Books by Seyfullah YILDIRIM
Pegem Akademi, 2024
Kültürel Miras ve Eğitim
Türk Cumhuriyetlerinde Bağımsızlık ve Devlet İnşa Süreci, 2018
Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay'dan Keloğlan'a), 2015
KalemKitap Yayınları, 2015
Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi Yayınları, 2017
Türklük Bilminde Gür Bir ses Prof. Dr. İsa Özkan'a Armağan, 2019
Toplumu derinden etkileyen olaylar zamanla tarihsel hafızadan koparak belirli bir
anlatıcının eli... more Toplumu derinden etkileyen olaylar zamanla tarihsel hafızadan koparak belirli bir
anlatıcının elinde bir takım olağanüstülükler kazanarak destanlaşırlar. Belirli bir kahraman merkezinde anlatılmaya başlanan bu olaylar artık tarihi gerçeklikten sıyrılarak halk muhayyilesine uygun bir hale gelmiş olurlar. Oluştukları toplumun milli kimliğinin meydana gelmesinde bir nevi aracı bir görevi olan destanların bu yönü onun siyasi gücünün bir göstergesi olarak da düşünülebilir. Bu tür tarihi kahramanların etrafında oluşan destanlara verilebilecek en iyi örneklerden biri de “Çora/ Şora Batır” destanıdır. Destan özellikle Kırım, Kazan ve Dobruca bölgelerinde yaşayan Tatar Türkleri ve Kazak Karakalpak, Kırgız ve Nogay Türkleri arasında yaygın olup destanın çok sayıda varyantı vardır. Çora/ Şora Batır 16. Yüzyılda yaşadığı düşünülen ve tarihi kaynaklarda da adı geçen bir tarihi bir kişiliktir. Tarihi kaynaklarda Çora Narikoviç ve Kara Çora adıyla iki Çora Batır’dan bahsedilmektedir. Azak bölgesinde yaşamış ve Rus tüccarlar ve elçilere çok sayıda saldırı düzenlemiş olan Kara Çora’nın destan kahramanı Çora Batır olduğu hususunda bilim adamlarının çoğu hemfikirdir. Çora Batır destanı hakkında 19. Yüzyıldan itibaren çok sayıda çalışma yapılmış bu çalışmalar özellikle Kazak Türkleri arasında çok yaygındır. Sovyetler Birliği döneminde ise kahramanlık konulu diğer bazı destanlara olduğu gibi Çora/ Şora Batır destanına da milli birlik duygusunu güçlendirerek insanları cesaretlendireceği düşünülerek hem yayımlanmasına hem de incelenmesine yasak getirilmiştir. Bu çalışmada türlü etkenler neticesinde destan formundan uzaklaşarak nesirleşmiş olan Dobruca Tatar Türkleri ve Kazak Türklerine ait olan Çora/ Şora Batır destanının masal adı altında kaynaklara geçmiş olan varyantları karşılaştırılacaktır.
Papers by Seyfullah YILDIRIM
folklor/edebiyat, 2024
Günümüz dünyasına mitik düşüncelerden, inançlardan birtakım kötü ruhlar yadigâr kalmıştır. Uyku i... more Günümüz dünyasına mitik düşüncelerden, inançlardan birtakım kötü ruhlar yadigâr kalmıştır. Uyku iblisleri de bu gruba dahil olan kötü ruhlardandır. Dünyadaki tüm kültürlerde bir karşılığı olan uyku iblisleri, mitik dönemin ve insan zihninin ortak ürünleridir. Türk kültüründe de konu ile ilgili olarak bu iblisler bulunmaktadır. Bu çalışmanın konusu ise Kafkasların bir uyku iblisi olan Bastırık’tır. Anadolu’da istisnasız her yerde inanıldığı görülen Karakura, Karabasan veya Albastı’nın isim, biçim ve işlevlerini yansıtmakta olan Bastırık’a kaynaklarda pek fazla yer verilmemiştir. Çalışmada, bu varlığın adında görülen “basmak” fiilinden hareketle aynı veya benzer isme sahip diğer kötü ruhları tespit ederek kültürel etkileşimi açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Günümüze kadar ulaşan çeşitli kültürlere ait tabletler, büyü metinleri, dualar ve freskler bu karşılaştırma imkânı vermektedir. Materyaller tahlil edildiğinde, uyku iblislerinde “baskılama, ezme”nin ortak bir motif olduğu, Bastırık’ın ise Türk halk inançlarındaki yansıması olan “basmak” köklü mitolojik varlıklar halkasına ait olduğu tespit edilmiştir. Araştırma Türk kültürüne ait mitolojik bir varlığın kültür içi çeşitlenmelerle birlikte tarih öncesi devirlerde gerçekleşen doğrudan veya dolaylı bir etkileşimle diğer kültürlere “basmak” kökünü koruyarak geçmiş olduğunu göstermiştir.
