Tarihsel bağımız olan ve aynı kökene sahip olduğumuz Kırgız Türkleri ile 1920'li yıllarda kes... more Tarihsel bağımız olan ve aynı kökene sahip olduğumuz Kırgız Türkleri ile 1920'li yıllarda kesilen irtibatımızı Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden tesis etme fırsatı doğmustur. Bağımsızlığını kazanmasından itibaren Kırgızistan ile Türkiye, arasındaki iliskiler yoğunlukla kültürel alanda gelismistir. Son yıllarda ticari iliskilerde de canlanma görülmektedir. Türkiye açısından Kırgızistan kültürel, sosyal, ekonomik ve özellikle siyasi yönlerden önemlidir. Bölgesel güç olmak, yıllar önce kopma noktasına gelen kardeslik bağlarını yeniden olusturmak ve dünyanın yeni stratejik merkezi olan bu coğrafyada söz sahibi olabilmek için Kırgızistan ile iliskileri gelistirmek faydalı olacaktır. Bu çalısma cumhuriyet dönemindeki Türkiye ve Kırgızistan arasındaki iliskileri incelemek maksadıyla hazırlanmıstır.After dispersal of The Soviet Union, we had a chance to re-establish our connection which has been broken during 1920s, with Kyrgyz Turks, who share the same roots and str...
Belirlenmiş stratejik bir hedefin, mevcut kuvvetlerin (güç unsurlarının) en uygun yöntem ve harek... more Belirlenmiş stratejik bir hedefin, mevcut kuvvetlerin (güç unsurlarının) en uygun yöntem ve harekete tarzları uygulanarak ele geçirilmesi anlamına gelen stratejinin, ulusal düzeyde en mükemmel uygulama örneklerinden biri şüphesiz Milli Mücadele’dir. Milli Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal, o dönem içinde bulunulan her türlü olumsuz koşullar içerisinde bir imkânsızı gerçekleştirerek önce Milli Mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmıştır. Milli Mücadele stratejisini önceden belirleyen Mustafa Kemal, uygulamayı Samsun’dan başlayarak safha safha gerçekleştirmeye başladı. Dolayısıyla sonraki tüm süreçte olaylar tesadüflere bağlı olarak değil, büyük oranda Mustafa Kemal’in öngördüğü şekilde gelişti. Milli mücadele stratejisini başarılı kılan en önemli etken de bu proaktif yaklaşım oldu. Müfettişlik yetkilerini genişlettirmesi, Amasya Tamimi ile milli direnişin ilkelerini ortaya koyması, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile ulusal bütünlüğü büyük oranda sağlaması, TBMM’ni açarak Milli Mücadeleyi tam...
agirlikli olarak Arap isyancilara karsi mucadele verilmistir. Bu cepheler icinde Hicaz cephesi, s... more agirlikli olarak Arap isyancilara karsi mucadele verilmistir. Bu cepheler icinde Hicaz cephesi, stratejik onemi yaninda kutsal topraklari barindirmasi yonuyle de onem arz etmektedir. Hicaz bolgesinde Arap isyaninin ayak sesleri acikca duyulsa da Osmanli yonetimi duymamazliktan gelmistir. Mekke Emiri olarak Şerif Huseyin’in atanmasi ile baslayan hatalar zinciri, onun Ingilizlerle isbirligine gitmesinden haberdar olunmamasi ve zaman icinde diger kabileleri kendi liderliginde Osmanli Devleti’ne karsi kiskirtmasina seyirci kalinmasiyla devam etmistir. Ihanete bu denli musamahali davranmak ve sorunu adeta gormemezlikten gelmek Osmanli Devleti’ne agir bedeller odetmistir. Mekke bolgesinde mevcut kuvvetler parcalanip cok sayida garnizon, kisla ve karakola dagitilinca garnizonlar, kalabalik asi kuvvetlere karsi caresiz birakilmis, Medine bolgesinde Fahrettin Pasa elindeki kuvvetleri bir butun halinde kullanarak Arap isyancilara ardi ardina darbeler indirmistir. Bununla birlikte Medine Mudaf...
