Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, e... more Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, eğitim, boş zamanları değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven düzeyinin de arttığı görülmüştür.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, e... more Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, eğitim, boş zamanları değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven düzeyinin de arttığı görülmüştür.
Çocuk Gelinler (Ardahan İlinde Sosyo-Kültürel Bir Çalışma), 2020
Bu kitapta, Ardahan’da yaşan 10 çocuk gelinin yaşamları, anıları, acıları ve zorlu hayatları kend... more Bu kitapta, Ardahan’da yaşan 10 çocuk gelinin yaşamları, anıları, acıları ve zorlu hayatları kendi anlatımlarıyla objektif bir şekilde kaleme alınmıştır. Araştırmacının sorularına içtenlikle cevap veren çocuk gelinlerin bugüne kadar paylaşamadıkları saklı kalan yaşamları bu çalışma sayesinde gün yüzüne çıkacaktır.
The family is an important institution in terms of approving the partnership of individuals, havi... more The family is an important institution in terms of approving the partnership of individuals, having children, care about children and carrying out socialization processes. The family is surrounded by gender elements in terms of assuming roles such as spouse, parenting, domestic responsibilities and domestic relations. Family unity is established through marriage. Although monogamy is true one in marriage, the existence of polygamous marriages can also be mentioned. Truly, polygamous marriages, which are defined as the marriage of men to more than one woman in the study, still exist today. This situation shows that traditional and patriarchal societies continue their existence. In this study, the film "Second Wife" was handled. Because the traditional patriarchal structure continues in many countries, including Turkey that is why aimed to analyze the discourse about the social structure of polygamy. In the study of the film "Second Wife", it is tried to see the effect of social structure on polygamy by analyzing it through discourse analysis, which is a qualitative research technique Accordingly, discourse analysis focuses on the pressures created on individuals through discourses in the social structure and the way they affect male-female relations in family life. As a result of the study, it can be said that the dominant elements in the social structure and the discourses made in this direction expose individuals to gender roles in their family lives. According to this; socially, it is seen that fertility of women is emphasized and in case of not having children, she has to accept polygamy. This situation shows the pressure of men on women and it is emphasized that in order to be defined as a male socially, it is necessary to be a father. Thus, in the study, femininity and masculinity are considered as social processes and it is stated that these processes lead to role expectations on individuals.
“Dijital Çocukluk ve Dijital Ebeveynler: Dijital Nesillerin Teknoloji Bağımlılığı” başlıklı ilk k... more “Dijital Çocukluk ve Dijital Ebeveynler: Dijital Nesillerin Teknoloji Bağımlılığı” başlıklı ilk kitabımızın devamı niteliğini taşıyan bu ikinci kitabımız, kolektif bir çabanın üretimi olarak kurgulanmış ve farklı üniversitelerden 26 yazarın bir araya gelmesine vesile olmuştur. Dijital Bağımlılık ve E-Hastalık olmak üzere iki genel bölüm ve bu bölümlerde yer alan toplam on dört bölümden oluşan bu kitap, dijital nesillerin teknoloji bağımlılığını ve teknoloji kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkları konu edinmektedir. Dijital bağımlılık, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, çevrim içi alışveriş bağımlılığı gibi konuların yanı sıra e-hastalıklar, nomofobi, FoMO, maraton izleme, dijital istifçilik ve stalklamak gibi konular/olgular gerek teorik ve kavramsal düzeyde gerekse uygulamalı olarak ele alınmıştır. Bu doğrultuda kitabın hem ilgili alan yazına katkı sağlayacağı hem de bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her alanda yoğun bir şekilde yaşanan dijitalleşmenin bireysel ve toplumsal yansımalarına yönelik farkındalığın artırılmasına destek olacağı düşünülmektedir.
Social media is a platform where various agendas are created today, shares are made and comments ... more Social media is a platform where various agendas are created today, shares are made and comments about all of them are made. One of these platforms is Twitter. On Twitter, various posts related to age-based discriminatory attitudes towards the elderly were found during the COVID-19 process. The reason for the discriminatory shares is that the age group 65 years and older is in the risky group during the epidemic, so although there are restrictions on the basis of chronological age, it is thought that some sharers are responsible for these restrictions as the elderly. Accordingly, the study aims to identify age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions in twitter posts for the elderly. The study focused on how and for what reasons age-based discrimination against the elderly were performed using the content analysis technique, which is a qualitative research technique. Accordingly, age-based discrimination elements for old age are brought together and encoded and discussed under certain themes. The definition of elderly individuals as 'grandparents', 'ridicule, contempt and humiliation' rhetoric towards elderly individuals, 'insults, complaints, threats and hate' rhetoric towards elderly individuals, 'loneliness' rhetoric towards older individuals, 'physical violence' rhetoric towards older individuals were interpreted by presenting the themes of the study. As a result of the study, it was observed that the elderly faced age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions such as ridicule, contempt, humiliation, insulting and hate speech.
