Hakan Gündoğdu
--Prof. Dr..; Ankara Hacı Bayram Veli University, Philosophy Department, History of Philosophy. 2018-....; --Gazi University, Philosophy Department, 2009-2018; --Dokuz Eylül University, History of Philosophy, 1996-2009.
Address: PERSONAL OR OFFICIAL ACCOUNTS:
https://hacibayram.edu.tr/felsefe/anabilim-dallari
https://scholar.google.com.tr/citations?user=gg2AzHQAAAAJ&hl=
https://philpeople.org/profiles/hakan-gundogdu
https://twitter.com/HakanPhilosophy
https://www.youtube.com/channel/UCeZDw9sjioVFdXepMqAKdLg?app=desktop
https://dergipark.org.tr/tr/pub/@hakangundogdu
OTHER RELATED ACCOUNTS:
https://www.instagram.com/yuz_yuze_felsefe/
Address: PERSONAL OR OFFICIAL ACCOUNTS:
https://hacibayram.edu.tr/felsefe/anabilim-dallari
https://scholar.google.com.tr/citations?user=gg2AzHQAAAAJ&hl=
https://philpeople.org/profiles/hakan-gundogdu
https://twitter.com/HakanPhilosophy
https://www.youtube.com/channel/UCeZDw9sjioVFdXepMqAKdLg?app=desktop
https://dergipark.org.tr/tr/pub/@hakangundogdu
OTHER RELATED ACCOUNTS:
https://www.instagram.com/yuz_yuze_felsefe/
less
InterestsView All (23)
Uploads
Papers by Hakan Gündoğdu
**
Foucault nasıl aydınlanmayı ve eleştiriyi sorunsallaştırmışsa benzer şekilde entelektüeli de sorunsallaştırır. O bunu yaparken en başta Batı düşüncesinde uzunca bir süre yaygın olarak kabul görmüş olan evrensel entelektüel anlayışına itiraz eder ve ardından modernlik sonrası yeni toplumsal koşullarda -spesifik entelektüel adını verdiği- yeni bir entelektüel anlayışına ihtiyaç olduğunu öne sürer. Bu makale, onun söz konusu itirazının ve iddiasının tam olarak anlaşılabilmesi için, ilk olarak, Foucault’nun evrensel entelektüel anlayışına niçin itiraz ettiğini, spesifik entelektüeli hangi sebeplerle evrensel entelektüele tercih ettiğini, ve onun gözünde spesifik entelektüelin evrensel entelektüelin karşılayamadığı hangi ihtiyaçlara cevap verdiğini araştırır. Makale ikinci olarak Foucault’nun anlayışında spesifik entelektüeli mümkün kılan koşulların, spesifik entelektüelin rolünün, özelliklerinin, modellerinin ve erdemlerinin neler olduğu sorularına yanıt bulmaya çalışır; ve nihayet, sonuç kısmında, spesifik entelektüellerin yüzleşmek zorunda olduğu bir takım sorunlara işaret etmek suretiyle spesifik entelektüel anlayışının kendisinin de bir şekilde sorunsallaştırılabileceğine dikkat çeker.
(Abstract: This paper tries to show that the thesis of strong psychological egoism, which simply claims that ultimate motivation of human behavior is always self-interest, is not a sound ground for morality. And it traces two ways for doing this: (1) to point out that strong psychological egoism is a thesis not warranted by neither empirical findings nor analytical argumentation and (2) to indicate the problematic nature of its relation to ethical egoism. However, so as not to cause a commotion this kind of critique first of all needs to define the basic concepts related to egoism accordingly paper also attempts to clarify the nature and assumptions of strong psychological egoism at its outset.)
(Abstract: Since the beginning of 20th century, the different and even contrary notions of humanism in western thought have turned the question of what is humanism into an open discussion among western humanist thinkers. A typical example for this is the claim of theocentric humanism of Jacques Maritain (1882-1973), new Thomist French philosopher. In his theocentric humanism, Maritain reinterprets, by referring to the divine essence of man, such ideas like centrality of man, man’s self-reliance, value and dignity of man, human freedom, humanitarianism and importance of human reason, all of which take place in humanist tradition of thought. To him, the concept of man needs to be re-evaluated from a holistic perspective including two dimensions of human existence, natural and supernatural. This paper attempts, on the one side, to make it clear the nature of debate on the definition of humanism through making a distinction between descriptive and normative definitions of humanism, and on the other side, tries to describe the understanding of Maritain’s theocentric humanism defined in a normative way and then to consider it on the base of three criteria: (1) relationship between man and god in humanism, (2) the connection of humanism to humanitarianism, and (3) ideal of free thought for humanism.)
