Hint Ortaçağı’nda Destansı Bir Kahraman:
Prithviraj Çavhan 1
Vural ÖNTÜRK 2
Başvuru Tarihi: 18.02.2023
Kabul Tarihi: 27.04.2023
Makale Türü: Araştırma Makalesi
Öz
Prithviraj ya da Müslüman tarihçilerin ifadesi ile Ray Pithora, Kuzey Hindistan’ın Racastan Bölgesi’ne dâhil
Ecmir, Sambar ve Delhi’de hüküm süren Çavhan Hânedanı’nın otuz ikinci hükümdarıdır. Bu hükümdarın
hayatı ve siyasî faaliyetleri hususunda Farsça, İngilizce ve Hintçe kaynaklarda bilgiler bulunmaktadır.
Çalışmanın temel amacı özelde Prithviraj Çavhan’ın genelde ise Çavhan Hânedanı’nın siyasî durumunu ortaya
çıkarmaktır. Bu minval üzere ilk olarak Prithviraj’a ve Çavhanlara dair bilgiler ihtiva eden eserler toplanıp tasnif
edilmiştir. Bilhassa Hintçe eserlerin kendilerinden ziyade İngilizce tercümelerinden istifade edilmiştir. Bahse
konu hükümdarın Gurlularla ilişkileri hususunda ise Müslüman tarihçilerin devreye girdiği müşahede
edilmektedir. Bu sebeple konuyla alakalı bilgiler sunan Farsça kaynaklar tespit edilerek ilk olarak bu eserlerin
tercümesi yapılmıştır. Akabinde hem Farsça hem İngilizce hem de çok kısıtlı da olsa Türkçe kaynaklardan elde
edilen bilgiler mukayeseye tabi tutularak çalışmanın şekli ortaya çıkarılmıştır. Çalışmanın giriş kısmında
Çavhan Hânedanı’nın genel durumu ile alakalı bilgiler sunulmuştur. Sonraki süreçte Prithviraj Çavhan’ın
dünyaya gelişi, eğitimi ve ilk gençlik yılları üzerinde durulmuştur. Son olararak Prithviraj’ın siyasî faaliyetleri,
savaşları ve ölümü anlatılarak çalışma sonuçlanıdırlmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çavhan Hânedanlığı, Delhi, Ecmir, Sambar, Prithviraj
Atıf: Öntürk, V. (2023). Hint Ortaçağı’nda destansı bir kahraman: Prithviraj Çavhan. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 23(2), 423-436.
1
2
Bu çalışma etik kurul izin belgesi gerektirmemektedir.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, vuralonturk@yyu.edu.tr, ORCID: 0000-0003-2132-0305
Bu eser Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
423
An Epic Hero in the Indian Middle Ages: Prithviraj Çavhan
Vural ÖNTÜRK 3
Submitted by: 18.02.2023
Accepted by: 27.04.2023
Article Type: Research Article
Abstract
Prithviraj, or as Muslim historians call Ray Pithora, was the thirty-second ruler of the Chauhan dynasty, which
ruled over Ecmir, Sambar, and Delhi, in the Rajasthan Region of Northern India. There is information about the
life and political activities of this ruler in Persian, English and Hindi sources. The main purpose of the study is to
reveal the political situation of Prithviraj Chauhan in particular and the Chauhan Dynasty in general. In this
way, firstly, the works containing information about Prithviraj and Chauhans were collected and classified. In
particular, English translations of Hindi works were used rather than themselves. It is observed that Muslim
historians got involved in the relations of the aforementioned ruler with the Ghurids. For this reason, Persian
sources providing relevant information were identified and these works were translated first. Subsequently, the
form of the study was revealed by comparing the information obtained from both Persian and English and, albeit
very limited, Turkish sources. In the introduction part of the study, information about the general situation of
the Chauhan Dynasty is presented. In the next process, Prithviraj Chauhan’s birth, education and early youth
years were emphasized. Finally, the study was concluded by explaining the political activities, wars and death of
Prithviraj.
Keywords: Chauhan Dynasty, Delhi, Ajmer, Sambar, Prithviraj
3
Van Yüzüncü Yıl University Faculty of Literature Department of History, vuralonturk@yyu.edu.tr, ORCID: 0000-0003-2132-0305
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
424
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Giriş
Gucar Racputlarından olup kökeni hakkında farklı görüşler ileri sürülen Çavhan Hânedanı (VI-XII. yy.),
Ortaçağ Hindistan tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kuzey Hindistan’ın Racastan Bölgesi’nde4 ortaya çıkan
bu hânedanın tam olarak hangi soya mensup olduğu bilinmemektedir (Shukla, 1978, s. 162). Bu husustaki
çalışmalara, Hint mitolojisinden elde edilen bilgiler ışığında yorumlar getirilmeye çalışılsa da bu yorumların
tam olarak bir gerçeklik payı yoktur. Tanınmış Racastanî ozanları Orta-Batı Hindistan’ın Malva Bölgesi’nde
IX-XIV. yüzyıllar arasında hüküm süren Paramaralar, VIII-XI. yüzyıllar arasında Kannauc merkez olmak
üzere Kuzey Hindistan’ın büyük bir bölümünü kontrol altında tutan Pratiharalar ve VI-XII. yüzyıllar arasında
Orta ve Güney Hindistan’da varlığını devam ettiren Çalukyalar gibi Çavhanları da ateşten doğmuş, yani
Agnikula (Agni: Ateş-Agnikula: Kutsal ateş çukuru) kültürünün bir mensubu olarak kabul etmektedirler
(Kulke-Rotermund, 2003, s. 117; Şencan, 2022, s. 17). Çavhanların mitoloji ile iç içe geçmiş ortaya çıkma
efsaneleri şöyledir: Visvamitra, Gautama, Agastya ve bunlar gibi diğer Hindu bilgeler Racastan Bölgesi’nde
bulunan Abû Dağı’nda büyük bir kurban kesme töreni yaparak Tanrılarına olan sadakatlerini takdim
ediyorlardı. Ancak mutat olarak gerçekleştirilen bu ayinlerden iblisler hoşlanmıyordu. Çavhan liderinin ortaya
çıkacağı son ayinde iblisler kesilen kurbanın üzerine et, kan, kemik, idrar ve onu kirletecek başka şeyler
fırlattılar. Bunun üzerine Tanrı Vasista, bilgeleri bu sıkıntıdan kurtarmak için Çalukya, Parihar ve Paramara
gibi savaşçılar yarattı. Ancak bunların hiç birisi iblislerin üstesinden gelemedi. Bu nedenle Vasista yeni bir
çukur kazdı ve kesilen kurbanların kanlarının oraya dökülmesini istedi. Nihayet adak adama işlemi sona
erdiğinde bu çukurdan dört kollu, iri yapılı, kırmızı tenli, kırmızı yüzlü ve bütün ellerinde silahlar taşıyan birisi
ortaya çıktı. Bilgeler ona Çavhan adını verdiler. Çavhan, Tanrı Asapuri’nin yardımıyla savaşçı iblisleri yenilgiye
uğratarak onları cehennemin en alt bölgelerine sürdü. Bir süre sonra da Abû Dağı’nın kuzey taraflarına giderek
kendi hânedanını kurdu (Sharma, 1959, s. 3-4). Bu mitolojik anlatıyı, birbirinden biraz farklı olmakla birlikte
konuya ilgi duyan başkaca tarihçilerin eserlerinde de görmek mümkündür (Tod, 1920, s. 114; Tripathi, 1942,
s. 333; Somani, 1981, s. 1).
İlk Çavhanlar, Abû Dağı’nın kuzey taraflarına gittikten sonra burada yaşayabilecekleri yeni şehirler imar
etmeye başladılar ki bunların başında Sambar şehri gelir (Dhondiyal, 1966, s. 32). Sambar, Ecmir’i de kapsayan
büyük Racastan eyaletinin doğu kısımlarına denk gelmektedir ve muhtemelen M.S. VI. yüzyılda kurulmuştur.
