Papers by Özgür Emrah Gürel
Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2023
ÖZ
Bu çalışma Orhan Pamuk’un son romanı olan Veba Geceleri’ni (2021) modernliğin felsefi söylemi... more ÖZ
Bu çalışma Orhan Pamuk’un son romanı olan Veba Geceleri’ni (2021) modernliğin felsefi söyleminden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. Pamuk’un şimdiye kadar yayımladığı romanlarının neredeyse hiçbirinde Doğu-Batı gerilimini aşmaya yönelik bir senteze veya bir ontolojik tarafgirliğe tanıklık edilmez. Beyaz Kale, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar ve Kırmızı Saçlı Kadın gibi romanlarının her birinde Pamuk, Doğu-Batı diyalektiğini ısrarla vurgularken her iki ontolojiyi de aşacak bir bütünsellik anlatısından veya bir ontolojik yapının savunusundan uzak durmuştur. Bu metin ise Veba Geceleri’nin Pamuk romancılığında bir kırılmaya işaret ettiğini savunmaktadır. Veba Geceleri’nde modernliğin felsefi söylemi üzerine kurulan anlatı, Pamuk’un özgürlük, yurttaşlık, anayasal demokrasi, cumhuriyetçilik ve bilimin önceliği konularında Batı’nın normatif rasyonalizmini Doğu’nun gelenekçi ve dogmatik kültürel söylemlerine bir alternatif olarak sergilemesini mümkün kılar. Pamuk’un yazarlık kariyerinde özenle kaçındığı Doğu-Batı ikiliğinin aşılarak bir senteze ulaşma çabası veya bir ontolojinin diğerine tercih edilmemesi meselesi, Veba Geceleri’nde modern/Batı aklının felsefi, politik, iktisadi ve estetik olarak üstünlüğünün çekincesiz bir savunusuyla terk edilmiş görünmektedir. Bu sebeple Veba Geceleri’ndeki bu ayrıksı anlatının felsefi çözümlemesini yapmak araştırmamızın ana hedefini oluşturmaktadır. Çalışma ilk olarak modernliğin felsefi söyleminin temel uğrak noktalarını Hegel’in ve Weber’in eserlerinde önerilen paradigmalar üzerinden ve bu tartışmanın 20. yüzyıldaki en kapsamlı analizlerinden biri olarak kabul gören Habermas-Foucault diyaloğu bağlamında anlamayı amaçlıyor. İkinci olarak ise yukarıda dile getirilen kavramsal çerçeve eşliğinde Veba Geceleri’ni hermeneutik ve fenomenolojik eksenleri aynı anda merkeze alan bir okuma sürecinden geçirmeye çalışıyor.
Anahtar Kelimeler: Orhan Pamuk, Veba Geceleri, modernliğin felsefi söylemi, Doğu-Batı gerilimi, normatif akılsallık
THE PHILOSOPHICAL DISCOURSE OF MODERNITY IN ORHAN PAMUK’S NIGHTS OF PLAGUE: SUBJECTIVITY, DIALOGUE AND THE QUESTION OF EAST-WEST IN A DISENCHANTED WORLD
ABSTRACT
This article critically aims to analyze Orhan Pamuk’s latest novel, Nights of Plague (2021) by interpreting it within the philosophical discourse of modernity. In almost none of Pamuk’s novels published so far, a synthesis to overcome the East-West tension or an ontological advocacy has been witnessed. While emphasizing the East-West dialectic in each of his novels such as The White Castle, The Black Book, My Name is Red, Snow or The Red-Haired Woman, Pamuk carefully stays away from a holistic narrative that transcends both ontologies or a particular defense of an ontological structure. On the contrary, this study aims to point out that that Nights of Plague can be read as a break in Pamuk’s literary oeuvre. Thus the narrative in Nights of Plague, built on the philosophical discourse of modernity enables Pamuk to present the Western rationalism as a normative alternative against the traditional and dogmatic discourses of the East particularly by underlying the concepts of freedom, citizenship, constitutional democracy, the aesthetic creativity, republicanism and the primacy of the science. This study specifically aims to suggest a philosophical analysis of this peculiar narrative in Nights of Plague. Therefore, this article first and foremost begins by outlining the paradigms established by Hegel’s and Weber’s philosophical and sociological investigations in their works respectively, and then will closely follow the famous Habermas-Foucault correspondences, recognized as one of the most comprehensive analyzes of modernity in the 20th century. Secondly our work aims to interpret Pamuk’s Nights of Plague through a critical reading process, which simultaneously centers on the hermeneutical and phenomenological axes with the help of conceptual framework mentioned above.
