Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Osmanlı son döneminde Rum Musiki Cemiyetleri

2014, Toplumsal Tarih

TOPLUMSAL TAR‹H 242 ŞUBAT 2014 dini müzik, milli müzik: osmanlı son döneminde rum musıki cemiyetleri merih erol Bu makale Osmanlı İstanbul’unda Islahat Fermanı (1856) sonrasından Cumhuriyet’in kurulmasına kadar geçen zamanda kentin Rum sakinleri tarafından oluĢturulmuĢ musıki/müzik cemiyetlerini ele alıyor. Ancak Ģehrin bütün Rum musıki cemiyetlerini kapsayıcı olmaktan uzak, genel olarak geleneksel kilise musıkisine dair tartıĢmalar açısından anahtar konumda olan cemiyetlere odaklanıyor. Sadece son bölümde II. MeĢrutiyet sonrasında kurulan sosyalleĢme amaçlı müzik-spor cemiyetlerine de yer veriyor. Burada ele alacaklarımız dıĢında elbette İstanbul’da çok kültürlü üst sınıftan daha fazla üyesi olan ve faaliyet ve konserlerinde daha heterojen bir kitleyi gördüğümüz baĢka Rum müzik cemiyetleri de vardı. Fakat profilleri farklı olan bütün bu cemiyetler bir noktada birleĢiyordu. AĢağıda göreceğimiz gibi, müzik 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Rumlarının kültürel kimlik söylemlerinde, cemaat ve ulus-devlet tasavvurlarında ve onların somutlaĢtırdığı kültür politikalarında ve hatta politik propagandada çok önemli ve etkili bir konumdaydı. baĢlamıĢlardı. Unutmamak gerekir ki, bütün bu okumuĢ sınıfların ilham kaynağı çok daha geriye gidiyordu; 18. yüzyıl Batı romantik milliyetçiliğinin söylemi, müziğe -bir halkın ayırt edici özelliklerden biri olarak- milli değerler sıralamasındaki ayrıcalıklı yerini vermiĢti. 1863’te İstanbullu Rum Ortodoks bir grup aydın ve müzisyen milli bir miras olarak gördükleri kilise ve halk müziğini araĢtırmak, bu müziği kuramsal ve pratik açıdan geliĢtirmek ve yaymak amacıyla bir müzik cemiyeti kurdular. Daha yüzyılın ilk otuz yılı içinde, Habsburg Viyana’sından Rusya İmparatorluğu’nun yönetimi altındaki Karadeniz’e kadar uzanan geniĢ bir coğrafyada yaĢayan ve Yunanca konuĢan eğitimli kesimler, müziği ve onun tarihini milli bir kültürel miras addedip, ona sahip çıkmaya Günümüzde bir müzikoloğun değerlendirmesine göre, Hrisanthos’un Büyük Musıki Nazariyatı 14. yüzyıldan beri Eski Yunan musıkisinden bahseden Yunanca yazılmıĢ ilk eserdi1. Hrisanthos eserinde kilise musıkisini -eski Yunan müziğinde kullanılan makamlarla karĢılaĢtırarak- yeni kavramsallaĢmaya baĢlayan bir milli musıkiyle özdeĢleĢtiriyordu.2 Cemiyetlerde yapılan müzik teorisi tartıĢmaları için Hrisanthos’un aĢağı yukarı kırk elli sene önce yapmıĢ olduğu çalıĢmalar çok temeldi. ġimdi, Osmanlı Rum kilise müzisyeni ve Bursa Metropoliti Hrisanthos’un musıki üzerine iki eseri de Batı’da, Paris ve Trieste gibi Yunanca konuĢan ve genellikle ticaretle uğraĢan nüfusun yoğunlaĢtığı merkezlerde yayınlanmıĢtı. bu cemiyetlerin her Ģeyden önce var olabilmeleri için sağlanan bazı Ģartlardan bahsedelim. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı yönetim sisteminin temel taĢı olan milletler hukuki ve kurumsal bir dönüĢüm geçirdiler.3 Bu dönüĢümün baĢlangıç noktası Tanzimat reformlarının getirdiği daha seküler bir devlet ve toplum konseptiydi. İĢte bütün bu açılımla beraber, Rum ce- İstanbul Musıki Cemiyeti’nin logosu. 69 DOSYA: OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E MUSIKİ maatinde, ruhban olmayan grupların (eskiden hâkim olan ruhbanlara karĢı) ağırlığının ve gücünün artmasıyla beraber ve birçok karmaĢık ekonomik, sosyal ve konjonktürel faktör sonucu, potansiyel olarak bir üst Osmanlı kimliğine meydan okumayan milli bir söylem oluĢmaya baĢladı.4 İstanbullu Rumların kurdukları müzik cemiyetleri, gerek Tanzimat’tan sonra Osmanlı üst ve orta sınıfları arasında yaygınlaĢan Batılı hayat tarzının parçası olarak, gerekse bu milli söylemin parçası olan kültürel milliyetçiliğin bir belirtisi olarak ortaya çıktılar. Eğitimli Andreas Spatharis, fizik-matematik öğretmeni ve İstanbul Musiki Cemiyeti Genel Sekreteri. Fener Rum Lisesi ArĢivi’nden, Kostas Kiracopoulos’un müsaadesi’yle. Rum üst (ve orta) sınıfların gönüllü kültür dernekleri, imparatorluğun çok kültürlü ve çok dinli üst sınıfını oluĢturan diğer gruplarınkine benziyordu; aynı yıllarda İstanbullu Ermenilerin de müzisyen Kapriel Yeranyan tarafından 1862’de kurulmuĢ olan K’nar Haykakan (Ermeni Liri) isimli bir müzik cemiyeti vardı. Yazının baĢında bahsi geçen ‘İstanbul Musiki Cemiyeti’, asıl adıyla O en Konstantinoupoli Mousikos Sillogos cemiyet nizamnamesine göre 4 Nisan 1863 tarihinde kuruldu. Cemiyet, faaliyet yeri olarak Pera’daki cemaat okulunun binasını kullanıyordu. 