Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Doktora. Erken Çocukluk Müzik Eğitimi, Yaratıcı Drama, Sanat Eğitimi Supervisors: Prof. Dr. Ayşe ÇAKIR İLHAN, Doç. DR. İlknur ÖZAL GÖNCÜ, Prof. Dr. Mustafa Hilmi BULUT, and Prof. Dr. Salim SEVER Phone: 05053649652
Bu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden birikimli durum çalışması yaklaşımı kullanılarak
yapı... more Bu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden birikimli durum çalışması yaklaşımı kullanılarak
yapılmıştır. Eğitim fakültelerindeki okul öncesi, sınıf ve müzik öğretmenliği bölümleri ile sağlık
bilimleri fakültelerindeki çocuk gelişimi bölümleri için hazırlanan lisans programlarında yer alan
okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki müzik derslerinin durumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu
amaç doğrultusunda, YÖK’ün 1998, 2007 ve 2018 tarihlerinde öğretmenlik programlarındaki müzik
dersleri ile Türkiye'deki çocuk gelişimi lisans programlarının müzik derslerinin program içerisindeki
dağılımı betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Teorik, uygulama, ders süresi, ders sayısı ve kredi
sayıları belirlenmiştir. Genel olarak, program güncellemelerinde müzik derslerinin ders sayısı ve
süresinin azaldığı, uygulama kısmının ise tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Okul öncesi
öğretmenliği bölümünde “Erken Çocuklukta Müzik Eğitimi”, sınıf öğretmenliği bölümünde ise
“Müzik Öğretimi” isimli sadece teorik bilgilerin verildiği 3 saatlik bir derse dönüştüğü görülmektedir.
Müzik öğretmenliği bölümünde ise diğer bölümlerde olduğu gibi değişen her programla birlikte
derslerin sayı ve saat olarak azaldığı görülmektedir. Sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi
lisans bölümlerinde ise “Çocukluk Döneminde Müzik”, “Çocuk ve Müzik”, “Müzik I-II” ve “Orff
Eğitimi” isimli çoğunlukla seçmeli müzik derslerinin bulunduğu görülmüştür. Sonuç itibariyle YÖK’
ün 30 Mayıs 2018 yayımlamış olduğu müzik, sınıf ve okul öncesi öğretmenliği programları ve çocuk
gelişimi bölümlerinin ders programlarının EÇME için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilecek
yeterlikte olmadığı düşünülmektedir.
EXAMİNİNG THE RELATİONSHİP BETWEEN PRESCHOOL TEACHERS' ATTİTUDES TOWARDS ART EDUCATİON AND THEİR INNOVATİVE THİNKİNG TENDENCİES, 2024
This study aims to investigate the attitudes of early
childhood teachers in Turkey towards art e... more This study aims to investigate the attitudes of early
childhood teachers in Turkey towards art education and innovative
thinking tendencies, as well as the relationship between these
attitudes. The research underscores the potential impacts of these
attitudes of early childhood educators on areas such as educational
quality, teaching approaches, student development, and
educational reforms. A quantitative research approach was
employed using a relational survey model. The study was
delimited using the "Attitude Scale towards Art Education
(SEYTÖ)" and the "Scale of Innovative Thinking Tendency for
Preschool Teachers (İDEÖ)" and was conducted on 344 early
childhood teachers who voluntarily participated during the 2022-
2023 academic year. Data analysis was conducted using the SPSS
24 software package. The findings indicate a positive and
significant relationship between teachers' attitudes towards art
education and their innovative thinking tendencies. However, no
statistically significant impact of teachers' demographic
characteristics (gender, age, years of service, and education level)
on these attitudes was observed. In conclusion, this research
elucidates the significance of early childhood teachers' attitudes
towards art education and innovative thinking tendencies, as well
as the potential ramifications of the relationship between these
attitudes in the field of education.
ÖZ: Bu çalışma, Türkiye'de erken çocukluk öğretmenlerinin
sanat eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair
tutumlarını ve bu tutumlar arasındaki ilişkiyi incelemeyi
hedeflemektedir. Araştırma, erken çocukluk dönemi
öğretmenlerinin bu tutumlarının eğitim kalitesi, öğretim
yaklaşımları, öğrenci gelişimi ve eğitim reformları gibi
alanlarda potansiyel etkilerini vurgulamaktadır. İlişkisel tarama
modeli kullanılarak nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Çalışma “Sanat Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği (SEYTÖ)” ve
“Okul Öncesi Öğretmenlerine Yönelik İnovatif Düşünme
Eğilimi Ölçeği (İDEÖ)” ile sınırlandırılmış ve 2022-2023
eğitim-öğretim döneminde gönüllü olarak katılan 344 erken
çocukluk öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Veri analizi için SPSS 24 paket programı kullanılmıştır.
Sonuçlar, öğretmenlerin sanat eğitimine yönelik tutumları ile
inovatif düşünme eğilimleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Ancak, öğretmenlerin demografik
özelliklerinin (cinsiyet, yaş, hizmet süresi ve eğitim seviyesi)
bu tutumlar üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi tespit
edilmemiştir.
Sonuç olarak, bu çalışma erken çocukluk öğretmenlerinin sanat
eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair tutumlarının
önemini ve bu tutumlar arasındaki ilişkinin eğitim alanındaki
potansiyel etkilerini ortaya koymaktadır.
Dalcroze approach and recommendations for early childhood music education (ECME), 2024
Öz: Bu çalışma Emile Jaques - Dalcroze' un önerilerinden hareketle yaklaşımının anlaşılmasına ve ... more Öz: Bu çalışma Emile Jaques - Dalcroze' un önerilerinden hareketle yaklaşımının anlaşılmasına ve (EÇME) erken çocukluk müzik eğitiminin zenginleştirilmesine yardımcı olacak önemli bilgiler sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada öncelikle Dalcroze' un yaşamı ve müzik eğitimi yaklaşımı kısaca açıklanmış sonrasında da EÇME’ nin çocuğun tüm gelişim alanlarına yapmış olduğu katkıları yurt içi ve yurt dışı çalışmalarla desteklenerek açıklanmıştır. Son olarak da Dalcroze’ un 1931 yılında 3. Basımı yapılan "Rhythm, Music and Education" isimli kitabının "Music and The Child " bölümünde çocuklara yönelik müzik eğitimi konusunda öğretmenler ve ebeveynler için sunduğu öneriler alanda yapılan bilimsel yayınlarla desteklenerek açıklanmıştır. Çalışmanın odağında, Dalcroze'un yaklaşımıyla ilgili kuramsal bilgiler sunmanın dışında yaklaşımı ebeveyn ve öğretmenler için uygulanabilir eğitim önerileriyle daha anlaşılır kılmak yer almaktadır. Dalcroze' un önerilerinden hareketle çalışma EÇME’ yi zenginleştirmek, eğitimcilere, öğretmenlere ve ebeveynlere pratik rehberlik sağlamak adına önemli bilgiler sunmaktadır.
Abstract: This study has been prepared with the aim of facilitating the understanding of Emile Jaques-Dalcroze's approach and providing important information to enrich Early Childhood Music Education (ECME). Initially, the life and music education approach of Dalcroze are briefly explained, followed by the contributions of ECME to various areas of child development, supported by domestic and international studies. Finally, the recommendations provided by Dalcroze in the "Music and The Child" section of his book "Rhythm, Music and Education," published in its 3rd edition in 1931, regarding music education for children, are elucidated with scientific publications in the field. The focus of the study goes beyond presenting theoretical information about Dalcroze's approach, aiming to make it more comprehensible with practical educational suggestions for parents and teachers. Drawing from Dalcroze's recommendations, the study offers important insights to enrich ECME and provide practical guidance to educators, teachers, and parents.
Bu araştırma, Türkiye'de müzik eğitimi alanında "Conversational Solfege" yöntemi ile ilgili bilgi... more Bu araştırma, Türkiye'de müzik eğitimi alanında "Conversational Solfege" yöntemi ile ilgili bilgilerin belirlenmesi ve
literatürdeki bu boşluğun doldurulması amacını taşıyan bir derleme çalışmasıdır. Dr. John M. Feierabend tarafından
2001 yılında geliştirilen "Conversational Solfege", müzik eğitiminde özellikle müzik okuryazarlığını geliştirmek
amacıyla kullanılan eğitici bir yöntemdir. "Conversational Solfege" öğrencilere müziksel dilde iletişim kurma
yeteneği kazandırmayı hedefleyerek, notalar arasındaki ilişkileri doğal bir konuşma gibi algılamalarına olanak tanır.
Müziği konuşur gibi anlama ve ifade etme becerisi kazandırarak, müzik eğitimini daha etkileşimli ve keyifli hale
getirmeyi amaçlar. Bu çalışma, "Conversational Solfege" yöntemini tanıtmayı ve Türkiye'de uygulanabilirliğine vurgu
yapmayı amaçlamaktadır. Veriler literatür taraması ve derleme çalışması yoluyla elde edilmiştir. İngilizce ve Türkçe
olarak yayımlanmış açık erişimli makalelere odaklanmak üzere Google Akademik (Scholar) arama sayfasında
yapılan taramalarla gerçekleştirilmiştir. WOS, SCOPUS, ERIC gibi veri tabanları da dâhil olmak üzere çeşitli
kaynaklardan tam metinlere erişim sağlanmıştır. Tarama sonucunda Türkçe kaynaklarda Conversational Solfege
ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yüzden veriler doğrudan yöntemin yaratıcısı Dr. John M.
