"The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in dome... more "The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic policies, economic and social issues but also in foreign policies and diplomacy. The opening-up of Turkish people to the world in the 1990ies paved the way to their interaction with other countries which, in turn, played a major role in the transformation of the country. In this period, the parallel diplomacy practiced on a one-to-one basis by Turkish educational institutions, local governments and various NGOs through activities ranging from cultural events to humanitarian aid, has been the invisible power of Turkish foreign policy. As a country which has a universal narrative story of its own to tell the world, Turkey's way to expressing itself in a correct and efficient way, goes through the development of individual rights and freedoms, the granting of a sense of belonging to its citizens which they will be proud of as well as the support of cultural diplomacy carried out by NGOs. Thus, a strategy to be developed by leading NGOs which are the main actors of cultural diplomacy, and providing them the resources they need, will not only strengthen the democratic structure of the country. Above all, through such a strategy, Turkey's soft power which plays a leading role in the practice of cultural diplomacy on a global scale will become all the more so efficient and perceptible. Taking into consideration the changes currently occurring in the world, this article dealing with cultural diplomacy aims at shedding a light on the evolution which Turkish diplomacy is going through in terms of its enforcing institutions and practice.
“The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic ... more “The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic policies, economic and social issues but also in foreign policies and diplomacy. The opening-up of Turkish people to the world in the 1990ies paved the way to their interaction with other countries which, in turn, played a major role in the transformation of the country. In this period, the parallel diplomacy practiced on a one-to-one basis by Turkish educational institutions, local governments and various NGOs through activities ranging from cultural events to humanitarian aid, has been the invisible power of Turkish foreign policy. As a country which has a universal narrative story of its own to tell the world, Turkey's way to expressing itself in a correct and efficient way, goes through the development of individual rights and freedoms, the granting of a sense of belonging to its citizens which they will be proud of as well as the support of cultural diplomacy carried out by NGOs. Thus, a strategy to be developed by leading NGOs which are the main actors of cultural diplomacy, and providing them the resources they need, will not only strengthen the democratic structure of the country. Above all, through such a strategy, Turkey's soft power which plays a leading role in the practice of cultural diplomacy on a global scale will become all the more so efficient and perceptible. Taking into consideration the changes currently occurring in the world, this article dealing with cultural diplomacy aims at shedding a light on the evolution which Turkish diplomacy is going through in terms of its enforcing institutions and practice.
... Bu çerçevede Hindistan bölge ülkeleri ile terörle mücadele ve teknik yardım konularında ikili... more ... Bu çerçevede Hindistan bölge ülkeleri ile terörle mücadele ve teknik yardım konularında ikili anlaşmalar yaparak Orta Asya'nın istikrarına önem vermiştir ... Ancak geri çekilmeden üç ay sonra Navaz Şerif hükümeti askeri bir darbe ile düşürülmüş ve yerine Pervez Müşerref geçmiştir ...
Turk-Amerikan askerA® iliskilerine kurumsal bir nitelik kazandiran NATO, Soguk Savas sonrasi done... more Turk-Amerikan askerA® iliskilerine kurumsal bir nitelik kazandiran NATO, Soguk Savas sonrasi donemde buyuk bir degisim sureci icerisine girmistir. Degisen guvenlik kosullari "onleyici diplomasi ve kriz yonetimi" ile "uluslararasi terorizmle mucadele"yi Ittifakin temel islevi haline getirirken, Ittifak'in uye sayisi 16'dan 26'ya cikmistir. Turkiye, Amerikan dis politikasinin oncelikleri arasinda ust siralarda yer alan NATO'nun donusumu ve genislemesi konusunda bazi cekinceler one surmekle birlikte aktif destek saglamistir. Bu calismada, bir yandan NATO'nun donusum sureci etrafli bir sekilde ele alinirken, bir yandan da bunun Turk-Amerikan askerA® iliskilerine olan yansimalari ortaya konmaya calisilacaktir.