70 Cemiyetin kurucu kadrosunda Rum Ortodoks cemaatin bazı önde gelen isimleri, aydınlar ve tabii ki Pera, Galata ve Tatavla’daki Rum Ortodoks kiliselerinde mugannilik yapan, yani kilise korosunda ilahiler söyleyen müzisyenler vardı. Cemiyet baĢkanı Ortodoks kilise müziğini ve Batı müziğini yakından bilen banker Dimitrios Paspallis’ti. MeĢhur Rum Filoloji Cemiyeti’nin baĢkanı Doktor İraklis Vasiyadis ve nüfuzlu bir Fenerli aileden gelen Stavrakis Aristarhis de yine cemiyetin kurucularındandı. Genel sekreter Andreas Spatharis (1837- 1901), Berlin’de tamamladığı üniversite tahsilinden sonra İstanbul’da Rum Mekteb-i Kebiri’nde (Kırmızı Mektep) fizik ve matematik hocalığı yapmaya baĢlamıĢtı. Spatharis ses fiziği üzerine deneyler yapıyor ve ses aralıklarının oranlarını saptamaya çalıĢıyordu. İlerleyen yıllarda, kendisi kilise müziğini incelemek ve ıslah etmek üzere kurulacak olan birçok komisyonda görev alacaktı.5 Cemiyetin kilise mugannisi olan kurucularına gelince, 1890’larda İstanbul Rum Patrikhanesi baĢmugannisi olarak göreceğimiz Yorgos Viyolakis, İstanbul Rum müzik çevrelerinde kuramsal çalıĢmalarıyla bilinen Bursalı muganni Hacı Panayiotis (ya da Panayiotis Kiltzanidis) ve Rum kilise müziği hakkındaki bilgisinin yanında Osmanlı musıkisine de hâkimiyeti ve ilgisiyle dikkat çeken Geyveli muganni Yannis Zoğrafos’tan bahsetmek gerekir. Aslında bu üç müzisyen de Osmanlı Ģehir musıkisi dediğimiz dini olmayan musıkiyi yakından biliyor, kilise müziğinde kullanılan nota sistemiyle klasik ve popüler Ģarkıları notaya alıyor ve o dönemdeki müzik yayıncılığına büyük katkıda bulunuyorlardı. Örneğin, Bursalı Hacı Panayiotis 1859’da çoğunluğu Türkçe ve Yunanca Ģarkılardan oluĢan Güzel Sesli Deniz Kızı [Kalifonos Sirin] adlı bir Ģarkı kitabı yayınlamıĢtı.6 Benzer Ģekilde Kumkapı Aya Kiryaki Kilisesi baĢmugannisi Yannis Zoğrafos 1856’da -sonradan 1872’de tekrar yayınlayacağı- Ģarkı antolojisi Musıki Seçkisi’ni [Mousikon Apanthisma] yayınlamıĢtı.7 Bu koleksiyonlardaki Türkçe eserlerin bazıları Yorgos Viyolakis tarafından kilise notasıyla kâğıda dökülmüĢtü. Cemiyetin logosu olarak efsanevi Orfeus’un lirinin seçilmiĢ olması çok manidardır. Zira, efsaneye göre Orfeus’un liriyle çaldığı melodiler hayvanları evcilleĢtirir, nehirlerin akıĢını durdurur, kısacası doğa güçlerine hâkimiyetiyle müziğin etkileyici gücüne iĢaret eder. KuĢkusuz Orfeus mitine yapılan gönderme aynı anda hem müziğin “medenileĢtirici misyonu”nu onaylıyordu, hem de özellikle 19. yüzyılda İstanbullu Rumların kimlik söylemlerinin önemli bir parçası olmaya baĢlayan eski Yunan mirasına bir hürmetti. Dahası, cemiyetin belkemiğini oluĢturan eğitimli İstanbullu Rumlar, eski Yunanlara öykünen ve müziği ahlaki eğitimin bir parçası olarak yücelten Aydınlanma sonrası Avrupa’sıyla da hemfikir olduklarını beyan etmiĢ oluyorlardı. Daha temel düzeyde Rumların (ve diğer milletlerin mensuplarının) müzik cemiyeti kurmaları, müziğin cemaatleri ve toplumu dönüĢtürücü etkisine olan inançlarını kanıtlıyordu. Cemiyet nizamnamesindeki 2. madde, çok kültürlü ve çok dinli bir imparatorlukta yaĢayan Osmanlı Rumlarının müziği etnik ve dini kimliklerinin belirleyici unsuru olarak öne çıkarmak istediklerini belirtiyordu. Bu maddeye göre cemiyetin amacı, “milli musıki”nin hem kutsal hem de dünyevi kısmının kuramsal ve pratik öğelerinin tespiti, geliĢtirilmesi ve yayılmasıydı.8 Bu alanda daha somut olarak ifade edilen baĢlıca hedef Rum Ortodoks kilise müziği uzmanlarının en azından elli yıldır tartıĢtığı nota meselesini gündeme getiriyordu. Burada önemli olan, konunun ele alınıĢ ve ifade biçiminin, aslında nota ve daha genel olarak müzik üzerine yapılan tartıĢmaların, kimlik ve kültürel süreklilik söylemlerinin bir parçası olduğunu ortaya koymasıdır. Cemiyetin çalıĢma programının öncelikli maddesi, eski Yunan filozof ve müzisyenlerinin geliĢtirip kullandıkları müzik notasyonlarını, Bizans döneminde yaĢamıĢ ve kilise