Books by hayrettin küpeli
Teoriden Uygulamaya Güvenlik Üzerine, 2018
Uluslararası örgütlerin güvenlik penceresinden analizi
Teoriden Uygulamaya Güvenlik ve Terörizm Çalışmaları, 2021
Bu bölümün amacı güvenlik kavramının tarihsel değişimi ve dönüşümünün şehir güvenliği anlayışı ve... more Bu bölümün amacı güvenlik kavramının tarihsel değişimi ve dönüşümünün şehir güvenliği anlayışı ve uygulamaları üzerindeki etkisini ortaya koymak, bunu yaparken terörizm tehdidinin söz konusu etkiler açısından rolünü sorgulamaktır. Güvenlik kavramı; geçmişten günümüze, devlet odaklı ve yalnız askerî tehditleri ihtiva eden bir yapıdan, terörizmin de dahil olduğu çok boyutlu farklı tehditlerin ele alındığı, devlet üstü ve devlet altı aktörlerin de güvenliğin odağına yerleştirildiği bir duruma evrilmiştir. Bu bağlamda, güvenlik kavramının gelişimi ve dönüşümünün şehir güvenliği politikaları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu, geçmişten günümüze farklı dönemlerdeki uygulamaların boylamsal vaka incelemesine tabi tutulması suretiyle incelenmiştir.
Güvenlik, insanların yaşadığı çağa ve yere göre tarih boyunca farklı anlamlar ifade etmiştir. Bununla birlikte akademik bir alan olarak “Güvenlik Çalışmaları”nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında tezahür ettiği genel olarak kabul edilmektedir. Soğuk Savaşın son dönemlerine kadar Güvenlik Çalışmalarına hâkim olan yaklaşım, Stratejik Çalışmalar olarak da adlandırılmaktadır. Stratejik Çalışmalar; güvenliği siyasi-askeri çerçevede tanımlayan ve askeri dinamiklere odaklanan, klasik, geleneksel literatür olarak tanımlanabilir.
Stratejik Çalışmalar kapsamında şehir güvenliği meselesi, yine odağında devlet güvenliğinin olduğu, askerî tehdidin (çoğunlukla nükleer tehdit) tek güvenlik tehdidi olarak ele alındığı bir yaklaşım çerçevesinde incelenmiştir. Şehir güvenliği kavramının bu dönemde gelişiminde “topyekûn savaş” ve “stratejik bombardıman” yaklaşımları önem arz etmektedir. Topyekûn savaş kavramı, savaşın yapısına ilişkin değişime işaret etmektedir. 19’uncu yy. ve 20’nci yy. başında güç kazanmaya başlayan bu anlayış değişimi savaşların artık sadece ordular arasında bir olgu olmaktan, bütün ulus ve ulusal kaynakların dâhil olduğu bir duruma evrilmesine sebep olmuştur.
Stratejik bombardıman kavramı ise özetle, herhangi bir cephe hattını geçme zorunluluğu olmadan doğrudan düşmanın endüstriyel ve ticari alanlarına, kamu veya özel sektörde önemli binalara, ulaşım arterleri ve merkezleri ile sivil nüfusun yoğun olduğu seçilmiş bölgelere saldırılarda bulunma anlamına gelmektedir. Özellikle havacılıktaki imkân ve kabiliyetlerin gelişmesiyle bu konu önemini artırmış, İkinci Dünya Savaşı esnasında artık çok yaygın ve benimsenmiş bir kavram haline gelen stratejik bombardıman örneklerine sıklıkla şahit olunmuştur. Özellikle savaşın sonlarına doğru sivil nüfusun yoğun olarak bulunduğu yerler yani şehirler bu bombardıman stratejisinin ana hedefleri haline gelmiştir.
Meydana gelen gelişmeler ve benimsenen anlayış çerçevesinde şehir güvenliği meselesi, düşman bir devletten gelecek olan saldırılara karşı geliştirilebilecek tedbirler kapsamında yine devlet güvenliği öncelenerek ele alınmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sonlarına kadar da benzer bir yaklaşımın benimsendiği, bununla birlikte nükleer silahların tahribat gücünün de bu minvalde yapılan çalışmalar içinde önem arz ettiği görülmektedir. Terörizm veya askerî tehdit haricindeki diğer tehditlerin, bu dönemde Güvenlik Çalışmaları alanında belli bir hegemonyaya sahip Stratejik Çalışmalar kapsamında kendilerine yer bulamadığı veya nükleer tehdidin gölgesinde kaldığı değerlendirilmesi yapılabilmektedir. Ayrıca şehir güvenliği konusu, söz konusu dönemde münhasır bir mesele olarak ele alınmaktan ziyade devlet güvenliği üzerindeki etkisi bakımından incelenmektedir.
