Bu calisma ucretsiz gunluk gazetelerin gelisimini incelemektedir. Piyasada ucretli gunluk gazetelerden farkli bir faaliyet surecine sahip olabilirligi ve buyuk sermayeye ait gazetelerden farkli olarak tiraj kaygisi tasimayarak alternatif... more
Bu calisma ucretsiz gunluk gazetelerin gelisimini incelemektedir. Piyasada ucretli gunluk gazetelerden farkli bir faaliyet surecine sahip olabilirligi ve buyuk sermayeye ait gazetelerden farkli olarak tiraj kaygisi tasimayarak alternatif medya olusturabilme gucu tartisilmaktadir. Medya piyasasinin genel anlamda gosterdigi yogunlasma egiliminden bagimsiz faaliyetlerini surdurebilirligi incelenmektedir.
Bu makalede kültürel çalışmalar yaklaşımının önde gelen teorisyenlerinden Stuart Hall’un Marksizm ile olan ilişkisi yapı-üstyapı ve belirlenim tartışmaları etrafında ele alınmaktadır. Hall, Marksizmde yapı-üstyapı metaforunu... more
Bu makalede kültürel çalışmalar yaklaşımının önde gelen teorisyenlerinden Stuart Hall’un Marksizm ile olan ilişkisi yapı-üstyapı ve belirlenim tartışmaları etrafında ele alınmaktadır. Hall, Marksizmde yapı-üstyapı metaforunu sınırlandırıcı bir çerçeve olarak görmüş ve aşmaya çalışmıştır. Bu çabasında öncelikle Karl Marx’ın eserlerini inceleyen Hall, Alman İdeolojisi ile Kapital arasında belirlenim ilişkisi bakımından bir kopuş tespit etmiştir. Bu bakış açısına göre Marx’ın erken dönem yazılarında tek yönlü bir belirlenim ilişkisi varken, olgun Marx’ta çok yönlü belirlenimler vardır. Makalede, Marx’ta tespit edilen bu epistemolojik kopuş eleştirel bir gözle ele alınmakta, Hall’un postyapısalcı bir konum benimsemesinde belirlenim ilişkisi etrafında Althusser ve Althusser üzerinden yaptığı Marx ve Gramsci okumasının yeri tartışılmaktadır
Can Irmak Özinanır, “Antonio Gramsci’de devrim, hegemonya ve strateji” başlıklı yazısında bir yandan büyük bir devrimciye saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda Gramsci’nin fikirlerinin gelişimini, özellikle Ekim Devrimi ve Lenin’in... more
Can Irmak Özinanır, “Antonio Gramsci’de devrim, hegemonya ve strateji” başlıklı yazısında bir yandan büyük bir devrimciye saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda Gramsci’nin fikirlerinin gelişimini, özellikle Ekim Devrimi ve Lenin’in Gramsci üzerindeki etkilerini hegemonya kavramı etrafında tartışıyor. Yazı hem neredeyse biyografik bir içeriğe sahip hem de Gramsci hakkındaki önyargıları keskin bir şekilde eleştiriyor.
Küresel ekonomik durgunluk, Almanya’da Nazi iktidarı, Fransa’da ve İspanya’da işçi devrimleri ve antifaşist mücadele, SSCB’de Moskova Duruşmaları ve yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı... Kapitalizmin bugüne kadar var olması... more
Küresel ekonomik durgunluk, Almanya’da Nazi iktidarı, Fransa’da ve İspanya’da işçi devrimleri ve antifaşist mücadele, SSCB’de Moskova Duruşmaları ve yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı... Kapitalizmin bugüne kadar var olması başta olmak üzere, birçok sonuca neden olan altüst oluşların yılı...
