Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
TÜRKİYE'NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 SONRASı BOYUTLARI Yrd. Doç. Dr. Ekrem DÖNEK- ı. GİRİŞ Dış borç konusu, özellikle son yıllarda üzerinde en çok konuşulan, yazılan, çizilen konulurdan biridir. Pek çok kimse, Türk ekonomisinin ciddi bir dış borç sorunuyla karşı karşıya oldu~unu, hatta bir kısmı da muhtemel bir dış borç kriziyle karşılaşılabilecelini her fırsatta ıekrar etmektedir. Aslında, tüm bu kaygıların yaklaşık yüz elli yıllık bir wihi deneyimden kaynaklandı~ını söylemek yanlış olmayacakuc. Zira Osmanlı tmparalOJ'luAu ilk defa 1854 yılında dışarıdan borç almış ve yaklaşık yirmi yıl kadar sonra (1875) ciddi bir dış borç krizine girmiştir. 1881 yılında da, "Muharrem Kararnamesi" ile "Düyun-u Umumiye" kurulmuştur. Ne varki bu da sorunu çözememiş; Cumhuriyet Türkiye'sinde de Osmanlı dış borçları hayli sorun olmaya devam edegelmiştir. 1950'1i yılların ikinci yarısına kadar önemli bir dış borç sOlUnu yoktur. Bu yıllarda uygulanmakta olan liberal politikalar tıkanıklı~a u~ış, ekonominin iç ve dış dengeleri bozulmuştur. Bu ba~lamda belki en önemli sorun da, iç tasarruf açıAmı gidermek için gerekli dış borçlar bulunamamasıdır. Niıekim, 1958'e gelindi~inde "moratoryum'" ilan edilmiştir. Daha sonra önemli bir dış borç sorunu, 1970')j yıllarda DÇM ile gUndeme gelmiştir. Biz de bu çalışmada, 1923'den 1970'e kadarki bölümleri oldukça kısa IUtarak, teferruata 1970'Ierde girmeyi düşündük. Burada özellikle DÇM konusunu Wtışmayı uygun gördük. . 1980'Ii yıllarda, eskisinden daha fazla Wtışılan dış borçlar konusuna, yine biraz daha etrafiı bakmayı düşündük. Onun için de deAişik kriterl.ere göre analizler yapılacaktır. i .Yrd. Doç. Dr., Erciyes Oniversite~i, Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi, Iktisat Bölümü. EKREMDÖNEK 174 2. 1923-1949 DÖNEMİ Cumhuriyetin ilk on yılında (1923-1932 dönemi) dış borçlara fazla başvurmarna elilimi kuvvetli olmuştur. Bunun da iki önemli sebebi vardır: (i) Osmanlı son döneminin kötü tecrübeleri ve {ii} 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nın borç bulma imkanlarını ciddi biçimde azaltmış olmasıdır (Yaşa, 1980, s. 60). Fakatyine de ele alınan dönemde bazı dış borçlara başvuruldu~u görülmektedir. Özellikle 1928'den sonra yabancıların elinde bulunan şirketlerin millileştirilmesi gerçekleştirilirken, gerekli kaynakların bir bölümü borçlanınayla sa~lanmışur (Yaşa, 1971, s. 70). 1933-1938 döneminde ise, millileştirme için alınan borçlar önemli bir miktar tutarken; Osmanlı'dan devralınan borçlar bir ödeme planına balıanarak ödenmeye başlanmışur. 1933'de imzalanan Pans Andıaşması ile bu borçların net tutan, 79.8 milyon TI. olarak belirlenmiştir. Savaş yıllarında ise (1939- 1945), dış borçlarda önemli artışların ol4u~u görülmektedir. 1945 sonunda uzun vadeli dış borçlar toplamı 365 milyon TL'yi 'bulmuştur ki, bu tutar 1939'a göre %266 oranında bir artış ifade etmektedir. Bu artış da. daha çok askeri amaçlı ve kliring borçlarının tasfiyesi için Ingiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerden alınan borçlardan do~muştur (Yaşa, 197,1,s. 72). 1946 sonunda ise, uzun vadeli dış borçlar 707.4 milyon liraya çıkarak, önceki yıla göre %98.2 oranında artmıştır. Artışlaki en önemli neden de, 7 Eylül 1946'da yapılan devalüasyonun dış borçların TI. olarak tuıannı arttırmasıdır (Yaşa, 1971, s. 73-74). Bu artıŞı, geniş ölçüde yeni alınan 'ro~u askeri amaçlı kredilerde aramak gerekiyor (Yaşa, 1971, s. 74). 3. 