An interview with Ercan Ayboga on Turkey’s attack, Rojava’s direct democracy, and the internation... more An interview with Ercan Ayboga on Turkey’s attack, Rojava’s direct democracy, and the international reaction. Ercan Ayboğa is an environmental engineer and activist who forms part of the project of Democratic Confederalism in Rojava. He is co-author of the book Revolution in Rojava. Democratic Autonomy and Women's Liberation in Syrian Kurdistan (Pluto Press, 2016). Following Turkey’s attack on the mainly Kurdish region of North East Syria, Ercan Ayboga spoke to us about Turkey’s racist policies, direct democracy in Rojava and the international reaction.
Türkei kann Ilisu-Staudamm-Projekt als Waffe gegen Irak und Kurden nutzen. Initiative fordert Rüc... more Türkei kann Ilisu-Staudamm-Projekt als Waffe gegen Irak und Kurden nutzen. Initiative fordert Rückbau. Ein Gespräch mit Ercan Ayboga. 18.07.2020 Junge Welt
Über die ökologisch bedingten Gründe für das Entstehen der Covid-19 als auch anderen Pandemien wi... more Über die ökologisch bedingten Gründe für das Entstehen der Covid-19 als auch anderen Pandemien wird nicht nur in Mainstream Medien, sondern auch in der linken Öffentlichkeit wenig kommuniziert und diskutiert. Der Fokus der allgemeinen Diskussion liegt auf der Prävention und Einschränkung der Covid-19 Pandemie, dem überlastenden Gesundheitssystem und den von den Regierungen auferlegten dramatischen Eingriff in die Grundrechte. Dies ist natürlich richtig, aber die Diskussion über die Gründe weitgehend auszulassen ist ein Problem und Nichtbeachtung der Hintergründe.
Rojava zeigt, dass eine soziale und feministische Revolution möglich ist. Die europäische Linke s... more Rojava zeigt, dass eine soziale und feministische Revolution möglich ist. Die europäische Linke sollte sich mehr dafür interessieren
This paper surveys the nascent experiments in political ecology underway in predominantly Kurdish... more This paper surveys the nascent experiments in political ecology underway in predominantly Kurdish areas of south-eastern Turkey, known as Bakûr, and Rojava (northern Syria). The Kurdish freedom movement is attempting to consolidate a social revolution with ecology at its heart in a most unpromising context, given its ongoing struggle against Islamic State and regional embargoes. This greening of its ideology can be significantly attributed to the influence of American social ecologist Murray Bookchin, an inspiration for Kurdish attempts to implement democratic confederalism, which comprises principles of direct democracy, gender equality and ecological well-being in a needs-based economy. The Mesopotamian Ecology Movement has emerged from activist campaigns opposing dam construction, climate change and deforestation in the region, to inform ecology councils tasked with formulating policies that reflect this philosophical paradigm shift. The essay considers the prospects for the ecological initiatives in Turkish and Syrian Kurdistan. It argues that, confronted by formidable challenges, expansion of the democratic confederal model beyond the heartlands of Bakûr and Rojava, and international solidarity, are preconditions for their endurance.
How does the military cooperation of the Kurds in Rojava and Northern Syria with the US, Russia a... more How does the military cooperation of the Kurds in Rojava and Northern Syria with the US, Russia and other forces affect their standing in the larger Syrian context?
Dün Katalonya’da seçimler yapıldı. Katılım bu kez yüksekti. Seçimden ayrılıkçı blok tekrar çoğunl... more Dün Katalonya’da seçimler yapıldı. Katılım bu kez yüksekti. Seçimden ayrılıkçı blok tekrar çoğunluğu elde etti. Peki Katalonya’da ayrılıkçılar bağımsızlığı hayata geçirebilecekler mi?
Venezuela ilk kez Ekososyalist Enternasyonal Konferansına ev sahipliği yaptı. Konferansta ekososy... more Venezuela ilk kez Ekososyalist Enternasyonal Konferansına ev sahipliği yaptı. Konferansta ekososyalizmin geleceği tartışıldı; önemli kararlara ulaşıldı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi adına bu konferansa katılan Ercan Ayboğa izlenimlerini yazdı.
