I was born in 1989 in Istanbul, Turkey. I am working in Gaziantep University Gaziantep, Science and Art Faculty, Departmant of Geography. I completed my master studies in Istanbul University; and then got my PhD from Geography Department of Istanbul University. My research interests involve urban geography, urban regeneration, de-industrialization processes, neo-liberalism and alternative tourism.
Gaziantep Üniversitesi Ayıntab Araştırmaları Dergisi, 2020
Migration is the process of spatial replacement of people who leave their settlements due to soci... more Migration is the process of spatial replacement of people who leave their settlements due to social, economic or political reasons and move to other geographical locations. One of the most recent and global triggers of such replacement processes is constituted by actions that started in Syria in March 2011 soon affecting many European countries, especially neighbouring countries. Opposition movements that started with mass demonstrations turned into an armed conflict after a while in Syria. Affected population groups started moving to several countries mainly including Turkey, Lebanon, Jordan, Iraq and Egypt. As a result, the mentioned countries began to face many social and economic problems. This paper takes a closer look at three Turkish cities affected from such movements the most because of their location along the Syrian border, which are Gaziantep, Hatay and Sanlıurfa. It sheds light onto the distribution pattern of Syrian refugees across Turkish provinces, the demographic structure of the Syrian population in Turkey, and lastly both demographic structure and distribution patterns of Syrian refugee groups in Gaziantep, Sanlıurfa and Hatay. The data were first classified and then analyzed with SPSS, translated into meaningful lots of information through descriptive statistics. It was found out that the number of Syrian refugees aged 0-18 is high so the proportion of working-age persons is low. However, more than 70% of working-age can get a job. It means that Syrian refugees in border cities do not have trouble finding jobs. Yet the average income of families is found to be around 1210 TL, well below the subsistence level. This implies that Syrian families are pushed to find inhumane solutions for living such as child labour. It was also found that 56% of the surveyed Syrians do not intend to return to their home country. The main inference in our study is that Syrian refugees are more apt to settle in Turkey than going back home so their willingness to return to their home country will decrease even if the war in Syria comes to an end in the future. It is thus suggested that the Turkish state will have to seek sustainable policies about Syrian refugees.
Edebiyat Coğrafyası ülkemizde Coğrafya'nın yeni gelişen alt araştırma alanlarından biri olma özel... more Edebiyat Coğrafyası ülkemizde Coğrafya'nın yeni gelişen alt araştırma alanlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Edebiyat Coğrafyası araştırmalarında; coğrafi görünümün aktarılması, fiziki ve beşeri coğrafya elemanlarının edebi eserlerdeki kullanımı ve yazarın hayat deneyimi gibi birçok başlık önem taşır. Bu çalışma Orhan Kemal'in "Bereketli Topraklar Üzerinde" ve "Gurbet Kuşları" romanlarının Edebiyat Coğrafyası kapsamında, oluşturulan şehirsel coğrafi kodlar üzerinden araştırılmasına dayanmaktadır. Bu romanlardaki şehirsel coğrafi unsurların belirlenmesi ve bunların romanlardaki kullanımının açıklanması ise çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi yöntem olarak kullanılmıştır. İlgili romanlar içerik analizine tabi tutulmuş, önceden oluşturulmuş kavramlarla ilgili kodlar MAXQDA 2020 programı vasıtasıyla analiz edilmiştir. "Gurbet Kuşları" romanında geçen semtlerin ve mekânların haritalandırılmasında ise ArcGIS 10.3 ve CorelDraw X5 programlarından faydalanılmıştır. Çalışma kapsamında Orhan Kemal'in her iki romanında da olayların geçtiği İstanbul ve Adana şehirlerinin yazıldıkları dönemlere özgü şehirsel coğrafi yapılarının romanlara somut bir şekilde yansıdığı tespit edilmiştir. Bu çalışma gerek edebiyat ve şehir arasındaki ilişkiyi göstermesi, gerekse de Edebiyat Coğrafyası çalışmalarına katkı sunması açısından önem arz etmektedir. Bu açıdan bu araştırmanın var olan literatürde önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir. Dolayısıyla ileride Edebiyat Coğrafyası alanında yapılacak olan birçok çalışmaya da yol gösterici olacaktır.
International Journal of Geography and Geography Education (IGGE), 2020
Bu çalışmada kentsel dönüşüm uygulamaları ele alınmıştır. Çalışma alanı Gaziantep Nuripazarbaşı M... more Bu çalışmada kentsel dönüşüm uygulamaları ele alınmıştır. Çalışma alanı Gaziantep Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları’dır. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal, mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde değişen kent politikaları Türkiye ve Gaziantep özelinde kentsel dönüşüm uygulamaları üzerinden tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümü ise saha verilerinden oluşmaktadır. Bu bölümde Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları özelinde 420 kişiyle anket ve mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Kentsel dönüşüme dair faktörleri belirlemek amacıyla Açımlayıcı Faktör Analizi uygulanmıştır. Açımlayıcı Faktör Analizi neticesinde kentsel dönüşüme dair geliştirilen ölçekte 5 faktöre ulaşılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer özellikler gösterdiği, ortalama hane halkı gelir seviyesinin ise asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondulardan rahatsız olduğu, bunların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündükleri tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliği üzerinedir. Böylece mahallerin kültürel yapıları korunacak ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir.
1ST ISTANBUL INTERNATIONAL GEOGRAPHY CONGRESS PROCEEDINGS BOOK, 2019
Kentler, tarihsel süreç içerisinde birtakım dönüşümler geçirmiştir. Kimi dönemlerde bu dönüşümler... more Kentler, tarihsel süreç içerisinde birtakım dönüşümler geçirmiştir. Kimi dönemlerde bu dönüşümler savaş vb. gibi dışarıdan bir müdahalenin sonucunda geçekleşirken, kimi dönemlerde ise ülkenin ekonomi politikalarına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Bu ekonomi politikalarının en radikal bir şekilde uygulandığı dönem dünyada 1970’ler, Türkiye’de ise 1980’lerde gerçekleşen neoliberal ekonomi politikalarıyla başlamıştır. Bu ekonomi politikalarında kentsel mekân,sermaye birikiminde aktif bir rol almış, birikimin ana ögesi ise kentsel dönüşüm projeleri olmuştur. Bu çalışmada Türkiye’de son dönemde sıklıkla başvurulan önemli bir kentsel müdahale aracı olan kentsel dönüşüm uygulamaları konu alınmıştır. Çalışma alanı Türkiye’nin son dönemde hızlı gelişen kentlerinden biri olan Gaziantep’tir. Gaziantep, 1950 sonrası Türkiye’nin deneyimlediği kentleşme sürecinde hızlı bir kentsel nüfus artışı yaşamış, bu durum yerleşme coğrafyasında gecekondu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma alanı olarak bu gecekondu alanlarından olan Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları seçilmiştir. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal ve mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Küme örnekleme ve basit tesadüfî örneklemin beraber kullanıldığı çalışmada örneklem büyüklüğü olarak her bloktaki daire sayısının % 40’ı alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer olduğu, ortalama gelir seviyesinin asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondu alanlarından rahatsız olduğu, bu alanların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliğidir. Böylece kentsel dönüşüme bağlı olarak oluşacak sınıfsal ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir. Cities have undergone a number of transformations in historical process. In some periods, while these transformations have happened a result of an external intervention such as wars etc. in some periods they have transformed depending on the policies of the country. In the 1970’s in the world when the these economy policies began to be implemented radically, also in Turkey in 1980’s it began by being implemented neoliberal economic policies. In these economic policies, urban space have a played an active role in the accumulation of capital. The main element of these accumulations was urban regeneration projects. In this study, the subject of urban regeneration, which is an important urban intervention vehicle often referred to in Turkey, has been taken. The area of this study is Gaziantep which is one of the fastest growing city of Turkey’s. Gaziantep experienced a rapid urban population growth in the urbanization process experienced by Turkey after 1950. This situation has revealed the truth of the squatter. Çamlıca housing located in Nuripazarbaşı neighbourhood which is one of these squatter areas have been selected as working area. The aim of the study is to measure the social and spatial expectations of the people living in Çamlıca housing in Nuripazarbaşı neigbourhood in this study, which is used cluster sampling and sample random sample %40 of the number of apartments in each block was taken as the sample size. According to data obtained in the study, it was found that the people living in the area were similar to other squatter areas, an the average income level was below the minimum wage and below. It was found that the most of the users are uncomfortable with the squatter areas next to the houses and think that they sohuld be transformed. The basic premise of the study is that in urban regeneration areas in Gaziantep in other cities of Turkey, on-site regeneration is required thus. The class and spatial seperation will be prevented as a result of urban regeneration.