Suriye’de Esad rejimine karşı ayaklanmayı takip eden karşıdevrim ve emperyalist müdahaleler dünyanın gündemini önemli ölçüde belirliyor. Neredeyse tüm emperyalist ve alt-emperyalist güçlerin “IŞİD’le savaş” adı altında... more
Suriye’de Esad rejimine karşı ayaklanmayı takip eden karşıdevrim ve emperyalist müdahaleler dünyanın gündemini önemli ölçüde belirliyor. Neredeyse tüm emperyalist ve alt-emperyalist güçlerin “IŞİD’le savaş” adı altında Suriye’yi insansız hava uçaklarıyla bombalaması veya kendilerine yakın güçleri silahlandırması, zaten hâli hazırda Esad rejimi ve IŞİD tarafından katliamlar yapılan Suriye’de devasa bir insanî dram ve çözülmesi çok zor çelişkiler yaratıyor. Bu çelişkiler sorunun yalnızca bir veçhesi; Suriye’deki durum aynı zamanda büyükten küçüğe pek çok kapitalist devletin hem uluslararası hem ulusal politikalarını yeniden yapılandırmasını beraberinde getiriyor. Sosyalistlerin bu tablo karşısında şu veya bu egemen sınıf politikasını bir diğerine tercih etmek yerine kendi bağımsız politik duruşlarını belirginleştirmesi hayatî bir önem taşıyor. Bu, antikapitalist stratejiler üzerine kapsamlı bir şekilde yeniden düşünmeyi gerektiriyor.
Liebknecht’e göre militarizm, devletlerin ve ulusların arasındaki ekonomik, politik, kültürel ve toplumsal uzlaşmazlıklar kadar ulusların kendi içlerindeki sınıf mücadelelerine de işaret eder.
Türkiye toplumunda mültecilere dönük önyargılar çok yaygın, Türkiye’deki kutuplaşmayı aşan, toplumun pek çok kesimini birleştiren neredeyse tek bir olgu var: Mülteci düşmanlığı. Muhalefetinden iktidarına, hatta muhalifinden iktidar... more
Türkiye toplumunda mültecilere dönük önyargılar çok yaygın, Türkiye’deki kutuplaşmayı aşan, toplumun pek çok kesimini birleştiren neredeyse tek bir olgu var: Mülteci düşmanlığı. Muhalefetinden iktidarına, hatta muhalifinden iktidar destekçisine herkesin Suriyelileri sevmemek için bir sebebi var. “Asla ırkçı değiller ama…”
Türkiye’de modern devletin oluşumu ve buna uygun bir ulus tahayyülünün yaratılması sürecinde başta Hıristiyanlar olmak üzere gayrimüslimlerin düşmanlaştırılması, “zalim”, “gayrımillî”, “dış mihrak” olarak kodlanması bu tahayyülün en... more
Türkiye’de modern devletin oluşumu ve buna uygun bir ulus tahayyülünün yaratılması sürecinde başta Hıristiyanlar olmak üzere gayrimüslimlerin düşmanlaştırılması, “zalim”, “gayrımillî”, “dış mihrak” olarak kodlanması bu tahayyülün en önemli harcı olurken, Anadolu’nun Müslüman olmayan kadim halkları imha, sürgün veya cezalandırma yoluyla tasfiye edildi. Foti ve Stefo Benlisoy’un Türk Milliyetçiliğinde Katedilmemiş Bir Yol: ‘Hıristiyan Türkler’ ve Papa Eftim başlıklı kitabı Türk milliyetçiliğinin ayrılmaz bir parçası olan bu harca işaret eden önemli bir eser.
This paper discusses whether organizations such as solidarity academies and Street Academy will be able to form a new pattern of politics in terms of the commons or not, as well as the opportunities and limitations of this new way of... more
This paper discusses whether organizations such as solidarity academies and Street Academy will be able to form a new pattern of politics in terms of the commons or not, as well as the opportunities and limitations of this new way of politics.
Bedross Der Matossian, Parçalanan Devrim Düşleri: Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Hürriyet’ten Şiddete başlıklı kitabında hürriyetin Osmanlı halkları açısından nasıl bir düş kırıklığı ile sonuçlandığını Ermeni, Yahudi ve Arap... more
Bedross Der Matossian, Parçalanan Devrim Düşleri: Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Hürriyet’ten Şiddete başlıklı kitabında hürriyetin Osmanlı halkları açısından nasıl bir düş kırıklığı ile sonuçlandığını Ermeni, Yahudi ve Arap toplumlarını odağa alarak gözler önüne seriyor. Kitabın en kuvvetli yanı, devrimin Osmanlı’da yaşayan halklarda yarattığı coşkuyu, yaşanan canlı tartışmaları, devrim sürecini akıcı bir şekilde ortaya koyarken, bir yandan da yazarın seçtiği tanımla etnik grupların bu heyecanının nasıl yitip gittiğini gösterebiliyor olması.
