Eskiyeni 48 (Mart 2023), 7-28
Araştırma Makalesi
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi *
Elif Büşra Kocalan | https://orcid.org/0000-0002-8051-4647
ebusrakocalan@hitit.edu.tr
Hitit Üniversitesi | https://ror.org/01x8m3269
İlahiyat Fakültesi, Din Sosyolojisi Anabilim Dalı, Çorum, Türkiye
Öz
Bilim ve din ilişkisi üzerine tartışmalar her dönemde popüler ve ihtilaflı olmuştur. Aralarındaki neden ve sonuç ilişkisi, hakkında kesin ve net yorumlar yapmanın zor olduğu karmaşık bir ilişkidir. Bilimin din ve inançlar üzerindeki etkisi iki zıt kutuptan değerlendirilmektedir. İlk görüşe göre bilim, kişileri düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eden ve deneyler ile kanıtlanamayan bilgiyi kabul etmemelerine, yani metafizik inançlardan uzaklaşmalarına sebebiyet veren bir faktördür. Diğer kutupta ise, yaratılan bir evreni detaylı bir şekilde izah ederek inananların imanlarını artırdığı düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı,
doğa bilimleri üzerine akademik olarak çalışmanın kişilerin Tanrı inancını nasıl etkilediğini incelemektir. Çalışma nitel bir durum çalışmasıdır. İngiltere’de doğa bilimlerinin farklı
alanlarında lisansüstü çalışmalar yapan Türkiyeli 7 genç bilim insanı ile yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Bu mülakatlar betimsel bir şekilde analiz edilmiş ve katılımcıların deneyimlerinden ortak temalar geliştirilmiştir. Ayrıca daha önceki çalışmalar da taranmış, çalışmanın bulguları yorumlanırken onlardan da faydalanılmıştır. Bu çalışma sonucunda şunlar tespit edilmiştir: Doğa bilimcileri arasında inançsızlık oranlarının yüksek
olmasına ve doğa bilimleri çalışmalarının bireylerin dinleri sorgulamalarına ve bazı iddialarını reddetmelerine neden olabilmesine rağmen, bu çalışmalar Tanrı inancındaki köklü
değişikliklerde birincil sebep değildir. Aksine bu çalışmaların bulguları hem inancı hem
inançsızlığı gerekçelendirmek amaçlı kullanılabilmektedir. Aile dindarlığı ve dindar olduğunu iddia eden kimselerin ve dinî otoritelerin kötü davranışlarına yahut dini istismarlarına maruz kalmak yahut şahit olmak gibi çevresel faktörlerin bireylerin inançları üzerindeki etkisi daha ciddidir.
Anahtar Kelimeler
Din Sosyolojisi, Bilim, Din, Doğa Bilimleri, Tanrı İnancı
Öne Çıkanlar
Bu çalışma din-bilim ilişkisini bilim insanlarının dinî inançları üzerinden incelemektedir.
Doğa bilimleri çalışmak bilim insanlarının Tanrı inancını doğrudan etkilememektedir.
Bilimsel çalışma bireye bir sorgulama bilinci kazandırmaktadır.
Bilim insanları dogmatik inanç ve uygulamaları sorgulamaya çekinmemektedir.
Doğa bilimleri hem inanç hem de inançsızlığı meşrulaştırmakta kullanılabilmektedir.
Atıf Bilgisi
Kocalan, Elif Büşra. “Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi”. Eskiyeni
48 (Mart 2023), 7-28. https://doi.org/10.37697/eskiyeni.1206336
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
8 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
Geliş Tarihi
17 Kasım 2022
Kabul Tarihi
08 Mart 2023
28 Mart 2023
Ön İnceleme: İki İç Hakem (Editörler – Yayın Kurulu Üyeleri)
İçerik İncelemesi: İki Dış Hakem
Çift Taraflı Kör Hakemlik + Şeffaf Hakemlik Modeli
Hakem raporları, makale ile birlikte yayımlanır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni/page/13397
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde etik ilkelere uyulmuştur.
Yapıldı – Turnitin
eskiyenidergi@gmail.com
Çıkar çatışması beyan edilmemiştir.
Herhangi bir fon, hibe veya başka bir destek alınmamıştır.
* Bu çalışma Dr. Marat Shterin danışmanlığında, King’s College London’da 2012 yılında tamamladığım “Natural Sciences and the Belief
in God” başlıklı yüksek lisans tezi esas alınarak hazırlanmıştır.
Etik onay, King’s College London, Humanities Research Ethics Panel
tarafından verilmiş olup 29.05.2012 tarihli ve KCL/11-12_1054 numaralıdır.
Yazarlar dergide yayınlanan çalışmalarının telif hakkına sahiptirler
ve çalışmaları CC BY-NC 4.0 lisansı altında yayımlanır.
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/deed.tr
Yayım Tarihi
Hakem Sayısı
Değerlendirme
Etik
Benzerlik Taraması
Etik Bildirim
Çıkar Çatışması
Finansman
Etik Beyan
Etik Kurul İzni
Telif Hakkı & Lisans
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eskiyeni 48 (March 2023), 7-28
Research Article
The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God *
Elif Büşra Kocalan | https://orcid.org/0000-0002-8051-4647
ebusrakocalan@hitit.edu.tr
Hitit Üniversitesi | https://ror.org/01x8m3269
Faculty of Theology, Department of Sociology of Religion, Çorum, Türkiye
Abstract
Discussions on the relationship between science and religion have always been popular
and controversial. The cause and effect relationship between the two is a complex one that
is difficult to make precise and clear interpretations of. The impact of science on religion
and beliefs is evaluated from two opposite perspectives. According to the first perspective,
science is a factor that encourages people to think and question and not accept the
knowledge that experiments cannot prove; thus, it causes them to draw away from metaphysical beliefs. According to the other view, science is thought to increase the faith of
believers by explaining a created universe in detail. In this study, the possible effects of
natural science studies on the belief in God are examined. The study is a qualitative case
study. Semi-structured interviews were conducted with 7 young scientists from Turkey
doing postgraduate studies in different fields of natural sciences in England. The interviews were analyzed descriptively, and common themes were developed from the experiences of the participants. In addition, previous studies were scanned, and they were referred to while interpreting the findings of the study as well. As a result of this study, the
following were identified: Although the rates of disbelief are high among natural scientists
and natural science studies may cause people to question religions and reject some of their
claims, these studies are not the primary reasons for radical changes in belief in God. On
the contrary, the findings of these natural sciences can be used to support both belief and
disbelief. Social factors such as family religiosity and being exposed to or witnessing the
wrong or abusive behaviors of those who claim to be religious and religious authorities
have a more severe effect on the beliefs of individuals.
Keywords
Sociology of Religion, Science, Religion, Natural Sciences, Belief in God
Highlights
This study analyses the religion-science issue through the beliefs of scientists.
Studying natural sciences does not have a direct effect scientists’ belief in God.
Science brings an awareness of questioning to the individual.
Scientists do not hesitate to question dogmatic beliefs and practices.
Natural sciences can be referred to legitimize both belief and disbelief.
Citation
Kocalan, Elif Büsra. “The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God”. Eskiyeni 48
(March 2023), 7-28. https://doi.org/10.37697/eskiyeni.1206336
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
10 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
Date of submission
Date of acceptance
Date of publication
Reviewers
Review reports
Ethical Statement
Ethics committee approval
Plagiarism checks
Conflicts of Interest
Complaints
Grant Support
Copyright & License
17 November 2022
08 March 2023
28 March 2023
Single anonymized - Two Internal (Editorial board members)
Double anonymized - Two External
Double-blind + Transparent Peer Review
The reviewers’ reports and the authors’ responses to the reviewers are published alongside the article.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni/page/13397
* This article is extracted from my master thesis entitled “Natural Sciences and the Belief in God”, supervised by Dr. Marat
Shterin (Master’s Thesis, King’s College London University,
London/UK, 2012).
Ethical Approval: Granted by King’s College London, Humanities Research Ethics Panel, dated 29.05.2012 and numbered
KCL/11-12_1054.
Yes - Turnitin
The Author(s) declare(s) that there is no conflict of interest
eskiyenidergi@gmail.com
No funds, grants, or other support was received.
Author(s) publishing with the journal retain(s) the copyright
to their work licensed under the CC BY-NC 4.0.
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 11
Giriş
19. yüzyılın bilim ve din arasında olduğu varsayılan içsel çatışmaya dair klasik ve
popüler çatışma tezi (the warfare thesis)1 güncel tartışmalarda eksik, taraflı ve indirgemeci bir yaklaşım olarak değerlendirilmekte ve eleştirilmektedir.2Güncel literatürde bilim ve din arasındaki ilişkinin çok kapsamlı ve komplike olduğu düşünülmekle
birlikte,3 tartışmalarda üç ana yaklaşım gözlemlenmektedir. İlk kategoride çatışma
varsayımı üzerine yapılan tartışmalar bulunmaktadır. İkinci kategori tamamlayıcı bir
tavır takınmaktadır. Bu kategorideki görüşlere göre bilim ve din farklı konular üzerine
insanların farklı ihtiyaçlarına cevap veren, birbirinden ayrı ancak birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Üçüncü kategoride ise din ve bilim birbirlerine yardımcı olacak ve
yarar sağlayabilecek nitelikte görülmektedirler.4 Bilim ve din ilişkisine dair bu iddiaları incelemenin en tercih edilen yöntemlerinden biri, doğrudan bilimin kendisi ile
hemhal olan bilim insanlarının dinî görüş, aidiyet ve inançlarını incelemek olmuştur.
Bunun sebebi, eğer bilimin dindarlık ve inançlar üzerinde bir etkisi var ise, bunun bilim insanları üzerinde en yoğun gerçekleşeceği ve gözlemlenebileceğine dair kanaattir. Özellikle doğa bilimcileri, dünyayı, evreni ve insanları odak alıp incelemeleri ve
evrene dair bir zamanlar dinî otoriteler tarafından cevaplanan ve sorgulanması müsaade edilmeyen sorulara5 alternatif cevaplar vermeleri sebebiyle bu tartışmaların
odak noktasındadır.
Bu çalışmada, bilimsel çalışmaların bilim insanlarının inanç ve dinî aidiyetlerini
nasıl etkilediği probleminden yola çıkarak, Türkiye’de Müslüman orta sınıf ailelere
mensup ve doğa bilimlerinin farklı alanlarında lisansüstü çalışmalar yapmak üzere İngiltere’nin çeşitli üniversitelerine gitmiş genç bilim insanlarının bilimsel çalışmalarının onların dinî inanç ve aidiyetlerinin asıl etkilediğini anlamak hedeflenmiştir.