1ST ISTANBUL INTERNATIONAL GEOGRAPHY CONGRESS PROCEEDINGS BOOK, 2019
Coğrafya bilimiyle uğraşanların sporu değerlendirme biçimi farklı dönemlerde farklı süreçler üzer... more Coğrafya bilimiyle uğraşanların sporu değerlendirme biçimi farklı dönemlerde farklı süreçler üzerinden gerçekleşmiştir. İlk çalışmalarda ağırlıkla çevreci ve kültürel deterministik yaklaşımlar baskın durumda olmuştur. Günümüzde ise spor coğrafyası çalışmaları, sporun ekonomik ve mekânsal boyutunun incelenmesine kadar çok farklı boyutlara evrilmiş, böylece spor coğrafyası çalışmaları çok paradigmalı hale gelmiştir. Gaziantep, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, savaşın etkilerini gidermek için imar ve yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu yapılanma sürecinde spor ve spora bağlı olarak şekillenen mekânlar da baskınlığını hissettirmiştir. Bu çalışmada makro ölçekte Cumhuriyet’in ilk kuruluş devrelerine tekabül eden yıllardan günümüze kadar olan süreçte Gaziantep’in sporla olan bağı sorgulanmıştır. Mikro ölçekte ise spor mekânlarının arazi kullanımındaki rolü ve değişiminin açıklanması amaçlanmıştır. Çalışmanın ana veri kaynaklarından birincisini çeşitli dönemlerde Gaziantep için yapılmış imar planları oluşturmaktadır. Bu kapsamda 1938 Jansen , 1950 Kemal Ahmet Arü , 1973 Gaziantep İmar Planı, 1990 Oğuz Aldan Planları’ndan yararlanılmıştır. İlgili planlar ArcGIS 10.3 programında sayısallaştırılaştırılmış ve spor mekânlarının planlama aşamalarında ve pratikteki rolleri tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci veri kaynağını ise Gaziantep Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nden alınan sporcu verileri oluşturmaktadır. İlgili veriler gerek Gaziantep, gerekse de Türkiye bazında değerlendirilerek çalışmanın amacı kapsamında kullanılmıştır. Çalışmanın son veri kaynağını ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Şahinbey Belediyesi ve Şehitkamil Belediyesi’nden alınan spor mekanları oluşturmaktadır. İlgili veriler ArcGIS 10.3 programı vasıtasıyla haritalandırılarak, Gaziantep’teki güncel spor mekânlarının dağılışı ortaya konulmuştur. Çalışma kapsamında Gaziantep’te geleneksel sporların geçmişte önemli konumda olduğu tespit edilmiştir. Fakat günümüzde futbol başta olmak üzere modern sporların ve bu sporlara bağlı spor mekânlarının baskınlığının arttığı görülmektedir. Bu durum Aba güreşi gibi Antep’e özgü sporların da unutulmasına sebebiyet vermiştir. Gelecekte de spor politikalarında radikal değişiklikler olmazsa modern sporların ve bunlara ait spor mekânlarının kentte hâkimiyetini sürdüreceği beklenmektedir. Geographers have handled sports on various grounds at different periods. Early studies have predominantly been dominated by environmentalist and cultural deterministic approaches. Nowadays, sports geography studies have evolved into several different dimensions including economic and spatial aspects of sports and thus sports geography studies have become very paradigmatic. Gaziantep, a prominent city in the southeast of Turkey, entered a process of reconstruction and reconstruction to eliminate the effects of the Turkish Independence War. As a part of it, sports and sports-related grounds came to the fore front. This study investigates at macro scale Gaziantep’s relation with sports from the earliest years of the Republic up to date. At micro scale, the study aims to shed light onto the role and evolution of sports grounds in terms of land use. As the main source of data, the development plans made for Gaziantep in various periods were applied in this study. Among others; the plans such as 1938 Jansen, 1950 Kemal Ahmet Arü, 1973 Gaziantep Development Plan, and 1990 Oğuz Aldan Plans were utilized. They were digitized in ArcGIS 10.3 and the roles of the sports grounds in the planning and practical stages were discussed. As the second important source, athlete data were obtained from Gaziantep Provincial Directorate of Youth and Sports. Those data were used for the purpose of this study by evaluating in the context of Gaziantep and Turkey. The last source of study data consisted of sports grounds offered by Gaziantep Metropolitan Municipality as well as the two sub-provincial municipalities; Şahinbey and Şehitkamil Municipalities. Again, the data were mapped by using ArcGIS 10.3 to reveal distribution of the current sports grounds across Gaziantep. As a result of the study, it was found out that traditional sports held a leading position in Gaziantep in the past, while they are now replaced by modern sports, especially football, and related sports grounds. As an indirect consequence of it, traditional sports peculiar to Antep like Aba wrestling disappeared. Our prediction is that modern sports and connected grounds will continue to be the dominant sports facilities in the city unless radical changes are made in sports policies.
Kentler yapısı gereği sürekli bir değişim içerisindedir. Son yıllarda ülkemizde çokça dillendiril... more Kentler yapısı gereği sürekli bir değişim içerisindedir. Son yıllarda ülkemizde çokça dillendirilen kentsel dönüşüm kavramı, dönüşümden ziyade bir birikim yaratma stratejisi olarak kullanılmaktadır. Neoliberal ekonomi politikalarının eşlik ettiği bu birikim rejiminde mekân ve toplumsal gruplar dönüşümden en fazla etkilenen yapılardır. Salt fiziki mekânın dönüşümüne odaklanan ülkemiz kentsel dönüşüm uygulamaları, mekânın lükse dayalı bir yapı içerisine girmesini de beraberinde getirmektedir. Bu süreç ayrıca kent mekânında toplumsal sınıfların da keskin bir şekilde ayrışmasına neden olmaktadır. Geçmişin alt-orta toplumsal nüfus grupları, bugün açıkça dillendirilmese de kentlerde istenmeyen olarak ilan edilmektedir. İstanbul’un tarihselliğinde baş edilemeyen gecekondular ise kentsel dönüşüm projeleriyle hızlıca ortadan kaldırılmaktadır. Bu çalışma İstanbul’un iki önemli gecekondu yerleşmesi olan Kuştepe ve Fikirtepe yerleşmelerine odaklanmaktadır. Çalışmadaki temel veri kaynaklarını yerleşmelerde 2013 ve 2015 yıllarında yapılan anket ve mülakatlar oluşturmaktadır. Verilerin analizinde SPSS programı kullanılmıştır. Çalışma ayrıca tablo ve pasta grafiklerle desteklenmiştir. Çalışma kapsamında ulaşılan temel bulguların başında kentsel dönüşümün Fikirtepe’de birtakım mekânsal ayrışma süreçlerini doğurduğu tespiti gelmektedir. Ayrıca hâlihazırda Fikirtepe ‘den gidenlerin İstanbul’da Fındıklı, Ünalan, Kayışdağı gibi yerleşmelerde yeni yoksulluk mekânları oluşturdukları da tespit edilmiştir. Benzer mekânsal ayrışma süreçlerinin Kuştepe’de de görülmesi beklenmektedir.
ÖZET Kentsel DönüĢüm, 1999 Marmara depreminden sonra daha fazla dikkate alınan bir kavram olmuĢtu... more ÖZET Kentsel DönüĢüm, 1999 Marmara depreminden sonra daha fazla dikkate alınan bir kavram olmuĢtur. Geçen 15 yıl içerisinde kentsel dönüĢüm hususu siyasal alanda birtakım söylemlerle oluĢturulmuĢ ve bu söylem, belirli ortaklıklar üzerinden kurulmuĢtur. DönüĢüm projelerinin dayandırılmaya çalıĢıldığı bu ortaklıkların meĢruiyet kaynağı ise olası bir deprem korkusu üzerinden, daha çok Türkiye'nin 1950 sonrası hızlı kentleĢme döneminde meydana gelen gecekondu alanlarının dönüĢümüdür. Bu söylemlerin siyasal alandaki yansıması belirli hegemonik kalıplar üzerinden gerçekleĢtirilmektedir.