_
TR: Bu yazıda yaşamının uzunca bir süresinde ateizmi savunmuş doğalcı/tabiatçı bir filozof olan Antony Flew’nun evrimci etiğe ilişkin eleştirel değerlendirmeleri üzerinde durulmaktadır. Yazıda ele alınan bazı temel sorular şunlardır: Evrimci etik Doğalcı/Tabiatçı Yanlış’a düşüyor mu?, Mutlak bir ilerlemeci gelişme yasası gerçekten var mı?, Böyle bir yasa gerçekten var olsa bile o insanın ahlaki özgürlüğüyle çelişmez mi? İlerleme yasası, ahlaki iyi için bir ölçüt verebilir mi?, “Doğa yasası”, “en uyumlu olanın hayatta kalması”, “doğal seçilim” gibi ifadeler yanlış mı anlaşılıyor? Sadece hayatta kalmak ahlaken tek başına istenebilir bir şey midir?
ABSTRACT Critical thinking as an upper-thinking skill and teaching of critical thinking have very significances in many terms today. So, this paper first emphasizes its important and necessity for self-realization, mental hygiene, adaptation to rapid change in knowledge, reasonability going beyond instrumental rationality, democracy and toleration. Because there is however a definition problem in the literature about critical thinking, the paper second tries to clarify what critical thinking is and what it is not; and mentions its basic qualities by analysing the term of John Dewey's reflective thinking. According to the analysis, there are three necessary constituents of critical thinking: (1) Critical thinking skills, (2) dispositions and (3) drill. A Sound teaching critical thinking is impossible without taking into consideration them. The paper third maintains that there are at least six misperceptions about the teaching critical thinking and makes some proposals for a good teaching critical thinking. The paper is completed with a sample of teaching critical thinking.
(Abstract:
In this paper, I first describe and then analyze Corliss Lamont's libertarian approach. He as a naturalist philosopher maintains that freedom of choice is possible only in a pluralistic universe which is full of potentiality, individuality and contingecy, not in a monolithic, monist, and determined universe. On the basis of his main reasoning, which I try to put it into the form of an argument, he objects to hard and soft determinism. Since he defines the freedom of choice as a positive/categoric freedom, he defends a theory of self-determination and presents it as a kind of compatibilist explanation. In the paper, I support his ideas where I think he is right, but also criticize him where I think he is not right. In doing so, I refer to T. W. Clark's objections to Lamont's libertarianism at the concluding section. In my opinion, however, Clark misunderstands Lamont's some ideas and even misreads his own utterances, but I partly agree with Clark's main objection that Lamont has a trouble with dualism which he attempts to avoid. At the last point, I argue that Lamont’s theory of self-determination has some difficulties by its own nature: Either he must accept dualism which he tries to keep it away from his theory or he must leave the freedom of choice a secular “opinion” expected to be all explained only through the scientific discovery of the mystery of the brain in the future. As for Lamont, he “chooses” the second of the either-or options.)
nation-state. First, it distinguishes such a certain kind of globalization from a neutral globalization in the sense of the perception of a global time and space. And then it explains its development and mentions its two forms called strong and weak globalizations. Afterwards, it analyses the arguments for and against strong globalization. In the meantime, it deals with the case of Turkey versus such a globalization. Consequently, it shows that globalization is neither irresistible nor inevitable and makes some suggestions for nation states in the face of such a kind of globalization.
_
TR: Yeni liberal kapitalist küreselleşmenin ulus devlet üzerindeki etkilerini araştıran bu makalede öncelikle, böyle belli türden bir küreselleşme küresel bir zaman ve mekan algısı anlamındaki yansız bir küreselleşmeden ayrılır ve ardından gelişimi açıklanıp güçlü ve zayıf küreselleşme denilen iki formundan söz edilir. Daha sonra, güçlü küreselleşmenin lehindeki ve aleyhindeki deliller analiz edilerek küreselleşme karşısında Türkiye'nin durumu ele alınır. Sonuçta, küreselleşmenin ne geri döndürülemez/tersinemez ne de kaçınılamaz olduğu gösterilir ve böyle bir küreselleşme karşısında ulus devletin ne yapabileceğine dair bir takım önerilerde bulunulur.