Özet Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası konusunda kimsenin şüphesi yoktur. Tüm dünya kendisini dâhi ... more Özet Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası konusunda kimsenin şüphesi yoktur. Tüm dünya kendisini dâhi bir komutan, lider ve devlet adamı olarak kabul etmektedir. Bu eşsiz insanın askeri dehasına ilişkin değerlendirmeler daha ziyade girdiği tüm savaşları kazanmasından dolayıdır. Oysa onun askeri dehasının sırrı sadece muharebelerin sonuçları ile sınırlı değildir. Dehasının asıl boyutları muharebelerdeki eşsiz uygulamaları, ortaya koyduğu yeni ve benzersiz prensiplerdendir. Dolayısıyla Mustafa Kemal girdiği muharebeleri tesadüfler sonucu değil, ortaya koyduğu bu prensipler ve kimsenin cesaret edemeyeceği uygulamalar sonucu kazanmıştır. Bu prensip ve uygulamaların incelenerek, günümüz muharebe şekillerine nasıl yansıtılacağının araştırılmasına ihtiyaç vardır. Abstract No one has any doubt about Mustafa Kemal Ataturk's genius. The whole world recognizes himself as a genius commander, leader and statesman. The evaluations of this unique man's military genius are largely due to winning all the wars he entered. However, the secret of his military genius is not limited only to the results of combat. The main dimensions of his genius are his unique practices in combat, the new and unprecedented principles that he revealed. Therefore Mustafa Kemal did not win the battles by coincidence, he won them as the result of these principles he revealed and practices that no one would dare. There is need to research how these principles and practices to be reflected in today's battle forms.
ÖZ Transkafkasya (Güney Kafkasya), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından itibaren hep sorunlu bir b... more ÖZ Transkafkasya (Güney Kafkasya), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından itibaren hep sorunlu bir bölge olarak süre gelmiştir. Bu denli sorunlu olmasının dâhili ve harici sebepleri vardır. Dâhili sebepleri; bölgenin çok parçalı ve iç içe geçmiş demografik yapısı ile ortaya çıkan üç yeni devletin aralarındaki toprak sorunlarıdır. Harici sebepler; bölgenin her alanda sahip olduğu potansiyel ile küresel ve bölgesel güçler için cazibe merkezi olması ile Rusya'nın hayati çıkarları bakımından bölgeyi kontrol etme zorunluluğunu duymasıdır. Bu makalede, Güney Kafkasya'nın çatışma potansiyeli barındıran yapısının ve Rusya faktörünün dikkate alınarak bölgede istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve ortaya çıkan fırsatların bölgenin refahını arttırma yönünde kullanılmasına ilişkin Türkiye'nin özellikle kısa ve orta vadede yürütmesi gereken politikalar tarihsel gerçeklik ışığında değerlendirilmiştir. ABSTRACT Transcaucasia (South Caucasus) has always been a chaotic region since the collapse of the Soviet Union. There are internal and external reasons for this status. As for the internal factors, a multi-fragmented and intertwined demographic structure in the region and border conflicts between the three new states can be considered. As regards the external reasons, Russia is concerned with the control over the region since it attains the potential to be a center of interest for global and regional powers with its importance in various respects. In this article, short and long term policies to achieve ultimate stability and welfare in the region that Turkey particularly should execute will be evaluated with reference to historical facts and considering the southern Caucasian conflict and its chaotic structure as well as the influence of Russia over the region.
