Etkileşim Dergisi
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim, yayın dili Türkçe olmakla birlikte İngilizce makalelere de yer veren; Nisan-Ekim aylarında olmak üzere yılda iki kez, basılı ve online olarak yayımlanan açık erişimli, hakemli uluslararası bilimsel bir dergidir.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim’in amacı, alanında uzman akademisyen ve araştırmacılar tarafından iletişim bilimleri ile sosyal bilimlerin diğer alanlarında, hatta fen bilimlerinin iletişim bilimleriyle kesişen alanlarında üretilen özgün çalışmaları ilgili çevrelere ulaştırarak; ulusal veya uluslararası düzeydeki akademik etkileşime katkı sağlamaktır.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci ve esas kısım hakemlerin değerlendirmeleri sonucunda kabul edilen makalelerden oluşmaktadır. İkinci kısımda ise hakem değerlendirmesi gerektirmeyen çeviri makaleler, kitap eleştirileri ve deneme niteliğindeki akademik yazılara yer verilmektedir.
_______________________________________________________________
Etkileşim is the Academic Journal of Üsküdar University, Faculty of Communication. The journal is a double-blind peer-reviewed, bilingual publication accepting articles in Turkish and English. Etkileşim is an open-access journal published biannually in April-October, available both in printed and online versions.
Etkileşim consists of two parts. The first and main part includes peer-reviewed scientific articles. The second part includes non-peer-reviewed academic studies such as article translations, book reviews, and essays.
Address: Altunizade, Kısıklı Cd. 16-1, 34662 Üsküdar/İstanbul
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim’in amacı, alanında uzman akademisyen ve araştırmacılar tarafından iletişim bilimleri ile sosyal bilimlerin diğer alanlarında, hatta fen bilimlerinin iletişim bilimleriyle kesişen alanlarında üretilen özgün çalışmaları ilgili çevrelere ulaştırarak; ulusal veya uluslararası düzeydeki akademik etkileşime katkı sağlamaktır.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci ve esas kısım hakemlerin değerlendirmeleri sonucunda kabul edilen makalelerden oluşmaktadır. İkinci kısımda ise hakem değerlendirmesi gerektirmeyen çeviri makaleler, kitap eleştirileri ve deneme niteliğindeki akademik yazılara yer verilmektedir.
_______________________________________________________________
Etkileşim is the Academic Journal of Üsküdar University, Faculty of Communication. The journal is a double-blind peer-reviewed, bilingual publication accepting articles in Turkish and English. Etkileşim is an open-access journal published biannually in April-October, available both in printed and online versions.
Etkileşim consists of two parts. The first and main part includes peer-reviewed scientific articles. The second part includes non-peer-reviewed academic studies such as article translations, book reviews, and essays.
Address: Altunizade, Kısıklı Cd. 16-1, 34662 Üsküdar/İstanbul
less
Uploads
ontolojisini bir tehdit olarak algılamaktan kaynaklandığını iddia edecektir. Makalenin temel amacı, yeni medyayı analiz ederken Foucault, Derrida, Kristeva ve Zizek gibi post-yapısalcılığın etkili isimlerinin argümanlarını tartışmaya dahil etmek ve böylelikle hem yeni medyanın kendisinden üretilen hem de bu ortamı anlama ve kavramsallaştırma ile ilgili ortaya çıkan “krizleri” anlamlandırmak ve eleştiriye tabi tutmaktır. Böylece özne kategorisinin reddi, yapı-söküm, bilgi/anlamın tekilliği/sabitliği yerine çoğullaşması, metinlerarasılık gibi post-yapısalcılığın merkezi temalarına referans vererek, yeni medyanın post-yapısalcı paradigmanın teknolojik bir tezahürü olduğu iddiası tartışmaya açılacaktır.
Bu bağlamda makalede üç tarihsel kırılma üzerinden Kıbrıs Türk toplumunda milliyetçiliğin yükselişi üzerinde durulmuş, bu yükseliş içerisinde basının makro durumu ele alınmıştır. Bunlardan ilki 1878’de Ada’nın İngiltere’ye bırakılmasıdır. İkincisi, I. Dünya Savaşı ve sonrasında onu izleyen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın Kıbrıs Türk toplumunda/basınında yarattığı etkilerdir. Üçüncü ve son kırılma ise, 8 Haziran-6 Temmuz 1958 tarihleri arasında Kıbrıs Türk toplum liderlerinin de yer aldığı ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirilen “Ya Taksim Ya Ölüm” mitingleridir. Makalede betimleyici yöntem kullanılmış ve sorunsalın tarihsel boyutu açımlanmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmada ulusal televizyon kanalları içerisinde reality programların alt türleri dikkate alınarak amaca yönelik bir örneklem oluşturulmakta ve bu yolla tespit edilen programların modern kültürün getirisi olan risk duyumu ve belirsizliklerle ilişkisi, alana ait kuramsal bir paradigma üzerinden irdelenmektedir.