IJOESS International Journal of Eurasia Social Sciences, 2022
Each state has its own education system, and its goals and contents have been determined in line ... more Each state has its own education system, and its goals and contents have been determined in line with its own values. In the Kazakh education system, goals and contents were determined in accordance with the state policy, and the education of individuals began at a very young age, and children were educated in preschool education institutions. The historical and cultural structure of Kazakhstan was effective in determining the education system of Kazakhstan, the effects of oppression, assimilation and other changes experienced in the Tsarist and Soviet Union periods were also seen in the education system, in these periods, all Kazakh people were asked to turn into Soviet-type individuals and policies were implemented to achieve this goal in education. While N. Ilminskiy had effects such as giving Kazakh language as a separate language in the Kazakh education system, teaching Russian as the language of education, opening Russian schools, I. Altınsarin was accepted as the founder of Kazakh education system and Kazakh schools. With the end of the Soviet period and the declaration of independence on December 16, 1991, there were some changes in the Kazakh education system, whose roots were laid in earlier times, and the goals and contents for national cultural awareness were included in the education system. In our study, after giving general information about Kazakhstan, Kazakh education system and preschool education were discussed, then the names of special days and holidays celebrated in Kazakhstan and in Kazakh kindergartens were given. The study was conducted using a semi-structured interview and a document analysis method. As a result of the evaluation of the interviews with Kazakh participants, attention was drawn to the celebrations with the narrative tradition in preschool education in Kazakhstan, and it was determined that the transfer of culture through such activities began at a young age through education and that the children were intertwined with the culture by actively participating in these activities.
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2022
Altay Tıvaları, Tıva Cumhuriyeti dışında, Rusya'nın farklı bölgeleriyle Moğolistan'da yaşayan Tıv... more Altay Tıvaları, Tıva Cumhuriyeti dışında, Rusya'nın farklı bölgeleriyle Moğolistan'da yaşayan Tıva gruplarından biridir ve Sengel Tıvaları olarak da anılırlar. Varlıkları bilim dünyasınca tespit edildiği günden bu yana haklarında yeni bilgiler toplanmış ve yayımlanmıştır. Onları ilk keşfeden ve etnolojik verileri toplayan kişi ise Erika Taube'dir. Taube'nin Altay Tıvalarından derlemiş olduğu metinler arasında yer alan Bay Nazar adlı kahramanlık masalı, Türk Dünyasında farklı Türk toplulukları arasında bilinen destanlardan biri olan Er Töştük'ün masal formundaki bir türüdür. Çalışmada daha önce tam metni yayımlanmamış Bay Nazar masalının biçim ve içerik bakımından bu makalede bir incelemesi yapılmıştır. Çalışmada Bay Nazar kahramanlık masalı daha önceki Er Töştük çalışmalarında kullanılmamış olan Cusup Mamay varyantıyla mukayeseli bir şekilde ele alınmıştır Çalışmanın sonunda masalın Rusçadan Türkçeye serbest bir şekilde çevrilmiş metnine yer verilmiştir. Çalışmada ilk defa Erika Taube tarafından öne sürülen, Bay Nazar masalının Er Töştük anlatıları içerisindeki en eski varyant olduğu düşüncesiyle aynı doğrultuda sonuçlara ulaşılmıştır.
Bilig, 2022
The chart showing all the members of the genealogy, starting from the farthest ancestor of a pers... more The chart showing all the members of the genealogy, starting from the farthest ancestor of a person or family to him, is defined as the genealogy. These genealogies, called "Şejire" (шежіре) in Kazakh Turkish, are an important genre in Kazakh oral literature, and have long been sung by representatives of oral utterance tradition such as aqyn and zhyrau in oral tradition and delivered to the present day, and today they have been substantially in written form. Genealogies, although have undergone major changes when being verbally transmitted from generation to generation, are one of the most important sources of oral history. So much so that we learn many historical personalities and events, Oghuz Khan for the beginning, which is of great importance in Turkish history, from the so-called "Oghuznāma". Kazakh genealogy is seen to be particularly influenced by the works of Shajara-i Tarākima (Genealogy of the Turkmens) by Abu al-Ghazi Bahadur Khan and Jāmiʿ al-tawārīkh (Compendium of Chronicles) by Rashīd al-Dīn Hamadanī. In this article, we will focus on the genealogy tradition of Kazakh Turks and the perception of Turks in genealogies linking the Kazakhs to the Turkish origin and the individuals considered common among Turks will be tried to be pointed out.
