Antik Çağ’da kölelik, efendi konumunda olan daha güçlünün, zayıf olan üzerinde tahakküm kurmasına... more Antik Çağ’da kölelik, efendi konumunda olan daha güçlünün, zayıf olan üzerinde tahakküm kurmasına dayanıyordu ve ‘güçlü’ olana despot deniyordu. Çünkü güce sahip olanın, ona sahip olmayan üzerinde hakimiyet kurması kaçınılmaz bir sonuçtur. Özellikle de iş gücüne sahip olmanın rahat bir yaşamın ön koşulu olduğu dönemlerde.
In the Iliad’s cover, translated into English by Edward McCrorie in 2012, a
picture were used bel... more In the Iliad’s cover, translated into English by Edward McCrorie in 2012, a picture were used belongs to neither Troia nor a the Trojan War. the cover here is graced by perhaps one of the most iconic photographies in sport history from the 20th-century: Photographer Neil Leifer photographed, showing Muhammad Ali standing victorious next to Sonny Liston, beating him first-round rival. In fact, there is a similarity between this photograph and the two great heroes of Trojan, one of which is Achaean Achilles and the other Hector from Troja. This is more than a similarity based on the causality of all wars, but a similarity arising from the existential problems experienced by Achilles and Muhammad Ali in particular. The dilemmas faced by Hector, who defends his home and country and about the "cause of woman" -according to the story - Achilles being forced from his homeland, are preferred by the famous boxer Muhammad Ali, who was not accepted to Vietnam centuries later. In this sense, both heroes are symbols of standing against the war. This article aims to reveal where the two men separated by examining the reasons for this opposition, especially in Achilles.
Antalya Müzesi 100 Yaşında: Antalya’nın Arkeolojik Mirası, 2022
Antalya Müzesi’nde sergilenen ve yaklaşık yüz yıl önce Antalya’da bulunup 156 numara ile müze env... more Antalya Müzesi’nde sergilenen ve yaklaşık yüz yıl önce Antalya’da bulunup 156 numara ile müze envanterine alınan, çift taraflı bir mermer levha üzerindeki baş melek Gabriel (Cebrail) tasvirinin elinde tuttuğu aynada (disk veya küre) yazan Arapça ‘Allah’ yazısı bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Söz konusu eser MS. V. yüzyılın sonu- VI. yüzyılın başına tarihlendirilmekte olup, daha önce yapılan yayınlarla arkeolojik anlamda detaylı olarak incelenmiştir. Bu nedenle de çalışma Gabriel’in aynasında yazan Arapça Allah yazısına odaklanmıştır. Gabriel’in elinde tuttuğu ayna daire şeklindedir ve daire sembolizmde genellikle tekliğin, bütünlüğün, tamlığın, ayrımsızlığın, homojenliğin, yaratılışın sembolüdür; kürenin iki boyutlu izdüşümüdür. Bu nedenle de, Zat’ı yani Tanrı’yı (Bir’i) temsil eden kürenin bir yansımasıdır ve bunun göstergesi olarak da üzerinde daima İsa’nın mührü veya tasviri yer alır. Müslüman Türkler’in bölgeye gelmesinden sonra, Gabriel kabartmasının elinde bulunan disk üzerinde olması muhtemel İsa’nın mührü silinerek, Arapça Allah adı kazınmıştır. Ancak bu, Allah isminin yazıldığı yer bakımından, örneklerini tarih boyunca gördüğümüz türde bir dinsel dönüştürme işleminden daha fazlasıdır. Bu makalede, Gabriel kabartması ve taşıdığı disk üzerindeki yazı farklı bir açıdan incelenerek, söz konusu dönüştürme işleminin çok daha derin anlamlar ifade ettiği açığa çıkarılmaktadır.