1950-1960 DÖNEMİ Bu dönem, Cumhuriyetin başından beri dış borçların en yüksek hızla arttı~1 bir dönemdir. Alacaklıları da, ç~unlukla ABD, IMF ve Dünya Bankası'dır. Bu krediler enerji ve sulama gibi altyapı yatırımlarının fiansmanında, milli savunma ihtiyaçların karşılanmasında, dış ticaret açıklannın kapatılmasında ve mevcut borçların ertelenmesinde kullanılmıştır. Alınan borçların, alacaklıları ve kullanım alanında oldu~u gibi, bunların ç.eşitl.erindede artış olmuştur. Özellikle ABD'den alınan kredi ve hibeler dışında, "Zirai Urün Fazlası Kredisi" ve "PL 480" adı verilen program uyarınca alının krediler vardır. Ayrıı:a, bu dönemde devlet borçlarının dışında, "ariyere" diye adlandırılan borçlar do~nıuştur. Zira 1950'lerin başınada dış ticaretin liberasyonu ile birlikte ithalatçılar da siparişlerini, bedellerini TI. cinsinden Merkez Bankasına yatırarak getirtebiliyorlardı. AnC2ik,daha sonra rezervlerdeki azalma üzerine hükümetin 22.9.1952 tarihinden itibaren dövh transferlerini fiilen durdurmasıyla birlikte özel sektörün devam eden ithalatının ödemeleri yapılmamış ve bunlar zamanla büyük bir dış borç stoku haline gelmiştir (yaşa, 1971, s. 82). Ayrıca, bu dönemin çok önemli bir olayı da, 1958'de '"moratoryum" ilan edilmesidir. Sadece dış borç konusunda de~i1,ekonominin tümünde yaşanan ciddi bunalım dolayısıyla (tabii ABD, OECD ve IMFnin de etkisiyle), 4 A~ustos 1958 Istikrar TÜRKıYE'NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 SONRAsı BOYU1LARl 175 Tedbirleri uygulamaya konulmak zorunda kalınmışbr. Tedbirler içerisinde en önemlisi de belki, yaklaşık %320 oranındaki devalüasyon kalandır (1$ == 9 TL). Son olarak, dönemin dış borç bilançosuna bakmak gerekirse; dış borç stoku 1950 sonunda 775 milyon TL iken, 1960 sonunda bu rakkam 10 milyar 24.7 milyon TL'ye çıkmışbr. Yani, 1950'ye göre %1322'Iik (13 kat) bir aruş vardır (Yaşa, 1971, s. 76). 4. 1960-1969 DÖNEMı Cumhuriyet hükümetleri 1960'1ı yıllarda da sürekli dış finansmana başvuona gere~i duymuşlardır. Bu da daha çok 1962 yılında kurulmuş olan ve çeşitli gelişmiş babb ülkelerin katıldı~ı "Konsorsiyum" kanalıyla aktanlmışbr. Bu kanaDa sallanan krediler, devletler ya da uluslararası kuruluşlar tarafından verilmiştir. Bu krediler; program kredisi, proje kredisi, borç ve röfinansman kredisi şeklinde olmaktadır. Bunlarda vade genellikle 20-30 yıl, ödemesiz dönem 5-7 yıl ve faiz oranm da %2-2 oldu~ görülmektedir. Bu yıllarda konunun dikkati çeken bir yanı, dış borçların bir kısmının TürIcLirası olarak ödenmesi esasına ba~lanmış olmasıdır. Bunlann ço~unlu~u Marshall yardımı kredileri ile Zirai Mahsul Fazlası ıthalatından do~uştur, yani Amerikan kaynaklı~. TL ile ödenecek borçlardan, özel sektör de hayli faydalanmışbr. Borcun ödeyicileri bakımından da devletin payı oldukça yüksektir; %92 kadar. Burada, daha çok devlet bütçesinden ödenecek olan kısım a~lıktadır. Yine, Avrupa Yatırım Bankası (127 milyon), Avrupa Para Anlaşması (110 milyon), Uluslararası Kalkınma Birli~i (93 milyon), Dünya Bankası (92 milyon) ve Uluslararası Para Fonu (86 milyon) gibi uluslararası kuruluşlardan da borç a1ındllı görülmektedir. Ancak, toplam dış borcun %7L.5'i yabancı devletlere karşıdır (ABD, Almanya ve ıngiltere gibi). Tablo 1: Dıı Borçlar (1964-1969 arası) Dövizle ödenecekler (milyon $) TL ile ödenecekler (milyon TL) 1964 988 3053 1967 1344 3294 1968 1529 3184 1969 1705 3119 Yıllar Kaynak: T.C. Merkez Bankası, 1970 Yıllık Raporu. 1969 sonu tibariyle dış borçların toplamı 2.541 milyon dolardır. Bu sayının, 1960 sonunda 1.138,6 milyon dolar olduau gözönüne alınırsa, artış oranının ~123 oldulu görülür. Ancak bunun yıllara bölünüşü oldukça dengelidir; hemen her yıl birbirine eşit .EKREM DÖNEK 176 miktarlarda borç alınmıştır (Yaşa , 1971, s. 83-89; TC Merkez Bankası 1970 Yılı Raporo, s. nO). S. 1970-1979 DÖNEMı 1970'li yıllara girerken, Türkiye yeni bir devalüasyona sahne olmuştur. 