Güvenlik anlayışının derinleştirilmesi ve genişletilmesine yönelik Soğuk Savaş’ın sonlarında başlayan çalışmalar; Savaş’ın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan, güvenlik öznesi ve nesnesinin sadece devlet olmasının ve yalnızca askerî tehditlerin dikkate alınmasının eleştirilmesi anlamında ortaklıkları bulunan, ancak bunun ötesinde birbirlerinden farklı yapıda yaklaşımlara öncülük etmiştir. Bu yaklaşımlar bütün olarak “Yeni Güvenlik Anlayışı” olarak da adlandırılmaktadır. Genişletme, devletin güvenlik içindeki konumunu koruyarak yeni tehditlere; derinleştirme ise, devlet dışında (birey veya uluslararası ortam gibi) yeni güvenlik referans nesnelerine odaklanmaktadır. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarıyla birlikte terörizm, Yeni Güvenlik Anlayışı içinde belki de en çok üzerinde durulan tehdit haline gelmiştir.
Bu durumla paralel olarak şehir güvenliği anlayışı ve uygulamalarında da değişimler gözlenmektedir. İnsan güvenliği kavramının ve askerî tehdit dışındaki diğer tehditlerin önem kazanmaya başlaması ile devletin savaşma kapasitesini korumak için nüfusunu koruma odaklı şehir güvenliği uygulamalarından, şehirde yaşayan bireylerin tehditlerden emin olması ve kritik tesislerin korunması odaklı bir yaklaşım ön plana çıkmaya başlamıştır. Diğer bir ifadeyle, şehir güvenliğini askeri stratejinin bir parçası olarak ele alan bir yaklaşımdan, insan güvenliği odaklı bir yaklaşıma dönüşüm söz konusudur.
Terörizm tehdidi bu açıdan önemle ele alınan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Eylem üzerinden propaganda konusunun, terör örgütlerinin temel amaçlarından birisi olduğu günümüzde, söz konusu örgütler hedeflerini en fazla sayıda insana ulaşabilecek şekilde seçmekte, bu hedefler de sıklıkla şehirler içinde bulunmaktadır. Bu durum şehir güvenliğinin sağlanması çabaları içine terörizmle mücadele konusunun da dâhil edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Sonuç olarak güvenlik kavramının yaşadığı dönüşüme paralel şekilde şehir güvenliği meselesine yaklaşımın da bir evrim geçirdiği ifade edilebilir. Topyekûn savaş kavramı ile birlikte, muharebe sahasının bir parçası olarak kabul edilen ve buna göre tedbirler geliştirilen şehirler, günümüzde güvende tutulması gereken çok sayıda bireyin bir arada bulunduğu bir yapı haline dönüşmüştür. Şehir güvenliğinin sağlanmasındaki gayretlerde, bu bireylerin canlarının korunması birinci öncelikli olarak ele alınmakla birlikte, toplumsal hayatın belli bir kalitede devamına yönelik tehditlerle mücadele de önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Savas Calismalari El Kitabi, 2021
Bu bölümde, Güvenlik Çalışmaları alt disiplininin, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkışından ... more Bu bölümde, Güvenlik Çalışmaları alt disiplininin, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkışından bugüne değin karşımıza çıkan karakter değişimi ve dönüşümü ile tarihsel ve sosyo-politik şartlar arasında bir ilişki olduğu argümanı üzerine inşa edilen bir yöntem benimsenmiştir. Çalışmada, Güvenlik Çalışmaları alanındaki farklı yaklaşımların betimsel bir tasvirinin yanında söz konusu yaklaşımların hangi bağlamda ortaya çıktığına ilişkin derinlemesine bir kavrayış oluşturulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda tarihsel süreç izleme metodu benimsenmiş ve üç kısım altında bir analiz gerçekleştirilmiştir. İlk kısımda Güvenlik Çalışmalarının doğuşuna zemin hazırlayan gelişmeler ve sonuçları analiz edilmiş, ikinci kısımda Soğuk Savaş döneminde hâkim olan geleneksel yaklaşımlar incelenmiş, son kısımda ise daha sonraki genişletme ve derinleştirme yaklaşımlarının ortaya çıkışı irdelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda makalenin argümanının büyük oranda desteklendiği görülmüş, sonuç ve tartışma kısmında bulgulardan hareketle geleceğe yönelik olasılıklar ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler
Güvenlik Çalışmaları, Stratejik Çalışmalar, Genişletme ve Derinleştirme Yaklaşımları.
