E) Hiçbiri
Th
e
C
ap
e
Çözüm: Vergi borcu birçok durumda sona ermektedir. Bu durumlar, ödeme, zamana
şımı, takas, terkin, hata düzeltme, uzlaşma, yargı kararları, tahakkuktan vazgeçme ve af
olarak özetlenebilir. Ödeme: Vergi borcu; ödeme ile sona erer. Vergi borcu, mükellefin
bu bakımdan bağlı olduğu vergi dairesine ödenir. Mükellef vergi borcunu vergi dairesi
nin bulunduğu belediye sınırlarının dışındaki vergi dairelerine de yatırabilir. Bu takdirde
ödemenin hangi vergi dairesi hesabına yapıldığının bildirilmesi şarttır. Vergi, kanunların
da gösterilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vadesi tarihidir.
Terkin tahakkuk veya tahsil edilmiş bir verginin veya cezanın, tahakkuk kaydının iptal
edünrıesi veya tahsil edilen vergi/cezanın idarece red ve iade edilmesidir. Mükellefler yö
nünden borçtan kurtulma, idare yönünden ise; kamu alacağından vazgeçmedir. Terkinin
kelime anlamı, silinmedir. Tahakkuktan vazgeçme: Burada vergi idaresi tarh edilen
vergi ve cezalann belli bir tutarı aşmaması durumunda bunların tahakkuklarından vaz
geçmektedir. İkmalen, resen veya idarece tarh edilen vergi ve bunlara ilişkin cezalann
toplam miktarının belirli bir tutarı318 aşmaması ve tahakkukları için yapılacak giderlerin
bu miktardan fazla olacağının tespiti halinde, tahakkuklarından vazgeçilebilir. Takas:
Tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi gereken amme alacakları, istihkak sahiplerinin
kamu idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle iade edilir. Af: Yasa
ma organının çıkardığı af kanunları ile bazı vergi borçlarını affetmesidir. Bu durumda
vergi borçları tüm hukuksal sonuçlarıyla ortadan kalkar. Cevap, E seçeneğidir.
935. ‘Vergi alacağının doğduğu yılı takip eden takvim yılı başından başlayarak 5 yıl için
de tarh ve mükellef tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar’
Yukarıda tanımı yapılan husus aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tahakkuk zamanaşımı
B) Tahsil zamanaşımı
C) Tahakkuktan vazgeçme
D) Takas
E) Ödeme
Çözüm : Zamanaşımı, belirli bir sürenin geçmesiyle vergi alacağının ortadan kalkması
dır. Vergi idaresi zamanaşımı süresi geçtikten sonra vergiyi tahakkuk ettiremez ve tahsil
edemez. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksı
zın hüküm jfade eder. Ancak bu durumda olan vergi borcu eksik borç niteliğinde olup,
318 411 S ıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2012’den itibaren 20,00 -TL
605
Vergi Hukuku
mükelleflerin rızaen yapacakları ödemeler kabul edilir. Tahakkuk ve tahsil .zamanaşımı
olmak üzere iki türlü zamanaşum,.v®rdır. Soruda tanımlanan, tahakkuk zamanaşımıdır.
Tahakkuk zamanaşımı: Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başın
dan başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına
uğrar. Buna göre vergi tahakkuk aşamasına gelmemiştir. Burada tahakkuk zamanaşımı
nın hesaplanabilmesi için, vergiyi doğuran olayın hangi tarihte meydana geldiğinin bi
linmesi önemlidir. Ancak örneğin veraset ve intikal vergisinde zamanaşımının başlangı
cı, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarihi izleyen yılda değil, bunun idarece öğrenil
diği tarihi izleyen yıldan itibaren başlar. Aynı durum emlak vergisi için de geçerlidir. Bu
nun yanı sıra bazı vergiler fiilen tahakkuk zamanaşımına uğramaz. Örneğin motorlu ta
şıtlar vergisi her yıl ocak ayında yıllık olarak tahakkuk ettirildiği için bu verginin tahak
kuk zamanaşımına uğraması söz konusu değildir. Cevap, A seçeneğidir.
e
936. Tahakkuk zamanaşımının durması ve kesilmesine yönelik olarak aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
ap
A) Zamanaşımının durması halinde, önceden işlemiş olan süreler, zamanaşımını
durduran nedenin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye devam eder.
C
B) Zamanaşımının durması halinde, önceden işlemiş olan süreler, zamanaşımını
durduran nedenin ortadan kalktığı tarihten itibaren sıfırdan tekrar işlemeye
başlar.
C) Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur.
e
D) Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması halinde, zamanaşımını
durur; ancak işlemeyen süre bir yıldan fazla olamaz.
Th
E) Zamanaşımının kesilmesi halinde, önceden işlemiş olan süreler silinir ve kesil
me nedeninin ortadan kalktığı tarihten itibaren sıfırdan tekrar işlemeye başlar.
Çözüm : Tahakkuk zamanaşımı, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın
başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamana
şımına uğramasını ifade eder. Zamanaşımının durması, sürelerin işlemeye devam et
memesini ifade eder. Zamanaşımının durması halinde, önceden işlemiş olan süreler, za
manaşımını durduran nedenin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye devam eder.
Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını
durdurur. Duran zamanaşımı takdir komisyonu kararının vergi dairesine geldiği takip
eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre bir yıl
dan fazla olamaz. Zamanaşımının kesilmesi ise o zamana kadar işlemiş olan sürele
rin silinmesi ve zamanaşımı süresinin yeniden başlamasını ifade eder. Zamanaşımının
kesilmesi halinde ise, daha önce işlemiş olan süreler silinir ve kesilme nedeninin orta
dan kalktığı tarihten sonra zamanaşımı sıfırdan tekrar işlemeye başlar. Cevap, B
seçeneğidir.
606
4T Maliye Soruları
937. ‘Amme alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından
itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar’
Yukarıda tanımı yapılan husus aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tahakkuk zamanaşımı
B) Tahsil zamanaşımı
C) Tahakkuktan vazgeçme
D) Takas
E) Ödeme
ap
e
Çözüm: Soruda tanımlanan kavram tahsil zamanaşımıdır. Tahsil zamanaşımı: amme
alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl
içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait tahsil zamanaşımı ise,
kendi kanunlarında düzenlenmiştir. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı
ödemeler kabul edilir. Dikkat edileceği üzere tahsil zamanaşımı vadeyle ilgilidir. Dolayı
sıyla bir vergi tahakkuk etmeden, tahsil zamanaşımından söz edilemez. Tahakkuk etme
miş bir vergi ancak tahakkuk zamanaşımına uğrar. Tahakkuk etmiş bir vergi eğer vade
sinde ödenmezse tahsil zamanaşımı söz konusu olur. Tahakkuk ve tahsil zamanaşımı
arasındaki asıl fark; temel alınan yıldır. Bu tahakkuk zamanaşımında vergiyi doğuran ola
yın gerçekleştiği yıl iken, tahsil zamanaşımında verginin vadesinin rastladığı takvim yılı
dır. Cevap, B seçeneğidir.
C
938. Aşağıdakilerden hangisi tahsil zamanaşımını kesen nedenlerden birisi
değildir?
A) Borcun borçlu tarafından ödenmesi
e
B) Borcun kefil tarafından ödenmesi
C) Borçlunun teminat göstermesi
Th
D) Borçlunun yabancı memlekette bulunması
E) Borçlunun mal bildiriminde bulunması
Çözüm: Zamanaşımının durması, sürelerin işlemeye devam etmemesini, zamanaşımı
nın kesilmesi ise o zamana kadar işlemiş olan sürelerin silinmesi ve zamanaşımı süresi
nin yeniden başlamasını ifade eder. Tahsil zamanaşımını kesen nedenler: 1. Öde
me, 2. Haciz tatbiki, 3. Cebren tahsil ve takip sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, 4.
Ödeme emri tebliği, 5. Mal bildiriminde bulunulması, 6. İlk 5 sıradakilerin kefillere veya
yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, 7. İh
tilaflı amme alacaklarında yargı mercilerince bozma kararı verilmesi, 8. Amme alacağı
nın teminata bağlanması, 9. Yargı mercilerince icranın ertelenmesine karar verilmesi,
10. İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borç
lu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi. 11. Amme alacağı
nın özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planı
na bağlanması hallerinde zamanaşımı kesilir. Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip
eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Tahsil zama
naşım ının durması: borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya
terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin
607
Vergi Hukuku
devamı müddetince zamanaşımı işlemez. Zamanaşımı, sebeplerin kalktığı günün bitme
sinden itibaren başlar veya durmasından evvel başlamış olan cereyanına devam eder.
Cevap, D seçeneğidir.
939. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda sürelerin kaynaklarından bi
ri olamaz?
A) Vergi kanunları
B) Maliye Bakanlığı
C) Yargı organları
D) Mükellef
E) Belediye
ap
e
Çözüm: Vergi Hukukunda süre; bazı görevlerin yapılması ya da bazı işlemlerin yerine
getirilmesi için belirlenmiş zaman boyutudur. Bü şekilde belirlenmiş sürelere uyulmadığı
takdirde, bir hakkın kaybedilmesi, ek bir yükümlülüğün ortaya çıkması veya bazı yaptı
rımların uygulanması söz konu olabilmektedir. Vergi hukukunda süreler çeşitli kriterlere
göre tasnif edilmektedir. Organik açıdan süreler, kanuni süreler, idari süreler ve yargısal
süreler olmak üzere üçe ayrılmaktadır319. Dikkat edileceği üzere; mükelleflerin süreleri
serbestçe belirleme hakları bulunmamaktadır. Cevap, D seçeneğidir.
• Kanuni süreler: Vergi kanunlannda öngörülen sürelerdir. Bu sürelerin konulması,
C
değiştirilmesi ve kaldırılması mutlaka kanunla gerçekleştirilmektedir. Vergi kanunla
nnda asıl olan sürelerin kanunla belirlenmesidir. Örneğin, vergi türleri itibariyle belir
lenen beyanname verme süreleri, dava açma süreleri, ödeme emrine karşı itiraz sü
resi kanuni sürelerdendir.
Th
e
• İdari süreler: Vergi kanunlannın vermiş olduğu yetkiye dayanarak vergi idaresince
belirlenmiş olan sürelerdir. Genel bütçe gelirlerinde bu yetki Maliye Bakanlığına ait
iken, belediye vergilerinde belediyeye aittir. Örneğin VUK’nun 14. maddesine göre,
vergilendirmeyle ilgili herhangi bir işlem için eğer kanunda bir süre belirtilmemişse,
idare 15 günden az olmamak üzere süre verebilmektedir.
• Yargısal süreler: Yargı organlannca belirlenen sürelerdir. Yargısal süreler, yargıya
intikal eden olaylarla ilgili olarak taraflardan istenen bazı bilgi ve belgelerin temini için
yargı organları organlarınca verilmektedir. Örneğin vergi mahkemeleri, yargıda taraf
olan mükelleften defter ve belgelerini belirli bir süre içerisinde mahkemeye ibraz et
mesini isteyebilir.
9 4 0 . Vergi hukukunda sürelerin hesaplanması ile ilgili olarak aşagıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Süre gün olarak belli edilmişse, başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün
mesai saati sonunda biter.
B) Süre hafta ya da ay olarak belli edilmişse, başladığı güne son hafta ya da ay
da tekabül eden günün tatil saatinde biter.
31 9 jvjami ç a ĞAN , Vergi Hukukunda Süreler, A .Ü Hukuk Fakültesi Yayınlan, No:389, Sevinç Matbaası, Ankara
19 75 , syf 15-22.
608
4T Maliye Soruları
C) Sonu belli bir gün ile belirtilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter.
D) Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günü resmi tatile rastlarsa ta
tili izleyen ilk çalışma gününün tatil saatinde biter.
E) Süreler tebliğ, yayın ya da ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar.
e
Çözüm: Vergi kanunlarında yazılı süreler şu şekilde hesaplanır: 1) Süre gün olarak bel
li edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter; 2) Süre haf
ta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün
tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre
o ayın son gününün tatil saatinde biter; 3) Sonu belli bir gün ile belirlenmiş sürelerde,
süre o günün tatil saatinde biter; 4) Resmi tatil günleri süreye dahildir; ancak sürenin
son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Dikkat
edileceği üzere, E seçeneğinde sürelerin tebliğ, yayın ya da ilan tarihinden itibaren işle
meye başladığı belirtilmiştir. Oysaki sürelerin hesabında başladığı gün hesaba katılmaz.
Cevap, E seçeneğidir.
C
ap
941. Aşağıdakilerden hangisi vergi hatasını ifade etmektedir?
A) Vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden hak
sız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır
B) Vergiye ilişkin hesaplarda herhangi birinin bulunması halinde bu sebep orta
dan kalkıncaya kadar sürelerin işlememesidir.
C) Verginin, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından iti
baren 5 yıl içinde tahsil edilememesidir.
Th
e
D) Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak
beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilememesidir.
E) Hiçbiri.
Çözüm: Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar
yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Hesap hatala
rı; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olmasıdır. Vergilen
dirme hataları ise; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata ver
gilendirme veya muafiyet döneminde hatalardır. Cevap, A seçeneğidir.
942. Aşağıdakilerden hangisi hesap hatalarından birisi değildir?
A) Vergi matrahının eksik hesaplanması
B) Vergi matrahının fazla hesaplanması
C) Vergiden istisna olan unsurlar üzerinden vergi hesaplanması
D) Vergi oranının yanlış uygulanması
E) Verginin mükerrer hesaplanması
Çözüm: Hesap hataları: 1) Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname,
tahakkuk fişi, ihbarname ve kararlarda matraha ait rakamlann veya indirimlerin eksik
609
Vergi Hukuku
veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. 2) Vergi miktarında hatalar: Ver
gi oran ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış
olması, beyanname ve diğer evraklarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gös
terilmiş olmasıdır. 3) Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanma
sında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi
istenmesi veya alınmasıdır. Vergiden istisna olan unsurlar üzerinden vergi hesaplanma
sı, hesap hatası değil, vergilendirme hatasıdır. Cevap, C seçeneğidir.
943. Aşağıdakilerden hangisi vergilendirme hatalarından birisi değildir?
A) Vergi miktarında hata
B) Mükellefin şahsında hata
C) Mükellefiyette hata.
D) Verginin konusunda hata
e
E) Vergilendirme ve Muafiyet döneminde hata
Th
e
C
ap
Çözüm: Vergilendirme hataları: 1) Mükellefin şahsında hata: Binverginin asıl
borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır; 2) Mükellefiyette hata:
Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi isten
mesi veya alınmasıdır; 3) Mevzuda hata: Açık olarak verginin konusuna girmeyen ve
ya vergiden istisna olan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi
istenmesi veya alınmasıdır; 4) Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata:
Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre
itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır. Vergi miktarında hata, bir vergilendir
me hatası değil, hesap hatasıdır. Cevap, A seçeneğidir.
944. Vergi hatalarının düzeltilmesine kim karar verir?
A) Vergi Dairesi Müdürü
B) Maliye Bakanı
C) Bakanlar Kurulu
D) Hatayı Yapan kimse
E) Mükellef
Çözüm : Vergi hatalarının düzeltilmesine, ilgili vergi dairesi müdürü karar verir.
Bu hatalar düzeltme fişine dayanılarak düzeltilir. Hatanın mükellef aleyhine yapılmış ol
ması halinde, fazladan tahsil edilen vergi aynı fişe dayanılarak terkin edilir ve tahsil edil
miş ise mükellefe iade edilir. Düzeltme fişinin bir nüshası, iade edilecek vergi miktarı,
müracaat edeceği birim ve müracaat süresi belirtilmek suretiyle mükellefe tebliğ edilir.
Mükellef tebliğ tarihinden başlayarak bir yıl içinde parasını geri almak üzere müracaat
etmediği takdirde hakkı düşer. Vergi dairesi başkanlıklarında, düzeltme yetkisi ver
gi dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya mü
dürlere devredebilir. Cevap, A seçeneğidir.
610
4T Maliye Soruları
945. Mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden
daire aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Maliye Bakanlığı
B) Vergi Dairesi
C) Gelir İdaresi Başkanlığı
D) Mal Müdürlüğü
E) Mükellef Hizmetleri Dairesi
Çözüm: Vergi dairesi; mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tah
sil eden dairedir. Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağ
lı oldukları vergi kanunları ile belirlenir. Ancak, Maliye Bakanlığı gerekli gördüğü haller
de, mükelleflerin işyeri ve ikametgâh adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kal
maksızın vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı
şubeler açmaya ve vergi dairelerinin yetki alanı ile mükelleflerin bağlı olacaklan vergi da
iresini belirlemeye yetkilidir. Cevap, B seçeneğidir.
A) Yoklama
C) Arama
E) İfade alma
C
ap
e
946. ‘Mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddî olayları, kayıtlan ve mevzu
ları araştırmak ve tespit etmek’ olarak tanımlanan vergi idaresinin bil
gi edinme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
B) Vergi incelemesi
D) Bilgi toplama
Th
e
Çözüm: VUK’a göre vergi idaresinin bilgi edinme yolları; yoklama, vergi incelemesi,
arama ve bilgi toplamadır. Yoklama: Mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddî olayları,
kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir. Yoklamaya yetkili memurlar, a) Özel
yetki verilmiş olmak kaydıyla günlük hasılatı tespit etmek, b) Ödeme kaydedici cihaz kul
lanmak mecburiyetinde olanların bu mecburiyete uyup uymadıklarını, bu cihazları belli
edilmiş esaslara göre kullanıp kullanmadıklarını ve günlük hasılatı tespit etmek, c) Gü
nü gününe kayıt yapılması zorunlu defterlerin iş yerlerinde bulundurulup bulundurulma
dığına tasdikli olup olmadığını usulüne göre kayıt yapılıp yapılmadığını, belgelerin usu
lüne göre düzenlenip düzenlenmediğini, belge kullanılıp kullanılmadığını, faturasız mal
bulunup bulunmadığını tespit etmek, d) Nakil vasıtalarını, özel işaretle durdurmak ve ta
şıtta bulundurulması icap eden taşıt pulu, yolcu listesi, fatura veya sevk irsaliyesi, yolcu
bileti ile taşıma irsaliyelerinin muhtevası ile taşman yolcu ve malların miktar ve mahiyet
lerini ölçmek, tartmak, saymak suretiyle tespit etmek, e) Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliye
si ve faturanın taşıtta bulunmaması halinde bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtalannı trafikten alıkoymak, taşman mâlın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek
ve muhafaza altına almak, yetkisine sahiptirler. Cevap, A seçeneğidir.
947. ‘Ödenm esi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek
ve sağlam ak’ olarak tanımlanan vergi idaresinin bilgi edinme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yoklama
B) Vergi incelemesi
611
Vergi Hukuku
C) Arama
D) Bilgi toplama
E) İfade alma
Çözüm: Vergi incelemesi: Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergile
rin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. İncelemeye yetkili olanlar ta
rafından gerek görüldüğü takdirde, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanteri ya
pılabilir ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurlar tetkik edilebilir. Fiili envante
rin yapılmasının gerektirdiği ve incelemeyi yapan tarafından tasdik edilen giderler, Hâ
zinece mükellefe ödenir. Cevap, B seçeneğidir.
948. Aşağıdakilerden hangisi, ihbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla,
bir mükellefin vergi kaçırdığını gösteren emarelerin bulunması duru
munda başvurulabilecek, vergi idaresinin bilgi edinme yollarından bi
risidir?
B) Vergi incelemesi
C) Arama
D) Bilgi toplama
ap
e
A) Yoklama
E) İfade alma
Th
e
C
Çözüm : İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına işa
ret eden emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar
nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir. Aramanın yapılabilmesi için: 1. Vergi
incelemesi yapmaya yetkili olanların buna gerek duyması ve gerekçeli bir yazı ile arama
karan vermeye yetkili sulh yargıcından bunu istemesi; 2. Sulh yargıcının istenilen yer
lerde arama yapılmasına karar vermesi şarttır. İhbar üzerine yapılan aramada ihbar sa
bit olmazsa, nezdinde arama yapılan kimse muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir, bu
durumda, vergi dairesi muhbirin ismini bildirmeye mecburdur. Cevap, C seçeneğidir.
9 4 9 . Aşagıdakilerden hangisi Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre kurula
bilecek komisyonlardan birisi değildir?
A) Takdir komisyonları
B) Zirai kazançlar il komisyonları
C) Arsa birim değer tespitinde takdir komisyonları
D) Arazi birim değer tespitinde takdir komisyonu
E) Hiçbiri
Çözüm : VUK’a göre kurulabilecek komisyonlar; takdir komisyonu, zirai kazançlar il ko
misyonları, arsa birim değer tespitinde takdir komisyonları ve arazi birim değer tespitin
de takdir komisyonudur. Takdir Komisyonu: illerde defterdarın, ilçelerde malmüdürünün veya bunlann belirleyecekleri memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin
yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulur. Takdir komisyonunun görevleri şunlar
dır: 1. Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak, 2.
Vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek. Zirai
612
4T Maliye Sorulan
ap
e
Kazançlar II Komisyonu valinin başkanlığında defterdar, gelir müdürü, ziraat müdü
rü, veteriner müdürü, il merkezindeki ziraat bankası şube müdürü ve seçilmiş üç üyeden
kurulur. Ormancılığa ilişkin konuların görüşülmesinde komisyona veteriner müdürü ye
rine orman işletme müdürü veya tevkil edeceği bir temsilci katılır. Arsalara ait asga
rî ölçüde birim değer tespitinde takdir komisyonu; belediye başkanı veya yetki
lendirdiği memurun başkanlığı altında belediyenin yetkili bir memuru ile defterdarın, ver
gi dairesi başkanlığı bulunan yerlerde ise vergi dairesi başkanınm görevlendireceği iki
memur, tapu sicil müdürü veya yetkilendirdiği bir memur ve ticaret odasınca seçilmiş bir
üye ile ilgili mahalle ve köyün muhtarından kurulur. Bu komisyon 1319 sayılı Emlak
Vergisi Kanununun 29. maddesi uyarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak par
sellenmemiş arazide her köyün cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeleri iti
bariyle asgarî ölçüde birim değer tespit etmekle görevlidir. Araziye ait asgarî ölçüde
birim değer tespitinde takdir komisyonu; valinin başkanlığı altında defterdar, Ta
rım Orman ve Köyişleri Bakanlığı il müdürü ile il merkezlerindeki ticaret ve ziraat oda
larından seçilmiş birer üyeden kurulur. Bu komisyon 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu
nun 29. maddesi uyarınca her il veya ilçe için arazinin cinsi (Kıraç, taban ve sulak) iti
bariyle asgari ölçüde birim değer tespit etmekle görevlidir. Cevap, E seçeneğidir.
C
950. Mükellefiyet türlerine ve işletmelerin büyüklüğüne göre değişebilen ve
mükelleflerin biçimsel ve usule ilişkin ödevleri aşağıdakilerden hangi
siyle adlandırılır?
B) Şekli vergi mükellefiyeti
C) Vergi sorumluluğu
D) Vergi ehliyeti
e
A) Maddi vergi mükellefiyeti
E) Vergi yükümlülükleri
Th
Çözüm : Maddi vergi mükellefiyeti: Mükellefin en önemli ödevi vergi borcunun ka
nuna uygun biçimde ödenmesidir. Bu yapılmadığı takdirde vergi borcu mükelleften zor
la ve gecikme zammı uygulanarak alınmaktadır. İşte vergi borcunun ödenmesine ilişkin
hususlar maddi vergi mükellefiyetini oluşturur. Sekli vergi mükellefiyeti: Mükellefle
rin biçimsel ve şekle ilişkin ödevlerini kapsamaktadır. İşletmelerin büyüklüğüne göre bu
ödev ve sorumlulukların yoğunluğu değişmektedir. Biçimsel vergi ödevlerini yerine ge
tirmeyen mükellefler cezalandmlırlar. Vergi yükümlülükleri: Vergi mükelleflerinin
VUK’tan kaynaklanan ödev ve sorumluluklarının tamamıdır. Cevap, B seçeneğidir.
951. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi m ükel
le fin ödevleri arasında yer almaz?
A) Bildirmeler
B) Defter tutma
C) Değişiklikleri bildirmeme
D) Beyannameleri tasdik ettirme
E) Envanter çıkarma
Çözüm: VUK’a göre mükellefin ödevleri; 1) Bildirimde bulunma ödevi; işe başlamanın
bildirilmesi, iş değişikliklerinin bildirilmesi, işi bırakmanın bildirilmesi ile bina ve arazi de
613
Vergi Hukuku
ğişikliklerinin bildirilmesidir. 2) Defter tutma ödevi 3) Envanter çıkartma, değerleme
yapma ve bilanço düzenleme ödevleri 4) Belge düzenleme ödevi 5) Ekim sayım beya
nında bulunma ödevi 6) Muhafaza ve ibraz ödevi 7) Beyannameleri tasdik ettirme öde
vi 8) Diğer ödevler. Görüldüğü üzere mükelleflerin değişiklikleri bildirmeme değil, aksi
ne bildirme ödevi bulunmaktadır. Cevap, C seçeneğidir.
952. Tüccarlar açısından aşağıdakilerden hangisi işe başlama belirtilerin
den değildir?
A) Tüccarın belli bir yerde bilfiil ticari veya sınai faaliyete geçmesi
B) Tüccarın ticaret siciline kaydolması
C) Tüccarın mesleki bir kuruluşa kaydolması
D) Tüccarın işyeri kiralaması
e
E) Basit usule tabi tüccann işle bilfiil uğraşmaya başlaması
e
C
ap
Çözüm: Ticaret erbabı açısından işe başlama belirtileri kavramı, tüccarlar ve serbest
meslek erbaplannı kapsamaktadır. Tüccarlar için su hallerden herhangi biri işe
başlandığını gösterir: 1) Bir iş yeri açmak (İş yeri açmaktan maksat, belli bir yerde
bilfiil ticari veya sınai faaliyete geçmek demektir. Bir yerin ne maksatla olursa olsun sa
dece tutulmuş olması veya içinde tertibat ve tesisat yapılmakta bulunması iş yerinin
açıldığını göstermez); 2) İş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşek
küle kaydolunmak; 3) Kazançları basit usulde tespit edilen tüccarlar için işle bilfiil uğraş
maya başlamak. Cevap, D seçeneğidir.
Th
953. Serbest meslek erbapları açısından aşağıdakilerden hangisi işe başla
ma belirtilerinden değildir?
