Soguk Savas’in bitmesi ve Sovyetler Birligi’nin 1990’li yillarda dagilmasindan sonra Orta Asya Tu... more Soguk Savas’in bitmesi ve Sovyetler Birligi’nin 1990’li yillarda dagilmasindan sonra Orta Asya Turk Cumhuriyetleri ve bagimsizligina kavusan Turk ve Akraba Topluluklar ile Turkiye arasinda baslayan iktisadi, siyasal ve kulturel iliskiler etkilerini egitim alaninda uygulamaya konulan projelerde gostermistir. Turk Milli Egitim Bakanligi, bolgeye yonelik egitim calismalari yaninda kulturel, edebi, cografi ve tarihi birlikteligi ogrenciye aktarabilmek icin ders kitaplarinda Orta Asya ile ilgili metinler, gorseller ve haritalar eklemistir. Calismada bu baglamdan yola cikilarak ortaogretim din kulturu ve ahlak bilgisi ders kitaplarinda, Orta Asya Turk Cumhuriyetleri analiz edilecektir.
Hegemony has been the key concept of political literature after Antonio Gramsci, who was an Itali... more Hegemony has been the key concept of political literature after Antonio Gramsci, who was an Italian philosopher, used it. "Hegemony," which was first mentioned by Gramsci in the context of the practice of hegemony construction by a dominating class on social areas. Basic definition, is the concept of "governing with assent. " International perspective says that the hegemony, which is built by the dominating class by universalizing its own benefits as common benefits, thus establishing an intellectual/moral/ideological leadership and organizing the public assent, is the realization of a historical project based on the consensus among the dominating classes ofpredominant countries. In this project, the consensus between the financial powers-ideologiesorganizations was achieved.<br> Energy, especially after oil started to be used in mid 1800s and it has become the most important production and transportation matter after 1900s, brought about its prevailing imp...
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2022
Afghanistan has been an important country in Turkish foreign policy. The Republic of Turkey, whic... more Afghanistan has been an important country in Turkish foreign policy. The Republic of Turkey, which has given great support to Afghanistan’s Turkic people especially since the 1970s, has continued this support by strengthening it to the extent of its possibilities in the upcoming periods. During the reigns of Kenan Evren, Turgut Özal and Süleyman Demirel, important attempts were made to protect and strengthen the Turkish presence in Afghanistan. In this article, the policies followed by the Turkish governments towards Afghanistan’s Turkic people will be analyzed there after the establishment of the Erkin Turkestan Party in the 1970s. The question to be responded in this study is "What kind of policy has Turkey followed towards Afghanistan Turkic people since the 1970s, and is this policy can be described as supra-the party line?" In the first part of the article, Turkey's policies towards Afghanistan’s Turkic people until the 1970s will be given in general terms within the framework of a historical background. In the second part, the establishment of the Erkin Turkistan Party and the activities of its leader Abdulkerim Mahdum will be discussed. Then, the issue of Turkey's acceptance of immigrants from Afghanistan in 1982 will be resolved. In the next section, the supra-the party line approach of the Turkish governments will be examined within the framework of Turkey's support to the Erkin Turkistan Party. Finally, Turkey's support to Rashid Dostum and attempts to establish a "Turkish State" in Northern Afghanistan will be discussed.
Özet
Afganistan, Türk dış politikasında daima önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne büyük destek veren Türkiye Cumhuriyeti, ilerleyen dönemlerde de bu desteğini imkânları ölçüsünde sürdürmüştür. Kenan Evren, Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde Afganistan’daki Türk varlığını korumak ve güçlendirmek için önemli girişimlere imza atılmıştır. Bu makalede, 1970’li yıllarda Erkin Türkistan Partisi’nin kurulmasını müteakiben Türk hükûmetlerinin Afganistan Türklüğüne yönelik izlemiş oldukları politikalar analiz edilmektedir. Bu çalışmada cevap aranan soru “Türkiye 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne yönelik nasıl bir politika izlemiştir ve bu politika partiler üstü olarak nitelenebilir mi?” şeklinde formüle edilmektedir. Makalede ilkin 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin Afganistan Türklüğüne yönelik izlediği politikalar genel hatlarıyla tarihsel arka plan çerçevesinde verilmektedir. İkinci bölümde, Erkin Türkistan Partisi’nin kuruluşu ve parti lideri Abdülkerim Mahdum’un faaliyetleri ele alınmaktadır. Daha sonra ise Türkiye’nin 1982 yılında Afganistanlı göçmenleri kabulü konusu çözümlenmektedir. Bir sonraki bölümde, Erkin Türkistan Partisi’ne Türkiye’nin verdiği destekler çerçevesinde Türk hûkümetlerinin partiler üstü yaklaşımı irdelenmektedir. Son olarak Türkiye’nin Raşid Dostum’a verdiği destek ve Kuzey Afganistan’da bir “Türk Devleti” kurma girişimleri ele alınmaktadır