Feierabend'in resmi internet sitesinden ve İngilizce makalelerden alınmıştır. Makalede “Conversational Solfege” yöntemine göre müzik okuryazarlığının nasıl olması gerektiği ve bu müzik okuryazarlığı kazanmanın önemi
üzerinde durulmuştur. Ayrıca Dr. John M. Feierabend'in 4 ana başlık altında 12 aşamada gerçekleştirdiği yönteminin
eğitimcilere yönelik her aşamaya uygun uygulama önerilerine de yer verilmiştir. Bu makalenin, Türkiye'deki solfej
eğitimine dolayısıyla müzik eğitimine yeni bir bakış açısı getirmesi, müzik okuryazarlığını artırabilecek bir yöntem
olarak tanıtması ve gelecekte yapılacak çalışmalara kaynak oluşturması amacıyla önemli olduğu düşünülmektedir.
The State of Early Childhood Music Education in Bachelor Programs in Turkey and Determining the Competencies of ECME Specialists, 2024
Abstract: This study has been prepared with the aim of determining the overall situation regardin... more Abstract: This study has been prepared with the aim of determining the overall situation regarding the adequacy of early childhood music
education (ECME) in the undergraduate programs of education faculties, specifically in the music, classroom, and preschool teaching departments,
as well as in the child development departments of health sciences faculties. The study also aims to identify the knowledge, skills, and competencies
that an ECME educator should possess, based on the opinions of instructors and music teachers. The research adopts a qualitative research
methodology within the framework of a structured case study. Data were obtained through a literature review and interview technique. The
theoretical framework of the research was established by reviewing domestic and international sources, as well as postgraduate studies, using the
literature review method. Data obtained from interviews with participants were analyzed based on categorical content analysis. Similar and related
data were grouped around specific concepts and themes, and interpreted using a descriptive analysis approach, in line with the sub-objectives of the
thesis. Participants in the study express a common belief that graduates do not possess sufficient knowledge and experience in ECME. The perceived
inadequacies are attributed to reasons such as the program including only theoretical courses related to ECME, the absence of direct courses
specifically for preschool education, the lack of practical application in the courses, the non-specialization of academics in early childhood music
education, insufficient course hours, a lack of knowledge on how to apply theoretical information to early childhood, and the program being
deemed inadequate due to a limited number of courses. Competencies that an ECME specialist should possess are categorized into general
competencies and field-specific competencies
Öz: Bu çalışma; öğretim elemanları ve müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda, eğitim fakültelerinin müzik, sınıf ve okul öncesi
öğretmenliği lisans programları ile sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi bölümlerinin Erken Çocukluk Müzik Eğitimi (EÇME) yeterliğini
kazandırmasına ilişkin genel durumunu ve EÇME eğitimcisinin sahip olması gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri belirlemek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma metodolojisi çerçevesinde yapılandırılan bir durum çalışmasıdır. Veriler literatür taraması ve görüşme
tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Literatür taraması yöntemi ile yurt içi, yurt dışı kaynaklar ve lisansüstü çalışmalar taranarak araştırmanın
kuramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Katılımcılarla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler kategorisel içerik analizi esas alınarak incelenmiştir.
Benzer ve birbiri ile ilişkisi olduğu belirlenen veriler belirli kavramlar ve temalar etrafında bir araya getirilmiş ve yorumlanmış, betimsel analiz
yaklaşımı kullanılarak tezin alt amaçları doğrultusunda raporlaştırılmıştır. Katılımcılar lisans mezunlarının EÇME ile ilgili yeterli bilgi ve deneyime
sahip olamadan mezun oldukları ortak görüşüne dayanmaktadır. Yetersizlik kanılarını; programın EÇME’ ye yönelik sadece teorik dersleri içermesi,
doğrudan okul öncesine yönelik derslerin olmaması, derslerin uygulamadan yoksun olması, akademisyenlerin erken çocukluk müzik eğitimi
uzmanı olmaması, ders saatlerinin yetersizliği, verilen teorik bilgilerin erken çocukluğa nasıl uygulanacağının bilinmemesi, programın yetersiz
kaldığı, derslerin sınırlı sayıda olması gibi nedenlere bağladıkları görülmektedir. EÇME alan uzmanının sahip olması gereken yeterlikler ise genel
yeterlikler ve alan yeterlikleri olmak üzere iki temada toplanmıştır.
5th INTERNATIONAL MULTI-DISCIPLINARY CHILDREN'S STUDIES CONGRESS , 2023
Erken çocukluk dönemi, yaşamın temel taşlarından biridir ve müziğin bu evredeki etkileri oldukça ... more Erken çocukluk dönemi, yaşamın temel taşlarından biridir ve müziğin bu evredeki etkileri oldukça belirgindir.
Haartsen, Jone ve Johnson'un (2016) belirttiği gibi, erken çocukluk döneminde sağlanan müzik eğitimi, duygusal, zihinsel, dil, sosyal gibi tüm gelişim alanlarına önemli katkılarda bulunur. Çocuklar, duygusal dünyalarının hassasiyetiyle bilinirler ve müzik, bu dünyayı etkileyen güçlü bir araçtır. Müzikal etkinlikler, çocuklara sevinç, hüzün, heyecan ve rahatlama gibi duygusal ifadelerini daha rahat bir şekilde ifade
edebilecekleri bir ortam sunar. Bu ortam, çocukların duygusal zekâlarını ve duygudaşlık yeteneklerini güçlendirir, onları kapsamlı bir şekilde destekleyerek gelişimlerine olumlu etkiler sağlar. Müzik doğum öncesi dönemden başlayarak bireyin ömür boyunca yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını devam ettirmektedir.
Bu çalışmada, benzer veya ilgili çalışmaları anlamak ve mevcut bilgiye dayanarak bir çerçeve oluşturmak amacıyla Literatür Taraması yöntemi kullanıldı. Akademik Google arama motorunda "prenatal müzikal etkileşim," "bebeklerde müzikal gelişim," "erken çocukluk müzik eğitimi" ve "müziğin gelişim alanlarına etkisi" gibi anahtar kelimelerle veri tabanlarında tarama yapıldı. Bu anahtar kelimeler, çalışmanın odaklandığı
temel kavramları yansıtmak üzere seçildi. İlgili akademik makaleler, dergi yayınları ve diğer kaynaklar, veri tabanlarında sistematik bir şekilde tarandı. Google Akademik arama motorunun sınırlı erişim sağladığı makalelerin ötesinde, kampüs ağına bağlanarak WOS (Web of Science), SCOPUS ve ERIC gibi geniş veri tabanlarına erişim sağlanmıştır.
Bu çalışmada bebeğin anne karnında müzikle tanışmasıyla başlayan sürecin, doğum ve ilk aylarda ki serüveni, ilk yıllar, bebeklerin müzikle etkileşimi ve müzikal becerilerin kazandırılması, müzik eğitiminin önemi, müziğin oyunla birleştirilerek çocuğa sunulması, müziğin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal, dilsel, iletişimsel vb. tüm gelişim alanlarına olan etkisi; çocuklarda müzikle ilgili yeteneklerin değerlendirilmesi; aile ve toplum katılımını içeren örneklerle ebeveyn ve öğretmenlere erken çocukluk müzik eğitimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Bebeklerde müzikal gelişim, erken çocukluk müzik eğitimi, doğum öncesi müzikal gelişim.
ABSTRACT
The early childhood period is considered a cornerstone of life, and the impact of music during this stage is highly significant. As Haartsen, Jone, and Johnson (2016) highlighted, music education provided during early childhood contributes significantly to various developmental domains, including emotional, intellectual, linguistic, and social aspects. Children are known for the sensitivity of their emotional worlds, and music serves as a powerful tool influencing this realm. Musical activities provide an environment where children can express their emotional expressions, such as joy, sadness, excitement, and relaxation, more comfortably. This environment enhances children's emotional intelligence and empathy skills, positively influencing their
development comprehensively. Music remains an integral part of an individual's life from the prenatal period, continuing throughout their lifespan.
In this study, the Literature Review method was employed to comprehend similar or related studies and to construct a framework based on existing knowledge. Searches were conducted in databases using key terms such as 'prenatal musical interaction,' 'musical development in infants,' 'early childhood music education,' and 'the impact of music on developmental domains' on the academic Google search engine. These keywords were selected to reflect the core concepts of the study. Relevant academic articles, journal publications, and other sources were systematically explored in databases. Beyond the limited access provided by the Google Scholar search engine, access to extensive databases such as WOS (Web of Science), SCOPUS, and ERIC was secured by connecting to the campus network.
This study explores the process that begins with a baby's introduction to music in the womb, detailing the journey through birth and the early months, early years, interactions of infants with music, the acquisition of musical skills, the importance of music education, presenting music to children by combining it with play, and the impact of music on all developmental areas, including cognitive, emotional, social, linguistic, and communicative aspects in children. The study also delves into the assessment of children's musical abilities, offering recommendations for early childhood music education to parents and teachers, supported by examples
involving family and community participation.
Keywords: Musical development in infants, early childhood music education, prenatal musical development.
