Selma is an architect, urban designer and planner who specialises in urban design and urban planning. She is a full Professor at Bartın University in the Department of Landscape Architecture. Currently she is the director of the Graduate School.
Bartın üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi, Jul 1, 2018
Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tas... more Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tasarim etkilerinin ve kent yasam kalitesinin olculebildigi kamusal alanlar kent imajinin en buyuk gostergesidir. Toplumlarin ortak alani olan kamusal alanlar, insanlarin fiziksel, algisal ve sosyal ihtiyaclarini karsiladiklari yerlerdir. Bu alanlarda, insanlarla cevre arasinda fiziksel ve algisal etkilesimler olur. Bu etkilesim sonucunda, kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ortaya cikar. Kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ise kent kimligini ve kulturunu yansitir. Kamusal alanlarin kalitesi insanin yasam kalitesine etki eder ve bu alanlarin tasarimiyla arasinda yakin bir iliski vardir. Bu calismada, kentlerde kamusal alanlarin tasarimi ve onemi irdelenmistir.
Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordanc... more Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordance with their civilizations. Most of the countries in the world are full of the cultural traces of the civilizations lived in the past. Turkey, one of those countries, is a piece of the earth that hosted different communities throughout history. As the major community of those, architectural heritage of Greeks, who settled in various cities and towns of Turkey until the population exchange and forced migration are spatial evidence of their cultural heritage. In this chapter, some of architectural heritage as the tangible cultural heritage of the Greek community in Bartın is documented, and the reflection to the space of the relationship between the Greek and Turkish people as two different communities sharing life in a peaceful environment is emphasized.
Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within m... more Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within micro-mobility systems across the globe. The effectiveness of their performance, however, remains contingent on the number of individuals willing to accept them. This study aims to determine those predictors which influence behavioral intention toward shared e-scooters. The suggested research model is based on the extended Unified Theory of Acceptance and Use of Technology (UTAUT2), along with price sensitivity and environmental awareness. Data was gathered through an online questionnaire of 467 participants in Turkey, from which we obtained 413 valid responses. Model explains the 60% variance in the behavioral intention to use e-scooters. Primary findings demonstrated that behavioral intention is significantly affected by social influence (R2 = .319), effort expectancy (R2 = .194), performance expectancy (R2 = .179), and price sensitivity (R2 = .154). As shared e-scooters are novel to the Turkish mobility system, we analyzed findings to help practitioners and policymakers develop strategies that will enhance interest in adopting shared e-scooters within micro-mobility systems.
Kamusal alanlar, toplumun her kesiminin eşit ölçüde kullanım hakkının olduğu ve bu bağlamda planl... more Kamusal alanlar, toplumun her kesiminin eşit ölçüde kullanım hakkının olduğu ve bu bağlamda planlanması ve tasarlanması gereken alanlardır. Kentlerde yapılı çevre dışındaki boşlukları oluşturan bu alanlar, günümüz kentlerindeki kalabalıklaşmanın ve düzensizliğin yarattığı karmaşaya bir çözüm olarak, “insan odaklı mekânlar”, “yaya dostu şehirler”, “yavaş şehirler” vb. yaklaşımlarla yaşanılır alanlar haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kamusal alanların “kamusallık” işlevini sürdürebilmesi için “kamu”yu oluşturan tüm vatandaşların erişimine ve kullanımına açık olması ve aynı zamanda teşvik edici olması gerekir. Sosyal ve beşeri bilimlerin de ortak paydasını oluşturan “kamusal alan”ın toplumu oluşturan bireylerin gönenci, mutluluğu ve huzuru adına düzenlenmesi ancak disiplinlerarası bir işbirliği ile sağlanabilir. Kamusal alanların mekânsal organizasyonunu sağlayan süreçleri ve bu süreçlere yön veren temel yaklaşımları içeren bu kitapta yer alan bölümlerin sıralanışına, konuların devam...
Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within m... more Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within micro-mobility systems across the globe. The effectiveness of their performance, however, remains contingent on the number of individuals willing to accept them. This study aims to determine those predictors which influence behavioral intention toward shared e-scooters. The suggested research model is based on the extended Unified Theory of Acceptance and Use of Technology (UTAUT2), along with price sensitivity and environmental awareness. Data was gathered through an online questionnaire of 467 participants in Turkey, from which we obtained 413 valid responses. Model explains the 60% variance in the behavioral intention to use e-scooters. Primary findings demonstrated that behavioral intention is significantly affected by social influence (R2 = .319), effort expectancy (R2 = .194), performance expectancy (R2 = .179), and price sensitivity (R2 = .154). As shared e-scooters are novel to the Turkish mobility system, we analyzed findings to help practitioners and policymakers develop strategies that will enhance interest in adopting shared e-scooters within micro-mobility systems.
Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordanc... more Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordance with their civilizations. Most of the countries in the world are full of the cultural traces of the civilizations lived in the past. Turkey, one of those countries, is a piece of the earth that hosted different communities throughout history. As the major community of those, architectural heritage of Greeks, who settled in various cities and towns of Turkey until the population exchange and forced migration are spatial evidence of their cultural heritage. In this chapter, some of architectural heritage as the tangible cultural heritage of the Greek community in Bartın is documented, and the reflection to the space of the relationship between the Greek and Turkish people as two different communities sharing life in a peaceful environment is emphasized.
Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tas... more Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tasarim etkilerinin ve kent yasam kalitesinin olculebildigi kamusal alanlar kent imajinin en buyuk gostergesidir. Toplumlarin ortak alani olan kamusal alanlar, insanlarin fiziksel, algisal ve sosyal ihtiyaclarini karsiladiklari yerlerdir. Bu alanlarda, insanlarla cevre arasinda fiziksel ve algisal etkilesimler olur. Bu etkilesim sonucunda, kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ortaya cikar. Kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ise kent kimligini ve kulturunu yansitir. Kamusal alanlarin kalitesi insanin yasam kalitesine etki eder ve bu alanlarin tasarimiyla arasinda yakin bir iliski vardir. Bu calismada, kentlerde kamusal alanlarin tasarimi ve onemi irdelenmistir.
In our country, historical settlements, in which several civilizations lived in different histori... more In our country, historical settlements, in which several civilizations lived in different historical periods, are spatial evidences transmitting from past social, economic and cultural characteristics to today. In the context of sustainability, in order to preserve and transmit of our own historical and cultural heritage to the future generations, it is essential that historical environments should be renovated in regard to the needs of today’s generation, should be re- functioned, and should be taken into account from protection-renovation-development principles point of view. In this paper, urban policy approaches, planning and urban design strategies on sustainability of historical, cultural and natural heritage in Amasra, and an urban design case study have been presented. A 3000 year old settlement, Amasra was added to the UNESCO list, as a candidate, due to the fortifications built in Genoese period. Therefore, sustainability strategies regarding to Amasra have gained more sig...
Dunyadaki nufus artisi ve gelisen teknolojiyle beraber enerjiye olan gereksinim gunden gune artma... more Dunyadaki nufus artisi ve gelisen teknolojiyle beraber enerjiye olan gereksinim gunden gune artmaktadir. Bu durum yeni enerji kaynaklari bulma ihtiyacini ortaya cikarmistir. Bu anlamda mevcut enerji kaynaklarina ek olarak son yillarda biyokutle enerjisi uretimi ile bu soruna alternatif cozumler aranmistir. Biyokutle enerjisi cevre ile dost surdurulebilir enerji uretimini ve cevre yonetimini saglayan, kalkinmayi hedefleyen ozellikleri ile tum dunyada genis bir uygulama alani bulmustur. Bu sebeple Turkiye’de de biyokutlenin enerji uretiminde degerlendirilmesi konusu onem kazanmistir
Kentlere yasanan yogun goc ve insan aktivitelerinin artmasiyla birlikte cevre sorunlarinda da art... more Kentlere yasanan yogun goc ve insan aktivitelerinin artmasiyla birlikte cevre sorunlarinda da artis gerceklesmistir. Gecim sikintilari, egitim, is bulma gibi faktorler kirsal alanlardan kentlere gocun artmasina neden olmustur. Yasanan bu yogun goc sonucunda kentlerde gecekondulasma, sagliksiz yapilasma, kotu cevre kosullari, carpik kentlesme, alt yapi yetersizligi gibi sorunlar ortaya cikmistir. Dunya’da ve Turkiye’de carpik kentlesme ve gecekondulasmanin onune gecilememis ve hizli bir sekilde artmistir. Tum bu mevcut sorunlara en kisa surede ve saglikli bir sekilde cozum uretilmesi arayislari kentsel donusum olgusunu gundeme getirmistir. Kentsel donusumle mevcut olan tum cokuntu alanlarinin kente yeniden kazandirilmasi amac edinilmistir. Ulkemizde kentsel donusum denilince akla ilk gelen kente saglikli ve yasanilabilir bir alan kazandirmak icin gecekondu alanlarinin yikilmasidir. Ancak, ulkemizdeki kentsel donusum sureci gerek proje asamasinda gerekse uygulama asamasinda sadece ya...
Planlama surecleri kentsel peyzaji bicimlendiren arazi kullanim kararlarinin alindigi temel calis... more Planlama surecleri kentsel peyzaji bicimlendiren arazi kullanim kararlarinin alindigi temel calismalari kapsamaktadir. Genelde yapili cevrenin olusumuna iliskin kararlarin oncelendigi planlama sureclerinde, kentin doluluk-bosluk dengesinin olusturulmasi, kent ekolojisinin goz onune alinmasi, kentsel yasam kalitesinin saglanabilmesi icin dogayi kente tasiyacak olan kentsel acik yesil alan sisteminin olusturulmasi gerekmektedir. Aktif ve pasif yesil alanlardan olusan yesil ag sisteminin olusturulmasi, kentsel alanlarin yasanabilirligini ve surdurulebilirligini saglamayi amaclayan planlama sureclerinin en onemli ciktisidir. Bu arastirmanin amaci; tarih, kultur ve doga sehri olarak tanimlanan Samsun-Carsamba ilcesine iliskin planlama surecinin kent peyzajina nasil yansidigini saptayarak gelecekte yapilacak planlar icin kentsel peyzaj planlama acisindan on veri olusturmak ve yerlesmede yasanabilirligi ve yasam kalitesini gelistirmek icin kentsel peyzaj planlama onerileri gelistirmektir. ...
