B.A - International Relations, Sakarya University MsC - International Economic Relations - International Balkan University M.A - International Relations and Affairs - Ankara University (Mekteb-i Mulkiye) Phone: +90 (0312) 473 80 41 Address: Ankara, Republic of Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti, zengin tarihi geçmişi, coğrafi konumu ve devlet tecrübesiyle etkileyici bir ... more Türkiye Cumhuriyeti, zengin tarihi geçmişi, coğrafi konumu ve devlet tecrübesiyle etkileyici bir ülkedir. Selçuklu İmparatorluğu’ndan veya hatta ondan önceki zamanlardan, birçok başlangıç noktasından bahsedebiliriz. Mete Han aracılığıyla, bir zamanlar savaşçı Türk kabilelerini ve boylarını düzenli bir orduya dönüştüren veya Alparslan ile başlayabiliriz; o zor durumda Bizans İmparatorluğu’nun ünlü zırhlı askerlerine karşı savaştı, güçlerinin zirvesinde oldukları bir dönemde onları yendi ve bu topraklar üzerinde kalıcı bir ülke zihniyeti kurdu. Ayrıca, buraya yerleşen Asurlular, Hititler, Urartular, Lidyalılar, Makedonlar, Roma - Bizans ve daha sonra Türkler gibi zengin kültürleri ve etnik grupları da objektif olmayan, aynı zamanda öznel olarak da inceleyebiliriz.
Die Republik Türkei ist mit ihrer reichen historischen Vergangenheit, geografischen Lage und ihrer Staatserfahrung ein beeindruckendes Land. Wir können über viele Ausgangspunkte sprechen, vom Seldschukenreich bis hin zu den Zeiten davor. Wir können mit Mete Khan begingen, der einst kriegerische türkische Clans und Stämme wieder zu einer kämpfenden regulären Armee zusammenfügte. Oder wir können mit Alparslan beginnen, der allen Widrigkeiten zum Trotz gegen die berühmten Kataphrakte des Byzantinischen Reiches, die sich auf dem Höhepunkt ihrer Macht befanden, kämpfte, sie besiegte und in diesen Länder eine Landmentalität etablierte. Darüber hinaus können wir die reichen Kulturen und ethnischen Gruppen, die sich hier niederließen, wie die Assyrer, Hethiter, Urartäer, Lyder, Mazedonier, römisch-byzantinischen und späteren Türken, nicht nur objektiv, sondern auch subjektiv untersuchen.
Foreign Policy of North Macedonia, the North Atlantic Treaty Organization (NATO) and the Ukraine-Russia Military Conflict, 2023
The international scenario presents a new conflict of a military nature on the European continen... more The international scenario presents a new conflict of a military nature on the European continent, not seen since the Second World War and the War in Yugoslavia. In this case, the theatre of operations is the territory of the Republic of Ukraine, on whose territory the Russian Federation has launched since February this year, the so-called “special military operation”, for various purposes and motives. Western states have announced a series of economic measures against Russia, while the countries that are part of the Balkan Peninsula are divided over the conflict. In this sense, this Qualitative Research had as its General Objective the study of the Foreign Policy of North Macedonia, this country being a member state of the North Atlantic Treaty Organization (NATO), which said organization is indirectly involved in the conflict. In the same way, a study of the diplomatic relations of this Balkan country with the Russian Federation and the Republic of Ukraine was carried out in order to propose future scenarios in the development of this armed conflict for these three countries.
Keywords: Balkan Peninsula, Foreign Policy, Military Alliance, Military Conflict, Regional Security.
Batı Balkanda Kimlik Çatışması ve Barış Diplomasinin Etkisi, 2022
In this ancient European lands many civilizations and cultures has been divided
by balance of po... more In this ancient European lands many civilizations and cultures has been divided
by balance of power – polarization between peace and war dilemma
throughout the history.Regional countries nowadays because of the past time
values and experiences it is not able to adapt the XXI. centuries flow, especially
the last decade of XX. century the dissolution of Socialist Federal Republic
of Yugoslavia, after some years later the outbreak of war, it was the
indication that the clashes will continue for a long time period. Before the war
Serbs was the majority in the state and claimed as the rightful to rule over,
but from West-Croatians and Slovenes and from South- Albanians insisted in
oppositionary line. In the 1970-80’s because of the growing of the mass student
protests, the Yugoslav People’s Army although tried to restore the order
and control the university buildings it wasn’t enough to stop the rebellion
as it was spreading rapidly to other states as minorities in the federal state.