Türkiye’de ve Dünyada Su Krizi ve Su Hakkı Mücadeleleri, 2017
Suya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç ... more Suya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç on yıldır temel ihtiyaçlar için yeterli miktarda ve kalitedeki suya ücretsiz erişim sağlanmasını talep ediyor. Bu talep küresel düzeyde su hizmetlerinin, şebekelerinin ve varlıklarının özelleştirilmesine karşı 1990'lardan bu yana giderek güçleniyor. Bu talebin etrafında birçok ülkede güçlü sosyal hareketler ve konu üzerine detaylı çalışmalar yapan STK'lar ortaya çıktı. Küresel düzlemde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 28 TemmuzSuya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç on yıldır temel ihtiyaçlar için yeterli miktarda ve kalitedeki suya ücretsiz erişim sağlanmasını talep ediyor. Bu talep küresel düzeyde su hizmetlerinin, şebekelerinin ve varlıklarının özelleştirilmesine karşı 1990’lardan bu yana giderek güçleniyor. Bu talebin etrafında birçok ülkede güçlü sosyal hareketler ve konu üzerine detaylı çalışmalar yapan STK’lar ortaya çıktı. Küresel düzlemde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 28 Temmuz 2010’da suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu “yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu” haklar olarak tanımlayan kararıyla önemli bir başarı elde edildi. Bazı ülkelerdeki su hakkı mücadelelerinde de önemli kazanımlar sağlandı. 2010'da suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu " yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu " haklar olarak tanımlayan kararıyla önemli bir başarı elde edildi. Bazı ülkelerdeki su hakkı mücadelelerinde de önemli kazanımlar sağlandı. Ancak bu hakkın nasıl yerine getirileceği, daha doğrusu su konusunda kimlerin nasıl karar vereceği meselesi henüz yeterli düzeyde tartışılıp bu konuda bir fikir birliğine varılmış değil. Suyun çok ucuz veya belli bir miktara kadar ücretsiz olduğu yerlerde karar çoğu zaman belediye yönetimleri tarafından alınmaktadır. Belediye yönetiminin değişmesi durumunda, gelen yeni yönetimin tekrar özelleştirme veya ticarileşme politikasını uygulama ihtimali vardır. Bunu son dönemde Porto Alegre'de görüyoruz. Onun da ötesinde, bir belediye olumlu bir su politikası geliştirse dahi, bazı durumlarda merkezi hükümet aldığı kararlarla bu uygulamayı işlevsiz hale getirip neoliberal politikaları dolaylı veya direkt yollarla dayatabilmektedir. Ekolojik ve demokratik bir su politikası için öncelikle gerekli olan, su varlıklarının insanlar tarafından ne kadar ve nasıl kullanılacağına dair tartışmanın toplumun tüm bileşenleriyle birlikte geliştirilmesidir. Bu tartışmanın sonuçlarına dayanarak suyun insanlara nasıl ulaştırılacağı hususunda bir yaklaşım çerçevesi belirlenmelidir. Bu tartışmanın temelinde yatması gereken sorular şunlardır: " Su doğal ortamından hangi ilkelere ve kriterlere dayalı olarak alınacaktır? Ne kadar suyun, hangi amaçlar doğrultusunda doğal ortamından alınması ekolojik ve demokratik açıdan kabul edilebilir? " Bu soruların cevapları tartışılmaya devam ediliyor. Ancak tartışmaya daha geniş kesimlerin de katılması gerektiğini düşünüyoruz. Geldiğimiz noktada bizim açımızdan iki boyut ön plana çıkıyor. Birincisi, su varlıklarına havza bazlı yaklaşmak gerektiğidir. Bunun dayandığı gerekçeleri ve sadece havza bazlı bir yaklaşımla suyu bütünlüklü olarak kavrayabileceğimizi makalemizde detaylı olarak ele alacağız. İkincisi ise yaşam açısından en önemli varlıklardan biri olarak değerlendirebileceğimiz su hakkındaki kararların en demokratik şekilde verilmesi gerektiğidir. Suyu bulunduğu doğal ortam içerisinde ne kadar iyi kavrayabilirsek, su varlıkları üzerinde oluşturduğumuz tehdidi de o kadar azaltabiliriz. Eğer bir
“Let´s communalize Energy, water and land – Let´s build up a free society”
The American Libert... more “Let´s communalize Energy, water and land – Let´s build up a free society”
The American Libertarian Socialist and Ecologist, Murray Bookchin, defined the ideal economy as a municipally led, moral economy that is under democratic control. He argued that the Communes’ control over the economy represents the highest developed form of Confederalism. These same principles are being applied in the economy in Rojava, the mainly Kurdish, autonomous regions of Northern Syria. The political philosopher and imprisoned chairperson of the Kurdistan Workers’ Party, Abdullah Öcalan, has linked Bookchin's theories of social ecology to the historical development of communal life in the long history of the Middle East. The idea is to empower emancipatory forces within society that exist in rural structures and have not been commodified by capitalism and state society.
The following is an interview with Sinan Deniz, a Kobane-based ANF journalist, who is embedded wi... more The following is an interview with Sinan Deniz, a Kobane-based ANF journalist, who is embedded with SDF forces in their battle to take the Tabqa dam and liberate Raqqa from Islamic State control.