Müziğin Yaratıcı Drama Atölyelerindeki Rolü ve Planlama Aşamalarında Etkin Kullanımı The Role of Music in Creative Drama Workshops and Its Effective Use in Planning Stages, 2024
Bu çalışma, müziğin yaratıcı drama atölyelerindeki rolünü; ısınma, canlandırma
ve değerlendirme ... more Bu çalışma, müziğin yaratıcı drama atölyelerindeki rolünü; ısınma, canlandırma
ve değerlendirme aşamalarında etkinliğini ve kullanım önerilerini belirlemeyi
amaçlamaktadır. Çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Müziğin yaratıcı
drama üzerindeki etkilerinin farklı perspektiflerden değerlendirilmesi sağlanarak,
bilgi zenginliği oluşturmak amacıyla İngilizce veya Türkçe yayımlanmış olan açık
erişimli makaleler, bildiri metinleri ve kitaplardan yararlanılmıştır. Müziğin ısınma,
canlandırma ve değerlendirme aşamalarında nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceği,
canlandırmaların amaçlarına, temalarına, sürelerine, katılımcıların ilgi düzeylerine
ve becerilerine nasıl uygun hale getirilebileceği üzerinde durulmaktadır. Müziğin
canlandırmaların atmosferini ve katılımcıların duygusal, bilişsel, devinişsel,
psikomotor süreçlerini nasıl etkileyebileceğini ele almaktadır. Bu çalışmanın
sonucunda, müziğin yaratıcı drama süreçlerindeki öneminin açıkça görüldüğü ve bu
iki disiplinin bir araya gelerek öğrenme deneyimini daha zengin ve ilgi çekici hale
getirdiği vurgulanmıştır. Drama liderlerine, müziği dramanın ısınma, canlandırma ve
değerlendirme aşamalarında daha etkili bir şekilde nasıl kullanabileceklerine yönelik
öneriler sunulmuştur
The present study aims to determine the role of music in creative drama workshops, its
effectiveness in the warm-up, enactment, and evaluation stages, and recommendations
for its utilization. Document analysis method was employed in the study. Published
open-access articles, proceedings, and books in English or Turkish were reviewed in
order to create a wealth of information by evaluating the effects of music on creative
drama from various perspectives. The study focuses on how music can be used
effectively in the warm-up, enactment, and evaluation stages and how it can be adapted
to the aims, themes, and duration of the enactments, as well as the interest levels and
skills of the participants. It addresses the way music influences the atmosphere of
the enactments and the emotional, cognitive, cognitive, kinesthetic, and psychomotor
processes of the participants. The results of this study clearly demonstrated the
importance of music in creative drama processes and emphasized that the combination
of these two disciplines provides a richer and more engaging learning experience.
Recommendations were offered to drama leaders on how to use music more effectively
in the warm-up, enactment, and evaluation stages of drama.
Egitim Bilimlerinde Teori ve Arastırmalar IICilt 2 Eğitim Bilimlerinde Teori veAraştırmalar II,Cilt 2, ZAHAL Onur,KOCA Şehriban Koca,BAŞ Kenan, Editör, GECE KİTAPLIĞI , 2020
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
GÜZEL SANATLARDA ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRMELER -I Hasan Arapgirlioğlu,Tarkan Yazıcı,Emrah Uysal, Editör, Gece Kitaplığı , 2021
kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan... more kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. The right to publish this book belongs to Gece Kitaplığı. Citation can not be shown without the source, reproduced in any way without permission.
Bu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden birikimli durum çalışması yaklaşımı kullanılarak
yapı... more Bu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden birikimli durum çalışması yaklaşımı kullanılarak
yapılmıştır. Eğitim fakültelerindeki okul öncesi, sınıf ve müzik öğretmenliği bölümleri ile sağlık
bilimleri fakültelerindeki çocuk gelişimi bölümleri için hazırlanan lisans programlarında yer alan
okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki müzik derslerinin durumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu
amaç doğrultusunda, YÖK’ün 1998, 2007 ve 2018 tarihlerinde öğretmenlik programlarındaki müzik
dersleri ile Türkiye'deki çocuk gelişimi lisans programlarının müzik derslerinin program içerisindeki
dağılımı betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Teorik, uygulama, ders süresi, ders sayısı ve kredi
sayıları belirlenmiştir. Genel olarak, program güncellemelerinde müzik derslerinin ders sayısı ve
süresinin azaldığı, uygulama kısmının ise tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Okul öncesi
öğretmenliği bölümünde “Erken Çocuklukta Müzik Eğitimi”, sınıf öğretmenliği bölümünde ise
“Müzik Öğretimi” isimli sadece teorik bilgilerin verildiği 3 saatlik bir derse dönüştüğü görülmektedir.
Müzik öğretmenliği bölümünde ise diğer bölümlerde olduğu gibi değişen her programla birlikte
derslerin sayı ve saat olarak azaldığı görülmektedir. Sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi
lisans bölümlerinde ise “Çocukluk Döneminde Müzik”, “Çocuk ve Müzik”, “Müzik I-II” ve “Orff
Eğitimi” isimli çoğunlukla seçmeli müzik derslerinin bulunduğu görülmüştür. Sonuç itibariyle YÖK’
ün 30 Mayıs 2018 yayımlamış olduğu müzik, sınıf ve okul öncesi öğretmenliği programları ve çocuk
gelişimi bölümlerinin ders programlarının EÇME için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilecek
yeterlikte olmadığı düşünülmektedir.
EXAMİNİNG THE RELATİONSHİP BETWEEN PRESCHOOL TEACHERS' ATTİTUDES TOWARDS ART EDUCATİON AND THEİR INNOVATİVE THİNKİNG TENDENCİES, 2024
This study aims to investigate the attitudes of early
childhood teachers in Turkey towards art e... more This study aims to investigate the attitudes of early
childhood teachers in Turkey towards art education and innovative
thinking tendencies, as well as the relationship between these
attitudes. The research underscores the potential impacts of these
attitudes of early childhood educators on areas such as educational
quality, teaching approaches, student development, and
educational reforms. A quantitative research approach was
employed using a relational survey model. The study was
delimited using the "Attitude Scale towards Art Education
(SEYTÖ)" and the "Scale of Innovative Thinking Tendency for
Preschool Teachers (İDEÖ)" and was conducted on 344 early
childhood teachers who voluntarily participated during the 2022-
2023 academic year. Data analysis was conducted using the SPSS
24 software package. The findings indicate a positive and
significant relationship between teachers' attitudes towards art
education and their innovative thinking tendencies. However, no
statistically significant impact of teachers' demographic
characteristics (gender, age, years of service, and education level)
on these attitudes was observed. In conclusion, this research
elucidates the significance of early childhood teachers' attitudes
towards art education and innovative thinking tendencies, as well
as the potential ramifications of the relationship between these
attitudes in the field of education.
ÖZ: Bu çalışma, Türkiye'de erken çocukluk öğretmenlerinin
sanat eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair
tutumlarını ve bu tutumlar arasındaki ilişkiyi incelemeyi
hedeflemektedir. Araştırma, erken çocukluk dönemi
öğretmenlerinin bu tutumlarının eğitim kalitesi, öğretim
yaklaşımları, öğrenci gelişimi ve eğitim reformları gibi
alanlarda potansiyel etkilerini vurgulamaktadır. İlişkisel tarama
modeli kullanılarak nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Çalışma “Sanat Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği (SEYTÖ)” ve
“Okul Öncesi Öğretmenlerine Yönelik İnovatif Düşünme
Eğilimi Ölçeği (İDEÖ)” ile sınırlandırılmış ve 2022-2023
eğitim-öğretim döneminde gönüllü olarak katılan 344 erken
çocukluk öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Veri analizi için SPSS 24 paket programı kullanılmıştır.
Sonuçlar, öğretmenlerin sanat eğitimine yönelik tutumları ile
inovatif düşünme eğilimleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Ancak, öğretmenlerin demografik
özelliklerinin (cinsiyet, yaş, hizmet süresi ve eğitim seviyesi)
bu tutumlar üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi tespit
edilmemiştir.
Sonuç olarak, bu çalışma erken çocukluk öğretmenlerinin sanat
eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair tutumlarının
önemini ve bu tutumlar arasındaki ilişkinin eğitim alanındaki
potansiyel etkilerini ortaya koymaktadır.
Dalcroze approach and recommendations for early childhood music education (ECME), 2024
Öz: Bu çalışma Emile Jaques - Dalcroze' un önerilerinden hareketle yaklaşımının anlaşılmasına ve ... more Öz: Bu çalışma Emile Jaques - Dalcroze' un önerilerinden hareketle yaklaşımının anlaşılmasına ve (EÇME) erken çocukluk müzik eğitiminin zenginleştirilmesine yardımcı olacak önemli bilgiler sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada öncelikle Dalcroze' un yaşamı ve müzik eğitimi yaklaşımı kısaca açıklanmış sonrasında da EÇME’ nin çocuğun tüm gelişim alanlarına yapmış olduğu katkıları yurt içi ve yurt dışı çalışmalarla desteklenerek açıklanmıştır. Son olarak da Dalcroze’ un 1931 yılında 3. Basımı yapılan "Rhythm, Music and Education" isimli kitabının "Music and The Child " bölümünde çocuklara yönelik müzik eğitimi konusunda öğretmenler ve ebeveynler için sunduğu öneriler alanda yapılan bilimsel yayınlarla desteklenerek açıklanmıştır. Çalışmanın odağında, Dalcroze'un yaklaşımıyla ilgili kuramsal bilgiler sunmanın dışında yaklaşımı ebeveyn ve öğretmenler için uygulanabilir eğitim önerileriyle daha anlaşılır kılmak yer almaktadır. Dalcroze' un önerilerinden hareketle çalışma EÇME’ yi zenginleştirmek, eğitimcilere, öğretmenlere ve ebeveynlere pratik rehberlik sağlamak adına önemli bilgiler sunmaktadır.
Abstract: This study has been prepared with the aim of facilitating the understanding of Emile Jaques-Dalcroze's approach and providing important information to enrich Early Childhood Music Education (ECME). Initially, the life and music education approach of Dalcroze are briefly explained, followed by the contributions of ECME to various areas of child development, supported by domestic and international studies. Finally, the recommendations provided by Dalcroze in the "Music and The Child" section of his book "Rhythm, Music and Education," published in its 3rd edition in 1931, regarding music education for children, are elucidated with scientific publications in the field. The focus of the study goes beyond presenting theoretical information about Dalcroze's approach, aiming to make it more comprehensible with practical educational suggestions for parents and teachers. Drawing from Dalcroze's recommendations, the study offers important insights to enrich ECME and provide practical guidance to educators, teachers, and parents.
