BOOK CHAPTERS | KİTAPTA BÖLÜM
“Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” Filmi Üzerine: Biyografik Belgeselde Eleştirel Gerçekliğe Yakınlaşma, 2021
Hakan Aytekin, yönettiği “Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” başlıklı
filmde, ustalarından biri ola... more Hakan Aytekin, yönettiği “Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” başlıklı
filmde, ustalarından biri olan Hasan Özgen’in yaşam öyküsünün bir kısmını,
biyografik belgesel olarak önümüze koyar. Öte yandan, bu belgesel, Hasan
Özgen’in biyografisini aşan ve esasen yaşama, yaşanmışlığa dair bir filmdir.
Biyografik belgeseller her zaman ilgi çekici bir alt-tür olmuşlardır. Son
yıllarda, biyografik kurmaca filmlerde de ciddi bir artış olmuş; İngilizcede
“biopic” denen bu filmler popüler sinema ödülleri arasında daha da fazla karşılık bulmuşlardır (Pérez-Simón, 2014, s. 50). Yani, biyografik yaşam hikayeleri ister kurmaca film olarak ister belgesel film olarak yapılsınlar, seyircinin ilgisini hep çekmişlerdir. Belgesel sinemaya geri dönecek olursak, biyografik belgesel dediğimizde, kimin yaşam hikayesi diye sorulabilir. Yaygın eğilim tarihi figürlerin, mühim kişilerin, ünlü şahısların biyografilerinin yazılması; devletluların, politikacıların, düşünürlerin, bilim insanlarının, tanınmış sanatçıların, başarılı sporcuların belgesellerinin yapılması olsa da belgesel sinema uzun zamandır sıradan kişilerin de yaşam hikayelerinin peşinden gitmektedir. Öte yandan, bu sıradan kişilerin yaşamları genellikle sıra dışı hikayeler barındırır. Belgesel sinema(cı) için kritik mesele ister bilinen ister sıradan bir kişinin yaşam hikayesini aktarmak söz konusu olsun, bu hikayenin nasıl kurulacağı, kurgulanacağı; gerçekliğe yaklaşabilmek için gereken eleştirel bakışın bunun içinde nasıl olanaklı kılınacağıdır. Daha açık hale getirmek için tersinden söylersek, methiye düzmeden, bir sosyal karakterin yaşam hikayesi, gerçeklere yaklaşma istencinin bir gereği olan eleştirel yaklaşımla nasıl aktarılabilir? Bu yazıda, Hakan Aytekin’in “Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” belgesel filmi üzerinden bu sorunun yanıtını vermeye çalışacağım. Yani, Hakan Aytekin’in filminin ne tür sinematografik stratejilerle işlediğini, Hasan Özgen’e bir methiye düzmekten nasıl uzağa düştüğünü ve bu uzaklığın tersine onun hakiki kişiliğine, varoluşuna, dünya görüşüne, eleştirel bir gerçeklik inşası içinden nasıl yaklaştığını tartışacağım.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
A Digital Janus: Looking Forward, Looking Back, 2014
Today, new media and digital technologies bring out great potential for filmmakers, especially fo... more Today, new media and digital technologies bring out great potential for filmmakers, especially for ‘non-fiction storytellers,’ i.e. documentary filmmakers. With the development of new media and digital technologies, new documentary forms emerged on the Internet. These new forms are labeled such as web documentary (web-doc), interactive documentary (i-doc), database-filmmaking, non-linear documentary, etc. Therefore, today, more and more people may engage with ‘new media documentary.’ New media, with its distinct features, not only enable documentary filmmakers to think, imagine, design, and develop documentary projects within new forms, but also force them to make documentary in different ways. In short, it offers new forms of representation and new modes of documentary film production. New media documentary also transforms the cultural form of watching a film. The audience engages with new media documentary by viewing, navigating, and searching within the surface/space of the film, rather than just watching. In this chapter, I will elaborate two distinct features of new media documentary. First, I will discuss its openness to non-linearity in storytelling through ‘database’ structures. Thus, I will expose how new media documentary filmmakers think, imagine, design and develop their projects in ‘database logic.’ Secondly, I will explore interactivity in experiencing new media documentary within ‘database culture.’ Audience interacts with new media documentary by navigating, searching, and sometimes even participating rather than just viewing. Hence, as a ‘homo-ludens,’ audience becomes a player in new media documentary. All these, again, become possible with database structures. But, this time, database gains significance more in cultural sense.
