Shelter has been a fundamental human need since the earliest times. Until World War I, government... more Shelter has been a fundamental human need since the earliest times. Until World War I, governments showed limited interest in addressing people's housing needs. However, by the end of the war, especially in European states between the two world wars, brought housing needs to the forefront as a critical issue. Consequently, the right to housing evolved into both a human need and a state responsibility. Many countries, including Türkiye, explicitly included the right to housing in their constitutions and enacted relevant laws and regulations. This commitment has also been emphasized in international conferences and conventions. In this context, the Republic of Türkiye, despite facing challenges due to wars since its establishment in 1923, efforts were made to establish a capital city befitting the Republic's ideals. Simultaneously, reconstruction initiatives took place throughout Anatolia. Extensive efforts were dedicated to rebuilding or constructing new houses that had suffered extensive damage during years of conflict. While rural communities largely addressed their housing issues independently, the problem persisted on a nationwide scale for the newly established state. Although substantial progress has been made over the years, the state continues to refine and develop housing policies. This study comprehensively examines the literature on the housing policies and incorporates legal regulations. The objective is to present a holistic view of the housing policies implemented throughout the history of the Republic of Türkiye. Despite apparent progress, the issue persists, acquiring new dimensions with growing population.
Çevre kavramı içerik olarak yaşamın her alanını kapsamaktadır. Önceleri doğadan ibaret olarak kab... more Çevre kavramı içerik olarak yaşamın her alanını kapsamaktadır. Önceleri doğadan ibaret olarak kabul edilen çevre kavramının içeriği zamanla hem genişlemiş hem de derinleşmiştir. Bu çerçevede yenilenebilir ve yenilemez doğal kaynakların ya da bitki ve hayvan türlerinin içinde olduğu, insan ve tüm türlerin yaşam şekilleri ve koşullarının da dahil olduğu çok geniş bir kavramdan bahsedilmektedir. Bütün bunları çevre sorunların konusu haline getiren de ağırlıklı olarak teknolojidir. Teknoloji kavramı da en az çevre kavramı kadar geniş olup hayatın her alanını kapsamaktadır. Teknoloji aslında, insanın kendisinin yaşayabileceği şartları oluşturabilmek için doğayı dönüştürmekte kullandığı bir araçtır. Endüstri Devrimi ile birlikte hızı artan bir şekilde gelişmeyi sürdürerek, 21. yüzyılda dijital bir çerçeveye evrilen teknolojinin, çevre problemlerinin yaratılmasının önemli sorumlularından biri olarak görüldüğü bilinmektedir. Ancak burada vurgulamak gerekir ki teknoloji tek başına bu problemlerden sorumlu değildir. Elbette teknolojiyi geliştiren insandır ve ne için kullanılacağına karar veren de insandır. Dolayısıyla çevre ve teknoloji kavramları her açıdan birbirlerine çok yakın bağlı ve bağımlıdırlar. Bu çerçevede çalışmada çevre ve teknoloji kavramlarına değinilerek, birbirleri ile ilişkileri ele alınmıştır. Literatürde çevre ve teknoloji kavramları ayrı ayrı bulunmaktadır. Birlikte değerlendirmeleri hususuna pek değinilmemiştir. Sonuç olarak bu kavramların birbirlerine etkileri ile birbirlerini etkilemeleri konusuna katkı sağlamak amaçlanmıştır.
The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined ... more The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined as a concept, it can be said that it has existed since the concept of property first came into humanity's agenda. The concept has been one of the important research subjects within the recent years. Explaining the situation of whether to own something or not in its original meaning, this concept has found its current meaning in the last instance through acquiring some additional concepts related to human beings as humanity has progressed. Therefore, while the economic system currently valid in the world is related to ascend of poverty problem, pointing out capitalism or globalization as the reasons for dawn of poverty can be considered as a wrong or deficient thought. Urban poverty is relatively a new concept when compared with the concept of poverty. Urbanization rate in the world has progressed in a fine acceleration and 75% of the world's population lives in cities. While there are different reasons for that depending on the countries, with the development of technology, conversion of production models in the world can be suggested as the main reason. The same situation is experienced in Turkey through variation of these reasons, too. While Turkey has been experiencing unplanned domestic migration and unplanned urbanization, it has also been experiencing external immigration due to its geopolitical position in addition to the problems mentioned. Therefore, besides economic problems, the cities in Turkey are supposed to find solutions to migration problems. Urban poverty in Turkey is more apparent in slums, ruined regions, old abandoned regions of the cities, historical and cultural regions. This study, in which definition and dimensions of urban poverty concept as well as its current situation in Turkey are discussed, depends on literature review. Generally, data of Turkish Statistical Institute (TurkStat) published in 2016-2018 will be benefited.