On the 5th of November 2016, the Syrian Democratic Forces (SDF) launched an extensive military operation called ‘Wrath of Euphrates’ to liberate the city of Raqqa and its surroundings from the Islamic State (IS). Raqqa is the de-facto capital of the IS controlled regions in Syria, and its fall would significantly weaken their rule. Since the launch of the operation, three campaigns have been successful in capturing big areas around the city of Raqqa and bringing it under SDF control. On March 21st, a fourth campaign was launched aimed at the liberation of the Tabqa dam and its reservoir. Just 50 kilometres upstream from Raqqa city, the dam sits at a strategic crossroads, and its capture will prove a death knell for the IS. This campaign has, as of this writing, successfully liberated large parts of the dam and encircled the city of Tabqa, liberating the Safsafha villages that surround it. Sinan Deniz, a Kobane-based journalist, working with the Firat News Agency (ANF), is embedded with the SDF directly behind the frontline. The following is an interview with Deniz about the ongoing Tabqa operation.
Über die Selbstermächtigung von Frauen, das - emanzipatorische Erbe der Kurden und die Weiterführ... more Über die Selbstermächtigung von Frauen, das - emanzipatorische Erbe der Kurden und die Weiterführung der Revolution
Nesrin Abdullah … ist eine der Sprecherinnen der YPJ (Yekineyen Parastina Jin, Frauenverteidigungskräfte von Rojava). Bekannt wurde sie als Kommandantin von Kobani. Im Februar 2015 wurde sie in der Uniform der YPJ von dem damaligen französischen Präsidenten François Hollande in Paris im Élysée-Palast empfangen Wie beurteilen Sie den jetzigen Status der YPJ, also der Frauenverteidigungseinheiten, innerhalb der Revolution von Rojava? Der erreichte Status der YPJ ist das Ergebnis eines sechsjährigen Kampfes. Die offizielle Gründung der YPJ fand zwar erst am 4. April 2013 statt, aber im Grunde existierten sie schon in der Form von Frauengruppen und-einheiten im Juli 2012 während einer früheren Phase der Revolution. Zu Beginn hatten wir nur sehr begrenzte Mittel, aber die Überzeugung und das Selbstvertrauen, das wir aus der Geschichte von Frauenkämpfen weltweit und insbesondere aus dem 40jährigen Frauenbefreiungskampf der PKK gezogen hatten, hat uns darin bestärkt, diesen Weg zu gehen. Frauen müssen in diesen Kämpfen die Vorreiterinnenrolle einnehmen.
As 151 delegates from various northern regions of the Syrian state, including Rojava, proclaimed ... more As 151 delegates from various northern regions of the Syrian state, including Rojava, proclaimed the "Federation of Northern Syria–Rojava" on March 17, 2016, reactions of regional and international states were almost exclusively negative. Most of the Syrian oppositional groups, too, rejected it or were reluctant to make positive statements. Nonetheless, delegates and the organizations and sections of society standing behind them did not diverge from their intentions and approved the Social Contract which had been prepared over a long period of time. We spoke to Hediye Yûsîf, Co-Chair of the council of the new political structure, about the new structure renamed „Democratic Federation of North Syria“.
Since summer 2015 the Turkish state has acted brutally against all opposition in southeastern Tur... more Since summer 2015 the Turkish state has acted brutally against all opposition in southeastern Turkey, especially in Kurdistan. A daily report from Diyarbakir about the atmosphere in beginning of 2015 when the curfew was at its top.
Im türkischen Kurdistan geht der Staat brutal gegen jede Opposition vor. Unser Autor fragt, wo di... more Im türkischen Kurdistan geht der Staat brutal gegen jede Opposition vor. Unser Autor fragt, wo die deutsche Empörung über die Gewalt bleibt.
Her türlü varlığın temel yaşam kaynağı olan Su geniş bir şekilde sosyal, ekolojik ve siyasal boyu... more Her türlü varlığın temel yaşam kaynağı olan Su geniş bir şekilde sosyal, ekolojik ve siyasal boyutlarıyla ele alınıyor. Bu broşür 'su' konusuna giriş olarak düzenlenmiş ve hemen herkes tarafından rahatça anlaşılabilinmektedir.
Introduction to the recently restructered Mesopotamian Ecology Movement which acts in North Kurdi... more Introduction to the recently restructered Mesopotamian Ecology Movement which acts in North Kurdistan on ecological subjects. In the movement are people active with different backgrounds. In 2015 it has become stronger than never before. The movement starts to fill the paradigm of an ecological society declared years before by the Kurdish Freedom Movement.
An interview with Ercan Ayboga on Turkey’s attack, Rojava’s direct democracy, and the internation... more An interview with Ercan Ayboga on Turkey’s attack, Rojava’s direct democracy, and the international reaction. Ercan Ayboğa is an environmental engineer and activist who forms part of the project of Democratic Confederalism in Rojava. He is co-author of the book Revolution in Rojava. Democratic Autonomy and Women's Liberation in Syrian Kurdistan (Pluto Press, 2016). Following Turkey’s attack on the mainly Kurdish region of North East Syria, Ercan Ayboga spoke to us about Turkey’s racist policies, direct democracy in Rojava and the international reaction.