İstanbul ilinin tek kaplıcası olma özelliğini sürdüren Tuzla İçmeler Kaplıcaları tarihi 1300'lü y... more İstanbul ilinin tek kaplıcası olma özelliğini sürdüren Tuzla İçmeler Kaplıcaları tarihi 1300'lü yıllara kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Kaplıcanın özellikle İstanbul gibi gündelik hayatın hızlı olduğu bir kentin tek kaplıcası olması buraya ayrı bir önem katmaktadır. Çalışma Tuzla İçmeler Kaplıcalarının Türkiye turizmindeki payının daha fazla artırılmasına odaklanmaktadır. Bu anlamda Kaplıcaların tanıtılması, coğrafi özelliklerinin ortaya konulup tesislerin daha fazla bilinir kılınması temel amaç olarak belirlenmiştir. Veri olarak ise Tuzla İçmeleri AŞ.'nin yıllar bazında, 2007-2014, oluşturduğu verilerden yararlanılmıştır. Veriler, var olan 3 ayrı konaklama tesisi için tutulmuş olup, bunun dışında yıllar bazında hem Kaplıcayı hem de İçmeleri ziyaret eden turist sayısı da veri olarak derlenmiştir. Buna ek olarak değişik mevsimlerde değişen periyotlarla kaplıca ziyaret edilmiş edinilen izlenimler çalışmada kullanılmıştır. Tuzla Kaplıcaları son 2 yıl içerisinde tesis anlamında ciddi bir yapılanmaya gitmiştir. Tuzla İçmeleri Bütünleştirme ve Yeniden Değerlendirme Master Proje " kapsamında 3 ayrı konaklama tesisinde toplamda 400 yataklı lüks otel inşaatları yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu nedenle kaplıcalar sayesinde ilerleyen yıllarda İstanbul'a sağlık turizmi kapsamında gelen turist sayısında artışlar olması beklenmektedir. Abstract Continues to be the only thermal springs of İstanbul Tuzla İçmeler Spas has a long history dating back to the year 1300. The thermal spring in İstanbul which has fast everyday life give it an extra importance. The study focuses on further increase of thermal Spring in İçmeler, Tuzla for Turkey's tourism. In this sense, introduction of spas and made them known by revealing their geographical features are the major purposes.Tuzla İçmeleri A.Ş. has been used for years, 2007-2014, in such study collects data. Data is kept on 3 separate accommodations. Also, thermal data was taken as well as the number of tourists who visited them both on. In addition, it has been visited by coupling with different periods, and the impression is used in working in different seasons. Tuzla İçmeler thermal springs has gone to a serious restructuring in the last two years. 3 in total made 400 separate accommodations, luxury hotel constructions, and continues to be done because of " Tuzla İçmeler the integration and reassessment master project. "
The concept of urban regeneration refers to transformation of the areas which cannot respond to s... more The concept of urban regeneration refers to transformation of the areas which cannot respond to some physical, social and economic needs in a holistic way by taking into consideration these factors. Renewal projects in Turkey predominantly take place in the slum areas that emerged after 1950s. In Kuştepe, where urbanization dates back to 1954 and is one of Istanbul's first slum areas, settlement was started as the Gypsies were brought here from Zincirlikuyu by government. Planning process in Kuştepe dates back to last 10 years ago and it is currently shelved. The urban regeneration project in that area is based on the reasons such as remaining of the area within the central area of the city and worn-out physical structure of the buildings here. This study is carried out in order to describe the class and social structures in pre-transformation Kuştepe, to measure the Gypsies’ perception of urban regeneration, and to determine what sort of spatial movement could arise due to the transformation. To accomplish these objectives, the survey data collected by the SONAR group for Şişli Municipality were utilized, and interview technique was used. In addition, the survey data conducted by Istanbul Bilgi University in 1993 in Kuştepe were used where necessary. Study results were well visualized and tabulated where necessary with the help of Microsoft Office programs. The results showed that demographic indicators regarding Kuştepe such as educational profile, professional distribution and income status seem to be in parallel with other slum areas. On the other hand, the level of satisfaction with Kuştepe homes was found to be around 80 %, still 72.5% of the respondents reported that they would accept the new homes following the renewal. The interviews revealed that the inhabitants seem to be willing about selling the prospective new homes to obtain profit. According to this, two important findings could be suggested. Kuştepe project as well as all the other transformation areas of Turkey, renewal is well understood as a rent-oriented element. Secondly, the idea of embracing the urban space remained behind the profit prospects, and the concept of "right to the city" discussed in critical urban studies seems not to reach a sufficient maturity in places with high rent expectancy such as Kuştepe and Fikirtepe. Hence, it was concluded that socio-spatial effects of the renewal needs to undergo a more extensive process in particular places with advanced socio-cultural richness like Kuştepe.
KBAM 4. Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar Ağı Sempozyumu, "Neo-Liberalizm Sonrası Mekânsal Müdahale Biçimleri ve Yansımaları" Bildiriler Kitabı
"Most urban regeneration cases in Turkey can be regarded as urban renewal.
Destruction of existi... more "Most urban regeneration cases in Turkey can be regarded as urban renewal.
Destruction of existing buildings and construction of new ones are claimed to be urban renewal.
However, most projects ignore their spatial and social impacts. Fikirtepe and its surroundings is
an important project area. Nonetheless, by only considering the changes in physical planning,
and by ignoring the impact on social structure, the projects become inadequate and induce
gentrification. Questionnaires and the interviews conducted show the situation clearly. Initial
findings on the Fikirtepe project show that the project conducted in this area is not an urban
renewal project but instead it is a gentrification project with a great extent of renovation. In the
future, some outcomes such as horizontal mobility should be expected."
AMAÇ Çalışmanın amacı küresel kent adayı olan İstanbul'da fonksiyonel dönüşümün mekânsal sonuçl... more AMAÇ Çalışmanın amacı küresel kent adayı olan İstanbul'da fonksiyonel dönüşümün mekânsal sonuçlarını açıklamaktır.
Gaziantep Üniversitesi Ayıntab Araştırmaları Dergisi, 2020
Migration is the process of spatial replacement of people who leave their settlements due to soci... more Migration is the process of spatial replacement of people who leave their settlements due to social, economic or political reasons and move to other geographical locations. One of the most recent and global triggers of such replacement processes is constituted by actions that started in Syria in March 2011 soon affecting many European countries, especially neighbouring countries. Opposition movements that started with mass demonstrations turned into an armed conflict after a while in Syria. Affected population groups started moving to several countries mainly including Turkey, Lebanon, Jordan, Iraq and Egypt. As a result, the mentioned countries began to face many social and economic problems. This paper takes a closer look at three Turkish cities affected from such movements the most because of their location along the Syrian border, which are Gaziantep, Hatay and Sanlıurfa. It sheds light onto the distribution pattern of Syrian refugees across Turkish provinces, the demographic structure of the Syrian population in Turkey, and lastly both demographic structure and distribution patterns of Syrian refugee groups in Gaziantep, Sanlıurfa and Hatay. The data were first classified and then analyzed with SPSS, translated into meaningful lots of information through descriptive statistics. It was found out that the number of Syrian refugees aged 0-18 is high so the proportion of working-age persons is low. However, more than 70% of working-age can get a job. It means that Syrian refugees in border cities do not have trouble finding jobs. Yet the average income of families is found to be around 1210 TL, well below the subsistence level. This implies that Syrian families are pushed to find inhumane solutions for living such as child labour. It was also found that 56% of the surveyed Syrians do not intend to return to their home country. The main inference in our study is that Syrian refugees are more apt to settle in Turkey than going back home so their willingness to return to their home country will decrease even if the war in Syria comes to an end in the future. It is thus suggested that the Turkish state will have to seek sustainable policies about Syrian refugees.
Edebiyat Coğrafyası ülkemizde Coğrafya'nın yeni gelişen alt araştırma alanlarından biri olma özel... more Edebiyat Coğrafyası ülkemizde Coğrafya'nın yeni gelişen alt araştırma alanlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Edebiyat Coğrafyası araştırmalarında; coğrafi görünümün aktarılması, fiziki ve beşeri coğrafya elemanlarının edebi eserlerdeki kullanımı ve yazarın hayat deneyimi gibi birçok başlık önem taşır. Bu çalışma Orhan Kemal'in "Bereketli Topraklar Üzerinde" ve "Gurbet Kuşları" romanlarının Edebiyat Coğrafyası kapsamında, oluşturulan şehirsel coğrafi kodlar üzerinden araştırılmasına dayanmaktadır. Bu romanlardaki şehirsel coğrafi unsurların belirlenmesi ve bunların romanlardaki kullanımının açıklanması ise çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi yöntem olarak kullanılmıştır. İlgili romanlar içerik analizine tabi tutulmuş, önceden oluşturulmuş kavramlarla ilgili kodlar MAXQDA 2020 programı vasıtasıyla analiz edilmiştir. "Gurbet Kuşları" romanında geçen semtlerin ve mekânların haritalandırılmasında ise ArcGIS 10.3 ve CorelDraw X5 programlarından faydalanılmıştır. Çalışma kapsamında Orhan Kemal'in her iki romanında da olayların geçtiği İstanbul ve Adana şehirlerinin yazıldıkları dönemlere özgü şehirsel coğrafi yapılarının romanlara somut bir şekilde yansıdığı tespit edilmiştir. Bu çalışma gerek edebiyat ve şehir arasındaki ilişkiyi göstermesi, gerekse de Edebiyat Coğrafyası çalışmalarına katkı sunması açısından önem arz etmektedir. Bu açıdan bu araştırmanın var olan literatürde önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir. Dolayısıyla ileride Edebiyat Coğrafyası alanında yapılacak olan birçok çalışmaya da yol gösterici olacaktır.