20. yuzyilin sonlarinda devletlerin tercih ettigi ekonomik uretim modeli olan fordizmin, kapitali... more 20. yuzyilin sonlarinda devletlerin tercih ettigi ekonomik uretim modeli olan fordizmin, kapitalizmin karlilik ve verimlilik ilkelerini karsilayamayacak duzeyde eskidigi tartismalari surerken, 1970’li yillarin sonlarindan itibaren uretim modeli degismeye, fiziksel emegin yerini “bilgi” almaya baslamistir. Ekonomik duzende ortaya cikan bu gelismelerle birlikte ozellikle gelismis ulkelerde bulunan sanayi sektoru yerini, hizmet ve finans sektorune birakmistir. Bu durum da oncelikle kuresellesmenin getirdigi mal ve isgucunun serbest dolasimi nedeniyle, sanayinin gelismis ulkelerden az gelismis ulkelere aktarilmasi sonucunda kentsel alanlarin sanayiden arindirilarak hizmet sektorunun kentlerde yayginlasmasini saglamistir. Boylece kentsel mekânlarin donusumu de gerceklesmeye baslamistir. Sanayi sonrasi olusan durumda, kent merkezlerinin sanayi isletmelerinden arindirilmasi ve beraberinde hizmet sektorunun gelismesi ile kent merkezleri yeni kentsel donusumlere ve yeni bir orta sinifin ortaya cikmasina neden olmustur. Bununla birlikte hali hazirda kent merkezlerinde bulunan ust siniflarin kent merkezlerinden, kentin cevresinde bulunan, sonradan olusturulan ve kentin merkezine kiyasla cesitli yonlerden cekiciligi olan guvenli kentsel alanlara yonelik olarak o yillarda baslayan goc, gunumuzde de surmektedir. Boylece eskinin ust-orta sinifi kent merkezlerini terk ederken, yeni bir orta sinif kent merkezlerinin ozelliklerini kesfetmeye ve kentli olmanin yararlarini ogrenerek icsellestirmeye baslamistir. Soylulastirma (Gentrification) kavrami, ilk kez Londra’da isci mahallelerinde bulunan konutlarin ust ve orta sinif tarafindan satin alinarak yikilmasi ve bu konutlarin yerine luks konutlarin yapilmasi ile birlikte mahallelerin toplumsal ve sosyal yapisinin degistirilmesi uzerine, 1964 yilinda sosyolog Ruth Glass tarafindan kullanilan bir kavramdir. Soylulastirma kavrami ile kelime anlamindan da anlasilacagi gibi seckin bir sinif olusturmak icin kentsel mekânlarda devrim niteliginde donusumlerin yapilarak toplumsal yapinin donusturulmesi kastedilmektedir. Sanayinin kaldirildigi kentsel mekânlardan isci sinifi veya daha alt siniflarin gonullu olarak ya da zorla uzaklastirilmasi ile kentsel mekânlarin yeni orta siniflara acilmasi soz konusudur. Bu durum ayni zamanda bir tur yerinden etme surecini de kapsadigi icin onemli bir toplumsal catisma nedeni de olabilmektedir. Kentsel mekânlarda ortaya cikan catisma, bir tur sinif catismasindan baslayarak onemli kent guvenligi sorunlarina donusebilmektedir. Kuresellesme ile birlikte olaganustu bir hiza ulasan kentlesme olgusu nedeniyle, zaten artan suc oranlari ile kendi icinde guvenlik sorunlarini barindirirken, bir yandan da soylulastirma cabalari, toplumsal catisma ortamini besleyerek onemli toplumsal sorunlara yol acmaktadir. Bu calismada soylulastirma cabalari ile beraber ortaya cikan kent guvenligi konusu incelenecektir. Calisma literatur arastirmasina dayanacaktir. Ekonomik sistemdeki donusumun, kentsel donusume yansimalari ve bu durumun beraberinde toplumsal donusumu de getirmesi konularinin uzerinde durularak, bu konu ile ilgili ortaya cikan ve cikabilecek kentsel guvenlik problemleri incelenecektir.
Yeryüzünde binlerce yıldır var olan insanoğlu, endüstri devrimi ile birlikte doğayla girdiği müca... more Yeryüzünde binlerce yıldır var olan insanoğlu, endüstri devrimi ile birlikte doğayla girdiği mücadeleyi kazanmaya başlamıştır. Aslında kazandığını sandığı savaşı kaybetmekte olduğunun farkına ise ancak 1970'lerden sonra varabilmiştir. Endüstri devrimi ne olursa olsun salt ilerleme fikriyle gelmiş ve devam etmiştir. Bu sürekli ilerleme fikri ile ülkelerin kalkınma çabaları giderek kalkınma politikalarına dönüşmüştür.
The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined ... more The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined as a concept, it can be said that it has existed since the concept of property first came into humanity's agenda. The concept has been one of the important research subjects within the recent years. Explaining the situation of whether to own something or not in its original meaning, this concept has found its current meaning in the last instance through acquiring some additional concepts related to human beings as humanity has progressed. Therefore, while the economic system currently valid in the world is related to ascend of poverty problem, pointing out capitalism or globalization as the reasons for dawn of poverty can be considered as a wrong or deficient thought. Urban poverty is relatively a new concept when compared with the concept of poverty. Urbanization rate in the world has progressed in a fine acceleration and 75% of the world's population lives in cities. While there are different reasons for that depending on the countries, with the development of technology, conversion of production models in the world can be suggested as the main reason. The same situation is experienced in Turkey through variation of these reasons, too. While Turkey has been experiencing unplanned domestic migration and unplanned urbanization, it has also been experiencing external immigration due to its geopolitical position in addition to the problems mentioned. Therefore, besides economic problems, the cities in Turkey are supposed to find solutions to migration problems. Urban poverty in Turkey is more apparent in slums, ruined regions, old abandoned regions of the cities, historical and cultural regions. This study, in which definition and dimensions of urban poverty concept as well as its current situation in Turkey are discussed, depends on literature review. Generally, data of Turkish Statistical Institute (TurkStat) published in 2016-2018 will be benefited.