Türkoloji Dergisi/ Türkologiya Jurnalı, 2020
Epics are a kind of memory of the societies in which they were formed in terms of history and cu... more Epics are a kind of memory of the societies in which they were formed in terms of history and culture. Therefore, we can follow the reflections of the adventures of societies in the historical process from epics. In epics, one of the genres with the most common performance tradition in the Turkish world, it is possible to find traces in accordance with every stage of social life. The projections of social acceptance and rejection and practices belonging to the world of belief can be followed through epics. One of the elements that belong to Turkish cultural life in epics is the tree. Especially in societies with the belief of Sky God / Shamanism, the tree, which is also associated with creation and reproduction, has found itself a place in epics in many different aspects. In this study, factors related to Turkey-located sagas of the trees transferred to Turkish Epic and Turkish World Epic will be assessed by classifying the frame and the concrete reality that they earn around the cult.
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2020
Tanzimat’la birlikte Batı kaynaklı olarak edebi geleneğimize girmeyen başlayan
yeni türlerle birl... more Tanzimat’la birlikte Batı kaynaklı olarak edebi geleneğimize girmeyen başlayan
yeni türlerle birlikte edebiyatımızda Yeni Türk/ Batı Tesirindeki Türk/ Modern
Türk Edebiyatı şeklinde isimlendirilen yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde
yeni edebi türler ve şekiller kullanılmaya başlanmakla beraber bu türlerin
ilk ürünleri bazen yeni konuları eski şekillerle bazen de yeni türleri eski konular
etrafında oluşturma şeklinde olmuştur. Türkçülük akımı, Milli Edebiyat dönemi
içerisinde ve Yeni Lisan hareketinin en önemli temsilcilerinden Ömer Seyfettin bu dönemin ve sade dil anlayışının en önemli temsilcilerinden biridir. Ömer Seyfettin eserlerinin konularını Türk kültürünün farklı dönemleri ve farklı kaynaklarından alırken doğrudan Türk Halk edebiyatı anlatı türünün örneklerinden faydalanmıştır. Onun halk kültürü temelli eserlerinin en güzel örneklerinden biri de “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesidir. Temelde halk arasında yaygın olarak anlatılmakta olan bir “kesik baş” efsanesi 16. yüzyıldaki tarihi olayların anlatıldığı ve Peçevî tarafından hazırlanmış olan tarih kitabına girmiş oradan da 20. yüzyılda Ömer
Seyfettin’in kaleminde edebi hikâyeye dönüşmüştür. Bu makalede edebi eserlerin oluşturulma süreçlerinde Türk Halk kültürü ürünlerinin önemi üzerinde durulacaktır.
Ömer Seyfettin’in “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesi kendisine kaynaklık eden tarih eseri çerçevesinde ele alınacak ve tarih kitabı ile edebi eser arasındaki
ilişki ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ömer Seyfettin’in hikâyesinin temeli olan “kesik baş” anlatılarının kökeniyle ilgili ana hatlarıyla bilgi verilecek fakat konu ile
ilgili benzer ve detaylı çalışmalar olduğu için geniş çaplı bir karşılaştırma yapılmayacaktır.
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2013
Özet : Bugün hâlâ canlılığını devam ettiren zengin bir sözlü geleneğe sahip olan Kazak Türkleri a... more Özet : Bugün hâlâ canlılığını devam ettiren zengin bir sözlü geleneğe sahip olan Kazak Türkleri arasında yaygın olan anlatı türlerinden birisi de dastanlardır. Türkiye Türkçesinde "halk hikâyesi" olarak adlandırılan dastan kavramı Kazak Türklerine Farsçadan geçmiştir. Genel anlamda kıssa, masal, hikaye vb. konuların kaynaklık ettiği dastanlar gelenekte manzum olarak dombıra eşliğinde veya belirli bir ezgiyle icra edilmişlerdir. Çalışma konumuz olan "Keklik ile Kuzgun" dastanına temel olan konular efsane özelliği göstermekte insanken şekil değiştirerek keklik, kuzgun ve saksa-ğan olan hayvanların bu dönüşümünü hikâye etmektedir. Çalışmamızda önce dastan kavramı üzerinde durulmuş sonra metnin değerlendirilmesi yapılmış ve çalışmanın sonunda da incelemeye esas olan dastan metni verilmiştir.