Bu araştırma, Türkiye'de müzik eğitimi alanında "Conversational Solfege" yöntemi ile ilgili bilgi... more Bu araştırma, Türkiye'de müzik eğitimi alanında "Conversational Solfege" yöntemi ile ilgili bilgilerin belirlenmesi ve
literatürdeki bu boşluğun doldurulması amacını taşıyan bir derleme çalışmasıdır. Dr. John M. Feierabend tarafından
2001 yılında geliştirilen "Conversational Solfege", müzik eğitiminde özellikle müzik okuryazarlığını geliştirmek
amacıyla kullanılan eğitici bir yöntemdir. "Conversational Solfege" öğrencilere müziksel dilde iletişim kurma
yeteneği kazandırmayı hedefleyerek, notalar arasındaki ilişkileri doğal bir konuşma gibi algılamalarına olanak tanır.
Müziği konuşur gibi anlama ve ifade etme becerisi kazandırarak, müzik eğitimini daha etkileşimli ve keyifli hale
getirmeyi amaçlar. Bu çalışma, "Conversational Solfege" yöntemini tanıtmayı ve Türkiye'de uygulanabilirliğine vurgu
yapmayı amaçlamaktadır. Veriler literatür taraması ve derleme çalışması yoluyla elde edilmiştir. İngilizce ve Türkçe
olarak yayımlanmış açık erişimli makalelere odaklanmak üzere Google Akademik (Scholar) arama sayfasında
yapılan taramalarla gerçekleştirilmiştir. WOS, SCOPUS, ERIC gibi veri tabanları da dâhil olmak üzere çeşitli
kaynaklardan tam metinlere erişim sağlanmıştır. Tarama sonucunda Türkçe kaynaklarda Conversational Solfege
ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yüzden veriler doğrudan yöntemin yaratıcısı Dr. John M.
Feierabend'in resmi internet sitesinden ve İngilizce makalelerden alınmıştır. Makalede “Conversational Solfege” yöntemine göre müzik okuryazarlığının nasıl olması gerektiği ve bu müzik okuryazarlığı kazanmanın önemi
üzerinde durulmuştur. Ayrıca Dr. John M. Feierabend'in 4 ana başlık altında 12 aşamada gerçekleştirdiği yönteminin
eğitimcilere yönelik her aşamaya uygun uygulama önerilerine de yer verilmiştir. Bu makalenin, Türkiye'deki solfej
eğitimine dolayısıyla müzik eğitimine yeni bir bakış açısı getirmesi, müzik okuryazarlığını artırabilecek bir yöntem
olarak tanıtması ve gelecekte yapılacak çalışmalara kaynak oluşturması amacıyla önemli olduğu düşünülmektedir.
The State of Early Childhood Music Education in Bachelor Programs in Turkey and Determining the Competencies of ECME Specialists, 2024
Abstract: This study has been prepared with the aim of determining the overall situation regardin... more Abstract: This study has been prepared with the aim of determining the overall situation regarding the adequacy of early childhood music
education (ECME) in the undergraduate programs of education faculties, specifically in the music, classroom, and preschool teaching departments,
as well as in the child development departments of health sciences faculties. The study also aims to identify the knowledge, skills, and competencies
that an ECME educator should possess, based on the opinions of instructors and music teachers. The research adopts a qualitative research
methodology within the framework of a structured case study. Data were obtained through a literature review and interview technique. The
theoretical framework of the research was established by reviewing domestic and international sources, as well as postgraduate studies, using the
literature review method. Data obtained from interviews with participants were analyzed based on categorical content analysis. Similar and related
data were grouped around specific concepts and themes, and interpreted using a descriptive analysis approach, in line with the sub-objectives of the
thesis. Participants in the study express a common belief that graduates do not possess sufficient knowledge and experience in ECME. The perceived
inadequacies are attributed to reasons such as the program including only theoretical courses related to ECME, the absence of direct courses
specifically for preschool education, the lack of practical application in the courses, the non-specialization of academics in early childhood music
education, insufficient course hours, a lack of knowledge on how to apply theoretical information to early childhood, and the program being
deemed inadequate due to a limited number of courses. Competencies that an ECME specialist should possess are categorized into general
competencies and field-specific competencies
Öz: Bu çalışma; öğretim elemanları ve müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda, eğitim fakültelerinin müzik, sınıf ve okul öncesi
öğretmenliği lisans programları ile sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi bölümlerinin Erken Çocukluk Müzik Eğitimi (EÇME) yeterliğini
kazandırmasına ilişkin genel durumunu ve EÇME eğitimcisinin sahip olması gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri belirlemek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma metodolojisi çerçevesinde yapılandırılan bir durum çalışmasıdır. Veriler literatür taraması ve görüşme
tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Literatür taraması yöntemi ile yurt içi, yurt dışı kaynaklar ve lisansüstü çalışmalar taranarak araştırmanın
kuramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Katılımcılarla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler kategorisel içerik analizi esas alınarak incelenmiştir.
Benzer ve birbiri ile ilişkisi olduğu belirlenen veriler belirli kavramlar ve temalar etrafında bir araya getirilmiş ve yorumlanmış, betimsel analiz
yaklaşımı kullanılarak tezin alt amaçları doğrultusunda raporlaştırılmıştır. Katılımcılar lisans mezunlarının EÇME ile ilgili yeterli bilgi ve deneyime
sahip olamadan mezun oldukları ortak görüşüne dayanmaktadır. Yetersizlik kanılarını; programın EÇME’ ye yönelik sadece teorik dersleri içermesi,
doğrudan okul öncesine yönelik derslerin olmaması, derslerin uygulamadan yoksun olması, akademisyenlerin erken çocukluk müzik eğitimi
uzmanı olmaması, ders saatlerinin yetersizliği, verilen teorik bilgilerin erken çocukluğa nasıl uygulanacağının bilinmemesi, programın yetersiz
kaldığı, derslerin sınırlı sayıda olması gibi nedenlere bağladıkları görülmektedir. EÇME alan uzmanının sahip olması gereken yeterlikler ise genel
yeterlikler ve alan yeterlikleri olmak üzere iki temada toplanmıştır.
5th INTERNATIONAL MULTI-DISCIPLINARY CHILDREN'S STUDIES CONGRESS , 2023
Erken çocukluk dönemi, yaşamın temel taşlarından biridir ve müziğin bu evredeki etkileri oldukça ... more Erken çocukluk dönemi, yaşamın temel taşlarından biridir ve müziğin bu evredeki etkileri oldukça belirgindir.
Haartsen, Jone ve Johnson'un (2016) belirttiği gibi, erken çocukluk döneminde sağlanan müzik eğitimi, duygusal, zihinsel, dil, sosyal gibi tüm gelişim alanlarına önemli katkılarda bulunur. Çocuklar, duygusal dünyalarının hassasiyetiyle bilinirler ve müzik, bu dünyayı etkileyen güçlü bir araçtır. Müzikal etkinlikler, çocuklara sevinç, hüzün, heyecan ve rahatlama gibi duygusal ifadelerini daha rahat bir şekilde ifade
edebilecekleri bir ortam sunar. Bu ortam, çocukların duygusal zekâlarını ve duygudaşlık yeteneklerini güçlendirir, onları kapsamlı bir şekilde destekleyerek gelişimlerine olumlu etkiler sağlar. Müzik doğum öncesi dönemden başlayarak bireyin ömür boyunca yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını devam ettirmektedir.
Bu çalışmada, benzer veya ilgili çalışmaları anlamak ve mevcut bilgiye dayanarak bir çerçeve oluşturmak amacıyla Literatür Taraması yöntemi kullanıldı. Akademik Google arama motorunda "prenatal müzikal etkileşim," "bebeklerde müzikal gelişim," "erken çocukluk müzik eğitimi" ve "müziğin gelişim alanlarına etkisi" gibi anahtar kelimelerle veri tabanlarında tarama yapıldı. Bu anahtar kelimeler, çalışmanın odaklandığı
temel kavramları yansıtmak üzere seçildi. İlgili akademik makaleler, dergi yayınları ve diğer kaynaklar, veri tabanlarında sistematik bir şekilde tarandı. Google Akademik arama motorunun sınırlı erişim sağladığı makalelerin ötesinde, kampüs ağına bağlanarak WOS (Web of Science), SCOPUS ve ERIC gibi geniş veri tabanlarına erişim sağlanmıştır.
Bu çalışmada bebeğin anne karnında müzikle tanışmasıyla başlayan sürecin, doğum ve ilk aylarda ki serüveni, ilk yıllar, bebeklerin müzikle etkileşimi ve müzikal becerilerin kazandırılması, müzik eğitiminin önemi, müziğin oyunla birleştirilerek çocuğa sunulması, müziğin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal, dilsel, iletişimsel vb. tüm gelişim alanlarına olan etkisi; çocuklarda müzikle ilgili yeteneklerin değerlendirilmesi; aile ve toplum katılımını içeren örneklerle ebeveyn ve öğretmenlere erken çocukluk müzik eğitimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Bebeklerde müzikal gelişim, erken çocukluk müzik eğitimi, doğum öncesi müzikal gelişim.
ABSTRACT
The early childhood period is considered a cornerstone of life, and the impact of music during this stage is highly significant. As Haartsen, Jone, and Johnson (2016) highlighted, music education provided during early childhood contributes significantly to various developmental domains, including emotional, intellectual, linguistic, and social aspects. Children are known for the sensitivity of their emotional worlds, and music serves as a powerful tool influencing this realm. Musical activities provide an environment where children can express their emotional expressions, such as joy, sadness, excitement, and relaxation, more comfortably. This environment enhances children's emotional intelligence and empathy skills, positively influencing their
development comprehensively. Music remains an integral part of an individual's life from the prenatal period, continuing throughout their lifespan.