müziğine hizmet etmiĢ olan ġamlı Aziz Yahya, 12. yüzyıl müzisyeni Yannis Kukuzelis, 18. yüzyıl Rum Ortodoks kilise müziğinin en güçlü temsilcilerinden Yüzyıllardan beri müziğin yazıya geçirilmesi ilahilerin en orijinal hallerinin korunması endiĢesiyle ilgiliydi. Fakat repertuar ve üslup aktarımı -nota olsa dahi- sözlü iletiĢime bağımlı olan bir müzik geleneğinde, nota icrayı birebir yansıtmıyordu. Ayrıca 1810’larda notasyon ve müzik kuramı alanında bir dönüm noktası gerçekleĢmiĢti. Gelenekte atfedildiği Ģekliyle “üç hoca” tarafından (aslında daha çok Bursa Metropoliti Hrisanthos’la anılır) Batı notasyonunun temelini oluĢturan ses-nota mütekabiliyeti esası örnek alınarak 1814’te yeni bir nota sistemi icat edilip, kilisenin de onayı alınarak yürürlüğe konmuĢtu. Hrisanthos modern Batı müziği prensiplerini alırken eski kilise notasyonunun öğelerini de korumuĢtu.10 Eski, ses aralıklarını temel alan nota sisteminin detaylı bir biçimde incelenmesi ve yeni bir anlayıĢla revizyonu sonucu ortaya çıkan bu notasyon müzik eğitimini ve aktarımını önemli ölçüde kolaylaĢtırıyordu. Ancak, yüzyıl boyunca bazı müzisyenlerin öne süreceği üzere, yeni kuramda ses aralıkları yanlıĢ hesaplanmıĢtı 11 ve dolayısıyla musıki aktarımında tek baĢına güvenilir biçimde kullanılamazdı. 1863’te kurulan cemiyetin çatısı altındaki müzisyenlere yüklediği çalıĢma amaçlarından biri, müziği[mizi] öğrenmek için gereken en uygun metodun bulunmasıydı ve bununla ilgili olarak, ya sadece vokal aktarım yolunun ya da bir enstrüman yardımının kullanılması öneriliyordu.12 19. yüzyıl geleneği korumak kaygısıyla Rum Ortodoks kilise müziğinde bir “üslup (ifos)” vurgusunun ortaya çıktığı dönemdir. Rum Patrikhanesi’nin ayin kılavuzu niteliğindeki yayınları da dâhil olmak üzere dönemin birçok “Lilian Voudouri” Yunanistan Müzik Kütüphanesi (Atina) ArĢivi’nden. ilahi kitabında bu kavram veya ideale gönderme yapılır. İstanbul Musiki Cemiyeti nizamnamesini hazırlayanlar, bunu Ģu arzuyla ifade etmiĢlerdi: Bizdeki kilise müziği “üslubu”nun çeĢitli ilahi formlarında tezahür eden özelliklerinin belirlenmesi ve bu özelliklerin diğer milletlerdeki paralel müzik formlarıyla karĢılaĢtırılması. İster ekümenik bir Ortodoks cemaatle, isterse milliyetçi tasavvurun ürünü olan ulusla özdeĢleĢtirilsin, katıĢıksız olarak devam etmesi arzulanan kültürel gelenek için yabancı unsurlar bir tehlike olarak görülüyordu. Müziğin, yabancı müziksel öğelerden, stillerden “temizlenmesi” bütün milliyetçi müzik söylemlerinin ana temasıdır. Rumlar arasındaki müzik söyleminde, müziğin temizlenmesiyle kastedilen, hem dini olmayan müzikten sızmıĢ süslemeler ve Batı müziğinden gelen etkiler, hem de geleneğe aykırı diye reddedilen buluĢlar ve yeniliklerdir.13 İĢte bunları hedef alarak, nizamnamenin 11. maddesi, cemiyetin müzisyen üyele- TOPLUMSAL TAR‹H 242 ŞUBAT 2014 Geyveli Yannis Zoğrafos’un Sultan Abdülaziz’in Avrupa’dan dönüşü için 1867’de mahur makamında bestelediği eser. Moralı Petros ve “üç hoca” lakaplı (daha önce gördüğümüz) Hrisanthos, Hurmuzios ve Grigorios tarafından kullanılmıĢ olan nota sistemlerini “açıklığa kavuĢturmak” ve bunları “yabancılar” tarafından kullanılan nota sistemleriyle (baĢta Batı notası fakat diğer Doğu kültürleri de kastediliyor: Araplar, İranlılar, Ermeniler vs.) karĢılaĢtırmak idi.9 rini, çeĢitli Ģartlar sonucu ve zamanla kilise müziğine girmiĢ olan yabancı unsurları ifĢa etmeye çağırır.14 Burada ana baĢlıklarıyla vermeye çalıĢtığım temalar, 1867’de dağılan İstanbul Musiki Cemiyeti sonrasında Rumlar tarafından teĢkil edilen diğer musıki cemiyetlerinde de tartıĢılan konulardır. istanbul rum musıki cemiyeti ve vokal gelenek 24 ġubat 1880’de Galata’da açılan ‘İstanbul Rum Musiki Cemiyeti’ (O En Konstantinoupolei Ellinikos Mousikos Sillogos) “milli” müziğin iki ana dalını -dini ve dini olmayan müzikincelemek, geliĢtirmek ve öğretmek amacıyla kurulmuĢtu. Dört sene boyunca faaliyet gösteren cemiyetin daha ilk yılında onursal ve olağan olmak üzere toplam 300 üyesi vardı. Nizamnamesine göre, cemiyette musıki tarihinin geliĢimi detaylı bir biçimde incelenecek, evreleri be- 71 DOSYA: OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E MUSIKİ İakovos Nafpliotis, İstanbul Rum Patrikhanesi Başmugannisi (1910-1939). Kalan Müzik ArĢivi’nden. 72 lirlenecek ve “milli” müziğin (daha belirgin olarak kilise müziği kastediliyor) en eski ve orijinal formuna geri dönüĢü sağlanacaktı.15 Ancak bu cemiyet, öncekine kıyasla, kiliselerde koristlik (mugannilik) yapacak kiĢileri yetiĢtirme iĢiyle daha dolaysız ve daha pratik olarak ilgilenir. Daha ilk baĢta, bir müzik okulu açmayı hedefleri arasına koyar. Dahası cemiyetin eğitim komisyonu okuldan sorumlu olacak ve ayrıca İstanbul kiliselerinde çalıĢan bütün mugannilerin kaydını tutacaktır.16 Rum Musiki Cemiyeti’nin kurucularının hemen hepsi Ģehrin farklı kiliselerinde istihdam edilen mugannilerdi. Bunun doğal bir sonucu olarak, ilk defa ve 1919’da mesleki bir dernek olarak kurulacak olan Muganniler Birliği’nden çok önce, iĢte bu cemiyetin nizamnamesinde hasta ve emekli mugannilerin bakılması hakkında bir pasaj görüyoruz.17 Cemiyet, çeĢitli faaliyetlerinden elde edilen gelirin giderler çıkarıldıktan sonra üçte birini hasta mugannilerin tedavisi için ayırdığı fona koyacaktı. Rum Musiki Cemiyeti’nin belkemiği niteliğinde iki kurucu üyesi vardı: Birincisi, cemiyetin fikir babası muganni ve müzik tarihçisi Yorgos I. Papadopoulos’tu. Papadopoulos cemiyetin toplantılarında müzik üzerine ve daha spesifik olarak kilise müziği tarihi, icrası ve icracıları konulu sayısız konuĢma yaptı.18 Cemiyetin ikinci aktif ve öne çıkan üyesi, eski Patrikhane BaĢmugannisi Yorgos Redestinos (1833-1889), yani (Rodostolu) Tekirdağlı Yorgos’tu. Redestinos 16 yaĢından beri İstanbul’un çeĢitli kiliselerinde korolarda söylemiĢti ve cemiyetin faaliyette bulunduğu yıllarda da Galata’daki Aya Nikola Kilisesi’nde koro baĢıydı. Eskinin usta mugannilerinden Konstantin Vizantiyos’un öğrencisi olmuĢ olan Redestinos kendi zamanında ağırbaĢlı üslubuyla ve Patrikhane geleneğine bağlılığıyla ün yapmıĢtı. Cemiyetin faaliyetlerini yakından izleyen İstanbul Rum basını, Redestinos’un yönettiği cemiyet korosunun aslına uygun ve ağırbaĢlı icrasından ve yakaladığı -koro icrasında bir ideal olan- homojen sesten övgüyle söz ediyordu.19 Daha önce değindiğim gibi, geleneksel teksesli kilise müziğinin bir reforma ihtiyacı olduğu kanaati 19. yüzyılda Avrupa’daki Rum Ortodoks Ģehirli kesimlerde olduğu gibi, Osmanlı Rum Ģehirli ve eğitimli sınıflar arasında da yaygındı. Viyana, Londra, Marsilya ve Atina’da kulakları iyice Batı müziğine alıĢan ve müzik zevki İtalyan ve Fransız operalarıyla yoğrulan zengin Rum Ortodoks aileler geleneksel ilahilerin çoksesli hale getirilmesi yoluyla ortaya çıkan yeni ve ıslah edilmiĢ bir dini müziği talep ediyor ve onay veriyorlardı. Bu, on yıllardan beri kendini geleneğin kalesi olarak gören İstanbul’daki Büyük Kilise’nin ve Rum milletinin manevi lideri olan Rum Ortodoks patriğinin etnik, dini ve kültürel devamlılık bağlamında acilen çözüm aradığı bir konuydu. KuĢkusuz, kilise müziğinin bilgili mensupları tarafından kurulmuĢ olan Rum Musiki Cemiyeti, BizansOrtodoks geleneğinin yüceltilmesine son derece önem veren Patrik III. İoakim’in desteğini ve ilgisini kazanmıĢtı. Cemiyetin kilise müzisyeni İoasaf Rossos baĢkanlığında toplanan eğitim komisyonu kilise müziğini güzelleĢtirmek ve ıslah etmek yolunda Ģevkle çalıĢıyordu. 14 Aralık 1880’de komisyon üyeleri fikir alıĢveriĢi için Patrikhane’ye davet edildiler. Patrik İoakim’in ata mirası kilise musıkisi üzerine görüĢlerini belirttiği müzakerede ayrıca müziksever banker Dimitrios Paspalis ve fizik ve matematik hocası Andreas Spatharis de bulunuyordu.20 III. İoakim patrikliğinin her iki döneminde de (1878-1884;1901-1912) etnik kimlik kavramsallaĢtırmalarına karĢı mesafeli durdu ve İstanbul Rum Patrikhanesi’nin bütün Ortodoksları birleĢtiren bir dini geleneğin yegâne koruyucu kurumu olduğunu vurguladı. Kendisi devamlı Doğu Ortodoks Kilisesi’nin ilahi geleneğinin merkezi olarak Konstantinoupoli İstanbul’u gösteriyordu. Patrikhane’de oluĢturulan musıki komisyonunun uzun araĢtırmalarının sonucunu yayınladığı kitapçıkta göreceğimiz gibi, bu ilahi geleneğinin bütünlüğü ve devamlılığı söylemi İstanbullu Rumların bazı kesimlerinde içselleĢtirilmiĢti ve bu dini musıki geleneği milliyetçi hareketler sebebiyle parçalara ayrılan Ortodoks milletini birleĢtirecek bir harç olarak görülüyordu.21 Patrik