Öz 20. yüzyılın sonlarında devletlerin tercih ettiği ekonomik üretim modeli olan fordizmin, kapit... more Öz 20. yüzyılın sonlarında devletlerin tercih ettiği ekonomik üretim modeli olan fordizmin, kapitalizmin karlılık ve verimlilik ilkelerini karşılayamayacak düzeyde eskidiği tartışmaları sürerken, 1970'li yılların sonlarından itibaren üretim modeli değişmeye, fiziksel emeğin yerini "bilgi" almaya başlamıştır. Ekonomik düzende ortaya çıkan bu gelişmelerle birlikte özellikle gelişmiş ülkelerde bulunan sanayi sektörü yerini, hizmet ve finans sektörüne bırakmıştır. Bu durum da öncelikle küreselleşmenin getirdiği mal ve işgücünün serbest dolaşımı nedeniyle, sanayinin gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere aktarılması sonucunda kentsel alanların sanayiden arındırılarak hizmet sektörünün kentlerde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Böylece kentsel mekânların dönüşümü de gerçekleşmeye başlamıştır. Sanayi sonrası oluşan durumda, kent merkezlerinin sanayi işletmelerinden arındırılması ve beraberinde hizmet sektörünün gelişmesi ile kent merkezleri yeni kentsel dönüşümlere ve yeni bir orta sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bununla birlikte hali hazırda kent merkezlerinde bulunan üst sınıfların kent merkezlerinden, kentin çevresinde bulunan, sonradan oluşturulan ve kentin merkezine kıyasla çeşitli yönlerden çekiciliği olan güvenli kentsel alanlara yönelik olarak o yıllarda başlayan göç, günümüzde de sürmektedir. Böylece eskinin üst-orta sınıfı kent merkezlerini terk ederken, yeni bir orta sınıf kent merkezlerinin özelliklerini keşfetmeye ve kentli olmanın yararlarını öğrenerek içselleştirmeye başlamıştır. Soylulaştırma (Gentrification) kavramı, ilk kez Londra'da işçi mahallelerinde bulunan konutların üst ve orta sınıf tarafından satın alınarak yıkılması ve bu konutların yerine lüks konutların yapılması ile birlikte mahallelerin toplumsal ve sosyal yapısının değiştirilmesi üzerine, 1964 yılında sosyolog Ruth Glass tarafından kullanılan bir kavramdır. Soylulaştırma kavramı ile kelime anlamından da anlaşılacağı gibi seçkin bir sınıf oluşturmak için kentsel mekânlarda devrim niteliğinde dönüşümlerin yapılarak toplumsal yapının dönüştürülmesi kastedilmektedir. Sanayinin kaldırıldığı kentsel mekânlardan işçi sınıfı veya daha alt sınıfların gönüllü olarak ya da zorla uzaklaştırılması ile kentsel mekânların yeni orta sınıflara açılması söz konusudur. Bu durum aynı zamanda bir tür yerinden etme sürecini de kapsadığı için önemli bir toplumsal çatışma nedeni de olabilmektedir. Kentsel mekânlarda ortaya çıkan çatışma, bir tür sınıf çatışmasından başlayarak önemli kent güvenliği sorunlarına dönüşebilmektedir. Küreselleşme ile birlikte olağanüstü bir hıza ulaşan kentleşme olgusu nedeniyle, zaten artan suç oranları ile kendi içinde güvenlik sorunlarını barındırırken, bir yandan da soylulaştırma çabaları, toplumsal çatışma ortamını besleyerek önemli toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Bu çalışmada soylulaştırma çabaları ile beraber ortaya çıkan kent güvenliği konusu incelenecektir. Çalışma literatür araştırmasına dayanacaktır. Ekonomik sistemdeki dönüşümün, kentsel dönüşüme yansımaları ve bu durumun beraberinde toplumsal dönüşümü de getirmesi konularının üzerinde durularak, bu konu ile ilgili ortaya çıkan ve çıkabilecek kentsel güvenlik problemleri incelenecektir.
Küresel Ekolojik Uluslararası Güvenlik Sempozyumu, 2020
ışığında, dünyada yaşanan diğer tecrübelerle birlikte, çıkabilecek olası sorunlar çevresel güvenl... more ışığında, dünyada yaşanan diğer tecrübelerle birlikte, çıkabilecek olası sorunlar çevresel güvenlik kapsamında değerlendirilecektir.