Türkei kann Ilisu-Staudamm-Projekt als Waffe gegen Irak und Kurden nutzen. Initiative fordert Rüc... more Türkei kann Ilisu-Staudamm-Projekt als Waffe gegen Irak und Kurden nutzen. Initiative fordert Rückbau. Ein Gespräch mit Ercan Ayboga. 18.07.2020 Junge Welt
Über die ökologisch bedingten Gründe für das Entstehen der Covid-19 als auch anderen Pandemien wi... more Über die ökologisch bedingten Gründe für das Entstehen der Covid-19 als auch anderen Pandemien wird nicht nur in Mainstream Medien, sondern auch in der linken Öffentlichkeit wenig kommuniziert und diskutiert. Der Fokus der allgemeinen Diskussion liegt auf der Prävention und Einschränkung der Covid-19 Pandemie, dem überlastenden Gesundheitssystem und den von den Regierungen auferlegten dramatischen Eingriff in die Grundrechte. Dies ist natürlich richtig, aber die Diskussion über die Gründe weitgehend auszulassen ist ein Problem und Nichtbeachtung der Hintergründe.
Rojava zeigt, dass eine soziale und feministische Revolution möglich ist. Die europäische Linke s... more Rojava zeigt, dass eine soziale und feministische Revolution möglich ist. Die europäische Linke sollte sich mehr dafür interessieren
This paper surveys the nascent experiments in political ecology underway in predominantly Kurdish... more This paper surveys the nascent experiments in political ecology underway in predominantly Kurdish areas of south-eastern Turkey, known as Bakûr, and Rojava (northern Syria). The Kurdish freedom movement is attempting to consolidate a social revolution with ecology at its heart in a most unpromising context, given its ongoing struggle against Islamic State and regional embargoes. This greening of its ideology can be significantly attributed to the influence of American social ecologist Murray Bookchin, an inspiration for Kurdish attempts to implement democratic confederalism, which comprises principles of direct democracy, gender equality and ecological well-being in a needs-based economy. The Mesopotamian Ecology Movement has emerged from activist campaigns opposing dam construction, climate change and deforestation in the region, to inform ecology councils tasked with formulating policies that reflect this philosophical paradigm shift. The essay considers the prospects for the ecological initiatives in Turkish and Syrian Kurdistan. It argues that, confronted by formidable challenges, expansion of the democratic confederal model beyond the heartlands of Bakûr and Rojava, and international solidarity, are preconditions for their endurance.
How does the military cooperation of the Kurds in Rojava and Northern Syria with the US, Russia a... more How does the military cooperation of the Kurds in Rojava and Northern Syria with the US, Russia and other forces affect their standing in the larger Syrian context?
Dün Katalonya’da seçimler yapıldı. Katılım bu kez yüksekti. Seçimden ayrılıkçı blok tekrar çoğunl... more Dün Katalonya’da seçimler yapıldı. Katılım bu kez yüksekti. Seçimden ayrılıkçı blok tekrar çoğunluğu elde etti. Peki Katalonya’da ayrılıkçılar bağımsızlığı hayata geçirebilecekler mi?
Venezuela ilk kez Ekososyalist Enternasyonal Konferansına ev sahipliği yaptı. Konferansta ekososy... more Venezuela ilk kez Ekososyalist Enternasyonal Konferansına ev sahipliği yaptı. Konferansta ekososyalizmin geleceği tartışıldı; önemli kararlara ulaşıldı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi adına bu konferansa katılan Ercan Ayboğa izlenimlerini yazdı.