2. Uluslararası Multidisipliner Sosyal Bilimler Kongresi, 2020
Günümüzde oldukça yaygın bir spor dalı olan futbolun küresel anlamda farklı kültürleri bütünleşti... more Günümüzde oldukça yaygın bir spor dalı olan futbolun küresel anlamda farklı kültürleri bütünleştirici ve kaynaştırıcı etkisi bulunmaktadır. Futbolun bu olumlu etkilerinin yanı sıra, fanatizm ve holiganizm olgularının ön plana çıkmasıyla birlikte futbolun şiddet ile ilişkisi tartışılmaktadır. Nitekim futbolda taraftarlık olgusunun bağlılığa dönüşmesi fanatiklik olarak ifade edilirken, fanatikliğin aşırılığa dönüşmesi holiganlığa işaret etmektedir. Bu dönüşüm daha fazla tutku, sertlik ve şiddet davranışlarını içermektedir. Dolayısıyla bir takıma körü körüne bağlanma, takım uğruna her şeyi yapma, herhangi bir nedeni olmaksızın çevreye, diğer takımın oyuncularına, taraftarlarına hatta topluma zarar verilmesi bağlamında şiddet içerikli davranışlarda bulunulmaktadır. Bu davranışlar da toplumsal açıdan “sapma”, “sapan davranışlar” olarak tanımlanabilmekte ve böyle davranışların önlenebilmesi için informal ve formal sosyal kontrol mekanizmaları geliştirilmektedir. Tüm bunlardan hareketle çalışma, futbolda fanatizm ve holiganizmin şiddet ile ilişkisini ele almayı amaçlamaktadır. Buna göre futbol ve şiddet ilişkisi ele alındığında futbolda fanatizm ve holiganizmin önemli olduğu görülmüş ve buradaki şiddet davranışları “sapma” olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca toplumsal açıdan sapma gösteren davranışlara yönelik olarak informal ve formal sosyal kontrol mekanizmalarının geliştirildiği belirtilerek bu sosyal kontrol mekanizmaları ile şiddetin önlenmeye çalışıldığı görülmüştür.
Öz Son yıllarda aile yapısında ve ailenin sahip olduğu değerlerde değişimler yaşanmaktadır. Bu de... more Öz Son yıllarda aile yapısında ve ailenin sahip olduğu değerlerde değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimler, önemli bir toplumsal sorun olan boşanmaların artışına neden olmuştur. Boşanmaların artışı, aile kurumunun zarar görmesi ve kişiler arası ilişkilerin değişen yapısını gösterir niteliktedir. İstatistiki verilere göre boşanmalar, evliliğin ilk beş yılında daha fazladır. İlk beş yıldan sonra boşanma oranları azalmaktadır. Dolayısıyla evlilikte ilk beş yıl "kritik yıllar" olarak değerlendirilmektedir. Bu makalede, boşanma konusuna değinilip, "erken boşanma" kavramsallaştırılması yapılarak özellikle ilk beş yıl içerisinde son bulan evliliklerin, yani erken boşanmaların sebepleri ele alınmıştır. Gerek evlilik ve gerekse boşanma, her şeyden önce hukuki yollarla gerçekleşen bir olgudur. Ancak sadece hukuki açıdan ele alınması ve açıklanması yeterli değildir. Çünkü evliğin hukuki açıdan sona ermesi anlamına gelen boşanmanın, toplumsal olarak da onaylanması gerekmektedir. Bu nedenle çalışmada, genel olarak boşanma özel olarak da erken boşanmaların hukuki ve toplumsal nedenleri ortak başlıklar altında incelenerek boşanmaların yarıya yakınının evliliğin ilk beş yılında gerçekleştiği görülmüştür.
Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi , 2020
The roles of socially constructed "masculinity" and the fact that the social structure is decisiv... more The roles of socially constructed "masculinity" and the fact that the social structure is decisive in the acceptance of these roles lead to the legitimacy of violence and the relationship between men and violence according to society. This study aims to address the meanings imposed on masculinity on the axis of violence and domestic violence and men's regarding violence and domestic violence within the framework of these meanings. In this respect, the relationship between masculinity and violence, which are socially constructed, is discussed in the study based on the narratives of men about violence. Therefore, the study is important for addressing men's perception of violence and domestic violence, the testimony of violence, the way they define the types of domestic violence, and the proposals for solutions to violence. In this context, in-depth interviews were conducted with eighteen (18) male participants selected through incidental sample. Thus, thoughts of men about violence and domestic violence were wanted to be understood. As a result of the study, it was observed that the perception of violence and their assessments of domestic violence are similar by men with different socio-demographic characteristics. Accordingly, it has been determined that physical violence stands out among the types of violence that men practice, witness or expose.
Öz: Erken evlilik ya da çocuk evlilikler günümüzde sorun olarak tanımlanması gereken toplumsal bi... more Öz: Erken evlilik ya da çocuk evlilikler günümüzde sorun olarak tanımlanması gereken toplumsal bir olaydır. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısına sahip toplumlarda erken evlilikler geleneğe dönüştü-rülerek meşrulaştırılmaktadır. Buradan hareketle bu araştırma, erken evliliklerde sosyo-kültürel yapının etkisini ele almaktadır. Araştırmanın amacı, Ağrı ilinde erken evlilik yapmış kadın ve erkeklerin an-latılarından hareketle erken evliliğin gerçekleşmesinde içinde bulunulan toplumun sosyo-kültürel özel-liklerinin etkisini ortaya koymaktır. Bu çerçevede çalışma Ağrı ilinde 8 kadın, 8 erkek olmak üzere top-lam 16 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi ve derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmeler, katılımcılarla yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Araştırma gerçekleş-tirilirken literatürde, erken evlilik üzerine yapılan çalışmaların "kadın" temelli olduğu görülmüştür. Bu araştırmada ise erken evliliklerin hem "kadın" hem de "erkek"ler açısından ele alınması araştırmanın öne-mini arttırmaktadır. Diğer yandan araştırma, erken evlilikler açısından sosyo-kültürel yapının belirle-yiciliğini göstermesi bakımından da önem taşımaktadır. Araştırma sonucunda erken evliliklerin sosyo-kültürel yapıda hakim olan ataerkillik, gelenek-görenekler, eğitimsizlik, ekonomik durumun düşük olma-sı, dini inançlar gibi nedenlerle gerçekleştirildiği ve eğitimsizlik, çocuk istismarı, ebeveyn rollerinin benimsenememesi, geçimsizlik, şiddet, boşanma gibi sonuçlara neden olduğu görülmüştür. Abstract: Early marriage or child marriages is social phenomenon that should be defined as a problem today. In societies with patriarchal and traditional social structure, early marriages are legitimized by becoming traditions. Thus, this study deals with the impact of socio-cultural structure in early marriages. The aim of this study is to reveal the effects of socio-cultural characteristics of the society in early marriages, based on the narratives of women and men who had married early in Ağrı. In this context, the study was carried out with a total of 16 participants, 8 female and 8 male. Qualitative research method and in-depth interview technique were used in the study. The interviews were conducted face to face with the participants. It was observed that the studies in the literature on early marriage were based on women. In this study, handling early marriages in terms of both "women" and "men" increases importance of the research. On the other hand, research is important in terms of demonstrating the determinism of socio-cultural structure in early marriages. As result of the research, it was seen that early marriages are carried out reasons such as patriarchy, traditions, lack of education, low economic status and religious beliefs, and they cause results like lack of education, child abuse, lack of parental roles, incompatibility, violence and divorce.