Unfortunately the process was fastened with the 1974 Constitution of Yugoslavia
and primary, Albanians then the other nationalities would face the discrimination
policies also, with marking everyone as Serbs. Situation of peace,
was cut off for some time, however mediatorship diplomacy was conducted
by western world and this situation will go on till 2000’s, Even now NATO
Peacekeeping Force is active on duty (UNMIK, UNPROFOR, KFOR, etc.). As
other groups also Religion groups has taken place actively in this region. In
this study, the activities carried out in this context will be investigated in the
light of the available information.
What are the Differences and Similarities Between “Lawful, Legal and Just” (The MEDICUS Incident of the International Criminal Court, which did not take place in the UNMIK Peaceful Mission, UNSC 1244.), 2022
Doğu Afrikanın Savaş Mağduru Ülkesi Federal Somali Cumhuriyeti, 2023
Bu çalışmanın amacı Doğu Afrikanın en büyük sorunu olan korsancılık kriziyle bilinen Somali’nin k... more Bu çalışmanın amacı Doğu Afrikanın en büyük sorunu olan korsancılık kriziyle bilinen Somali’nin kısa tarihçesinden bahsetmektedir. Somali Federal Cumhuriyetinin ve Türkiye Cumhuriyetinin ikili ve çoklu askeri-ekonomik işbirliğini araştıran ve iki ülkenin özellikle 2011 sonrası dönemde başlayan ve özellikle 2016’dan sonra artan ekonomik ve askeri işbirliğinin büyüme sürecini rasyonel aktör modelini kullanarak ilişkilerin her iki ülke içinde kazan-kazan sürecinim hem kazanımlarını ve aynı zamanda bu ortamın oluşturabilecek olası bir yeni bölgesel sorunsalının John Mearsheimer’in Hegemonya (Offensive Realism) bağlamında yeni bir bölgesel güçlerin çıkarları doğrultusunda akılcı bir bölgesel güç olma girişimlerini kısaca tartışacağız. Son zamanlarda artan İsaac ve Hawiya – Darood kabilelerinin gerginliğini bir koz olarak kullanan başta Birleşik Krallık olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve bölgesel güç olma yolunda ilerleyen bir Doğu Afrika Topluluğunun bu konuda nasıl bir tavır sergilediğini göstermektedir. Ticaretin en etkili limanlarına sahip olan bu bölgenin neden bu kadar istikrarsız ve süregelen bir çatışmanın ana ülkesi olmasının yanı sıra iklimin tetiklediği kuraklığında bölgede oluşturulan bir sistem boşluğu üzerinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğininde misyonlar doğrultusunda hem merkezi hükümete halen devam eden iç savaşta yardım unsuru olarak yardım etmesinin nedeni asıl olarak insani yardım mı? Yoksa sadece kendi gemilerini alıkoymaya çalışan korsan aktivitelerini durdurmaya çalışmaya yönelik bir girişim mi? Tabii bunların cevaplarını tam olarak ortaya atmak zor bir süreçtir çünkü bunun tam olarak açıklanması için bölgenin belli başlı istikrarı yakalaması elzemdir. Bu yüzden bizim ilgi alanımızda Türkiye ve Somalinin bu süreçten ilk önce alt-yapı ve güvenlik çalışmaları olsun sonradan bunu nasıl bir boyutta genişletebilecekleri konusunda 2020’de COVİD-19 etkisiyle dünyayı kasıp savuran krizde Somalinin IMF borcunu ödemesini yapan Türkiye’ye ülkenin MEB’nde petrolgaz arama serbestini uygulayacağının sözünü vermiştir. Bunun üzerine artan bir din bağı yolu kardeşliğim özünde iki ülkenin sadece bu on yılda gelişen olgu olmadığının göstergesidir. Asıl olarak tarihte Türk – Somali ilişkisi çok daha eskilere dayanmaktadır. Türkiye-Somali ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bununla bizim değineceğimiz tüm olgular ve tarihsel süreçlerle ilerleyen bir güç mücadelesi analizimizde bölge için ve ülke – Somali milleti için en uygun sonuçları elde etmeye çalışacağız. Az gelişmiş ülkelerin insan haklarının korunması konusundaki Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) normatif ve uluslararası insan haklarının hamileri olarak ilişkileri ve belki daha önemli ve belirleyici olanı tüm dünyanın izlemesini isstediği insan haklarının nasıl şekillenmesini gerçekleştirecektir. Özellikle II. Dünya Savaşından sonra askeri, ekonomik ve politik güç olarak ortaya çıkan Müteffik güçler, uluslararası arenada en etkili temel aktörlerin birincisi olarak boy göstermişler ve uluslararası ticari/ekonomik, askeri, politik ve hatta kültürel yapıyı şekillendirmiştir. Bu bağlamda ABD’nin hegemonik bir güç olarak tanımlanması sözkonusu olmuştur. Zaten bir ülkenin hegemonik güç olarak tanımlanabilmesi için tüm diğer ülkelerin fevkinde askeri, ekonomik ve politik gücünün olması gerekmektedir. Ancak, son 40-50 yıldan beri ABD’nin hegemonik gücünün zayıfladığı ve uluslararası siyaset sahnesinde etkisinin azaldığı yönünde görüşler ileri sürülmeye başlanmıştır. Bu durum uzun yıllar boyunca birçok konuda ABD’ye endeksli politika izleyen Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin dış politikalarında daha bağımsız hareket edebilecekleri yönünde fırsatın doğması anlamına gelebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Somali Federal Cumhuriyeti, İkili ve Çoklu İlişkiler, ABD, AB, BM, Birleşik Krallık, Doğu Afrika Topluluğu.
