Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, Nov 4, 2023
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası de... more Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası dergidir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'nde yayınlanan tüm yazıların dil, bilim ve hukuki açıdan bütün sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ne aittir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ndeki makaleler, Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 (CC BY-NC) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır.
Suç yalnızca bireysel bir eylem olmaktan ziyade aynı zamanda toplum yaşamını derinden etkileyen b... more Suç yalnızca bireysel bir eylem olmaktan ziyade aynı zamanda toplum yaşamını derinden etkileyen bir sosyal olgudur. Çocuk suçluluğu da bu nedenle toplumsal sorunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu açıdan hukuk kurallarını çiğneyen bireylere meşru cezaların uygulanmasını gerektiren bir eylem olarak suç politika yapıcılar ve yasa koyucuların çözmesi gereken sorunların başında gelmektedir. Toplumsal faktörler, ekonomik durum, eğitim seviyesi, kültürel normlar ve sosyal adalet gibi unsurlar çocuğun suça itilmesini üzerinde etkilidir. Bu araştırmada toplumsal değişim sürecinde çocuk tanımında, çocukların itildikleri suç türlerinde, hukuki yaklaşımlarda ve suçla başa çıkma politikalarındaki değişimler incelenmiştir. Bu arka plana destek olarak kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasının suç davranışı üzerindeki etkileri değerlendirilerek çocuk üzerindeki etkileri de analiz edilmiştir. Modernleşmenin etkilerine paralel olarak değişen hukuki bakış sayesinde çocuğun bir yetişkin gibi yargılanma biçimi de değişmiştir. Dünyada ve ülkemizdeki 19. yüzyıldan günümüze kadar olan süreçte gerçekleşen toplumsal değişimlerin etkisiyle çocuk ve suç arasındaki ilişkinin hangi yönlerde farklılaştığı bu çalışmanın ana sorusunu oluşturmaktadır. Makale, bir inceleme araştırması olarak tasarlanmış; konuyla ilgili literatür taranmış ve aynı zamanda tarihi ve kültürel karşılaştırmalar yapılırken ülkelerin resmi istatistiki verilerinden de yararlanılmıştır. Bu çalışma sonunda, yıllık istatistiklerden yola çıkılarak suça itilmiş çocuk sayısının artmasına paralel olarak suç teorilerinin biyolojik ve psikolojik bakış açılarından uzaklaşıp sosyokültürel yaklaşımlara evirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ek olarak, suçla başa çıkma politikalarının çocuklara yönelik danışmanlık, aile denetimi, sosyalleşme alana kaydığı anlaşılmış ve TV programlarının çocukların yaşam dünyasında tahribata neden olduğu da bulunmuştur.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası de... more Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası dergidir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'nde yayınlanan tüm yazıların dil, bilim ve hukuki açıdan bütün sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ne aittir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ndeki makaleler, Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 (CC BY-NC) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır.