1. Bilim İnsanları ve Dinî İnanç
Bilim ve teknolojideki ilerlemeler ile dünyanın gittikçe daha açıklanabilir olduğu,
büyüsünü yitirdiği ve buna bağlı olarak da “bilimsel olarak aydınlanmış bir zihnin teosentrik ve metafizik dünya görüşleri ile kolayca”6 uzlaştırılamaz hale geldiği düşünülmektedir. Zuckerman’a göre entelektüel düzeyleri en yüksek milletler aynı zamanda
en yüksek ateizm oranlarına sahiptir.7 Yükseköğrenimin seviye ve kalitesi arttıkça
1
2
3
4
5
6
7
bk. Andrew Dickson White, A History of the Warfare of Science with Theology in Christendom: Volume I (New
York: Cambridge University Press, 2009).
Kyle C. Longest-Christian Smith, “Conflicting or Compatible: Beliefs About Religion and Science Among
Emerging Adults in the United States”, Sociological Forum 26:4 (2011), 848; John H. Evans - Michael S. Evans, “Religion and Science: Beyond the Epistemological Conflict Narrative”, The Annua lReview of Sociology
34 (2008), 88-89; Volkan Ertit, Sekülerleşme Teorisi (Ankara: Liberte, 2019), 126-132.
Longest - Smith, “Conflictingor Compatible: Beliefs About Religion and Science Among Emerging Adults
in the United States”, 848.
John Hedley Brooke, Science and Religion Some Historical Perspectives (Cambridge: Cambridge University
Press, 1991), 2-4.
Ertit, Sekülerleşme Teorisi, 127-128.
Jürgen Habermas, “A “Post-Secular” Society—What does that Mean?” (Erişim 08 Ağustos 2022).
Phil Zuckerman, “Atheism Contemporary Numbers and Patterns”, The Cambridge Companion to Atheism,
ed. Michael Martin (Cambridge: Cambridge University Press, 2007), 47-66.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
12 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
bireylerin dinî aidiyet ve dindarlık oranlarının düştüğüne dair çalışmalar mevcuttur.8
2010 ve 2014 yılları arasında 50’den fazla ülkede ve 85.000’in üzerinde yetişkin ile düzenlenen World Value Survey’de dünyanın birçok faklı ülkesinde ve farklı kültürlerde
eğitim seviyesi ve dinî aidiyetin negatif ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir.9
Bilim insanlarının inanç ve dinî aidiyetleri, bilimsel eğitim seviyesi en yüksek kimseler arasında olmaları, bilim ile yakın ilişkileri ve bu konuda toplumun geneli üzerindeki etkilerinin de yüksekliği gibi sebeplerle, bilim ve inanç konusu araştırılırken sürekli incelene gelmiştir. Birçoğu Avrupa ve Amerika’da gerçekleştirilen bu araştırmalarda ulaşılan genel sonuçlar; bilim insanlarının, çalışma alanları fark etmeksizin toplumun kalanına kıyasla daha düşük dindarlık ve dinî aidiyet seviyelerine sahip olduğudur.10
Roe’nin 1953 tarihli araştırmasında, biyoloji, fizik ve sosyal bilimler alanlarından
64 bilim insanının yalnızca 3’ü, dindar aile geçmişlerine ve çocukluklarına rağmen,
güncelde kendisini dindar olarak tanımlamıştır.11 1954’te Bello 87 genç bilim insanı ile
anketler yapmıştır. %45’i kendisini ateist yahut agnostik, %22’si ise inançlı ancak dinî
aidiyeti yok şekilde tanımlamıştır.12 1969’da Amerika’da 60.000 üniversite hocası ile
gerçekleştirilen kapsamlı anket çalışmalarında doğa bilimcileri arasındaki inançsızlık
oranları %29-%27 arasında değişirken, bu oranın sosyal bilimcilerde %36 olduğu tespit
edilmiştir.13 1973 yılından başka bir çalışmada aynı üniversitede çalışan doğa bilimcilerin %54’ü ve sosyal bilimcilerin %65’i bir dinî aidiyetleri olmadığını belirtmiştir. Yine
aynı çalışmada doğa bilimcilerin %57’si ve sosyal bilimcilerin %75’i Tanrı’ya inanmıyor
veya kararsız şeklinde çıkmıştır.14 1998’de yaptıkları bir çalışmada Larson ve Witham
bilim insanlarının %72,2’si inançsız, %7’si inançlı ve %20,8’i kararsız/agnostik olduğunu tespit etmiştir.15 Ecklund ve Park’ın 2009’da 21 ayrı üniversitede anketler düzenleyerek yaptıkları çalışmada araştırmaya katılan doğa bilimcilerinin %36,6’sı bir
Tanrı’ya inanmadığını belirtirken, %41,8’i ise agnostiktir. Kesin inananların oranı
%7,9’dur. Ecklund ve Park’ın bu çalışmasında ortaya çıkan ilginç bir sonuç, araştır8
9
10
11
12
13
14
15
Rodney Stark, “On the Incompatibility of Religion and Science: A Survey of American Graduate Students”, Journal for the Scientific Study of Religion 3/1 (1963), 10; Stephen Steinberg, The Academic Melting Pot:
Catholics and Jews in American Higher Education (New Brunswick: Transaction Books, 1977), 145-152.
Ariela Keysar, “Religious/Nonreligious Demography and Religion versus Science: A Global Perspective”,
The Oxford Handbook of Secularism, ed. P. Zuckerman and J.R. Shook (Oxford, UK: Oxford University Press,
2017), 44-45.
Pew Research Center, “Section 4: Scientists, Politics and Religion” (Erişim 01 Ağustos 2022); James Leuba,
“Religious Beliefs of American Scientists”, Harper’s 169 (1934), 292–300; Rodney Stark, “On the Incompatibility of Religion and Science: A Survey of American Graduate Students”, Journal for the Scientific Study
of Religion 3/1 (1963), 7; Fred Thalheimer, “Continuity and Change in Religiosity: A Study of Academicians”, Pacific Sociological Review 8 (1965), 104; Kenan Sevinç vd. “Exploring Perceptions of Religion and
Science among Turkish Academics”, Studia Humana 10 (2021), 31.
Anne Roe, The Making of a Scientist (New York: Dodd, Mead, 1953), 61-65.
Francis Bello, “The Young Scientists”, Fortune 49 (1954), 143.
Rodney Stark – Roger Finke, Acts of Faith: Explaining the Human Side of Religion (California: University of
California Press, 2000), 53.
Fred Thalheimer, “Religiosity and Secularization in the Academic Professions”, Sociology of Education 46/2
(1973), 186-187.
Edward J Larson – Larry Witham, “Leading Scientists Still Reject God”, Nature 349 (1998), 313.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 13
macıların elit akademik enstitüler olarak tanımladıkları kurumlarda çalışan bilim insanları arasında inançsızlık oranlarının yüksek olmasına rağmen, bilim ve dinin çatıştığına dair görüşün %37’lik düşük bir orana sahip olmasıdır.16
Türkiye’de Sevinç ve diğerleri tarafından yapılmış bir çalışmada da benzer sonuçlar gözlemlenmiştir. Araştırmaya katılan bilim insanlarının %54’ü kendilerini “daha
az dindar” ve “dindar değil” olarak tanımlarken yüzde %24,2’si “dindar” ve “çok dindar” olduklarını söylemiştir. Bununla birlikte Tanrı inancı, klasik ve farklı formlarıyla
birlikte, %70,4 oranıyla Türkiye’de bilim insanları arasında daha yaygın görünmektedir.17 Ecklund ve diğerleri dünyanın 8 bölgesinde, Fransa, Birleşik Krallık, ABD, Hong
Kong, İtalya, Tayvan, Türkiye ve Hindistan’da gerçekleştirdikleri çalışmada bilim insanlarının dinî aidiyet ve inanç oranlarının bölgeden bölgeye farklılıklar gösterdiğini
tespit etmişlerdir. 8 bölgenin altısında diğer çalışmalardaki gibi bilim insanlarının dindarlık oranları nüfusun geneline oranla düşük çıkmış, yalnızca Tayvan ve Hong
Kong’da tam aksi gözlemlenmiştir. Dindarlık oranları %30 ABD, %27 Birleşik Krallık ve
%13 ile Fransa’da düşük ve %59 Hindistan, %57 Türkiye, %54 Tayvan ve %52 ile
İtalya’da yüksek çıkmıştır. Tanrı inancı oranları da benzer civardadır. Tanrı’nın varlığına kesin inanç %5 ile Fransa’da en düşük ve %61 ile Türkiye’de en yüksek orandadır.18
Araştırmalardan görülebileceği üzere, yüksek eğitim almış kimseler arasında
inançsızlık yaygın bir tutumdur. İnançsızlıklarının ana nedeni aldıkları eğitim ve yaptıkları bilimsel çalışmalar mıdır? Doğa bilimlerine ilişkin bulgu ve teoriler inançları
etkilemekte midir?
İnanç ve inançsızlık bireylerin hayatlarında aniden ortaya çıkan durumlar değildir. Zuckerman’a göre bu tip değişimler birçok sebebin bir araya gelmesi ile aşamalı
olarak gerçekleşmekte ve uzun zaman almaktadır. Zuckerman kendi çalışması için
yaptığı mülakatlarda dinden uzaklaşmanın dokuz sebebi olduğunu keşfetmiştir. Bu
dokuz sebep aile, eğitim, başa gelen felaketler, diğer kültürler ve diğer dinler, arkadaşlar, meslektaşlar ve sevgililer, politika, seks, şeytan ve cehennem ve dini kötüye kullanan dinî kurumlardır. İnançlarından uzaklaşan kimseler sebeplerini anlatırken bunlardan birkaçını birlikte örnek vermektedir. Bununla birlikte, sayılan her sebep herkeste aynı tepkiye yol açmamaktadır. Örneğin bazı kişilerde sevilen birinin ölümü
Tanrı’nın reddedilmesine neden olabilirken, bazılarında ise acıların üstesinden gelmek için Tanrı ile daha yakın bağlar kurulması ile sonuçlanabilmektedir. Bu makalenin odak noktasındaki eğitim konusunda ise Zuckerman, eğitimin bireyleri farklı
dünya görüşlerini öğrenmeye ve daha önce belki akıllarına gelmeyecek yahut cesaret
edemeyecekleri sorular sormaya teşvik ettiğini, nihayet kendi görüşlerini ve inançlarını sorgulamaya yönlendirebildiğini belirtmektedir.19 Ecklund ve Park’ın araştırmasında sosyal bilimciler arasında inançsızlık oranının doğa bilimcilerinki kadar yüksek
16
17
18
19
Elaine Howard Ecklund - Jerry Z. Park, “Conflict Between Religion and Science Among Academic Scientists?”, Journal for the Scientific Study of Religion 48/2 (2009), 283-284.