III. İoakim 1881 yılının Haziran ayında bir musıki komisyonu oluĢturdu ve onu kilise musıkisinin yeniden düzenlenmesi, teknik bazı meselelerinin çözüme kavuĢturulması ve yabancı etkilerden arındırılmasıyla görevlendirdi. Komisyon üyeleri birçok toplantı neticesinde kilise musıkisinin çok küçük ses aralıklarını doğru biçimde verecek özel bir org yapmaya karar verdiler. Patrik İoakim de çok geçmeden komisyon üyelerinin “bilimsel” çalıĢmaları sonucunda yeniden belirleyecekleri aralıklara sahip bu klavyeli çalgının yapımına izin verdi.22 Bu noktada o tarihlerde faal olan Galata’daki Rum Musiki Cemiyeti’ne geri dönersek, cemiyet 21 Nisan 1882’de kendi idaresindeki musıki okulunu, Midilli Metropoliti’nin yönettiği bir takdis töreniyle eğitime açtı.23 Bu, bir musıki cemiyetinin açtığı ilk musıki okuluydu. Musıki okulunda hocalık yapmak üzere tecrü- Kalan Müzik ArĢivi’nden. TOPLUMSAL TAR‹H 242 ŞUBAT 2014 Kilise Musikisi Okulu 1922-1923 dönemi mezunları ve hocaları. Geleneksel kilise müziğinin reforma ihtiyacı olduğu kanaati 19. yüzyılda Avrupa’daki Rum Ortodokslar ve Osmanlı Rum Ģehirli ve eğitimli sınıflar arasında yaygındı. Viyana, Londra, Marsilya ve Atina’da kulakları iyice Batı müziğine alıĢan ve müzik zevki İtalyan ve Fransız operalarıyla yoğrulan zengin Rumlar geleneksel ilahilerin çoksesli hale getirilmesi yoluyla ıslah edilmiĢ bir dini müziği talep ediyordu. beli muganniler Yorgos Redestinos, Alexandros Vizantiyos, Nilefs Kamarados, Alexandros Yorgiyadis, Panayiotis Kiltzanidis, Yorgos I. Papadopoulos ve İoasaf Rossos görevlendirildi. Okulda eğitim amaçlı olarak 1881 musıki komisyonunun yaptığı özel klavyeli çalgı kullanılacaktı. Musıki okuluna 13 yaĢ ve üzeri öğrenciler Rum Mekteb-i Kebiri’nin herhangi bir sınıfından veya ilkokulun en son iki sınıfından sonra alınabileceklerdi. Öğrenciler sınavla alınacak ve ayrıca okulun kapısı her muganniye açık olacak ve kendileri burada özel orgla çalıĢabileceklerdi. kilise musıkisinin 24 yıllık cemiyeti! Patrik VII. Anthimos (Ocak 1895Ocak 1897) zamanında Patrikhane’de oluĢturulan müzik encümeninin üyeleri Temmuz 1897’de bu encümeni bir musıki cemiyetine çevirme kararı aldı.24 Cemiyetin nizamnamesini daha önce baĢka musıki cemiyet- lerinin de kuruluĢunda görev alan Yorgos I. Papadopoulos ve Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlı Fener’deki Kutsal İsa Peygamber Kilisesi’nin BaĢmugannisi Konstantinos Psahos hazırladı. Cemiyet, faaliyetlerini dört komisyon üzerinden yürütecekti: Açılması planlanan musıki okulunun mütevelli heyeti, müzik ve beste yarıĢmaları organize etmeyi üstlenen kurul, yayın kurulu ve teknik kurul. Sonuncusu imparatorluk çapında Rum Ortodoks cemaatlere mensup müzisyenlerin basılmamıĢ eserlerini ve kuramsal çalıĢmalarını inceleyecek ve yayınlanmaları için onay verecekti ki, böylece cemiyet kamusal alanda üretilen ve paylaĢılan musıki bilgisini kontrolü altında tutacaktı. 25 Nizamnamesinde açıklandığı üzere, cemiyetin amacı milli musıkiyi, kilise musıkisini ve kilise dıĢı musıkiyi, kuramsal ve pratik açılardan incelemek, geliĢtirmek ve öğretmekti. Ayrıca bu musıkinin tarihi dikkatle incelenip açıklanacak ve diğer halk- ların musıkileriyle karĢılaĢtırılacaktı. Diğer musıki cemiyetlerine benzer Ģekilde nizamname musıkinin en eski ve en orijinal haline ulaĢmayı ve bunu öğrenip öğretmeyi yüksek bir amaç olarak vurguluyordu.26 Cemiyetin, Yorgos Viyolakis ve onun öğrencisi İakovos Nafpliotis gibi din dıĢı musıkiyi de yakından bilen üyeleri varken, din dıĢı Osmanlı Ģehir musıkisiyle ilgilenmemesi mümkün değildi. Hatta bu bağlamda, I. Nafpliotis 18. yüzyıl bestecisi Panayiotis Halatzoglu’nun din dıĢı musıki ve kilise musıkisini karĢılaĢtıran yayınlanmamıĢ eserini kendi uzun notlarıyla beraber cemiyet bünyesinde çıkan mecmuada yayınlamıĢtı.27 Nafpliotis’in Mevlevi müzisyen Rauf Yekta’ya 1905 yılında Yekta’nın isteği üzerine kilise musıkisi öğretmesi yüzyıl dönümünde İstanbul’da -imparatorluğun diğer kozmopolit Ģehirlerinde de- musıki pratiğinin etnik ve dini sınırları aĢtığını kanıtlar. Rum kilise musıkisi üzerine bir makale de 73 DOSYA: OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E MUSIKİ 74 le alıyorlardı. 1902 yılında basılan bir mezuniyet töreni programı çok ilginç detayları ortaya koyuyor. 