It can be argued that identity formation is the basis of all ethnic and sectarian wars in human h... more It can be argued that identity formation is the basis of all ethnic and sectarian wars in human history. From the moment people respond to who I am, they are differentiated, divided into groups, in conflict with each other in the direction of different aims and interests, on the basis of ethnicity, on belief and sectarian basis, but also on dogmatic and geographical team imperatives; in particular, the power, resources and ideological differences that identity-based nation-states lived with each other in the pre-cold war period cause humanity to experience two world wars. However, whether it is within the nation-states or within the nation-states, the distinction that can be drawn from this is that these differentiations are the factors that constitute the basis of the division into groups. In this emerging conjuncture, the conclusion that every person who is identified will be a potential separating element in the society should not be excluded. The fact that after the stages of socialization and identification with the direct effect of the society in which the individual lives, the reason why they live in harmony and in direct harmony with the society they live in and establish similarities in different societiesis a sign of the presence of the unifying side of identity as well as the separating side in society. We will have entered the world literature as a result of a broad search for what our identity means to us, what are the underlying concrete causes underlying identity conflicts, and the extent of the effects of beliefs and religious factors in these conflicts and will try to examine the subjective judgments, sociologists and philosophers on the subject from a theoretical and philosophical point of view in the light of their work and views on the subject. ÖZ İnsanlık tarihinde yapılan bütün etnik ve mezhepsel savaşların zemininde kimlik olgusunun yattığı söylenebilir. İnsanlar ben kimim sorusuna cevap verdiği andan itibaren kendi aralarında farklılaşmış, gruplara ayrılmış, farklı amaçlar ve çıkarlar doğrultusunda gerek etnik temelde gerek inanç ve mezhepsel temelde gerekse de dogmatik ve coğrafik birtakım dayatmalar neticesinde çakışmalar yaşamış özellikle soğuk savaş dönemi öncesinde ki kimlik bazlı ulus-devletlerin birbirleri ile yaşadıkları, güç, kaynak ve ideolojik farklılık, insanlığın iki tane dünya savaşı deneyimlemesine neden olmuştur. Ancak ister ulus-devletler arasında, isterse de ulus-devletler içerisinde olsun buradan çıkarılabilecek kanı, bu farklılaşmaların, gruplara ayrılmanın temel zeminin kimliği oluşturan etkenler olduğudur. Ortaya çıkan bu konjonktürde, kimliklenen her insanın toplumda potansiyel bir ayrıştırıcı unsur olacağı sonucu çıkarılmamalıdır. Bireyin yaşadığı toplumun doğrudan etkisi ile sosyalleşme ve kimliklenme evrelerinden sonra, yaşadığı toplumla doğrudan benzeşim kurduğunu ve ahenk içerisinde yaşamasına neden olduğunu ve farklı toplumlar içerisinde ise benzerleri ile benzeşim ilişkileri kurmasının, kimliğin toplumda ayrıştırıcı yanı kadar birleştirici yanının da bulunduğunun göstergesidir. Bizde çalışmamızda kimliğin ne ifade ettiğini, kimlik çatışmalarının altında yatan salt somut sebeplerin neler olduğunu, bu çatışmalarda inanç ve dinsel faktörlerin etkisinin ne kadar olduğunu geniş bir kaynak taraması sonucunda dünya literatürüne girmiş konu hakkında ki belirtilmiş öznel yargılar, sosyologların ve filozofların konu hakkında ki çalışmaları ve görüşleri ışığında teorik ve felsefi bir bakış açısı ile incelemeye çalışacağız.
ÖZ Sembolik etkileşimcilik Amerikan sosyoloji geleneği içerisinde yer alan, içerik ve kapsam olar... more ÖZ Sembolik etkileşimcilik Amerikan sosyoloji geleneği içerisinde yer alan, içerik ve kapsam olarak sosyal psikolojiye oldukça yakın olan bir sosyolojik teori olarak bilinmektedir. Temelini Weber ve Mead'in düşüncelerinden alan sembolik etkileşimcilik, sosyal ve toplumsal sistemlerin makro yapılarına ilişkin nesnel durumları değil, sosyal yaşantının öznel ve kültürel yönlerini incelemeye yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşmanın ve çalışmaların temel hedefi, bireylerin hareketlerinin diğer bireylerle olan etkileşimlerinin sonucunda ortaya çıkan öznel