Sevinç vd., “Exploring Perceptions of Religion and Science among Turkish Academics”, 25-26.
Elaine Howard Ecklund vd., “Religion among Scientists in International Context: A New Study of Scientists in Eight Regions”, Socius 2 (2016), 4-5.
Phil Zuckerman, Faith No More – Why Some People Reject Religion (Oxford: Oxford University Press, 2012),
154.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
14 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
olduğu tespit edilmiştir.20 Sevinç’in Türkiye’deki çalışmasında da bir Tanrı’ya inanmadığını söyleyen kimselerin yalnızca %16’sı bilimi sebep olarak göstermiştir.21 Bruce’a
göre de bilim ve din arasında birinin zaferinin doğrudan diğerinin kaybına sebep olduğu bir yarış bulunmamaktadır. Bazı bilimsel teoriler ve dinî inanışlar arasındaki çelişkiler bireyleri Tanrı fikrinden uzaklaştıran esas unsur değildir. Bilimin asıl sekülerleştirici etkisi bireylere kazandırdığı rasyonel bakış açısından kaynaklanmaktadır.22
Buradan anlaşılan, doğa bilimleri yahut sosyal bilimler fark etmeksizin bilimsel eğitimin geleneksel ve dogmatik inançlara meydan okuyan rasyonel yapısının, Zuckerman’ın saydığı diğer sekiz sebep ile birlikte insanların dine bakışları üzerinde etkili
olduğudur.
Tüm bu tartışmaların ortak noktası, bilim ve eğitimin inanç ve inançsızlık ile ilişkisinin doğrudan olmayışıdır. Bu noktada bilim bir metot olarak dikkat çekmektedir.
Bilimsel bilgi deney ve gözlemler ile elde edilmekte, bilim insanları düşünmeye, eleştirmeye ve belki yeniden keşfetmeye teşvik etmektedir. Bilimde sabitlikler ve mutlak
gerçeklikler yoktur, “bilim insanları bireysel olarak bir fikri inatla el üstünde tutsa da,
bilim topluluğu bir grup olarak yeni bir yaklaşımı benimsemeye her zaman hazırdır.”23
Bilimin inanç tartışmalarında sıklıkla referans olarak kullanılma sebepleri dünyayı anlayabilmek için dinlere alternatif ve somut bir metot olması, dinlerin bazı dogmalarını
geçersiz kılması ve dinlerin bir zamanların güvenilir bilgi kaynağı rolünü üstlenmesidir. Bu yeni metot ile edinilen bilgiler dinî bilgi ile her zaman çelişmemektedir, ancak
burada önemli olan nokta bilimin, dünyaya ve yaşama farklı açılardan bakabiliyor olmayı mümkün kılmasıdır.24
Bu çalışmada da din ve bilim ilişkisi çerçevesinde, doğa bilimlerini lisansüstü derecede çalışmanın bireylerin Tanrı inançları üzerinde ne gibi etkileri olduğu keşfedilmek istenmiştir. Araştırmanın problemi, doğa bilimleri çalışmalarının bireyin Tanrı
inancını ne şekilde etkilediğidir.
2. Metot
Çalışma nitel bir durum çalışması olarak kurgulanmıştır. Durum “sınırlı bir bağlamda meydana gelen bir tür fenomen”25 olarak tanımlanmaktadır. Durum çalışmalarında bir süreç üzerinde çalışılmakta26, güncelde gerçekleşmekte olan bu duruma nasıl
ve neden gibi sorular yöneltilmekte27, durum derinlemesine incelenip, açıklanıp betimlenmekte ve üzerine temalar geliştirilmektedir.28 Durum çalışmaları genel olarak,
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Bk. Ecklund, Park, “Conflict Between Religion and Science Among Academic Scientists?”.
Bk. Kenan Sevinç, İnançsızlık Psikolojisi, (İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2017)
Steve Bruce, God is Dead – Secularization in the West (New Jersey: Blackwell Publishing, 2002), 117.
Paul Davies, God and the New Physics (London: PenguinBooks, 1983), 6.
James Thrower, Western Atheism A Short History (New York: Prometheus Books, 2000), 82.
Matthew B. Miles – A. Michael Huberman, Qualitative Data Analysis (Thousand Oaks: SAGE Publications,
1994), 25.
John W. Creswell – J. David Creswell, Research Design Qualitative Quantitative and Mixed Methods (Thousand
Oaks: SAGE Publications, 2018), 259.
Robert K. Yin, Case Study Research: Design and Methods (Thousand Oaks: SAGE Publications, 2003), 4-9.
Sharan B. Merriam – Elizabeth J. Tisdell, Qualitative Research: A Guide to Design and Implementation (San
Francisco: Jossey-Bass, 2016), 37.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 15
bir hipotezin test edilmediği ancak incelenen sınırlı duruma dair temalar ve motiflerin
tanımlanarak betimlendiği betimleyici bir yöntemle çalışılmaktadır.29 Bu çalışmadaki
durum, doğa bilimleri çalışmalarının bireylerin Tanrı inançları üzerindeki etkisinin
incelenmesidir.
Katılımcılara kartopu ve amaçlı örneklem metotlarıyla ulaşılmıştır. Nitel çalışmalarda çalışmanın desenine göre yeterli katılımcı sayısı 6-2030 ve 6-20031 kişi arasında
olabileceğine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Creswell’e göre bir durum çalışmasında 4 ya da 5 durum yeterlidir.32 Nispeten homojen bir grubun paylaştığı bir deneyim incelendiğinde veri satürasyonuna erişmek için mülakat yapılması gereken kişi
sayısının 12 olduğu, 6 kişiden sonra ana temaların ortaya çıktığı tespit edilmiştir.33
Bu çalışmada da bilimsel eğitim ve çalışmaları için Türkiye’den İngiltere’ye gitmiş
7 genç bilim insanı ile görüşülmüştür. 2012 Haziran ve Temmuz aylarında, katılımcıların kendi tercih ettikleri mekânlarda görüşmeler düzenlenmiş ve kendileriyle yarıyapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Mülakatta aile, eğitim ve inanç geçmişleri,
kendilerini inanç ve dinî aidiyet bakımından güncelde nasıl tanımladıkları, Tanrı
inancı ve dinî aidiyetlerinde zamanla bir değişim olduysa değişimin mahiyeti ve nedenlerine dair düşünceleri ve doğa bilimleri alanındaki çalışmalarının bu değişim üzerindeki muhtemel etkilerine yönelik fikirleri sorulmuştur. Mülakatlar karşılıklı sohbet
tarzında, katılımcılar paylaşmak istedikleri sürece devam etmiştir.
Araştırma Türkiye’de orta sınıf Müslüman ailelerde yetişip, İngiltere’de doğa bilimleri çalışmalarına lisansüstü derecede devam etmekte olan 7 katılımcı ile sınırlandırılmıştır.
3. Katılımcılar
Katılımcılarının hepsi Türkiye’de doğa bilimleri çalışmalarını tamamladıktan
sonra lisansüstü çalışmalarına devam etmek üzere devlet bursu kazanarak İngiltere’ye
gelmiş, birkaç yıldır İngiltere’de yaşayıp eğitimlerine ve çalışmalarına devam etmekte
olan bireylerdir. Katılımcılar ailelerini orta sınıf ve eğitimli Müslüman aileler olarak
tanımlamıştır.
29
30
31
32
33
John Gerring, Case Study Research: Principles and Practices (Cambridge: Cambridge University Press, 2017),
56.
Anton J. Kuzel, “Sampling in Qualitative Inquiry”, Doing Qualitative Research, ed. B. Crabtree - W. Miller
(Newbury Park, CA: SAGE Publications, 1992), 41
Janice Morse, “Designing Funded Qualitative Research”, Handbook for Qualitative Research, ed. N. Denzin Y. Lincoln (Thousand Oaks: SAGE Publications 1994), 225.
John W. Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri: Beş Yaklaşıma Göre Nitel Araştırma ve Araştırma Deseni (Ankara:
Siyasal Kitabevi, 2020), 159.
Greg Guestvd, “How Many Interviews Are Enough? An Experiment with Data Saturation and Variability”,
Field Methods 18/1 (2006), 76-78.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
16 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
Tablo 1: Katılımcılar34
K135
Fizik Doktora
Beynamaz
Dindar
K2
Kimya Mühendisliği Doktora
Alaca Dindar
K3
Moleküler Biyoloji Doktora
Alaca Dindar
E4
Moleküler Fizik Doktora
Biyomedikal Bilim ve Genetik
Master
Fizik Doktora
Moleküler Biyoloji Master
Alaca Dindar
Kişisel İnanç
(Çocukluk)
Beynamaz
Dindar
Beynamaz
Dindar
Beynamaz
Dindar
Alaca Dindar
Ateşli Dindar
Ateşli Dindar
Ateşli Dindar
Alaca Dindar
Ateşli Dindar
Septik
Ateşli Dindar
Ateşli Dindar
Ateşli Dindar
Çalışma Alanı
E5
K6
E7
Aile
Kişisel İnanç
(Güncel)
Beynamaz
Dindar
Septik
Agnostik
Ateşli Dindar
Dört katılımcı ailelerini modern, liberal ve alaca dindarlar olarak tanımlamıştır. İki
katılımcı modern, muhafazakâr ve ibadetlerini tam yerine getiren ateşli dindar ailelerden geldiklerini ifade ederken son bir katılımcıya göre ailesi modern ve beynamaz
dindardır. İlk dört katılımcı Müslüman kimliği ile yetiştiklerini ancak ailelerinden dinî
bir eğitim almadıklarını söylemiştir. Muhafazakâr ailelerde yetiştiklerini söyleyen iki
katılımcı aileden din eğitimi almıştır ve din aile yaşantılarında ve gündelik hayatlarında son derece etkilidir. Son katılımcı ise ailesinin Allah’a inandıklarını ancak dinin
gündelik hayatlarını fazla etkilemediğini belirtmiştir.