A) Serbest meslek erbabının muayenehane açması
B) Serbest meslek erbabının çalıştığı yere tabela asması
C) Serbest meslek erbabının mesleki bir kuruluşa kaydolması
D) Serbest meslek erbabının faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar vermesi
E) Serbest meslek erbabının işyeri kiralaması
Çözüm : Serbest meslek erbapları açısından şu hallerden herhangi biri ise
başlandığını gösterir; 1) Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak;
2) Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alamet
leri asmak; 3) Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğu
nu gösteren ilanlar yapmak; 4) Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mes
leki teşekküllere kaydolunmak. Mesleki teşekküllere kaydolunanlardan görevleri veya
durumları icabı bilfiil mesleki faaliyette bulunmayacak olanlar bildirmelerinde bu durumu
da açıklarlar. Bir işyerinin sadece kiralanmış olması, işyerinin açıldığını göstermez.
Cevap, E seçeneğidir.
614
4T Maliye Sorulan
954. I, Tasfiye
II. İflas
III. Ölüm
IV. İşlerin geçici bir süre durdurulması
Yukandakilerden hangisi veya hangilerinin gerçekleştiği durumda işi
bırakma bildirimi verilmez?
A) Yalnız I
B) Yalnız I ve II
D) II, III ve IV
E) Yalnız IV
C) II ve III
Th
e
C
ap
e
Çözüm: VUK’a göre vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurul
ması ve sona ermesi işi bırakmayı ifade eder. İşlerin herhangi bir sebep yüzünden geçi
ci bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz. İşi bırakanlar bunu vergi dairesine
bildirmeye mecburdurlar. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktı
ğının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerin
de bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememe
si halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış sa
yılır ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince silinir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuru
luşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşlarına da bildirilir. Mükellefiyet
kaydının silinmesi, işi bırakmadan önceki döneme ilişkin yükümlülükleri ortadan kaldır
maz. Mükellefin bu tarihten sonra faaliyette bulunduğu tespit edilirse, bu dönemlere iliş
kin vergilendirme ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapı
labilir. Ölüm işi bırakma hükmündedir. Ölüm mükellefin mirası reddetmemiş mirasçılan
tarafından vergi dairesine bildirilir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer
mirasçıları bu ödevden kurtarır. Görüldüğü üzere, tasfiye, iflas ve ölüm hallerinde işi bı
rakma bildirimi verilecektir; ancak işlerin geçici bir süre ile durdurulması işi bırakma sa
yılmayacağından, işi bırakma bildirimi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Cevap, E
seçeneğidir.
955. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşagıdakilerden hangisi, defter
tutm akla zorunlu tutulan gerçek ve tüzel kişilerden değildir?
A) Ticaret ve sanat erbabı
B) Ticaret şirketleri
C) İş ortaklıkları
D) Serbest meslek erbabı
E) Basit usulde vergilendirilen ticaret erbabı
Çözüm : VUK’a göre defter tutma zorunluluğu bulunan mükellefler şunlardır: 1) Tica
ret ve sanat erbabı; 2) Ticaret şirketleri; 3) İktisadi kamu müesseseleri; 4) Dernek ve
vakıflara ait iktisadi işletmeler; 5) Serbest meslek erbabı; 6) Çiftçiler. İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından, tüccar
ların tabi oldukları hükümlere tabidirler. Basit usulde vergilendirilen ticaret erbabının def
ter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Cevap, E seçeneğidir.
615
Vergi Hukuku
956. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi, defter
tutmakla zorunluluğu bulunmayan gerçek ve tüzel kişilerden değildir?
A) Vergiden muaf esnaf
B) Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçi
C) Kurumlar vergisinden muaf müessese
D) Serbest meslek erbabı
E) Basit usulde vergilendirilen ticaret erbabı
ap
e
Çözüm: VUK’a göre haklarında defter tutma mecburiyeti uygulanmayacak olan gerçek
ve tüzel kişiler şunlardır: 1) Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye
tabi olmayan çiftçiler; 2) Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları basit usulde tes
pit edilenler, 3) Kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri ile yine
kurumlar vergisinden muaf olan dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler. Ancak bu is
tisna hükümleri, gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergiler
den birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tespit edilmeyen mükelleflerin muaf ol
madıkları vergiler için tutacakları defterleri kapsamaz. Serbest meslek erbaplarının def
ter tutma zorunluluğu bulunmaktadır. Cevap, D seçeneğidir.
C
957. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre mükelleflerin defter tutm a bakı
mından birinci ve ikinci sınıf tüccar olarak ayrılmasında dikkate alman
kriter yada kriterler aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiş
tir?
Th
e
A) Tüccarın statüsü
B) Tüccarın yıllık alım satım tutan
C) Tüccarın isteği
D) Tüccarın hem statüsü hem de yıllık alım satım tutarı
E) Hiçbiri
Çözüm: V.U.K’da birinci sınıf tüccarlar sayılırken, mükelleflerin yıllık alış ve satış tutar
ları ile gayrisafi iş hasılat tutarları dikkate alınmıştır. Diğer taraftan benzer şekilde, her
türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin de birinci sınıf
tüccar sayılacağı belirtilmektedir. Bu durum ise mükelleflerin statülerinin göz önünde bu
lundurulduğunu gösterir; Cevap, D seçeneğidir.
958. Aşağıdakilerden hangisi birinci ve ikinci sınıf tüccarların tutm ak zorun
da oldukları defterlerden değildir?
A) Yevmiye defteri
B) Defteri kebir
C) Envanter defteri
D) İşletme hesabı defteri
E)
Günlük kasa defteri
Çözüm : Bilindiği üzere birinci sınıf tüccarlar bilanço usulünde defter tutarken, ikinci sı
nıf tüccarlar işletme hesabı esasında defter tutarlar. Bilanço usulünde tutulacak defterler;
616
4T Maliye Soruları
1. Yevmiye defteri, 2. Defteri kebir ve 3. Envanter defteri (Mevcudat ve mu
vazene defterindir. Diğer taraftan işletme hesabı esasında ise, işletme hesabı def
teri tutulmaktadır. ‘Günlük kasa defteri’ bilanço usulünde defter tutan mükelleflerin tu
tacakları defterlerden birisi iken, 4369 sayılı Kanunun 82/1-b maddesiyle kaldırılmış
olup, artık günlük kasa defteri tutma uygulaması bulunmamaktadır. Cevap, E
seçeneğidir.
959. Aşağıdakilerden hangisi serbest meslek kazanç sahiplerinin tuttukları
defterlerden değildir?
A) Protokol defteri
B) Serbest meslek kazanç defteri
C) Yevmiye defteri
D) Noterlerin resmi defteri
E) Borsa acentalarının resmi defteri
Çözüm: Serbest meslek erbapları, serbest meslek kazanç defteri tutarlar. Bu def
Th
e
C
ap
e
terin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydedilir. Defterin gider tarafına, ya
pılan giderlerin türü ile yapıldığı tarih; hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve mikta
rı ile kimden alındığı yazılır. Diğer taraftan hekimler diledikleri takdirde, bu bilgileri pro
tokol defterinde göstermek şartıyla ayrı kazanç defteri tutmayabilirler. V.U.K’da bir
takım özel defterlere yer verilmiş ve bu özel defterleri tutanların bu defterlerinin, serbest
meslek kazanç defterinin yerine geçeceği belirtilmiştir. Buna göre bu özel defterler şun
lardır: 1) Noterlerin ve noterlik görevini ifa edenlerin resmi defteri, 2) Borsa acentalarının resmi defteri. Bunlar serbest meslek kazanç sahiplerinin tuttukları defterler iken,
yevmiye defteri bilanço usulünde defter tutan birinci sınıf tüccarların tutacakları defter
lerden birisidir. Cevap, C seçeneğidir.
960. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yevmiye defteri maddelerinde
yapılan yanlışlar nasıl düzeltilir?
A) Muhasebe ilkelerine göre
B) Üzeri çizilerek
C) Doğrusu yanına yazılarak
D) Düzeltilemez
E) Hiçbiri
Çözüm: Yevmiye defterî maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine
göre düzeltilebilir. Diğer bilumum defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldı
ğı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya
yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Def
terlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz bir hale ge
tirmek yasaktır. Çünkü bu durumda V.U.K’nun 359. maddesi kapsamında kaçakçılık su
çu işlenmiş olacaktır. Yevmiye defterindeki hatalar her zaman muhasebe ilkelerine göre
düzeltilir. Ancak defteri kebir yada envanter defterindeki bir hata, üzeri çizilip, yanma
doğrusu yazılmak suretiyle düzeltilebilir. Cevap, A seçeneğidir.
617
Vergi Hukuku
961. Aşağıdakilerden hangisi tasdike tabi defterlerden değildir?
A) Yevmiye defteri
B) Defteri kebir
C) Envanter defteri
D) İşletme defteri
E)
Serbest meslek kazanç defteri
Çözüm: V.U.K hükümlerine göre tasdike tabi defterler şunlardır; 1) Yevmiye defteri,
2) Envanter defteri, 3) İşletme defteri, 4) Çiftçi işletme defteri. 5) İmalat ve İstihsal Ver
gisi defterleri; (Basit İstihsal Vergisi defteri dahil), 6) Nakliyat Vergisi defteri, 7) Yaban
cı nakliyat kurumlarının hasılat defteri, 8) Serbest meslek kazanç defteri, 9) VUK’da be
ap
e
lirtilen hallerde bu defterlerin yerine kullanılacak olan defterler de tasdike tabi tutulur.
Dikkat edileceği üzere sayılan bu defterler arasında defteri kebir bulunmamaktadır.
Defteri kebirin Ticaret kanunu hükümlerine göre ispat edici vesika olabilmesi için tasdik
edilmesi gerekmektedir, ancak VUK’a göre böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Cevap, B seçeneğidir.
962. Satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meb
lağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari belgeye ne denir?
A) Perakende satış vesikası
C) Fatura
B) Sevk irsaliyesi
E) Borç ekstresi
C
D) Tahsilat makbuzu
Th
e
Çözüm: VUK hükümlerine göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve mu
amelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Fatura, satılan emtia veya yapılan iş
^karşılığında müşterinin borçlandığı mgbl^L 9 öst^mek..üz^re,. emtiayı satan. ..veyiişi ya
pan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Sevk irsaliyesi; satılan malla
rın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satı
cının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, ta
şınan veya taşıttırılan mallar için düzenlenen ve taşıtta bulundurulması şart olan belge
dir. Tahsilat makbuzu; birden fazla nüsha olarak düzenlenen, karşı taraf için parayı
ödediğini kanıtlayan belgeye verilen isimdir. Tahsilat makbuzunun aslı parayı ödeyen fir
maya verilir, bir örneği ise işletmede kalır. Ödemeler, banka, kredi kartı ve diğer yollar
dan yapılmayıp elden nakit veya çek ile yapılmış ise, ödemeyi yapan firmaya bu öde
meyi belgeleyen bir tahsilat makbuzu düzenlenir. Cevap, C seçeneğidir.
963. Aşağıdakilerden hangisi perakende satış vesikalarından değildir?
A) Perakende satış fişleri
B) Makineli kasaların kayıt ruloları
C) Giriş biletleri
D) Yolcu taşıma biletleri
E) Sevk irsaliyesi
Çözüm : Perakende Satış Vesikası, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usul
de tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecbu
riyetinde olmadıklan satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri 1) Perakende satış fişleri.
618
47 Maliye Soruları
2. Makineli kasaların kayıt ruloları, 3. Giriş ve yolcu tasıma biletleri nden
herhangi biri ile tevsik olunur. Perakende satış fişi; makineli kasaların kayıt ruloları ve
biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gös
terilir. Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilin
de teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası
müşteriye verilir. Makineli kasa kullanıp da müşteriye fiş verilmemesi halinde, peraken
de satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir. Cevap, E seçeneğidir.
964. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre defter tutmak mecburiyetinde
olanlar defter ve vesikaları hangi süre içerisinde muhafaza etmeye
mecburdur?
A) 1 yıl
B) 3 yıl
D) 7 yıl
E) 10 yıl
C) 5 yıl
e
Çözüm : Defter ve vesikaları muhafaza; defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tut
e
C
ap
tukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden tak
vim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Defter tutma
mecburiyetinde olmayanların muhafaza ödevi; defter tutmak mecburiyetinde ol
mayanlar, almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını,
tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile
muhafaza etmeye mecburdurlar. Karnelerin muhafazası; Mükellefler aidıklan vergi
karnelerini, işin devam ettiği, Gelir Vergisi Kanununa göre indirimlerle ilgili olarak bu
indirimlerden faydalandıkları sürece muhafaza ederler. Defter ve vesikaların muhafaza
süresi Türk Ticaret Kanunu’na göre ise 10 yıldır. Cevap, C seçeneğidir.
Th
965. Vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi ka
nunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin saptanması iş
lem ine ne ad verilir?
A) Hasılat tespiti
B) Dönem karının hesaplanması
C) Rayiç bedel tespiti
D) Değerleme
E) Amortisman ayrılması
Çözüm: Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin tak
dir ve tespitidir. Dolayısıyla doğru cevap D seçeneğidir.
966. Aşağıdakilerden hangisi değerleme ölçülerinden değildir?
A) Maliyet bedeli
B) Borsa rayici
C) Tasarruf değeri
D) Mukayyet değer
E) Ortalama değer
Çözüm: Değerleme ölçüleri şunlardır: 1) Maliyet bedeli, 2) Borsa rayici, 3) Tasarruf de
ğeri, 4) Mukayyet değer, 5) İtibari değer, 6) Vergi değeri, 7) Rayiç bedel, 8) Emsal be
619
Vergi Hukuku
deli ve ücreti, 9) Alış Bedeli, Buna göre değerleme, iktisadi kıymetin nevi ve mahiyeti
ne göre, bu değerleme ölçülerinden biri ile yapılır. Cevap, E seçeneğidir.
Tanımı
Maliyet bedeli
İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin
artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara bağlı
olarak yapılan her türlü giderlerin toplamını ifade eder.
Borsa rayici
Gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret
borsalanna kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvel
ki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama
değerlerini ifade eder.
Tasarruf değeri
Bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği
gerçek değerdir.
Mukayyet değer
Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlannda gösterilen hesap
değeridir.
İtibari değer
Her nevi (türlü) senetlerle, esham (hisse senetleri) ve tahvillerin
üzerinde yazılı olan değerlerdir.
Vergi değeri
Vergi değeri, bina ve arazinin Emlâk Vergisi Kanununun 29
uncu maddesine göre tespit edilen değeridir.
Rayiç bedel
Bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım
değeridir.
Emsal bedeli ve
ücreti
Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak
tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması
halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir. Emsal bedeli
sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir
esasına göre tayin olunur.
Th
e
C
ap
e
Değerleme Ölçüleri
Alış Bedeli
VUK’nda maddede sayılanlara ilave olarak var olan diğer
değerleme ölçülerinden birisidir ve iktisadi bir kıymetin iktisap
edilmesi karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeli ifade eder.
967. Bir malın üretim ve tüketim aşamalarında kendiliğinden oluşan ve baş
langıçta miktarı kesin olarak tespit edilemeyen ancak envanter sırasın
da kayıtlardan ortaya çıkanlabilen azalmayı ifade etmek için kullanı
lan kavram aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Maliyet
B) Değer kaybı
D) Zarar
E) Zayiat
C) Fire
Çözüm: Bir malın üretim ve tüketim aşamalarında kendiliğinden oluşan ve başlangıçta
miktan kesin olarak tespit edilemeyen ancak envanter sırasında kayıtlardan ortaya çıkarılabilen azalmayı ifade etmek için kullanılan kavram fire kavramı olup, vergi kanunla
rında özel olarak tanımlanmış bir konu değildir. Vergi mevzuatı açısından işletme stok
larında ticari teamüllere uygun olarak ortaya çıkan miktar azalmaları ‘olağan fire’ olarak
kabul edilmekte ve ticari icaplara uygun ortaya çıkan olağan firelerin gider veya maliyet
620
4T Maliye Sorulan
unsuruna dönüşmesi için takdir komisyonu kararı gerekmemektedir. Olağan firenin ka
bul edilebilmesi için de şu şartların var olması gerektiği kabul edilmektedir: Fire, işin ge
reği olarak ve önceden öngörülebilir olmalıdır. Fire sonucu ortaya çıkan değerler eko
nomik bir değer taşımamalıdır. Fire, kabul edilebilir bir oranda olmalıdır. Fire oranı satı
şa veya üretime sevk edilen stok tutanna uygulanmalıdır. Cevap, C seçeneğidir.
968. Vadesi gelmemiş alacak ve borç senetlerinin değerleme günündeki kıy
metine irca ederek değerleme işlemine ne ad verilir?
A) Reeskont
B) Tasarruf değerinin tespiti
C) Iskonto
D) Maliyet bedelinin tespiti
E) İtibari değerinin tespiti
C
ap
e
Çözüm: VUK hükümlerine göre alacak ve borçlar mukayyet değerleri ile değerlenir.
Ancak yasada öngörülen şekilde bazı mükellefler zorunlu, diğer bir kısmı ise ihtiyari ola
rak senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün değerine getirebilmektedirler.
Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi iş
lemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç se
netlerini mukayyet değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı
düşmek suretiyle net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması rees
kont işlemini ifade etmektedir. Cevap, A seçeneğidir.
Th
e
969. Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan
kaynaklanan riskler ile yararlarının tamamının veya tam am ına yakını
nın belli bir dönemde bir bedel karşılığında kiracıya bırakılması sonu
cunu doğuran kiralamalara ne ad verilir?
A) Kiralama
B) Leasing
D) Fortfaiting
E) Baliğ
C) Faktoring
Çözüm: Finansal kiralama (leasing); Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracı
ya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir İktisadî kıymetin mülkiyetine sahip ol
maktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran ki
ralamalardır. Aşağıdaki hallerden herhangi birinin varlığı durumunda kiralama işleminin
finansal kiralama olduğu kabul edilir:
1) İktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
2) Kiracıya kira süresi sonunda İktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın
alma hakkı tanınması,
3) Kiralama süresinin İktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80’inden daha büyük bir
bölümünü kapsaması veya
4) Sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının İkti
sadî kıymetin rayiç bedelinin % 90’ından daha büyük bir değeri oluşturması.
621
Vergi Hukuku
Doğal kaynakların araştırılması veya kullanılmasına yönelik kiralama sözleşmeleri ile si
nema filmleri, video kayıtları, patentler, kopyalama haklan gibi kıymetlerle ilgili lisans
sözleşmeleri finansal kiralama kapsamında değerlendirilmez. Arazi, arsa ve binalarla il
gili kiralama sözleşmeleri, sadece, sözleşmede kira süresi sonunda mülkiyet hakkının ki
racıya devri öngörülmüşse veya kiracıya kira süresi sonunda kiralama konusu gayrimenkulü düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınmışsa finansal kiralama kapsamında değer
lendirilir. Cevap, B seçeneğidir.
970. Aşağıdakilerden hangisi amortisman ayırma yöntemlerinden değildir?
A) Normal amortisman usulü
B) Azalan bakiyeler usulü
C) Madenlerde amortisman
D) Fevkalade amortisman
E)
Gerçek amortisman
e
Çözüm: VUK’da yer alan amortisman ayırma yöntemleri; normal amortisman, azalan
bakiyeler usulünde amortisman, madenlerde amortisman ve fevkalade amortismandır.
ap
Normal amortisman: Mükellefler amortismana tâbi İktisadî kıymetlerini Maliye Ba
Th
e
C
kanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranlann
tespitinde İktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır. Azalan bakiyeler usu
lünde amortisman: Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler,
amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile
yok edebilirler. Bu usulde her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce
ayrılmış olan amortismanlar toplamının tenzili suretiyle tespit olunur. Bu usulde uygula
nacak amortisman oranı % 50’yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki ka
tıdır. Bu usulde amortisman süresi normal amortisman oranlarına göre hesaplanır. Bu
sürenin son yılma devreden bakiye değer, o yıl tamamen yok edilir. Madenlerde
amortisman: İşletme sebebiyle içindeki cevherin azalmasından dolayı maddi değerini
kaybeden madenlerin ve taş ocaklarının imtiyaz veya maliyet bedelleri, ilgililerin, müra
caatları üzerine bunların büyüklük ve mahiyetleri göz önünde tutulmak ve her maden ve
ya taş ocağı için ayrı ayrı olmak üzere Maliye ve Sanayi Bakanlıklarınca belli edilecek
nispetler üzerinden yok edilir. Fevkalade amortisman: Amortismana tabi olup; yan
gın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybe
den; yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen
kullanılmaz bir hale gelen; cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma
ve yıpranmaya maruz kalan menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müraca
atları üzerine ve ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her
işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen ‘Fevkalade ekonomik ve teknik
amortisman nispetleri’ uygulanır. Cevap, E seçeneğidir.
971 . Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre amortismanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) Normal amortisman usulünde amortisman oranları, İktisadî kıymetlerin fayda
lı ömürleri dikkate alınarak tespit edilir.
622
4T Maliye Soruları
B) Azalan bakiyeler usulünde amortisman ayırmak için bilanço esasında defter
tutmak şarttır.
C) Azalan bakiyeler usulünde amortisman oranı azami %50’dir.
D) Yangın nedeniyle değerini kısmen yitiren gayrimenkuller için fevkalade amor
tisman oranları uygulanamaz.
E) Yeni icatlar nedeniyle teknik verim ve kıymeti düşen gayrimenkuller için fev
kalade amortisman oranları uygulanabilir.
Çözüm: Bir önceki soruda yer alan açıklamalar tekrar incelendiğinde; yangın nedeniy
le değerini kısmen yitiren gayrimenkuller için fevkalade amortisman oranlarının uygula
nabileceği görülecektir. Cevap, D seçeneğidir.
e
972. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre amortisman ayırma yönteminin
seçilme ve değiştirilmesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğru
dur?
ap
A) iktisadi ve teknik bakımdan bir bütün teşkil eden değerler için normal ve aza
lan bakiyeler usulü ile amortisman usullerinden her ikisi de bir arada uygula
nabilir.
C
B) Bir iktisadi kıymet için aktife girdiği yıl normal amortisman yöntemiyle amor
tisman ayrılmış ise, müteakip vergilendirme dönemlerinde isteğe göre bu usul
den dönülemez.
e
C) Bir iktisadi kıymet için aktife girdiği yıl normal amortisman yöntemiyle amor
tisman ayrılmış ise, müteakip vergilendirme dönemlerinde isteğe göre bu usul
den dönülebilir
Th
D) Azalan bakiyeler usulünden normal amortisman yöntemine dönülemez.
E) Amortisman ayırma yöntemini değiştirenler durumu beyannamelerinde veya
eski bilançolarda belirtmeye mecburdurlar.
Çözüm: iktisadi ve teknik bakımdan bir bütün teşkil eden değerler için normal veya aza
lan bakiyeler usulü ile amortisman usullerinden yalnız birisi uygulanabilir. Bir iktisadi de
ğer üzerinden normal amortisman usulüne göre amortisman ayrılmasına başladıktan
sonra bu usulden dönülemez. Bir iktisadi değer üzerinden azalan bakiyeler usulüne gö
re amortisman ayrılmaya başlandıktan sonra normal amortisman usulüne geçilebilir. Bu
suretle usul değiştirenler durumu beyannamelerinde veya eski bilançolarda belirtmeye
mecburdurlar. Kabul edilen yeni usul bu bildirimin yapıldığı beyannamenin ilgili bulun
duğu dönemden itibaren nazara alınır. Bu takdirde henüz yok edilmemiş olan değer kıs
mı, bakiye amortisman süresine bölünmek suretiyle eşit miktarlarla yok edilir. Cevap, B
seçeneğidir.
973. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi şüpheli
alacaklar ile ilgili olarak doğru değildir?
A) Alacağın şüpheli hale gelmesi için dava safhasında olmalıdır.
623
Vergi Hukuku
B) Alacağın şüpheli hale gelmesi için icra safhasında olmalıdır.
C) Alacağın şüpheli hale gelmesi için, yazı ile veya protesto ile bir defadan fazla
istenmesi gerekmektedir.
D) Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte kar
şılık ayrılabilir.
E) Alacağın bir kısmı için teminat verilmiş olsa dahi, bu alacak şüpheli hale gelir
se alacağın tamamına karşılık ayrılabilir.
ap
e
Çözüm: Şüpheli alacaklar: Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilme
si ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protes
toya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş
bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sa
yılır. Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ay
rılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı
alacaklarda, teminattan geri kalan miktara karşılık ayrılabilir. Şüpheli alacakların sonra
dan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
Cevap, E seçeneğidir.
C
974. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi ‘alacak
larda amortisman’ kapsamında değildir?
A) Değersiz hale gelen alacaklar
B) Şüpheli hale gelen alacaklar
e
C) Konkordato yoluyla vazgeçilen alacaklar
D) Ticari alacaklar
Th
E) Sulh yoluyla vazgeçilen alacaklar
Çözüm : VUK’nun alacaklarda ve sermayede amortisman başlıklı ikinci bölümünde; de
ğersiz alacaklar, şüpheli alacaklar ve vazgeçilen alacaklara yer verilmiştir. Değersiz ala
caklar: Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kal
mayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte ta
sarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin değersiz alacakları, gider kayde
dilmek suretiyle yok edilirler. Vazgeçilen alacaklar: Konkordato veya sulh yoluyla
alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alı
nır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl için
de zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına alınır. Ticari alacaklar ise başlı başına
amortismanın konusuna girmez. Cevap, D seçeneğidir.
9 7 5 . Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi suçlarında birleşme ve iş
tirak ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Ceza gerektiren tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa
bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir.
624
4T Maliye Sorulan
B) Ceza gerektiren tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa
bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en hafifi kesilir.
C) Vergi ziyaı cezasında, tek bir fiil ile başka neviden birkaç vergi ziyaa uğramış
olursa her vergi bakımından ayrı ayrı ceza kesilir.
D) Ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza ke
silir.
E) Vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları ile diğer kanunlarda yazılı cezalar; iç
tima ve tekerrür hükümleri bakımından birleştirilemez.
Çözüm: Tek Fiil İle Çeşitli Suç İşlenmesi: a) Muhtelif Vergi Ziyama Sebebi
yet Verilmesi: Vergi ziyaı cezasında cezayı gerektiren tek bir fiil ile başka neviden bir
kaç vergi ziyaa uğramış olursa her vergi bakımından ayrı ayrı ceza kesilir, b) Muhtelif
Cezayı Gerektirmesi: Cezayı gerektiren tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlik
Th
e
C
ap
e
te işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir. Usulsüz
lük cezası kesilen bir fiil ile vergi ziyama da sebebiyet verildiği sonradan anlaşıldığı tak
dirde, evvelce usulsüzlük cezası kesilmiş olması, bu cezanın ziyaa uğratılan vergiden do
layı kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası ile mukayesesine ve noksan kesilen cezanın ik
maline mani değildir. Fiil ayrılığı: Ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten
dolayı ayrı ayrı ceza kesilir. Ancak usulsüzlüklerden, ayrı takvim yılı içinde aynı neviden
birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının her biri için, birincisine ait cezanın dört
te biri kesilir. Suçlarda birleşme: VUK’da yer alan vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük ce
zaları ile 359. maddede yazılı kaçakçılık cezalan ve diğer kanunlarda yazılı cezalar; içti
ma ve tekerrür hükümleri bakımından birleştirilemez. Vergi cezasıyla cezalandınlan fiil
ler, aynı zamanda kaçakçılık suçunu da oluşturduğu takdirde vergi cezası kesilmesi, ka
çakçılık cezası için takibat yapılmasına engel olmaz. Cevap, B seçeneğidir.
