Felsefe metinlerinde kavramların erek kültüre aktarılmasıyla ilgili gerçekleştirilen farklı yorum... more Felsefe metinlerinde kavramların erek kültüre aktarılmasıyla ilgili gerçekleştirilen farklı yorum ve yanlışlıklar, ahlak ve hukuk alanlarında küçük hataların büyük anlaşılmazlıklara yol açabilmesi sebebiyle, dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. Felsefe metinlerinin güçlüğü ve açık uçluluğundan dolayı yaşanan aktarım sorunlarını en aza indirgeyebilmek için hem kavramsal ilişkiler hem de kültürel perspektifler dikkate alınmalıdır. Bu amaçla disiplinlerarası nitelikteki çalışmamızda, felsefe metinlerinin nitelikleri ortaya konularak diğer metin türlerinden farkları vurgulanmıştır. Akabinde felsefe alanındaki çeviri faaliyetleri sürecinde, felsefî kavramların erek kültüre işlevsel bir biçimde aktarılabilmesinin imkânları ve yolları ayrıca irdelenmiştir. Bu çerçevede, Aristoteles‟in “adalet” kavramı örneğinde, felsefe alanında kaynak kültürdeki kavramların erek kültürde karşılık bulması açısından ortaya çıkan sorunlara işaret edilmiş ve okurun yazara götürülmesini esas alan bakış açısı doğrultusunda felsefe metinlerinin işlevsel çevrisinin imkânı üzerinde durulmuştur.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Uluslararası Filoloji ve Çeviribilim Dergisi (UFCED), 2023
Çeviri süreçlerinde gerçekleştirilen revizyon eylemi, çok yönlü ve karmaşık bir eylem türüdür. Bö... more Çeviri süreçlerinde gerçekleştirilen revizyon eylemi, çok yönlü ve karmaşık bir eylem türüdür. Böyle bir durum, revizyon eyleminin tanımlanmasını ve bu eylemin sınırlarının belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Erek kitleyle buluşturulacak erek metnin kalitesini arttırmak amacıyla gerçekleştirilen revizyon faaliyetlerini gerçekleştiren revizör pozisyonundaki katılımcının kişisel tasarruf ve tutumlarının göz ardı edilmemesi de gerekmektedir. Ayrıca günümüzdeki teknolojik gelişmelerin neticesinde, örneğin artan bilgisayar destekli çeviri faaliyetleri bağlamında, revizyon eyleminin amacına uygun işlevsel bir biçimde gerçekleştirilmesi ihtiyacı da artmaktadır. Bu çalışmanın çıkış noktası, çeviribilim alanında teorik açıdan ortaya konulan revizyon faaliyetlerindeki sorun ve belirsizlikleri, daha önce revizyon konusu çerçevesinde değerlendirilmemiş örnekler üzerinden irdelemek ve böylelikle konuya ilişkin teorik alt yapıyı, uygulamalı bir biçimde ortaya koymaktır. Böyle bir çalışmanın çeviri sürecinin önemli bir parçasını oluşturan revizyon eylemine dair çeviribilim literatürüne katkı sağlaması amaçlanmıştır. Çalışmamız çerçevesinde “Mesleğimiz Yayıncılık Projesi – AB’ye Uyum Sürecinde Avrupa ve Türkiye Yayıncılık Sektörlerinde Meslek Standartları ve Yeterlilikler” ile “TS EN ISO 17100:2015 ‘Çeviri Hizmetleri – Çeviri Hizmetleri İçin Gereklilikler’ Türk Standardı” örnekleri, revizyon eyleminin çeviribilim alanındaki teorik düzlemde ele alındığı biçimiyle irdelenmiştir. Çalışmamız çerçevesinde irdelediğimiz iki örnek, her ne kadar mesleki standart ve yeterliliklerin belirlenmesi amacıyla oluşturulmuş olsalar da çeviri süreçlerinde revizyon faaliyeti görevini üstlenecek revizör katılımcısının kişisel tasarruf ve tutumları göz ardı edilmektedir. Ayrıca irdelediğimiz örnekler, revizyon faaliyetlerini, genel olarak yalnızca erek metin üzerinden gerçekleştirilebilecek bir eylem türü olarak ele almaktadırlar. Böyle bir bakış açısı, revizyon faaliyetinin yüzeysel ve terminolojik bir biçimde uygulanmasına yol açmaktadır. Çalışmamız çerçevesinde tespit edilen bu ve benzeri sorunlar neticesinde, söz konusu örneklerin çeviribilim alanına yönelik çalışmalarda ele alınan revizyon faaliyetlerine tam anlamıyla odaklanmadığını söyleyebiliriz. Bu sebeple her iki örnek içeriğinin, çeviribilim alanındaki revizyon faaliyetine yönelik ortaya konulan literatür çerçevesinde değerlendirilip yeniden ele alınması gerekmektedir.
TOBİDER - International Journal of Social Sciences, 2023
Yeniden çeviri eylemini konu edinen ve üç temel bölümünden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde,... more Yeniden çeviri eylemini konu edinen ve üç temel bölümünden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde, yeniden çeviri eyleminin doğası üzerinde odaklanılmıştır. İkinci bölümde, bu eylemi belirleyen etkenler ve bu süreçte çevirmenlerin konumu üzerinde durulmuştur. Son bölümde ise erek kültürümüzde gerçekleştirilen yeniden çeviri eylemlerine yönelik -kendi alanlarında- yeniden çeviri faaliyeti neticesinde gündem oluşturan somut örnekler seçilerek ortaya konmuştur. Çalışmamız çerçevesinde gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde şu temel bulgulara ulaşılmıştır: Yeniden çeviri eylemi, farklı gerekçelere bağlı gerçekleştirilen bir eylem olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla tüm yeniden çeviri faaliyetleri birbirinden bağımsız bir biçimde gerçekleştirilmektedir. Bu yönüyle çeviribilim literatüründe ortaya konulmuş yeniden çeviri eylemine yönelik mevcut tanımlamalar, yeniden değerlendirilip ele alınmalıdır. Ayrıca çeviribilim alanında yer verilen revizyon eyleminden farklılık gösteren yeniden çeviri eylemi, alanda revizyon eyleminden daha fazla konu edinmekte, bu doğrultuda yeniden çeviri faaliyetleri çeşitli etkenlerce belirlenmektedir. Bununla birlikte genellikle yayınevleri de yeniden çeviri faaliyetlerine müdahil olmakta ve daha ziyade ticari kaygılarla bu tür faaliyetlere öncülük etmektedir. Yeniden çeviri eylemi, bir kaynak metni erek kültüre kazandıran aynı çevirmen tarafından yapılabileceği gibi, farklı çevirmen(ler) eliyle de gerçekleştirilebilir. Bu doğrultuda yeniden çeviri eylemi çok yönlü bir yapıya sahip olabilmektedir. Çalışmamız neticesinde, genel olarak, çok yönlü bir yapıda olan yeniden çeviri eyleminin gerek tanımı gerekse de bu eylemi belirleyen etkenler bakımından genel geçerlik niteliği taşıyamayacağı, yeniden çeviri faaliyetlerinin bir arz talep dengesi dâhilinde gerçekleştirildiği, bu faaliyetlerin devingen bir yapı çerçevesinde sürekli gerçekleştirilebilecek bir eylem türü olduğu ve birçok çeviribilim araştırmalarına konu olduğu/olması gerektiği yönünde sonuçlar elde edilmiştir.