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2014
Kökleri çok eski zamanlarda saklı olan halk edebiyatı örnekleri Kazak Türkleri arasında XIX. Yüzy... more Kökleri çok eski zamanlarda saklı olan halk edebiyatı örnekleri Kazak Türkleri arasında XIX. Yüzyılın başına kadar sözlü bir şekilde, nesilden nesle aktarım yoluyla varlığını devam ettirmiştir. Diğer Türk boylarıyla birlikte Kazakların sözlü kültür ürünleriyle ilgili ilk çalışmalar Çarlık Rusya döneminde başlamıştır. Bu dönemde çalışma yapanlardan birisi de G. N. Potanin'dir. Potanin diğer Türk boyları arasında da varlığını destan ve masal şeklinde devam ettirmekte olan Er Töstik (Töştük) anlatısını Kazak Türkleri arasında derleyen ilk kişidir. Bu çalışmanın temel amacı daha önce Türkiye'de yayımlanmamış ve incelenmemiş olan bu metinleri ilim âlemine tanıtarak Kazak Türkleri arasındaki en önemli varyant ile benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymaktır. Çalışmamızın giriş kısmında Kazak Türklerinin masallarıyla ilgili çalışmalar hakkında bilgi verildikten sonra metinler arasında karşılaştırma yapılacaktır. Çalışmanın son kısmında ise metinlere yer verilecektir.
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2015
Günümüzde farklı coğrafyalarda yaşamakta olan Türk topluluklarının sözlü anlatılarındaki benzerli... more Günümüzde farklı coğrafyalarda yaşamakta olan Türk topluluklarının sözlü anlatılarındaki benzerlikler bu toplulukların tarihi süreç içerisinde hem köken hem de kültür birliği yapmış olduğunun şüphesiz en açık göstergelerinden birisidir. Türk Dünyasında Altaylardan Anadolu’ya kadar, tür olarak bazen farklı isimlendirilmekle beraber, geniş bir alana yayılmış olan anlatılardan birisi de Alpamıs destanıdır. Alpamıs destanının Kazaklar arasında kaynaklarada masal olarak adlandırılan varyantları da bulunmaktadır. Bu çalışmada Alpamıs’ın Kazaklar arasında yayımlanmış olan ilk destan versiyonu ile bu destanın Alpamıs, Altı Jasar Alpamıs (Altı Yaşındaki Alpamıs) ve Jelkildek adlı kaynaklarda masalı olarak adlandırılmış olan varyantları şekil ve muhteva açısından karşılaştırılacak ve türün adlandırılması meselesi üzerinde durulacaktır.
Türk Bilig, 2015
Tarihi seyir içerisinde Türkistan coğrafyasında yaşayan ve sözlü kültür
geleneğini tüm canlılığıy... more Tarihi seyir içerisinde Türkistan coğrafyasında yaşayan ve sözlü kültür
geleneğini tüm canlılığıyla devam ettiren en önemli Türk Topluluklarından birisi de hiç şüphesiz Kazaklardır. Yakın tarihlere kadar yaylak kışlak hayatı yaşadıkları için sözlü gelenek canlılığını korumuş ve sözlü kültür unsurlarıyla bu kültürün aktarıcıları büyük bir öneme sahip olmuşlardır. Geleneğin aktarıcılarının en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz akınlardır. Akınlar hem şair hem aytıs (atışma) ustası hem de yeri geldiğinde destan icracısı olmuşlardır. Kazak akınlık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi de hiç şüphesiz Süyinbay Aranolı’dır. Bu
çalışmada Süyinbay hakkında bilgi verildikten sonra onun anlatmış olduğu destanlar üzerinde durulacaktır.
Turkish Studies, 2012
İnsan dış dünyayı tanıma ve tanımlama sürecinde çaresiz kaldığı
durumlarda çevresini kendisine gö... more İnsan dış dünyayı tanıma ve tanımlama sürecinde çaresiz kaldığı
durumlarda çevresini kendisine göre düşünüp değerlendirerek yapı,
köken ve oluşumla ilgili birtakım düşünceler geliştirmiştir. Zamanla
değişen ve gelişen bu düşünce serüveni sözlü türlerin oluşmasını
sağlamıştır. İşte bizim yaşadığımız dünyayı tanımlama ve
anlamlandırma sürecimizin ürünü olan türlerden birisi de efsanedir.