Türkiye Cumhuriyeti, zengin tarihi geçmişi, coğrafi konumu ve devlet tecrübesiyle etkileyici bir ... more Türkiye Cumhuriyeti, zengin tarihi geçmişi, coğrafi konumu ve devlet tecrübesiyle etkileyici bir ülkedir. Selçuklu İmparatorluğu’ndan veya hatta ondan önceki zamanlardan, birçok başlangıç noktasından bahsedebiliriz. Mete Han aracılığıyla, bir zamanlar savaşçı Türk kabilelerini ve boylarını düzenli bir orduya dönüştüren veya Alparslan ile başlayabiliriz; o zor durumda Bizans İmparatorluğu’nun ünlü zırhlı askerlerine karşı savaştı, güçlerinin zirvesinde oldukları bir dönemde onları yendi ve bu topraklar üzerinde kalıcı bir ülke zihniyeti kurdu. Ayrıca, buraya yerleşen Asurlular, Hititler, Urartular, Lidyalılar, Makedonlar, Roma - Bizans ve daha sonra Türkler gibi zengin kültürleri ve etnik grupları da objektif olmayan, aynı zamanda öznel olarak da inceleyebiliriz.
Die Republik Türkei ist mit ihrer reichen historischen Vergangenheit, geografischen Lage und ihrer Staatserfahrung ein beeindruckendes Land. Wir können über viele Ausgangspunkte sprechen, vom Seldschukenreich bis hin zu den Zeiten davor. Wir können mit Mete Khan begingen, der einst kriegerische türkische Clans und Stämme wieder zu einer kämpfenden regulären Armee zusammenfügte. Oder wir können mit Alparslan beginnen, der allen Widrigkeiten zum Trotz gegen die berühmten Kataphrakte des Byzantinischen Reiches, die sich auf dem Höhepunkt ihrer Macht befanden, kämpfte, sie besiegte und in diesen Länder eine Landmentalität etablierte. Darüber hinaus können wir die reichen Kulturen und ethnischen Gruppen, die sich hier niederließen, wie die Assyrer, Hethiter, Urartäer, Lyder, Mazedonier, römisch-byzantinischen und späteren Türken, nicht nur objektiv, sondern auch subjektiv untersuchen.
Foreign Policy of North Macedonia, the North Atlantic Treaty Organization (NATO) and the Ukraine-Russia Military Conflict, 2023
The international scenario presents a new conflict of a military nature on the European continen... more The international scenario presents a new conflict of a military nature on the European continent, not seen since the Second World War and the War in Yugoslavia. In this case, the theatre of operations is the territory of the Republic of Ukraine, on whose territory the Russian Federation has launched since February this year, the so-called “special military operation”, for various purposes and motives. Western states have announced a series of economic measures against Russia, while the countries that are part of the Balkan Peninsula are divided over the conflict. In this sense, this Qualitative Research had as its General Objective the study of the Foreign Policy of North Macedonia, this country being a member state of the North Atlantic Treaty Organization (NATO), which said organization is indirectly involved in the conflict. In the same way, a study of the diplomatic relations of this Balkan country with the Russian Federation and the Republic of Ukraine was carried out in order to propose future scenarios in the development of this armed conflict for these three countries.
