Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2004, Ankara: Phoenix Yayınevi
Title: The German Struggle with Britain in Gaining Influence in the Ottoman Empire, 1890-1914. With the unexpected defeat of the Ottomans in the Russo-Ottoman War of 1877-78, the Russians became a threat for both the Mediterranean Sea and the Persian Gulf. Thereupon, England, who defended her interests in the east by maintaining the Ottoman integrity, gave up her traditional policy and relied on his own naval power for preserving her interests in this region. Moreover, she also settled in Cyprus to establish a naval base and occupied Egypt. By the participation of England in the share out of the Ottoman territories, the Ottomans sought for a new European ally and decided on Germany, who did not have any territorial designs on the Ottoman Empire. Besides Weltpolitik, the increased German commercial and political influence in the Ottoman Empire raised mainly the English reaction. The concession of the Bagdad Railway, which will threaten the English route towards India, augmented the tension between Germany and England. Just before the First World War, England and Germany came to an agreement on the construction of the Bagdad Railway by recognizing each other’s interests in the region. But the conflict between the two blocks, which was formed because of conflicting and shared interests, resulted in a great war in 1914, which ended up with the dissolution of both the German and the Ottoman Empire.
2005 •
Title: The Germano-British Struggle in "the Middle East" Before the First World War. In the past, “the Middle East” has always been the scene of struggles according to the times’ parameters, due to its rich water sources, fertile soils, strategic position, and again rich underground resources. Before the First World War, the important actors of this struggle in this region were Britain and Germany. Since this territory was under the Ottoman rule, the struggles’ course was usually determined by the Ottoman Empire. However, fought in the same coalition, when the Ottoman Empire and Germany were defeated in the war, the British dominated the Middle East. Today, although the actors and parameters have changed, the region is still a place for serious conflicts.
Tarih ve Gelecek Dergisi
I. Dünya Savaşı Öncesinde Osmanlı Devleti Ve İran’ın Almanya’yı Üçüncü Güç Olarak Görme Politikaları2019 •
19. yüzyıl, Avrupalı Emperyalist devletlerin tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da tekel kurmak istedikleri bir dönemdir. Bu yüzden Osmanlı Devleti ve İran’ın üzerlerine yoğun biçimde yüklendikleri bir yüzyıl olmuştur. Özellikle dünya liderliğini oluşturmaya çalışan İngiltere ve ona 19. yüzyılda rakip olarak ortaya çıkan Almanya ile arasındaki rekabetin ağırlıklı sahası Orta Doğu olmuştur. Osmanlı yönetiminin bu durumda gördüğü çıkış yolu, kendisini sıkıştıran İngiltere ve Fransa ile Rusya’nın emellerinden olası Alman ittifakı sayesinde kurtulma ümididir. Bu sırada Osmanlı üzerinde nüfuz hesapları olan Almanya, üçüncü güç olarak davet edilme planları ile Osmanlı ülkesinde bir hayranlık oluşturmayı başarmıştır. Bu dönemde İran’ın da İngiltere ve Rusya ortaklığı yüzünden bir üçüncü güç arayışı söz konusudur. İngiltere ve Rusya baskısı altındaki İran devleti, bir çare olarak Almanya’nın dostluğunu görmektedir. Almanya, Osmanlı Devleti üzerindeki projelerini İran’a kadar genişletmeyi düşündüğünden, bu ülkede de bir Alman etkisi oluşturmaya gayret etmiştir. Ülkelerini İngiliz ve Rus nüfuzundan kurtarmak isteyen İranlı yöneticiler ve İran kamuoyu böyle bir müttefikliğe sıcak bakmışlardır.
