" Evet , insan Allah değildir ama Allah’ın olagelmiş bir âdetidir bu , ululuk sırlarını insanda b... more " Evet , insan Allah değildir ama Allah’ın olagelmiş bir âdetidir bu , ululuk sırlarını insanda belirtmiştir…" Hümanizm, insana ve insan değerlerine en büyük ağırlığı veren düşünsel yaklaşımın adıdır. Hümanizm kelimesi, 'insan sevgisi' anlamında ilk defa meşhur Romalı düşünür Cicero tarafından kullanılmıştır. Fakat kelimenin yaygın bir halde kullanılması XVI. yüzyılın sonlarına doğru olmuştur. 'Aydınlanma devri' filozoflarıyla felsefi bir anlam kazanarak bir yaşam doktrini haline gelen hümanizm, bütün sorunlarda, insandan başka bir kaynağa müracaat etmemiştir.2 Bu tarihsel anlamdan hareketle hümanizm terimi, ilkin ve dar anlamıyla, antik edebiyat üzerindeki daha çok filolojik nitelikte olan çalışmalara verilen bir addır. Sorunların sadece insanla çözülebileceğini savunan, insanı tek ölçü kabul eden ve dolayısıyla dini ve Tanrı inancını tümüyle dışlayan bir görüştür. Bu çalışmamızda bu insani yaklaşımın yani hümanizmin, onun evrenselliği ve genel olarak etkilerinin üzerinde durarak çalışmamızın konuyu açıklama safhasında başarılı olacağı kanısındayız.
Milletlerin medeniyet seviyesini ve olgunlaşarak kemale ermesini çok çeşitli sebeplere bağlamak ... more Milletlerin medeniyet seviyesini ve olgunlaşarak kemale ermesini çok çeşitli sebeplere bağlamak ve değişik tezahürlerle izah etmek mümkündür. Toplumların medeniyet ve olgunluk kalitesini gösteren bu sebep ve tezahürlerin başında yardımlaşma ve dayanışma duygusunun geldiğinde hiç şüphe yoktur. 2 Türk medeniyetinin maddede ve insan hayatında yaşanan şekli vakıf şeklinde ortaya çıkmıştır. Türk medeniyetinin şaheserleri de vakıf eserleridir. 3 Vakıf, Türk tarihinin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında ehemmiyetli bir rol oynamış olan dini, hukuki ve sosyal bir müessesedir. Bir kişi mülkiyetine sahip olduğu menkul ve gayrı menkul mallardan bir kısmını veya tamamını Allah rızasını kazanma niyetiyle halkın herhangi bir ihtiyacını gidermek üzere dini, hayri ve içtimai bir gayeye müebbeden tahsis ederse malını vakfetmiş yani bir vakıf müessesi kurmuş olur. 4 Vakıf müessesi asırlarca İslam devletlerinde büyük önem kazanmış, sosyal ve iktisadi hayat üzerinde derin tesirler bırakmış, dini hukuki bir müessesedir. Bütün Türk İslam devletlerinde adeta bir yarış halinde gelişen vakıflar, bilhassa Osmanlı Devleti'nde tekâmülünün zirvesine ulaşmış ve İslam hukukunun en zengin ve orijinal müesseselerinden biri haline gelmiştir. 5 Osmanlı Devleti yönetimi altına giren bölgelerde kısa sürede resmi varlığının göstergesi olan kurumları yerleştirdikten sonra zamanla toplum ve devletin el ele yavaş yavaş birtakım sosyal kuruluşları, yapıları ve hizmetleri oluşturduğu görülür.
Trabzon ili günümüzde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Karadeniz Sahili ile Zigana Dağları ar... more Trabzon ili günümüzde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Karadeniz Sahili ile Zigana Dağları arasında yer alan, yüzölçümü pek büyük olmamasına karşın nüfus ve ekonomi açısından bölgenin en gelişmiş şehridir. Ayrıca Anadolu’nun en eski ticaret ve liman kentlerinden biridir ve baharat yoluyla da bağlantısı bulunması hasebiyle tarihin her döneminde önem teşkil etmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde stratejik bir konumda bulunması dolayısıyla Anadolu’da kurulmuş olan devletler için güçlü bir konuma sahipti ve sahip olunması gereken yerlerden biriydi. Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’un fethinin ardından yönünü Karadeniz’e çevirdi ve buraları da egemenliği altına alarak bölgeyi tam bir Türk gölü haline getirmeyi amaçladı. Bu doğrultuda hem stratejik hem ekonomik ve hem de doğal güzellikleriyle Karadeniz’in incisi konumundaki Trabzon’u 1461 tarihinde fethetti.
Bu tez çalışması Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‟nde yapılmıştır.
... more Bu tez çalışması Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‟nde yapılmıştır.
Çalışmada 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen I. Dünya Savaşı‟nda Rus Ordularına dair üç makalenin kısmi transkripsiyonu yapılmıştır. Askeri Mecmua‟da Osmanlı Türkçesi ile yayımlanmış bu makalelerin kısmi transkripsiyonunu yapmaktaki asıl amaç; Rusların gözünden I. Dünya Savaşı ve Türklere bakış açılarını inceleyerek tahlilde bulunmaktır.