976. ‘Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesinin ya
pılması için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak........ beklenir. Be
yanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır. ’
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) 3 gün
B) 10 gün
D) 30 gün
E) 45 gün
C) 15 gün
Çözüm: V U K’nun 342. maddesi vergi ziyaı açısından veraset ve intikal vergisi beyan
nameleri için ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre; veraset ve intikal vergisin
de ek süre: Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi
nin yapılması için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün beklenir.
Beyanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır. Ayrıca mükellefe tebliğ
edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verilir. Cevap, C seçeneğidir.
625
Vergi Hukuku
977. Vergi
z i yat
ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Mükellefin vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi ve
ya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirilememesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir.
B) Mükellefin veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanın
da yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zama
nında tahakkuk ettirilememesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir.
C) Mükellefin veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanın
da yerine getirmemesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirilememe
si veya eksik tahakkuk ettirilmesidir.
D) Mükellefin veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanın
da yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zama
nında tahakkuk ettirilememesidir.
ap
e
E) Mükellefin veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanın
da yerine getirmemesi nedeniyle, verginin eksik tahakkuk ettirilmesidir.
Th
e
C
Çözüm : Vergi ziyaı. mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini za
manında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanın
da tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni
haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya benzer şekillerle ver
ginin eksik tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de
vergi ziyaı hükmündedir. Yukarıdaki hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi ve
ya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil
etmez. Cevap, B seçeneğidir.
97 8 . Mükellef veya vergi sorumlusunun Vergi Usul Kanunu’nun 341. mad
desinde yazılı fiillerle vergi ziyama sebebiyet vermesi durumunda ke
silecek ceza tutarı aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiş
tir?
A) Bir kat
B) Bir buçuk kat
D) İki buçuk kat
E) Üç kat
C) İki kat
Çözüm : Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini za
manında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında
tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Diğer taraftan ver
gi ziyama yol açanlara uygulanacak vergi ziyaı cezası ise VUK’nun 344. maddesinde yer
almaktadır. Buna göre, vergi ziyama sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu
hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. Vergi ziyaına kaçakçılık yapma fiilleriyle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere işti
rak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. Vergi incelemesine başlanılmasından veya tak
dir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi
geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için kesilecek ceza yüzde elli oranında uy
626
4T Maliye Sorulan
gulanır. Görüldüğü üzere, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyama sebebiyet verilme
si durumunda uygulanacak ceza tutarı bir kat, buna karşılık 359. maddede yazılı fiiller
le sebebiyet verilmesi halinde ise bu ceza üç kat olarak uygulanacaktır. Cevap, A
seçeneğidir.
979. Vergi kanunlarının, vergi uygulamaları bakımından koydukları bazı şe
kil ve usul hükümlerine uyulmaması durumunda kesilecek ceza aşağıdakilerden hangisidir?
A) Vergi ziyaı cezası
B) Usulsüzlük cezası
C) Matrah artırımı cezası
D) Resen tarhiyat cezası
E) idarece takdir edilecek ceza
Çözüm: Vergi uygulamaları bakımından koydukları bazı şekil ve usul hükümlerine uyul
maması durumunda kesilecek ceza, usulsüzlük cezasıdır. Usulsüzlük dereceleri ve ce
C
ap
e
zaları VUK’nun 352. maddesinde düzenlenmiştir. Usulsüzlükler; birinci ve ikinci derece
usulsüzlükler olmak üzere iki gruba ayrılır. Hangi usulsüzlüğe hangi tutarda ceza kesile
ceği; kanuna ekli cetvelde belirlenmiştir. Usulsüzlüğün derecesine göre, bu cetveldeki tu
tarlara göre ceza kesilir. Usulsüzlük fiili re’sen takdiri de gerektirirse, cezalar iki kat ola
rak uygulanır. Sorudaki veriler incelendiğinde, matrah artırımı ve idarece takdir edilecek
ceza diye bir ceza yoktur. Re’sen tarhiyat ise bir ceza değil, tarhiyat türüdür. Cevap, B
seçeneğidir.
e
980. Aşagıdakilerden hangisi birinci derece usulsüzlükler arasında ver al
m az?
Th
A) Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması.
B) Tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması.
C) Veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak bi
rinci 15 günlük süre içinde verilmiş olması.
D) Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin ikinci 15 günlük süre içerisinde ve
rilmiş olması.
E) VUK’nun kayıt nizamına ait hükümlerine uyulmamış olması.
Çözüm: VUK’da şekil ve usul hükümlerine uyulmaması, birinci ve ikinci derce usulsüz
lük olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Buna göre birinci derece usulsüzlükler şunlardır: 1)
Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması; 2) Tutulması mecburi
olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması; 3) Defter kayıtlarının ve bunlarla
ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede
noksan, usulsüz veya karışık olması; 4) Çiftçiler tarafından muhtar ve ihtiyar heyetlerin
ce yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi; 5) VUK’nun kayıt nizamına ait hü
kümlerine uyulmamış olması 6) işe başlamanın zamanında bildirilmemesi; 7) Tasdiki
mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yapünlmamış olması
(Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik etti
627
Vergi Hukuku
rilmemiş sayılır.); 8) Diğer ücretler üzerinden salman Gelir Vergisinde, tarh zamanı geç
tiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması; 9) Veraset ve intikal vergisi beyannamesi
nin ikinci 15 günlük süre içerisinde verilmiş olması. Cevap, C seçeneğidir.
981. Aşağıdakilerden hangisi ikinci derece usulsüzlükler arasında ver al
maz?
A) Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması.
B) Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınma
mış olması.
C) Veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak bi
rinci 15 günlük süre içinde verilmiş olması.
D) İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi.
e
E) Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süre
sinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması.
ap
Çözüm : İkinci derece usulsüzlükler şunlardır: 1) Veraset ve intikal vergisi beyanname
lerinin süresinin sonundan başlayarak birinci 15 günlük süre içinde verilmiş olması; 2)
Th
e
C
Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek
doğru bir şekilde yapılmaması; 3) Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında ya
pılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç); 4) Vergi karnesinin süresinin sonundan
başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması; 5) Tasdiki mecburi olan defterlerden
herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yap
tırılmış olması; 6) Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli
şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin
hükümlere uyulmamış olması; 7) Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını
bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi.
Cevap, D seçeneğidir.
98 2 . 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden han
gisi özel usulsüzlük cezasını gerektiren fiillerden değildir?
A) Fatura ve benzeri evrakların verilmemesi ve alınmaması.
B) Bilgi verme ve ibraz ödevinin yerine getirilmemesi.
C) İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi.
D) Maliye Bakanlığı’nca getirilen zorunluluklara uyulmaması.
E) Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması.
Çözüm : VUK’ta bazı usulsüzlükler özel olarak düzenlenmiş ve bu usulsüzlüklerin ceza
lan da ayrı olarak belirlenmiştir. Buna göre özel usulsüzlükler şunlardır; fatura ve
benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer sekil ve usul hükümlerine uyulmamaşı, noterlerin Damga Vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kâğıtları, vergi ve ceza
sı tahsil edilmeden tasdik etmesi, bilgi vermekten çekinenler ile VUK’ta ver alan zorun-
628
4T Maliye Soruları
tuluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini verine getirme
yen yöneticiler dahil) birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile bunların dışında kalanlara kesile
cek ceza, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumlan veya posta idarelerin
ce düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflere kesilecek ce
za, elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesil
mesi gereken özel usulsüzlük cezası vb. (VUK Mad.353, Mükerrer Mad.355). Diğer ta
raftan işe başlamanın zamanında bildirilmemesi ise VUK’nun 352. maddesinde düzen
lenmiş olup, usulsüzlük cezasını gerektirmektedir. Cevap, C seçeneğidir.
983. Aşağıdakilerden hangisi Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde yer
alan ve hapis cezası ile birlikte üç kat vergi ziyaı cezasını gerektirir ni
telikteki fiillerden değildir?
A) Defter ve kayıtlarda muhasebe ve hesap hileleri yapılması
ap
e
B) Sahte belge düzenlenmesi
C) Maliye bakanlığı ile anlaşma yapılmaksızın belge basılması
D) Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi
E) Beyannamelerin zamanında verilmemesi
C
Çözüm: VUK’nun kaçakçılık suçları ve cezalarını düzenleyen 359. maddesine göre ka
çakçılık suçları ve cezalan aşağıdaki gibidir.
a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bu
Th
e
lunan; 1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan
veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defter
lere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak
şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kay
dedenler, 2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviya
tı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, hakkında on se
kiz aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair su
retlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere
defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muame
le veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar
itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltı
cı belgedir.
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti
bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sayfalarını yok ederek yeri
ne başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya
suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kulla
nanlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele ve
ya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.
c) VUK hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basa
bileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kulla
nanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
629
Vergi Hukuku
Pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında hapis ce
zası uygulanmaz. Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında hapis cezalarının uygulanma
sı, vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. Yapılan bu açıklama
lardan da görüleceği üzere beyannamelerin zamanında verilmemesi, kaçakçılık cezasını
gerektiren bir fiil değil, usulsüzlük cezasını gerektiren bir fiildir. Bu nedenle de sorunun
doğru cevabı E seçeneğidir.
984. Gecikme faizi ve gecikme zammı ile ilgili olarak aşağıdakilerden han
gisi yanlıştır?
A) İkmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler için, bunların ilgili bulunduğu
döneme ilişkin normal vade tarihinden, dava konusu yapılmaksızın kesinleş
meleri halinde tahakkuk tarihine kadar gecikme faizi uygulanır.
e
B) İkmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler için, bunların ilgili bulunduğu
döneme ilişkin normal vade tarihinden, dava konusu yapılmaları halinde, yar
gı organı kararının tebliğ tarihine kadar gecikme faizi uygulanır
ap
C) Uzlaşma halinde, uzlaşılan vergilere normal vade tarihinden, uzlaşma tutana
ğının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı oranında gecik
me faizi uygulanır.
C
D) Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına, vadenin bitim
tarihinden itibaren her ay için gecikme zammı oranında gecikme faizi uygula
nır.
Th
e
E) Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına, vadenin bitim
tarihinden itibaren her ay için gecikme zammı oranında gecikme zammı uy
gulanır.
Çözüm : Gecikme faizi VUK’nun 112. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; ikma
len, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen
vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme iliş
kin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b)
Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında
belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren,
yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre
tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de
aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.
Dikkat edileceği üzere vergi cezaları için gecikme faizi uygulanamaz.
Gecikme zammı ise; 6183 sayılı AATUHK’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir. Bu
na göre amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim
tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 1,40320 oranında gecikme zammı
tatbik olunur. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir.
Gecikme zammı 1 TL’den az olamaz. Gecikme zammı; VUK’a göre uygulanan vergi
3 2 0 19 .10.2010 tarih ve 27734 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20 10 /96 5 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile be
lirlenen oran.
630
4T Maliye Sorulan
ziyaı cezalarında burada belirtilen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahi
yetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bunların dı
şındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme zammı uygulanmaz. Gecik
me zammı oranını değiştirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yapılan bu açıklamalardan
görüleceği üzere, sorunun doğru cevabı D seçeneği olup, amme alacağının ödeme müd
deti içinde ödenmeyen kısmına, vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için gecikme
zammı oranında gecikme faizi değil, gecikme zammı uygulanır.
985. Aşağıdakilerden hangisi vergi uyuşmazlıklarının idari aşamalarda çö
züm yollanndan birisi değildir?
A) Uzlaşma
B) Tarhiyat Öncesi Uzlaşma
E) Dava Açma
ap
e
C) Ücretlilere Vergi iadesinde Uzlaşma
D) Tarhiyat Sonrası Uzlaşma
Çözüm: VUK hükümlerine göre mükellef ile vergi idaresi arasında doğabilecek vergi
C
uyuşmalıklarının idari aşamalarda çözüm yolları; uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma, üc
retlilere vergi iadesinde uzlaşma ve tarhiyat sonrası uzlaşmadır. Dava açma ise idari bir
çözüm yolu değil, yargısal bir çözüm yoludur. Cevap, E seçeneğidir.
Th
e
986. A dına vergi salman ve ceza kesilen mükelleflerin başvurabileceği ge
nel uzlaşma müessesesi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak ve
rilm iştir?
A) Tarhiyat öncesi uzlaşma
B) Tarhiyat sonrası uzlaşma
C) Pişmanlık
D) İslah
E) indirim
Çözüm: VUK’nda birisi genel uzlaşma müessesesi (Tarhiyat sonrası uzlaşma), diğeri de
tarhiyat öncesi uzlaşma olmak üzere iki türlü uzlaşma mevcuttur. Genel uzlaşma m ü
essesesi (Tarhiyat sonrası uzlaşma), mükellef tarafından, ikmalen, re’sen veya ida
rece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (359 uncu maddede
yazılı kaçakçılık fiilleriyle vergi ziyama sebebiyet verilmesi halinde tarh edi
len vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza hariç) ta
hakkuk edecek miktarları konusunda idare ile uzlaşmasıdır. Uzlaşma konusu verginin
matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda uzlaşma sadece toplam matrah farkı
nın bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilir. Uzlaşma talebi vergi ihbar
namesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılır. Uzlaşmanın vaki olmaması ve
ya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Uzlaşmanın va
ki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılır. Mükellef dava açma süresinin
sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdir
de uzlaşma sağlanmış sayılır. Mükellef, uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek
631
odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir mes
lek mensubu bulundurabilir. Uzlaşmaya ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıka
rılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Nitekim Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanmış,
tarhiyat öncesi uzlaşma yönetmeliği ve tarhiyat sonrası uzlaşma yönetmelikleri mevcut
tur. Cevap B seçeneğidir
987. Aşağıdakilerden hangisi uzlaşma talebi için ileri sürülebilecek gerekçe
lerden birisi olamaz?
A) Kanun hükümlerine yeterince nüfuz edilememesi nedeniyle vergi ziyama se
bebiyet verilmesi.
B) Yanılma nedeniyle vergi ziyama sebep olunması.
C) Vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata nedeniyle vergi ziyama
sebep olunması.
ap
e
D) Vergi ziyama Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığı
nın olması nedeniyle sebep olunması.
E) Vergi ziyama muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılarak sebep olunması.
Çözüm: VUK hükümlerine göre mükellef tarafından, ikmalen, re’sen veya idarece tarh
Th
e
C
edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tahakkuk edecek miktarları konu
sunda idare ile uzlaşma talep edebilmek için ileri sürülebilecek gerekçeler şunlardır: 1)
Kanun hükümlerine yeterince nüfuz edilememesi nedeniyle vergi ziyama sebebiyet ve
rilmesi, 2) Yanılma nedeniyle vergi ziyama sebep olunması, 3) Vergi hataları ile bunun
dışında her türlü maddi hata nedeniyle vergi ziyama sebep olunması, 4) Vergi ziyama
Yargı kararlan ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olması nedeniyle se
bep olunması. Vergi ziyama muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılarak sebep olun
ması, VUK 359. madde kapsamında kaçakçılık fiilli ile vergi ziyama sebebiyet verme su
çunu oluşturmakta olup, uzlaşma kapsamı dışındadır. Cevap E seçeneğidir
988. Vergi incelemelerine dayanılarak salınacak vergi ve kesilecek cezalar
için mükellefin başvurabileceği uzlaşma müessesesi aşağıdakilerden
hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Tarhiyat öncesi uzlaşma
B) Tarhiyat sonrası uzlaşma
C) Pişmanlık
D) Islah
E) İndirim
Çözüm : Tarhiyat öncesi uzlaşma; Maliye Bakanlığı, vergi incelemesine dayanılarak
tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalarda (359. maddede yazılı kaçakçılık fiille
riyle vergi ziyama sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesile
cek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç) tarhiyat öncesi uz
laşma yapılmasına izin verebilir. Tarhiyattan önce uzlaşmaya varılması halinde tutanak
la tespit edilen bu husus hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikâyette bulunulamaz.
Uzlaşılan vergi miktarı üzerinden gecikme faizi hesaplanır. Tarhiyat öncesi uzlaşmanın
632
47 Maliye Soruları
temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde
mükellefler veya ceza muhatabı olanlar verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden
sonra uzlaşma talep edemezler. Yapılan bu açıklamalardan da görüleceği üzere; vergi in
celemelerine dayanılarak salınacak vergi ve kesilecek cezalar için mükellefin başvurabi
leceği uzlaşma yolu, tarhiyat öncesi uzlaşma müessesesi olup, doğru cevap A seçeneği
dir.
989. Aşağıdakilerden hangisi tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamı dışındadır?
A) 344. maddenin birinci fıkrasına göre bir kat vergi ziyaı cezası kesilmiş tarhiyatlarda vergi aslı
B) 344. maddenin birinci fıkrasına göre bir kat vergi ziyaı cezası kesilmiş tarhiyatlarda vergi ziyaı cezası
D) Özel usulsüzlük cezaları
ap
e
C) Usulsüzlük cezalan
E) 344. maddenin ikinci fıkrasına göre üç kat vergi ziyaı cezası kesilmiş tarhiyatlarda vergi ziyaı cezası
C
Çözüm: VUK’nda birisi genel uzlaşma müessesesi (Tarhiyat sonrası uzlaşma), diğeri de
tarhiyat öncesi uzlaşma olmak üzere iki türlü uzlaşma mevcuttur. Her iki uzlaşma türün
de de VUK’nun 359. maddesinde yazılı kaçakçılık fiilleriyle vergi ziyama se
bebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere
iştirak edenlere kesilecek cezalar uzlaşma kapsamı dışındadır. Bir başka deyişle, üç
Th
e
kat vergi ziyaı cezası kesilmiş tarhiyatlarda vergi ziyaı cezası uzlaşma kapsamı dışında
dır. Dolayısıyla doğru cevap E seçeneğidir.
990. Uzlaşma ve vergi mahkemelerinde dava açma konusunda aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Mükellef ancak uzlaşma vaki olmadığı takdir dava açma yoluna gidebilir.
B) Uzlaşma vaki olmuşsa mükellef dava açamaz.
C) Uzlaşma vaki olmuşsa mükellef dava açabilir.
D) Uzlaşmanın vaki olmaması durumunda, buna ilişkin tutanağın kendisine tebli
ğinden itibaren mükellef dava açabilir.
E) Uzlaşma vaki olmamışsa, buna ilişkin tutanağın mükellefe verildiği tarihte da
va açma süresi bitmişse, bu süre tutanağın tebliğinden itibaren 15 gün uzar.
Çözüm: Süresi içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma
talep ettiği vergi veya ceza için, ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yolu
na gidebilir. Mükellef veya ceza muhatabı aynı vergi veya ceza için uzlaşma talebinden
önce dava açmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahke
melerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hü
kümsüz sayılır. Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve ce
633
Vergi Hukuku
zaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına sadece ceza kesil
miş bulunan, üzerinde uzlaşılan işbu cezaya karşı dava açamaz. Uzlaşmanın vaki olma
ması halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uz
laşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler
dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma
müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden iti
baren 15 gün olarak uzar. Uzlaşmanın vaki olmaması halinde, durdurulmuş olan dava
nın görülmesine vergi mahkemesinde devam edilir. Cevap, C seçeneğidir.
991. Aşağıdakilerden hangisi vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili
değildir?
A) Mükellef
B) Kendisine vergi cezası kesilen kişi
e
C) Kendisine vergi cezası kesilmemiş vergi sorumlusu
ap
D) Belediye varidat müdürü
E) Vergi dairesi başkanlıkları (belli bir tutara kadar)
Th
e
C
Çözüm: Vergi Mahkemesinde Dava Açmaya Yetkili Olanlar: Mükellefler ve ken
dilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mah
kemesinde dava açabilirler. Vergi dairesi, tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve
takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilir. Belediyelerde dava aç
ma yetkisini belediye adına varidat müdürü, olmayan yerlerde hesap işleri müdürü veya
o görevi yapan kullanır. Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının
(İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatini almadan vergi mahkemesi karar
ları aleyhine temyiz yoluna gidemezler. Gelir İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle
sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bu
lunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebilir.
Cevap, C seçeneğidir.
992. Aşağıdakilerden hangisi vergi davasının konusunu oluşturabilecek hu
suslardan birisi değildir?
A) İkmalen, re’sen veya idarece yapılan bir tarhiyat soncu ek vergi tarh edilmiş
olması
B) Ceza kesilmesi
C) Takdir ve tadilat komisyonu kararlan
D) Kesinti yoluyla bir verginin alınmış olması
E) Beyan edilen matrah üzerinden verginin tarh edilmiş olması
Çözüm : Vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın ke
silmesi, tadilat ve takdir komisyonlan kararlannın tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alı
634
4T Maliye Soruları
nan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından ver
ginin kesilmiş olması gerekmektedir. Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu mat
rahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Vergi hatalarına ait hüküm
ler saklıdır. Yapılan bu düzenlemeden de görüleceği üzere; ikmalen, re’sen veya idarece
yapılan tarhiyatlar, kesilen cezalar, takdir ve tadilat komisyonu kararları ve kesinti yoluy
la bir verginin alınmış olması vergi davasının konusunu oluşturmaktadır. Cevap, E
seçeneğidir.
993. Vergi uyuşmazlıklarında genel görevli mahkemeler hangisidir?
A) Danıştay
B) Bölge İdare Mahkemeleri
C) Vergi Mahkemeleri
D) İdare Mahkemeleri
E) Yargıtay
Th
e
C
ap
e
Çözüm: 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkeme
lerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun hükümlerine göre, vergi mahkemele
ri vergi davaları bakımından genel görevli mahkemelerdir. Buna göre vergi
mahkemeleri; a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve
harçlar ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin dava
ları, b) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar
ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin konularda
6183 sayılı AATUHK’un uygulanmasına ilişkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen iş
leri, çözümler. Diğer taraftan Danıştay Kanunu uyarınca bakanlıkların düzenleyici iş
lemlerine karşı açılacak davalarda Danıştay ilk derece mahkemesi olarak görevlidir.
Cevap, C seçeneğidir.
994. Temyiz başvurusunda bulunma süresi ile ilgili olarak aşagıdakilerden
hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairelerin
de görülen davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararlarının
ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekmektedir.
B) Temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Bölge İdare Mahkemele
rinde görülen davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararları
nın ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekmek
tedir.
C) Temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairelerin
de görülen davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararlarının
ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde yapılması gerekmektedir.
D) Temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Bölge İdare Mahkemele
rinde görülen davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararları
nın ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde yapılması gerekmek
tedir.
635
Vergi Hukuku
E) Temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairelerin
de görülen davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararlarının
ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde yapılması gerekmektedir.
Çözüm: Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları, baş
Th
e
C
ap
e
ka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da temyiz edilebilir. Özel kanunla
rında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahke
melerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da tem
yiz yoluna başvurulabilir (İYUK Mad.46). Yapılan bu açıklamalardan da görüleceği üze
re, temyiz başvurusunun, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairelerinde görü
len davalarla ilgili nihai kararların veya vergi mahkemesi kararlarının ilgiliye tebliğ edil
diği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekmektedir. Cevap, A seçeneğidir.
VERGİ HUKUKU
DENETLEYİCİ SORULAR
995. Aşağtdakilerden hangisinde vergi hukukunun tanım ı doğru olarak ve
rilmiştir?
A) Yürürlükte bulunan yazılı vergi kurallarının bütünüdür.
B) Devletin varlıklarının yönetimine ilişkin faaliyetlerini düzenleyen hukuk kural
larının bütünüdür.
ap
e
C) Yürürlükte bulunan ve devletin bütün mali faaliyetlerini düzenleyen hukuk ku
rallarının bütünüdür.
D) Devletle kişiler arasındaki vergi ilişkilerinden doğan hak ve yükümlülüklerini
düzenleyen hukuk krallarının bütünüdür.
E) Hiçbiri.
Çözüm: Mevzuat; yürürlükte bulunan yazılı vergi kurallarının bütünüdür. Maliye
Hukuku: Devletin ve diğer kamu kurumlarının gelirlerinin elde edilmesine, gider
Th
e
C
lerinin yapılmasına ve malvarlıklarının yönetilmesine ilişkin faaliyetlerini düzenleyen
hukuk kurallarının bütünüdür. Burada maliye hukuku devletin bütün mali faaliyetle
rini kapsadığı halde, vergi hukuku yalnız kamu gelirlerinin bir bölümünü kapsamak
tadır. Toplum hayatında kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen
ve yaptırım gücünü devletten alan kurallar topluluğuna Hukuk denir. Vergi, devlet
ile kişi arasında mali bir ilişki kurar. Vergi ilişkisini düzenleyen hukuk kurallarının tü
mü Vergi Hukukunu oluşturur. Vergi hukuku, vergi ilişkilerinden doğan hak ve
ödevlerle bunların belirlenmesini, hukuken korunmasını ve gerçekleşmesini düzen
leyen kuralların bütünüdür. Vergi hukuku, Devletle kişiler arasındaki vergi ilişkilerin
den doğan hak ve yükümlülüklerini düzenleyen hukuk krallarının bütünüdür. Cevap,
D seçeneğidir.
996. Aşağtdakilerden hangisi vergi hukukunun alt dallarından birisidir?
A) Genel vergi hukuku
B) Özel vergi hukuku
C) Şekli vergi hukuku
D) Maddi vergi hukuku
E) Vergi icra hukuku
Çözüm: Vergi Hukukunun alt dallan şunlardır; vergi ceza hukuku, vergi usul hu
kuku, uluslararası vergi hukuku, vergi yargılama hukuku ve vergi icra huku
ku. Bu kapsamda vergi icra hukuku, vergi hukukunun bir alt dalıdır. Vergi icra hukuku;
devletin ve diğer kamu kuruluşlarının kamu gücüne dayanan gelirlerinin zorla tahsilini
düzenleyen vergi hukuku dalıdır. Bilindiği üzere alacaklının, devlet kuvveti yardımıyla ala
637
Vergi Hukuku
cağına nasıl kavuşacağını düzenleyen hukuk dalma icra iflas hukuku ya da cebri icra hu
kuku denir. Bu anlamda vergi icra hukuku da devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin ka
mu gücüne dayanan gelirlerinin zorla (cebren) tahsilini düzenleyen bir vergi hukuku da
lıdır. Vergi icra hukukunun kaynağını 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkında Kanun oluşturmaktadır. Cevap, E seçeneğidir.
997. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun yardımcı kaynaklarından bi
risi değildir?
A) Bilimsel öğreti (doktrin)
B) Örf ve Adet
C) Yönetmelik
D) Sistematik eserler
E) Tezler
Th
e
C
ap
e
Çözüm : Vergi Hukuku; kaynağını yasama, yürütme veya yargı organından alabilmek
tedir. Ayrıca örf ve adetler ile bilimsel çalışmalar da vergi hukukunun kaynağı olabilmek
tedir. Vergi hukukunun bu kaynaklarından bazıları asli kaynak niteliğindedir. Asli kay
nakların hükümlerine uymak zorunlu olup, aksi takdirde cezai müeyyidelerle karşılaşıla
bilir. Vergi hukukunun asli kaynakları; Anayasa, Kanun, Uluslararası Anlaşmalar, İçtiha
dı Birleştirme Kararları, Kanun Hükmünde Kararnameler, Bakanlar Kurulu Kararları,
Tüzük, Yönetmelik ve Tebliğlerdir. Bazı kaynaklar ise yardımcı (tali) kaynaklardır.
Bunların hükümlerine uyulması ise zorunlu değildir. Bunlar sadece yol gösterici nitelik
tedirler. Vergi hukukunun yardımcı kaynakları; Mukteza (Özelge), Genelge, Genel Yazı
lar, Sirküler, Yargı Kararları, Bilimsel Görüşler, Örf ve adetlerdir. Yönetmelikler, vergi
hukukunun yürütme organından kaynaklanan asli nitelikte bir kaynağı olup, uygulayıcı
yönetmelik hükümlerini uygulamakla yükümlüdür. Cevap, C seçeneğidir.
998. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun yürütme organından doğan
kaynaklan arasında ver almaz?
A) Kanun hükmünde kararname
B) Bakanlar Kurulu kararları
C) Tüzük
D) Uluslararası vergi anlaşmaları
E) Yönetmelik
Çözüm : Uluslararası vergi anlaşmaları vergi hukukunun yürütme organından değil, ya
sama organından doğan kaynağıdır. Çünkü bu anlaşmalar, yasama organı olan meclis
tarafından onaylanarak yürürlüğe girerler. Cevap, D seçeneğidir.
9 9 9 . Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun yargı organından doğan
kaynaklan arasında yer almaz?
A) Anayasa Mahkemesi kararları
B) İçtihadı birleştirme kararlan
638
4 T Maliye Soru/an
C) Bakanlar kurulu kararları
D) Vergi dava daireleri kararlan
E) Hiçbiri
Çözüm: Vergi hukukunun yargı organından doğan kaynakları; Anayasa Mahkemesi
Kararları, İçtihadı Birleştirme Kararları ve Vergi dava daireleri kararlarıdır. Bakanlar Ku
rulu Kararlan, yürütme organından doğan kaynaklardandır. Cevap, C seçeneğidir.
1000. 1982 Anayasasına göre ‘Vergi’ nedir?
A) Belirli bir takım işlemlerin devlet tarafından yapılması karşılığında ödenen be
dellerdir.
B) Kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin mali gücüne göre vermekle yü
kümlü olduğu ekonomik değerdir.
C
ap
e
C) Kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin mali gücüne göre istediği tutar
da ödeyebileceği ekonomik değerdir.
D) Kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin aynı tutarda vermekle yükümlü
olduğu ekonomik değerdir.
E) Kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin aynı ve istediği tutarda vermek
le yükümlü olduğu ekonomik değerdir.
Th
e
Çözüm: 1982 Anayasasının 73. maddesine göre, herkes, kamu giderlerini karşılamak
üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi; devlet ve diğer kamu ku
ruluşlarının, kamu hizmetlerinin finansmanını karşılamak amacıyla kişilerden ve kuruluş
lardan, kanun yoluyla zorla aldıkları ekonomik değerlerdir. Vergi anayasamızda yer alan
ve herkesin ödeme gücüne göre ödemekle yükümlü olduğu bir görev ve ödevdir. Kamu
sal hizmetlerin yerine getirilebilmesi için yapılacak harcamalarda vergiler, çok önemli bir
mali kaynak oluşturmaktadır. Vergiler devletin kamu hizmetlerinin finansmanını sağlar
ken aynı zamanda devleti sosyal, ekonomik ve politik hayata müdahale etmesini de sağ
layan bir araçtır. Cevap, B seçeneğidir.
1001. Vergi kanunlarının yürürlüğe girmesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi doğru değildir?
A) Vergi kanunları resmi gazetede yayımlanmadıkça yürürlüğe girmez.
B) Vergi kanununda ne zaman yürürlüğe gireceği konusunda açık bir hüküm
varsa o tarihte yürürlüğe girer.
C) Vergi kanununda yürürlük tarihine ilişkin herhangi bir hüküm getirilmemiş
se, ilgili kanun resmi gazetede yayımını izleyen günden başlayarak 45 gün
sonra yürürlüğe girer.
D) Vergi kanunlarının yürürlük maddelerinde, çeşitli maddelerin hangi tarihler
de yürürlüğe gireceği düzenlenemez.
E) Vergi kanunlannın yürürlük maddelerinde, çeşitli maddelerin hangi tarihler
de yürürlüğe gireceği düzenlenebilir.
639
Vergi Hukuku
Çözüm : Vergi Kanunlarının zaman bakımından uygulanması; vergi kanunlarının yürür
lüğe girmesi ve yürürlükten kalkması hususlarını ihtiva eder. Vergi kanunlarının yürürlü
ğe girebilmeleri için, bütün diğer kanunlarda olduğu gibi bunların yayımlanmalan gerek
mektedir. Vergi kanunları resmi gazetede yayımlanmadıkça yürürlüğe girmez. Diğer ta
raftan yürürlük tarihinin de belirlenmesi gerekmektedir. Eğer kanunda yürürlük tarihi,
yürürlük maddesi ile belirlenmişse o tarihte yürürlüğe girer. Vergi kanunlanna yayımı ta
rihinde değil de başka bir tarihte yürürlüğe girebileceğine dair hükümler yürürlük mad
desi ile konulabilir. Vergi kanunlarında yürürlük tarihine ilişkin herhangi bir hüküm ko
nulmamışsa, bu kanun resmi gazetede yayımlandığı günü izleyen günden başlayarak 45
gün sonra yürürlüğe girer. Cevap, D seçeneğidir.
1002. Aşağıdakilerden hangisi vergi kanunlarının yorumlanması yöntemle
rinden birisi değildir?
B) Lafzi yorum
C) Amaçsal yorum
D) Ruhsal yorum
e
A) Deyimsel yorum
ap
E) Bütünsel yorum
Th
e
C
Çözüm :. Bu çerçevede vergi kanunlarının yorumlanmasında kullanılabilecek yöntem
ler; lafzi (deyimse veya sözel) yorum, gai (amaçsal) yorum, tarihsel yorum ve sistematik
yorumdur. Lafzi (Devimsel veya Sözel) Yorum: Bu yorum yöntemine lâfzi, sözel,
teknik, sistematik yorum da denmektedir. Bu yorum yönteminde kanun hükümleri mad
deler, fıkralar, bentler, cümleler, sözcükler, yan ve bölüm başlıkları dış görünüşleriyle yo
rumlanır. Her yorumun temelinde kelimelerden yararlanmak vardır. Amaçsal Yorum:
Bu yönteme gaye yorum, amaca uygun yorum, mantıki yorum, ruhsal yorum adları da
verilmektedir. Amaçsal yorum yönteminde kanunlarının zamanının ihtiyaca göre yorum
lanması esastır. Burada kanun koyucunun iradesinden ziyade kanunun amacı önemlidir.
Tarihsel Yorum: Tarihsel yorum yöntemi, kanun koyucunun kanunu koyduğu zaman
daki iradesinin veya amacının ortaya çıkarılması için yapılan bir yorumdur. Sistematik
Yorum: Sistematik yorum kanun hükmü araştırılırken, hukuk sistemini bir bütün olarak
ele alır ve araştırılacak konunun sistem bağlantılarını dikkate alır. Bu yorum yöntemin
de yorumlanmak istenen kanun hükmünün, kanun yapısı içindeki yerine ve diğer kanun
hükümleri ile bağlantısına bakılarak yorumunun yapılmasıdır. Doğru cevap E seçeneği
dir.
100 3. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi ile ilgili işlemlerde aşağıdakilerden hangisi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz?
A) Resmi evrak
B) Sözleşme metni
C) Banka hesap ekstresi
D) Yemin
E)
Vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunan tanık ifadesi
Çözüm : Vergi hukukunda ispat; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyetinin ortaya konmasıdır. Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu ola
640
4T Maliye Soruları
ya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Bu muamelelerin gerçek mahiyeti, ye
min hariç her türlü delille ispatlanabilir. Ancak vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık
bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik
icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun id
dia edilmesi halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. Cevap, D seçeneğidir.
1004. Vergi Usul Kanunu’na göre mükellef, vergi kanunları uyarınca kendi
sine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir. Aşağıdakilerden hangisinde mükellef doğru olarak verilmemiştir?
A) Gelir Vergisi Kanunu’na göre gerçek kişiler
B) Damga Vergisi Kanunu’na göre kağıtları imza edenler
C) Veraset ve İntikal Vergisinde, veraset yoluyla yada ivazsız biçimde mal ikti
sap edenler
ap
e
D) Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, sermaye şirketleri, kooperatifler, dernek
ve vakıflar
E) Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre, mal teslim eden, hizmet ifa eden ve
ithalatta bulunan kişiler
Çözüm: Gelir Vergisinin mükellefi; gerçek kişilerdir. Türkiye’de yerleşmiş olan ger
Th
e
C
çek kişiler ile resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve
teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dola
yısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dı
şında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. Damga Ver
gisinin mükellefi: kağıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemle
re ait kağıtların Damga Vergisini kişiler öder. Yabancı memleketlerle Türkiye'deki ya
bancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların vergisini, Türkiye'de bu kağıtları
resmi dairelere ibraz eden, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi
bir suretle hükümlerinden faydalananlar öderler. Veraset ve İntikal Vergisinin m ü
kellefi, veraset yoluyla ya da ivazsız bir biçimde mal iktisap eden şahıslardır. Kurum
lar Vergisinin mükellefi, sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları,
dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarıdır. Katma Değer Vergisinin
m ükellefi, mal teslim eden, hizmet ifa eden ve ithalatta bulunan kişilerdir. Dikkat edi
leceği üzere, kurumlar vergisinde, dernek ve vakıfların kendisi değil, bunlara ait iktisadi
işletmeler kurumlar vergisinin mükellefidir. Dolayısıyla cevap D seçeneğidir.
1005. Aşağıdakilerden hangisi kanuni mükellefin vergiyi ödemesinden son
ra, bu yükü yansıtma yolu ile intikal ettirmesi neticesinde, fiilen mal
varlığında alma olan üçüncü şahsı ifade eder?
A) Kanuni mükellef
B) Aracı Mükellef
C) Vergi taşıyıcısı (yüklenicisi)
D) Vergi sorumlusu
E) Vergi alacaklısı
641
Vergi Hukuku
Th
e
C
ap
e
Çöziim: Vergi mükellefi ya da yükümlüsü, vergi kanunlarına göre kendisine vergi bor
cu düşen gerçek veya tüzel kişidir. Vergi mükellefi, kanuni ve aracı mükellef olmak üze
re iki şekilde olmaktadır321. Kanuni m ükellef, vergi kanunları bakımından mükellef
olarak tanımlanan, adına vergi borcu düşen ve bu borcu ödemek zorunda olan kişidir.
Bu mükellefiyet kişiye bağlıdır ve sözleşmeyle başkasına devredilemez. Ancak bazı kişi
ler, ödemek zorunda oldukları vergileri piyasadaki fiyat hareketlerinden yararlanarak
başkalarına yansıtabilirler. Bu durumda kanuni mükellef ile gerçek anlamda vergiyi öde
yen kişi ayrı ayrı kişiler olabilir. Böyle olunca da kanuni mükellef ile aracı mükellef çoğu
zaman birbirinden farklı kişiler olmaktadır. Aracı mükellef: Aracı mükellef ise, kanuni
mükellef olduğu vergiyi başkasına yansıtan kişidir. Başka bir ifadeyle, kanuni mükellef
durumunda bulunan kişinin, ödemiş olduğu bir vergiyi başkasına aktarması sonucu kar
şılaştığı durumu aracı mükellef ifade etmektedir. Örneğin, katma değer vergisinde kanu
ni mükellef, vergiye tabi mal veya hizmeti sunan kişidir. Ancak, bu kanuni mükellef ver
giye tabi mal veya hizmeti satarken, yükümlüsü olduğu vergiyi çoğu zaman bu mal ve
ya hizmetin fiyatına ekleyerek alıcıya devreder. Bu durumda ilgili mal veya hizmetin ka
nuni mükellefi aslında aracı mükelleftir. Vergi taşıyıcısı (yüklenicisi): Buna karşılık
mal ve hizmeti satın almak suretiyle, bu mal ve hizmetin fiyatı içinde gizlenmiş olan ver
giyi ödemek zorunda olan nihai tüketici ise vergi yüklenicisi olmaktadır. Yani vergiyi en
son ödeyen ve artık başkasına yansıtamayan bu nedenle de fiilen mal varlığında alma
olan kişiye vergi taşıyıcısı (yüklenicisi) denir. Vergi sorumlusu: Verginin ödenmesi ba
kımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir (VUK Mad.8) .Vergi ala
caklısı: Genel anlamda her verginin alacaklısı devlettir. Ancak devletle beraber devre
dilmiş vergilendirme yetkisine sahip, il özel idareleri belediye ve köy idareleri kamu tü
zel kişileri aktif vergi süjesi olarak vergi alacaklısıdırlar. Cevap, C seçeneğidir.
1006. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tüzel kişilerle küçüklerin ve kı
sıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekkülle
rin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen
ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare
edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilmemesi
durumunda vergi ve buna bağlı alacaklar kimden tahsil edilir?
A) Mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tahsil edilemez.
B) Mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tahsil edilir; ancak tamamen
veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yeri
ne getirmeyenlerin varlıklanndan alınır.
C) Mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tahsil edilir; ancak tamamen
veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yeri
ne getirmeyenlerin varlıklarından alınamaz.
D) Kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır.
E) Kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınmaz.
Abdurrahman AK DOĞA N , Kamu Mâliyesi, Gazi Kitabevi, Kasım 1999, Syf 146.
642
4T Maliye Soruları
Çözüm: Tüzel kişilerin, küçüklerin, kısıtlıların ve vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği
olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen
ödevler; kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bun
ların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Bu kimselerin bu ödevleri yerine getirmeme
leri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen
alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlık
larından alınır. Bu kural Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri
hakkında da uygulanır. Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri ver
giler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfi
ye edilmiş olmalan, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait
sorumluluklarını da kaldırmaz. Cevap, B seçeneğidir.
A) Müşterek sorumluluk
C) Kusursuz sorumluluk
E) Sorumsuzluk
ap
e
1007. Vergi borcunun ödenmesi için, birden fazla kişinin vergi borcunun ta
mamından aynı anda sorumlu olduğu durum aşağıdakilerden hangi
sidir?
B) Müteselsil sorumluluk
D) Kusurlu sorumluluk
Çözüm: Müşterek sorumluluk; bir vergi borcunun tamamından birden fazla mükel
Th
e
C
lefin sorumlu tutulmasıdır. Bu mükelleflerden birinin verginin tamamını ödemesi diğer
lerinin mükellefiyetini de ortadan kaldırmaktadır. Örneğin mükellefler arasında müşte
rek sorumluluk, emlak vergisinde iştirak halinde mükellefiyette söz konusudur. Mükellef
ile sorumlu arasında müşterek sorumluluk; kanuni temsilcilerin sorumluluğu ve vergi ke
senlerin sorumluluğu da müşterek sorumluluktur322. Müteselsil sorumluluk: birden
fazla kişinin aynı vergi borcunun tamamından sorumlu olmasını ifade etmektedir. Bura
da vergi idaresi, vergi alacağı için kanunlarda müteselsilen sorumlu tutulmuş olan kişi
lerden öncelikle istediğine gitmekte serbesttir. Müteselsil sorumluluk; mükellef ile sorum
lu arasında ve sorumlu ile sorumlular arasında olabilir. Mükellef ile sorumlu arasında mü
teselsil sorumlulukta; esas mükellefin yanında vergiyi doğuran olayla bağlantısı olmayan
üçüncü bir kişi de vergiden sorumlu tutulmaktadır. Örneğin, motorlu taşıtlar vergisinde
sorumluluk, karnesiz hizmet erbabı çalıştıranların sorumluluğu ve SM, SMMM ve
YMM’lerin sorumluluğu bu kapsamdadır. Sorumlular arasındaki müteselsil sorumluluk
ise, birden fazla vergi sorumlusunun verginin ödenmesi bakımından sorumluluğunu ifa
de etmektedir. Örneğin tasfiye memurlarının sorumluluğu bu kapsamdadır323. Cevap,
B seçeneğidir.
1008. Aşağıdakilerden hangisi vergiyi doğuran olayın saptanmasının önemi
v e sonuçlarından birisi değildir?
A) Vergilendirme döneminin saptanması.
322 Şerafettin AKSOY, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Filiz Kitabevi, İstanbul 1996, syf, 43.
323 ö zh an U L U ATAM, Yaşar METHİBAY, Vergi Hukuku, İmaj Yayıncılık, Ankara 2001, syf, 101
643
Vergi Hukuku
B) Verginin temel öğelerinin uygulanması.
C) Zamanaşımının hesaplanması.
D) Mükelleflerin beyanname verme ve diğer ödevlerinin belirlenmesi.
E) Mükellefin mal varlığında azalma olması.
Çözüm: Vergi hukukunda mükellef için vergi borcu, devlet için ise vergi alacağı, vergi
yi doğuran olayın ortaya çıkması ile başlar. Vergiyi doğuran olayın zamanında ve sağlık
lı bir şekilde tespit edilmesi hem mükellefler hem de vergi idaresi bakımından önemli so
nuçlar doğuracaktır. Bunlar; vergilendirme döneminin saptanması, verginin temel un
surlarının (matrah, konu, mükellef, oran gibi) uygulanması, zamanaşımı süresinin tespi
ti, mükellefin beyanname verme ve diğer ödevlerini yerine getirmesi bakımından önem
lidir. Cevap, E seçeneğidir.
e
1009. Aşağıda vergi türleri ve verginin konusu ile ilgili olarak verilen eşleş
melerden hangisi yanlıştır?
ap
A) Gelir vergisi - Gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettikleri kazanç ve irat
ların safi tutarı.
C
B) Kurumlar vergisi - Kurumlann bir takvim yılında elde ettikleri kazanç ve iratlann gayrisafi tutarı.
C) Emlak vergisi - Türkiye sınırları içerisinde bulunan bina, arazi ve arsalar
e
D) Katma Değer vergisi - Kanunun 1. maddesinde yazılı teslim, hizmet, ithalat
ve diğer işlemler
E) Damga vergisi - Damga Vergisi Kanunu’na ekli tabloda yazılı kağıtlar
Th
Çözüm : Gelir vergisinin konusu, gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettikleri ka
zanç ve iratların safi tutarı. Kurumlar vergisinin konusu; kurumlann bir takvim yı
lında elde ettikleri kazanç ve iratların safi tutarı. Emlak vergisinin konusu; Türkiye
sınırları içerisinde bulunan bina, arazi ve arsalar. Katma Değer vergisinin konusu;
Kanunun 1. maddesinde yazılı teslim, hizmet, ithalat ve diğer işlemler. Damga vergi
sinin konusu; damga vergisi kanununa ekli tabloda yazılı kağıtlardır. Dikkat edileceği
üzere kurumlar vergisinde vergini konusu, kurumlann bir takvim yılında elde ettikleri ka
zanç ve iratların gayrisafi tutarı değil, safi tutarıdır. Dolayısıyla cevap B seçeneğidir.
1010. Vergiler matrah türlerine göre bir ayrıma tabi tutulduğunda, aşağıdakilerden hangisi bu vergi türleri olabilir?
A) Spesifik vergiler
B) Advalorem vergiler
C) Spesifik ve advalorem vergiler
D) Spesifik, advalorem ve karma vergiler
E) Karma vergiler
644
4T Maliye Soruları
Çözüm: Verginin Matrahı: Verginin hesaplanmasında esas alınan değer ya da mik
tara matrah denir. Bu matrahın üzerine bir vergi tarifesi uygulanarak vergi borcu he
saplanır. Örneğin gelir vergisinin matrahı bir takvim yılı içerisinde elde edilen kazanç
ve iratların safi tutarıdır. Vergi matrahları; matrahı oluşturan değerlerin özelliğine gö
re ikiye ayrılmaktadır. Advalorem m atrah (değer esaslı) parasal değerlerden olu
şan matrahtır. Burada matrah ekonomik unsurların değerleri esas alınarak hesaplanır
ve bu matraha belirli bir vergi oranı belirlenir. Örneğin bir kazançtan %20 vergi al
mak gibi. Spesifik matrah (miktar esaslı matrah) fiziki değerden oluşan matrah
tır. Bu matrah türünde vergiye tabi unsurun fiziki varlığı, ağırlık, yaş, hacim, litre vb.
fiziki ölçüler matrah olarak esas alınmaktadır. Örneğin, motorlu taşıtlar vergisinde, ta
şıtın yaşı, cinsi, vb. gibi fiziki ölçüler esas alındığı için fiziki matrah söz konusudur324.
Genellikle parasal değeri düşük olan vergi konularında uygulanan bir matrahtır.
Cevap, C seçeneğidir.
C
ap
e
1011. Kanun koyucu vergi kanunlarında muafiyet, istisna ve indirimlere yer
vermek suretiyle, vergi gelirlerinde bir azalmaya yol açtığı gibi, çoğu
zam an da vergide genellik ve yatay eşitlik ilkelerinin zedelenmesine
yol açmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi kanun koyucunun vergi mu
afiyeti, istisna ve indirimlere yer vermesinin nedenlerinden birisi de
ğildir?
A) Vergi adaletinin sağlamak
B) Vergi toplamanın masraflı olması
e
C) Hâzinenin gelir ihtiyacını karşılamak
D) Baskı gruplarının rolü gibi siyasal nedenler
Th
E) Uluslararası hukuka ilişkin nedenler
Çözüm: Muafiyet: Aslında vergi mükellefi olması gereken bir gerçek veya tüzel kişi
nin, kanunda yazılı hükümler gereğince vergi dışında kalmasıdır. Dolayısıyla muafiyet ki
şi ya da kurumlar için geçerlidir. İstisna: Burada ise aslında vergiye tabi olması gere
ken bir vergi konusunun, yine kanunda yazılı hükümler gereğince vergi dışında kalması
söz konusudur. Vergi kanunlarında muafiyet, istisna ve indirimlere yer verilmesinin ne
denleri; Vergi adaletini sağlamak, Vergi toplamanın maliyetinin yüksek olması gibi tek
nik nedenler, Ekonomik nedenler (teşvikler gibi), Siyasi nedenler (baskı gruplarının rolü
gibi), Uluslararası hukuka ilişkin bir takım nedenlerdir. Diğer taraftan hâzinenin gelir ih
tiyacının karşılanması ise, muafiyet, istisna ve indirimlere yer verilmesinin nedenlerin
den değildir. Çünkü bunlar vergi gelirlerinin artmasına değil aşınmasına neden olan un
surlardır. Cevap, C seçeneğidir.
324 Ü N S A L , a.g.e, syf 52.
645
Vergi Hukuku
1012. ‘Re’sen vergi tarhı; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve bel
gelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde
takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yet
kili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya
matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.’
Aşağıdaki hallerden hangisinin bulunması durumunda, vergi matrahı
nın tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni öl
çülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilmez?
A) Vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi
B) Tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının tutulmaması
C) Beyanname ve eklerinin imzalatılmaması
D) Vergi matrahına ilişkin bilgilerin gizlenmesi
E) Vergi matrahına ilişkin bilgilerin gizlenmemesi
e
Çözüm: Vergi Usul Kanunu hükümleri uyannca, aşağıdaki hallerden herhangi birinin
Th
e
C
ap
bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgele
re veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir. 1) Vergi
beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi, 2) Vergi beyannamesinin ka
nuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber, beyannamede vergi matrahına ilişkin bil
gilerin gösterilmemesi, 3) Tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının
tutulmaması veya tasdik ettirilmemesi veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara
herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi, 4) Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, ver
gi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usul
süz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması, 5) Tutulması zorunlu olan
defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulun
ması, 6) V.U.K hükümleri uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek men
suplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya
tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun zamanında
ibraz edilmemesi. Cevap, E seçeneğidir.
1013. ‘Mükellef A, 2009 takvim yılı kazancına ilişkin gelir vergisi beyannamesini 2010
takvim yılı Mart ayında bağlı olduğu vergi dairesine zamanında vermiş ve beyan
ettiği matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisini ödemiştir. Ancak daha sonra
vergi dairesince mükellefin 2009 takvim yılı defter ve kayıtlan incelenmiş ve mü
kellefin amortisman giderlerini fazla hesapladığı tespit edilmiştir. ’
Buna göre fazladan giderleştirilen amortismanlardan kaynaklanan
matrah farkı üzerinden hesaplanacak vergiye ilişkin tarhiyat türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Re’sen tarhiyat
B) İkmalen tarhiyat
C) İdarece tarhiyat
646
4T Maliye Soruları
D) Beyana dayalı tarhiyat
E) Vergi hatalannın düzeltilmesi yoluyla tarhiyat
e
Çözüm : Dikkat edileceği üzere, sorudaki verilerde mükellef A beyannamesini vermiş ve
beyan ettiği matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisini ödemiştir. Diğer taraftan asıl
önemli husus amortisman giderlerinin fazla yazıldığının, kanuni ölçülere dayanılarak tes
pit edilmiş olmasıdır. Tespit edilen bu matrah farkı üzerinden tarh edilecek vergiye iliş
kin tarhiyat türü, ikmalen vergi tarhıdır. Zira ikmalen vergi tarhı; her ne şekilde olursa
olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye ilişkin olarak meydana çıkan ve defter,
kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah ve
ya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir. Diğer taraftan bu matrah
farkı, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlannda belirtilen bir matrah farkı olsaydı, bu rapora istinaden yapılacak tarhiyat türü, re’sen
tarhiyat olacaktı. Ancak soruda verilen durumda, vergi inceleme raporu tanzim edilme
miştir. Cevap, B seçeneğidir.
pılır.
ap
1 0 1 4 .1. Tüzel kişilerde tebligat, bunları başkan, müdür ya da kanuni temsilcilerine ya
II. Tüzel kişiliği olmayan cemaatlerde tebligat, bunları idare edenlere ya da tem
silcilerine yapılır.