Kısa, üslup özelliklerinden yoksun, gerçek olduğuna inanılan, terbiyevî
karakterdeki anlatmalardır ve bize davranışlarımızın sonucuyla ilgili
olarak birtakım çıkarımlarda bulunur. İnceleme konusu olarak ele
alınan Kazak Türklerinde efsane kavramı genel olarak “aŋız”, “äpsana”
ve “hikayat” gibi kavramlarla ifade edilir. Kazak Türklerinin efsaneleriyle
ilgili çalışma yapan araştırmacılar farklı sınıflandırmalarda bulunmakla
birlikte genel olarak Kazak Türklerinin efsanelerini tarihî ve toponomik
olmak üzere iki ana başlık altında ele almışlardır. Bu makalede yer-su
adlarının veriliş nedenlerini açıklayan yirmi toponomik efsane ele
alınarak bir sınıflandırma denemesinde bulunulmuş ve bu efsanelerin
Türk kültürü ve mitolojisi içerisindeki yeri belirtilmeye çalışılmıştır
Turkish Studies, 2015
Sözlü kültür unsurları toplumların tarihî süreç içerisinde başlarından geçen hadiselerin ve yaşam... more Sözlü kültür unsurları toplumların tarihî süreç içerisinde başlarından geçen hadiselerin ve yaşamış oldukları tecrübelerin bir nevi yazılı olmayan kayıtlarıdır. Tarihî süreç içerisinde türlü sebeplerle coğrafya değiştiren topluluklar gittikleri yeni coğrafyaya elbette bu tecrübelerini de birlikte götürürler. Taşınan bu geleneksel ve kültürel unsurlarda zamanla türlü sebeplere bağlı olarak bir takım değişiklikler meydana gelir ve bu unsurlar yeni formlar kazanarak varlıklarını devam ettirirler. Kazanılan yeni formlar farklı coğrafyalarda yaşayan toplulukların geçmişin belirli bir anında kültürel ve köken birliği yaşamış olduklarının en önemli göstergelerinden biridir. Bugün Türk Dünyasının farklı coğrafyalarında değişik isimlerle anılan Türk boyları arasındaki bağı göstermesi açısından halk edebiyatı ürünleri arasındaki benzerliklerin ortaya konulması büyük bir önem arz etmektedir. Türk boylarının halk edebiyatı ürünlerinde görülen tiplerden birisi de Kazaklar arasında Jalmavız olarak adlandırılan tiptir. Jalmavız Türk boyları tarafından farklı kavramlarla adlandırılmaktadır. Jalmavıza fonksiyon olarak benzeyen tip Anadolu sahasında nadir olarak görülür ve Congalaz olarak adlandırılır. Bu çalışmada Kazak sözlü anlatılarındaki Jalmavız tipinin genel özelliklerine yer verildikten sonra Kazaklar arasında derlenmiş olan “Karaüyrek (Karaördek)” masalı ile Mersin-Silifke’de derleniş olan “Congalaz Karısı” masalı mukayese edilecek ve tipin temel özellikleri ortaya konmaya çalışılacaktır.
Conference Presentations by Seyfullah YILDIRIM
III. Uluslararası Serikbol Kondıbay ve Türk Mitolojisi Araştırmaları Sempozyumu, 2022
One of the important scientists of Kazakh mythology research is Serikbol Kondibay (1968-2004). Ko... more One of the important scientists of Kazakh mythology research is Serikbol Kondibay (1968-2004). Kondibay has completed numerous studies related to mythology in his 36-year life. We can say that the most important of them is the four-volume work of the Arghikazak Mifologiya (Ancient Kazakh Mythology), which is considered the most important. In this work, Kondibay has studied the issues of Kazakh mythic thought in a comparative way, both historically, culturally and morphologically. One of the topics that Kondibay examines in his works is the concept of kempir, that is, a witch. In general, Kempir is a type encountered in both fairy tales and epics in Kazakh anonymous folk literature products. This type is called by different concepts in the Turkish world, and in the field of Turkey, as a rule, the witch is referred to as the Congalaz Wife in some regions. Kondibay classified the types of kempir encountered in Kazakh folk literature products as jalmaviz kempir, mistan (mestan) kempir, masati kempir, jädigör kempir, jalgız közdi (one-eyed) kempir, kuv ayak kempir, kuv bas kempir, karğa butti kempir. He evaluated the characteristics of each of them and their relationship with traditions and customs in terms of mythological origin. In this study, we will give Kondıbay's views on the concept of kempir, which he included in his work. In addition, we will try to consider fairy tales and epics in Kazakh folk literature, especially with examples of heroic tales that have fairy-tale features on the one hand and epic on the other.