The methodology in this chapter is constructed on the argument that as a sub-field, Security Studies’ changing character and evolution is related with the historical and socio-political circumstances from the first appearance after World War II until today. It is aimed in this paper, besides drawing a descriptive representation of different perspectives in Security Studies, to establish a deeper understanding in what kind of context these different approaches took shape. From this point of view, the historical process-tracing analysis method is adopted and an analysis under three headings was conducted. In the first section, the developments which established the proper ground for foundation of Security Studies and their consequences were analyzed. In the second section, the traditional approaches which was prominent in the Cold War era were examined in the historical context. In the last section, the appearance of widening and deepening approaches after Cold War was scrutinized. The analysis and results generally supported the main argument of the article and these were evaluated and discussed within the context of future possibilities as a conclusion.
Keywords
Security Studies, Strategic Studies, Widening and Deepening Approaches.
Genel Olarak İç Güvenlik Yönetimi, 2019
Devlet sistemlerinin işleyişinde büyük öneme sahip altyapılardan bazıları, arz ettikleri önem seb... more Devlet sistemlerinin işleyişinde büyük öneme sahip altyapılardan bazıları, arz ettikleri önem sebebiyle birçok ülke ve hatta uluslararası örgütler tarafından “kritik” olarak tanımlanmakta ve bunların korunmasına ve hizmetlerin her durumda devam etmesine yönelik stratejiler geliştirilmektedir. Bu çalışmada, Soğuk Savaş sonrası güvenlik ortamında en önde gelen tehditlerden birisi olan (kritik altyapılara yönelik) terörizm tehdidine odaklanan bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu kapsamda; kritik altyapı kavramının ortaya çıkışında önem arz eden gelişmeler, bu altyapıların korunmasına yönelik günümüzdeki uygulamalar ve son olarak terörizm tehdidi bağlamında kritik altyapıların durumu incelenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Kritik Altyapılar, Topyekûn Savaş, Stratejik Bombardıman, Bütüncül Zarar Yaklaşımı, Terörizm.
Some of the infrastructures which are vital in governmental systems’ functions are being addressed “critical” due to their importance and some strategies are developed to protect these critical infrastructures and to ensure resilience by many states and even some international organizations. This study focuses on terrorism threat (to critical infrastructures) which is one of the leading security threats in post-Cold War security environment. Within this scope, the key developments in arising critical infrastructure as a term, recent implementations on critical infrastructure protection and finally terrorism as a threat to critical infrastructures are examined in this study.
Keywords: Critical Infrastructures, Total War, Strategic Bombing, All Hazards Approach, Terrorism.
book, 2019
Bu çalışma, toplum hayatının devamında hayati bir öneme sahip olan kritik altyapıların, günümüzün... more Bu çalışma, toplum hayatının devamında hayati bir öneme sahip olan kritik altyapıların, günümüzün en önde gelen güvenlik tehditlerinden terörizmin hedefleri arasına giriş serüvenini, Güvenlikleştirme Teorisi penceresinden irdelemektedir.
Konuyla ilgili Türkçe literatürdeki az sayıda kaynaktan biri olan bu kitap, bilgi edinmek isteyen herkesin okuyabileceği bir üslupta yazılmıştır. Bununla birlikte, izlenen bilimsel yöntem dikkate alındığında özellikle kritik altyapılar, terörizm ve güvenlikleştirme alanlarında çalışmalar yürüten akademisyenlerin faydalanabileceği bir niteliğe sahiptir.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Yayınları, 2019
Papers by hayrettin küpeli
Turkish journal of war studies, Apr 30, 2021
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Akademik Dergisi, Jun 15, 2020
Türk Savaş Çalışmaları Dergisi, 2021
The article's methodology is constructed on the argument that as a sub-field, Security Studies' c... more The article's methodology is constructed on the argument that as a sub-field, Security Studies' changing character and evolution is related with the historical and socio-political circumstances from the first appearance after World War II until today. It is aimed in this paper, besides drawing a descriptive representation of different perspectives in Security Studies, to establish a deeper understanding in what kind of context these different approaches took shape. From this point of view, the historical process-tracing analysis method is adopted and an analysis under three headings was conducted. In the first section, the developments which established the proper ground for foundation of Security Studies and their consequences were analyzed. In the second section, the traditional approaches which was prominent in the Cold War era were examined in the historical context. In the last section, the appearance of widening and deepening approaches after Cold War was scrutinized. The analysis and results generally supported the main argument of the article and these were evaluated and discussed within the context of future possibilities as a conclusion.