Edirne'nin Eski Istanbul Caddesi'nde bulunan ve cephe mimarisi ile antik donem mermer yap... more Edirne'nin Eski Istanbul Caddesi'nde bulunan ve cephe mimarisi ile antik donem mermer yapilarinin ahsap bir kopyasi olarak karsimiza cikan iki katli neo-klasik bir ev, Romali mimar Vitruvius'dan beri arastirma yapan arkeolog ve mimarlarin dikkatini ceken, Antik donem Yunan (ve Roma) mimarisindeki ogelerin kokeni konusunda canli bir ornek olarak karsimizda durmaktadir. Evin ahsap cephe mimarisi incelendiginde, antik donemdeki ahsap yapiyi taklit eden tas mimarinin, burada tam tersi yonde tas yapiyi taklit eden ahsap mimari olarak karsimiza ciktigi gorulmektedir. Dolayisiyla evin ahsap sutunlari, basliklari, arsitravi, postamentleri ve diger elemanlari bize tas mimariden onceki ahsap yapilarin nasil insa edilmis olabilecegi konusunda bilgi vermektedir.
ARKEOLOJİ, TARİH VE EPİGRAFİ’NİN ARASINDA: PROF. DR. A. VEDAT ÇELGİN’İN 68. DOĞUM GÜNÜ ONURUNA MAKALELER , 2021
Homeros’un Troya Savaşı’nın son günlerini anlattığı ölümsüz destanı İlyada’nın ikinci bölümünde ... more Homeros’un Troya Savaşı’nın son günlerini anlattığı ölümsüz destanı İlyada’nın ikinci bölümünde kötü ve çok çirkin olarak tasvir edilmesine karşılık, sadece Akha ordusundaki askerlerin içinden geçenleri değil, gerçekleri de dile getiren bir figür olarak karşımıza çıkar Thersites. Ancak bu gerçekleri dile getirişi de karşısındaki soylu sınıfı temsil eden Agamemnon ve Akhilleus’a karşı oldukça serttir. Dolayısıyla Odysseus’un sopasıyla susturulur. Bu nedenle de, Thersites’in İlyada’da çok az bir satırı kapsayan hikayesi yüzyıllar boyunca büyüyerek edebiyatta, sanatta ve felsefede otoriteye karşı çıkışın bir sembolüne dönüşür.
2005 yılında gösterime giren, 98 dakika gibi, bir sinema filmi için kısa sayılabilecek bir sürede... more 2005 yılında gösterime giren, 98 dakika gibi, bir sinema filmi için kısa sayılabilecek bir sürede seyircisini İslamiyet'in derinliklerine götürüp tekrar yüzeye çıkartan bir filmi Bab'Aziz. Filmi daha iyi anlamak açısından, öncelikle yönetmenin filmi neden çektiğinden bahsetmek gerekiyor. Yönetmenle yapılan bir söyleşide, Khemir bunu şu şekilde açıklıyor; "Babanız, yanınızda yere düşse ve yüzü çamurlansa ne yaparsınız? Ben olmasam bile benim babam tam bir Müslümandı ve şu sıralar onun yüzüne (dinine) çamur çalınıyor durmadan. Ben bu filmle babamın yüzünü silmeye, temizlemeye çalıştım. İslam'ın batı tarafından sunulan yüzünü değil, bilinmeyen, es geçilen ve unutturulan yüzünü göstermeye çalıştım." Tabii burada yönetmenin bahsettiği "İslam'ın batı tarafından sunulan yüzü", Amerika ve Avrupa'daki ülkelerde İslam'ın "terörist din", neredeyse bütün Müslümanların da "terörist" olarak tanımlanması. Filmin başında İştar'ın, dedesi Bab'Aziz'in üzerindeki ve yüzündeki kumları temizleyerek onu çölün kumları arasından çıkartması bunun bir sembolü aslında. Yönetmen bu filmiyle İslam'ın sadece köktendinci yapılardan oluşmadığını (ki aynı yapılar Hıristiyanlık ve Yahudilik içinde de yer alırken, İslam'ın aksine bu iki din köktendinci karakterleriyle anılmaz, tanıtılmaz hiçbir zaman), bunların aksine Tasavvuf denilen-yönetmenin tanımıyla "ülkelerüstü, kültürlerüstü"-felsefi ve mistik bir boyutunun da bulunduğunu göstermek istemiştir. Nitekim film, senaryosu ve hikaye anlatımıyla bunu kısa ve öz, ama en iyi anlatacak şekilde kurgulanmıştır. Ancak film dilinde Tasavvuf simgeleri kullanıldığından, zahirden ziyade batın olana, yani bu simgelerin ardında saklı olan anlamlara bakmak gerekmektedir.