Keywords: Balkan Peninsula, Foreign Policy, Military Alliance, Military Conflict, Regional Security.
Batı Balkanda Kimlik Çatışması ve Barış Diplomasinin Etkisi, 2022
In this ancient European lands many civilizations and cultures has been divided
by balance of po... more In this ancient European lands many civilizations and cultures has been divided
by balance of power – polarization between peace and war dilemma
throughout the history.Regional countries nowadays because of the past time
values and experiences it is not able to adapt the XXI. centuries flow, especially
the last decade of XX. century the dissolution of Socialist Federal Republic
of Yugoslavia, after some years later the outbreak of war, it was the
indication that the clashes will continue for a long time period. Before the war
Serbs was the majority in the state and claimed as the rightful to rule over,
but from West-Croatians and Slovenes and from South- Albanians insisted in
oppositionary line. In the 1970-80’s because of the growing of the mass student
protests, the Yugoslav People’s Army although tried to restore the order
and control the university buildings it wasn’t enough to stop the rebellion
as it was spreading rapidly to other states as minorities in the federal state.
Unfortunately the process was fastened with the 1974 Constitution of Yugoslavia
and primary, Albanians then the other nationalities would face the discrimination
policies also, with marking everyone as Serbs. Situation of peace,
was cut off for some time, however mediatorship diplomacy was conducted
by western world and this situation will go on till 2000’s, Even now NATO
Peacekeeping Force is active on duty (UNMIK, UNPROFOR, KFOR, etc.). As
other groups also Religion groups has taken place actively in this region. In
this study, the activities carried out in this context will be investigated in the
light of the available information.
What are the Differences and Similarities Between “Lawful, Legal and Just” (The MEDICUS Incident of the International Criminal Court, which did not take place in the UNMIK Peaceful Mission, UNSC 1244.), 2022
Doğu Afrikanın Savaş Mağduru Ülkesi Federal Somali Cumhuriyeti, 2023
Bu çalışmanın amacı Doğu Afrikanın en büyük sorunu olan korsancılık kriziyle bilinen Somali’nin k... more Bu çalışmanın amacı Doğu Afrikanın en büyük sorunu olan korsancılık kriziyle bilinen Somali’nin kısa tarihçesinden bahsetmektedir. Somali Federal Cumhuriyetinin ve Türkiye Cumhuriyetinin ikili ve çoklu askeri-ekonomik işbirliğini araştıran ve iki ülkenin özellikle 2011 sonrası dönemde başlayan ve özellikle 2016’dan sonra artan ekonomik ve askeri işbirliğinin büyüme sürecini rasyonel aktör modelini kullanarak ilişkilerin her iki ülke içinde kazan-kazan sürecinim hem kazanımlarını ve aynı zamanda bu ortamın oluşturabilecek olası bir yeni bölgesel sorunsalının John Mearsheimer’in Hegemonya (Offensive Realism) bağlamında yeni bir bölgesel güçlerin çıkarları doğrultusunda akılcı bir bölgesel güç olma girişimlerini kısaca tartışacağız. Son zamanlarda artan İsaac ve Hawiya – Darood kabilelerinin gerginliğini bir koz olarak kullanan başta Birleşik Krallık olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve bölgesel güç olma yolunda ilerleyen bir Doğu Afrika Topluluğunun bu konuda nasıl bir tavır sergilediğini göstermektedir. Ticaretin en etkili limanlarına sahip olan bu bölgenin neden bu kadar istikrarsız ve süregelen bir çatışmanın ana ülkesi olmasının yanı sıra iklimin tetiklediği kuraklığında bölgede oluşturulan bir sistem boşluğu üzerinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğininde misyonlar doğrultusunda hem merkezi hükümete halen devam eden iç savaşta yardım unsuru olarak yardım etmesinin nedeni asıl olarak insani yardım mı? Yoksa sadece kendi gemilerini alıkoymaya çalışan korsan aktivitelerini durdurmaya çalışmaya yönelik bir girişim mi? Tabii bunların cevaplarını tam olarak ortaya atmak zor bir süreçtir çünkü bunun tam olarak açıklanması için bölgenin belli başlı istikrarı yakalaması elzemdir. Bu yüzden bizim ilgi alanımızda Türkiye ve Somalinin bu süreçten ilk önce alt-yapı ve güvenlik çalışmaları olsun sonradan bunu nasıl bir boyutta genişletebilecekleri konusunda 2020’de COVİD-19 etkisiyle dünyayı kasıp savuran krizde Somalinin IMF borcunu ödemesini