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi , 2017
Balkanlar coğrafi önemi nedeniyle tarihte birçok defa istilaya uğramış, antik Yunan, Roma ve Osma... more Balkanlar coğrafi önemi nedeniyle tarihte birçok defa istilaya uğramış, antik Yunan, Roma ve Osmanlı gibi birçok büyük uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerden Osmanlı’nın söz konusu coğrafya üzerinde bıraktığı etkiler günümüze kadar sürmektedir. Balkan devletlerinde Türk harsının ve folklorunun izleri yoğun bir şekilde görülmektedir. Özellikle 1990’lı yıllar ile birlikte (bölgede komünist ve sosyalist yönetimlerin yıkılması) Balkanlar konusundaki mevcut Türk yazınının belli ölçülerde üretken olduğunun altını çizmekte fayda vardır. Bu bağlamda vurgulanması gereken diğer bir husus ise mevcut çalışmaların genelde Osmanlı dönemi Balkan tarihi, özelde ise Balkanlar’da Osmanlı mirası üzerine yoğunlaşmış olduğudur. Gene Türk siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler yazınında bu alanda yapılan araştırmalar Avrupa’ya göre bir hayli geridedir. Bilhassa Balkan Türklüğü ve onların sorunlarıyla ilgili güncel eserler yok denecek kadar azdır. Tahlili yapılan bu eseri, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler disiplinlerinde büyük bir eksikliği giderecek öncü bir çalışma olarak değerlendirmek mümkündür. Balkan ülkelerinde uygulanan Türkçe politikaları günümüze kadar kapsamlı bilimsel çalışmalara konu olmamıştır. Editörlüğünü Fahri Türk’ün üstlendiği “Balkanlarda Yaşayan Türk Azınlıkları ve Türkçeye Yönelik Dil Politikaları” isimli derleme kitap on bölümden oluşmakta ve her bölümde farklı bir Balkan devletinin konuyla ilgili yaklaşımı incelenmektedir. Eserde konu bütünlüğünün sağlanması amacıyla her devlet için öncelikle ülkede yaşayan Türklerin nüfusu, nüfusun zaman içindeki değişimi ortaya konulmuş ve diğer etnik gruplarla karşılaştırmalar yapılmıştır. İkinci olarak Türkçenin kamusal alanda kullanılmasını etkileyen anayasal çerçeve retrospektif bir bakış açısıyla anlatılmıştır. Gene çalışmanın her bölümünde söz konusu ülkenin dil ve kültür ile ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları tespit edilerek bunların Türkçeye yönelik tutumları ortaya konmuştur.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2017
Tanıl Bora tarafından “Cereyanlar Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” başlığıyla kaleme alınan bu eser... more Tanıl Bora tarafından “Cereyanlar Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” başlığıyla kaleme alınan bu eser 2017 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Eser çıktığı ilk günden itibaren Türk bilim camiasında ve basında sıkça olumlu/olumsuz eleştirilere maruz kalmış olsa da bu durum eserin tirajının bir hayli artmasına yol açmıştır. Eser hem içerik hem de dil ve üslup yönünden bir takım insanlar tarafından adeta yerlere göklere sığdırılamazken, bazı eleştirmenler tarafından ise anlatımı ağdalı ve girift olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir. Eserin “Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” alt başlığında, Türkiye’nin görüp geçirdiği siyasi akımlar, bu akımların fikirsel ve eylemsel altyapıları ortaya konulmaktadır. Yazar, eserin sunuş bölümünde bu kitabı yazma amacının bir düşünce tarihi okuması yapmak olmadığından, bilâkis bir ideoloji tarihi yazmayı hedeflendiğinden bahsetmektedir.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2017
Mevcut yazında Tacikistan’la ilgili kapsamlı ve titiz bir çalışma bulmak neredeyse olanaksızdır. ... more Mevcut yazında Tacikistan’la ilgili kapsamlı ve titiz bir çalışma bulmak neredeyse olanaksızdır. Yazındaki bu boşluk Fahri Türk tarafından kaleme alınan ve Astana Yayınları tarafından neşredilen, “Güneşin Ayaklarındaki Ülke Tacikistan” isimli kitap ile büyük ölçüde doldurulmuştur. Tahlili yapılan eser “anı-inceleme türü” kapsamında değerlendirebilecek bir kitap olmasının yanında, bilimin kadim kurallarına riayet edilerek kaleme alınmış bir alan araştırması kimliğiyle okuyucuyla buluşmuştur. Yazar Tacikistan’da yapmış olduğu gözlemlerini ve görüşmelerini nesnel bir şekilde aktarmakla birlikte konu bütünlüğünü sağlamak amacıyla birincil ve ikincil kaynaklara müracaat etmeyi de ihmal etmemiştir. Eser toplam on dokuz ana bölümden oluşmaktadır. Bu ana başlıklar “tarihler” şeklinde kitabın müellifinin Tacikistan’da bulunduğu zaman kesitlerine atıfta bulunmak suretiyle şekillendirilmiştir. Bu şekilde oluşturulan ana başlıklar temelinde incelemenin yapıldığı Tacikistan hakkında sunulan bilgiler, sistemli, konu bütünlüğü sağlanarak ve büyük bir titizlikle incelenmiştir. “07.08.2014, Perşembe” başlıklı ilk bölüm kitabın müellifinin Duşanbe Havaalanı’na inmesiyle başlamaktadır.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2018