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Bu çalışmanın konusu revizyon faaliyetinin çeviri alanı bağlamındaki doğası, kapsamı, öğeleri ve ... more Bu çalışmanın konusu revizyon faaliyetinin çeviri alanı bağlamındaki doğası, kapsamı, öğeleri ve ilgili sorunlarından oluşmaktadır. Revizyon konusu, çeviribilim alanında göz ardı edilmekle beraber, çeviri sürecinin önemli yapı taşlarından biridir. Zira revizyon faaliyeti, çeviri eyleminin ilk ortaya çıktığı zamanlardan beri uygulanan çeviri sürecinin doğal bir aşamasıdır. Bu sebeple revizyon faaliyetini, çeviri faaliyetinden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Aynı şekilde revizör, tıpkı çevirmen gibi ilgili çeviri sürecine yönelik yeterliliğe ve erek metne yönelik edinçlere sahip olmalıdır. Dolayısıyla revizyon faaliyetini anlamlandırabilmek için çeviri eyleminin doğasını ve niteliğini tam anlamıyla kavramak gerekmektedir. Bu çalışmada revizyon faaliyeti, Justa Holz-Mänttäri’nin Çeviri Eylemi Kuramı temelinde değerlendirilmekte ve bu yaklaşımdan hareketle çeviri sürecinde ve/veya akabinde gerçekleştirilen revizyon faaliyetleri, çeviri eylemi çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu amaç doğrultusunda önce revizyon eyleminin doğası ve niteliği incelenmiş, akabinde bu faaliyetin gerçekleştirilmesi bakımından revizörün konumu ve görevi belirlenmiş, revizyon faaliyeti ile bağlantılı sorunlara değindikten sonra da ideal bir revizyon eyleminin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği hususunda tespitlerde bulunulmuştur. Çeviri eylemi ile örtüşen bir niteliğe sahip revizyon faaliyeti, çok yönlü ve karmaşık bir yapıdan oluşmaktadır. Bu sebeple revizyon faaliyetinin sınırlarını belirlemek güçtür. Zira revizyon faaliyeti, bir düzeltme işlemi ve kalite kontrolünden çok daha fazlasıdır. Ayrıca her bir erek metin oluşturma süreci, diğer farklı süreçlerden benzersiz olacağından, revizörün konumunu belirlemek de sorun teşkil etmektedir. Bu doğrultuda alandaki mevcut sorunlara çözüm sunabilmek için revizyon faaliyetini tek yönlü bir biçimde değil, aksine faaliyeti çeviri sürecinin doğasını da gözeterek bütüncül manada ele alarak değerlendirmek gerektiği düşünülmektedir.
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2023
Bu çalışmanın konusunu, oldukça karmaşık bir işleyişe sahip olan haber metinleri çevirisi faaliye... more Bu çalışmanın konusunu, oldukça karmaşık bir işleyişe sahip olan haber metinleri çevirisi faaliyetlerinin üretimi ile bu süreçte görev üstlenen çevirmenlerin konumu oluşturmaktadır. Araştırdığımız konuları ele almadan önce, alanın kendi iç dinamikleri irdelenmiş, ortaya çıkarılan bulgular neticesinde alanda gerçekleştirilen çeviri faaliyetlerinin yapısı konusunda değerlendirmelerde bulunulmuştur. Söz konusu değerlendirmeler çerçevesinde çeviribilim alanındaki günümüz hâkim çeviri anlayışında uzman niteliğiyle merkezi bir konumda görev üstlenen çevirmenin, haber metinlerinin erek kültüre aktarılması sürecinde böyle bir görev üstlenmediği sonucuna varılmıştır. Zira tıpkı kolektif bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan haber metinlerinin üretiminde olduğu gibi, çeviri vasıtasıyla oluşturulan haber metinlerinde de yine kolektif bir yapı söz konusudur. Bu bağlamda çalışmamızda böyle bir kolektif üretim süreci çerçevesinde çevirmenin rolü belirlenmiş ve nihai olarak hedef kitlesine ulaştırılan çeviri vasıtasıyla üretilmiş haber metinlerinin “yeniden üretim süreci” bütün yönleriyle ele alınmıştır.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Bu çalışma Platon’un olgunluk dönemi eseri “Devlet” ve yaşlılık dönemine ait “Yasalar” eserindeki... more Bu çalışma Platon’un olgunluk dönemi eseri “Devlet” ve yaşlılık dönemine ait “Yasalar” eserindeki “hakikat (ἀλήθεια)” kavramı incelenmiş ve filozofun “hakikat” anlayışına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Ἀλήθεια kavramı, başta İlkçağ felsefesinde olmak üzere, tüm felsefe tarihinden günümüze kadar araştırılan ve tartışılan kavramlarından biri olmuştur. Platon’a göre hem tanrıların hem insanların temel amacı iyi olanı aramak, onu bulmak ve ona göre yaşamaktır. Bütün iyilerin başında hakikat gelir ve hakikate ulaşmak zor ve emek isteyen bir yoldur. Platon’un felsefe anlayışına göre tanrısal özellikler taşıyan ἀλήθεια, idealar dünyasının temel kavramlarından biridir ve insanlar ancak hakikati yansıtanı tam anlamıyla kavrayabilir. Platon, eserlerinde devleti ve yasaları varsayımsal nitelikte oluştururken, aynı şekilde varsayımlarını “hakikat” temelinde doğrulama amacındadır. Zira asıl amaç hakikate ulaşmaksa, “Devlet” ve “Yasalar” eserleri de hakikatin peşinden gidecektir. Diğer yandan çalışma dâhilinde ἀλήθεια kavramının çevirisinde, kaynak metindeki anlamın kaybolması vb. sorunlar irdelenmiştir.
