Özet Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yüzünü dönmeye başladığı yıllarda, henüz Tanzimat Fermanı yeni yayınlanmışken, halk ferdi hakları tartışmaya yeni başlamışken, kadına ilk defa hakları üzerine konuşma fırsatı sunulurken Şemseddin Sami...
moreÖzet
Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yüzünü dönmeye başladığı yıllarda, henüz Tanzimat Fermanı yeni yayınlanmışken, halk ferdi hakları tartışmaya yeni başlamışken, kadına ilk defa hakları üzerine konuşma fırsatı sunulurken Şemseddin Sami kadınlar üzerine konuşulması gerektiğini ortaya koyan ilk Osmanlı aydınlarından birisi olmuştur. Edebiyatımızda ve Türk dili alanında pek çok yeniliğin öncü ismi olan Şemseddin Sami, kadını Osmanlı Medeniyeti’nin temel taşlarından birisi olarak görmektedir. Kadının eğitilmesinin çok önemli olduğunu düşünür, kadın eğitilirse daha bilinçli çocuklar yetiştirerek, geleceğe daha sağlam bireylerle ilerlenebileceğine inanmaktadır. İyi bir eş veya iyi bir anne olabilmesi için dahi kadının eğitilmesi gerektiği görüşündedir. Döneminde kadının aktif iş hayatında yer alabilmesi ihtimaline inanılmamasına rağmen, Şemseddin Sami kadının ev işleri ve anneliğin yanı sıra çalışıp, erkek gibi eve ve millete katkıda bulunabileceğine inanmaktadır. Kadın üzerine ortaya konulan bu fikirler sadece bizim coğrafyamız için değil, Batı coğrafyası için de yenidir. Kadının erkekler gibi eğitilmesi, haklara sahip olması, bugüne baktığımızda seçme ve seçilme hakkına sahip olması o dönemde muasır olarak görülen Batı medeniyetinde dahi henüz bu şekilde ortaya konulmamıştır. Şemseddin Sami, eserinde Avrupalı kadın ile İslamiyet’in emrettiği şekilde yaşayan kadını da mukayese ederek, Batı’nın Müslüman kadınlara karşı olan önyargılarına cevap vermektedir. Batı’da eş seçme özgürlüğü bulunmayan kadına, İslamiyet’in verdiği değeri anlatır. Bu münasebetle bakıldığında sadece Osmanlı Medeniyeti açısından değil, dünya insan hakları ve kadın-erkek eşitliği açısından da önem arz eden bu eser ışığında Tanzimat aydının kadına tanıdığı haklar ve günümüzde bu hakların geldiği nokta irdelenmeye çalışılacaktır. Modern dünyanın geldiği nokta çevresinde, kadın haklarında oluşan yeni ihlaller ve eksiklikler ortaya konularak, medeniyetimizin kadın üzerine kat ettiği yollar takip edilmeye çalışılacaktır. Edebiyatın önemli bir döneminde ortaya konmuş, bu risale üzerinden kadının yeri ele alınmaya çalışılacaktır. Makalenin ilk bölümü Şemseddin Sami’nin “Kadınlar Risalesi” ve Tanzimat Dönemi aydınlarının kadın algısı üzerine olacaktır. Daha sonra Tanzimat Dönemi’nden günümüze kadının toplumda değişen rolü ve problemleri üzerinde durulacak, dönemler üzerinden mukayeselerle günümüz kadınlarının problemleri tespit edilmeye çalışılacaktır.