Bu çalışmanın konusunu, modern Türk kadınını görünür kılan ve dünyaya tanıtma amacı taşıyan güzellik yarışmaları ve basının bu organizasyonlardaki öncü rolü oluşturmaktadır. Bu çalışmada modern ulus inşasında, kadın ile ilgili uygulamaların bir örneği olarak güzellik yarışmaları, basındaki yansımalarıyla aktarılmaktadır. Nitel tarihsel tasarım şeklinde yapılandırılan çalışma, idealize edilen yeni Türk kadınını dünyaya tanıtma amacı taşıyan güzellik yarışmalarının basın aracılığıyla nasıl sunulduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında Hâkimiyet-i Milliye, Cumhuriyet, Vakit ve Akşam gazetelerinin 1930-1933 yılları arasındaki nüshaları taranarak ilgili içerikler değerlendirmeye alınmıştır.
Çalışmada yöntem olarak içerik çözümlemesi kullanılmıştır. Bu bağlamda yapıtın çözümlemesi; sahne sahne, tasarım/oluşumu, üçüncü kişi bakış açısı anlatımı, tam kayıt ya da tam diyalog, durum ayrıntıları, belgeye dayalı konular, derin ve ayrıntılı araştırma yapmak ve olayların/konunun öznesi olmak, edebi anlatım şeklindeki yedi edebi gazetecilik özelliğine göre gerçekleştirilmiştir.
Yapıtta tam kayıt ya da tam diyalog özelliğinin bulunmadığı ve kısmi olarak da üçüncü kişi bakış açısı anlatımı özelliğinin uygulandığı görülmüştür. Orwell, yapıtında diyaloglara sıkça yer vermeyi tercih etmemiştir. Anlatımda bakış açısı olarak ise birinci tekil şahıs kullanmıştır. Orwell, yapıtta aktardığı olayları kronolojik olarak sıralamak yerine, ara ara geri dönüşlere başvurmayı tercih etmiştir. İlgi çekici olacak şekilde sıraladığı olayları ve konuları, derin ve uzun betimlemelerle okuyucuyla buluşturmuştur. Bu betimlemelerde simge, sembol, benzetme, kişileştirme, dramatizasyon gibi edebi unsurlar kullanan Orwell, yapıta sözü edilen unsurlarla edebi bir hava katmıştır. Bunun yanında Orwell’ın kişi betimlemelerine, mekân betimlemelerinden daha fazla yer verdiği gözlemlenmiştir.
Araştırmada, bilgilendirme ve yönlendirme tasarımlarının anaokulu düzeyi öğrenciler için nasıl tasarlanması gerektiği sorusuna cevap aranmaktadır. Bu kapsamda, Yıldız Teknik Üniversitesi Sadıka Sabancı Kreşi örneklem olarak seçilmiş ve anaokulu öğretmenleri ile görüşme yapılmıştır. Görüşülenlere, öğrencilerin ilgi yönü ile algı ve çağrışım düzeylerini tespit etmeye yönelik sorular yöneltilmiştir. Görsel algı düzeyinden yola çıkarak tasarım için kriterler tartışılmıştır. 3-6 yaş aralığındaki çocukların görsel algısının, tasarımı yönlendirici bir etmen olarak ele alınması gerektiği tespit edilmiştir.
ontolojisini bir tehdit olarak algılamaktan kaynaklandığını iddia edecektir. Makalenin temel amacı, yeni medyayı analiz ederken Foucault, Derrida, Kristeva ve Zizek gibi post-yapısalcılığın etkili isimlerinin argümanlarını tartışmaya dahil etmek ve böylelikle hem yeni medyanın kendisinden üretilen hem de bu ortamı anlama ve kavramsallaştırma ile ilgili ortaya çıkan “krizleri” anlamlandırmak ve eleştiriye tabi tutmaktır. Böylece özne kategorisinin reddi, yapı-söküm, bilgi/anlamın tekilliği/sabitliği yerine çoğullaşması, metinlerarasılık gibi post-yapısalcılığın merkezi temalarına referans vererek, yeni medyanın post-yapısalcı paradigmanın teknolojik bir tezahürü olduğu iddiası tartışmaya açılacaktır.
Bu bağlamda makalede üç tarihsel kırılma üzerinden Kıbrıs Türk toplumunda milliyetçiliğin yükselişi üzerinde durulmuş, bu yükseliş içerisinde basının makro durumu ele alınmıştır. Bunlardan ilki 1878’de Ada’nın İngiltere’ye bırakılmasıdır. İkincisi, I. Dünya Savaşı ve sonrasında onu izleyen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın Kıbrıs Türk toplumunda/basınında yarattığı etkilerdir. Üçüncü ve son kırılma ise, 8 Haziran-6 Temmuz 1958 tarihleri arasında Kıbrıs Türk toplum liderlerinin de yer aldığı ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirilen “Ya Taksim Ya Ölüm” mitingleridir. Makalede betimleyici yöntem kullanılmış ve sorunsalın tarihsel boyutu açımlanmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmada ulusal televizyon kanalları içerisinde reality programların alt türleri dikkate alınarak amaca yönelik bir örneklem oluşturulmakta ve bu yolla tespit edilen programların modern kültürün getirisi olan risk duyumu ve belirsizliklerle ilişkisi, alana ait kuramsal bir paradigma üzerinden irdelenmektedir.