Keywords: Orhan Pamuk, Nights of Plague, the philosophical discourse of modernity, East-West tension, normative rationality.
Ege Üniversitesi Yayınları , 2014
Günümüzü Felsefe ile Düşünmek, (eds.) Bahadır Gülşen, Erkan Bozkurt, Gülce Sorguç, Umut Morkoç. E... more Günümüzü Felsefe ile Düşünmek, (eds.) Bahadır Gülşen, Erkan Bozkurt, Gülce Sorguç, Umut Morkoç. Ege Üniversitesi Yayınları, Edebiyat Fakültesi Yayın No: 190, İzmir: 2014.
Toplum ve Bilim 141, 2017
Bu yazı Sophokles’in Antigone tragedyasını tiranlık ve demokrasi arasındaki karşıtlık ekseninde o... more Bu yazı Sophokles’in Antigone tragedyasını tiranlık ve demokrasi arasındaki karşıtlık ekseninde okumayı öneriyor. Böyle bir gerilimi çalışmanın merkezine taşımak, tiranlık tartışmasının önemini ve hiç eksilmeyen güncelliğini de hatırlatmayı amaçlamaktadır. Son iki yüzyılda Alman Romantizmi ile başlayıp günümüz feminist çalışmalarına kadar uzanan bir ‘Antigone uyanışı’ yaşandığı söylenebilir. Bu bağlamda özellikle Hegel, Heidegger ve Lacan’ın çığır açan yorumlarını hatırlamak yeterli olacaktır. Amacım bu yorumları karşılaştırmalı olarak ele almaktan çok hepsinde göze çarpan bir eksikliğe, Leo Strauss’un vurguladığı bir sessizliğe dikkat çekmek: Kreon’un mutlak iktidar arzusu olarak adlandırabileceğim tiranlık meselesinin modern tragedya okumalarında görmezden gelinmesi. Böyle bir çabanın, hem tragedya geleneğinin Platon, Aristoteles ve Ksenofon üzerindeki etkisini hem de tiranlık ve liderlik tartışmasının Antik Yunan siyaset felsefesindeki merkezî önemini anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Tiranlık, klasik siyaset felsefesi için sadece bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda moral bir kaygı, çok katmanlı bir felsefi sorgulamanın da hayati bir parçasıdır. Bu çok-boyutluluğu kavramak, bir yandan 20. yüzyıl siyaset felsefesinde ve çağdaş Antigone yorumlarında ihmal edilen tiranlık sorununu daha derin anlayabilmemize, diğer yandan demokratik liderlik ve tiranlık arasındaki farklılıkları Sophokles’in tragedyalarında ve özelde Antigone’de görebilmemize olanak sağlayacaktır.
DTCF Dergisi/Journal, 2019
Although the question of religion is one of the facets in Orhan Pamuk novels resting on the quest... more Although the question of religion is one of the facets in Orhan Pamuk novels resting on the question of the East-West antagonism, there are very limited studies analyzing Pamuk's novels around this important subject. Our study aims to contribute to the literature by analyzing how each one of Pamuk's novels investigate and problematize the question of religion and spirituality. While examining the different historical aspects of Turkish modernization experience in all of his works, Pamuk is trying to critically assess both the positivist and dogmatic-religious attitudes that might hamper the autonomy of the individual. Our study will argue that Pamuk comprehends religion and spirituality against a strict secular approach within a framework, which, though critically, opens up a space and accepts it as a kind of legitimate form of life, yet at the same time voices its boundaries and margins. The search for this inexhaustible spirituality by the characters of his novels, depicted by a certain critical sympathy of Pamuk, creates a postmodern alternative literary imagination that he has developed to overcome these rigid dichotomies mentioned above. Ultimately, Pamuk does not give up the modern individual in his novels, nor does he advocate a conception of society in an ethos that has lost its spirit and cannot tell its own authentic existence.