K1’in güncel kişisel inancı beynamaz dindar olan üçüncü kategoridedir. K1 inancının ve dindarlık derecesinin çocukluğundan beri aynı olduğunu ifade etmiştir. Dinî bir
eğitim almamış olmasına ve seküler bir ailede yetişmesine rağmen, her zaman
Tanrı’ya inandığını söylemiştir. İnanç ve din adına birçok uygulama ve davranışı eleştirmekte ancak inancından şüphe duymamaktadır.
K2’nin hikâyesi daha farklıdır. K2 gençken daha dindardır, şimdi ise şüpheleri vardır.
“Üniversitede sorgulamaya başladım. Lisede kesinlikle inanıyordum, yani daha
güçlü inançlarım vardı. Şimdi hâlâ inanıyorum ama aynı zamanda çok sorguluyorum.
Bir Tanrı olduğuna inanıyorum ama dini sorguluyorum. Din adına yapılanlar beni dine
yabancılaştırıyor.” K2
K3, gençken inandığını, ancak şimdi agnostik olduğunu belirtmiştir.
“İnanmak istiyorum, gerçekten inanmak istiyorum. Ama birinin bizi test ettiği fikri
bana hiç mantıklı gelmiyor. … Yaratıldığımız ve test edildiğimiz hikâyesi saçma.” K3
34
35
Yarı İngilizce yarı Türkçe gerçekleştirilen bu mülakatlarda katılımcılara ailelerinin ve kendilerinin dindarlık tiplerini seçmeleri için practising, half-practising ve non-practising seçenekleri sunulmuştur. Bu
terimler Türkçe’ye çevrilirken Ünver Günay’ın İbadet Boyutundaki Dindarlık Tipolojisi’nden faydalanılmıştır. Practising Believer – Ateşli Dindar: Dinin emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlı, ibadetlerini tam
yerine getiren ve gündelik hayatları dini düşünce tarafından şekillenen dindarlardır. Half-Practising Believer - Alaca Dindar: Dini inançlara saygılı ve bağlı, dini pratikleri arada bir yerine getiren dindar tipidir.
Non-Practising Believer – Beynamaz Dindar: Dini inanışlara saygılı olmakla birlikte dini pratikleri hiç
yerine getirmeyen ve gündelik hayatları içerisinde dine yer vermeyen dindarlardır. bk. Ünver Günay,
Erzurum ve Çevre Köylerinde Dinî Hayat (İstanbul: Erzurum Kitaplığı, 1999), 260-262.
Kadın katılımcılar K harfi ile erkek katılımcılar E harfi ile kodlanmıştır.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 17
Ailesini alaca dindar olarak tanımlayan E4, çocukken ailesinden dinî eğitim almamış olmasına rağmen lisedeyken kendisinin dinî bir yaşam sürmeye başladığını anlatmıştır. Hayatında ne değiştiği sorulduğunda “Allah inancını ve ahiret inancını çok sorguladım. İnanmayan arkadaşlarım vardı. Onlardan da çok etkilenmiştim. Sürekli neden öyle neden böyle diye soruyordum.” E4’e göre bu sorgulamaları onu Allah’a inanmaya ve bir Müslüman olarak yaşamaya yönlendirmiştir.
Kendilerini muhafazakâr ve ateşli dindar olarak tanımlayan E5 ve E7 inançlarının
çocukluktan beri değişmediğini söylemiştir. 7-8 yıllık doğa bilimleri eğitimleri inançlarında bir değişime sebep olmamıştır.
Fizik doktorası yapan K6 inançlarında şiddetli gelgitler yaşadığını ifade etmiştir.
17 yaşına kadar dine dair öğrendiği her şeyi kabul etmiştir, sonrasında bir sorgulama
dönemine girmiştir.
“Bütün dinler hakkında araştırma yapmaya başladım. Yeni ve Eski Ahit’i, Kur’ân’ı,
Şamanizm ile ilgili kitapları okudum. Başlangıçta Tanrı hakkında da şüphelerim vardı,
gerçekten var mı diye düşünüyordum. Okuduğum kitaplar bana anlam kattı. Fizik
bana bir Tanrı’nın olması gerektiğini gösterdi. Ben kesinlikle Tanrı’ya inanıyorum. Bir
fizikçi olarak bir yaratıcının olduğuna inanmamam mümkün değil. Gençken daha liberal bir dindardım, şimdi muhafazakâr olduğumu söyleyebilirim.” K6
4. Bulgu ve Yorum
Doğa bilimi çalışmalarının bilim insanlarının Tanrı inancı üzerindeki etkilerinin
incelendiği bu araştırmada tespit edilenler aşağıdaki gibidir.
4.1.Bilimsel Çalışmalar Tanrı İnancını Etkileyen Başlıca Faktör Değil
Doğa bilimleri çalışmaları, katılımcılar arasında Tanrı inancını doğrudan etkileyen
bir faktör olarak tespit edilmemiştir. Kendilerini farklı derecelerde dindar olarak tanımlayan katılımcılar bilim ve din ilişkisi üzerine var olan yaklaşımlardan ikincisi
olan, birbirinden farklı ve birbirini tamamlayıcı36 yaklaşımını benimsemektedirler. Bu
şekilde, bilimsel çalışmalarına ve kişisel dinî aidiyet ve inançlarına farklı alanlar açarak birbirlerini etkilemesine müsaade etmemektedirler. Kendilerini septik ve agnostik
olarak tanımlayan, inançlarının önceye kıyasla değiştiğini ifade eden katılımcılar ise
bunun sebebi olarak bilimsel çalışmalarını göstermemektedir.
İlk gruptaki katılımcılardan, biyomedikal bilimler çalışan, muhafazakâr ve dindar bir aileden gelen ve kendisini de hâlâ aynı şekilde tanımlayan E7, bilimsel çalışmalarının inançlarını sorgulamasına neden olup olmadığı sorulduğunda, evrim ile
ilgili konuşarak, konuyu Collins’in teistik evrim fikrine37 yakın bir şekilde değerlendirmiştir.
“Baktığında, gerçekten bir şey oldu. Ancak bu, olanların arkasında Tanrı’nın olmadığı anlamına gelmez. Evrimle ilgili keşfedilen şeyler, Allah’ın dilemesiyle olabilir.” E7
Aynı şekilde yine biyomedikal bilimler çalışan E5 de evrim teorisi ile Tanrı inancının birbirleriyle çeliştiği görüşüne katılmamaktadır. Ona göre Tanrı evreni yaratandır
36
37
Brooke, Science and Religion Some Historical Perspectives, 2-4.
bk. Francis S. Collins, The Language of God: A Scientist Presents Evidence for Belief (New York: Free Press, 2006).
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
18 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
ve evrimleşecek bir şekilde yaratmış olması mümkündür. Evrenin nasıl var olduğunu
keşfetmek bilimin görevidir ve inancını etkilememektedir.
“Ben evrim vs. inanç olayını doğru bulmuyorum. Elimizde insanın nasıl yaratıldığına dair kesin delillerimiz yok. Âdem’i yarattı diye biliyoruz ama Âdem’i nasıl yarattığını bilmiyoruz. Böyle bir şey kanıtlansa benim inancımı sorgulatmaz çünkü zaten
onunla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz. Kur’ân’da zaten yok. İçeriği doldurmak bilime kalabilir.” E5
Bilimsel çalışmalar, geleneksel dinlerin dogmatik bir takım inanç ve öğretileri
ile çatışabilecek bilgilere ulaşmayı mümkün kıldığından, bireylerin var olan dinî
inançlarını sarsabileceğine dair görüş katılımcılarda gözlemlenmemiştir. Özellikle
evrim konusunda dahi dindar katılımcılar inançlarını ve bilimi birbirinden ayırt etmeyi başarabilmektedir. E5 ve E7 bilim ve dinin farklı alanlara hitap eden ancak birbirini tamamlayıcı olduğu görüşüne38 uyumlu bir şekilde düşünerek dinî inançları
ile bilimsel çalışmalarını birbirlerinden ayırmış, ikisine farklı roller nispet ederek
birbirlerini etkilemesine müsaade etmemiştir. Onlara göre evrenin nasıllığını açıklamak bilimin işidir ve bu nasıllığı inşa eden pekâlâ inandıkları Tanrı da olabilmektedir.
Ailesini ve kendisini beynamaz dindar olarak tanımlayan, E5 ve E7’ye kıyasla daha
seküler bir ailede yetişmiş ve fizik alanında çalışan K1 de konuyu aynı perspektiften
değerlendirmiştir. Ona göre de bilim ve dinin alanları ayrıdır ve doğa bilimlerinin
Tanrı inancını zorlayıcı bir yanı yoktur. Tanrı var etmiştir, bilim de nasıl var ettiğini
araştırmaktadır.
“Bana göre bizi yaratan bir yaratıcı var. Sadece bizi nasıl yarattığını arıyoruz. […]
Bence, bizi şüpheci yaratarak bize bir şeyleri anlamamız için bir şans verdi. Bize zekâ
verdi. Doğa bilimleri üzerine çalışmanın inançla asla çelişmediğini düşünüyorum. Öğrenmeye çalışmak ve araştırmak hiçbir zaman yasak olmadı. Sanırım gizemleri çözmeye çalışırken onun iradesine göre hareket ediyoruz. Dolayısıyla evrenle ilgili yeni
şeyler öğrendiğimde yeni bilgiler inançlarımı olumsuz yönde etkilemiyor.” K1
Amerikalı akademisyenlerin dindarlıklarını ölçen çalışmasında Thalheimer, önceye kıyasla daha az dindar olduklarını söyleyen katılımcılara bu değişimin ne zaman
gerçekleştiğini de sormuştur. Aldığı yanıtlara göre doğa bilimcilerinin yalnızca %10’u,
sosyal bilimcilerin de %9’u yüksek lisans, doktora çalışmaları sırasında ve sonrasında
gerçekleştiğini belirtmiştir. Katılımcı akademisyenlerin büyük bir çoğunluğunun,
doğa bilimcilerinin %52’si ve sosyal bilimcilerin %42’si Tanrı inançları lise döneminde
azalmaya başlamıştır. Aynı çalışmada akademisyenlere bilimsel eğitim ve çalışmalarının inançları üzerindeki etkisi de sorulmuş ve katılımcılara göre Tanrı inançlarının
değişmesinde çalışmalarının büyük bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Doğa bilimcilerinin %15’i bilimsel eğitimlerinin onları daha az dindar yaptığını, %7’si ise dinlerden
soğuttuğunu söylerken oranlar sosyal bilimcilerde %18 ve %11’dir. Bilimsel çalışmaları
konusunda ise doğa bilimcilerinin %14 ve %4’ü, sosyal bilimcilerin ise %13 ve %13’ü
çalışmalarının kendilerini daha az dindar yaptığını ve dinden soğuttuğunu belirtmiş-
38
Brooke, Science and Religion Some Historical Perspectives, 2-4.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 19
tir.39 Akademik kariyer ve bilimsel çalışmaların dindarlığın azalması ile pozitif bir ilişki
içerisinde olmadığı başka araştırmalarda da tespit edilmiştir.40
Kendilerini septik ve agnostik olarak tanımlayan ikinci gruptaki katılımcılar da
inançlarından uzaklaşma deneyimlerini paylaşırken sebep olarak bilimsel çalışmalarını değil, çevrelerindeki dindar insanların yanlış düşünce ve uygulamalarını göstermişlerdir. Bu durum üçüncü başlıkta daha geniş değerlendirilecektir.