The objective of this study is to prove that the basic philosophy teaching on an academic level i... more The objective of this study is to prove that the basic philosophy teaching on an academic level is compulsory in translation and interpretation departments by taking into account the challenges encountered in the translation of philosophical texts and besides the ways to solving them. At the end of their training, students in translation and interpretation departments cannot be expected to translate or interpret every sort of texts owing to the fact that the translation of every text requires specialized knowledge in different fields. Considering that the undergraduate may not gain an opportunity to be specialized at every field, it is sometimes impossible for him or her to understand the source text wholly and translate it to the target culture. As a natural consequence of what he/she has learnt during his/her training, the translator may compensate his/her lack of knowledge in ordinary texts with finding suitable equivalents in each culture. In other words, the translator can further develop his/her skills in the translation of ordinary texts after she/he has graduated from the department. However, in the translation of text types such philosophical ones encompassing an important part of a culture, both internalization and questioning are required other than finding accurate equivalents in source and target texts. This can only be achieved if students take the basic philosophy education. The fact that each course in translation and interpretation departments is offered by a different field specialist and the philosophy is regarded as an area of specialization make easily understanding of translation challenges encountered particularly in the translation of philosophical texts possible.
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (The Journal of Social and Cultural Studies), 2016
Bu çalışmada çeviri etiğinin önemi vurgulamak ve çeviri etiğini, etik disiplini
çerçevesinde teme... more Bu çalışmada çeviri etiğinin önemi vurgulamak ve çeviri etiğini, etik disiplini çerçevesinde temellendirmek hedeflenmiştir. İnsanlar günümüz hız toplumunda yaptıkları eylemlerin doğruluğu ve yanlışlığı konusunda ikileme düşebilmektedir. Eylem değerlendirmeleri de bu doğrultuda tartışma konusu edilmektedir. Çeviri eyleminin etik boyutu, kültürlerarası ölçekte gerçekleşmesinden ötürü, giderek önem kazanmaktadır. Çeviri etiği, uygulamalı etiğin diğer alanları gibi felsefenin ortaya koyduğu etik kuramlar çerçevesinde temellendirilmelidir. Ancak ortaya konulan mevcut çeviri etiği modelleri sorun odaklıdır; pratik çeviri çalışmalarından oluşturulmuştur. Çeviri etiği çerçevesinde dile getirilen “sadakat”, “güven”, “sorumluluk” ve “çeviri hataları” gibi mevcut konular zaten farklı çeviri kuramlarında ele alınmıştır. Ancak kuramlar dâhilinde bir soruna getirilen çözümün ilgili etik kuramları çerçevesinde uygun olup olmadığı sorulmalıdır. Bu bağlamda, etik açıdan asıl değerlendirilmesi gereken, -örnek olarak çeviride sadakat konusu değilçevirmenin çeviri sürecinin tamamındaki tutumudur.
Adaletin sağlanmasına yönelen hukuk, toplumun temel öğelerinden bir tanesini oluşturur. Hukuk ve ... more Adaletin sağlanmasına yönelen hukuk, toplumun temel öğelerinden bir tanesini oluşturur. Hukuk ve hukuk dili canlı bir yapıya sahiptir. Yaşadığımız toplum içerisinde sürekli bir devinim mevcut olduğundan, devinim neticesinde doğal olarak hukuk dili de değişim sürecini yaşayarak yenilenmek durumunda kalır. Bu bağlamda değişen toplum düzeni sonucunda dilin gelişmesi ve değişmesi doğal ve dolayısıyla olağan bir durumdur. Bu şekilde, Humboldt, dilin sürekli bir gelişme içerisinde olduğunu ve yaratıcı bir organizma niteliğinde olduğunu belirtir (1907: 97). Bu bağlamda diliçi çeviri etkinliği, hukuk alanında üretilmiş metinlerde de uygulanmaktadır. Başka bir deyişle, zaman içerisinde çeşitli nedenlerden ötürü güncelliğini ve dolayısıyla işlevini yitirmiş hukuk metinleri, diliçi çeviri vasıtasıyla yeniden üretilip uygulama sahasında doğrudan ya da dolaylı bir biçimde işlevini tekrar sağlar hale getirilmektedir. Ülkemizde Batı hukuk metinlerinin iktibas işlemi neticesinde hukuki metin üretilen bir dönem söz konusu olmasına rağmen, hukuk dili için yenilik hareketinin kolay ve hızlı bir biçimde gerçekleştiği pek söylenemez. Hukuki işlemlerle ilişkili olan her metin hukuk metni olarak sayılabilir. Bir metnin kanun koyucular tarafından üretilmiş olması, o metnin hukuk metni sayılması için geçerli ve tek koşulu değildir. Aksine günlük yaşamda karşılaşılabilecek birçok metin hukuk metnine dönüşebilir (Arslan, 2018: 455). Bu doğrultuda çalışma çerçevesinde “kanunlar” gibi hukuk alanındaki belirli metinler değil, hukuk dili ile yazılmış tüm metinlerin genel manada -uzmanlık metin türü olarak hukuk metinlerinin nitelikleri de ortaya konarak- diliçi çeviri vasıtasıyla güncellenmesi çeşitli örnekler de verilmesi ile olumlu ve olumsuz yöndeki görüşlerin de sunulması suretiyle ele alınacaktır.