anlamlardır. Sembolik etkileşimciliğin, bireyin sosyal yaşantı içerisindeki hareketlerinin ürettiği öznel anlamları merkezine koyduğu bu perspektife bakıldığında, Cooley'in bireye ve bireylerin hareketlerine dayalı benlik teorisini araştırmanın önemi ortaya çıkacaktır. Araştırmamız sembolik etkileşimci yaklaşımın kısa bir tarihsel değerlendirmesini verdikten sonra, Cooley'nin düşüncelerinin analizi ile sınırlandırılacaktır. Araştırmamızın amacı birey ile toplumu iki bağımsız olgu olarak gören ve bu iki olgu arasında kesin ayrıma tabi tutan düşüncelere karışı çıkan Cooley'in, birey ve toplum arasında doğrudan bir etkileşim ile bireylerin hareketlerinin toplumsal hareketliliklerin zemininde yatan ana özne dolaysıyla bireyi toplumdan ayırmanın olanaksızlığı düşüncesinin irdelenmesidir. Bununla birlikte, araştırmanın bir diğer amacı, bu araştırmalar ışığında Charles HortonCooley'in sembolik etkileşimcilik tarihine verdiği katkıyı geniş kaynak taramaları yoluyla irdelemektir. Bu yolla hem sosyolojinin mikro derinliklerine tarihi bir bakış atmış olunacak hem de Cooley gibi yerli literatürde çok çalışılmamış bir sosyal psikolojinin sosyolojiye olan katkıları analiz edilebilecektir. ABSTRACT Symbolic interactionism is known as a sociological theory that is closely related to social psychology in content and scope within the American sociology tradition. Symbolic interactivity, which takes its foundations from Weber and Mead's thoughts, is focused on examining the subjective and cultural aspects of social life, not the objective aspects of macro-structures of social and social systems. The main objective of this concentration and studies is the subjective meanings that arise as a result of the interactions of individuals' movements with other individuals. Given this perspective, where symbolic interactivity centers on the subjective meanings of the individual's movements in social life, the prospect of researching the self-theory of Cooley based on the movements of the individual and the individual will emerge. After our study gave a brief historical assessment of the symbolic interaction approach, it will be limited by the analysis of Cooley's thoughts. The aim of our research is to examine the direct interaction between the individual and the society of Cooley, who considers the individual and the society as two independent phenomena, and which considers the distinction between these two phenomena, and to consider the inability of separating the individual from the society because of the main essence underlying the social mobility of the individual's movements. However, another aim of the research is to examine the contribution of Charles Horton Cooley to the history of symbolic interactionism in the light of these researches. In this way, both the micro-depths of sociology can be considered and sociology contributions of a social psychology that has not been studied in domestic literature like Cooley can be analyzed.
Tarihsel donemlerin baslangicindan itibaren din olgusu tarafindanetkilenmemis toplumsal bir yapi ... more Tarihsel donemlerin baslangicindan itibaren din olgusu tarafindanetkilenmemis toplumsal bir yapi bulunmamaktadir. Bununla birlikte, bireydogumuyla bir grubun icerisinde var olur. Grup, bireyi sosyallesme sureci vekulturlenme vasitasi ile sekillendirir. Ancak; birey, grup icinde bu sosyallesme vebicimlendirme surecinde pasif bir nokta da degildir. Onun bakis acisinin hem grubuetkiledigi gibi hem de grubun inanc, dusunce ve davranislari bireyin hal vehareketleri uzerinde etkili olur. Din ve inanc bu sosyal psikolojik ortam da grubuntum yapisi uzerinde dolayli ya da dogrudan islevlere sahiptir. Bireyin gruba ait olmave kendi yasamini anlamlandirma ihtiyaci, her yonunu kusattigi icin, birey diniinanclara yonelir ve kendi benlik yapisini da grubun dini inanclarina ve tutumlarinagore sekillendirir. Sosyal ortamda yasamak zorunda olan insanlar; inanislari,yasayislari nedeniyle bir dine inanmamalari veya dinden etkilenmemeleri oldukcazordur. Ozellikle, bireyin grupla olan iliskileri dusunuldugunde, onun herhangi birdine inanmasa dahi grup ile olan bagindan dolayi, grupta kendini dini sosyal birbenlik gelistirmeye zorlar. Sosyal benligi, din ile olumlu iliskiler gelistirirken, icselbenligi ise onun dine bakis acisinda sahne arkasi tutumlarini