Günümüzde, yoksulluk, işsizlik, küresel ısınma, göçler, savaşlar gibi önü alınamaz bir şekilde bü... more Günümüzde, yoksulluk, işsizlik, küresel ısınma, göçler, savaşlar gibi önü alınamaz bir şekilde büyüyen sorunlar ürkütücü boyutlardadır. Sorunların temelinde, küreselleşme kaynaklı eşitsiz kalkınma ve katılım eksikliğinin olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle son yıllarda belirginleşen bir şekilde hem kalkınmanın hem de yönetim modellerinin içerikleri değişmektedir. Devletler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları gibi tüm toplumsal dinamiklerin karar almada ve uygulamada yönetime katılımını sağlayarak, birlikte yönetme yolunu daha çok tercih etmektedirler. Yönetişim kavramında ifadesini bulan bu model, doğal olarak devletler için yerel düşünmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda kalkınma hedefinin de yerel süreçlerle sağlanabileceği giderek daha fazla kabul görmektedir. Dolayısıyla kalkınmanın ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda yerel dinamikler harekete geçirilerek sağlanmasını hedefleyen yerel kalkınma kavramı önem kazanmaktadır. Çalışma ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanacaktır. Küreselleşmenin doğası gereği dünyadaki değişimin hızını, ekonomik, teknolojik, sosyal, kültürel, tüm alanlarda yakalamaya çalışan devletler, ilk anda birbirine zıt kavramlar gibi görünen küreselleşme ve yerelleşme kavramlarının yoğun etkileşimini de dikkate almak durumunda kalmaktadırlar. Bu çerçevede, yerel kalkınma ve yerel yönetişim kavramlarının devletlerin kalkınmasındaki yeri araştırılarak, bu konudaki literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Cappadocia Journal of History And Social Sciences, 2017
ÖZET
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve t... more ÖZET
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır. Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir. Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır. Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed. Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out. The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary. The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory. This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 2017
Tarihte uzun yıllar boyunca doğanın kendini yenilediği inancıyla insanlık sınırsız bir kalkınma ç... more Tarihte uzun yıllar boyunca doğanın kendini yenilediği inancıyla insanlık sınırsız bir kalkınma çabasıyla doğayı kullanmıştır. Süreç içerisinde doğanın kendini yenileme hızının da bir sınırı olduğu anlaşıldıktan sonra kalkınma çalışmalarına doğa faktörünün eklemlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ancak bu konu ülkelerin gelişmişliğine bağlı olarak, her ülke açısından farklı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla çözüm önerisi olarak
Çevre konusu günümüzde toplumların önemli bir gündemi haline gelmiştir. Çevre sorunlarının artık ... more Çevre konusu günümüzde toplumların önemli bir gündemi haline gelmiştir. Çevre sorunlarının artık insanların yaşamını tehdit etmesi ve çevrenin geri dönülmez bir şekilde tahribatı bu konunun önemini giderek artırmaktadır. İnsanların yaşamını tehdit eden çevre sorunları özellikle hassas gruplar içinde yer alan kadın, çocuk ve yaşlılarda daha etkili olmaktadır. Bununla birlikte çevre konusunda toplumsal cinsiyet temelinde oluşturulmuş verilerin yetersiz olması yapılan çalışmalarda vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, kadınların çevre açısından durumlarını net olarak ortaya koymanın oldukça zor olduğu belirtilmektedir.
Shelter has been a fundamental human need since the earliest times. Until World War I, government... more Shelter has been a fundamental human need since the earliest times. Until World War I, governments showed limited interest in addressing people's housing needs. However, by the end of the war, especially in European states between the two world wars, brought housing needs to the forefront as a critical issue. Consequently, the right to housing evolved into both a human need and a state responsibility. Many countries, including Türkiye, explicitly included the right to housing in their constitutions and enacted relevant laws and regulations. This commitment has also been emphasized in international conferences and conventions. In this context, the Republic of Türkiye, despite facing challenges due to wars since its establishment in 1923, efforts were made to establish a capital city befitting the Republic's ideals. Simultaneously, reconstruction initiatives took place throughout Anatolia. Extensive efforts were dedicated to rebuilding or constructing new houses that had suffered extensive damage during years of conflict. While rural communities largely addressed their housing issues independently, the problem persisted on a nationwide scale for the newly established state. Although substantial progress has been made over the years, the state continues to refine and develop housing policies. This study comprehensively examines the literature on the housing policies and incorporates legal regulations. The objective is to present a holistic view of the housing policies implemented throughout the history of the Republic of Türkiye. Despite apparent progress, the issue persists, acquiring new dimensions with growing population.
Çevre kavramı içerik olarak yaşamın her alanını kapsamaktadır. Önceleri doğadan ibaret olarak kab... more Çevre kavramı içerik olarak yaşamın her alanını kapsamaktadır. Önceleri doğadan ibaret olarak kabul edilen çevre kavramının içeriği zamanla hem genişlemiş hem de derinleşmiştir. Bu çerçevede yenilenebilir ve yenilemez doğal kaynakların ya da bitki ve hayvan türlerinin içinde olduğu, insan ve tüm türlerin yaşam şekilleri ve koşullarının da dahil olduğu çok geniş bir kavramdan bahsedilmektedir. Bütün bunları çevre sorunların konusu haline getiren de ağırlıklı olarak teknolojidir. Teknoloji kavramı da en az çevre kavramı kadar geniş olup hayatın her alanını kapsamaktadır. Teknoloji aslında, insanın kendisinin yaşayabileceği şartları oluşturabilmek için doğayı dönüştürmekte kullandığı bir araçtır. Endüstri Devrimi ile birlikte hızı artan bir şekilde gelişmeyi sürdürerek, 21. yüzyılda dijital bir çerçeveye evrilen teknolojinin, çevre problemlerinin yaratılmasının önemli sorumlularından biri olarak görüldüğü bilinmektedir. Ancak burada vurgulamak gerekir ki teknoloji tek başına bu problemlerden sorumlu değildir. Elbette teknolojiyi geliştiren insandır ve ne için kullanılacağına karar veren de insandır. Dolayısıyla çevre ve teknoloji kavramları her açıdan birbirlerine çok yakın bağlı ve bağımlıdırlar. Bu çerçevede çalışmada çevre ve teknoloji kavramlarına değinilerek, birbirleri ile ilişkileri ele alınmıştır. Literatürde çevre ve teknoloji kavramları ayrı ayrı bulunmaktadır. Birlikte değerlendirmeleri hususuna pek değinilmemiştir. Sonuç olarak bu kavramların birbirlerine etkileri ile birbirlerini etkilemeleri konusuna katkı sağlamak amaçlanmıştır.