Key Words: New media documentary, web documentary (web-doc), interactive documentary (i-doc), database filmmaking, non-linear documentary, database logic, database culture, interactivity, homo ludens.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Erdoğan, Necmi (der.) Yoksulluk Hâlleri. Türkiye'de Kent Yoksulluğunun Toplumsal Görünümleri, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Erdoğan, Necmi (der.) Yoksulluk Hâlleri. Türkiye'de …, Jan 1, 2002
Bookmarks Related papers MentionsView impact
JOURNAL ARTICLES | DERGİ MAKALELERİ
SineFilozofi, 2019
Agnès Varda'nın Les Glaneurs et la glaneuse (A(r)tık Toplayıcılar ve Ben, 2000) belgesel filminin... more Agnès Varda'nın Les Glaneurs et la glaneuse (A(r)tık Toplayıcılar ve Ben, 2000) belgesel filminin ayırt edici niteliklerinden biri, filmin seyri esnasında ve sonrasında (sinema salonundan ayrıldıktan sonra ve ilerleyen zamanlarda filmi hatırladıkça) seyircisinin yaşam gücünü artırmasıdır. Bu metinde, söz konusu belgesel filmin seyircisinde yaşam gücünü artıran kaynaklardan ortaya konabilen üçü tartışılacaktır. Bunlar, sırasıyla, Varda'nın bu belgesel filminde kendini "görüntü toplayıcı kadın sinemacı" olarak konumlaması; yaşamı boyunca geliştirdiği ve cinécriture (sineyazı) olarak adlandırdığı sinema yapma biçiminin kurucu nitelikleri; ve son olarak, filminin özneleri ve seyircisiyle kurduğu özgün ilişkilerdir. Varda (2000b) "dolanan bir yol filmi" (wandering-road-documentary) olarak tasarladığı bu belgeselinde karşılaşmalara ve diyaloğa açık kalır. Her bir sosyal aktörle yaşadığı karşılaşmada kendini gözden geçirir; karşılaştığı sosyal aktörün anlatılarını, kendi bedeni, düşünceleri, duyguları üzerinden akıtır. Birlikte ürettiği sanatçılarla yola çıkar; karşılaşmalar içinde diyaloğa girdiği sosyal aktörlerin filmini yapılandırması için onlara yer açar; seyircisinin filminin içine girebilmesi için aralıklar bırakır; özdüşünümsellik içinde kendini aşındırarak filmini kurgular. Varda duygularına dair ifadelerini ve bedeninin imgelerini bu filme dahil ederek yaşamın akışına, zamanın yıpratıcı etkisine, ölümün gelişine dair düşüncelerini gözden geçirir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Gezi Direnişi’ni de içine alan Arap Baharı, Occupy, Öfkeliler gibi toplumsal ha- reketlerin or... more Gezi Direnişi’ni de içine alan Arap Baharı, Occupy, Öfkeliler gibi toplumsal ha- reketlerin ortak özelliklerinden biri, yaşanan toplumsal olayların belgeselciler, foto/ video muhabirler, video aktivistler ya da devletin kolluk güçlerinin kameramanların- dan daha çok ve artan oranda eylemciler ve tanık yurttaşlar tarafından görsel-işitsel olarak kayıt altına alınmalarıdır. Bu son grubun ürettiği görsel-işitsel materyal yığı- nı göz ardı edilemeyecek düzeyde ciddi bir yekûn tutmaktadır. Tam olarak miktarı- nı bilemesek de, kişisel depolama alanlarında