2020 •
Abstract Turkish-British diplomatic relations, which officially started in the 16th century, have been continuing until the present day. This long process can be evaluated in three main periods. In the first period, friendly relations developed between the two countries and Britain obtained some commercial privileges. Spain, perceived as a threat, played a role in the rapprochement of the two countries. In the second period, Britain tried to protect Ottoman Empire against Russian threat. Tsarist Russia brought the two countries closer. In the 18th century, Russia clearly demonstrated its opposition to Britain by supporting America’s war of independence and signing a trade agreement with France in 1787. Seeing Russia’s efforts to land in the Mediterranean and its influence over the Balkans, Britain perceived Russia as a threat to its economic and political power. Britain supported Ottoman Empire against Russia and tried to keep Russia in the north line of the Black Sea. Protection policy was continued by members of the Conservative Party until the middle of the 19th century. In the third period, the Ottoman Empire was declared an enemy country due to changing political views. This process began in 1875 as result of the black propaganda of the Liberal Party. The two countries have now moved away from a common interest-centred foreign policy and entered a period of conflict-based diplomatic relations. Balkan, Armenian, Egypt issues, the efforts of obtaining Turkey’s Middle East territories and finally The First World War emerged as the two countries’ conflict areas. In this article, the Turkish-British relations in the Ottoman period will be analysed and the diplomatic relations of the two countries will be evaluated from a panoramic perspective. Key words: Ottoman Empire, British Empire, Anglo-Turkish Relations
Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi
BAĞDAT DEMİRYOLU PROJESİ ÜZERİNDEN ALMANYA'NIN BARIŞÇIL NÜFUZ ETME STRATEJİSİNE DAİR OKUMA* A Reading on Germany's Peaceful Penetration Strategy through the Baghdad Railway Project2020 •
Almanya’nın 1871 yılında siyasi birliğini geç tamamlamasının en önemli sonucu, sömürgecilik yarışına da gecikmeli olarak katılması olmuştur. Sömürgecilik yarışına dahil olduktan sonra ise Almanya, Ortadoğu’ya ulaşmayı amaçlamıştır. Almanya’nın Ortadoğu’ya ulaşarak İngiliz nüfuz alanına yönelik bir strateji geliştirmesi, büyük güçler arasındaki rekabeti arttırmış ve Birinci Dünya Savaşı’na giden kutuplaşmayı hızlandırmıştır. Bu süreçte Almanya, Birinci Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri’ni de oluşturacak olan bir bloklaşmanın tarafı olan devletlerin toprakları üzerinden geçecek şekilde, Berlin-Bağdat Demiryolu Hattı’nın inşa edilmesine öncelik vermiştir. Bu çalışmada da Bağdat Demiryolu Projesi, tarafların beklentileri doğrultusunda incelenmektedir.
2014 •
Ottoman Empire also wanted to benet from this boon of the modern world with becoming widespread of the railway. It was thought that the economy could be recovered and the provincial authority would be strengthened thanks to the railway as well. Since Ottoman Empire didn’t have enough fund and knowledge to carry out the railway projects, it had to appeal to European states to have the railway built. e states which had the railway technology found favourable the idea of creating lines on the lands of Ottoman Empire. By the virtue of these lines, they aimed to make the access to raw materials easy and to set up open markets which they could reach easily for their productions. e Project of Baghdad Railway had importance for both Ottoman Empire and European States because of the reasons that we mentioned above. e strife of having the privilege occurred among England, France and Germany. America also began to be interested in Anatolia during this strife. is country later had a seriou...
Sykes Picot’un Yüzüncü Yılında Türkiye ve Ortadoğu Uluslararası Sempozyumu (ISBN: 978-605-9443-21-0)
Sykes Picot’ta Kırmızı Bölgenin İngiltere İçin Önemi2018 •
Sykes-Picot anlaşmasında İngiltere’nin doğrudan hâkimiyet alanı olarak belirlenen “Kırmızı Bölge” küresel çaptaki İngiliz İmparatorluğu’nu büyütmek ve varlığını güçlendirmek için kritik öneme sahipti. İngiltere, her ne kadar savaş öncesinde bölgede ekonomik ve siyasi açıdan etkin bir nüfuz alanı yaratmışsa da, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile karşı karşıya gelmesiyle beraber yeni bir projeyi uygulamaya koymuştur. Projede savaş sonrası dönem için bölgede artık Osmanlı egemenliğine yer yoktu. İngiltere, çıkarlarını doğrudan ilgilendiren toprakları artık tamamen kendi kontrolüne ve hatta gerekirse doğrudan idaresi altına almaya karar vermişti. Sykes-Picot, uygulamaya konulan bu projenin sadece ilk ve başlangıç safhasına ait bir anlaşmadır. Savaş halen devam ettiğinden ve gelecekte olacaklar tam olarak öngörülemediğinden, İngiltere açısından kesin ve nihai bir nitelik taşımamaktadır. İngiltere’nin Ortadoğu’da nüfuz ve hâkimiyet alanı olarak düşündüğü topraklar aslında Sykes-Picot’ta belirtilenden çok daha geniş bir bölgeyi içine almaktaydı. Ancak bunu savaşın en kritik döneminde müttefiklerine kabul ettirmek şöyle dursun, sunması bile mümkün olamazdı. Bu nedenle kendi projesi doğrultusunda, fakat bu aşamada çıkarlarına en az zarar verecek tavizlerle Osmanlı Devleti’nin topraklarını müttefikleriyle beraber uzlaşarak paylaşmaya mecburdu. Sykes-Picot gizli anlaşması bu mecburiyetin resmiyete konulan ilk ürünlerinden birisiydi. İngiltere, şüphesiz Sykes-Picot dâhil olmak üzere müttefikleriyle beraber Osmanlı Devleti’ni paylaşım anlaşmalarını imzalarken, gelecekteki koşulların ve konjonktürün kendi lehine olarak revizyonlara izin verebileceğini hesap etmekteydi. Bir başka deyişle, İngiltere, Fransa ile Sykes-Picot anlaşmasını yaparken verdiği tavizlerin en azından bir bölümünü savaş sonrası dönemde oluşacak uygun ortamda telafi etmeyi planlıyordu. Nitekim Musul vilayeti ve Filistin bölgesi için bunu başaracaktır.