Segâh Tekin’in doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Brezilya Dış Politikası: Gelenek ve Değişim... more Segâh Tekin’in doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Brezilya Dış Politikası: Gelenek ve Değişim” başlıklı eser Brezilya’nın dış politikası bağlamında, bu ülkenin Güney Amerika ülkeleriyle olan ikili ilişkilerini değerlendirmektedir. Eser ağırlıklı olarak Brezilya’da yapılan alan çalışmasına dayandığı için Türk uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi disiplinine değerli bir katkı sunmaktadır. Yazar bu saha çalışmasında Brezilyalı üst düzey devlet erkânı, akademisyen, diplomat ve düşünürlerle gerçekleştirdiği mülakatlar sayesinde eserin derinliğini artırmıştır. Tenkiti yapılan eser üç ana bölümden oluşmaktadır. Kitabın birinci bölümü “Brezilya Dış Politikası: Yapılar, Aktörler ve Dönüşüm” başlığıyla kaleme alınmıştır. Tekin, çalışmasına Brezilya’nın siyasi tarihinden kesitler sunarak başlamıştır. Ancak burada altı çizilmesi gereken husus kitabın bir siyasi tarih çalışması değil, bir dış politika analizi olduğu hususudur. Yazarın, siyasi tarihe ait bilgiler vermesinin nedeni Brezilya’nın sosyal, politik ve ekonomik şartlarının anlaşılmasını katkı sunarak dış politika analizinin keyfiyetinin yükselmesini sağlamaktır. Ayrıca Tekin, tarihsel arka plan için gerekçe olarak Brezilya ve Latin Amerika ülkeleri üzerine Türkçe yazınında yeterli kaynak bulunmadığını ileri sürmekte ve dolayısıyla okuyucuyu bu konuda aydınlatmak istemektedir. Beş ana başlığa ayrılan birinci bölümde yazar ilkin “Brezilya İmparatorluğu” konusunu ele almaktadır. Böylece Brezilya’nın 1500 yılında keşfini müteakiben, üç yüz yılı aşkın bir süre Portekiz’in sömürgesi olarak kaldığı belirtilmiş ve bu bağlamda ülkenin bağımsızlığa giden süreci aydınlatılmıştır. Yazar Brezilya’nın diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla barışçıl yöntemlerle bağımsızlığını ilan ettiğini belirttikten sonra 1822 yılında bağımsızlık ilanı ile başlayan dönemi ekonomik ve sosyal yapı bakımından çözümlemeye tabi tutmuş ve Brezilya’nın bu süreçte tarıma dayalı ekonomik yapıya sahip olduğunu ve kapitalist dünya için “çevre” ülke olarak görüldüğünü vurgulamıştır. Tekin, bu dönem uygulan dış politikayı savaşlar ve ulusal sınırların kesinleşmesi çerçevesinde okuyucuya aktarmıştır.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2018
Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye’nin İsrail’i tanımasıyla başlamıştır. İk... more Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye’nin İsrail’i tanımasıyla başlamıştır. İkili ilişkiler başladığı ilk günden 2018 yılına kadar geçen süreçte inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Lakin diplomatik, ticari ve askeri alandaki ilişkilerin hiçbir zaman kopmadığını belirtmekte fayda bulunmaktadır. Özellikle kamuoyunda bu denli çok tartışılan Türkiye-İsrail ilişkileri uluslararası ilişkiler yazınında yeteri kadar yer almamıştır. Bunun en önemli nedeni, bahsi geçen ilişkilerin birçok boyutunun bulunması ve ikili ilişkilerin sürekli bir devinim halinde olmasıdır. Diğer yandan iki ülke ilişkilerinin kuramsal bir perspektiften neredeyse hiç ele alınmadığı görülmektedir. Bu durum mevcut yazında büyük bir boşluk doğurduğundan eleştirisi yapılan bu eser önemli bir yere sahiptir. Derviş Fikret Ünal’ın doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Turkey’s Relations with Israil in the 2000s: A Constructivist Perspective” (2000’li Yıllarda Türkiye’nin İsrail’le İlişkileri: İnşacı Bir Bakış Açışı) başlıklı eserde inşacı kuram temelinde, Türkiye’nin devlet kimliğindeki değişimin Türkiye-İsrail ilişkilerine yansımaları ele alınmaktadır. Dış politikada devlet kimliğinin etkisinin incelendiği eser, ileri sunduğu savı göz ardı edilemeyecek gerekçelerle desteklemektedir. Alanında söz sahibi Türk ve İsrailli akademisyenler ve devlet yetkilileriyle yapılan mülakatlarla zenginleştirilen eser, ileri sunulan savın nesnelliğini ve geçerliliğini artırmıştır. 314 sayfa olarak yayımlanmış eserin dili İngilizce (290. sayfaya kadar) olup, son 24 sayfalık bölümünde geniş bir Türkçe özet yer almaktadır. Söz konusu çalışmada, birinci bölüm olan giriş bölümü dışında yedi bölüm daha bulunmaktadır.