yansitir. Tezimizde detemel amac, bireyin ve grubun karsilikli iletisimsel ve etkilesimsel yonu ve bunlarindin olgusu ile karsilastirilmasi uzerine egilmektirdir. Ulkemiz literaturunde ayri birdisiplin olarak calisilmamis ve Din Psikolojisi ya da Din Sosyolojisi arasinda372varligini surduren Sosyal Psikolojik Din Psikolojisi’nin bu konu ile olan iliskisi tezintemel inceleme noktasi olacaktir. Butun bunlar yapilirken, yurt ici ve yurt disindanSosyal Psikoloji ve Din iliskisini incelemis ya da temel calisma konularinda sosyalpsikolojik yontemi kullanmis olan 15 bilim insani ile yari yapilandirilmis mulakatformu ile gorusmeler yapilmistir. Gorusmeler, tezimizi bilimsel acidan guclendirmisolup tezimizin guvenirligini ve gecerliligini artirmistir. Bilim insanlarinin; SosyalPsikolojik Din Psikolojisi alanindaki farkindalik duzeyleri, alanin bagimsiz birdisiplin olmasi hakkindaki dusunceleri, Din Psikolojisi ile Sosyal Psikolojiarastirmalarinin catisma durumlari, Sosyal Psikoloji’nin yontembilimleri ile dinalaninin calisilmasi, dini grubun bireye uzerindeki etkileri, dini bilissel teorilerdenolan anlam arayisinin dine inanma uzerinde etki duzeyi ve dinin dogrudan bir kisiliktipi olusturup olusturmadigi konusu uzerinde gorusleri alinmistir. Tezimiz, hemteorik acidan dinin, grubun ve bireyin karsilikli iliskilerinde; tutum, inanc vedavranislarin dini inanc uzerindeki etkileri incelenmis hem de bilim insanlarinin bukonular uzerindeki dusunceleri ile nitel bir calisma olusturulmaya calisilmistir.Tezimizin temel konusu, ulkemizde Din Psikolojisi’nden henuz bagimsizliginialmamis olarak bulunan Sosyal Psikolojik Din Psikolojisi’nin varligi, yontemleri,calisma konulari ve bu disiplinin yontemini kullanarak sembolik bakis acisi ile dinin,birey ve grup iliskileri uzerindeki etkisi uzerinedir. Bu calismada ayrica, TurkPsikoloji ve Ilahiyat literaturune katki saglamak ve bu sayede bilinmeyene bir isiktutmak amaclanmistir.AbstractSince the very beginning of the time, there has not been a single socialinstitution that is not affected by the religion. Likewise, upon the birth a person joinsa group. Group shapes the individual by socailizing process and enculturation. Still,individual is not a passvive point within the group. Individual's point of view affectsthe group and groups ideas, likewise, beliefs and behaviours affects individualsbehaviours. Religion and faith have direct or indirect effetcs on this socialpsychologicalsetting over the whole dynamics of the group. Since the individual iscovered by explanation of life and desire to be in a group, individual is affected bythe phenomenon of the religion, thus shapes the sense of self according to groupsreligious beliefs and attitudes. Its very hard for people living in a socail group to notto believe in a religion or not to be affected by it. When the dynamics between theindividual and the group is considered, even though he/she doesn't believe in areligion, the bond between the group and individual pushes he/she to create areligious social identity-ego. While the social self creates a better bond with thereligion, inner self displays what is in deep down. Our thesis' objective ishightlighting this problem exactly: transactional and communicational ways betweenthe group and individual and comparing them with the concept of religion. TheSocial Psychology of Religion, which is not studied as a different area and living between the Psychology of Religion and Sociology of Religion, will be the mainresearch point of the thesis. While doing all these studies, 15 academic person hasbeen included to semi-structured interviews, who contributed to this area or usedsocial psychologial way in their main study areas. These interviews impower ourthesis and…
Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, Nov 4, 2023
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası de... more Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası dergidir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'nde yayınlanan tüm yazıların dil, bilim ve hukuki açıdan bütün sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ne aittir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ndeki makaleler, Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 (CC BY-NC) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır.