Kentlesme sadece kirsal alanlardan kentsel alanlara dogru goc eden bir nufus hareketinden ibaret ... more Kentlesme sadece kirsal alanlardan kentsel alanlara dogru goc eden bir nufus hareketinden ibaret olmayip, toplumun ekonomik ve dogal yapisindaki degisimlerden de kaynaklanmaktadir. Bu baglamda kentlesme duzeyinin belirlenmesi icin demografik faktorlerin yani sira ekonomik ve sosyal faktorlerin de irdelenmesi gerekmektedir. Bu calismanin amaci, TR 81 Bolgesindeki Duzey 2 iller kategorisinde yer alan Zonguldak, Bartin ve Karabuk illerinin kentlesme oranlari ve kentlesme duzeylerini belirlemektir. Bu amac dogrultusunda veri toplama araci olarak TR81 Duzey 2 bolgesine iliskin BAKKA tarafindan hazirlanmis raporlar, IŞKUR raporlari, TUIK veri tabani ile cesitli kurum ve kuruluslarin bolge icin hazirlamis oldugu arastirma raporlari kullanilmistir. Calisma sonunda Zonguldak, Bartin ve Karabuk illeri karsilastirilarak degerlendirilmistir. TR81 Bolgesi illerinin kentlesme oranlarinin ve kentlesme duzeylerinin saptanmasi bolgenin geleceginin kurgulanmasi acisindan onem tasimaktadir.
Dogal kaynaklari goz onune almayan fiziki planlamalar sonucu, dogal kaynak degerleri tahrip edilm... more Dogal kaynaklari goz onune almayan fiziki planlamalar sonucu, dogal kaynak degerleri tahrip edilmekte ve tasima kapasiteleri zorlanarak yenilenemez hale gelmektedir. Gerek bugunku kusaklarin gerekse gelecek kusaklarin yasam ortamlarinin tehlikeye atilmamasi icin dogal kaynaklarin akilci bir sekilde ve tuketilmeden kullanimi gerekmektedir. Bu ise planlama sureclerinde dogal ve ekolojik dengenin gozetilmesi, arazi kullanimlari ile dogal kaynaklar arasindaki etkilesimin hesaba katilmasi ve izlenmesi ile saglanabilecektir. Ekolojik planlama, dogal kaynaklarin dogru ve akilci bir sekilde yonetilmesini saglayacak temeli olusturmaktadir. Bu calismada, ekolojik planlama surecinin baslangicinda yer almasi gereken stratejik cevresel etki degerlendirmesinin onemi vurgulanarak Bartin orneginde mevcut arazi kullanimlari ile dogal kaynaklarin etkilesimi irdelenmistir. Yontem olarak ekolojik risk analizi yontemine dayandirilan calismada, Bartin’daki mevcut arazi kullanimlarindan kaynaklanan olumsu...
Gelecege yonelik karar verme sureci olarak planlamalar, her olcekteki yerlesme ve kentlerin gelec... more Gelecege yonelik karar verme sureci olarak planlamalar, her olcekteki yerlesme ve kentlerin gelecegini belirlemekte, yerlesmelerin mekânsal gelisimi hazirlanan planlar cercevesinde bicimlenmektedir. Bu baglamda, planlama surecleri toplumun mekan kullanimini ve kentsel alanlardaki yasantisini belirleyen cok onemli sureclerdir. Disiplinlerarasi bir ekip calismasini gerektiren planlama sureclerine katilan karar verici aktorlerin isbirligi ve bu sureclere halkin katilimi kadar, karar vericilerin ve ozellikle de plancilarin vizyonu toplumun yasam boyu nasil bir cevre icerisinde yasayacagina iliskin kaderini belirlemektedir. Buna ornek olarak gosterilebilecek Aydin iline bagli Atca mahallesinin planli gelisimi de, basta Ataturk olmak uzere, planci ve yerel yoneticilerin isbirligi ve vizyonu sayesinde gerceklesmistir. Bu calismada, Atca’nin 1926 ve 1991 imar planlari, plan kararlari, tarihsel surece iliskin belgeler, fotograflar ve alanda yapilan guncel saptamalar uzerinden, Atca'nin p...
Spatial interfaces are the elements that establish and link relationships between spaces. Interfa... more Spatial interfaces are the elements that establish and link relationships between spaces. Interfaces, which can be either indoors or outdoors, but also between indoor and outdoor, have an important role in the relationship of the building with the city and the citizen. The interface represents the area formed between the building and the urban space and has a volumetric characteristic besides being planar. One of the innovative design applications to increase human-nature interaction in urban space is green interfaces. Green interfaces have both aesthetic and ecological functions as perceived elements in the transition between spaces. Green interfaces have a variety of names such as vertical garden, green surface, living wall, green wall, bio-surfaced wall, green pier, landscape wall. In addition to the positive effects of the green interfaces on the visual perception of space, there are also positive ecological effects in terms of reducing urban heat island effect, improving indoor...
The elements that make up the historical urban fabric are the most important building blocks in t... more The elements that make up the historical urban fabric are the most important building blocks in the formation of urban identity and cultural memory. The cultural heritage areas, which are transferred from the past to the present day, consisting of archaeological, cultural, social, economic and aesthetic values, establish a connection between the past and the future, and enhance the sense of urbanity and ownership. Preserving the cultural heritage strengthens the common ties that keep the people living in that city together. Since the historical part of the city is a resource that can be consumed, but cannot be replaced with another “thing”, a restrictive attitude should be taken and a protective approach should be used in its use. Since historical and cultural values are a part of the city and the region as well as being a common heritage of the country and the world, preserving these values and addressing them from the perspective of cultural continuity is of great importance for b...
Kentsel mekân icerisindeki kamusal alanlar, toplumun ortak yasam alanlarini olusturmaktadir. Bu a... more Kentsel mekân icerisindeki kamusal alanlar, toplumun ortak yasam alanlarini olusturmaktadir. Bu alanlar, estetik bir cevre algisi icerisinde guvenlik ve konfor gereksinimini karsiladigi olcude, birey icin cezbedici sosyallesme alanlari haline gelmektedir. Kent kimligini ve kulturunu yansitan kamusal alanlarin, yasam kalitesi ve kentlilerin memnuniyeti gibi dinamikleri bakimindan kentin karakterini koruyacak, rekabetci olabilmesini saglayacak ergonomik tasarim ilkeleri ile duzenlenmesi gerekmektedir. Bucalismada, kamusal alanlar, kentsel tasarim, kentsel ergonomi, kent donatilari kavramlarina ve ergonomik kent donatilarina iliskin kuramsal bilgiler ve ergonomik ilkeler verilmistir. Ayrica, ergonominin kentsel tasarimdaki onemi ve iliskili oldugu faktorler irdelenmistir.
Bartın üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi, Jul 1, 2018
Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tas... more Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tasarim etkilerinin ve kent yasam kalitesinin olculebildigi kamusal alanlar kent imajinin en buyuk gostergesidir. Toplumlarin ortak alani olan kamusal alanlar, insanlarin fiziksel, algisal ve sosyal ihtiyaclarini karsiladiklari yerlerdir. Bu alanlarda, insanlarla cevre arasinda fiziksel ve algisal etkilesimler olur. Bu etkilesim sonucunda, kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ortaya cikar. Kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ise kent kimligini ve kulturunu yansitir. Kamusal alanlarin kalitesi insanin yasam kalitesine etki eder ve bu alanlarin tasarimiyla arasinda yakin bir iliski vardir. Bu calismada, kentlerde kamusal alanlarin tasarimi ve onemi irdelenmistir.
Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordanc... more Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordance with their civilizations. Most of the countries in the world are full of the cultural traces of the civilizations lived in the past. Turkey, one of those countries, is a piece of the earth that hosted different communities throughout history. As the major community of those, architectural heritage of Greeks, who settled in various cities and towns of Turkey until the population exchange and forced migration are spatial evidence of their cultural heritage. In this chapter, some of architectural heritage as the tangible cultural heritage of the Greek community in Bartın is documented, and the reflection to the space of the relationship between the Greek and Turkish people as two different communities sharing life in a peaceful environment is emphasized.
Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within m... more Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within micro-mobility systems across the globe. The effectiveness of their performance, however, remains contingent on the number of individuals willing to accept them. This study aims to determine those predictors which influence behavioral intention toward shared e-scooters. The suggested research model is based on the extended Unified Theory of Acceptance and Use of Technology (UTAUT2), along with price sensitivity and environmental awareness. Data was gathered through an online questionnaire of 467 participants in Turkey, from which we obtained 413 valid responses. Model explains the 60% variance in the behavioral intention to use e-scooters. Primary findings demonstrated that behavioral intention is significantly affected by social influence (R2 = .319), effort expectancy (R2 = .194), performance expectancy (R2 = .179), and price sensitivity (R2 = .154). As shared e-scooters are novel to the Turkish mobility system, we analyzed findings to help practitioners and policymakers develop strategies that will enhance interest in adopting shared e-scooters within micro-mobility systems.
Kamusal alanlar, toplumun her kesiminin eşit ölçüde kullanım hakkının olduğu ve bu bağlamda planl... more Kamusal alanlar, toplumun her kesiminin eşit ölçüde kullanım hakkının olduğu ve bu bağlamda planlanması ve tasarlanması gereken alanlardır. Kentlerde yapılı çevre dışındaki boşlukları oluşturan bu alanlar, günümüz kentlerindeki kalabalıklaşmanın ve düzensizliğin yarattığı karmaşaya bir çözüm olarak, “insan odaklı mekânlar”, “yaya dostu şehirler”, “yavaş şehirler” vb. yaklaşımlarla yaşanılır alanlar haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kamusal alanların “kamusallık” işlevini sürdürebilmesi için “kamu”yu oluşturan tüm vatandaşların erişimine ve kullanımına açık olması ve aynı zamanda teşvik edici olması gerekir. Sosyal ve beşeri bilimlerin de ortak paydasını oluşturan “kamusal alan”ın toplumu oluşturan bireylerin gönenci, mutluluğu ve huzuru adına düzenlenmesi ancak disiplinlerarası bir işbirliği ile sağlanabilir. Kamusal alanların mekânsal organizasyonunu sağlayan süreçleri ve bu süreçlere yön veren temel yaklaşımları içeren bu kitapta yer alan bölümlerin sıralanışına, konuların devam...
Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within m... more Shared e-scooters are a newly found type of electric vehicle, emerging from and utilized within micro-mobility systems across the globe. The effectiveness of their performance, however, remains contingent on the number of individuals willing to accept them. This study aims to determine those predictors which influence behavioral intention toward shared e-scooters. The suggested research model is based on the extended Unified Theory of Acceptance and Use of Technology (UTAUT2), along with price sensitivity and environmental awareness. Data was gathered through an online questionnaire of 467 participants in Turkey, from which we obtained 413 valid responses. Model explains the 60% variance in the behavioral intention to use e-scooters. Primary findings demonstrated that behavioral intention is significantly affected by social influence (R2 = .319), effort expectancy (R2 = .194), performance expectancy (R2 = .179), and price sensitivity (R2 = .154). As shared e-scooters are novel to the Turkish mobility system, we analyzed findings to help practitioners and policymakers develop strategies that will enhance interest in adopting shared e-scooters within micro-mobility systems.
Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordanc... more Culture and traditions are major factors of the communities to create spatial traces in accordance with their civilizations. Most of the countries in the world are full of the cultural traces of the civilizations lived in the past. Turkey, one of those countries, is a piece of the earth that hosted different communities throughout history. As the major community of those, architectural heritage of Greeks, who settled in various cities and towns of Turkey until the population exchange and forced migration are spatial evidence of their cultural heritage. In this chapter, some of architectural heritage as the tangible cultural heritage of the Greek community in Bartın is documented, and the reflection to the space of the relationship between the Greek and Turkish people as two different communities sharing life in a peaceful environment is emphasized.
Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tas... more Kentlerde toplumsal paylasimlarin en cok yasandigi kentin aynasi ve kalbi durumunda olan kent tasarim etkilerinin ve kent yasam kalitesinin olculebildigi kamusal alanlar kent imajinin en buyuk gostergesidir. Toplumlarin ortak alani olan kamusal alanlar, insanlarin fiziksel, algisal ve sosyal ihtiyaclarini karsiladiklari yerlerdir. Bu alanlarda, insanlarla cevre arasinda fiziksel ve algisal etkilesimler olur. Bu etkilesim sonucunda, kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ortaya cikar. Kamusal alanlarin karakteristik ozellikleri ise kent kimligini ve kulturunu yansitir. Kamusal alanlarin kalitesi insanin yasam kalitesine etki eder ve bu alanlarin tasarimiyla arasinda yakin bir iliski vardir. Bu calismada, kentlerde kamusal alanlarin tasarimi ve onemi irdelenmistir.
In our country, historical settlements, in which several civilizations lived in different histori... more In our country, historical settlements, in which several civilizations lived in different historical periods, are spatial evidences transmitting from past social, economic and cultural characteristics to today. In the context of sustainability, in order to preserve and transmit of our own historical and cultural heritage to the future generations, it is essential that historical environments should be renovated in regard to the needs of today’s generation, should be re- functioned, and should be taken into account from protection-renovation-development principles point of view. In this paper, urban policy approaches, planning and urban design strategies on sustainability of historical, cultural and natural heritage in Amasra, and an urban design case study have been presented. A 3000 year old settlement, Amasra was added to the UNESCO list, as a candidate, due to the fortifications built in Genoese period. Therefore, sustainability strategies regarding to Amasra have gained more sig...
Dunyadaki nufus artisi ve gelisen teknolojiyle beraber enerjiye olan gereksinim gunden gune artma... more Dunyadaki nufus artisi ve gelisen teknolojiyle beraber enerjiye olan gereksinim gunden gune artmaktadir. Bu durum yeni enerji kaynaklari bulma ihtiyacini ortaya cikarmistir. Bu anlamda mevcut enerji kaynaklarina ek olarak son yillarda biyokutle enerjisi uretimi ile bu soruna alternatif cozumler aranmistir. Biyokutle enerjisi cevre ile dost surdurulebilir enerji uretimini ve cevre yonetimini saglayan, kalkinmayi hedefleyen ozellikleri ile tum dunyada genis bir uygulama alani bulmustur. Bu sebeple Turkiye’de de biyokutlenin enerji uretiminde degerlendirilmesi konusu onem kazanmistir
Kentlere yasanan yogun goc ve insan aktivitelerinin artmasiyla birlikte cevre sorunlarinda da art... more Kentlere yasanan yogun goc ve insan aktivitelerinin artmasiyla birlikte cevre sorunlarinda da artis gerceklesmistir. Gecim sikintilari, egitim, is bulma gibi faktorler kirsal alanlardan kentlere gocun artmasina neden olmustur. Yasanan bu yogun goc sonucunda kentlerde gecekondulasma, sagliksiz yapilasma, kotu cevre kosullari, carpik kentlesme, alt yapi yetersizligi gibi sorunlar ortaya cikmistir. Dunya’da ve Turkiye’de carpik kentlesme ve gecekondulasmanin onune gecilememis ve hizli bir sekilde artmistir. Tum bu mevcut sorunlara en kisa surede ve saglikli bir sekilde cozum uretilmesi arayislari kentsel donusum olgusunu gundeme getirmistir. Kentsel donusumle mevcut olan tum cokuntu alanlarinin kente yeniden kazandirilmasi amac edinilmistir. Ulkemizde kentsel donusum denilince akla ilk gelen kente saglikli ve yasanilabilir bir alan kazandirmak icin gecekondu alanlarinin yikilmasidir. Ancak, ulkemizdeki kentsel donusum sureci gerek proje asamasinda gerekse uygulama asamasinda sadece ya...
Planlama surecleri kentsel peyzaji bicimlendiren arazi kullanim kararlarinin alindigi temel calis... more Planlama surecleri kentsel peyzaji bicimlendiren arazi kullanim kararlarinin alindigi temel calismalari kapsamaktadir. Genelde yapili cevrenin olusumuna iliskin kararlarin oncelendigi planlama sureclerinde, kentin doluluk-bosluk dengesinin olusturulmasi, kent ekolojisinin goz onune alinmasi, kentsel yasam kalitesinin saglanabilmesi icin dogayi kente tasiyacak olan kentsel acik yesil alan sisteminin olusturulmasi gerekmektedir. Aktif ve pasif yesil alanlardan olusan yesil ag sisteminin olusturulmasi, kentsel alanlarin yasanabilirligini ve surdurulebilirligini saglamayi amaclayan planlama sureclerinin en onemli ciktisidir. Bu arastirmanin amaci; tarih, kultur ve doga sehri olarak tanimlanan Samsun-Carsamba ilcesine iliskin planlama surecinin kent peyzajina nasil yansidigini saptayarak gelecekte yapilacak planlar icin kentsel peyzaj planlama acisindan on veri olusturmak ve yerlesmede yasanabilirligi ve yasam kalitesini gelistirmek icin kentsel peyzaj planlama onerileri gelistirmektir. ...
Kentlesme sadece kirsal alanlardan kentsel alanlara dogru goc eden bir nufus hareketinden ibaret ... more Kentlesme sadece kirsal alanlardan kentsel alanlara dogru goc eden bir nufus hareketinden ibaret olmayip, toplumun ekonomik ve dogal yapisindaki degisimlerden de kaynaklanmaktadir. Bu baglamda kentlesme duzeyinin belirlenmesi icin demografik faktorlerin yani sira ekonomik ve sosyal faktorlerin de irdelenmesi gerekmektedir. Bu calismanin amaci, TR 81 Bolgesindeki Duzey 2 iller kategorisinde yer alan Zonguldak, Bartin ve Karabuk illerinin kentlesme oranlari ve kentlesme duzeylerini belirlemektir. Bu amac dogrultusunda veri toplama araci olarak TR81 Duzey 2 bolgesine iliskin BAKKA tarafindan hazirlanmis raporlar, IŞKUR raporlari, TUIK veri tabani ile cesitli kurum ve kuruluslarin bolge icin hazirlamis oldugu arastirma raporlari kullanilmistir. Calisma sonunda Zonguldak, Bartin ve Karabuk illeri karsilastirilarak degerlendirilmistir. TR81 Bolgesi illerinin kentlesme oranlarinin ve kentlesme duzeylerinin saptanmasi bolgenin geleceginin kurgulanmasi acisindan onem tasimaktadir.
Dogal kaynaklari goz onune almayan fiziki planlamalar sonucu, dogal kaynak degerleri tahrip edilm... more Dogal kaynaklari goz onune almayan fiziki planlamalar sonucu, dogal kaynak degerleri tahrip edilmekte ve tasima kapasiteleri zorlanarak yenilenemez hale gelmektedir. Gerek bugunku kusaklarin gerekse gelecek kusaklarin yasam ortamlarinin tehlikeye atilmamasi icin dogal kaynaklarin akilci bir sekilde ve tuketilmeden kullanimi gerekmektedir. Bu ise planlama sureclerinde dogal ve ekolojik dengenin gozetilmesi, arazi kullanimlari ile dogal kaynaklar arasindaki etkilesimin hesaba katilmasi ve izlenmesi ile saglanabilecektir. Ekolojik planlama, dogal kaynaklarin dogru ve akilci bir sekilde yonetilmesini saglayacak temeli olusturmaktadir. Bu calismada, ekolojik planlama surecinin baslangicinda yer almasi gereken stratejik cevresel etki degerlendirmesinin onemi vurgulanarak Bartin orneginde mevcut arazi kullanimlari ile dogal kaynaklarin etkilesimi irdelenmistir. Yontem olarak ekolojik risk analizi yontemine dayandirilan calismada, Bartin’daki mevcut arazi kullanimlarindan kaynaklanan olumsu...
Gelecege yonelik karar verme sureci olarak planlamalar, her olcekteki yerlesme ve kentlerin gelec... more Gelecege yonelik karar verme sureci olarak planlamalar, her olcekteki yerlesme ve kentlerin gelecegini belirlemekte, yerlesmelerin mekânsal gelisimi hazirlanan planlar cercevesinde bicimlenmektedir. Bu baglamda, planlama surecleri toplumun mekan kullanimini ve kentsel alanlardaki yasantisini belirleyen cok onemli sureclerdir. Disiplinlerarasi bir ekip calismasini gerektiren planlama sureclerine katilan karar verici aktorlerin isbirligi ve bu sureclere halkin katilimi kadar, karar vericilerin ve ozellikle de plancilarin vizyonu toplumun yasam boyu nasil bir cevre icerisinde yasayacagina iliskin kaderini belirlemektedir. Buna ornek olarak gosterilebilecek Aydin iline bagli Atca mahallesinin planli gelisimi de, basta Ataturk olmak uzere, planci ve yerel yoneticilerin isbirligi ve vizyonu sayesinde gerceklesmistir. Bu calismada, Atca’nin 1926 ve 1991 imar planlari, plan kararlari, tarihsel surece iliskin belgeler, fotograflar ve alanda yapilan guncel saptamalar uzerinden, Atca'nin p...
Spatial interfaces are the elements that establish and link relationships between spaces. Interfa... more Spatial interfaces are the elements that establish and link relationships between spaces. Interfaces, which can be either indoors or outdoors, but also between indoor and outdoor, have an important role in the relationship of the building with the city and the citizen. The interface represents the area formed between the building and the urban space and has a volumetric characteristic besides being planar. One of the innovative design applications to increase human-nature interaction in urban space is green interfaces. Green interfaces have both aesthetic and ecological functions as perceived elements in the transition between spaces. Green interfaces have a variety of names such as vertical garden, green surface, living wall, green wall, bio-surfaced wall, green pier, landscape wall. In addition to the positive effects of the green interfaces on the visual perception of space, there are also positive ecological effects in terms of reducing urban heat island effect, improving indoor...
The elements that make up the historical urban fabric are the most important building blocks in t... more The elements that make up the historical urban fabric are the most important building blocks in the formation of urban identity and cultural memory. The cultural heritage areas, which are transferred from the past to the present day, consisting of archaeological, cultural, social, economic and aesthetic values, establish a connection between the past and the future, and enhance the sense of urbanity and ownership. Preserving the cultural heritage strengthens the common ties that keep the people living in that city together. Since the historical part of the city is a resource that can be consumed, but cannot be replaced with another “thing”, a restrictive attitude should be taken and a protective approach should be used in its use. Since historical and cultural values are a part of the city and the region as well as being a common heritage of the country and the world, preserving these values and addressing them from the perspective of cultural continuity is of great importance for b...