Doğa bilimleri çalışmalarının, evrim teorisi veyahut evrenin başlangıcı üzerine
tartışmaların Tanrı inancını etkileyen başlıca faktör olmadığının başka bir göstergesi,
bilim insanları üzerine yapılan çalışmaların çoğunda bilim insanları arasında inançsızlık oranlarının yüksek olmasına rağmen, din ve bilimin çatıştığına dair görüşün çoğunluk arasında kabul görmemesidir.41 Bilim insanları arasında yaygın görülen inançsızlık oranlarının sebebi eğer doğa bilimleri üzerine yaptıkları çalışmalar olsaydı, aynı
kişilerin din ve bilimin çatışıp birlikte var olamayacağını da düşünmeleri gerekeceğini
varsaymak yanlış değildir.
Bu konuda yapılacak başka bir yorum, sosyal bilimcilerin inançsızlık oranlarının
doğa bilimcilerine kıyasla yüksek çıkması üzerinedir. Doğa bilimcileri dini uygulamalara daha sık katılmakta ve kendilerini muhafazakâr olarak tanımlamaya daha meyilli
olmaktadır.42 Beklenti, eğer din ve bilim etkileşiminin özünde bir çelişki var ise doğa
bilimcilerinin bu durumdan daha çok etkilenmesidir.
Çalışmaya katılan genç bilim insanlarının bilim ve dini farklı kategorilerde değerlendirmesi, bilimsel çalışmalarını inançtan uzaklaşma sebepleri olarak görmemesi, diğer çalışmalarda tespit edilen yüksek inançsızlık oranlarına rağmen bilim ve din çatışması görüşünün yaygın olmaması durumu ve inançsızlığa doğa bilimcilerinden ziyade
sosyal bilimciler arasında daha çok rastlanması gibi durumlar, doğa bilimleri çalışmalarının bilim insanlarının inançlarını doğrudan etkileyen esas faktör olmadığını göstermektedir.
4.2. Bilim Dinleri Sorgulatır
Bilim üzerine çalışmak, dinler hakkında sorgulamalara neden olmaktadır. Olguları
deney, gözlem ve örneklerle inceleyip sorguladıktan sonra kabul etmeye alışan bilim
insanları, kendilerine empoze edilen din ve inançları kolayca kabul etmeyen insanlara
dönüşmektedirler. Diğer inananlarla karşılaştırıldığında bilim insanları dinleri daha
sık sorgulamaktadırlar.
Bilimsel yöntem, insanlara fikirleri sorgulama, gerçeği kendi başlarına arama ve
rasyonel olarak düşünme ve yargılama fırsatı verdiği için önemsenmektedir.43 Bu
39
40
41
42
43
Thalheimer, “Religiosity and Secularization in the Academic Professions”, 190-192.
Robert Wuthnow, “Science and the Sacred”, The Sacred in a Secular Age, ed. Phillip E. Hammond (California: University of California Press, 1985), 191.
Ecklund – Park, “Conflict Between Religion and Science Among Academic Scientists?”, 283-284; Elaine
Ecklund Howard vd.”Scientists Negotiate Boundaries between Religion and Science”, Journal for the Scientific Study of Religion 50 (2011), 552.
Stark - Finke, Acts of Faith, 53; Thalheimer, “Religiosity and Secularization in the Academic Professions”,
54, 186-187.
bk. Alom Shaha, The Young Atheist's Handbook: Lessons for Living a Good Life Without God (New York: Perseus
Books Group, Kindle Edition, 2012).
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
20 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
çalışmadaki katılımcılar da bilimsel eğitim ve çalışmalarının onlarda bir farkındalık
yarattığını (K3) ve sorgulama bilinci getirdiğini (K2, E7, K6) ifade etmiştir.
Ateşli dindar katılımcıların bile dinlerin olumsuz yönlerini eleştirmeye çekinmedikleri görülmüştür.
E7 düşünmeksizin yalnızca inanıp ibadet etmeyi teşvik eden geleneksel düşünceyi
eleştirmektedir:
“Asla düşünme, sadece inan ve dua et diyorlar. Bence bu baskı geleneklerden geliyor. İnancımız ve dinimiz bizi düşünmeye teşvik eder. İnsanlar gelenekler ve dinleri
karıştırdığında özgür düşünce üzerinde baskılar ortaya çıkabilir.” E7
K6, bazılarının neden din ve bilimin birbiriyle çeliştiğini ve inancın özgür düşünceye engeller koyduğunu düşündüklerini kesinlikle anlayabildiğini ifade etmiştir:
“İnsanlar haklı. Bu yol Galileo’nun öldürülmesine kadar gidiyor. Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfetmiş, ancak insanlar düz olduğuna inançlarına meydan okuduğu
için onu cezalandırmışlar. […] Başka bir örnek, helyum balonları icat edildiğinde, din
adamları bunu cadıların işi olarak değerlendirmiş ve mucidi yakmaya çalışmış. Dinleri
neden sevmediklerini anlayabiliyorum.” K6
E5, dinlerin yoruma ve değiştirilmeye müsait olması sebebiyle mutlak gerçeklikler
olarak kabul edilemeyeceklerini belirtmiştir. Ona göre Tanrı inancı dogmatiktir, bunda
bir sorun görmemektedir. Ancak dinler insanlar tarafından yorumlanmakta ve yaşanmaktadır, bu sebeple dinler bazen bilim ile çelişen durumlarda kalabilmektedirler.
“Dünyada her şey bir değişim içindedir, din de öyle. Dinlerin yoruma açık olduğunu düşündüğümde, çelişkileri benim Tanrı inancıma zarar vermiyor.” E5
Daha önceki çalışmalarda da görüldüğü üzere, çoğu bilim insanı din ve bilimin
birbirleri ile çatışma halinde olduğunu düşünmemekte ve kendileri inanmasa dahi
inanmama sebeplerinin bu çatışma varsayımı olmadığını düşünmektedir.44 Bununla
birlikte, bu demek değildir ki inanan bilim insanları dinleri ve inançları halk arasında yaygın ve tartışılmaz hâlleri ile benimsemektedir. Bilimsel eğitim, bilimin her
disiplininde çalışan kimseler için, sorgulama yetisini artırmakta ve dogmaları hazır
kabulden uzaklaştırmaktadır. Ecklund vd.’ne göre inanan bilim insanları din ve bilim ilişkisini müzakere ederken dinin ne olduğu ve niteliği üzerine düşünmekte ve
sınırlarını yeniden tanımlamaktır. Klasik, kurumsallaşmış ve geleneksel dinlerden
ziyade, mahiyetini ve sınırlarını kendi belirledikleri inançlara kendilerini daha yakın hissetmektedirler. Ecklund tüm disiplinlerden %68 oranında bilim insanının
kendilerini farklı oranlarda spiritüel olarak tanımladığını tespit etmiştir.45 Sevinç de
Türkiye örneğinde kendisini dindar olarak tanımlamayan bireyler arasında da Tanrı
inancının ve spiritüel tanımının mevcut olduğunu görmüştür.46 Kayser’e göre dindar olmamak bazen inanç ile alakalı değildir, klasik dini otoriteleri reddetmek anlamına gelmektedir, bu nedenle dinî aidiyeti inanç ile alakalandırmak problemli bir
yaklaşımdır.47
44
45
46
47
bk. Thalheimer, “Religiosity and Secularization in the Academic Professions”.
Ecklund Howard vd. “Scientists Negotiate Boundaries Between Religion and Science”, 562.
Kenan Sevinç vd., “Dindar ve Spiritüel Olmama (DİSOL) Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2015), 80.
Keysar, “Religious/Nonreligious Demography and Religion versus Science: A Global Perspective”, 40-54.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 21
Bilimsel metot ile düşünmeyi alışkanlık haline getirmek inanç ve dinleri sorgulamayı da beraberinde getirmektedir. Ancak inanan katılımcılar bunun özünde olumsuz
ve inançlarını da negatif yönde etkileyen bir durum olmadığı, aksine dinlerin hatalı ve
yanlış kısımlarını görmeyi ve onlardan uzaklaşmayı kolaylaştırarak inançlarının daha
saf ve güçlü hale gelmesini sağladığı görüşündedirler.
E7, inandığı öğretilerle çelişen fikirler okuduğunda her şeyi sorgulamaya başladığını kabul etmektedir ancak bu ona göre olumlu bir adımdır.
“İnançlarımı ailemden miras aldım. Kendim bir arayış sonucu inanmaya başlamadım. İnançlarımı sorgulamadım, yolumu kaybedip inanca dönmedim. Bu nedenle, aslında bu tür sorgulamaların inançlarım üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Geleneksel bir inanca sahip olmak istemiyorum. […] Belki de yolunu kaybetmeli ve tekrar bulmalısın.” E7
E7 kesinlikle Tanrı’ya inanmasına ve Tanrı’ya olan inancını çok rasyonel bulmasına rağmen, ailesinden gelen inançlarından memnun değildir. İnancı güçlendirmek
için sorgulamanın önemli olduğunu düşünmektedir. Bu yüzden insanları rasyonel düşünmeye ve şeyleri sorgulamaya yönlendiren bilimin doğası onu inançsızlığa götürmemektedir.
K6 da inanç ve dinlerin dogmalar ile bireyleri düşünmekten alıkoymaları sebebiyle
eleştirilmesi hususunda E7 ile benzer düşünmektedir. Ona göre inançlar sorgulanarak
edinilmelidir ve hatta İslam dini de bunu teşvik etmektedir.