Esasen bu şehirden ötürü Çavhanların kurmuş oldukları devlet, Çavhan Sambar Devleti olarak da anılır (Smith,
1908, s. 356; Bayur, 1987, s. 256). Bunun yanı sıra yine Ortaçağ Racastan Bölgesi’nde bulunan Ananta eyaleti
de Çavhanların eski iktidar bölgesi olarak bilinir (Sharma, 1959, s. 11).
Çavhanların tarihî kişilik sayılabilecek ilk hükümdarları, Tanrıların kutsadığına inanılan Vasudeva’dır. Onun
551 yılında hânedanın başında olduğu ve Sambar’da küçük bir hânedanlık kurduğu bilinmektedir. Bu
hânedanın şöhretinin artması ise VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlarına tesadüf etmektedir. Nitekim
zikredilen tarih aralıklarında Çavhan hükümdarı olarak görülen Ajairaj, Ecmir şehrini kurarak hânedanın
topraklarına dâhil etmiştir (Bhandari, t.y., s. 103). İyi bir okçu ve aynı zamanda bir savaşçı olduğu bilinen
Ajairaj’a, Ecmir halkı Ajairaj Baba lakabını vermiştir. Günümüzde hâlâ yılın belli bir zamanında Ecmir’in
kuruluşuna ve kurucusuna ithafen panayırlar düzenlenmektedir. Bu panayırlar Ajairaj’ın öldüğü söylenen ve
kendi adına olan Ajairaj Vadisi’nde gerçekleştirilir (Sharma, 1959, s.40; Bilas Sarda, 1941, s. 137-138).
XII. yüzyılın başlarına gelindiğinde ise Ajairaj II, Çavhanların merkezini Ecmir şehrine taşımıştır (Singh, 2019,
s. 4). Çavhan tarihinin en önemli hükümdarlarından birisi de 1153-1164 yılları arasında tahtta kalan
Bisaladeva’dır. İyi bir savaşçı olmasının yanı sıra başarılı bir edebiyatçı, bilim adamı ve şair olarak tasvir edilen
Bisaladeva döneminde, Çavhanlar Kuzey Hindistan’ın önemli bir şehri olan Delhi’yi Pratihara Hânedanı’na
bağlı Tomara boyundan, savaşarak ele geçirdiler (Kulkarni, 1966, s. 204). Ancak daha sonra Tomaraların,
4
Günümüz Kuzey Hindistan’ında Bikaner, Ecmir, Jaipur, Jodpur, Kota ve Utaipur gibi büyük yerleşim yerlerini içerisinde barındırıp kralların ülkesi
manasına gelen Racastan Bölgesi Ortaçağlarda da batıdan İndus Nehri, doğudan Bundalkent, kuzeyden Sütlec Irmağı ve güneyden Vindhaya Dağları
ile çevrili alanı kapsamaktaydı. Ayrıca Büyük Tar Çölü de Racastan Bölgesi’nin önemli bir kısmını oluşturmaktaydı (Tod, 1920, s. 1).
425
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Çavhanların vassalı olarak Delhi’yi yönetmelerine izin verildi. Yine onun döneminde Nadol, Pali ve Jalor ele
geçirilen şehirler arasındaydı. Bu dönemde Çavhan toprakları Himalaya Dağları’ndan Dekken’deki5 Vindhaya
Dağları’na kadar uzanmaktaydı (Prasad, 1927, s. 8-9; Chandra, 2014, s. 63).
Prithviraj’a geçmeden önce bahsedilmesi gereken önemli bir Çavhan hükümdarı da onun babası
Somesvara’dır. İlk gençlik yıllarını Gujarat’ta geçiren Somesvara’nın evliliği de 1161 yılında bu şehirde iken
gerçekleşti (Somani, 1981, s. 27). O, Kalaçuri hükümdarı Achala’nın kızı Karpuradevi ile evlenmişti. Bu
evlilikten Prithviraj ve Hariraj adında iki oğlu olmuştu, her ikisi de Gujarat’ta dünyaya gelmişti. Büyük bir
cesarete sahip olduğu söylenen Somesvara, 1169-1177 yılları arasında tahtta kalmış ve bu süre zarfında hem
Gücerat’taki yerel hânedanlarla hem de Çalukyalarla çeşitli savaşlara girişmişti. Bu savaşlarda başarılı olsa da
asıl şöhretini yaptırmış olduğu tapınaklara borçluydu. İlk olarak babasının adına inşa ettiği bir kasabada beş
tapınak yaptı (Sharma, 1959, s. 69). Bu tapınakların birisinin önünde de babasını at sırtında olarak betimleyen
bir heykel vardı. Ecmir şehri, içerisinde yükselen bu tapınaklar sayesinde Hindistan’ın tapınakları ile ünlü
Meru şehri ile rekabet eder hale geldi. Somesvara’nın ayrıca Ecmir’in dokuz mil kuzeydoğusunda bulunan
Gauknak’ta da çok sayıda tapınak inşa ettirdiği bilinmektedir. 1177 yılında öldüğünde, oğlu Prithviraj Sambar,
Ecmir ve Delhi şehirlerinin hükümdarı olarak tahta çıktı (Bilas Sarda, 1941, s. 145-146).
Prithviraj’ın Dünyaya Gelişi ve İlk Gençlik Yılları
Rajputların son büyük hükümdarı olup (Panagariya-Pahariya, 1947, s. 40) yiğitliği, aşk hayatı ve savaşçılığı
hâlâ Kuzey Hindistan’da coşkulu bir şekilde söylenen ve hatta hayatı üzerine sinema filmleri çekilen Prithviraj
(Prasad, 1927, s. 9; Tripathi, 1942, s. 335), Hint takvimine göre 1223 yılının Jyestha ayının 12’sinde dünyaya
gelmiştir. Bu takvimin miladi olarak karşılığı 19 Mayıs 1166’ya tekabül etmektedir (Singh, 2019, s. 7). Hint
kahramanlık destanlarından birisi olan Prithvirajavijaya’dan elde edilen bilgilere göre Prithviraj’ın annesi
Karpuradevi 1222 yılında (M. 1165) Mars’ın Oğlak’ta, Satürn’ün Kova’da, Venüs’ün Balık’ta, Güneş’in Koç’ta,
Ay’ın Boğa’da ve Merkür’ün İkizler’de olduğu çok hayırlı bir zamanda hamile kalmıştı. Somesvara 1177 yılında
öldüğü zaman Prithiviraj henüz 11 yaşındaydı. Onun ve kardeşi Hariraj’ın yetişmelerini anneleri Karpuradevi
üstlenmek zorunda kalmıştı. Prithviraj, Sambar ve Delhi de topraklarına dâhil olmak üzere Ecmir’de tahta
çıktığında (C.C.W., 1904, s. 9) devletini yönetecek bilgi ve beceriye sahip değildi (Somani, 1981, s. 28; Sharma,
1959, s. 72). Bu sebeple Çavhan Hânedanı 1779 yılına kadar Karpuradevi’nin yönetimi altında kaldı. Bu süre
zarfında Karpuradevi’ye, son derece hayırsever bir kişilik olarak tasvir edilen ve hânedan için hiçbir
fedakârlıktan çekinmeyen amcası Bhuvanaikamalla ve kocası döneminde de önemli devlet kademelerinde
görevlendirildiği bilinen Kadambavasa yardım etmişti. Kadambavasa aynı zamanda Prithviraj’ın eğitiminden
de sorumluydu ve Prithviraj’ın sonraki dönemleri dikkate alındığında son derece iyi bir eğitim aldığı sonucuna
varmak mümkündü. Karpuradevi’nin iki yıllık naibliği döneminde Ecmir’in oldukça mamur bir hale getirildiği
bilinmektedir. Anlatılana göre Ecmir’de o kadar çok ağaç vardı ki güneş yeryüzünün sadece onda birini
görebilmekteydi. Ayrıca yine Karpuradevi döneminde ülke nüfusunun da çok yoğun olduğu bilinmektedir. O,
kendi adına bir de kasaba inşa ettirmiştir (Sarda, 1941, s.146).