Kentsel mekân icerisindeki kamusal alanlar, toplumun ortak yasam alanlarini olusturmaktadir. Bu a... more Kentsel mekân icerisindeki kamusal alanlar, toplumun ortak yasam alanlarini olusturmaktadir. Bu alanlar, estetik bir cevre algisi icerisinde guvenlik ve konfor gereksinimini karsiladigi olcude, birey icin cezbedici sosyallesme alanlari haline gelmektedir. Kent kimligini ve kulturunu yansitan kamusal alanlarin, yasam kalitesi ve kentlilerin memnuniyeti gibi dinamikleri bakimindan kentin karakterini koruyacak, rekabetci olabilmesini saglayacak ergonomik tasarim ilkeleri ile duzenlenmesi gerekmektedir. Bucalismada, kamusal alanlar, kentsel tasarim, kentsel ergonomi, kent donatilari kavramlarina ve ergonomik kent donatilarina iliskin kuramsal bilgiler ve ergonomik ilkeler verilmistir. Ayrica, ergonominin kentsel tasarimdaki onemi ve iliskili oldugu faktorler irdelenmistir.
As the cities experience urbanization, there is a need for urban strategies to control growing ar... more As the cities experience urbanization, there is a need for urban strategies to control growing areas under urbanization. People in cities need to live in a healthy and secure built environment. It is necessary that planning and design strategies should be extended in the context of sustainable development of the cities. Major approaches, principles and strategies of "planning and design for liveable and sustainable cities" take into consideration natural, cultural and historical heritage. With the aim of transmitting historical and cultural heritage to the next generation and organizing public and open green spaces in the planning process, the present urban landscape would be transformed so that liveable and sustainable cities would be built. The major dynamics for shaping the urban form depend on geography and history. While some of the cities in the world, where a river passes through, have been planned using the form of the river in their geographic location, some of them have been planned considering the historical urban texture in their cultural components. In this paper, urban strategies have been developed for the city of Bartın (Parthenia) which has two major heritages, Bartın River (Parthenios) and its historical urban core, waiting for to be valued.
world, spatial planning strategies which focus on the sustainable development processes are based... more world, spatial planning strategies which focus on the sustainable development processes are based upon ecological bases. Under the guidance of this notion, areas have been chosen improperly. Planning is a decision-making process which is about " the future ". In each scale of planning process, spatial rules of the social life are formed. In this process, firstly series of spatial analyses should be practised. Throughout the adapt an ecological approach and both the regional and urban planning also in Turkey, spatial planning strategies should be urgently reviewed and any level of planning process should be directed to ecological bases. Furthermore, in all these steps, natural resources and ecological characteristics should be taken into consideration. In the city of Bartin, where Bartin River flows through, a case study has been carried out regarding the above mentioned planning strategies. The case study has three stages. These stages also frame the data, analysis and evaluation stages. In the case study, a combination of McHarg's ecological evaluation method and Kiemstedt's usage value analysis in planning has been employed. With the help of ecological analyses, in the rural areas that have not been settled yet, the potential of the natural resources has been examined for the new residential areas. As a result, in the city of Bartin, the potential residential areas have been defined on the unsettled regions. What is more, concerning the subject, a map has been formed on the scale of 1/25 000. As a result of the case study, it has been concluded that in Bartin city because of the physical planning which ignores the potential of the natural resources, some of the existing residential
Today, natural resources have been destroyed to make developed built environment. Furthermore, th... more Today, natural resources have been destroyed to make developed built environment. Furthermore, this destruction is on behalf of the creation of quality urban environ‐ ments. It is necessary that dynamics of the planning, design, application processes which build urban environments should be taken into account and firstly these processes should be retrofitted. In this context, approaches, principles, action plans, and application tools from planning to architecture, from architecture to building materi‐ al, from material to production and consumption technologies based on ecology should be ranked in a hierarchical row and this frame should be adopted. This ecological framework is the theoretical, legislative, administrative base for sustainable settle‐ ments, and sustainable and livable cities, in addition to the creation of the quality built environments in which the community has a chance for comfortable and quality living condition. In this chapter, urban ecology and ecosystems of the cities ,which can be embraced as living organisms, are mentioned. With the integrated approach, begin‐ ning ecological planning, importance and utilization of eco-technologies also are emphasized in the framework of ecological architecture and ecological urban design based on urban ecology.
Population growth trends in cities have made urban mobility even more
difficult. Problems arise ... more Population growth trends in cities have made urban mobility even more
difficult. Problems arise in mobility systems, which become more difficult with the
increase in population, in issues such as private vehicle ownership, traffic jams, and
environmental pollution. Considering that the urban population will increase
rapidly, unplanned urbanization is expected to increase the problems in urban
mobility. The urban mobility system requires changes to solve these problems. In
the context of the smart city approach, integrating technological innovations into
urban mobility systems helps to improve the environment and life quality. Smart
mobility reveals different alternative modes of mobility. One of these is shared
micromobility.
In this study, it is aimed to create an integrated framework for smart cities, smart
mobility and shared micromobility. However, micromobility has many effects on
smart cities. In this context, the effect of micro-mobility shared in the study is
limited to the environment. Shared micromobility is an innovative sustainable mode
of transport that can replace short-distance travel and has the potential to provide
environmental benefits. However, as a result of the studies examined, it is revealed
that the environmental effects of shared micromobility are not clear and do not
create the expected environmental impact. Therefore, the right strategies should be
developed in order to reveal the expected environmental effects of shared micromobility
services. With the effective policies developed, the carbon footprint of
urban mobility can be reduced.
ÖZET Günümüz toplumlarında bilgi, çevresel, kültürel, siyasal, ekonomik ve sosyal sistemlerin gel... more ÖZET Günümüz toplumlarında bilgi, çevresel, kültürel, siyasal, ekonomik ve sosyal sistemlerin geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Gelişen teknoloji ile birlikte, bilginin ekonomik kalkınma ve toplumların gelişimindeki önemi de artmaktadır. Bu artan önemle birlikte "bilgi toplumu" (Castells, 1989) ve "bilgi iletişim teknolojileri (BİT) (Webster, 1995)" kavramlarından sıklıkla söz edilmektedir. Bilgi toplumu, bilginin toplumun her alanında kullanıldığı, çok boyutlu yeni bir toplum tipidir. Bilginin, toplumun her alanında kullanılmasını sağlamadaki en önemli unsur teknolojidir. En önemli araç ise BİT'tir. Bilgi toplumunun en temel unsurlarından biri haline gelen BİT'ler, kullanım farklılıklarına bağlı olarak eşitsizliklere sebep olmaktadır. Eşitsizlikler çevresel, sosyal ve ekonomik yapıyı olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Toplumların sürekli bir dönüşüm ve gelişim içerisinde olması bireyler üzerinde de önemli etkilere neden olmaktadır. Dijital bölünme de bu etkilerden biridir. Bireyler arasında var olan eşitsizlik bilgi toplumunda kendini "dijital bölünme" (Hoffman and Novak, 1999) şeklinde göstermektedir. Kırsal ve kentsel halk arasında ki mevcut gelir ve eğitim eşitsizliğine bilişim araçları sahipliği konusundaki eşitsizlik de eklenince dengeli bilgi toplumuna geçiş süreci uzamakta ve daha zor hale gelmektedir. Bu çalışma, dünyada ve Türkiye'de bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde dijital bölünme kavramına kırsal alan eşitsizliği perspektifinden yaklaşarak, oluşturulan politikalarla kırsal halkın dijital dünyadaki yerine dair bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde oluşturulan politikalarda ve uygulamalarda yaşanan değişimler ve bunların kırsal halk üzerindeki etkileri belirlenecek, Türkiye'nin değişimlerden nasıl etkilendiği ve ne tür politika seçenekleri oluşturmaya çalışıldığı ortaya konulacaktır. Çalışmanın yöntemi konu ile ilgili literatürün incelenmesi ve çalışma hedefi kapsamında derlenmesini kapsamaktadır. Konunun ortaya konulması ve tartışılması için, kırsal politikalar irdelenerek kırsal alan ve dijital bölünme konuları arasında neden-sonuç ilişkisi aranarak tartışmaya çalışılmış ve çıkarımlarda bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Bilgi toplumu, bilgi iletişim teknolojileri, dijital bölünme, kırsal alan. ABSTRACT Information in today's societies is closely related to the future of environmental, cultural, political, economic and social systems. With the developing technology, the importance of information in terms of economic development and development of societies is gradually increasing. With this increasing importance, the concepts of “information society” (Castells,1989) and “information communication technologies (ICT) (Webster, 1996)” are frequently mentioned. Information society is a new multidimensional type of society in which knowledge is used in all areas of society. Technology is the most important element in ensuring that information is used in all areas of society. The most important tool is ICT. ICTs, which have become one of the most fundamental elements of the information society, cause inequalities due to differences in usage. Inequalities are among the main factors that negatively affect the environmental, social and economic structure. The continuous transformation and development of societies also has significant effects on individuals. Digital division is one of these effects. The inequality among individuals manifests itself as “digital division” in the information society (Hoffman and Novak, 1999). When the current inequality between rural and urban people is added to the inequality of information tools ownership, the transition to a balanced information society becomes longer and more difficult. In this study, the digital divide in the world and the concept of transformation into an information society in Turkey approached from the perspective of inequality in rural areas, rural policy made public with a framework that aims to replace the digital world. In this context, information society transformation process changes policies and practices , determine their impact on rural communities, influence the future of Turkish rural policies. The goal of this study offer an extensive literature review on rural area policies and ICT, and to put forward and discuss the issue, discussion and inferences along with the cause-effect relationship between rural areas and digital division issues. Keywords: Information society, digital divide, rural areas
Hızlı kentleşme; küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji kaynaklarının tükenmesi gibi pek çok s... more Hızlı kentleşme; küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji kaynaklarının tükenmesi gibi pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bütün bu sorunların etkisinin minimum düzeye indirilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi için kentsel gelişmenin sürdürülebilirlik ilkelerine dayandırılması şarttır. Sürdürülebilir gelişmenin sağlanması için, güçlü bir ekoloji, ekonomi ve enerji ilişkisine sahip, ekolojik temele oturtulmuş planlama süreçlerinin hakim olduğu, doğayla uyumlu tasarım yaklaşımının benimsenmesi gerekmektedir. Hızlı ve plansız kentleşmenin neden olduğu olumsuz etkileri azaltabilmek için sürdürülebilir, çevre dostu, doğayla uyumlu, doğal kaynakları verimli kullanabilen yapıları içeren yerleşmelerin planlanması ve tasarımı arayışında ekolojik/yeşil yerleşim birimleri gündeme gelmiştir. Sürdürülebilirliğin kentlere uygulanmasına yönelik uğraşlar sonucunda ortaya çıkan sürdürülebilir kentler, sürdürülebilir kentsel gelişme, eko kentler, yeşil kentler gibi kavramların yanında artık sürdürülebilirlik hedefleri farklı ölçeklerde (mahalle, bina) uygulanmaya başlanmıştır. Çalışma kapsamında ele alınan ekolojik mahalle yaklaşımı da bu uygulamalardan birisidir. Choguill (2008)'in "kendini meydana getiren parçalar sürdürülebilir olmadığı müddetçe bir kentin sürdürülebilirliğinin sınırlı olacağı” savından yola çıkarak, kentlerin yapıtaşlarından biri olan mahallelerin sürdürülebilirliği önem kazanmaktadır. Sürdürülebilirlik bağlamında da ölçülemeyen hiçbir olgunun kontrol edilemeyeceği anlayışı, sürdürülebilir kentin/mahallenin/binanın ve dolayısıyla sürdürülebilir kentleşmenin özelliklerinin tespiti ve kontrolü amaçlı değerlendirme araçlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çevre dostu olarak bilinen binaların sertifikalandırılmasını esas alan, bina, mahalle ve kent ölçeklerinde, sürdürülebilirliği ölçen pek çok değerlendirme aracı bulunmakta ve yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu çalışmada, binaları çevreleri ile birlikte ele alan, toplum, arazi kullanımı, ulaşım, su, hava, enerji, biyolojik çeşitlilik gibi konuları ekonomik, çevresel ve sosyal açılardan bir bütün olarak değerlendiren Mahalle Sürdürülebilirlik Değerlendirme araçlarından biri olan LEED Mahalle gelişimi ilkeleri ile ekolojik mahalle tasarımı ilkelerinin entegrasyonu ele alınarak, ekolojik ve çevresel sürdürülebilirliğin ölçülmesini sağlayan göstergeler üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir kentleşme, Ekolojik mahalle tasarımı, Yeşil sertifika, LEED-ND.