ÖZ Dünya tarihini büyük oranda harpler oluşturmaktadır. Bu nedenle harp tarihini bilmek tarihi da... more ÖZ Dünya tarihini büyük oranda harpler oluşturmaktadır. Bu nedenle harp tarihini bilmek tarihi daha iyi anlamak ve değerlendirmek açısından önemlidir. Nitekim harp tarihi, tarih biliminin en önemli alt bölümlerinden birini teşkil etmektedir. Geçmişteki harpleri incelemek, sonuçlarına tesir etmiş sebepleri araştırmak, uygulanmış prensipleri değerlendirmek ve bunlardan ders çıkarmak harp tarihinin işi olmaktadır. Türkiye'de harp tarihi yazımı konusunda yetersiz kalındığı aşikârdır. Yetersizliğin çeşitli sebepleri vardır. Askeri arşiv belgelerinin ortaya çıkarılması ve araştırmaya sunulmasındaki eksiklikler bunların başında gelmektedir. Bundan başka, tarihin diğer çalışma alanlarında olduğu gibi harp tarihinin de sadece geçmiş harplerin kronolojik sıralanması veya mevcut kaynakların günümüz Türkçesine çevrilerek yazılması suretiyle yapılmaya çalışılması da diğer bir yetersizliktir. Oysa harp tarihi çalışmalarının günümüze ve geleceğe ışık tutabilmesi için harp tarihi ile ilgili mümkün olduğunca fazla kaynağın analiz ve sentez edildikten sonra akıcı, anlaşılır bir üslupla eser haline getirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma, askeri tarih ve harp tarihi konularına açıklık getirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada günümüze kadar yürütülen tarih yazıcılığı ve askeri tarih çalışmaları hakkında bilgi verildikten sonra askeri tarih ile harp tarihinin konu ve kapsamları değerlendirilmiş ve sonuç kısmında askeri tarih-harp tarihi çalışmalarının daha etkin yürütülmesi konusunda düşünceler belirtilmiştir. Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Birinci Dünya Harbi’nde Irak ve İran cepheleri birbiriyle ilişkili iki cephedir. Bunlardan
büyük ... more Birinci Dünya Harbi’nde Irak ve İran cepheleri birbiriyle ilişkili iki cephedir. Bunlardan büyük çaplı, uzun süreli ve kesintisiz muharebeler Irak cephesinde gerçekleşmiş, İran cephesi Irak cephesini tehdit etmesi bakımından önem kazanmıştır. Türk kuvvetleri Irak cephesinde İngiliz birlikleriyle muharebe ederken, İran cephesinde Rus kuvvetleri ile çatışmıştır. İran cephesi, Irak’ta muharebelerin gidişatı Osmanlı ordusu lehine gelişirken açılmıştır. Bu cephenin açılmasında, Rus kuvvetlerinin İran’ın kuzeyinden Irak cephesini tehdit eder mahiyette ilerlemesinin de payı olmuştur. Fakat cephe yalnız bu tehdidi bertaraf etmek gayesiyle açılmamıştır. Asıl gayeyi, tüm İran’ı kontrol altına alarak Orta Asya ve Hindistan’a kadar geniş bir bölgede İtilaf Devletleri aleyhine ayaklanmalara öncülük etmek oluşturmuştur. Amaç geniş kapsamlı olunca cephe için, tehdidi önleyecek seviyede savunma kuvveti yerine, İran’daki Rus kuvvetlerini imha etmeye yönelik taarruz kuvveti tahsis edilmiştir. Bunun sonucunda Irak cephesindeki kuvvetlerin yarıya yakını İran cephesine kaydırılmış, böylece Irak cephesi zayıflatılıp İngilizlerin müteakip taarruzlarına açık hale getirilmiştir. Ayrıca İran cephesinde başarılı muharebelere ve İran içlerine kadar ilerlenmesine rağmen herhangi bir somut fayda sağlanamadan birlikler apar topar geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. Bu makalede, her iki cephedeki gelişmeler bir bütünlük içerisinde ele alınacak, Osmanlı Devleti’ni Irak cephesinde muharebe gücünün zayıflamasını göze alarak İran’a kuvvet sevk etmeye zorlayan koşullar incelenecek ve bu uygulamanın sonuçları değerlendirilecektir. Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Tarihsel bağımız olan ve aynı kökene sahip olduğumuz Kırgız Türkleri ile 1920'li yıllarda kes... more Tarihsel bağımız olan ve aynı kökene sahip olduğumuz Kırgız Türkleri ile 1920'li yıllarda kesilen irtibatımızı Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden tesis etme fırsatı doğmustur. Bağımsızlığını kazanmasından itibaren Kırgızistan ile Türkiye, arasındaki iliskiler yoğunlukla kültürel alanda gelismistir. Son yıllarda ticari iliskilerde de canlanma görülmektedir. Türkiye açısından Kırgızistan kültürel, sosyal, ekonomik ve özellikle siyasi yönlerden önemlidir. Bölgesel güç olmak, yıllar önce kopma noktasına gelen kardeslik bağlarını yeniden olusturmak ve dünyanın yeni stratejik merkezi olan bu coğrafyada söz sahibi olabilmek için Kırgızistan ile iliskileri gelistirmek faydalı olacaktır. Bu çalısma cumhuriyet dönemindeki Türkiye ve Kırgızistan arasındaki iliskileri incelemek maksadıyla hazırlanmıstır.After dispersal of The Soviet Union, we had a chance to re-establish our connection which has been broken during 1920s, with Kyrgyz Turks, who share the same roots and str...