Soguk Savas’in bitmesi ve Sovyetler Birligi’nin 1990’li yillarda dagilmasindan sonra Orta Asya Tu... more Soguk Savas’in bitmesi ve Sovyetler Birligi’nin 1990’li yillarda dagilmasindan sonra Orta Asya Turk Cumhuriyetleri ve bagimsizligina kavusan Turk ve Akraba Topluluklar ile Turkiye arasinda baslayan iktisadi, siyasal ve kulturel iliskiler etkilerini egitim alaninda uygulamaya konulan projelerde gostermistir. Turk Milli Egitim Bakanligi, bolgeye yonelik egitim calismalari yaninda kulturel, edebi, cografi ve tarihi birlikteligi ogrenciye aktarabilmek icin ders kitaplarinda Orta Asya ile ilgili metinler, gorseller ve haritalar eklemistir. Calismada bu baglamdan yola cikilarak ortaogretim din kulturu ve ahlak bilgisi ders kitaplarinda, Orta Asya Turk Cumhuriyetleri analiz edilecektir.
Hegemony has been the key concept of political literature after Antonio Gramsci, who was an Itali... more Hegemony has been the key concept of political literature after Antonio Gramsci, who was an Italian philosopher, used it. "Hegemony," which was first mentioned by Gramsci in the context of the practice of hegemony construction by a dominating class on social areas. Basic definition, is the concept of "governing with assent. " International perspective says that the hegemony, which is built by the dominating class by universalizing its own benefits as common benefits, thus establishing an intellectual/moral/ideological leadership and organizing the public assent, is the realization of a historical project based on the consensus among the dominating classes ofpredominant countries. In this project, the consensus between the financial powers-ideologiesorganizations was achieved.<br> Energy, especially after oil started to be used in mid 1800s and it has become the most important production and transportation matter after 1900s, brought about its prevailing imp...
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2022
Afghanistan has been an important country in Turkish foreign policy. The Republic of Turkey, whic... more Afghanistan has been an important country in Turkish foreign policy. The Republic of Turkey, which has given great support to Afghanistan’s Turkic people especially since the 1970s, has continued this support by strengthening it to the extent of its possibilities in the upcoming periods. During the reigns of Kenan Evren, Turgut Özal and Süleyman Demirel, important attempts were made to protect and strengthen the Turkish presence in Afghanistan. In this article, the policies followed by the Turkish governments towards Afghanistan’s Turkic people will be analyzed there after the establishment of the Erkin Turkestan Party in the 1970s. The question to be responded in this study is "What kind of policy has Turkey followed towards Afghanistan Turkic people since the 1970s, and is this policy can be described as supra-the party line?" In the first part of the article, Turkey's policies towards Afghanistan’s Turkic people until the 1970s will be given in general terms within the framework of a historical background. In the second part, the establishment of the Erkin Turkistan Party and the activities of its leader Abdulkerim Mahdum will be discussed. Then, the issue of Turkey's acceptance of immigrants from Afghanistan in 1982 will be resolved. In the next section, the supra-the party line approach of the Turkish governments will be examined within the framework of Turkey's support to the Erkin Turkistan Party. Finally, Turkey's support to Rashid Dostum and attempts to establish a "Turkish State" in Northern Afghanistan will be discussed.