10 Alustos 1970 tarihinde alınan karara göre, ı dolann deleri 9 TL'den IS TL'ye yüla:eltilmiştir (%66) (Daha fazla bilgi için bakınız: Do~an, 1986, s. 116-125). Devalüasyonun nedeni olarak, dış ticaret açı~ının başka türlü kapaıılamaycalı: gösterilmekle idi. Devalüasyon yapıldılında ihracatın arıacaAı, işçi dövizlerinin hızhınacaAave yeni dış borçların (daha çok IMF kanatlı) sallanabileceli savunulııyordu. Devalüasyonun olumlu yönde etkiledili en önemli delişken, işçi dövizleridir. G~;ekten de 1970'densonraki dört yılda arendinhızla arttı~1görülmektedir.' Tabılo 2: tKi 1969 141 . Dövizleri (milyon $) 1970 1971 1972 1973 1974 273 471 470 1.135 1.462 Kaynak: Maliye Bakanh~ı. Dış ticaret açlAındaki hızlı artışa karşın, işçi dövizi akımı ekonomideki döviz re:u:rvini arttırmıştır. Ne varki, 1973'den itibaren baş gösteren Pearol Krizi, bu rezervlerin erimesine neden olmuştur. ışte: tam da bu noktada, ciddi dış ödeme güçlükleriyle karşı karşıya kalan Türkiye, Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) denilen, özel kısa vadeli borç tUZlıAına düşmüştür. DÇMler ilk kez 9 Haziran 1967 günkü Resmi Gazete'de yayınlanan bir teblil ile yürürıale'girmiştir. DÇM'lerin iki dönemi vardır: tıki 1967-73; ikincisi de 1975-78 dönemidirl. . . BilindiAi gibi DÇM uygulaması, özde yabancıekonomilerden Türk ekonomisine bir döviz akımıdır. Türkiye'de ya da yurt dışında oturan Türk ya da yabancı uyruklu gerçek ya da tüzel kişilerin açurdıklan döviz hesabıdır. Gerçek ya da tüzel, Türk ya da yabancı uyıuklu kişiler, Türkiye'ye getirmek zorunda olmadıkları dövizleri, Türkiye'de belli bir kişi adına mevduatgibi bankaya yatırmaktadırlar. DÇM kaynaklı hesaplarda dövizin kaynaAı sorulmaz. Kısa vadeli yaurıhrlar. Bu dövizler. yatırıldıkları özel ya da kamu bankaları tarafından Merkez Bankası'na devredilir. Bu dövizlerin o günkü kur karşılılındaki Türk Liraları -da, bankalara kim adına yatınhrsa onların kullanımına açılmaktadır. Türk Lirası türünden krediyi kullanan kişiler, DÇM hesabının bitiminde, yalmış olan dövizin geri ödeme hakkını.korumaktadırlar. Dövizin geri ödenmesi ve kur farkları Hazine tarafından garanti edilmekte, DÇM hesapları hiçbir biçimde de,••alüasyonlardan bu hesabı yatıranlar aleyhine etkilenmemektedir. Bunlann faizi yüksek 1DÇM'lerle ilgili bundan sonraki bilgiler. ba~ka bir kaynak belirtilmedikçe, (l986)'ya dayanmaktadır. Dolan TüRKİvE'NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 SONRASı BOYUIl..ARI 177 olmakta, istenildi~i anda yeniden dövize çevrilebilmekledir. Kur garantisi tanındılı için de, bu borçlara devlet kefil olmuş olmaktadır. Kısacası, hem dOviz yatırıp, hem kar garantisinden yararlanıp, hem yüksek faiz alıp, hem kar karşılılında iç para yaratıp ve bunu kredi olai'akkullanıp, istenildi~ anda da dövize çevrilebilen bir hesap tOrUdOr. tki DÇM dönemi arasında bazı farklılıklar vardır. İlk dönemde, DÇM borçları işadamlanna ucuz kredi sa~hyor ve ekonominin kaynak açılını kapatıyordu. Ama, bunlan toplayan Merkez Bankası'na bir yarar sallamıyordu. Dış ticaret açıımı kapatmada kuUamlmıyor, gereksiz yere biriktiriliyordu. Petrol şokundan sonra ise işler de~şmipi; DÇM çifte işler görüyordu. Bir yandan ekonominin kaynak açılım karŞılarken, bir yandan da petrol zamlanodan sonra büyüyen dış ticaret açılmı kapaunada kuUarulıyoohı, DÇM şarununun sonuçlan olarak şunlan söylemek mUrnJcUndOr: (i) DÇM yoluyla kredi sa~layanlar, ekonomide öncelik ve egemenlik sallamışlar; yani büyük kazançlar sallamışlardır2. (ii) Büyük bir dış borç tuzalı yaratmış ve bu yolla ülkenin dışa halidılı artmıŞtır. 