SDÜ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2019
ÖZ: Erken yaşta evlilikleri meşrulaştıran mekanizmalar ya da dinamikler ataerkil sistem ve gelene... more ÖZ: Erken yaşta evlilikleri meşrulaştıran mekanizmalar ya da dinamikler ataerkil sistem ve geleneksel toplum yapısının ürünüdür. Bu sistemin ürünü olan erken evliliklerle birlikte kadın-erkek arasında eşit olmayan ilişkiler ortaya çıkmakta ve kadına yönelik bakış açısından kaynaklı bu eşitsizlik daha da artmaktadır. Özellikle erken evliliklere erkek çocuklarına nazaran daha çok kız çocuklarının maruz kalması bu durumun en önemli göstergelerinden biridir. Araştırma, erken evlilik yapan kadınların toplumsal cinsiyet algısını ele almaktadır. Araştırmanın amacı, 18 yaşından küçük ve evlilik gerçekleştiren kadınların kendi ifadelerinden hareketle erken evliliğe ilişkin toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl kurgulandığını, evliliklerinde yaşadıkları zorlukları, evlilik beklentilerini, rol paylaşımı sırasında yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin neler olduğunu diğer bir deyişle toplumsal cinsiyet algısını ortaya koymaktır. Buradan hareketle araştırma, Ağrı ilinde 15 kadın katılımcı ile yarı-yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak ve derinlemesine görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede araştırma erken evlilik yapan kadınlara uygulanarak onların toplumsal cinsiyet rollerini ele alması bakımından önem taşımaktadır. Araştırma sonucunda erken evliliklerle birlikte kadına yönelik toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da artmakta ve bu kadınlar cinsiyet rolleri bakımından ikincil konuma düşmektedir.
ABSTRACT: Mechanisms and dynamics that legitimizes early marriages are product of patriarchy and traditional social structure.. The unequal relationships between women and men emerge and this inequality from the point of view of women increases along with the marriages which are the product of this mentality The exposure of girls to early marriages more than boys, is an important sign of this situation. The study tackles the gender perceptions of early married women.The aim of this study is to examine the gender roles according to the own expressions of women who have been married under the age of 18,and to the expressions of gender roles in marriage, difficulties in marriage, expectations from the marriage, inequality in role sharing, in other words show the gender perception.Hence, the research was carried out by using a semi-structured interview form and making in-depth interviews with 15 female participants in Ağrı.In this context, research is important in terms of addressing women's gender roles by applying them to early marriages.As a result of the research, gender inequality towards women increases with early marriages and these women falls into secondary position in terms of gender roles.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, e... more Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, eğitim, boş zamanları değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven düzeyinin de arttığı görülmüştür.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, e... more Modern toplum yapısında bireylerin gündelik yaşamları toplumsal kurumlarla kuşatılmıştır. Aile, eğitim, boş zamanları değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven düzeyinin de arttığı görülmüştür.
Çocuk Gelinler (Ardahan İlinde Sosyo-Kültürel Bir Çalışma), 2020
Bu kitapta, Ardahan’da yaşan 10 çocuk gelinin yaşamları, anıları, acıları ve zorlu hayatları kend... more Bu kitapta, Ardahan’da yaşan 10 çocuk gelinin yaşamları, anıları, acıları ve zorlu hayatları kendi anlatımlarıyla objektif bir şekilde kaleme alınmıştır. Araştırmacının sorularına içtenlikle cevap veren çocuk gelinlerin bugüne kadar paylaşamadıkları saklı kalan yaşamları bu çalışma sayesinde gün yüzüne çıkacaktır.
The family is an important institution in terms of approving the partnership of individuals, havi... more The family is an important institution in terms of approving the partnership of individuals, having children, care about children and carrying out socialization processes. The family is surrounded by gender elements in terms of assuming roles such as spouse, parenting, domestic responsibilities and domestic relations. Family unity is established through marriage. Although monogamy is true one in marriage, the existence of polygamous marriages can also be mentioned. Truly, polygamous marriages, which are defined as the marriage of men to more than one woman in the study, still exist today. This situation shows that traditional and patriarchal societies continue their existence. In this study, the film "Second Wife" was handled. Because the traditional patriarchal structure continues in many countries, including Turkey that is why aimed to analyze the discourse about the social structure of polygamy. In the study of the film "Second Wife", it is tried to see the effect of social structure on polygamy by analyzing it through discourse analysis, which is a qualitative research technique Accordingly, discourse analysis focuses on the pressures created on individuals through discourses in the social structure and the way they affect male-female relations in family life. As a result of the study, it can be said that the dominant elements in the social structure and the discourses made in this direction expose individuals to gender roles in their family lives. According to this; socially, it is seen that fertility of women is emphasized and in case of not having children, she has to accept polygamy. This situation shows the pressure of men on women and it is emphasized that in order to be defined as a male socially, it is necessary to be a father. Thus, in the study, femininity and masculinity are considered as social processes and it is stated that these processes lead to role expectations on individuals.