Özet
Afganistan, Türk dış politikasında daima önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne büyük destek veren Türkiye Cumhuriyeti, ilerleyen dönemlerde de bu desteğini imkânları ölçüsünde sürdürmüştür. Kenan Evren, Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde Afganistan’daki Türk varlığını korumak ve güçlendirmek için önemli girişimlere imza atılmıştır. Bu makalede, 1970’li yıllarda Erkin Türkistan Partisi’nin kurulmasını müteakiben Türk hükûmetlerinin Afganistan Türklüğüne yönelik izlemiş oldukları politikalar analiz edilmektedir. Bu çalışmada cevap aranan soru “Türkiye 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne yönelik nasıl bir politika izlemiştir ve bu politika partiler üstü olarak nitelenebilir mi?” şeklinde formüle edilmektedir. Makalede ilkin 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin Afganistan Türklüğüne yönelik izlediği politikalar genel hatlarıyla tarihsel arka plan çerçevesinde verilmektedir. İkinci bölümde, Erkin Türkistan Partisi’nin kuruluşu ve parti lideri Abdülkerim Mahdum’un faaliyetleri ele alınmaktadır. Daha sonra ise Türkiye’nin 1982 yılında Afganistanlı göçmenleri kabulü konusu çözümlenmektedir. Bir sonraki bölümde, Erkin Türkistan Partisi’ne Türkiye’nin verdiği destekler çerçevesinde Türk hûkümetlerinin partiler üstü yaklaşımı irdelenmektedir. Son olarak Türkiye’nin Raşid Dostum’a verdiği destek ve Kuzey Afganistan’da bir “Türk Devleti” kurma girişimleri ele alınmaktadır
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi , 2017
Balkanlar coğrafi önemi nedeniyle tarihte birçok defa istilaya uğramış, antik Yunan, Roma ve Osma... more Balkanlar coğrafi önemi nedeniyle tarihte birçok defa istilaya uğramış, antik Yunan, Roma ve Osmanlı gibi birçok büyük uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerden Osmanlı’nın söz konusu coğrafya üzerinde bıraktığı etkiler günümüze kadar sürmektedir. Balkan devletlerinde Türk harsının ve folklorunun izleri yoğun bir şekilde görülmektedir. Özellikle 1990’lı yıllar ile birlikte (bölgede komünist ve sosyalist yönetimlerin yıkılması) Balkanlar konusundaki mevcut Türk yazınının belli ölçülerde üretken olduğunun altını çizmekte fayda vardır. Bu bağlamda vurgulanması gereken diğer bir husus ise mevcut çalışmaların genelde Osmanlı dönemi Balkan tarihi, özelde ise Balkanlar’da Osmanlı mirası üzerine yoğunlaşmış olduğudur. Gene Türk siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler yazınında bu alanda yapılan araştırmalar Avrupa’ya göre bir hayli geridedir. Bilhassa Balkan Türklüğü ve onların sorunlarıyla ilgili güncel eserler yok denecek kadar azdır. Tahlili yapılan bu eseri, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler disiplinlerinde büyük bir eksikliği giderecek öncü bir çalışma olarak değerlendirmek mümkündür. Balkan ülkelerinde uygulanan Türkçe politikaları günümüze kadar kapsamlı bilimsel çalışmalara konu olmamıştır. Editörlüğünü Fahri Türk’ün üstlendiği “Balkanlarda Yaşayan Türk Azınlıkları ve Türkçeye Yönelik Dil Politikaları” isimli derleme kitap on bölümden oluşmakta ve her bölümde farklı bir Balkan devletinin konuyla ilgili yaklaşımı incelenmektedir. Eserde konu bütünlüğünün sağlanması amacıyla her devlet için öncelikle ülkede yaşayan Türklerin nüfusu, nüfusun zaman içindeki değişimi ortaya konulmuş ve diğer etnik gruplarla karşılaştırmalar yapılmıştır. İkinci olarak Türkçenin kamusal alanda kullanılmasını etkileyen anayasal çerçeve retrospektif bir bakış açısıyla anlatılmıştır. Gene çalışmanın her bölümünde söz konusu ülkenin dil ve kültür ile ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları tespit edilerek bunların Türkçeye yönelik tutumları ortaya konmuştur.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2017
Tanıl Bora tarafından “Cereyanlar Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” başlığıyla kaleme alınan bu eser... more Tanıl Bora tarafından “Cereyanlar Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” başlığıyla kaleme alınan bu eser 2017 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Eser çıktığı ilk günden itibaren Türk bilim camiasında ve basında sıkça olumlu/olumsuz eleştirilere maruz kalmış olsa da bu durum eserin tirajının bir hayli artmasına yol açmıştır. Eser hem içerik hem de dil ve üslup yönünden bir takım insanlar tarafından adeta yerlere göklere sığdırılamazken, bazı eleştirmenler tarafından ise anlatımı ağdalı ve girift olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir. Eserin “Türkiye’de Siyasi İdeolojiler” alt başlığında, Türkiye’nin görüp geçirdiği siyasi akımlar, bu akımların fikirsel ve eylemsel altyapıları ortaya konulmaktadır. Yazar, eserin sunuş bölümünde bu kitabı yazma amacının bir düşünce tarihi okuması yapmak olmadığından, bilâkis bir ideoloji tarihi yazmayı hedeflendiğinden bahsetmektedir.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2017