Abstract Today, urban areas cause major environmental problems such as pollution, solid waste, no... more Abstract Today, urban areas cause major environmental problems such as pollution, solid waste, noise, high energy consumption, carbon dioxide emissions, which are more than half of the world's population and therefore consume three quarters of the world's resources. In this context, strategic measures are needed to achieve the goal of healthy and livable cities in the face of increasing and diversified environmental problems. In order to ensure the efficiency and sustainability of urban resource use, from the 90s onwards, reducing the negative effects of environmental problems, new planning approaches for healthy, more livable cities (green city, eco-city, liveable city, digital city, smart city initiatives etc.) have been developed. The smart city and eco-tech city initiatives aim to re-evaluate settlements along with technological development within the framework of ecological sensitivity, and to establish sustainable resource management and sustainable living spaces. Environmental technologies, information technologies and communication technologies should be associated with ecology in order to ensure urban sustainability in smart cities where technology is actively used in solving urban problems. Eco-tech cities are based on this basis, aiming to reduce carbon emissions while restructuring settlements with a holistic planning approach. In sustainable, smart and eco-tech cities, a system is established that includes a series of actions and measures, from land use planning to energy production, disaster risk reduction, water efficiency and waste management. In cities similar to an organism in terms of production inputs and consumption outputs, it is necessary to monitor the operation of the system and to ensure that the ecosystem remains in balance by evaluating its environmental effects. At this point, urban metabolism is an important assessment tool for the sustainability of smart and eco-tech cities. Urban ecosystem should be monitored by analyzing urban metabolism. In this paper, within the framework of a theoretical framework, strategic targets and methods that constitute smart and eco-tech cities, which combine ecological and technological solutions for sustainability, in order to minimize the environmental problems and ensure the use of natural resources, are presented. In addition, the importance of planning, monitoring and management of cities as a more intelligent system is emphasized, and urban metabolism and analysis methods are mentioned as an important assessment tool of sustainable cities.
özet Kentsel alanlar bugün, dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı dolayısıyla dünyadaki kaynakların dörtte üçünü tüketen, bu yüzden kirlilik, katı atık, gürültü, yüksek oranda enerji tüketimi, karbondioksit salınımı gibi başlıca çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bu bağlamda, gittikçe artan ve çeşitlenen çevre sorunları karşısında, sağlıklı ve yaşanabilir kentler hedefini gerçekleştirmek için stratejik önlemlerin alınması gerekmektedir. Kentsel kaynak kullanımında verimliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak için, 90’lı yıllardan itibaren çevresel sorunlarının yarattığı olumsuz etkilerin azaltılması, sağlıklı, daha yaşanılabilir kentler için yeni planlama yaklaşımları (yeşil kent, ekokent, yaşanabilir kent, dijital kent, akıllı kent girişimleri vb.) geliştirilmiştir. “akıllı kent ve eko-tek kent girişimleri” teknolojik gelişim ile birlikte yerleşmeleri ekolojik duyarlılık çerçevesinde yeniden değerlendirmekte, sürdürülebilir kaynak yönetimi ve sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulmasını amaçlamaktadır. Kentsel sorunların çözümünde teknolojinin aktif olarak kullanıldığı akıllı kentlerde, kentsel sürdürülebilirliğin sağlanması için çevre sorunlarına karşı geliştirilecek çevresel teknolojiler, bilgi teknolojileri ve iletişim teknolojileri ekoloji ile ilişkilendirilmelidir. Eko-tek kentler bu temele dayandırılmakta, bütüncül planlama yaklaşımı ile yerleşmeleri yeniden yapılandırırken karbon salınımının azaltılmasını hedeflemektedir. Sürdürülebilir, akıllı ve eko-tek kentlerde, arazi kullanım planlamasından enerji üretimine, afet riskinin azaltılmasından, su verimliliği ve atık yönetimine değin bir dizi eylem ve önlemi içeren bir sistem oluşturulmaktadır. Üretim girdileri ve tüketim çıktıları açısından bir organizmaya benzeyen kentlerde, sistemin işleyişini izlemek ve çevresel etkilerini değerlendirerek ekosistemin dengede kalmasını sağlamak gerekmektedir. Bu noktada, kentsel metabolizma, akıllı ve eko-tek kentlerin sürdürülebilirliği için önemli bir değerlendirme aracıdır. Kentsel metabolizmaya ilişkin analizler yapılarak kent ekosistemi izlenmelidir. Bu bildiride, yukarıda özeti sunulan akış içerisinde, dünyadaki hızlı değişime ve dönüşüme karşı, çevresel sorunları minimize etmek ve doğal kaynakların tüketilmeden kullanımını sağlamak için, başka bir deyişle sürdürülebilirlik için, ekolojik ve teknolojik çözümleri bir araya getiren akıllı ve eko-tek kentleri oluşturan stratejik hedef ve yöntemler kuramsal bir çerçeve kapsamında sunulmakta, kentlerin daha akıllı bir sistemler bütünü olarak planlanabilmesinin, izlenmesinin ve yönetilebilmesinin önemi vurgulanmakta, sürdürülebilir kentlerin önemli bir değerlendirme aracı olarak kentsel metabolizmadan ve analiz yöntemlerinden bahsedilmektedir. Anahtar Kelimeler:Akıllı kentler, eko-tek kentler, ekolojik kentleşme, kentsel metabolizma, sürdürülebilir kentler.
Bir ekosistem olan kentlerin, sürdürülebilirliği için kentin tüm bileşenleri ile birlikte ele alı... more Bir ekosistem olan kentlerin, sürdürülebilirliği için kentin tüm bileşenleri ile birlikte ele alınarak kentsel ekosistemin işleyişinin sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda kentsel bir alandaki malzeme, enerji, su ve atık akışlarını ölçmenin bir yolu olan kentsel metabolizma önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentin sürdürülebilirliği için en küçük ölçekte sürdürülebilir ve ekolojik yaşam ortamlarının oluşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda, bütüncül yaklaşım çerçevesinde bütünü oluşturan parçalardan biri olarak ve insan hayatının da önemli bir parçası olan ve insan ekolojisi açısından da önem taşıyan binaların metabolizmasının değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Binaların, bina gruplarının (komşuluk üniteleri), semtlerin ve kent bütününde girdi-çıktı analizlerinin bütüncül kentsel metabolizma değerlendirmeleri sağlandığı takdirde kentsel metabolizma konusunda daha verimli sonuçlara ulaşılacak akabinde etkin çözümlerin getirilmesi kolaylaşacaktır. Sürdürülebilir yerleşmelerin tasarımında bina ölçeğindeki metabolik süreçlerin izlenmesi ve değerlendirilmesi önem taşımaktadır. İnsanın mutluluğu ve refahı için insan ekolojisi-teknoloji uyumunun sağlanması gerekmektedir. İnsan ekolojisi yararına kullanılacak teknoloji ile enerji etkin, doğal kaynaklardan maksimum fayda elde eden, geri dönüşümün sağlandığı, atıkların bertaraf edildiği, akıllı, ekolojik ve sürdürülebilir binaların tasarımı ve inşası mümkündür. En büyük enerji tüketicisi olan binaların, sürdürülebilirliğinin sağlanması için, yenilenebilir kaynakların kullanılması, inşaat malzemelerinin geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması gibi parametreler dikkate alınmalıdır. Bu bildiride, çevresel sürdürülebilirlik için bu parametrelere göre tasarlanan binaların; yerel iklimi, kent ekosistemini, malzemeleri, enerji, su ve kaynak akışlarını dikkate alması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda binaların çevresel sürdürülebilirliklerine dair bilgi sağlamak (kaynak kullanımını izlemek ve değerlendirmek ve çevresel etkisini kavramak), modellemek ve analiz etmek için ‘’kentsel metabolizma’’ kavramı bina ölçeğinde kullanılmaktadır. Ayrıca, yukarıda genel çerçevesi verilen yaklaşım ile kentsel metabolizmanın önemli bir parçası olan bina metabolizması üzerinde durularak, bina ölçeğinde metabolik süreçlerin değerlendirilmesine ilişkin araçlar sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, kent ekolojisi, kentsel metabolizma, bina metabolizması.
Introduction
For the last two decades, planning approaches have emerged for urban development pat... more Introduction For the last two decades, planning approaches have emerged for urban development patterns in which ecological elements are effective in the spatial and functional restructuring of cities on the basis of sustainability principle. Sustainable urban planning approach is one of them. The basis of sustainable urban planning is the sustainability of natural and cultural heritage values and biodiversity, the efficient and economically use of energy and resources, the creation of healthy and liveable urban spaces, dispose of the negative effects of the urban production-consumption-waste-recovery chain on environmental resources and values (ecological footprints) and dissemination of recycling or reuse possibilities. Urban planning to meet the environmental objectives of sustainability should be reflected local climate, ecosystems, materials, energy, water and resource flows. In this context, the concept of "urban metabolism" has been used to model, analyse and provide information on the environmental sustainability of cities. The concept of urban metabolism, as defined by Wolman, refers to the assessment of the amount of resources produced and consumed by urban ecosystems. Urban metabolism has become an important tool to understand how a city's development affects the local and regional environment and how it supports more sustainable urban planning. Urban metabolism analysis is a way of measuring the flow of materials, energy, water and waste in an urban neighbourhood. Urban metabolism analysis is a comprehensive assessment tool for planners, designers and policy makers and provides a concrete view of energy efficiency, emission control, material cycling, waste management and infrastructure activity within urban scape. Material and method In this paper, with the approach that urban metabolism in urban ecosystem is of great importance for urban ecology, assessment tools for urban metabolism are presented as a framework and ecological footprint is addressed as one of these evaluation tools. Result and discussion Qualitative and quantitative methods are used for urban metabolism analysis. There are many assessment tools developed to evaluate urban metabolisms, such as material flow analysis, input-output analysis, life cycle assessment, and ecological footprint. The ecological footprint stands out as a sustainability assessment tool for cities all over the world. Ecological footprint is one of the indicators of environmental sustainability, which quantifies the effects of human beings' production-consumption activities on nature. Ecological footprint analysis measures the environmental impact of human activities by asking the question "how much of what nature do we have?" which is the main problem of sustainable development. This paper is a preliminary attempt to define the scope and content of the concept of "urban metabolism" in relation to the urban planning agenda in the context of sustainability and to establish a common language in the context of planning discipline.