Belirlenmiş stratejik bir hedefin, mevcut kuvvetlerin (güç unsurlarının) en uygun yöntem ve harek... more Belirlenmiş stratejik bir hedefin, mevcut kuvvetlerin (güç unsurlarının) en uygun yöntem ve harekete tarzları uygulanarak ele geçirilmesi anlamına gelen stratejinin, ulusal düzeyde en mükemmel uygulama örneklerinden biri şüphesiz Milli Mücadele’dir. Milli Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal, o dönem içinde bulunulan her türlü olumsuz koşullar içerisinde bir imkânsızı gerçekleştirerek önce Milli Mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmıştır. Milli Mücadele stratejisini önceden belirleyen Mustafa Kemal, uygulamayı Samsun’dan başlayarak safha safha gerçekleştirmeye başladı. Dolayısıyla sonraki tüm süreçte olaylar tesadüflere bağlı olarak değil, büyük oranda Mustafa Kemal’in öngördüğü şekilde gelişti. Milli mücadele stratejisini başarılı kılan en önemli etken de bu proaktif yaklaşım oldu. Müfettişlik yetkilerini genişlettirmesi, Amasya Tamimi ile milli direnişin ilkelerini ortaya koyması, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile ulusal bütünlüğü büyük oranda sağlaması, TBMM’ni açarak Milli Mücadeleyi tam...
agirlikli olarak Arap isyancilara karsi mucadele verilmistir. Bu cepheler icinde Hicaz cephesi, s... more agirlikli olarak Arap isyancilara karsi mucadele verilmistir. Bu cepheler icinde Hicaz cephesi, stratejik onemi yaninda kutsal topraklari barindirmasi yonuyle de onem arz etmektedir. Hicaz bolgesinde Arap isyaninin ayak sesleri acikca duyulsa da Osmanli yonetimi duymamazliktan gelmistir. Mekke Emiri olarak Şerif Huseyin’in atanmasi ile baslayan hatalar zinciri, onun Ingilizlerle isbirligine gitmesinden haberdar olunmamasi ve zaman icinde diger kabileleri kendi liderliginde Osmanli Devleti’ne karsi kiskirtmasina seyirci kalinmasiyla devam etmistir. Ihanete bu denli musamahali davranmak ve sorunu adeta gormemezlikten gelmek Osmanli Devleti’ne agir bedeller odetmistir. Mekke bolgesinde mevcut kuvvetler parcalanip cok sayida garnizon, kisla ve karakola dagitilinca garnizonlar, kalabalik asi kuvvetlere karsi caresiz birakilmis, Medine bolgesinde Fahrettin Pasa elindeki kuvvetleri bir butun halinde kullanarak Arap isyancilara ardi ardina darbeler indirmistir. Bununla birlikte Medine Mudaf...