Mevcut yazında Tacikistan’la ilgili kapsamlı ve titiz bir çalışma bulmak neredeyse olanaksızdır. ... more Mevcut yazında Tacikistan’la ilgili kapsamlı ve titiz bir çalışma bulmak neredeyse olanaksızdır. Yazındaki bu boşluk Fahri Türk tarafından kaleme alınan ve Astana Yayınları tarafından neşredilen, “Güneşin Ayaklarındaki Ülke Tacikistan” isimli kitap ile büyük ölçüde doldurulmuştur. Tahlili yapılan eser “anı-inceleme türü” kapsamında değerlendirebilecek bir kitap olmasının yanında, bilimin kadim kurallarına riayet edilerek kaleme alınmış bir alan araştırması kimliğiyle okuyucuyla buluşmuştur. Yazar Tacikistan’da yapmış olduğu gözlemlerini ve görüşmelerini nesnel bir şekilde aktarmakla birlikte konu bütünlüğünü sağlamak amacıyla birincil ve ikincil kaynaklara müracaat etmeyi de ihmal etmemiştir. Eser toplam on dokuz ana bölümden oluşmaktadır. Bu ana başlıklar “tarihler” şeklinde kitabın müellifinin Tacikistan’da bulunduğu zaman kesitlerine atıfta bulunmak suretiyle şekillendirilmiştir. Bu şekilde oluşturulan ana başlıklar temelinde incelemenin yapıldığı Tacikistan hakkında sunulan bilgiler, sistemli, konu bütünlüğü sağlanarak ve büyük bir titizlikle incelenmiştir. “07.08.2014, Perşembe” başlıklı ilk bölüm kitabın müellifinin Duşanbe Havaalanı’na inmesiyle başlamaktadır.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2018
Segâh Tekin’in doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Brezilya Dış Politikası: Gelenek ve Değişim... more Segâh Tekin’in doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Brezilya Dış Politikası: Gelenek ve Değişim” başlıklı eser Brezilya’nın dış politikası bağlamında, bu ülkenin Güney Amerika ülkeleriyle olan ikili ilişkilerini değerlendirmektedir. Eser ağırlıklı olarak Brezilya’da yapılan alan çalışmasına dayandığı için Türk uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi disiplinine değerli bir katkı sunmaktadır. Yazar bu saha çalışmasında Brezilyalı üst düzey devlet erkânı, akademisyen, diplomat ve düşünürlerle gerçekleştirdiği mülakatlar sayesinde eserin derinliğini artırmıştır. Tenkiti yapılan eser üç ana bölümden oluşmaktadır. Kitabın birinci bölümü “Brezilya Dış Politikası: Yapılar, Aktörler ve Dönüşüm” başlığıyla kaleme alınmıştır. Tekin, çalışmasına Brezilya’nın siyasi tarihinden kesitler sunarak başlamıştır. Ancak burada altı çizilmesi gereken husus kitabın bir siyasi tarih çalışması değil, bir dış politika analizi olduğu hususudur. Yazarın, siyasi tarihe ait bilgiler vermesinin nedeni Brezilya’nın sosyal, politik ve ekonomik şartlarının anlaşılmasını katkı sunarak dış politika analizinin keyfiyetinin yükselmesini sağlamaktır. Ayrıca Tekin, tarihsel arka plan için gerekçe olarak Brezilya ve Latin Amerika ülkeleri üzerine Türkçe yazınında yeterli kaynak bulunmadığını ileri sürmekte ve dolayısıyla okuyucuyu bu konuda aydınlatmak istemektedir. Beş ana başlığa ayrılan birinci bölümde yazar ilkin “Brezilya İmparatorluğu” konusunu ele almaktadır. Böylece Brezilya’nın 1500 yılında keşfini müteakiben, üç yüz yılı aşkın bir süre Portekiz’in sömürgesi olarak kaldığı belirtilmiş ve bu bağlamda ülkenin bağımsızlığa giden süreci aydınlatılmıştır. Yazar Brezilya’nın diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla barışçıl yöntemlerle bağımsızlığını ilan ettiğini belirttikten sonra 1822 yılında bağımsızlık ilanı ile başlayan dönemi ekonomik ve sosyal yapı bakımından çözümlemeye tabi tutmuş ve Brezilya’nın bu süreçte tarıma dayalı ekonomik yapıya sahip olduğunu ve kapitalist dünya için “çevre” ülke olarak görüldüğünü vurgulamıştır. Tekin, bu dönem uygulan dış politikayı savaşlar ve ulusal sınırların kesinleşmesi çerçevesinde okuyucuya aktarmıştır.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2018
Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye’nin İsrail’i tanımasıyla başlamıştır. İk... more Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye’nin İsrail’i tanımasıyla başlamıştır. İkili ilişkiler başladığı ilk günden 2018 yılına kadar geçen süreçte inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Lakin diplomatik, ticari ve askeri alandaki ilişkilerin hiçbir zaman kopmadığını belirtmekte fayda bulunmaktadır. Özellikle kamuoyunda bu denli çok tartışılan Türkiye-İsrail ilişkileri uluslararası ilişkiler yazınında yeteri kadar yer almamıştır. Bunun en önemli nedeni, bahsi geçen ilişkilerin birçok boyutunun bulunması ve ikili ilişkilerin sürekli bir devinim halinde olmasıdır. Diğer yandan iki ülke ilişkilerinin kuramsal bir perspektiften neredeyse hiç ele alınmadığı görülmektedir. Bu durum mevcut yazında büyük bir boşluk doğurduğundan eleştirisi yapılan bu eser önemli bir yere sahiptir. Derviş Fikret Ünal’ın doktora tezinin yayımlanmış hali olan “Turkey’s Relations with Israil in the 2000s: A Constructivist Perspective” (2000’li Yıllarda Türkiye’nin İsrail’le İlişkileri: İnşacı Bir Bakış Açışı) başlıklı eserde inşacı kuram temelinde, Türkiye’nin devlet kimliğindeki değişimin Türkiye-İsrail ilişkilerine yansımaları ele alınmaktadır. Dış politikada devlet kimliğinin etkisinin incelendiği eser, ileri sunduğu savı göz ardı edilemeyecek gerekçelerle desteklemektedir. Alanında söz sahibi Türk ve İsrailli akademisyenler ve devlet yetkilileriyle yapılan mülakatlarla zenginleştirilen eser, ileri sunulan savın nesnelliğini ve geçerliliğini artırmıştır. 314 sayfa olarak yayımlanmış eserin dili İngilizce (290. sayfaya kadar) olup, son 24 sayfalık bölümünde geniş bir Türkçe özet yer almaktadır. Söz konusu çalışmada, birinci bölüm olan giriş bölümü dışında yedi bölüm daha bulunmaktadır.