Kadın Cinayetleri: 2008-2017 Yıllarında Jandarma Sorumluluk Bölgesinde Gerçekleşen Olayların Analizi, 2020
Bu çalışmada; Jandarma sorumluluk bölgesinde, kadın cinayetlerine ilişkin genel durumu dönemsel o... more Bu çalışmada; Jandarma sorumluluk bölgesinde, kadın cinayetlerine ilişkin genel durumu dönemsel olarak ortaya koymak ve 6284 sayılı Kanun’un, kadıncinayetleri özelindeki etkisini incelemek maksadıyla, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 2008-2017 döneminde kayıt altına alınmış olan vakalar üzerinden bir analiz yapılarak bu suçlarla mücadele etkinliğinin artırılmasına yönelik tedbirler tespit edilmeye çalışılmıştır. Karanlık noktaların yaratacağı problemleri aşmak için, analizde öldürme olayları dikkate alınmıştır. Elde edilen sonuçlara bakıldığında, kadın cinayetlerindeki artışın 2012 yılında çıkan 6284 sayılı Kanun sonrasında da hız kazanarak devam etmesi, yasal düzenlemelerin veya uygulamaların gözden geçirilmesi ihtiyacına işaret etmektedir. Ayrıca kadın cinayetlerinin %57 gibi bir oranda mağdurun eşi ya da sevgilisi tarafından işlendiği bulgusu dikkate alındığında, problemli bir psikoloji ile aşırı sahiplenme duygusunun veya çeşitli kültürel etmenlerin bu suçlar üzerindeki etkisinin daha detaylı araştırılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bir diğer önemli bulgu, Jandarma bölgesinde kadın cinayetlerindeki artışın Türkiye genelindeki artışa g.re daha düşük bir oranda gerçekleşmesidir. Bu durum uygulamaların olumlu sonuçlarına işaret etse de bulguların mikro düzeyde etki analizleriyle test edilmesi gerekmektedir.
Conference Presentations by hayrettin küpeli
Roughly in the beginning of the 20th century people began to learn how to ma-nipulate one of the ... more Roughly in the beginning of the 20th century people began to learn how to ma-nipulate one of the nature’s secrets, namely the atomic structure of the matter, in order to obtain a quite amount of energy. This is called nuclear energy, which our planet met thanks to an unfortunate way of use as a weapon in World War II and had no match in known history. Soon, states and people real-ized the potential for the sake of humanity and highly efficient nuclear reactors were built to generate energy without carbon emission. However, there were and still are disastrous consequences of the mistakes in nuclear power sector in which the effects reach out far beyond of states’ borders, thus nuclear reactors were to strictly bond with certain rules. Foundation of International Atomic Energy Agency (IAEA) in 1957 was both related with the peaceful potential of nuclear technology and the fear from the possible results of malicious activi-ties or accidents. This paper aims to inquire how clean is nuclear energy and the role of IAEA in ensuring safety, security and safeguards regarding the guidance and control capabilities. Case study methodology is adopted in order to both scrutinize nuclear reactors’ capabilities and effects on nature, as well as IAEA activities since the foundation. The results showed that nuclear ener-gy has a promising potential especially with the fusion technology and IAEA has a significant international guidance capability by means of global preva-lence and technical-administrative material, however control capability of the Agency looks like relatively limited.
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ: KURAM, YÖNTEM, UYGULAMA 26-27 EYLÜL 2019 ANKARA, 2019
Kritik altyapıların terörist saldırılardan korunması konusunda yardımcı olabilecek ilkelere ulaşm... more Kritik altyapıların terörist saldırılardan korunması konusunda yardımcı olabilecek ilkelere ulaşma amacında olan bu çalışma, ancak mevcut uygulamaların analitik bir çerçevede incelenmesi sonucunda söz konusu ilkelere ulaşılabileceği varsayımıyla yapılandırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda en uygun analitik çerçeveyi sunduğu değerlendirilen Güvenlikleştirme Teorisi kapsamında, kritik altyapıların terörizm tehdidi bağlamında nasıl güvenlik politikaları kapsamına dâhil olduğu, kritik altyapılar ve terörizm konusunda yapılan literatür taraması ışığında seçilen ABD ve AB örnekleri üzerinden incelenmiştir. Yapılan analiz temel olarak, yürütme organlarının araştırma kapsamındaki güvenlikleştirme söylemleri ve bu söylemlerin yasal metinler içindeki karşılıkları üzerinden yürütülmüş, analize dâhil edilecek dokümanların tespitinde analitik bir seçim süreci izlenmiştir. Analiz sonucunda, her iki analiz biriminde de farklı siyasi yapılanmalara sahip olmalarına rağmen kritik altyapıların terörist saldırılardan korunması meselesinin, güvenlik politikalarında önemli bir yer işgal ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca, elde edilen sonuçlar bağlamında, kritik altyapıların terörist saldırılardan korunmasında etkili güvenlik stratejileri ve politikaları geliştirilmesine yardımcı olabilecek ilkeler de çalışmanın önemli bir sonucu olarak belirtilmiştir.