19 Mayıs’ta, öğleden sonra saat 2 ile 4 arasında gerçekleĢecek olan tören 18. yüzyıl bestecisi Moralı Petros’un Cennetin Hükümdarı [Vasilev Uranye] ilahisiyle baĢlıyordu. Cemiyetin koruyucu azizi, ġamlı Aziz Yahya için okunacak bir ilahiden sonra, Patrikhane BaĢmugannisi Yorgos Viyolakis’in Sultan II. Abdülhamid için bestelediği bir methiye yer alıyordu.30 Daha önceki on yıllarda da özellikle Tanzimat döneminde, sadece İstanbul’daki Rum okullarında değil, imparatorluğun Balkan, Ege ve Orta Anadolu coğrafyasında -ve bazı günümüz tarihçilerinin “Helen-Osmanlıcılığı” diye adlandırdığı iklim çerçevesinde- Rum okullarının mezuniyet törenlerinde dönemin sultanına övgü dolu Ģarkılar okunurdu.31 Mezuniyet programında sultana övgüden sonra, sırayla İstanbullu bir kilise müzisyeninin patrik için bestelediği bir methiye Ģarkısı okunacak, okulun bir senelik bilançosu açıklanacak, geleneğin klasikleĢmiĢ birkaç ilahisinden sonra öğrencilere diplomaları verilecekti. Sözü edilen ilahiler bir koro tarafından ve enstrüman eĢliğinde icra edileceklerdi. 19 Mayıs 1902 Kilise Musıki Okulu öğrencilerinin diploma töreni programı. yayınlamıĢ olan Yekta28 derslerin sonunda kesin kanaat getirir: Rum kilise musıkisi ġark musıkisinden baĢka bir Ģey değildir, der.29 16 Haziran 1919 Kilise Musıki Okulu öğrencilerinin diploma töreni programı. iki mezuniyet töreni programının düşündürdükleri Cemiyetin Musiki Okulu’nun mezunları diplomalarını gelenekselleĢtiği üzere Rum Mekteb-i Kebiri’nin büyük salonunda halka açık bir tören- Daha çarpıcı olan cemiyetin ideolojik dönüĢümünü ve sembolik seçimlerini göstermesi açısından bu programı, 1919’daki benzer bir mezuniyet programıyla karĢılaĢtırdığımızda görülür. İstanbul’un iĢgal yıllarında, tam da Yunan ordusunun Anadolu’ya girmesini müteakiben, İstanbul’da yaĢayan Rumlar Yunan BaĢbakanı Eleftherios Venizelos’a çeĢitli ortamlarda ve derecelerde sempatilerini ifade ediyorlardı. Bu bağlamda, Kilise Musiki Cemiyeti’nin 16 Haziran 1919’daki mezuniyet töreninde, Venizelos için düzenlenmiĢ olan beste yarıĢmasının ödülü de verilecekti.32 Çarpıcı olarak, programda iki ilahi dıĢında seslendirilen eserlerin hepsi farklı yüzyıllarda Osmanlı yönetiminin zulmünü anlatan ya da Türk birlikleriyle çatıĢmalarda hayatını kaybetmiĢ Yunan bağımsızlık savaĢçıları için söylenen Ģarkılar, Yunan milli halk müziği repertuarından seçmelerdi. Üstüne üstlük, olayın coĢkusu sezdirilmek istenircesine, programda bu eserlerin kalabalık 20 kiĢilik bir koro tarafından icra edileceği özellikle belirtiliyordu. Cemiyet, Anadolu’daki YunanTürk SavaĢı ve hatta nüfus mübadelesi öncesinde birçok İstanbullu Rum’un Ģehri terk etmesi üzerine dağılır. İstanbul’da yaĢayan kilise mugannilerinin kurduğu İstanbul Kilise Musikisi Cemiyeti belki de Patrikhane’nin himayesinde olduğu için, önceki musıki cemiyetleri 3-4 yıl varlıklarını sürdürmüĢken, 24 yıl ayakta kalabilmiĢtir. 20. yüzyılın başında müzik-spor cemiyetleri Profesyonel kilise müzisyenlerinin teknik ve kuramsal konuları tartıĢmak, kilise korolarına katılacak ya da katılmıĢ olan genç mugannilere geleneğin üslubunu aktarmak ve onlara toplu halde icranın adabını, estetiğini ve disiplinini telkin etmek amacıyla kurdukları müzik cemiyetlerinden baĢka, bir de amatör ruhla kurulmuĢ, müzik eğitimi kadar üyeleri arasında sosyalleĢmeyi de hedefleyen müzik cemiyetleri vardı. Bu tür cemiyetlerin sayısının özellikle II. MeĢrutiyet sonrasında arttığını görüyoruz. İlginçtir, bunlardan bazıları müzik ve sporu aynı çatı altında birleĢtiriyorlardı. Tatavla/ KurtuluĢ’ta 1908’de kurulan “Astir” müzik cemiyeti, iki bölümden oluĢuyordu; futbol ve müzik bölümü. Müzik bölümünde çalgı dersleri veriliyordu. Üç sene sonra 1911’de yine Tatavla’da açılan “Amfion” müzik cemiyetinde de benzer Ģekilde müzik aletleri öğretiliyordu ve cemiyetin bir orkestrası vardı.33 II. MeĢrutiyet sonrasında kurulan Rum müzik cemiyetlerinin bazılarında, en azından kuruluĢ ilkesi düzeyinde, ortak ve din ayrımı olmaksızın herkesi kucaklayan bir Osmanlı kimliğine gönderme yapıldığı görülür. Mesela, 1911’de Fatih’te açılan müzik cemiyeti “Arion”un mühründe hem Türkçe hem Yunanca ‘Osmanlı Musiki Cemiyeti’ ibaresi Bu sayfalarda iddia edildiği gibi 