3 i Aralık 197S tarihindeki döviz rezervlerinin %98'i DÇM'lerden oluşmakta idi. (iii) Uluslararası mali kuruluşlar, DÇM'Ier yoluyla kredi göndermişler ve bu kredilerle Türkiye mal satın almıştır. Vani, uluslararası kuruluşlar, uluslararası fırmalarm Türkiye'ye mal göndermelerini kolaylaştırmışlar ve ithal ikamesi yatınmlannı önlemişlerdir. (iv) Bu yolla sallanan kredilerin belirli bir'alana yöneltilmesi için herhangi bir kural bulunmadı~nıdan, DÇM kredilerigenellikle ticarette ve işletmelerde kullanılıp, yatınma dönüşmedi~inden dolayı, önemli bir fiyat artışı kayna~ı olmuşlardır. (v) Döviz ve kredi yoluyla, yurt içinde bankalann Merkez Bankası'na balımlıhklan azalmış ve para politikası artık işlemez olmuştur. (vi) Gelir da~ıhmını bozucu etki göstermiştir. (vii) DÇM'lerin %90'1yurt dışında oturan kişilere açılmış, bunlara faiz olarak yılda 90 milyon dolar ödenmiştir. Asıl amacı işçi dövizlerinin yurda çekilmesi iken, sadece "IO'unon işçilere açıldı~ı belirlenmiştir. ' Ekonomiye getirdi~i faiz yükü, Hazine'ye getirdili (Hazine, vergi gelededinden oluştugu için, dolayısıyla halka getirdili) kur farkı yükü, kullananlara salladılı aşm kazanç ve fiyat artışlanna kaynak oluşu nedeniyle, 16 Şubat 1978 tarihinde DÇM girişi durdurulmuştur. Ne varki DÇM'lerin ekonomiye getirdili yük kapanmamıştır. DÇM hesaplarının %9S'i Alman Markı ve İsviçre Frangı türünden açılmıştır. Aynca, ABD dolan cinsinden açılanlann tutan, özellikle 1978-79 yıllannda dolann dünyadaki deıer kaybedişi ile hayli artmıştır (S 18 milyon dolar). DÇM'lerin net bakiyesi; 1972'de 327 milyon dolar, 1974'de 14S milyon dolar, 1975'de 911 milyon dolar (Beasoy, 1982, s. 1-(2), ve Ekim 1979'da da 2.788 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. Kısacası, 1970-79 döneminde Türkiye, dışarıda ve işçeride meydana gelen çeşitli olayların bilfiil etkisinde kalarak, çok ciddi bir dış borç krizine girmiştir. Belki en önemlisi de, ahnan borçların büyük bir kısmının kısa vadeli borçlardan oluşudur. Belirtilmesi gereken önemli bir nokta da, DÇM'lerin asılnda bir özel borçlanma olmasına 2Bunları kimlerin kullandıiına 202. ilişkin Onemli bilgi için bakınız: Dolan, ı986, i. ı77- , EKREMOONEK 178 ra~en, devlet bu borçlara kefil olduAundan sonunda bir devlet borcu haline gelmiş olmasıdır. 1978 başında iktidara gelen hükümet, bir istikrar önlemleri paketini uygulamaya koyduktan hemen sonra "borç erteleme" görüşmelerine girmiştir. Mayıs 1978 - Mart 1982 döneminde ertelenen toplam borçların tutarı 9.818 milyon dolara ulaşmaktadır. (öni~i, 1989, s. 78). Tablo 3: Dı, Borçlar (1970-1979) Yınar 1970 1971 ım 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 Dövizle ödenecek (mill'on $) 1.920 2.210 2.300 2.654 2.901 3.012 3.822 . 4.410 6.126 9.270 TL ile ödenecek (mil"onTU 4.173 3.846 3.740 3.638 3.427 3.412 3.417 3.545 3.973 4.875 Kaynak: Merkez Bankası, 1975 ve 1979 Yıllık Raporları 6. 1980 SONRASı DÖNEM 1980 sonrası dönem, ele alınan konu bakımından üzerinde en çok durulması gereken bir dönemdir. Zira bu dönemde, 24 Ocak 1980 Ekonomik ıstikrar Tedbirleriyle birlikte Türkiye'nin "ithal ikameci" sanayileşme politikası terkedilmiş, onun yerine "ihracata dayalı" sanayileşme politikası benimsenmiştir. ıthalattaki yasakların azaltılarak gümrük duvarlarının aşaAıya çekilmesi, ihracatın çeşitli tedbirlerle teşviki ve kolaylaştınlması, kambiyo rejiminin liberalleştirilmesi ve Türk parasının gerçekçi bir şekilde deAerlendirilmesibu politikaların temel unsurlarını teşkil ~er (Uludağ :VeSerin, 1987, s. 94). Başka bir deyişle, 1980'lerin iktisat politikasının en önemli amacının, "dış ödemelerde denge saAlamak için kronikleşen döviz kıtllAına meydan vermemek" (Kızılyallı, 1988, s. 19) olduğunu seylemek mümkündür. Dış borçlar da, bu dönemde en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. Buna binaen, konu vade yapısı, borçlular ve alacaklılara göre, ve sorunun bugünkü boyutları açısından değişik kriterlere göre tartışılacaktır. 