Teaching Documents by hayrettin küpeli
Uploads
Books by hayrettin küpeli
Güvenlik, insanların yaşadığı çağa ve yere göre tarih boyunca farklı anlamlar ifade etmiştir. Bununla birlikte akademik bir alan olarak “Güvenlik Çalışmaları”nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında tezahür ettiği genel olarak kabul edilmektedir. Soğuk Savaşın son dönemlerine kadar Güvenlik Çalışmalarına hâkim olan yaklaşım, Stratejik Çalışmalar olarak da adlandırılmaktadır. Stratejik Çalışmalar; güvenliği siyasi-askeri çerçevede tanımlayan ve askeri dinamiklere odaklanan, klasik, geleneksel literatür olarak tanımlanabilir.
Stratejik Çalışmalar kapsamında şehir güvenliği meselesi, yine odağında devlet güvenliğinin olduğu, askerî tehdidin (çoğunlukla nükleer tehdit) tek güvenlik tehdidi olarak ele alındığı bir yaklaşım çerçevesinde incelenmiştir. Şehir güvenliği kavramının bu dönemde gelişiminde “topyekûn savaş” ve “stratejik bombardıman” yaklaşımları önem arz etmektedir. Topyekûn savaş kavramı, savaşın yapısına ilişkin değişime işaret etmektedir. 19’uncu yy. ve 20’nci yy. başında güç kazanmaya başlayan bu anlayış değişimi savaşların artık sadece ordular arasında bir olgu olmaktan, bütün ulus ve ulusal kaynakların dâhil olduğu bir duruma evrilmesine sebep olmuştur.
Stratejik bombardıman kavramı ise özetle, herhangi bir cephe hattını geçme zorunluluğu olmadan doğrudan düşmanın endüstriyel ve ticari alanlarına, kamu veya özel sektörde önemli binalara, ulaşım arterleri ve merkezleri ile sivil nüfusun yoğun olduğu seçilmiş bölgelere saldırılarda bulunma anlamına gelmektedir. Özellikle havacılıktaki imkân ve kabiliyetlerin gelişmesiyle bu konu önemini artırmış, İkinci Dünya Savaşı esnasında artık çok yaygın ve benimsenmiş bir kavram haline gelen stratejik bombardıman örneklerine sıklıkla şahit olunmuştur. Özellikle savaşın sonlarına doğru sivil nüfusun yoğun olarak bulunduğu yerler yani şehirler bu bombardıman stratejisinin ana hedefleri haline gelmiştir.
Meydana gelen gelişmeler ve benimsenen anlayış çerçevesinde şehir güvenliği meselesi, düşman bir devletten gelecek olan saldırılara karşı geliştirilebilecek tedbirler kapsamında yine devlet güvenliği öncelenerek ele alınmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sonlarına kadar da benzer bir yaklaşımın benimsendiği, bununla birlikte nükleer silahların tahribat gücünün de bu minvalde yapılan çalışmalar içinde önem arz ettiği görülmektedir. Terörizm veya askerî tehdit haricindeki diğer tehditlerin, bu dönemde Güvenlik Çalışmaları alanında belli bir hegemonyaya sahip Stratejik Çalışmalar kapsamında kendilerine yer bulamadığı veya nükleer tehdidin gölgesinde kaldığı değerlendirilmesi yapılabilmektedir. Ayrıca şehir güvenliği konusu, söz konusu dönemde münhasır bir mesele olarak ele alınmaktan ziyade devlet güvenliği üzerindeki etkisi bakımından incelenmektedir.