19. yüzyılda müzik, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaĢayan Rum Ortodoksların dini ve etnik kimliğinin belirleyici ve çarpıcı bir unsuruydu. Müzik diskuru bir yandan seküler ve milliyetçi tarih yazımının etkisiyle hâkim olmaya baĢlayan belli bir tarih bilincini yansıtıyordu ki, Antik Yunan mirasına yapılan vurgu bunu iĢaret eder. Diğer yandan bu tarihi tasavvurun özellikle İstanbullu Rum Ortodokslar için en ayrıcalıklı öğesi, Ortodoks dini ritüelinin menĢei ve serpildiği alan olarak Bizans dönemi ve onun mirasıydı. Tecrübeli Rum mugannilerce kilise musıkisinin doğru bir Ģekilde öğrenilmesi için aktarım zinciri neredeyse 12. yüzyıla giden sözlü aktarım baĢlıca öneme haizdi. Öte yandan ila- hilerin saf ve orijinal hallerini tarihin derinliklerinden bulup çıkarmak da -musıki cemiyetlerinin nizamnamelerinde gördüğümüz gibi- en büyük amaçlardan biriydi. Bahsedilen on yıllarda ve özellikle III. İoakim’in patrik olduğu iki dönemde, İstanbul Fener Rum Patrikhanesi dini müzik geleneğini Doğu’nun ve Batı’nın Ortodoks Hıristiyanlarını birleĢtirecek bir harç olarak görüp, araĢtırılması ve reformu için destek veriyordu. Müziğin kültürel ve siyasi boyutu kuĢkusuz iç içeydi. Bunun en güzel kanıtı da musıki okullarının diploma törenlerinin siyasi ve ruhani liderlere mesaj gönderilen arenalar haline gelmesiydi. 1 12 13 26 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Eceabatlı Hrisanthos, Kilise Musikisinin Nazariyatına ve Pratik Uygulamasına GiriĢ [İsagogi eis to theoritikon kai praktikon tis ekklisiastikis mousikis], Paris: Rigniou, 1821. Eceabatlı Hrisanthos, Büyük Musiki Nazariyatı [Theoritikon Mega tis Mousikis], yayına hazırlayan Panayiotis G. Pelopidis, Trieste: Michele Weis, 1832. Katy Romanou, Milli Müzikte Bir Gezinti (1901-1912) [Ethnikis Mousikis Periigisis], Atina, Kultura, 1996, s.10. Bkz. Katy Romanou, “1814 Reformu [İ Metarrithmisi tou 1814]”, Musicology 1, 1985, s. 7-22. Tanzimat döneminde (1839-1876) Rum Ortodoks milleti ve Patrikhane’deki reform ve değiĢim için bkz. Dimitrios Stamatopoulos, Reform ve SekülerleĢme:Ekümenik Patrikhane’nin Tarihine Yeniden BakıĢ [Metarithmisi kai Ekozmikefsi: Pros mia anasinthesi tis Istorias tou İkoumenikou Patriarhiou ton 19 Aiona], Atina, İskenderiye, 2003. Haris Exertzoglou, 19.Yüzyılda İstanbul’da Milli Kimlik [Ethniki Taftotita stin Konstantinoupoli ton 19. Ai], Atina, Nefeli,1996. Elef. Th. Kasianis, Andreas Spatharis. Milletin Fener’li Hocası ve ġairi (1837-1901) [Andreas Spatharis. O Fanariyotis Didaskalos tou Yenus kai Piitis (1837-1901)], Atina, 1976, s. 32-33. Kallifonos Sirin itoi Sillogi diaforon asmaton, Turkikon, Evropaykon kai Ellinikon Melpoiithenton ipo H. Panayiotu Yeorgiyadu tou Prusaeos, İstanbul: S. İgnatiadou, 1859. Yannis Zoğrafos, Musiki Seçkisi [Mousikon Apanthisma], ilk basım, İstanbul, 1856; Yannis, cilt.1, İstanbul: İ Anatoli, 1872. İstanbul Musiki Cemiyeti Nizamnamesi (Kanonismos tou en Konstantinoupoli Mousikou Sillogou), İstanbul: Koromilas and P. Paspallis, 1863, Madde 2, s. 5. İMC Nizamnamesi, Madde A’, s. 11. Katy Romanou, “1814 Reformu [İ Metarrithmisi tou 1814]”, Musicology 1, 1985, s. 7-22. Pera’daki Panayia Rum Ortodoks kilisesi BaĢmugannisi Evstratios Papadopoulos, İzmirli muganni Misail Misailidis, ve daha önce bahsi geçen muganni Panayiotis Kiltzanidis’in ses aralıkları tartıĢması için bkz. Panayiotis G. Kiltzanidis, Rum Kilise Musikisi Üzerine İlmi Eserler [Diatrivai peri tis Ellinikis Ekklisiastikis Mousikis], İstanbul: Anatolikos Astir Matbaası, 1879. 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 İMC Nizamnamesi, Madde Z’, s.12. Bkz. Nikos I. Andrikos, İzmir’de Kilise Musikisi (1800-1922) [İ Ekklisiastiki Mousiki tis Smirnis], Selanik: Methexis, 2012, s.61. İMC Nizamnamesi, Madde IA, s. 12. İstanbul Rum Musiki Cemiyeti Nizamnamesi, [Kanonismos tou en Konstantinoupoli Ellinikou Mousikou Sillogou], İstanbul: Thrakis, 1880, Madde 1, s. 3. a.g.e., Madde 45, s.13. İstanbul Rum Musiki Cemiyeti Nizamnamesi, Madde 77, s. 20. Ayrıca bkz. Patrikhanede Kurulan BaĢpiskoposluk Mugannileri Birliği Nizamnamesi [Kanonismos tou en tois Patriarxeiois Edrevontos Sindesmou ton Ieropsalton tis Archiepiskopis], İstanbul: Patrikhane Matbaası, 1922. Papadopoulos’un