Özet
19. yüzyılda Edirne, Balkanlar’da yaşanan savaşlar sebebiyle çeşitli göçlere sahne olmuştur.... more Özet 19. yüzyılda Edirne, Balkanlar’da yaşanan savaşlar sebebiyle çeşitli göçlere sahne olmuştur. Savaşın sebep olduğu göçlerin yanı sıra, politik ve dini sebeplerden ötürü de göçler yaşanmıştır. Bu göçlerden biri de, Bahailiğin kurucusu olarak kabul edilen Mirza Hüseyin Ali’nin, ailesi ve bazı takipçileriyle birlikte, Osmanlı ve İran hükümdarları arasında varılan bir anlaşma sonucunda Bağdat’tan (1863), önce İstanbul’a oradan da dört ay sonra Edirne’ye göç etmesidir. Çok kültürlü bir yapıya sahip olan Edirne, Mirza Hüseyin Ali’nin Edirne’ye gelmesiyle birlikte Bahailik inancı ve mensupları açısından da önem arz eden bir şehir olma özelliğine sahip olmuştur. Bu çalışmada Edirne Bahai Toplumu tarihsel bir bakış açısıyla çözümlenecektir. "Adrianopel’s Baha’i Community from Past to Present" Abstract Due to the wars in the 19th century Edirne faced to house different migration waves. Beside the migrations, which was caused by the wars it has been occurred some migrations because of political and religious reasons. One of these migrations was the migration by which the founder of Baha’i religion Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) migrated via Bagdad (1863) to Istanbul and four months later from there to Edirne according to an agreement between Ottoman Sultan and Persian Shah. As Bahaullah has been started to reside in Edirne this multi-cultural town became to be considered as an important place for the follower of the Baha’i faith. This research work analyses Edirne Baha’i community in a retrospective point of view.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi , 2018
Baskın Oran tarafından kaleme alınan “Etnik ve Dinsel Azınlıklar Tarih, Teori, Hukuk, Türkiye” ba... more Baskın Oran tarafından kaleme alınan “Etnik ve Dinsel Azınlıklar Tarih, Teori, Hukuk, Türkiye” başlıklı kitap giriş ve sonuç bölümleri hariç dokuz bölümden oluşmaktadır. Yazar çalışmanın amacını “[…]azınlıklar konusunda tarih boyunca dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan kavramları, teamülleri, kuralları bunların uygulanmasını ve tartışılmasını vermeyi, sonra da bunları kullanarak Türkiye’yi tahlil etmeyi hedefledim.”(s.7) cümlesiyle ortaya koymaktadır. Bu cümle içinde mihenk taşını oluşturan söz “tartışılması” kelimesidir. Çünkü söz konusu eser yayımlanmasının üzerinden çok uzun zaman geçmemiş olmasına rağmen, birçok tartışmayı ve eleştiriyi de beraberinde getirmiştir.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2017
Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Taner ... more Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Taner KARAKUZU ve Öğr. Gör. İlker LİMON tarafından 10.01.2017 tarihinde elektronik ortamda gerçekleştirilmiştir.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2019
Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Taner ... more Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Taner Karakuzu ve Öğr. Gör. İlker Limon tarafından 21.04.2018 tarihinde Bişkek’te gerçekleştirilmiştir.
Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2021
* Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Tane... more * Bu söyleşi Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi Yayın Koordinatörleri Öğr. Gör. Taner Karakuzu ve Öğr. Gör. İlker Limon tarafından 18.01.2021 tarihinde eş zamanlı olarak elektronik ortamda gerçekleştirilmiştir.