C
III. Kamu idare ve müesseselerine yapılacak tebligat, en büyük amirlerine ya da
bunların yardımcılarına veyahut en büyük amirin yetkili kılacağı memurlara
yapılır.
Th
e
IV. Silahlı kuvvetler eratına yapılacak tebliğler ise, kıta komutanı ya a kurum
amiri gibi en yakın üst aracılığıyla yapılır.
V. Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çı
karan merci tarafından doğrudan Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönde
rilir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebligat ile ilgili olarak yukandakilerden hangisi veya hangileri doğru değildir?
A) Yalnız I ve II
B) Yalnız II ve III
D) 1, II ve III
E) II, III ve IV
C) Yalnız V
Çözüm: Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunlann başkan, müdür veya kanuni tem
silcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare
edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin birden fazla müdür veya temsilcisi var
sa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir. Veli, Vasi ve Kayyımlara Tebliğ:
Mükellef yerine geçen veli, vasi veya kayyım gibi vergi sorumlusu birden fazla olursa,
tebliğ bunlardan yalnız birine yapılabilir. Şayet tebliğin konusu olan işe ayrı bir vasi ve
ya kayyım bakmakta ise, tebliğ bunlara yapılır. Vasıtalı Tebliğ: Kara, deniz, hava ve
jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın
üst vasıtasıyla yapılır. Bu evrakı derhal tebliğ olunacak kimseye vermediği takdirde üst
tazminle mahkum olur. Bu hususun tebliğ evrakında yazılı olması şarttır. Yabancı Mem
647
Vergi Hukuku
lekette Bulunanlara Tebliğ: Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ o memleketin
yetkili makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma varsa veya o memleketin kanun
ları müsait ise o yerdeki Türk siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili
makamdan ister. Kendisine tebliğ yapılacak kişi Türk vatandaşı ise tebliğ Türk siyasi me
muru veya konsolosu vasıtasıyla de yapılabilir. Yabancı memleketlerde bulunan kimsele
re tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu Bakanlık vasıtasıyla
Dışişleri Bakanlığına, oradan da Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilir. Yabancı
memlekette resmi görevle bulunan Türk memurlarına tebliğ Dışişleri Bakanlığı vasıtasıy
la yapılır. Yabancı memlekette bulunan askeri şahıslara yapılacak tebliğ, bağlı bulunduk
ları kara, deniz, hava kuvvetleri komutanlıklarıyla Jandarma Genel Komutanlığı vasıta
sıyla yapılır. Kamu İdare ve Müesseselerine Tebliğ: Kamu idare ve müesseselerine
yapılacak tebliğ bu idare ve müesseselerin en büyük amirlerine veya bunların muavinle
rine veya en büyük amirin yetkili kılacağı memurlara yapılır. Cevap, C seçeneğidir.
e
1015. Aşağıdakilerden hangisi tebliğ usullerinden değildir?
B) Memur aracılığıyla tebliğ
ap
A) Posta ile tebliğ
C) Daire ve komisyonda tebliğ
E) Duyuru yoluyla tebliğ
D) İlan yoluyla tebliğ
C
Çözüm : VUK’a göre tahakkuk fişi hariç olmak üzere, vergilendirme ile ilgili olup, hü
Th
e
küm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar, adresleri bilinen gerçek ve tüzelkişilere
posta vasıtasıyla, ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile teb
liğ edilir. Ayrıca ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılması
caizdir. Bu kapsamda VUK hükümlerine göre tebliğ usulleri şunlardır: Posta Yolu İle
Tebliğ: Posta ile tebliğde tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bu
nun için, şekilleri Maliye Bakanlığınca tespit edilen özel zarflar kullanılır. Tebliğ oluna
cak zarf posta idaresince muhatabına verilir ve keyfiyet muhatap ile posta memuru ta
rafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur. İlan Yo
lu İle Tebliğ: Muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya de
ğişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden do
layı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa ve yabancı memleketlerde bulunan
lara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa, tebliğ ilan yolu ile yapılır. İlan yazısı tebliğ ya
pan vergi dairesine asılır ve ilana çıkarılır. İlan üzerine bizzat veya vekalet ile müracaat
edenlere yerinde, adres bildirenlere ise posta ile tebliğ yapılır. İlan tarihinden başlayarak
bir ay içinde vergi dairesine müracaat etmeyen ve adresini de bildirmemiş olanlara bir
ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılır. Memur Vasıtasıyla Tebliğ: Maliye Bakanlığı teb
liğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırabilir. Elektronik O rta m d a Tebliğ:
Tebliğ yapılacak kimselere, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik or
tamda tebliğ yapılabilir. Ancak bununla ilgili bütün usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir. Daire veya Komisyonlarda Tebliğ: Mükellef veya tebliğ yapıla
cak kimsenin kabul etmesi şartı ile tebliğin daire veya komisyonda yapılmasıdır. Çakma
Y öntem i İle Tebliğ: Bu tebliğ yöntemine kapıya yapıştırma usulü ile tebliğ de denir.
648
4T Maliye Sorulan
Tebligat Kanununda yer alan bir tebliğ usulüdür. Bu yola normal koşullarda başvurul
maz. Sonuç olarak vergi sistemimizde duyuru yoluyla tebliğ gibi bir tebligat usulü yok
tur. Cevap, E seçeneğidir.
1016. Beyan edilen matrahlar üzerinden alınan vergilerde, vergi ne zaman
tahakkuk etmiş olur?
A) Beyannamenin verilmesi ile
B) Tahakkuk fişinin kesilmesi ile
C) Tahakkuk fişinin mükellefe tebliğ edilmesi ile
D) Beyannamenin kabulü ile
E) Beyannamenin kesinleşmesi ile
e
Çözüm: VUK hükümlerine göre beyan üzerinden alınan vergiler “Tahakkuk fişi” ile
tarh ve tahakkuk eder. Bu esasa göre, vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine
ap
bir tahakkuk fişi tanzim olunur ve bunun bir nüshası mükellefe veyahut be
yannameyi mükellef namına vergi dairesine tevdi edene verilir. Bu suretle
vergi tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası aynı zaman
Th
e
C
da beyannamenin makbuzu yerine geçer. Tahakkuk şekilleri; beyan üzerinden alınan
vergilerde, tahakkuk fişinin kesilmesi ile vergi tahakkuk etmiş olur. Örneğin, gelir, ku
rumlar ve katma değer vergilerinde tahakkuk böyledir. İkmalen ve re’sen tarhiyatta, tarhiyat sonucu mükelleflere tebliğ edilir. Mükellefler bu tarhiyatlara karşı 30 gün içerisin
de dava açabilirler. Bu süre geçerse ya da açılan davayı kaybederlerse vergi tahakkuk et
miş olur. Diğer ücretli olarak vergilendirilen hizmet erbaplarının vergisi, vergi karnesine
yazıldığında tahakkuk eder. Ayrıca mahiyetleri itibariyle tahakkuku tahsile bağlı vergiler
de, verginin tahsili tahakkuku da içine alır. Bir başka deyişle bu tür vergiler tahsil edildi
ğinde, aynı zamanda tahakkuk etmiş de olurlar. Cevap, B seçeneğidir.
1017. Gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest
meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme
dönem inin gelir ve kurumlar vergilerine mahsup edilmek üzere öde
dikleri vergilere ne ad verilir?
A) Geçici vergi
B) Tevkifat
C) Yıllık vergi
D) Katma değer vergisi
E) Gelir vergisi
Çözüm : Gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek er
babı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar
vergilerine mahsup edilmek üzere ödedikleri vergilere geçici vergi (peşin vergi) adı
verilmektedir. Buna göre, ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile
serbest meslek erbabı, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek
üzere, ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları (birden fazla takvim yılma sirayet
eden inşaat ve onarma işleri ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden
649
Vergi Hukuku
e
sağladıkları kazançlar hariç) üzerinden gelir vergisi tarifesinin ilk gelir dilimine uygulanan
oranda geçici vergi öderler. Kurumlar ise Kurumlar vergisi oranında geçici vergi öder
ler. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar üze
rinden tespit edilebilir. Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve onyedinci
günü akşamına kadar ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi he
saplanan geçici vergiden mahsup edilir. Bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler
halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesap
lanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi
borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonu
na kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir. İşin bırakılma
sı halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez. Cevap, A
seçeneğidir.
ap
1018. Ödenmiş bir verginin ödenmemiş bir vergiden indirilmesine ne ad ve
rilir?
A) Verginin mahsubu
B) Verginin terkini
C) Verginin takası
D) Verginin tahsili
C
E) Uzlaşma
Çözüm: Ödenmiş bir verginin ödenmemiş bir vergiden indirilmesine vergi mahsubu
Th
e
adı verilir. Buna göre, yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan ke
silmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi’nden mahsup
edilir. Mahsubu yapılan miktar Gelir Vergisi’nden fazla olduğu takdirde aradaki fark ver
gi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde mü
racaatı üzerine kendisine red ve iade olunur. Mahsuben iade işlemi, aranan tüm belge
lerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıy
la yapılır. îkmalen veya resen yapılan tarhiyatlarda mahsup işlemi, mahsup talebine iliş
kin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınarak
yapılır. Cevap, A seçeneğidir.
1019. Tahakkuk etmiş veya tahsil edilmiş bir verginin, tahakkuk kaydının
iptali ya da tahsil edilen verginin mükellefe red ve iadesi suretiyle
vergi alacağının ortadan kalkmasına ne ad verilir?
A) Verginin tahsili
B) Verginin iadesi
C) Verginin terkini
D) Verginin tahakkuku
E) Verginin mahsubu
Çözüm : Tahakkuk etmiş veya tahsil edilmiş bir verginin, tahakkuk kaydının iptali ya da
tahsil edilen verginin mükellefe red ve iadesi suretiyle vergi alacağının ortadan kalkma
sına verginin terkini denir. Verginin terkini vergi alacağını ortadan kaldıran bir işlem
dir. Verginin terkinine; tabii afetler nedeniyle zarara uğramada verginin terkin edilmesi,
650
4T Maliye Soruları
vergi hatalarından dolayı fazladan alınan vergilerin iade edilmesi, ikmalen veya re’sen
salman ve yargı organlarınca kaldırılan vergilerin tahakkuk kayıtlarının iptali, örnek ve
rilebilir. Terkin edilecek vergi borcunun, zarar vukuundan evvel kapanmış vergilendirme
dönemi ile ilgili bulunması ve henüz tahsil edilmemiş olması gerekir. Normal ödeme va
desi geçtiği halde ödenmemiş vergi borçlan terkin olunmaz. Terkin için mükellefin bağ
lı olduğu vergi dairesine veya mahalli idare heyetine terkin edilecek verginin ödeme va
desi gelmeden veya ödenmiş olan vergiler için zamanaşımı süresinde başvurulması uy
gun olur. Terkin yetkisi Maliye Bakanlığmındır. Mahalli idare heyetlerince yapılan tespi
ti yeterli görmeyen mükellefler idare mahkemesine dava açabilirler. Cevap, C
seçeneğidir.
ap
e
1020. Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesine göre ‘Vergi alacağının doğduğu takvim
yılını takip eden yılın başından başlayarak, beş yıl içinde tarh ve mükellefe teb
liğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar’
Yukarıda tanımı yapılan zamanaşımı kavramı aşağıdakilerden hangi
sidir?
A) Tahakkuk zamanaşımı
C) Ceza kesme zamanaşımı
D) Ceza tahsil zamanaşımı
C
E) Ceza tehir zamanaşımı
B) Tahsil zamanaşımı
Çözüm: Soruda tanımı yapılan zamanaşımı kavramı tahakkuk (tarh) zamanaşımıdır. Ta
hakkuk zamanaşımı, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından
Th
e
başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğ
rayacağım ifade etmektedir. Ancak, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyo
nuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı komisyon kararının ver
gi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. An
cak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. Şarta bağlı istisna veya
muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zama
naşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı
başından itibaren başlar. Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğra
yan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde
mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğar. Cevap, A seçeneğidir.
1021. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşagıdakilerden hangisi mücbir
sebeplerden birisi değildir?
A) Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak ağır hastalık
B) Tutukluluk
C) Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın
D) Defter ve vesikaların sahibinin iradesiyle elinden çıkmış bulunması
E) Defter ve vesikalann sahibinin iradesi dışındaki sebeplerle elinden çıkmış bu
lunması
651
Vergi Hukuku
Çözüm : VUK hükümlerine göre, mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halin
de bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı iş
lemeyen süreler kadar uzar. Bu hükmün uygulanması İçin mücbir sebebin malum olma
sı veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi gerekir. Mücbir sebepler: 1) Vergi
ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır
hastalık ve tutukluluk; 2) Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer
sarsıntısı ve su basması gibi afetler; 3) Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gay
bubetler; 4) Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elin
den çıkmış bulunması, gibi hallerdir. Cevap, D seçeneğidir.
1022. Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda sürelerin uzaması hallerin
den birisi değildir?
B) Ölüm
C) Zor durum
D) Yasal zorunluluklar
e
A) Mücbir nedenlerin varlığı
E) Zamanaşımı
Th
e
C
ap
Çözüm: Mücbir sebeplerin varlığı, ölüm, zor durum ve yasal zorunluluk durumları ile
mali tatilde süreler uzayabilmektedir. Ölüm Halinde Sürenin Uzaması: Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine
getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir. Zor durum: Zor
durumda bulunmaları nedeniyle vergiye ilişkin ödevleri süresi içinde yerine getiremeye
cek olanlara, kanuni sürenin bir katını, kanuni sürenin bir aydan az olması halinde bir
ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir. Bu mühletin
verilebilmesi için: 1) Mühlet isteyen, sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulun
malıdır. 2) İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık
görülmelidir. 3) Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.
M ali Tatilde Sürelerin Uzaması: 5604 sayılı Mali Tatil Yasası 28.03.2007 tarih ve
26476 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve aynı gün itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu
yasaya göre Mali tatil her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) uy
gulanacaktır. Yasada mükelleflerle ilgili yükümlülüklerin malî tatil süresince işlemeyece
ği belirtilirken, genel olarak yasada belirtilen yükümlülükler için tatil süresinin bitiminden
itibaren 7 günlük ek süre getirilmiştir. Bu durumda, Yasada özel olarak ek sure getirilen
ler dışında kalan diğer yükümlülükler sadece tatil süresi boyunca işlemeyecek; tatil biti
miyle birlikte işlemeye kaldığı yerden devam edecektir. Özel Haller: 1) Arama sonu
cunda mükelleften alman defter ve belgelerin alındığı tarihten itibaren beyannamenin
verileceği tarihe kadar 1 aydan az bir süre kalmışsa beyanname verme süresi kendiliğin
den bir ay uzar. 2) Maliye Bakanlığı 500’den fazla mükellefi bulunan vergi dairelerinde
para yatırma sürelerini vadenin bitimini izleyen tarihten başlayarak 15 gün uzatabilir. 3)
İYUK’un 18. maddesine göre, sürelerin son günü adli tatile denk geliyorsa süreler 7 gün
uzar. Cevap, E seçeneğidir.
652
4T Maliye Soruları
1023. Mali tatilin başlangıç ve bitiş tarihleri aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
A) 30. Haziran -21. Temmuz
B) 30. Haziran - 20. Temmuz
C) 01. Temmuz - 21. Temmuz
D) 01. Temmuz - 20. Temmuz
E) 01. Temmuz - 25. Temmuz
ap
e
Çözüm: Mali tatile ilişkin düzenlemeler, 15.03.2007 tarih ve 5604 sayılı Mali Tatil İh
das Edilmesi Hakkında Kanun’la yapılmıştır. Bu kanunun 1. maddesine göre, her yıl
Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) mali tatil uygulanır. Ha
ziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gü
nünü takip eden günden başlar. Son günü malî tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler,
tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır. Cevap, D
seçeneğidir.
1024. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi vergi
hatalarının ortaya çıkarılma yollarından birisi değildir?
A) İlgili memurun hatayı bulması veya görmesiyle.
C
B) Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesiyle.
C) Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılmasıyla.
D) Hata nedeniyle fazla vergi ödeyen mükellefin müracatıyla.
e
E) Hata nedeniyle fazla vergi Ödeyen mükellefin rızasıyla.
Th
Çözüm: Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar
yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Vergi hataları şu
yollarla meydana çıkarılabilir; 1) İlgili memurun hatayı bulması veya görmesiyle, 2) Üst
memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesiyle, 3) Hatanın teftiş sı
rasında meydana çıkarılmasıyla, 4) Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıka
rılmasıyla, 5) Mükellefin müracaatıyla. Cevap, E seçeneğidir.
1025. İlçelerde en büyük maliye memuru hangisidir?
A) Vergi dairesi müdürü
B) Mal müdürü
C) Kaymakam
D) Tahsildar
E) Vergi dairesi başkanı
Çözüm: İlçelerde en büyük maliye memuru mal müdürüdür. İllerde ise en büyük mali
ye memuru defterdarlardır. Cevap, B seçeneğidir.
1026. Aşağıdakilerden hangisi yoklama yapmaya yetkili değildir?
A) Yoklama memurları
653
Vergi Hukuku
B) Vergi incelemesine yetkili olanlar
C) Gelir uzmanlan
D) Vergi dairesi müdürleri
E) Vergi dairesi müdür yardımcıları
Çözüm : Yoklama yapmaya yetkililer; 1) Vergi dairesi müdürleri; 2). Yoklama memur
ları; 3) Yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler; 4) Vergi incele
mesine yetkili olanlar; 5) Gelir uzmanları.
C
ap
e
Yoklama yapanların elinde yoklama yetkilerini gösteren fotoğraflı resmi bir kimlik bulu
nur. Yoklama yapanlar bu vesikayı, kendilerinden sorulmasa bile, nezdinde yoklama ya
pılan kimseye gösterirler. Yoklama her zaman yapılabilir. Yoklamanın ne zaman yapıla
cağı ilgiliye haber verilmez. Yoklama neticeleri tutanak mahiyetinde olan ‘yoklama fişi
ne’ geçirilir. Bu fişler yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihlenir, bulunursa
nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirilir; bunlar bulunmaz veya im
zadan çekinirlerse keyfiyet fişe yazılır ve yoklama fişi polis, jandarma, muhtar ve ihtiyar
meclisi üyelerinden birine imzalatılır. Yoklama fişlerinin birinci nüshası yoklaması yapı
lan şahıs veya yetkili adamına bırakılır. Cevap, E seçeneğidir.
1027. Aşağıdakilerden hangisi vergi incelemesi yapmaya yetkili değildir?
A) Vergi müfettişleri
B) İlin en mal memuru
C) Vergi dairesi müdürleri
e
D) Mali Müşavirler
Th
E) Gelir İdaresi Başkanlığının merkez teşkilatında müdür kadrolarında bulununlar
Çözüm : Vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük
mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Gelir İdaresi Başkanlığının
merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde ver
gi inceleme yetkisini haizdir. Vergi Usul Kanunu veya diğer kanunlara göre defter ve he
sap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve
tüzelkişiler vergi incelemelerine tabidirler. Vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının
evvelden haber verilmesi mecburi değildir. İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi
de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabilir. Ev
velce inceleme yapılmış veya matrahın re’sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme ya
pılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir. Vergi incelemeleri, esas itiba
riyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk
edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükel
lef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. Bu takdirde incelemeye ta
bi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak iste
nilir. İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen defter veya vesikaları belli edilen
zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar. Haklı bir ma
654
47 Maliye Soruları
zeret gösterenlere, defter ve vesikalarını daireye getirmesi için münasip bir mühlet veri
lir. Cevap, D seçeneğidir.
1028. Arama yapılmak suretiyle alınan defter ve belgeler üzerindeki incele
menin ne kadar süre içerisinde bitirilmesi gerekir?
A) 1 ay
B) 2 ay
D) 4 ay
E) 5 ay
C) 3 ay
Çözüm: VUK’nun 143. maddesine göre, aramada bulunan defter ve vesikalardan in
Th
e
C
ap
e
celenmesine lüzum görülen defter ve vesikalar müfredatlı olarak bir tutanakla tespit olu
nur. Vesikaların dosya ve dosya içinde sayı itibariyle tespit olunması müfredatlı tespit de
mektir. Arama neticesinde alman defter ve vesikaların iyi saklanması şarttır. Bunların iyi
saklanmamasından doğacak zararı idare tazmine mecburdur. Arama yapılan hallerde in
celeme çabukça ve her işten önce yapılır. İnceleme sırasında vergi ile ilgisi olmayan şah
si ve özel mektup ve diğer evrak makbuz karşılığında sahiplerine geri verilir. Defter ve
vesikaların muhafaza altına alınmış olması, süresi gelen vergi beyannamelerinin verilme
si ödevini kaldırmaz. Mükellef beyannamesini düzenlemek için gerekli bilgileri defter ve
vesikalardan çıkarabilir. Mükellefin bu husustaki yazılı isteği yetkililerce derhal yerine ge
tirilir. Defter ve vesikaların muhafaza altına alındığı tarihten vergi beyannamesinin veri
leceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise beyanname verme süresi kendiliğinden bir
ay uzar ve ek süre bu müddetin sonundan başlar. İncelemenin Bitmesi: Arama neti
cesinde alınan defter ve vesikalar üzerindeki incelemeler en geç üç ay içinde bitirile
rek sahibine bir tutanakla geri verilir. İncelemelerin haklı sebeplere binaen üç ay içinde
bitirilmesine imkan olmayan hallerde sulh yargıcının vereceği karar üzerine bu süre uza
tılabilir. Cevap, C seçeneğidir.
1029. Aşağıdakilerden hangisi Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecbur de
ğildir?
A) Kamu idare ve müesseseleri
B) Mükellefler
C) Mükelleflerle muamelede bulunan gerçek kişiler
D) Mükelleflerle muamelede bulunan tüzel kişiler
E) Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı devlet memurları
Çözüm: B ilgi toplama kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle
muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incele
mesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Bilgiler yazı
veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap
vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer
vergi dairesine zorla getirilemez. Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Dev
let memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar. Kamu idare ve müesseseleri
655
Vergi Hukuku
(Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendir
meye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden ya
zı ile istenecek bilgileri belli aralıklarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar.
Cevap, E seçeneğidir.
1030. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hü
kümlerine göre aşağıdakilerden hangisi ihtiyati haciz uygulanması
nedenlerinden biri değildir?
A) Borçlu borcunu ödememişse.
B) Teminat istenmesini gerektiren haller mevcut ise.
C) Borçlunun belli ikametgahı yoksa.
D) Borçlu kaçmışsa.
ap
e
E) Borçlunun mallarını kaçırma ihtimali varsa.
Th
e
C
Çözüm: İhtiyati haciz: Aşağıdaki hallerden herhangi birinin varlığı halinde, hiçbir sü
reye bağlı olmaksızın alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memurunun kararıy
la, haczin derhal uygulanmasıdır: 1) Teminat istenmesini gerektiren haller mevcut ise,
2) Borçlunun belli ikametgahı yoksa, 3) Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçır
ması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa, 4) Borçludan teminat göstermesi isten
diği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya
gösterdiği kefil kabul edilmemişse, 5) Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet için
de mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa, 6) Hüküm veril
miş bulunsun bulunmasın para cezasını gerektiren fiil dolayısıyla amme davası açılmış
ise, 7) İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar el
den çıkarılmışsa (AATUHK Mad.13). Cevap, A seçeneğidir.
1031. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hü
kümlerine göre aşağıdakilerden hangisi kamu alacaklarının korunma
sı için getirilmiş müesseselerden değildir?
A) Teminat isteme
B) İhtiyati haciz
C) İhtiyati tahakkuk
D) Amme alacaklarında rüçhan hakkı
E) Zamanaşımı
Çözüm : 6183 sayılı AATUHK’nunda kamu alacağının korunması için getirilmiş mües
seseler; teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve amme alacaklarında rüçhan
hakkıdır.
Teminat isteme: vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile kaçakçılık suçlarına
temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmışsa, vergi
incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden
656
4T Maliye Soruları
vergi dairelerince teminat istenir. Türkiye’de ikametgahı bulunmayan amme borçlusu
nun durumu, amme alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu gösteriyorsa, tahsil dairesi
kendisinden teminat isteyebilir.
İhtiyati tahakkuk: Aşağıdaki hallerden birinin bulunması takdirinde vergi dairesi mü
dürünün (vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) yazılı
talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı, mükellefin henüz tahakkuk etme
miş vergi ve resimler ile bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi husu
sunda yazılı emir verebilir. Vergi dairesi müdürü (vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup
müdürü ve/veya müdür) bu emri derhal tatbik eder: 1) ihtiyati haciz sebeplerinden biri
si mevcut ise, 2) Mükellef hakkında takibata girişilmişse, 3) Teşebbüsün muvazaalı ol
duğu ve gerçekte başkasına ait olduğu hakkında deliller elde edilmişse.
C
ap
e
Amme alacaklarında rüçhan hakkı: Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar
paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu ala
cak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Rehinli ala
caklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve
gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tah
silinde rehinli alacaklardan evvel gelir. Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin res
mi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sa
yılı icra ve İflas Kanununun 206. maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan
alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.
Cevap, E seçeneğidir.
e
1032. B ir gerçek kişi devlete olan vergi borcu için aşağıdakilerden hangisi
ni teminat olarak gösteremez?
Th
A) Bir başka şahsı
B) Süreli banka teminat mektubu
C) Süresiz bakma teminat mektubu
D) Para
E) Gayrimenkul
Çözüm: 6183 sayılı AATUHK’nun 10. maddesine göre teminat olarak şunlar kabul
edilir: 1) Para, 2) Bankalar ve özel finans kurumlar tarafından verilen süresiz teminat
mektupları, 3) Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya
bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş
ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.), 4) Hükümetçe bel
li edilecek Milli esham ve tahvilat (Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul edilmesine en
yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir.) 5) İlgililer veya ilgililer
lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varaka
larına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar. Teminat sonradan tama
men veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa, teminatın tamamlanma
sı veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir. Borçlu verdiği teminatı kısmen veya ta
mamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir. Ayrıca teminat sağlayamayanlar mute
657
Vergi Hukuku
ber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilir. Dikkat edileceği
üzere, bir başka şahıs, süresiz banka teminat mektupları, para ve gayrimenkuller temi
nat olarak gösterilebilecektir. Cevap, B seçeneğidir.