yapan Türkiye’ye ülkenin MEB’nde petrolgaz arama serbestini uygulayacağının sözünü vermiştir. Bunun üzerine artan bir din bağı yolu kardeşliğim özünde iki ülkenin sadece bu on yılda gelişen olgu olmadığının göstergesidir. Asıl olarak tarihte Türk – Somali ilişkisi çok daha eskilere dayanmaktadır. Türkiye-Somali ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bununla bizim değineceğimiz tüm olgular ve tarihsel süreçlerle ilerleyen bir güç mücadelesi analizimizde bölge için ve ülke – Somali milleti için en uygun sonuçları elde etmeye çalışacağız. Az gelişmiş ülkelerin insan haklarının korunması konusundaki Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) normatif ve uluslararası insan haklarının hamileri olarak ilişkileri ve belki daha önemli ve belirleyici olanı tüm dünyanın izlemesini isstediği insan haklarının nasıl şekillenmesini gerçekleştirecektir. Özellikle II. Dünya Savaşından sonra askeri, ekonomik ve politik güç olarak ortaya çıkan Müteffik güçler, uluslararası arenada en etkili temel aktörlerin birincisi olarak boy göstermişler ve uluslararası ticari/ekonomik, askeri, politik ve hatta kültürel yapıyı şekillendirmiştir. Bu bağlamda ABD’nin hegemonik bir güç olarak tanımlanması sözkonusu olmuştur. Zaten bir ülkenin hegemonik güç olarak tanımlanabilmesi için tüm diğer ülkelerin fevkinde askeri, ekonomik ve politik gücünün olması gerekmektedir. Ancak, son 40-50 yıldan beri ABD’nin hegemonik gücünün zayıfladığı ve uluslararası siyaset sahnesinde etkisinin azaldığı yönünde görüşler ileri sürülmeye başlanmıştır. Bu durum uzun yıllar boyunca birçok konuda ABD’ye endeksli politika izleyen Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin dış politikalarında daha bağımsız hareket edebilecekleri yönünde fırsatın doğması anlamına gelebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Somali Federal Cumhuriyeti, İkili ve Çoklu İlişkiler, ABD, AB, BM, Birleşik Krallık, Doğu Afrika Topluluğu.
Uploads
Die Republik Türkei ist mit ihrer reichen historischen Vergangenheit, geografischen Lage und ihrer Staatserfahrung ein beeindruckendes Land. Wir können über viele Ausgangspunkte sprechen, vom Seldschukenreich bis hin zu den Zeiten davor. Wir können mit Mete Khan begingen, der einst kriegerische türkische Clans und Stämme wieder zu einer kämpfenden regulären Armee zusammenfügte. Oder wir können mit Alparslan beginnen, der allen Widrigkeiten zum Trotz gegen die berühmten Kataphrakte des Byzantinischen Reiches, die sich auf dem Höhepunkt ihrer Macht befanden, kämpfte, sie besiegte und in diesen Länder eine Landmentalität etablierte. Darüber hinaus können wir die reichen Kulturen und ethnischen Gruppen, die sich hier niederließen, wie die Assyrer, Hethiter, Urartäer, Lyder, Mazedonier, römisch-byzantinischen und späteren Türken, nicht nur objektiv, sondern auch subjektiv untersuchen.
of the Foreign Policy of North Macedonia, this country being a member state of the North Atlantic Treaty Organization (NATO), which said organization is indirectly involved in the conflict. In the same way, a study of the diplomatic relations of this Balkan country with the Russian Federation and the Republic of Ukraine was carried out in order to propose future scenarios in the development of this armed conflict for these three countries.
Keywords: Balkan Peninsula, Foreign Policy, Military Alliance, Military Conflict, Regional Security.
by balance of power – polarization between peace and war dilemma
throughout the history.Regional countries nowadays because of the past time
values and experiences it is not able to adapt the XXI. centuries flow, especially
the last decade of XX. century the dissolution of Socialist Federal Republic
of Yugoslavia, after some years later the outbreak of war, it was the
indication that the clashes will continue for a long time period. Before the war
Serbs was the majority in the state and claimed as the rightful to rule over,
but from West-Croatians and Slovenes and from South- Albanians insisted in
oppositionary line. In the 1970-80’s because of the growing of the mass student
protests, the Yugoslav People’s Army although tried to restore the order
and control the university buildings it wasn’t enough to stop the rebellion
as it was spreading rapidly to other states as minorities in the federal state.