The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined ... more The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined as a concept, it can be said that it has existed since the concept of property first came into humanity's agenda. The concept has been one of the important research subjects within the recent years. Explaining the situation of whether to own something or not in its original meaning, this concept has found its current meaning in the last instance through acquiring some additional concepts related to human beings as humanity has progressed. Therefore, while the economic system currently valid in the world is related to ascend of poverty problem, pointing out capitalism or globalization as the reasons for dawn of poverty can be considered as a wrong or deficient thought. Urban poverty is relatively a new concept when compared with the concept of poverty. Urbanization rate in the world has progressed in a fine acceleration and 75% of the world's population lives in cities. While there are different reasons for that depending on the countries, with the development of technology, conversion of production models in the world can be suggested as the main reason. The same situation is experienced in Turkey through variation of these reasons, too. While Turkey has been experiencing unplanned domestic migration and unplanned urbanization, it has also been experiencing external immigration due to its geopolitical position in addition to the problems mentioned. Therefore, besides economic problems, the cities in Turkey are supposed to find solutions to migration problems. Urban poverty in Turkey is more apparent in slums, ruined regions, old abandoned regions of the cities, historical and cultural regions. This study, in which definition and dimensions of urban poverty concept as well as its current situation in Turkey are discussed, depends on literature review. Generally, data of Turkish Statistical Institute (TurkStat) published in 2016-2018 will be benefited.
20. yuzyilin sonlarinda devletlerin tercih ettigi ekonomik uretim modeli olan fordizmin, kapitali... more 20. yuzyilin sonlarinda devletlerin tercih ettigi ekonomik uretim modeli olan fordizmin, kapitalizmin karlilik ve verimlilik ilkelerini karsilayamayacak duzeyde eskidigi tartismalari surerken, 1970’li yillarin sonlarindan itibaren uretim modeli degismeye, fiziksel emegin yerini “bilgi” almaya baslamistir. Ekonomik duzende ortaya cikan bu gelismelerle birlikte ozellikle gelismis ulkelerde bulunan sanayi sektoru yerini, hizmet ve finans sektorune birakmistir. Bu durum da oncelikle kuresellesmenin getirdigi mal ve isgucunun serbest dolasimi nedeniyle, sanayinin gelismis ulkelerden az gelismis ulkelere aktarilmasi sonucunda kentsel alanlarin sanayiden arindirilarak hizmet sektorunun kentlerde yayginlasmasini saglamistir. Boylece kentsel mekânlarin donusumu de gerceklesmeye baslamistir. Sanayi sonrasi olusan durumda, kent merkezlerinin sanayi isletmelerinden arindirilmasi ve beraberinde hizmet sektorunun gelismesi ile kent merkezleri yeni kentsel donusumlere ve yeni bir orta sinifin ortaya cikmasina neden olmustur. Bununla birlikte hali hazirda kent merkezlerinde bulunan ust siniflarin kent merkezlerinden, kentin cevresinde bulunan, sonradan olusturulan ve kentin merkezine kiyasla cesitli yonlerden cekiciligi olan guvenli kentsel alanlara yonelik olarak o yillarda baslayan goc, gunumuzde de surmektedir. Boylece eskinin ust-orta sinifi kent merkezlerini terk ederken, yeni bir orta sinif kent merkezlerinin ozelliklerini kesfetmeye ve kentli olmanin yararlarini ogrenerek icsellestirmeye baslamistir. Soylulastirma (Gentrification) kavrami, ilk kez Londra’da isci mahallelerinde bulunan konutlarin ust ve orta sinif tarafindan satin alinarak yikilmasi ve bu konutlarin yerine luks konutlarin yapilmasi ile birlikte mahallelerin toplumsal ve sosyal yapisinin degistirilmesi uzerine, 1964 yilinda sosyolog Ruth Glass tarafindan kullanilan bir kavramdir. Soylulastirma kavrami ile kelime anlamindan da anlasilacagi gibi seckin bir sinif olusturmak icin kentsel mekânlarda devrim niteliginde donusumlerin yapilarak toplumsal yapinin donusturulmesi kastedilmektedir. Sanayinin kaldirildigi kentsel mekânlardan isci sinifi veya daha alt siniflarin gonullu olarak ya da zorla uzaklastirilmasi ile kentsel mekânlarin yeni orta siniflara acilmasi soz konusudur. Bu durum ayni zamanda bir tur yerinden etme surecini de kapsadigi icin onemli bir toplumsal catisma nedeni de olabilmektedir. Kentsel mekânlarda ortaya cikan catisma, bir tur sinif catismasindan baslayarak onemli kent guvenligi sorunlarina donusebilmektedir. Kuresellesme ile birlikte olaganustu bir hiza ulasan kentlesme olgusu nedeniyle, zaten artan suc oranlari ile kendi icinde guvenlik sorunlarini barindirirken, bir yandan da soylulastirma cabalari, toplumsal catisma ortamini besleyerek onemli toplumsal sorunlara yol acmaktadir. Bu calismada soylulastirma cabalari ile beraber ortaya cikan kent guvenligi konusu incelenecektir. Calisma literatur arastirmasina dayanacaktir. Ekonomik sistemdeki donusumun, kentsel donusume yansimalari ve bu durumun beraberinde toplumsal donusumu de getirmesi konularinin uzerinde durularak, bu konu ile ilgili ortaya cikan ve cikabilecek kentsel guvenlik problemleri incelenecektir.
Yeryüzünde binlerce yıldır var olan insanoğlu, endüstri devrimi ile birlikte doğayla girdiği müca... more Yeryüzünde binlerce yıldır var olan insanoğlu, endüstri devrimi ile birlikte doğayla girdiği mücadeleyi kazanmaya başlamıştır. Aslında kazandığını sandığı savaşı kaybetmekte olduğunun farkına ise ancak 1970'lerden sonra varabilmiştir. Endüstri devrimi ne olursa olsun salt ilerleme fikriyle gelmiş ve devam etmiştir. Bu sürekli ilerleme fikri ile ülkelerin kalkınma çabaları giderek kalkınma politikalarına dönüşmüştür.