Books by Hakan Gündoğdu
**
Foucault nasıl aydınlanmayı ve eleştiriyi sorunsallaştırmışsa benzer şekilde entelektüeli de sorunsallaştırır. O bunu yaparken en başta Batı düşüncesinde uzunca bir süre yaygın olarak kabul görmüş olan evrensel entelektüel anlayışına itiraz eder ve ardından modernlik sonrası yeni toplumsal koşullarda -spesifik entelektüel adını verdiği- yeni bir entelektüel anlayışına ihtiyaç olduğunu öne sürer. Bu makale, onun söz konusu itirazının ve iddiasının tam olarak anlaşılabilmesi için, ilk olarak, Foucault’nun evrensel entelektüel anlayışına niçin itiraz ettiğini, spesifik entelektüeli hangi sebeplerle evrensel entelektüele tercih ettiğini, ve onun gözünde spesifik entelektüelin evrensel entelektüelin karşılayamadığı hangi ihtiyaçlara cevap verdiğini araştırır. Makale ikinci olarak Foucault’nun anlayışında spesifik entelektüeli mümkün kılan koşulların, spesifik entelektüelin rolünün, özelliklerinin, modellerinin ve erdemlerinin neler olduğu sorularına yanıt bulmaya çalışır; ve nihayet, sonuç kısmında, spesifik entelektüellerin yüzleşmek zorunda olduğu bir takım sorunlara işaret etmek suretiyle spesifik entelektüel anlayışının kendisinin de bir şekilde sorunsallaştırılabileceğine dikkat çeker.
(Abstract: This paper tries to show that the thesis of strong psychological egoism, which simply claims that ultimate motivation of human behavior is always self-interest, is not a sound ground for morality. And it traces two ways for doing this: (1) to point out that strong psychological egoism is a thesis not warranted by neither empirical findings nor analytical argumentation and (2) to indicate the problematic nature of its relation to ethical egoism. However, so as not to cause a commotion this kind of critique first of all needs to define the basic concepts related to egoism accordingly paper also attempts to clarify the nature and assumptions of strong psychological egoism at its outset.)
(Abstract: Since the beginning of 20th century, the different and even contrary notions of humanism in western thought have turned the question of what is humanism into an open discussion among western humanist thinkers. A typical example for this is the claim of theocentric humanism of Jacques Maritain (1882-1973), new Thomist French philosopher. In his theocentric humanism, Maritain reinterprets, by referring to the divine essence of man, such ideas like centrality of man, man’s self-reliance, value and dignity of man, human freedom, humanitarianism and importance of human reason, all of which take place in humanist tradition of thought. To him, the concept of man needs to be re-evaluated from a holistic perspective including two dimensions of human existence, natural and supernatural. This paper attempts, on the one side, to make it clear the nature of debate on the definition of humanism through making a distinction between descriptive and normative definitions of humanism, and on the other side, tries to describe the understanding of Maritain’s theocentric humanism defined in a normative way and then to consider it on the base of three criteria: (1) relationship between man and god in humanism, (2) the connection of humanism to humanitarianism, and (3) ideal of free thought for humanism.)
_
TR: Bu yazıda yaşamının uzunca bir süresinde ateizmi savunmuş doğalcı/tabiatçı bir filozof olan Antony Flew’nun evrimci etiğe ilişkin eleştirel değerlendirmeleri üzerinde durulmaktadır. Yazıda ele alınan bazı temel sorular şunlardır: Evrimci etik Doğalcı/Tabiatçı Yanlış’a düşüyor mu?, Mutlak bir ilerlemeci gelişme yasası gerçekten var mı?, Böyle bir yasa gerçekten var olsa bile o insanın ahlaki özgürlüğüyle çelişmez mi? İlerleme yasası, ahlaki iyi için bir ölçüt verebilir mi?, “Doğa yasası”, “en uyumlu olanın hayatta kalması”, “doğal seçilim” gibi ifadeler yanlış mı anlaşılıyor? Sadece hayatta kalmak ahlaken tek başına istenebilir bir şey midir?