Uploads
Books by Seyfullah YILDIRIM
anlatıcının elinde bir takım olağanüstülükler kazanarak destanlaşırlar. Belirli bir kahraman merkezinde anlatılmaya başlanan bu olaylar artık tarihi gerçeklikten sıyrılarak halk muhayyilesine uygun bir hale gelmiş olurlar. Oluştukları toplumun milli kimliğinin meydana gelmesinde bir nevi aracı bir görevi olan destanların bu yönü onun siyasi gücünün bir göstergesi olarak da düşünülebilir. Bu tür tarihi kahramanların etrafında oluşan destanlara verilebilecek en iyi örneklerden biri de “Çora/ Şora Batır” destanıdır. Destan özellikle Kırım, Kazan ve Dobruca bölgelerinde yaşayan Tatar Türkleri ve Kazak Karakalpak, Kırgız ve Nogay Türkleri arasında yaygın olup destanın çok sayıda varyantı vardır. Çora/ Şora Batır 16. Yüzyılda yaşadığı düşünülen ve tarihi kaynaklarda da adı geçen bir tarihi bir kişiliktir. Tarihi kaynaklarda Çora Narikoviç ve Kara Çora adıyla iki Çora Batır’dan bahsedilmektedir. Azak bölgesinde yaşamış ve Rus tüccarlar ve elçilere çok sayıda saldırı düzenlemiş olan Kara Çora’nın destan kahramanı Çora Batır olduğu hususunda bilim adamlarının çoğu hemfikirdir. Çora Batır destanı hakkında 19. Yüzyıldan itibaren çok sayıda çalışma yapılmış bu çalışmalar özellikle Kazak Türkleri arasında çok yaygındır. Sovyetler Birliği döneminde ise kahramanlık konulu diğer bazı destanlara olduğu gibi Çora/ Şora Batır destanına da milli birlik duygusunu güçlendirerek insanları cesaretlendireceği düşünülerek hem yayımlanmasına hem de incelenmesine yasak getirilmiştir. Bu çalışmada türlü etkenler neticesinde destan formundan uzaklaşarak nesirleşmiş olan Dobruca Tatar Türkleri ve Kazak Türklerine ait olan Çora/ Şora Batır destanının masal adı altında kaynaklara geçmiş olan varyantları karşılaştırılacaktır.
Papers by Seyfullah YILDIRIM
yeni türlerle birlikte edebiyatımızda Yeni Türk/ Batı Tesirindeki Türk/ Modern
Türk Edebiyatı şeklinde isimlendirilen yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde
yeni edebi türler ve şekiller kullanılmaya başlanmakla beraber bu türlerin
ilk ürünleri bazen yeni konuları eski şekillerle bazen de yeni türleri eski konular
etrafında oluşturma şeklinde olmuştur. Türkçülük akımı, Milli Edebiyat dönemi
içerisinde ve Yeni Lisan hareketinin en önemli temsilcilerinden Ömer Seyfettin bu dönemin ve sade dil anlayışının en önemli temsilcilerinden biridir. Ömer Seyfettin eserlerinin konularını Türk kültürünün farklı dönemleri ve farklı kaynaklarından alırken doğrudan Türk Halk edebiyatı anlatı türünün örneklerinden faydalanmıştır. Onun halk kültürü temelli eserlerinin en güzel örneklerinden biri de “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesidir. Temelde halk arasında yaygın olarak anlatılmakta olan bir “kesik baş” efsanesi 16. yüzyıldaki tarihi olayların anlatıldığı ve Peçevî tarafından hazırlanmış olan tarih kitabına girmiş oradan da 20. yüzyılda Ömer
Seyfettin’in kaleminde edebi hikâyeye dönüşmüştür. Bu makalede edebi eserlerin oluşturulma süreçlerinde Türk Halk kültürü ürünlerinin önemi üzerinde durulacaktır.