Afrika'ya gitmekte olan Sarmaşık isimli dev yük gemisinin sahibi armatör, gemi limana girdiğinde ... more Afrika'ya gitmekte olan Sarmaşık isimli dev yük gemisinin sahibi armatör, gemi limana girdiğinde iflasını açıklar. Gemiye yakıt sağlayan yakıtçı da mahkeme kararıyla gemiye haciz koydurduğu için, liman otoritesi uluslararası kanuna göre gemiyi direkt demirleme alanına gönderir. Bu ise geminin borcu ödenene kadar, belki aylarca, demirli kalması demektir. Liman otoritesi, geminin denize elverişliliğini kaybetmemesi için 6 kişi dışında (makine ve mutfaktan birer kişi, bir zabit, iki usta gemici, bir gemici) tüm mürettebatın gemiyi terk etmesine izin verir. Film, işte bu altı kişinin yaklaşık iki ay boyunca, denizdeki bir yük gemisinde rehin kalmalarını ve bunun üzerlerindeki etkisini anlatır. Denizde, aylarca karaya hiç ayak basmadan, tükenen su ve gıdanın yanı sıra tükenen sabırların da yarattığı korku, delilik ve şiddetin bir sarmaşık gibi mürettebatı ve gemiyi sarmasını konu alır.
Antik Çağ’da kölelik, efendi konumunda olan daha güçlünün, zayıf olan üzerinde tahakküm kurmasına... more Antik Çağ’da kölelik, efendi konumunda olan daha güçlünün, zayıf olan üzerinde tahakküm kurmasına dayanıyordu ve ‘güçlü’ olana despot deniyordu. Çünkü güce sahip olanın, ona sahip olmayan üzerinde hakimiyet kurması kaçınılmaz bir sonuçtur. Özellikle de iş gücüne sahip olmanın rahat bir yaşamın ön koşulu olduğu dönemlerde.
In the Iliad’s cover, translated into English by Edward McCrorie in 2012, a
picture were used bel... more In the Iliad’s cover, translated into English by Edward McCrorie in 2012, a picture were used belongs to neither Troia nor a the Trojan War. the cover here is graced by perhaps one of the most iconic photographies in sport history from the 20th-century: Photographer Neil Leifer photographed, showing Muhammad Ali standing victorious next to Sonny Liston, beating him first-round rival. In fact, there is a similarity between this photograph and the two great heroes of Trojan, one of which is Achaean Achilles and the other Hector from Troja. This is more than a similarity based on the causality of all wars, but a similarity arising from the existential problems experienced by Achilles and Muhammad Ali in particular. The dilemmas faced by Hector, who defends his home and country and about the "cause of woman" -according to the story - Achilles being forced from his homeland, are preferred by the famous boxer Muhammad Ali, who was not accepted to Vietnam centuries later. In this sense, both heroes are symbols of standing against the war. This article aims to reveal where the two men separated by examining the reasons for this opposition, especially in Achilles.
Antalya Müzesi 100 Yaşında: Antalya’nın Arkeolojik Mirası, 2022
Antalya Müzesi’nde sergilenen ve yaklaşık yüz yıl önce Antalya’da bulunup 156 numara ile müze env... more Antalya Müzesi’nde sergilenen ve yaklaşık yüz yıl önce Antalya’da bulunup 156 numara ile müze envanterine alınan, çift taraflı bir mermer levha üzerindeki baş melek Gabriel (Cebrail) tasvirinin elinde tuttuğu aynada (disk veya küre) yazan Arapça ‘Allah’ yazısı bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Söz konusu eser MS. V. yüzyılın sonu- VI. yüzyılın başına tarihlendirilmekte olup, daha önce yapılan yayınlarla arkeolojik anlamda detaylı olarak incelenmiştir. Bu nedenle de çalışma Gabriel’in aynasında yazan Arapça Allah yazısına odaklanmıştır. Gabriel’in elinde tuttuğu ayna daire şeklindedir ve daire sembolizmde genellikle tekliğin, bütünlüğün, tamlığın, ayrımsızlığın, homojenliğin, yaratılışın sembolüdür; kürenin iki boyutlu izdüşümüdür. Bu nedenle de, Zat’ı yani Tanrı’yı (Bir’i) temsil eden kürenin bir yansımasıdır ve bunun göstergesi olarak da üzerinde daima İsa’nın mührü veya tasviri yer alır. Müslüman Türkler’in bölgeye gelmesinden sonra, Gabriel kabartmasının elinde bulunan disk üzerinde olması muhtemel İsa’nın mührü silinerek, Arapça Allah adı kazınmıştır. Ancak bu, Allah isminin yazıldığı yer bakımından, örneklerini tarih boyunca gördüğümüz türde bir dinsel dönüştürme işleminden daha fazlasıdır. Bu makalede, Gabriel kabartması ve taşıdığı disk üzerindeki yazı farklı bir açıdan incelenerek, söz konusu dönüştürme işleminin çok daha derin anlamlar ifade ettiği açığa çıkarılmaktadır.