Demir yolunun yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte Osmanlı Devleti de çağdaş dünyanın bu nimetinden faydalanmak istemiştir. Demir yolu sayesinde ekonomisini düzeltebileceği gibi, taşradaki otoritesini de kuvvetlendirebileceğini düşünmektedir. Kendisinin demir yolu projelerini hayata geçirmek için yeterince sermaye ve bilgi birikimine sahip olmaması, bu konuda Avrupalı devletlere başvurmasını zorunlu kılmıştır. Demir yolu teknolojisine sahip devletler, Osmanlı toprakları üzerinde hatlar oluşturma düşüncesine olumlu yaklaşmışlardır. Bu hatlar sayesinde ham maddeye ulaşımlarını kolaylaştıracakları gibi, üretimleri için de kendilerine kolay ulaşabilecekleri pazarlar açmayı hedeflemişlerdir. Bağdat Demiryolu Projesi, yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı hem Osmanlı hem de Avrupalı devletler için önem arz etmektedir. İngiltere, Fransa ve Almanya arasında imtiyazı elde etme mücadelesi yaşanmıştır. Bu mücadele arasında Amerika Birleşik Devletleri de Anadolu’ya ilgi duymaya başlamıştır. İlk olarak misyonerler aracılığı ile tanımaya başladığı Anadolu’da daha sonraları konsolosluklar açarak ciddi bir teşkilatlanmaya gitmiştir. Konsoloslarının verdiği raporlarla Anadolu’nun yer altı ve yer üstü zenginliklerinin haberdar olmuştur. Henry M. Jewett, Amerika Birleşik Devletleri’nin Sivas Konsolosudur. Bağdat Demir Yolu Projesi ortaya çıktığında ülkesi, kendisinden hattın geçeceği yerlerle ilgili bir rapor istemiştir. O da Bolu’dan başlayarak Bağdat’a kadar demir yolunun geçme ihtimalini yüksek gördüğü önemli yerleşim merkezlerini, yer altı ve yer üstü kaynakları açısından incelemiş ve ülkesine bir rapor hâlinde sunmuştur. Bu merkezlerdeki yer altı ve yer üstü zenginlikleri, ticaret olanakları ve nüfusları ile ilgili istatistikler de raporda yer almıştır.
International Journal of Social Sciences
Almanya'nın Doğu Politikasında Balkanlar/Balkans in Germany’s Eastern Policy2020 •
Özet Osmanlı Devleti, XIX. Yüzyıldan itibaren Batılı devletlerin emperyalist politikalarına karşı yalnız kalmış böylece Balkanların önemli bir kısmını kaybetmiştir. Balkanlarda üçü bağımsız biri özerk yeni devletler ortaya çıkmıştır. Batılı devletler bir bütün halinde Osmanlı Devleti aleyhine ittifak etmiştir. Buna rağmen Almanya’nın Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldığına dair yanlış bir algı Türk tarihçiliğinde mevcuttur. Balkan Savaşı öncesi ve savaş sırasında yaşanan gelişmeler ile asker-siyaset ilişkilerinde, Almanya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki olumsuz etkisinin özellikle hiç değerlendirilmediğini görüyoruz. Balkan Savaşı’ndan hemen sonra Almanya ile ilişkiler en üst düzeye çıkarılmış, Liman von Sanders başkanlığındaki askeri misyon 1913 yılı sonlarında İstanbul’a gelmiştir. Bu askeri misyon Osmanlı Devleti’ni yaklaşmakta olan Dünya savaşına hazırlamıştır. Osmanlı askeri erkânı, Almanya’nın etkisine girmiştir. Helmut von Moltke ile başlayan ve Colmar von der Goltz ile devam eden Alman askeri ve siyasi misyonunun amacı Osmanlı ordusunda Alman sistemini kurmak ve kendi silahlarıyla donatılmış müttefik bir ordu hazırlamaktı. Bu çalışmada Almanya’nın Balkan politikasında Osmanlı Devleti’ni yok sayan bir tutum içinde olduğu ortaya konulmak istenmiştir. Almanya’nın Osmanlı Devleti aleyhine davrandığı tespit edilmiş ve Balkanların kaybedilmesindeki etkisi gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Almanya, Osmanlı Devleti, Şark Meselesi, II. Abdülhamid, Balkanlar. Balkans in