Özet
Orhan Pamuk romanlarının temel aksı olan Doğu-Batı meselesinin en önemli boyutlarından birini din oluşturmasına rağmen Pamuk'un eserlerini din meselesi etrafında analiz eden çalışmalar çok kısıtlı. Çalışmamız, Pamuk'un eserleri ile ilgili olarak pek tartışılmamış olan bu konuyu; Pamuk romanlarında din ve maneviyat meselesinin nasıl incelendiğini ve ne şekilde sorunsallaştırıldığını romanların yazılış sırasıyla teker teker analiz ederek literatüre katkıda bulunmaya hedefliyor. Pamuk, eserlerinin istisnasız hepsinde Türk modernleşme deneyiminin farklı tarihsel yönlerini incelerken, bireyin otonomisine engel oluşturabilecek hem pozitivist hem de dogmatik-dinsel tutumları eleştirel bir süzgeçten geçirmeye çalışıyor. Çalışmamız Pamuk'un katı seküler yaklaşımlara karşı dine ve maneviyata eleştirel de olsa bir alan açan, onu illa ki kötülemeyen, bir tür meşru hayat formu olarak kabul eden ama aynı zamanda onun sınırlarını ve marazlarını da dile getiren bir çerçevede yaklaştığını iddia edecektir. Pamuk'un belirli bir eleştirel sempatiyle betimlediği roman karakterlerinin bu bitmez tükenmez maneviyat arayışları, yukarıda bahsettiğimiz bu katı ikilikleri aşmak için geliştirdiği postmodern bir alternatif edebi tahayyül oluşturuyor. Nihayetinde Pamuk romanlarında ne modern bireyden vazgeçiyor, ne de ruhunu yitirmiş bir ethos'da kendi sahih varoluşunu hikâye edemeyen bir toplum anlayışını savunuyor. Bu yazı kendi tarihselliği içinde yeni evrensel yapıları ve bunlar içinde hareket edebilecek dogmatik olmayan mana arayışlarını Pamuk romanlarında ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
Other by Özgür Emrah Gürel
Cogito, Sayı 100, Kış , 2020
Books by Özgür Emrah Gürel
Alacakaranlıkta Hegel'i Düşünmek, 2021
"Birbirinden başaralı denemelerden oluşan bu kitap, Hegel felsefesinin kalıcı gücüne tanıklık etm... more "Birbirinden başaralı denemelerden oluşan bu kitap, Hegel felsefesinin kalıcı gücüne tanıklık etmektedir. Aynı zamanda bu çalışma, son on yılın oldukça olumsuz politik koşulları altında çalışan, fakat yine de uluslararası bir bilim ve analiz düzeyine ulaşmayı başaran Türkiyeli bilim insanlarının oluşturduğu bir felsefi topluluğun filizlenmesini belgeliyor. Türkiye'deki okurlara Hegel felsefesi ve onun zengin ve çeşitlenmiş mirası üzerine bu derlemeyi sunmak benim için büyük bir mutluluk kaynağı." Şeyla Benhabib
Uploads
Papers by Özgür Emrah Gürel
Bu çalışma Orhan Pamuk’un son romanı olan Veba Geceleri’ni (2021) modernliğin felsefi söyleminden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. Pamuk’un şimdiye kadar yayımladığı romanlarının neredeyse hiçbirinde Doğu-Batı gerilimini aşmaya yönelik bir senteze veya bir ontolojik tarafgirliğe tanıklık edilmez. Beyaz Kale, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar ve Kırmızı Saçlı Kadın gibi romanlarının her birinde Pamuk, Doğu-Batı diyalektiğini ısrarla vurgularken her iki ontolojiyi de aşacak bir bütünsellik anlatısından veya bir ontolojik yapının savunusundan uzak durmuştur. Bu metin ise Veba Geceleri’nin Pamuk romancılığında bir kırılmaya işaret ettiğini savunmaktadır. Veba Geceleri’nde modernliğin felsefi söylemi üzerine kurulan anlatı, Pamuk’un özgürlük, yurttaşlık, anayasal demokrasi, cumhuriyetçilik ve bilimin önceliği