Ömer Seyfettin’in “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesi kendisine kaynaklık eden tarih eseri çerçevesinde ele alınacak ve tarih kitabı ile edebi eser arasındaki
ilişki ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ömer Seyfettin’in hikâyesinin temeli olan “kesik baş” anlatılarının kökeniyle ilgili ana hatlarıyla bilgi verilecek fakat konu ile
ilgili benzer ve detaylı çalışmalar olduğu için geniş çaplı bir karşılaştırma yapılmayacaktır.
geleneğini tüm canlılığıyla devam ettiren en önemli Türk Topluluklarından birisi de hiç şüphesiz Kazaklardır. Yakın tarihlere kadar yaylak kışlak hayatı yaşadıkları için sözlü gelenek canlılığını korumuş ve sözlü kültür unsurlarıyla bu kültürün aktarıcıları büyük bir öneme sahip olmuşlardır. Geleneğin aktarıcılarının en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz akınlardır. Akınlar hem şair hem aytıs (atışma) ustası hem de yeri geldiğinde destan icracısı olmuşlardır. Kazak akınlık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi de hiç şüphesiz Süyinbay Aranolı’dır. Bu
çalışmada Süyinbay hakkında bilgi verildikten sonra onun anlatmış olduğu destanlar üzerinde durulacaktır.
durumlarda çevresini kendisine göre düşünüp değerlendirerek yapı,
köken ve oluşumla ilgili birtakım düşünceler geliştirmiştir. Zamanla
değişen ve gelişen bu düşünce serüveni sözlü türlerin oluşmasını
sağlamıştır. İşte bizim yaşadığımız dünyayı tanımlama ve
anlamlandırma sürecimizin ürünü olan türlerden birisi de efsanedir.
Kısa, üslup özelliklerinden yoksun, gerçek olduğuna inanılan, terbiyevî
karakterdeki anlatmalardır ve bize davranışlarımızın sonucuyla ilgili
olarak birtakım çıkarımlarda bulunur. İnceleme konusu olarak ele
alınan Kazak Türklerinde efsane kavramı genel olarak “aŋız”, “äpsana”
ve “hikayat” gibi kavramlarla ifade edilir. Kazak Türklerinin efsaneleriyle
ilgili çalışma yapan araştırmacılar farklı sınıflandırmalarda bulunmakla
birlikte genel olarak Kazak Türklerinin efsanelerini tarihî ve toponomik
olmak üzere iki ana başlık altında ele almışlardır. Bu makalede yer-su
adlarının veriliş nedenlerini açıklayan yirmi toponomik efsane ele
alınarak bir sınıflandırma denemesinde bulunulmuş ve bu efsanelerin
Türk kültürü ve mitolojisi içerisindeki yeri belirtilmeye çalışılmıştır
Conference Presentations by Seyfullah YILDIRIM
anlatıcının elinde bir takım olağanüstülükler kazanarak destanlaşırlar. Belirli bir kahraman merkezinde anlatılmaya başlanan bu olaylar artık tarihi gerçeklikten sıyrılarak halk muhayyilesine uygun bir hale gelmiş olurlar. Oluştukları toplumun milli kimliğinin meydana gelmesinde bir nevi aracı bir görevi olan destanların bu yönü onun siyasi gücünün bir göstergesi olarak da düşünülebilir. Bu tür tarihi kahramanların etrafında oluşan destanlara verilebilecek en iyi örneklerden biri de “Çora/ Şora Batır” destanıdır. Destan özellikle Kırım, Kazan ve Dobruca bölgelerinde yaşayan Tatar Türkleri ve Kazak Karakalpak, Kırgız ve Nogay Türkleri arasında yaygın olup destanın çok sayıda varyantı vardır. Çora/ Şora Batır 16. Yüzyılda yaşadığı düşünülen ve tarihi kaynaklarda da adı geçen bir tarihi bir kişiliktir. Tarihi kaynaklarda Çora Narikoviç ve Kara Çora adıyla iki Çora Batır’dan bahsedilmektedir. Azak bölgesinde yaşamış ve Rus tüccarlar ve elçilere çok sayıda saldırı düzenlemiş olan Kara Çora’nın destan kahramanı Çora Batır olduğu hususunda bilim adamlarının çoğu hemfikirdir. Çora Batır destanı hakkında 19. Yüzyıldan itibaren çok sayıda çalışma yapılmış bu çalışmalar özellikle Kazak Türkleri arasında çok yaygındır. Sovyetler Birliği döneminde ise kahramanlık konulu diğer bazı destanlara olduğu gibi Çora/ Şora Batır destanına da milli birlik duygusunu güçlendirerek insanları cesaretlendireceği düşünülerek hem yayımlanmasına hem de incelenmesine yasak getirilmiştir. Bu çalışmada türlü etkenler neticesinde destan formundan uzaklaşarak nesirleşmiş olan Dobruca Tatar Türkleri ve Kazak Türklerine ait olan Çora/ Şora Batır destanının masal adı altında kaynaklara geçmiş olan varyantları karşılaştırılacaktır.