saklanan, torrentlerde biriktirilen, kıs- men de sosyal medyada ve internet video platformlarında paylaşılan bu görsel-işit- sel materyal, Gezi Direnişi ve benzeri toplumsal hareketlerin kolektif belleği, tarihya- zımı ve belgesel yapımı için çok kıymetli. Bu makalenin temel sorusu, bu görsel-işit- sel materyalin Gezi Direnişi (veya benzeri bir toplumsal hareket) belgeselinin üreti- minde kullanılması ile yetinilmeyip, yeni belgesel biçimleri ve yapım anlayışları içinde, söz konusu materyali üreten eylemcilerin ve tanık yurttaşların da belgesel üretim sü- recine nasıl dahil edilebileceğidir. Burada, bu yeni belgesel biçimlerinden birinin “ye- ni medya belgeselciliği” içinde “veritabanı belgeseli” olabileceği iddia ediliyor. Veri- tabanı belgeselinin, tüm yeni medya belgesel türleri gibi etkileşimli olmasının yanı sı- ra, katılıma ve birlikte üretime açık olma niteliklerinin Gezi Direnişi’ni anlamakta bi- ze yardımcı olacağı ortaya konuyor. Bu bağlamda, örnek veritabanı belgeselleri üze- rinden, üretici olarak veritabanı belgeselcisinin sunduğu montaj aracı ile eylemcilerin ve tanık yurttaşların üretim sürecine katılımı ve birlikte yaratımın imkânlılığı eleştirel biçimde sorgulanıyor.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Özet: Kuzey Afrika’da başlayan, daha sonra Ortadoğu’ya, ABD’ye, Avrupa ve Latin Amerika’ya yayıla... more Özet: Kuzey Afrika’da başlayan, daha sonra Ortadoğu’ya, ABD’ye, Avrupa ve Latin Amerika’ya yayılan; Arap Baharı, İşgal Hareketi (Occupy), Öfkeliler (Indignados) gibi farklı adlarla anılan toplumsal hareketler içinde, çokluklar, çok geniş bir aralıkta sosyal, politik, ekonomik ve kültürel talepler ortaya koydu (Hardt ve Negri, 2013). Benzer bir toplumsal hareket, 27 Mayıs 2013 tarihinde, İstanbul’da, Gezi Parkı’nda başladı ve kısa sürede Türkiye’ye yayıldı. Gezi Direnişi sürecinde, merkezi bir örgütlenme dışında, enformel ağları kullanarak bir araya gelen ve heterojen nitelikler gösteren çokluklar, coşkun bir yaşam kudretiyle, neredeyse direnişin her anını kayıt altına aldılar. Kameralar her yerdeydi! Sanki, Gezi Direnişi’nin her anını kapsayan, çok katmanlı bir belgeseli yapılıyordu. Gezi Direnişi’nin, çoklukların yaşam gücünü artıran, heyecan dolu duygulanımları sinemacıları da sardı. Bu noktada, sinemacıların kendilerine sordukları temel soru, Gezi Direnişi belgeselinin nasıl yapılabileceği, nasıl yapılması gerektiği sorusuydu. Gezi Direnişi’ni kavramamızı sağlayabilecek, onu aktarabilecek olası yeni belgesel biçimlerinden ve yapım anlayışlarından biri, Gezi Direnişi’ni kayıt altına alan farklı aktörleri ve onların ürettiği görüntüleri üretim sürecine dahil etmek olabilir. Böyle bir yeni belgesel biçimini ve yapım anlayışını geliştirebilmek için öncelikle bir kavramsal çerçeveye ihtiyacımız var. İşte, bu yazı, bu doğrultuda, bir kavramsal çerçeve kurma denemesidir.