Türkiye’de ve Dünyada Su Krizi ve Su Hakkı Mücadeleleri, 2017
Suya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç ... more Suya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç on yıldır temel ihtiyaçlar için yeterli miktarda ve kalitedeki suya ücretsiz erişim sağlanmasını talep ediyor. Bu talep küresel düzeyde su hizmetlerinin, şebekelerinin ve varlıklarının özelleştirilmesine karşı 1990'lardan bu yana giderek güçleniyor. Bu talebin etrafında birçok ülkede güçlü sosyal hareketler ve konu üzerine detaylı çalışmalar yapan STK'lar ortaya çıktı. Küresel düzlemde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 28 TemmuzSuya erişimin bir yaşam hakkı olduğunu belirten aktivistler, kuruluşlar ve hareketler son birkaç on yıldır temel ihtiyaçlar için yeterli miktarda ve kalitedeki suya ücretsiz erişim sağlanmasını talep ediyor. Bu talep küresel düzeyde su hizmetlerinin, şebekelerinin ve varlıklarının özelleştirilmesine karşı 1990’lardan bu yana giderek güçleniyor. Bu talebin etrafında birçok ülkede güçlü sosyal hareketler ve konu üzerine detaylı çalışmalar yapan STK’lar ortaya çıktı. Küresel düzlemde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 28 Temmuz 2010’da suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu “yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu” haklar olarak tanımlayan kararıyla önemli bir başarı elde edildi. Bazı ülkelerdeki su hakkı mücadelelerinde de önemli kazanımlar sağlandı. 2010'da suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu " yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu " haklar olarak tanımlayan kararıyla önemli bir başarı elde edildi. Bazı ülkelerdeki su hakkı mücadelelerinde de önemli kazanımlar sağlandı. Ancak bu hakkın nasıl yerine getirileceği, daha doğrusu su konusunda kimlerin nasıl karar vereceği meselesi henüz yeterli düzeyde tartışılıp bu konuda bir fikir birliğine varılmış değil. Suyun çok ucuz veya belli bir miktara kadar ücretsiz olduğu yerlerde karar çoğu zaman belediye yönetimleri tarafından alınmaktadır. Belediye yönetiminin değişmesi durumunda, gelen yeni yönetimin tekrar özelleştirme veya ticarileşme politikasını uygulama ihtimali vardır. Bunu son dönemde Porto Alegre'de görüyoruz. Onun da ötesinde, bir belediye olumlu bir su politikası geliştirse dahi, bazı durumlarda merkezi hükümet aldığı kararlarla bu uygulamayı işlevsiz hale getirip neoliberal politikaları dolaylı veya direkt yollarla dayatabilmektedir. Ekolojik ve demokratik bir su politikası için öncelikle gerekli olan, su varlıklarının insanlar tarafından ne kadar ve nasıl kullanılacağına dair tartışmanın toplumun tüm bileşenleriyle birlikte geliştirilmesidir. Bu tartışmanın sonuçlarına dayanarak suyun insanlara nasıl ulaştırılacağı hususunda bir yaklaşım çerçevesi belirlenmelidir. Bu tartışmanın temelinde yatması gereken sorular şunlardır: " Su doğal ortamından hangi ilkelere ve kriterlere dayalı olarak alınacaktır? Ne kadar suyun, hangi amaçlar doğrultusunda doğal ortamından alınması ekolojik ve demokratik açıdan kabul edilebilir? " Bu soruların cevapları tartışılmaya devam ediliyor. Ancak tartışmaya daha geniş kesimlerin de katılması gerektiğini düşünüyoruz. Geldiğimiz noktada bizim açımızdan iki boyut ön plana çıkıyor. Birincisi, su varlıklarına havza bazlı yaklaşmak gerektiğidir. Bunun dayandığı gerekçeleri ve sadece havza bazlı bir yaklaşımla suyu bütünlüklü olarak kavrayabileceğimizi makalemizde detaylı olarak ele alacağız. İkincisi ise yaşam açısından en önemli varlıklardan biri olarak değerlendirebileceğimiz su hakkındaki kararların en demokratik şekilde verilmesi gerektiğidir. Suyu bulunduğu doğal ortam içerisinde ne kadar iyi kavrayabilirsek, su varlıkları üzerinde oluşturduğumuz tehdidi de o kadar azaltabiliriz. Eğer bir
“Let´s communalize Energy, water and land – Let´s build up a free society”
The American Libert... more “Let´s communalize Energy, water and land – Let´s build up a free society”
The American Libertarian Socialist and Ecologist, Murray Bookchin, defined the ideal economy as a municipally led, moral economy that is under democratic control. He argued that the Communes’ control over the economy represents the highest developed form of Confederalism. These same principles are being applied in the economy in Rojava, the mainly Kurdish, autonomous regions of Northern Syria. The political philosopher and imprisoned chairperson of the Kurdistan Workers’ Party, Abdullah Öcalan, has linked Bookchin's theories of social ecology to the historical development of communal life in the long history of the Middle East. The idea is to empower emancipatory forces within society that exist in rural structures and have not been commodified by capitalism and state society.
The following is an interview with Sinan Deniz, a Kobane-based ANF journalist, who is embedded wi... more The following is an interview with Sinan Deniz, a Kobane-based ANF journalist, who is embedded with SDF forces in their battle to take the Tabqa dam and liberate Raqqa from Islamic State control.
On the 5th of November 2016, the Syrian Democratic Forces (SDF) launched an extensive military operation called ‘Wrath of Euphrates’ to liberate the city of Raqqa and its surroundings from the Islamic State (IS). Raqqa is the de-facto capital of the IS controlled regions in Syria, and its fall would significantly weaken their rule. Since the launch of the operation, three campaigns have been successful in capturing big areas around the city of Raqqa and bringing it under SDF control. On March 21st, a fourth campaign was launched aimed at the liberation of the Tabqa dam and its reservoir. Just 50 kilometres upstream from Raqqa city, the dam sits at a strategic crossroads, and its capture will prove a death knell for the IS. This campaign has, as of this writing, successfully liberated large parts of the dam and encircled the city of Tabqa, liberating the Safsafha villages that surround it. Sinan Deniz, a Kobane-based journalist, working with the Firat News Agency (ANF), is embedded with the SDF directly behind the frontline. The following is an interview with Deniz about the ongoing Tabqa operation.
