Kültürü, kümülatif bilginin bir göstergesi olarak kabul etmeye çok yatkın bir ortam söz konusu. Böyle bir hâl içinde, herhangi biri, sahip olduğu bilgi yığılmasını kendi entelektüel yetkinliğine dair bir kanıt olarak sunabilir kolaylıkla.... more
Kültürü, kümülatif bilginin bir göstergesi olarak kabul etmeye çok yatkın bir ortam söz konusu. Böyle bir hâl içinde, herhangi biri, sahip olduğu bilgi yığılmasını kendi entelektüel yetkinliğine dair bir kanıt olarak sunabilir kolaylıkla. Salt bilgi yığılmasından ibaret bir kültürlülük hâli, söz gelimi, biraz yabancı dil bilen, az da felsefe ya da edebiyat bilgisine sahip birinin başkalarının açığını bulmaya, onları aşağılamaya yönelik hevesli girişimlerini yüceltecek, normal karşılayacak bir "entelektüel" ortam yaratır. Nitekim, eğer kültür ansiklopedik bilginin temellükü ise, bu sağlandığında farklı düşünenleri yargılamak, hatta aşağılamak da olanaklı hâle gelmiştir artık. Ne kadar entelektüel olunduğu, kendisini ürettikleriyle, yazdıklarıyla ortaya koymuş kişilerin açıklarını bularak (ki buna bile razı olunabilir; nitekim, bir düşünce insanının açığını bulabilmek bir yoğun bir çaba gerektirir) ya da herhangi bir cümlesini bağlamından kopararak alıntılayıp üzerine "bomboş" yazarak ilân edilebilir. Nasılsa, neredeyse tüm meselenin salt görünmek olduğu mecralarda böylesi bir entelektüel girişimin alıcısı yeterli sayıda vardır elbet. Fakat, bu durumda gerçekleşen yıkıcı bir entelektüalizmdir. Sahip olduğu, öğrendiği ve öğreneceği bilgiyi kendini inşa etmek ya da üretmek, yaratmak yolunda kullanmak yerine saygı duyulan kimilerini değersizleştirme yolunda kullanmayı normal kabul eder bu entelektüalizm. Antonio Gramsci'nin, Romain Rolland'a atıfla, "zayıf ve renksiz entelektüalizm" olarak adlandırdığı durumdur bu. Gramsci, bu bağlamda, kültürü salt ansiklopedik bilginin yığışımı olarak kabul etmenin onu zararlı bir biçime dönüştürmek olduğundan söz eder. Kültürü, özellikle işçi sınıfı açısından zararlı bir ele alış biçimidir bu. Öyle ki, böylesi bir kültür anlayışı "uyumsuz insanların" yaratılmasına yol açar. Söz konusu uyumsuzlar, "belli sayıda olgu ve tarihi ezberlemiş oldukları için insanlığın geri kalanından üstün olduğuna inanan ve bu ezberledikleri şeyleri her fırsatta tekrarlayan, böylece bunları kendileriyle diğerleri arasında neredeyse bir bariyer haline getiren" insanlardır. Bu insanların toplumsal hayatta neden oldukları yıkım ise meselenin ayrı bir boyutu. Üstelik, asıl tehlike burada. Nitekim, Gramsci'nin ifade ettiği gibi, bu zayıf entelektüalizmin sonucu olan ve "tüberküloz ya da frengi mikrobunun bedenin güzelliği üzerinde yarattığı tahribattan daha büzyük bir tahribatı
- by Oğuzhan Birsen
- •