İnsanlar yaşadıkları toplum içerisinde uymak zorunda oldukları normlar temelinde bir arada eyleml... more İnsanlar yaşadıkları toplum içerisinde uymak zorunda oldukları normlar temelinde bir arada eylemlerini gerçekleştirmektedir. Bu doğrultuda insanlar toplumsal uzlaşıyı sağlayabilmek adına toplumdaki mevcut ahlaki normlara uymak durumunda kalmakta ya/ya da toplum tarafından ahlaki normlara uyması için doğrudan ya da dolaylı bir biçimde yönlendirilmektedir. Çevirmenlerin içinde bulundukları kültürel yapıda gerçekleştirdikleri çeviri eylemleri dâhilindeki sergiledikleri tutum ve davranışlar ile beraber çevirmenlerin maruz kaldıkları psikolojik, ideolojik gibi baskılara yönelik tartışmalar ortaya konulmuş ve bu konular hakkında bir fikir birliği çoğu zaman sağlanamamıştır. Çeviri etkinliğinde merkezi bir konumda bulunan çevirmenin yürüttüğü çevirmenlik mesleğinin çokkültürlü yapısı ve eylemler bütünü dâhilinde farklı katılımcıların işbirliği söz konusu olduğundan, çeviri eyleminin etik bir boyutu mevcuttur. Çeviri etiği bağlamında tartışılan hususlardan biri çevirmenlerin çeviri etkinliğinin her sürecinde gerek “psikolojik” gerekse “ideolojik” gibi çeşitli temellerle maruz kaldıkları baskılar ve yönlendirmelerdir. Çeviribilim disiplininde çeviri eyleminin “ahlaki boyutu” her ne kadar çok önceden ele alınan bir konu olmuş olsa da son zamanlarda “çeviri etiği” adı altında daha somut bir biçimde irdelenen bir alan haline gelmeye başlamıştır. Ancak ortaya konulan çalışmalar, genellikle bünyesinde paradokslar barındırmakta ve yine genellikle çeviri alanında mevcut yaşanan sorunları “irdelemekten” ve/veya sorunlara karşı “hazır reçeteler” sunmaktan öteye geçememektedir. Ayrıca çeviri etiği alanındaki çalışmaların çeviribilim disiplinindeki “çeviri eleştirisi” ile karıştırıldığı, başka bir deyişle ideal bir çevirinin nasıl olması gerektiği ile ilgili çeviri değerlendirmeleri ortaya konulduğu da gözlenmektedir. Çalışma çerçevesinde özellikle son yıllarda kültürel ilişkilerin gün geçtikçe karmaşıklaştığı bir ortamda, giderek daha çok önem kazanan çeviri etiğini kendi iç dinamiklerinde ele almak ve çeviri etiği alanında ortaya konan çalışmalarda özellikle çevirmenlerin maruz kaldıkları psikolojik ya da ideolojik baskı gibi sorunları, çeviri etiği çerçevesinde değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda çalışmada öncelikle felsefenin temel alanlarından biri olan “etik” disiplini ile beraber, etik disiplininin altında ele alınan “uygulamalı etik” ve “meslek etiği” alanları ele alınmıştır. Ardından çalışmanın çıkış noktası olan çevirmenlerin çalışma ortamlarını etkileyecek “psikolojik”, “ideolojik” ve “ekonomik” baskılar gibi etkenler sonucunda ortaya çıkan etik sorunlar, çeviri etiği literatüründeki ilgili konu hakkında ortaya konulmuş çalışmalardan hareketle “üç aşamalı etik değerlendirme modeli” çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Debates on acts of translation are based on experiences of translators, obtained in the act of tr... more Debates on acts of translation are based on experiences of translators, obtained in the act of translation. Indirect topics of debates are “freeness”, “loyalty to the source text”, “translatability”, “untranslatability” or “originality of target text.” Ethical investigations in the field of ethics of translation are realized outside of philosophy; for this reason, these debates current inquiries can’t be able to overreach some main problems. In the act of translation, just as in the field of medicine, there is a “job” with social dimension. The ethics of translation ought to based on this social dimension. The main aim of dominant understanding of translation, namely ‘functional translation’ is to form an institutional act and the product of translation due to obligations of translators as an employee. That is, at the beginning the method of translators are determined by obligations related with job. According to functional translation the main aim is to realize a determined end. A translation act realized accordance with the aim has a functional quality. In this context, in the socio-cultural and socio-economic conditions of the current age, ethics of translation that will be the foundation of dominant understanding of translation, can be investigated and formed through an utilitarian perspective in the field of philosophy.
Interdisciplinary Humanities Research - A Turkish Perspective, 2015
Çeviribilim alanyazını anadil yeterliliği profesyonel bir çevirmen için oldukça önemlidir. Fakat ... more Çeviribilim alanyazını anadil yeterliliği profesyonel bir çevirmen için oldukça önemlidir. Fakat Türkiye’de çeviri eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının, yabancı dil edincine verdikleri öneme karşın, ana dil edincine yeteri kadar önem vermedikleri tarafımızca düşünülmektedir. Bu bölümde öncelikle, çeviri edincini kuşatan bir alt edinç olarak ana dil edincinin ne olduğu açıklanacak ve akademik çeviri eğitiminde devingen bir şekilde öğretilmesi gereken bir olgu olduğu üzerinde durulacaktır. Çalışmamızda, Türkiye’de lisans düzeyinde “Çeviribilim” / “Mütercim - Tercümanlık” gibi çeviri eğitimi veren bölümlerde, ana dil edincini geliştirmeye yönelik derslerin bulunup bulunmadığı ilgili bölümlerin müfredatları incelenerek tespit edilmiştir. Betimleyici bir araştırma yöntemiyle elde edilen veriler ışığında akademik çeviri eğitimine olumlu katkı sağlaması hedeflenmektedir.