Bu arada Prithviraj’ın eğitimine devam edilmekteydi. Onun gerçek bir hükümdar olarak yetiştirilebilmesi için
her türlü gayret sarf ediliyordu. Ecmir, dönemin kültürel açıdan önde gelen şehirlerinden birisi olduğu için
Prithviraj açısından oldukça elverişliydi. Genç prensin kötü ruhların etkisinden kurtulması için de boynuna
kaplan pençesi ve Tanrı Vişnu’nun on figürünü içeren bir tılsım takılmıştı. Prithviraj eğitim sürecinde altı dil
öğrenmişti. Her gün düzenli olarak eğitimlerine devam eden Prithviraj at biniciliği, ok atmayı ve avlanma
becerisini de iyi derecede edinmişti (Somani, 1981, s. 29).
5
Dekken kuzeyde Narbada Nehri, batıda Umman Denizi, doğuda Bengal Körfezi, güneyde ise Tungabhadra Nehri ile çevrilidir. Dekken platosu
Maharaştra, Karnatik ve Telangana olmak üzere üç bölgeye ayrılmaktadır (Oruç, 2022, s.229).
426
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Günümüzde Prithviraj’ın destansı kahramanlıkları için en önemli kaynaklardan birisi olan Prihviraj-Raso’nun
yazarı Chand Bardai (1165-1192), aynı zamanda saray şairiydi. Muhtemelen o, çocukluğundan beri
Prithviraj’ın yanında kalmış ve ikisi birlikte büyümüşlerdi. Nitekim Chand Bardai ile Prithviraj arasında sadece
bir yaş vardı. Hint edebiyatının en eski şiir kitaplarından birisi olduğu söylenen Prihviraj-Raso altmış dokuz
kitap ve yüz bin kıtadan oluşmaktaydı. Bu eserde Chand Bardai, hamisinin hayatını ve yazdığı dönemin tarihini
aktarmaktadır. Ancak eser, müellifinin 1192’de ölümü üzerine oğlu Jalhan tarafından tamamlanmıştı. Daha
sonra ifade edileceği üzere Gurlu sultanı Muhammed b. Bahaeddin Sâm ile Prithviraj arasında yaşanan Tarain
savaşlarından sonrası için aktarılan hatalı bilgilerin sebebi de büyük ihtimalle buydu (Keay, 1933, s. 12-13).
Chand Bardai’nin saray şairi olmasının yanı sıra Prithviraj’ın özel danışmanı olduğu da bilinmektedir. Öyle ki
genç hükümdar ona sormadan hiçbir karar almıyor ve onu yanından ayırmıyordu. Prithviraj’ın Kannauc
racasının kızıyla olan çetrefilli aşk hayatının bütün detaylarını da Chand Bardai’nin eserinde görmek
mümkündür (Snatak, 1997, s. 142).
Prithviraj’ın Siyasi Faaliyetleri
Tarihler 1179 yılını gösterdiğinde Prithviraj, annesi Karpuradevi ve onun yardımcılarının Çavhan Hânedanı
üzerindeki yönetimine son vererek hâkimiyeti tek başına ele aldı. Prithviraj’ın hükümdarlığı esnasında Çalukya
Hânedanı’ndan Raca Bima II (1178-1240) Gücerat’ta; Çandel Hânedanı’ndan Raca Paramardi (1165-1203)
Bundalkent/Bundalkhant’te; Gahadavala Hânedanı’ndan Raca Cayçend (1170-1774) ise Kannauc’da hüküm
sürmekteydi6. İlerleyen süreçte Prithviraj’ın zikredilen hânedanlarla savaşlara tutuştuğu ve bu savaşlardan
başarı ile ayrılarak Kuzey Hindistan’da hatırı sayılır bir nüfuz elde ettiği görülecektir (Bayur, 1987, s. 257). Belki
de sırf bu yüzden bazı kaynaklarda onun tarihî açıdan çok önemli bir şahsiyet olduğu söylenmekle birlikte
komşu racalıklarla arasının pek de iyi olmadığı sıklıkla ifade edilmektedir (Tripathi, 1942, s. 335; Srivastava,
1959, s. 71).
Prithviraj her ne kadar çeşitli eğitim süreçlerini tamamlayarak hükümdarlığa layık birisi olduğunu kanıtlasa
da onun genç yaşta tahta çıkması ilk etapta Çavhan Hânedanı içerisinde bazı ayaklanmalara sebebiyet verdi.
Anlaşıldığı kadarıyla bu ayaklanmaların ilki geçmişe dayanan hânedan içi bir hesaplaşma niteliğindeydi.
Nitekim genç hükümdarın tecrübesizliğinden istifade etmek isteyerek Ecmir’in Gudapura Kasabası’nı ele
geçiren Nagarjuna adlı prens, aslında Prithviraj’ın bir akrabasıydı. Olayın geçmişi şöyleydi: Çavhanların
otuzuncu hükümdarı Prithviraj II, kendisine muhalefet eden ve Çavhan hükümdarlarının en zengini olan
hânedanın yirmi sekizinci hükümdarı Vigraharaj IV’ün oğullarından Aparagangeya’yı iki taraf arasında
meydana gelen bir savaş esnasında yenilgiye uğratmış ve muhtemelen öldürmüştü. Bundan sonra olay bir
husumete dönüşmüş ve savaştan kurtulmayı başaran Vigraharaj IV’ün diğer oğlu Nagarjuna intikam alacağı
günü sabırla beklemeye koyulmuştu. Somesvara’nın hüküm sürdüğü yıllar, Çavhanlar için oldukça parlak bir
dönemdi. Üstelik Somesvara hem yiğitliği hem de savaşçılığı ile ön plana çıkmaktaydı. Böyle bir zamanda
Nagarjuna’nın isyan çıkararak yeni bir savaşa tutuşması hiç de akıllıca olmazdı. Prithviraj’ın hükümdarlığında
ise Nagarjuna aradığı fırsatı bulduğuna kanaat getirerek harekete geçti ve Gudapura’yı işgal etti (Sharma, 1959,
s. 73; Bilas Sarda, 1941, s. 146). Ram Vallabh Somani bu olayın tarihini 1177-78 yılı olarak vermektedir
(Somani, 1981, s. 39). Ancak başka kaynaklarla desteklenemeyen bu tarihlendirme muhtemelen hatalıdır.
Nitekim zikredilen tarihlerde Karpuradevi yönetimdeydi ve hiçbir kaynak onun döneminde böyle bir
hadisenin cereyan ettiğinden söz etmez.
6
Bu hânedanlar hakkında geniş bilgi için bkz (Sharma, 1947, s. 3-67). Bunların yanı sıra Kuzey Hindistan’ın bir kısmında da uzun zaman önce bölgeye
gelip yerleşmiş olan Arap ve Türk kavimleri mevcudiyetlerini devam ettirmekteydi. Bunlardan Karmatiler, Multan’ı, Gazneliler, Pencap ve Lahor’u,
Sumaralar (muhtemelen Ak Hunların dağılmasından sonra Sind’de kalan küçük bir beylik) ise Sind’i ellerinde tutuyorlardı. Esasen Multan ve Sind
bölgeleri de Gazneli Mahmud zamanında fethedilmiş olmasına rağmen onun vefatından sonra devletin gerilemesi ile birlikte elden çıkmıştı. Gazne
de 1173 yılında Gurlular tarafından ele geçirilmiş (Şemsüddin Muhammed el-Musevî, vr. 326b; el-Bedâunî, 1986, s. 64) ve Gazneli toprakları Kuzey
Hindistan’da Pencap ve Lahor ile sınırlı kalmıştı.
427
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Nagarjuna bu girişiminde yalnız değildi. Anlaşıldığı kadarıyla Çavhanlar içerisinde bazı önemli komutanlar da
genç Prithviraj’ın devleti yönetebileceğine inanmıyor ve bu iş için Nagarjuna’nın daha uygun olduğunu
düşünüyorlardı. Böylece onlar isyancı başını destekleyerek Gudapura’nın alınmasında da önemli rol oynadılar.