In recent years, we have witnessed the rapid change and transformation of rural areas around urba... more In recent years, we have witnessed the rapid change and transformation of rural areas around urban areas as a result of urban growth and expansion in most cities. Rurbanization is basically the process of transformation of rural areas with the emergence of certain urban features. In this transformation process, rural agriculture economy, settlement forms, lifestyles and social attitudes are changing and new urbanization pattern emerges. Rurbanization is a transformation process, and as a result, pre-selected urban patterns and urban lifestyles transform rural areas into rurban forms. These areas, which form the interface between urban and rural areas, have both urban and rural characteristics, in terms of physical and functional. Thus, these areas can be called as rurban areas. In recent years, we have witnessed the rapid change and transformation of rural areas around urban areas, which are the result of urban growth and spreading in most cities. Urban land constraints, transport links, ecological characteristics of the land, etc. social dynamics including the change of socio-cultural, economic and vital structures besides the physical structure play an important role in the emergence of the rurban fields. Outside the urban areas of Bartin, which is located in Western Black Sea Region in Turkey, rurban areas, which tend to spread from the urban area to the rural area, are more residential. The characteristic feature of these rural-urban areas, consisting of two or three floors, detached houses with gardens, is the transformation process of high-rise apartment houses. In this report, land use and physical environment change in rurban areas, demographic structures change, planning and development examined. In this context, the land use change between the years 1980-2009-2018 investigated in the rurban areas of the city of Bartin outside the urban area. The land use proposed in the master plans of 1980 and 2009 compared with the satellite image of Google Earth in 2018 to determine the land conversion in these areas. In addition, the change of the demographic structure caused to transformation of these lands and as a result, planning proposals regarding to rurban development based on sustainable settlement approach presented.
Keywords: Land transformation, residential land use, rurbanization, rurban growth, urban sprawl
özet Son yıllarda, çoğu şehirde kentsel alanların büyümesi ve yayılması sonucu kentsel alanların çevresindeki kırsal alanların da hızla değişimi ve dönüşümüne tanık olmaktayız. Kır-kentleşme, temel olarak belirli kentsel özelliklerin ortaya çıkmasıyla kırsal alanların dönüşüm sürecini ifade etmektedir. Bu dönüşüm sürecinde ağırlıklı olarak kırsal tarım ekonomisi, yerleşim biçimleri, yaşam biçimleri ve sosyal tutumlar değişmekte ve yeni kentleşme biçimi ortaya çıkmaktadır. Kır-kentleşme bir değişim dönüşüm süreci olup, bu süreç sonucunda önceden seçilmiş kentsel desenler ve kentsel yaşam tarzları kırsal alanları değiştirerek kır-kentsel formları ortaya çıkarmaktadır. Kentsel alan ile kırsal alanın arayüzünü oluşturan bu alanlar, fiziki ve işlevsel olarak hem kentsel alan, hem de kırsal alan özelliğini taşımaktadır. Bundan dolayı, bu alanlar kır-kentsel alanlar olarak adlandırılabilir. Kentsel arazi kısıtı, ulaşım bağlantıları, arazinin ekolojik özellikleri vb. fiziksel yapı dışında, sosyo-kültürel, ekonomik ve yaşamsal yapıların değişimini içeren toplumsal dinamikler de kır-kentsel alanların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’de Batı Karadeniz Bölgesinde bulunan Bartın’daki kırsal alandan kentsel alana doğru yayılma eğilimi gösteren kır-kentsel alanlar, daha çok iskana yönelik yayılma göstermektedir. İki ya da üç katlı, bahçeli müstakil evlerden oluşan bu kır-kentsel iskan alanlarının karakteristik özelliği, yüksek katlı apartman tipi konutlara dönüşüm sürecinin yaşanmasıdır. Bu bildiride, kır-kentsel alanlardaki doğal yapı, demografik yapı değişimi, planlama süreçleri (arazi kullanım ve fiziki çevre değişimi) irdelenmiştir. Bu kapsamda, Bartın İli’nin kentsel alan dışındaki kır-kentsel alanlarında 1980-2009-2018 yılları arasındaki arazi kullanım değişimi araştırılmış, 1980 ve 2009 tarihli nazım imar planlarında önerilen arazi kullanımları ile 2018 tarihli Google Earth uydu görüntüsü karşılaştırılmış, bu alanlardaki arazi dönüşümü ve bu dönüşüme kaynaklık eden demografik yapı değişimi saptanmış ve sonuç olarak, sürdürülebilir yerleşim yaklaşımına dayalı kır-kentsel gelişmeye yönelik planlama önerileri sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Arazi dönüşümü, iskana yönelik arazi kullanımı, kır-kentleşme, kır-kentsel büyüme, kentsel yayılma
Water is of vital importance to people because it is not possible to survive for life. In the las... more Water is of vital importance to people because it is not possible to survive for life. In the last two centuries, the rapid increase in population, production and consumption by the influence of industrialization has caused the decrease in the supply of potable water resources and increase in demand due to the flood, drought and warmth caused by unplanned urbanization, misuse and global climate change. Planning processes involving spatial decisions for the future of society also include water consumption decisions. Water management is at the forefront of strategies for rational resource use on earth where resources are becoming increasingly destructive and non-renewable resources are declining. Therefore, it is necessary to prevent the pollution of water resources, to reduce water usage per person and unit (country, region, basin, sector, etc.) and to use water efficiently. Effective water management should be provided for water efficiency. In order to reduce water use, increase useful water use and save water, it is first necessary to identify water footprints by determining water consumption in these units. The water footprint, which is an alternative indicator for water use, consists of three components: blue, green and gray water footprint. These components also represent water use and quality in water footprint. Water footprint calculations show how much water resources are used for production and consumption in the country, region, basin or selected area. In the unit, different indicators are used in water footprint calculations for both production and consumption. Water footprint of production; indicates whether the method and amount of water usage in production is appropriate and sustainable. Water footprint of consumption; refers to the amount of fresh water used in the production of goods and services consumed in the unit. In this paper, water footprint types and water footprint components are presented in a theoretical framework and it is proposed to be used as a tool in the planning process, emphasizing the water footprint as an alternative indicator of water management in planning.
Keywords: Water footprint, water management, planning, sustainability.
Özet Suyun yaşam için ikamesi mümkün olmadığından insanlar için hayati bir önem taşımaktadır. Son iki yüzyılda sanayileşmenin etkisiyle nüfus, üretim ve tüketimde meydana gelen hızlı artış, plansız kentleşme, yanlış kullanım ve küresel iklim değişikliğinin neden olduğu taşkın, kuraklık ve sıcaklığın da etkisiyle içilebilir su kaynaklarının arzında azalma, talebinde ise artma meydana gelmiştir. Toplumun geleceğine yönelik mekânsal kararları içeren planlama süreçleri aynı zamanda su tüketim kararlarını da içermektedir. Kaynakların gittikçe tahrip olduğu, yenilenemeyen kaynakların azaldığı yeryüzünde, akılcı kaynak kullanımına yönelik stratejilerin başında su yönetimi gelmektedir. Dolayısıyla su kaynaklarının kirletilmesinin önlenmesi, kişi başına ve birimde (ülke, bölge, havza, sektörel vs.) su kullanımının azaltılması yani suyun verimli kullanılması gerekmektedir. Su verimliliği için de etkin bir su yönetimi sağlanmalıdır. Su kullanımı azaltılıp, faydalı su kullanımını artırmak ve su tasarrufu sağlamak için, öncelikle bu birimlerdeki su tüketimlerini belirleyerek su ayak izlerinin saptanması gerekmektedir. Su kullanımına yönelik alternatif bir gösterge olan su ayak izi; mavi, yeşil ve gri su ayak izi olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. Bu bileşenler de, su ayak izinde su kullanımını ve kalitesini temsil etmektedir. Su ayak izi hesaplamaları ülkede, bölgede, havzada veya seçilen alandaki üretim ve tüketimde su kaynaklarının ne kadar kullanıldığını ortaya koymaktadır. Birimde, gerek üretime gerekse tüketime ilişkin su ayak izi hesaplamalarında farklı göstergeler kullanılmaktadır. Üretimin su ayak izi; üretimde suyun kullanılış biçimi ve miktarının uygun ve sürdürülebilir olup olmadığını göstermektedir. Tüketimin su ayak izi ise; birimde tüketilen malların ve hizmetlerin üretiminde kullanılan tatlı su miktarını ifade etmektedir. Bu bildiride, planlamada su yönetimine ilişkin alternatif bir gösterge olan su ayak izi vurgulanarak, su ayak izi türleri ve su ayak izine ilişkin bileşenler kuramsal bir çerçevede sunulmakta, planlama sürecinde de bir araç olarak kullanılması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Su ayak izi, su yönetimi, planlama, sürdürülebilirlik.
Cities consume 75% of the world's energy production and produce 80% of CO2 emissions. The environ... more Cities consume 75% of the world's energy production and produce 80% of CO2 emissions. The environmental crisis experienced by our planet can be addressed under three headings: the rapid growth of the population and its economic activities, the depletion of natural resources and the destruction of the ecosystems. Slowing down this worrying process and producing sustainable solutions for resource use is the foremost concern for the future of cities. In this context, creating sustainable cities of the future has become an important goal. According to the think-tank Sustainable Cities International (2010), city-specific sustainable development strategies should be adopted in a city. The "smart city", a sustainable urban model, has been adopted by the European Commission. Smart cities are defined as cities where high quality of life is achieved through intelligent management of natural resources and energy efficiency. Technology, ecology, sustainability and design are key concepts that have been integrated together as a result of the search for an environmental solution due to the increasing negative human impact on the environment in recent years. For cities' sustainability, technological sustainability and ecological sustainability must be integrated, guiding ecological principles to all decision-making processes from planning to design. Eco-design is also an important tool for ecological sustainability, providing a framework for environment-related design and management by taking ecological considerations into account and ensuring that positive interactions with environment are enhanced. Ecological design or eco-design is a design method that creates a system for evaluating natural resources and uses renewable energy resources and provides energy efficiency in urban design and architectural design. Eco-design is not only a design method for sustainability approach, it is also an ethical responsibility for future generations and nature. In this paper, a theoretical framework for ecological urban design and ecological architectural design will be presented within the scope of eco-design principles. Under the guidance of eco-design principles, technological sustainability can be integrated with ecological sustainability. So, cities can be both smart and sustainable, and significant progress can be made towards ecologically sustainable economic development.