Suç yalnızca bireysel bir eylem olmaktan ziyade aynı zamanda toplum yaşamını derinden etkileyen b... more Suç yalnızca bireysel bir eylem olmaktan ziyade aynı zamanda toplum yaşamını derinden etkileyen bir sosyal olgudur. Çocuk suçluluğu da bu nedenle toplumsal sorunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu açıdan hukuk kurallarını çiğneyen bireylere meşru cezaların uygulanmasını gerektiren bir eylem olarak suç politika yapıcılar ve yasa koyucuların çözmesi gereken sorunların başında gelmektedir. Toplumsal faktörler, ekonomik durum, eğitim seviyesi, kültürel normlar ve sosyal adalet gibi unsurlar çocuğun suça itilmesini üzerinde etkilidir. Bu araştırmada toplumsal değişim sürecinde çocuk tanımında, çocukların itildikleri suç türlerinde, hukuki yaklaşımlarda ve suçla başa çıkma politikalarındaki değişimler incelenmiştir. Bu arka plana destek olarak kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasının suç davranışı üzerindeki etkileri değerlendirilerek çocuk üzerindeki etkileri de analiz edilmiştir. Modernleşmenin etkilerine paralel olarak değişen hukuki bakış sayesinde çocuğun bir yetişkin gibi yargılanma biçimi de değişmiştir. Dünyada ve ülkemizdeki 19. yüzyıldan günümüze kadar olan süreçte gerçekleşen toplumsal değişimlerin etkisiyle çocuk ve suç arasındaki ilişkinin hangi yönlerde farklılaştığı bu çalışmanın ana sorusunu oluşturmaktadır. Makale, bir inceleme araştırması olarak tasarlanmış; konuyla ilgili literatür taranmış ve aynı zamanda tarihi ve kültürel karşılaştırmalar yapılırken ülkelerin resmi istatistiki verilerinden de yararlanılmıştır. Bu çalışma sonunda, yıllık istatistiklerden yola çıkılarak suça itilmiş çocuk sayısının artmasına paralel olarak suç teorilerinin biyolojik ve psikolojik bakış açılarından uzaklaşıp sosyokültürel yaklaşımlara evirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ek olarak, suçla başa çıkma politikalarının çocuklara yönelik danışmanlık, aile denetimi, sosyalleşme alana kaydığı anlaşılmış ve TV programlarının çocukların yaşam dünyasında tahribata neden olduğu da bulunmuştur.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası de... more Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi üç ayda bir yayınlanan çift kör hakemli uluslararası dergidir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'nde yayınlanan tüm yazıların dil, bilim ve hukuki açıdan bütün sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ne aittir. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi'ndeki makaleler, Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 (CC BY-NC) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır.