In this study, the Literature Review method was employed to comprehend similar or related studies and to construct a framework based on existing knowledge. Searches were conducted in databases using key terms such as 'prenatal musical interaction,' 'musical development in infants,' 'early childhood music education,' and 'the impact of music on developmental domains' on the academic Google search engine. These keywords were selected to reflect the core concepts of the study. Relevant academic articles, journal publications, and other sources were systematically explored in databases. Beyond the limited access provided by the Google Scholar search engine, access to extensive databases such as WOS (Web of Science), SCOPUS, and ERIC was secured by connecting to the campus network.
This study explores the process that begins with a baby's introduction to music in the womb, detailing the journey through birth and the early months, early years, interactions of infants with music, the acquisition of musical skills, the importance of music education, presenting music to children by combining it with play, and the impact of music on all developmental areas, including cognitive, emotional, social, linguistic, and communicative aspects in children. The study also delves into the assessment of children's musical abilities, offering recommendations for early childhood music education to parents and teachers, supported by examples
involving family and community participation.
Keywords: Musical development in infants, early childhood music education, prenatal musical development.
Müziğin Yaratıcı Drama Atölyelerindeki Rolü ve Planlama Aşamalarında Etkin Kullanımı The Role of Music in Creative Drama Workshops and Its Effective Use in Planning Stages, 2024
Bu çalışma, müziğin yaratıcı drama atölyelerindeki rolünü; ısınma, canlandırma
ve değerlendirme ... more Bu çalışma, müziğin yaratıcı drama atölyelerindeki rolünü; ısınma, canlandırma
ve değerlendirme aşamalarında etkinliğini ve kullanım önerilerini belirlemeyi
amaçlamaktadır. Çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Müziğin yaratıcı
drama üzerindeki etkilerinin farklı perspektiflerden değerlendirilmesi sağlanarak,
bilgi zenginliği oluşturmak amacıyla İngilizce veya Türkçe yayımlanmış olan açık
erişimli makaleler, bildiri metinleri ve kitaplardan yararlanılmıştır. Müziğin ısınma,
canlandırma ve değerlendirme aşamalarında nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceği,
canlandırmaların amaçlarına, temalarına, sürelerine, katılımcıların ilgi düzeylerine
ve becerilerine nasıl uygun hale getirilebileceği üzerinde durulmaktadır. Müziğin
canlandırmaların atmosferini ve katılımcıların duygusal, bilişsel, devinişsel,
psikomotor süreçlerini nasıl etkileyebileceğini ele almaktadır. Bu çalışmanın
sonucunda, müziğin yaratıcı drama süreçlerindeki öneminin açıkça görüldüğü ve bu
iki disiplinin bir araya gelerek öğrenme deneyimini daha zengin ve ilgi çekici hale
getirdiği vurgulanmıştır. Drama liderlerine, müziği dramanın ısınma, canlandırma ve
değerlendirme aşamalarında daha etkili bir şekilde nasıl kullanabileceklerine yönelik
öneriler sunulmuştur
The present study aims to determine the role of music in creative drama workshops, its
effectiveness in the warm-up, enactment, and evaluation stages, and recommendations
for its utilization. Document analysis method was employed in the study. Published
open-access articles, proceedings, and books in English or Turkish were reviewed in
order to create a wealth of information by evaluating the effects of music on creative
drama from various perspectives. The study focuses on how music can be used
effectively in the warm-up, enactment, and evaluation stages and how it can be adapted
to the aims, themes, and duration of the enactments, as well as the interest levels and
skills of the participants. It addresses the way music influences the atmosphere of
the enactments and the emotional, cognitive, cognitive, kinesthetic, and psychomotor
processes of the participants. The results of this study clearly demonstrated the
importance of music in creative drama processes and emphasized that the combination
of these two disciplines provides a richer and more engaging learning experience.
Recommendations were offered to drama leaders on how to use music more effectively
in the warm-up, enactment, and evaluation stages of drama.
Egitim Bilimlerinde Teori ve Arastırmalar IICilt 2 Eğitim Bilimlerinde Teori veAraştırmalar II,Cilt 2, ZAHAL Onur,KOCA Şehriban Koca,BAŞ Kenan, Editör, GECE KİTAPLIĞI , 2020
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
GÜZEL SANATLARDA ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRMELER -I Hasan Arapgirlioğlu,Tarkan Yazıcı,Emrah Uysal, Editör, Gece Kitaplığı , 2021
kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan... more kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. The right to publish this book belongs to Gece Kitaplığı. Citation can not be shown without the source, reproduced in any way without permission.
Uploads
Papers by Yunus YAPALI
yapılmıştır. Eğitim fakültelerindeki okul öncesi, sınıf ve müzik öğretmenliği bölümleri ile sağlık
bilimleri fakültelerindeki çocuk gelişimi bölümleri için hazırlanan lisans programlarında yer alan
okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki müzik derslerinin durumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu
amaç doğrultusunda, YÖK’ün 1998, 2007 ve 2018 tarihlerinde öğretmenlik programlarındaki müzik
dersleri ile Türkiye'deki çocuk gelişimi lisans programlarının müzik derslerinin program içerisindeki
dağılımı betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Teorik, uygulama, ders süresi, ders sayısı ve kredi
sayıları belirlenmiştir. Genel olarak, program güncellemelerinde müzik derslerinin ders sayısı ve
süresinin azaldığı, uygulama kısmının ise tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Okul öncesi
öğretmenliği bölümünde “Erken Çocuklukta Müzik Eğitimi”, sınıf öğretmenliği bölümünde ise
“Müzik Öğretimi” isimli sadece teorik bilgilerin verildiği 3 saatlik bir derse dönüştüğü görülmektedir.
Müzik öğretmenliği bölümünde ise diğer bölümlerde olduğu gibi değişen her programla birlikte
derslerin sayı ve saat olarak azaldığı görülmektedir. Sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi
lisans bölümlerinde ise “Çocukluk Döneminde Müzik”, “Çocuk ve Müzik”, “Müzik I-II” ve “Orff
Eğitimi” isimli çoğunlukla seçmeli müzik derslerinin bulunduğu görülmüştür. Sonuç itibariyle YÖK’
ün 30 Mayıs 2018 yayımlamış olduğu müzik, sınıf ve okul öncesi öğretmenliği programları ve çocuk
gelişimi bölümlerinin ders programlarının EÇME için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilecek
yeterlikte olmadığı düşünülmektedir.
childhood teachers in Turkey towards art education and innovative
thinking tendencies, as well as the relationship between these
attitudes. The research underscores the potential impacts of these
attitudes of early childhood educators on areas such as educational
quality, teaching approaches, student development, and
educational reforms. A quantitative research approach was
employed using a relational survey model. The study was
delimited using the "Attitude Scale towards Art Education
(SEYTÖ)" and the "Scale of Innovative Thinking Tendency for
Preschool Teachers (İDEÖ)" and was conducted on 344 early
childhood teachers who voluntarily participated during the 2022-
2023 academic year. Data analysis was conducted using the SPSS
24 software package. The findings indicate a positive and
significant relationship between teachers' attitudes towards art
education and their innovative thinking tendencies. However, no
statistically significant impact of teachers' demographic
characteristics (gender, age, years of service, and education level)
on these attitudes was observed. In conclusion, this research
elucidates the significance of early childhood teachers' attitudes
towards art education and innovative thinking tendencies, as well
as the potential ramifications of the relationship between these
attitudes in the field of education.
ÖZ: Bu çalışma, Türkiye'de erken çocukluk öğretmenlerinin
sanat eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair
tutumlarını ve bu tutumlar arasındaki ilişkiyi incelemeyi
hedeflemektedir. Araştırma, erken çocukluk dönemi
öğretmenlerinin bu tutumlarının eğitim kalitesi, öğretim
yaklaşımları, öğrenci gelişimi ve eğitim reformları gibi
alanlarda potansiyel etkilerini vurgulamaktadır. İlişkisel tarama
modeli kullanılarak nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Çalışma “Sanat Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği (SEYTÖ)” ve
“Okul Öncesi Öğretmenlerine Yönelik İnovatif Düşünme
Eğilimi Ölçeği (İDEÖ)” ile sınırlandırılmış ve 2022-2023
eğitim-öğretim döneminde gönüllü olarak katılan 344 erken
çocukluk öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Veri analizi için SPSS 24 paket programı kullanılmıştır.
Sonuçlar, öğretmenlerin sanat eğitimine yönelik tutumları ile
inovatif düşünme eğilimleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Ancak, öğretmenlerin demografik
özelliklerinin (cinsiyet, yaş, hizmet süresi ve eğitim seviyesi)
bu tutumlar üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi tespit
edilmemiştir.
Sonuç olarak, bu çalışma erken çocukluk öğretmenlerinin sanat
eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair tutumlarının
önemini ve bu tutumlar arasındaki ilişkinin eğitim alanındaki
potansiyel etkilerini ortaya koymaktadır.
Abstract: This study has been prepared with the aim of facilitating the understanding of Emile Jaques-Dalcroze's approach and providing important information to enrich Early Childhood Music Education (ECME). Initially, the life and music education approach of Dalcroze are briefly explained, followed by the contributions of ECME to various areas of child development, supported by domestic and international studies. Finally, the recommendations provided by Dalcroze in the "Music and The Child" section of his book "Rhythm, Music and Education," published in its 3rd edition in 1931, regarding music education for children, are elucidated with scientific publications in the field. The focus of the study goes beyond presenting theoretical information about Dalcroze's approach, aiming to make it more comprehensible with practical educational suggestions for parents and teachers. Drawing from Dalcroze's recommendations, the study offers important insights to enrich ECME and provide practical guidance to educators, teachers, and parents.
literatürdeki bu boşluğun doldurulması amacını taşıyan bir derleme çalışmasıdır. Dr. John M. Feierabend tarafından
2001 yılında geliştirilen "Conversational Solfege", müzik eğitiminde özellikle müzik okuryazarlığını geliştirmek
amacıyla kullanılan eğitici bir yöntemdir. "Conversational Solfege" öğrencilere müziksel dilde iletişim kurma
yeteneği kazandırmayı hedefleyerek, notalar arasındaki ilişkileri doğal bir konuşma gibi algılamalarına olanak tanır.