2015 yılında bağımsızlığının 70. Yılını kutlayan Endonezya,
siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanın... more 2015 yılında bağımsızlığının 70. Yılını kutlayan Endonezya, siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanında yarısını 30 yaş altında gençlerin oluşturduğu 250 milyonu aşan nüfusu ile Güney Doğu Asya’nın bölgesel lideridir. Sukarno ve Hatta’nın 17 Ağustos 1945 tarihinde ilan ettiği bağımsızlık bildirisi, ülkeyi üç asırdan fazla sömüren Hollanda’ya karşı 1945-1949 yılları arasında verilen özgürlük savaşının neticesinde Batılı devletler tarafından da tanınmış ve böylece Endonezya uluslararası toplumun üyesi haline gelmiştir. 1998’da yaşanan siyasal dönüşümünün ardından sırasıyla 1999, 2004, 2009 ve 2014’de gerçekleştirilen demokratik seçimler sayesinde dünyanın üçüncü en büyük demokrasi olarak kabul görmesi, “çeşitlilik içerisinde birlik” anlayışının hakim olduğu çok kültürlü toplumu, 2000’li yılların başından itibaren sürekli olarak yılda %5-6 büyüyen ekonomisi Endonezya’nın başarı hikayesinde öne çıkan unsurladır. Kitlesel yoksulluk, ağır dış borç yükü, alt yapı eksiklikleri, bölgeler arası eşitsizlik gibi hususlar ise Endonezya’nın çözüm aradığı başlıca sorunlardır
Giriş Milletler meselesi, Rusya'nın 15. yüzyılın sonlarında Moskova Knyazlığı etrafın-da birleşme... more Giriş Milletler meselesi, Rusya'nın 15. yüzyılın sonlarında Moskova Knyazlığı etrafın-da birleşmeye başladığı tarihten itibaren aktüel olan bir sorunudur. Rusya'nın 1552'de Kazan'ın ele geçirilmesi ile başlayan yayılma süreci ve alınan yeni topraklardaki yerli halklara yönelik politikaları bu sorunun kaynağını oluşturmuştur. Milletler meselesi Rus tarihinde Rus Çarlığı ve SSCB olmak üzere iki büyük imparatorluğun dağılma-sında birinci derecede etken rol oynamıştır. Çok uluslu devlet yapısını sorunun kay-nağı olarak gören ve bunu ortadan kaldırmaya yönelik yapılan girişimler, milletler meselesini hafifletmek bir yana daha akut bir hal almasına yol açmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında II. Aleksander'ın imparatorluğun azınlıklarını Ruslaştırmaya yönelik yürüttüğü Russifikasyon politikaları Çarlık içerisindeki memnuniyetsizliği daha da artırmış ve Bolşevik Devrimi'nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Brejnev dönemin-de yoğunluk kazanan "Homosovetikus" (Sovyet insanı) yaratma çabaları bu sorunu ortadan kaldıramamış, SSCB milli sınırlar temelinde parçalanmıştır. 1991'de Rusya Federasyonu'nun SSCB'nin yasal halefi sıfatıyla, Yalta düzeninin SSCB'ye sağladığı imtiyazları da alarak tarihteki en büyük ve en homojen nüfus yapısına sahip olarak ortaya çıkması da bu sorunu hafifletmemiştir. Yeni Rusya tarihinin ilk yirmi yılında da milletler meselesi ülkenin iç ve dış poli-tikasında belirleyici olmaya devam etmiştir. Rus siyasi elitinin bilinç altına hakim olan ve kararlarına etki eden "imparatorluk güdüsü" ile "dağılma sendromu" arasında gi-dip gelen yaklaşımlar Rusya'da bağımsızlık sonrasında da milletler meselesine ilişkin üzerinde uzlaşılır bir devlet politikasının yürütülmesini zorlaştırmıştır. 1991-2012 yılları arasında Rusya'da milletler meselesi ve bu konudaki devlet politikası Rusya'da üç farklı şekilde tezahür etmiştir. Yeltsin'in iktidarı boyunca "alabildiğiniz kadar ege
From the Russian perspective Middle East consists of three part. According to its priority for Ru... more From the Russian perspective Middle East consists of three part. According to its priority for Russian foreign policy, Muslim populated former Soviet republics considered first part of Middle East. Second is non-Arabian Middle East which includes Turkey, Iran and Afghanistan. As third come Arabian Middle East. Russia has historical roots in this region. Russian influences in Arabian Middle East reached the highest level during the Cold War period. This article examines the Russian policies on Arabian Middle East after the cold war period and tries to clear how Russia effective in Arabian Middle East compared to Cold War period.