Bu haliyle askeri destekli olarak gerçekleşen isyan bir taht mücadelesine dönüştü. Esasen Nagarjuna’nın bu
hareketi Prithviraj’ın askeri alanda da kendisini ispat etmesi için önemli bir fırsattı ve o bu fırsatı ordu
içerisinde bir birliğin sağlanabilmesi için iyi bir şekilde kullanmalıydı. Çok geçmeden Prithviraj fillerle takviye
edilmiş, süvari ve piyadelerden oluşan büyük bir ordu ile harekete geçti. Çavhan askerleri Gudapura’yı
kuşattığında Nagarjuna ailesi ile birlikte kaleye sığınmıştı. Bu savaşı kazanmasının imkânsız olduğunu bilse de
ne kendisinin ne de askerlerinin teslim olmak gibi bir niyeti yoktu. Bu sebeple iki taraf arasında savaş
başladığında Nagarjuna, ilk etapta direnmeyi tercih etti. Fakat çok geçmeden sığınmış olduğu kale Prithviraj
tarafından kuşatılıp askerleri birer birer öldürülmeye başlanınca Nagarjuna kaçmaktan başka bir çare
bulamadı. Oysa askerleri, ordu komutanı Devabhata öncülüğünde savaşmaya devam ediyordu. Bu şekilde
Nagarjuna’nın emrindeki son asker öldürülünceye kadar savaş devam etti. Nihayetinde isyancı birlikler büyük
bir yenilgiye uğratılırken Nagarjuna’nın annesi ve karısı, Prithviraj’ın askerleri tarafından yakalanıp esir edildi.
Genç hükümdarın bu ilk savaşında galip gelmesi öz güvenini arttırmıştı. Öldürülen isyancı askerlerin kesik
başlarının Ecmir Kalesi’nin girişine asılmasıyla da bu durum perçinlenmiş oldu (Sharma, 1959, s. 74; Somani,
1981, s. 39).
Prithviraj’ın bu başarısı ile birlikte Çavhan Devleti içerisindeki huzursuzluklar giderilmiş oldu. Bu aşamadan
sonra Prithviraj’ın komşu devletlerle savaşıp ülke topraklarına katmasının önünde bir engel kalmamıştı. O, ilk
seferini Racastan Bölgesi’nde bulunup Bhadanaka Krallığına bağlı olan Alwar7 üzerine gerçekleştirdi. Esasen
Bhadanaka Krallığı, bu bölgede uzun zamandır varlığını devam ettirmekteydi ve Prithviraj’ın saldırısı
Çavhanlar tarafından Bhadanakalar üzerine gerçekleştirilen ilk saldırı değildi. Daha önce de Çavhan
hükümdarı Vigraharj IV, mezkûr krallık üzerine bir sefer gerçekleştirerek onları yenilgiye uğratmış, ancak tam
olarak boyun eğdirememişti. Prithviraj’ın Alwar seferini ne zaman gerçekleştirdiğine yönelik kesin bir tarih
verilemese de bu hususta 1182 yılından kısa bir süre önce yapıldığı yönünde varsayımlar bulunmaktadır. Tarihi
kayıtlardan anlaşılıyor ki bu saldırıdan sonra Bhadanakalar büyük bir yenilgiye uğratılmıştır. Nitekim sonraki
süreçte Bhadanaka Krallığı’na dair herhangi bir bilgiye tesadüf edilmemektedir (Singh, 1964, s. 165; Sharma,
1959, s. 74).
Bhadanaka Krallığına son verilmesinin ardından Prithviraj, yönünü güneydoğuya çevirdi. Onun hızlı ama
kontrollü yükselişi komşu racalıkların dikkatini çekmekteydi. Öyle ki 1182 yılında gerçekleştireceği
Bundalkent/Bundalkhant seferinde bölgenin sakinleri olan Çandel Hânedanı (IX-XII. yy.) kendisine karşı
Kannauc’da bulunan Gahadavala Hânedanı (XI-XII. yy.) ile iş birliği içerisinde bulacaktı. Çandel Hânedanı
hükümdarları kendilerini “ay ırkının” mensupları olarak addetmekteydiler ve eski zamanlarda Cecakabukti
adıyla bilinen Bundalkent de onların başkentiydi (Dikshit, 1968, s. 5-6). Savaşın sebebine gelince; anlatılana
göre Prithviraj, Racastan’ın Sameta adlı yerleşim yerinden Delhi’ye doğru ilerlerken askerleri Çandellerin
saldırısına maruz kalmış ve Çavhan ordusunun bir kısmı öldürülmüştü. İntikam hırsı ile harekete geçen
Prithviraj, Çandellerin önemli şehirlerinden birisi olan Mahoba’ya geldiğinde Çandel-Gahadavala ittifakına
tanıklık etti. Ancak o yine de saldırıya geçip müttefikleri yenilgiye uğratmayı başardığı gibi Çandel
Hânedanın’ın neredeyse bütün şehirlerini yakıp yıktı. Ardından savaşın önemli kahramanlarından birisi olan
Pajjuna Ray’ı bölgeye tayin ettikten sonra geri dönüp Delhi’ye gitti. Çavhanların Çandel toprakları üzerindeki
hâkimiyeti 1192 yılına kadar devam etti. Anlaşıldığı kadarıyla Prithviraj ile gerçekleşen savaşta kaybedeceğini
anlayıp kaçan Çandel racası Paramardi, onun 1192’de Gurlulara (1157-1216) yenilmesini fırsat bilerek geri
dönüp topraklarına tekrar hâkim olacaktı (Singh, 2019, s.167-169; Smith, 1920, s. 188).
7
Alwar, Rajasthan’ın kuzey doğusunda 27° 4' ve 28° 4' kuzey enlemleri ile 76° 7' ve 77° 13' doğu boylamları arasında yer almaktadır. Günümüz
Hindistan’ının turistik şehirlerinden birisi olan Alwar gezi ve eğlence için tercih edilmektedir. Bkz (Ram, 1968, s. 3; Sharma-Kumar-Sanu-VermaRajput, 2022, s. 336).
428
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Prithviraj’ın diğer bir savaşı Gücerat’ta bulunan Çalukya Hânedanı ile olacaktır. Savaş muhtemelen 1185-1190
yılları arasında gerçekleşmiştir. Çalukyaların tam olarak ne zaman Gücerat’a geldikleri belli olmamakla birlikte
961-1242 yılları arasında bölgede hüküm sürdükleri bilinmektedir (Campbell, 1896, s. 164). Brahmani kökenli
olan Çalukyaların Prithviraj ile çağdaş hükümdarları Bhimadeva II’dir. Ancak bu savaş ile ilgili neredeyse tek
kaynak olduğu söylenen Prithviraj-Raso’nun aktarmış olduğu bilgilere pek güvenilmez. Zira ona göre savaş iki
tarafın Ecmir’in hafif kuzeydoğusunda bulunan Nagor şehrine hâkimiyet kurmak istemesi yüzünde çıkmıştır.
İlaveten düşmanlık Prithviraj değil, babası Somesvara zamanında başlamıştır. Prithviraj döneminde ise
Nagor’da bulunan Çalukya askerleri üzerine bir gece baskını düzenlenmiş ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştır
(Sharma, 1959, s.74). Nagor’un konumu düşünüldüğünde Gücerat’a oldukça uzak bir bölge olması hasebiyle
gerçekten de böyle bir savaşın yaşanması pek ihtimal dâhilinde değildir. Nitekim Gücerat, Ecmir’in güneyinde
yer alırken Nagor, Ecmir’in kuzeyinde, büyük Racastan’nın neredeyse tam ortalarında bulunmaktadır.
Prithviraj kadar olmasa da Kuzey Hindistan tarihinin Ortaçağ kahramanlarının önde gelenlerinden birisi de
Kannauc’da bulunan Gahadavala Hânedanı’nın hükümdarı Cayçend idi. Esasen Cayçend ile Prithviraj teyze
çocuklarıydı. Ama aralarında büyük bir rekabet vardı (Lethbrıdge, 1881, s. 184). Bilhassa Cayçend
Gahadavalalara bağlı olan Delhi’nin Çavhanlar tarafından ele geçirilmesini bir türlü kabullenemiyordu
(Chandra, 2014, s.64). Prithviraj’ı yenilgiye uğratıp tamamen ortadan kaldırmak Cayçend’in dış politikadaki
neredeyse yegâne amacı olmasına rağmen bunu gerçekleştirecek askeri güçten mahrum olması elini kolunu
bağlıyordu. Yine de ele geçirdiği her fırsatta Çavhanların aleyhine tutum sergilemekten vazgeçmiyordu. Mesela
yukarıda da ifade edildiği gibi Prithviraj’ın Çandellerle olan savaşında, ikincisine askeri destekte bulunması
bunun en önemli kanıtıydı. İki taraf arasındaki rekabetin körüklenmesi Cayçend’in gerçekleştirdiği Rajasuya
Yajna töreninde (kralların tanrılarına sunmak üzere gerçekleştirdiği bir çeşit adak adama ritüeli) yaşandı.
