Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Stratejide her şey basittir; ancak, en basit şey bile zordur. Carl von Clausewitz Sözde kurallara dayalı dünya düzenini ve bu düzenin liderliğini sürdürmek isteyen ABD, üç ayrı cephede mücadele etmek zorundadır.
Hizbullah-İran ilişkileri her ne kadar salt “raison d’État (Ulusal Çıkar)” temelli bir ilişki olsa da “Direniş Ekseni” kavramıyla, üstün bir amaca hizmet eden “kutsal ittifakın” bir parçası gibi manevi değerler ve söylemler üzerinden tanımlanmaktadır. • Hizbullah’ın kuruluş itibarıyla gözlemlenen İran nüfuzu ve inisiyatifi, grubun ilk genişleme ve kurumsallaşma evrelerinden günümüze değin artarak devam etmiştir. İran İslam Devrimi’nin siyasi anlayışının bir yansıması olarak dinî yönetim ile siyasi ve askerî örgütlenmeyi birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak ele alan paradigma aynı zamanda Hizbullah ile İran arasındaki güçlü bağın formülasyonunu da sağlamıştır. • Hizbullah, siyasallaşmasıyla birlikte aynı zamanda Lübnan iç kamuoyuna yönelik sorumluluklarını da artırmıştır. Doğrudan İran güdümünde bir paramiliter örgüt algısını yıkma, sadece mezhep eksenli ve tek bir etnik/dinî grubun sözcüsü olmaya indirgenmiş siyasi söylemi aşma gayreti, Hizbullah’ın İran’la ilişkilerinde göstermelik de olsa otonom bir yapı sergileme ihtiyacını doğurmuştur. • Suriye İç Savaşı, “Direniş Ekseni” için bir dönüm noktası olmuştur. Suriye’nin Lübnan’dan çekilmesi sonrası Batı ile diyalog arayışları, zorunlu olarak İran ile arasına mesafe koymasını ve İran güdümündeki küresel ve bölgesel dış politikasını en azından dengelemesi veya yumuşatması anlamını taşıyordu. İç savaşla birlikte İran kendine göre, müttefiki Suriye’nin yardımına koşarak Direniş Ekseni’ni diri tutmakla kalmadı, aynı zamanda Hizbullah’ın yanı sıra Iraklı, Afgan ve Pakistanlı Şii paramiliter güçleri Suriye sahasına sevk etmekle “Direnişi” pekiştirerek bölgesel nüfuzunu güçlendirdi. Anahtar Kelimeler: İran, Hizbullah, Lübnan, Direniş Ekseni, Suriye İç Savaşı.
• Siyasi suçun genel kabul gören tam ve net bir tanımının yapılamamış olması devletlerin yapısına bağlı olarak siyasi suç içeriğinin değişkenlik göstermesiyle ilgilidir. • Modern dönemde siyasi suç kavramı ilk kez 1906 tarihli Meşrutiyet Anayasası ile İran’ın siyasal yaşamına girmiştir. • 1979 Anayasasında geçen siyasi suç maddesi İran Parlamentosunda birçok kez gündeme gelerek tartışılmış ancak bu suçun mahiyetinin netleştirilmesi konusunda sonuç alınamamıştır. • İran’da Mayıs 2016’da yasalaşan Siyasi Suçlar Kanunu işlenen suçun devlet işlerinin ıslahı amacıyla işlenmiş olması ve anayasal düzenin temellerine zarar vermek amacı taşımaması gibi noktaların tespitini savcı ve yargıca bıraktığı için eleştirilmiştir.
Ortadoğu analiz, 2022
ran 1.648.195 kilometrekarelik yüz ölçümü ile dünyanın en geniş 18. ülkesidir. Kuzeyden Azerbaycan, Ermenistan ve Türkmenistan, doğudan Afganistan ve Pakistan, güneyden Basra ve Umman körfezleri, batıdan da Irak ve Türkiye ile çevrilidir. Hazar denizine 675 kilometre, Umman Körfezi’ne 784 kilometre, Basra Körfezi’ne de 1.259 kilometre uzunluğunda sahili vardır.
III. Hocalı Sempozyumu ve Türk Dünyası Bildiri E-Kitabı, 2019
İran İslam Cumhuriyeti, 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi’nin ardından dış politikada dini söylemleri öne çıkaran bir ülke haline gelmiştir. Bu kapsamda Tahran yönetimi, dış politikasını İslam Devrimi sonrasında üç temel söylem üzerine inşa etmiştir. Bunlardan ilki takrib-i mezahip, ikincisi Şii İslam Dünyası’nın liderliği ve üçüncüsü de ezilen halkların koruyuculuğudur. Nitekim İran, hem İslam Dünyası’ndaki farklı mezheplere takribi mezahip olarak adlandırılan ve mezhepler arası yakınlaşmayı esas alan bir politikayla yaklaşarak tüm İslam Dünyası içerisinde ayrıcalıklı bir konum elde etmeye odaklanmış hem rejim ihracı söylemi üzerinden Şii yayılmacılığına dayalı bir strateji uygulayarak İran’ın Dini Rehberi’nin tüm Şiiler açısından bir siyasi kıble olmasını arzu etmiş hem de farklı dinlere mensup olsa bile ezilen halkların koruyuculuğuna yönelik söylemler geliştirmiştir. Söz konusu dış politika anlayışı ABD ve İsrail karşıtlığı üzerinden anti-emperyalist ve antisiyonist vurgularla süslenmiştir. Ancak İran’ın Ermenistan’la olan dostane ilişkileri, hem Müslüman hem de Şii olan Azerbaycan halkının yanında olmadığını ortaya koymuştur. Dahası Dağlık Karabağ’daki işgal ve Hocalı’daki soykırıma karşı İran’ın uyguladığı politika, Tahran yönetiminin mazlumların yanında olduğu iddiasını da çürütmüştür. Dolayısıyla İran’ın Dağlık Karabağ Sorunu karşısında geliştirdiği politika, ideolojik söylemler üzerinden idealist bir dış politika stratejisi uyguladığını öne süren Tahran’ın aslında son derece realist ve pragmatik bir devlet refleksine sahip olduğunu gözler önüne sermiştir. Elbette tüm bu durum, İran’ın dini söylemlerinin bir retorikten ibaret olduğunu da gün yüzüne çıkarmıştır. Bu bildiride de İran’ın dış politika anlayışındaki pragmatik tutumunu yansıtan en önemli örneklerden biri olan Dağlık Karabağ politikası incelenmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
International Journal of Advanced Engineering, Management and Science, 2019
Journal of English Linguistics, 2001
Monumenta Serica, Vol. 42 (1994), pp. 151-169, 1994
Advanced Powder Technology, 2020
Cokroaminoto Journal of Primary Education
Theory and Practice of Logic Programming, 2018
Electrochemistry, 2003
International journal of molecular sciences, 2018
2018 XIII Latin American Conference on Learning Technologies (LACLO), 2018
Journal of Biogeography, 2017
International Journal of Molecular Sciences