International Journal of Geography and Geography Education (IGGE), 2020
Bu çalışmada kentsel dönüşüm uygulamaları ele alınmıştır. Çalışma alanı Gaziantep Nuripazarbaşı M... more Bu çalışmada kentsel dönüşüm uygulamaları ele alınmıştır. Çalışma alanı Gaziantep Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları’dır. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal, mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde değişen kent politikaları Türkiye ve Gaziantep özelinde kentsel dönüşüm uygulamaları üzerinden tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümü ise saha verilerinden oluşmaktadır. Bu bölümde Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları özelinde 420 kişiyle anket ve mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Kentsel dönüşüme dair faktörleri belirlemek amacıyla Açımlayıcı Faktör Analizi uygulanmıştır. Açımlayıcı Faktör Analizi neticesinde kentsel dönüşüme dair geliştirilen ölçekte 5 faktöre ulaşılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer özellikler gösterdiği, ortalama hane halkı gelir seviyesinin ise asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondulardan rahatsız olduğu, bunların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündükleri tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliği üzerinedir. Böylece mahallerin kültürel yapıları korunacak ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir.
1ST ISTANBUL INTERNATIONAL GEOGRAPHY CONGRESS PROCEEDINGS BOOK, 2019
Kentler, tarihsel süreç içerisinde birtakım dönüşümler geçirmiştir. Kimi dönemlerde bu dönüşümler... more Kentler, tarihsel süreç içerisinde birtakım dönüşümler geçirmiştir. Kimi dönemlerde bu dönüşümler savaş vb. gibi dışarıdan bir müdahalenin sonucunda geçekleşirken, kimi dönemlerde ise ülkenin ekonomi politikalarına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Bu ekonomi politikalarının en radikal bir şekilde uygulandığı dönem dünyada 1970’ler, Türkiye’de ise 1980’lerde gerçekleşen neoliberal ekonomi politikalarıyla başlamıştır. Bu ekonomi politikalarında kentsel mekân,sermaye birikiminde aktif bir rol almış, birikimin ana ögesi ise kentsel dönüşüm projeleri olmuştur. Bu çalışmada Türkiye’de son dönemde sıklıkla başvurulan önemli bir kentsel müdahale aracı olan kentsel dönüşüm uygulamaları konu alınmıştır. Çalışma alanı Türkiye’nin son dönemde hızlı gelişen kentlerinden biri olan Gaziantep’tir. Gaziantep, 1950 sonrası Türkiye’nin deneyimlediği kentleşme sürecinde hızlı bir kentsel nüfus artışı yaşamış, bu durum yerleşme coğrafyasında gecekondu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma alanı olarak bu gecekondu alanlarından olan Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları seçilmiştir. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal ve mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Küme örnekleme ve basit tesadüfî örneklemin beraber kullanıldığı çalışmada örneklem büyüklüğü olarak her bloktaki daire sayısının % 40’ı alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer olduğu, ortalama gelir seviyesinin asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondu alanlarından rahatsız olduğu, bu alanların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliğidir. Böylece kentsel dönüşüme bağlı olarak oluşacak sınıfsal ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir. Cities have undergone a number of transformations in historical process. In some periods, while these transformations have happened a result of an external intervention such as wars etc. in some periods they have transformed depending on the policies of the country. In the 1970’s in the world when the these economy policies began to be implemented radically, also in Turkey in 1980’s it began by being implemented neoliberal economic policies. In these economic policies, urban space have a played an active role in the accumulation of capital. The main element of these accumulations was urban regeneration projects. In this study, the subject of urban regeneration, which is an important urban intervention vehicle often referred to in Turkey, has been taken. The area of this study is Gaziantep which is one of the fastest growing city of Turkey’s. Gaziantep experienced a rapid urban population growth in the urbanization process experienced by Turkey after 1950. This situation has revealed the truth of the squatter. Çamlıca housing located in Nuripazarbaşı neighbourhood which is one of these squatter areas have been selected as working area. The aim of the study is to measure the social and spatial expectations of the people living in Çamlıca housing in Nuripazarbaşı neigbourhood in this study, which is used cluster sampling and sample random sample %40 of the number of apartments in each block was taken as the sample size. According to data obtained in the study, it was found that the people living in the area were similar to other squatter areas, an the average income level was below the minimum wage and below. It was found that the most of the users are uncomfortable with the squatter areas next to the houses and think that they sohuld be transformed. The basic premise of the study is that in urban regeneration areas in Gaziantep in other cities of Turkey, on-site regeneration is required thus. The class and spatial seperation will be prevented as a result of urban regeneration.
1ST ISTANBUL INTERNATIONAL GEOGRAPHY CONGRESS PROCEEDINGS BOOK, 2019
Coğrafya bilimiyle uğraşanların sporu değerlendirme biçimi farklı dönemlerde farklı süreçler üzer... more Coğrafya bilimiyle uğraşanların sporu değerlendirme biçimi farklı dönemlerde farklı süreçler üzerinden gerçekleşmiştir. İlk çalışmalarda ağırlıkla çevreci ve kültürel deterministik yaklaşımlar baskın durumda olmuştur. Günümüzde ise spor coğrafyası çalışmaları, sporun ekonomik ve mekânsal boyutunun incelenmesine kadar çok farklı boyutlara evrilmiş, böylece spor coğrafyası çalışmaları çok paradigmalı hale gelmiştir. Gaziantep, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, savaşın etkilerini gidermek için imar ve yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu yapılanma sürecinde spor ve spora bağlı olarak şekillenen mekânlar da baskınlığını hissettirmiştir. Bu çalışmada makro ölçekte Cumhuriyet’in ilk kuruluş devrelerine tekabül eden yıllardan günümüze kadar olan süreçte Gaziantep’in sporla olan bağı sorgulanmıştır. Mikro ölçekte ise spor mekânlarının arazi kullanımındaki rolü ve değişiminin açıklanması amaçlanmıştır. Çalışmanın ana veri kaynaklarından birincisini çeşitli dönemlerde Gaziantep için yapılmış imar planları oluşturmaktadır. Bu kapsamda 1938 Jansen , 1950 Kemal Ahmet Arü , 1973 Gaziantep İmar Planı, 1990 Oğuz Aldan Planları’ndan yararlanılmıştır. İlgili planlar ArcGIS 10.3 programında sayısallaştırılaştırılmış ve spor mekânlarının planlama aşamalarında ve pratikteki rolleri tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci veri kaynağını ise Gaziantep Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nden alınan sporcu verileri oluşturmaktadır. İlgili veriler gerek Gaziantep, gerekse de Türkiye bazında değerlendirilerek çalışmanın amacı kapsamında kullanılmıştır. Çalışmanın son veri kaynağını ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Şahinbey Belediyesi ve Şehitkamil Belediyesi’nden alınan spor mekanları oluşturmaktadır. İlgili veriler ArcGIS 10.3 programı vasıtasıyla haritalandırılarak, Gaziantep’teki güncel spor mekânlarının dağılışı ortaya konulmuştur. Çalışma kapsamında Gaziantep’te geleneksel sporların geçmişte önemli konumda olduğu tespit edilmiştir. Fakat günümüzde futbol başta olmak üzere modern sporların ve bu sporlara bağlı spor mekânlarının baskınlığının arttığı görülmektedir. Bu durum Aba güreşi gibi Antep’e özgü sporların da unutulmasına sebebiyet vermiştir. Gelecekte de spor politikalarında radikal değişiklikler olmazsa modern sporların ve bunlara ait spor mekânlarının kentte hâkimiyetini sürdüreceği beklenmektedir. Geographers have handled sports on various grounds at different periods. Early studies have predominantly been dominated by environmentalist and cultural deterministic approaches. Nowadays, sports geography studies have evolved into several different dimensions including economic and spatial aspects of sports and thus sports geography studies have become very paradigmatic. Gaziantep, a prominent city in the southeast of Turkey, entered a process of reconstruction and reconstruction to eliminate the effects of the Turkish Independence War. As a part of it, sports and sports-related grounds came to the fore front. This study investigates at macro scale Gaziantep’s relation with sports from the earliest years of the Republic up to date. At micro scale, the study aims to shed light onto the role and evolution of sports grounds in terms of land use. As the main source of data, the development plans made for Gaziantep in various periods were applied in this study. Among others; the plans such as 1938 Jansen, 1950 Kemal Ahmet Arü, 1973 Gaziantep Development Plan, and 1990 Oğuz Aldan Plans were utilized. They were digitized in ArcGIS 10.3 and the roles of the sports grounds in the planning and practical stages were discussed. As the second important source, athlete data were obtained from Gaziantep Provincial Directorate of Youth and Sports. Those data were used for the purpose of this study by evaluating in the context of Gaziantep and Turkey. The last source of study data consisted of sports grounds offered by Gaziantep Metropolitan Municipality as well as the two sub-provincial municipalities; Şahinbey and Şehitkamil Municipalities. Again, the data were mapped by using ArcGIS 10.3 to reveal distribution of the current sports grounds across Gaziantep. As a result of the study, it was found out that traditional sports held a leading position in Gaziantep in the past, while they are now replaced by modern sports, especially football, and related sports grounds. As an indirect consequence of it, traditional sports peculiar to Antep like Aba wrestling disappeared. Our prediction is that modern sports and connected grounds will continue to be the dominant sports facilities in the city unless radical changes are made in sports policies.
