Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2016
Son yörüngesinde bir ya da daha fazla eşlenmemiş elektron bulunduran atom veya moleküller serbest radikaller olarak adlandırılmaktadır. Serbest radikaller eşlenmemiş elektron bulundurduklarından dolayı kararsız yapıdadır ve diğer maddelerle reaksiyona girerek kararlı duruma geçme eğilimindedirler. Serbest radikaller oksijen ve nitrojen kaynaklı olabilir. Bunlardan reaktif oksijen türleri arasında süperoksit, hidroksil, peroksil, lipit peroksil ve alkoksil radikalleri sayılabilir. Reaktif nitrojen türlerini ise nitrik oksit ve nitrojen dioksit oluşturur. Serbest radikaller endojen ve eksojen kaynaklar tarafından meydana getirilir. Endojen olarak en önemli üretim yeri mitokondridir. Eksojen kaynaklar ise UV ışınlar ve çeşitli kimyasal maddelerdir. Canlıda serbest radikallerin yoğunlukları artığı durumlarda lipitler, proteinler ve nükleik asitler üzerinde yapısal bozukluklara neden olarak zararlı etkilere yol açabilirken düşük düzeylerde bulunmaları halinde yararlı etkilerinden de söz ...
Radikal feminizm ödev, 2017
Radikal feminizm kadınların sömürülmesi ve baskı altında tutulmasının temel nedenini, kadınlarla erkekler arasındaki biyolojik farklılıkta gören bir kuramdır. Radikal feminist kuramcılar arasında farklı anlayışlar hakimdir. Radikal feministler arasında kuramsal düşünceler oluşturmuş olanlar; Kate Millett ile Shulamith Firestone’dur. Radikal feministler kadının baskı altında olması ve kadın erkek arasındaki çelişkinin temelde aile kurumundan ortaya çıktığını savunmaktadırlar.
68 olaylarını konu alan ve “Öncelenen Devrim” (La Révolution Anticipé) başlığını taşıyan yazısında Cornelius Castoriadis (1968), Mayıs eylemlerinin “radikal yeni” niteliğinden dolayı tarihte yeni bir sayfa açtığından bahseder. Castoriadis’e göre 68’de kapitalizm tarafından sıkıştırılmış toplumun yaratıcı potansiyeli patlayıp ortaya saçılmış, kapitalist bürokratik toplumun kurulu tahayyülünden radikal bir kopma gerçekleşmiştir. Gezi direnişinin de benzer bir kopma gerçekleştirdiğinden bahsedebiliriz. Büyük harflerle “Devrim” olmasa da tahayyülde bir devrime yol açan Gezi ayaklanması, Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrası süreçte yeniden kurulmaya başlayan ve 2000’li yıllardan bu yana baskıcı, kapsayıcı ve kıstırıcı niteliğinden dolayı gittikçe kapanan toplumsal tahayyülde bir yarık açtı.
Radikal Baba-Kitap Eleştirisi, 2020
Panoramik bir fotoğrafa bakarken gözümüzle serbestçe geziniriz; ilgimizi çeken noktalara odaklanırız. Sonra gevşetiriz bakışlarımızı ve bir başka noktaya yöneliriz. Pasifçe bakmayız, yaşarız adeta. Bu panoramik okuyuş tecrübesi müzik gibi, zamansal. Fotoğrafçının bize dayattığı mutlak doğru bir bakış noktası veya diğer nesnelerden daha önemli (merkezî) bir nesne yok. Dar açıyla çekilmiş fotoğraflara kıyasla geniş açı gerçek hayattaki görme tecrübesine çok daha yakın değil mi? Zannediyorum fotoğraf sahası, Rönesans ile birlikte resim sanatı üzerine tahakküm kuran merkezî perspektifin sanattan uzaklaştırıcı etkisini anlamak için iyi bir başlangıç. Zira doğrudan Rönesans’ı eleştiren insanlar “sanattan anlamaz” damgası yiyor kolaylıkla. Ruhban sınıfı gibi davranan bu insanlara göre doğru anlaşılması gereken dogmalaşmış, tartışılması teklif dahi edilemeyen mutlak bir sanat var. Kendilerini sanat ile halk arasında özel bir yerde gören rahiplerce aforoz edilme tehlikesi var! Sanat eleştirmeni değil de vatikanist papalar gibi davranan bu insanları tartmayı okurlarımızın irfanına terk edelim. Ama şunu unutmayalım: Rönesans’tan sonra yaygınlaşan merkezî perspektif resimde uygulanabilen tek perspektif değil. Mekânı tasvir ve tasavvur etmenin yollarından sadece biri bu. Zaten sıkıntıya sebep olan perspektif tekniğinin kendisi değil mevcut yollardan birini seçip doğru / mutlak / objektif diye diğerlerinin yerine bunun dayatılması. Merkezî perspektifi bir ilerleme, mükemmelleşme gibi gören, bunu kullanmayan toplumları “ilkel” diye damgalayan sanat tarihçileri hiç de az değil.
Radikal Sağ Popülizm ve Göç Karşıtlığı, 2022
Bu çalışma radikal sağ popülistlerin neden göç karşıtı olduklarını ve bu karşıtlığının temel içerimlerinin neler olabileceği sorusunu merkeze almaktadır. Radikal sağ popülizm ile ilgili literatür içerisinde göç ve göçmen karşıtlığına yönelik vurgu oldukça önemlidir ve neredeyse her çalışma radikal sağ popülizmin karakteristik özelliği olarak genelde yabancı düşmanlığını özelde ise göç ve göçmen karşıtlığını işaret etmektedir. Bu çalışma bu alandaki literatüre, son dönem gelişmeleri dâhil ederek ve radikal sağ popülist perspektifin göç karşıtlığını dört eksenli bir sınıflandırma önerisiyle sunarak katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu sınıflandırma kesinlikle nihai olmamakla birlikte, radikal sağ popülizmin göç olgusuna ve göçmene yönelik neden dışlayıcı bir yaklaşım, tutum, eylem ve politikalar demeti savunduğuna yönelik sistemli ve bütünlüklü bir değerlendirme imkânı sağlamaktadır. Çalışma kapsamında, kriz siyaseti, seçim enstrümanı, ‘İslamlaşma fobyası’ ve hınç eksenleriyle bu sınıflandırma yapılmıştır. Bu dört boyutuyla radikal sağ popülizmin göçmen karşıtı tutum, eylem ve politikalarının yerli nüfus içinde yaygınlık kazanıp, gür seslerle ifade edilmeye başlandığında ise, göçmen ve mültecilere yönelik dışlayıcı, suçlulaştırıcı ve ayrımcı bir iklimi doğurabileceği sonucuna varılmıştır.
Cités, 2023
Cuartetos T. S. Eliot y el cubo defragmentado, 2015
Nihon eiseigaku zasshi. Japanese journal of hygiene, 2016
African Journal of Pharmacy and Pharmacology, 2016
bioRxiv (Cold Spring Harbor Laboratory), 2020
The Journal "Agriculture and Forestry", 2015
Clinical Infectious Diseases, 2001
Cadernos de Saúde Pública, 2004