Anahtar Sözcükler: Gezi Direnişi, belgesel sinema, kolektif bellek, teknik, montaj, yeni medya
Bookmarks Related papers MentionsView impact
BELGESEL SİNEMANIN 3 BOYUTLU OLARAK DANSLA KARŞILAŞMASI: WİM WENDERS’İN PİNA BELGESELİNDE MECRALARARASILIK, Apr 2016
Üç boyutlu sinema teknolojisi daha çok popüler sinemanın yararlandığı bir film yapımı ve gösterim... more Üç boyutlu sinema teknolojisi daha çok popüler sinemanın yararlandığı bir film yapımı ve gösterimi teknolojisi olagelmiştir. Diğer yandan, günümüzde, “stereografi” (stereography) adı verilen 3B (üç boyutlu) sinematografinin yaratıcı kullanımı giderek sanat sineması yönetmenleri arasında yaygınlaşıyor. Wim Wenders, Werner Herzog, Jean-Luc Godard, Peter Greenaway gibi sanat sinemasının usta yönetmenleri peş peşe stereografik üç boyutlu filmler yapıyorlar. Bu filmlere bakıldığında, iki ortak nitelik öne çıkıyor. İlk olarak, bu usta yönetmenlerin stereografiden yararlanarak daha çok kurmaca-olmayan, belgesel sanat filmleri yaptıklarını görüyoruz. İkinci olarak da, bu 3B belgesel sanat filmlerinin mecralararası (intermedial) niteliği açık biçimde kendini hissettiriyor. Bu makalede, Wim Wenders’in “Pina” adlı, 2011 yapımı, 3B belgesel sanat filmi odağa alınarak yukarıda ifade edilen temel iki nitelik tartışmaya açılacak. Bir yandan, 3B belgesel sanat sinemasının bir parçası olarak Pina filminin (belgesel) sinema içindeki yeri tartışılırken, diğer yandan, bu filmin mecralararası nitelikleri mekân, zaman, hareket, performans, dans, beden, ve sinema arasındaki ilişkisellikler ve etkileşimler üzerinden ele alınacak. Bu bağlamda, Pina filminde, 3B sinemanın mekânı genişleterek filmi seyrettiğimiz salona dahil etmesi, filmin salonu işgal etmesi ve kaplamasının ne demek olduğu tartışılacak. Bu mekânsal genişlemeyle birlikte edebi anlatının dışında, mecralararası bir anlatının nasıl mümkün olduğu açıklanmaya çalışılacak. Sonuç olarak, Pina filminin edebi olmayan bir anlatı arayışında olması; diğer sanat disiplinleriyle kurduğu açık işbirliği; ve ayırt edici mecralararası niteliği tartışılacak.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
According to Ulus Baker, the twentieth century has been lived within the idea of ‘opinion,’ which... more According to Ulus Baker, the twentieth century has been lived within the idea of ‘opinion,’ which determined some of the major themes in social sciences. He argued that, consequently, social sciences have been turned into a kind of doxology. And, as an encounter to this situation, he suggested “sociology of affects.” Hence, he has formulated his sociology of affects through an audio-visual pedagogy, utilizing video apparatuses and thinking through images of documentary cinema. Therefore, in this essay, I focused on his problematization and formulation of the relations among video, documentary cinema and social sciences to constitute sociology of affects by walking on the paths of his thoughts…
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Leonardo, 2008
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
PROCEEDINGS | BASILI BİLDİRİLER
AVANCA | CINEMA International Conference, 2021
In its historical development, documentary cinema has always utilized new mediums and produced ne... more In its historical development, documentary cinema has always utilized new mediums and produced new modes of representation. In recent times, especially with the big data surrounding different realms of our life, the production of interactive documentary based on data visualization has appeared as a new mode. In this context, “The Fallen of World War II” <http://www.fallen.io/ww2/> is one of the best examples of this mode of interactive documentary. The Fallen interactive documentary exposes mainly “the human cost of the Second World War.” The visual channel of the documentary operates mainly with data visualization of the number of dead soldiers and civilians of all countries attending the World War II, with their statistical distributions in the form of charts and archival photographs used on dramatic moments of the War. The audio channel is structured by an interpretive voice-over that is strengthened by affective sound design and musical score. The visual and audio channels are tightly interwoven to support each other in an entangled form. Within its linear cinematographic structure, viewers can pause the flow at two key moments of the data visualization narrative and interact with the charts and make their own interrogation in the data. In this paper, my aim is to make a critical analysis of the dynamic data visualization and archival photograph use in this interactive documentary. I will elaborate how the data sets are represented with visual(ization) and aural methods to call the viewer into interaction and encourage her to become an agent of interrogation.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
RESISTANCE WITH/IN/TO DESIGN, 2017
In this paper, I will critically analyse ‘the creative resistance’ in the Gezi Protests. I start ... more In this paper, I will critically analyse ‘the creative resistance’ in the Gezi Protests. I start with a basic assumption that declares and accepts the Gezi Resistance as ‘creative’. The Gezi Resistance has utilised new modes of expression and created new forms of social struggle. In Turkey, this is totally a new situation in social movements and points out a new potential for constituting a society on the basis of equality and freedom.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
AVANCA|CINEMA 2012, International Conference (Proceedings), pp.1169-1175. , 2012
New technologies have always been a great potential for artists, who are seeking “new forms” in a... more New technologies have always been a great potential for artists, who are seeking “new forms” in art. Today, so called “new media” has a great potential for filmmakers, especially for “non-fiction storytellers,” i.e. documentary filmmakers.