Unfortunately the process was fastened with the 1974 Constitution of Yugoslavia
and primary, Albanians then the other nationalities would face the discrimination
policies also, with marking everyone as Serbs. Situation of peace,
was cut off for some time, however mediatorship diplomacy was conducted
by western world and this situation will go on till 2000’s, Even now NATO
Peacekeeping Force is active on duty (UNMIK, UNPROFOR, KFOR, etc.). As
other groups also Religion groups has taken place actively in this region. In
this study, the activities carried out in this context will be investigated in the
light of the available information.
Keywords: Western Balkans, Identity, Peace – Conflict, Agreement, Peace,
Diplomacy, Western Balkan, Minority Rights, Turkish, Bosnian, Serbian, Croat,
Albanian, Hungarian, International, Regional.
bahsetmektedir. Somali Federal Cumhuriyetinin ve Türkiye Cumhuriyetinin ikili ve çoklu askeri-ekonomik işbirliğini araştıran ve
iki ülkenin özellikle 2011 sonrası dönemde başlayan ve özellikle 2016’dan sonra artan ekonomik ve askeri işbirliğinin büyüme
sürecini rasyonel aktör modelini kullanarak ilişkilerin her iki ülke içinde kazan-kazan sürecinim hem kazanımlarını ve aynı
zamanda bu ortamın oluşturabilecek olası bir yeni bölgesel sorunsalının John Mearsheimer’in Hegemonya (Offensive Realism)
bağlamında yeni bir bölgesel güçlerin çıkarları doğrultusunda akılcı bir bölgesel güç olma girişimlerini kısaca tartışacağız. Son
zamanlarda artan İsaac ve Hawiya – Darood kabilelerinin gerginliğini bir koz olarak kullanan başta Birleşik Krallık olmak üzere
diğer Avrupa ülkeleri ve bölgesel güç olma yolunda ilerleyen bir Doğu Afrika Topluluğunun bu konuda nasıl bir tavır sergilediğini
göstermektedir. Ticaretin en etkili limanlarına sahip olan bu bölgenin neden bu kadar istikrarsız ve süregelen bir çatışmanın ana
ülkesi olmasının yanı sıra iklimin tetiklediği kuraklığında bölgede oluşturulan bir sistem boşluğu üzerinde Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliğininde misyonlar doğrultusunda hem merkezi hükümete halen devam eden iç savaşta yardım unsuru olarak yardım
etmesinin nedeni asıl olarak insani yardım mı? Yoksa sadece kendi gemilerini alıkoymaya çalışan korsan aktivitelerini durdurmaya
çalışmaya yönelik bir girişim mi? Tabii bunların cevaplarını tam olarak ortaya atmak zor bir süreçtir çünkü bunun tam olarak
açıklanması için bölgenin belli başlı istikrarı yakalaması elzemdir. Bu yüzden bizim ilgi alanımızda Türkiye ve Somalinin bu
süreçten ilk önce alt-yapı ve güvenlik çalışmaları olsun sonradan bunu nasıl bir boyutta genişletebilecekleri konusunda 2020’de
COVİD-19 etkisiyle dünyayı kasıp savuran krizde Somalinin IMF borcunu ödemesini yapan Türkiye’ye ülkenin MEB’nde petrolgaz
arama serbestini uygulayacağının sözünü vermiştir. Bunun üzerine artan bir din bağı yolu kardeşliğim özünde iki ülkenin
sadece bu on yılda gelişen olgu olmadığının göstergesidir. Asıl olarak tarihte Türk – Somali ilişkisi çok daha eskilere
dayanmaktadır. Türkiye-Somali ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bununla bizim
değineceğimiz tüm olgular ve tarihsel süreçlerle ilerleyen bir güç mücadelesi analizimizde bölge için ve ülke – Somali milleti için
en uygun sonuçları elde etmeye çalışacağız. Az gelişmiş ülkelerin insan haklarının korunması konusundaki Birleşmiş Milletler
(BM) ve Avrupa Birliği (AB) normatif ve uluslararası insan haklarının hamileri olarak ilişkileri ve belki daha önemli ve belirleyici
olanı tüm dünyanın izlemesini isstediği insan haklarının nasıl şekillenmesini gerçekleştirecektir. Özellikle II. Dünya Savaşından
sonra askeri, ekonomik ve politik güç olarak ortaya çıkan Müteffik güçler, uluslararası arenada en etkili temel aktörlerin birincisi
olarak boy göstermişler ve uluslararası ticari/ekonomik, askeri, politik ve hatta kültürel yapıyı şekillendirmiştir. Bu bağlamda
ABD’nin hegemonik bir güç olarak tanımlanması sözkonusu olmuştur. Zaten bir ülkenin hegemonik güç olarak tanımlanabilmesi
için tüm diğer ülkelerin fevkinde askeri, ekonomik ve politik gücünün olması gerekmektedir. Ancak, son 40-50 yıldan beri
ABD’nin hegemonik gücünün zayıfladığı ve uluslararası siyaset sahnesinde etkisinin azaldığı yönünde görüşler ileri sürülmeye
başlanmıştır. Bu durum uzun yıllar boyunca birçok konuda ABD’ye endeksli politika izleyen Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin dış
politikalarında daha bağımsız hareket edebilecekleri yönünde fırsatın doğması anlamına gelebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Somali Federal Cumhuriyeti, İkili ve Çoklu İlişkiler, ABD, AB, BM, Birleşik
Krallık, Doğu Afrika Topluluğu.