6.1. Borçların Vade Yapısı ve Borçluiara Göre Daiılımı Orta ve uzun vadeli borçların önemli bir bölümü kamu kesimine yönlendirilmektedir. Yıllar itibariyle (198i -1992) kamu kesiminin, Merkez Bankasının ve özel kesimin payları Tablo 4 ve Grafık l'de verilmiştir. TÜRKİYE'NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 SONRASı BOYUTLARI Tablo 4: Orta ve Uzun Vadeli Borçlarıo 179 Dalııımı . Yıllar Kamu Kesimi Merkez Bankası Özel Kesim 1981 70.0 22.0 8.0 1982 72.S 21.8 S.7 1983 71.0 .23.8 S.2 1984 70.8 24.6 4.6 1985 71.3 ıs.S 3.2 1986 74.4 21.7 3.9 1987 7S.0 20.9 4.1 1988 76.8 18.9 4.3 1989 76.2 19.4 4.4 1990. 77.0 18.S 4.S 1991 78.8 lS.8 S.4 199% 78.7 14.6 6.7 Kaynak: HDTM, T.C. Merkez Bankası. Grafik 1: Orta ve Uzun Vadeli Borçlarıo DaRılıml 80 70 60 • SO Kmıu Kesimi 40 ii Merkez 30 ci özel 10 O 1981 198219831984 Kaynak: Tablo 4. 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 BııntaA Kesim EKREMDÖNEK 180 Buna karşılık özel kesim, işleune finansmanına yönelik kısa vadeli borçlar içinde önemli bir yere sahiptir. Kısa vadeli borçlann da~ılımı da Tablo S ve Grafik .2'de verilimiştir. Tablo S: Kısa Vadeli Borırların Datılımı (%) Kesimler 19lıO 1911 1981 19l3 1984 1985 1986 1917 1988 1919 1990 1991 1992 K.K." M.I. 51.4 42.2 39.9 42.9 42.0 39.9 42.3 47.4 44.0 45.7 43.4 42.8 43.5 48.6 57.4 60.1 57.1 58.0 60.1 57.7 52.6 56.0 54.3 56.6 57.2 56.5 :özeıKedm K.K. & M.B.: Kamu Kesimi Vf~ Merkez Bankası. Ka)rnak:T.C. Merkez Bankası. Grafik 2: Kısa Vadeli Borçların Daıııımı 60 40 30 _K.K. & M.B. EI Özel Kesim 20 LO O 1980 1981 1982 1983 1'184 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 Kaynak: Tablo S. Görüldü~ü gibi, Türkiye'de kamu kesimi dış borç kaynaklannın kullanımında, özı~llikleorta ve uzun vadeli borçlarda büyük bir a~ırlı~a sahiptir. Bu durumun giderek arttı~1görülmektedir. Orta ve uzun vadeli dış borç kullanımında kamu kesimi ve Merkez Bankasının toplamı 1992 yıh itibariyle %93.3 dilzeyindedir. Aynı durum, kısa vadeli dış borçlarda %43.S'le çok daha düşük düzeylerdedir. Yatırıma yönelik dış kaynaklann bu şekilde kamu kesiminde yoğunlaşması, önemli iki sorunu ortaya çıkarmaktadır. Birinci sorun, borç alınan fonlann hangi yatırımlarda kullanıldı~ıyla ilgilidir. 1980 sonrası kamu yatmınlarının bileşiminde önemli bir değişiklik meydana gelmiş; yatırımların giderek artan bir bölümü enerji ve ulaştırma gibi altyapı alanlarına kaydınhnışur. Ancak, altyapı yatırımlarının marjinal sermayelhasıla oranları ve geçikme TüRKİYE'NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 ~ONRASI BOYUTLARI -181 süreleri yüksek olduğu gözönüne alındığında, dış borçların, reel getiri oranlarının düşük olduğu kesimlerde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yatmmların verimliiili kriterleri açısından borçların altyapı yatırımlarında yoğunlaşması, önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. İkinci sorun da, kamu kesiminin dış ticaretteki payı ile ilgilidir. Bilindili gibi, Türkiye'de kamu kesiminin ihracata katkısı son derece sınırlı düzeyde ithalata katkısı önemli bir düzeye ulaşmıştır. Bu da, dış borçların geri ödenmesi açısından bir tehlike oluşturmaktadır. Bu durumda, hem kamu kesiminin mümkün olduğunca döviz üretebilen bir sektör haline dönüştürülmesi ve hem de mevcut döviz üretebilen özel kesimin orta ve uzun vadeli fonlardan yararlanabilmesi teşvik edilmelidir. Alacaklılar açısından duruma bakıldığında. 1993 Eylül ayı itibariyle uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredilerin toplam dış borç stoku içerisindeki oranı %14, OECD üyesi ülkelerden sağlanan kredilerin oranı %25.6, ticari banka ve sermaye piyasalarından sağlanan kredilerin oranı %5.3, ve nihayet tahvil ihracı yoluyla borçlanma oranı %17.8 olarak gerçekleşmiştir (TOBB, 1993, S. 89). 