With the development of new media, new documentary forms emerged on the Internet. These new forms are labeled such as webdocumentary (web-doc), interactive documentary, database-filmmaking, transmedia, non- linear documentary, etc. All of these new documentary forms are done by utilizing not only the computational and telecommunication capacities of the Internet through softwares and apps (applications), but the prevailing use of the Internet as one of the major medium of daily life as well. Today, more and more people are watching and following new forms of documentary on the Internet (especially young generations, who are born into new media).
New media documentary, with its distinct features, not only enforce documentary filmmakers to think, imagine, design, and develop documentary projects within new forms, but also enable them to make documentary in different ways. In short, it offers new forms of representation and production for documentary filmmakers.
In this paper, I will discuss the distinct features of new media documentary such as its openness to non-linearity in storytelling and interactivity in experience (watching and navigating in a web site); its capacity of a wider distribution; its potential for a more collaborative production. I will elaborate these features in a critical approach to understand what is really ‘new’ in new media documentary.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kuşaklar, Deneyimler, Tanıklıklar: Türkiye'de Sözlü Tarih Çalışmaları Konferansı, Dec 2006
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kadın ÇalışmalarındaDisiplinlerarası Buluşma: Sempozyum Bildiri Metinleri (3. Cilt), Aug 2004
Tıbbi görüntüleme teknolojilerinin diğer teknik imajların (yeniden) üretilmesine paralel tarihsel... more Tıbbi görüntüleme teknolojilerinin diğer teknik imajların (yeniden) üretilmesine paralel tarihsel gelişimi içerisinde, kadın bedeninin öncelikli bir yeri vardır. Bu bağlamda, metnin hareket noktası şudur: Ultrason teknolojisi ile incelenen hamile kadının bedeni, rahmi midir, yoksa bu teknolojiyle esasen rahmin içindeki ‘fetus’ mu incelenmekte, gözlenmektedir? Bugün fetus’a ait imajlar –ki literatürde bunlara doğrudan ‘fetus imajları’ denmektedir– gündelik yaşamı kuşatmıştır. Kadın hamileliğini bu imajlar üzerinden deneyimler hale gelmiştir. Bilboardlarda, gazete ve dergilerde, sinema filmlerinde, televizyon reklamlarında veya dizilerinde her an karşımıza fetus imajları çıkabilir. Bu noktada, metin içerisindeki sorular şunlar olacaktır: Bu imajların gücü nereden kaynaklanmaktadır? Bu imajları tıbbi görselleştirme teknolojileri içinde üretilen diğer imajlar arasında ayrıcalıklı kılan nedir? Sonuç olarak, fetus imajlarının gücü ve ayrıcalıklı durumunun hamilelik ve kadın bedeni üzerindeki etkileri kavranmaya çalışılacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
filmde, ustalarından biri olan Hasan Özgen’in yaşam öyküsünün bir kısmını,
biyografik belgesel olarak önümüze koyar. Öte yandan, bu belgesel, Hasan
Özgen’in biyografisini aşan ve esasen yaşama, yaşanmışlığa dair bir filmdir.