konularında Batı’nın normatif rasyonalizmini Doğu’nun gelenekçi ve dogmatik kültürel söylemlerine bir alternatif olarak sergilemesini mümkün kılar. Pamuk’un yazarlık kariyerinde özenle kaçındığı Doğu-Batı ikiliğinin aşılarak bir senteze ulaşma çabası veya bir ontolojinin diğerine tercih edilmemesi meselesi, Veba Geceleri’nde modern/Batı aklının felsefi, politik, iktisadi ve estetik olarak üstünlüğünün çekincesiz bir savunusuyla terk edilmiş görünmektedir. Bu sebeple Veba Geceleri’ndeki bu ayrıksı anlatının felsefi çözümlemesini yapmak araştırmamızın ana hedefini oluşturmaktadır. Çalışma ilk olarak modernliğin felsefi söyleminin temel uğrak noktalarını Hegel’in ve Weber’in eserlerinde önerilen paradigmalar üzerinden ve bu tartışmanın 20. yüzyıldaki en kapsamlı analizlerinden biri olarak kabul gören Habermas-Foucault diyaloğu bağlamında anlamayı amaçlıyor. İkinci olarak ise yukarıda dile getirilen kavramsal çerçeve eşliğinde Veba Geceleri’ni hermeneutik ve fenomenolojik eksenleri aynı anda merkeze alan bir okuma sürecinden geçirmeye çalışıyor.
Anahtar Kelimeler: Orhan Pamuk, Veba Geceleri, modernliğin felsefi söylemi, Doğu-Batı gerilimi, normatif akılsallık
THE PHILOSOPHICAL DISCOURSE OF MODERNITY IN ORHAN PAMUK’S NIGHTS OF PLAGUE: SUBJECTIVITY, DIALOGUE AND THE QUESTION OF EAST-WEST IN A DISENCHANTED WORLD
ABSTRACT
This article critically aims to analyze Orhan Pamuk’s latest novel, Nights of Plague (2021) by interpreting it within the philosophical discourse of modernity. In almost none of Pamuk’s novels published so far, a synthesis to overcome the East-West tension or an ontological advocacy has been witnessed. While emphasizing the East-West dialectic in each of his novels such as The White Castle, The Black Book, My Name is Red, Snow or The Red-Haired Woman, Pamuk carefully stays away from a holistic narrative that transcends both ontologies or a particular defense of an ontological structure. On the contrary, this study aims to point out that that Nights of Plague can be read as a break in Pamuk’s literary oeuvre. Thus the narrative in Nights of Plague, built on the philosophical discourse of modernity enables Pamuk to present the Western rationalism as a normative alternative against the traditional and dogmatic discourses of the East particularly by underlying the concepts of freedom, citizenship, constitutional democracy, the aesthetic creativity, republicanism and the primacy of the science. This study specifically aims to suggest a philosophical analysis of this peculiar narrative in Nights of Plague. Therefore, this article first and foremost begins by outlining the paradigms established by Hegel’s and Weber’s philosophical and sociological investigations in their works respectively, and then will closely follow the famous Habermas-Foucault correspondences, recognized as one of the most comprehensive analyzes of modernity in the 20th century. Secondly our work aims to interpret Pamuk’s Nights of Plague through a critical reading process, which simultaneously centers on the hermeneutical and phenomenological axes with the help of conceptual framework mentioned above.
Keywords: Orhan Pamuk, Nights of Plague, the philosophical discourse of modernity, East-West tension, normative rationality.