Kentler yapısı gereği sürekli bir değişim içerisindedir. Son yıllarda ülkemizde çokça dillendiril... more Kentler yapısı gereği sürekli bir değişim içerisindedir. Son yıllarda ülkemizde çokça dillendirilen kentsel dönüşüm kavramı, dönüşümden ziyade bir birikim yaratma stratejisi olarak kullanılmaktadır. Neoliberal ekonomi politikalarının eşlik ettiği bu birikim rejiminde mekân ve toplumsal gruplar dönüşümden en fazla etkilenen yapılardır. Salt fiziki mekânın dönüşümüne odaklanan ülkemiz kentsel dönüşüm uygulamaları, mekânın lükse dayalı bir yapı içerisine girmesini de beraberinde getirmektedir. Bu süreç ayrıca kent mekânında toplumsal sınıfların da keskin bir şekilde ayrışmasına neden olmaktadır. Geçmişin alt-orta toplumsal nüfus grupları, bugün açıkça dillendirilmese de kentlerde istenmeyen olarak ilan edilmektedir. İstanbul’un tarihselliğinde baş edilemeyen gecekondular ise kentsel dönüşüm projeleriyle hızlıca ortadan kaldırılmaktadır. Bu çalışma İstanbul’un iki önemli gecekondu yerleşmesi olan Kuştepe ve Fikirtepe yerleşmelerine odaklanmaktadır. Çalışmadaki temel veri kaynaklarını yerleşmelerde 2013 ve 2015 yıllarında yapılan anket ve mülakatlar oluşturmaktadır. Verilerin analizinde SPSS programı kullanılmıştır. Çalışma ayrıca tablo ve pasta grafiklerle desteklenmiştir. Çalışma kapsamında ulaşılan temel bulguların başında kentsel dönüşümün Fikirtepe’de birtakım mekânsal ayrışma süreçlerini doğurduğu tespiti gelmektedir. Ayrıca hâlihazırda Fikirtepe ‘den gidenlerin İstanbul’da Fındıklı, Ünalan, Kayışdağı gibi yerleşmelerde yeni yoksulluk mekânları oluşturdukları da tespit edilmiştir. Benzer mekânsal ayrışma süreçlerinin Kuştepe’de de görülmesi beklenmektedir.
ÖZET Kentsel DönüĢüm, 1999 Marmara depreminden sonra daha fazla dikkate alınan bir kavram olmuĢtu... more ÖZET Kentsel DönüĢüm, 1999 Marmara depreminden sonra daha fazla dikkate alınan bir kavram olmuĢtur. Geçen 15 yıl içerisinde kentsel dönüĢüm hususu siyasal alanda birtakım söylemlerle oluĢturulmuĢ ve bu söylem, belirli ortaklıklar üzerinden kurulmuĢtur. DönüĢüm projelerinin dayandırılmaya çalıĢıldığı bu ortaklıkların meĢruiyet kaynağı ise olası bir deprem korkusu üzerinden, daha çok Türkiye'nin 1950 sonrası hızlı kentleĢme döneminde meydana gelen gecekondu alanlarının dönüĢümüdür. Bu söylemlerin siyasal alandaki yansıması belirli hegemonik kalıplar üzerinden gerçekleĢtirilmektedir.
İstanbul ilinin tek kaplıcası olma özelliğini sürdüren Tuzla İçmeler Kaplıcaları tarihi 1300'lü y... more İstanbul ilinin tek kaplıcası olma özelliğini sürdüren Tuzla İçmeler Kaplıcaları tarihi 1300'lü yıllara kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Kaplıcanın özellikle İstanbul gibi gündelik hayatın hızlı olduğu bir kentin tek kaplıcası olması buraya ayrı bir önem katmaktadır. Çalışma Tuzla İçmeler Kaplıcalarının Türkiye turizmindeki payının daha fazla artırılmasına odaklanmaktadır. Bu anlamda Kaplıcaların tanıtılması, coğrafi özelliklerinin ortaya konulup tesislerin daha fazla bilinir kılınması temel amaç olarak belirlenmiştir. Veri olarak ise Tuzla İçmeleri AŞ.'nin yıllar bazında, 2007-2014, oluşturduğu verilerden yararlanılmıştır. Veriler, var olan 3 ayrı konaklama tesisi için tutulmuş olup, bunun dışında yıllar bazında hem Kaplıcayı hem de İçmeleri ziyaret eden turist sayısı da veri olarak derlenmiştir. Buna ek olarak değişik mevsimlerde değişen periyotlarla kaplıca ziyaret edilmiş edinilen izlenimler çalışmada kullanılmıştır. Tuzla Kaplıcaları son 2 yıl içerisinde tesis anlamında ciddi bir yapılanmaya gitmiştir. Tuzla İçmeleri Bütünleştirme ve Yeniden Değerlendirme Master Proje " kapsamında 3 ayrı konaklama tesisinde toplamda 400 yataklı lüks otel inşaatları yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu nedenle kaplıcalar sayesinde ilerleyen yıllarda İstanbul'a sağlık turizmi kapsamında gelen turist sayısında artışlar olması beklenmektedir. Abstract Continues to be the only thermal springs of İstanbul Tuzla İçmeler Spas has a long history dating back to the year 1300. The thermal spring in İstanbul which has fast everyday life give it an extra importance. The study focuses on further increase of thermal Spring in İçmeler, Tuzla for Turkey's tourism. In this sense, introduction of spas and made them known by revealing their geographical features are the major purposes.Tuzla İçmeleri A.Ş. has been used for years, 2007-2014, in such study collects data. Data is kept on 3 separate accommodations. Also, thermal data was taken as well as the number of tourists who visited them both on. In addition, it has been visited by coupling with different periods, and the impression is used in working in different seasons. Tuzla İçmeler thermal springs has gone to a serious restructuring in the last two years. 3 in total made 400 separate accommodations, luxury hotel constructions, and continues to be done because of " Tuzla İçmeler the integration and reassessment master project. "
The concept of urban regeneration refers to transformation of the areas which cannot respond to s... more The concept of urban regeneration refers to transformation of the areas which cannot respond to some physical, social and economic needs in a holistic way by taking into consideration these factors. Renewal projects in Turkey predominantly take place in the slum areas that emerged after 1950s. In Kuştepe, where urbanization dates back to 1954 and is one of Istanbul's first slum areas, settlement was started as the Gypsies were brought here from Zincirlikuyu by government. Planning process in Kuştepe dates back to last 10 years ago and it is currently shelved. The urban regeneration project in that area is based on the reasons such as remaining of the area within the central area of the city and worn-out physical structure of the buildings here. This study is carried out in order to describe the class and social structures in pre-transformation Kuştepe, to measure the Gypsies’ perception of urban regeneration, and to determine what sort of spatial movement could arise due to the transformation. To accomplish these objectives, the survey data collected by the SONAR group for Şişli Municipality were utilized, and interview technique was used. In addition, the survey data conducted by Istanbul Bilgi University in 1993 in Kuştepe were used where necessary. Study results were well visualized and tabulated where necessary with the help of Microsoft Office programs. The results showed that demographic indicators regarding Kuştepe such as educational profile, professional distribution and income status seem to be in parallel with other slum areas. On the other hand, the level of satisfaction with Kuştepe homes was found to be around 80 %, still 72.5% of the respondents reported that they would accept the new homes following the renewal. The interviews revealed that the inhabitants seem to be willing about selling the prospective new homes to obtain profit. According to this, two important findings could be suggested. Kuştepe project as well as all the other transformation areas of Turkey, renewal is well understood as a rent-oriented element. Secondly, the idea of embracing the urban space remained behind the profit prospects, and the concept of "right to the city" discussed in critical urban studies seems not to reach a sufficient maturity in places with high rent expectancy such as Kuştepe and Fikirtepe. Hence, it was concluded that socio-spatial effects of the renewal needs to undergo a more extensive process in particular places with advanced socio-cultural richness like Kuştepe.