Güvenlik anlayışının derinleştirilmesi ve genişletilmesine yönelik Soğuk Savaş’ın sonlarında başlayan çalışmalar; Savaş’ın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan, güvenlik öznesi ve nesnesinin sadece devlet olmasının ve yalnızca askerî tehditlerin dikkate alınmasının eleştirilmesi anlamında ortaklıkları bulunan, ancak bunun ötesinde birbirlerinden farklı yapıda yaklaşımlara öncülük etmiştir. Bu yaklaşımlar bütün olarak “Yeni Güvenlik Anlayışı” olarak da adlandırılmaktadır. Genişletme, devletin güvenlik içindeki konumunu koruyarak yeni tehditlere; derinleştirme ise, devlet dışında (birey veya uluslararası ortam gibi) yeni güvenlik referans nesnelerine odaklanmaktadır. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarıyla birlikte terörizm, Yeni Güvenlik Anlayışı içinde belki de en çok üzerinde durulan tehdit haline gelmiştir.
Bu durumla paralel olarak şehir güvenliği anlayışı ve uygulamalarında da değişimler gözlenmektedir. İnsan güvenliği kavramının ve askerî tehdit dışındaki diğer tehditlerin önem kazanmaya başlaması ile devletin savaşma kapasitesini korumak için nüfusunu koruma odaklı şehir güvenliği uygulamalarından, şehirde yaşayan bireylerin tehditlerden emin olması ve kritik tesislerin korunması odaklı bir yaklaşım ön plana çıkmaya başlamıştır. Diğer bir ifadeyle, şehir güvenliğini askeri stratejinin bir parçası olarak ele alan bir yaklaşımdan, insan güvenliği odaklı bir yaklaşıma dönüşüm söz konusudur.
Terörizm tehdidi bu açıdan önemle ele alınan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Eylem üzerinden propaganda konusunun, terör örgütlerinin temel amaçlarından birisi olduğu günümüzde, söz konusu örgütler hedeflerini en fazla sayıda insana ulaşabilecek şekilde seçmekte, bu hedefler de sıklıkla şehirler içinde bulunmaktadır. Bu durum şehir güvenliğinin sağlanması çabaları içine terörizmle mücadele konusunun da dâhil edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Sonuç olarak güvenlik kavramının yaşadığı dönüşüme paralel şekilde şehir güvenliği meselesine yaklaşımın da bir evrim geçirdiği ifade edilebilir. Topyekûn savaş kavramı ile birlikte, muharebe sahasının bir parçası olarak kabul edilen ve buna göre tedbirler geliştirilen şehirler, günümüzde güvende tutulması gereken çok sayıda bireyin bir arada bulunduğu bir yapı haline dönüşmüştür. Şehir güvenliğinin sağlanmasındaki gayretlerde, bu bireylerin canlarının korunması birinci öncelikli olarak ele alınmakla birlikte, toplumsal hayatın belli bir kalitede devamına yönelik tehditlerle mücadele de önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Güvenlik Çalışmaları, Stratejik Çalışmalar, Genişletme ve Derinleştirme Yaklaşımları.
The methodology in this chapter is constructed on the argument that as a sub-field, Security Studies’ changing character and evolution is related with the historical and socio-political circumstances from the first appearance after World War II until today. It is aimed in this paper, besides drawing a descriptive representation of different perspectives in Security Studies, to establish a deeper understanding in what kind of context these different approaches took shape. From this point of view, the historical process-tracing analysis method is adopted and an analysis under three headings was conducted. In the first section, the developments which established the proper ground for foundation of Security Studies and their consequences were analyzed. In the second section, the traditional approaches which was prominent in the Cold War era were examined in the historical context. In the last section, the appearance of widening and deepening approaches after Cold War was scrutinized. The analysis and results generally supported the main argument of the article and these were evaluated and discussed within the context of future possibilities as a conclusion.
Keywords
Security Studies, Strategic Studies, Widening and Deepening Approaches.
Anahtar Sözcükler: Kritik Altyapılar, Topyekûn Savaş, Stratejik Bombardıman, Bütüncül Zarar Yaklaşımı, Terörizm.
Some of the infrastructures which are vital in governmental systems’ functions are being addressed “critical” due to their importance and some strategies are developed to protect these critical infrastructures and to ensure resilience by many states and even some international organizations. This study focuses on terrorism threat (to critical infrastructures) which is one of the leading security threats in post-Cold War security environment. Within this scope, the key developments in arising critical infrastructure as a term, recent implementations on critical infrastructure protection and finally terrorism as a threat to critical infrastructures are examined in this study.
Keywords: Critical Infrastructures, Total War, Strategic Bombing, All Hazards Approach, Terrorism.