Felsefe metinlerinde kavramların erek kültüre aktarılmasıyla ilgili gerçekleştirilen farklı yorum... more Felsefe metinlerinde kavramların erek kültüre aktarılmasıyla ilgili gerçekleştirilen farklı yorum ve yanlışlıklar, ahlak ve hukuk alanlarında küçük hataların büyük anlaşılmazlıklara yol açabilmesi sebebiyle, dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. Felsefe metinlerinin güçlüğü ve açık uçluluğundan dolayı yaşanan aktarım sorunlarını en aza indirgeyebilmek için hem kavramsal ilişkiler hem de kültürel perspektifler dikkate alınmalıdır. Bu amaçla disiplinlerarası nitelikteki çalışmamızda, felsefe metinlerinin nitelikleri ortaya konularak diğer metin türlerinden farkları vurgulanmıştır. Akabinde felsefe alanındaki çeviri faaliyetleri sürecinde, felsefî kavramların erek kültüre işlevsel bir biçimde aktarılabilmesinin imkânları ve yolları ayrıca irdelenmiştir. Bu çerçevede, Aristoteles‟in “adalet” kavramı örneğinde, felsefe alanında kaynak kültürdeki kavramların erek kültürde karşılık bulması açısından ortaya çıkan sorunlara işaret edilmiş ve okurun yazara götürülmesini esas alan bakış açısı doğrultusunda felsefe metinlerinin işlevsel çevrisinin imkânı üzerinde durulmuştur.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Uluslararası Filoloji ve Çeviribilim Dergisi (UFCED), 2023
Çeviri süreçlerinde gerçekleştirilen revizyon eylemi, çok yönlü ve karmaşık bir eylem türüdür. Bö... more Çeviri süreçlerinde gerçekleştirilen revizyon eylemi, çok yönlü ve karmaşık bir eylem türüdür. Böyle bir durum, revizyon eyleminin tanımlanmasını ve bu eylemin sınırlarının belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Erek kitleyle buluşturulacak erek metnin kalitesini arttırmak amacıyla gerçekleştirilen revizyon faaliyetlerini gerçekleştiren revizör pozisyonundaki katılımcının kişisel tasarruf ve tutumlarının göz ardı edilmemesi de gerekmektedir. Ayrıca günümüzdeki teknolojik gelişmelerin neticesinde, örneğin artan bilgisayar destekli çeviri faaliyetleri bağlamında, revizyon eyleminin amacına uygun işlevsel bir biçimde gerçekleştirilmesi ihtiyacı da artmaktadır. Bu çalışmanın çıkış noktası, çeviribilim alanında teorik açıdan ortaya konulan revizyon faaliyetlerindeki sorun ve belirsizlikleri, daha önce revizyon konusu çerçevesinde değerlendirilmemiş örnekler üzerinden irdelemek ve böylelikle konuya ilişkin teorik alt yapıyı, uygulamalı bir biçimde ortaya koymaktır. Böyle bir çalışmanın çeviri sürecinin önemli bir parçasını oluşturan revizyon eylemine dair çeviribilim literatürüne katkı sağlaması amaçlanmıştır. Çalışmamız çerçevesinde “Mesleğimiz Yayıncılık Projesi – AB’ye Uyum Sürecinde Avrupa ve Türkiye Yayıncılık Sektörlerinde Meslek Standartları ve Yeterlilikler” ile “TS EN ISO 17100:2015 ‘Çeviri Hizmetleri – Çeviri Hizmetleri İçin Gereklilikler’ Türk Standardı” örnekleri, revizyon eyleminin çeviribilim alanındaki teorik düzlemde ele alındığı biçimiyle irdelenmiştir. Çalışmamız çerçevesinde irdelediğimiz iki örnek, her ne kadar mesleki standart ve yeterliliklerin belirlenmesi amacıyla oluşturulmuş olsalar da çeviri süreçlerinde revizyon faaliyeti görevini üstlenecek revizör katılımcısının kişisel tasarruf ve tutumları göz ardı edilmektedir. Ayrıca irdelediğimiz örnekler, revizyon faaliyetlerini, genel olarak yalnızca erek metin üzerinden gerçekleştirilebilecek bir eylem türü olarak ele almaktadırlar. Böyle bir bakış açısı, revizyon faaliyetinin yüzeysel ve terminolojik bir biçimde uygulanmasına yol açmaktadır. Çalışmamız çerçevesinde tespit edilen bu ve benzeri sorunlar neticesinde, söz konusu örneklerin çeviribilim alanına yönelik çalışmalarda ele alınan revizyon faaliyetlerine tam anlamıyla odaklanmadığını söyleyebiliriz. Bu sebeple her iki örnek içeriğinin, çeviribilim alanındaki revizyon faaliyetine yönelik ortaya konulan literatür çerçevesinde değerlendirilip yeniden ele alınması gerekmektedir.
TOBİDER - International Journal of Social Sciences, 2023
Yeniden çeviri eylemini konu edinen ve üç temel bölümünden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde,... more Yeniden çeviri eylemini konu edinen ve üç temel bölümünden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde, yeniden çeviri eyleminin doğası üzerinde odaklanılmıştır. İkinci bölümde, bu eylemi belirleyen etkenler ve bu süreçte çevirmenlerin konumu üzerinde durulmuştur. Son bölümde ise erek kültürümüzde gerçekleştirilen yeniden çeviri eylemlerine yönelik -kendi alanlarında- yeniden çeviri faaliyeti neticesinde gündem oluşturan somut örnekler seçilerek ortaya konmuştur. Çalışmamız çerçevesinde gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde şu temel bulgulara ulaşılmıştır: Yeniden çeviri eylemi, farklı gerekçelere bağlı gerçekleştirilen bir eylem olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla tüm yeniden çeviri faaliyetleri birbirinden bağımsız bir biçimde gerçekleştirilmektedir. Bu yönüyle çeviribilim literatüründe ortaya konulmuş yeniden çeviri eylemine yönelik mevcut tanımlamalar, yeniden değerlendirilip ele alınmalıdır. Ayrıca çeviribilim alanında yer verilen revizyon eyleminden farklılık gösteren yeniden çeviri eylemi, alanda revizyon eyleminden daha fazla konu edinmekte, bu doğrultuda yeniden çeviri faaliyetleri çeşitli etkenlerce belirlenmektedir. Bununla birlikte genellikle yayınevleri de yeniden çeviri faaliyetlerine müdahil olmakta ve daha ziyade ticari kaygılarla bu tür faaliyetlere öncülük etmektedir. Yeniden çeviri eylemi, bir kaynak metni erek kültüre kazandıran aynı çevirmen tarafından yapılabileceği gibi, farklı çevirmen(ler) eliyle de gerçekleştirilebilir. Bu doğrultuda yeniden çeviri eylemi çok yönlü bir yapıya sahip olabilmektedir. Çalışmamız neticesinde, genel olarak, çok yönlü bir yapıda olan yeniden çeviri eyleminin gerek tanımı gerekse de bu eylemi belirleyen etkenler bakımından genel geçerlik niteliği taşıyamayacağı, yeniden çeviri faaliyetlerinin bir arz talep dengesi dâhilinde gerçekleştirildiği, bu faaliyetlerin devingen bir yapı çerçevesinde sürekli gerçekleştirilebilecek bir eylem türü olduğu ve birçok çeviribilim araştırmalarına konu olduğu/olması gerektiği yönünde sonuçlar elde edilmiştir.