“Bence Allah, İbrahim’in hakikat arayışını Kur’ân’da bilerek anlatıyor. Güneşe ve
aya bakıyor ve ‘Yok olanlar benim Tanrım olamaz.’ diyor. Tanrı onu sorgulayarak bulmamızı istiyor.” K6
K6 hâlâ soruları olduğunu söylemiştir, ama sorgulamanın inancın doğasında olduğunu düşündüğü için bu onu rahatsız etmemektedir.
“Bir adam Peygamber’e gelir ve ‘Aklımdan geçenleri bilseydin, benim kâfir olduğumu düşünürdün.’ der. Peygamber ona, ‘Merak etme, sen inanıyorsun. Müslüman
kafası hep karışık olandır.’ der. Eğer Allah bizden sürekli ibadet isteseydi, sadece melekleri, Allah’a kesin bir inancı olan ve sürekli dua eden melekleri yaratırdı. Ama bizi
yarattı ve evreni muhteşem bir şekilde yarattı. Onu aramamız ve bulmamız gerekiyor.” K6
Araştırmaya katılan genç bilim insanlarının en muhafazakârları dahi din ve inançlarını kendilerine verildiği şekliyle kabul etmemekte, yanlışlarını görüp eleştirebilmektedir.
4.3. Çevresel Faktörlerin Baskın Etkisi
Çalışmada dine mesafeli durduğunu yahut Tanrı’ya karşı şüphe duyduklarını ifade
eden katılımcıların mesafe ve şüphelerinde çevresel faktörlerin etkisinin olduğu tespit edilmiştir.
Sevinç ve Mehmedoğlu Türkiye’de gerçekleştirdikleri çalışmada inançsızlık için,
entelektüel, çevresel ve duygusal, üç temel sebep olduğunu tespit etmiştir. Araştırmalarındaki ilginç bulgulardan biri, katılımcıların inançtan uzaklaşma sebebi olarak entelektüel sebepleri seçmelerine rağmen hayat hikâyeleri analiz edilip kodlandığında
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
22 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
çevresel ve duygusal sebeplerin %71,87 ile baskın gelmesidir. Sevinç ve Mehmedoğlu’na göre Türkiye’de insanlar büyük oranda çevresel ve biraz da duygusal faktörler ile inançtan uzaklaşmakta, daha sonra düşüncelerini ve hislerini desteklemek için
entelektüel sebepler geliştirmektedir. Araştırmacılara göre aile dindarlığı önemli çevresel faktörlerden biridir ve sonradan inançsız olan yetişkinlerde anne-baba dindarlığı düşüktür.48 Bu çalışmada da kendilerini beynamaz dindar, septik yahut agnostik
şeklinde tanımlayan K1, K2 ve K3’ün diğer katılımcılara kıyasla daha az dindar ailelerde yetiştikleri görülmektedir.
Bununla birlikte katılımcılardinî otoritelerin ve dindarların yanlış davranışlarının
ve dini suistimallerinin dindarlığı ve Tanrı inancını etkileyen temel faktörlerden olduğunu düşünmektedirler.
İnançlı olduğunu ifade eden ancak seküler bir yaşantısı olan K1, bilimin inanç ile
çatışıyor gibi görünme sebebinin dini suistimal edenler sebebiyle olduğunu düşünmektedir. Ona göre din aracılığıyla güç elde etmiş kimseler, toplulukları din adına cahil bırakıp sonra da onların bu cehaletlerinden faydalanmaktadırlar.
“Bu yüzden din cehaletle birleştiğinde tehlikeli oluyor. Baştaki insan nasıl yorumlarsa sen de ona inanıyorsun. 1900’lu yılların başlarında Avrupa’da insanlar kuantum
mekaniği ile uğraşırken, güneşin tutulmasını Osmanlı’da insanlar güneşi yılan tuttu
diye yorumluyordu. […] Araştırmalar yapılıyor o dönemde ama birisi çıkıp diyor ki,
Allah’ın işine karışılıyor, nasıl izin verirsiniz? […] Zaten sonra da gerileme dönemi başlıyor.” K1
Kendisini şimdi septik olarak tanımlayan K2, lise döneminin sonuna kadar kuvvetli
bir Tanrı inancı olduğunu, üniversite sonrası, özellikle İngiltere’ye geldikten sonra
şüphelerinin başladığını ifade etmiştir. Neden sorusuna verdiği yanıt ise aşağıdaki gibidir:
“Dini kurallar, yapılanlar, […] dini kullanarak o kadar şeyler yapıldı ki, artık bir süre
sonra insan soğumaya başlıyor. Daha da soğuyorsun.” K2
Din adına ve dindar olduğunu iddia eden insanlar tarafından yapılan kötülükler
K2’yi dinden uzaklaştırmıştır. K2 katı ve baskıcı bir dinî ortamın insanı dinden soğuttuğunu ve bu gibi ortamlardan kaçan bireylerin “bir tepki olarak inançlarını kaybettiklerini” düşünmektedir. İnanç kaybının katı dinî tutuma bir tepki olabileceğini düşünmesi, dinî otoritelerin ve dindar olduğunu iddia eden insanların hatalı davranışlarının buna maruz kalanlar üzerindeki negatif etkisini göstermek adına etkili bir örnektir.
Biyoloji alanında çalışan K3 lisans ve lisansüstü eğitimleri boyunca aldığı eğitimin
inancı ile çeliştiğini hissetmediğini, üniversitede sürekli ateist arkadaşları ile Tanrı’ya
ihtiyaç üzerine tartıştıklarını ama inancının devam ettiğini anlatmıştır. Şu anki hâlini
anlatırken “Benim durumum biraz eğitimden bağımsız bence” diye başlayarak aşağıdaki cümleleri kurmuştur:
“Aslında beni dinden soğutan olaylar oldu. Mesela bir arkadaş, Türk, burada, İngilizleri Müslüman olmadıkları için insandan saymak istemediğini ima etti.”
48
Kenan Sevinç - Ali Ulvi Mehmedoğlu, “İnançsızlığa Yönelmede Çevresel ve Entelektüel Faktörlerin Etkisi”, İnsan ve Toplum 6/2 (2016), 106-107.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 23
“Ayrıca bazı dindar insanların davranışları beni dinden uzaklaştırdı. Müslüman
olan bir arkadaşım vardı. Diğer dinlerin inananlarını hor görürdü. Bu yargılamalarını
kabul edemezdim. Bir arkadaşım daha vardı ve o da her iyiliği inancına bağlıyordu. Bu
fikirdeki ısrarı, başkalarını da gözlemlememe neden oldu.”
“Asla bir insanı o ateist kötü kalpli, o Müslüman o iyi kalpli diye ayırmak istemiyorum.” (K3)
İngiltere’ye ilk geldiğinde stres sebebiyle uyuyamadığı zamanlarda Kur’ân açıp dinlediğini ve bunun onu rahatlattığını anlatan K3, etrafındaki Müslümanların diğer din
mensuplarını Müslüman olmamaları sebebiyle hor görmesi, hatta insan olarak kabul
etmekte zorlanması ve iyiliğin ve kötülüğün yalnızca dine ve inanca bağlanması gibi
sebepler ile sarsılmış, zamanla dinden uzaklaşmış ve hatta Tanrı inancını da sorgulamaya başlamıştır.
Zuckerman dindar kimselerin yanlış davranışlarını ve dini suistimallerini din ve
inançlardan uzaklaşma sebeplerinden birisi olarak saymaktadır.49 Aydın’a göre de sosyal çevrenin inançtan ve dinî aidiyetten uzaklaşmada büyük etkileri bulunmaktadır.50
Aydın Samsun, Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirdiği çalışmasında dindarlık iddiasında bulunan kimselerin olumsuz ve tutarsız tutum ve davranışlarının katılımcıların
inançlarını %88,16 gibi ciddi bir oranda olumsuz yönde etkilediğini tespit etmiştir.
%44,74’ü ise dinden uzaklaşma sebepleri olarak Türkiye’de din ile alakalı ve dindarlar
tarafından gerçekleştirilmiş olumsuz bazı toplumsal olayları somut olarak örnek vermiştir.51Bayyiğit’in araştırmasına göre üniversite öğrencilerinin %22,2’si dindar kimselerin tutumlarından etkilenerek inançtan uzaklaşmaktadır.52Aynı şekilde, Erdoğruca Korkmaz da çalışmasında Tanrı’nın varlığına inanmamanın yakın çevrenin tutum ve davranışları ve dindar insanların tutarsızlıkları ile gelişen, tecrübe edilen
olumsuz durumlara karşı tepkisel bir tutum olduğunu tespit etmiştir.53
İslam’dan Hıristiyanlığa geçiş yapanlar üzerine yapılan bir çalışmada da benzer bir
şekilde dindarların olumsuz davranışlarının çok büyük etkileri olduğu görülmüştür.
İslam’dan ayrılanların 4’te biri dindarların Müslüman kimliği ile tutarsız yaşamlarına
eleştiriler öne sürmüştür.54 Başka bir çalışmada eski Müslümanların İslam’dan uzaklaşmasında sosyal ve bireysel tecrübelerin en etkili faktörler olduğu keşfedilmiştir.
Kötü ve zalim Müslümanlar ile yaşanan karşılaşmalar ve Müslümanların kadınlara ve
Müslüman olmayanlara karşı kötü davranışlarına şahit olmak bunlardan bazılarıdır.55
49
50
51
52
53
54
55
Zuckerman, Faith No More, 154.
Ali Rıza Aydın, “Ateist Düşünceye Etki Eden Psiko-Sosyal Faktörler”, EKEV Akademi Dergisi 7/14 (2003), 2742.
Ali Rıza Aydın, Dini İnkarın Psiko-Sosyal Nedenleri (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Doktora Tezi, 1995), 213-214.
Mehmet Bayyiğit, Üniversite Gençliğinin Dini İnanç Tutum ve Davranışları Üzerine bir Araştırma: Selçuk Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde bir Anket Uygulaması (Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, 1989), 77-78.
Nuran Erdoğruca Korkmaz, “İnanç ve İnançsızlığın Psikolojisi: 1”, Kelam Araştırmaları 12/1 (2014), 286.
Asım Yapıcı, “Müslümanlıktan Hıristiyanlığa Geçişin Sebepleri Üzerine Sosyo-Psikolojik bir İnceleme”,
Arayış Değişim ve Din, ed. Hasan Kayıklık (Adana: Karahan Kitabevi, 2017), 207-208.