Müziği konuşur gibi anlama ve ifade etme becerisi kazandırarak, müzik eğitimini daha etkileşimli ve keyifli hale
getirmeyi amaçlar. Bu çalışma, "Conversational Solfege" yöntemini tanıtmayı ve Türkiye'de uygulanabilirliğine vurgu
yapmayı amaçlamaktadır. Veriler literatür taraması ve derleme çalışması yoluyla elde edilmiştir. İngilizce ve Türkçe
olarak yayımlanmış açık erişimli makalelere odaklanmak üzere Google Akademik (Scholar) arama sayfasında
yapılan taramalarla gerçekleştirilmiştir. WOS, SCOPUS, ERIC gibi veri tabanları da dâhil olmak üzere çeşitli
kaynaklardan tam metinlere erişim sağlanmıştır. Tarama sonucunda Türkçe kaynaklarda Conversational Solfege
ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yüzden veriler doğrudan yöntemin yaratıcısı Dr. John M.
Feierabend'in resmi internet sitesinden ve İngilizce makalelerden alınmıştır. Makalede “Conversational Solfege” yöntemine göre müzik okuryazarlığının nasıl olması gerektiği ve bu müzik okuryazarlığı kazanmanın önemi
üzerinde durulmuştur. Ayrıca Dr. John M. Feierabend'in 4 ana başlık altında 12 aşamada gerçekleştirdiği yönteminin
eğitimcilere yönelik her aşamaya uygun uygulama önerilerine de yer verilmiştir. Bu makalenin, Türkiye'deki solfej
eğitimine dolayısıyla müzik eğitimine yeni bir bakış açısı getirmesi, müzik okuryazarlığını artırabilecek bir yöntem
olarak tanıtması ve gelecekte yapılacak çalışmalara kaynak oluşturması amacıyla önemli olduğu düşünülmektedir.
education (ECME) in the undergraduate programs of education faculties, specifically in the music, classroom, and preschool teaching departments,
as well as in the child development departments of health sciences faculties. The study also aims to identify the knowledge, skills, and competencies
that an ECME educator should possess, based on the opinions of instructors and music teachers. The research adopts a qualitative research
methodology within the framework of a structured case study. Data were obtained through a literature review and interview technique. The
theoretical framework of the research was established by reviewing domestic and international sources, as well as postgraduate studies, using the
literature review method. Data obtained from interviews with participants were analyzed based on categorical content analysis. Similar and related
data were grouped around specific concepts and themes, and interpreted using a descriptive analysis approach, in line with the sub-objectives of the
thesis. Participants in the study express a common belief that graduates do not possess sufficient knowledge and experience in ECME. The perceived
inadequacies are attributed to reasons such as the program including only theoretical courses related to ECME, the absence of direct courses
specifically for preschool education, the lack of practical application in the courses, the non-specialization of academics in early childhood music
education, insufficient course hours, a lack of knowledge on how to apply theoretical information to early childhood, and the program being
deemed inadequate due to a limited number of courses. Competencies that an ECME specialist should possess are categorized into general
competencies and field-specific competencies
Öz: Bu çalışma; öğretim elemanları ve müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda, eğitim fakültelerinin müzik, sınıf ve okul öncesi
öğretmenliği lisans programları ile sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi bölümlerinin Erken Çocukluk Müzik Eğitimi (EÇME) yeterliğini
kazandırmasına ilişkin genel durumunu ve EÇME eğitimcisinin sahip olması gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri belirlemek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma metodolojisi çerçevesinde yapılandırılan bir durum çalışmasıdır. Veriler literatür taraması ve görüşme
tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Literatür taraması yöntemi ile yurt içi, yurt dışı kaynaklar ve lisansüstü çalışmalar taranarak araştırmanın
kuramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Katılımcılarla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler kategorisel içerik analizi esas alınarak incelenmiştir.
Benzer ve birbiri ile ilişkisi olduğu belirlenen veriler belirli kavramlar ve temalar etrafında bir araya getirilmiş ve yorumlanmış, betimsel analiz
yaklaşımı kullanılarak tezin alt amaçları doğrultusunda raporlaştırılmıştır. Katılımcılar lisans mezunlarının EÇME ile ilgili yeterli bilgi ve deneyime
sahip olamadan mezun oldukları ortak görüşüne dayanmaktadır. Yetersizlik kanılarını; programın EÇME’ ye yönelik sadece teorik dersleri içermesi,
doğrudan okul öncesine yönelik derslerin olmaması, derslerin uygulamadan yoksun olması, akademisyenlerin erken çocukluk müzik eğitimi
uzmanı olmaması, ders saatlerinin yetersizliği, verilen teorik bilgilerin erken çocukluğa nasıl uygulanacağının bilinmemesi, programın yetersiz
kaldığı, derslerin sınırlı sayıda olması gibi nedenlere bağladıkları görülmektedir. EÇME alan uzmanının sahip olması gereken yeterlikler ise genel
yeterlikler ve alan yeterlikleri olmak üzere iki temada toplanmıştır.
Haartsen, Jone ve Johnson'un (2016) belirttiği gibi, erken çocukluk döneminde sağlanan müzik eğitimi, duygusal, zihinsel, dil, sosyal gibi tüm gelişim alanlarına önemli katkılarda bulunur. Çocuklar, duygusal dünyalarının hassasiyetiyle bilinirler ve müzik, bu dünyayı etkileyen güçlü bir araçtır. Müzikal etkinlikler, çocuklara sevinç, hüzün, heyecan ve rahatlama gibi duygusal ifadelerini daha rahat bir şekilde ifade
edebilecekleri bir ortam sunar. Bu ortam, çocukların duygusal zekâlarını ve duygudaşlık yeteneklerini güçlendirir, onları kapsamlı bir şekilde destekleyerek gelişimlerine olumlu etkiler sağlar. Müzik doğum öncesi dönemden başlayarak bireyin ömür boyunca yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını devam ettirmektedir.
Bu çalışmada, benzer veya ilgili çalışmaları anlamak ve mevcut bilgiye dayanarak bir çerçeve oluşturmak amacıyla Literatür Taraması yöntemi kullanıldı. Akademik Google arama motorunda "prenatal müzikal etkileşim," "bebeklerde müzikal gelişim," "erken çocukluk müzik eğitimi" ve "müziğin gelişim alanlarına etkisi" gibi anahtar kelimelerle veri tabanlarında tarama yapıldı. Bu anahtar kelimeler, çalışmanın odaklandığı
temel kavramları yansıtmak üzere seçildi. İlgili akademik makaleler, dergi yayınları ve diğer kaynaklar, veri tabanlarında sistematik bir şekilde tarandı. Google Akademik arama motorunun sınırlı erişim sağladığı makalelerin ötesinde, kampüs ağına bağlanarak WOS (Web of Science), SCOPUS ve ERIC gibi geniş veri tabanlarına erişim sağlanmıştır.
Bu çalışmada bebeğin anne karnında müzikle tanışmasıyla başlayan sürecin, doğum ve ilk aylarda ki serüveni, ilk yıllar, bebeklerin müzikle etkileşimi ve müzikal becerilerin kazandırılması, müzik eğitiminin önemi, müziğin oyunla birleştirilerek çocuğa sunulması, müziğin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal, dilsel, iletişimsel vb. tüm gelişim alanlarına olan etkisi; çocuklarda müzikle ilgili yeteneklerin değerlendirilmesi; aile ve toplum katılımını içeren örneklerle ebeveyn ve öğretmenlere erken çocukluk müzik eğitimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Bebeklerde müzikal gelişim, erken çocukluk müzik eğitimi, doğum öncesi müzikal gelişim.
ABSTRACT
The early childhood period is considered a cornerstone of life, and the impact of music during this stage is highly significant. As Haartsen, Jone, and Johnson (2016) highlighted, music education provided during early childhood contributes significantly to various developmental domains, including emotional, intellectual, linguistic, and social aspects. Children are known for the sensitivity of their emotional worlds, and music serves as a powerful tool influencing this realm. Musical activities provide an environment where children can express their emotional expressions, such as joy, sadness, excitement, and relaxation, more comfortably. This environment enhances children's emotional intelligence and empathy skills, positively influencing their
development comprehensively. Music remains an integral part of an individual's life from the prenatal period, continuing throughout their lifespan.
In this study, the Literature Review method was employed to comprehend similar or related studies and to construct a framework based on existing knowledge. Searches were conducted in databases using key terms such as 'prenatal musical interaction,' 'musical development in infants,' 'early childhood music education,' and 'the impact of music on developmental domains' on the academic Google search engine. These keywords were selected to reflect the core concepts of the study. Relevant academic articles, journal publications, and other sources were systematically explored in databases. Beyond the limited access provided by the Google Scholar search engine, access to extensive databases such as WOS (Web of Science), SCOPUS, and ERIC was secured by connecting to the campus network.
This study explores the process that begins with a baby's introduction to music in the womb, detailing the journey through birth and the early months, early years, interactions of infants with music, the acquisition of musical skills, the importance of music education, presenting music to children by combining it with play, and the impact of music on all developmental areas, including cognitive, emotional, social, linguistic, and communicative aspects in children. The study also delves into the assessment of children's musical abilities, offering recommendations for early childhood music education to parents and teachers, supported by examples
involving family and community participation.