6.2. Türkiye'nin Dış Borçluluk Derecesi Bir ülkenin dış borçluluk durumunun incelenmesinde çeşitli kriterler kullanılmaktadır. Biz de bu çalışmamızda bu kriterlerden bazılarını kullanacalız. Aşağıdaki Tablo 6'da, sırasıyla Türkiye'nin toplum dış borç stoku, dış borçlGSMH oranı, dış borç/mal ve hizmet ihracat oranı, dış borç servisi/mal ve hizmet ihracat oranı, ve son olarak da, kısa vadeli dış borçların toplam dış borçlara oranı verilmiştir . . Tablo Yıllar 19118 1981 1981 1983 1984 1985 1986 1987 1981 198' 1990 1991 1991 6: Türkiye'nin Dı, Borç Stoku (Milyon SL 27.2 26.1 29.8 32.6 39.S 47.2 S3. i 56.1 S3.3 41.& 49.0 SO.S S5.6 Dış Borçluluk Dı, Borç GSMH 23.S 24.7 32.S 3S.7 41.0 47.S 54.7 59.0 57.8 sı.O 44.5 46.S 49.1 i DI, Derecesi Borç hracat 47\.6 3 i \.6 306.6 321.0 289.6 320.1 430.S 394.8 349.2 3S4.4 376.4 369.3 367.4 i Kriterleri Dı, Borç Servisi i Ihracat 47.4 3 \.9 3\.2 38.2 31.0 30.7 3S.8 32.3 36.2 3 \.9 27.4 26.& 27.5 Kısa V.dell D.B. i Top. D. Bore . 13.0 10.0 12.4 IS.0 18.& 19.& 18.9 ıs.8 13.7 19.4 1&.1 22.& Kaynak: Hazine ve Dtş Ticaret Müsteşarlığı, T.C. Merkez Bankası. Bu kriterIere göre, bir ülkenin dış borçluluk durumunu değerlendirirken. bu oranların belli bir sının aşıp aşmadığına .bakılarak borç yükünün ne kadar ağır ya da hafif olduğu sonucuna varılır. örneğin, Dış Borç/GSMH oranı %50'yi aşıyorsa, veya Dış EKREMDÖNEK 182 Borçılhracat oranı %275'den bilyükse ya da Dış Borç Servis oranı %30'dan fazla ise, ülke aşırı borçlu sayılır. Türkiye'nin durumu bu açıdan değerlendirildi~nde, ülkenin Dış Borç/GSMH oranı açısından son 13 yıllık dönemde zaman zaman bu oranı aştığı (özellikle, 1986- 1989 döneminde), genelde ise kritik sınırın (%50) altında bulunduğu görülmektedir. Dış Borçılhracat oranı açısından Türkiye'nin sürekli olarak kabul edilen kritik oranın (%275) oldukça üzerinde seyretti~ ve dolayısıyla aşırı borçlu sınıfına girdi~ söylenebilir. Yine, ülkenin Dış Borç Servis oranının çoğu defa kritik oranı (%30) aştığı, ancak son yıllarda giderek bir iyileşmenin olduğu görülmektedir. Kısa vadeli dış borçların toplam dış borçlar içindeki payı ise, giderek artış göstermiş ve 1993 yılı itibariyle %251ere ulaşmıştır. Tablo 6'dakiveriler dikkatle incelendiğinde, İ980'den sonra Türkiye'nin dış borçluluk göstergeleri, GOÜ'in trendine uygun bir şekilde, 1984-86 yılları arasında dikkate değer bir artış göstermiştir (Daha fazla bilgi için bknz. Bilginoğlu ve Dönek, 1995). Tablo 7'de Türkiyeni:ı dış borçluluk derecesi, diğer gelişen ülkeler (GO)'le karşılaştırılmıştır. Birleşmiş Milletler'in "Beşeri Kalkınma Raporu"ndan alınmış bu tabloda yer alan değerler "Beşeri Kalkınma Endeksi" kullanılarak hesaplanmıştır ve ülkelerin veya ülke gruplarının hangi kriterde hangi yüzde sıraya tekabül ettiğini ifade etmektedir. Bu tablOda, GÜ 4 ayrı sütunda gösterilmşitir: (i) ııeri beşeri kalkınma grubuna giren GO, (ii) orta düzeyde bcşeri kalkınma grubuna giren GO, (ii) düşük düzeyde eşeri kalkınma grubuna giren GÜ, ve (iv) tüm GÜ. Tablo dikkatle incelendiğinde görülmektedir ki, Türkiye "Toplam Borç/GSMH" oranı açısından ileri ve orta düzeyde beşeri kalkınma grubuna giren GÜ gruplarından ve tüm GÜ'den daha ağır düzeyde borçlu durumdaolup, en düşük be~eri kalkınma göstergesine sahip GO grubunadaha yakın durumdadır. "Borç Servis Oranı" açısından da, diğer tüm GO gruplarından daha fazla borç yükü altındadır. Ancak, bu oran açısından 1970'den 1990'a gelene kadar diğerlerine. oranla Türkiye açısından önemli bir iyileşme kaydedilmiştir. Bu da, büyük ölçüde Türkiye'nin 1980 sonrası dönemde ihracatta yaptığı ciddi atılımla açıklanabilir. Tablo 7: Türkiye'nin Karşılaştırılması Dış Borçluluk Derecesinin DilerG.Ü.'lerle Gelişen Ulkclcr (GlT) Yıllar Türkive 1leri B.K. Orta B.K. Düşük B.K. Tüm GO 1990 46 38 32 58 39 Borç Servis 1970 2\.9 .... 