Uploads
Papers by Taner Karakuzu
Özet
Afganistan, Türk dış politikasında daima önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne büyük destek veren Türkiye Cumhuriyeti, ilerleyen dönemlerde de bu desteğini imkânları ölçüsünde sürdürmüştür. Kenan Evren, Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde Afganistan’daki Türk varlığını korumak ve güçlendirmek için önemli girişimlere imza atılmıştır. Bu makalede, 1970’li yıllarda Erkin Türkistan Partisi’nin kurulmasını müteakiben Türk hükûmetlerinin Afganistan Türklüğüne yönelik izlemiş oldukları politikalar analiz edilmektedir. Bu çalışmada cevap aranan soru “Türkiye 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne yönelik nasıl bir politika izlemiştir ve bu politika partiler üstü olarak nitelenebilir mi?” şeklinde formüle edilmektedir. Makalede ilkin 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin Afganistan Türklüğüne yönelik izlediği politikalar genel hatlarıyla tarihsel arka plan çerçevesinde verilmektedir. İkinci bölümde, Erkin Türkistan Partisi’nin kuruluşu ve parti lideri Abdülkerim Mahdum’un faaliyetleri ele alınmaktadır. Daha sonra ise Türkiye’nin 1982 yılında Afganistanlı göçmenleri kabulü konusu çözümlenmektedir. Bir sonraki bölümde, Erkin Türkistan Partisi’ne Türkiye’nin verdiği destekler çerçevesinde Türk hûkümetlerinin partiler üstü yaklaşımı irdelenmektedir. Son olarak Türkiye’nin Raşid Dostum’a verdiği destek ve Kuzey Afganistan’da bir “Türk Devleti” kurma girişimleri ele alınmaktadır
Özet
Afganistan, Türk dış politikasında daima önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne büyük destek veren Türkiye Cumhuriyeti, ilerleyen dönemlerde de bu desteğini imkânları ölçüsünde sürdürmüştür. Kenan Evren, Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde Afganistan’daki Türk varlığını korumak ve güçlendirmek için önemli girişimlere imza atılmıştır. Bu makalede, 1970’li yıllarda Erkin Türkistan Partisi’nin kurulmasını müteakiben Türk hükûmetlerinin Afganistan Türklüğüne yönelik izlemiş oldukları politikalar analiz edilmektedir. Bu çalışmada cevap aranan soru “Türkiye 1970’li yıllardan itibaren Afganistan Türklüğüne yönelik nasıl bir politika izlemiştir ve bu politika partiler üstü olarak nitelenebilir mi?” şeklinde formüle edilmektedir. Makalede ilkin 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin Afganistan Türklüğüne yönelik izlediği politikalar genel hatlarıyla tarihsel arka plan çerçevesinde verilmektedir. İkinci bölümde, Erkin Türkistan Partisi’nin kuruluşu ve parti lideri Abdülkerim Mahdum’un faaliyetleri ele alınmaktadır. Daha sonra ise Türkiye’nin 1982 yılında Afganistanlı göçmenleri kabulü konusu çözümlenmektedir. Bir sonraki bölümde, Erkin Türkistan Partisi’ne Türkiye’nin verdiği destekler çerçevesinde Türk hûkümetlerinin partiler üstü yaklaşımı irdelenmektedir. Son olarak Türkiye’nin Raşid Dostum’a verdiği destek ve Kuzey Afganistan’da bir “Türk Devleti” kurma girişimleri ele alınmaktadır
19. yüzyılda Edirne, Balkanlar’da yaşanan savaşlar sebebiyle çeşitli göçlere sahne olmuştur. Savaşın sebep olduğu göçlerin yanı sıra, politik ve dini sebeplerden ötürü de göçler yaşanmıştır. Bu göçlerden biri de, Bahailiğin kurucusu olarak kabul edilen Mirza Hüseyin Ali’nin, ailesi ve bazı takipçileriyle birlikte, Osmanlı ve İran hükümdarları arasında varılan bir anlaşma sonucunda Bağdat’tan (1863), önce İstanbul’a oradan da dört ay sonra Edirne’ye göç etmesidir. Çok kültürlü bir yapıya sahip olan Edirne, Mirza Hüseyin Ali’nin Edirne’ye gelmesiyle birlikte Bahailik inancı
ve mensupları açısından da önem arz eden bir şehir olma özelliğine sahip olmuştur. Bu çalışmada Edirne Bahai Toplumu tarihsel bir bakış açısıyla çözümlenecektir.
"Adrianopel’s Baha’i Community from Past to Present"
Abstract
Due to the wars in the 19th century Edirne faced to house different migration waves. Beside the migrations, which was caused by the wars it has been occurred some migrations because of political and religious reasons. One of these migrations was the migration by which the founder of Baha’i religion Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) migrated via Bagdad (1863) to Istanbul and four months later from there to Edirne according to an agreement between Ottoman Sultan and Persian
Shah. As Bahaullah has been started to reside in Edirne this multi-cultural town became to be considered as an important place for the follower of the Baha’i faith. This research work analyses Edirne Baha’i community in a retrospective point of view.