Über die Selbstermächtigung von Frauen, das - emanzipatorische Erbe der Kurden und die Weiterführ... more Über die Selbstermächtigung von Frauen, das - emanzipatorische Erbe der Kurden und die Weiterführung der Revolution
Nesrin Abdullah … ist eine der Sprecherinnen der YPJ (Yekineyen Parastina Jin, Frauenverteidigungskräfte von Rojava). Bekannt wurde sie als Kommandantin von Kobani. Im Februar 2015 wurde sie in der Uniform der YPJ von dem damaligen französischen Präsidenten François Hollande in Paris im Élysée-Palast empfangen Wie beurteilen Sie den jetzigen Status der YPJ, also der Frauenverteidigungseinheiten, innerhalb der Revolution von Rojava? Der erreichte Status der YPJ ist das Ergebnis eines sechsjährigen Kampfes. Die offizielle Gründung der YPJ fand zwar erst am 4. April 2013 statt, aber im Grunde existierten sie schon in der Form von Frauengruppen und-einheiten im Juli 2012 während einer früheren Phase der Revolution. Zu Beginn hatten wir nur sehr begrenzte Mittel, aber die Überzeugung und das Selbstvertrauen, das wir aus der Geschichte von Frauenkämpfen weltweit und insbesondere aus dem 40jährigen Frauenbefreiungskampf der PKK gezogen hatten, hat uns darin bestärkt, diesen Weg zu gehen. Frauen müssen in diesen Kämpfen die Vorreiterinnenrolle einnehmen.
As 151 delegates from various northern regions of the Syrian state, including Rojava, proclaimed ... more As 151 delegates from various northern regions of the Syrian state, including Rojava, proclaimed the "Federation of Northern Syria–Rojava" on March 17, 2016, reactions of regional and international states were almost exclusively negative. Most of the Syrian oppositional groups, too, rejected it or were reluctant to make positive statements. Nonetheless, delegates and the organizations and sections of society standing behind them did not diverge from their intentions and approved the Social Contract which had been prepared over a long period of time. We spoke to Hediye Yûsîf, Co-Chair of the council of the new political structure, about the new structure renamed „Democratic Federation of North Syria“.
Since summer 2015 the Turkish state has acted brutally against all opposition in southeastern Tur... more Since summer 2015 the Turkish state has acted brutally against all opposition in southeastern Turkey, especially in Kurdistan. A daily report from Diyarbakir about the atmosphere in beginning of 2015 when the curfew was at its top.
Im türkischen Kurdistan geht der Staat brutal gegen jede Opposition vor. Unser Autor fragt, wo di... more Im türkischen Kurdistan geht der Staat brutal gegen jede Opposition vor. Unser Autor fragt, wo die deutsche Empörung über die Gewalt bleibt.
Her türlü varlığın temel yaşam kaynağı olan Su geniş bir şekilde sosyal, ekolojik ve siyasal boyu... more Her türlü varlığın temel yaşam kaynağı olan Su geniş bir şekilde sosyal, ekolojik ve siyasal boyutlarıyla ele alınıyor. Bu broşür 'su' konusuna giriş olarak düzenlenmiş ve hemen herkes tarafından rahatça anlaşılabilinmektedir.
Introduction to the recently restructered Mesopotamian Ecology Movement which acts in North Kurdi... more Introduction to the recently restructered Mesopotamian Ecology Movement which acts in North Kurdistan on ecological subjects. In the movement are people active with different backgrounds. In 2015 it has become stronger than never before. The movement starts to fill the paradigm of an ecological society declared years before by the Kurdish Freedom Movement.
Kurztext: Revolution in Rojava steht für ein einmaliges basisdemokratisches, geschlechterbefreite... more Kurztext: Revolution in Rojava steht für ein einmaliges basisdemokratisches, geschlechterbefreites und ökologisches Projekt im Westen Kurdistans.
Am 19. Juli 2012 begann in Kobanî die Revolution von Rojava. Unter der Initiative des Volksrats Westkurdistan (MGRK) vertrieb die Bevölkerung das syrische Baath-Regime weitgehend unblutig. Während der Rest von Syrien zunehmend im Bürgerkrieg versank, schlug Rojava einen dritten Weg jenseits des Baath-Regimes und der vom Westen, der Türkei und den Golfstaaten protegierten Opposition ein.