Mohammad Hassan Khalil - Mucahit Bilici, “Conversion Out of Islam: A Study of Conversion Narratives
of Former Muslims”, The Muslim World 97 (2007), 118-120.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
24 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
Eski Müslüman fen bilimleri öğretmeni Shaha, kendi hikâyesini anlatırken İslam’dan
uzaklaşmasına benzer gerekçeler göstermektedir. Çocukken kendisi düzenli ibadet etmediği ve İslam’ın emir ve yasaklarını fazla ciddiye almadığı halde onları dine uymaya
zorlayan ve itiraz ettiklerinde onları döven babasının ikiyüzlülüğü, çevresindeki Müslümanların, annesinin erken ölümünü onun günahkâr bir insan olmasına bağlayan
acımasızlığı ve sınıf arkadaşlarının başka dinlere mensup olmaları sebebiyle cehennemlik olarak görülmesi gibi düşünceler onu son derece etkilemiş ve yaralamıştır.56
Diğer çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da insanların din ve inançtan uzaklaşmasında çevresel faktörlerin etkisinin yüksek olduğu görülmüştür. Dindar olmayan
ailelerde yetişen ve sonradan Tanrı inancı konusunda şüpheler yaşamaya başlayan katılımcılar, kendilerini dinî aidiyet ve inançlarından uzaklaştıran faktörleri paylaşırken
bilimsel çalışmalarına değil, dindar insanların ve din otoritelerinin kötü davranışlarına dikkat çekmiştir.
4.4. Çift Yönlü Meşrulaştırma
İngiltereli Hıristiyan genetik profesörü Sam Berry için inanmak da inanmamak da
özünde birer iman eylemidir, yani iki taraf için de argümanlarını temellendirirken ilk
basamak inançlarıdır. İnanan kimse için evrim pekâlâ Tanrı’nın dilemesiyle gerçekleşen bir yaratma eylemi olabilmektedir. İnanmayan insan da hakeza, evrimi Tanrısız
bir evrenin göstergesi olarak okuyabilmektedir.57 Bu çalışmada da doğa bilimleri çalışmalarının hem inancı hem de inançsızlığı delillendirmede referans olarak alınabildiği tespit edilmiştir. Yukarıdaki görüşe paralel bir şekilde hem kesinlikle inandığını
söyleyen hem de inanç konusunda şüpheleri olduğunu ifade eden katılımcılar bilimsel
bilgiyi kendi inançları doğrultusunda yorumlamaktan kaçınmamışlardır.
E5, K6, E7, K1 ve E4’ün farklı derecelerde Tanrı’ya inançları vardır. İnançlarına rasyonel gerekçeler bulmak için bilimsel çalışmalarına bakmaktadırlar.
K6, evrenin başlangıcından bahsetmiş ve detaylar biraz farklı olsaydı, şimdi gördüğümüz gibi bir evren olmayacağını söylemiştir. O, bir yaratıcının olması gerektiğini
savunmuştur. Ona göre bir fizikçi olarak Tanrı’ya inanmaması mümkün değildir.
“Bir Müslüman olarak inançlarımın beni bilim üzerine çalışmaya teşvik ettiğini kesinlikle söyleyebilirim. Doğruları bulma arayışı içindeyim. Benim alanımda, parçacık
fiziği, dünyanın, evrenin nasıl meydana geldiğini araştırıyoruz. … Kuran’da hep ‘Düşünmüyor musun, aramıyor musun?’ diye sorar. Allah Kuran’da hep güneşten, aydan,
geceden, gündüzden bahseder. Açıkçası çalışmalarımı büyük bir zevkle yapıyorum.
Her araştırmamda yaratıcının büyüklüğünü görüyorum.” K6
E7, örnek olarak protein sentezini kullanmış ve bu sentezin kendi kendine oluşamayacak kadar karmaşık olduğunu ve bunun bir planlayıcı olmadan kendi kendine
gerçekleştiğini düşünmesinin imkânsız olduğunu savunmuştur.
“6-7 yıllık bilim çalışmalarım Allah’a olan inancımı artırdı. Hücreleri mikroskop
altında her incelediğimde inancım artıyor. Çünkü düşününce hücreler ve moleküller
56
57
bk. Shaha, The Young Atheist’s Handbook.
Sam Berry, “Darwin Tanrı’yı Öldürdü mü?”, 21. Yüzyıl için Tanrı, ed. Russell Stannard, çev. Şaban Ali Düzgün (Ankara: Fol Kitap, 2022), 55-58.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 25
üzerinde çalışıyorsunuz. Bizi şekillendiren atomların ve moleküllerin bir araya gelerek hücreleri oluşturması tesadüfi olarak tarif edilemez. Protein sentezi tesadüfen gerçekleşemez; çünkü binlerce molekül aynı anda doğru yerde olmak zorundadır.” E7
E7 moleküllerden ve hücrelerden birkaç örnek daha verip planlanmış gibi görünen
bu şeylerin kendi kendine nasıl olabileceğini sormuştur.
Fizik çalışan K1, evrenin detaylarına her baktığında ve yeni bir şey keşfettiğinde,
bunların ne kadar güzel yaratılmış olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir.
Öte yandan, K2 ve K3’ün her ikisinin de Tanrı ile ilgili şüpheleri vardır. K2, sentetik
yaşam yaratılmasından bahsetmiştir. Eğer insanların sentetik bir yaşam yaratması
mümkünse, evrenin başlangıcında bir yaratıcının yokluğunun mümkün olabileceğini
düşünmeye başladığını söylemiştir.
“Tanrı’nın gerçekten var olup olmadığı düşüncesi mesela. Bilimsel çalışmalarla,
teknolojik gelişmelerle insan birçok şeyi yapabiliyor artık. Ve böyle olduğunda bir
noktadan sonra kanıt beklemeye başlıyorsun. Bazı noktalarda çıkmaza giriyorsun bu
nedenle.” K2
Doğa bilimlerinde yaşamın kökenlerinin görülebildiğini anlatan K3, bir yaratıcıya
ihtiyaç olmayabileceği çıkarımını yapmanın da mümkün olduğunu ifade etmiştir.
“Çünkü pozitif bilimlerde yaşamın temelini görüyorsun. Bazı şeyler o kadar mekanik ve kendi kendine olabilecek kapasitedeki, illa o zaman bir Tanrı olması gerekmiyor
diye bir düşünceye kapılabiliyorsun.” K3
Burada akılda tutulması gereken önemli nokta, bahsi geçen iki katılımcı da inançtan uzaklaşma sebepleri olarak bilimi değil, dindar insanların hatalarını göstermiştir.
İkisi de sorgulamaya bilimsel çalışmaları sonrasında başlamamıştır, ancak bilim onların şüphelerine gerekçeler bulmalarını sağlamıştır.
Katılımcılardan hem inananlar hem de septikler fikirlerini destekleyebilecek bilimsel açıklamalar bulmuştur. Tekrar ifade etmek gerekirse, doğa bilimleri çalışmaları
hem inancın hem de inançsızlığın gerekçesi olarak kullanılabilmektedir. Ukrayna ve
Polonyalı bilim insanları üzerinde yapılan bir çalışmada araştırmaya katılan farklı derecelerde inançlı ve inançsız bilim insanlarının kendi görüşlerini desteklemek için bilime referans verdikleri ve onlar için din ve inanç konularında bilimin rolünün “belirleyici olmaktan çok tamamlayıcı”58 olduğu tespit edilmiştir.
Genç yetişkinler üzerine yapılmış bir çalışmada onların bilim ve din üzerine önceki
nesillerin yaşadığı çatışmaları yaşamadığı ve bunun sebeplerinden birinin ise genç yetişkinlerin düşünce ve inançlarının çıkış noktalarının bilim ve dinin ontolojik ve epistemolojik niteliklerinden ziyade kendi bireysel inanç ve düşünceleri olduğu tespit
edilmiştir. Genç yetişkinlerin kimliklerini oluşturma ve şekillendirmede, toplumdaki
tartışmaların etkisinin kendi iç dünyaları ve bireysel inançları kadar etkin olmadığı
görülmüştür. Kısacası genç yetişkinler bilim ve din anlatılarına daha bireysel yaklaşmakta ve bu nedenle kendi dinî ve dünyevi görüşleri ile bilimi bir araya getirmekte
zorlanmamaktadırlar.59 Bu çalışmaya katılan genç yetişkinlerden birine ait “İstersen
58
59
Maria Rogińska, “Trajectories of (Non) Belief in the Scientific Community: The Case of Polish and Ukrainian Natural Scientists”, Review of Religious Research 61 (2019), 404.
Kyle C. Longest - Jeremy E. Uecker, “It All Depends on What You Want to Believe: How Young Adults
Navigate Religion and Science”, Review of Religious Research 63 (2021), 16-19.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
26 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
birbirlerinin tam zıttı ya da birbirleri ile uyum içinde olabilirler”60 ifadesi durumu
özetler mahiyettedir. Koştaş inanan üniversite gençliği arasında bilimin İslam’ın daha
doğru anlaşılmasına vesile olacağı kanaatinin yaygın olduğunu tespit etmiştir.61
Bu çalışmaya katılan genç bilim insanlarının çıkış noktalarının kendi inanç ve düşünceleri olması ve inanan ve inanmayanların da bilimi kendi görüşlerini meşrulaştırmak için kullanabilmesi de buna benzer bir durumdur.
Sonuç
Bu çalışmada, doğa bilimleri üzerine çalışmanın bireyin Tanrı inancı üzerinde ne
gibi etkilere sebep olabileceği sorusunun cevapları keşfedilmeye çalışılmıştır.
İngiltere’de farklı disiplinlerde çalışmalarına devam etmekte olan 7 bilim insanı ile
yapılan görüşmelerde elde edilen veriler ile geçmiş çalışmalar birlikte incelendiğinde
ulaşılan bulgular aşağıdaki gibi olmuştur:
Doğa bilimleri çalışmaları inanç yahut inançsızlık için doğrudan bir sebep değildir.
Doğa bilimleri üzerine çalışmak dinler hakkında sorgulamalara sebebiyet vermektedir.
Aile dindarlığı ile din otoritelerinin ve dindar insanların yanlış davranışları gibi
çevresel faktörler inançtaki şüphenin ve inançsızlığın arkasındaki temel faktörlerdendir.
Doğa bilimleri çalışmaları hem inancı hem inançsızlığı gerekçelendirmekte
kullanılabilmektedir.
Doğa bilimleri üzerine çalışmak bilim insanlarının dinleri algılama ve yorumlama
biçimlerini, dolayısıyla dinî inançlarını muhakkak etkiliyor olmak ile birlikte, bilim ile
iştigal, o esnada meydana gelen inanç değişimlerinin ardındaki başlıca faktör değildir.