Özet Şehirler, Dünya enerji üretiminin %75'inden fazlasını tüketmekte ve %80 oranında sera gazı emisyonu üretmektedir. Gezegenimizin yaşadığı çevresel kriz üç başlık altında ele alınabilir: nüfusun ve ona paralel olarak ekonomik faaliyetlerin hızlı artışı, doğal kaynakların tükenmesi ve ekosistemin tahribatı. Bu kaygı verici süreci yavaşlatmak ve kaynak kullanımında sürdürülebilir çözümler üretmek kentlerin geleceğine yönelik en öncül konudur. Bu bağlamda, geleceğin sürdürülebilir şehirlerini yaratmak önemli bir hedef haline gelmiştir. Sürdürülebilir Şehirler Uluslararası (2010) düşünce kuruluşuna göre, bir kentte şehre özgü sürdürülebilir kalkınma stratejileri benimsenmelidir. Sürdürülebilir bir kentsel model olan “akıllı şehir” Avrupa Komisyonu tarafından benimsenmiştir. Akıllı şehirler, doğal kaynakların akıllıca yönetimi ve enerji verimliliği ile yüksek yaşam kalitesi elde edilen şehirler olarak tanımlanmaktadır. Teknoloji, ekoloji, sürdürülebilirlik ve tasarım son yıllarda çevre üzerindeki olumsuz insan etkilerinin artması nedeniyle, çevresel çözüm arayışının sonucu olarak birbirine entegre edilmiş kavramlardır. Şehirlerin sürdürülebilirliği için teknolojik sürdürülebilirlik ile ekolojik sürdürülebilirlik bütünleştirilmeli, planlamadan tasarıma kadar tüm karar süreçlerine ekolojik ilkeler rehberlik etmelidir. Eko-tasarımda, ekolojik sürdürülebilirlik için önemli bir araç olarak, ekolojik kaygıların dikkate alınmasını sağlayarak çevre ile ilgili tasarım ve yönetim konusunda bir çerçeve sunmakta ve çevreyle etkileşimlerin olumlu bir şekilde artmasını sağlamaktadır. Ekolojik tasarım ya da eko-tasarım, doğal kaynakları değerlendirmek için bir sistem oluşturan ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan ve kentsel tasarımda ve mimaride enerji verimliliği sağlayan bir tasarım yöntemidir. Eko-tasarım, sadece sürdürülebilirlik yaklaşımı için bir tasarım yöntemi değil, gelecek kuşaklar ve doğa için de etik bir sorumluluktur. Bu bildiride, eko-tasarım ilkeleri kapsamında ekolojik kentsel tasarım ve ekolojik mimari tasarıma yönelik kuramsal bir çerçeve sunulmuştur. Eko-tasarım ilkelerinin rehberliğinde teknolojik sürdürülebilirlik ile ekolojik sürdürülebilirlik entegre edilebilir. Dolayısıyla, şehirler hem akıllı hem de sürdürülebilir olabilir ve ekolojik açıdan sürdürülebilir ekonomik gelişmeye doğru önemli ilerlemeler kaydedebilir.
Population growth trends in cities have made urban mobility even more difficult. Problems arise i... more Population growth trends in cities have made urban mobility even more difficult. Problems arise in mobility systems, which become more difficult with the increase in population, in issues such as private vehicle ownership, traffic jams, and environmental pollution. Considering that the urban population will increase rapidly, unplanned urbanization is expected to increase the problems in urban mobility. The urban mobility system requires changes to solve these problems. In the context of the smart city approach, integrating technological innovations into urban mobility systems helps to improve the environment and life quality. Smart mobility reveals different alternative modes of mobility. One of these is shared micromobility. In this study, it is aimed to create an integrated framework for smart cities, smart mobility and shared micromobility. However, micromobility has many effects on smart cities. In this context, the effect of micro-mobility shared in the study is limited to the environment. Shared micromobility is an innovative sustainable mode of transport that can replace short-distance travel and has the potential to provide environmental benefits. However, as a result of the studies examined, it is revealed that the environmental effects of shared micromobility are not clear and do not create the expected environmental impact. Therefore, the right strategies should be developed in order to reveal the expected environmental effects of shared micromobility services. With the effective policies developed, the carbon footprint of urban mobility can be reduced.
Uploads
Papers by HATİCE SELMA ÇELİKYAY
difficult. Problems arise in mobility systems, which become more difficult with the
increase in population, in issues such as private vehicle ownership, traffic jams, and
environmental pollution. Considering that the urban population will increase
rapidly, unplanned urbanization is expected to increase the problems in urban
mobility. The urban mobility system requires changes to solve these problems. In
the context of the smart city approach, integrating technological innovations into
urban mobility systems helps to improve the environment and life quality. Smart
mobility reveals different alternative modes of mobility. One of these is shared
micromobility.
In this study, it is aimed to create an integrated framework for smart cities, smart
mobility and shared micromobility. However, micromobility has many effects on
smart cities. In this context, the effect of micro-mobility shared in the study is
limited to the environment. Shared micromobility is an innovative sustainable mode
of transport that can replace short-distance travel and has the potential to provide
environmental benefits. However, as a result of the studies examined, it is revealed
that the environmental effects of shared micromobility are not clear and do not
create the expected environmental impact. Therefore, the right strategies should be
developed in order to reveal the expected environmental effects of shared micromobility
services. With the effective policies developed, the carbon footprint of
urban mobility can be reduced.
Anahtar Kelimeler: Bilgi toplumu, bilgi iletişim teknolojileri, dijital bölünme, kırsal alan.
ABSTRACT
Information in today's societies is closely related to the future of environmental, cultural, political, economic and social systems. With the developing technology, the importance of information in terms of economic development and development of societies is gradually
increasing. With this increasing importance, the concepts of “information society” (Castells,1989) and “information communication technologies (ICT) (Webster, 1996)” are frequently mentioned. Information society is a new multidimensional type of society in which knowledge is used in all areas of society. Technology is the most important element in ensuring that information is used in all areas of society. The most important tool is ICT. ICTs, which have become one of the most fundamental elements of the information society, cause inequalities due to differences in usage. Inequalities are among the main factors that negatively affect the environmental, social and economic structure. The continuous transformation and development of societies also has significant effects on individuals. Digital division is one of these effects. The inequality among individuals manifests itself as “digital
division” in the information society (Hoffman and Novak, 1999). When the current inequality between rural and urban people is added to the inequality of information tools ownership, the transition to a balanced information society becomes longer and more difficult. In this study, the digital divide in the world and the concept of transformation into an
information society in Turkey approached from the perspective of inequality in rural areas, rural policy made public with a framework that aims to replace the digital world. In this context, information society transformation process changes policies and practices , determine their
impact on rural communities, influence the future of Turkish rural policies. The goal of this study offer an extensive literature review on rural area policies and ICT, and to put forward and discuss the issue, discussion and inferences along with the cause-effect relationship between rural areas and digital division issues.
Keywords: Information society, digital divide, rural areas
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir kentleşme, Ekolojik mahalle tasarımı, Yeşil sertifika, LEED-ND.
Keywords: Eco-tech cities, ecological urbanization, smart cities, sustainable cities, urban metabolism.
özet
Kentsel alanlar bugün, dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı dolayısıyla dünyadaki kaynakların dörtte üçünü tüketen, bu yüzden kirlilik, katı atık, gürültü, yüksek oranda enerji tüketimi, karbondioksit salınımı gibi başlıca çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bu bağlamda, gittikçe artan ve çeşitlenen çevre sorunları karşısında, sağlıklı ve yaşanabilir kentler hedefini gerçekleştirmek için stratejik önlemlerin alınması gerekmektedir. Kentsel kaynak kullanımında verimliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak için, 90’lı yıllardan itibaren çevresel sorunlarının yarattığı olumsuz etkilerin azaltılması, sağlıklı, daha yaşanılabilir kentler için yeni planlama yaklaşımları (yeşil kent, ekokent, yaşanabilir kent, dijital kent, akıllı kent girişimleri vb.) geliştirilmiştir. “akıllı kent ve eko-tek kent girişimleri” teknolojik gelişim ile birlikte yerleşmeleri ekolojik duyarlılık çerçevesinde yeniden değerlendirmekte, sürdürülebilir kaynak yönetimi ve sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulmasını amaçlamaktadır. Kentsel sorunların çözümünde teknolojinin aktif olarak kullanıldığı akıllı kentlerde, kentsel sürdürülebilirliğin sağlanması için çevre sorunlarına karşı geliştirilecek çevresel teknolojiler, bilgi teknolojileri ve iletişim teknolojileri ekoloji ile ilişkilendirilmelidir. Eko-tek kentler bu temele dayandırılmakta, bütüncül planlama yaklaşımı ile yerleşmeleri yeniden yapılandırırken karbon salınımının azaltılmasını hedeflemektedir. Sürdürülebilir, akıllı ve eko-tek kentlerde, arazi kullanım planlamasından enerji üretimine, afet riskinin azaltılmasından, su verimliliği ve atık yönetimine değin bir dizi eylem ve önlemi içeren bir sistem oluşturulmaktadır. Üretim girdileri ve tüketim çıktıları açısından bir organizmaya benzeyen kentlerde, sistemin işleyişini izlemek ve çevresel etkilerini değerlendirerek ekosistemin dengede kalmasını sağlamak gerekmektedir. Bu noktada, kentsel metabolizma, akıllı ve eko-tek kentlerin sürdürülebilirliği için önemli bir değerlendirme aracıdır. Kentsel metabolizmaya ilişkin analizler yapılarak kent ekosistemi izlenmelidir. Bu bildiride, yukarıda özeti sunulan akış içerisinde, dünyadaki hızlı değişime ve dönüşüme karşı, çevresel sorunları minimize etmek ve doğal kaynakların tüketilmeden kullanımını sağlamak için, başka bir deyişle sürdürülebilirlik için, ekolojik ve teknolojik çözümleri bir araya getiren akıllı ve eko-tek kentleri oluşturan stratejik hedef ve yöntemler kuramsal bir çerçeve kapsamında sunulmakta, kentlerin daha akıllı bir sistemler bütünü olarak planlanabilmesinin, izlenmesinin ve yönetilebilmesinin önemi vurgulanmakta, sürdürülebilir kentlerin önemli bir değerlendirme aracı olarak kentsel metabolizmadan ve analiz yöntemlerinden bahsedilmektedir.
Anahtar Kelimeler:Akıllı kentler, eko-tek kentler, ekolojik kentleşme, kentsel metabolizma, sürdürülebilir kentler.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, kent ekolojisi, kentsel metabolizma, bina metabolizması.