It can be argued that identity formation is the basis of all ethnic and sectarian wars in human h... more It can be argued that identity formation is the basis of all ethnic and sectarian wars in human history. From the moment people respond to who I am, they are differentiated, divided into groups, in conflict with each other in the direction of different aims and interests, on the basis of ethnicity, on belief and sectarian basis, but also on dogmatic and geographical team imperatives; in particular, the power, resources and ideological differences that identity-based nation-states lived with each other in the pre-cold war period cause humanity to experience two world wars. However, whether it is within the nation-states or within the nation-states, the distinction that can be drawn from this is that these differentiations are the factors that constitute the basis of the division into groups. In this emerging conjuncture, the conclusion that every person who is identified will be a potential separating element in the society should not be excluded. The fact that after the stages of socialization and identification with the direct effect of the society in which the individual lives, the reason why they live in harmony and in direct harmony with the society they live in and establish similarities in different societiesis a sign of the presence of the unifying side of identity as well as the separating side in society. We will have entered the world literature as a result of a broad search for what our identity means to us, what are the underlying concrete causes underlying identity conflicts, and the extent of the effects of beliefs and religious factors in these conflicts and will try to examine the subjective judgments, sociologists and philosophers on the subject from a theoretical and philosophical point of view in the light of their work and views on the subject. ÖZ İnsanlık tarihinde yapılan bütün etnik ve mezhepsel savaşların zemininde kimlik olgusunun yattığı söylenebilir. İnsanlar ben kimim sorusuna cevap verdiği andan itibaren kendi aralarında farklılaşmış, gruplara ayrılmış, farklı amaçlar ve çıkarlar doğrultusunda gerek etnik temelde gerek inanç ve mezhepsel temelde gerekse de dogmatik ve coğrafik birtakım dayatmalar neticesinde çakışmalar yaşamış özellikle soğuk savaş dönemi öncesinde ki kimlik bazlı ulus-devletlerin birbirleri ile yaşadıkları, güç, kaynak ve ideolojik farklılık, insanlığın iki tane dünya savaşı deneyimlemesine neden olmuştur. Ancak ister ulus-devletler arasında, isterse de ulus-devletler içerisinde olsun buradan çıkarılabilecek kanı, bu farklılaşmaların, gruplara ayrılmanın temel zeminin kimliği oluşturan etkenler olduğudur. Ortaya çıkan bu konjonktürde, kimliklenen her insanın toplumda potansiyel bir ayrıştırıcı unsur olacağı sonucu çıkarılmamalıdır. Bireyin yaşadığı toplumun doğrudan etkisi ile sosyalleşme ve kimliklenme evrelerinden sonra, yaşadığı toplumla doğrudan benzeşim kurduğunu ve ahenk içerisinde yaşamasına neden olduğunu ve farklı toplumlar içerisinde ise benzerleri ile benzeşim ilişkileri kurmasının, kimliğin toplumda ayrıştırıcı yanı kadar birleştirici yanının da bulunduğunun göstergesidir. Bizde çalışmamızda kimliğin ne ifade ettiğini, kimlik çatışmalarının altında yatan salt somut sebeplerin neler olduğunu, bu çatışmalarda inanç ve dinsel faktörlerin etkisinin ne kadar olduğunu geniş bir kaynak taraması sonucunda dünya literatürüne girmiş konu hakkında ki belirtilmiş öznel yargılar, sosyologların ve filozofların konu hakkında ki çalışmaları ve görüşleri ışığında teorik ve felsefi bir bakış açısı ile incelemeye çalışacağız.