“Dijital Çocukluk ve Dijital Ebeveynler: Dijital Nesillerin Teknoloji Bağımlılığı” başlıklı ilk k... more “Dijital Çocukluk ve Dijital Ebeveynler: Dijital Nesillerin Teknoloji Bağımlılığı” başlıklı ilk kitabımızın devamı niteliğini taşıyan bu ikinci kitabımız, kolektif bir çabanın üretimi olarak kurgulanmış ve farklı üniversitelerden 26 yazarın bir araya gelmesine vesile olmuştur. Dijital Bağımlılık ve E-Hastalık olmak üzere iki genel bölüm ve bu bölümlerde yer alan toplam on dört bölümden oluşan bu kitap, dijital nesillerin teknoloji bağımlılığını ve teknoloji kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkları konu edinmektedir. Dijital bağımlılık, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, çevrim içi alışveriş bağımlılığı gibi konuların yanı sıra e-hastalıklar, nomofobi, FoMO, maraton izleme, dijital istifçilik ve stalklamak gibi konular/olgular gerek teorik ve kavramsal düzeyde gerekse uygulamalı olarak ele alınmıştır. Bu doğrultuda kitabın hem ilgili alan yazına katkı sağlayacağı hem de bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her alanda yoğun bir şekilde yaşanan dijitalleşmenin bireysel ve toplumsal yansımalarına yönelik farkındalığın artırılmasına destek olacağı düşünülmektedir.
Social media is a platform where various agendas are created today, shares are made and comments ... more Social media is a platform where various agendas are created today, shares are made and comments about all of them are made. One of these platforms is Twitter. On Twitter, various posts related to age-based discriminatory attitudes towards the elderly were found during the COVID-19 process. The reason for the discriminatory shares is that the age group 65 years and older is in the risky group during the epidemic, so although there are restrictions on the basis of chronological age, it is thought that some sharers are responsible for these restrictions as the elderly. Accordingly, the study aims to identify age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions in twitter posts for the elderly. The study focused on how and for what reasons age-based discrimination against the elderly were performed using the content analysis technique, which is a qualitative research technique. Accordingly, age-based discrimination elements for old age are brought together and encoded and discussed under certain themes. The definition of elderly individuals as 'grandparents', 'ridicule, contempt and humiliation' rhetoric towards elderly individuals, 'insults, complaints, threats and hate' rhetoric towards elderly individuals, 'loneliness' rhetoric towards older individuals, 'physical violence' rhetoric towards older individuals were interpreted by presenting the themes of the study. As a result of the study, it was observed that the elderly faced age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions such as ridicule, contempt, humiliation, insulting and hate speech.
2. Uluslararası Multidisipliner Sosyal Bilimler Kongresi, 2020
Günümüzde oldukça yaygın bir spor dalı olan futbolun küresel anlamda farklı kültürleri bütünleşti... more Günümüzde oldukça yaygın bir spor dalı olan futbolun küresel anlamda farklı kültürleri bütünleştirici ve kaynaştırıcı etkisi bulunmaktadır. Futbolun bu olumlu etkilerinin yanı sıra, fanatizm ve holiganizm olgularının ön plana çıkmasıyla birlikte futbolun şiddet ile ilişkisi tartışılmaktadır. Nitekim futbolda taraftarlık olgusunun bağlılığa dönüşmesi fanatiklik olarak ifade edilirken, fanatikliğin aşırılığa dönüşmesi holiganlığa işaret etmektedir. Bu dönüşüm daha fazla tutku, sertlik ve şiddet davranışlarını içermektedir. Dolayısıyla bir takıma körü körüne bağlanma, takım uğruna her şeyi yapma, herhangi bir nedeni olmaksızın çevreye, diğer takımın oyuncularına, taraftarlarına hatta topluma zarar verilmesi bağlamında şiddet içerikli davranışlarda bulunulmaktadır. Bu davranışlar da toplumsal açıdan “sapma”, “sapan davranışlar” olarak tanımlanabilmekte ve böyle davranışların önlenebilmesi için informal ve formal sosyal kontrol mekanizmaları geliştirilmektedir. Tüm bunlardan hareketle çalışma, futbolda fanatizm ve holiganizmin şiddet ile ilişkisini ele almayı amaçlamaktadır. Buna göre futbol ve şiddet ilişkisi ele alındığında futbolda fanatizm ve holiganizmin önemli olduğu görülmüş ve buradaki şiddet davranışları “sapma” olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca toplumsal açıdan sapma gösteren davranışlara yönelik olarak informal ve formal sosyal kontrol mekanizmalarının geliştirildiği belirtilerek bu sosyal kontrol mekanizmaları ile şiddetin önlenmeye çalışıldığı görülmüştür.