Keywords: Musical development in infants, early childhood music education, prenatal musical development.
ve değerlendirme aşamalarında etkinliğini ve kullanım önerilerini belirlemeyi
amaçlamaktadır. Çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Müziğin yaratıcı
drama üzerindeki etkilerinin farklı perspektiflerden değerlendirilmesi sağlanarak,
bilgi zenginliği oluşturmak amacıyla İngilizce veya Türkçe yayımlanmış olan açık
erişimli makaleler, bildiri metinleri ve kitaplardan yararlanılmıştır. Müziğin ısınma,
canlandırma ve değerlendirme aşamalarında nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceği,
canlandırmaların amaçlarına, temalarına, sürelerine, katılımcıların ilgi düzeylerine
ve becerilerine nasıl uygun hale getirilebileceği üzerinde durulmaktadır. Müziğin
canlandırmaların atmosferini ve katılımcıların duygusal, bilişsel, devinişsel,
psikomotor süreçlerini nasıl etkileyebileceğini ele almaktadır. Bu çalışmanın
sonucunda, müziğin yaratıcı drama süreçlerindeki öneminin açıkça görüldüğü ve bu
iki disiplinin bir araya gelerek öğrenme deneyimini daha zengin ve ilgi çekici hale
getirdiği vurgulanmıştır. Drama liderlerine, müziği dramanın ısınma, canlandırma ve
değerlendirme aşamalarında daha etkili bir şekilde nasıl kullanabileceklerine yönelik
öneriler sunulmuştur
The present study aims to determine the role of music in creative drama workshops, its
effectiveness in the warm-up, enactment, and evaluation stages, and recommendations
for its utilization. Document analysis method was employed in the study. Published
open-access articles, proceedings, and books in English or Turkish were reviewed in
order to create a wealth of information by evaluating the effects of music on creative
drama from various perspectives. The study focuses on how music can be used
effectively in the warm-up, enactment, and evaluation stages and how it can be adapted
to the aims, themes, and duration of the enactments, as well as the interest levels and
skills of the participants. It addresses the way music influences the atmosphere of
the enactments and the emotional, cognitive, cognitive, kinesthetic, and psychomotor
processes of the participants. The results of this study clearly demonstrated the
importance of music in creative drama processes and emphasized that the combination
of these two disciplines provides a richer and more engaging learning experience.
Recommendations were offered to drama leaders on how to use music more effectively
in the warm-up, enactment, and evaluation stages of drama.
yapılmıştır. Eğitim fakültelerindeki okul öncesi, sınıf ve müzik öğretmenliği bölümleri ile sağlık
bilimleri fakültelerindeki çocuk gelişimi bölümleri için hazırlanan lisans programlarında yer alan
okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki müzik derslerinin durumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu
amaç doğrultusunda, YÖK’ün 1998, 2007 ve 2018 tarihlerinde öğretmenlik programlarındaki müzik
dersleri ile Türkiye'deki çocuk gelişimi lisans programlarının müzik derslerinin program içerisindeki
dağılımı betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Teorik, uygulama, ders süresi, ders sayısı ve kredi
sayıları belirlenmiştir. Genel olarak, program güncellemelerinde müzik derslerinin ders sayısı ve
süresinin azaldığı, uygulama kısmının ise tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Okul öncesi
öğretmenliği bölümünde “Erken Çocuklukta Müzik Eğitimi”, sınıf öğretmenliği bölümünde ise
“Müzik Öğretimi” isimli sadece teorik bilgilerin verildiği 3 saatlik bir derse dönüştüğü görülmektedir.
Müzik öğretmenliği bölümünde ise diğer bölümlerde olduğu gibi değişen her programla birlikte
derslerin sayı ve saat olarak azaldığı görülmektedir. Sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi
lisans bölümlerinde ise “Çocukluk Döneminde Müzik”, “Çocuk ve Müzik”, “Müzik I-II” ve “Orff
Eğitimi” isimli çoğunlukla seçmeli müzik derslerinin bulunduğu görülmüştür. Sonuç itibariyle YÖK’
ün 30 Mayıs 2018 yayımlamış olduğu müzik, sınıf ve okul öncesi öğretmenliği programları ve çocuk
gelişimi bölümlerinin ders programlarının EÇME için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilecek
yeterlikte olmadığı düşünülmektedir.
childhood teachers in Turkey towards art education and innovative
thinking tendencies, as well as the relationship between these
attitudes. The research underscores the potential impacts of these
attitudes of early childhood educators on areas such as educational
quality, teaching approaches, student development, and
educational reforms. A quantitative research approach was
employed using a relational survey model. The study was
delimited using the "Attitude Scale towards Art Education
(SEYTÖ)" and the "Scale of Innovative Thinking Tendency for
Preschool Teachers (İDEÖ)" and was conducted on 344 early
childhood teachers who voluntarily participated during the 2022-
2023 academic year. Data analysis was conducted using the SPSS
24 software package. The findings indicate a positive and
significant relationship between teachers' attitudes towards art
education and their innovative thinking tendencies. However, no
statistically significant impact of teachers' demographic
characteristics (gender, age, years of service, and education level)
on these attitudes was observed. In conclusion, this research
elucidates the significance of early childhood teachers' attitudes
towards art education and innovative thinking tendencies, as well
as the potential ramifications of the relationship between these
attitudes in the field of education.
ÖZ: Bu çalışma, Türkiye'de erken çocukluk öğretmenlerinin
sanat eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair
tutumlarını ve bu tutumlar arasındaki ilişkiyi incelemeyi
hedeflemektedir. Araştırma, erken çocukluk dönemi
öğretmenlerinin bu tutumlarının eğitim kalitesi, öğretim
yaklaşımları, öğrenci gelişimi ve eğitim reformları gibi
alanlarda potansiyel etkilerini vurgulamaktadır. İlişkisel tarama
modeli kullanılarak nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Çalışma “Sanat Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği (SEYTÖ)” ve
“Okul Öncesi Öğretmenlerine Yönelik İnovatif Düşünme
Eğilimi Ölçeği (İDEÖ)” ile sınırlandırılmış ve 2022-2023
eğitim-öğretim döneminde gönüllü olarak katılan 344 erken
çocukluk öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Veri analizi için SPSS 24 paket programı kullanılmıştır.
Sonuçlar, öğretmenlerin sanat eğitimine yönelik tutumları ile
inovatif düşünme eğilimleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Ancak, öğretmenlerin demografik
özelliklerinin (cinsiyet, yaş, hizmet süresi ve eğitim seviyesi)
bu tutumlar üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi tespit
edilmemiştir.
Sonuç olarak, bu çalışma erken çocukluk öğretmenlerinin sanat
eğitimine ve inovatif düşünme eğilimlerine dair tutumlarının
önemini ve bu tutumlar arasındaki ilişkinin eğitim alanındaki
potansiyel etkilerini ortaya koymaktadır.
Abstract: This study has been prepared with the aim of facilitating the understanding of Emile Jaques-Dalcroze's approach and providing important information to enrich Early Childhood Music Education (ECME). Initially, the life and music education approach of Dalcroze are briefly explained, followed by the contributions of ECME to various areas of child development, supported by domestic and international studies. Finally, the recommendations provided by Dalcroze in the "Music and The Child" section of his book "Rhythm, Music and Education," published in its 3rd edition in 1931, regarding music education for children, are elucidated with scientific publications in the field. The focus of the study goes beyond presenting theoretical information about Dalcroze's approach, aiming to make it more comprehensible with practical educational suggestions for parents and teachers. Drawing from Dalcroze's recommendations, the study offers important insights to enrich ECME and provide practical guidance to educators, teachers, and parents.
literatürdeki bu boşluğun doldurulması amacını taşıyan bir derleme çalışmasıdır. Dr. John M. Feierabend tarafından
2001 yılında geliştirilen "Conversational Solfege", müzik eğitiminde özellikle müzik okuryazarlığını geliştirmek
amacıyla kullanılan eğitici bir yöntemdir. "Conversational Solfege" öğrencilere müziksel dilde iletişim kurma
yeteneği kazandırmayı hedefleyerek, notalar arasındaki ilişkileri doğal bir konuşma gibi algılamalarına olanak tanır.
Müziği konuşur gibi anlama ve ifade etme becerisi kazandırarak, müzik eğitimini daha etkileşimli ve keyifli hale
getirmeyi amaçlar. Bu çalışma, "Conversational Solfege" yöntemini tanıtmayı ve Türkiye'de uygulanabilirliğine vurgu
yapmayı amaçlamaktadır. Veriler literatür taraması ve derleme çalışması yoluyla elde edilmiştir. İngilizce ve Türkçe
olarak yayımlanmış açık erişimli makalelere odaklanmak üzere Google Akademik (Scholar) arama sayfasında
yapılan taramalarla gerçekleştirilmiştir. WOS, SCOPUS, ERIC gibi veri tabanları da dâhil olmak üzere çeşitli
kaynaklardan tam metinlere erişim sağlanmıştır. Tarama sonucunda Türkçe kaynaklarda Conversational Solfege
ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yüzden veriler doğrudan yöntemin yaratıcısı Dr. John M.