Germany’s Eastern Policy Abstract Ottoman state had lost a large part of Balkans as a result of being powerless against Western imperial policies in the nineteenth century. Four states, three independent and one autonomous state, had been established in Balkans. It is seen that Western states were allied with each other in Balkan policy against Ottoman State. Nonetheless, there is a misperception in Turkish public opinion about Germany which was that the German friendship has constantly been emphasized. The negative influence of Germany in the developments before and during the Balkan wars and the military-political relations, have never been evaluated. Because right after the war, relations with Germany were increased to the highest level and military mission led by Liman von Sanders arrived in Istanbul in late 1913. This military mission prepared the Ottoman Empire to the upcoming World War I. Ottoman military officials were so much affected by Germany that they eagerly strived to enter the war. The purpose of the German military and political mission starting with Moltke and continuing with Von der Goltz, was to set up the German system in the army and to win an ally equipped with their own weapons. The aim of this study is to show that German adopted a Balkan policy ignoring Ottoman Empire. It is argued that Germany constantly played a double game against Ottoman Empire. The paper shows the role Germany played in losing Balkans. Key Words: Germany, the Ottoman Empire, the Eastern Question, Abdulhamid II, the Balkans.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi , No. 38, March 2008.
İkinci Meşrutiyet ve Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman-İngiliz Nüfuz Mücadelesi2008 •
Türk-İngiliz İlişkilerinin Kopuş Sürecinde Son Aşama (1911-1914), İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Doktora Tezi, İstanbul: 2010.
Türk-İngiliz İlişkilerinin Kopuş Sürecinde Son Aşama (1911-1914)EMPERYALİZM KISKACINDA OSMANLI VE KACAR DEVLETLERİ ÜZERİNDE RUS VE İNGİLİZ PAYLAŞIM PLANLARI: ST. PETERSBURG VE REVAL GÖRÜŞMELERİ (1907-1908)
EMPERYALİZM KISKACINDA OSMANLI VE KACAR DEVLETLERİ ÜZERİNDE RUS VE İNGİLİZ PAYLAŞIM PLANLARI: ST. PETERSBURG VE REVAL GÖRÜŞMELERİ (1907-1908)2021 •
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
1895'te Lord Salisbury'nin Almanya'ya Osmanlı Devleti'ni Paylaşma Teklifi2006 •
SÜVEYŞ KANALI: BÜYÜK GÜÇLERİN ÇATIŞMA ALANI The Suez Canal: A Field of Conflict for Great Powers Tuba ÇINAR
SÜVEYŞ KANALI: BÜYÜK GÜÇLERİN ÇATIŞMA ALANI The Suez Canal: A Field of Conflict for Great Powers Tuba ÇINAR1914’TEN 2014’E 100’ÜNCÜ YILINDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NI ANLAMAK
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SÜRECİNDE MECLİS-İ UMUMİ’DE GÖRÜŞÜLEN BAŞLICA ASKERÎ MESELELER2014 •
Birinci Dünya Savaşı Öncesi ve Sonrasında Türkler ile Büyük Devletlerin Siyasetleri
Birinci Dünya Savaşı Öncesi ve Sonrasında Türkler ile Büyük Devletlerin Siyasetleri2014 •
2007 •
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Atatürk Üniversitesi
Osmanlı Devleti’ndeki İngiliz Ticaretinin Almanya Karşısında Gerilemesi Tartışmaları Bağlamında İstanbul’da İngiliz Erkek Lisesi’nin Kuruluşu2018 •
Türk-Alman İlişkilerine Farklı Disiplinlerden Bakış
Türk-Alman İlişkilerine Farklı Disiplinlerden Bakış- Editör: Mehmet ALTUNKAYA, Kemal DEMİR, Diren ÇAKILCI2019 •
Memleket Siyaset Yönetim
İLK BİRİKİM VE DEVLET GARANTİSİ: OSMANLI'DA DEMİRYOLLARI VE GÜNÜMÜZDE ŞEHİR HASTANELERİ YÖNTEMLERİ2020 •