Biyografik belgeseller her zaman ilgi çekici bir alt-tür olmuşlardır. Son
yıllarda, biyografik kurmaca filmlerde de ciddi bir artış olmuş; İngilizcede
“biopic” denen bu filmler popüler sinema ödülleri arasında daha da fazla karşılık bulmuşlardır (Pérez-Simón, 2014, s. 50). Yani, biyografik yaşam hikayeleri ister kurmaca film olarak ister belgesel film olarak yapılsınlar, seyircinin ilgisini hep çekmişlerdir. Belgesel sinemaya geri dönecek olursak, biyografik belgesel dediğimizde, kimin yaşam hikayesi diye sorulabilir. Yaygın eğilim tarihi figürlerin, mühim kişilerin, ünlü şahısların biyografilerinin yazılması; devletluların, politikacıların, düşünürlerin, bilim insanlarının, tanınmış sanatçıların, başarılı sporcuların belgesellerinin yapılması olsa da belgesel sinema uzun zamandır sıradan kişilerin de yaşam hikayelerinin peşinden gitmektedir. Öte yandan, bu sıradan kişilerin yaşamları genellikle sıra dışı hikayeler barındırır. Belgesel sinema(cı) için kritik mesele ister bilinen ister sıradan bir kişinin yaşam hikayesini aktarmak söz konusu olsun, bu hikayenin nasıl kurulacağı, kurgulanacağı; gerçekliğe yaklaşabilmek için gereken eleştirel bakışın bunun içinde nasıl olanaklı kılınacağıdır. Daha açık hale getirmek için tersinden söylersek, methiye düzmeden, bir sosyal karakterin yaşam hikayesi, gerçeklere yaklaşma istencinin bir gereği olan eleştirel yaklaşımla nasıl aktarılabilir? Bu yazıda, Hakan Aytekin’in “Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” belgesel filmi üzerinden bu sorunun yanıtını vermeye çalışacağım. Yani, Hakan Aytekin’in filminin ne tür sinematografik stratejilerle işlediğini, Hasan Özgen’e bir methiye düzmekten nasıl uzağa düştüğünü ve bu uzaklığın tersine onun hakiki kişiliğine, varoluşuna, dünya görüşüne, eleştirel bir gerçeklik inşası içinden nasıl yaklaştığını tartışacağım.
Key Words: New media documentary, web documentary (web-doc), interactive documentary (i-doc), database filmmaking, non-linear documentary, database logic, database culture, interactivity, homo ludens.
Anahtar Sözcükler: Gezi Direnişi, belgesel sinema, kolektif bellek, teknik, montaj, yeni medya
With the development of new media, new documentary forms emerged on the Internet. These new forms are labeled such as webdocumentary (web-doc), interactive documentary, database-filmmaking, transmedia, non- linear documentary, etc. All of these new documentary forms are done by utilizing not only the computational and telecommunication capacities of the Internet through softwares and apps (applications), but the prevailing use of the Internet as one of the major medium of daily life as well. Today, more and more people are watching and following new forms of documentary on the Internet (especially young generations, who are born into new media).
New media documentary, with its distinct features, not only enforce documentary filmmakers to think, imagine, design, and develop documentary projects within new forms, but also enable them to make documentary in different ways. In short, it offers new forms of representation and production for documentary filmmakers.
In this paper, I will discuss the distinct features of new media documentary such as its openness to non-linearity in storytelling and interactivity in experience (watching and navigating in a web site); its capacity of a wider distribution; its potential for a more collaborative production. I will elaborate these features in a critical approach to understand what is really ‘new’ in new media documentary.
filmde, ustalarından biri olan Hasan Özgen’in yaşam öyküsünün bir kısmını,
biyografik belgesel olarak önümüze koyar. Öte yandan, bu belgesel, Hasan
Özgen’in biyografisini aşan ve esasen yaşama, yaşanmışlığa dair bir filmdir.
Biyografik belgeseller her zaman ilgi çekici bir alt-tür olmuşlardır. Son
yıllarda, biyografik kurmaca filmlerde de ciddi bir artış olmuş; İngilizcede
“biopic” denen bu filmler popüler sinema ödülleri arasında daha da fazla karşılık bulmuşlardır (Pérez-Simón, 2014, s. 50). Yani, biyografik yaşam hikayeleri ister kurmaca film olarak ister belgesel film olarak yapılsınlar, seyircinin ilgisini hep çekmişlerdir. Belgesel sinemaya geri dönecek olursak, biyografik belgesel dediğimizde, kimin yaşam hikayesi diye sorulabilir. Yaygın eğilim tarihi figürlerin, mühim kişilerin, ünlü şahısların biyografilerinin yazılması; devletluların, politikacıların, düşünürlerin, bilim insanlarının, tanınmış sanatçıların, başarılı sporcuların belgesellerinin yapılması olsa da belgesel sinema uzun zamandır sıradan kişilerin de yaşam hikayelerinin peşinden gitmektedir. Öte yandan, bu sıradan kişilerin yaşamları genellikle sıra dışı hikayeler barındırır. Belgesel sinema(cı) için kritik mesele ister bilinen ister sıradan bir kişinin yaşam hikayesini aktarmak söz konusu olsun, bu hikayenin nasıl kurulacağı, kurgulanacağı; gerçekliğe yaklaşabilmek için gereken eleştirel bakışın bunun içinde nasıl olanaklı kılınacağıdır. Daha açık hale getirmek için tersinden söylersek, methiye düzmeden, bir sosyal karakterin yaşam hikayesi, gerçeklere yaklaşma istencinin bir gereği olan eleştirel yaklaşımla nasıl aktarılabilir? Bu yazıda, Hakan Aytekin’in “Masumiyet: Yaşanmışlığa Dair...” belgesel filmi üzerinden bu sorunun yanıtını vermeye çalışacağım. Yani, Hakan Aytekin’in filminin ne tür sinematografik stratejilerle işlediğini, Hasan Özgen’e bir methiye düzmekten nasıl uzağa düştüğünü ve bu uzaklığın tersine onun hakiki kişiliğine, varoluşuna, dünya görüşüne, eleştirel bir gerçeklik inşası içinden nasıl yaklaştığını tartışacağım.
Key Words: New media documentary, web documentary (web-doc), interactive documentary (i-doc), database filmmaking, non-linear documentary, database logic, database culture, interactivity, homo ludens.
Anahtar Sözcükler: Gezi Direnişi, belgesel sinema, kolektif bellek, teknik, montaj, yeni medya
With the development of new media, new documentary forms emerged on the Internet. These new forms are labeled such as webdocumentary (web-doc), interactive documentary, database-filmmaking, transmedia, non- linear documentary, etc. All of these new documentary forms are done by utilizing not only the computational and telecommunication capacities of the Internet through softwares and apps (applications), but the prevailing use of the Internet as one of the major medium of daily life as well. Today, more and more people are watching and following new forms of documentary on the Internet (especially young generations, who are born into new media).
New media documentary, with its distinct features, not only enforce documentary filmmakers to think, imagine, design, and develop documentary projects within new forms, but also enable them to make documentary in different ways. In short, it offers new forms of representation and production for documentary filmmakers.
In this paper, I will discuss the distinct features of new media documentary such as its openness to non-linearity in storytelling and interactivity in experience (watching and navigating in a web site); its capacity of a wider distribution; its potential for a more collaborative production. I will elaborate these features in a critical approach to understand what is really ‘new’ in new media documentary.
First, the definition of wedding video will be developed in a theoretical conceptual framework. Secondly, the production process of wedding will be scrutinized. Lastly the watching regime of wedding video will be discussed to reveal its distinction from other video practices.
[NOTE: the iBook version of this pamphlet is available at http://screenworks.org.uk/what-is-and-isnt-screen-media-practice-research, a less media rich pdf is provided here. AND, this pdf has some video and active links so as far as I know only works with the embedded video within Acrobat Reader....]
The panel was structured around invited participants considering interactive documentary and aesthetics. The strict constraint of 10 slides, with each slide being onscreen for 30 seconds, with an accompanying 5 minute talk, was applied. The ambition was to raise questions, queries, and concerns, seeding ideas and issues to be picked up from the floor to be discussed more broadly — all depending on what might emerge as matters of concern. We were less interested in final positions and answers than in thickening ideas and approaches to interactive documentary.
While we unfortunately — given it was a documentary conference — have no documentary record of the ensuing discussion, as is often the case questions and concerns gravitated toward production and consumption issues from the point of view of existing practice/s. Unsurprising.
We hope, collectively, that we have managed a minor intervention into an expanded reconfiguration of what interactive documentary is, does, and can be.
What follows are the slides and accompanying commentary by their authors. It is hoped they are received and become prompts to further thoughts, arguments, and ideas, rather than answers.
Adrian Miles, Melbourne, 2015.