"The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in dome... more "The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic policies, economic and social issues but also in foreign policies and diplomacy. The opening-up of Turkish people to the world in the 1990ies paved the way to their interaction with other countries which, in turn, played a major role in the transformation of the country. In this period, the parallel diplomacy practiced on a one-to-one basis by Turkish educational institutions, local governments and various NGOs through activities ranging from cultural events to humanitarian aid, has been the invisible power of Turkish foreign policy. As a country which has a universal narrative story of its own to tell the world, Turkey's way to expressing itself in a correct and efficient way, goes through the development of individual rights and freedoms, the granting of a sense of belonging to its citizens which they will be proud of as well as the support of cultural diplomacy carried out by NGOs. Thus, a strategy to be developed by leading NGOs which are the main actors of cultural diplomacy, and providing them the resources they need, will not only strengthen the democratic structure of the country. Above all, through such a strategy, Turkey's soft power which plays a leading role in the practice of cultural diplomacy on a global scale will become all the more so efficient and perceptible. Taking into consideration the changes currently occurring in the world, this article dealing with cultural diplomacy aims at shedding a light on the evolution which Turkish diplomacy is going through in terms of its enforcing institutions and practice.
“The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic ... more “The 21st century is a period in which Turkey is going through deep changes not only in domestic policies, economic and social issues but also in foreign policies and diplomacy. The opening-up of Turkish people to the world in the 1990ies paved the way to their interaction with other countries which, in turn, played a major role in the transformation of the country. In this period, the parallel diplomacy practiced on a one-to-one basis by Turkish educational institutions, local governments and various NGOs through activities ranging from cultural events to humanitarian aid, has been the invisible power of Turkish foreign policy. As a country which has a universal narrative story of its own to tell the world, Turkey's way to expressing itself in a correct and efficient way, goes through the development of individual rights and freedoms, the granting of a sense of belonging to its citizens which they will be proud of as well as the support of cultural diplomacy carried out by NGOs. Thus, a strategy to be developed by leading NGOs which are the main actors of cultural diplomacy, and providing them the resources they need, will not only strengthen the democratic structure of the country. Above all, through such a strategy, Turkey's soft power which plays a leading role in the practice of cultural diplomacy on a global scale will become all the more so efficient and perceptible. Taking into consideration the changes currently occurring in the world, this article dealing with cultural diplomacy aims at shedding a light on the evolution which Turkish diplomacy is going through in terms of its enforcing institutions and practice.
... Bu çerçevede Hindistan bölge ülkeleri ile terörle mücadele ve teknik yardım konularında ikili... more ... Bu çerçevede Hindistan bölge ülkeleri ile terörle mücadele ve teknik yardım konularında ikili anlaşmalar yaparak Orta Asya'nın istikrarına önem vermiştir ... Ancak geri çekilmeden üç ay sonra Navaz Şerif hükümeti askeri bir darbe ile düşürülmüş ve yerine Pervez Müşerref geçmiştir ...