ÖZ Sembolik etkileşimcilik Amerikan sosyoloji geleneği içerisinde yer alan, içerik ve kapsam olar... more ÖZ Sembolik etkileşimcilik Amerikan sosyoloji geleneği içerisinde yer alan, içerik ve kapsam olarak sosyal psikolojiye oldukça yakın olan bir sosyolojik teori olarak bilinmektedir. Temelini Weber ve Mead'in düşüncelerinden alan sembolik etkileşimcilik, sosyal ve toplumsal sistemlerin makro yapılarına ilişkin nesnel durumları değil, sosyal yaşantının öznel ve kültürel yönlerini incelemeye yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşmanın ve çalışmaların temel hedefi, bireylerin hareketlerinin diğer bireylerle olan etkileşimlerinin sonucunda ortaya çıkan öznel anlamlardır. Sembolik etkileşimciliğin, bireyin sosyal yaşantı içerisindeki hareketlerinin ürettiği öznel anlamları merkezine koyduğu bu perspektife bakıldığında, Cooley'in bireye ve bireylerin hareketlerine dayalı benlik teorisini araştırmanın önemi ortaya çıkacaktır. Araştırmamız sembolik etkileşimci yaklaşımın kısa bir tarihsel değerlendirmesini verdikten sonra, Cooley'nin düşüncelerinin analizi ile sınırlandırılacaktır. Araştırmamızın amacı birey ile toplumu iki bağımsız olgu olarak gören ve bu iki olgu arasında kesin ayrıma tabi tutan düşüncelere karışı çıkan Cooley'in, birey ve toplum arasında doğrudan bir etkileşim ile bireylerin hareketlerinin toplumsal hareketliliklerin zemininde yatan ana özne dolaysıyla bireyi toplumdan ayırmanın olanaksızlığı düşüncesinin irdelenmesidir. Bununla birlikte, araştırmanın bir diğer amacı, bu araştırmalar ışığında Charles HortonCooley'in sembolik etkileşimcilik tarihine verdiği katkıyı geniş kaynak taramaları yoluyla irdelemektir. Bu yolla hem sosyolojinin mikro derinliklerine tarihi bir bakış atmış olunacak hem de Cooley gibi yerli literatürde çok çalışılmamış bir sosyal psikolojinin sosyolojiye olan katkıları analiz edilebilecektir. ABSTRACT Symbolic interactionism is known as a sociological theory that is closely related to social psychology in content and scope within the American sociology tradition. Symbolic interactivity, which takes its foundations from Weber and Mead's thoughts, is focused on examining the subjective and cultural aspects of social life, not the objective aspects of macro-structures of social and social systems. The main objective of this concentration and studies is the subjective meanings that arise as a result of the interactions of individuals' movements with other individuals. Given this perspective, where symbolic interactivity centers on the subjective meanings of the individual's movements in social life, the prospect of researching the self-theory of Cooley based on the movements of the individual and the individual will emerge. After our study gave a brief historical assessment of the symbolic interaction approach, it will be limited by the analysis of Cooley's thoughts. The aim of our research is to examine the direct interaction between the individual and the society of Cooley, who considers the individual and the society as two independent phenomena, and which considers the distinction between these two phenomena, and to consider the inability of separating the individual from the society because of the main essence underlying the social mobility of the individual's movements. However, another aim of the research is to examine the contribution of Charles Horton Cooley to the history of symbolic interactionism in the light of these researches. In this way, both the micro-depths of sociology can be considered and sociology contributions of a social psychology that has not been studied in domestic literature like Cooley can be analyzed.
Tarihsel donemlerin baslangicindan itibaren din olgusu tarafindanetkilenmemis toplumsal bir yapi ... more Tarihsel donemlerin baslangicindan itibaren din olgusu tarafindanetkilenmemis toplumsal bir yapi bulunmamaktadir. Bununla birlikte, bireydogumuyla bir grubun icerisinde var olur. Grup, bireyi sosyallesme sureci vekulturlenme vasitasi ile sekillendirir. Ancak; birey, grup icinde bu sosyallesme vebicimlendirme surecinde pasif bir nokta da degildir. Onun bakis acisinin hem grubuetkiledigi gibi hem de grubun inanc, dusunce ve davranislari bireyin hal vehareketleri uzerinde etkili olur. Din ve inanc bu sosyal psikolojik ortam da grubuntum yapisi uzerinde dolayli ya da dogrudan islevlere sahiptir. Bireyin gruba ait olmave kendi yasamini anlamlandirma ihtiyaci, her yonunu kusattigi icin, birey diniinanclara yonelir ve kendi benlik yapisini da grubun dini inanclarina ve tutumlarinagore sekillendirir. Sosyal ortamda yasamak zorunda olan insanlar; inanislari,yasayislari nedeniyle bir dine inanmamalari veya dinden etkilenmemeleri oldukcazordur. Ozellikle, bireyin grupla olan iliskileri dusunuldugunde, onun herhangi birdine inanmasa dahi grup ile olan bagindan dolayi, grupta kendini dini sosyal birbenlik gelistirmeye zorlar. Sosyal benligi, din ile olumlu