Edirne'nin Eski Istanbul Caddesi'nde bulunan ve cephe mimarisi ile antik donem mermer yap... more Edirne'nin Eski Istanbul Caddesi'nde bulunan ve cephe mimarisi ile antik donem mermer yapilarinin ahsap bir kopyasi olarak karsimiza cikan iki katli neo-klasik bir ev, Romali mimar Vitruvius'dan beri arastirma yapan arkeolog ve mimarlarin dikkatini ceken, Antik donem Yunan (ve Roma) mimarisindeki ogelerin kokeni konusunda canli bir ornek olarak karsimizda durmaktadir. Evin ahsap cephe mimarisi incelendiginde, antik donemdeki ahsap yapiyi taklit eden tas mimarinin, burada tam tersi yonde tas yapiyi taklit eden ahsap mimari olarak karsimiza ciktigi gorulmektedir. Dolayisiyla evin ahsap sutunlari, basliklari, arsitravi, postamentleri ve diger elemanlari bize tas mimariden onceki ahsap yapilarin nasil insa edilmis olabilecegi konusunda bilgi vermektedir.
ARKEOLOJİ, TARİH VE EPİGRAFİ’NİN ARASINDA: PROF. DR. A. VEDAT ÇELGİN’İN 68. DOĞUM GÜNÜ ONURUNA MAKALELER , 2021
Homeros’un Troya Savaşı’nın son günlerini anlattığı ölümsüz destanı İlyada’nın ikinci bölümünde ... more Homeros’un Troya Savaşı’nın son günlerini anlattığı ölümsüz destanı İlyada’nın ikinci bölümünde kötü ve çok çirkin olarak tasvir edilmesine karşılık, sadece Akha ordusundaki askerlerin içinden geçenleri değil, gerçekleri de dile getiren bir figür olarak karşımıza çıkar Thersites. Ancak bu gerçekleri dile getirişi de karşısındaki soylu sınıfı temsil eden Agamemnon ve Akhilleus’a karşı oldukça serttir. Dolayısıyla Odysseus’un sopasıyla susturulur. Bu nedenle de, Thersites’in İlyada’da çok az bir satırı kapsayan hikayesi yüzyıllar boyunca büyüyerek edebiyatta, sanatta ve felsefede otoriteye karşı çıkışın bir sembolüne dönüşür.
2005 yılında gösterime giren, 98 dakika gibi, bir sinema filmi için kısa sayılabilecek bir sürede... more 2005 yılında gösterime giren, 98 dakika gibi, bir sinema filmi için kısa sayılabilecek bir sürede seyircisini İslamiyet'in derinliklerine götürüp tekrar yüzeye çıkartan bir filmi Bab'Aziz. Filmi daha iyi anlamak açısından, öncelikle yönetmenin filmi neden çektiğinden bahsetmek gerekiyor. Yönetmenle yapılan bir söyleşide, Khemir bunu şu şekilde açıklıyor; "Babanız, yanınızda yere düşse ve yüzü çamurlansa ne yaparsınız? Ben olmasam bile benim babam tam bir Müslümandı ve şu sıralar onun yüzüne (dinine) çamur çalınıyor durmadan. Ben bu filmle babamın yüzünü silmeye, temizlemeye çalıştım. İslam'ın batı tarafından sunulan yüzünü değil, bilinmeyen, es geçilen ve unutturulan yüzünü göstermeye çalıştım." Tabii burada yönetmenin bahsettiği "İslam'ın batı tarafından sunulan yüzü", Amerika ve Avrupa'daki ülkelerde İslam'ın "terörist din", neredeyse bütün Müslümanların da "terörist" olarak tanımlanması. Filmin başında İştar'ın, dedesi Bab'Aziz'in üzerindeki ve yüzündeki kumları temizleyerek onu çölün kumları arasından çıkartması bunun bir sembolü aslında. Yönetmen bu filmiyle İslam'ın sadece köktendinci yapılardan oluşmadığını (ki aynı yapılar Hıristiyanlık ve Yahudilik içinde de yer alırken, İslam'ın aksine bu iki din köktendinci karakterleriyle anılmaz, tanıtılmaz hiçbir zaman), bunların aksine Tasavvuf denilen-yönetmenin tanımıyla "ülkelerüstü, kültürlerüstü"-felsefi ve mistik bir boyutunun da bulunduğunu göstermek istemiştir. Nitekim film, senaryosu ve hikaye anlatımıyla bunu kısa ve öz, ama en iyi anlatacak şekilde kurgulanmıştır. Ancak film dilinde Tasavvuf simgeleri kullanıldığından, zahirden ziyade batın olana, yani bu simgelerin ardında saklı olan anlamlara bakmak gerekmektedir.