Özet
Orhan Pamuk romanlarının temel aksı olan Doğu-Batı meselesinin en önemli boyutlarından birini din oluşturmasına rağmen Pamuk'un eserlerini din meselesi etrafında analiz eden çalışmalar çok kısıtlı. Çalışmamız, Pamuk'un eserleri ile ilgili olarak pek tartışılmamış olan bu konuyu; Pamuk romanlarında din ve maneviyat meselesinin nasıl incelendiğini ve ne şekilde sorunsallaştırıldığını romanların yazılış sırasıyla teker teker analiz ederek literatüre katkıda bulunmaya hedefliyor. Pamuk, eserlerinin istisnasız hepsinde Türk modernleşme deneyiminin farklı tarihsel yönlerini incelerken, bireyin otonomisine engel oluşturabilecek hem pozitivist hem de dogmatik-dinsel tutumları eleştirel bir süzgeçten geçirmeye çalışıyor. Çalışmamız Pamuk'un katı seküler yaklaşımlara karşı dine ve maneviyata eleştirel de olsa bir alan açan, onu illa ki kötülemeyen, bir tür meşru hayat formu olarak kabul eden ama aynı zamanda onun sınırlarını ve marazlarını da dile getiren bir çerçevede yaklaştığını iddia edecektir. Pamuk'un belirli bir eleştirel sempatiyle betimlediği roman karakterlerinin bu bitmez tükenmez maneviyat arayışları, yukarıda bahsettiğimiz bu katı ikilikleri aşmak için geliştirdiği postmodern bir alternatif edebi tahayyül oluşturuyor. Nihayetinde Pamuk romanlarında ne modern bireyden vazgeçiyor, ne de ruhunu yitirmiş bir ethos'da kendi sahih varoluşunu hikâye edemeyen bir toplum anlayışını savunuyor. Bu yazı kendi tarihselliği içinde yeni evrensel yapıları ve bunlar içinde hareket edebilecek dogmatik olmayan mana arayışlarını Pamuk romanlarında ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
Other by Özgür Emrah Gürel
Books by Özgür Emrah Gürel
Bu çalışma Orhan Pamuk’un son romanı olan Veba Geceleri’ni (2021) modernliğin felsefi söyleminden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. Pamuk’un şimdiye kadar yayımladığı romanlarının neredeyse hiçbirinde Doğu-Batı gerilimini aşmaya yönelik bir senteze veya bir ontolojik tarafgirliğe tanıklık edilmez. Beyaz Kale, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar ve Kırmızı Saçlı Kadın gibi romanlarının her birinde Pamuk, Doğu-Batı diyalektiğini ısrarla vurgularken her iki ontolojiyi de aşacak bir bütünsellik anlatısından veya bir ontolojik yapının savunusundan uzak durmuştur. Bu metin ise Veba Geceleri’nin Pamuk romancılığında bir kırılmaya işaret ettiğini savunmaktadır. Veba Geceleri’nde modernliğin felsefi söylemi üzerine kurulan anlatı, Pamuk’un özgürlük, yurttaşlık, anayasal demokrasi, cumhuriyetçilik ve bilimin önceliği konularında Batı’nın normatif rasyonalizmini Doğu’nun gelenekçi ve dogmatik kültürel söylemlerine bir alternatif olarak sergilemesini mümkün kılar. Pamuk’un yazarlık kariyerinde özenle kaçındığı Doğu-Batı ikiliğinin aşılarak bir senteze ulaşma çabası veya bir ontolojinin diğerine tercih edilmemesi meselesi, Veba Geceleri’nde modern/Batı aklının felsefi, politik, iktisadi ve estetik olarak üstünlüğünün çekincesiz bir savunusuyla terk edilmiş görünmektedir. Bu sebeple Veba Geceleri’ndeki bu ayrıksı anlatının felsefi çözümlemesini yapmak araştırmamızın ana hedefini oluşturmaktadır. Çalışma ilk olarak modernliğin felsefi söyleminin temel uğrak noktalarını Hegel’in ve Weber’in eserlerinde önerilen paradigmalar üzerinden ve bu tartışmanın 20. yüzyıldaki en kapsamlı analizlerinden biri olarak kabul gören Habermas-Foucault diyaloğu bağlamında anlamayı amaçlıyor. İkinci olarak ise yukarıda dile getirilen kavramsal çerçeve eşliğinde Veba Geceleri’ni hermeneutik ve fenomenolojik eksenleri aynı anda merkeze alan bir okuma sürecinden geçirmeye çalışıyor.