Öz Son yıllarda aile yapısında ve ailenin sahip olduğu değerlerde değişimler yaşanmaktadır. Bu de... more Öz Son yıllarda aile yapısında ve ailenin sahip olduğu değerlerde değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimler, önemli bir toplumsal sorun olan boşanmaların artışına neden olmuştur. Boşanmaların artışı, aile kurumunun zarar görmesi ve kişiler arası ilişkilerin değişen yapısını gösterir niteliktedir. İstatistiki verilere göre boşanmalar, evliliğin ilk beş yılında daha fazladır. İlk beş yıldan sonra boşanma oranları azalmaktadır. Dolayısıyla evlilikte ilk beş yıl "kritik yıllar" olarak değerlendirilmektedir. Bu makalede, boşanma konusuna değinilip, "erken boşanma" kavramsallaştırılması yapılarak özellikle ilk beş yıl içerisinde son bulan evliliklerin, yani erken boşanmaların sebepleri ele alınmıştır. Gerek evlilik ve gerekse boşanma, her şeyden önce hukuki yollarla gerçekleşen bir olgudur. Ancak sadece hukuki açıdan ele alınması ve açıklanması yeterli değildir. Çünkü evliğin hukuki açıdan sona ermesi anlamına gelen boşanmanın, toplumsal olarak da onaylanması gerekmektedir. Bu nedenle çalışmada, genel olarak boşanma özel olarak da erken boşanmaların hukuki ve toplumsal nedenleri ortak başlıklar altında incelenerek boşanmaların yarıya yakınının evliliğin ilk beş yılında gerçekleştiği görülmüştür.
Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi , 2020
The roles of socially constructed "masculinity" and the fact that the social structure is decisiv... more The roles of socially constructed "masculinity" and the fact that the social structure is decisive in the acceptance of these roles lead to the legitimacy of violence and the relationship between men and violence according to society. This study aims to address the meanings imposed on masculinity on the axis of violence and domestic violence and men's regarding violence and domestic violence within the framework of these meanings. In this respect, the relationship between masculinity and violence, which are socially constructed, is discussed in the study based on the narratives of men about violence. Therefore, the study is important for addressing men's perception of violence and domestic violence, the testimony of violence, the way they define the types of domestic violence, and the proposals for solutions to violence. In this context, in-depth interviews were conducted with eighteen (18) male participants selected through incidental sample. Thus, thoughts of men about violence and domestic violence were wanted to be understood. As a result of the study, it was observed that the perception of violence and their assessments of domestic violence are similar by men with different socio-demographic characteristics. Accordingly, it has been determined that physical violence stands out among the types of violence that men practice, witness or expose.
Öz: Erken evlilik ya da çocuk evlilikler günümüzde sorun olarak tanımlanması gereken toplumsal bi... more Öz: Erken evlilik ya da çocuk evlilikler günümüzde sorun olarak tanımlanması gereken toplumsal bir olaydır. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısına sahip toplumlarda erken evlilikler geleneğe dönüştü-rülerek meşrulaştırılmaktadır. Buradan hareketle bu araştırma, erken evliliklerde sosyo-kültürel yapının etkisini ele almaktadır. Araştırmanın amacı, Ağrı ilinde erken evlilik yapmış kadın ve erkeklerin an-latılarından hareketle erken evliliğin gerçekleşmesinde içinde bulunulan toplumun sosyo-kültürel özel-liklerinin etkisini ortaya koymaktır. Bu çerçevede çalışma Ağrı ilinde 8 kadın, 8 erkek olmak üzere top-lam 16 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi ve derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmeler, katılımcılarla yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Araştırma gerçekleş-tirilirken literatürde, erken evlilik üzerine yapılan çalışmaların "kadın" temelli olduğu görülmüştür. Bu araştırmada ise erken evliliklerin hem "kadın" hem de "erkek"ler açısından ele alınması araştırmanın öne-mini arttırmaktadır. Diğer yandan araştırma, erken evlilikler açısından sosyo-kültürel yapının belirle-yiciliğini göstermesi bakımından da önem taşımaktadır. Araştırma sonucunda erken evliliklerin sosyo-kültürel yapıda hakim olan ataerkillik, gelenek-görenekler, eğitimsizlik, ekonomik durumun düşük olma-sı, dini inançlar gibi nedenlerle gerçekleştirildiği ve eğitimsizlik, çocuk istismarı, ebeveyn rollerinin benimsenememesi, geçimsizlik, şiddet, boşanma gibi sonuçlara neden olduğu görülmüştür. Abstract: Early marriage or child marriages is social phenomenon that should be defined as a problem today. In societies with patriarchal and traditional social structure, early marriages are legitimized by becoming traditions. Thus, this study deals with the impact of socio-cultural structure in early marriages. The aim of this study is to reveal the effects of socio-cultural characteristics of the society in early marriages, based on the narratives of women and men who had married early in Ağrı. In this context, the study was carried out with a total of 16 participants, 8 female and 8 male. Qualitative research method and in-depth interview technique were used in the study. The interviews were conducted face to face with the participants. It was observed that the studies in the literature on early marriage were based on women. In this study, handling early marriages in terms of both "women" and "men" increases importance of the research. On the other hand, research is important in terms of demonstrating the determinism of socio-cultural structure in early marriages. As result of the research, it was seen that early marriages are carried out reasons such as patriarchy, traditions, lack of education, low economic status and religious beliefs, and they cause results like lack of education, child abuse, lack of parental roles, incompatibility, violence and divorce.