Feierabend'in resmi internet sitesinden ve İngilizce makalelerden alınmıştır. Makalede “Conversational Solfege” yöntemine göre müzik okuryazarlığının nasıl olması gerektiği ve bu müzik okuryazarlığı kazanmanın önemi
üzerinde durulmuştur. Ayrıca Dr. John M. Feierabend'in 4 ana başlık altında 12 aşamada gerçekleştirdiği yönteminin
eğitimcilere yönelik her aşamaya uygun uygulama önerilerine de yer verilmiştir. Bu makalenin, Türkiye'deki solfej
eğitimine dolayısıyla müzik eğitimine yeni bir bakış açısı getirmesi, müzik okuryazarlığını artırabilecek bir yöntem
olarak tanıtması ve gelecekte yapılacak çalışmalara kaynak oluşturması amacıyla önemli olduğu düşünülmektedir.
education (ECME) in the undergraduate programs of education faculties, specifically in the music, classroom, and preschool teaching departments,
as well as in the child development departments of health sciences faculties. The study also aims to identify the knowledge, skills, and competencies
that an ECME educator should possess, based on the opinions of instructors and music teachers. The research adopts a qualitative research
methodology within the framework of a structured case study. Data were obtained through a literature review and interview technique. The
theoretical framework of the research was established by reviewing domestic and international sources, as well as postgraduate studies, using the
literature review method. Data obtained from interviews with participants were analyzed based on categorical content analysis. Similar and related
data were grouped around specific concepts and themes, and interpreted using a descriptive analysis approach, in line with the sub-objectives of the
thesis. Participants in the study express a common belief that graduates do not possess sufficient knowledge and experience in ECME. The perceived
inadequacies are attributed to reasons such as the program including only theoretical courses related to ECME, the absence of direct courses
specifically for preschool education, the lack of practical application in the courses, the non-specialization of academics in early childhood music
education, insufficient course hours, a lack of knowledge on how to apply theoretical information to early childhood, and the program being
deemed inadequate due to a limited number of courses. Competencies that an ECME specialist should possess are categorized into general
competencies and field-specific competencies
Öz: Bu çalışma; öğretim elemanları ve müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda, eğitim fakültelerinin müzik, sınıf ve okul öncesi
öğretmenliği lisans programları ile sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi bölümlerinin Erken Çocukluk Müzik Eğitimi (EÇME) yeterliğini
kazandırmasına ilişkin genel durumunu ve EÇME eğitimcisinin sahip olması gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri belirlemek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma metodolojisi çerçevesinde yapılandırılan bir durum çalışmasıdır. Veriler literatür taraması ve görüşme
tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Literatür taraması yöntemi ile yurt içi, yurt dışı kaynaklar ve lisansüstü çalışmalar taranarak araştırmanın
kuramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Katılımcılarla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler kategorisel içerik analizi esas alınarak incelenmiştir.
Benzer ve birbiri ile ilişkisi olduğu belirlenen veriler belirli kavramlar ve temalar etrafında bir araya getirilmiş ve yorumlanmış, betimsel analiz
yaklaşımı kullanılarak tezin alt amaçları doğrultusunda raporlaştırılmıştır. Katılımcılar lisans mezunlarının EÇME ile ilgili yeterli bilgi ve deneyime
sahip olamadan mezun oldukları ortak görüşüne dayanmaktadır. Yetersizlik kanılarını; programın EÇME’ ye yönelik sadece teorik dersleri içermesi,
doğrudan okul öncesine yönelik derslerin olmaması, derslerin uygulamadan yoksun olması, akademisyenlerin erken çocukluk müzik eğitimi
uzmanı olmaması, ders saatlerinin yetersizliği, verilen teorik bilgilerin erken çocukluğa nasıl uygulanacağının bilinmemesi, programın yetersiz
kaldığı, derslerin sınırlı sayıda olması gibi nedenlere bağladıkları görülmektedir. EÇME alan uzmanının sahip olması gereken yeterlikler ise genel
yeterlikler ve alan yeterlikleri olmak üzere iki temada toplanmıştır.
Haartsen, Jone ve Johnson'un (2016) belirttiği gibi, erken çocukluk döneminde sağlanan müzik eğitimi, duygusal, zihinsel, dil, sosyal gibi tüm gelişim alanlarına önemli katkılarda bulunur. Çocuklar, duygusal dünyalarının hassasiyetiyle bilinirler ve müzik, bu dünyayı etkileyen güçlü bir araçtır. Müzikal etkinlikler, çocuklara sevinç, hüzün, heyecan ve rahatlama gibi duygusal ifadelerini daha rahat bir şekilde ifade
edebilecekleri bir ortam sunar. Bu ortam, çocukların duygusal zekâlarını ve duygudaşlık yeteneklerini güçlendirir, onları kapsamlı bir şekilde destekleyerek gelişimlerine olumlu etkiler sağlar. Müzik doğum öncesi dönemden başlayarak bireyin ömür boyunca yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını devam ettirmektedir.
Bu çalışmada, benzer veya ilgili çalışmaları anlamak ve mevcut bilgiye dayanarak bir çerçeve oluşturmak amacıyla Literatür Taraması yöntemi kullanıldı. Akademik Google arama motorunda "prenatal müzikal etkileşim," "bebeklerde müzikal gelişim," "erken çocukluk müzik eğitimi" ve "müziğin gelişim alanlarına etkisi" gibi anahtar kelimelerle veri tabanlarında tarama yapıldı. Bu anahtar kelimeler, çalışmanın odaklandığı
temel kavramları yansıtmak üzere seçildi. İlgili akademik makaleler, dergi yayınları ve diğer kaynaklar, veri tabanlarında sistematik bir şekilde tarandı. Google Akademik arama motorunun sınırlı erişim sağladığı makalelerin ötesinde, kampüs ağına bağlanarak WOS (Web of Science), SCOPUS ve ERIC gibi geniş veri tabanlarına erişim sağlanmıştır.
Bu çalışmada bebeğin anne karnında müzikle tanışmasıyla başlayan sürecin, doğum ve ilk aylarda ki serüveni, ilk yıllar, bebeklerin müzikle etkileşimi ve müzikal becerilerin kazandırılması, müzik eğitiminin önemi, müziğin oyunla birleştirilerek çocuğa sunulması, müziğin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal, dilsel, iletişimsel vb. tüm gelişim alanlarına olan etkisi; çocuklarda müzikle ilgili yeteneklerin değerlendirilmesi; aile ve toplum katılımını içeren örneklerle ebeveyn ve öğretmenlere erken çocukluk müzik eğitimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Bebeklerde müzikal gelişim, erken çocukluk müzik eğitimi, doğum öncesi müzikal gelişim.
ABSTRACT
The early childhood period is considered a cornerstone of life, and the impact of music during this stage is highly significant. As Haartsen, Jone, and Johnson (2016) highlighted, music education provided during early childhood contributes significantly to various developmental domains, including emotional, intellectual, linguistic, and social aspects. Children are known for the sensitivity of their emotional worlds, and music serves as a powerful tool influencing this realm. Musical activities provide an environment where children can express their emotional expressions, such as joy, sadness, excitement, and relaxation, more comfortably. This environment enhances children's emotional intelligence and empathy skills, positively influencing their
development comprehensively. Music remains an integral part of an individual's life from the prenatal period, continuing throughout their lifespan.
In this study, the Literature Review method was employed to comprehend similar or related studies and to construct a framework based on existing knowledge. Searches were conducted in databases using key terms such as 'prenatal musical interaction,' 'musical development in infants,' 'early childhood music education,' and 'the impact of music on developmental domains' on the academic Google search engine. These keywords were selected to reflect the core concepts of the study. Relevant academic articles, journal publications, and other sources were systematically explored in databases. Beyond the limited access provided by the Google Scholar search engine, access to extensive databases such as WOS (Web of Science), SCOPUS, and ERIC was secured by connecting to the campus network.
This study explores the process that begins with a baby's introduction to music in the womb, detailing the journey through birth and the early months, early years, interactions of infants with music, the acquisition of musical skills, the importance of music education, presenting music to children by combining it with play, and the impact of music on all developmental areas, including cognitive, emotional, social, linguistic, and communicative aspects in children. The study also delves into the assessment of children's musical abilities, offering recommendations for early childhood music education to parents and teachers, supported by examples
involving family and community participation.
Keywords: Musical development in infants, early childhood music education, prenatal musical development.
ve değerlendirme aşamalarında etkinliğini ve kullanım önerilerini belirlemeyi
amaçlamaktadır. Çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Müziğin yaratıcı
drama üzerindeki etkilerinin farklı perspektiflerden değerlendirilmesi sağlanarak,
bilgi zenginliği oluşturmak amacıyla İngilizce veya Türkçe yayımlanmış olan açık
erişimli makaleler, bildiri metinleri ve kitaplardan yararlanılmıştır. Müziğin ısınma,
canlandırma ve değerlendirme aşamalarında nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceği,
canlandırmaların amaçlarına, temalarına, sürelerine, katılımcıların ilgi düzeylerine
ve becerilerine nasıl uygun hale getirilebileceği üzerinde durulmaktadır. Müziğin
canlandırmaların atmosferini ve katılımcıların duygusal, bilişsel, devinişsel,
psikomotor süreçlerini nasıl etkileyebileceğini ele almaktadır. Bu çalışmanın
sonucunda, müziğin yaratıcı drama süreçlerindeki öneminin açıkça görüldüğü ve bu
iki disiplinin bir araya gelerek öğrenme deneyimini daha zengin ve ilgi çekici hale
getirdiği vurgulanmıştır. Drama liderlerine, müziği dramanın ısınma, canlandırma ve
değerlendirme aşamalarında daha etkili bir şekilde nasıl kullanabileceklerine yönelik
öneriler sunulmuştur
The present study aims to determine the role of music in creative drama workshops, its
effectiveness in the warm-up, enactment, and evaluation stages, and recommendations
for its utilization. Document analysis method was employed in the study. Published
open-access articles, proceedings, and books in English or Turkish were reviewed in
order to create a wealth of information by evaluating the effects of music on creative
drama from various perspectives. The study focuses on how music can be used
effectively in the warm-up, enactment, and evaluation stages and how it can be adapted
to the aims, themes, and duration of the enactments, as well as the interest levels and
skills of the participants. It addresses the way music influences the atmosphere of
the enactments and the emotional, cognitive, cognitive, kinesthetic, and psychomotor
processes of the participants. The results of this study clearly demonstrated the
importance of music in creative drama processes and emphasized that the combination
of these two disciplines provides a richer and more engaging learning experience.
Recommendations were offered to drama leaders on how to use music more effectively
in the warm-up, enactment, and evaluation stages of drama.