Afrika'ya gitmekte olan Sarmaşık isimli dev yük gemisinin sahibi armatör, gemi limana girdiğinde ... more Afrika'ya gitmekte olan Sarmaşık isimli dev yük gemisinin sahibi armatör, gemi limana girdiğinde iflasını açıklar. Gemiye yakıt sağlayan yakıtçı da mahkeme kararıyla gemiye haciz koydurduğu için, liman otoritesi uluslararası kanuna göre gemiyi direkt demirleme alanına gönderir. Bu ise geminin borcu ödenene kadar, belki aylarca, demirli kalması demektir. Liman otoritesi, geminin denize elverişliliğini kaybetmemesi için 6 kişi dışında (makine ve mutfaktan birer kişi, bir zabit, iki usta gemici, bir gemici) tüm mürettebatın gemiyi terk etmesine izin verir. Film, işte bu altı kişinin yaklaşık iki ay boyunca, denizdeki bir yük gemisinde rehin kalmalarını ve bunun üzerlerindeki etkisini anlatır. Denizde, aylarca karaya hiç ayak basmadan, tükenen su ve gıdanın yanı sıra tükenen sabırların da yarattığı korku, delilik ve şiddetin bir sarmaşık gibi mürettebatı ve gemiyi sarmasını konu alır.
Uploads
Papers by Baki Demirtaş
picture were used belongs to neither Troia nor a the Trojan War. the cover here is graced by perhaps one of the most iconic photographies in sport history from the 20th-century: Photographer Neil Leifer photographed, showing Muhammad Ali standing victorious next to Sonny Liston, beating him first-round rival. In fact, there is a similarity between this photograph and the two great heroes of Trojan, one of which is Achaean Achilles and the other Hector from Troja. This is more than a similarity based on the causality of all wars, but a similarity arising from the existential problems experienced by Achilles and Muhammad Ali in particular. The dilemmas faced by Hector, who defends his home and country and about the "cause of woman" -according to the story - Achilles being forced from his homeland, are preferred by the famous boxer Muhammad Ali, who was not accepted to Vietnam centuries later. In this sense, both heroes are
symbols of standing against the war. This article aims to reveal where the two men separated by examining the reasons for this opposition, especially in Achilles.
picture were used belongs to neither Troia nor a the Trojan War. the cover here is graced by perhaps one of the most iconic photographies in sport history from the 20th-century: Photographer Neil Leifer photographed, showing Muhammad Ali standing victorious next to Sonny Liston, beating him first-round rival. In fact, there is a similarity between this photograph and the two great heroes of Trojan, one of which is Achaean Achilles and the other Hector from Troja. This is more than a similarity based on the causality of all wars, but a similarity arising from the existential problems experienced by Achilles and Muhammad Ali in particular. The dilemmas faced by Hector, who defends his home and country and about the "cause of woman" -according to the story - Achilles being forced from his homeland, are preferred by the famous boxer Muhammad Ali, who was not accepted to Vietnam centuries later. In this sense, both heroes are
symbols of standing against the war. This article aims to reveal where the two men separated by examining the reasons for this opposition, especially in Achilles.