KBAM 4. Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar Ağı Sempozyumu, "Neo-Liberalizm Sonrası Mekânsal Müdahale Biçimleri ve Yansımaları" Bildiriler Kitabı
"Most urban regeneration cases in Turkey can be regarded as urban renewal.
Destruction of existi... more "Most urban regeneration cases in Turkey can be regarded as urban renewal.
Destruction of existing buildings and construction of new ones are claimed to be urban renewal.
However, most projects ignore their spatial and social impacts. Fikirtepe and its surroundings is
an important project area. Nonetheless, by only considering the changes in physical planning,
and by ignoring the impact on social structure, the projects become inadequate and induce
gentrification. Questionnaires and the interviews conducted show the situation clearly. Initial
findings on the Fikirtepe project show that the project conducted in this area is not an urban
renewal project but instead it is a gentrification project with a great extent of renovation. In the
future, some outcomes such as horizontal mobility should be expected."
AMAÇ Çalışmanın amacı küresel kent adayı olan İstanbul'da fonksiyonel dönüşümün mekânsal sonuçl... more AMAÇ Çalışmanın amacı küresel kent adayı olan İstanbul'da fonksiyonel dönüşümün mekânsal sonuçlarını açıklamaktır.
TEZİN YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKLÜ HALİNE ULUSAL TEZ MERKEZİNDEN ULAŞILABİLİR
The industrialization wave ... more TEZİN YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKLÜ HALİNE ULUSAL TEZ MERKEZİNDEN ULAŞILABİLİR
The industrialization wave followed by the Ottoman Empire since the Tanzimat Reform Era continued with an increased tempo following the proclamation of the Republic. A lot of plants were established in Istanbul in this scope. However, most of them were closed due to today's economic policies. As a result, Istanbul has faced deindustrialization, which began after 1980 and became sheerer in the 2000s. This study discusses as a problem the abovementioned deindustrialization in relation to its spatial implications on the geographical outlook of Istanbul brought by the spatial impacts in overall Istanbul and changing functional uses resulting from the deindustrialization. The study was carried out with in a four-stage process. At stage one, a literature review was conducted on Istanbul in order to list the industrial plants established by districts in Istanbul. In the second stage, the list compiled through diverse sources was updated. In the following stage, a field study was carried out to find out the current status of the plants scanned during the two preceding stages. Then their current state and recent functional uses were identified and they were coordinated accordingly. After classified by characteristics, the plants were mapped with the help of ArcGIS 10 and CorelDraw X5 as the last stage of the study. As a result of the study, it was found out that, among others, the industrial facilities which particularly cover large areas in Istanbul are closing down rapidly and subsequent functional use goes towards a transition to real estate investments. Of the 291 plants identified in this study, the areas which are now subject to real estate investments account for 35% and idle plants constitute around 30% of such places. Nowadays Istanbul has become a settlement area where services as a function are shaped predominantly by real estate investments, stand in a dominant position. As a conclusion, it can be said that in this process accompanied by deindustrialization, places with an altered functional use have emerged in many districts of the city.
Istanbul in the center is located an acceptable on Fikirtepe neolithic belonging to including rem... more Istanbul in the center is located an acceptable on Fikirtepe neolithic belonging to including remains an ancient settlement in Kadıköy. North of D-100(E-5)highway, Fahrettin Kerim Gökay street in the south, Uzunçayır street in the west,there is Merdivenköy neighborhood to the east. At this location in the center of Fikirtepe offers many advantages, including a transport route.
Fikirtepe since 2005 has been subject of an urban regeneration project due to wear out over time and can not respond to needs of dwelling stock. In time, many spatial and social impacts due to the project has occured. To identify these effects study, respectively. Within the project area, espacially in İstanbul’s many neighborhoods where it is determined that the migration waves, in new locations with these waves of immigration what kind of movement that are experiencing economic and social objectives determined in the study are among the topics.
Data in order to achieve this goal in accordance with the various data received from the public sector, in addition, survey, interview and observation techniques have been applied in research area. The analysis of the survey data from Microsoft Excel and SPSS 21 have benefited, the resulting data are enriched with image data
International Geography Symposium on the 30th Anniversary of TUCAUM, 2018
It is possible to trace the change created by economic policies applied in the world after the 19... more It is possible to trace the change created by economic policies applied in the world after the 1970s through different processes. In this scope, de-industrialization could be suggested as the easiest way of tracing the change caused by those policies on the space. The process of de-industrialization yields various results depending on the size of the scale. Among these, de-industrialization movements at country or continent scale seem to be mostly related to conditions peculiar to the countries and international capital movements. Apart from that, the rent appears to gain importance in the context of discussion of de-industrialization in connection with space. One of the common characteristics of early industrialised countries is "being development". Being a developed country brings into the forefront certain economicIt is possible to trace the change created by economic policies applied in the world after the 1970s through different processes. In this scope, de-industrialization could be suggested as the easiest way of tracing the change caused by those policies on the space. The process of de-industrialization yields various results depending on the size of the scale. Among these, de-industrialization movements at country or continent scale seem to be mostly related to conditions peculiar to the countries and international capital movements. Apart from that, the rent appears to gain importance in the context of discussion of de-industrialization in connection with space. One of the common characteristics of early industrialised countries is "being development". Being a developed country brings into the forefront certain economic and social outcomes. From the capital perspective, this implies increase in expenditures made for paying employees and for the same of production without harming the environment, while decreasing profitability. Restoring profitability could be possible by shifting towards areas with less legal restrictions in economic and ecological contexts. In industry; replacement is characterised with the international capital movements towards areas with less inspection on environmental problems as well as lower labour costs and weaker trade union organisation. In developed countries, the capital prefers pursuing production reliant on advanced technology rather than labour-intensive labour in industrial production. In the end, de-industrialisation, which is manifested through reduction in the number of employees in production sector especially in economy of developed countries, also reveals itself as the process whereby industry started to lose its share to service sector. The movement from developed to developing or underdeveloped countries for establishment of industrial facilities also discloses the effect of movement on space. The second aspect of deindustrialization emerges in narrower areas. As an example, closure or relocation of industrial facilities from central cities can be mentioned. Although industrial plants in areas close to the city still outside it are encouraged at establishment phase, they are gradually surrounded by the city because of unplanned development. The most important factors forcing closure of industrial plants relate to meeting of the basic elements for production such as raw materials, transportation, energy, labour force and emergence of economic or physical shortcomings in sale of products. Also increase in price of lands hosting the facilities seems to force closure or relocation of the industrial facilities.
Uploads
Papers by Ugurcan Ayik
olan Gaziantep’tir. Gaziantep, 1950 sonrası Türkiye’nin deneyimlediği kentleşme sürecinde hızlı bir kentsel nüfus artışı yaşamış, bu durum yerleşme coğrafyasında gecekondu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma alanı olarak bu gecekondu alanlarından olan Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları seçilmiştir. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal ve mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Küme örnekleme ve basit tesadüfî örneklemin beraber kullanıldığı çalışmada örneklem büyüklüğü olarak her
bloktaki daire sayısının % 40’ı alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer olduğu, ortalama gelir seviyesinin asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondu alanlarından rahatsız olduğu, bu alanların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliğidir. Böylece kentsel dönüşüme bağlı olarak oluşacak sınıfsal ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir.
Cities have undergone a number of transformations in historical process. In some periods, while these transformations have happened a result of an external intervention such as wars etc. in some periods they have transformed depending on the policies of the country. In the 1970’s in the world when the these economy policies began to be implemented radically, also in Turkey in 1980’s it began by being implemented neoliberal economic policies. In these economic policies, urban space have a played an active role in the accumulation of capital. The main element of these accumulations was urban regeneration projects.