Cayçend bu törene Prithviraj’ı da davet etmesine rağmen o, kendisini Cayçend ile eşit hatta ondan daha üstün
olarak gördüğü için reddetti. Ama asıl düşmanlık ve savaş Prithviraj’ın svayamwara8 esnasında Cayçend’in kızı
Prenses Samyogita’yı kaçırıp Kannauc’u işgal etmesi ile gerçekleşti. Cayçend, kızı Samyogita için
gerçekleştirmiş olduğu svayamwaraya Prithviraj’ı davet etmedi. Oysaki Hint geleneklerine görekomşu bütün
krallardavet edilmeliydi. Cayçend bunun çaresini, Prithviraj’ın heykelini yaptırıp sarayın bahçesine koymakta
buldu. Bu şekilde Prithviraj ruhen olmasa da şeklen davete katılmış olacaktı. Oysa Prithviraj ile Samyogita,
Cayçend’in hiç bilmediği büyük bir aşk yaşıyorlardı. Çand Bardai’ye göre bu aşkın habercisi de eğitimli bir
papağandı. Muhtemelen Samyogita bu papağan aracılığı ile Kannauc sarayında kendisi için düzenlenecek olan
Svayamwaradan Prithviraj’ı haberdar etti. Bu arada tören başlamıştı. Nasıl ki Cayçend, Prithviraj’ı davet
etmeyerek geleneklere karşı çıktıysa benzeri bir hareket de kızı Samyogita’dan geldi ve o evleneceği kişiye
takdim etmek üzere hazırlanan çelengi götürüp Prithviraj’ın heykelinin boynuna astı. Tam bu esnada
savaşçıları ile birlikte tören alanını basan Prithviraj, Samyogita’yı alıp kaçırdı9. İlaveten orduları Kannauc
şehrini büyük oranda tahrip etti (Bilas Sarda, 1941, s.147; Sharma, 1959, s. 77; Tripathi, 1942, s.335; Singh,
2019, s. 9). Bu kaçırma olayının 1191’den kısa bir süre önce olduğu tahmin edilmektedir. Gerçekten de
Prithviraj’ın Hindistan geleneklerine bu şekilde aykırı davranması için onun birçok savaşa girmiş ve bu
savaşlardan kendisini kanıtlayarak çıkmış olması gerekirdi. Nitekim öyle oldu. Şimdi iki taraf arasındaki
düşmanlık öyle bir noktaya geldi ki aşağıda göreceğimiz üzere Gurlu sultanı Muizzeddin Muhammed b.
Bahaeddin Sâm’ı Prithviraj ile savaşması ve onu yok etmesi için teşvik eden kişi de Cayçend oldu.
8
9
Svayamvara bir saray evliliği türüydü. Geleneklere göre kral kızının evlenme zamanı geldiğinde komşu kral ve prenslere haber gönderir ve onları
sarayına davet ederdi. En güzel kıyafetler giyinip süslenmiş olan prenses bu krallardan birisini kendisine eş olarak seçerdi. Ayrıca kızını evlendirecek
olan kralın bütün komşu kral ve prensleri davet etmesi gerekirdi. Svayamwara hakkında detaylı bilgi için bkz (Meyer, 1953, s. 78-89).
Ram Vallabh Somani’ye (1981) göre Cayçend kızının Prithviraj’ı seçmesi üzerine büyük bir öfkeye kapılıp onu saraydan çıkararak Ganga Nehri’nin
kenarında ıssız bir yerde bulunan başka bir saraya kapatmıştır. Ancak Somani’nin verdiği bu bilgi konuya ilgi duyan hiçbir tarihçi tarafından
desteklenmemektedir. Bu husustaki ortak kanaat Prithviraj’ın tam da svayamwara esnasında Samyogita’yı kaçırdığı yönündedir (s. 60).
429
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Tarain Savaşları ve Prithviraj’ın Ölümü
Kuzey ve Orta Hindistan’da yukarıda zikrettiğimiz hadiseler cereyan ederken –ki burada sadece olaylara
Prithviraj ekseninden bakılmış olup bu hânedanlıkların birbirileri ile mücadeleleri de söz konusudur- bölge,
Gazneli Sultan Mahmud benzeri başka bir Müslüman hükümdarın fetih hareketlerine tanıklık etmekteydi. Bu
hükümdar Afganistan ile Herat arasındaki dağlık bölgede kurulmuş olan Gurlular Devleti’nden (1157-1216),
Sultan Muizzeddin Muhammed b. Bahaeddin Sâm idi. Gerçi bu yıllarda kendisi henüz hükümdarlık
makamında olmayıp Gurluların payitahtı Fîrûzkûh’ta hüküm süren Sultan Gıyaseddin Muhammed b.
Bahaeddin Sâm’ın hem kardeşi hem de Gazne’deki vekiliydi. Gazne şehrinin Gurluların hâkimiyetine
geçmesinden sonra (İbnü’l-Esîr, 2019, s. 518; Cüzcânî, 1342, s. 358; Mîrhând, 1338, s. 787; Hândmîr, 1333, s.
606; Bayur, 1987, s. 255). Sultan Gıyaseddin, kardeşi Muizzeddin’i bu şehrin yönetimine atamış, o da kısa bir
süre sonra Hindistan seferlerine başlamıştı. Muizzeddin Muhammed’in Hindistan seferleri başkaca
çalışmaların müstakil konusunu teşkil ettiği için burada detayları ile üzerinde durulmayacaktır. Yalnız şunu
bilmekte fayda vardır ki onun 1175 yılında başlatmış olduğu seferler ile birlikte tarihler 1191’i gösterdiğinde
Multan, Gücerat ve Lahor gibi Sind havzasının önemli şehirleri ele geçirilmiş ve hatta Gaznelilerin Lahor
hâkimiyetine de son verilip bu devlet son bakiyeleri ile birlikte tarih sahnesinden silinmişti10.
Yukarıda zikredilen tarih aralıkları, Prithviraj’ın da Kuzey Hindistan’da en faal dönemine denk gelmekteydi.
Onun girişmiş olduğu savaşlar ve elde ettiği başarılar şan ve şöhretini o kadar arttırmıştı ki kuzeyden gelen
tehlikeyi belki de ilk zamanlar çok önemsemedi. Kendisi gücünün doruk noktasındaydı. Ama düşmanı da
öyleydi. Muizzeddin Muhammed’in akınları durmaksızın devam etti ve Sind havzasında son derece iyi bir
yayılma gösteren Gurluların yeni hedefi Delhi oldu. Bu sebeple Muizzeddin Muhammed 1191’de Lahor’dan
güneye doğru ilerleyip ilk olarak Târîh-i Firişte’ye göre racaların payitahtı olan Taberhinde’yi/Bhatinda ele
geçirdi (Esterabâdî, t.y., s. 130). İşte bu aşamadan sonra Prithviraj yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğünün
farkına vardı ve geçmiş düşmanlıkları bir kenara bırakarak ortak düşmana karşı ittifak arayışlarına girdi. Bu
girişiminde de başarılı olan Prithviraj çok sayıda racayı kuvvetleri ile birlikte etrafında toplamayı başardı. Bu
arada Muizzeddin Muhammed, Taberhinde’yi fethettikten sonra buranın yönetimine Kadı Muhammed
Abdusselam Nesâvî Tulekî’yi getirmiş ve 12 bin seçme süvarisini de onun emrine vermişti (Esterabâdî, t.y., s.
130).