ABSTRACT Critical thinking as an upper-thinking skill and teaching of critical thinking have very significances in many terms today. So, this paper first emphasizes its important and necessity for self-realization, mental hygiene, adaptation to rapid change in knowledge, reasonability going beyond instrumental rationality, democracy and toleration. Because there is however a definition problem in the literature about critical thinking, the paper second tries to clarify what critical thinking is and what it is not; and mentions its basic qualities by analysing the term of John Dewey's reflective thinking. According to the analysis, there are three necessary constituents of critical thinking: (1) Critical thinking skills, (2) dispositions and (3) drill. A Sound teaching critical thinking is impossible without taking into consideration them. The paper third maintains that there are at least six misperceptions about the teaching critical thinking and makes some proposals for a good teaching critical thinking. The paper is completed with a sample of teaching critical thinking.
(Abstract:
In this paper, I first describe and then analyze Corliss Lamont's libertarian approach. He as a naturalist philosopher maintains that freedom of choice is possible only in a pluralistic universe which is full of potentiality, individuality and contingecy, not in a monolithic, monist, and determined universe. On the basis of his main reasoning, which I try to put it into the form of an argument, he objects to hard and soft determinism. Since he defines the freedom of choice as a positive/categoric freedom, he defends a theory of self-determination and presents it as a kind of compatibilist explanation. In the paper, I support his ideas where I think he is right, but also criticize him where I think he is not right. In doing so, I refer to T. W. Clark's objections to Lamont's libertarianism at the concluding section. In my opinion, however, Clark misunderstands Lamont's some ideas and even misreads his own utterances, but I partly agree with Clark's main objection that Lamont has a trouble with dualism which he attempts to avoid. At the last point, I argue that Lamont’s theory of self-determination has some difficulties by its own nature: Either he must accept dualism which he tries to keep it away from his theory or he must leave the freedom of choice a secular “opinion” expected to be all explained only through the scientific discovery of the mystery of the brain in the future. As for Lamont, he “chooses” the second of the either-or options.)
nation-state. First, it distinguishes such a certain kind of globalization from a neutral globalization in the sense of the perception of a global time and space. And then it explains its development and mentions its two forms called strong and weak globalizations. Afterwards, it analyses the arguments for and against strong globalization. In the meantime, it deals with the case of Turkey versus such a globalization. Consequently, it shows that globalization is neither irresistible nor inevitable and makes some suggestions for nation states in the face of such a kind of globalization.
_
TR: Yeni liberal kapitalist küreselleşmenin ulus devlet üzerindeki etkilerini araştıran bu makalede öncelikle, böyle belli türden bir küreselleşme küresel bir zaman ve mekan algısı anlamındaki yansız bir küreselleşmeden ayrılır ve ardından gelişimi açıklanıp güçlü ve zayıf küreselleşme denilen iki formundan söz edilir. Daha sonra, güçlü küreselleşmenin lehindeki ve aleyhindeki deliller analiz edilerek küreselleşme karşısında Türkiye'nin durumu ele alınır. Sonuçta, küreselleşmenin ne geri döndürülemez/tersinemez ne de kaçınılamaz olduğu gösterilir ve böyle bir küreselleşme karşısında ulus devletin ne yapabileceğine dair bir takım önerilerde bulunulur.
ÖZET Batı düşüncesinin entelektüel, ekonomik, ahlaki ve politik geleneğinde derin etkilere sahip bir görüş olarak egoizm genelde iki temel iddiaya sahiptir: Normatif bir iddia olarak ahlaki egoizm ve betimleyici bir iddia olarak doğal egoizm. Normatif iddia çoğu zaman betimleyici iddiaya dayanarak haklı çıkarılmaktadır. Fakat Hartshorne'a göre doğal egoizm de insani benin mahiyetine ilişkin mutlak bir kişisel özdeşlik varsayımı üzerine kurulmuştur. Eğer bu varsayım doğru ise onun kaçınılmaz sonucu zaten egoizmdir; fakat yanlış ise desteklediği doğal egoizmin de yanlış olması gerekir. Bu bildiride Hartshorne'un mutlak kişisel özdeşlik varsayımı aleyhine ortaya koyduğu deliller üzerinde durulmuş ve sonuç olarak onun neoklasik metafiziğinin cevherci olmayan ben anlayışının kişinin bir başkasını kendisi gibi sevmesi önündeki mantıki engeli ortadan kaldırabilecek mahiyette olduğuna işaret edilmiştir.