Konuyla ilgili Türkçe literatürdeki az sayıda kaynaktan biri olan bu kitap, bilgi edinmek isteyen herkesin okuyabileceği bir üslupta yazılmıştır. Bununla birlikte, izlenen bilimsel yöntem dikkate alındığında özellikle kritik altyapılar, terörizm ve güvenlikleştirme alanlarında çalışmalar yürüten akademisyenlerin faydalanabileceği bir niteliğe sahiptir.
Papers by hayrettin küpeli
Conference Presentations by hayrettin küpeli
Teaching Documents by hayrettin küpeli
Güvenlik, insanların yaşadığı çağa ve yere göre tarih boyunca farklı anlamlar ifade etmiştir. Bununla birlikte akademik bir alan olarak “Güvenlik Çalışmaları”nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında tezahür ettiği genel olarak kabul edilmektedir. Soğuk Savaşın son dönemlerine kadar Güvenlik Çalışmalarına hâkim olan yaklaşım, Stratejik Çalışmalar olarak da adlandırılmaktadır. Stratejik Çalışmalar; güvenliği siyasi-askeri çerçevede tanımlayan ve askeri dinamiklere odaklanan, klasik, geleneksel literatür olarak tanımlanabilir.
Stratejik Çalışmalar kapsamında şehir güvenliği meselesi, yine odağında devlet güvenliğinin olduğu, askerî tehdidin (çoğunlukla nükleer tehdit) tek güvenlik tehdidi olarak ele alındığı bir yaklaşım çerçevesinde incelenmiştir. Şehir güvenliği kavramının bu dönemde gelişiminde “topyekûn savaş” ve “stratejik bombardıman” yaklaşımları önem arz etmektedir. Topyekûn savaş kavramı, savaşın yapısına ilişkin değişime işaret etmektedir. 19’uncu yy. ve 20’nci yy. başında güç kazanmaya başlayan bu anlayış değişimi savaşların artık sadece ordular arasında bir olgu olmaktan, bütün ulus ve ulusal kaynakların dâhil olduğu bir duruma evrilmesine sebep olmuştur.
Stratejik bombardıman kavramı ise özetle, herhangi bir cephe hattını geçme zorunluluğu olmadan doğrudan düşmanın endüstriyel ve ticari alanlarına, kamu veya özel sektörde önemli binalara, ulaşım arterleri ve merkezleri ile sivil nüfusun yoğun olduğu seçilmiş bölgelere saldırılarda bulunma anlamına gelmektedir. Özellikle havacılıktaki imkân ve kabiliyetlerin gelişmesiyle bu konu önemini artırmış, İkinci Dünya Savaşı esnasında artık çok yaygın ve benimsenmiş bir kavram haline gelen stratejik bombardıman örneklerine sıklıkla şahit olunmuştur. Özellikle savaşın sonlarına doğru sivil nüfusun yoğun olarak bulunduğu yerler yani şehirler bu bombardıman stratejisinin ana hedefleri haline gelmiştir.
Meydana gelen gelişmeler ve benimsenen anlayış çerçevesinde şehir güvenliği meselesi, düşman bir devletten gelecek olan saldırılara karşı geliştirilebilecek tedbirler kapsamında yine devlet güvenliği öncelenerek ele alınmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sonlarına kadar da benzer bir yaklaşımın benimsendiği, bununla birlikte nükleer silahların tahribat gücünün de bu minvalde yapılan çalışmalar içinde önem arz ettiği görülmektedir. Terörizm veya askerî tehdit haricindeki diğer tehditlerin, bu dönemde Güvenlik Çalışmaları alanında belli bir hegemonyaya sahip Stratejik Çalışmalar kapsamında kendilerine yer bulamadığı veya nükleer tehdidin gölgesinde kaldığı değerlendirilmesi yapılabilmektedir. Ayrıca şehir güvenliği konusu, söz konusu dönemde münhasır bir mesele olarak ele alınmaktan ziyade devlet güvenliği üzerindeki etkisi bakımından incelenmektedir.
Güvenlik anlayışının derinleştirilmesi ve genişletilmesine yönelik Soğuk Savaş’ın sonlarında başlayan çalışmalar; Savaş’ın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan, güvenlik öznesi ve nesnesinin sadece devlet olmasının ve yalnızca askerî tehditlerin dikkate alınmasının eleştirilmesi anlamında ortaklıkları bulunan, ancak bunun ötesinde birbirlerinden farklı yapıda yaklaşımlara öncülük etmiştir. Bu yaklaşımlar bütün olarak “Yeni Güvenlik Anlayışı” olarak da adlandırılmaktadır. Genişletme, devletin güvenlik içindeki konumunu koruyarak yeni tehditlere; derinleştirme ise, devlet dışında (birey veya uluslararası ortam gibi) yeni güvenlik referans nesnelerine odaklanmaktadır. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarıyla birlikte terörizm, Yeni Güvenlik Anlayışı içinde belki de en çok üzerinde durulan tehdit haline gelmiştir.