The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined ... more The date of poverty dates back to ancient times. Even if poverty has not been thoroughly defined as a concept, it can be said that it has existed since the concept of property first came into humanity's agenda. The concept has been one of the important research subjects within the recent years. Explaining the situation of whether to own something or not in its original meaning, this concept has found its current meaning in the last instance through acquiring some additional concepts related to human beings as humanity has progressed. Therefore, while the economic system currently valid in the world is related to ascend of poverty problem, pointing out capitalism or globalization as the reasons for dawn of poverty can be considered as a wrong or deficient thought. Urban poverty is relatively a new concept when compared with the concept of poverty. Urbanization rate in the world has progressed in a fine acceleration and 75% of the world's population lives in cities. While there are different reasons for that depending on the countries, with the development of technology, conversion of production models in the world can be suggested as the main reason. The same situation is experienced in Turkey through variation of these reasons, too. While Turkey has been experiencing unplanned domestic migration and unplanned urbanization, it has also been experiencing external immigration due to its geopolitical position in addition to the problems mentioned. Therefore, besides economic problems, the cities in Turkey are supposed to find solutions to migration problems. Urban poverty in Turkey is more apparent in slums, ruined regions, old abandoned regions of the cities, historical and cultural regions. This study, in which definition and dimensions of urban poverty concept as well as its current situation in Turkey are discussed, depends on literature review. Generally, data of Turkish Statistical Institute (TurkStat) published in 2016-2018 will be benefited.
Öz 20. yüzyılın sonlarında devletlerin tercih ettiği ekonomik üretim modeli olan fordizmin, kapit... more Öz 20. yüzyılın sonlarında devletlerin tercih ettiği ekonomik üretim modeli olan fordizmin, kapitalizmin karlılık ve verimlilik ilkelerini karşılayamayacak düzeyde eskidiği tartışmaları sürerken, 1970'li yılların sonlarından itibaren üretim modeli değişmeye, fiziksel emeğin yerini "bilgi" almaya başlamıştır. Ekonomik düzende ortaya çıkan bu gelişmelerle birlikte özellikle gelişmiş ülkelerde bulunan sanayi sektörü yerini, hizmet ve finans sektörüne bırakmıştır. Bu durum da öncelikle küreselleşmenin getirdiği mal ve işgücünün serbest dolaşımı nedeniyle, sanayinin gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere aktarılması sonucunda kentsel alanların sanayiden arındırılarak hizmet sektörünün kentlerde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Böylece kentsel mekânların dönüşümü de gerçekleşmeye başlamıştır. Sanayi sonrası oluşan durumda, kent merkezlerinin sanayi işletmelerinden arındırılması ve beraberinde hizmet sektörünün gelişmesi ile kent merkezleri yeni kentsel dönüşümlere ve yeni bir orta sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bununla birlikte hali hazırda kent merkezlerinde bulunan üst sınıfların kent merkezlerinden, kentin çevresinde bulunan, sonradan oluşturulan ve kentin merkezine kıyasla çeşitli yönlerden çekiciliği olan güvenli kentsel alanlara yönelik olarak o yıllarda başlayan göç, günümüzde de sürmektedir. Böylece eskinin üst-orta sınıfı kent merkezlerini terk ederken, yeni bir orta sınıf kent merkezlerinin özelliklerini keşfetmeye ve kentli olmanın yararlarını öğrenerek içselleştirmeye başlamıştır. Soylulaştırma (Gentrification) kavramı, ilk kez Londra'da işçi mahallelerinde bulunan konutların üst ve orta sınıf tarafından satın alınarak yıkılması ve bu konutların yerine lüks konutların yapılması ile birlikte mahallelerin toplumsal ve sosyal yapısının değiştirilmesi üzerine, 1964 yılında sosyolog Ruth Glass tarafından kullanılan bir kavramdır. Soylulaştırma kavramı ile kelime anlamından da anlaşılacağı gibi seçkin bir sınıf oluşturmak için kentsel mekânlarda devrim niteliğinde dönüşümlerin yapılarak toplumsal yapının dönüştürülmesi kastedilmektedir. Sanayinin kaldırıldığı kentsel mekânlardan işçi sınıfı veya daha alt sınıfların gönüllü olarak ya da zorla uzaklaştırılması ile kentsel mekânların yeni orta sınıflara açılması söz konusudur. Bu durum aynı zamanda bir tür yerinden etme sürecini de kapsadığı için önemli bir toplumsal çatışma nedeni de olabilmektedir. Kentsel mekânlarda ortaya çıkan çatışma, bir tür sınıf çatışmasından başlayarak önemli kent güvenliği sorunlarına dönüşebilmektedir. Küreselleşme ile birlikte olağanüstü bir hıza ulaşan kentleşme olgusu nedeniyle, zaten artan suç oranları ile kendi içinde güvenlik sorunlarını barındırırken, bir yandan da soylulaştırma çabaları, toplumsal çatışma ortamını besleyerek önemli toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Bu çalışmada soylulaştırma çabaları ile beraber ortaya çıkan kent güvenliği konusu incelenecektir. Çalışma literatür araştırmasına dayanacaktır. Ekonomik sistemdeki dönüşümün, kentsel dönüşüme yansımaları ve bu durumun beraberinde toplumsal dönüşümü de getirmesi konularının üzerinde durularak, bu konu ile ilgili ortaya çıkan ve çıkabilecek kentsel güvenlik problemleri incelenecektir.
Küresel Ekolojik Uluslararası Güvenlik Sempozyumu, 2020
ışığında, dünyada yaşanan diğer tecrübelerle birlikte, çıkabilecek olası sorunlar çevresel güvenl... more ışığında, dünyada yaşanan diğer tecrübelerle birlikte, çıkabilecek olası sorunlar çevresel güvenlik kapsamında değerlendirilecektir.