Özet Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası konusunda kimsenin şüphesi yoktur. Tüm dünya kendisini dâhi ... more Özet Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası konusunda kimsenin şüphesi yoktur. Tüm dünya kendisini dâhi bir komutan, lider ve devlet adamı olarak kabul etmektedir. Bu eşsiz insanın askeri dehasına ilişkin değerlendirmeler daha ziyade girdiği tüm savaşları kazanmasından dolayıdır. Oysa onun askeri dehasının sırrı sadece muharebelerin sonuçları ile sınırlı değildir. Dehasının asıl boyutları muharebelerdeki eşsiz uygulamaları, ortaya koyduğu yeni ve benzersiz prensiplerdendir. Dolayısıyla Mustafa Kemal girdiği muharebeleri tesadüfler sonucu değil, ortaya koyduğu bu prensipler ve kimsenin cesaret edemeyeceği uygulamalar sonucu kazanmıştır. Bu prensip ve uygulamaların incelenerek, günümüz muharebe şekillerine nasıl yansıtılacağının araştırılmasına ihtiyaç vardır. Abstract No one has any doubt about Mustafa Kemal Ataturk's genius. The whole world recognizes himself as a genius commander, leader and statesman. The evaluations of this unique man's military genius are largely due to winning all the wars he entered. However, the secret of his military genius is not limited only to the results of combat. The main dimensions of his genius are his unique practices in combat, the new and unprecedented principles that he revealed. Therefore Mustafa Kemal did not win the battles by coincidence, he won them as the result of these principles he revealed and practices that no one would dare. There is need to research how these principles and practices to be reflected in today's battle forms.
ÖZ Transkafkasya (Güney Kafkasya), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından itibaren hep sorunlu bir b... more ÖZ Transkafkasya (Güney Kafkasya), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından itibaren hep sorunlu bir bölge olarak süre gelmiştir. Bu denli sorunlu olmasının dâhili ve harici sebepleri vardır. Dâhili sebepleri; bölgenin çok parçalı ve iç içe geçmiş demografik yapısı ile ortaya çıkan üç yeni devletin aralarındaki toprak sorunlarıdır. Harici sebepler; bölgenin her alanda sahip olduğu potansiyel ile küresel ve bölgesel güçler için cazibe merkezi olması ile Rusya'nın hayati çıkarları bakımından bölgeyi kontrol etme zorunluluğunu duymasıdır. Bu makalede, Güney Kafkasya'nın çatışma potansiyeli barındıran yapısının ve Rusya faktörünün dikkate alınarak bölgede istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve ortaya çıkan fırsatların bölgenin refahını arttırma yönünde kullanılmasına ilişkin Türkiye'nin özellikle kısa ve orta vadede yürütmesi gereken politikalar tarihsel gerçeklik ışığında değerlendirilmiştir. ABSTRACT Transcaucasia (South Caucasus) has always been a chaotic region since the collapse of the Soviet Union. There are internal and external reasons for this status. As for the internal factors, a multi-fragmented and intertwined demographic structure in the region and border conflicts between the three new states can be considered. As regards the external reasons, Russia is concerned with the control over the region since it attains the potential to be a center of interest for global and regional powers with its importance in various respects. In this article, short and long term policies to achieve ultimate stability and welfare in the region that Turkey particularly should execute will be evaluated with reference to historical facts and considering the southern Caucasian conflict and its chaotic structure as well as the influence of Russia over the region.