Prithviraj, Taberhinde’nin Gurlularca fethinden hemen sonra harekete geçti. Ordusunda 200 bin süvari ve 3
bin fil vardı. Onun ilerleyişinden haberdar olan Muizzeddin Muhammed de karşı harekât başlattı ve iki ordu
Sursuti Nehri’nin kenarında bulunan Tarain Köyü’nde karşı karşıya geldi. Prithviraj sayı üstünlüğünü iyi bir
şekilde kullandı ve Gurlular büyük bir hezimete uğratıldıkları gibi Muizzeddin Muhammed de omuzundan
aldığı bir yara ile savaş meydanından bir Kalaç askerinin yardımıyla güç bela kaçırıldı (Cüzcânî, 1342, s. 399400; el-Bedâunî, 1986, s. 69; Hoca Nizâmüddin Ahmed, 1913, s. 39; Sirhindi, 1931, s. 9; Prasad, 1931, s. 67-68;
Durak, 2000, s. 72-73). Esasen Gurlu ordusunun savaşı kaybedeceği ilk aşamada sağ ve sol cenahın çöküp Hint
ordularının merkeze saldırmaya başlamalarından anlaşılmış, ancak Muizzeddin Muhammed bir akrabasının
da uyarılarına rağmen savaşmaktan geri durmamıştı (Esterabâdî, t.y., s. 131). Prithviraj, bu görkemli
galibiyetten sonra derhal Taberhinde’ye ilerleyerek burasını düşmanının elinden kurtardı. Ancak o,
Muizzeddin Muhammed’in dağılan ordularını takip edip tam anlamıyla yok etme fırsatını elinden kaçırdı.
Aslına bakılırsa bunun için herhangi bir girişimde dahi bulunmadı (Chandra, 2014, s. 69). Belki de böylesine
bir hataya düşmesi kendi sonunu hazırlayan en önemli etmenlerden birisi olacaktı.
Muizzeddin Muhammed’in yenilgisinin ardından bir yıl geçmişti. O, bu süre zarfında bütün mesaisini intikam
hırsı ile yanıp tutuşan yeni ve tam teçhizatlı bir ordu kurmak için harcamıştı. Nihayet hazırlıklar
10
Muizzeddin Muhammed b. Bahaeddin Sâm’ın Hindistan seferleri için bkz. (Haig, 1958, s. 38-73; Öntürk, 2020, s. 119-144).
430
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
tamamlandıktan sonra Gurlu ordusu 1192’de harekete geçti. Türklerden, Afganlardan ve Taciklerden
müteşekkil bu ordu,120 bin kişiden oluşmaktaydı. Muizzeddin Muhammed, ilk olarak bir önceki yıl
fethedilmesine rağmen Birinci Tarain Savaşı’ndan sonra elden çıkan Taberhinde’ye ilerleyip burasını ikinci
defa fethetti. Ardından Kıvamü’l-Mülk Rüknüddin Hamza adlı bir emîrini Prithviraj’a gönderip ondan
Müslüman olmasını istedi. Ancak Prithviraj geçen yıl kazanmış olmasının rehaveti ve ilaveten yeni hazırlanmış
yüz elli raca ve 300 bin kişiden oluşan ordunun vermiş olduğu güvenle bu teklifi sert bir şekilde reddetti.
Bundan sonra iki ordu bir kez daha Tarain’de karşı karşıya geldi. Savaş arifesinde Prithviraj ile birlikte diğer
racaların Muizzeddin Muhammed’e göndermiş oldukları bir mektup dikkat çekicidir. Mektupta şu ifadelere
yer verilmiştir:
“Askerlerimizin cesaretine ve gözlerinle gördüğün Hindistan’ın kazalarından gelen ve gün geçtikçe
artan sayısına yabancı değilsin. Eğer kendi canına acımıyorsan ordundaki askerlere acı. Çünkü onlar
hâlâ mutlu bir yaşam sürebilirler. Senin pişman olup acele bir şekilde tövbe etmen şu an daha iyi bir
çözümdür. Biz sana güvenli bir şekilde geri çekilmen için izin veriyoruz. Ama sen eğer kötü bahtında
kararlıysan, düşman saflarını yaran 300’ü aşkın fillerimizle, ova aşan atlarımızla ve kana susamış
askerlerimizle sabah vaktinde senin hırsına yenik düşmüş askerlerinle çarpışmak için Tanrılarımıza
yemin ettik” (Esterabâdî, t.y., s. 132).
Muizzeddin Muhammed kendisinin geri çekilmek gibi bir yetkiye sahip olmadığını, bunu ancak kardeşi Sultan
Gıyaseddin Muhammed’in emri ile yapacağını ve kendisine gönderilen mektubu sultana iletip haber
beklediğini söyledi. Aslında bu tamamen bir oyalama taktiğiydi. Muizzeddin Muhammed gün doğumuna
yakın bir baskın yapmanın planlarını yapıyordu. Gerçekten de o yapmış olduğu planı henüz güneş doğmadan
uygulamaya koyup Hint ordularını uykudayken yakaladı. O andan itibaren racalar ve askerleri için tam bir
kıyım başladı. Çok geçmeden Prithviraj’ın önderlik ettiği ordu ağır bir hezimete uğratıldı. Prithviraj her ne
kadar canını kurtarmak için savaş alanından kaçsa da Sarsuti Nehri kenarında tutsak edildi. Kısa bir süre sonra
da öldürüldü. Prithviraj büyük bir krallığa sahipti. Elde etmiş olduğu başarılar ile de Çavhan Hânedanı’nın en
büyük hükümdarı olma özelliğini hak ediyordu. Onun döneminde Ecmir, Delhi ve Sambar devletin önemli
merkezleri iken Racastan Bölgesi’nin büyük bir kısmı da hâkimiyet altındaydı. Prithviraj Çandelleri,
Çalukyaları ve Gahadavalaları da yenilgiye uğratmış ve bu hânedanlar üzerinde bir üstünlük kurmuştu. Onun
ölümünden sonra Gurlular kısa süre içerisinde Sursuti, Hansi, Semane, Kuhram ve Ecmir’i fethettiler. Ancak
Ecmir daha sonra Prithviraj’ın oğlu Raca Kuleh’e bırakılıp haraca bağlandı. Bundan sonraki süreçlerde
Gurlular, Sultan Muizzeddin Muhammed b. Bahaeddin Sâm’ın önemli komutanlarından birisi olan Kutbeddin
Aybek önderliğinde Delhi’yi de fethedecek ve Delhi Türk Sultanlığının temelleri yine bu komutan tarafından
atılacaktır (İbnü’l-Esîr, 1987, s. 152; Hândmîr, 1333, s. 607; Fasih Hâfî, 1384, s. 747; Badâunî, 1986, s. 70;
Cüzcânî, 1342, s. 400-401; Durak, 2000, s. 75).
Sonuç
Çavhan Hânedanı, Gucar Racputlarından olup VI. yüzyılda Racastan Bölgesi’nde ortaya çıkmıştır. Bu
hânedanın kökeni hakkındaki bilgiler belirsizliğini korumaktadır. Mitolojik anlatılar Çavhanların Agnikula
ırkına mensup olduğu yönünde bilgiler sunmaktadır. Racastan’ın doğu kısımlarında yer alan Sambar şehri
Çavhanlar tarafından inşa edilmiş ve bu hânedanın ilk başkenti olmuştur. VII. yüzyılın başlarında hüküm
süren Ajairaj tarafından Ecmir şehrinin kurulması ve merkez haline getirilmesi ile de Çavhanların şöhreti
artmıştır.
Çavhan Hânedanı’nın son güçlü hükümdarı Prithviraj’dır. 1166 yılında dünyaya geldiği kabul edilen Prithviraj
oldukça iyi bir eğitim sürecinden geçmiş, siyasî, askerî ve kültürel yönlerini geliştirmiştir. Babası
431
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Somesvara’nın 1177 yılında vefat etmesi üzerine henüz 11 yaşında Ecmir, Delhi ve Sambar’ın hükümdarı
olarak tahta çıkmıştır. Devleti yönetecek bilgi ve tecrübeden yoksun olan Prithviraj’a hükümdarlığının ilk
yıllarında annesi Karpuradevi, babası döneminin ünlü devlet adamlarından Kadambavas ve annesinin bir
akrabası olan Bhuvanaikamalla naiblik etmiştir. O bir sure daha eğitim hayatına devam ettikten sonra 1179
yılında yönetimin kontrolünü tamamen eline almıştır.