Damit wurde die kurdische Freiheitsbewegung vor die Herausforderung gestellt, ein im Mittleren Osten einmaliges basisdemokratisches, geschlechterbefreites und ökologisches Projekt aufzubauen. Durch die »Demokratische Autonomie« wurde der Staat überflüssig und jeglicher Form von Nationalismus eine Absage erteilt. Seither organisiert sich die Bevölkerung durch ein Rätesystem selbst. Das Projekt wird durch reaktionäre Kräfte wie die Terrororganisation Islamischer Staat bedroht.
Wie wird dieser Umbruch angesichts einer von 60 Jahren Diktatur geprägten Bevölkerung, eines Embargos durch die Türkei und eines sich verschärfenden Krieges realisiert? Wie werden die im Gesellschaftsvertrag von Rojava formulierten Grundsätze der Geschlechterbefreiung und Partizipation aller ethnischen, religiösen u.a. Identitäten tatsächlich umgesetzt? Wie schlagen sich diese Ansätze in der Ökonomie, Ökologie und Bildung nieder? Bietet dieses Projekt Perspektiven für eine Lösung der Probleme des Mittleren Ostens?
Uploads
Papers by Ercan Ayboga
Ercan Ayboğa is an environmental engineer and activist who forms part of the project of Democratic Confederalism in Rojava. He is co-author of the book Revolution in Rojava. Democratic Autonomy and Women's Liberation in Syrian Kurdistan (Pluto Press, 2016).
Following Turkey’s attack on the mainly Kurdish region of North East Syria, Ercan Ayboga spoke to us about Turkey’s racist policies, direct democracy in Rojava and the international reaction.
29.10.2019, Open Democracy
Link: https://www.opendemocracy.net/en/can-europe-make-it/europe-could-do-more-stop-turkish-invasion-rojava-states-fear-democratic-revolution/
18.07.2020 Junge Welt
The American Libertarian Socialist and Ecologist, Murray Bookchin, defined the ideal economy as a municipally led, moral economy that is under democratic control. He argued that the Communes’ control over the economy represents the highest developed form of Confederalism. These same principles are being applied in the economy in Rojava, the mainly Kurdish, autonomous regions of Northern Syria. The political philosopher and imprisoned chairperson of the Kurdistan Workers’ Party, Abdullah Öcalan, has linked Bookchin's theories of social ecology to the historical development of communal life in the long history of the Middle East. The idea is to empower emancipatory forces within society that exist in rural structures and have not been commodified by capitalism and state society.
On the 5th of November 2016, the Syrian Democratic Forces (SDF) launched an extensive military operation called ‘Wrath of Euphrates’ to liberate the city of Raqqa and its surroundings from the Islamic State (IS). Raqqa is the de-facto capital of the IS controlled regions in Syria, and its fall would significantly weaken their rule.
Since the launch of the operation, three campaigns have been successful in capturing big areas around the city of Raqqa and bringing it under SDF control.
On March 21st, a fourth campaign was launched aimed at the liberation of the Tabqa dam and its reservoir. Just 50 kilometres upstream from Raqqa city, the dam sits at a strategic crossroads, and its capture will prove a death knell for the IS. This campaign has, as of this writing, successfully liberated large parts of the dam and encircled the city of Tabqa, liberating the Safsafha villages that surround it.
Sinan Deniz, a Kobane-based journalist, working with the Firat News Agency (ANF), is embedded with the SDF directly behind the frontline. The following is an interview with Deniz about the ongoing Tabqa operation.
Nesrin Abdullah … ist eine der Sprecherinnen der YPJ (Yekineyen Parastina Jin, Frauenverteidigungskräfte von Rojava). Bekannt wurde sie als Kommandantin von Kobani. Im Februar 2015 wurde sie in der Uniform der YPJ von dem damaligen französischen Präsidenten François Hollande in Paris im Élysée-Palast empfangen Wie beurteilen Sie den jetzigen Status der YPJ, also der Frauenverteidigungseinheiten, innerhalb der Revolution von Rojava? Der erreichte Status der YPJ ist das Ergebnis eines sechsjährigen Kampfes. Die offizielle Gründung der YPJ fand zwar erst am 4. April 2013 statt, aber im Grunde existierten sie schon in der Form von Frauengruppen und-einheiten im Juli 2012 während einer früheren Phase der Revolution. Zu Beginn hatten wir nur sehr begrenzte Mittel, aber die Überzeugung und das Selbstvertrauen, das wir aus der Geschichte von Frauenkämpfen weltweit und insbesondere aus dem 40jährigen Frauenbefreiungskampf der PKK gezogen hatten, hat uns darin bestärkt, diesen Weg zu gehen. Frauen müssen in diesen Kämpfen die Vorreiterinnenrolle einnehmen.
Ercan Ayboğa is an environmental engineer and activist who forms part of the project of Democratic Confederalism in Rojava. He is co-author of the book Revolution in Rojava. Democratic Autonomy and Women's Liberation in Syrian Kurdistan (Pluto Press, 2016).