ÖZ Dünya tarihini büyük oranda harpler oluşturmaktadır. Bu nedenle harp tarihini bilmek tarihi da... more ÖZ Dünya tarihini büyük oranda harpler oluşturmaktadır. Bu nedenle harp tarihini bilmek tarihi daha iyi anlamak ve değerlendirmek açısından önemlidir. Nitekim harp tarihi, tarih biliminin en önemli alt bölümlerinden birini teşkil etmektedir. Geçmişteki harpleri incelemek, sonuçlarına tesir etmiş sebepleri araştırmak, uygulanmış prensipleri değerlendirmek ve bunlardan ders çıkarmak harp tarihinin işi olmaktadır. Türkiye'de harp tarihi yazımı konusunda yetersiz kalındığı aşikârdır. Yetersizliğin çeşitli sebepleri vardır. Askeri arşiv belgelerinin ortaya çıkarılması ve araştırmaya sunulmasındaki eksiklikler bunların başında gelmektedir. Bundan başka, tarihin diğer çalışma alanlarında olduğu gibi harp tarihinin de sadece geçmiş harplerin kronolojik sıralanması veya mevcut kaynakların günümüz Türkçesine çevrilerek yazılması suretiyle yapılmaya çalışılması da diğer bir yetersizliktir. Oysa harp tarihi çalışmalarının günümüze ve geleceğe ışık tutabilmesi için harp tarihi ile ilgili mümkün olduğunca fazla kaynağın analiz ve sentez edildikten sonra akıcı, anlaşılır bir üslupla eser haline getirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma, askeri tarih ve harp tarihi konularına açıklık getirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada günümüze kadar yürütülen tarih yazıcılığı ve askeri tarih çalışmaları hakkında bilgi verildikten sonra askeri tarih ile harp tarihinin konu ve kapsamları değerlendirilmiş ve sonuç kısmında askeri tarih-harp tarihi çalışmalarının daha etkin yürütülmesi konusunda düşünceler belirtilmiştir. Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Birinci Dünya Harbi’nde Irak ve İran cepheleri birbiriyle ilişkili iki cephedir. Bunlardan
büyük ... more Birinci Dünya Harbi’nde Irak ve İran cepheleri birbiriyle ilişkili iki cephedir. Bunlardan büyük çaplı, uzun süreli ve kesintisiz muharebeler Irak cephesinde gerçekleşmiş, İran cephesi Irak cephesini tehdit etmesi bakımından önem kazanmıştır. Türk kuvvetleri Irak cephesinde İngiliz birlikleriyle muharebe ederken, İran cephesinde Rus kuvvetleri ile çatışmıştır. İran cephesi, Irak’ta muharebelerin gidişatı Osmanlı ordusu lehine gelişirken açılmıştır. Bu cephenin açılmasında, Rus kuvvetlerinin İran’ın kuzeyinden Irak cephesini tehdit eder mahiyette ilerlemesinin de payı olmuştur. Fakat cephe yalnız bu tehdidi bertaraf etmek gayesiyle açılmamıştır. Asıl gayeyi, tüm İran’ı kontrol altına alarak Orta Asya ve Hindistan’a kadar geniş bir bölgede İtilaf Devletleri aleyhine ayaklanmalara öncülük etmek oluşturmuştur. Amaç geniş kapsamlı olunca cephe için, tehdidi önleyecek seviyede savunma kuvveti yerine, İran’daki Rus kuvvetlerini imha etmeye yönelik taarruz kuvveti tahsis edilmiştir. Bunun sonucunda Irak cephesindeki kuvvetlerin yarıya yakını İran cephesine kaydırılmış, böylece Irak cephesi zayıflatılıp İngilizlerin müteakip taarruzlarına açık hale getirilmiştir. Ayrıca İran cephesinde başarılı muharebelere ve İran içlerine kadar ilerlenmesine rağmen herhangi bir somut fayda sağlanamadan birlikler apar topar geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. Bu makalede, her iki cephedeki gelişmeler bir bütünlük içerisinde ele alınacak, Osmanlı Devleti’ni Irak cephesinde muharebe gücünün zayıflamasını göze alarak İran’a kuvvet sevk etmeye zorlayan koşullar incelenecek ve bu uygulamanın sonuçları değerlendirilecektir. Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Uploads
Papers by LEVENT ÜNAL
büyük çaplı, uzun süreli ve kesintisiz muharebeler Irak cephesinde gerçekleşmiş, İran
cephesi Irak cephesini tehdit etmesi bakımından önem kazanmıştır. Türk kuvvetleri Irak
cephesinde İngiliz birlikleriyle muharebe ederken, İran cephesinde Rus kuvvetleri ile
çatışmıştır.