1033. Aşağıdakiler den hangisi mükellefin ödevleri arasında yer almaz?
A) Muhafaza ve ibraz
B) Defter tutma
C) Belge düzenleme
D) Vergi levhası asma
E)
Yılda bir kez vergi dairesine gitme
Çözüm: Mükellefin ödevleri, 213 sayılı VUK’nun II. Kitabında düzenlenmiştir. Buna
göre mükellefin ödevleri, 1) Bildirimde bulunma; İşe Başlamayı Bildirme, Değişiklik
leri Bildirme, İşi Bırakmanın Bildirilmesi, Bina ve Arazi Değişikliklerinin bildirilmesidir.
e
2) Defter Tutma, 3) Envanter Çıkartma, Değerleme Yapma ve Bilanço Dü
zenleme, 4) Belge Düzenleme, 5) Ekim Sayım Beyanında bulunma, 6) Mu
hafaza ve İbraz Ödevi, 7) Beyannameleri Tasdik Ettirme Ödevi, 8) Diğer
ödevlerdir. Görüldüğü üzere mükelleflerin yılda bir kez vergi dairesine gitme gibi bir
C
ap
ödevleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla doğru cevap E seçeneğidir.
1034. Aşağıdakilerden hangisi mükellefin ilgili vergi dairesine bildirmekle
zorunlu tutuldukları hususlardan değildir?
A) İşe başlamanın bildirilmesi
B) Adres değişikliklerinin bildirilmesi
e
C) İşyeri sayısındaki değişikliklerin bildirilmesi
Th
D) İşi bırakmanın bildirilmesi
E) İşçi sayısının bildirilmesi
Çözüm: Vergi Usul Kanununu hükümlerine göre mükelleflerin vergi dairesine bildirimde
bulunması gereken hususlar; işe başlamanın bildirilmesi, değişikliklerin bildirmesi, işi bırak
manın bildirilmesi ve bina ve arazi değişikliklerinin bildirilmesidir. Cevap, E seçeneğidir.
1035. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisinin işe
başlamayı vergi dairesine bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır?
A) Vergiye tabi ticaret erbabı
B) Serbest meslek erbabı
C) Gayrimenkul sermaye iradı sahipleri
D) Kurumlar vergisi mükellefleri
E) Kollektif şirket ortakları
Çözüm : Vergi Usul Kanunu’nu hükümlerine göre işe başlamayı bildirmek zorun
da olan mükellefler şunlardır: 1) Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, 2) Serbest mes
lek erbabı, 3) Kurumlar vergisi mükellefleri, 4) Kollektif ve adi şirket ortaklanyla koman
658
4T Maliye Sorulan
dit şirketlerin komandite ortaklan. Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi mükelle
fi olup da Türk Ticaret Kanunu’na göre tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evrak
larının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı bil
dirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır. Diğer taraftan işe başlamayı bildirmek
zorunda olmayanlar ise şunlardır; 1) Ücret, 2) Gayri Menkul Sermaye İradı, 3) Men
kul Sermaye İradı (Hazine bonosu, Devlet tahvili v.s. faiz geliri.), 4) Diğer kazanç ve irat,
geliri veya bu sayılanların birkaçından dolayı gelir elde eden mükellefler, vergi yükümlü
lüğüne girişlerini, vergi yükümlülüklerinde meydana gelen değişiklikleri ve yükümlülük
ten çıkışlarını bildirmek zorunda değildirler. Cevap, C seçeneğidir.
1036. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisinin ver
gi dairesine bildirilmesine gerek bulunmamaktadır?
A) Yeni işçilerin alınmasına yönelik değişiklikler
ap
e
B) İş veya ikamet yeri adreslerinde meydana gelen değişiklikler
C) Yeni bir vergiye tabi olmayı gerektirecek değişiklikler
D) İşyeri sayısındaki artış veya azalışlara ilişkin değişiklikler
E) Bina ve arazide medya gelen değişiklikler
Th
e
C
Çözüm: Vergi Usul Kanunu’nu hükümlerine göre vergi dairesine bildirilmesi gereken
değişiklikler şunlardır; 1) Adres değişikliklerinin bildirilmesi: İş veya ikamet yeri
adreslerini değiştiren mükellefler, yeni adreslerini vergi dairesine bildirmeye mecburdur
lar. 2) İş değişikliklerinin bildirilmesi: İşe başladıklannı bildiren mükelleflerden; a)
Yeni bir vergiye tabi olmayı; b) Mükellefiyet şeklinde değişikliği; c) Mükellefiyetten mu
aflığa geçmeyi; gerektirecek surette işlerinde değişiklik olanlar, bu değişiklikleri vergi da
iresine bildirmeye mecburdurlar. 3) İşletmede değişikliğin bildirilmesi: Aynı teşeb
büs veya işletmeye dahil bulunan iş yerlerinin sayısındaki artış veya azalışları mükellefler
vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. İşi bırakmanın bildirilmesi: VUK’nun 160.
maddesine göre, işi bırakan mükellefler, keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecburdur
lar. Bina ve arazi değişikliklerinin bildirilmesi: Mükellefler, bina ve arazide mey
dana gelen değişiklikleri ve İratsız arsanın iratlı arsa veya iratlı arsanın İratsız arsa hali
ne geldiğini vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Cevap, A seçeneğidir.
1037. Aşağıdakilerden hangisi işe başlama bildiriminde bulunacak gerçek
k iş i mükelleflerde aranacak belgelerden değildir?
A) İşe başlama bildirimi
B) Şirket ana sözleşmesinin noter onaylı örneği
C) Onaylı nüfus cüzdan sureti
D) İkametgah senedi
E) Noter onaylı imza sirküleri
Çözüm: V U K hükümlerine göre, İşe başlama bildirimi; gerçek kişilerde mükellef tara
fından imzalanırken, tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayanlarda temsile yetkili kişiler
659
Vergi Hukuku
e
tarafından imzalanır. İşe başlama bildiriminin serbest muhasebeci, serbest muhase
beci mali müşavir veya yeminli mali müşavir aracılığıyla düzenlenmesi halinde, bu kişi
ler tarafından da ayrıca kaşe/mühür basılmak suretiyle imzalanır. Gerçek kişi mükel
lefler için işe başlama bildirimlerinde eklenecek belgeler şunlardır325: 1) İşe
b a ş l a m a / b ı r a k m a bildirimi, 2) Onaylı nüfus cüzdan sureti (Mükellefin Vergi Dairesine
bizzat başvurması halinde nüfus cüzdanının fotokopisi Müdür Yardımcısı, Şef veya gö
revlendirilecek bir memur tarafından aslı ile karşılaştırılarak “Aslının Aynıdır” şeklinde
tasdik edilir.), 3) İkametgah senedi (Resimli), 4) Noter onaylı imza sirküleri (Basit usul
de vergilendirilenler hariç), 5) Basit usulde vergilendirme talep eden mükelleflerden iş
yerinin kendisine ait olması halinde emlak vergisine esas olan vergi değerini gösterir, be
lediyeden alınacak onaylı bir belge, işyerinin kiralanmış olması halinde ise kira kontratı
nın bir örneği, 6 ) Nakil Vasıtalarında, plakasız yeni araçlarda fatura fotokopisi, plakalı
araçlarda noter satış senedi (Aynı gün müracaat şarttır). Şirket ana sözleşmesinin noter
onaylı örneği, tüzel kişi mükellefler için aranan belgedir. Cevap, B seçeneğidir.
ap
1038. Aşağıdakilerden hangisi işe başlama bildiriminde bulunacak tüzel ki
şi mükelleflerde aranacak belgelerden değildir?
A) Şirket ana sözleşmesinin noter onaylı örneği
B) Ticaret siciline müracaat edildiğine dair belge
C
C) Şirketi temsile yetkili kişilerin onaylı nüfus cüzdanı sureti
D) Şirketi temsile yetkili kişilerin ikametgah ilmühaberi
e
E) Şirket ortaklarının tamamının imza sirküleri
Th
Çözüm: VUK hükümlerine göre, Tüzel kişilerde ise işe başlama bildirimlerine
aşağıdaki belgelerin eklenmesi gerekmektedir; 1) İşe b aşlam a/b ırak m a bildirimi,
2) Şirket ana sözleşmesinin noter onaylı bir örneği ile Ticaret Siciline müracaatına ait
belgenin bir örneği, 3) Şirketi temsile yetkili müdürün imza sirküleri (Noter onaylı), 4)
Şirketi temsile yetkili kişilerin onaylı nüfus cüzdanı sureti, resimli ikametgah ilmühaberi,
5) Kooperatiflerden varsa üst birliğe kayıtlı olduklarına dair yazı. Görüldüğü üzere, tü
zel kişilerde işe başlama bildirimi verilirken, şirket ortaklarının tamamının imza sirküleri
istenmemekte, sadece şirketi temsile yetkili müdür yada müdürlerin imza sirküleri isten
mektedir. Cevap, E seçeneğidir,
1039. ikinci smıf tüccar olarak defter tutan bir mükellef aşağıdaki şartların
hangisinin ya da hangilerinin gerçekleşmesi durumunda birinci sınıfa
geçebilir?
A) Bir hesap döneminin iş hacmi kanunda yazılı hadlerden %20’ye kadar bir
fazlalık gösterirse ve arka arkaya iki dönemin iş hacmi kanunda yazılı hadle
re göre %20’ye kadar bir fazlalık gösterirse
¡şe başlama bildirimlerinde hangi evrakların arandığı, 167. 173, 240 ve 264 seri nolu Vergi usul Kanunu Gene!
Tebliğlerinde açıklanmıştır.
660
4 T Maliye Sorulan
B) Bir hesap döneminin iş hacmi kanunda yazılı hadlerden %20’yi aşan bir nis
pette fazla olursa ve arka arkaya iki dönemin iş hacmi kanunda yazılı hadle
re göre %20’ye kadar bir fazlalık gösterirse
C) Bir hesap döneminin iş hacmi kanunda yazılı hadlerden %15’e kadar bir faz
lalık gösterirse ve arka arkaya iki dönemin iş hacmi kanunda yazılı hadlere
göre %15’e kadar bir fazlalık gösterirse
D) Bir hesap döneminin iş hacmi kanunda yazılı hadlerden %15’i aşan bir nis
pette fazla olursa ve arka arkaya iki dönemin iş hacmi kanunda yazılı hadle
re göre %15’e kadar bir fazlalık gösterirse
E) Bir hesap döneminin iş hacmi kanunda yazılı hadlerden %20’ye kadar bir
fazlalık gösterirse ve arka arkaya iki dönemin iş hacmi kanunda yazılı hadle
re göre %15’e kadar bir fazlalık gösterirse
C
ap
e
Çözüm : Birinci sınıf tüccarların ikinci sınıfa ve ikinci sınıf tüccarların birinci sınıfa geç
melerine sınıf değiştirme adı verilmektedir. İki türlü sınıf değiştirme vardır: 1) Birin
ci sınıftan, İkinci sınıfa geçiş: İş hacmi bakımından birinci sınıfa dahil olan tüccar
ların durumları belirli şartlara uyduğu takdirde, bunlar, bu şartların tahakkukunu takip
eden hesap döneminden başlayarak, ikinci sınıfa geçebilirler. Bu şartlar şunlardır; 1) Bir
hesap döneminin iş hacmi tutarlarının kanunda yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispet
te düşük olması veya 2) Arka arkaya üç dönemin iş hacmi tutarlarının kanunda hadle
re nazaran % 20’ye kadar bir düşüklük göstermesi.
Th
e
2) İkinci sınıftan, birinci sınıfa geçiş: İş hacmi bakımından ikinci sınıfa dahil tüccar
ların durumları belirli şartlara uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden
hesap döneminden başlayarak birinci sınıfa geçebilirler. Bu şartlar şunlardır: 1) Bir hesap
döneminin iş hacmi tutarlarının kanunda yazılı hadlerden % 20’yi aşan bir nispette fazla
olursa veya 2) Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi tutarının kanunda yazılı hadlere nazaran
% 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse, böyle bir durumda olan ikinci sınıf bir tüccar takip
eden hesap döneminden başlayarak birinci sınıfa geçebilecektir. Bu husus bize aynı za
manda mükellefin iş hacmi olarak büyüdüğünü de göstermektedir. Cevap, B seçeneğidir.
1040. Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) İkinci sınıf tüccarlar, isterlerse birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasında def
ter tutabilirler.
B) İkinci sınıf tüccarlar, hiçbir şekilde birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasında
defter tutamazlar.
C) Yeni işe başlayan tüccarlar, birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasında defter
tutamazlar.
D) Yeni işe başlayan tüccarlar, isterlerse ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı
esasına göre defter tutamazlar.
E) Yeni işe başlayan tüccarların, ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına
göre defter tutması zorunludur.
661
Vergi Hukuku
Çözüm: V.U.K’nun 181. maddesi ihtiyari sınıf değiştirmeyi düzenlemektedir. Bu
na göre ikinci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler.
Bu suretle birinci sınıfa dahil olanlar, sonradan ikinci sınıfa geçmek isterlerse bir önceki
soruda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde ikinci sınıfa geçebileceklerdir. Cevap, A
seçeneğidir.
1041. Vergi Usul Kanunu’na göre defterlerin kayıt nizamına ilişkin olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Defter ve kayıtlar Türkçe tutulur.
B) Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt yapılamaz.
C) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır.
D) Defterler 'mürekkeple veya makine ile yazılır.
E) Hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalemi ile yapı-
ap
e
labilir.
Th
e
C
Çözüm : Defterlere yapılacak kayıt nizamına ilişkin hükümler şunlardır: 1) Defter ve ka
yıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defter
lerde başka dilden kayıt da yapılabilir. 2. Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır.
Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzen
lenebilir. Belirli koşulları sağlayan işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka
bir para birimiyle tutmalarına Bakanlar Kurulunca izin verilebilir. Bu şartların ihlâl edil
diği hesap dönemini izleyen hesap döneminden itibaren Türk para birimine göre kayıt
tutma zorunluluğu başlar. 3) Tutulması mecburi defterler mürekkeple veya makine ile
yazılır. Kopya kağıdı kullanılması ve ıstampa ve sair damga aletleriyle kopya konulması
da caizdir, 4) Defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun
kalemi ile yapılabilir. 5) Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhase
be kaidelerine göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıl
dığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst ve
ya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. 6)
Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz bir hale
getirmek yasaktır. 7) Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satır
lar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve aflanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten
koparılamaz. Tasdikli çıkarılıp takılabilir yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve
bunlar yırtılamaz. Cevap, B seçeneğidir.
1 0 4 2 . Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre işlemlerin yasal defterlere kay
dedilme süresi kaç gündür?
A) 5
B) 10
D) 20
E) 25
C) 15
Ç ö z ü m : VUK hükümlerine göre yapılan işlemlerin en geç on gün içerisinde deftere
kaydedilmesi şarttır. Ayrıca kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yet-
662
47 Maliye Soruları
kili amirlerin imza ve parafım taşıyan belgelere dayanarak yürüten işletmelerde, muame
lelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu muamelelerin esas
defterlere en geç 45 günden içerisinde intikal ettirilmesi gerekmektedir.Diğer taraftan
günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç def
terine muameleler günü gününe kaydedilir. Cevap, B seçeneğidir.
1043. Öteden beri işe devam etmekte olan tüccarlar defterlerini ne zaman
ve kime tasdik ettirirler?
A) Defterin kullanılacağı hesap döneminin ilk ayında, noter veya noterlik göre
vini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
B) Defterin kullanılacağı hesap döneminden önceki hesap döneminde, noter
veya noterlik görevini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
ap
e
C) Defterin kullanılacağı hesap döneminin herhangi bir ayında, noter veya no
terlik görevini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
D) Defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda, noter veya
noterlik görevini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
E) Defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen sondan bir önceki ay
da, noter veya noterlik görevini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
Th
e
C
Çözüm: Tasdike tabi defterler; 1) Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kul
lanılacağı yıldan önce gelen son ayda; 2. Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından
tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda; 3) Yeni
den işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sı
nıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar,
muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde; 4) Tasdike tabi defterlerin dol
ması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar
bunları kullanmaya başlamadan önce tasdik ettirilmesi zorunludur. Diğer taraftan defter
lerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığın
ca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar. Tasdik
makamı: Defterler, iş yerinin, iş yeri olmayanlar için ikametgahın bulunduğu yerdeki
noter veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar, menkul kıymet ve kambiyo
borsasındaki acentalar için borsa komiserliği tarafından tasdik olunur. Defterler anonim
ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret sicili
memuru veya noter tarafından tasdik edilebilir. Görüldüğü üzere öteden beri işe devam
etmekte olan tüccarlar defterlerini, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen
son ayda, noter veya noterlik görevini ifa etmekle sorumlu olanlara tasdik ettirirler.
Cevap, D seçeneğidir.
1044. Aşağıdakilerden hangisi vergi beyannamesini tasdik edecek kişi ya da
kurum lardan birisi değildir?
A) Vergi Dairesi
663
Vergi Hukuku
B) Mal Müdürlüğü
C) Serbest Muhasebeciler
D) Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
E) Mükellef
C
ap
e
Çözüm: Kural olarak vergi beyannameleri vergi idaresi tarafından tasdik edilir. Dolayı
sıyla vergi dairesi ve vergi dairesi olmayan yerlerde mal müdürlükleri, vergi beyanname
lerini tasdik etmeye yetkilidir. Diğer taraftan Maliye Bakanlığı326; 1) Vergi beyanname
lerinin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşa
virler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname
çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya, 2) Vergi
kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri
hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak ye
minli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya, 3)
Vergi kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik or
tamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve tasdik ko
nuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye ve uygulatmaya, bu uygulamalara ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı da bu yetkisini kullanarak, vergi beyan
namelerinin, meslek mensupları tarafından da imzalanabileceğini hükme bağlamıştır. Bu
durumda serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler de beyanname
leri imzalayabilecekleridir. Cevap, E seçeneğidir.
e
1045. Aşagıdakilerden hangisi fatura yerine geçen vesikalardan değildir?
A) Perakende satış vesikaları
Th
B) Gider pusulası
C) Müstahsil makbuzu
D) Döviz alım ve satım belgesi
E) İrsaliyeli fatura
Çözüm: Perakende Satış Vesikası, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usul
de tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecbu
riyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri 1) Perakende satış fişleri,
2. Makineli kasaların kayıt ruloları, 3. Giriş ve yolcu tasıma biletleri nden
herhangi biri ile tevsik olunur. Perakende satış fişi; makineli kasaların kayıt ruloları ve
biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gös
terilir. Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilin
de teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası
müşteriye verilir. Makineli kasa kullanıp da müşteriye fiş verilmemesi halinde, peraken
de satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir.
3 2 6 Bu yetki Maliye Bakanlığı’na 213 sayılı Vergi Usul K anununun Mükerrer 257. maddesi ile verilmiştir.
664
4T Maliye Soruları
Gider pusulası; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle
defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden mu
af esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapa
na veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından
verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını
satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini
ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel
kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir
nüshası işi yapana veya malı satana verilir. Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahi
linde teselsül ettirilir.
Müstahsil makbuzu, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edi
e
C
ap
e
lenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan
çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim et
meye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak
almaya mecburdurlar. Mal tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından
alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim edilir ve imzalanır. Çiftçiden avans
üzerine yapılan alımlarda, makbuz, malın teslimi sırasında verilir. Müstahsil makbuzunun
tüccar veya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura yerine geçer. Müstahsil makbuzun
da en az aşağıda yazılı bilgiler bulunur: 1. Makbuzun tarihi; 2. Malı satın alan tüccar ve
ya çiftçinin soyadı, adı unvanı ve adresi; 3. Malı satan çiftçinin soyadı, adı ve ikametga
hı adresi; 4. Satın alman malın cinsi, miktarı ve bedeli; Müstahsil makbuzları hiçbir re
sim ve harca tabi değildir. Müstahsil makbuzları seri ve sıra numarası dahilinde teselsül
ettirilir.
Th
İrsaliyeli fatura: Sattıklan mallar dolayısıyla, malın tesliminden itibaren faturanın yedi
gün içinde düzenlenmesi imkanından vazgeçerek, bu yükümlülüğü derhal yerine getir
mek isteyen mükellefler, fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlemeksizin, diledikleri
takdirde, aşağıda sıralanan esaslara uygun olarak “irsaliyeli fatura” düzenleyebileceklerdir. Bu usulü seçen mükellefler, o takvim yılı sona ermeden fatura veya sevk irsaliyesini
ayrı ayrı düzenleyemezler. İrsaliyeli fatura uygulamasını seçen mükelleflerden mal satın
alan mükelleflerin, bu malları taşımalan veya taşıttırmaları esnasında “irsaliyeli fatura”
bulunması halinde, bunların “sevk irsaliyesi” düzenleme yükümlülükleri yoktur. Malı sa
tan mükellefler irsaliyeli faturayı en az üç örnek olarak düzenleyeceklerdir. En az üç nüs
ha düzenlenmeyen irsaliyeli faturalar hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. “İrsaliyeli Fatura”nm iki nüshası mutlaka malı taşıyan araçta bulundurulacak, yoklama ve denetimler
de “irsaliyeli fatura”nm iki nüshası da ibraz edilecektir. İrsaliyeli faturada; faturayı düzen
leyenin adı, ticari ünvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın
nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı ile nereye ve kime gönderildiği; müşterinin adı, ticari ünvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra nu
marası, düzenleme tarihi ve saati ile anlaşmalı matbaa ile ilgili bilgilere yer verilecektir.
Bu bilgilerin eksik olması halinde “irsaliyeli fatura” hiç düzenlenmemiş sayılacaktır327.
327 211 Seri Nolu VUK Genel Tebliği
665
Vergi Hukuku
Döviz Alım satım belgesi; Yetkili müesseseler döviz alış ve satışlarında döviz alım ve
satım belgelerini düzenlemek ve kullanmak zorundadırlar. Düzenlenecek döviz alım ve
döviz satım belgelerinde, T.C. Merkez Bankasınca yayımlanan Genelgelere göre bulun
ması zorunluluğu getirilen bilgilere ilave olarak, belgeyi düzenleyen yetkili müessesenin
iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının da bulunması zorunludur. Dö
viz alım ve satım belgeleri en az iki örnek olarak düzenlenecektir. Bu belgelerin ikiden
fazla örnek olarak düzenlenmesi halinde her birinin kaçıncı olduğu belirtilecektir. Döviz
alım ve satım belgelerinin yukarıda sayılan bilgileri taşıması şartıyla bilgisayar kullanmak
suretiyle düzenlenmesi de mümkün bulunmaktadır. Döviz alım ve satım belgeleri, anlaş
ması bulunan matbaalara bastırılmak veya noterlere tasdik ettirilmek suretiyle kullanıla
cak ve bu belgelerde belirli bir ölçü aranılmayacaktır328.
e
Yukarıda yapılan açıklamalardan da görüleceği üzere, irsaliyeli faturalar, fatura yerine
geçen bir belge değil, bizzat faturanın kendisidir. Gevap, E seçeneğidir.
A) Fatura
C
ap
1046. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler
ile defter tutm ak zorunda olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler; ver
giden m uaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları em
tia için tanzim ettikleri belgenin adı nedir?
B) Müstahsil makbuzu
C) Gider pusulası
e
D) Adisyon
E) Perakende satış vesikası
Th
Çözüm: Gider pusulası; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edi
lenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergi
den muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip,
işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf ta
rafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eş
yalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tan
zim edilir. Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve
iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyad
larını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak
tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur. Gider pusulaları, seri ve
sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.
Adisyon: Masada servis yapılan ve gerçek usulde vergiye tabi; 1) Kurumlar vergisine
tabi olan kurumlar tarafından çalıştırılan veya Vergi Usul Yasası hükümleri uyarınca bi
lanço ve işletme hesabı esasına göre defter tutulan ve alkollü içki servisi yapılan gece ku
lüpleri, diskotekler, barlar, pavyonlar, gazinolar, meyhaneler ve lokantalar gibi işletme
ler, 2) Kurumlar veya gerçek usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar tarafından işletilen
328 226 Seri Nolu VUK Genel Tebliği
666
4T Maliye Sorulan
şehirlerarası karayolları üzerinde hizmet veren lokanta, kafeterya pastane, kulüp ve ben
zeri işletmeler, 3) Vergi Usul Yasası hükümleri uyarınca bilanço veya işletme hesabı esa
sına göre defter tutan gece kulüpleri, diskotekler, barlar, pavyonlar, gazinolar, meyhane
ler, lokantalar, kafeteryalar ve pastane işletmeleri, adisyon düzenlemek ve kullanmak zo
rundadırlar. Hizmetin bitiminde adisyon329 müşteriye ibraz edilerek ve adisyon üzerinde
yer alan bilgiler doğrultusunda hesap ödenir. Bu bağlamda da ödeme aşamasında müş
terinin istemi olmaksızın derhal fatura, faturanın istenmemesi veyahut da fatura düzen
lenmesini gerektirmeyen hallerde yazar kasa veyahut da perakende satış fişi düzenlene
rek müşteriye verilir. Adisyon ödemeyi kanıtlayan bir belge değildir. Adisyonun işlevsel
görevi hizmet işletmesinde müşterinin tükettiği maddeleri göstermeye yöneliktir Cevap,
C seçeneğidir.
1 0 4 7 .1. Taşıma İrsaliyesi
e
II. Ambar tesellüm fişi
IV. Günlük müşteri listeleri
V. Adisyon
VI. Fatura
C
VII. Reçete
ap
III. Yolcu listeleri
VIII. Götürü usulde tespit edilen giderler
A) I, II ve III
e
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri vergi usul kanununa göre ka
yıtlan tevsik etmeye yarayan belgelerden değildir?
Th
C) I, III, IV ve VI
B) II, III, IV ve V
D) I, II, III, IV, V, VI ve VII
E) VIII
Çözüm: VUK’da aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslar
la olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak
mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsi
ke mecburdurlar. (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç.) Belgelerin öngörülen zo
runlu bilgileri taşımaması halinde, bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlen
memiş sayılır.
Tasıma irsaliyeleri: Ücret karşılığında eşya nakleden bütün gerçek ve tüzelkişiler nak
lettikleri eşya için, ambar defterinde yer alması gereken bilgilerle, sürücünün ad ve so
yadı ve aracın plaka numarasını ihtiva eden ve seri ve sıra numarası dahilinde teselsül
eden irsaliye kullanmak zorundadırlar. Bu irsaliyenin bir nüshası eşyayı taşıttırana, bir
nüshası eşyayı taşıyan aracın sürücüsüne veya kaptanına verilir ve bir nüshası da taşı
mayı yapan nezdinde saklanır.
