Hukuk

Postmoderni Anlamaya Giden Yol: Modernliğe dair Modern kelimesi köken olarak Latince ‘Modernus’ kelimesinden gelmektedir. M.S. 5. Yüzyılda Roma’da kullanılan bu kelime Hristiyanlığın kabul edilişinden sonra yeni durumu eski Pagan dönemden ayırmak için kullanılmıştır.1 Bugün genel olarak iki anlamda kullanırız: Bugüne, yaşadığımız çağa ait olan ve yeni olana işaret eder. Modernite kavramı ise belirli bir yaklaşım tarzını ifade eder: Kaba bir genellemeyle insanın aklını kullanarak kendi kaderini belirleyebileceği, diğer bir ifadeyle insanın özne oluşunun merkezde yer alması, bununla birlikte evrenin ve dünyanın akılcı yöntemlerle anlaşılabileceğini savunan bir yaklaşım tarzıdır.2 Modernlik kavramı ise modern adına yapılan, ortaya çıkan tüm değişim dönüşümleri kapsar şekilde bir soyutlamadır. Modernite, modern ve modernlik kavramları birçok bağlamda üst üste çakıştığı için yazı boyunca hepsini tek bir anlamda, modern dönem ve özelliklerini kapsar şekilde kullanacağım. Genellikle15. ile...

Stanley Milgram Nazi deneyiminden yola cikip, insanlar neden itaat eder sorusuna cevap arar. Milgram’in asagida inceleyecegimiz arastirmasinda ulastigi sonuclar urkutucudur. Elinde herhangi bir zorlama gucu olmayan bir bilim insaninin emirlerine insanlar, buyuk oranda itaat etmislerdir. Deneyde bu bilim adami bir otorite figurudur. Otorite temel olarak iki unsurun bir aradaligi ile nitelendirilebilir: Birincisi otorite sahibi; digeri ise itaat eden kisiler. Kavramin icinde barindirdigi itaat, hukuksal duzenin anlasilmasinda onemli bir yere sahiptir. Ayrica bu baglamda grubun dogasi, uyma, sosyal ogrenme, dil ve iletisim, davranis ve tutum gibi kavramlar otorite ve hukuk ile yakindan iliskilidirler. Hem otoritenin, hem de boyun egme davranisinin dogasinin anlasilmasi acisindan cesitli calismalar yapilmistir. Bu calismalar arasinda Muzaffer Şerif’in “Grup Normunun Olusmasi Deneyi”, Solomon Asch’in “Uyma Deneyi” ve Stanley Milgram’in “Otoriteye Itaat Deneyi” sosyal etki deneylerine kat...

Bu calismanin konusu Emile Durkheim’in (1858-1917) hukuk sosyolojisine katki olarak gorulebilecek kuramlarini ele almaktir. Oncelikle bircok sosyolog tarafindan sosyoloji biliminin kurucusu kabul edilen Durkheim’in kullandigi kavramlar ve yontemler kisaca anlatilacaktir. Daha sonra Durkheim’in ele aldigi uc temel problem olan ahlak, din ve hukuk, hukuk sosyolojisi baglaminda calismanin butunune yayilmis sekilde incelenecektir. Durkheim’in hukuk sosyolojisi acisindan one cikan kurami hukuku arka plan olarak isledigi isbolumu ve toplumsal dayanisma kuramidir. Toplumsal dayanismadaki evrimin gostergeleri hukuktaki degisimdir ve bu nedenle Durkheim hukuku toplumsal dayanismanin derecesini olcmede dissal ve objektif bir olcu olarak kullanir. Hukuk incelemesini hukuki kavramlarla degil, sosyolojik temelde hukuk kurallarinin ihlali halinde uygulanan yaptirimlarin tipleri uzerinden yapar. En son olarak ise Durkheim’in isbolumu ve hukukla ilgili goruslerini gozden gecirdigi ceza yasalarinin ...

Stanley Milgram Nazi deneyiminden yola cikip, insanlar neden itaat eder sorusuna cevap arar. Milgram’in asagida inceleyecegimiz arastirmasinda ulastigi sonuclar urkutucudur. Elinde herhangi bir zorlama gucu olmayan bir bilim insaninin emirlerine insanlar, buyuk oranda itaat etmislerdir. Deneyde bu bilim adami bir otorite figurudur. Otorite temel olarak iki unsurun bir aradaligi ile nitelendirilebilir: Birincisi otorite sahibi; digeri ise itaat eden kisiler. Kavramin icinde barindirdigi itaat, hukuksal duzenin anlasilmasinda onemli bir yere sahiptir. Ayrica bu baglamda grubun dogasi, uyma, sosyal ogrenme, dil ve iletisim, davranis ve tutum gibi kavramlar otorite ve hukuk ile yakindan iliskilidirler. Hem otoritenin, hem de boyun egme davranisinin dogasinin anlasilmasi acisindan cesitli calismalar yapilmistir. Bu calismalar arasinda Muzaffer Şerif’in “Grup Normunun Olusmasi Deneyi”, Solomon Asch’in “Uyma Deneyi” ve Stanley Milgram’in “Otoriteye Itaat Deneyi” sosyal etki deneylerine kat...

Giriş Feminist kuramın çıkışı 18. yüzyıl sonlarına tekabül eder. Feminizm kısaca “kadınların toplum içindeki rollerini ve haklarını genişletmeyi öngören bir doktrin” olarak tanımlanır.1 Kuramın adı Latince kadın anlamına gelen femine’den türetilmiştir. Feminizm kelimesi Fransızca’da (femme– kadın sözcüğünden türetilerek) 1837’den sonra, İngilizce’de ise 1890’larda womanism (kadıncılık) olarak kullanılmaya başlanmıştır.2 Feminizm, kadınların kendilerini baskı altına alan düzeni algılama, politik olarak tanımlama ve ona karşı mücadele yöntemleri geliştirme olarak tanımlanabilir.3Sosyal, psikolojik ve ekonomik yanları da olan bu kuram temelde siyasal bir harekettir.4Birçok farklı feminist yaklaşımlar mevcuttur ve her bir yaklaşım kendi içinde çok katlıdır. Çünkü her bir feminizm anlayışı içinde diğer kuramları da barındırır; Liberal feminizm, Marksist feminizm vb. gibi.Bu nedenle feminist yaklaşımları genelleyememekteyiz. Yine de bütün bu kuramların kadınların ezilmesine son verme amac...