Prithviraj 1179-1192 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu sure zarfında komşu racalıklar olan Bhadanaka
Krallığı, Çandel Hânedanı, Çalukya Hânedanı ve Kannauc Hânedanı ile savaşlara girişip bu savaşların
neredeyse tamamında başarılı olmuştur. Bu sebeple o her ne kadar şöhret sahibi bir hükümdar olsa da
komşuları ile arası hiç bir zaman iyi olmamıştır. Prithviraj’ın günümüzde de bir kahraman olarak tanınmasının
ve anılmasının en önemli sebeplerinden birisi onun bir svayamwara esnasında sevgilisi Samyogita’yı kaçırıp
Kannauc’u yakıp yıkmasıdır. Bu hikâyeye Prithviraj temalı neredeyse bütün kaynaklarda tesadüf edilmektedir.
Başka bir sebep ise Müslümanlığa karşı olan düşmanlığıdır. Nitekim bu düşmanlık hissi ile 1191 yılında Gurlu
Sultanı Muizzeddin Muhammed b. Bahaeddin Sam ile ilk karşılaşması olan Birinci Tarain Savaşı’nda onu
yenilgiye uğratmayı başarmıştır. Bu yenilgi ile kendi payitahtı Gazne’ye dönen Muizzeddin bir yıl içerisinde
büyük bir ordu hazırlayarak geri dönmüştür. Prithviraj ise birçok raca ile Muizzeddin’e karşı birlik olmasına
rağmen müttefikler 1192 yılında meydana gelen İkinci Tarain Savaşı’nda büyük bir hezimete uğratılmışlardır.
Esir olarak ele geçirilen Prithviraj kısa bir süre sonra öldürülmüş, toprakları Gurlular tarafından fethedilmiştir.
Kaynakça
Bayur, Y. H. (1987). Hindistan tarihi. (Cilt 1). Ankara: TTK.
Bhandari, S. (t.y.). History of Malva. (Cilt 1). Ajmer Indore: History Publishing House.
Bilas Sarda, D. B. H. (1941). Ajmer: historical and descriptive. Ajmer: Fine Art Printing Press.
C.C.W., (1904). Ajmer Merwara. (Vol. 1-A. Ajmer): Scottish Mission Industries LTD.
Campbell, J. M. (1896). Gazetteer of the Bombay presidency history of Gujarat under government orders. Vol. I.
Bombay: Government Central Press.
Chandra, S. (2014). History of medieval india (800-1700). New Delhi: Orient Blackswan.
Cüzcânî, Ebû Amr Minhâcüddîn Osmân b. Sirâciddîn Muhammed (1342). Tabakât-ı nâsırî. (Cilt 1). Tash. A.
Habibî (Tash.). Kabil: Encümen-i Târîh-i Afganistan.
Dhondiyal, B. N. (1966). Rajastan gazeetteers –Ajmer-. Rajastan: Jaipur.
Dikshit, S.K. (1968). Spot-light on the history of the Chandellas. New Delhi: Shivaji Nagar.
Durak, N. (2000). Hindistan’a kuzeyden yapılan seferler. Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
Yayınları.
el-Bedâunî, Abdu’l-Kadir İbn Mülûk Şah. (1986). Müntehâbü’t-tevârih. S. George ve A. Ranking (İng. Terc.).
Delhi: Renaissance Publishing House.
Esterabâdî, Muhammed Kasım Hinduşah. (t.y.). Târîh-i Firişte. M. R. Nasırî (Musah.). İsfehan: Merkez
Tahkikat Rayane-i Kâime.
Fasih Hâfî, Ahmed b. Muhammed. (1384). Mücmel-i Fasihî. (Cilt 2). M. N. Nasrabâdî (Tash.). Tahran: Esâtir.
432
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Haig, W. (1958). Mu’izz’ud’din Muhammed Bin Sam of Ghur and the earlier slave kings of Delhi. The
Cambridge
History
of
India,
(Cilt
3),
38-73.
Erişim
Adresi:
https://archive.org/details/cambridgehistory035492mbp
Hândmîr, Gıyâsüddîn Hândmîr b. Hâce Hümâmüddin Muhammed b. Hâce Celâlüddin Muhammed. (1333).
Târîhu habibi’s-siyer fî ahbâr-ı efrâd-ı beşer. (Cilt 2). Kitabhâne-i Hayyâm, Tahran.
Hoca Nizâmüddin Ahmed. (1913). Tabakât-ı ekberî. B. De (İng. Terc.). Kalkütta.
İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan İzzüddîn Alî b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî. (2019). el-Kâmil fi’ttârih. (Cilt 9). A. Özaydın (Çev.). İstanbul: Ravza Yayınları.
İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan İzzüddîn Alî b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî. (1987). el-Kâmil fi’ttârih. (Cilt 11). A. Özaydın (Çev.). İstanbul: Bahar Yayınları.
Keay, F. E. (1933). A history of Hindi literature. Calcutta: Y.M.C.A. Press.
Kulkarni, C. (1966). Ancient Indian history & culture, Bombay: Karnatak Publishing House.
Kulke, H. and Dietmar, R. (2003). A history of India. London: Taylor & Francis Group.
Lethbrıdge, R. (1881). A short manual of the history of India. London: Macmillan And Co.
Meyer, J. J. (1953). Sexual lıfe in ancıent Indıa -a study in the comparative history of Indian culture-. New York:
Barnes & Noble, Inc.
Mîrhând, Seyyid Hamîdüddin Muhammed b. Burhânüddin Hâvendşâh b. Kemâlüddin. (1338). Ravzatü’s-safâ
fî sîreti’l-enbiyâ ve’l-mülûk ve’l-hulefâ. (Cilt 4). A. Zeryab (Neşr.). Tahran: İntişârât-ı İlmî.
Oruç, C. (2023). Behmenî sultanlığı bakiyesi üzerine kurulan Dekken sultanlıklarının tarihi kaynakları.
Hindistan’da Kurulan Türk-İslam Devletlerinin Tarihi Kaynakları, C. Oruç (Ed.). İstanbul: Bilgeoğuz
Yayınları.
Öntürk, V. (2020). Gurlu Sultanı Muizzeddin Muhammed b. Bahâeddin Sâm’ın Hindistan seferleri. Apjir,
IV(2), 119-144. Erişim Adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/apjir/issue/56424/740276
Panagariya, B. L. and Pahariya N.C. (1947). Political, socio-economic and cultural history of Rajasthan (earliest
times to 1947). Jaipur: Panchshell Prakashan.
Prasad, I. (1927). History of medieval India. Allahabad: Indian Press.
Prasad, I. (1931). A short history of Muslim rule in India from the conqouest of Islam to the death of Aurangzeb.
Allahabad: Indian Press.
Ram, M. (1968). Rajasthan district gazetteers –Alwar-. Jaipur: Goverment Central Press.
Sharma, D. (1959). Early Chauhan dynasties. Delhi: S. Chan & Co.
Sharma, S.R. (1947). Ancient Indian history and culture. Bombay: Aryabhushan Press.
Sharma, V. R.-Shubham K. S.-Kriti V.-Swati R. (2022). Dimensions of sustainable tourism management: a case
study of Alwar city, Rajasthan, India. Geojournal of Tourism And Geosites, 41(2), 335-342. Erişim Adresi:
https://www.researchgate.net/publication/361645757_DIMENSIONS_OF_SUSTAINABLE_TOURIS
M_MANAGEMENT_A_CASE_STUDY_OF_ALWAR_CITY_RAJASTHAN_INDIA
Shukla, D. C. (1978). Early history of Rajasthan. Delhi: Bharatiya Vidya Prakashan.
Singh, M. (2019). Historical coin of Prithviraj Chauhan. Indian Numizmatic Research Group, n. Page. Erişim
Adresi: https://www.academia.edu/43122371/Historical_Coin_of_Prithviraj_Chauhan
433
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Singh, R.B. (1964). History of Chahamanas. Varanasi: Nand Kishore & Sons Chowk.