yeni türlerle birlikte edebiyatımızda Yeni Türk/ Batı Tesirindeki Türk/ Modern
Türk Edebiyatı şeklinde isimlendirilen yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde
yeni edebi türler ve şekiller kullanılmaya başlanmakla beraber bu türlerin
ilk ürünleri bazen yeni konuları eski şekillerle bazen de yeni türleri eski konular
etrafında oluşturma şeklinde olmuştur. Türkçülük akımı, Milli Edebiyat dönemi
içerisinde ve Yeni Lisan hareketinin en önemli temsilcilerinden Ömer Seyfettin bu dönemin ve sade dil anlayışının en önemli temsilcilerinden biridir. Ömer Seyfettin eserlerinin konularını Türk kültürünün farklı dönemleri ve farklı kaynaklarından alırken doğrudan Türk Halk edebiyatı anlatı türünün örneklerinden faydalanmıştır. Onun halk kültürü temelli eserlerinin en güzel örneklerinden biri de “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesidir. Temelde halk arasında yaygın olarak anlatılmakta olan bir “kesik baş” efsanesi 16. yüzyıldaki tarihi olayların anlatıldığı ve Peçevî tarafından hazırlanmış olan tarih kitabına girmiş oradan da 20. yüzyılda Ömer
Seyfettin’in kaleminde edebi hikâyeye dönüşmüştür. Bu makalede edebi eserlerin oluşturulma süreçlerinde Türk Halk kültürü ürünlerinin önemi üzerinde durulacaktır.
Ömer Seyfettin’in “Başını Vermeyen Şehit” adlı hikâyesi kendisine kaynaklık eden tarih eseri çerçevesinde ele alınacak ve tarih kitabı ile edebi eser arasındaki
ilişki ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ömer Seyfettin’in hikâyesinin temeli olan “kesik baş” anlatılarının kökeniyle ilgili ana hatlarıyla bilgi verilecek fakat konu ile
ilgili benzer ve detaylı çalışmalar olduğu için geniş çaplı bir karşılaştırma yapılmayacaktır.
geleneğini tüm canlılığıyla devam ettiren en önemli Türk Topluluklarından birisi de hiç şüphesiz Kazaklardır. Yakın tarihlere kadar yaylak kışlak hayatı yaşadıkları için sözlü gelenek canlılığını korumuş ve sözlü kültür unsurlarıyla bu kültürün aktarıcıları büyük bir öneme sahip olmuşlardır. Geleneğin aktarıcılarının en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz akınlardır. Akınlar hem şair hem aytıs (atışma) ustası hem de yeri geldiğinde destan icracısı olmuşlardır. Kazak akınlık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi de hiç şüphesiz Süyinbay Aranolı’dır. Bu
çalışmada Süyinbay hakkında bilgi verildikten sonra onun anlatmış olduğu destanlar üzerinde durulacaktır.
durumlarda çevresini kendisine göre düşünüp değerlendirerek yapı,
köken ve oluşumla ilgili birtakım düşünceler geliştirmiştir. Zamanla
değişen ve gelişen bu düşünce serüveni sözlü türlerin oluşmasını
sağlamıştır. İşte bizim yaşadığımız dünyayı tanımlama ve
anlamlandırma sürecimizin ürünü olan türlerden birisi de efsanedir.
Kısa, üslup özelliklerinden yoksun, gerçek olduğuna inanılan, terbiyevî
karakterdeki anlatmalardır ve bize davranışlarımızın sonucuyla ilgili
olarak birtakım çıkarımlarda bulunur. İnceleme konusu olarak ele
alınan Kazak Türklerinde efsane kavramı genel olarak “aŋız”, “äpsana”
ve “hikayat” gibi kavramlarla ifade edilir. Kazak Türklerinin efsaneleriyle
ilgili çalışma yapan araştırmacılar farklı sınıflandırmalarda bulunmakla
birlikte genel olarak Kazak Türklerinin efsanelerini tarihî ve toponomik
olmak üzere iki ana başlık altında ele almışlardır. Bu makalede yer-su
adlarının veriliş nedenlerini açıklayan yirmi toponomik efsane ele
alınarak bir sınıflandırma denemesinde bulunulmuş ve bu efsanelerin
Türk kültürü ve mitolojisi içerisindeki yeri belirtilmeye çalışılmıştır