329 Vergi mevzuatımızda adisyona ilişkin usul ve esaslar ise 185, 200, 298 ve 299 sıra numaralı VUK Genel tebliğ
leri ile belirlenmiştir
667
Vergi Hukuku
Yolcu listeleri: Şehirler arasında yapılan yolcu taşımalannda yolcu taşıma bileti kes
meye mecbur olan mükellefler (T.C. Devlet Demiryolları hariç), taşıtların her seferi için
müteselsil seri ve sıra numaralı ve oturma yerlerini planlı şekilde gösteren iki nüsha yol
cu listesi düzenlerler ve bu listenin bir nüshasını sefer sonuna kadar taşıtta ve diğer nüs
hasını işyerinde bulundururlar. Yolcu taşıma biletlerinin komisyoncu veya acenteler tara
fından kesilmesi halinde yolcu listeleri 3 nüsha olarak düzenlenir ve bir nüshası bu kim
seler tarafından saklanır. Yolcu listelerinde aşağıdaki bilgiler bulunur: 1. Yolcu listesini
düzenleyen işletmenin adı veya unvanı ile adresi, 2. Taşıtı işleten mükellefin adı, soyadı
varsa unvanı, adresi vergi dairesi ve hesap numarası, 3. Taşıtın plaka numarası, sefer
tarihi ve hareket saati, 4. Bilet numaraları işaretlenmek suretiyle yolcu sayısı ve toplam
hasılat tutarı.
ap
e
Günlük müşteri listeleri: Otel, motel ve pansiyon gibi konaklama yerleri, odaları,
bölmeler ve yatak planlarına uygun olarak müteselsil seri ve sıra numaralı günlük müş
teri listeleri düzenlerler ve işletmede bulundururlar. Bu listelerde aşağıdaki bilgiler bulu
nur: 1. Mükellefin adı, soyadı, varsa unvanı ve adresi, 2. Oda numaralan yazılmak su
retiyle müşterinin adı, soyadı ve oda ücreti, 3. Düzenleme tarihi.
Reçete: VUK’nun Mükerrer 257. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak maliye Bakan
C
lığı Özel muayenehane, özel poliklinik, özel hastane sahibi veya buralarda çalışan hekim
lerce (diş hekimi dahil) özel muayene ve tedaviler için düzenlenen reçeteleri VUK uya
rınca düzenlenmesi zorunlu belgeler kapsamına almıştır. Reçeteler sadece defterdarlık
larla anlaşmalı matbaalara bastırılarak kullanılacaktır.
Th
e
Faturanın ise önceki sorularda yapılan açıklamalar uyarınca, kayıtların tevsikinde kulla
nılacak belgelerden olduğu aşikardır. Görüldüğü üzere soruda verilen tüm belgeler kayıt
ların tevsiki amacıyla kullanılabilecek belgelerdir. Cevap, E seçeneğidir.
1048. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşagıdakilerden hangisi vergi
karnesi almaya mecburdur?
A) Gerçek usulde vergilendirilen ticaret erbabı
B) Gerçek usulde vergilendirilen serbest meslek erbabı
C) Ücret geliri elde edenler
D) Gelir Vergisi Kanununa göre diğer ücret kapsamında vergilendirilenler
E) Gerçek usulde vergilendirilen sanat erbabı
Çözüm : Aşağıda yazılı olanlar vergi karnesi almaya mecburdurlar: 1) Gelir Vergisi Ka
nununa göre diğer ücret kapsamında vergilendirilenler; 2) Gelir Vergisi Kanununa gö
re indirimden faydalanmak isteyenler; 3) Gelir Vergisi Kanununa göre karne almak zo
runda olanlar. Durumu yukarıdaki şartların birden fazlasına girse bile, bir mükellef tek
vergi karnesi alır. Mükellef vergi karnelerinin kendileri tarafından yazılması gereken kı
sımlarını doldurduktan sonra, vergi bakımından durumlannı kayıt ve tescil ve karneye
işaret ettirmek üzere, bunları bağlı oldukları vergi dairesine ibraz ederler. Mükellefiyete
müessir olacak değişikler de yukandaki esaslara göre karneye işaret ettirilir. GVK’ya gö
47 Maliye Sorulan
668
re diğer ücret kapsamında vergilendirilen mükelleflerin doldurdukları karneyi vergi da
iresine ibraz etmeleri veya değişikliği karneye işaret ettirmeleri süresi, işe başladıkları ve
ya değişikliğin vuku bulduğu tarihten başlayarak bir aydır. GVK’ya göre yapılacak indi
rimler, karnedeki kayıtların vergi dairesine tescil ettirildiği tarihten evvelki zamanlar için
ugulanmaz. Cevap, D seçeneğidir.
1049. Birinci sınıf bir tüccar 2009 takvim yılına ilişkin olarak bilanço esa
sında, yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri tutmuştur.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre mükellefin bu defterleri muha
faza etme yüküm lülüğü ne zaman sona erecektir?
A) 31.12,2012
B) 31.12.2013
C) 31.12.2014
D) 31.12.2015
E) 31.12.2016
e
Çözüm: VUK’a göre* defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçün
Süre
1 yıl
C
ap
cü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak
beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Sorudaki verilerde 2009 takvim yılına
ilişkin defterlerden bahsedilmektedir. Dolayısıyla bu defterlerin ilgili bulundukları yıl olan
2009’dan sonraki takvim yılı olan 01.01.2010 tarihinden itibaren beş yıl süre ile mu
hafaza edilmesi gerekmektedir. Buna göre;
01.01.2010-31.12.2010
01.01.2011 -31.12.2011
3 yıl
01.01.2012-31.12.2012
Th
e
2 yıl
4 yıl
01.01.2013-31.12.2013
5 yıl
01.01.2014-31.12.2014
Görüldüğü üzere bu defterlerin muhafaza yükümlülüğü 31.12.2014 tarihinde sona ere
cektir. Cevap, C seçeneğidir.
1050. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi vergi
incelemeleri ve kontrolleri ile gayrimenkullerin rayiç bedellerinin tes
p iti sırasında mükellefin uymak zorunda olduğu diğer ödevlerden
değildir?
A) İncelemeye yetkili memura çalışma yeri göstermek
B) İşe başlamayı bildirmek
C) Resmi çalışma saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlam ak
D) Değeri tespit edilecek bina ve araziyi memurlara gösterip gezdirmek
E) İşletmede envanter yapılması halinde gerekli yardım ve kolaylığı göstermek
669
Vergi Hukuku
Çözüm: Vergi inceleme ve kontrolleri ile gayrimenkullerin rayiç bedelinin tespiti sırasmda mükellefler aşağıda yazılı ödevleri yerine getirmeye mecburdurlar: 1) İncelemeye
yetkili memura müessesenin durumuna göre, çalışma yeri göstermek ve resmi çalışma
saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlamak; 2) İnceleme ile ilgili her türlü
izahatı vermek (Bu mecburiyet hem iş sahibine, hem de işletmede çalışan memurları
kapsar); 3) İncelemeye yetkili memurun, lüzumunda iş yerinin her tarafını gezip görme
sini sağlamak; 4) Bina ve arazinin rayiç bedelinin tespitinde değeri tespit edilecek bina
ve araziyi, Maliye Bakanlığınca yetkili kılınan memurlara gösterip gezdirmek, bu gibi
gayrimenkullerin genel ahvaline, kullanış tarzına ve kirada ise kiranın miktarına müteal
lik her türlü bilgileri vermek (bu mecburiyetler kiracıları da kapsar); 5) İşletmede envan
ter yapılması halinde araç, gereç ve personeliyle bu işlemlerin intacına gerekli yardım ve
kolaylığı göstermek. Cevap, B seçeneğidir.
A) Satın alma bedeli
C
ap
e
1051. Maliyet bedeli, bir İktisadi kıymetin iktisap edilmesi ya da değerinin
artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ilişkin bilumum
giderlerin toplamını ifade eder. Buna göre aşağıdakilerden hangisi
maliyet bedeli içerisinde değerlendirilebilecek gider ve ödemelerden
değildir?
B) Satın alma sırasında ortaya çıkan vergiler
C) İktisadi kıymet imal edilmiş ise imalat giderleri
D) İktisadi kıymetin değerini artırıcı ödemeler
e
E) İktisadi kıymetin iktisap edilmesini önleyen giderler
Th
Çözüm : Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırıl
ması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını
ifade eder. Bu tanımdan hareketle maliyet bedelinin şu hususlardan oluştuğu anlaşılmak
tadır: 1) İktisadi bir kıymet iktisabı için yapılan ödemeler: İktisadi kıymet satın
alınmış ise satın alma bedeli, satın alma sırasında ortaya çıkan vergiler ile satın alma iş
lemine ilişkin olarak ortaya çıkan diğer giderlerden;iktisadi kıymet imal edilmiş ise ima
lat sırasında kullanılan hammadde ve yardımcı maddelerin alımı için ödenen bedeller,
imalat giderleri, imalatta kullanılan sabit kıymetlerin amortismanları gibi giderlerden
oluşmaktadır. 2) iktisadi kıymetin değerini artırıcı ödemeler: İktisadi kıymetin el
de edilmesinden sonra yapılan ödemelerin, maliyete eklenebilmesi için yapılan giderle
rin, iktisadi kıymetin değerini artırması gerekir. 3) Bunlara müteferri (bağlı) diğer
giderler: Bir harcamanın bağlı gider olarak iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi için
yapılan giderin sabit kıymetin satın alma bedeline veya iktisadi kıymetin değerini artırı
cı giderine bağlı olarak yapılması ve ödeme yapılmadan iktisadi kıymetin elde edileme
mesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere iktisadi kıymetin iktisap edilmesini önleyen gider
ler, maliyet bedeli içerisinde değerlendirilebilecek giderlerden değildir. Cevap, E seçene
ğidir.
670
47 Maliye Soruları
1052. Bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arzettiği gerçek
değer aşağıdakilerden hangisidir?
A) Borsa rayici
B) Tasarruf değeri
C) Mukayyet değer
D) Maliyet bedeli
E) Vergi değeri
ap
e
Çözüm: Borsa rayici: Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasma,
gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son mu
amele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder. Tasarruf de
ğeri: Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği ger
çek değerdir. Mukayyet değer: Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlannda gösterilen hesap değeridir. Maliyet bedeli: İktisadi bir kıymetin iktisap edilme
si veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara bağlı olarak
yapılan her türlü giderlerin toplamını ifade eder. Vergi değeri: Vergi değeri, bina ve
arazinin Emlâk Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre tespit edilen değeridir.
Cevap, B seçeneğidir.
1053. Emsal bedelinin tespiti sırasıyla aşağıdaki yöntemlerden hangileriyle
yapılır?
C
A) Emsal bedeli, ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası
B) Ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası, takdir esası
C) Alış fiyatı fiyat esası, maliyet bedeli esası, takdir esası
e
D) Ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası, alış fiyatı esası
E) Ortalama fiyat esası, alış fiyatı esası, maliyet bedeli esası
Th
Çözüm: Emsal bedeli ve ücreti: Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut
doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsali
ne nazaran haiz olacağı değerdir. Emsal bedeli sıra ile aşağıdaki esaslara göre belirlenir.
Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerle
menin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa,
emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan
“Ortalama satış fiyatı” ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının,
emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran % 25’ten az olmaması şart
tır. İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet be
deli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline,
toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bede
lini bizzat belli eder. Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli
edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yo
lu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış
eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen be
dellere karşı mükellefler vergi mahkemesinde dava açabilirler. Ancak, dava açılması ver
ginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz. Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesap
671
Vergi Hukuku
landığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar olarak muhafaza
edilir. Yukarıdaki esaslara tabi olmaksızın kaza mercilerinin re’sen biçtikleri değerler ile
zirai kazanç Ölçülerini tespit eden kararnamelerde yer alan unsurlar emsal bedeli yerine
geçer. Ücretle yapılan imalatta ücretin gerçek miktarının bilinmemesi veya doğru olarak
tayin edilememesi hallerinde tespit edilecek emsal ücret de aynı esaslara göre tayin olu
nur. Cevap, B seçeneğidir.
1054. Emsal bedelinin takdir esasına göre tespit edilmesiyle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Birinci sıra (Ortalama fiyat esası) ve ikinci sıraya (maliyet bedeli esası) göre
belli dilemeyen emsal bedelleri, ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyon
larınca belli edilir.
C
ap
e
B) Takdirler, piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için yıpranma de
receleri nazara alınmak suretiyle yapılır.
C) Takdir edilen bedellere karşı mükelleflerin vergi mahkemelerinde dava açma
hakları yoktur.
D) Takdir edilen bedellere karşı mükelleflerin vergi mahkemelerinde dava açma
sı, verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.
E) Takdirler, maliyet bedeli ve kullanılmış eşya için yıpranma dereceleri nazara
alınmak suretiyle yapılır.
Çözüm : Emsal bedelini tanımlayan VUK’nun 267. maddesinin üçüncü sırasında takdir
Th
e
esasına yer verilmiştir. Buna göre, ortalama fiyat esası ve maliyet bedeli esasına göre
belli edilemeyen emsal bedelleri, ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca tak
dir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kul
lanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edi
len bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak,
dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz. Görüldüğü üzere takdir edilen
bedellere karşı mükelleflerin dava açma hakları vardır. Cevap, C seçeneğidir.
1055. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre iktisadi işletmelere dahil aşağı
daki gayrimenkullerden hangisi maliyet bedeli ile değerlenmez?
A) Gayrimenkullerin mütemmim cüzileri ve teferruatı
B) Tesisat ve makineler
C) Gemiler ve diğer taşıtlar
D) Gayrimaddi haklar
E) Maliyet bedeli tespit edilemeyen gayrimenkuller
Çözüm : iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerle
nir. Aynca aşağıdaki yazılı kıymetler de gayrimenkuller gibi değerlenir: 1) Gayrimenkul
lerin mütemmim cüzileri ve teferruatı; 2) Tesisat ve makineler; 3) Gemiler ve diğer ta
672
4 T Maliye Sorulan
şıtlar; 4) Gayrimaddi haklar. Gayrimaddi haklar; gayrimenkul olarak tescil edilen haklar
la, imtiyaz, ihtira, telif, alamet-i farika, ticaret unvanı, marka gibi haklardan oluşur. Gayrimenkullerde, maliyet bedeline satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler gi
rer: 1) Makine ve tesisattan gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri; 2) Mevcut bir
binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler. No
ter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tü
ketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermek
te mükellefler serbesttirler. Cevap, E seçeneğidir.
1056. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden hangisi stokla
rın maliyet bedellerinin tespiti yöntemlerinden birisi değildir?
A) Fiili maliyet yöntemi
C) FİFO
D) LİFO
ap
E) Amortisman ayırma yöntemi
e
B) Ortalama maliyet yöntemi
C
Çözüm: VUK’a göre esas olan emtiaların maliyet bedelleriyle değerlenmesi olmasına
karşın, işletmelerde bulunan stokların maliyet bedellerinin tespiti aşağıdaki yöntemlerle
de yapılabilir. Mükellefler fiili maliyetlerin saptanmasında diledikleri usulü uygulamada
serbesttir.
e
1) Fiili Maliyet Yöntemi: Stokta bulunan malların kendi maliyetleri ile değerlenmesi
dir. Buna fiili maliyet prensibi de denilmektedir. Stokta bulunan malların hangi partiden
kaldığı biliniyorsa ait olduğu partinin birim fiyatıyla değerlenmesi gerekir.
Th
2) Ortalam a Maliyet Yöntemi: Stokta bulunan malların fiilen hangi partiden kaldığı
bilinemiyorsa veya hangi fiyatla alındığı tespit edilemiyorsa ortalama maliyet yöntemi
kullanılmalıdır. Birbirine benzer mallarda (yağ, şeker, un, peynir, süt gibi) belirli maliyet
lerle değerleme yapılamıyor ise ortalama maliyet yöntemi uygulanır. Ortalama maliyet
yöntemi üç şekilde uygulamada yer almaktadır; i) Basit Ortalama Maliyet Yöntemi,
Yıl içinde satın alınan belli bir malın, birim alış fiyatının toplanarak alış sayısına bölün
mesiyle bulunan ortalama maliyettir. Bu yöntem uygulanırken, ünite sayısı ve fiyatların
eşit olmadığı durumda gerçek dışı ve hayali sonuçlar ortaya çıkabileceğinden doğru bir
değerleme olarak kabulü oldukça zordur, ti) Ağırlıklı Ortalam a Maliyet Yöntemi,
Satın alınan mal miktarı ile birim fiyatı çarpımı olan mal alış değerleri toplamının alman
toplam mal miktarına bölünmesiyle bulunur. Fiyat dalgalanmaları olan ekonomilerde uy
gulama alanı bulabilen, çok yüksek ve çok düşük fiyattan alman malzemeleri adil bir bi
çimde ortalama fiyattan değerleyen yöntemdir. III) Hareketli Ağırlıklı Ortalama
Maliyet Yöntem i. Her yeni alış ve satış durumunda işletmede bulunan mal mevcutlannın ortalama birim maliyeti hesaplanır. Böylece, her yeni işlemde mevcut mal stokla
rının maliyet değeri ve her satış işleminde satılan malın ortalama birim maliyeti ve top
lam maliyet değeri bulunmuş olur.
673
Vergi Hukuku
3) tik Giren İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi: _Bu değerleme yönteminde işletmede kulla
nılan, üretime verilen veya satılan malların işletmenin stoklarına en önce girenlerden ol
duğu kabul edilir. Dönem sonunda envanter alma sisteminde, FIFO değerleme yöntemi
nin varsayımı, mal satıldığında işletmeye giriş sırasına göre çıkışı yapılacağından dönem
sonunda kalanlar en son giren partilerin birim fiyatlan ile değerlendirilir. FIFO stok de
ğerleme yöntemi enflasyonist dönemlerde satılan malın maliyetini olduğundan düşük bir
değerle buna karşılık stokları piyasa fiyatına en yakın maliyet değeri ile değerleyecektir.
Buna bağlı olarak mal satış karı şişirilmiş olacaktır.
C
ap
e
4) Son Giren İlk Çıkar (UFO) Yöntemi: Bu değerleme yönteminde işletmede kul
lanılan üretime sevk edilen veya satılan malların işletme stoklarına en son girenlerden
olduğu kabul edilir. Bu yönteme göre çıkışlar işletmeye en son giren mallardan başlar,
mallar satılırken öncelikle işletmeye en son alınan mallardan çıkış yapılır ve bu sistem
böyle devam eder. Satılan malların maliyeti çıkış sırası gelen partinin birim maliyetine
göre hesaplanır. Mevcut stokların maliyet değeri ise işletmeye önceden giren malların
birim maliyetine göre bulunur. LIFO stok değerleme yöntemi fiyatların yükseldiği dö
nemlerde satılan malın maliyetini gerçeğe yakın hesaplayarak brüt satış karının şişiril
mesini önler. Bununla beraber stoklar, daima ilk giren partilerin birim fiyatıyla değerlen
diğinden gerçekten çok düşük bir değerle bilançoda yer almış olur. Stok miktarının yılar
boyunca çok az değişmesi yıllar öncesi stok değerini aynen veya ona çok yaklaşık bir
değerle yıllar sonraki bilançoya taşır.
Th
e
5) Standart Maliyet Yöntemi: İsletme ambarında bulunan değerlemesi yapılacak
olan her stok kalemi, önceden saptanmış bir standart birim fiyatı ile giriş çıkışları yapıl
maktadır. Her bir stok kalemi için standart bir birim fiyat saptanıp değerleme işlemi ger
çekleştirildikten sonra, standart ve gerçek birim fiyatlar arasında karşılaştırma yapılır.
Aradaki farklar stoklar ve satılan mallann maliyeti arasında dağıtılarak standart maliyet
lerin fiili maliyetlere dönüştürülmesi sağlanır. Maliyetlerin standart maliyetlere göre sap
tanması durumunda, fiili maliyetlerle standart maliyetler arasındaki farkların GVK’nun
40 ncı maddesine göre doğrudan gider kaydedilmeyerek maliyetlere aktarılması, oradan
da stoklar ile satılan mallann maliyetine dağıtılması gerekir.
6) Emsal Bedeli İle Değerleme Yöntemi: Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. Em
tianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla
bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267. maddenin ikinci sı
rasındaki usul (maliyet bedeli esası) hariç olmak üzere, emsal bedeli ölçüsünü tatbik ede
bilir. Bu usul mamuller (imal edilen emtia) için de uygulanabilir. Cevap, E seçeneğidir.
1057. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yabancı paraların değerlemesi
ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir
B) Borsa rayicinin oluşumunda muvazaa olduğu anlaşılırsa alış bedeli ile değer
lenir
674
4T Maliye Soruları
C) Yabancı paranın borsa rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye
Bakanlığı’nca tespit olunur
D) Yabancı paranın borsa rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Merkez
Bankası’nca tespit olunan döviz alış fiyatıdır.
E) Vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, değerleme günü kıymetine
irca edilebilir.
ap
e
Çözüm: Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin oluşumunda muva
zaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada ra
yici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde
hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da geçerlidir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, değerleme günü kıy
metine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme
gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LÎBOR) esas alınır. Görüldüğü
üzere, yabancı paranın borsa rayici yoksa değerlemeye uygulanacak kur Merkez Banka
sı’nca tespit olunan döviz alış fiyatı değil, Maliye Bakanlığınca tespit edilecek kurdur.
Cevap, D seçeneğidir.
1058. Senetsiz alacak ve borçlar nasıl değerlenir?
C) Borsa rayici
E) Vergi değeri
B) Tasarruf bedeli
C
A) Maliyet bedeli
D) Mukayyet değeri
Th
e
Çözüm: Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşme
lerine bağlı alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca
olunabilir. Bu durumda, senette faiz oranı açıklanmış ise bu oran, açıklanmamışsa Cum
huriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır. Bankalar ve bankerler ile si
gorta şirketleri alacaklannı ya Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya
muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme günü kıymetine irca ederler. Borç
lar da mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine bağlı
borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi
gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdir
de senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Ban
kasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır. Banka ve bankerler ile sigorta şirket
leri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasına resmi iskonto haddi veya muamelelerin
de uyguladıklan faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler. Alacak senetleri
ni değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde
işleme tabi tutmak zorundadırlar. Dolayısıyla senetsiz alacak ve borçlar mukayyet değer
leri ile değerlenmekte olup, doğru cevap D seçeneğidir.
675
Vergi Hukuku
1059. Alacak ve borç senetlerinin reeskont tutarının hesaplanması hangi
yöntemle yapılmaktadır?
A) Dış iskonto
B) İç iskonto
D) Reel faiz
E) Bileşik faiz
C) Baliğ
Çözüm: Alacak ve borç senetlerinde reeskont hesaplanmasında iç iskonto yöntemi kul
lanılır. İç iskonto yönteminde, reeskonta konu edilecek senedin net bugünkü (hali hazır
değeri) esas alınarak hesaplama yapılır. Bunun için önce senedin hali hazır değerinin bu
lunması daha sonra bu değere iskonto oranının uygulanması gerekir. Doğru cevap B se
çeneğidir.
e
1060. Kazançlarım bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar ver
gisi mükelleflerinin Maliye Bakanlığının yetkisini kullanmasına gerek
kalmaksızın m ali tablolarını enflasyon düzeltmelerine tabi tutabilme
leri için gerçekleşmesi gereken şartlar aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
ap
A) Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döne
minde % 100’den ve içinde bulunulan dönemde %10’dan fazla olması
C
B) Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döne
minde % 100’den ve içinde bulunulan dönemde %20’den fazla olması
C) Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döne
minde %110’dan ve içinde bulunulan dönemde %10’dan fazla olması
Th
e
D) Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döne
minde %110’dan ve içinde bulunulan dönemde %20’dan fazla olması
E) Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döne
minde %100’den ve takip eden dönemde %10’dan fazla olması
Çözüm: Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükel
lefleri; fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap dönemin
de %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde ma
lî tablolarında yer alan parasal olmayan kıymetleri enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar.
Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona
erer. Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tablolan
düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde
yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönem
lerin son ayı dahil önceki otuzaltı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son oniki ay dikkate alınır. Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birin
de düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan
hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılır. Görüldüğü üzere mükelleflerin mali tablola
rını enflasyon düzeltmesi tabi tutabilmeleri için, fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunu
lan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan dönemde
%10’dan fazla olması gerekmektedir. Dolayısıyla doğru cevap A seçeneğidir.
676
4T Maliye Soruları
1 0 6 1 .1. İşletmelerde kullanılma ve envantere alınma
II. Kullanım süresinin bir yılı aşması
III. Yıpranma, aşınma ve değer düşme etkisi altında bulunması
IV. İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı aşmaması
V. İşletmenin isteğine bağlı olması
Yukandakilerden hangisi veya hangileri amortisman ayırmak için ge
rekli koşullardır?
A) Yalnız I
B) I ve II
C) I, II, III
D) I, II, III ve IV
E) I, II, III, IV ve V
e
C
ap
e
Çözüm : İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten
düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymet
lerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin değerinin yok edilmesi
amortismanın konusunu teşkil eder. İlgili mevzuat gereğince sözleşme süresinden son
ra bedelsiz olarak devlete veya devletçe tensip olunan bir teşekküle veya belediyeye in
tikali öngörülen amortismana tabi iktisadi kıymetlerden, sermayenin veya özel maliyet
bedellerinin itfası hükümlerine göre amortismana tabi tutulanlar, genel hükümler uya
rınca ayrıca amortismana tabi tutulamazlar. Değeri 800.-TL330’yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 800,-TL’yi aşmayan alet, edevat, mefruşat ve
demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir. İktisa
di ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınır. Cevap, C
seçeneğidir.
Th
1062. Azalan bakiyeler usulünde amortisman ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Azalan bakiyeler yöntemi ile amortismanı ancak bilanço esasında defter tu
tan mükellefler uygulayabilirler
B) Azalan bakiyeler yöntemi ile amortismanı ancak işletme hesabı esasında def
ter tutan mükellefler uygulayabilirler
C) Azalan bakiyeler yöntemi ile amortisman, her yıl önceden ayrılan amortis
manlar toplamının hurda değerden çıkarılması ile bulunan bakiye değer üze
rinden hesaplanır
D) Azalan bakiyeler yöntemi ile ayrılacak amortisman oranı, normal amortis
man oranının üç katıdır
E) Azalan bakiyeler yöntemi ile ayrılacak amortisman süresi beş yıldır
Çözüm: Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi
iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler. Bu
usulün tatbikinde; her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış
olan amortismanlar toplamının düşülmesi suretiyle tespit olunur. Bu usulde uygulanacak
330 422 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2 01 3’den itibaren 800 -TL.
677
Vergi Hukuku
amortisman oranı % 50 yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katıdır. Bu
usulde amortisman süresi normal amortisman nispetlerine göre hesaplanır. Bu sürenin
son yılma devreden bakiye değer, o yıl tamamen yok edilir. Cevap, A seçeneğidir.