Bu çalışmanın konusunu, modern Türk kadınını görünür kılan ve dünyaya tanıtma amacı taşıyan güzellik yarışmaları ve basının bu organizasyonlardaki öncü rolü oluşturmaktadır. Bu çalışmada modern ulus inşasında, kadın ile ilgili uygulamaların bir örneği olarak güzellik yarışmaları, basındaki yansımalarıyla aktarılmaktadır. Nitel tarihsel tasarım şeklinde yapılandırılan çalışma, idealize edilen yeni Türk kadınını dünyaya tanıtma amacı taşıyan güzellik yarışmalarının basın aracılığıyla nasıl sunulduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında Hâkimiyet-i Milliye, Cumhuriyet, Vakit ve Akşam gazetelerinin 1930-1933 yılları arasındaki nüshaları taranarak ilgili içerikler değerlendirmeye alınmıştır.
Çalışmada yöntem olarak içerik çözümlemesi kullanılmıştır. Bu bağlamda yapıtın çözümlemesi; sahne sahne, tasarım/oluşumu, üçüncü kişi bakış açısı anlatımı, tam kayıt ya da tam diyalog, durum ayrıntıları, belgeye dayalı konular, derin ve ayrıntılı araştırma yapmak ve olayların/konunun öznesi olmak, edebi anlatım şeklindeki yedi edebi gazetecilik özelliğine göre gerçekleştirilmiştir.
Yapıtta tam kayıt ya da tam diyalog özelliğinin bulunmadığı ve kısmi olarak da üçüncü kişi bakış açısı anlatımı özelliğinin uygulandığı görülmüştür. Orwell, yapıtında diyaloglara sıkça yer vermeyi tercih etmemiştir. Anlatımda bakış açısı olarak ise birinci tekil şahıs kullanmıştır. Orwell, yapıtta aktardığı olayları kronolojik olarak sıralamak yerine, ara ara geri dönüşlere başvurmayı tercih etmiştir. İlgi çekici olacak şekilde sıraladığı olayları ve konuları, derin ve uzun betimlemelerle okuyucuyla buluşturmuştur. Bu betimlemelerde simge, sembol, benzetme, kişileştirme, dramatizasyon gibi edebi unsurlar kullanan Orwell, yapıta sözü edilen unsurlarla edebi bir hava katmıştır. Bunun yanında Orwell’ın kişi betimlemelerine, mekân betimlemelerinden daha fazla yer verdiği gözlemlenmiştir.
Araştırmada, bilgilendirme ve yönlendirme tasarımlarının anaokulu düzeyi öğrenciler için nasıl tasarlanması gerektiği sorusuna cevap aranmaktadır. Bu kapsamda, Yıldız Teknik Üniversitesi Sadıka Sabancı Kreşi örneklem olarak seçilmiş ve anaokulu öğretmenleri ile görüşme yapılmıştır. Görüşülenlere, öğrencilerin ilgi yönü ile algı ve çağrışım düzeylerini tespit etmeye yönelik sorular yöneltilmiştir. Görsel algı düzeyinden yola çıkarak tasarım için kriterler tartışılmıştır. 3-6 yaş aralığındaki çocukların görsel algısının, tasarımı yönlendirici bir etmen olarak ele alınması gerektiği tespit edilmiştir.
Gazetecilik alanına Web 2.0’ın girmesiyle internet gazetelerini geleneksel gazetelerden ayıran üç temel özellik belirgin hale gelmeye başlamıştır: Etkileşim, multimedya biçimselliği ve hipermetinsellik. Kitap, hipermetnin gazetecilik alanında kullanımının ve uygulamasının araştırılarak bulguların detaylı bir şekilde ortaya konduğu, yeni medya ve gazetecilik alanında akademik çalışma yürütenler ve alana ilgi duyan herkesin yararlanabileceği en iyi kaynaklardan biridir.
Türkiye’de gazete ombudsmanlığı kurumu 1999 yılında Milliyet ile başladı. Yavuz Baydar ilk ombudsman olarak adeta ombudsmanlığın ne olduğunu ve nasıl yapılması gerektiğini gösterdi. Faruk Bildirici Hürriyet’te ombudsmanlık yapmaya 2010 yılında başladı. Ben 2012 yılında KKTC’de Yenidüzen gazetesinde ombudsman olarak değerlendirmeler yapmaya başladığımda hem Baydar’ı hem de Bildirici’yi kendime örnek almıştım. Zorlandığım zamanlarda kendilerinden görüş istedim. Bazen de onlar benim görüşlerimi sordu. Bugün dört gazetede (Hürriyet, Sabah, Milliyet, Cumhuriyet) ombudsman var ve ben her hafta ombudsmanların yazılarını ilgiyle takip ediyor ve mümkün olduğunca da bu yazıları sosyal medya üzerinden paylaşıyorum, öğrencilerime de ombudsmanları takip etmeleri için öneriyorum.