Sirhindi, Yahıya b. Ahmed b. Abdullah. (1931). The Tarikh-i mübarakshahi. K. K. Basu (İng. Terc.). Bihar:
Baroda Oriental Institute.
Smith, V. A. (1908). History of India from 600 B.C. to the Mohammadan conquest. Oxford: Clarendon Press.
Smith, V. A. (1920). Ancient and Hindu India being part I of the Oxford history of India. Oxford: Clarendon
Press.
Snatak, V. (1997). Medieval Hindi literature. K. Ayyapa Paniker (Ed.). New Delhi: Sahitya Academy.
Somani, R. V. (1981). Prithviraj Chauhan and his times. Jaipur: Gangapur.
Srivastava, A. L. (1959). The sultanate of Delhi (711-1526 A.D.). Agra: Shiwa Lal Agarwala.
Şemsüddin Muhammed El-Musevî, Kitâb-ı esâhhü’t-tevârih. Turhan Sultan. nr. 224.
Şencan, H. (2022). De’bakam Ademin sözleri. İstanbul: Fesleğenin Ömrü Yayınları.
Tod, J. (1920). Annals and antiquities of Rajasthan or the central and western Rajput states of India. (Cilt 1).
Oxford: Oxford University Press.
Tripathi, R. (1942). History of ancient India, Delhi: Motilal Banarsidas.
Extended Abstract
Purpose
The main purpose of this study is to examine the life and political activities of Prithviraj, the ruler of the
Chauhan Dynasty, who ruled in the cities of Ajmer, Sambar and Delhi in Northern India between 1177-1192.
Questions such as when Prithviraj was born, what kind of education he went through, what his youth was like
and his status after he came to the throne were emphasized. In addition, the political conjuncture of the
Chauhan Dynasty in the relevant period should be revealed. Again, in the case of Prithviraj, the Chauhan
Dynasty is a subject that needs to be studied holistically. There is no independent study on this dynasty,
especially in our country. Existing studies have looked at Northern India from the perspective of the Islamic
world and are insufficient. In this sense, it is a necessity to examine the political formations of North India and
the struggles of Islamic states from the perspective of North India. In addition, issues such as Prithviraj's
relations with neighboring states during his reign, the wars he participated in, and his social status were
included in the study.
Design and Methodology
This is a research paper focusing on a certain part of the history of Medieval India. First of all, a literature
review was made for the subjects of Chauhan Dynasty and Prithviraj, the most famous ruler of this dynasty. In
this sense, the relevant parts of Turkish, English and Persian sources have been identified. In line with the
determinations made in the next stage, the sources were classified according to the way the subject was handled.
First of all, Persian works on the subject were translated within a certain program. The information given by
these works has been compared according to the period in which the authors of the source works lived, the
authenticity of the information they gave and their perspectives on the events. As a result, it was determined
which work gave more accurate information and this information was reflected to the study both in the text
and as a footnote. The subject has been especially included in the works of European authors and various
434
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
articles and books have been written on this subject. All of the studies that could be identified were classified
and translated both chronologically and methodologically. Finally, a limited number of non-detached Turkish
works on the subject were examined in a comparative way. As a result of the classification and evaluations, the
article was started to be written and it was systematically examined. The information obtained from Turkish,
Persian and English works was examined and written comparatively. It has been tried to reach reliable
information by making interpretations rather than reflecting the information in the works exactly. After the
first writing process was concluded, the study was carefully examined and the other dynasties in it were
emphasized. Subjects such as who these dynasties were, when they were founded and in which geographies
they ruled are briefly explained in order to make the reader understand the subject without tiring. In addition,
Prithviraj's relations with neighboring dynasties were also reviewed and written in the second stage. At the last
stage, the article was read from beginning to end, and it was reviewed and concluded.
Findings
Chauhan Dynasty belongs to Agnikula race and was established in Sambar city of Rajasthan Region. It is known
that this dynasty was one of the Gujar Rajputs. After the first Chauhans emerged around Mount Abu, they
came to the city of Sambar and took this place under their rule. The first known ruler of the Chauhans is
Vasudeva. During the reign of Ajairaj, who later came to power and was probably Vasudeva's grandson, the
city of Ajmer was captured and joined the territory of Chauhan. At the beginning of the XII. century, the city
of Ajmer became the capital of the dynasty. During the reign of Bisaladeva, who was on the throne between
1153-1164, Delhi was captured as a result of the war with the Tomara clan of the Pratihara Dynasty.
Before Prithviraj, the Chauhans were under the rule of his father, Somesvara. Somesvara came to the fore with
the temples he had built. On the other hand, Somesvara, who also entered various wars with another dynasty
of the region, the Chalukyas, successfully left these wars.
It is known that Prithviraj was born in 1166. After Somesvara's death in 1177, he ascended to the throne at the
age of 11. However, Prithivaraj, who lacked administrative experience due to his young age, was succeeded by
his mother Karpuradevi and some statesmen. Prithviraj, who went through a very good education process
between 1177-1179, officially ascended to the throne in 1179. Known to have learned six languages during his
education, Prithviraj also improved his horse riding, archery and hunting skills. After coming to the throne,
Prithviraj, who first died against the government and suppressed the rebellion of Nagarjuna, who was a
member of the dynasty, then began to expand his territory.
During this period, Raja Bima of the Chalukya Dynasty in Gujerat; Raja Paramardi of the Chandel Dynasty in
Bundalkent/Bundalkhant; Raja Jaychend of the Gahadavala Dynasty was ruling in Kannauc.
Prithviraj probably made his first attack on the Alwar-based Bhadanaka Kingdom in 1182. After this attack,
the said kingdom was completely destroyed. Prithivraj’s next expedition was on the Chandela Dynasty. The
reason for this war was that Chandelas attacked and inflicted casualties on the Chauhan army during a
campaign. Prithivraj also severely defeated the Chandelas, who made an alliance with the Gahadavala. After
this war, the Chandelas were brought under domination and obeyed. Later, Prithviraj turned towards Kanouj
and kidnapped Samyogita, daughter of King Caychend of Gahadavala, and destroyed the city completely. The
most important battle of Prithviraj was with Muizzeddin Muhammed b. Bahaeddin Sam, who was the head of
the Ghurids, a Muslim state. In the first of the battles, called the Tarain battles, one in 1191 and the other in
1192, although Prithviraj defeated Muhammad b Sam, he was defeated in the second battle. Captured as a
prisoner after the war, Prithviraj was killed a short time later. Although his son Raja Kulah was put in charge
of the Chauhans after his death, the dynasty soon disappeared from the stage of history.
435
AÜSBD, 2023; 23(2): 423-436
Research Limitations
Prithviraj Chauhan has been determined as the central subject of this study. However, since it is a preliminary
preparation, when, where and by whom the Chauhan Dynasty was founded, what its origin is and the
important political processes it went through are explained in the introduction to inform the reader. In
addition, Prithviraj’s political life, his complicated love story and his relations with other states are evaluated
in the light of sources. Chronologically, the main date ranges are 1177-1192. The Indian expeditions of
Muizzeddin Muhammed, who took place towards the end of this process, were briefly mentioned. The battles
of the mentioned sultan with Prithviraj are also described in detail.
Implications (Theoretical, Practical and Social)
The subject studied in this article is basically the political situation of Prithviraj and the Chauhan Dynasty
during his reign. However, the political, religious, social, cultural and economic aspects of the Chauhan
Dynasty, which has existed in a very wide geography for approximately six hundred years, are subjects that
need to be studied. In particular, stone inscriptions, Persian works, English works and Turkish works should
be evaluated comparatively and the Chauhans should be revealed in all aspects. In this sense, not only the
events will be viewed from the perspective of the Islamic world, but also the situations on the Indian side will
be revealed.
Originality/Value
The study was not included in the field of any research in our country. On the other hand, the relations with
the Ghurids remained incomplete in the studies carried out by the orientalists. It has been tried to reach the
real information by revealing the erroneous information given by some legendary information. In this context,
the research can be considered as a work for any researcher who is directly or indirectly interested in the subject
of the study. In addition, the study is expected to arouse the curiosity of researchers about these issues.
Araştırmacı Katkısı: Vural ÖNTÜRK (%100).
436