Following Turkey’s attack on the mainly Kurdish region of North East Syria, Ercan Ayboga spoke to us about Turkey’s racist policies, direct democracy in Rojava and the international reaction.
29.10.2019, Open Democracy
Link: https://www.opendemocracy.net/en/can-europe-make-it/europe-could-do-more-stop-turkish-invasion-rojava-states-fear-democratic-revolution/
18.07.2020 Junge Welt
The American Libertarian Socialist and Ecologist, Murray Bookchin, defined the ideal economy as a municipally led, moral economy that is under democratic control. He argued that the Communes’ control over the economy represents the highest developed form of Confederalism. These same principles are being applied in the economy in Rojava, the mainly Kurdish, autonomous regions of Northern Syria. The political philosopher and imprisoned chairperson of the Kurdistan Workers’ Party, Abdullah Öcalan, has linked Bookchin's theories of social ecology to the historical development of communal life in the long history of the Middle East. The idea is to empower emancipatory forces within society that exist in rural structures and have not been commodified by capitalism and state society.
On the 5th of November 2016, the Syrian Democratic Forces (SDF) launched an extensive military operation called ‘Wrath of Euphrates’ to liberate the city of Raqqa and its surroundings from the Islamic State (IS). Raqqa is the de-facto capital of the IS controlled regions in Syria, and its fall would significantly weaken their rule.
Since the launch of the operation, three campaigns have been successful in capturing big areas around the city of Raqqa and bringing it under SDF control.
On March 21st, a fourth campaign was launched aimed at the liberation of the Tabqa dam and its reservoir. Just 50 kilometres upstream from Raqqa city, the dam sits at a strategic crossroads, and its capture will prove a death knell for the IS. This campaign has, as of this writing, successfully liberated large parts of the dam and encircled the city of Tabqa, liberating the Safsafha villages that surround it.
Sinan Deniz, a Kobane-based journalist, working with the Firat News Agency (ANF), is embedded with the SDF directly behind the frontline. The following is an interview with Deniz about the ongoing Tabqa operation.
Nesrin Abdullah … ist eine der Sprecherinnen der YPJ (Yekineyen Parastina Jin, Frauenverteidigungskräfte von Rojava). Bekannt wurde sie als Kommandantin von Kobani. Im Februar 2015 wurde sie in der Uniform der YPJ von dem damaligen französischen Präsidenten François Hollande in Paris im Élysée-Palast empfangen Wie beurteilen Sie den jetzigen Status der YPJ, also der Frauenverteidigungseinheiten, innerhalb der Revolution von Rojava? Der erreichte Status der YPJ ist das Ergebnis eines sechsjährigen Kampfes. Die offizielle Gründung der YPJ fand zwar erst am 4. April 2013 statt, aber im Grunde existierten sie schon in der Form von Frauengruppen und-einheiten im Juli 2012 während einer früheren Phase der Revolution. Zu Beginn hatten wir nur sehr begrenzte Mittel, aber die Überzeugung und das Selbstvertrauen, das wir aus der Geschichte von Frauenkämpfen weltweit und insbesondere aus dem 40jährigen Frauenbefreiungskampf der PKK gezogen hatten, hat uns darin bestärkt, diesen Weg zu gehen. Frauen müssen in diesen Kämpfen die Vorreiterinnenrolle einnehmen.
Am 19. Juli 2012 begann in Kobanî die Revolution von Rojava. Unter der Initiative des Volksrats Westkurdistan (MGRK) vertrieb die Bevölkerung das syrische Baath-Regime weitgehend unblutig. Während der Rest von Syrien zunehmend im Bürgerkrieg versank, schlug Rojava einen dritten Weg jenseits des Baath-Regimes und der vom Westen, der Türkei und den Golfstaaten protegierten Opposition ein.
Damit wurde die kurdische Freiheitsbewegung vor die Herausforderung gestellt, ein im Mittleren Osten einmaliges basisdemokratisches, geschlechterbefreites und ökologisches Projekt aufzubauen. Durch die »Demokratische Autonomie« wurde der Staat überflüssig und jeglicher Form von Nationalismus eine Absage erteilt. Seither organisiert sich die Bevölkerung durch ein Rätesystem selbst. Das Projekt wird durch reaktionäre Kräfte wie die Terrororganisation Islamischer Staat bedroht.
Wie wird dieser Umbruch angesichts einer von 60 Jahren Diktatur geprägten Bevölkerung, eines Embargos durch die Türkei und eines sich verschärfenden Krieges realisiert? Wie werden die im Gesellschaftsvertrag von Rojava formulierten Grundsätze der Geschlechterbefreiung und Partizipation aller ethnischen, religiösen u.a. Identitäten tatsächlich umgesetzt? Wie schlagen sich diese Ansätze in der Ökonomie, Ökologie und Bildung nieder? Bietet dieses Projekt Perspektiven für eine Lösung der Probleme des Mittleren Ostens?