SDÜ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2019
ÖZ: Erken yaşta evlilikleri meşrulaştıran mekanizmalar ya da dinamikler ataerkil sistem ve gelene... more ÖZ: Erken yaşta evlilikleri meşrulaştıran mekanizmalar ya da dinamikler ataerkil sistem ve geleneksel toplum yapısının ürünüdür. Bu sistemin ürünü olan erken evliliklerle birlikte kadın-erkek arasında eşit olmayan ilişkiler ortaya çıkmakta ve kadına yönelik bakış açısından kaynaklı bu eşitsizlik daha da artmaktadır. Özellikle erken evliliklere erkek çocuklarına nazaran daha çok kız çocuklarının maruz kalması bu durumun en önemli göstergelerinden biridir. Araştırma, erken evlilik yapan kadınların toplumsal cinsiyet algısını ele almaktadır. Araştırmanın amacı, 18 yaşından küçük ve evlilik gerçekleştiren kadınların kendi ifadelerinden hareketle erken evliliğe ilişkin toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl kurgulandığını, evliliklerinde yaşadıkları zorlukları, evlilik beklentilerini, rol paylaşımı sırasında yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin neler olduğunu diğer bir deyişle toplumsal cinsiyet algısını ortaya koymaktır. Buradan hareketle araştırma, Ağrı ilinde 15 kadın katılımcı ile yarı-yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak ve derinlemesine görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede araştırma erken evlilik yapan kadınlara uygulanarak onların toplumsal cinsiyet rollerini ele alması bakımından önem taşımaktadır. Araştırma sonucunda erken evliliklerle birlikte kadına yönelik toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da artmakta ve bu kadınlar cinsiyet rolleri bakımından ikincil konuma düşmektedir.
ABSTRACT: Mechanisms and dynamics that legitimizes early marriages are product of patriarchy and traditional social structure.. The unequal relationships between women and men emerge and this inequality from the point of view of women increases along with the marriages which are the product of this mentality The exposure of girls to early marriages more than boys, is an important sign of this situation. The study tackles the gender perceptions of early married women.The aim of this study is to examine the gender roles according to the own expressions of women who have been married under the age of 18,and to the expressions of gender roles in marriage, difficulties in marriage, expectations from the marriage, inequality in role sharing, in other words show the gender perception.Hence, the research was carried out by using a semi-structured interview form and making in-depth interviews with 15 female participants in Ağrı.In this context, research is important in terms of addressing women's gender roles by applying them to early marriages.As a result of the research, gender inequality towards women increases with early marriages and these women falls into secondary position in terms of gender roles.
Uploads
değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını
sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam
kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin
anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam
kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan
bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz
yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı
yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve
güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak
değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın
kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri
dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da
farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven
düzeyinin de arttığı görülmüştür.
ve holiganizmin şiddet ile ilişkisini ele almayı amaçlamaktadır. Buna göre futbol ve şiddet ilişkisi ele alındığında futbolda fanatizm ve holiganizmin önemli olduğu görülmüş ve buradaki şiddet davranışları “sapma” olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca toplumsal açıdan sapma gösteren davranışlara yönelik olarak informal ve formal sosyal kontrol mekanizmalarının geliştirildiği belirtilerek bu sosyal kontrol mekanizmaları ile şiddetin önlenmeye çalışıldığı görülmüştür.