" Evet , insan Allah değildir ama Allah’ın olagelmiş bir âdetidir bu , ululuk sırlarını insanda b... more " Evet , insan Allah değildir ama Allah’ın olagelmiş bir âdetidir bu , ululuk sırlarını insanda belirtmiştir…" Hümanizm, insana ve insan değerlerine en büyük ağırlığı veren düşünsel yaklaşımın adıdır. Hümanizm kelimesi, 'insan sevgisi' anlamında ilk defa meşhur Romalı düşünür Cicero tarafından kullanılmıştır. Fakat kelimenin yaygın bir halde kullanılması XVI. yüzyılın sonlarına doğru olmuştur. 'Aydınlanma devri' filozoflarıyla felsefi bir anlam kazanarak bir yaşam doktrini haline gelen hümanizm, bütün sorunlarda, insandan başka bir kaynağa müracaat etmemiştir.2 Bu tarihsel anlamdan hareketle hümanizm terimi, ilkin ve dar anlamıyla, antik edebiyat üzerindeki daha çok filolojik nitelikte olan çalışmalara verilen bir addır. Sorunların sadece insanla çözülebileceğini savunan, insanı tek ölçü kabul eden ve dolayısıyla dini ve Tanrı inancını tümüyle dışlayan bir görüştür. Bu çalışmamızda bu insani yaklaşımın yani hümanizmin, onun evrenselliği ve genel olarak etkilerinin üzerinde durarak çalışmamızın konuyu açıklama safhasında başarılı olacağı kanısındayız.
Milletlerin medeniyet seviyesini ve olgunlaşarak kemale ermesini çok çeşitli sebeplere bağlamak ... more Milletlerin medeniyet seviyesini ve olgunlaşarak kemale ermesini çok çeşitli sebeplere bağlamak ve değişik tezahürlerle izah etmek mümkündür. Toplumların medeniyet ve olgunluk kalitesini gösteren bu sebep ve tezahürlerin başında yardımlaşma ve dayanışma duygusunun geldiğinde hiç şüphe yoktur. 2 Türk medeniyetinin maddede ve insan hayatında yaşanan şekli vakıf şeklinde ortaya çıkmıştır. Türk medeniyetinin şaheserleri de vakıf eserleridir. 3 Vakıf, Türk tarihinin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında ehemmiyetli bir rol oynamış olan dini, hukuki ve sosyal bir müessesedir. Bir kişi mülkiyetine sahip olduğu menkul ve gayrı menkul mallardan bir kısmını veya tamamını Allah rızasını kazanma niyetiyle halkın herhangi bir ihtiyacını gidermek üzere dini, hayri ve içtimai bir gayeye müebbeden tahsis ederse malını vakfetmiş yani bir vakıf müessesi kurmuş olur. 4 Vakıf müessesi asırlarca İslam devletlerinde büyük önem kazanmış, sosyal ve iktisadi hayat üzerinde derin tesirler bırakmış, dini hukuki bir müessesedir. Bütün Türk İslam devletlerinde adeta bir yarış halinde gelişen vakıflar, bilhassa Osmanlı Devleti'nde tekâmülünün zirvesine ulaşmış ve İslam hukukunun en zengin ve orijinal müesseselerinden biri haline gelmiştir. 5 Osmanlı Devleti yönetimi altına giren bölgelerde kısa sürede resmi varlığının göstergesi olan kurumları yerleştirdikten sonra zamanla toplum ve devletin el ele yavaş yavaş birtakım sosyal kuruluşları, yapıları ve hizmetleri oluşturduğu görülür.
Trabzon ili günümüzde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Karadeniz Sahili ile Zigana Dağları ar... more Trabzon ili günümüzde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Karadeniz Sahili ile Zigana Dağları arasında yer alan, yüzölçümü pek büyük olmamasına karşın nüfus ve ekonomi açısından bölgenin en gelişmiş şehridir. Ayrıca Anadolu’nun en eski ticaret ve liman kentlerinden biridir ve baharat yoluyla da bağlantısı bulunması hasebiyle tarihin her döneminde önem teşkil etmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde stratejik bir konumda bulunması dolayısıyla Anadolu’da kurulmuş olan devletler için güçlü bir konuma sahipti ve sahip olunması gereken yerlerden biriydi. Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’un fethinin ardından yönünü Karadeniz’e çevirdi ve buraları da egemenliği altına alarak bölgeyi tam bir Türk gölü haline getirmeyi amaçladı. Bu doğrultuda hem stratejik hem ekonomik ve hem de doğal güzellikleriyle Karadeniz’in incisi konumundaki Trabzon’u 1461 tarihinde fethetti.
Bu tez çalışması Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‟nde yapılmıştır.
... more Bu tez çalışması Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‟nde yapılmıştır.
Çalışmada 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen I. Dünya Savaşı‟nda Rus Ordularına dair üç makalenin kısmi transkripsiyonu yapılmıştır. Askeri Mecmua‟da Osmanlı Türkçesi ile yayımlanmış bu makalelerin kısmi transkripsiyonunu yapmaktaki asıl amaç; Rusların gözünden I. Dünya Savaşı ve Türklere bakış açılarını inceleyerek tahlilde bulunmaktır.
Uploads
Çalışmada 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen I. Dünya Savaşı‟nda Rus Ordularına dair üç makalenin kısmi transkripsiyonu yapılmıştır. Askeri Mecmua‟da Osmanlı Türkçesi ile yayımlanmış bu makalelerin kısmi transkripsiyonunu yapmaktaki asıl amaç; Rusların gözünden I. Dünya Savaşı ve Türklere bakış açılarını inceleyerek tahlilde bulunmaktır.
Çalışmada 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen I. Dünya Savaşı‟nda Rus Ordularına dair üç makalenin kısmi transkripsiyonu yapılmıştır. Askeri Mecmua‟da Osmanlı Türkçesi ile yayımlanmış bu makalelerin kısmi transkripsiyonunu yapmaktaki asıl amaç; Rusların gözünden I. Dünya Savaşı ve Türklere bakış açılarını inceleyerek tahlilde bulunmaktır.