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Bu çalışmanın konusu revizyon faaliyetinin çeviri alanı bağlamındaki doğası, kapsamı, öğeleri ve ... more Bu çalışmanın konusu revizyon faaliyetinin çeviri alanı bağlamındaki doğası, kapsamı, öğeleri ve ilgili sorunlarından oluşmaktadır. Revizyon konusu, çeviribilim alanında göz ardı edilmekle beraber, çeviri sürecinin önemli yapı taşlarından biridir. Zira revizyon faaliyeti, çeviri eyleminin ilk ortaya çıktığı zamanlardan beri uygulanan çeviri sürecinin doğal bir aşamasıdır. Bu sebeple revizyon faaliyetini, çeviri faaliyetinden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Aynı şekilde revizör, tıpkı çevirmen gibi ilgili çeviri sürecine yönelik yeterliliğe ve erek metne yönelik edinçlere sahip olmalıdır. Dolayısıyla revizyon faaliyetini anlamlandırabilmek için çeviri eyleminin doğasını ve niteliğini tam anlamıyla kavramak gerekmektedir. Bu çalışmada revizyon faaliyeti, Justa Holz-Mänttäri’nin Çeviri Eylemi Kuramı temelinde değerlendirilmekte ve bu yaklaşımdan hareketle çeviri sürecinde ve/veya akabinde gerçekleştirilen revizyon faaliyetleri, çeviri eylemi çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu amaç doğrultusunda önce revizyon eyleminin doğası ve niteliği incelenmiş, akabinde bu faaliyetin gerçekleştirilmesi bakımından revizörün konumu ve görevi belirlenmiş, revizyon faaliyeti ile bağlantılı sorunlara değindikten sonra da ideal bir revizyon eyleminin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği hususunda tespitlerde bulunulmuştur. Çeviri eylemi ile örtüşen bir niteliğe sahip revizyon faaliyeti, çok yönlü ve karmaşık bir yapıdan oluşmaktadır. Bu sebeple revizyon faaliyetinin sınırlarını belirlemek güçtür. Zira revizyon faaliyeti, bir düzeltme işlemi ve kalite kontrolünden çok daha fazlasıdır. Ayrıca her bir erek metin oluşturma süreci, diğer farklı süreçlerden benzersiz olacağından, revizörün konumunu belirlemek de sorun teşkil etmektedir. Bu doğrultuda alandaki mevcut sorunlara çözüm sunabilmek için revizyon faaliyetini tek yönlü bir biçimde değil, aksine faaliyeti çeviri sürecinin doğasını da gözeterek bütüncül manada ele alarak değerlendirmek gerektiği düşünülmektedir.
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2023
Bu çalışmanın konusunu, oldukça karmaşık bir işleyişe sahip olan haber metinleri çevirisi faaliye... more Bu çalışmanın konusunu, oldukça karmaşık bir işleyişe sahip olan haber metinleri çevirisi faaliyetlerinin üretimi ile bu süreçte görev üstlenen çevirmenlerin konumu oluşturmaktadır. Araştırdığımız konuları ele almadan önce, alanın kendi iç dinamikleri irdelenmiş, ortaya çıkarılan bulgular neticesinde alanda gerçekleştirilen çeviri faaliyetlerinin yapısı konusunda değerlendirmelerde bulunulmuştur. Söz konusu değerlendirmeler çerçevesinde çeviribilim alanındaki günümüz hâkim çeviri anlayışında uzman niteliğiyle merkezi bir konumda görev üstlenen çevirmenin, haber metinlerinin erek kültüre aktarılması sürecinde böyle bir görev üstlenmediği sonucuna varılmıştır. Zira tıpkı kolektif bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan haber metinlerinin üretiminde olduğu gibi, çeviri vasıtasıyla oluşturulan haber metinlerinde de yine kolektif bir yapı söz konusudur. Bu bağlamda çalışmamızda böyle bir kolektif üretim süreci çerçevesinde çevirmenin rolü belirlenmiş ve nihai olarak hedef kitlesine ulaştırılan çeviri vasıtasıyla üretilmiş haber metinlerinin “yeniden üretim süreci” bütün yönleriyle ele alınmıştır.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Bu çalışma Platon’un olgunluk dönemi eseri “Devlet” ve yaşlılık dönemine ait “Yasalar” eserindeki... more Bu çalışma Platon’un olgunluk dönemi eseri “Devlet” ve yaşlılık dönemine ait “Yasalar” eserindeki “hakikat (ἀλήθεια)” kavramı incelenmiş ve filozofun “hakikat” anlayışına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Ἀλήθεια kavramı, başta İlkçağ felsefesinde olmak üzere, tüm felsefe tarihinden günümüze kadar araştırılan ve tartışılan kavramlarından biri olmuştur. Platon’a göre hem tanrıların hem insanların temel amacı iyi olanı aramak, onu bulmak ve ona göre yaşamaktır. Bütün iyilerin başında hakikat gelir ve hakikate ulaşmak zor ve emek isteyen bir yoldur. Platon’un felsefe anlayışına göre tanrısal özellikler taşıyan ἀλήθεια, idealar dünyasının temel kavramlarından biridir ve insanlar ancak hakikati yansıtanı tam anlamıyla kavrayabilir. Platon, eserlerinde devleti ve yasaları varsayımsal nitelikte oluştururken, aynı şekilde varsayımlarını “hakikat” temelinde doğrulama amacındadır. Zira asıl amaç hakikate ulaşmaksa, “Devlet” ve “Yasalar” eserleri de hakikatin peşinden gidecektir. Diğer yandan çalışma dâhilinde ἀλήθεια kavramının çevirisinde, kaynak metindeki anlamın kaybolması vb. sorunlar irdelenmiştir.
The objective of this study is to prove that the basic philosophy teaching on an academic level i... more The objective of this study is to prove that the basic philosophy teaching on an academic level is compulsory in translation and interpretation departments by taking into account the challenges encountered in the translation of philosophical texts and besides the ways to solving them. At the end of their training, students in translation and interpretation departments cannot be expected to translate or interpret every sort of texts owing to the fact that the translation of every text requires specialized knowledge in different fields. Considering that the undergraduate may not gain an opportunity to be specialized at every field, it is sometimes impossible for him or her to understand the source text wholly and translate it to the target culture. As a natural consequence of what he/she has learnt during his/her training, the translator may compensate his/her lack of knowledge in ordinary texts with finding suitable equivalents in each culture. In other words, the translator can further develop his/her skills in the translation of ordinary texts after she/he has graduated from the department. However, in the translation of text types such philosophical ones encompassing an important part of a culture, both internalization and questioning are required other than finding accurate equivalents in source and target texts. This can only be achieved if students take the basic philosophy education. The fact that each course in translation and interpretation departments is offered by a different field specialist and the philosophy is regarded as an area of specialization make easily understanding of translation challenges encountered particularly in the translation of philosophical texts possible.