ABSTRACT: Mechanisms and dynamics that legitimizes early marriages are product of patriarchy and traditional social structure.. The unequal relationships between women and men emerge and this inequality from the point of view of women increases along with the marriages which are the product of this mentality The exposure of girls to early marriages more than boys, is an important sign of this situation. The study tackles the gender perceptions of early married women.The aim of this study is to examine the gender roles according to the own expressions of women who have been married under the age of 18,and to the expressions of gender roles in marriage, difficulties in marriage, expectations from the marriage, inequality in role sharing, in other words show the gender perception.Hence, the research was carried out by using a semi-structured interview form and making in-depth interviews with 15 female participants in Ağrı.In this context, research is important in terms of addressing women's gender roles by applying them to early marriages.As a result of the research, gender inequality towards women increases with early marriages and these women falls into secondary position in terms of gender roles.
değerlendirme, sağlık, ekonomi, Sosyal Güvenlik Kurumu, hukuk, din ve siyaset kurumları bireylerin gündelik yaşamlarını
sürdürmelerinde belirleyici ve işlevsel konumdadır. Bu açıdan bu kurumlar, gündelik yaşamda bireylerin yaşamlarına yaşam
kalitesi ve güven yönüyle de katkıda bulunmakta olup, çalışmada toplumsal kurumların yaşam kalitesi ve güvenle ilişkisinin
anlamlandırılması ve açıklanması amaçlanmıştır. Bu amaçla ilk olarak toplumsal kurum, sosyal sermaye, güven ve yaşam
kalitesi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından bu unsurlar arasındaki ilişki alan çalışması verilerinden çıkarılan
bulgulara göre değerlendirilmiştir. Çalışma Isparta il merkezi ve merkeze bağlı köylerde %95 güven düzeyi ve %5 göz
yumulabilir yanılgı payı göz önünde bulundurularak 383 bireyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın gerçekleştirilmesinde yarı
yapılandırılmış ve yapılandırılmış sorulardan oluşan anket formundan yararlanılmıştır. Çalışma bulguları; yaşam kalitesi ve
güven, kurumsal beklentiler, toplumsal kurumlar ve yaşam kalitesi, toplumsal kurumlar ve güven başlıkları altında sunularak
değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda bireylerin toplumsal kurumlara ilişkin güven düzeylerinin düşük olduğu, buna karşın
kısmen kaliteli yaşam sürdürdükleri tespit edilmiştir. Toplumsal kurumlara yönelik beklentiler, kurumların işlevsellikleri
dâhilinde değişmekte olup, farklı toplumsal kurumlara yönelik beklentilere göre yaşam kalitesi ve güven algısı da
farklılaşmaktadır. Buna karşın toplumsal kurumların beklentileri karşılama düzeyi yükseldikçe yaşam kalitesi ve güven
düzeyinin de arttığı görülmüştür.
ve holiganizmin şiddet ile ilişkisini ele almayı amaçlamaktadır. Buna göre futbol ve şiddet ilişkisi ele alındığında futbolda fanatizm ve holiganizmin önemli olduğu görülmüş ve buradaki şiddet davranışları “sapma” olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca toplumsal açıdan sapma gösteren davranışlara yönelik olarak informal ve formal sosyal kontrol mekanizmalarının geliştirildiği belirtilerek bu sosyal kontrol mekanizmaları ile şiddetin önlenmeye çalışıldığı görülmüştür.
ABSTRACT: Mechanisms and dynamics that legitimizes early marriages are product of patriarchy and traditional social structure.. The unequal relationships between women and men emerge and this inequality from the point of view of women increases along with the marriages which are the product of this mentality The exposure of girls to early marriages more than boys, is an important sign of this situation. The study tackles the gender perceptions of early married women.The aim of this study is to examine the gender roles according to the own expressions of women who have been married under the age of 18,and to the expressions of gender roles in marriage, difficulties in marriage, expectations from the marriage, inequality in role sharing, in other words show the gender perception.Hence, the research was carried out by using a semi-structured interview form and making in-depth interviews with 15 female participants in Ağrı.In this context, research is important in terms of addressing women's gender roles by applying them to early marriages.As a result of the research, gender inequality towards women increases with early marriages and these women falls into secondary position in terms of gender roles.