11.0 11.3 13.9 Oranı 1990 28.2 ı9.ı 20.0 25.2 20.4 Kriterler Toplam Borç i GSMH ...... : Veri yok. . Kaynak: UN, Human Development Report, 1993. TüRKİYE'NİN 6.3. DIŞ BORÇ SORUNU VE 1980 SONRASı BOYUTLARI Bu Dönemde Dış Borçlardaki Artışın 183 Nedenleri Bu dönemde dış borçlardaki artışın nedenleri arasında en önemlilerinden biri, iç tasarrufların yetersizliği ve vergi gelirlerindeki nisbi azalmadır. Yıllardır yüksek oranda devam eden enflasyon, gelir dağılımını bozmuş; geliri, hızlı bir şekilde düşük gelirli gruplardan yüksek gelirli gruplara doğru kaydırmış fakat ne yazık ki tasarrufları da istenilen düzeye çıkaramamışur. Bunun da çeşitli nedenleri vardır: Bir kere, vergi gelirleri olması gerekenin çok altındadır. Bu dönemde başlayan. KDV ve yazar kasa gibi uygulamalara rağmen, vergi kaÇakÇılığı hala korkunç boyutlardadır. Bu oranın iç tasarruf açığını bile aştığı söylenmektedir (Örneğin, bkz. Çakman 1988, s. 29). Aynca vergi kaçakçılığının önlenmesi, bütçe açığının ve erı.flasyonun da çok önemli bir ilacı olaca1ctır. Diğer taraftan, enflasyon ve diğer istikrarsızlık unsurları sonucu gelirleri hızla artaıi gruplar, yatırım zihniyeti ve ortamı tam anlamıyla uygun olmadığından dolayı, artan gelirlerini gösteriş tüketiminde kullanmaktadırlar. Yine, ekonomideki dengesizliklerin sonucu olarak hızla artan rant gelirleri, büyük ölçüde vergi dışı tutulmakta ve kayıt dışı ekonomi giderek büyümektedir. İç tasarruflar üzerinde olumsuz etki yapan bir diğer önemli olay da, enflasyonla birlikte bozulan gelir dağılımı so.nucu saunalma gücü epeyce düşen ücretli kesimin küçük tasarrufçuluktan neredeyse çıkmış olmasıdır. Dış borçlarda son yıllarda görülen hızlı artışın önemli bir nedeni de, ithalaun serbest bırakılmasıdır. Özellikle ara malı ithalatındaki artış, borç artıncı önemli bir kalemdir (TÜSİAD, 1988, s. 47). Son olarak da, devam eden enflasyon nedeniyle, paranın değerinin düştüğü ve her yıl ödenecek borçlann TL olarak değerinin artuğını belirtmeliyiz (fncekara, 1990). Diğer taraftan, hızla artan enflasyon, sürekli kur ayarlamaları yapılsa da, ihracat gelirlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuç olarak da, ekonominin bilyilmesini olumsuz yönde etkilerken, zaman zaman da darboğazıara ve krizlere yol açmıştır (Uygur, 1991, s. 41). Nitekim, Türk ekonomisini en son 5 Nisan 1994 İstikrar Tedbirlerini almaya zorlayan en önemli nedenin de, ekonominin finansmanında iç tasarrufların yetersiz oluşu bilinmektedir. Durumun telafisi için yeni vergilerin ihdas edilmesi, özelleştirmenin hızlandırılması ve para otoritelerinde uyum sağlanması esas alınmıştır. 7. SONUÇ VE ÖNERtLER Dış borç konusu, Cumhuriyetin başından Demokrat Parti dönemine kadar önemli bir sorun olmamıştır. Bu yıllarda yerine göre dış finansmana başvurulmasına rağmen, bunun ciddi bir krize dönüşmesi i950'li yılların ilk yarısından sonra olmuştur. i970'lerde dış borçların tekrar baş ağrtlcı bir sorun olduğunu görüyoruz. Bu yıllarda Keynesçi uygulamalar krize girmiş, uluslararası para sistemi çökmüş ve dünya bir enerji bunaltmınasahne olmuştur. Tam da bu yıllarda Türkiye, bozulan iç ve dış dengelerini sağlamak için DÇM denilen kısa vadeli özel bir dış borç tuzağına düşmüş ve faturası da oldukça ağır olmuştur. i980'li yıllara gelindiğinde, çok hızlı bir biçimde artmış olan dış borçlar, eskisinden daha fazla sorun olmaya başlamıştır. Bugün 70 milyar dolar civarında bulunan dış borçların, değişik kriterIere göre yapılan analizi sonucunda, Tilrk ekonomisi için büyük bir yük ve sorun olduğu rahatlıkla söylenebilir. Onun için de, 5 Nisan 1994 184 EKREMDÖNEK Kararlannın titizlikle uygulanması ve konuyla ilgili bunları takviye edecek daha bir takım uzun vadeli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Öneminden