Bu durumla paralel olarak şehir güvenliği anlayışı ve uygulamalarında da değişimler gözlenmektedir. İnsan güvenliği kavramının ve askerî tehdit dışındaki diğer tehditlerin önem kazanmaya başlaması ile devletin savaşma kapasitesini korumak için nüfusunu koruma odaklı şehir güvenliği uygulamalarından, şehirde yaşayan bireylerin tehditlerden emin olması ve kritik tesislerin korunması odaklı bir yaklaşım ön plana çıkmaya başlamıştır. Diğer bir ifadeyle, şehir güvenliğini askeri stratejinin bir parçası olarak ele alan bir yaklaşımdan, insan güvenliği odaklı bir yaklaşıma dönüşüm söz konusudur.
Terörizm tehdidi bu açıdan önemle ele alınan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Eylem üzerinden propaganda konusunun, terör örgütlerinin temel amaçlarından birisi olduğu günümüzde, söz konusu örgütler hedeflerini en fazla sayıda insana ulaşabilecek şekilde seçmekte, bu hedefler de sıklıkla şehirler içinde bulunmaktadır. Bu durum şehir güvenliğinin sağlanması çabaları içine terörizmle mücadele konusunun da dâhil edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Sonuç olarak güvenlik kavramının yaşadığı dönüşüme paralel şekilde şehir güvenliği meselesine yaklaşımın da bir evrim geçirdiği ifade edilebilir. Topyekûn savaş kavramı ile birlikte, muharebe sahasının bir parçası olarak kabul edilen ve buna göre tedbirler geliştirilen şehirler, günümüzde güvende tutulması gereken çok sayıda bireyin bir arada bulunduğu bir yapı haline dönüşmüştür. Şehir güvenliğinin sağlanmasındaki gayretlerde, bu bireylerin canlarının korunması birinci öncelikli olarak ele alınmakla birlikte, toplumsal hayatın belli bir kalitede devamına yönelik tehditlerle mücadele de önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Güvenlik Çalışmaları, Stratejik Çalışmalar, Genişletme ve Derinleştirme Yaklaşımları.
The methodology in this chapter is constructed on the argument that as a sub-field, Security Studies’ changing character and evolution is related with the historical and socio-political circumstances from the first appearance after World War II until today. It is aimed in this paper, besides drawing a descriptive representation of different perspectives in Security Studies, to establish a deeper understanding in what kind of context these different approaches took shape. From this point of view, the historical process-tracing analysis method is adopted and an analysis under three headings was conducted. In the first section, the developments which established the proper ground for foundation of Security Studies and their consequences were analyzed. In the second section, the traditional approaches which was prominent in the Cold War era were examined in the historical context. In the last section, the appearance of widening and deepening approaches after Cold War was scrutinized. The analysis and results generally supported the main argument of the article and these were evaluated and discussed within the context of future possibilities as a conclusion.
Keywords
Security Studies, Strategic Studies, Widening and Deepening Approaches.
Anahtar Sözcükler: Kritik Altyapılar, Topyekûn Savaş, Stratejik Bombardıman, Bütüncül Zarar Yaklaşımı, Terörizm.
Some of the infrastructures which are vital in governmental systems’ functions are being addressed “critical” due to their importance and some strategies are developed to protect these critical infrastructures and to ensure resilience by many states and even some international organizations. This study focuses on terrorism threat (to critical infrastructures) which is one of the leading security threats in post-Cold War security environment. Within this scope, the key developments in arising critical infrastructure as a term, recent implementations on critical infrastructure protection and finally terrorism as a threat to critical infrastructures are examined in this study.
Keywords: Critical Infrastructures, Total War, Strategic Bombing, All Hazards Approach, Terrorism.
Konuyla ilgili Türkçe literatürdeki az sayıda kaynaktan biri olan bu kitap, bilgi edinmek isteyen herkesin okuyabileceği bir üslupta yazılmıştır. Bununla birlikte, izlenen bilimsel yöntem dikkate alındığında özellikle kritik altyapılar, terörizm ve güvenlikleştirme alanlarında çalışmalar yürüten akademisyenlerin faydalanabileceği bir niteliğe sahiptir.