Turk-Amerikan askerA® iliskilerine kurumsal bir nitelik kazandiran NATO, Soguk Savas sonrasi done... more Turk-Amerikan askerA® iliskilerine kurumsal bir nitelik kazandiran NATO, Soguk Savas sonrasi donemde buyuk bir degisim sureci icerisine girmistir. Degisen guvenlik kosullari "onleyici diplomasi ve kriz yonetimi" ile "uluslararasi terorizmle mucadele"yi Ittifakin temel islevi haline getirirken, Ittifak'in uye sayisi 16'dan 26'ya cikmistir. Turkiye, Amerikan dis politikasinin oncelikleri arasinda ust siralarda yer alan NATO'nun donusumu ve genislemesi konusunda bazi cekinceler one surmekle birlikte aktif destek saglamistir. Bu calismada, bir yandan NATO'nun donusum sureci etrafli bir sekilde ele alinirken, bir yandan da bunun Turk-Amerikan askerA® iliskilerine olan yansimalari ortaya konmaya calisilacaktir.
2015 yılında bağımsızlığının 70. Yılını kutlayan Endonezya,
siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanın... more 2015 yılında bağımsızlığının 70. Yılını kutlayan Endonezya, siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanında yarısını 30 yaş altında gençlerin oluşturduğu 250 milyonu aşan nüfusu ile Güney Doğu Asya’nın bölgesel lideridir. Sukarno ve Hatta’nın 17 Ağustos 1945 tarihinde ilan ettiği bağımsızlık bildirisi, ülkeyi üç asırdan fazla sömüren Hollanda’ya karşı 1945-1949 yılları arasında verilen özgürlük savaşının neticesinde Batılı devletler tarafından da tanınmış ve böylece Endonezya uluslararası toplumun üyesi haline gelmiştir. 1998’da yaşanan siyasal dönüşümünün ardından sırasıyla 1999, 2004, 2009 ve 2014’de gerçekleştirilen demokratik seçimler sayesinde dünyanın üçüncü en büyük demokrasi olarak kabul görmesi, “çeşitlilik içerisinde birlik” anlayışının hakim olduğu çok kültürlü toplumu, 2000’li yılların başından itibaren sürekli olarak yılda %5-6 büyüyen ekonomisi Endonezya’nın başarı hikayesinde öne çıkan unsurladır. Kitlesel yoksulluk, ağır dış borç yükü, alt yapı eksiklikleri, bölgeler arası eşitsizlik gibi hususlar ise Endonezya’nın çözüm aradığı başlıca sorunlardır
Giriş Milletler meselesi, Rusya'nın 15. yüzyılın sonlarında Moskova Knyazlığı etrafın-da birleşme... more Giriş Milletler meselesi, Rusya'nın 15. yüzyılın sonlarında Moskova Knyazlığı etrafın-da birleşmeye başladığı tarihten itibaren aktüel olan bir sorunudur. Rusya'nın 1552'de Kazan'ın ele geçirilmesi ile başlayan yayılma süreci ve alınan yeni topraklardaki yerli halklara yönelik politikaları bu sorunun kaynağını oluşturmuştur. Milletler meselesi Rus tarihinde Rus Çarlığı ve SSCB olmak üzere iki büyük imparatorluğun dağılma-sında birinci derecede etken rol oynamıştır. Çok uluslu devlet yapısını sorunun kay-nağı olarak gören ve bunu ortadan kaldırmaya yönelik yapılan girişimler, milletler meselesini hafifletmek bir yana daha akut bir hal almasına yol açmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında II. Aleksander'ın imparatorluğun azınlıklarını Ruslaştırmaya yönelik yürüttüğü Russifikasyon politikaları Çarlık içerisindeki memnuniyetsizliği daha da artırmış ve Bolşevik Devrimi'nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Brejnev dönemin-de yoğunluk kazanan "Homosovetikus" (Sovyet insanı) yaratma çabaları bu sorunu ortadan kaldıramamış, SSCB milli sınırlar temelinde parçalanmıştır. 1991'de Rusya Federasyonu'nun SSCB'nin yasal halefi sıfatıyla, Yalta düzeninin SSCB'ye sağladığı imtiyazları da alarak tarihteki en büyük ve en homojen nüfus yapısına sahip olarak ortaya çıkması da bu sorunu hafifletmemiştir. Yeni Rusya tarihinin ilk yirmi yılında da milletler meselesi ülkenin iç ve dış poli-tikasında belirleyici olmaya devam etmiştir. Rus siyasi elitinin bilinç altına hakim olan ve kararlarına etki eden "imparatorluk güdüsü" ile "dağılma sendromu" arasında gi-dip gelen yaklaşımlar Rusya'da bağımsızlık sonrasında da milletler meselesine ilişkin üzerinde uzlaşılır bir devlet politikasının yürütülmesini zorlaştırmıştır. 1991-2012 yılları arasında Rusya'da milletler meselesi ve bu konudaki devlet politikası Rusya'da üç farklı şekilde tezahür etmiştir. Yeltsin'in iktidarı boyunca "alabildiğiniz kadar ege
From the Russian perspective Middle East consists of three part. According to its priority for Ru... more From the Russian perspective Middle East consists of three part. According to its priority for Russian foreign policy, Muslim populated former Soviet republics considered first part of Middle East. Second is non-Arabian Middle East which includes Turkey, Iran and Afghanistan. As third come Arabian Middle East. Russia has historical roots in this region. Russian influences in Arabian Middle East reached the highest level during the Cold War period. This article examines the Russian policies on Arabian Middle East after the cold war period and tries to clear how Russia effective in Arabian Middle East compared to Cold War period.