Bilim, insanların dünyayı ve evreni anlamlandırabilmek için geçmişte başvurdukları
doğaüstü anlatılara gittikçe daha az ihtiyaç duymalarını ve rasyonel ve sorgulayıcı bir
düşünce yapısının insanlar arasında yaygınlaşmasını sağlamıştır. Böylece dinlerin evrene dair bazı iddialarının, dogmatik ve geleneksel açıklama ve kurallarının eleştirilebilir olduğu fark edilmiştir. Bu şekilde bilimle uzun süre hemhal olma sonucunda kazanılan rasyonel ve sorgulayıcı zihin yapısı ile dinler sorgulanabilir olmuştur. Bununla
birlikte, dinlerin sorgusuz sualsiz ve kayıtsız şartsız inanılması gerektiği iddia edilen
iddialarının sorgulanması ile Tanrı inancının sorgulanması aynı şey değildir. Bir insan
dinleri sorgulayıp hala Tanrı’ya inanabilmektedir. Dini aidiyet ve Tanrı inancı birbirlerinden farklı durumlardır. Tanrı inancını olumsuz yönde başlıca etkileyen faktörlerden biri, bilimsel çalışmalardan ziyade, dinî otoritelerin ve dindar olduğunu iddia
eden insanların yanlış temsil ve dini suistimalleridir. Dindar kimliğe sahip insanların
kimlikleri ile ters düşen eylemlerine şahit olmak yahut maruz kalmak inanan insanların inançlarını son derece olumsuz etkilemektedir. Son olarak, doğa bilimleri hem inanan hem inanmayan bilim insanları için kendi inançlarını desteklemede kullanılabilmekte ve çift yönlü bir meşrulaştırma sağlayabilmektedir.
60
61
Longest – Uecker “It All Depends on What You Want to Believe”, 10.
Koştaş, Üniversite Öğrencilerinde Dine Bakış, 92.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Doğa Bilimi Çalışmalarının Tanrı İnancı Üzerindeki Etkisi • 27
Kaynakça | References
Aydın, Ali Rıza. Dini İnkarın Psiko-Sosyal Nedenleri. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1995.
Aydın, Ali Rıza. “Ateist Düşünceye Etki Eden Psiko-Sosyal Faktörler”. EKEV Akademi Dergisi 7/14
(2003), 27-42.
Bayyiğit, Mehmet. Üniversite Gençliğinin Dini İnanç Tutum ve Davranışları Üzerine bir Araştırma: Selçuk Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde bir Anket Uygulaması. Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989.
Bello, Francis. “The Young Scientists”. Fortune 49 (1954), 142-182.
Berry, Sam. “Darwin Tanrı’yı Öldürdü mü?”. 21. Yüzyıl için Tanrı. ed. Russell Stannard. çev. Şaban
Ali Düzgün. 55-58. Ankara: Fol Kitap, 2022.
Brooke, John Hedley. Science and Religion Some Historical Perspectives. Cambridge: Cambridge University Press, 1991.
Bruce, Steve. God is Dead – Secularization in the West. New Jersey: Blackwell Publishing, 2002.
Creswell, John W. Nitel Araştırma Yöntemleri: Beş Yaklaşıma Göre Nitel Araştırma ve Araştırma Deseni.
Ankara: Siyasal Kitabevi, 2020.
Collins, Francis S. The Language of God: A Scientist Presents Evidence for Belief. New York: Free Press,
2006.
Davies, Paul. God and the New Physics. London: Penguin Books, 1983.
Ecklund, Elaine Howard - Park, Jerry Z. “Conflict Between Religion and Science Among Academic
Scientists?”. Journal for the Scientific Study of Religion48/2 (2009), 276–292.
Ecklund Howard vd. “Scientists Negotiate Boundaries between Religion and Science”. Journal for
the Scientific Study of Religion 50 (2011), 552–569.
Ecklund, Elaine Howard vd. “Religion among Scientists in International Context: A New Study
of Scientists in Eight Regions”. Socius 2 (2016), 1-9.
Erdoğruca Korkmaz, Nuran. “İnanç ve İnançsızlığın Psikolojisi: 1”. Kelam Araştırmaları 12/1
(2014), 275-294.
Ertit, Volkan. Sekülerleşme Teorisi. Ankara: Liberte, 2019.
Evans, John H. - Evans, Michael S. “Religion and Science: Beyond the Epistemological Conflict
Narrative”, The Annua lReview of Sociology 34 (2008), 87-105.
Flick, Uwe vd. “What is Qualitative Research? An Introduction to the Field”. çev. Bryan Jenner, A
Companion to Qualitative Research. ed. Uwe Flick vd. London: Sage Publications Ltd., 2004.
Gerring, John. Case Study Research: Principles and Practices. Cambridge: Cambridge University
Press, 2017.
Guest, Greg vd. “How Many Interviews Are Enough? An Experiment with Data Saturation and
Variability”. Field Methods 18/1 (2006), 59-82.
Günay, Ünver. Erzurum ve Çevre Köylerinde Dinî Hayat. İstanbul: Erzurum Kitaplığı, 1999.
Habermas, Jürgen. “A “Post-Secular” Society-What does that Mean?”. Erişim 08 Ağustos 2022.
https://www.resetdoc.org/story/a-post-secular-society-what-does-that-mean/.
Keysar, Ariela. “Religious/Nonreligious Demography and Religion versus Science: A Global Perspective”. The Oxford Handbook of Secularism. ed. P. Zuckerman and J.R. Shook. 40-52. Oxford, UK: Oxford University Press, 2017.
Khalil, Mohammad Hassan - Bilici, Mucahit. “Conversion Out of Islam: A Study of Conversion
Narratives of Former Muslims”. The Muslim World 97 (2007), 111-124.
Kuzel, Anton J. “Sampling in Qualitative Inquiry”. Doing Qualitative Research. ed. B. Crabtree-W.
Miller. 31–44. Newbury Park: SAGE Publications, 1992.
Larson, Edward J -Witham, Larry. “Leading Scientists Still Reject God”. Nature 394 (1998), 313314.
Leuba, James. “Religious Beliefs of American Scientists”. Harper’s 169 (1934), 292–300.
Eskiyeni | eISSN: 2636-8536
28 • The Effects of Natural Sciences Studies on Belief in God
Longest, KyleC. -Christian Smith, “Conflicting or Compatible: Beliefs About Religion and Science
Among Emerging Adults in the United States”, Sociological Forum 26/4 (2011), 846-869.
Longest, Kyle C.-Uecker, Jeremy E. “It All Depends on What You Want to Believe: How Young
Adults Navigate Religion and Science”. Review of Religious Research 63 (2021), 1-21.
Lois, Lee – Bullivant, Stephen. “Where Do Atheists Come From?”. New Scientist205 (2010), 26-27.
Merriam, Sharan B. – Tisdell, Elizabeth J. Qualitative Research: A Guide to Design and Implementation.
San Francisco: Jossey-Bass, 2016.
Miles, Matthew B. -Huberman, A. Michael. Qualitative Data Analysis. Thousand Oaks: SAGE Publications, 1994.
Morse, Janice. “Designing Funded Qualitative Research”. Handbook for Qualitative Research. ed. N.
Denzin - Y. Lincoln. 220–235. Thousand Oaks: SAGE Publications, 1994.
Pew Research Center. “Section 4: Scientists, Politics and Religion”. Erişim 01 Ağustos 2022.
https://www.pewresearch.org/politics/2009/07/09/section-4-scientists-politics-andreligion/
Religious Tolerance, “How and Why People Do Become Atheist – Thirteen Personal Stories”.
Erişim 01 Ağustos 2012. http://www.religioustolerance.org/atheist11a.htm
Roe, Anne. The Making of a Scientist. New York: Dodd, Mead, 1953.
Rogińska, Maria. “Trajectories of (Non)Belief in the Scientific Community: The Case of Polish
and Ukrainian Natural Scientists”. Review of Religious Research 61 (2019), 389–409.
Sevinç, Kenan vd.” Dindar ve Spiritüel Olmama (DİSOL) Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması”. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2015), 59-86.
Sevinç, Kenan -Mehmedoğlu, Ali Ulvi. “İnançsızlığa Yönelmede Çevresel ve Entelektüel Faktörlerin Etkisi”. İnsan ve Toplum 6/2 (2016), 87-116.
Sevinç, Kenan vd. “Exploring Perceptions of Religion and Science among Turkish Academics”.
Studia Humana 10 (2021), 18-35.
Shaha, Alom, The Young Atheist’s Handbook: Lessons for Living a Good Life WithoutGod. New York:
Perseus Books Group, Kindle Edition, 2012.
Stark, Rodney. “On the Incompatibility of Religion and Science: A Survey of American Graduate
Students”. Journal for the Scientific Study of Religion 3/1 (1963), 3-20.
Stark, Rodney –Finke, Roger. Acts of Faith: Explaining the Human Side of Religion. California: University of California Press, 2000.
Steinberg, Stephen. The Academic Melting Pot: Catholics and Jews in American Higher Education. New
Brunswick: Transaction Books, 1977.
Thalheimer, Fred. “Continuity and Change in Religiosity: A Study of Academicians”. Pacific Sociological Review 8 (1965), 101-108.
Thalheimer, Fred. “Religiosity and Secularization in the Academic Professions”. Sociology of Education 46/2 (1973), 183-202.
Thrower, James. Western Atheism A Short History. New York: Prometheus Books, 2000.
White, Andrew Dickson. A History of the Warfare of Science with Theology in Christendom: Volume I.
New York: Cambridge University Press, 2009.
Wuthnow, Robert. “Science and the Sacred”. The Sacred in a Secular Age. ed. Phillip E. Hammond.
187-203. California: University of California Press, 1985.
Yapıcı, Asım. “Müslümanlıktan Hıristiyanlığa Geçişin Sebepleri Üzerine Sosyo-Psikolojik bir İnceleme”. Arayış Değişim ve Din. ed. Hasan Kayıklık. 189-238. Adana: Karahan Kitabevi, 2017.
Yin, Robert K. Case Study Research: Design and Methods. Thousand Oaks: SAGE Publications, 2003.
Zuckerman, Phil. “Atheism Contemporary Numbers and Patterns”. The Cambridge Companion to
Atheism. ed. Michael Martin. 47-66. Cambridge: Cambridge University Press, 2007.
Zuckerman, Phil. Faith No More – Why Some People Reject Religion. Oxford: Oxford University Press,
2012.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni