Papers by Reyhan Gül
Teaching Documents by Reyhan Gül
Drafts by Reyhan Gül
ÖZET Avrupa'da bütünleşme (entegrasyon) dendiğinde, değişik kuramsal çerçevelerde incelenen; siya... more ÖZET Avrupa'da bütünleşme (entegrasyon) dendiğinde, değişik kuramsal çerçevelerde incelenen; siyasi, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla disiplinlerarası yaklaşımı gerektiren bir alan karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Avrupa entegrasyon çalışmaları ile ilgili kuramsal gelişmeler uzun yıllardır sürmektedir. Soğuk Savaş'tan sonra Avrupa entegrasyonu ile ilgili genişleme, derinleşme, anayasa, yönetim, kimlik ve güvenlik gibi konular üzerine yapılan tartışmalarda birçok yönden siyasal 'yeni' Avrupa ile karşılaştığımız söylenebilir. Değişimin bazıları Sovyetler Birliği'nin dağılmasına ve Soğuk Savaş'ın getirdiği farklılıkların ortadan kalkmasına bağlanırken, Avrupa entegrasyonunun farklı boyutları ile devam etmesi de değişimde etkin olmaktadır. 1990'lardan beri uluslararası ilişkiler disiplinindeki diğer sosyal kuram alanlarındaki çalışmalardan esinlenerek artan eleştirel ve sosyal inşaacı yaklaşımlardan etkilenen entegrasyon kuramları, yeni bir tartışmanın içine girmiştir. Pozitivizm sonrası adlandırabileceğimiz bu yeni dönemde rasyonel kuramlar sorgulanmış ve eleştirel kuramlar ile sosyal inşaacı kuram geliştirilmiştir. Epistomolojik ve ontolojik karşılaştırmada rasyonel ve inşaacı yaklaşımlar farklılaşırken, aynı zamanda AB'nin uluslararası rolü, kimliği ve güvenliğini de farklı kavramsallaştırmaktadırlar. Ama sosyal inşaacı yaklaşım rasyonel kuramların yerine geçmekten ziyade onları tamamlayıcı unsurlara sahiptir. Bu çalışmanın amacı da gereken kavramsal açıklamalar açığa kavuştuktan sonra Avrupa entegrasyonunun sosyal inşacı yaklaşım çerçevesinde değerlendirmektir. ABSTRACT When we mention the European Integration; we are talking about a field which requires an interdisciplinary approach with its political, economic and social dimensions which can be analyzed in different theoretical structures. Within this concept; theoretical developments about European Integration are ongoing for many years now. After the end of the Cold War; we encounter a new concept in many discussions involving European Integration and its expansion; deepening,; constitution; administration; identity and security; The New Europe. Some of the change can be related to dissolution of the Soviet Union and end of the differences brought by the Cold War; but some are related to the continuation of the European Integration process with its different dimensions. Since the 1990's, the integration theories in international relations discipline which are inspired by the increasing critical and social constructivist approaches in other social theoretical fields; have gotten into a new debate. Rationalist theories were questioned and critical and constructivist theories have developed in this era which we can call Post-positivist period. While rationalist and constructivist approaches were becoming different in epistomological and ontological comparison; the international role, identity and security of European Union is also being conceptualized. But constructivist approach are more supplementary to the rationalist theories rather then replacing them. The goal of this work is to review European integration from a constructivist point of view after theoretical explanations are clarified.
Conference Presentations by Reyhan Gül
Kapitalizm, 18. Yy'dan beri dünya tarihini biçimlendiren en geniş ve etkili sosyo-ekonomik örgütl... more Kapitalizm, 18. Yy'dan beri dünya tarihini biçimlendiren en geniş ve etkili sosyo-ekonomik örgütlenme sistemidir. Bir noktaya kadar kapitalizmin tarihi, dünya tarihinin son 250 yılı ile bir ve aynı şeydir. Primitif kapitalist kurumların kaynağını antik döneme kadar sürebiliriz. Ancak günümüzdeki anlamıyla kapitalist üretim anlayışının ortaya çıkışı ancak sanayi devrimi ile gerçekleşmiştir. Denilebilir ki, Sanayi Devrimi ve dolayısı ile Kapitalizm, kendi toplum yapısını, ahlak anlayışını, uluslararası sistemini ve tarihini yaratmıştır. Kapitalizm, girdiği krizlerden değişerek ve güçlenerek çıkarken dünyayı da değiştirmiştir. Kapitalizmin genel geçer sistem haline geldiği 19.Yy'dan itibaren dünya geçmiş binlerce yıla kıyasla inanılmaz bir hızla gelişmiş ve değişmiştir. Orta Çağ'ın durağanlığı karşısında kapitalist modern Avrupa, öylesine büyük bir hızla değişmiş ve gelişmiştir ki, beraberinde dünyanın geri kalanını da arkasından sürüklemiş ve kendi hayat tarzını dünyanın geri kalanına da dayatmıştır. Kapitalizmi önceki sistemlerden ayıran başlıca özelliği, sürekli olarak kar peşinde koşmak ve dolayısı ile üretimin tüketimi aşan kısmını yani artı değeri, iktisadi açıdan getirisi olmayan piramit, katedral, saray gibi yatırımlar yerine, üretim kapasitesini geliştirerek karı daha da artırmak için kullanılmasıdır. Buradan da anlıyoruz ki, kapitalist sistemin devamı karların artırılması ve sürekli büyüme ile mümkündür. İşte kapitalist sistemin krizlerinin başlıca sebebi her zaman, karların düşmesi ve büyümenin sürdürülememesi olmuştur. Bir anlamda sistemin tıkanması krize, krizler sistemin yapısında ve dolayısı ile bütün ulusal ve uluslararası siyasi-sosyal yapılarda değişime yol açmıştır. KAPİTALİZM ÖNCESİ DÖNEM Kapitalizm öncesi dönem feodal sistemdir. Bu dönemin en önemli karakteristiği toprak sahibi olan lordlar ile köylüler arasındaki sınıfsal çekişme veya anlaşmadır. Bu sistem, Roma İmparatorluğu'nda doğmuş, Orta Çağ Avrupası'nda genel geçer sistem haline gelmiştir. Derebeylik sisteminin esası, iktisadi ve politik idare yetkilerinin soylu sınıfın elinde toplanması ve köylülerin toprağa bağlı olarak üretim yapmalarıdır. Burada kar için değil ihtiyaç için üretim yapılır. Amaç kârı veya üretimi artırmak olmadığından yeni teknolojilere yatırım yapmak gereksizdir bu dönemde.1-İşte bu düzen 14. Yy Avrupası, yaşanan dramatik demografik değişimlerden dolayı sarsılmıştır. Batı Avrupa'da 12 yüzyıldan itibaren hızlı ve kalıcı nüfus artışı nedeniyle emek gücü miktarını işlenebilir toprak miktarının üzerine çıkartınca feodalite çözülmeye başlamıştır.2 Bu duruma bir de tarımın iklim değişiminden oldukça etkilenmesi ve 1315-17 büyük kıtlığı ve 1348-50 Veba salgını Avrupa'daki işgücünün hemen hemen yarısını yok etmiştir. Tarımsal üretimin düşüşü, toprak sahibi Lordların üretimi artırmak için topraklarını genişletmeye zorlamıştır. Bu amaçla daha çok asker toplamaya çalıştılar, daha fazla asker toplamak için tarımsal üretimin daha büyük kısmına el koydular. Serfler üzerindeki baskının artırılması, isyanlara ve köylülerin lordların topraklarını terk etmesine yol açtı. 3
Uploads
Papers by Reyhan Gül
Teaching Documents by Reyhan Gül
Drafts by Reyhan Gül
Conference Presentations by Reyhan Gül