Günümüzde, yoksulluk, işsizlik, küresel ısınma, göçler, savaşlar gibi önü alınamaz bir şekilde bü... more Günümüzde, yoksulluk, işsizlik, küresel ısınma, göçler, savaşlar gibi önü alınamaz bir şekilde büyüyen sorunlar ürkütücü boyutlardadır. Sorunların temelinde, küreselleşme kaynaklı eşitsiz kalkınma ve katılım eksikliğinin olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle son yıllarda belirginleşen bir şekilde hem kalkınmanın hem de yönetim modellerinin içerikleri değişmektedir. Devletler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları gibi tüm toplumsal dinamiklerin karar almada ve uygulamada yönetime katılımını sağlayarak, birlikte yönetme yolunu daha çok tercih etmektedirler. Yönetişim kavramında ifadesini bulan bu model, doğal olarak devletler için yerel düşünmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda kalkınma hedefinin de yerel süreçlerle sağlanabileceği giderek daha fazla kabul görmektedir. Dolayısıyla kalkınmanın ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda yerel dinamikler harekete geçirilerek sağlanmasını hedefleyen yerel kalkınma kavramı önem kazanmaktadır. Çalışma ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanacaktır. Küreselleşmenin doğası gereği dünyadaki değişimin hızını, ekonomik, teknolojik, sosyal, kültürel, tüm alanlarda yakalamaya çalışan devletler, ilk anda birbirine zıt kavramlar gibi görünen küreselleşme ve yerelleşme kavramlarının yoğun etkileşimini de dikkate almak durumunda kalmaktadırlar. Bu çerçevede, yerel kalkınma ve yerel yönetişim kavramlarının devletlerin kalkınmasındaki yeri araştırılarak, bu konudaki literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Cappadocia Journal of History And Social Sciences, 2017
ÖZET
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve t... more ÖZET
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır. Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir. Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır. Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed. Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out. The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary. The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory. This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 2017
Tarihte uzun yıllar boyunca doğanın kendini yenilediği inancıyla insanlık sınırsız bir kalkınma ç... more Tarihte uzun yıllar boyunca doğanın kendini yenilediği inancıyla insanlık sınırsız bir kalkınma çabasıyla doğayı kullanmıştır. Süreç içerisinde doğanın kendini yenileme hızının da bir sınırı olduğu anlaşıldıktan sonra kalkınma çalışmalarına doğa faktörünün eklemlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ancak bu konu ülkelerin gelişmişliğine bağlı olarak, her ülke açısından farklı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla çözüm önerisi olarak
Çevre konusu günümüzde toplumların önemli bir gündemi haline gelmiştir. Çevre sorunlarının artık ... more Çevre konusu günümüzde toplumların önemli bir gündemi haline gelmiştir. Çevre sorunlarının artık insanların yaşamını tehdit etmesi ve çevrenin geri dönülmez bir şekilde tahribatı bu konunun önemini giderek artırmaktadır. İnsanların yaşamını tehdit eden çevre sorunları özellikle hassas gruplar içinde yer alan kadın, çocuk ve yaşlılarda daha etkili olmaktadır. Bununla birlikte çevre konusunda toplumsal cinsiyet temelinde oluşturulmuş verilerin yetersiz olması yapılan çalışmalarda vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, kadınların çevre açısından durumlarını net olarak ortaya koymanın oldukça zor olduğu belirtilmektedir.
Bu çalışmada, Küreselleşme kavramının kentler üzerinde ki etkisi sosyo-mekansal ve sosyo-kültürel... more Bu çalışmada, Küreselleşme kavramının kentler üzerinde ki etkisi sosyo-mekansal ve sosyo-kültürel alanlarda tartışılacaktır. Vize için yeni bir kalkınma modeli olan Sakin Şehir hareketi, küreselleşen dünyada rekabet içinde olan kentlerin aksine kendi yerel değerlerini korumaya çalışan ve kendi kent özelliklerini ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır. Sakin şehir üyeliği için çevre ve altyapı politikaları, kentsel kalite için teknoloji ve tesisler, yerel üretimi korumak, misafirperverlik, farkındalık ve sürdürülebilirlik önemli kriterlerdir. Her şeyden önce, hükümetlerin ve işletmelerin refah, çevre ve kalkınma politikaları için önemli bir unsurdur. Küresel çevre krizi ve bu sorunları çözmek için önerileri kapsamaktadır. Bu bağlamda sakin şehrin ilk ortaya çıktığı ve iyi bir örnek olan gösterilen İtalya’nın Bra şehri ile Türkiye’nin Kırklareli şehrinin sakin şehri olan Vize İlçesi ile karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Çalışmada İtalya’da sakin şehirlerin ortaya çıkışları tarihsel olarak ele alınarak Bra şehrinin sakin olma süreci de ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Vize’nin Sakin Şehir olma süreci sürdürülebilir “Kentler İçin On Melbourne Prensibi” üzerinden incelenerek, tasarım, nüfus, yaşam kalitesi elverişliliği açısından İtalya’nın Bra şehriyle karşılaştırma yapılacaktır. Böylece “ sakin olduktan” sonra şehir /tanıtımı / marka ve pazarlaması, şehrin sahip olduğu değerlerin ortaya konulmasın ve değerlerin etkin bir şekilde kullanılması açısından günümüzdeki “sakin - şehir” modeli karşılaştırmalı olarak incelenmeye çalışılacaktır. Anahtar kelimeler : Küreselleşme, Mekan , Sakin Şehir, Vize, İtalya
Uploads
Papers by Ahsen SACLI
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır.
Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir.
Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed.
Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out.
The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary.
The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory.
This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Bu araştırmada ekonomik, toplumsal, politik pek çok konuda başat iki faktör olan çevre ve teknoloji kavramları ile bunların politik boyutları incelenmiştir. Yeryüzündeki yaşam açısından çok önemli etkileri olan bu kavramların yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası düzeyde belirleyici özellikleri bulunmaktadır. Bu araştırmada uluslararası düzeyde çevre ve teknoloji politikaları ile bunların birbirine olan etkileri konusu ele alınmıştır.
Tarih boyunca teknolojinin ilerlemesi, endüstrileşmenin artması, tarımın sanayileşmesi gibi birçok gelişme neticesinde çevre sorunlarının dikkat çekici şekilde artması, çevre sorunlarının müsebbibi olarak teknolojinin gösterilmesine neden olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, temelde iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. İlki tüm çevre sorunlarının kaynağını dolaylı yada dolaysız teknolojik gelişmelere bağlayan görüştür. Diğeri ise, tüm sorunlardan teknolojinin sorumlu olmadığını, teknolojiden kaynaklanan problemlerin üstesinden yine teknoloji ile gelinebileceğini savunan görüştür. Teknolojinin ilerlemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm üretme çerçevesinde birçok teknoloji geliştirilmiştir. Ancak bu teknolojiler sektör bazında ve lokal düzeyde kalmaktadır. Küresel düzeyde ele alınması gereken çevre sorunlarına küresel düzeyde çözümler üretmek gerekmektedir.
Gelişmiş azgelişmiş ülke ayrımının önemli parametrelerinden biri teknoloji geliştirebilmektir. Teknoloji geliştirme kapasitesinin ve geliştirilen teknolojiyi kullanabilmenin yanı sıra bunun getirilerinin toplumsal faydaya dönüştürülebilmesi gelişmiş ülke olabilmenin belirleyici özelliklerindendir. Dolayısıyla devletlerin gelişme politikaları çerçevesinde sağlam ve uygulanabilir bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi ve bu politikalarda çevresel değerlere özel önem verilmesi gerekmektedir. Bu politikaların uygulanabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası tüm düzeylerde işbirliği ve dayanışmanın gerekliliği de çevre ve teknoloji olgularının içeriği gereği zorunlu olmaktadır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanmaktadır. Çevre ve teknoloji kavramlarının etik ve politik boyutu üzerinde durulmakta, özellikle uluslararası boyutuna dikkat çekilmektedir.
ABSTRACT
In this study, the two principal factors, environment and technology and its political scopes, which dominate some cases such as economic, social, political issues, were examined. On the point of view of life on earth the effects are very important that the concepts of local, regional, national and international levels have decisive characteristics. In this research environment and technology policies at the international level and their mutual interactions have been discussed.
Throughout the history, increased remarkable way the development of environmental problems as a result of many developments such as technological progress, increasing industrialization, the industrialization of agriculture, as the cause of environmental problems caused by technology is to be displayed. Although there are various opinions on this issue, are essentially two opposing views stand out.
The first opinion is direct or indirect source of all environmental problems connected with the technological developments. The other, technology was not responsible for all issues and technology can also overcome problems arising from the technology. In the framework of to produce solutions to the problems caused by the progress of technology, many technologies are developed. However, these technologies are standing sector-specific and local level. Should be addressed at the global level, to produce global solutions for environmental problems are necessary.
The important parameter of developed and underdeveloped country distinction is that can produce the technology. As well as the capacity of technology development and being able to use the technology, being able to convert to the social benefit these issue, defining characteristic of the developed country. Within the framework of development policies of governments, development of so strong and viable science and technology policies and those policies should be given particular attention to the environmental values. To implement these policies at local, regional, national and international cooperation and solidarity at all levels, from the requirement to the contents of environment and technology subjects are compulsory.
This research is mainly based on literature review and ethical and political dimensions of environment and technology concepts are discussed, attention is drawn particularly to the international dimension.
Sakin şehir üyeliği için çevre ve altyapı politikaları, kentsel kalite için teknoloji ve tesisler, yerel üretimi korumak, misafirperverlik, farkındalık ve sürdürülebilirlik önemli kriterlerdir. Her şeyden önce, hükümetlerin ve işletmelerin refah, çevre ve kalkınma politikaları için önemli bir unsurdur. Küresel çevre krizi ve bu sorunları çözmek için önerileri kapsamaktadır.
Bu bağlamda sakin şehrin ilk ortaya çıktığı ve iyi bir örnek olan gösterilen İtalya’nın Bra şehri ile Türkiye’nin Kırklareli şehrinin sakin şehri olan Vize İlçesi ile karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Çalışmada İtalya’da sakin şehirlerin ortaya çıkışları tarihsel olarak ele alınarak Bra şehrinin sakin olma süreci de ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Vize’nin Sakin Şehir olma süreci sürdürülebilir “Kentler İçin On Melbourne Prensibi” üzerinden incelenerek, tasarım, nüfus, yaşam kalitesi elverişliliği açısından İtalya’nın Bra şehriyle karşılaştırma yapılacaktır.
Böylece “ sakin olduktan” sonra şehir /tanıtımı / marka ve pazarlaması, şehrin sahip olduğu değerlerin ortaya konulmasın ve değerlerin etkin bir şekilde kullanılması açısından günümüzdeki “sakin - şehir” modeli karşılaştırmalı olarak incelenmeye çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler : Küreselleşme, Mekan , Sakin Şehir, Vize, İtalya