Die Republik Türkei ist mit ihrer reichen historischen Vergangenheit, geografischen Lage und ihrer Staatserfahrung ein beeindruckendes Land. Wir können über viele Ausgangspunkte sprechen, vom Seldschukenreich bis hin zu den Zeiten davor. Wir können mit Mete Khan begingen, der einst kriegerische türkische Clans und Stämme wieder zu einer kämpfenden regulären Armee zusammenfügte. Oder wir können mit Alparslan beginnen, der allen Widrigkeiten zum Trotz gegen die berühmten Kataphrakte des Byzantinischen Reiches, die sich auf dem Höhepunkt ihrer Macht befanden, kämpfte, sie besiegte und in diesen Länder eine Landmentalität etablierte. Darüber hinaus können wir die reichen Kulturen und ethnischen Gruppen, die sich hier niederließen, wie die Assyrer, Hethiter, Urartäer, Lyder, Mazedonier, römisch-byzantinischen und späteren Türken, nicht nur objektiv, sondern auch subjektiv untersuchen.
of the Foreign Policy of North Macedonia, this country being a member state of the North Atlantic Treaty Organization (NATO), which said organization is indirectly involved in the conflict. In the same way, a study of the diplomatic relations of this Balkan country with the Russian Federation and the Republic of Ukraine was carried out in order to propose future scenarios in the development of this armed conflict for these three countries.
Keywords: Balkan Peninsula, Foreign Policy, Military Alliance, Military Conflict, Regional Security.
by balance of power – polarization between peace and war dilemma
throughout the history.Regional countries nowadays because of the past time
values and experiences it is not able to adapt the XXI. centuries flow, especially
the last decade of XX. century the dissolution of Socialist Federal Republic
of Yugoslavia, after some years later the outbreak of war, it was the
indication that the clashes will continue for a long time period. Before the war
Serbs was the majority in the state and claimed as the rightful to rule over,
but from West-Croatians and Slovenes and from South- Albanians insisted in
oppositionary line. In the 1970-80’s because of the growing of the mass student
protests, the Yugoslav People’s Army although tried to restore the order
and control the university buildings it wasn’t enough to stop the rebellion
as it was spreading rapidly to other states as minorities in the federal state.
Unfortunately the process was fastened with the 1974 Constitution of Yugoslavia
and primary, Albanians then the other nationalities would face the discrimination
policies also, with marking everyone as Serbs. Situation of peace,
was cut off for some time, however mediatorship diplomacy was conducted
by western world and this situation will go on till 2000’s, Even now NATO
Peacekeeping Force is active on duty (UNMIK, UNPROFOR, KFOR, etc.). As
other groups also Religion groups has taken place actively in this region. In
this study, the activities carried out in this context will be investigated in the
light of the available information.