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (The Journal of Social and Cultural Studies), 2016
Bu çalışmada çeviri etiğinin önemi vurgulamak ve çeviri etiğini, etik disiplini
çerçevesinde teme... more Bu çalışmada çeviri etiğinin önemi vurgulamak ve çeviri etiğini, etik disiplini çerçevesinde temellendirmek hedeflenmiştir. İnsanlar günümüz hız toplumunda yaptıkları eylemlerin doğruluğu ve yanlışlığı konusunda ikileme düşebilmektedir. Eylem değerlendirmeleri de bu doğrultuda tartışma konusu edilmektedir. Çeviri eyleminin etik boyutu, kültürlerarası ölçekte gerçekleşmesinden ötürü, giderek önem kazanmaktadır. Çeviri etiği, uygulamalı etiğin diğer alanları gibi felsefenin ortaya koyduğu etik kuramlar çerçevesinde temellendirilmelidir. Ancak ortaya konulan mevcut çeviri etiği modelleri sorun odaklıdır; pratik çeviri çalışmalarından oluşturulmuştur. Çeviri etiği çerçevesinde dile getirilen “sadakat”, “güven”, “sorumluluk” ve “çeviri hataları” gibi mevcut konular zaten farklı çeviri kuramlarında ele alınmıştır. Ancak kuramlar dâhilinde bir soruna getirilen çözümün ilgili etik kuramları çerçevesinde uygun olup olmadığı sorulmalıdır. Bu bağlamda, etik açıdan asıl değerlendirilmesi gereken, -örnek olarak çeviride sadakat konusu değilçevirmenin çeviri sürecinin tamamındaki tutumudur.
Adaletin sağlanmasına yönelen hukuk, toplumun temel öğelerinden bir tanesini oluşturur. Hukuk ve ... more Adaletin sağlanmasına yönelen hukuk, toplumun temel öğelerinden bir tanesini oluşturur. Hukuk ve hukuk dili canlı bir yapıya sahiptir. Yaşadığımız toplum içerisinde sürekli bir devinim mevcut olduğundan, devinim neticesinde doğal olarak hukuk dili de değişim sürecini yaşayarak yenilenmek durumunda kalır. Bu bağlamda değişen toplum düzeni sonucunda dilin gelişmesi ve değişmesi doğal ve dolayısıyla olağan bir durumdur. Bu şekilde, Humboldt, dilin sürekli bir gelişme içerisinde olduğunu ve yaratıcı bir organizma niteliğinde olduğunu belirtir (1907: 97). Bu bağlamda diliçi çeviri etkinliği, hukuk alanında üretilmiş metinlerde de uygulanmaktadır. Başka bir deyişle, zaman içerisinde çeşitli nedenlerden ötürü güncelliğini ve dolayısıyla işlevini yitirmiş hukuk metinleri, diliçi çeviri vasıtasıyla yeniden üretilip uygulama sahasında doğrudan ya da dolaylı bir biçimde işlevini tekrar sağlar hale getirilmektedir. Ülkemizde Batı hukuk metinlerinin iktibas işlemi neticesinde hukuki metin üretilen bir dönem söz konusu olmasına rağmen, hukuk dili için yenilik hareketinin kolay ve hızlı bir biçimde gerçekleştiği pek söylenemez. Hukuki işlemlerle ilişkili olan her metin hukuk metni olarak sayılabilir. Bir metnin kanun koyucular tarafından üretilmiş olması, o metnin hukuk metni sayılması için geçerli ve tek koşulu değildir. Aksine günlük yaşamda karşılaşılabilecek birçok metin hukuk metnine dönüşebilir (Arslan, 2018: 455). Bu doğrultuda çalışma çerçevesinde “kanunlar” gibi hukuk alanındaki belirli metinler değil, hukuk dili ile yazılmış tüm metinlerin genel manada -uzmanlık metin türü olarak hukuk metinlerinin nitelikleri de ortaya konarak- diliçi çeviri vasıtasıyla güncellenmesi çeşitli örnekler de verilmesi ile olumlu ve olumsuz yöndeki görüşlerin de sunulması suretiyle ele alınacaktır.
İnsanlar yaşadıkları toplum içerisinde uymak zorunda oldukları normlar temelinde bir arada eyleml... more İnsanlar yaşadıkları toplum içerisinde uymak zorunda oldukları normlar temelinde bir arada eylemlerini gerçekleştirmektedir. Bu doğrultuda insanlar toplumsal uzlaşıyı sağlayabilmek adına toplumdaki mevcut ahlaki normlara uymak durumunda kalmakta ya/ya da toplum tarafından ahlaki normlara uyması için doğrudan ya da dolaylı bir biçimde yönlendirilmektedir. Çevirmenlerin içinde bulundukları kültürel yapıda gerçekleştirdikleri çeviri eylemleri dâhilindeki sergiledikleri tutum ve davranışlar ile beraber çevirmenlerin maruz kaldıkları psikolojik, ideolojik gibi baskılara yönelik tartışmalar ortaya konulmuş ve bu konular hakkında bir fikir birliği çoğu zaman sağlanamamıştır. Çeviri etkinliğinde merkezi bir konumda bulunan çevirmenin yürüttüğü çevirmenlik mesleğinin çokkültürlü yapısı ve eylemler bütünü dâhilinde farklı katılımcıların işbirliği söz konusu olduğundan, çeviri eyleminin etik bir boyutu mevcuttur. Çeviri etiği bağlamında tartışılan hususlardan biri çevirmenlerin çeviri etkinliğinin her sürecinde gerek “psikolojik” gerekse “ideolojik” gibi çeşitli temellerle maruz kaldıkları baskılar ve yönlendirmelerdir. Çeviribilim disiplininde çeviri eyleminin “ahlaki boyutu” her ne kadar çok önceden ele alınan bir konu olmuş olsa da son zamanlarda “çeviri etiği” adı altında daha somut bir biçimde irdelenen bir alan haline gelmeye başlamıştır. Ancak ortaya konulan çalışmalar, genellikle bünyesinde paradokslar barındırmakta ve yine genellikle çeviri alanında mevcut yaşanan sorunları “irdelemekten” ve/veya sorunlara karşı “hazır reçeteler” sunmaktan öteye geçememektedir. Ayrıca çeviri etiği alanındaki çalışmaların çeviribilim disiplinindeki “çeviri eleştirisi” ile karıştırıldığı, başka bir deyişle ideal bir çevirinin nasıl olması gerektiği ile ilgili çeviri değerlendirmeleri ortaya konulduğu da gözlenmektedir. Çalışma çerçevesinde özellikle son yıllarda kültürel ilişkilerin gün geçtikçe karmaşıklaştığı bir ortamda, giderek daha çok önem kazanan çeviri etiğini kendi iç dinamiklerinde ele almak ve