İran cephesi, Irak’ta muharebelerin gidişatı Osmanlı ordusu lehine gelişirken açılmıştır. Bu
cephenin açılmasında, Rus kuvvetlerinin İran’ın kuzeyinden Irak cephesini tehdit eder
mahiyette ilerlemesinin de payı olmuştur. Fakat cephe yalnız bu tehdidi bertaraf etmek
gayesiyle açılmamıştır. Asıl gayeyi, tüm İran’ı kontrol altına alarak Orta Asya ve
Hindistan’a kadar geniş bir bölgede İtilaf Devletleri aleyhine ayaklanmalara öncülük etmek
oluşturmuştur. Amaç geniş kapsamlı olunca cephe için, tehdidi önleyecek seviyede
savunma kuvveti yerine, İran’daki Rus kuvvetlerini imha etmeye yönelik taarruz kuvveti
tahsis edilmiştir. Bunun sonucunda Irak cephesindeki kuvvetlerin yarıya yakını İran
cephesine kaydırılmış, böylece Irak cephesi zayıflatılıp İngilizlerin müteakip taarruzlarına
açık hale getirilmiştir. Ayrıca İran cephesinde başarılı muharebelere ve İran içlerine kadar
ilerlenmesine rağmen herhangi bir somut fayda sağlanamadan birlikler apar topar geri
çekilmek zorunda bırakılmıştır.
Bu makalede, her iki cephedeki gelişmeler bir bütünlük içerisinde ele alınacak, Osmanlı
Devleti’ni Irak cephesinde muharebe gücünün zayıflamasını göze alarak İran’a kuvvet sevk
etmeye zorlayan koşullar incelenecek ve bu uygulamanın sonuçları değerlendirilecektir.
Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
büyük çaplı, uzun süreli ve kesintisiz muharebeler Irak cephesinde gerçekleşmiş, İran
cephesi Irak cephesini tehdit etmesi bakımından önem kazanmıştır. Türk kuvvetleri Irak
cephesinde İngiliz birlikleriyle muharebe ederken, İran cephesinde Rus kuvvetleri ile
çatışmıştır.
İran cephesi, Irak’ta muharebelerin gidişatı Osmanlı ordusu lehine gelişirken açılmıştır. Bu
cephenin açılmasında, Rus kuvvetlerinin İran’ın kuzeyinden Irak cephesini tehdit eder
mahiyette ilerlemesinin de payı olmuştur. Fakat cephe yalnız bu tehdidi bertaraf etmek
gayesiyle açılmamıştır. Asıl gayeyi, tüm İran’ı kontrol altına alarak Orta Asya ve
Hindistan’a kadar geniş bir bölgede İtilaf Devletleri aleyhine ayaklanmalara öncülük etmek
oluşturmuştur. Amaç geniş kapsamlı olunca cephe için, tehdidi önleyecek seviyede
savunma kuvveti yerine, İran’daki Rus kuvvetlerini imha etmeye yönelik taarruz kuvveti
tahsis edilmiştir. Bunun sonucunda Irak cephesindeki kuvvetlerin yarıya yakını İran
cephesine kaydırılmış, böylece Irak cephesi zayıflatılıp İngilizlerin müteakip taarruzlarına
açık hale getirilmiştir. Ayrıca İran cephesinde başarılı muharebelere ve İran içlerine kadar
ilerlenmesine rağmen herhangi bir somut fayda sağlanamadan birlikler apar topar geri
çekilmek zorunda bırakılmıştır.
Bu makalede, her iki cephedeki gelişmeler bir bütünlük içerisinde ele alınacak, Osmanlı
Devleti’ni Irak cephesinde muharebe gücünün zayıflamasını göze alarak İran’a kuvvet sevk
etmeye zorlayan koşullar incelenecek ve bu uygulamanın sonuçları değerlendirilecektir.
Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.