For the last two decades, planning approaches have emerged for urban development patterns in which ecological elements are effective in the spatial and functional restructuring of cities on the basis of sustainability principle. Sustainable urban planning approach is one of them. The basis of sustainable urban planning is the sustainability of natural and cultural heritage values and biodiversity, the efficient and economically use of energy and resources, the creation of healthy and liveable urban spaces, dispose of the negative effects of the urban production-consumption-waste-recovery chain on environmental resources and values (ecological footprints) and dissemination of recycling or reuse possibilities. Urban planning to meet the environmental objectives of sustainability should be reflected local climate, ecosystems, materials, energy, water and resource flows. In this context, the concept of "urban metabolism" has been used to model, analyse and provide information on the environmental sustainability of cities. The concept of urban metabolism, as defined by Wolman, refers to the assessment of the amount of resources produced and consumed by urban ecosystems. Urban metabolism has become an important tool to understand how a city's development affects the local and regional environment and how it supports more sustainable urban planning. Urban metabolism analysis is a way of measuring the flow of materials, energy, water and waste in an urban neighbourhood. Urban metabolism analysis is a comprehensive assessment tool for planners, designers and policy makers and provides a concrete view of energy efficiency, emission control, material cycling, waste management and infrastructure activity within urban scape.
Material and method
In this paper, with the approach that urban metabolism in urban ecosystem is of great importance for urban ecology, assessment tools for urban metabolism are presented as a framework and ecological footprint is addressed as one of these evaluation tools.
Result and discussion
Qualitative and quantitative methods are used for urban metabolism analysis. There are many assessment tools developed to evaluate urban metabolisms, such as material flow analysis, input-output analysis, life cycle assessment, and ecological footprint. The ecological footprint stands out as a sustainability assessment tool for cities all over the world. Ecological footprint is one of the indicators of environmental sustainability, which quantifies the effects of human beings' production-consumption activities on nature. Ecological footprint analysis measures the environmental impact of human activities by asking the question "how much of what nature do we have?" which is the main problem of sustainable development.
This paper is a preliminary attempt to define the scope and content of the concept of "urban metabolism" in relation to the urban planning agenda in the context of sustainability and to establish a common language in the context of planning discipline.
Keywords: Sustainable urban planning, urban ecology, urban metabolism.
Keywords: Land transformation, residential land use, rurbanization, rurban growth, urban sprawl
özet
Son yıllarda, çoğu şehirde kentsel alanların büyümesi ve yayılması sonucu kentsel alanların çevresindeki kırsal alanların da hızla değişimi ve dönüşümüne tanık olmaktayız. Kır-kentleşme, temel olarak belirli kentsel özelliklerin ortaya çıkmasıyla kırsal alanların dönüşüm sürecini ifade etmektedir. Bu dönüşüm sürecinde ağırlıklı olarak kırsal tarım ekonomisi, yerleşim biçimleri, yaşam biçimleri ve sosyal tutumlar değişmekte ve yeni kentleşme biçimi ortaya çıkmaktadır. Kır-kentleşme bir değişim dönüşüm süreci olup, bu süreç sonucunda önceden seçilmiş kentsel desenler ve kentsel yaşam tarzları kırsal alanları değiştirerek kır-kentsel formları ortaya çıkarmaktadır. Kentsel alan ile kırsal alanın arayüzünü oluşturan bu alanlar, fiziki ve işlevsel olarak hem kentsel alan, hem de kırsal alan özelliğini taşımaktadır. Bundan dolayı, bu alanlar kır-kentsel alanlar olarak adlandırılabilir. Kentsel arazi kısıtı, ulaşım bağlantıları, arazinin ekolojik özellikleri vb. fiziksel yapı dışında, sosyo-kültürel, ekonomik ve yaşamsal yapıların değişimini içeren toplumsal dinamikler de kır-kentsel alanların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’de Batı Karadeniz Bölgesinde bulunan Bartın’daki kırsal alandan kentsel alana doğru yayılma eğilimi gösteren kır-kentsel alanlar, daha çok iskana yönelik yayılma göstermektedir. İki ya da üç katlı, bahçeli müstakil evlerden oluşan bu kır-kentsel iskan alanlarının karakteristik özelliği, yüksek katlı apartman tipi konutlara dönüşüm sürecinin yaşanmasıdır. Bu bildiride, kır-kentsel alanlardaki doğal yapı, demografik yapı değişimi, planlama süreçleri (arazi kullanım ve fiziki çevre değişimi) irdelenmiştir. Bu kapsamda, Bartın İli’nin kentsel alan dışındaki kır-kentsel alanlarında 1980-2009-2018 yılları arasındaki arazi kullanım değişimi araştırılmış, 1980 ve 2009 tarihli nazım imar planlarında önerilen arazi kullanımları ile 2018 tarihli Google Earth uydu görüntüsü karşılaştırılmış, bu alanlardaki arazi dönüşümü ve bu dönüşüme kaynaklık eden demografik yapı değişimi saptanmış ve sonuç olarak, sürdürülebilir yerleşim yaklaşımına dayalı kır-kentsel gelişmeye yönelik planlama önerileri sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Arazi dönüşümü, iskana yönelik arazi kullanımı, kır-kentleşme, kır-kentsel büyüme, kentsel yayılma
Keywords: Water footprint, water management, planning, sustainability.
Özet
Suyun yaşam için ikamesi mümkün olmadığından insanlar için hayati bir önem taşımaktadır. Son iki yüzyılda sanayileşmenin etkisiyle nüfus, üretim ve tüketimde meydana gelen hızlı artış, plansız kentleşme, yanlış kullanım ve küresel iklim değişikliğinin neden olduğu taşkın, kuraklık ve sıcaklığın da etkisiyle içilebilir su kaynaklarının arzında azalma, talebinde ise artma meydana gelmiştir. Toplumun geleceğine yönelik mekânsal kararları içeren planlama süreçleri aynı zamanda su tüketim kararlarını da içermektedir. Kaynakların gittikçe tahrip olduğu, yenilenemeyen kaynakların azaldığı yeryüzünde, akılcı kaynak kullanımına yönelik stratejilerin başında su yönetimi gelmektedir. Dolayısıyla su kaynaklarının kirletilmesinin önlenmesi, kişi başına ve birimde (ülke, bölge, havza, sektörel vs.) su kullanımının azaltılması yani suyun verimli kullanılması gerekmektedir. Su verimliliği için de etkin bir su yönetimi sağlanmalıdır. Su kullanımı azaltılıp, faydalı su kullanımını artırmak ve su tasarrufu sağlamak için, öncelikle bu birimlerdeki su tüketimlerini belirleyerek su ayak izlerinin saptanması gerekmektedir. Su kullanımına yönelik alternatif bir gösterge olan su ayak izi; mavi, yeşil ve gri su ayak izi olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. Bu bileşenler de, su ayak izinde su kullanımını ve kalitesini temsil etmektedir. Su ayak izi hesaplamaları ülkede, bölgede, havzada veya seçilen alandaki üretim ve tüketimde su kaynaklarının ne kadar kullanıldığını ortaya koymaktadır. Birimde, gerek üretime gerekse tüketime ilişkin su ayak izi hesaplamalarında farklı göstergeler kullanılmaktadır. Üretimin su ayak izi; üretimde suyun kullanılış biçimi ve miktarının uygun ve sürdürülebilir olup olmadığını göstermektedir. Tüketimin su ayak izi ise; birimde tüketilen malların ve hizmetlerin üretiminde kullanılan tatlı su miktarını ifade etmektedir. Bu bildiride, planlamada su yönetimine ilişkin alternatif bir gösterge olan su ayak izi vurgulanarak, su ayak izi türleri ve su ayak izine ilişkin bileşenler kuramsal bir çerçevede sunulmakta, planlama sürecinde de bir araç olarak kullanılması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Su ayak izi, su yönetimi, planlama, sürdürülebilirlik.
Keywords: Sustainable cities, smart cities, eco-design.
Özet
Şehirler, Dünya enerji üretiminin %75'inden fazlasını tüketmekte ve %80 oranında sera gazı emisyonu üretmektedir. Gezegenimizin yaşadığı çevresel kriz üç başlık altında ele alınabilir: nüfusun ve ona paralel olarak ekonomik faaliyetlerin hızlı artışı, doğal kaynakların tükenmesi ve ekosistemin tahribatı. Bu kaygı verici süreci yavaşlatmak ve kaynak kullanımında sürdürülebilir çözümler üretmek kentlerin geleceğine yönelik en öncül konudur. Bu bağlamda, geleceğin sürdürülebilir şehirlerini yaratmak önemli bir hedef haline gelmiştir. Sürdürülebilir Şehirler Uluslararası (2010) düşünce kuruluşuna göre, bir kentte şehre özgü sürdürülebilir kalkınma stratejileri benimsenmelidir. Sürdürülebilir bir kentsel model olan “akıllı şehir” Avrupa Komisyonu tarafından benimsenmiştir. Akıllı şehirler, doğal kaynakların akıllıca yönetimi ve enerji verimliliği ile yüksek yaşam kalitesi elde edilen şehirler olarak tanımlanmaktadır. Teknoloji, ekoloji, sürdürülebilirlik ve tasarım son yıllarda çevre üzerindeki olumsuz insan etkilerinin artması nedeniyle, çevresel çözüm arayışının sonucu olarak birbirine entegre edilmiş kavramlardır. Şehirlerin sürdürülebilirliği için teknolojik sürdürülebilirlik ile ekolojik sürdürülebilirlik bütünleştirilmeli, planlamadan tasarıma kadar tüm karar süreçlerine ekolojik ilkeler rehberlik etmelidir. Eko-tasarımda, ekolojik sürdürülebilirlik için önemli bir araç olarak, ekolojik kaygıların dikkate alınmasını sağlayarak çevre ile ilgili tasarım ve yönetim konusunda bir çerçeve sunmakta ve çevreyle etkileşimlerin olumlu bir şekilde artmasını sağlamaktadır. Ekolojik tasarım ya da eko-tasarım, doğal kaynakları değerlendirmek için bir sistem oluşturan ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan ve kentsel tasarımda ve mimaride enerji verimliliği sağlayan bir tasarım yöntemidir. Eko-tasarım, sadece sürdürülebilirlik yaklaşımı için bir tasarım yöntemi değil, gelecek kuşaklar ve doğa için de etik bir sorumluluktur. Bu bildiride, eko-tasarım ilkeleri kapsamında ekolojik kentsel tasarım ve ekolojik mimari tasarıma yönelik kuramsal bir çerçeve sunulmuştur. Eko-tasarım ilkelerinin rehberliğinde teknolojik sürdürülebilirlik ile ekolojik sürdürülebilirlik entegre edilebilir. Dolayısıyla, şehirler hem akıllı hem de sürdürülebilir olabilir ve ekolojik açıdan sürdürülebilir ekonomik gelişmeye doğru önemli ilerlemeler kaydedebilir.