Türkye le Kazakstan arasındak kültür ve sanat lşkler
hem kl düzeyde hem de çok taraı şbrlğ platfo... more Türkye le Kazakstan arasındak kültür ve sanat lşkler hem kl düzeyde hem de çok taraı şbrlğ platformlarında dnamk br şeklde gelşen şbrlğ alanıdır. Bu şbrlğ taraflara sağladığı karşılıklı çıkarların ötesnde Türk dl konuşan halkların kültürel ortaklığının güçlenmesne ve Türk cumhur- yetler arasındak bütünleşmeye katkı sunan çok yönlü ve çok boyutlu çıktıları olan br ortaklıktır. Türkye le Kazakstan arasında kurulan stratejk ortaklığa da temel teşkil eden kültürel ve sanatsal lşkler pek çok açıdan model oluşturablecek br nitelktedr.
24 Eylül 1991’de ilan edilen bağımsızlığın ardından Ermenistan’da üçüncü cumhuriyet dönemi başlam... more 24 Eylül 1991’de ilan edilen bağımsızlığın ardından Ermenistan’da üçüncü cumhuriyet dönemi başlamıştır. Ermenistan’da birinci cumhuriyet, 1918-1920 yılları arasındaki bağımsızlık dönemini; ikincisi ise 1922-1990 yılları arası Sovyet Ermenistan’ı dönemi kapsamaktadır. Avrasya Ekonomik Birliği’nin 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girmesiyle başlayan dönemin Ermenistan’da dördüncü cumhuriyet olarak adlandırılıp adlandırılmayacağı bir yana, bu gelişme Rusya-Ermenistan ilişkilerinde olduğu kadar, Rusya’daki Ermeni diasporasının geleceği açısından da önemli değişimleri beraberinde getirecektir.
Glasnot ve perestroika döneminde Ermenistan, egemenlik ve bağımsızlık mücadelesini Dağlık Karabağ sorunu üzerinden yürütmüştü ve Dağlık Karabağ, Ermenistan’da hem milli uyanış ve birliğin sembolü olmuştur. 2014 yılına gelindiğinde ise Ermenistan, Dağlık Karabağ’ı kaybetmemek ve Azerbaycan karşısında Rusya’yı yanında tutmak için egemenliğinden ve bağımsızlığından Rusya lehine feragat etmektedir. Ermenistan’ın bu tercihinde Kırım yarım adasındaki donanmanın geleceği için Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın, Ermenistan’daki askeri üslerinin varlığı için de aynı şekilde hareket edebileceği endişesi ne derece etkili olmuştur tartışmaya açık bir konudur.