iliskiler gelistirirken, icselbenligi ise onun dine bakis acisinda sahne arkasi tutumlarini yansitir. Tezimizde detemel amac, bireyin ve grubun karsilikli iletisimsel ve etkilesimsel yonu ve bunlarindin olgusu ile karsilastirilmasi uzerine egilmektirdir. Ulkemiz literaturunde ayri birdisiplin olarak calisilmamis ve Din Psikolojisi ya da Din Sosyolojisi arasinda372varligini surduren Sosyal Psikolojik Din Psikolojisi’nin bu konu ile olan iliskisi tezintemel inceleme noktasi olacaktir. Butun bunlar yapilirken, yurt ici ve yurt disindanSosyal Psikoloji ve Din iliskisini incelemis ya da temel calisma konularinda sosyalpsikolojik yontemi kullanmis olan 15 bilim insani ile yari yapilandirilmis mulakatformu ile gorusmeler yapilmistir. Gorusmeler, tezimizi bilimsel acidan guclendirmisolup tezimizin guvenirligini ve gecerliligini artirmistir. Bilim insanlarinin; SosyalPsikolojik Din Psikolojisi alanindaki farkindalik duzeyleri, alanin bagimsiz birdisiplin olmasi hakkindaki dusunceleri, Din Psikolojisi ile Sosyal Psikolojiarastirmalarinin catisma durumlari, Sosyal Psikoloji’nin yontembilimleri ile dinalaninin calisilmasi, dini grubun bireye uzerindeki etkileri, dini bilissel teorilerdenolan anlam arayisinin dine inanma uzerinde etki duzeyi ve dinin dogrudan bir kisiliktipi olusturup olusturmadigi konusu uzerinde gorusleri alinmistir. Tezimiz, hemteorik acidan dinin, grubun ve bireyin karsilikli iliskilerinde; tutum, inanc vedavranislarin dini inanc uzerindeki etkileri incelenmis hem de bilim insanlarinin bukonular uzerindeki dusunceleri ile nitel bir calisma olusturulmaya calisilmistir.Tezimizin temel konusu, ulkemizde Din Psikolojisi’nden henuz bagimsizliginialmamis olarak bulunan Sosyal Psikolojik Din Psikolojisi’nin varligi, yontemleri,calisma konulari ve bu disiplinin yontemini kullanarak sembolik bakis acisi ile dinin,birey ve grup iliskileri uzerindeki etkisi uzerinedir. Bu calismada ayrica, TurkPsikoloji ve Ilahiyat literaturune katki saglamak ve bu sayede bilinmeyene bir isiktutmak amaclanmistir.AbstractSince the very beginning of the time, there has not been a single socialinstitution that is not affected by the religion. Likewise, upon the birth a person joinsa group. Group shapes the individual by socailizing process and enculturation. Still,individual is not a passvive point within the group. Individual's point of view affectsthe group and groups ideas, likewise, beliefs and behaviours affects individualsbehaviours. Religion and faith have direct or indirect effetcs on this socialpsychologicalsetting over the whole dynamics of the group. Since the individual iscovered by explanation of life and desire to be in a group, individual is affected bythe phenomenon of the religion, thus shapes the sense of self according to groupsreligious beliefs and attitudes. Its very hard for people living in a socail group to notto believe in a religion or not to be affected by it. When the dynamics between theindividual and the group is considered, even though he/she doesn't believe in areligion, the bond between the group and individual pushes he/she to create areligious social identity-ego. While the social self creates a better bond with thereligion, inner self displays what is in deep down. Our thesis' objective ishightlighting this problem exactly: transactional and communicational ways betweenthe group and individual and comparing them with the concept of religion. TheSocial Psychology of Religion, which is not studied as a different area and living between the Psychology of Religion and Sociology of Religion, will be the mainresearch point of the thesis. While doing all these studies, 15 academic person hasbeen included to semi-structured interviews, who contributed to this area or usedsocial psychologial way in their main study areas. These interviews impower ourthesis and…
Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da f... more Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Akademik Yayıncılık, 2011 yılından beri "tanınmış uluslararası yayınevi" statüsündedir.
Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da f... more Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Akademik Yayıncılık, 2011 yılından beri "tanınmış uluslararası yayınevi" statüsündedir.
Uploads
Papers by Ahmet Özalp