Post-hakikat kavramı son bir yıldır akademik yazından popüler yayınlara, internet sitelerinden televizyon programlarına kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Özellikle Amerika’da ırkçılığını, cinsiyetçiliğini, göçmen düşmanlığını gizlemeyen,... more
Post-hakikat kavramı son bir yıldır akademik yazından popüler yayınlara, internet sitelerinden televizyon programlarına kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Özellikle Amerika’da ırkçılığını, cinsiyetçiliğini, göçmen düşmanlığını gizlemeyen, çizgi romanlardaki abartılı kötü karakterlerden biri gibi görünen bir milyarder olan Donald Trump’ın başkan seçilmesi ve İngiltere’de, ırkçı argümanların çokça öne çıktığı, Avrupa Birliği’nden çıkış referandumu (Brexit) sonrası post-hakikat kavramı Batı medyasında tüm dünyadaki karmaşık gelişmeleri açıklamak için kullanılır oldu.
Bazı insanlar hayatla bağlarını müzik üzerine kurar. Son zamanlarda Netflix’te de yayınlanan, 2006 yapımı Chasing Trane isimli belgesel, caz müziği tarihinde eşsiz bir yeri olan John Coltrane’in müzikal dehasının yanı sıra ırkçılık ve... more
Bazı insanlar hayatla bağlarını müzik üzerine kurar. Son zamanlarda Netflix’te de yayınlanan, 2006 yapımı Chasing Trane isimli belgesel, caz müziği tarihinde eşsiz bir yeri olan John Coltrane’in müzikal dehasının yanı sıra ırkçılık ve ırkçılığa karşı direnişle dolu bir dünya ile olan bağlarını müziği aracılığıyla nasıl kurduğunu anlatıyor.
Bu raporda son iki yılın gazete haberleri üzerinden nefret söyleminin hangi kesimleri hedef aldığı ve artan otoriterizmin medyadaki nefret söylemine nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle nefret... more
Bu raporda son iki yılın gazete haberleri üzerinden nefret söyleminin hangi kesimleri hedef aldığı ve artan otoriterizmin medyadaki nefret söylemine nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle nefret söylemi üzerine kavramsal ve kuramsal bir tartışma yürütülerek nefret söyleminin kapsamı belirlenmeye çalışılacak, ardından ulusal basının taranması sonucu elde edilen bazı örnekler analiz edilerek Türkiye’de nefret söyleminin hedefi olan kesimlerin hangi saikler ve hangi stratejilerle nefret söylemine maruz bırakıldığı tartışılacaktır.
Raporda, Türkiye’de son yıllarda nefret söylemine maruz kalan temel gruplar olarak Ermeniler, Suriyeliler, Yunanlar/Rumlar, Yahudiler belirlenmiştir. Bu grupların yanı sıra özellikle son yıllarda nefret söyleminin önemli bir unsuru haline gelen ve nefret söylemini ve dahi suçlarını örtülü ve/veya açık biçimde “normalleştiren” “terörizm” kavramı, hedef göstermenin alternatif bir biçimi olarak ele alınıp kapsamlı bir örnekle çalışmaya dâhil edilmiştir.
Almanya’da caz müzisyenler tarafından ilk başlarda oldukça zorlanılan bir tür olarak ortaya çıktı. Klasik müziğin anavatanlarından biri olan Almanya’da müzisyenlerin caz formundaki doğaçlamalara adapte olması zaman aldı. İlk caz... more
Almanya’da caz müzisyenler tarafından ilk başlarda oldukça zorlanılan bir tür olarak ortaya çıktı. Klasik müziğin anavatanlarından biri olan Almanya’da müzisyenlerin caz formundaki doğaçlamalara adapte olması zaman aldı. İlk caz grupları 1920’li yıllarda doğmaya başladı; bunların yanı sıra Amerikalı müzisyenler de Almanya’da konserler veriyordu. Hitler 1933 yılında Almanya Şansölyesi olarak iktidara geldiğinde caz rüzgârı ülke gençliğinin büyük bir kısmını etkisi altına almıştı.
Sosyal medya kapitalizme bir alternatif oluşturmaktan uzak ancak bu durum sosyal medyanın kapitalizme bir alternatif oluşturmak isteyen aktivistler tarafından kullanılamayacağı anlamına gelmiyor.