Uploads
Papers by FIRAT PURTAŞ
siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanında yarısını 30 yaş altında
gençlerin oluşturduğu 250 milyonu aşan nüfusu ile Güney Doğu
Asya’nın bölgesel lideridir. Sukarno ve Hatta’nın 17 Ağustos 1945
tarihinde ilan ettiği bağımsızlık bildirisi, ülkeyi üç asırdan fazla sömüren Hollanda’ya karşı 1945-1949 yılları arasında verilen özgürlük savaşının neticesinde Batılı devletler tarafından da tanınmış ve
böylece Endonezya uluslararası toplumun üyesi haline gelmiştir.
1998’da yaşanan siyasal dönüşümünün ardından sırasıyla 1999,
2004, 2009 ve 2014’de gerçekleştirilen demokratik seçimler sayesinde dünyanın üçüncü en büyük demokrasi olarak kabul görmesi,
“çeşitlilik içerisinde birlik” anlayışının hakim olduğu çok kültürlü toplumu, 2000’li yılların başından itibaren sürekli olarak yılda
%5-6 büyüyen ekonomisi Endonezya’nın başarı hikayesinde öne
çıkan unsurladır. Kitlesel yoksulluk, ağır dış borç yükü, alt yapı eksiklikleri, bölgeler arası eşitsizlik gibi hususlar ise Endonezya’nın
çözüm aradığı başlıca sorunlardır
siyasi, askeri ve ekonomik gücü yanında yarısını 30 yaş altında
gençlerin oluşturduğu 250 milyonu aşan nüfusu ile Güney Doğu
Asya’nın bölgesel lideridir. Sukarno ve Hatta’nın 17 Ağustos 1945
tarihinde ilan ettiği bağımsızlık bildirisi, ülkeyi üç asırdan fazla sömüren Hollanda’ya karşı 1945-1949 yılları arasında verilen özgürlük savaşının neticesinde Batılı devletler tarafından da tanınmış ve
böylece Endonezya uluslararası toplumun üyesi haline gelmiştir.
1998’da yaşanan siyasal dönüşümünün ardından sırasıyla 1999,
2004, 2009 ve 2014’de gerçekleştirilen demokratik seçimler sayesinde dünyanın üçüncü en büyük demokrasi olarak kabul görmesi,
“çeşitlilik içerisinde birlik” anlayışının hakim olduğu çok kültürlü toplumu, 2000’li yılların başından itibaren sürekli olarak yılda
%5-6 büyüyen ekonomisi Endonezya’nın başarı hikayesinde öne
çıkan unsurladır. Kitlesel yoksulluk, ağır dış borç yükü, alt yapı eksiklikleri, bölgeler arası eşitsizlik gibi hususlar ise Endonezya’nın
çözüm aradığı başlıca sorunlardır
hem kl düzeyde hem de çok taraı şbrlğ platformlarında
dnamk br şeklde gelşen şbrlğ alanıdır. Bu şbrlğ taraflara sağladığı karşılıklı çıkarların ötesnde Türk dl konuşan
halkların kültürel ortaklığının güçlenmesne ve Türk cumhur-
yetler arasındak bütünleşmeye katkı sunan çok yönlü ve çok
boyutlu çıktıları olan br ortaklıktır. Türkye le Kazakstan arasında kurulan stratejk ortaklığa da temel teşkil eden kültürel
ve sanatsal lşkler pek çok açıdan model oluşturablecek br
nitelktedr.
Glasnot ve perestroika döneminde Ermenistan, egemenlik ve bağımsızlık mücadelesini Dağlık Karabağ sorunu üzerinden yürütmüştü ve Dağlık Karabağ, Ermenistan’da hem milli uyanış ve birliğin sembolü olmuştur. 2014 yılına gelindiğinde ise Ermenistan, Dağlık Karabağ’ı kaybetmemek ve Azerbaycan karşısında Rusya’yı yanında tutmak için egemenliğinden ve bağımsızlığından Rusya lehine feragat etmektedir. Ermenistan’ın bu tercihinde Kırım yarım adasındaki donanmanın geleceği için Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın, Ermenistan’daki askeri üslerinin varlığı için de aynı şekilde hareket edebileceği endişesi ne derece etkili olmuştur tartışmaya açık bir konudur.