Keywords: Western Balkans, Identity, Peace – Conflict, Agreement, Peace,
Diplomacy, Western Balkan, Minority Rights, Turkish, Bosnian, Serbian, Croat,
Albanian, Hungarian, International, Regional.
bahsetmektedir. Somali Federal Cumhuriyetinin ve Türkiye Cumhuriyetinin ikili ve çoklu askeri-ekonomik işbirliğini araştıran ve
iki ülkenin özellikle 2011 sonrası dönemde başlayan ve özellikle 2016’dan sonra artan ekonomik ve askeri işbirliğinin büyüme
sürecini rasyonel aktör modelini kullanarak ilişkilerin her iki ülke içinde kazan-kazan sürecinim hem kazanımlarını ve aynı
zamanda bu ortamın oluşturabilecek olası bir yeni bölgesel sorunsalının John Mearsheimer’in Hegemonya (Offensive Realism)
bağlamında yeni bir bölgesel güçlerin çıkarları doğrultusunda akılcı bir bölgesel güç olma girişimlerini kısaca tartışacağız. Son
zamanlarda artan İsaac ve Hawiya – Darood kabilelerinin gerginliğini bir koz olarak kullanan başta Birleşik Krallık olmak üzere
diğer Avrupa ülkeleri ve bölgesel güç olma yolunda ilerleyen bir Doğu Afrika Topluluğunun bu konuda nasıl bir tavır sergilediğini
göstermektedir. Ticaretin en etkili limanlarına sahip olan bu bölgenin neden bu kadar istikrarsız ve süregelen bir çatışmanın ana
ülkesi olmasının yanı sıra iklimin tetiklediği kuraklığında bölgede oluşturulan bir sistem boşluğu üzerinde Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliğininde misyonlar doğrultusunda hem merkezi hükümete halen devam eden iç savaşta yardım unsuru olarak yardım
etmesinin nedeni asıl olarak insani yardım mı? Yoksa sadece kendi gemilerini alıkoymaya çalışan korsan aktivitelerini durdurmaya
çalışmaya yönelik bir girişim mi? Tabii bunların cevaplarını tam olarak ortaya atmak zor bir süreçtir çünkü bunun tam olarak
açıklanması için bölgenin belli başlı istikrarı yakalaması elzemdir. Bu yüzden bizim ilgi alanımızda Türkiye ve Somalinin bu
süreçten ilk önce alt-yapı ve güvenlik çalışmaları olsun sonradan bunu nasıl bir boyutta genişletebilecekleri konusunda 2020’de
COVİD-19 etkisiyle dünyayı kasıp savuran krizde Somalinin IMF borcunu ödemesini yapan Türkiye’ye ülkenin MEB’nde petrolgaz
arama serbestini uygulayacağının sözünü vermiştir. Bunun üzerine artan bir din bağı yolu kardeşliğim özünde iki ülkenin
sadece bu on yılda gelişen olgu olmadığının göstergesidir. Asıl olarak tarihte Türk – Somali ilişkisi çok daha eskilere
dayanmaktadır. Türkiye-Somali ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bununla bizim
değineceğimiz tüm olgular ve tarihsel süreçlerle ilerleyen bir güç mücadelesi analizimizde bölge için ve ülke – Somali milleti için
en uygun sonuçları elde etmeye çalışacağız. Az gelişmiş ülkelerin insan haklarının korunması konusundaki Birleşmiş Milletler
(BM) ve Avrupa Birliği (AB) normatif ve uluslararası insan haklarının hamileri olarak ilişkileri ve belki daha önemli ve belirleyici
olanı tüm dünyanın izlemesini isstediği insan haklarının nasıl şekillenmesini gerçekleştirecektir. Özellikle II. Dünya Savaşından
sonra askeri, ekonomik ve politik güç olarak ortaya çıkan Müteffik güçler, uluslararası arenada en etkili temel aktörlerin birincisi
olarak boy göstermişler ve uluslararası ticari/ekonomik, askeri, politik ve hatta kültürel yapıyı şekillendirmiştir. Bu bağlamda
ABD’nin hegemonik bir güç olarak tanımlanması sözkonusu olmuştur. Zaten bir ülkenin hegemonik güç olarak tanımlanabilmesi
için tüm diğer ülkelerin fevkinde askeri, ekonomik ve politik gücünün olması gerekmektedir. Ancak, son 40-50 yıldan beri
ABD’nin hegemonik gücünün zayıfladığı ve uluslararası siyaset sahnesinde etkisinin azaldığı yönünde görüşler ileri sürülmeye
başlanmıştır. Bu durum uzun yıllar boyunca birçok konuda ABD’ye endeksli politika izleyen Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin dış
politikalarında daha bağımsız hareket edebilecekleri yönünde fırsatın doğması anlamına gelebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Cumhuriyeti, Somali Federal Cumhuriyeti, İkili ve Çoklu İlişkiler, ABD, AB, BM, Birleşik
Krallık, Doğu Afrika Topluluğu.