In this study, the subject of urban regeneration, which is an important urban intervention vehicle often referred to in Turkey, has been taken. The area of this study is Gaziantep which is one of the fastest growing city of Turkey’s. Gaziantep experienced a rapid urban population growth in the urbanization process experienced by Turkey after 1950. This situation has revealed the truth of the squatter. Çamlıca housing located in Nuripazarbaşı neighbourhood which is one of these squatter areas have been selected as working area. The aim of the study is to measure the social and spatial expectations of the people living in Çamlıca housing in Nuripazarbaşı neigbourhood in this study, which is used cluster sampling and sample random sample %40 of the number of apartments
in each block was taken as the sample size. According to data obtained in the study, it was found that the people living in the area were similar to other squatter areas, an the average income level was below the minimum wage and below. It was found that the most of the users are uncomfortable with the squatter areas next to the houses and think that they sohuld be transformed. The basic premise of the study is that in urban regeneration areas in Gaziantep in other cities of Turkey, on-site regeneration is required thus. The class and spatial seperation will be prevented as a result of urban regeneration.
Geographers have handled sports on various grounds at different periods. Early studies have predominantly been dominated by environmentalist and cultural deterministic approaches. Nowadays, sports geography studies have evolved into several different dimensions including economic and spatial aspects of sports and thus sports geography studies have become very paradigmatic. Gaziantep, a prominent city in the southeast of Turkey, entered a process of reconstruction and reconstruction to eliminate the effects of the Turkish Independence War. As a part of it, sports and sports-related grounds
came to the fore front. This study investigates at macro scale Gaziantep’s relation with sports from the earliest years of the Republic up to date. At micro scale, the study aims to shed light onto the role and evolution of sports grounds in terms of land use. As the main source of data, the development plans made for Gaziantep in various periods were applied in this study. Among others; the plans such as 1938 Jansen, 1950 Kemal Ahmet Arü, 1973 Gaziantep Development Plan, and 1990 Oğuz Aldan Plans were utilized. They were digitized in ArcGIS 10.3 and the roles of the sports grounds in the planning and practical stages were discussed. As the second important source, athlete data were obtained from Gaziantep Provincial Directorate of Youth and Sports.
Those data were used for the purpose of this study by evaluating in the context of Gaziantep and Turkey. The last source of study data consisted of sports grounds offered by Gaziantep Metropolitan Municipality as well as the two sub-provincial municipalities; Şahinbey and Şehitkamil Municipalities. Again, the data were mapped by using ArcGIS 10.3 to reveal distribution of the current sports grounds across Gaziantep. As a result of the study, it was found out that traditional sports held a leading position in Gaziantep in the past, while they are now replaced by modern sports, especially football, and related sports grounds. As an indirect consequence of it, traditional sports peculiar to Antep like Aba wrestling disappeared. Our prediction is that modern sports and connected grounds will continue to be the dominant sports facilities in the city unless radical changes are made in sports policies.
Bu çalışma İstanbul’un iki önemli gecekondu yerleşmesi olan Kuştepe ve Fikirtepe yerleşmelerine odaklanmaktadır. Çalışmadaki temel veri kaynaklarını yerleşmelerde 2013 ve 2015 yıllarında yapılan anket ve mülakatlar oluşturmaktadır. Verilerin analizinde SPSS
programı kullanılmıştır. Çalışma ayrıca tablo ve pasta grafiklerle desteklenmiştir. Çalışma kapsamında ulaşılan temel bulguların başında kentsel dönüşümün Fikirtepe’de birtakım mekânsal ayrışma süreçlerini doğurduğu tespiti gelmektedir. Ayrıca hâlihazırda Fikirtepe ‘den gidenlerin İstanbul’da Fındıklı, Ünalan, Kayışdağı gibi yerleşmelerde yeni yoksulluk mekânları oluşturdukları da tespit edilmiştir. Benzer mekânsal ayrışma süreçlerinin Kuştepe’de de görülmesi beklenmektedir.
Study results were well visualized and tabulated where necessary with the help of Microsoft Office programs. The results showed that demographic indicators regarding Kuştepe such as educational profile, professional distribution and income status seem to be in parallel with other slum areas. On the other hand, the level of satisfaction with Kuştepe homes was found to be around 80 %, still 72.5% of the respondents reported that they would accept the new homes following the renewal. The interviews revealed that the inhabitants seem to be willing about selling the prospective new homes to obtain profit. According to this, two important findings could be suggested. Kuştepe project as well as all the other transformation areas of Turkey, renewal is well understood as a rent-oriented element. Secondly, the idea of embracing the urban space remained behind the profit prospects, and the concept of "right to the city" discussed in critical urban studies seems not to reach a sufficient maturity in places with high rent expectancy such as Kuştepe and Fikirtepe. Hence, it was concluded that socio-spatial effects of the renewal needs to undergo a more extensive process in particular places with advanced socio-cultural richness like Kuştepe.
Destruction of existing buildings and construction of new ones are claimed to be urban renewal.
However, most projects ignore their spatial and social impacts. Fikirtepe and its surroundings is
an important project area. Nonetheless, by only considering the changes in physical planning,
and by ignoring the impact on social structure, the projects become inadequate and induce
gentrification. Questionnaires and the interviews conducted show the situation clearly. Initial
findings on the Fikirtepe project show that the project conducted in this area is not an urban
renewal project but instead it is a gentrification project with a great extent of renovation. In the
future, some outcomes such as horizontal mobility should be expected."
Conference Presentations by Ugurcan Ayik
olan Gaziantep’tir. Gaziantep, 1950 sonrası Türkiye’nin deneyimlediği kentleşme sürecinde hızlı bir kentsel nüfus artışı yaşamış, bu durum yerleşme coğrafyasında gecekondu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma alanı olarak bu gecekondu alanlarından olan Nuripazarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çamlıca Konutları seçilmiştir. Çalışmanın amacı Nuripazarbaşı Mahallesi Çamlıca Konutları’nda yaşayan kullanıcıların kentsel dönüşüme dair toplumsal ve mekânsal beklenti ve memnuniyetlerinin ölçülmesidir. Küme örnekleme ve basit tesadüfî örneklemin beraber kullanıldığı çalışmada örneklem büyüklüğü olarak her
bloktaki daire sayısının % 40’ı alınmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre alanda yaşayanların sınıfsal olarak gecekondu alanları ile benzer olduğu, ortalama gelir seviyesinin asgari ücret ve altında olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların çoğunun konutların çevresindeki gecekondu alanlarından rahatsız olduğu, bu alanların da dönüştürülmesi gereken alanlar olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Çalışmanın temel önermesi Gaziantep ve Türkiye’nin diğer kentlerindeki kentsel dönüşüm alanlarında yerinde dönüşümün teşvik edilmesi gerekliliğidir. Böylece kentsel dönüşüme bağlı olarak oluşacak sınıfsal ve mekânsal ayrışmaların da önüne geçilecektir.
Cities have undergone a number of transformations in historical process. In some periods, while these transformations have happened a result of an external intervention such as wars etc. in some periods they have transformed depending on the policies of the country. In the 1970’s in the world when the these economy policies began to be implemented radically, also in Turkey in 1980’s it began by being implemented neoliberal economic policies. In these economic policies, urban space have a played an active role in the accumulation of capital. The main element of these accumulations was urban regeneration projects.
In this study, the subject of urban regeneration, which is an important urban intervention vehicle often referred to in Turkey, has been taken. The area of this study is Gaziantep which is one of the fastest growing city of Turkey’s. Gaziantep experienced a rapid urban population growth in the urbanization process experienced by Turkey after 1950. This situation has revealed the truth of the squatter. Çamlıca housing located in Nuripazarbaşı neighbourhood which is one of these squatter areas have been selected as working area. The aim of the study is to measure the social and spatial expectations of the people living in Çamlıca housing in Nuripazarbaşı neigbourhood in this study, which is used cluster sampling and sample random sample %40 of the number of apartments
in each block was taken as the sample size. According to data obtained in the study, it was found that the people living in the area were similar to other squatter areas, an the average income level was below the minimum wage and below. It was found that the most of the users are uncomfortable with the squatter areas next to the houses and think that they sohuld be transformed. The basic premise of the study is that in urban regeneration areas in Gaziantep in other cities of Turkey, on-site regeneration is required thus. The class and spatial seperation will be prevented as a result of urban regeneration.