1063. ‘Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından veya doğal afetler nedeni ile
zarar görmeleri halinde alınan sigorta tazminatları dolayısı ile doğan kar, belli
şartlar altında yenileme fonuna alınabilir’
Buna göre aşağıdakilerden hangisi yenileme fonu ayırabilir?
A) İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler
B) Kazancı basit usulde tespit edilen ticari kazanç sahipleri
C) Zirai işletme hesabı esasına göre kazançları tespit edilen çiftçiler
D) Bilanço usulünde defter tutan ticari kazanç sahipleri
e
E) Serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbapları
Çözüm: Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alman bedel ile bunla
Th
e
C
ap
rın envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İş
letme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mü
kellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler. Amortisman ayrılmış olan
ların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır. Devir ve tram
pa satış hükmündedir. Ancak, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine
göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbü
se geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan eden kar, yenileme giderlerini karşılamak
üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa
olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Uç
yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına
eklenir. Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kar, yeni de
ğerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir.
Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanı
na devam olunur. Görüldüğü üzere satıştan elde edilen karın pasifte geçici bir hesaba
alınması için, bilanço usulünde defter tutmak gerekmektedir. Dolayısıyla soruda verilen
lere bakıldığında bilanço usulünde defter tutan ticari kazanç sahipleri yenileme fonu ayı
rabilecektir. Cevap, D seçeneğidir.
1064. Aşağıdakilerden hangisi vergi cezalarının hukuksal niteliğini açıkla
yan görüşlerden birisi olamaz?
A) Vergi zammı görüşü
B) Tazminat görüşü
C) Para cezası olduğu görüşü
D) İdari ceza görüşü
E) Keyfilik görüşü
678
47 Maliye Sorulan
e
Çözüm : Bilindiği üzere kamu düzenini bozucu nitelikte olan vergi suçlarına verilen ce
zalar, genel ceza hukukunun kapsamına girmektedir. Ceza hukukunda cezalar için ge
çerli olan ilkeler burada da uygulanır. Dar anlamdaki vergi cezası niteliğinde olan ve ver
gi dairesince uygulanan cezaların hukuksal niteliği konusunda çok farklı görüşler bulun
maktadır: Vergi zammı görüsü: Buna göre, vergi cezası aslında bir ceza değil, bir ver
gi zammı ve bir misil zammıdır. Bunun alınmasındaki amaç, vergide olduğu gibi devlete
gelir sağlamaktır. Tazminat görüsü: Bu görüşe göre, vergi cezası devlet hâzinesine ve
rilen zarar nedeniyle hükmedilen parasal bir yaptırımdır. Para cezası olduğu görü
sü: Bu görüşe göre vergi cezası, ceza kanunlarında yer alan ve suçluyu belirli miktarlar
da parayı ödemeye zorlayan bir para cezası niteliğindedir. İdari ceza görüsü: Bu gö
rüşe göre ise dar anlamdaki vergi suçlarında fiil ve yaptırım idari usullerle saptanır. Baş
ka bir deyişe fiil vergi dairesince suç olarak saptanır ve yine vergi dairesince, yani bir
idari merci tarafından ceza kesilir. Diğer taraftan vergi cezalarının keyfiliği diye bir hu
sus olamaz, keyfi olarak vergi cezası kesilemez. Cevap, E seçeneğidir.
ap
1065. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi cezalan ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Vergi cezaları; vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezalarından oluşur.
C
B) Velayet altında bulunanlar veli, vasi ya da kayyımın vergi kanunlarına aykırı
hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar.
C) Tüzel kişilere kesilecek vergi cezalan, ortakların her birine kesilir.
Th
e
D) Tüzel kişilere kesilecek vergi cezaları, tüzel kişiler adına kesilir.
E) Damga vergisi ile ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde,
bunlar müteselsilen sorumlu tutulurlar.
Çözüm: Vergi cezası: Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, vergi ziyaı
cezası, usulsüzlük cezaları ve diğer cezalarla cezalandırılırlar. Küçükler ve kısıtlılann
ceza m uhatabı olmadığı haller: Velayet ve vesayet altında bulunanlar veya işlerinin
idaresi bir kayyıma bırakılmış olanlar, kendilerine izafeten veli, vasi veya kayyımın vergi
kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde ce
zanın muhatabı, veli, vasi veya kayyımdır. Tüzel kişilerin sorumluluğu: Tüzel kişile
rin idare ve tasfiyesinde vergi kanununa aykırı hareketlerden doğacak vergi cezalan tü
zel kişiler adına kesilir. 359. maddede yazılı fiillerin (kaçakçılık) işlenmesi halinde bu fiil
ler için 3 5 9 ve 360. maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur. D a m g a vergisi ve damga resminde sorumluluk: Damga vergisi ve dam
ga resmi uygulamalarında gerek nispi, gerek maktu vergi ve resimlerle ilgili cezadan so
rumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, diğerine müracaat hakları mahfuz kalmak
üzere, müteselsilen sorumlu tutulurlar. Cevap, C seçeneğidir.
679
Vergi Hukuku
1066. Vergi cezalarının uygulanmasında tekerrür ile ilgili aşagıdakilerden
hangisi doğrudur?
A) Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından
başlamak üzere; vergi ziyamda beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza ke
silmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
B) Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından
başlamak üzere; vergi ziyamda beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza ke
silmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde yüz, usulsüzlük cezası yüzde elli
oranında artmlmak suretiyle uygulanır.
C
ap
e
C) Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından
başlamak üzere; vergi ziyamda on, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza ke
silmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
D) Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından
başlamak üzere; vergi ziyamda on, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza ke
silmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde yüz, usulsüzlük cezası yüzde elli
oranında artmlmak suretiyle uygulanır.
Th
e
E) Vergi kaybına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüz
de elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygula
nır.
Çözüm: Vergi cezalarının uygulanmasında tekerrür: vergi ziyama sebebiyet ver
mekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesin
leştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyamda beş, usulsüzlükte iki
yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük ceza
sı yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Cevap, A seçeneğidir.
1067. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler,
defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergi
den muaf esnaf kendi aralarında yapacakları ticari işlemler ile nihai
tüketicilerden mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları 8.000.-TL’yi
aşan tahsilat ve ödemelerini, aşağıdaki kurumlardan hangisinin dü
zenleyeceği belgelerle tevsik edemezler?
A) Bankalar
B) Finans kurumlan
680
4T Maliye Soruları
C) Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü
D) Katılım bankaları
E) Noterler
Çözüm: Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurum lan veya posta ida
relerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden
her birine, her bir işlem için işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası
kesilir. Ancak, bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 940.000
TL331 yi geçemez. Maliye Bakanlığı tevsik zorunluluğunun kapsamını ve uygulamasına
ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye yetkilidir. Yapılan bu düzenleme incelendiğinde, no
terler tevsik edici belge düzenleyecek kurumlar arasında sayılmamıştır. Dolayısıyla soru
nun doğru cevabı E seçeneğidir.
A) Kaçakçılık suçlan
B) Usulsüzlük suçları
ap
e
1068. Aşağıdakilerden hangisi Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre hürri
yeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılacak suçlardan birisi değildir?
C) Vergi mahremiyetinin ihlal edilmesi
D) Kaçakçılık suçlarına iştirak
C
E) Memurun mükellefin özel işlerini yapması
Çözüm: VUK’da hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılacak bir takım suçla
ra yer verilmiştir. Bunlar kaçakçılık suçlan, iştirak, vergi mahremiyetinin ihlali ve mükel
Th
e
leflerin özel işlerini yapan memurlardır. VUK’nun 359. maddesinde yer alan kaçakçılık
suçları için yine aynı maddede hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüştür. 362. maddede
ise, vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal eden
ler, Türk Ceza Kanununun 239. maddesi hükümlerine göre cezalandırılır (hapis cezası).
363. maddede ise vergi muameleleri ve incelemeleri ile vergi mahkemeleri, bölge idare
mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar, mükelleflerin vergi kanunlarının uygulan
ması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel işlerini ücretsiz de olsa yapamazlar. Bu memurlar
dan bu yasağa aykırı harekette bulunanlar Türk Ceza Kanununun 257. maddesinin bi
rinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır. Bu hareketlerle vergi ziyama neden olunması
halinde, kişiye ayrıca vergi ziyaı cezası kesilir. Usulsüzlük suçları hürriyeti bağlayıcı ceza
yı gerektirmez. Cevap, B seçeneğidir.
1069. 2 1 3 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aşağıdakilerden han
gisi vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden değildir?
A) Vergi işlemleri ile uğraşan memurlar
B) Vergi incelemeleri ile uğraşan memurlar
C) Danıştay’da görevli olanlar
331 422 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2 01 3’den itibaren 940.000 -TL.
681
Vergi Hukuku
D) Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler
E) Vergi sorumluları
Çözüm: Vergi mahremiyeti, bazı kişilerin görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükel
lefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine,
servetlerine veya mesleklerine ilişkin olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması
lazım olan diğer hususlan ifşa edememeleri ve kendilerinin veya üçüncü şahısların lehi
ne kullanamamalarını ifade etmektedir. Buna göre vergi mahremiyetine uymak zorun
da olan kişiler şunlardır 1) Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar; 2)
Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar; 3) Vergi
kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler; 4) Vergi işlerinde kullanılan bi
lirkişiler.
C
ap
e
Bu yasak, bu kişiler görevlerinden ayrılsalar dahi devam eder. Vergi mahremiyetinin is
tisnaları ise şunlardır: 1) Vergi güvenliğini sağlamak amacı ile gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin matrah ve vergilerinin vergi dairelerine asılacak cetvellerle ilan edilmesi;
2) Vergi levhasının alınması; 3) Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinle
şen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktar
larının Maliye Bakanlığınca açıklanabilmesi; 4) Kamu görevlilerince yapılan adli ve ida
ri soruşturmalar ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları
vergi tahsiline yönelik bilgilerin verilebilmesi; 5) Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıl
tıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların,
kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve birlik ve meslek odalarına bildirilmesi.
Th
e
Diğer taraftan vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti
ihlal edenler, Türk Ceza Kanunu’nun 239. maddesi gereğince hapis cezaları ile cezalan
dırılır. Suçları tekerrür edenler bir daha devlet hizmetinde kullanılmazlar. Yapılan bu açık
lamalardan da görüleceği üzere vergi sorumlularının VUK açısından vergi mahremiyeti
ne uyma zorunlulukları bulunmamaktadır. Doğru cevap E seçeneğidir.
1070. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi cezalarım gerektiren olay
lar aşagıdakilerden hangisi tarafından tespit olunamaz?
A) Vergi dairesi
B) Yoklamaya yetkili olanlar
C) Vergi incelemesine yetkili olanlar
D) îlin en büyük mal memuru
E) Emniyet müdürü
Çözüm : Cezayı gerektiren olayın tespiti: Vergi cezalarını gerektiren olaylar vergi
dairelerince veya yoklamaya ve vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından tespit olu
nur. Yoklama ve vergi incelemesi sırasında rastlanan, vergi cezasını gerektirici olayların,
raporlarda gösterilmesi, delillerin kaybolması ihtimalinin bulunduğu hallerde bunların tu
tanakla tespit edilmesi şarttır. Ceza kesme yetkisi: Vergi cezalan olayların ilgili bulun
duğu vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi tarafından kesilir. Damga
682
47 Maliye Soruları
resmine ve pul ile alınan diğer vergilere ilişkin olaylarda vergi cezasını kesecek vergi da
irelerini Maliye Bakanlığı belli eder. Cevap, E seçeneğidir.
1071. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre kesilen vergi cezala
rı ilgiliye ne ile tebliğ olunur?
A) Ceza ihbarnamesi
B) Tahakkuk fişi
C) Tahsil almdısı
D) Ödeme emri
E) Tahsilat makbuzu
Çözüm: Kesilen vergi cezaları ilgililere ceza ihbarnamesi ile tebliğ olunur. Ceza ihbar
ap
e
namesinde aşağıdaki bilgiler bulunur-, 1. İhbarnamenin sıra numarası; 2. Tanzim tarihi;
3. İlgililerin soyadı, adı ve unvanı; 4. Varsa mükellef hesap numarası; 5. İlgilinin açık ad
resi; 6. Olayın izahı; (Kanunun madde ve fıkra numaraları gösterilmek ve mevcut delil
ler bildirmek suretiyle) 7. Olayın ilgili bulunduğu vergilendirme veya hesap dönemi; 8.
Varsa cezanın ilgili bulunduğu vergiye ait ihbarnamenin tarih ve numarası; 9. Varsa te
kerrür ve içtima durumu; 10. Vergi cezasının hesabı ve miktarı; 11. Vergi mahkemesin
de dava açma süresi. Cezayı gerektiren olayın tespitine dair tutanak sureti ile inceleme
raporunun birer örneği ihbarnameye bağlanır. Cevap, A seçeneğidir.
C
1072. Vergi cezalarının ödenme zamanı ile ilgili olarak aşağıdakilerden han
gisi doğrudur?
e
A) Vergi mahkemelerinde dava açılmamışsa, ceza ihbarnamesinin tebliğinden
itibaren bir ay içinde
Th
B) Vergi mahkemelerinde dava açılmamışsa, dava açma süresinin bittiği tarih
ten itibaren bir ay içinde
C) Vergi mahkemelerinde dava açılmamışsa, dava açma süresinin bittiği tarih
ten itibaren iki ay içinde
D) Vergi mahkemelerinde dava açılmışsa, vergi mahkemesinin kararından itiba
ren bir ay içinde
E) Vergi mahkemelerinde dava açılmışsa, vergi mahkemesinin kararı üzerine
vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren
iki ay içinde
Çözüm: Vergi cezalan: 1) Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava
açma süresinin bittiği tarihten; 2) Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı
üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden başlayarak
bir ay içinde ödenir. Cevap, B seçeneğidir.
1073. Aşağıdakilerden hangisi vergi cezası kesilmeyecek hallerden de
ğ ild ir?
A) Yanılma ve görüş değişikliği
B) Ölüm
683
Vergi Hukuku
C) Mücbir sebepler
D) Pişmanlık ve ıslah
E) Mükellefin isteği
Th
e
C
ap
e
Çözüm: VUK’a göre, vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edilmesi durumunda,
vergi cezası kesilmeyecek özel durumlar şunlardır: 1) Yanılma ve görüş değişikliği:
Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir
hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası ke
silmez ve gecikme faizi hesaplanmaz. Diğer taraftan burada yetkili makamlar’ tabirin
den, Gelir İdaresi Başkanlığı, Vergi Dairesi Başkanlığı, Vergi Dairesi başkanlığı Mükellef
Hizmetleri Grup Müdürlükleri anlaşılmalıdır. 2) Ölüm: Ölüm halinde vergi cezası düşer.
Ölen kişinin kendi fiilinden kaynaklanan suçlarla ilgili olan ve vergi kanunlarına aykırı
hareketleri nedeniyle kesilmesi gereken cezalar ölüm halinde kesilmez, kesilip kesinle
şen cezalar düşer. Ancak ölüm tarihi itibariyle tahsil edilmiş bulunan ceza tutarları varis
lere iade edilmez. 3) Mücbir sebepler: Mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua
geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa, vergi cezası kesilmez. Mücbir sebepler
şunlardır; 1) Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak de
recede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; 2) Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine
engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; 3) Kişinin iradesi dışında
vukua gelen mecburi gaybubetler; 4) Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla def
ter ve vesikalannın elinden çıkmış bulunması gibi hallerdir. 4)Pismanlık ve ıslah: Be
yana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bun
ların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara
kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi halinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şart
larla vergi ziyaı cezası kesilmez: 1) Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir
muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla
tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Di
lekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.). 2) Haber verme dilekçe
sinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde her hangi bir vergi incelemesine
başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık su
çu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş
olması. 3) Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilek
çesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması. 4) Eksik veya yan
lış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak on
beş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi. 5) Mükellefçe haber verilen ve ödeme
süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı
Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında
bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi. Diğer
taraftan pişmanlık ve ıslah hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz. 5) M ü
kellefin isteği: Vergi kanunlarımızda mükellefin isteği halinde vergi cezasının kesilme
yeceğini düzenleyen bir hüküm bulunmamakta olup, vergi cezaları, kesilmesini gerekti
ren bir durumun tespiti halinde vergi idaresi tarafından mükellefin isteyip istememesine
bakılmaksızın kesilir. Cevap, E seçeneğidir.
684
4T Maliye Soruları
1074. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre kaçakçılık suçlarına iştirak
edenlere, bu suçların işlenmesinde menfaatlerinin bulunmaması du
rumunda TCK hükümlerine göre verilecek cezanın ne kadarı indirilir?
A) Tamamı
B) Yarısı
D) Dörtte biri
E) Beşte biri
C) Üçte biri
Çözüm: VUK’nun ‘cezadan indirim’ başlıklı 360. maddesine göre; 359. maddede ya
zılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin
bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine göre hakkında
verilecek cezanın yarısı indirilir. Cevap, B seçeneğidir.
1075. Aşağıdakilerden hangisinin varlığı halinde gecikme zammının hesap
lanm a süresi durmaz?
A) Ödeme
C) Borçlunun iflası
D) Borçlunun acze düşmesi
E) Mücbir sebeplerin bulunması
ap
e
B) Borçlunun tecil talebinin kabul edilmemesi
Th
e
C
Çözüm: Gecikme zammı, 6183 sayılı AATUHK’nun 51. maddesinde düzenlenmiş
olup, gecikme zammının uygulanma süresine ise 52. maddede yer verilmiştir. Buna gö
re gecikme zammının uygulanma süresi, amme alacağının tecilinde tecilin yapıldığı, if
las halinde iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu güne kadar olan müd
dettir. Gecikme zammının önceden borçluya bildirilmesi gerekmez. Aslın ödenmiş olma
sı gecikme zammının takip ve tahsiline mani değildir. Diğer taraftan gecikme zammının
hesaplanması; ödeme, tecil talebinin kabul edilmesi, borçlunun iflası, borçlunun acze
düşmesi, mücbir sebeplerin bulunması veya ödeme süresinin uzatılması hallerinde dur
maktadır. Görüldüğü üzere gecikme zammının uygulamasının durması için borçlunun
tecil talebinin idarece kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla doğru cevap B seçene
ğidir.
1076. Gccikme zammı oranın değiştirmeye aşağıdakilerden hangisi yetkili
d ir?
A) Maliye Bakanlığı
B) Bakanlar Kurulu
D) Danıştay
E) Vergi Dairesi
C) TBMM
Çözüm: Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim ta
rihinden itibaren her ay için ayrı ayrı %1,40332 oranında gecikme zammı tatbik olunur.
Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir. Gecikme zammı
bir Türk Lirasından az olamaz. Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre
332 1 9 / 1 0 / 2 0 1 0 tarihli ve 27734 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 2 /1 0 /2 0 1 0 tarihli ve 2 0 1 0 /9 6 5 sayılı Ba
kanlar K u ru lu Kararının eki Kararın 1 inci maddesiyle, gecikme zammı oranı her ay için ayn ayn uygulanmak üze
re % 1,4 0 olarak belirlenmiştir.
685
Vergi Hukuku
uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler ta
rafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçü
sünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme
zammı tatbik edilmez. Bakanlar Kurulu, gecikme zammı oranlarını aylar itibarıyla
topluca veya her ay için ayrı ayrı, yüzde onuna kadar indirmeye, gecikme zammı oram
ile gecikme zammı asgari tutarını iki katma kadar artırmaya, ayrıca gecikme zammı ora
nını aylar itibarıyla farklı olarak belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle ay
lık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkilidir. Görüldüğü üzere ge
cikme zammı oranını değiştirme yetkisi Bakanlar Kurulu’ndadır. Dolayısıyla sorunun
doğru cevabı B seçeneğidir.
1077. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre uzlaşma vaki olduğu takdirde,
uzlaşma konusu yapılan vergi ve cezalar ne zaman ödenir?
e
A) Uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye teb
liğ edilmişse kanuni ödeme zamanlarında
ap
B) Uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye teb
liğ edilmişse, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
C
C) Ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ edilmişse
ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren üç ay
içinde
e
D) Ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ edilmişse
ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren otuz
gün içinde
Th
E) Hiçbiri.
Çözüm: Uzlaşma konusu yapılan vergi ve cezalar; 1) Uzlaşma vaki olduğu takdir
de, uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye tebliğ edil
mişse kanuni ödeme zamanlarında; ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten
sonra tebliğ edilmişse ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden iti
baren bir ay içinde; 2) Uzlaşma vaki olmadığı takdirde, VUK’nun 112 ve 368.
madde hükümleri ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/8. madde hük
mü çerçevesinde ödenir. Cevap, A seçeneğidir.
1078. Vergi uyuşmazlıkları birinci derecede hangi mahkemelerde çözümle
nir?
A) Vergi mahkemeleri veya ilk derece mahkemesi olarak Bölge İdare Mahke
melerinde
B) Vergi mahkemeleri veya ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da
C) İdare mahkemeleri veya Bölge İdare Mahkemelerinde
D} Vergi ve idare Mahkemelerinde
47 Maliye Soruları
686
E) Danıştay ve Bölge İdare Mahkemelerinde
ap
e
Çözüm : Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesi
len cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler. Diğer taraftan vergi davalarının
görülmesi ile ilgili hususlar 2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’da düzen
lemiştir. Buna göre haklarında vergilendirme sürecinin çeşitli aşamalarında vergi (ihtirazi kayıt olmaksızın verilen beyannameler üzerine verilen tahakkuklar hariç) ceza, faiz ve
ya zam uygulamasına gidilen mükelleflerin; uzlaşma istemesi fakat uzlaşmanın sağlana
maması, düzeltme talebinin vergi dairesi tarafından kabul edilmemesi ve bunların dışın
da diğer vergi ile ilgili uyuşmazlıklar yaşamaları durumunda yargı organlarına başvurma
hakları vardır. Bu uyuşmazlıklar bakımından yargı mercii, vergi mahkemeleri veya ilk
derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevlendirildiği davalarda ise Danıştay’dır. İlk de
rece yargı merciinin verdiği kararlara karşı yapılacak başvurular itiraz yoluyla Bölge İda
re Mahkemesinde veya temyiz yoluyla Danıştay’da çözümlenmektedir. Danıştay’ın ilk
derece mahkemesi olarak baktığı davalar için temyiz mercii Danıştay Vergi Dava Daire
leri Kurulu’dur. Cevap, B seçeneğidir.
1079. Vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların
açılm asının hukuki sonuçları aşağıdakilerden hangisinde doğru ola
rak verilmiştir?
C
A) Vergi mahkemelerinde dava açılmasının durumunda, tarh edilen vergi ve ce
zaların tahsil işlemi durur.
e
B) Vergi mahkemelerinde dava açılmasının durumunda, tarh edilen vergi ve ce
zaların tahsil işlemi durmaz.
Th
C) Vergi mahkemelerinde dava açılmasının durumunda, tarh edilen vergi ve ce
zaların tahsil işlemi durmaz, ancak bunlar için yürütmenin durdurulması iste
nebilir.
D) Vergi mahkemesi kararlarına karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz başvuru
sunda bulunulması durumunda tahsil işlemi durur.
E) Vergi mahkemesi kararlarına karşı Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunul
ması durumunda tahsil işlemi durur.
Çözüm: Vergi mahkemelerinde dava açılması durumunda, tarh edilen vergi, resim,
harç ve benzeri mali yükümlülüklerin tahsil işlemi İYUK’un 27. maddesinde düzenlen
miştir. Buna göre, Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen ida
ri işlemin yürütülmesini durdurmaz. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygu
lanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hu
kuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yü
rütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuş
m azlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar
ile benzeri m alî yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu e d i
len b ölüm ünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, davacının gösterdiği adrese
tebligat yapılmaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden
687
Vergi Hukuku
C
ap
e
kaldırılması durumunda tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosya
nın yeniden işleme konulması ile ihtırazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan iş
lemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar
hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir. Yürütmenin durdurulması istemli davalar
da, tebligat ve cevap verme süreleri kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılma
sına da karar verilebilir. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir;
ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata iliş
kin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire,
mahkeme veya hâkim tarafından çözümlenir. İdareden ve adlî yardımdan faydalanan
kimselerden teminat alınmaz. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen ka
rarlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdarî veya Vergi Dava Da
ireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mah
kemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı
bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise İdare ve vergi mahke
meleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâ
kimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün
içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler dosyanın ken
disine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen
kararlar kesindir. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyalan öncelikle ince
lenir ve karara bağlanır. Görüldüğü üzere, vergi mahkemelerinde dava açılmasının du
rumunda, tarh edilen vergi ve cezaların tahsil işlemi durmaktadır. Cevap, A seçeneğidir.
Th
e
1080. Vergi mahkemelerinin tek hakimle verdikleri kararlara karşı başvuru
lacak bir üst mahkeme ve başvuru şekli aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
A) Danıştay -Temyiz
B) Danıştay - İtiraz
C) Bölge İdare Mahkemesi -Temyiz
D) Bölge İdare Mahkemesi -İtiraz
E) Yargıtay - Temyiz
Çözüm: İYUK’ta vergi davalarında ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararlara kar
şı, üst mahkemeye başvuru için itiraz ve temyiz olmak üzere iki başvuru şekli öngörül
müştür. Bunlardan biri itiraz, diğeri temyiz yoludur. İtiraz, idare ve vergi mahkemeleri
nin, belli bazı konulardan kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verdikleri nihai karar
lar ile tek hâkimle verilen nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa da
hi, mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebi
lir. İtiraz süresi, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gündür. İtiraz, temyizin şekil
ve usullerine tabidir. Bölge idare mahkemesi evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda,
maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeter görürse veya itiraz sadece hukuki nokta
lara ilişkin ise veya itiraz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise
işin esası hakkında karar verir. Aksi halde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak
4T Maliye Sorulan
688
Th
e
C
ap
e
esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı
yapılan itirazı haklı bulduğu veya davaya görevsiz hakim tarafından bakılmış olması hal
lerinde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir, bölge idare mahkemesinin bu ka
rarları kesindir. Bölge idare mahkemesinin kararları kesindir; temyiz yoluna başvurula
maz. İtiraza konu edilen kararı veren yada karara katılan hâkim, aynı davanın itiraz yo
luyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde bulunamaz. Temyiz, Danıştay dava
daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları, başka kanunlarda aksine hü
küm bulunsa dahi Danıştay’da temyiz edilebilir. Özel kanunlarında ayrı süre gösterilme
yen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları
na karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabilir.
Yapılan bu açıklamalardan da görüleceği üzere, vergi mahkemelerinin tek hakimle ver
dikleri kararlara karşı Bölge İdare mahkemelerine itiraz edilebilecektir. Cevap, D
seçeneğidir.