dolayı, bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Herşeyden önce, iç tasarruf açı~ının iç kaynaklarla karşılanması Bunun da en etkin yolu, vergi gelirlerinin düzgün toplanmasıdır. gerekmektedir. Alınan kredilerin, getirisi yüksek alanlarda kullanılması gerekir. Oysa, kamu kesiminin dış borçlardan daha fazla yararlanması sonucu, bu fonlar döviz kazanma potansiyeli olmayan altyapı yatırımlarına yönlendirilmekte ve verimlilik kriterine ters düşmektedir. Özel sektörün de, orta ve uzun vadeli kredilerden yararlanması gerekmektedir. Ancak, ekonomik ve siyasi ikıikrann sağlanamadığı ve enflasyonun üç haneli rakamlarla seyreuiği bir ortamda gerçekle~ebilmesi oldukça zor gözükmektedir. Galiba en önemli çözüm, i'hracat gelirlerinin artırılmasıdır. ıhracat gelirlerinin uzun dönemli kalıcı olarak artırılması ise, verimli bir üretim yapısının ve yüksek bir rekabet gücünün, daha ileri Leknoloji, eğitim ve nitelikli işgücü politikaları eşliğinde sa~:lanmasıyla mümkün olacaktır. Bunun için de, Türkiye'nin zaman kaybetmeden yüksek teknolojiye uygun sermaye ve nitelikli işgücü birikimi oluşturması kaçınılmaz hale geJ:miştir. Sermayelhasıla katsayısının düşürülmesi ve büyüme hızının yüzde 4 ya da 5 gibi pozitif rakamlarda tutulması gerekmektedir. Son olarak, yeterli yabancı sermayenin gelmesi ve turizm gelirlerinin istenilen düzeye ulaşması için daha etkili teşvikler alınmalıdır. TüRKİYENİN DIŞ BORÇ SORUNU VE i980 SONRASı BOYUTLARI 185 KAYNAKLAR Altan, M. (1986), Süperler ve Türldye: Türkiye'de Amerikan ve Sovyet Yalırımiarı, Yayınları, İstanbuL. Ma Berksoy, T. (1982), "Türkiye'de İstikrar Arayışlan ve IMF", iç. IMF, Istikrar Politikaları ve Türkiye, ed. Cevdet Erdost, Savaş Yayınları, Ankara. Bilginoğlu, M.A. ve E. Dönek (1995), "Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ)'de Dış Borç Sorununun Nedenleri ve Boyutları ",Iktisat Işletme ve Finans. Temmuz, Sayı: 112. • Bulutoğlu, K. (1984), "Türkiye'de Özel Kesimin Dış Borçlanması. Ekonomik Yorumlar, Ekim, Sayı: 10. i ",Banka ve Bulutoğlu, K. (1984), "Türkiye'de Özel Kesimin Dış Borçlanması. Ekonomik Yorumlar, Ekim, Sayı: i ı. II", BanJca ve Cankay, L. (1993), "Türkiye'de Şubat, Sayı: 83. Dış Borçların Gelişimi", Iktisat Işletme ve Finans, Çakman, M.K. (1988), "Dış Borç Krizine Sürüklenen Türkiye'de İç Tasarruf Açı~ı ve Vergi Kaçakçılığı", Iktisat Dergisi, Temmuz, Sayı: 284. Doğan, Y. (1986),/MF Kıskacında Türldye: 1946.1980, Tekin Yayınevi, İstanbuL. İncekara, A. (1990), "Türkiye'nin Dış Borçları ';e Ekonomik Etkileri", iç. Dış Politika-8. Risale Yayınları, İstanbuL. . İstanbul Ticaret Odası, Ekonomik Raporları, değişik sayılar İstanbul Ticaret Odası, Aylık Ekonomik Veriler, değişik sayılar . Kazgan, G. (1994), Yeni Ekonomik Düzende Türkiyenin Yeri, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbuL. Kızılyallı, H. (1988), "1980'lerin Ekonomi Politikasının Amaçları ve Sonuçların, Iktisat Dergisi, Temmuz, Sayı: 284. Öniş, Z. (1989), Tarldye'de Dış Ticaret Politikaları ve Dış Borç Sorunu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) yayını, İstanbuL. T.C. Merkez Bankası, Yıllık Ekonomik Raporları. TOBB (1993), Ekonomik Rapor. TÜSİAD (1988),DıŞ Borçiar: Talımin ve Analiz, İstanbuL. 186 EKREM DÖNEK . Ulııda~, ı. ve V. Serin (1987), Dış Şoklara Karşı Dünyada ve Türkiye'de Geliştirilen Istikrar Politikııları, ıTO yayını, IstanbuL. United Nations (1993)"Humaıı Development Report. Uygur, E. (1991), Policy Productivity. Growth and Employment in Turkey. 1960-1989. and Prospects for the 1990s, Special Topic Study in MIES Works, ILO, Geneva. . Yaşa, M. (1971), Devlet Borçtarı, Sennet Matbaası, Istanbut Yıışa, M., ed. (1980), Cumhuriyet Dönemi TürkiyeEkonomisi: Kültür Yayım, IstanbuL. ' View publication stats 1923-1978, Akbank