çeviri etiği alanında ortaya konan çalışmalarda özellikle çevirmenlerin maruz kaldıkları psikolojik ya da ideolojik baskı gibi sorunları, çeviri etiği çerçevesinde değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda çalışmada öncelikle felsefenin temel alanlarından biri olan “etik” disiplini ile beraber, etik disiplininin altında ele alınan “uygulamalı etik” ve “meslek etiği” alanları ele alınmıştır. Ardından çalışmanın çıkış noktası olan çevirmenlerin çalışma ortamlarını etkileyecek “psikolojik”, “ideolojik” ve “ekonomik” baskılar gibi etkenler sonucunda ortaya çıkan etik sorunlar, çeviri etiği literatüründeki ilgili konu hakkında ortaya konulmuş çalışmalardan hareketle “üç aşamalı etik değerlendirme modeli” çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Debates on acts of translation are based on experiences of translators, obtained in the act of tr... more Debates on acts of translation are based on experiences of translators, obtained in the act of translation. Indirect topics of debates are “freeness”, “loyalty to the source text”, “translatability”, “untranslatability” or “originality of target text.” Ethical investigations in the field of ethics of translation are realized outside of philosophy; for this reason, these debates current inquiries can’t be able to overreach some main problems. In the act of translation, just as in the field of medicine, there is a “job” with social dimension. The ethics of translation ought to based on this social dimension. The main aim of dominant understanding of translation, namely ‘functional translation’ is to form an institutional act and the product of translation due to obligations of translators as an employee. That is, at the beginning the method of translators are determined by obligations related with job. According to functional translation the main aim is to realize a determined end. A translation act realized accordance with the aim has a functional quality. In this context, in the socio-cultural and socio-economic conditions of the current age, ethics of translation that will be the foundation of dominant understanding of translation, can be investigated and formed through an utilitarian perspective in the field of philosophy.
Interdisciplinary Humanities Research - A Turkish Perspective, 2015
Çeviribilim alanyazını anadil yeterliliği profesyonel bir çevirmen için oldukça önemlidir. Fakat ... more Çeviribilim alanyazını anadil yeterliliği profesyonel bir çevirmen için oldukça önemlidir. Fakat Türkiye’de çeviri eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının, yabancı dil edincine verdikleri öneme karşın, ana dil edincine yeteri kadar önem vermedikleri tarafımızca düşünülmektedir. Bu bölümde öncelikle, çeviri edincini kuşatan bir alt edinç olarak ana dil edincinin ne olduğu açıklanacak ve akademik çeviri eğitiminde devingen bir şekilde öğretilmesi gereken bir olgu olduğu üzerinde durulacaktır. Çalışmamızda, Türkiye’de lisans düzeyinde “Çeviribilim” / “Mütercim - Tercümanlık” gibi çeviri eğitimi veren bölümlerde, ana dil edincini geliştirmeye yönelik derslerin bulunup bulunmadığı ilgili bölümlerin müfredatları incelenerek tespit edilmiştir. Betimleyici bir araştırma yöntemiyle elde edilen veriler ışığında akademik çeviri eğitimine olumlu katkı sağlaması hedeflenmektedir.
Uploads
çerçevesinde temellendirmek hedeflenmiştir. İnsanlar günümüz hız toplumunda
yaptıkları eylemlerin doğruluğu ve yanlışlığı konusunda ikileme
düşebilmektedir. Eylem değerlendirmeleri de bu doğrultuda tartışma konusu
edilmektedir. Çeviri eyleminin etik boyutu, kültürlerarası ölçekte gerçekleşmesinden
ötürü, giderek önem kazanmaktadır. Çeviri etiği, uygulamalı
etiğin diğer alanları gibi felsefenin ortaya koyduğu etik kuramlar çerçevesinde
temellendirilmelidir. Ancak ortaya konulan mevcut çeviri etiği modelleri
sorun odaklıdır; pratik çeviri çalışmalarından oluşturulmuştur. Çeviri etiği
çerçevesinde dile getirilen “sadakat”, “güven”, “sorumluluk” ve “çeviri hataları”
gibi mevcut konular zaten farklı çeviri kuramlarında ele alınmıştır.
Ancak kuramlar dâhilinde bir soruna getirilen çözümün ilgili etik kuramları
çerçevesinde uygun olup olmadığı sorulmalıdır. Bu bağlamda, etik açıdan
asıl değerlendirilmesi gereken, -örnek olarak çeviride sadakat konusu değilçevirmenin
çeviri sürecinin tamamındaki tutumudur.
çerçevesinde temellendirmek hedeflenmiştir. İnsanlar günümüz hız toplumunda
yaptıkları eylemlerin doğruluğu ve yanlışlığı konusunda ikileme
düşebilmektedir. Eylem değerlendirmeleri de bu doğrultuda tartışma konusu
edilmektedir. Çeviri eyleminin etik boyutu, kültürlerarası ölçekte gerçekleşmesinden
ötürü, giderek önem kazanmaktadır. Çeviri etiği, uygulamalı
etiğin diğer alanları gibi felsefenin ortaya koyduğu etik kuramlar çerçevesinde
temellendirilmelidir. Ancak ortaya konulan mevcut çeviri etiği modelleri
sorun odaklıdır; pratik çeviri çalışmalarından oluşturulmuştur. Çeviri etiği
çerçevesinde dile getirilen “sadakat”, “güven”, “sorumluluk” ve “çeviri hataları”
gibi mevcut konular zaten farklı çeviri kuramlarında ele alınmıştır.
Ancak kuramlar dâhilinde bir soruna getirilen çözümün ilgili etik kuramları
çerçevesinde uygun olup olmadığı sorulmalıdır. Bu bağlamda, etik açıdan
asıl değerlendirilmesi gereken, -örnek olarak çeviride sadakat konusu değilçevirmenin
çeviri sürecinin tamamındaki tutumudur.