Geographers have handled sports on various grounds at different periods. Early studies have predominantly been dominated by environmentalist and cultural deterministic approaches. Nowadays, sports geography studies have evolved into several different dimensions including economic and spatial aspects of sports and thus sports geography studies have become very paradigmatic. Gaziantep, a prominent city in the southeast of Turkey, entered a process of reconstruction and reconstruction to eliminate the effects of the Turkish Independence War. As a part of it, sports and sports-related grounds
came to the fore front. This study investigates at macro scale Gaziantep’s relation with sports from the earliest years of the Republic up to date. At micro scale, the study aims to shed light onto the role and evolution of sports grounds in terms of land use. As the main source of data, the development plans made for Gaziantep in various periods were applied in this study. Among others; the plans such as 1938 Jansen, 1950 Kemal Ahmet Arü, 1973 Gaziantep Development Plan, and 1990 Oğuz Aldan Plans were utilized. They were digitized in ArcGIS 10.3 and the roles of the sports grounds in the planning and practical stages were discussed. As the second important source, athlete data were obtained from Gaziantep Provincial Directorate of Youth and Sports.
Those data were used for the purpose of this study by evaluating in the context of Gaziantep and Turkey. The last source of study data consisted of sports grounds offered by Gaziantep Metropolitan Municipality as well as the two sub-provincial municipalities; Şahinbey and Şehitkamil Municipalities. Again, the data were mapped by using ArcGIS 10.3 to reveal distribution of the current sports grounds across Gaziantep. As a result of the study, it was found out that traditional sports held a leading position in Gaziantep in the past, while they are now replaced by modern sports, especially football, and related sports grounds. As an indirect consequence of it, traditional sports peculiar to Antep like Aba wrestling disappeared. Our prediction is that modern sports and connected grounds will continue to be the dominant sports facilities in the city unless radical changes are made in sports policies.
Bu çalışma İstanbul’un iki önemli gecekondu yerleşmesi olan Kuştepe ve Fikirtepe yerleşmelerine odaklanmaktadır. Çalışmadaki temel veri kaynaklarını yerleşmelerde 2013 ve 2015 yıllarında yapılan anket ve mülakatlar oluşturmaktadır. Verilerin analizinde SPSS
programı kullanılmıştır. Çalışma ayrıca tablo ve pasta grafiklerle desteklenmiştir. Çalışma kapsamında ulaşılan temel bulguların başında kentsel dönüşümün Fikirtepe’de birtakım mekânsal ayrışma süreçlerini doğurduğu tespiti gelmektedir. Ayrıca hâlihazırda Fikirtepe ‘den gidenlerin İstanbul’da Fındıklı, Ünalan, Kayışdağı gibi yerleşmelerde yeni yoksulluk mekânları oluşturdukları da tespit edilmiştir. Benzer mekânsal ayrışma süreçlerinin Kuştepe’de de görülmesi beklenmektedir.
Study results were well visualized and tabulated where necessary with the help of Microsoft Office programs. The results showed that demographic indicators regarding Kuştepe such as educational profile, professional distribution and income status seem to be in parallel with other slum areas. On the other hand, the level of satisfaction with Kuştepe homes was found to be around 80 %, still 72.5% of the respondents reported that they would accept the new homes following the renewal. The interviews revealed that the inhabitants seem to be willing about selling the prospective new homes to obtain profit. According to this, two important findings could be suggested. Kuştepe project as well as all the other transformation areas of Turkey, renewal is well understood as a rent-oriented element. Secondly, the idea of embracing the urban space remained behind the profit prospects, and the concept of "right to the city" discussed in critical urban studies seems not to reach a sufficient maturity in places with high rent expectancy such as Kuştepe and Fikirtepe. Hence, it was concluded that socio-spatial effects of the renewal needs to undergo a more extensive process in particular places with advanced socio-cultural richness like Kuştepe.
Destruction of existing buildings and construction of new ones are claimed to be urban renewal.
However, most projects ignore their spatial and social impacts. Fikirtepe and its surroundings is
an important project area. Nonetheless, by only considering the changes in physical planning,
and by ignoring the impact on social structure, the projects become inadequate and induce
gentrification. Questionnaires and the interviews conducted show the situation clearly. Initial
findings on the Fikirtepe project show that the project conducted in this area is not an urban
renewal project but instead it is a gentrification project with a great extent of renovation. In the
future, some outcomes such as horizontal mobility should be expected."
The industrialization wave followed by the Ottoman Empire since the Tanzimat Reform Era continued with an increased tempo following the proclamation of the Republic. A lot of plants were established in Istanbul in this scope. However, most of them were closed due to today's economic policies. As a result, Istanbul has faced deindustrialization, which began after 1980 and became sheerer in the 2000s.
This study discusses as a problem the abovementioned deindustrialization in relation to its spatial implications on the geographical outlook of Istanbul brought by the spatial impacts in overall Istanbul and changing functional uses resulting from the deindustrialization. The study was carried out with in a four-stage process. At stage one, a literature review was conducted on Istanbul in order to list the industrial plants established by districts in Istanbul. In the second stage, the list compiled through diverse sources was updated. In the following stage, a field study was carried
out to find out the current status of the plants scanned during the two preceding stages. Then their current state and recent functional uses were identified and they were coordinated accordingly. After classified by characteristics, the plants were mapped with the help of ArcGIS 10 and CorelDraw X5 as the last stage of the study.
As a result of the study, it was found out that, among others, the industrial facilities which particularly cover large areas in Istanbul are closing down rapidly and subsequent functional use goes towards a transition to real estate investments. Of the 291 plants identified in this study, the areas which are now subject to real estate investments account for 35% and idle plants constitute around 30% of such places.
Nowadays Istanbul has become a settlement area where services as a function are shaped predominantly by real estate investments, stand in a dominant position. As a conclusion, it can be said that in this process accompanied by deindustrialization, places with an altered functional use have emerged in many districts of the city.
Fikirtepe since 2005 has been subject of an urban regeneration project due to wear out over time and can not respond to needs of dwelling stock. In time, many spatial and social impacts due to the project has occured. To identify these effects study, respectively. Within the project area, espacially in İstanbul’s many neighborhoods where it is determined that the migration waves, in new locations with these waves of immigration what kind of movement that are experiencing economic and social objectives determined in the study are among the topics.
Data in order to achieve this goal in accordance with the various data received from the public sector, in addition, survey, interview and observation techniques have been applied in research area. The analysis of the survey data from Microsoft Excel and SPSS 21 have benefited, the resulting data are enriched with image data
scale. Among these, de-industrialization movements at country or continent scale seem to be mostly related to conditions
peculiar to the countries and international capital movements. Apart from that, the rent appears to gain importance in the context of discussion of de-industrialization in connection with space. One of the common characteristics of early industrialised countries is "being development". Being a developed country brings into the forefront certain economicIt is possible to trace the change created by economic policies applied in the world after the 1970s through different processes. In this scope, de-industrialization could be suggested as the easiest way of tracing the change caused by those policies on the space. The process of de-industrialization yields various results depending on the size of the scale. Among these, de-industrialization movements at country or continent scale seem to be mostly related to conditions
peculiar to the countries and international capital movements. Apart from that, the rent appears to gain importance in the context of discussion of de-industrialization in connection with space. One of the common characteristics of early industrialised countries is "being development". Being a developed country brings into the forefront certain economic and social outcomes. From the capital perspective, this implies increase in expenditures made for paying employees and
for the same of production without harming the environment, while decreasing profitability. Restoring profitability could be possible by shifting towards areas with less legal restrictions in economic and ecological contexts. In industry; replacement is characterised with the international capital movements towards areas with less inspection on
environmental problems as well as lower labour costs and weaker trade union organisation. In developed countries, the capital prefers pursuing production reliant on advanced technology rather than labour-intensive labour in industrial production. In the end, de-industrialisation, which is manifested through reduction in the number of employees in
production sector especially in economy of developed countries, also reveals itself as the process whereby industry started
to lose its share to service sector. The movement from developed to developing or underdeveloped countries for establishment of industrial facilities also discloses the effect of movement on space. The second aspect of deindustrialization emerges in narrower areas. As an example, closure or relocation of industrial facilities from central
cities can be mentioned. Although industrial plants in areas close to the city still outside it are encouraged at establishment phase, they are gradually surrounded by the city because of unplanned development. The most important factors forcing closure of industrial plants relate to meeting of the basic elements for production such as raw materials,
transportation, energy, labour force and emergence of economic or physical shortcomings in sale of products. Also increase in price of lands hosting the facilities seems to force closure or relocation of the industrial facilities.