Rum Musiki Cemiyeti’nde verdiği konuĢmaların detaylı bir listesi için, bkz. “İstanbul Musiki Cemiyeti (O en Konstantinoupoli Mousikos Sillogos),” Grafikos Kosmos, 1 Kasım 1881. Anatolikos Astir, 12 Ocak 1881. Yorgos I. Papadopoulos, Kilise Musikisi Tarihine Katkılar [Simvolai eis tin İstorian tis Ekklisiastikis Mousikis], Atina, Kultura, 2002 [Atina, Kousoulinou & Athanasiadou, 1890], s. 400401. Kilise Musikisi Temel Öğretimi [Stihiodis Didaskalia tis Ekklisiastikis Mousikis ekponithisa epi ti vasei tou Psaltiriou ipo tis Mousikis Epitropis tou İkoumenikou Patriarhiou en eti 1883], [İstanbul: Patrikhane Matbaası, 1888], Atina: Koultura, 1978, s.12: “[...]Filistin topraklarından Mısır’a kadar gelenek budur; ... Suriye’de Romanya’daki gibi, Sırbistan’da Epir’deki gibi, Girit’te Aynaroz, Filistin, Bulgaristan, Kıbrıs ve Mora’daki gibi değiĢmez bir biçimde söylenir[...]”. İstanbul Rum Patrikhanesi YazıĢmaları: Codex A’ 52, no. 205, 16 Ocak 1882. Papadopoulos, Kilise Musikisi Tarihine Katkılar, s. 390. Cemiyetin kurucu üyeleri Üsküp Metropoliti Ambrosios (baĢkan), Yorgos Viyolakis (baĢkan yardımcısı), Nilefs Kamarados, Evstratios Papadopoulos, Polihronios Pahidis, Yorgos Progakis, Yorgos Papadopoulos ve Yorgos Pahtikos’tu. Ekklisiastiki Alithia, sayı: 46 ve 47, 5 ve 13 Kasım 1899. TOPLUMSAL TAR‹H 242 ŞUBAT 2014 yer alır.34 Arion’un amacı üyelerine enstrüman çalmayı -cemiyet nizamnamesinde ve logosunda kesin olarak tanımlandığı üzere keman, flüt, mandolin, ve gitar- öğretmek ve konserler vermektir. Yine 1911’de Büyükdere’de kurulan Müzik ve Cimnastik Cemiyeti Alexandros’un nizamnamesinde üyelik koĢuluyla ilgili Ģöyle der: Cemiyetin düzenli üyeleri, cinsiyet ve dinden bağımsız olarak, 20 yaĢından büyük olmak suretiyle cemiyetin bir yönetim kurulu üyesi tarafından önerilecek kiĢiler arasından seçilecektir.35 Biraz elitist görünen bu cemiyetin baĢlıca amacı, Büyükdere’de oturan gençlerin birlikte sosyalleĢmelerini sağlamak ve bu arada onları spor ve müzikle donatmaktı. merih erol boğaziçi üniversitesi, tarih bölümü 27 28 29 30 31 32 33 34 35 İstanbul Kilise Musiki Cemiyeti Nizamnamesi [Kanonismos tou en Konstantinoupoli Ekklisiastikou Mousiki Sillogou], İstanbul, Patrikhane Matbaası, 1899, s. 3-4. İakovos Nafpliotis, “Panayiotis Halatzoglu tarafından Arap-Fars Musikisinin Bizim Kilise Musikimizle KarĢılaĢtırılması” [Sigkrisis tis Aravopersikis Mousikis pros tin İmeteran Ekklisiastikin ipo Panagiotou Halatzoglou], Parartima Ekklisiastikis Alitheias, cilt. II, İstanbul: Patrikhane Matbaası, Haziran 1900, s.68-75. İakovos Nafpliotis’in ses kayıtları için, bkz. 78 Devir TaĢplaklarda Orfeon-Odeon Kayıtları [1914-1926] Bizans Müziği: İstanbul Rum Patrikhanesi BaĢmugannisi [1910-1939] İakovos Nafpliotis, AraĢtırma ve Metinler: Antonios E. Aliyizakis, İstanbul, Kalan Müzik, 2008. Ayrıca bkz. Eugenia Popescu-Judetz, Sources of 18th- Century Music: Panayiotes Chalatzoglou and Kyrillos Marmarinos, İstanbul, Pan Yayıncılık 2000. Rauf Yekta, “Rum Kiliselerinde Musiki,” İkdam, 17 Kanun-u sani (Ocak) 1899. Bu makalenin transkripsyonu için bkz. Murat Bardakçı, Fener Beyleri’ne Türk ġarkıları, İstanbul: Pan Yayıncılık, 1993, s. 62-70. Rauf Yekta, Türk Musikisi, İstanbul, Pan Yayıncılık, 1986 [1921], s. 40. İstanbul Kilise Musikisi Cemiyeti [O En Konstantinoupoli Ekklisiastikos Mousikos Sillogos], İstanbul: Il. Souma Matbaası, 1902. Sia Anagnostopoulou, “The ‘Nation’ of the Rum Sings of Its Sultan: The Many Faces of Ottomanism,” Economy and Society on Both Shores of the Aegean, (yayına hazırlayan) Lorans Tanatar Baruh ve Vangelis Kechriotis, Atina: Alpha Bank, 2010, içinde s. 79-105. İstanbul Kilise Musikisi Cemiyeti [O En Konstantinoupoli Ekklisiastikos Mousikos Sillogos], İstanbul: Aristovoulos & Anastasiadis Matbaası, 1919. Yorgos Kamarados-Vizantiyos, Rum Tatavla [Ta Ellinika Tatavla], Atina, 1980, s. 51. Fatih Musiki Cemiyeti ‘Arion’un Nizamnamesi [Kanonismos tou en Pothira Mousikou Sillogou o ‘Arion’], İstanbul: A. Mihailidou & G. Konstantinidou Matbaası, 1911, s. 8. Büyükdere Müzik ve Cimnastik Cemiyeti ‘Alexandros’un Nizamnamesi [Kanonismos tou en Bathyrryaki Mousikou kai Gymnastikou Sillogou ‘Alexandros’], İstanbul: Maidou Matbaası, 1911, s. 5. 75