Anahtar Kelimeler: Orhan Pamuk, Veba Geceleri, modernliğin felsefi söylemi, Doğu-Batı gerilimi, normatif akılsallık
THE PHILOSOPHICAL DISCOURSE OF MODERNITY IN ORHAN PAMUK’S NIGHTS OF PLAGUE: SUBJECTIVITY, DIALOGUE AND THE QUESTION OF EAST-WEST IN A DISENCHANTED WORLD
ABSTRACT
This article critically aims to analyze Orhan Pamuk’s latest novel, Nights of Plague (2021) by interpreting it within the philosophical discourse of modernity. In almost none of Pamuk’s novels published so far, a synthesis to overcome the East-West tension or an ontological advocacy has been witnessed. While emphasizing the East-West dialectic in each of his novels such as The White Castle, The Black Book, My Name is Red, Snow or The Red-Haired Woman, Pamuk carefully stays away from a holistic narrative that transcends both ontologies or a particular defense of an ontological structure. On the contrary, this study aims to point out that that Nights of Plague can be read as a break in Pamuk’s literary oeuvre. Thus the narrative in Nights of Plague, built on the philosophical discourse of modernity enables Pamuk to present the Western rationalism as a normative alternative against the traditional and dogmatic discourses of the East particularly by underlying the concepts of freedom, citizenship, constitutional democracy, the aesthetic creativity, republicanism and the primacy of the science. This study specifically aims to suggest a philosophical analysis of this peculiar narrative in Nights of Plague. Therefore, this article first and foremost begins by outlining the paradigms established by Hegel’s and Weber’s philosophical and sociological investigations in their works respectively, and then will closely follow the famous Habermas-Foucault correspondences, recognized as one of the most comprehensive analyzes of modernity in the 20th century. Secondly our work aims to interpret Pamuk’s Nights of Plague through a critical reading process, which simultaneously centers on the hermeneutical and phenomenological axes with the help of conceptual framework mentioned above.
Keywords: Orhan Pamuk, Nights of Plague, the philosophical discourse of modernity, East-West tension, normative rationality.
Özet
Orhan Pamuk romanlarının temel aksı olan Doğu-Batı meselesinin en önemli boyutlarından birini din oluşturmasına rağmen Pamuk'un eserlerini din meselesi etrafında analiz eden çalışmalar çok kısıtlı. Çalışmamız, Pamuk'un eserleri ile ilgili olarak pek tartışılmamış olan bu konuyu; Pamuk romanlarında din ve maneviyat meselesinin nasıl incelendiğini ve ne şekilde sorunsallaştırıldığını romanların yazılış sırasıyla teker teker analiz ederek literatüre katkıda bulunmaya hedefliyor. Pamuk, eserlerinin istisnasız hepsinde Türk modernleşme deneyiminin farklı tarihsel yönlerini incelerken, bireyin otonomisine engel oluşturabilecek hem pozitivist hem de dogmatik-dinsel tutumları eleştirel bir süzgeçten geçirmeye çalışıyor. Çalışmamız Pamuk'un katı seküler yaklaşımlara karşı dine ve maneviyata eleştirel de olsa bir alan açan, onu illa ki kötülemeyen, bir tür meşru hayat formu olarak kabul eden ama aynı zamanda onun sınırlarını ve marazlarını da dile getiren bir çerçevede yaklaştığını iddia edecektir. Pamuk'un belirli bir eleştirel sempatiyle betimlediği roman karakterlerinin bu bitmez tükenmez maneviyat arayışları, yukarıda bahsettiğimiz bu katı ikilikleri aşmak için geliştirdiği postmodern bir alternatif edebi tahayyül oluşturuyor. Nihayetinde Pamuk romanlarında ne modern bireyden vazgeçiyor, ne de ruhunu yitirmiş bir ethos'da kendi sahih varoluşunu hikâye edemeyen bir toplum anlayışını savunuyor. Bu yazı kendi tarihselliği içinde yeni evrensel yapıları ve bunlar içinde hareket edebilecek dogmatik olmayan mana arayışlarını Pamuk romanlarında ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.